Sabri Ülker Vakfı Başkanı Dr. Talat İçöz ile vakfın 15 yıllık yolculuğunu konuştuk: Gıda okuryazarlığını yaygın hale getirmeyi hedefliyoruz
Sabri Ülker Vakfı 15 yaşında. Gıdada bilgi kirliliğiyle mücadele, sağlıklı nesiller için eğitim projeleri, bilimsel yayınlar ve hekimlere yönelik özel eğitimler… Vakıf, Türkiye’de gıda okuryazarlığının gelişmesi ve sağlıklı yaşam kültürünün oluşması için önemli projelere imza attı. Bu yolculuğu ve gelecek hedeflerini, vakıf başkanı Dr. Talat İçöz ile konuştuk. Sabri Ülker Vakfı 15 yılı geride bıraktı. Bu süreci nasıl özetlersiniz? 2009 yılında rahmetli Sabri Ülker’in topluma hizmet vizyonunu temel alarak yola çıktık. Misyonumuz netti: Bilimsel bilgiye dayalı, bağımsız ve güvenilir içeriklerle sağlıklı yaşam kültürünü yaymak. Bugün gururla söyleyebilirim ki yaklaşık 12.5 milyon kişiye ulaştık. Yani Türkiye’de her 7 kişiden birine bilimsel içeriklerle dokunmuşuz. Bu bizim için büyük bir sorumluluk ve motivasyon kaynağı. Türkiye gıda okuryazarlığında iyi bir noktada değil. Etiket okuma alışkanlığımız çok zayıf. Obezite ve metabolik hastalıklar yükselişte. Bu yüzden sağlıklı yaşam kültürünün daha çocuk yaşlardan başlayarak toplum genelinde yayılması çok önemli… Toplumda özellikle çocuklara yönelik yürüttüğünüz çalışmalar dikkat çekiyor. En çok bilinen proje “Yemekte Denge” sanırım… Evet, 2011’den bu yana Milli Eğitim Bakanlığı işbirliğiyle yürüttüğümüz Yemekte Denge Eğitim Projesi bizim en uzun soluklu çalışmalarımızdan. Şu ana kadar 7 milyonu aşkın öğrenci, öğretmen ve veliye ulaştı. Çocuklara doğru beslenme alışkanlıklarını eğlenceli ve öğretici yollarla anlatıyoruz. 2018- 2019 döneminde İstanbul, Antalya ve Gaziantep’te yaptığımız bilimsel araştırma da eğitimin davranış değişikliği yarattığını açıkça gösterdi. Sağlık profesyonellerine yönelik eğitimleriniz de son yıllarda oldukça genişledi. Bu alanda neler yaptınız? 2017’de ilk olarak sağlık habercilerine yönelik eğitimler başlattık. Sonrasında Aile Hekimleri Federasyonu (AHEF) ile işbirliği içinde, aile hekimlerine yönelik temel ve ileri düzey beslenme ve beslenme İletişimi eğitimlerini hayata geçirdik. Bugüne kadar bu programlarla 20 binden fazla sağlık çalışanına eriştik. Son iki yılda iç hastalıkları uzmanlarını da kapsama dahil ettik. 2025 itibarıyla Türk Eczacıları Birliği ile yürüttüğümüz programla eczacılar da bu çemberin içinde. Hedefimiz, her sağlık profesyonelinin kanıta dayalı beslenme bilgisiyle donanmış olması. Bu eğitimlerin etkisi sahada nasıl hissediliyor? Geri bildirimler ne yönde? Son derece olumlu. Örneğin, iç hastalıkları uzmanlarının yüzde 97’si aldıkları eğitimin tedavi süreçlerini olumlu etkilediğini düşünüyor. Aile hekimleri de hasta danışmanlığında daha güçlü hissettiklerini belirtiyor. Ayrıca yüzde 90’dan fazlası bu içeriklerin tıp fakültesi müfredatına alınması gerektiğini savunuyor. Bu da doğru bir ihtiyaca yanıt verdiğimizin göstergesi. 15. yıl için özel bir etkinlik planladığınızı biliyoruz. Bize biraz Gıda Okuryazarlığı Zirvesi’nden bahseder misiniz? Bu yıl ekim ayında, ulusal ve uluslararası paydaşların katılacağı Gıda Okuryazarlığı Zirvesi’ni ilk kez gerçekleştireceğiz. Gıda, sağlık ve iletişim dünyasından çok sayıda akademisyen, uzman ve kamu temsilcisini bir araya getirerek bilgi kirliliğine karşı bilimsel bir duruş sergilemek istiyoruz. Aynı zamanda Kasım’da düzenleyeceğimiz bir başka önemli etkinlikte “beslenme ve gıdada kavram yanılgıları” konusunu işleyeceğiz. Vakıf yalnızca Türkiye’de değil, dünyada da ses getiriyor. Harvard ile olan bağınız da dikkat çekiciydi. Ve genç bilim insanlarına verdiğiniz ödüller… Harvard Üniversitesi bünyesinde yer alan ve Yıldız Holding tarafından desteklenen Sabri Ülker Metabolik Araştırmalar Merkezi’nde Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil liderliğinde obezite, diyabet, kalp damar hastalıkları başta olmak üzere genetik ve kompleks hastalıklar üzerine 10 yıldır bilim dünyasında ses getiren pek çok çalışmaya imza atıldı. Bu çalışmalar uluslararası literatürde büyük yankı uyandırdı. 2016’dan bu yana beslenme, metabolizma ve toplum sağlığı alanlarında genç Türk bilim insanları tarafından Türkiye’de ve dünya çapında yapılan temel araştırmaları teşvik etmek amacıyla verilen bir ödülümüz var. Sabri Ülker Bilim Ödülü’nü bugüne kadar, Doç. Dr. Kıvanç Birsoy, Doç. Dr. Ebru Erbay, Doç. Dr. Ömer Yılmaz, Doç. Dr. Tamer Önder, Doç. Dr. Elçin Ünal, Doç. Dr. Elif Nur Fırat Karalar, Doç. Dr. Nilay Yapıcı ve Doç. Dr. Elvan Böke kazandı. 15. yılımızda ödülümüzü, onuncu sahibiyle buluşturmak için sabırsızlanıyoruz. Yayıncılık da vakfın önemli bir alanı. Bu konuda nasıl bir strateji izliyorsunuz? Bilginin yayılması için doğru mecralar şart. “Herkes okusun diye” sloganıyla çocuk kitaplarından akademik yayınlara uzanan bir portföy oluşturduk. Bugüne kadar 5 milyondan fazla kişiye ulaştık. Ayrıca dijital platformlarımız var: Geçmiş Olsun TV ve Bilim Bunu Konuşuyor gibi kanallarda hem YouTube hem de sosyal medya üzerinden bilimsel içerik sunuyoruz. Önümüzdeki döneme dair en büyük hedefiniz nedir? Gıda okuryazarlığını bir halk sağlığı önceliği haline getirmek. Türkiye’de hâlâ bu konuda çok ciddi eksiklikler var. Bilimsel bilgiye dayalı, şeffaf ve sürdürülebilir projelerle daha fazla kişiye ulaşmak istiyoruz. Toplumun her kesimine doğru bilgiyle temas etmek, bu ülkeye olan sorumluluğumuzun bir parçası
Source: Özlem Yüzak
Hayal Köseoğlu, 10 yıllık hastalığını ilk kez açıkladı
Yer aldığı projeler kadar sosyal medya paylaşımlarıyla da adından söz ettiren oyuncu Hayal Köseoğlu, bu kez sağlık durumuyla gündeme geldi. Ünlü isim, 10 yıldır Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) ve Anksiyete ile mücadele ettiğini açıkladı.”Aşk-ı Memnu”, “Muhteşem Yüzyıl”, “Ufak Tefek Cinayetler”, “7. Koğuştaki Mucize”, “Mahkum” ve “Mucize Doktor” gibi birçok yapımda rol alan Hayal Köseoğlu, sosyal medyada yaptığı paylaşımla dikkat çekti. Kendi sağlık durumuna dair ilk kez bu kadar açık konuşan oyuncu, takipçileriyle özel bir sürecini paylaştı. “SON DÖNEMDE GERİLEDİ” Instagram hesabından açıklama yapan Köseoğlu, “Arkadaşlar, 10 senedir Obsesif Kompulsif Bozukluk ve Anksiyete hastasıyım. Son 2 senedir korkunç bir düzeydeydi,” ifadelerini kullandı. Oyuncu, bu yıl hastalığıyla kalıcı olarak vedalaşmak için tüm maddi kaynaklarını OKB uzmanlarına harcadığını belirtti. Tedavi sürecine dair bilgi veren Köseoğlu, hastalığın şiddetini “10 üzerinden 10 seviyesinden 3-4 seviyesine indirdim” sözleriyle anlattı. Ancak yolun henüz bitmediğini vurgulayan oyuncu, herkesin kendi kadar şanslı olamayabileceğini de ekledi. “DENEYİMLERİMİ PAYLAŞABİLİRİM” Türkçe kaynak eksikliğine dikkat çeken Köseoğlu, benzer sorunları yaşayan takipçilerine seslenerek, “Sorularınız varsa, kendi deneyimlerimi kullanarak yardımcı olmak isterim. Not: Bu asla terapi yerine geçemez. Sadece seanslarda ve iyileşme sürecinde öğrendiklerimi aktarabilirim,” dedi. “TÜM MADDİ KAYNAKLARIMI HARCADIM” Hayal Köseoğlu paylaşımının tamamında şu ifadeleri kullandı, “”Arkadaşlar, 10 senedir Obsesif Kompulsif Bozukluk ve Anksiyete hastasıyım. Son 2 senedir korkunç bir düzeydeydi. Bu sene, artık bundan sonsuza kadar kurtulmak için tüm maddi kaynaklarımı OKB uzmanlarına harcadım. Hastalığı, 10 üzerinden 10 seviyesinden 3 – 4 seviyesine getirdiğimi rahatlıkla söyleyebilirim. Hala önümde uzun bir yol var ama herkes maalesef benim kadar şanslı değil. Özellikle OKB konusunda yeterince Türkçe kaynak bulunmuyor.Sorularınız varsa, kendi deneyimlerimi kullanarak yardımcı olmak isterim. Not: Bu asla terapi yerine geçemez. Sadece seanslarda ve iyileşme sürecinde öğrendiklerimi aktarabilirim.”
Source: Haberler
Meme kanseriyle mücadele eden Jessie J'den yeni haber
Ünlü şarkıcı Jessie J, meme kanseri tedavisi kapsamında geçirdiği ameliyatı ve yaşadığı süreci sosyal medya hesabından samimi bir şekilde paylaştı. Hastane yatağından çektiği fotoğrafları takipçileriyle paylaşan sanatçı, hem fiziksel hem duygusal anlarını olabildiğince dürüst bir dille aktardı. AMELİYATA HAZIRLIK SÜRECİNİ PAYLAŞTI Instagram”da paylaştığı görüntülerde, Jessie J”nin göğüs bölgesi bandajlı şekilde görülürken, partneri Chanan Safir Colman”ın kendisini ameliyata götürülmeden önce öptüğü anlar da yer aldı. Oğlu Sky”ın hastaneye gelmesine izin verilmesi ise şarkıcının yüzünde mutluluk ifadesine yol açtı.Ameliyata alınmadan önceki anlarda kendisine şarkı söylediği bir videoyu da yayınlayan Jessie J, “Hastanede altı buçuk saattir buradayım” diyerek bekleme sürecini esprili bir dille anlattı. “EVDEYİM VE TEST SONUÇLARIMI BEKLİYORUM” Ameliyatın ardından kısa bir iyileşme sürecine giren Jessie J, şu an evinde dinlendiğini ve test sonuçlarını beklediğini belirtti. Instagram”daki paylaşımında şu ifadeleri kullandı:”Kan uyarısı!? Bu gönderi son 48 saatte yaşadığım bazı iniş çıkışları içeriyor. Ben her zaman yaşadığım sürecin hem güzel hem de zor anlarını göstereceğim. Doktoruma, cerrahıma, tüm hemşirelere ve beni yalnız bırakmayan aileme, arkadaşlarıma teşekkür ederim. Şu anda evdeyim ve sonuçlarımı bekliyorum. Chanan hemşire kıyafeti giymedi ama giymiş gibi düşünmek komik oluyor. Zor zamanlardan geçen herkesi kucaklıyorum. Hep birlikte başaracağız!” WEMBLEY KONSERİNDE GÖZYAŞLARIYLA VEDA ETMİŞTİ Jessie J, geçtiğimiz hafta sonu Wembley Stadyumu”nda düzenlenen Capital Summertime Ball konserinde meme kanseriyle mücadelesine dair duygusal bir konuşma yapmıştı. 75 bin kişilik seyirciye seslenen şarkıcı, “Bugün bu konser, meme kanserini yenmeye gitmeden önceki son konserim” diyerek gözyaşlarını tutamamıştı.
Source: Haberler
Hatay”da bir vatandaşın ani ölümü Reyhanlı”da bir ilke sebep oldu! Baş ağrısı şikayetiyle gitti cenazesi çıktı
Reyhanlı ilçesi Bahçelievler Mahallesi”nde yaşayan 51 yaşındaki Mustafa Koçak, yaşadığı baş ağrısı sonrası Reyhanlı Devlet Hastanesi”nin yolunu tuttu. Hastanede tedavisinin devam ettiği esnada baş ağrısı artan ve kusma yaşayan Koçak”ın bilinci kapandı ve 18 Haziran tarihinde beyin ölümü gerçekleşti. Reyhanlı Devlet Hastanesi organ nakli ekipleri ve Koçak”ın ailesinin görüşmesiyle organ nakline karar verildi. Gaziantep”ten gelen doktorlarla birlikte Reyhanlı Devlet Hastanesi”nde ilk kez gerçekleştirilen organ alımıyla Koçak”ın karaciğeri başarılı şekilde alındı. Koçak”ın karaciğeri zaman kaybetmeden Gaziantep”te yaşayan farklı bir insana nakledilmek üzere ekipler tarafından yola çıkarıldı. Planlanan nakillerin gerçekleşmesiyle Koçak”tan alınan karaciğer organı 1 insana umut oldu. Organ nakliyle karaciğerin nakledildiği hastanın durumunun iyi olduğu öğrenilirken Koçak”ın cenazesi Reyhanlı ilçesi asri mezarlığına defnedildi.BİZ ORGAN NAKLİYLE BİR İNSANA CAN OLDUK, DAYIMIN BİR PARÇASINI ŞU ANDA BAŞKA İNSAN TAŞIYOR İbrahim Halil Kılıç, dayısının baş ağrısıyla gittiği acil serviste fenalaştığını ve beyin ölümünün gerçekleştiğini belirterek, 23 Mart 1974 Şanlıurfa doğumlu, Reyhanlı ilçesinde yaşayan Mustafa Koçak. Dayım Pazar sabahı kahvaltısı sonrasında baş ağrısı şikayetiyle hastaneye gidiyor. Reyhanlı Devlet Hastanesi”nin acil servisine gitti. Sırasının beklediği esnada aniden kustuktan sonra bayılıyor.”ORGANLARINI BAŞKA HASTANELERE GÖNDERDİLER”Bayıldıktan sonra doktorlar ellerinden gelen müdahaleyi yaptıklarını ama beynine oksijen gitmediğini bize söyledi. Organ bağışını bize anlattıktan sonra kabul ettik. Dayımın karaciğerini çıkartıp başka bir hastaneye ve diğer organların başka hastanelere götürdüler. Organ bağışı birçok hastaya umut olacağını doktorlar bize anlattı. Reyhanlı Devlet Hastanesi”nde ilk defa organ nakli ameliyat gerçekleştirildi. Dayımın bir karaciğeri, Gaziantep”te bulunan bir hastaya nakli oldu ve yoğun bakımda olan hastanın durumu iyi olduğunu söylediler. Hastanın en kısa zamanda iyileşip bizleri ziyaret edeceğini söylediler.”DAYIMIN BİR PARÇASINI ŞU AN BAŞKASI TAŞIYOR”Organ nakli ile insanlara hayat ve umut olduk. Mezarın altında olan sadece bir beden ve o da zamanla çürümeye başlayacak. Şu anda bizim acımız ve taziyemiz var ama organ nakliyle başkalarına hayat oldu. Organları bağışladığımız insanların hayatlarında bayram sevinci gibi seviniyorlardır. Bu duyguyu anlatamayız. Biz organ nakliyle bir insana can olduk, bu da bizi teselli ediyor. Dayımın bir parçasını şu anda başka insan taşıyor. Reyhanlı ilçesinde ilk defa gerçekleştirilen organ nakli ameliyatına vesile olan dayım Mustafa Koçak”ın isminin unutulmaması ve yaşatılmasını istiyoruz dedi.
Source: Gazetevatan.com