Sağlıkta ‘doğum’ tartışması: Kadın ve hekimin kararına karışmayın

Sağlıkta ‘doğum’ tartışması: Kadın ve hekimin kararına karışmayın

“Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik” önceki gün Resmi Gazete’de yayımlandı. Buna göre tıp merkezlerinde planlı sezaryen yapılmasının önü kesildi.Tıp merkezinde, belirlenen kriterlerin sağlanması koşuluyla kuruluş bünyesine doğum ünitesi eklenmesi zorunlu olacak. Kriterlere göre doğum salonu en az 16 metrekare olacak. Ameliyathanesi bulunmayan tıp merkezinde doğum ünitesi kurulmasına ise izin verilmeyecek. Bünyesinde doğum ünitesi bulunan tıp merkezlerinden belirtilen şartları taşımayanlar, 31 Aralık 2025 tarihine kadar istenen şartları sağlayamazlarsa doğum üniteleri kapatılacak. Sağlıkçılar, muhalefet ve kadın dernekleri konuya ilişkin görüşlerini Cumhuriyet’e açıkladı.‘İNSAN HAKLARINA AYKIRI’Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap, “Doğumun nasıl yapılacağı tıbbi olarak hekimin hastasıyla görüşerek vermesi gereken ortak bir karardır. Bu şekilde yasaklama gibi uygulamalarla sezaryeni azaltmaya çalışmak anne ve bebek sağlığı için olumsuz sonuçlar verebilir. Ayrıca bu, hamile kadınların kendi bedenleri üzerinde söz sahibi olmasını engellemektedir. Sonuçta hamileler tıbbi zorunluluk dışında bireysel, sosyal veya psikolojik nedenlerle sezaryen olmayı isteyebilirler. Buna yasak getirmek çok anlamsız ve insan haklarına aykırıdır” dedi.‘DENEME-YANILMA YÖNTEMİ’Kararın bir tercih kısıtlaması değil, kadınların bedeni üzerinde doğrudan bir tasarruf olduğunu ifade eden Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Dr. Derya Uğur da, “Bu zamana kadar ameliyathanesi olmayan yerlerde doğuma neden izin verdiniz? Bugün kadınları plansız doğuma, doğum yapacağı anı beklemek zorunda kaldığı bir belirsizliğe iten bu sistem, bugüne kadar kime hizmet etti, kimlerin riskini artırdı? “Sağlıklı Türkiye Yüzyılı” diyerek planlanan bu yönetmelik, aslında özel hastaneleri mantar gibi patlatan siyasi iktidarın sağlık hizmetlerini deneme-yanılma yöntemiyle yürüttüğünün bir başka kanıtıdır” ifadelerini kullandı.‘İDEOLOJİK GÖLGENİZİ BEDENLERİMİZ ÜZERİNDEN ÇEKİN’Planlı sezaryenin, birçok kadın için tercih değil bir zorunluluk olduğunu vurgulayan Uğur, “Kimin ne yaşadığını bilmeden, neyi neden tercih ettiğini sormadan alınan bu kararlar; kadınları anne yapmaya çalışırken, insan saymayan bir anlayışın ürünüdür. Kadınlar artık şunu çok iyi biliyor: Doğurmak bir tercih değil, bir hak. Ama nasıl doğuracağına karar vermek de en az doğurmak kadar kişisel ve dokunulmaz bir alandır. Bedenlerimizin üzerinde dolaşan ellerinizi, niyetlerinizi ve ideolojik gölgelerinizi çekin. Çünkü biz biliyoruz: Kadın bedeni sizin denetim alanınız değildir. İcap ederse kıymetli hekimlerimiz nasıl doğum yapılması gerektiği hususunda kadınlara müdahil olacaklardır. Bir kez olsun, işi bilene bırakını” diye konuştu. ‘SEZARYEN İSTEYEN ANNE YAFTALANAMAZ’29 Ekim Kadınları Derneği’nden Ece Abay, özel sağlık kuruluşlarında doğumhane eksikliği olduğunu belirterek doğumhanenin zorunlu tutulmasını olumlu bulduğunu söyledi. Üniversite hastanelerinde de planlı sezaryen yapıldığına dikkat çeken Abay, “Bunu (sezaryen) isteyen anne yaftalanamaz” dedi. ‘ÇOCUKLARIN GELECEĞİNİ DÜŞÜNÜN’CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka konuya ilişkin olarak iktidara sert tepki gösterdi: “Siz çocukların dünyaya nasıl geleceğini düşünmek yerine doğanların geleceğini düşünün. Bu çocuklar hangi koşullarda nasıl büyüyecek, gelecekleri nasıl şekillenecek bununla ilgilenin. Bir doğumun nasıl olacağına kadın ve doktoru birlikte karar verir. Elinizi kadınların bedeninden çekin! Çıkın insanların yatak odasından.”

Source: Taylan Gülkanat