“Sağlık ve Wellness Güncesi – Erken Menopozdan Lezzetli Tariflere”

Belirtiler başladığında 13 yaşındaydı, doktor anoreksiya dedi ama… 15’inde menopoza girdiği ortaya çıktı

Annabelle Gauntlett, menopozda olduğunun söylendiği günle ilgili her şeyi hatırlıyor. “Doktorun muayenehanesi sıcak ve havasızdı, sadece bir pratisyen hekim muayenehanesinin sahip olabileceği o ağır klinik kokusu vardı. Ellerim nemliydi ve “lütfen söyleme” sözleri kafamın içinde tekrar tekrar dönüyordu” diyen Annabelle o anları şöyle anlattı:“Ve sonunda o an geldi. Doktor bana ‘sizde prematüre yumurtalık yetmezliği (POI) var’ dedi. Yanımdaki sandalyede oturan annem yıkıldı. Çaresizlik içinde ağlarken başı ellerinin arasına düştü. Bunun ne anlama geldiğinin tamamen farkındaydı. Peki ya ben ve benim tepkim? Az önce ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu.”Annabelle henüz 15 yaşındaydı ama çoğu kadının kırklı yaşlarına kadar deneyimlemediği bir şey yaşadığı gerçeğiyle mücadele etmek zorundaydı.Genç kızın hayatı, geleceği bir anda geri dönülmez bir şekilde değişmişti.Alıntı MetniANOREKSİYA OLDUĞU SÖYLENDİBelirtiler ilk olarak iki yıl önce sıcak basmaları ve adetlerinin aniden kesilmesiyle başlamıştı. O zamanlar 13 yaşında bir çocuk olarak, ilk başlarda regl döneminin sihirli bir şekilde bir ay gecikmesine biraz sevinmişti. Ancak bu durum sonraki ay, bir sonraki ay derken devam etti. Regl olmuyordu ama korkunç ağrılar çekiyordu.Metro.UK”e konuşan Annabelle, birkaç ay sonra kendini iyi hissetmediği için endişelenmeye başladı. Annesine durumu anlattı ve doktora gittiler. Doktor genç kıza tek bir test bile yapmadan anoreksiya teşhisi koydu ve beslenme yetersizliği nedeniyle adetlerinin durduğunu söyledi.‘KENDİMİ STREÇ FİLME SARILMIŞ GİBİ HİSSEDİYORDUM’Genç kız, “Bu noktada doktorumun sözlerinden şüphe etmek için hiçbir nedenim yoktu. En iyisini onlar bilirdi, değil mi? Ancak takip eden aylar ve yıllarda, giderek daha fazla semptomla acı çekmeye başladım” dedi ve şunları söyledi:“Önce korkunç ateş basmaları başladı. Başımdan ayak parmaklarıma doğru yavaş yavaş yayılan ani bir sıcaklık hissediyordum. Kendimi streç filme sarılmış gibi hissediyordum, nefes alamıyor, düşünemiyor ya da normal davranamıyordum. Yüzüm kıpkırmızı olur ve boncuk boncuk ter damlardı. Bu durum elbette okul koridorlarında tuhaf bakışlara neden oluyordu ve kısa süre içinde sınıflar arasında yürürken bana “domates” denmesinden bıkmıştım. Tüm bunlardan önce nadiren makyaj yapardım. Ancak etrafımdaki herkesin farkına varıp yüzümün yandığını görmelerinden korktuğum için çoğu gün okula fondötenle gidiyordum.”Kısa süre içinde günde 30-40 arası ateş basması Annabelle için normal hale geldi. Ardından uykusuzluk, beyin sisi ve hayatının her yönüyle ilgili endişe hissi gelmeye başladı.“Başka alışılmadık duygular da yaşadım. Babamın yüksek sesle çiğneme sesi gibi daha önce beni asla rahatsız etmeyecek şeylere kızıyordum. Sanki deliriyormuşum gibi hissediyordum. Ayrıca, sağlıklı kilomu korumama ve aşırı egzersiz yapmamama rağmen adet dönemlerimi de asla geri kazanamadım” genç kız ekledi:“Bu noktada bir şeylerin yanlış gittiğini biliyordum. Yine de kimse noktaları birleştirmiyor ya da beni ciddiye almıyor gibiydi. Doktorlar tarafından defalarca uzaklaştırıldım, ta ki şans eseri beni dinleyen bir doktor bulana kadar. Doktorum ilk randevumuzda menopoza girdiğimi tahmin etti. İlk defa birisi bana bu kelimeyi telaffuz ediyordu ve itiraf etmeliyim ki kafam karışmıştı.”Alıntı Metni‘MENOPOZA GİRECEĞİMİ HİÇ DÜŞÜNMEMİŞTİM’Annabelle, annesinin, büyükannesinin ve teyzelerinin menopoza girdiğini görmüştü ve tabii ki arkadaşlarının hiçbiri girmemişti. Bu yüzden haklı olarak bunun çocukların değil “yaşlı kadınların” yaşadığı bir şey olduğuna inanıyordu.Genç kız yaşadığı süreci şöyle anlattı: “Folikül uyarıcı hormonlarımı (FSH), lüteinizan hormonlarımı (LH) ve östrojen seviyelerimi incelemek için kan testleri ve yumurtalıklarımda herhangi bir aktivite olup olmadığını görmek için pelvik ultrason ve testlerden geçerken hayat bir süre zihinsel ve fiziksel olarak kaotik hale geldi. Tüm bunlar olurken bile hala masumiyet ve saflıkla doluydum. Bu, hakkında hiçbir şey bilmediğim büyük, korkutucu bir şeydi ve menopoza gireceğimi hiç düşünmemiştim. Ancak ne yazık ki bunu yaşıyordum.”Alıntı Metni16 YAŞINDAYKEN İLERİDE ANNE OLAMAYACAĞINI ÖĞRENDİBu durumun geleceğini nasıl etkileyeceğine dair Annabelle’nin aklında pek çok soru vardı ancak doktor kemikleri, kalbi ve beyni üzerindeki etkilerinden ve endişelerinden bahsederken o sadece sessizce oturdu.Takip eden yıl, altıncı sınıfa girmek için çılgınca çalışırken, hiç yumurta kalıp kalmadığını görmek için birçok sıkı testten geçmek zorunda kaldı. Yıkıcı bir şekilde, hiç yoktu ve kendi biyolojik çocuğuna sahip olma ihtimali genç kızın elinden alınmış oldu.“Menopoz en iyi zamanlarda bile ürkütücü bir gerçeklik olabilir, ancak 16 yaşındayken bunu anlamak daha da zordu. Bu, evlat edinme ve IVF gibi önemli kararlar nedeniyle yaşıtlarımdan yıllar önce çocuklu bir gelecek planlamak zorunda kaldığım ve ayrıca anlayacaklarını umarak partnerlerime karşı daha açık olmak zorunda olduğum anlamına geliyor” diyen Annabelle şunları ekledi:“Şimdi 21 yaşındayım ve teşhisimi sindirmeye, eşimle birlikte doğurganlık seçeneklerimle yüzleşmeye ve doğru hormon replasman tedavisini bulmaya başlıyorum. Ancak geriye dönüp baktığımda, keşke çok geç olmadan bana yardımcı olmak için daha fazla şey yapılmış olsaydı diyorum. Teşhisim sırasında yüksek FSH seviyelerini test eden evde test menopoz kiti gibi şeylerden haberdar olsaydım, belki de durumumu çok daha erken gösterebilir ve bana kendi yumurtalarımı toplama ve dondurma fırsatı verebilirdi.”‘ONLAR ERGENLİĞE GİRERKEN BENİM MENOPOZA GİRMEM ADİL DEĞİLDİ’Anabelle, erken yaşta menopoza girmenin kendisini yaşıtlarından izole ettiğinden de bahsetti, “Onlar ergenliğe girerken benim menopoza giriyor olmam adil görünmüyordu. Ama daha önce konuşmuş olsaydım, belirtileri bilseydim, belki her şey biraz daha farklı olabilirdi. Kızlar ve kadınlar olarak, adet döngülerimizin önemi ve vücudumuzda meydana gelebilecek değişiklikler hakkında eğitilmeye başlamamız gerekiyor. Hikayelerimizi paylaşmaya açık olmalıyız, ancak o zaman yalnız olmadığımızı anlayabiliriz” dedi.

Source: Hurriyet.com.tr


Browni Kurabiye Tarifi

Lezzetli bir tatlı yiyerek ani tatlı krizlerinin önüne geçmek için ideal bir tercih olan browni kurabiye kolay yapımı ve evde bulunabilecek malzemeleri ile sürpriz misafirler için de yapılabilecek kadar pratik bir tarife sahiptir. Tek başına dahi sofranın yıldızı haline gelebilecek olan bu lezzet kakao severlerin favori tatlılarından biridir. Peki, browni kurabiye nasıl yapılır? Browni kurabiye yapımı ile ilgili detaylar için yazının devamını okuyabilirsiniz… BROWNİ KURABİYE MALZEMELERİ Browni kurabiye malzemeleri şu şekildedir; • 3 su bardağı un• 125 gram tereyağı• 1 adet yumurta• 1 çay bardağı sıvı yağ• 4 yemek kaşığı kakao• 1 paket vanilin• 1 paket kabartma tozu• 1 çay bardağı pudra şekeriŞerbeti için;• 1 su bardağın toz şeker• 1 su bardağı su• 2 damla limon suyu BROWNİ KURABİYE NASIL YAPILIR? Pratik, lezzetli ve farklı bir tatlıya sofralarında yer vermek isteyen kişilerin sıklıkla tercih ettiği bir tarif olan ıslak browni kurabiye tarifi herkes tarafından sevilen bir tada sahiptir. Bu nedenle “Browni kurabiye nasıl yapılır?” sorusunun yanıtı bu tarifi denemek isteyen kişiler tarafından merak edilir. İşte, browni kurabiye yapımı ile ilgili merak edilenler… Browni kurabiye yapımına geçmeden önce şu detaylara göz atmak isteyebilirsiniz;• 8 – 10 kişilik • 15 dakika hazırlama süresi• 10 dakika pişirme süresi• 1 porsiyonunda 147 kaloriİşte, merak edilen browni kurabiye tarifi: • İlk olarak şerbeti hazırlamakla başlayın. Derin bir tencerenin içerisine toz şekeri ve suyu alarak kısık ateşte kaynatın. Kaynamaya başlayan şerbete limon suyunu ilave ederek ocaktan alarak ılık olması bir kenara bırakın.• Ardından yumurta, tereyağı, sıvı yağı, un, kakao, vanilin, pudra şekeri ve kabartma tozunu bir kabın içerisine alın ve ele yapışmayan bir kıvam alana kadar yoğurun.• Hazırladığınız hamuru ceviz büyüklüğünde parçalara ayırarak şekil verin.• Yağlı kâğıt sermiş olduğunuz fırın tepsisinin içerisine hamurları yerleştirin ve önceden ısıtılmış 200 derece fırında 10 dakika üzeri çatlaya kadar pişirin.• Fırından çıkan kurabiyeleri soğuyan şerbete batırın ve kurabiyeleri şerbeti emmesi için bekletin. • Kurrabiyeleri servis tabaklarına alarak sunabilirsiniz. Afiyet olsun!Sütlü browni tarifi için ise yapmanız gereken şey çok basit browni kurabiyelerinizi tarifte belirtildiği gibi yapın. Ardından hazırladığınız şerbeti su yerine süt ile yapın. 1 su bardağı süt ve 1 su bardağı toz şeker kullanarak hazırlamış olduğunuz şerbet ile browni kurabiyeleri eşit bir şekilde ıslatın. İşte sütlü browni hazır. Dilediğiniz şekilde süsleyerek servis edebilirsiniz. Afiyet olsun! BROWNİ KURABİYE TARİFİ için PÜF NOKTALARI Dışı çıtır bir tabakaya sahip için ise ıslak olan lezzetli browni kurabiyeler tarife dikkatli bir şekilde uyulduğunda son derece lezzetli olur. Ancak bazı püf noktaları browni kurabiyeleriniz çok daha lezzetli olmasına ve tatlınızı harika bir sunum ile servis etmenize yardımcı olabilir. İşte, browni kurabiye tarifi için bazı püf noktaları…• Kurabiyelerin 10 dakikadan fazla pişmesi çok sert olmalarına ve şerbeti iyi bir şekilde çekmelerine engel olabilir. Bu nedenle pişirme süresine uymak önemlidir. • Hamurun kulak memesi kıvamında olmasına gerekir. Bunun için unu kontrollü bir şekilde ekleyebilirsiniz. • Şerbetin soğuk ve kurabiyelerin ise ilk sıcağının çıkmış olmasına dikkat edin.

Source: Habertürk


“Beynime pıhtı attı”

Wonder Woman karakteriyle hafızalara kazınan Hollywood un ünlü yıldızı Gal Gadot, son hamileliğinde ölümden döndüğünü açıkladı. 39 yaşındaki İsrailli oyuncu, sosyal medyadan yaptığı açıklamada, dördüncü çocuğuna hamileliğinde beynine kan pıhtısı atma sorunu yaşadığını duygusal bir mesajla anlattı. Ori adını verdiği dördüncü çocuğunu mart ayında dünyaya getiren Gadot, Bu yıl derin zorluklar ve derin düşüncelerle geçti. Kişisel bir hikayeyi nasıl paylaşacağımı veya paylaşıp paylaşmama konusunda kendimle boğuştum. Sonunda kalbimin beni yönlendirmesine izin vermeye karar verdim diye söze girdi. Paylaşarak farkındalık yaratabileceğimi ve benzer bir şeyle karşılaşabileceklere destek olabileceğimi umuyorum diyen ünlü oyuncu, kızının doğumunu anlatırken, Hastaneye koştuk ve birkaç saat içinde acil ameliyata alındım. Kızım Ori, o belirsizlik ve korku anında doğdu. Işığım anlamına gelen ismi tesadüfen seçilmedi. Ameliyattan önce Jaron a kızımız doğduğunda, bu tünelin sonunda beni bekleyen ışık olacağını söylemiştim dedi. Artık tamamen iyileştim ve bana geri verilen hayat için minnettarım diyen Gadot, Yolculuk bana çok şey öğretti. Öncelikle, vücudumuzu dinlemek ve bize söylediklerine güvenmek hayati önem taşıyor. Acı, rahatsızlık veya hatta ince değişiklikler bile genellikle daha derin anlamlar taşır ve vücudunuza uyum sağlamak hayat kurtarıcı olabilir ifadesini kullandı. Farkındalık önemlidir. 30 üstü yaş grubundaki 100 bin hamile kadından 3 ünün beyinde kan pıhtısı oluşması teşhisi aldığından haberim yoktu diyen Gadot, Tedavi edilebilir olduğu için erken teşhis çok önemli. Nadir olsa da bir olasılık ve bunun var olduğunu bilmek, bununla başa çıkmanın ilk adımı. Bunu paylaşmanın amacı kimseyi korkutmak değil, güçlendirmek. Bu hikaye yüzünden tek bir kişi bile sağlığı için harekete geçmeye mecbur hissederse, paylaşmaya değer olacak mesajını paylaştı.Jaron Varsano ile 2008 de evlenen ünlü oyuncu, bebeğinin doğum haberini paylaşırken, Benim tatlı kızım, hoş geldin. Hamilelik hiç kolay değildi ama üstesinden geldik diye yazmıştı. Gal Gadot, 2011 de Alma yı, 2017 de Maya yı ve 2021 de Daniella yı dünyaya getirmişti. Bir röportajında, Doğurmayı seviyorum. Yapabilseydim haftada bir doğururdum. Çok büyülü bir şey. Hep epidural (ağrısız doğum) oluyorum ve dürüst olmak gerekirse acı duymuyorum. Bir hayat yaratıyor olma hissi tarifsiz ifadesini kullanmıştı.

Source: Habertürk


Ağrısız hayat!

Ünlü oyuncu, kendisini merak eden hayranları için, ayna karşısında çektiği selfie’yi Instagram sayfasında “Buradayım be buradayım!” notuyla yayınladı. Kaya, önceki paylaşımında “2008-2009 civarı ‘Aşk-ı Memnu’da tanıştığım çok muhterem bel fıtığımda bugün ani bir şekilde ayrılmak zorunda kaldık. 1.5 yıldır canımı çok sıktı. Artık nihayet ağrısız bir hayatım olacak diye umuyorum. Pardon, oldu bile! Ve öyle de oldu” ifadelerini kullanmıştı.

Source: Hurriyet.com.tr


Yeni yıla leziz ve sağlıklı tatlarla girmek isteyenler! Uzmanından yılbaşı sofra önerileri…

Yılbaşı için leziz sofraların tadını çıkarırken sağlık problemleriyle uğraşılmaması için önerilerde bulunan Beslenme ve Diyet Uzmanı Gamze Çakaloğlu, olası sindirim sorunlarına da dikkat çekip yapılması gerekenleri sıraladı: “Yemeklerden önce ve yemek sırasında su tüketmeyin. Su tüketimini, yemeklerden 1 saat önce ve 1 saat sonra olması gerekir, yemek öncesinde ve yemek sonrasında su içtiğimizde mide asidimizi seyrettiği için sindirim sistemimizi olumsuz yönde etkiler” diyen Çakaloğlu, rezene, nane, zencefil ve papatya çayı gibi bitkisel içeceklerin mideyi yatıştırdığına dikkat çekti ve “Yağlı ve ağır kahvaltılardan kaçınıp, sebze ve tam tahıllı ekmek ile yapılan bir kahvaltı tercih edin. Sindirimi hızlandırmak için ertesi gün hafif yürüyüş veya yoga gibi aktiviteler yapabilirsiniz” açıklamasını yaptı. Küçük porsiyonlar hayat kurtarır Çakaloğlu, yılbaşı gecesi genellikle birçok çeşit yemek servis edildiğine dikkati çekerek, “Küçük porsiyonlarla farklı yemeklerden tadabilirsiniz ancak miktarı kontrol etmeyi unutmayın. Tabağınızın yarısını sebzelerden, çeyreğini tam tahıllardan (bulgur, karabuğday, kinoa) ve kalan çeyreğini sağlıklı protein kaynaklarından oluşturun” ifadelerini kullandı. Ağır yemekler yerine daha hafif seçeneklere yönelmek isteyenler için tavsiyelerde bulunan akaloğlu, fırında baharatlarla tatlandırılmış tatlı patates dilimleri veya kabak cipslerinin sağlıklı ve lezzetli alternatifler olduğunun altını çizdi. Narın tatlı ekşi tadı ve kinoanın besleyici yapısıyla nar taneli kinoanın ideal bir salata olduğunu anlatan Çakaloğlu, konuşmasına şöyle devam etti: “Bulgur veya karabuğdayı, avokado ve yeşilliklerle birleştirerek doyurucu ve hafif bir tabak hazırlayabilirsiniz. Krema yerine badem sütü veya hindistancevizi sütüyle hazırlanan çorbalar ya da soslar daha hafif bir seçenek sunar. İçecek olarak da tarçın, karanfil ve zencefille tatlandırılmış sıcak bitki çayı veya elma tarçın suyu tercih edilebilir. Alkolsüz içecekler hazırlayıp soda, nar suyu ve lime karışımı bir “mocktail” yaratabilirsiniz. Şekersiz limonata veya taze sıkılmış portakal suyunu gazlı maden suyuyla karıştırabilirsiniz.” Vegan beslenenlere özel protein kaynakları Çakalooğlu, üzüm yaprağı veya pazıyla hazırlanan nohutlu ya da mercimekli sarmaların bir alternatif olduğuna işaret ederek, “Ana yemek önerisi olarak bol baharatla tatlandırılmış nohut ya da yeşil mercimek köfteleri, vegan yılbaşı sofraları için mükemmel bir alternatiftir. Patates, ıspanak veya pazıyla hazırlanan yufkasız vegan börekler fırında pişirildiğinde oldukça hafif ve doyurucudur. Yan yemekler olarak kinoalı salatası yaparak içine bol yeşillik, nar taneleri ve cevizle hazırlayabilirsiniz. Zeytinyağlı enginar, pırasa, kereviz gibi klasik zeytinyağlı yemekler sofraya renk katar. Şekerli gazlı içecekler yerine, taze nane, limon ve meyvelerle tatlandırılmış soda tüketebilirsiniz.” değerlendirmesini yaptı. Vegan protein kaynaklarının önemine değinen Çakaloğlu, nohut, mercimek ve barbunya gibi baklagiller çeşitli tariflerde kullanılarak, bunlarla köfte, dolgu malzemesi ya da salata bazında tercih edileceğini ifade etti. Veganlar için, tofunun marine edilip fırınlandığında ya da kızartıldığında mükemmel bir ana yemek alternatifi sunduğunu vurgulayan Çakaloğlu, “Ceviz, badem, fındık gibi kuruyemişleri salatalarda veya tatlılarda kullanabilirsiniz. Chia, kenevir ve kabak çekirdeği gibi tohumlar da protein desteği sağlar” ifadelerini kullandı. Tatlısız olmaz! Tatlı seçiminin sağlık açısından dengeli yapılması gerektiğini belirten Çakaloğlu, şu önerilerde bulundu: “Tatlı seçimi yaparken beyaz şeker yerine hurma, pekmez, agave şurubu veya akçaağaç şurubu gibi alternatifleri tercih edin. Hafif tatlı tarifler hazırlayarak yulaf, hurma ve kakao karışımıyla şekersiz bir tatlı hazırlayabilirsiniz. Elma, armut veya ayvayı tarçın ve cevizle tatlandırıp fırınlayarak lezzetli ve hafif bir tatlı elde edebilirsiniz. Hindistancevizi sütüyle hazırlanan pudingler veya chia tohumuyla yapılan tatlılar hem sağlıklı hem de vegan uyumlu olur.”

Source: Dünya Gazetesi


Ünlü oyuncu, doğum sırasında beynine pıhtı attığını söyledi

Dört çocuk annesi ünlü Hollywood yıldızı Gal Gadot, en küçük kızı Ori”nin doğumu sırasında yaşadığı hayati tehlikeyi ilk kez paylaştı. 39 yaşındaki İsrailli oyuncu, hamileliği sırasında beyninde kan pıhtısı oluşması nedeniyle acil ameliyata alındığını açıkladı.Mart ayında dünyaya gelen kızı Ori”nin doğum sürecinde yaşadıklarını sosyal medyadan paylaşan Gadot, “Bu yıl zorlu deneyimler yaşadım. Bu özel hikayeyi paylaşıp paylaşmama konusunda uzun süre düşündüm ve sonunda kalbimin sesini dinlemeye karar verdim” dedi.Gadot, yaşadığı kritik anları şöyle anlattı: “Acilen hastaneye kaldırıldım ve birkaç saat içinde ameliyata alındım. Kızım Ori, tam da bu korku dolu anlarda dünyaya geldi. İsminin “Işığım” anlamına gelmesi tesadüf değil. Ameliyattan önce eşim Jaron”a, kızımızın bu karanlık tünelin sonundaki ışığım olacağını söylemiştim.”Ünlü oyuncu, bu deneyimin kendisine öğrettiklerini de paylaştı: “Vücudumuzun verdiği sinyalleri dinlemek hayati önem taşıyor. En küçük rahatsızlık bile ciddi bir durumun işareti olabilir. 30 yaş üstü her 100 bin hamile kadından 3″ünde beyin pıhtısı görüldüğünü bilmiyordum. Erken teşhis hayat kurtarıyor.”

Source: Abdullah Teymur