“Sağlık ve Wellness Güncellemeleri – Rekorlar, Estetik Skandallar ve Nadir Durumlar”

85 lik rekortmen atletlere şampiyonada federasyondan özel ödül

Türkiye Atletizm Federasyonu tarafından İstanbul Ataköy Atletizm Salonu’nda 15-16 Şubat tarihlerinde düzenlenen

Türkiye Masterlar Salon Atletizm Şampiyonası’na 35 ilden 61 kadın 159 erkek sporcu katıldı.

Yarışmaların 60m (Türkiye ve Balkan rekoru) -400m-200m ve 800m. De Türkiye rekorları Bodrumlu 85 yaşındaki Fehime Özkan ile 21 km yarı maraton ve 10 km koşularında kategorisinde en iyi dereceleri yapan ünlü müzisyen Salim Dündar’a “Master Atletizme ilham veren yılın erkek ve kadın atletleri” seçilmeleri nedeniyle özel olarak ödüllendirildi.

Atletizm Federasyonu Genel Sekreteri Tekin Yaman ile Masterlar Kurulu Başkanı Ercan Özkan , Dündar ve Özkan’a plaket , madalya, milli takım eşofmanı vererek Türk atletizmine katkılarından dolayı teşekkür etti.

Müzisyen ve maratoncu Salim Dündar “Tam 50 yıldır aralıksız koşuyorum, onlarca şampiyonluk elde ettim rekorlar kırdım. Fehime hanımda 80-85 yaş rekorlarını kırıyor. Amacımız atletizmde koşmanın yarışmanın imkansız olmadığını göstermek. Koştukça sağlığımız düzeliyor ve dinç kalıyoruz. Yaşadığımız sürece koşmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Source: Yaşar Anter


Ünlü isimlerle gündeme geldi, mağdur sayısı artıyor: Aquafilling dolgu çılgınlığı! ‘Vücuttan tamamen temizlemek oldukça zor, çünkü…’

Estetik uygulamalarda yaşanan gelişmeler, dolgu malzemelerinin popülaritesini artırdı. Ancak, bu durumun getirdiği sağlık sorunları, kullanıcıların yaşamını olumsuz etkileyebiliyor. Estetik uygulamalarda yaşanan gelişmeler, dolgu malzemelerinin popülaritesini artırdı. Ancak, bu durumun getirdiği sağlık sorunları, kullanıcıların yaşamını olumsuz etkileyebiliyor. Son günlerde halk arasında ‘Aquafilling’ olarak bilinen ‘poliakrilamid dolguların’ neden olduğu komplikasyonlar, birçok insanın hayatında derin izler bıraktı. Özellikle kalça ve göğüs büyütmek için enjekte edilen madde ‘vücutta yer değiştirince’ onlarca kişi mağdur oldu. Bu durumu yaşayanlardan biri de internet fenomeni Danla Bilic oldu.‘KALÇAMDAKİ DOLGU KABURGAMA ÇIKTI’Kullanılan dolgunun vücudunda enfeksiyona neden olduğunu söyleyen Bilic, yaşadığı sıkıntıları ‘İbrahim Selim ile Bu Gece’ adlı YouTube programında anlattı:“Aquafilling diye bir uygulama bu; vücuda sıkılan dolgu. Dudağına yaptırılanın vücuda yapılan hali. Çok kötü. Vücudum enfekte oldu. Beni hastaneye yatırdılar. Vücutta o dolgular toplandı. Temizleme ameliyatları oldum; hâlâ bitmiş bir süreç değil. Muhtemelen bir kez daha ameliyat olacağım. Deneyimlerime göre söylüyorum; hiçbir insanın kendine Aquafilling denen uygulamayı yaptırmaması gerekiyor. Kaburgama çıktı dolgu, öyle iğrenç bir şey.” ‘ETKİNİN ANINDA GÖRÜLMESİ NEDENİYLE TERCİH EDİLİYOR AMA…’Aquafilling uygulamasının su kristallerinin teknolojik işlemlerden geçirilerek jel haline getirilmiş hali olduğunu söyleyen Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Can İlker Demir, “Dolgu olarak vücudun farklı bölgelerinde kullanılıyor. Kalça ve göğüs en sık kullanım alanı olarak söylenebilir. Genel anestezi ihtiyacı olmaması, etkinin anında görülmesi nedeniyle tercih ediliyor. Yine yüz bölgesinde, vücudun çökük olan bölgelerinin düzeltilmesinde de kullanılıyor. İşlem ameliyatsız kalça ve göğüs büyütme olarak piyasada oldukça popüler hale geldi” ifadelerini kullandı. ‘DOLGUYU VÜCUTTAN TAMAMEN TEMİZLEMEK OLDUKÇA ZOR’Bu uygulamanın potansiyel yan etkilerinin asla göz ardı edilmemesi gerektiğine de dikkat çeken Doç. Dr. Can İlker Demir, “Bu riskler, uygulanan dolguya bağlı olabildiği gibi, uygulama tekniğine bağlı olarak da görülebilir. Uygulama esnasında gerekli sterilite şartlarına uyulmaması, yanlış uygulama, fazla uygulama veya yanlış yere uygulama sonrasında oluşan doku reaksiyonları ile enfeksiyona ve vücutta şekil bozukluklarına neden olabilir. Gelişebilecek enfeksiyon sonrası tekrarlayan ameliyatlarla vücuttan temizlenmesi gerekebilir” dedi. Doç. Dr. Demir, şöyle devam etti:“Bir diğer konu ise ülkemizde maalesef orijinallerinden ayırt edilemeyecek düzeyde sahte ürünlerin de var olması. İçeriği tam bilinmeyen bu ürünlerin kullanılması durumunda risk artıyor. Enfeksiyon, abse gibi durumların ortaya çıkması halinde tekrarlayan ameliyatlarla vücuttan temizlenmesi gerekir; fakat bu her zaman mümkün olamayabiliyor. Çünkü bu dolguyu vücuttan tamamen temizlemek oldukça zor. Bunun bir nedeni, dolgunun yerçekiminin etkisiyle vücutta yer değiştirmesi.”BU İŞLEM YASAKLANDI MI?Aquafilling dolgunun 2022’de yasaklanmasına rağmen halen kullanıldığına dikkat çekiliyor. Gerçekten de yasaklandı mı? Bu soruma “İşlemi yalnızca plastik cerrah, dermotolog ve sağlık bakanlığı tarafından onaylanmış sertifika sahibi medikal estetik doktorları uygulayabiliyor” cevabını veren Doç. Dr. Can İlker Demir, şu önemli bilgileri paylaştı:– Ancak günümüzde merdiven altı olarak tabir edilen, ruhsatsız ve işlem yetkisi olmayan kişiler tarafından yapılan uygulamalar, potansiyel riskleri artırıyor. Sağlık Bakanlığı, estetik amaçlı kullanılan ürünlerin takibini sıkı bir şekilde yapıyor. Fakat hastaların, işlem yaptıracakları yerin ruhsat, diploma ve yeterlik belgelerini sorgulamaları gerekir. — Örneğin, estetik işlem yaptırdıktan sonra çeşitli şikâyetlerle başvuran hastalarda gözlemlediğim bir husus, hastanın işlem yapan kişiyi ve uygulanan ürünü bilmediği. Bu, ciddi bir problem. Çünkü ilk başta uygulanan işlemlerin bilinmesi, tedavide uygulanacak yöntemi belirlemede oldukça önemli. Bu nedenle estetik işlem yaptıracak kişilerin bu konuda daha dikkatli davranmalarını tavsiye ederim. ‘GÖĞSE YAPILAN BİR DOLGU KOLTUK ALTINA İLERLEYEBİLİYOR VEYA KALÇAYA YAPILAN BİR İŞLEMDE DOLGU BACAKLARA İLERLEYEBİLİYOR’Peki, söz konusu maddenin vücuttan temizlenmesi için nasıl bir işlem uygulanıyor? “Aquafilling işlemi sonrası enfeksiyon gelişmesi ciddi bir tehlike. Enfeksiyonun ilerlemesi, tüm sistemi etkileyerek ciddi tehlikelere neden olabilir. Bu dolgunun vücuttan temizlenmesi için ameliyat gerekir. Ameliyatta dolgunun uygulandığı yere çeşitli kesiler yapılır” diyen Doç. Dr. Can İlker Demir, şöyle devam etti:– Dolgunun yer değiştirmesi nedeniyle tek seansta temizlemek mümkün olamayabiliyor. Bunun anlamı, birden çok ameliyat gerektiğidir. Çünkü çok küçük miktarda dahi dolgu kalırsa, ilerleyen dönemlerde tekrar enfeksiyon ortaya çıkabiliyor. Bu durumda yine çeşitli ilaç tedavileri ve gerekirse cerrahi müdahale gerekebiliyor. Dolgunun yer değiştirmesi sonrası uygulanan yerin dışında farklı bölgelerde de soruna neden olabiliyor.– Örneğin, göğse yapılan bir dolgu koltuk altına ilerleyebiliyor veya kalçaya yapılan bir işlemde dolgu bacaklara ilerleyebiliyor. Bir diğer durum, cilt altına uygulanan dolgunun kas içine ilerleyerek kas bütünlüğünü bozabilmesi. Yani dolgunun nasıl bir seyir izleyeceğini kestirmek mümkün değil. Her ne kadar temizlemeden önce çeşitli görüntüleme yöntemleri kullansak da dolgunun vücuttan tamamen temizlenmesi her zaman mümkün değil.Fotoğraflar: iStock

Source: İsmail Sari


Tıkanan lavaboyu saniyede açıyor: Usta çağırmanıza gerek yok

Kir, saç, ölü deri parçalarından dolayı zamanla borularda yapışkan bir tabaka oluştur. Bu kötü kokulara neden olduğu gibi suyun akışını da azaltır. Ve gideri tamamen kapatır. Borular temizlenmediği sürece ise kirler bakteri ve mantarların üreme alanı haline gelir. Bu da sağlığınız açısından oldukça tehlikeli bir durum.

GİDER TEMİZLEMENİN PRATİK YOLU

Lavabolarda bulunan tıpayı dikkatli bir şekilde çıkarın. Eğer bu tıpa sıkışmışsa, ucunu düz bir tornavidayla ya da cımbızla açabilirsiniz. Çıkan tıpada yüzeyde birikmiş bir kir olacak, onu da bezle temizleyin.

Eğer lavabo kısmen tıkalıysa vantuzlu piston kullanabilirsimiz. Giderin üzerine yerleştirerel basın oluşturması için pompalama hareketi yapın. Bu işlem broruların duvarlarında biriken kiri gevşeterek temizlenmesine yardımcı olur.

Diğer bir yöntem ise ev yapımı bir karışımla tıkalı lavaboyu temizlemek olacaktır. Bu malzemelerde bir karbonat diğeriyse sirke.

Tıkalı gidere yarım bardak karbonat dökün ve yaklaşıl 20 dakika boyunca bekleyin. Daha üzerine 1 fincan temizlik sirkesi dökün. İki malzemeyi 2 saat bekleyin. Daha sonra en az 2 litre sıcak suyu dökün.

Source: Haber Merkezi


Emre Altuğ: Keşke dediğim tek bir nokta var

◊ “Bir Pop Masalı” müzikalinin hazırlıkları sürüyor. Nasıl bir masal yolculuğu olacak? – Çok büyülü, 70 yılı kapsayan bir masal. Aslında Türkiye’nin müziğinin masalı. Aranjman yani yurtdışından alınıp Türkçe sözler yazılan şarkılar üzerinden anlatacağım sadece. Çünkü tartışmalara sebep olmuş bu. “Yararı olmuş” diyenler de, “Zararı olmuş” diyenler de var. Benim de bir fikrim var ama bunu söylemeyeceğim.Amacım, bu şarkıların yüreğimizde ne kadar yer edindiğini bulmak. Bizim marş gibi kabul ettiğimiz “Memleketim” şarkısı bile aslında yabancı bir beste mesela. Üzerine Türkçe sözler yazılmış. Kötü mü olmuş? Bence çok iyi olmuş. Bunlar beni çok etkiledi. Bir de tabii bunların hikâyeleri var. Yani biraz magazin içerikli ama çok eğlenceli olacak. Hiç dedikodu yok. Hepsi belgeli olaylar.Bazı şarkıların arkasında öyle büyük aşklar var ki, gerçekten izleyici çok şaşıracak. Yasak aşk hikâyeleri filan var mesela… O isimlerin hepsini de tanıyoruz. Toplamda 8-10 tane hikâyem olacak, 22 tane çok özel şarkı seçtim. Fotoğraf: Murat ŞAKA◊ Bu daha önce yapılmamış bir proje değil mi? Fikir nereden aklınıza geldi? – Evet, yapılmamış bir şey. Bu fikir benim şarkılara olan merakımdan çıktı. Uzun yıllardır hayal ettiğim bir projeydi. Şarkıların hikâyelerini okumaya başladıkça, artık hayata geçirmeliyim dedim. Şarkılara karar verdim. Araştırdıkça daha enteresan hikâyeler çıktı. Sonra oturdum yazmaya başladım.Tabii ekip arkadaşlarım da var. Metni birlikte hazırladıklarım ayrı, şarkıları seçtiklerim ve şarkıları aranje edenler ayrı, sahne şovunu hazırlayanlar ayrı ekipler.Sahnede kullanacağımız ekranda bir dünya yaratacağız. İzleyici, benim anlattığım hikâyeleri ekranda da izleyecek. Bunu da yapay zekâ kullanarak yapıyoruz. Bambaşka bir masal âlemine girecekler. Çok özel bir çalışma oldu.Sahne üzerinde 70 kişiyiz. Yabancıların “big band” dediği orkestra olacak; yani içinde nefesliler ve yaylıları da olan bir orkestra. 15 kişilik bir dans grubumuz var. 30 kişilik Sirene kadın korosu olacak, onlarla da müthiş bir çalışma yaptık. Çok güzel sürprizlerimiz olacak. Üzerine ciddi çalışılmış, çok keyifli bir sahne şovu “Bir Pop Masalı”. BİR TARİHÇİ GİBİ ÇALIŞTIM◊ Şarkıları nasıl bir süzgeçten geçirerek belirlediniz? – 1500 şarkı arasından seçtim. 4 gün gece gündüz ara vermeden çalıştım. Şarkıları dinlerken şu avantajım vardı; çoğuna vakıftım. Hikâyelerini okudukça, şarkıları algılayışım değişti. Müzikali izleyenlerin algılayışı da değişecek.4 günün sonunda karşıma gelen herkese bomboş bakıyordum. Yorucu ama muhteşem zevkli bir iş oldu. Hayatımın en özel çalışmasını yapıyorum desem yalan olmaz.◊ Nereden buldunuz o hikâyeleri, hangi kaynaklardan faydalandınız?- Bir tarihçi gibi çalıştım. Sahaflardan o dönemin hikâyelerini, müziklerini anlatan kitaplar buldum. 10-15 kitap okudum, dergileri inceledim, internetten araştırmalar yaptım. Son 6 ayda sahnede ve sette olmadığım tüm zamanımı buna ayırdım.◊ 70 yıllık pop tarihine dönüp baktığınızda; hangi dönem sizi yansıtıyor? – Daha kafamın yerine gelmeye, dünyanın farkına varmaya başladığım yıllar, beni en çok etkileyen müziğin yapıldığı yıllar. Bu da 80’lere denk geliyor. Mesela Sting hayranıyımdır. Onun 80’li yıllarda yaptığı müziği çok seviyorum. Elton John hayranıyım, Elton John’un 80’li yıllarda yaptığı müziği seviyorum. Müzik zevkimin şekillenmeye başladığı yıllar olduğu için 80’ler beni heyecanlandırıyor herhalde. Ve 80’li yıllara tabii Ajda Pekkan damgasını vurmuş, vurmadığı dönem yok da… Onno Tunç’tan Garo Mafyan’a, Attila Özdemiroğlu’na kadar müthiş bir müzikalite var o yıllarda, beni çok etkiliyor.◊ Pop müziğin ikonu kim sizce? – Bu sorunun cevabı çok zor. Artık yok öyle birisi. Bir müzisyenin tabii ki örnek aldığı insanlar vardır. Eğer üreten bir müzisyenseniz, söz-beste yapıyorsanız, Kayahan ve Sezen Aksu’ya öykünmemiş olmanız mümkün değil. Benim gitarı elime ilk aldığımda çaldığım ilk şarkı Kayahan şarkısıdır. Sezen Aksu’nun yazdığı sözler de beni çok etkilemiştir. İlk ürettiğim eserlerde çok etkisi var. Dolayısıyla benim için mentor olmuşlar fark etmeden.Bunu onlara da söylemiştim, “Hiç farkında değilsiniz ama biz sizin çok ekmeğinizi yedik” dedim. Eskiden barlarda onların şarkılarını söylüyorduk. KENDİNDEN MEMNUN İNSAN GÜZELDİR◊ Fit halinizle de dikkat çekiyorsunuz. Sağlıklı yaşam düzeni ne zamandan beri var hayatınızda? – Hiçbir zaman kendime kötü davranmadım. Ama zaman zaman bu disipline girdim. Dengeli gittim. Son birkaç senedir hayatımı böyle geçirmeye karar verdim. Şunun altını özellikle çizmek isterim ki; bu fizik meselesi çok önemli bir şey değil. Kilolu olmak, hareket etmemek, bunlar sağlık bakımından çok zararlı. O nedenle fit olmayı tavsiye ederim. Onun haricindeki fiziki özellik meselesi hiçbir zaman bir beceri değildir.Ben genetik açıdan şanslıyım. Bana böyle tepki verdikleri için bunu söylüyorum. Bir insan kendine bakar, dikkat ederse, fiziksel açıdan kötü görünmesi söz konusu olamaz zaten. Güzellik, çirkinlik son derece göreceli kavramlardır. Ben size çok daha özel bir şey söyleyeyim; bir insan eğer kendini beğenir, kendinden memnun olursa, o insanın dışarıdan çirkin gözükmesi gibi bir şey söz konusu olamaz. O, auraya yansır zaten. Kendinden memnun insanlar güzeldir. Güzel bakarlar ve güzeldirler. Bunu da çok net söyleyebilirim.CEVİZİ ASLA YEMEM◊ Asla yemem dediğiniz bir yiyecek var mı?- Ceviz. Tek yemediğim şey o. Midemi bulandırıyor. Bunun da sebebi çözümlediğim kadarıyla şu; 70’li yıllarda babamın büyükannesi öldüğü gün evde cevizli güllaç yapılmış. Belki o matem havası bilinçaltıma yer etmiştir. Ben 3-4 yaşlarındayken olmuş bu. O beni etkilemiş olabilir. Bu arada cevizin çok faydalı olduğunu biliyorum, çocuklarıma da yediriyorum.◊ Bakım rutinleriniz var mı?- Göğsümü gere gere söyleyebilirim; 4 aydır serum ve nemlendirici krem kullanıyorum. Hiç böyle şeylerim yoktu benim. Ama artık zamanı geldi herhalde. Bir doktor arkadaşım var. Yazdan çıkışta yüzümde lekeler olduğunu söyledi ve kremler tavsiye etti. Aldım, uyguladım. O da bir rutin oldu.POP MÜZİKTE ÜRETİM SORUNU VAR◊ Müzik dünyasında hep bir “90’lar başkaydı” lafı vardır ya… Günümüz pop müziğini nasıl değerlendiriyorsunuz?- Bu çok normal. Ben de 80’ler diyorum mesela. Beni etkileyen yıllar 80’ler çünkü. Geçmişte yapılan şeylerin duygusu vardır çünkü. Göreceksin, 2030’da da “2010’lar başkaydı” diyecekler. Bu böyle bir döngüdür.Şu anda pop müzikte üretim sorunu var. Pop müzik evrilmekte zorlanıyor. Evrilmesi lazım. İnsanların algısı, konsantrasyonu, melodi anlayışı değiştikçe, buna uyum sağlamak gerek. Bunu geçmişte en iyi yapan sanatçı Sezen Aksu’ydu. Hâlâ çok iyi yapıyor olabilir. Yeni albümünü merakla bekliyorum. Onda zamanı yakalayabilmek gibi çok özel bir yetenek var. KEŞKE DEDİĞİM TEK BİR NOKTA VAR◊ İnternette hakkınızdaki yorumları okudum. Birçok kişi hem mesleki hem de aile yaşantınız yönünden sizi ‘örnek sanatçı’ olarak görüyor. Sizin kendinize kızdığınız, eleştirdiğiniz yönleriniz, pişmanlık duyduğunuz konular var mı? – “Keşke” dediğim tek bir nokta var ama pişman değilim. Keşke 7-8 yılda bir kendimi yenilemeyi başarabilseydim…◊ Hangi yönden?- Her yönden. Bence bir insan 7-8 yılda bir hayatını tepetaklak etmeli. Bunu aile anlamında söylemiyorum. Aile duracak, o başka bir şey. Genel olarak yaşayış şeklini değiştirmeli, rutinlerini kırmalı insan. Bunun insanı müthiş geliştiren bir durum olduğuna kanaat ettim son 15 yıl içerisinde. İkinci söyleyebileceğim şey de; zaman zaman hayatın karşısında durmuşum. Müdahale etmeye çalışmışım. Müdahale etmeyeceksin. Hayatı yanına alırsan öyle güzel gidersin ki onunla beraber. Ben birkaç yıldır bunu yapıyorum.EVİN STARI ÇOCUKTUR◊ Baba olan Emre Altuğ ile sanatçı olan arasında fark var mı?- Bir fark yok. Sahnede star olabilirsiniz ama gerçek hayatta star olmak diye bir şey yok. Hele çocuğunuz varsa, onunla ters düşersiniz. Çünkü o evin gerçek starı çocuktur. O starlık evde de devam ettirildiği zaman çocuklar mutsuz oluyor. Etraftan gözlemlediğim bu. O star meselesini evde de devam ettiren insanların çocukları mutsuz.◊ Çocuklarınızın sanatı ilgisi var mı? – Var, müziği çok seviyorlar. Bence oyunculuğa da ilgileri var. Ben çocuklar seçimini yapmadan hiçbir dayatmada bulunmuyorum. Yani bana gelip de “Baba ben bunu öğrenmek istiyorum” demeden “Bunu öğren, şunu öğren, şunu yap” demek istemiyorum, demeyeceğim de.AŞKI ÖZELİMDE YAŞAMAYI TERCİH EDİYORUM◊ Hayranlarınız sizi yakıştırdıkları isimlerle birlikte görmek istiyor ama siz aşk hayatınızla gündeme gelmiyorsunuz. Kendi kabuğunuzda mı yaşarsınız aşkı? – Evet, bana özel yaşamayı tercih ediyorum.

Source: Hurriyet.com.tr


Bu durum 6 milyonda bir görülüyor! Veteriner şaşkına döndü: Türkiye”de henüz görüldüğünü sanmıyorum

Adana”da emekli Fatma Sorar (48), 2 aylıkken sahiplenerek Duman adını verdiği kedisini kısırlaştırmak için veteriner götürdü. Sorar, kısırlaştırma işleminden sonra çiftleşme dürtüleri devam eden ve idrar problemleri yaşadığı kedisini başka bir veterinere muayene ettirdi. Yapılan kontrollerde Duman”ın hermafrodit olarak bilinen aynı vücutta hem erkek hem de kadın cinsiyetinin birleşmesi yani çift cinsiyetli olduğu anlaşıldı. Kedi, Veteriner Hekim Mete Betin tarafından yapılan ameliyatla sağlığına kavuştu. ‘ÇİFT CİNSİYETLİ BİR KEDİ OLDUĞUNU ANLADIK’Kedinin durumuyla ilgili bilgi veren Veteriner Hekim Mete Betin, Duman, bize kısırlaştırılmış bir erkek kedi olarak geldi. Ancak hala çiftleşme dürtüleri, belirtileri devam ediyordu. Yapılan muayenesinde iki testisten birinin karnında kaldığını gördük. Karnını açtığımızda rahim ve yumurtalıkla karşılaştık. Yani hermafroditizm dediğimiz çift cinsiyetli bir kedi olduğunu anladık dedi. ‘ARTIK HERHANGİ BİR ÇİFTLEŞME BELİRTİSİ GÖSTERMEYECEK’Literatür araştırması yaptıklarını belirten Mete Betin, Literatürde bu duruma 6 milyonda 1 rastlanıldığı tespiti vardı. Türkiye”de henüz görüldüğünü zannetmiyorum. Bu, Türkiye”de ve Adana”da ilk hermafrodit kedimiz. Bu durum hormonal sebeplerden kaynaklanabiliyor, genetik olabiliyor. Duman, düne kadar hem testisleri, penisi hem de yumurtalıkları ve rahimi olan çift cinsiyetli bir kedimizdi. Ameliyatını yaptık. Artık kısırlaştırılmış bir kedimiz. Bundan sonra herhangi bir çiftleşme belirtisi göstermeyecek. Normal sağlıklı bir kedi olarak hayatına devam edecek diye konuştu. “KEDİM AMELİYAT EDİLDİ, SAĞLIĞINA KAVUŞTU”Fatma Sorar ise Duman”ı kısırlaştırdığım halde 2 yıldır çiftleşme dürtüleri devam ediyordu. Adana”da gitmediğim veteriner kalmadı. Antidepresanlar, hormon iğnelerine kadar bütün çözüm yollarını denedim. Ancak sıkıntıları devam etti. Kedim çift cinsiyetliymiş. Mete bey ameliyat etti. Şu an çok iyi durumda, sağlığına kavuştu. Hekimimize çok teşekkür ederim dedi.

Source: Hurriyet.com.tr