“Sağlık ve Araştırma Gündemi – Tıp Dünyasından Yenilikler ve Skandallar”

Beyaz önlüklüler

Türkiye’deki tıp fakültelerinde yaklaşık 20 yıldır müfredatta olan bir ders var.

‘Simüle / Standardize Hasta Uygulamaları.’

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nde de 2008’den beri bu eğitim öğrencilere veriliyor.

Tıp fakültesi öğrencileri, 2. sınıfta simüle hastalardan anamnez (hastanın öyküsü) alıyor ve 3. sınıfta fiziki muayene yapıyorlar.

Simüle hastalar öykü alma uygulamasında doktor adaylarına geri bildirimde bulunuyorlar.

Bütün bu süreçte görüntü kaydediliyor. Daha sonra hocalar bu görüntüleri izliyor, öğrencinin varsa eksik kaldığı yönlerin tamamlanması için geri bildirim veriyor.

Eğitimin özünde öğrencilerin iletişim becerilerini geliştirmesi amaçlanıyor.

15 yıldır, gönüllü simüle hasta olarak eğitimlere katılıyorum.

Geri bildirimin ne kadar faydalı olduğunu bu eğitimler sayesinde öğrendim.

Doktor adaylarının eğitimine, özellikle iletişim becerilerinin gelişimine müthiş önem veriliyor. Emektar hocalarımızın hepsini yürekten kutluyorum.

Özverili eğitimciler taktiri hak ediyor.

Bugünkü yazım, sağlık sektörünün tüm emekçilerine ve üzerimde hakkı olan sağlık çalışanlarına bir nevi geri bildirim niteliğinde.

DR. İBRAHİM GÖKÇE

Bugün atıyorsa kalbim, kalem tutabiliyorsa ellerim, hayata umutla bakabiliyorsam hâlâ; bunu hekimlere borçluyum.

Şubatta doğmuşum, hem de Kars’ın buz gibi şubatında. İklimlerin henüz yolunu şaşırmadığı yıllar. Sıkıntılı bir doğum olmuş. Annem günlerce komada kalmış.

Kars’ın hatta bölgenin meşhur Kadın Doğum Uzmanı Dr. İbrahim Gökçe’ye borçluyum annemin hayata tutunuşunu.

Annemi Azrail’in elinden çekip almış deyim yerindeyse.

Sayısız kadının hayatını kurtaran beyaz önlüklü bir melek…

Genç yaşta göçmüş dünyadan.

Rahmetle yad edilmeyi hak ediyor

Ruhu şad olsun.

VİTAMİN ZİYAN OLMASIN DİYE…

Bize her ne kadar X kuşağı deseler de ben kendimi ve yaşıtlarımı E kuşağı olarak nitelendiriyorum.

Demir şırıngayla iğne olmuş EFSANE nesil yani.

Ömrüm iğne yemekle geçti. Penisilini en can yakıcı olan sanıyordum, ta ki diz kapağımın zarına yapılan iğneye kadar.

Sıvı enjekte edildi bir defasında diz kapağıma. Bir süre bekledikten sonra o sıvı geri çekiliyordu. İngiltere’ye 8-0 yenildiğimizde duyduğum acıdan da derindi.

Kardeşim Uygar acayip korkardı iğneden.

Korkmakta haklıydı.

Şimdiki gibi değildi iğneler.

Kocamandı, şırıngalar demirdendi ve dakikalarca kaynatılırdı önce.

Şövalyelerin dişbudak ağacından yapılan mızrakları gibiydiler nazarımızda.

Şırınganın kaynatılışını, giyotin sırasını bekleyen mahkumlar gibi çaresizce izlerdik.

İğneyi yemeden yanardı canımız.

Uygar için vitamin iğnesi yazmıştı doktor.

İmdat Amca, mahallemizin gönüllü iğnecisiydi. Para da almazdı. Aşılarımız gibi duygular da milliydi.

Hayırseverdi ama çocuklar pek sevmezdi kendisini.

Vitamin ampulünün dozajı fazlaydı Uygar için.

Ziyan olmasın diye geri kalan dozu, bir ay boyunca bana yaptı İmdat amca. Hem de aynı iğneyle.

Ziyankarlığı sevmiyordu rahmetli.

Kendimi E kuşağı olarak görmem boşuna değil.

Eli hafif, yüzü güleç hemşireler, tatlı dilli hasta bakıcılar selamı hak ediyor.,

Selam olsun hepinize.

PROF. DR. SEVİL KAMALI

En büyük hayalim futbolcu olmaktı. Yetenekliydim de. Kısmet olmadı.

Kısmet olmadı çünkü tam da lisansımın çıktığı günlerde dizimde bir şişlik.

Sonrasında yıllarca hastane hastane, doktor doktor gezdik.

Romatizmaymış meğer, gözle görülmeyen bir iltihaba yenildik.

Futbolcu olamayacağım netleşince ‘bari maçlara gideyim’ diye üniversite sınavında Gazetecilik bölümünü tercih ettim.

1996 yılında İstanbul Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Gazetecilik bölümünü kazandım.

Üniversitedeki ilk yılımda hastalığım daha da ilerledi. Bırakın maça gitmeyi, yürüyemez, kalem tutamaz hale geliyordum ataklar sırasında.

Gitmediğimiz devlet hastanesi kalmamıştı. Teşhis konamıyordu bir türlü.

Bir gün okulda fenalaşınca ambulansla Çapa’ya yani İstanbul Tıp Fakültesi’ne götürüldüm.

‘Çözerse Sevil çözer’ dedi acildeki doktor.

Kocaman gözlüklerinin camı, şişe gibi kalındı. Sesi tam aksine incecik. Minyon tipli, lise öğrencisi görünümlü bir kızdı karşımdaki. İçimden ‘Hay şansıma, bu mu kız mı çözecekmiş’ diye geçirdim.

Mesleğine aşık bir doktorun titiz çalışması ve bir dizi testlerin ardından seronegatif artrit teşhisini koydu Sevil hoca.

Önyargılı olmayı o yıl bıraktım.

1997’de uzman doktor olan Prof. Dr. Sevil Kamalı’ya çok şey borçluyum.

Okuldan mezun olmama sayılı günler kala, rutin kontrole gitmiştim yine İstanbul Tıp Fakültesi’ne.

Şöyle bir diyalog geçti Sevil Hocayla aramızda:

“Hüseyin, okulun bittiğinde iş bulamayabilirsin, hala ayakta durmakta güçlük çekiyorsun çünkü. Tedavini lütfen ihmal etme, sağlığına tamamen kavuşacaksın. Sigortalı iş bulamazsan, sen yine bana gel, olmadı mesai bitiminden sonra yaparız muayeneni. Tahliller konusunda da yardımcı olurum.”

Dr. Sevil Kamalı, o günden sonra ‘Sevil Abla’ oldu benim için.

Meğer bütün hastaları için aynı hassasiyeti gösterirmiş, zamanla öğrendim.

Sevil abla hastalara şifa dağıtmaya devam ediyor.

Hastalarının sevgilisi adeta.

Sevilmeyi fazlasıyla hak ediyor.

DR. ZAFER TÜRKMEN

Dr. Zafer Türkmen’i şahsen tanımıyorum. İlk fırsatta ziyaret edeceğim kendisini.

Zafer hocanın adını, SÖZCÜ Gazetesi’nin yayın hayatına başladığı tarihten beri, yaptığı nitelikli sağlık haberlerinden tanıdığınız Nazan Doğaner Halıcı’dan duymuştum.

6 Şubat Depremi’nden sonra İstanbul Bahçelievler’de kurucusu olduğu göz hastanesinin depremzedelerden muayene ücreti almadığına bizzat şahit oldum.

Acı dolu o günlerde Adıyamanlı depremzede Nigar teyzenin katarakt ameliyatından ücret almadı kurum.

Pahalı da olsa benzer operasyonların depremzedelere ücretsiz yapıldığını yine Nazan Hanım’dan biliyorum.

Gönülleri fethettiler. İyiliğin zaferi bu olsa gerek.

Bu inceliği gösteren kurumlar ve şahıslar, şükranı hak ediyor.

SÖZCÜ’NÜN KANPANYASI, ÇOCUKLARA BURS HASTALARA ŞİFA OLDU

SÖZCÜ, 2018’de bir ilke imza attı. Gazetemize verilen başsağlığı ve vefat ilanlarının gelirinin yüzde 15’ini, sivil toplum kuruluşlarına bağışlama kararı aldı. İlan gelirinin bağışlanacağı vakfı da ilanı verenler belirledi. Mayıs 2018’de başlayan “Acılar Paylaştıkça Hafifler” adlı bağış kampanyasına yüzlerce vatandaş destek verdi.

Topluma öncülük etmek saygıyı ve desteği hak ediyor.

SAĞLIKTA 2002 ÖNCESİNE DÖNDÜK

AKP, sağlık konusunda çıkmazda.

Erdoğan doktorlar için ‘giderse gitsinler’ dedi. 20 bine yakın doktor yurt dışına gitti

Tıp fakültesi öğrencileri de yurt dışı hayali kuruyor.

Aile hekimleri, seslerini duyurabilmek için eylem üstüne eylem yapıyor.

Çocuklar geri bildirimlerini resimlerle ifade ediyorlar. Mahallemizin aile hekimi Dr. Ömür Taştemir’in muayene odasından bir kesit.

Hasta garantili şehir hastaneleri bütçenin sırtında kambura, vatandaş devletin nazarında müşteriye dönüştü.

Randevu krizi her geçen büyüyor.

Uyku polikliniğinde randevu almak istedim geçen yıl, 3 yıl sonrasına gün verdiler.

Keşke başvursaydım, 2 yılım kalmıştı şimdi.

KAPATMAKTA MAHİRİZ

Atatürk döneminde kurulan Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü 2011 yılında kapatıldı.

Memleketin bütün aşıları, yüzde yüz milli olanaklarla burada üretilirdi.

Aklınıza ne gelirse.

2011’den bu yana sadece aşılar için milyarlarca dolar harcıyor devlet. Pandemide şahit olduk hep birlikte.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) başta olmak üzere 32 askeri hastane kapatıldı.

2016 yılından beri askeri hastanesi bulunmayan tek NATO ülkesi Türkiye oldu.

Türkiye’nin yaklaşık 520 bin aktif askeri, 400 bine yakın da yedek askeri bulunuyor.

Ordusunda 34 bin asker barındıran Avusturya’da tam teşekküllü üç askeri hastane ve savaş cerrahisi uzmanları var.

I. Dünya Savaşı’nda tarafsızlık kararı alan, II. Dünya Savaşı’nda teslim olan Norveç’te bile askeri hastane var.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ (TTB) KAPATILSIN!

MHP Genel Başkanı pandemi döneminde 2 kez çağrıda bulunmuştu, TTB kapatılsın diye.

‘TTB isimli bölücü yapılanma’ sözlerini kullanan Bahçeli, ‘HDP’nin yolundan giden, bölücülüğün propagandasını yapan, zillete düşen bunlardır’ bile demişti.

Bahçeli’nin ‘Cani Öcalan’ ifadesi de aynı konuşmasında geçiyor.

Siyasetçilerin en becerikli oldukları şey; 180 derece manevra kabiliyetine sahipler.

Yenidoğan Çetesi olayı patlak verdiğinde, sesi çıkmayan Bahçeli, bu süreçte Sağlık Bakanı’na sahip çıkmış, Bakan’ın istifasını isteyenlere ayar çekmiş, ahlaksızlıkla suçlamıştı.

Bahçeli’nin TTB kapatılsın çıkışı, kaba üslubu, insanlık tarihinin en değerli mesleğini icra eden doktorları incitmişti. Bu sözler, Op. Dr. Hüsrev Çetin’i de üzmüştü. Bunun üzerine ‘SİZ’ adlı şiiri yazdı.

Manifesto niteliğinde bir şiir.

Doktorların ve sağlık çalışanlarının yaşadıklarını, neler hissettiklerini o kadar naif bir dille anlatıyor ki.

Hatta kendisinden müsaade alıp şiirini seslendirmiştim iki yıl önce. Şiirin sözlerini yazımın sonunda paylaştım sizlerle. Dileyen YouTube”den şiiri dinleyebilir.

Türk Tabipleri Birliği Türkiye’deki hekimlerin örgütlü sesi olmanın yanısıra halk sağlığını ilgilendiren konularda tutum belirleyen, raporlar hazırlayan, kısacası halkı bilinçlendiren bir kurum.

‘Bizim en büyük mutluluğumuz, bilinçli yaşamaktır’ der Merhum İlhan Selçuk.

Bilinçli vatandaş, bilinçlendiren kurumlar kimilerinin en büyük korkusu.

TTB, “14 Mart günü tüm hekimleri ve sağlık emekçilerini hastalara, çalışanlara iyilik sağlama şansı kalmamış olan mevcut sağlık sistemini ve yönetimi protesto etmek, “Başka Bir Sağlık Sistemi”ni muhataplarına ve halka anlatmak üzere G(ö)REV’e davet ediyoruz” çağrısı yaptı.

Çağrınızı yürekten destekliyorum.

Bugün sağlık emekçilerinin bayramı.

İsimlerini belirtemediğim ancak hayatıma dokunan onlarca sağlık emekçisinden özür diliyorum

Beyaz önlüklü melekler, bayramınız kutlu olsun.

NOT: İki kitap önerim var bu defa.

Prof. Dr. Memduh Dursun’a ait SEVGİLİ KELİMELER.

Okuduğunuzda eminim ‘Kelimelerin de ruhu varmış’ diyeceksiniz. Dursun’un kişiliğindeki zariflik, sevgili kelimelere de tesir etmiş.

Diğer önereceğim kitap İbni Sina’nın talebesi HEKİM.

Amerikalı yazar Noah Gordon’un tarihi kurgu romanı.

11. yy başında İngiltere”de bir berber-cerrahın yanına çırak olarak verilen öksüz ve yetim Rob”un ibretlik hikayesi. Kitabın 700 küsür sayfa oluşu gözünüzü korkutmasın. Hekim, bir solukta okutuyor kendini.

Siz hiç, bir insanın içini gördünüz mü?Canlıyken, kalbi atarken!Damarlarında kanı dolaşırken!Bir de içinde bir dert aradınız mı?Ben aradım!

Siz kanser olduğunu bir insanın,Daha kendi bilmeden.En yakını, en çok seveni duymadan! Teşhisini koyup ağladınız mı?Ben ağladım.

Siz hiç, kanayan yaraya el bastınız mı?Düşünmeden bir şey bulaşır mı diye!Açık yaraya dibinden baktınız mı?Gözünüze sıçrayan kandan, hepatit kaptınız mı?Ben kaptım.

Siz hiçbir tümör gördünüz mü?Dokuz yaşında bir çocuğun kafasının içinde,Görünce anlayıp yakın olan ölümünü,Ve bunu annesine nasıl söyleyeceğinizi düşündünüz mü?Ben düşündüm.

Siz hiç başınız sağolsun dediniz mi?Hastayı ne halde getirdiklerini unutup!Kapıda umutla bekleyen kalabalığa.Bir babaya, bir anaya, bir evlada!Ben dedim.

Siz hiç bir gece vakti, kalkıp sıcak yatağınızdan,Polisle, jandarmayla uzun yol gidip,Kör bir bir ışıkla vadiden indiniz mi?Üstelik, bile bile az sonra görülecek manzarayı.Ben indim.

Yetmez gibi gecenin sersemliği,Ters dönmüş araçtan, cesetler çıkarıp,Niye ölmüş diye soran savcıya,Bir sebep söylediniz mi hiç!Ben söyledim.

Siz uyurken sabaha karşı,Çalan bir telefonla uyanıp,Ya yetişemezsem diye, gaza basıp,Apar topar ameliyata girdiniz mi?Ben girdim.

Siz bir akşam misafir ağırlarken,Ya da, güzel bir yemekteyken,Belki de en sevdiğiniz dizi oynarken,Koşa koşa hastaneye gittiniz mi!Tanımadığınız biri için?Ben gittim.

Ben daha neler yaşadım, İnsana, insanlığa, yaşama dair.Ne gerekiyorsa yapınla başlayan,Terk etmeler, vefasızlıklar gördüm.Siz gördünüz mü?

Siz hiç bir salgında,Bulaşmasın diye evine kaçarken herkes,Ateşli, halsiz, deva bekleyen birini,Yatırıp yanınıza, tedavi ettiniz mi?Ben ettim,

Ve sırf bu yüzden,Herkes korkarken hasta olmaktan,Siz hasta oldunuz mu?Bırakın hastalığı, öldünüz müBen öldüm!

Normal bir insansanız eğer,Herkes kalan giden, sayılara bakarken,Bir can için, kendini feda eden kardeşlerinizi,Görürken ölüme meydan okuyan meslektaşlarınızı!Ses vermez miydiniz?Ben veriyorum.

Artık, Kimse demesin bana!Otur oturduğun yerde!Bir de birlik olmuşsunuz,Çok ses veriyorsunuz, susturamıyoruz böyle!Ve, sakın demeyin bana!Senin sesin çok çıkıyor, bırak canları!Benim iktidarım gidiyor burda!Kapatılsın hemen, tabip odaları!

Ben seçmişim zaten yolumu, gerekirse ölürüm.Benim derdim, kendim değil diyorum.Her bir insan hayatı değerli; bilin istiyorum.Hiçbir can, önlem alınmadığı için gitsin istemiyorum.

Op. Dr. Hüsrev Çetin

Source: Hüseyin Şuekinci


SÖZCÜ’ye dört ödül birden

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) 66. Türkiye Gazetecilik Başarı Ödüllerini kazananlar belli oldu. İpek Özbey’in Sözcü Gazetesi’nde 10 Nisan 2024’te yayınlanan “Katili herkes biliyor” başlıklı haberi ile Emine Kerti’nin yapımcılığında Uğur Dündar’ın sunduğu SÖZCÜ TV’de 27 Kasım 2024’te yayınlanan ARENA programı övgüye değer görüldü.

İKİ ÖDÜL DE HEKİMLERDEN

Ödül kazanan diğer isimler arasında; Ekonomi gazetesinden Alaattin Aktaş, Cumhuriyet’ten Şeyda Öztürk, Figen Atalay, Cengiz Karagöz, BirGün’den Deniz Güngör, Sibel Bahçetepe, Milliyet’ten Çiğdem Yılmaz gibi isimler ödüle değer görüldü.

Öte yandan İstanbul Tabip Odası olarak her yıl 14 Mart Tıp Haftası’nda verilen ‘Dr. Ali Özyurt Basında Sağlık Ödülleri’ sonuçlandı. SÖZCÜ TV’de yayınlanan İpek Özbey ile Nokta Atışı programı “Doktorlar neden yurt dışına gidiyor?” başlıklı bölümüyle “TV Program” ödülü aldı. Yine SÖZCÜ TV’de yayınlanan “Vurgunun Menzil’i SGK” başlıklı haberiyle Hazar Dost “TV Haber-Araştırma Ödülü”nün sahibi oldu.

Source: Haber Merkezi


Tüp bebek tedavisinde ilk deneme başarısız olursa ne yapılmalı?

Ancak her tedavi süreci başarıyla sonuçlanmayabilir ve ilk denemede gebelik oluşmayabilir. Bu durumda çiftler, büyük bir hayal kırıklığı ve üzüntü yaşayabilir. Ancak unutulmaması gereken en önemli nokta, tüp bebek tedavisinin bir süreç olduğu ve her başarısız denemenin gelecekteki başarı şansını artıran bir deneyim sunduğudur. Peki, ilk tüp bebek denemesi başarısız olduğunda ne yapmalı? Bugün, bu süreci nasıl yönetebileceğinizi ve bir sonraki deneme için nasıl hazırlık yapabileceğinizi ele alacağız.BAŞARISIZLIK NEDENİ ARAŞTIRILMALITüp bebek tedavisinin başarısız olmasının birçok sebebi olabilir. Embriyonun genetik yapısı, rahim içi dokusunun durumu, hormon seviyeleri, bağışıklık sistemi tepkileri ve sperm kalitesi gibi birçok faktör, gebeliğin oluşmasını etkileyebilir. İlk denemede neden gebelik oluşmadığını anlamak için doktorunuzla detaylı bir değerlendirme yapmanız önemlidir. Bu değerlendirme sürecinde şu sorulara yanıt aranabilir.* Embriyo kalitesi yeterli miydi?* Rahim içi ortam embriyoyu kabul etmeye uygun muydu?* Kullanılan ilaç protokolü doğru muydu?* Bağışıklık sistemi, embriyonun tutunmasını engellemiş olabilir mi?Bu sorulara yanıt bulabilmek için doktorunuz yeni testler önerebilir ve ikinci deneme öncesinde farklı bir yaklaşım belirleyebilir.MOLA VERMEK VE VÜCUDU DİNLENDİRMEKİlk denemede başarısızlık yaşandığında, bir süre mola vermek hem fiziksel hem de psikolojik açıdan faydalı olabilir. Tüp bebek süreci, vücudu hormon ilaçlarıyla destekleyerek ilerlediği için, bu dönemde vücudun toparlanmasına izin vermek önemlidir. Birkaç ay boyunca doğal beslenme, hafif egzersizler ve stres yönetimiyle vücudu güçlendirmek, bir sonraki denemede başarı şansını artırabilir.BESLENME VE YAŞAM TARZINI GÖZDEN GEÇİRİNBaşarısız bir tüp bebek tedavisinden sonra, beslenme ve yaşam tarzını yeniden değerlendirmek önemlidir. Sağlıklı bir vücut, gebelik için daha uygun bir ortam hazırlar. İşte dikkat edilmesi gereken bazı noktalar:* Omega-3 ve folik asit içeren besinler tüketin.* Şeker ve işlenmiş gıdalardan uzak durun.* Sigara ve alkol kullanımını kesin.* Yeterli su tüketerek vücudu destekleyin.Bunun yanı sıra, düzenli egzersiz yapmak ve stres yönetimi teknikleri uygulamak da süreci olumlu yönde etkileyebilir.PSİKOLOJİK DESTEK ALIN VE STRESİ YÖNETİNİlk denemede başarısızlık yaşayan birçok çift, kendilerini suçlama eğiliminde olabilir. Ancak unutulmamalıdır ki tüp bebek tedavisinde başarı oranları yüzde 100 değildir ve ilk denemede gebelik oluşmaması oldukça yaygın bir durumdur. Stresin, üreme sağlığı üzerindeki etkisi bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bu yüzden çiftlerin, bu süreci bir başarısızlık olarak görmeyip, bir deneyim olarak değerlendirmesi gerekir. Gerekirse, psikolojik destek almak veya tüp bebek sürecinden geçen diğer çiftlerle deneyim paylaşımında bulunmak, duygusal açıdan rahatlama sağlayabilir.İKİNCİ DENEME ÖNCESİ PLANLAMABaşarısız bir tüp bebek denemesinden sonra, ikinci deneme için yeni bir yol haritası çizmek gerekir. Doktorunuz, ilk tedavinin analizini yaptıktan sonra yeni bir ilaç protokolü veya farklı bir tedavi yöntemi önerebilir. Embriyo dondurma, genetik tarama testleri veya rahim içi tedaviler gibi ek uygulamalar, ikinci denemenin daha başarılı olmasına yardımcı olabilir.UMUDU KAYBETMEYİNTüp bebek süreci, bazen birkaç deneme gerektiren bir yolculuktur. İlk denemenin başarısız olması, sonraki denemelerde başarılı olunmayacağı anlamına gelmez. Bilinçli bir şekilde sürece devam etmek, doktor önerilerini dikkate almak ve vücudunuzu bir sonraki denemeye hazırlamak, başarı şansınızı artıracaktır. Sevgili okurlar, tüp bebek sürecinde en büyük düşman, umutsuzluk ve strestir. Kendinize nazik olun, süreci bir öğrenme deneyimi olarak görün ve en önemlisi, umudunuzu kaybetmeyin. Unutmayın, birçok çift, birkaç denemenin ardından sağlıklı bir bebek sahibi olmayı başarmaktadır.

Source: Şenol Kalyoncu


Gözler Savic’te

Fırtına”da Stefan Savic”in Başakşehir ile yarın akşam oynanacak maçta forma giyip giyemeyeceği belirsizliğini koruyor. Tekke, Savic”in oynamama ihtimaline karşı hazırlık yapıyor. Karadağlı stoper, üst adalesindeki gerilme nedeniyle antrenmanlara kontrollü olarak çıkarılıyor. 34 yaşındaki Savic”te herhangi bir sorun yaşanmaması için sağlık ekibinin kontrolünde çalışmalar yaptırılıyor.

Source: Fotomaç


Dehşetin adresi bu kez Isparta oldu

Isparta”da sokakta narken başıboş köpeğin saldırısına uğrayan 9 yaşındaki T.A. yaralandı. Çevredeki vatandaşlar tarafından kurtarılan çocuk hastaneye kaldırıldı. Türkiye”nin kronikleşen sorunu sokak köpekleri tehlike saçmaya devam ediyor. Türkiye”nin dört yanından da köpek saldırısı haberleri gelmeye devam ediyor. Köpek saldırılarına Isparta”nın Gönen ilçesine de bir yenisi eklendi. Güneykent Beldesine bağlı Baladız Mahallesi”nde önceki gün sokakta oyun oynayan 9 yaşındaki T. A., saat 18.30 sıralarında başıboş bir köpeğin saldırısına uğradı. Köpeğin kafasından ve sol kolundan ısırdığı çocuk yaralandı. Durumu fark eden çevredeki vatandaşlar T.A.”yı kurtararak hemen sağlık ekiplerine haber verdi. Olay yerine gelen sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından T.A., Isparta Şehir Hastanesi”ne kaldırdı. Hastanede yapılan muayenede hayati tehlikesinin bulunmadığı belirlenen çocuk, tedavisinin ardından taburcu edildi. Olayla ilgili inceleme başlatıldı.

Source: Erdoğan Öztürk


Popüler ilacı kullandı cinsel organı küçüldü

The Wall Street Journal”ın haberine göre 26 yaşındaki eski ABD Ordusu Çavuşu Mark Millich, erkekler arasında oldukça popüler olan ilaçları kullandıktan sonra cinsel organında küçülme, şekil değiştirme ve cinsel istekte azalma gibi sorunlar yaşadı. Doktoru, bunun kullandığı ilaçtan kaynaklandığını doğruladı…

Saç dökülmesi için internetten finasterid içeren haplar sipariş eden Millich”te kısa süre içinde anksiyete; baş dönmesi ve peltek konuşma gibi belirtiler başladı. Bu belirtileriyse cinsel organda küçülme, şekil değiştirme ve cinsel istekte ani düşüş takip etti.

KULLANIMI ETKİLİ AMA AĞIR YAN ETKİLERİ VAR

1997″den beri erkek tipi kellik tedavisinde kullanılan finasterid, Propecia adıyla bilinen yaygın bir ilaç. Saç çıkarmada etkili olduğu kanıtlanmış olsa da cinsel işlev bozukluğu ve depresyon gibi yan etkileriyle de biliniyor.

“GENÇ ERKEKLER BU İLACI KULLANMAMALI”

Los Angeles”taki Cedars-Sinai Tıp Merkezi”nde ürolog olan Dr. Justin Houman, finasterid kullanımına bağlı cinsel işlev bozukluğu yaşayan genç erkeklerin sayısında ciddi bir artış göründüğünü söylüyor. “Bu, genç erkeklerin kullanması gereken bir ilaç değil” diye konuştu.

Source: Sonuç Sürmeli


Özgür Özel, 14 Mart Tıp Bayramı”nı kutladı

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 14 Mart Tıp Bayramı”nı kutladı. Özel, sosyal medya hesabından paylaştığı mesajda şunları kaydetti: “Sağlıkta şiddetin sona erdiği, sağlık hizmetinin ticari faaliyet olarak görülmediği, hekimlerin tehdit edilmediği ve haklarını alabildiği bir Türkiye”ye inancımızla, toplum sağlığı için fedakarca hizmet eden tüm sağlık emekçilerinin 14 Mart Tıp Bayramı”nı kutluyorum.”

Source: Internet Haber


Baştan sona inanılmaz! Sağlıkta “kan” skandalı: Yemek şirketlerinin kuryeleri taşıdı, bazı kanlar kayıp…

Aile Sağlığı Merkezleri”nden alınan kan örneklerinin yemek şirketi kuryeleri tarafından şartnameye uygun olmayan koşullar taşındığı ve bazı kan örneklerin kaybolduğu ortaya çıktı. Skandalı duyuran Erdinç, “İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü”nden aradılar. Evet böyle bir sıkıntı oldu ama 20 günlük sıkıntıydı bunu düzelttik diyorlar. Kendi tuttukları tutanakla her şeyi kabul ediyorlar” dedi.

SÖZCÜ TV Para Politika programına bağlanan gazeteci Emrullah Erdinç, “İstanbul”da aile sağlık merkezlerinde kan verenlerin kanları beş büyük laboratuvara gönderiliyor.” dedi.

Erdinç şu ifadeleri kullandı:

-Taşıma işlemi için İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ihale açıyor. Alan firma motokuryelerle taşıyor. Kanın hızlı ulaşması için motokurye doğru bir sistem ama teknik şartnamelere uyulmaması.

-Bazı yemek şirketlerin motokuryeleri tarafından taşınan kanları görüyoruz. Streil olmayan, buldukları çöp poşetleriyle taşındığını görüyoruz.

-Şartnameye baktığımız zaman özel saklama kaplarının olmalı, soğuk tutacak köpüklerin olması gerektiği belirtiliyor. Birçok kanın kaybolduğu tespit edilmiş durumda.

-Dün bu yayını yaptığımda İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü”nden aradılar. Korkunç açıklamalar yaptılar. Evet böyle bir sıkıntı oldu ama 20 günlük sıkıntıydı bunu düzelttik diyorlar.

-Zaten bu problemin olmaması gerekiyor. Şu an böyle sıkıntımız yok diyorlar. Kendi tuttukları tutanakla her şeyi kabul ediyorlar. Tutanakta, “ASM”lerden teslim alındığı anlaşılan ancak hala ilgili çalışacak laboratuvara ulaşmayan, akıbeti belirsiz numunelerin mevcut olduğu tespit edilmiştir” diyor.

-Bu kanlara ne oldu? Bazı kültür ve idrar örnekleri vardı. Bunların hepsi kayıp mı oldu? 20 günlük sıkıntı olduğunu söylüyorlar ama benim elimdeki evraklarla tarihler uyuşmuyor. Sizin bir kan örneğinin bile kaybolmayacağı bir sistem kurmanız gerekiyordu.

-İhaleye gelen iki firma kendi arasında problem yaşıyor, bu problemden dolayı böyle haberler çıkıyor gibi bir iddiada bulunuyor. Siz bu problemi yaratmayın.

-Firmaya 580 bin lira para cezası verdiklerini söylüyorlar bunun bedeli bu mudur!

Source: Haber Merkezi


Emine Erdoğan”dan 14 Mart Tıp Bayramı mesajı

Emine Erdoğan”ın sosyal medya hesabı üzerinden paylaştığı mesaj şu şekilde:Şifa vermek, yalnızca bir meslek değil, yürekten gelen bir sorumluluk.Gecesini gündüzüne katarak insan hayatına dokunan, umudu yaşatan, fedakârlıkla çalışan sağlık kahramanlarımız iyi ki var!Onların emeği, gülen her yüzde ve atan her kalpte yaşamaya devam ediyor.Tüm sağlık çalışanlarımızın Tıp Bayramı kutlu olsun. Gözden Kaçmasın Altın rekora doymuyor! Tarihi yüksek seviyede Haberi görüntüle

Source: Hurriyet.com.tr


Çanakkale Savaşları”ndaki çarpıcı emir: Aramızda böyleleri olduğunu hissediyorsanız kendi ellerimizle kurşuna dizelim

ÇOMÜ AÇASAM Müdür Yardımcısı Dr. İsmail Sabah, Çanakkale Savaşları”nda yaşanan zorlukların belgelere yansıdığını belirtti. 25 Nisan 1915 tarihinde Arıburnu”nda karaya çıkan Anzak Kolordusu”na karşı ilk 6 gün içerisinde 2 büyük taarruz gerçekleştirildiğini söyleyen Dr. Sabah, Ancak arazinin güçlüğü ve düşmanın takip edilememesi nedeniyle muvaffak olunamamıştı. Arıburnu”nda Arıburnu Kuvvetleri Komutanlığı”nı yürüten Mustafa Kemal Bey, düşmanın vakit kazanarak ve kendilerini oyalayarak yeni takviye kuvvetler getirmesinden şüphelendiği için Anzak Kolordusu”na son ve kesin bir darbeyi vurmak için yeniden saldırmaya karar verir dedi. “ONLARI DERHAL KURŞUNA DİZELİM”Dr. Sabah, Tarihler 30 Nisan 1915″i gösterdiğinde gerçekleşecek taarruz için yeni bir tümen emri kaleme alır. Bu emre baktığımızda Mustafa Kemal Bey”in Çanakkale Muharebeleri”nde en çarpıcı emirlerden birini verdiğini görmekteyiz. “İçimizde ve kumanda ettiğimiz askerlerde ikinci bir Balkan hacaletini yaşamaktansa burada ölmeyi tercih etmeyenlerin bulunacağını katiyen düşünmek istemiyorum. Şayet aramızda böyleleri olduğunu hissediyorsanız onları derhal evvela kendi ellerimizle kurşuna dizelim” diye bir emir vermiştir. Nihayet 1 Mayıs 1915 tarihinde saat 05.00″te topçu gruplarının ateşi ile birlikte taarruz başlar. Ancak tahkim edilmiş bir arazide ve makineli tüfeklerle teçhiz edilmiş Anzak siperlerinden bu taarruza karşı hemen atış başlar. O gün muharebeye giren subaylarımızın verdiği emirlere baktığımız zaman yine Çanakkale Muharebeleri”nin şiddetini yansıtan emirler verildiğini görmekteyiz. “Vatanını seven her erkek için düşmanı perişan etmekten başka bir düşünce yoktur. Vatanını ve ırkını seven her asker beni takip etmelidir” şeklinde emirler verildiğini görmekteyiz diye konuştu. “SIHHİYE NEFERLERİNİN AYAKLARI ŞİŞMİŞTİ”Taarruzun geceye kadar devam ettiğini hatırlatan Dr. Sabah, Taarruz esnasında yaralanan askerler sabaha kadar sargı mahalline gelmeye devam etmiş ve o gece sargı mahallinde çalışan askerlerse sabaha kadar arkası kesilmeyen bu yaralıları taşımak için çalışmak zorunda kalmışlardı. Ancak vasıta eksikliği nedeniyle bu askerler Akbaş İskelesi”ne taşınamamış. Ancak 3″üncü Kolordu Baştabipliği”nden gönderilen personel ve malzeme ile birlikte bir miktar iş yoluna koyulabilmişti. Ancak o gece sabaha kadar çalışmaktan dolayı sıhhiye neferlerinin ayakları şişmişti. Aslında bu belge, Çanakkale Muharebeleri”nde ön hatta olduğu kadar cephe gerisinde de çok yoğun bir mücadelenin ve çok büyük bir fedakarlığının verildiğini göstermektedir dedi. “SİPERDE SAVAŞTIKLARI ŞEKLİNDE YANLIŞ BİR KANI VARDIR”Dr. Sabah, Bu doktorlarımız hakkında sanki piyade sınıfına mensup bir asker gibi siperde savaştıkları şeklinde yanlış bir kanı vardır. Doktorlar piyade sınıfına mensup bir asker gibi ön hatta sürülmeyip cephe gerisinde yaralanmış askerlerin tedavileriyle meşgul olmuşlardır. Doktorlarımız başta İstanbul ve muharebe sahası olmak üzere Hilal-i Ahmer Hastaneleri de dahil olmak üzere hastanelerde görevlendirilmiştir. Bunlar içerisinde tıp fakültesi öğrencileri de bulunmaktaydı. Belgelere baktığımız zaman stajyer olan öğrencilerin sıhhiye zabit vekili, 5″inci sınıf öğrencilerinin sıhhiye başçavuşu ve diğer öğrencilerin eczacı ve dişçi mektebindeki öğrencilerle birlikte sıhhiye çavuşu rütbesiyle görevlendirildiğini bilmekteyiz. 19 Nisan 1915 tarihinde Gelibolu”da açılan Hilali-i Ahmer Hastanesi”nin başhekimi olan Taha Yusuf Bey”in yazışmalarına baktığımızda; söz konusu hastanede 5″inci sınıftan 5 tane tıp fakültesi öğrencisinin hekim yardımcısı olarak görevlendirildiğini görmekteyiz. Hastanenin açıldığı gün Taha Yusuf Bey vatana hizmetin kutsiyeti hakkında bu gençlere bir konuşma yapmış ve kendilerinden büyük bir fedakarlık ve gayret beklediğini ifade ederek ancak vatanın kurtuluşuyla parlak bir geleceğe nail olacaklarını kendilerine ifade etmiştir. Aradan geçen 110 yılın sonrasında belgelere baktığımızda sadece ön hatta değil cephe gerisinde de büyük bir mücadeleyle Çanakkale Zaferi”nin kazanıldığını görmekteyiz diye konuştu. “9 DOKTORUMUZU ŞEHİT VERDİĞİMİZİ BİLMEKTEYİZ”Sıhhiye neferleri ve doktorların 1 Mayıs taarruzunun olduğu gün sabaha kadar uyumayarak, yaralanan askerleri tedavi etmek için uğraştıklarını söyleyen Dr. Sabah, Nitekim bu taarruzdan 2 gün sonra 3 Mayıs 1915 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk Çanakkale Muharebeleri”nin en dikkat çekici emirlerinden birini daha verdi ve o emir şu şekildeydi; “Uhdemize tevdi edilen vazife-i namus ve vatanı eksiksiz yerine getirmek için bir adım dahi geri gitmek yoktur. Bu esnada uyku ve istirahat aramanın bu istirahatten yalnız bizim değil bütün milletimizin ebediyen mahrum kalmasına sebebiyet verebileceğini hepinizi hatırlatırım” demişti. Çanakkale Muharebeleri”ne baktığımızda muharebeler boyunca 9 doktorumuzu şehit verdiğimizi bilmekteyiz. Bunlardan 2 tanesi ateş hattında yaralılara müdahale ederken şehit olmuşlardır. Çanakkale Muharebeleri”nin 110″uncu yılı ve Tıp Bayramı vesilesiyle başta Çanakkale Muharebeleri”nde şehit olan doktorlarımız olmak üzere vazifesi başında şehit olan tüm doktorlarımızı da rahmet ve minnetle yad ederim dedi. (DHA)

Source: Hurriyet.com.tr