Altın çağını yaşıyor fakat eve sokmuyoruz: Doktorlar öve öve bitiremiyor, çok faydalı
Mutfakların en sevilen besini olan nohut, son dönemde resmen altın çağını yaşıyor. İşte uzmanlardan nohudun faydalarına dair bilmediklerimiz
ALTIN KADAR DEĞERLİ
Hem salatada hem çorbalarda hem de mezelerde sıklıkla kullanılan nohut besleyici ve lif zengini olmasından dolayı uzmanlar tarafından önerilen bir besin.
Özellikle et yemeyenlerin sıklıkla tükettiği nohut, dünya genelinde diyetisyenler tarafından popüler bir besin olarak yerin alıyor. Tam bir protein kaynağı olan nohut, kaslar, dokular ve virüslere karşı antikorlardan biri.
Yüksek lif oranından dolayı tüm gün tok tutan nohut, kalp krizi ve inme riskini azaltır ve kötü kolesterolü düşürür.
Hücre yenilenmesinde büyük rol oynayan ve B vitamini açısından zengin olan nohut, özellikle hamilelik döneminde fetüsün hızlı büyümesine yardımcı olur.
Ayrıca, kadınların regl dönemlerinde şişkinliği gideriyor.
Source: Haber Merkezi
Önceden kiloyla alınıyordu, artık taneyle satılıyor: Fiyatı yüzde 60 zamlandı!
Ramazan kolisi yüzde 48 zamlanırken Ramazan ayının simgelerinden hurma fiyatları da cep yakıyor. Önceden kiloyla evlere giren hurma artık tane işi satılıyor. Kudüs hurmasının tane fiyatı ise 14 TL.
Hurmanın tadı çıktı, tanesi 14 TL”ye çıktı. Medine hurmasının tanesi ise 8 TL”ye çıktı. Bu fiyatlarla Ramazan sofralarında hurma olabilecek mi merak konusu oldu.
Hurmanın fiyatı o kadar yükseldi ki tüketici yanına bile yaklaşamıyor. Fiyatlar geçtiğimiz seneye göre yüzde 60 zamlandı. Medine hurmasının kilosu 674 liraya oldu.
Source: Haber Merkezi
Milyonların yediği yemekten yedi: Beyninde kurt çıktı
Hawaii”de tatil yapan ve ismi açıklanmayan bir turist, bir restoranda yediği suşiden sonra rahatsızlandı. Şiddetli mide bulantısı, kusma ve ishal şikayetleriyle hastaneye kaldırılan hastanın beyninde doktorlar tarafından parazit bir kurt tespit edildi.
Yetkililer, turistin tatil boyunca Tayland, Japonya ve Hawaii”de çiğ balık, salyangoz ve benzeri gıdaları tükettiğini belirtti. Beynindeki parazitin özellikle sümüklü böcek ve salyangoz gibi deniz ürünlerinde daha yaygın olduğu ifade edildi.
UZMANLARDAN ÇİĞ BALIK UYARISI
Las Vegas”taki Nevada Üniversitesi”nde görev yapan epidemiyolog Dr. Brian Labus, “Hiçbir gıda hazırlama süreci tamamen kusursuz değildir. Her zaman bir risk vardır” diyerek uyarıda bulundu.
Uzmanlar, birçok balığın doğal olarak parazit taşıdığını ancak doğru şekilde dondurulması durumunda bu parazitlerin öldüğünü belirtiyor. Fakat suşi yapımında kullanılan balıkların yeterince dondurulmaması veya hijyenik olmayan koşullarda hazırlanması, parazitlerin insan vücudunda tekrar aktif hale gelmesin neden olabiliyor.
Source: Sonuç Sürmeli
İstanbul”da yerel marketlerden fiyat sabitleme ve indirim kampanyası
İstanbul Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Perakendeciler Derneği (İstanbul PERDER) Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Güzeldere, yaptığı yazılı açıklamada, Et ve Süt Kurumu (ESK) ile yaptıkları protokol çerçevesinde ocak ayından itibaren ramazan sonuna kadar kırmızı et fiyatlarını sabitlediklerini belirterek, tüm hanelere ekonomik fiyatlarla et ulaştırdıklarını kaydetti.
Hanelerin bereketini daha da artırmak için diğer ürünlerde de benzer uygulamaya gittiklerini anlatan Güzeldere, şu ifadeleri kullandı:
“Dernek üyesi marketlerde temel gıda ürünleri başta olmak üzere binlerce üründe ramazan ayı boyunca fiyatları sabitleyeceğiz ve bazı ürünlerde de yüzde 25″e varan indirimler uygulayacağız. İstanbul”da 66 üye marketimiz, 2 bin 700″e yakın şubemiz ve yaklaşık 43 bin çalışanımızla yaptığımız indirim ve fiyat sabitlemeleriyle megakentte tüm hanelere temas edebiliyoruz. Kampanyamızı, İstanbul”un dört bir yanındaki zincir marketimizin şubelerinde görebileceksiniz. Yerel zincir marketlerin tam destek verdiği bu kampanyayla ramazan ayı boyunca birçok üründe özel kampanya yapacağız ve ramazanın bereketini sofralara taşıyacağız. Enflasyona karşı mücadelede tüm üyelerimizle tek yürek olmaya devam edeceğiz.”
“Fırsatçılığa karşı tüketiciyi koruyacağız”
Faruk Güzeldere, ramazan ayı boyunca fırsatçılığa dayalı fahiş fiyat artışlarına karşı tüketiciyi koruyacaklarını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bakliyattan makarnaya, çorba gruplarından una, sıvı yağlardan konservelere, salçalardan sos gruplarına, pasta malzemelerinden dayanıklı süt ürünlerine, şarküteriden hurmalara, gazlı içeceklerden atıştırmalık ürünlere, çaydan kahve çeşitlerine, temizlik ürünlerinden kişisel bakım malzemelerine, çocuk bezlerinden deterjanlara ve züccaciye grubuna kadar yüzlerce kategoride, binlerce üründe ramazan ayı sonuna kadar fiyatları sabitledik. Tüketicilerimiz kampanyaları geçici görerek arz-talep dengesini bozacak şekilde bütçelerini zorlamasınlar. Zira indirim ve fiyat sabitlemesine gittiğimiz ürünlerde stok sorunumuz bulunmadığından gönül rahatlığıyla alışverişlerini günlere yayabilirler. Kampanyalarımız her gün devam edecek ve kampanyalı ürün fiyatlarını her gün raflarda görebilecekler.”
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Buzdolabı veya dondurucu değil: Aslında kahveyi burada saklamak gerekiyormuş
Kahve, dünya çapında milyonlarca insanın günlük rutininde vazgeçilmez bir yer tutuyor fakat kahvenin taze ve aromatik kalabilmesi için doğru saklama yöntemlerine dikkat edilmesi de önemli. Son yıllarda kahve saklama teknikleri arasında buzdolabında veya dondurucuda muhafaza etme yöntemleri popüler olsa da, kahve uzmanları bu uygulamanın aksine farklı bir yöntem öneriyor.
Büyük kahve üreticisi Folgers, kahvenin tazeliğini ve aromasını korumanın en iyi yolunun “serin ve kuru bir yerde, kapağı sıkıca kapalı” saklamak olduğuna dikkat çekti. Hava geçirmez kaplar kullanarak kahve çekirdeklerini veya öğütülmüş kahveyi bu şekilde muhafaza etmek, lezzet kaybını engellemeye yardımcı olurken, doğru saklama koşulları altında kahvenin taze kalma süresi yaklaşık 3 hafta olarak belirtiliyor.
KAHVENİN LEZZETİNİ BOZAR
Buzdolabı ya da dondurucu kullanımına gelince, uzmanlar bu yöntemlerin kahvenin lezzetini bozan etkenler oluşturabileceğini aktardı. Kahve, nemi kolayca emer ve buzdolabı gibi nemli ortamlarda, zamanla kokularını başka gıdalardan alabilir. Dondurucu ise, sıcaklık değişimlerinin etkisiyle kahvenin yağ yapısını bozarak aromasını kaybetmesine neden olabilir.
Kahve tutkunları için en ideal saklama alanı, doğrudan güneş ışığından uzak, serin ve kuru bir yer. Ayrıca, açılmamış orijinal ambalajda saklanan kahve, dondurucuda bir yıl kadar taze kalabilir fakat en iyi sonuç için birkaç ay içinde tüketilmesi öneriliyor.
Source: Haber Merkezi
Emekli vatandaşlar zor durumda: “Tavuk kırıntısına dahi muhtaç olduk”
Ramazan ayına sayılı günler kala vatandaşların da iftar hazırlıkları başladı. Gıda ürünlerinin fiyatı cep yakarken emekliler temel gıda ürünlerine erişmekte güçlük çekiyor. Osmaniye”de emekli bir vatandaş “Daha önceki ramazanlarda etimizi de alıyorduk, şimdi tavuk kırıntısına bile muhtaç olduk şu durumda” dedi.
Emekli vatandaş, “Emekliyim, ramazan ayı için tabii alışveriş yapmamız lazım. Maaş normal idare eder. Her şeyi alamam, anca idare eder şekilde alırım. Et, süt normal işte hepsini dediğim kadar alamam. Mesela bir hafta alırsın bir hafta alamam. Kendini idare etmeye çalışacaksın. Benim ev kiram olmayınca onunla idare ediyorum. Biz şöyle, köylüyüz biraz oradan yan gelirlerimiz oluyor ondan yeterli, tam şehirde olsam yetmez yani.” diye konuştu.
“EMEKLİLER ZEKATA MUHTAÇ OLDU”
Başka bir emekli ise şunları söyledi:
-Emekliyim. Ramazan ayı gelince bir sürü şeye özellikle zam gelir. Özellikle de emekliler fitreye zekâta muhtaç olmuşlardır. Biz emekli olarak gıda almasını, beslenmesini bir doktordan da iyi biliyoruz, hükümet yetkisini de biliyoruz. Onlar 200-300 bin liraya karnını doyururken biz 14 bin 500 liraya karnımızı doyurduğumuzu sanıyoruz.
-Bizler gerizekalı insanlar değiliz. Ekmek karın doyuruyorsa hayvanlarda dağda ot yiyerek karnını doyuruyor. Onlardan farkımız ne kaldı? Biz öldükten sonra vereceğin para al senin olsun.
-Ramazan ayında ne yapacağız, gıda almayacağız hayvanlar gibi yaşayacağız. Yapmak istedikleri buysa buyursunlar. 14 bin 500 lira ile günde bir defa yemek yesem çarşıda 15 bin lira yapar. Ondan sonra da bana şükretmeyi öğretiyorlar. Alın siz şükredin, biraz da biz eğlenelim. Biz sazan değiliz ya.
“TAVUK KIRINTISINA DAHİ MUHTAÇ OLDUK”
Bir başka bir emekli vatandaş da “Emekliyim. Benim maaşım yeterli değil, hiçbir hazırlığım da yok şu anda. Evime affedersin bir hoşaflık üzüm dahi alamadım ben daha hâla. Cenabı Allah”ın yardımıyla oradan alıyoruz, oraya veriyoruz. Ramazan ayında daha önceleri ben 25 yıl oldu emekli olalı, daha önceleri etimizi de alıyorduk şimdi tavuk kırıntısına bile muhtaç olduk şu durumda” dedi.
“YAŞAMA ŞANSI BIRAKMADILAR BİZE”
Diğer bir emekli ise “Alışverişin mümkünatı var mı pazara gidemiyorsun, markete gidemiyorsun. Eti zaten bayramdan bayrama görüyoruz. Eskiden her şey yapılıyordu. Börekmiş, çörekmiş ramazanda. Et, süt, yumurta yiyorduk şimdi bir şey göremiyoruz. Yumurta olmuş 10 lira. Biz ayağımızı taşa bağlayıp gideceğiz Ceyhan Irmağı”na, en derin yerine kendimizi atacağız. Başka yaşama şansı bırakmadılar ki bize” diye konuştu.
Source: Anka
Keçiboynuzu çekirdeği yenir mi?
Keçiboynuzu çekirdeği, keçiboynuzu meyvesinin içinde bulunan ve çok sert bir yapıya sahip olan tohumlardır. Keçiboynuzunun kendisi, içerdiği vitaminler ve minerallerle sağlık için oldukça faydalı bir besin kaynağıdır. Ancak, çekirdekleri, özellikle öğütüldüklerinde, insan sağlığına pek çok yarar sağlar. Keçiboynuzu, A, B, D ve E vitaminleri açısından oldukça zengindir. Çekirdekler, genellikle toz haline getirilerek kullanılır, çünkü doğal sertlikleri nedeniyle doğrudan yenmesi mümkün değildir. Bu toz, genellikle kahve gibi içeceklerde veya yoğurt gibi gıdalarda kullanılabilir. Keçiboynuzu çekirdeği düzenli olarak tüketildiğinde vücuda pek çok fayda sağlar. Özellikle sindirim sistemi üzerinde olumlu etkiler gösterdiği bilinmektedir. Sindirim sorunlarına karşı etkili olan keçiboynuzu çekirdeği, hazımsızlık, şişkinlik ve mide rahatsızlıkları gibi problemleri gidermeye yardımcı olabilir. Keçiboynuzu çekirdeği, bağışıklık sistemini güçlendirici özelliğiyle de bilinir. Kış mevsiminde hastalıklara karşı vücut direncini artıran bu çekirdek, aynı zamanda ağır metallerin vücuttan atılmasına yardımcı olabilir. Keçiboynuzu çekirdeği, fosfor ve çinko mineralleri açısından da oldukça zengindir. Bu nedenle, kemik sağlığını koruma ve güçlendirme konusunda oldukça etkilidir. Ayrıca, keçiboynuzu çekirdeği, hormon dengesini düzenlemeye yardımcı olur ve vücutta dengeyi sağlar. Çocuklar ve hamileler için de faydalıdır, çünkü gelişim ve büyüme için gerekli olan mineralleri içerir. Keçiboynuzu çekirdeği, kemik sağlığını desteklemekten bağışıklık sistemini güçlendirmeye kadar pek çok önemli faydaya sahiptir. Keçiboynuzu çekirdeği toz haline getirildikten sonra suya karıştırılarak içilebilir ve bu, vücutta hormon dengesini düzenlemeye yardımcı olur. Ayrıca, sütle kıyaslandığında yaklaşık üç kat daha fazla kalsiyum içerdiği için, kemiklerin güçlenmesine yardımcı olabilir. Diğer yandan, keçiboynuzu çekirdeği, diş ve diş eti sağlığını da korumaya yardımcı olabilir. Bunun yanı sıra, keçiboynuzu çekirdeği, vücuttaki toksinleri temizlemeye yardımcı olur. Vücudun doğal savunma mekanizmalarını güçlendirir ve hastalıklara karşı koruyucu bir kalkan oluşturur. Keçiboynuzu çekirdeği, zengin mineralleri sayesinde cilt sağlığı üzerinde de olumlu etkiler yapabilir. Düzenli kullanım, ciltteki sivilce, akne ve diğer cilt sorunlarını azaltabilir. Keçiboynuzu Çekirdeği Yemek Zararlı Mı? Keçiboynuzu çekirdeğinin pek çok faydası olsa da, aşırı tüketimi bazı yan etkilere yol açabilir. Özellikle aşırı miktarda tüketildiğinde mide bulantısı ve baş dönmesi gibi rahatsızlıklar yaşanabilir. Ayrıca, keçiboynuzu çekirdeği lifli bir gıda olduğu için, çok fazla tüketildiğinde müshil etkisi yapabilir. Bu nedenle, aşırı tüketimden kaçınılmalı ve günlük önerilen miktarda kullanılmalıdır. Hamile kadınların da aşırı tüketimden kaçınması tavsiye edilir, çünkü yüksek miktarda tüketildiğinde bazı yan etkiler görülebilir. Keçiboynuzu çekirdeği, doğrudan yenmesi mümkün olmayan bir besin olduğu için genellikle toz haline getirilerek kullanılır. Çekirdekler, genellikle öğütülerek kahve gibi içeceklerde kullanılabilir. Keçiboynuzu çekirdeği tozunu, yoğurt gibi gıdalara ekleyerek de tüketebilirsiniz. Ayrıca, bir bardak suya karıştırılarak içilen keçiboynuzu çekirdeği tozu, sindirim sorunlarına karşı faydalı olabilir. Bu şekilde, hem sağlık açısından faydalı bir içecek elde edilir hem de keçiboynuzunun tüm vitamin ve mineralleri vücuda daha etkili bir şekilde alınabilir. Keçiboynuzu çekirdeği, ayrıca çay gibi sıcak içeceklerde kullanılabilir. Çekirdeğin tozu, suyla karıştırıldığında, içeceğe hem lezzetli bir tat hem de sağlık için faydalı bileşenler ekler. Keçiboynuzu çekirdeği, bunun dışında çeşitli tatlılarda veya kahvaltılık gıdalarda da kullanılabilir. Keçiboynuzu çekirdeği, oldukça sert ve dayanıklı yapısıyla doğrudan yenmesi mümkün olmayan, ancak doğru şekilde tüketildiğinde sağlığa pek çok fayda sağlayan bir besindir. Bağışıklık sistemini güçlendirmek, sindirim sistemini düzenlemek ve kemik sağlığını korumak gibi birçok faydası bulunan keçiboynuzu çekirdeği, doğru şekilde kullanıldığında önemli bir sağlık kaynağıdır. Öğütülerek tüketilmesi gereken bu çekirdek, aynı zamanda vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı olur ve genel sağlığı iyileştirir. Ancak, aşırı tüketimden kaçınılmalı ve günlük önerilen miktarda kullanıma özen gösterilmelidir.
Source: Habertürk
Bakanı Mehmet Fatih Kacır açıkladı: Türkiye, küresel helal ekonomisine yön veren ülke olma hedefinde
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Diyanet İşleri Başkanlığı 15 Temmuz Milli İrade Şehit Ali Alıtkan Konferans Salonu”nda düzenlenen ‘Uluslararası Helale Uygunluk Değerlendirme Sempozyumu”na katıldı. Türkiye”nin küresel helal ekonomisindeki rolüne değinen Bakan Kacır, Türkiye”yi küresel helal ekonomisine yön veren lider ülke konumuna taşımaya kararlı olduklarının altını çizdi. “Helal turizm pazarının büyüklüğü 250 milyar doları aştı”
Helal ürün ve hizmetleri yalnızca Müslümanlar ın değil, farklı inançlara sahip kişiler tarafından giderek daha fazla tercih edildiğini ifade eden Bakan Kacır, Helal turizm pazarının büyüklüğü 250 milyar doları aştığına da vurgu yaptı: Şeffaf üretim süreçleriyle, insan sağlığını önceleyen yaklaşımıyla, adil ve sürdürülebilir ilkeler ile helal sektörü; Müslümanların dini esaslar doğrultusunda hayatlarını yaşamalarına imkan tanıyor. Şeffaf üretim süreçleri, insan sağlığını önceleyen yüksek kalite standartları ve sürdürülebilirliği esas alan yaklaşımıyla; finanstan gıdaya, ilaçtan turizme pek çok alanda güvenilir ürün ve hizmetlere erişimini mümkün kılıyor. Elbette helal ürün ve hizmetlerin yalnızca Müslümanlar için değil farklı inançlara mensup bireyler için de giderek daha fazla tercih edildiğini görüyoruz. Bugün küresel helal ekonomisi; ölçeği ve kapsamı itibarıyla günden güne daha geniş bir tüketici kitlesine hitap eden, dinamik ve hızla büyüyen bir ekosistem konumunda. Bakınız, helal sertifikalı kozmetik sektörü 80 milyar doların üzerinde bir ölçeğe sahip.
Helal turizm pazarının büyüklüğü 250 milyar doları aştı. Yakaladığı güçlü büyüme ivmesiyle 2 trilyon dolarlık küresel helal gıda pazarının 2033″te 5,3 trilyon dolarlık hacme ulaşması öngörülüyor” “TSE, bugüne kadar 572 helal uygunluk belgesi düzenledi” Helal ekonomisinin sunduğu fırsatları değerlendirerek, Türkiye”yi küresel helal ekonomisine yön veren lider ülke konumuna taşımaya kararlı olduklarını belirten Bakan Kacır, Türk Standartları Enstitüsü”nün bugüne kadar 572 helal uygunluk belgesi düzenlediğine de vurgu yaptı: “Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, dünyanın dört bir yanında inşa ettiğimiz ticaret köprüleri arasında, bilhassa İslam ülkeleri kurduğumuz bağlar bizler için çok değerli ve kuvvetli. Dost ve kardeş İslam coğrafyası ile her geçen gün artan ticari ve ekonomik bağlarımızla ülkemizin küresel helal ekonomisindeki rolü gün geçtikçe artıyor.
Tabii sağlıklı işleyen bir helal ekonomisi hacmi oluşturmak adına helal sertifikasyonu kritik önem taşıyor. Bu doğrultuda, ülkemizde helal akreditasyon hizmeti sunmaya yetkili tek otorite konumundaki Helal Akreditasyon Kurumu‘nu (HAK) kurduk. Ürün ve hizmetlerin sürdürülebilir, sürekli ve standart ölçekli yürütülmesi adına önemli adımlar attık. Nitelikli insan kaynağı ve gelişmiş laboratuvar altyapısıyla standardizasyon ve uygunluk değerlendirme alanlarında öncü kurumumuz Türk Standartları Enstitüsü, vatandaşlarımızın helal ürün ve hizmetlere ulaşmasında da ön safta yer alıyor. Tüketicilerin inanç ve değerlerine uygun ürün ve hizmetlere erişimi için Diyanet İşleri Başkanlığı ile koordinasyon içinde hareket eden Enstitümüz bugüne kadar 572 helal uygunluk belgesi düzenledi.” (İHA)
Source: Dünya Gazetesi