“Sağlık ve Wellness Gündemi – Hollywood Yıldızlarından Deniz Salyasına”

Margaret Qualley: Demi Moore’un büyük hayranıyım

◊ Bu filmde çalışmak size Hollywood’daki görünüm veya belirli bir imajı koruma baskısı konusunda yeni bakış açıları kazandırdı mı?- Sanırım senaryoya yönelme sebeplerinden biri, filmin hepimizin hayatında ne yazık ki fazlasıyla mevcut olan bu konuları zarif, fantastik ve heyecanlı bir şekilde ele almasıydı. Dansçı olarak büyüdüm çok kısa bir süre modellik yaptım ve sonra oyunculuğa başladım. Ve izlediğim yolun her bir adımında özellikle dans dünyasında, mükemmel olma veya sahip olduğun görüntüde ulaşılamaz şeylere sahip olma fikri üzerinde inanılmaz baskı vardı… Ama artık bu standartların çoğunun yıkılıp yeniden inşa edildiği bir zamanda yaşıyoruz. Bunun için çok şanslıyım. Hâlâ bu sektörde hayatta olduğum için gerçekten minnettarım. Herkesin hayatında bir şekilde bu temalarla uğraştığını düşünüyorum. Ve Sue’yu oynamak kesinlikle fırtınanın içine girmekti. Zorluydu, zihinsel ve fiziksel olarak zorlayıcıydı ve bir nebze yorucuydu. Ama tüm bunlarla başa çıkmak zorunda kaldığım için mutluyum ve kendimi daha güçlü hissediyorum. Aynı zamanda kadına yönelik beden ve yaş algısı konularında dünyanın 10 yıl öncesine göre daha iyi bir yerde olduğunu düşünüyorum ve umarım daha iyi bir hale gelir.◊ Birçok kadının sahip olmak istediği güzelliğe sahip ama aynı zamanda düşmanca bir karakteri canlandırmak nasıl bir histi?- Dürüst olmak gerekirse garip bir karakteri oynadım. Daha önce hiç buna benzer bir deneyim yaşamamıştım. Çok tuhaf, kalpsiz, ruhsuz bir kadındı Sue. Bir insan olmanın en kötü yanları. Ama ben bu karakteri oynayarak daha büyük bir mesajın parçası olduğumu hissediyorum.◊ Filmde çekerken en çok eğlendiğiniz sahne neydi?- En eğlendiğim dans sahneleriydi ve talk show sahnemi yaparken çok eğlendim. Gerçi bu filmde benim için en ödüllendirici olan Demi Moore ile birlikte çalışmaktı. Ona çok hayranım.DAHA ÇALIŞKAN DAHA İKNA EDİCİ BİR AKTRİS YOK◊ Demi Moore’a olan hayranlığınızdan bahsettiniz, onun hakkında neler düşünüyorsunuz?- Demi ile ben yetiştirilme şeklimiz, aktris olmayı deneyimleme şeklimiz, kalbimizle yol izleme ve çabalama şeklimiz nedeniyle birçok ortak geçişi noktası olan ve ortak şeyleri yaşayan iki farklı insanız. Bilmiyorum. Bence çok ortak noktamız var ve çok farklı noktalarımız var. Bu işte ikimizin de ortak noktası işimize olan büyük bağlılıktı. Ve bana göre yaptığı işe bu kadar bağlı bir aktris yok. Daha çalışkan, daha ikna edici veya destekleyici başka bir aktris yok. Onunla çalışmak harikaydı. Ben sadece ona ayak uydurmaya çalıştım.◊ Çekimlere başlamadan Demi Moore ile ortak hazırlık yaptınız mı ya da hikâyeyi tartıştınız mı?- Demi ve ben çok fazla hazırlık yaptık, ikimizin hazırlığı da farklıydı. Ben Sue’nun fizikselliği, vücudunun nasıl göründüğü ve nasıl hareket ettiğini anlamaya çalıştım. Yönetmenimizin zihnindeki mükemmellik fikrini temsil edebilecek bir forma ulaşmaya çalışmak istiyordum.İkimiz de aynı niyetle ve tam gaz çalışıp farklı şeyler başarmaya çalışıyorduk. Kendimizi buna adadık. Materyali sindirme ve kendimizi filme koyma şeklimize kadar birçok konuda aynı fikirdeydik ki yani rol ve hazırlık için kasıtlı konuşmalar yapmamıza gerek kalmadan, örtüşmeler vardı.CoralIe FargeatBu filmin önemli bir şey olacağını biliyordum◊ Bu filmin çıkış noktasından başlayalım mı?- Çok sevdiğim bir makalede yazdığım bir cümle var, ‘Kadın olmak beden korkusu.’ Bence bu çok doğru. Vücudumuzla olan ilişkimizin doğasını gerçekten ifade etmek istedim. Vücudumuz toplumda tarafsız alanlar değil. Dünyayla etkileşimimizi önemli ölçüde etkiler. Sürekli olarak bedenlerimiz bize bakan insanlar tarafından nasıl görünüyor diye endişelenmek zorundayız, sürekli olarak bakışlarla başa çıkmak zorundayız. Bana göre bu gerçek bir şiddet.◊ Olağanüstü bir film yaptınız. Çekimlerde böylesine özel bir şey yarattığınızı hissettiğiniz bir an oldu mu?- O filmi yazmaya karar verdiğimde benim için çok önemli bir şeyi yazdığımı biliyordum. Bildiğim konulardı, bir insan olarak hissettiklerim ile çok fazla örtüşüyordu. Bu filme hayat vermeyi başarabilirsem, ki bu çok zorlu olacaktı, bunun önemli bir şey olabileceğini biliyordum. Yüzde yüz samimi vizyonumla yaparsam ve eğer bu enerji izleyiciye ulaşmayı başarırsa farklı şeyler olabileceğini hissettim.

Source: Barbaros Tapan


5 yıl sonra geri dönen müsilaj Çanakkale Boğazı”na ulaştı

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Temel Bilimler Bölüm Başkanı ve Çanakkale Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yeşim Büyükateş, mevcut hava şartlarının devam etmesi halinde 2020 yılında yaşanan müsilaj olayına benzer bir durumun tekrar ortaya çıkabileceğini belirtti.

Müsilajın Marmara bölgesi ve Çanakkale Boğazı”nın büyük bir bölümünün etkileyeceğini de dikkat çeken Büyükateş, müsilajın ekosistem, balıkçılık ve turizm faaliyetleri üzerinde ciddi olumsuz etkileri olacağını, balıkçılık sektöründe, balıkçı ağlarının müsilaj ile kaplanması, yetiştiricilik sistemlerinde filtrelerin tıkanması ve midyelerin üzerinin kaplanması gibi sorunlar yaşanabileceğini söyledi.

Büyüktaş, Turizm sektöründe ise, denizde oluşan jelimsi yapışkan oluşum içerisinde insanların yüzmek istemeyeceklerini ve bakteriyel parçalanma nedeniyle açığa çıkan kötü görüntü ve kokunun da turizm faaliyetlerini olumsuz yönde etkileyebileceğini vurguladı.

Bilim insanlarının uzun süredir uyardığı deniz kirliliği ve buna bağlı olarak oluşan müsilaj, özellikle Marmara Denizi”nde ciddi ekolojik zararlara neden olmuştu. Arıtma sularının denize deşarjı ve deniz ulaşımı sağlayan taşıtların oluşturduğu kirlilik, zamanla deniz ekosistemini tehdit eden bir hastalığa dönüştü. 2020 yılında müsilaj, deniz tabanından su yüzeyine çıkarak görünür hale geldi. Çanakkale Boğazı”nı sarmaya başlayan müsilaj drone ile görüntülendi.

ÇOMÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Temel Bilimler Bölüm Başkanı ve Çanakkale Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yeşim Büyükateş, mevcut hava şartlarının devam etmesi halinde 2020 yılında yaşanan müsilaj olayına benzer bir durumun tekrar ortaya çıkabileceğini belirtti. Büyükateş, müsilajın ekosistem, balıkçılık ve turizm faaliyetleri üzerinde ciddi olumsuz etkileri olacağına dikkat çekti. Balıkçılık sektöründe, balıkçı ağlarının müsilaj ile kaplanması, yetiştiricilik sistemlerinde filtrelerin tıkanması ve midyelerin üzerinin kaplanması gibi sorunlar yaşanabileceğini ifade etti. Turizm sektöründe ise, denizde oluşan jelimsi yapışkan oluşum içerisinde insanların yüzmek istemeyeceklerini ve bakteriyel parçalanma nedeniyle açığa çıkan kötü görüntü ve kokunun da turizm faaliyetlerini olumsuz yönde etkileyebileceğini vurguladı.

Deniz ekosistemi tehlike altında

Büyükateş, en büyük sorunun deniz ekosisteminde yaşandığını belirterek, Denizel sistemde sahte bir dip yapısı oluşturduğunu dile getirerek, “Bu sebeple özellikle balıkların hem beslenmesine hem üremesi hem de göçleri üzerine negatif etkileri olmakta. Deniz dibini kaplayarak deniz çayırlarının, mercanların, çift kabuklu yumuşakçaların üzerini, balıkların yuvalarını, yumurtaların üzerini örtebilir. Dolayısıyla oksijen alışverişinde sıkıntılarla karşılaşılır. Askıda katı madde yükü fazla olduğu için denizel sistemde ışık geçirgenliğini etkileyip, fotosentez mekanizması üzerinde negatif etkisi söz konusudur. Bu nedenlerle denizel besin ağında sorunlar oluşur ve biyolojik çeşitlilik üzerine olumsuz etkileri görülebilir” dedi.

Kontrolsüz tarım uygulamaları müsilajı tetikliyor

Müsilajın oluşumunda kontrolsüz tarımın da etkili olduğuna dikkat çeken Büyükateş, yoğun azotlu ve fosforlu gübre kullanımının, pestisit ve herbisitlerin bilinçsizce uygulanmasının denizel ekosisteme zarar verdiğini belirtti. Yağışlarla birlikte bu kimyasalların denizlere taşındığını, bunun sonucunda da deniz ekosistemindeki azot ve fosfor miktarının artarak planktonik organizmaların kontrolsüz bir şekilde çoğalmasına ve ötrofikasyona yol açtığını söyledi.

“Kalıcı çözüm için farkındalık artmalı”

Müsilaj sorununa kalıcı çözümler bulunması için farkındalığın artırılmasının önemine vurgu yapan Büyükateş, bölgeler bazında eylem planlarının oluşturulması gerekiyor. Endüstriyel sanayinin yoğun olduğu bölgelerle tarımsal üretimin yoğun olduğu bölgelerde uygulanacak önlemlerin farklılık göstermesi gerekiyor. Özellikle tarımsal kaynaklı kirlenmeyi önlemek için sürdürülebilir ve akıllı hassas tarım uygulamalarına geçiş önemli. Bunun yanı sıra, atık arıtma tesislerinin etkin çalıştırılması ve sanayi tesislerinin atıklarını düzgün bir şekilde bertaraf etmesi gerekiyor. Bireysel olarak ise fosfor bazlı sentetik deterjan kullanımını azaltmak, atıkları minimum seviyeye indirmek ve geri dönüşümü benimsemek gibi önlemler alınabilir” diye konuştu.

“Balıkçılıkta önemli tedbirler alınmalı”

Prof. Dr. Yeşim Büyükateş, müsilajın Marmara Bölgesi ve Çanakkale Boğazı”nın büyük bir bölümünü etkileyebileceğini belirterek, meteorolojik şartlarda ani bir değişiklik olmadığı takdirde sorunun devam edeceğini öngördüklerini belirtti. Nisan ayında başlayacak av yasağına kadar balıkçılığı bir miktar etkileyebileceğini ancak sonrasında toparlanmanın mümkün olacağını, balıkçılığın sürdürülebilir bir şekilde yürütülmesi için gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini, alanında uzman bilim insanları ile birlikte çalışmaların sürdürüldüğünü söyledi.

Source: Dünya Gazetesi


Filiz Akın”ın sağlık durumuyla ilgili açıklama

Türk sinemasının efsane isimlerinden Filiz Akın, uzun süredir sağlık sorunlarıyla mücadele ediyor. 82 yaşındaki usta oyuncu, 1 Eylül’den bu yana zatürre ve çeşitli enfeksiyonlar nedeniyle Bodrum’da tedavi görmekteydi. Ancak, 13 Ocak’ta sağlık durumu acil müdahale gerektirdiği için Cumhurbaşkanlığı’nın yönlendirmesiyle Sağlık Bakanlığı’na ait bir ambulans uçakla İstanbul’a sevk edildi. Tedavisi İstanbul”da devam eden Filiz Akın’ın sağlık durumu hakkında yakın arkadaşı Hülya Koçyiğit açıklamalarda bulundu. Koçyiğit, katıldığı bir etkinlikte, “Filiz şu an daha iyi. Bir ara rahatsızlığı artmıştı, ama şimdi çok şükür daha iyi” dedi. “BEYAZ ORKİDEM, DUALARIM SENİNLE” Hülya Koçyiğit, ayrıca sosyal medya hesabından Filiz Akın için anlamlı bir paylaşım yapmıştı. Koçyiğit, “Benim güzeller güzeli canım arkadaşım, zarif dostum Filiz’im; beyaz orkidem… Dualarım seninle. En yakın zamanda sağlığına kavuşacağına inancım sonsuz,” ifadeleriyle Filiz Akın’a olan desteğini dile getirdi. YEŞİLÇAM”IN EFSANE KADROSU Yeşilçam’ın efsane kadrosunun önemli bir parçası olan Filiz Akın, Hülya Koçyiğit, Türkan Şoray ve merhum Fatma Girik ile birlikte “Dört Yapraklı Yonca” olarak anılıyordu. Türk sinemasının unutulmaz isimlerinden biri olan Akın, şimdi tedavi sürecini İstanbul’da sürdürüyor. Hülya Koçyiğit ve diğer yakın dostları, Filiz Akın’ın en kısa sürede sağlığına kavuşacağına olan inançlarını sürdürüyor.

Source: Internet Haber