Rami Kütüphanesi’nde Ayasofya yolculuğu yaşandı: “Ayasofya Fotoğrafları” kitabının tanıtımı yapıldı
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Cumhurbaşkanlığı himayelerinde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan ve sanatçılar İzzet Keribar ile Mehmed Özçay”ın objektifinden yansıyan yaklaşık 200 fotoğraf karesinin yer aldığı “Ayasofya Fotoğrafları” kitabının tanıtımı ile aynı adı taşıyan serginin Rami Kütüphanesi”ndeki açılışı gerçekleşti. AYASOFYA-I KEBİR CAMİİ”NİN 200 FOTOĞRAF KARESİNİN YER ALDIĞI KİTAP TANITILDI Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İstanbul Rami Kütüphanesi”nde “Ayasofya Fotoğrafları” sergisinin açılışını yaparak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın önsözüyle yayımlanan “Ayasofya Fotoğrafları” kitabının lansmanını gerçekleştirdi. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN KİTABIN ÖN SÖZÜNDE AYASOFYA”DAN BAHSETTİ Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ayasofya Fotoğrafları” kitabının ön sözünde şu ifadelere yer verdi: “1453 yılında İstanbul”un Türkler tarafından fethedilmesi yeni bir çağın başlangıcı; Ayasofya”nın camiye dönüştürülmesi de bu fethin muhteşem bir nişanesi olarak tarihin kayıtlarına geçmiştir. Manevi atmosferi, estetik silueti, devasa ölçüleri, emsalsiz mozaikleri, halıları, şamdanları ve İslam süsleme sanatlarının nadide örnekleriyle göz kamaştıran Ayasofya Camii, on beş asırlık mazisine rağmen ihtişamını korumaktadır. Bizans ve Osmanlı dönemlerinden farklı izler taşıyarak günümüze ulaşan bu muhteşem mabed, fethi takip eden yıllarda etrafına ilave edilen yapılarla tam tekmil bir külliye haline getirildi. “Mukaddes Hikmet” anlamına gelen orijinal ismini değiştirmeye gerek duymayan ecdadımız; mihrab, minber, kürsü, şadırvan, minareler, hünkâr mahfili, müezzin mahfili, kütüphane, sıbyan mektebi, hazine dairesi, türbeler, sebiller ve imarethaneyi ekleyerek Ayasofya Camii”ni insanlığın istifadesine sundu. Bu mukaddes mekânın levhalarla, nakışlarla süslenen kubbe ve duvarları 481 yıl boyunca ezanlarla, salâlarla, tekbirlerle, salavatlarla, hatm-i şerif ve mevlid-i şeriflerle çınladı. Ancak 1934″te restorasyon bahanesiyle ibadete kapatılan ve ardından müzeye çevrilen Ayasofya, sonraki yıllarda tarihinin en mahzun dönemini yaşadı. 24 Temmuz 2020 tarihinde Cuma namazı ile birlikte Ayasofya Camii”ni ibadete açarak bu fetret dönemine son verdik. İstanbul”un Fethi”nin nişanesi olan bu muhteşem mabedi Fatih Sultan Mehmet Han”n vasiyetine uygun şekilde yeniden cemaatiyle buluşturarak milletimizin 86 yıllık hayalini gerçekleştirdik. Akabinde, 1930″lu yıllarda yıkılarak ortadan kaldırlan Ayasofya Fatih Medresesini de aslına uygun şekilde yeniden ihya ettik. Bizler geçmişimizi bilme ve geleceğimize yön verme mesuliyetiyle bu değerlerimize sahip çkıyoruz. Zira biliyoruz ki manevi değeri yüksek olan eserlerimize ne kadar sahip çıkarsak, medeniyetimizin zenginliği ve büyüklüğü de o kadar iyi anlaşılacaktır. Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanemiz bünyesinde açılan Ayasofya Fotoğraflar Sergisi”ni ve burada sergilenen eserlerin neşrini millî kültürümüze yönelik önemli bir hizmet olarak değerlendiriyorum. Bu sergininin Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi”nin daha iyi tanınmasına ve bilinmesine vesile olmasıni diliyor, çektikleri birbirinden kıymetli fotoğraflarla Ayasofya”nın güzelliklerinin daha çok fark edilmesini sağlayan Sayın İzzet Keribar”ı ve Sayın Mehmed Özçay”ı tebrik ediyorum.” Açılışta konuşan Bakan Ersoy, Ayasofya”nın tarihsel ve kültürel değerine vurgu yaparak, Bakanlık olarak bu mirasa verdikleri önemi detaylarıyla aktardı. Bakan Ersoy, kültür varlıklarını bir yandan konservasyon ve restorasyon çalışmalarıyla ihya ettiklerini, diğer yandan da sergi ve konserlerden Türkiye Kültür Yolu Festivali”ne uzanan ulusal ve uluslararası organizasyonlarla sürekli göz önünde tuttuklarını belirtti. Kültür mirasının işlevsel kılınarak hayata dahil edildiğini ifade eden Ersoy, bununla da yetinmeyerek bu zengin mirasa dair envanter çalışmaları yürüttüklerini ve farklı içerik ile formatlarda kitaplar yayımlayarak bilgi ve belge temelinde bir külliyat oluşturduklarını söyledi. Ersoy, “Bugün Rami Kütüphanesinde bizleri bir araya getiren de bu vizyondur” diye konuştu. Serginin ve kitabın oluşum sürecine de değinen Ersoy, “Değerli fotoğraf sanatçılarımız Sayın İzzet Keribar ve Sayın Mehmed Özçay”ın, zarif ve estetik bakış açılarıyla Ayasofya”yı nakşettikleri yaklaşık 200 fotoğraf karesi ile prestij bir eser meydana getirdik ve bu eseri halkımızla buluşturuyoruz. Sergimiz de kendisiyle aynı adı taşıyan “Ayasofya Fotoğrafları” adlı eserimizin içeriğinden teşekkül etmiştir ki ilk olarak Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi bünyesinde düzenlenmiş ve başkentte sanatseverlerle buluşmuştur. Projemiz işte bu süreli sanat etkinliğini, kalıcı ve saygın bir esere dönüştürmüştür.” dedi. Cumhurbaşkanlığı himayelerinde hazırlanan, Millî Kültür Eserlerinin Basımı ve Yayımı Projesi kapsamında Türkiye Bankalar Birliği iş birliğiyle yayımlanan kitabın, 1500 yıldır ayakta duran bir tarih, kültür ve sanat varlığı olan Ayasofya”yı mozaiklerinden İslami sanat unsurlarına, mimari bütünlüğünden manevi atmosferine kadar sanatçı gözüyle kayıt altına aldığını kaydeden Ersoy, özel kutusu, özgün boyutu ve prestij baskısıyla hazırlanan bu eseri, halkla buluşturmaktan büyük mutluluk duyduklarını ifade etti. “Türk milletinin tarih, kültür ve sanat mirasını korumak, yaşatmak ve geleceğe aktarmak hususunda gösterdikleri liderlik, harcadıkları yoğun mesai ve çalışmalarımıza sundukları ilgi ve destek dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanımıza şükranlarımı arz ediyorum.” diyen Bakan Ersoy, İzzet Keribar ve Mehmed Özçay”ın şahsında bu özel serginin ve eserin hayata geçirilmesinde emeği geçen herkese de teşekkür etti. “AYASOFYA SAPASAĞLAM AYAKTA İSE FATİH SULTAN MEHMET HAN”IN SAYESİNDEDİR” Konuşmasında Ayasofya”nın tarihine geniş yer veren Ersoy şunları kaydetti: “Ayasofya Kebir Camii”ni anlatmak için bu mabedin duvarlarına sinmiş olan, insanların ve imparatorlukların hayatına dair nice hikâyeleri, yaşanmışlıkları dile getirmek; Roma, Bizans ve Osmanlı”dan farklı pencereler açarak, çok çeşitli başlıklarda on beş asra yayılmış bir maziyi masaya yatırmak gerekiyor. Ayasofya öyle bir eserdir ki savaş ve isyanlarda insanların elinden yıkımı yaşamış; yangınlardan depremlere afetlerden geçmiş, iki kez yıkılmış olsa da üçüncü kez yine yükselmiştir. Yaşadıklarını omuzlayıp değişmiş, farklılaşmış; ahşap çatılı bir bazilikadan imparatorluk kilisesine evrilmiş; son yükselişinden neredeyse 7 asır sonra bu kez Latin istilasıyla sarsılmış, yağmalanmış, onarılmak istense de yetersiz ve yanlış uygulamalar sebebiyle parça parça yıkıma uğramıştır. Ne zaman ki kutlu fetih gerçekleşmiş; Sultan II. Mehmed “Fatih” olup İstanbul”u Türk mülkü, Ayasofya”yı kılıç hakkı olarak sahiplenmiş ise işte o zaman bu eşsiz eserin de makûs talihi değişmiştir. Camiye dönüştürülerek Hakk”ın evi, müminin mabedi olduğu gün itibarıyla Ayasofya, tarihinde hiç görmediği bir saygı, özen ve değer görmeye başlamıştır. Bugün Ayasofya sapasağlam ayakta ise en başta onu kendi hayratı olarak vakfedip çok sayıda akarla güvence altına alan Fatih Sultan Mehmet Han sayesindedir. Özellikle Mimar Sinan”ın usta ellerinde nice hasar ve kusurlar giderilmiştir ki sonrasında bir daha hiçbir afet Ayasofya”da yıkıma sebep olmamıştır.” “CUMHURBAŞKANIMIZIN KARARIYLA AYASOFYA ÖZÜNE VE KİMLİĞİNE GERİ DÖNMÜŞTÜR” Osmanlı”nın fethettiği yerleri daima bulduğundan daha zengin ve değerli hâle getirdiğini belirten Ersoy, “İstanbul genelinde olduğu gibi Ayasofya özelinde de bu gerçeği açıkça görmekteyiz.” ifadelerini kullandı. Zamanla eklenen yeni kısımlar ve yapılarla Türk-İslam kültürüyle bezenen Ayasofya”nın bir külliyeye dönüştüğünü; inançla birlikte sosyal ve ilmî bir merkez hâline geldiğini hatırlatan Bakan Ersoy, “481 yıl boyunca fethin simgesi; İslami değerlerin, ibadet ve uygulamaların, tasavvuf ve ilmîn merkezi olan Ayasofya Kebir Camii Şerifi, 86 yıllık müze dönemi sonrası 2020 yılında, Sayın Cumhurbaşkanımızın kararıyla işte bu öze, bu kimliğe geri dönmüştür.” dedi. Bugün ise Ayasofya”yı aslî kimliğiyle ve bütün ihtişamıyla eksiksiz şekilde geleceğe taşımak amacıyla, tarihinin en kapsamlı restorasyon çalışmalarını yürüttüklerini dile getiren Ersoy, “Herkes bilsin ki Fatih”in emaneti emin ellerdedir.” şeklinde konuştu. Türkiye Bankalar Birliği Genel Sekreteri Dr. Ekrem Keskin ise yaptığı konuşmada, Ayasofya”nın yalnızca mimari bir başyapıt değil, hem Türkiye”nin hem de insanlık tarihinin ortak mirası olduğunu belirtti. Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde hazırlanan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın önsözüyle daha da kıymet kazanan eserin, Ayasofya”yı sanatın, estetiğin ve tarihin gözünden yeniden anlamaya imkân tanıdığını ifade eden Keskin, Türkiye Bankalar Birliği olarak bu değerli yayına katkı sunmaktan büyük onur ve mutluluk duyduklarını söyledi. Hattat Mehmed Özçay da konuşmasında, kitabın üç yıllık yoğun ve heyecanlı bir çalışmanın ürünü olduğunu belirtti. Ayasofya ile kişisel bir bağ kurduğunu dile getiren Özçay, “Biz Ayasofya”yı gençliğimizden beri hasretle, bir gün orada secde etmek temennisiyle büyümüş bir neslin çocuklarıyız” dedi. Proje kapsamında daha önce hiç çekilmemiş açılardan, farklı mevsim ve zamanlarda yüzlerce kare yakaladıklarını ifade eden Özçay, bu fotoğraflar arasından seçim yapmanın kendileri için oldukça güç olduğunu söyledi. BU MANEVİ ESERİN GELECEK NESİLE İLHAM VERECEĞİME İNANIYORUM” Fotoğraf sanatçısı İzzet Keribar ise, uzun yıllardır İstanbul”un güzelliklerini, ruhunu ve dönüşümünü fotoğraf karelerine yansıttığını belirterek, “Paylaşacağımız bu özel kitap sadece bir fotoğraf albümü değil; zaman içinde saklı kalan ruhani bir yolculuğun, sessizliğin ve estetiğin bir belgesidir” dedi. Dört yıl boyunca büyük bir sabır, sevgi ve sorumluluk duygusuyla çalıştıklarını ifade eden Keribar, ışık, gölge, doku ve talihle baş başa kaldıkları bu süreçte ortaya çıkan eserin, Ayasofya”ya dair uzun bir yolculuğun sessiz tanığı olduğunu vurguladı. Projeye verdikleri destek ve gösterdikleri özen için Kültür ve Turizm Bakanlığına teşekkür etti. Programın sonunda Ersoy, katılımcılarla birlikte sergiyi gezerek eserler hakkında bilgi aldı.
Source: Mustafa Kaya
Bakan Ersoy, “Ayasofya Fotoğrafları” kitabının tanıtım programı ve sergisinin açılışına katıldı
Bakan Ersoy, Rami Kütüphanesi”nde Ayasofya Fotoğrafları” kitabının tanıtım programı ve sergisinin açılışında yaptığı konuşmada, kültür varlıklarını bir yandan konservasyon ve restorasyon çalışmalarıyla ihya ederken bir yandan da ulusal ve uluslararası organizasyonlarla tanıttıklarını ifade etti.
Ersoy, “Bu zengin mirasa dair envanter çalışmaları yaparak, farklı içerik ve formatlarda kitaplar yayımlayarak her bir ayrıntıyı, bilgi ve belge temelinde güvence altına alıyor, koruyor ve gelecek nesillere ulaşacak hem akademik hem de kültür-sanat içerikli bir külliyat oluşturuyoruz. Bugün Rami Kütüphanesi”nde bizleri bir araya getiren de bu vizyondur.” ifadelerini kullandı.
Eserle aynı ismi taşıyan serginin de kitaptaki fotoğraflardan oluştuğunu, ilk olarak Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi bünyesinde Ankaralı sanatseverlerle buluştuğunu belirten Ersoy, eserin 1500 yıldır ayakta duran Ayasofya”yı mozaiklerinden İslami sanat unsurlarına, mimari bütünlüğünden manevi atmosferine bütün görkemiyle sanatçı gözünden kayıt altına aldığını söyledi.
“Herkes bilsin ki Fatih”in emaneti emin ellerdedir”
Ersoy, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi”ni anlatmak için Roma, Bizans ve Osmanlı”dan farklı pencereler açarak, çok çeşitli başlıklarda 15 asra yayılmış bir maziyi masaya yatırmak gerektiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:
“Ayasofya öyle bir eserdir ki savaş ve isyanlarda insanların elinden yıkımı yaşamış, yangınlardan depremlere afetlerden geçmiş, iki kez yıkılmış olsa da üçüncü kez yine yükselmiştir. Yaşadıklarını omuzlayıp değişmiş, farklılaşmış, ahşap çatılı bir bazilikadan imparatorluk kilisesine evrilmiş, son yükselişinden neredeyse 7 asır sonra bu kez Latin istilasıyla sarsılmış, yağmalanmış, onarılmak istense de yetersiz ve yanlış uygulamalar sebebiyle parça parça yıkıma uğramıştır. Ne zaman ki kutlu fetih gerçekleşmiş, Sultan 2. Mehmed, Fatih olup İstanbul”u Türk mülkü, Ayasofya”yı kılıç hakkı olarak sahiplenmiş ise işte o zaman bu eşsiz eserin de makus talihi değişmiştir. Camiye dönüştürülerek Hakk”ın evi, müminin mabedi olduğu gün itibarıyla Ayasofya, tarihinde hiç görmediği bir saygı, özen ve değer görmeye başlamıştır. Bugün Ayasofya sapasağlam ayakta ise en başta onu kendi hayratı olarak vakfedip çok sayıda akarla güvence altına alan Fatih Sultan Mehmet Han sayesindedir. Ondan sonra gelen padişahlar, zanaatkarlar, alim ve ulemalar da asırlarca bu hassasiyeti sürdürmüş, Ayasofya”yı koruyup güzelleştirmek için büyük emek sarf etmişlerdir. Özellikle Mimar Sinan”ın usta ellerinde nice hasar ve kusurlar giderilmiştir ki sonrasında bir daha hiçbir afet Ayasofya”da yıkıma sebep olmamıştır.”
Bakan Ersoy, konuşmasına şöyle devam etti:
“Osmanlı, fethettiği yerleri daima bulduğundan daha zengin, daha gelişmiş ve daha değerli kılmıştır. İstanbul genelinde olduğu gibi Ayasofya özelinde de bu gerçeği açıkça görmekteyiz. Yıllar içinde eklenen yeni kısımlar ve yapılar sayesinde Türk-İslam kültürüyle bezenen Ayasofya, inanç kadar sosyal ve ilmi bir merkeze, bir külliyeye dönüşmüştür. 481 yıl boyunca fethin simgesi, İslami değerlerin, ibadet ve uygulamaların, tasavvuf ve ilmin merkezi olan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi, 86 yıllık müze dönemi sonrası 2020 yılında, Sayın Cumhurbaşkanımızın kararıyla bu öze, bu kimliğe geri dönmüştür. Bugün ise Ayasofya”yı asli kimliğiyle ve bütün ihtişamıyla eksiksiz şekilde geleceğe taşımak için tarihinin en kapsamlı restorasyon çalışmalarını bizler gururla ve şevkle yürütmekteyiz. Herkes bilsin ki Fatih”in emaneti emin ellerdedir.”
“Sadece bir fotoğraf albümü değil ruhani bir yolculuğun belgesidir”
Fotoğraf sanatçısı İzzet Keribar, uzun yıllardır İstanbul”un eşsiz güzelliklerini, ruhunu ve değişimini fotoğraf karelerine aktarmaya çalıştığına dikkati çekerek, “Bu özel kitap sadece bir fotoğraf albümü değil, zaman içinde saklı kalan ruhani bir yolculuğun, sessizliğin ve estetiğin bir belgesidir.” diye konuştu.
Keribar, Mehmed Özçay”ın fotoğraf sanatına olan tutkusuyla projenin daha da zenginleştiğine işaret ederek, 4 yıl boyunca sabır, sevgi ve büyük bir sorumluluk duygusuyla çalıştıklarını dile getirdi.
Sanatçı Mehmed Özçay ise projenin gerçekleşmesinde desteği bulunan herkese teşekkür ederek, “Bizler gençliğimizden beri hasretle bir gün Ayasofya”da secde etmek temenni ve hayaliyle büyümüş bir neslin çocuklarıyız. Cenabıhak Ayasofya levhasını yapmayı da bu fakire nasip etti. Sayın Cumhurbaşkanımızın oraya vakfettiği levhayı da yazmayı bu fakire nasip etti ki benim sanat hayatımın en önemli levhasıdır. Fotoğraf sanatına olan ilgi alaka ve emeğim bu heyecanla birleşti ve ortaya çok güzel fotoğraflar çıktı. Daha önce hiç çekilmemiş açılardan, farklı zamanlarda, farklı mevsimlerde yüzlerce fotoğraf çekildi. Bunların arasından seçim yapmakta çok zorlandık. Ama neticede içimizi ferahlatan bu proje ortaya çıktı.” değerlendirmesinde bulundu.
Etkinlikte, ayrıca Türkiye Bankalar Birliği Genel Sekreteri Dr. Ekrem Keskin de konuşma yaptı.
Kitapla aynı ismi taşıyan ve eserdeki fotoğraflardan oluşan sergi, 10 gün boyunca Rami Kütüphanesi”nde görülebilecek.
Eserde, fotoğraf sanatçıları İzzet Keribar ile Mehmed Özçay”ın objektifinden Ayasofya”nın tarihi ve estetik değerini yansıtan yaklaşık 200 fotoğraf karesi yer alıyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Tarihe ışık tutan yeni mozaikler bulundu
Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait kalıntıları barındıran Olympos Antik Kenti”nde 2006″da başlayan kazılar, son 4 yılda 12 ay boyunca kesintisiz devam ediyor.
Bugüne kadar 1 ve 3 nolu kilise, giriş kompleksi, Piskoposluk Sarayı, köprü, Lykiarkes Marcus Aurelius Arkhepolis Anıt Mezarı, mozaikli yapı, Antimakhos Lahdi ve Liman anıtsal mezarları gibi eserlerin tespit edildiği antik kentte, tarihi dokunun gün yüzüne çıkarılması için çalışmalar sürüyor.
Geçen yıl yapılan çalışmalarda, 1 Nolu Kilise zemininde yeni mozaik alanları ile kilise girişinde mozaikten oluşan bir yazıt ortaya çıkarıldı.
Kazı başkanı ve Pamukkale Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gökçen Kurtuluş Öztaşkın, Kültür ve Turizm Bakanlığı”nın her yıl artarak devam eden ödenek ve destekleriyle 12 ay kesintisiz kazı çalışmalarını sürdürdüklerini söyledi.
Olympos”ta daha önceki yıllarda olduğu gibi 2024 yılındaki çalışmalarda yeni mozaik alanı ve yazıt ortaya çıkardıklarını belirten Öztaşkın, “Olympos, şaşırtıcı bir şekilde mozaikleriyle bizleri sürprizlerle karşılayan bir kent. 2022, 2023 yıllarında ve daha öncesinde 2017 yılında çalıştığımız mekanlarda çok zengin dekora sahip mozaik zeminlerle karşılaşmıştık. 2024 yılında 1 Nolu Kilise”nin zemin mozaiklerini bulduk ve bunları ortaya çıkardık” dedi.
Kilisenin hem ek mekanında hem ana mekanındaki mozaiklerde geometri ve bitkisel motiflerin yanı sıra yazıtlarla da karşılaştıklarını anlatan Öztaşkın, yazıtlardan bir tanesinin hemen kilisenin giriş kapısının önünde yer aldığını ifade etti.
Yazıtta “buraya sadece doğru yolda olanlar girebilir” diye bir ifadenin yer aldığına dikkati çeken Öztaşkın, “Tam kiliseye girerken konumlanan bir mozaik yazıt. Bunun yanı sıra banilerinin isimlerinin yazdığı mozaikler de ortaya çıktı. Bunlar Likya bölgesi için bütün Olympos”u düşündüğümüz zaman hakikaten mozaik zemin döşemeleri anlamında zengin bir kent olduğu anlaşılıyor” diye konuştu.
Yeni tapınak yapısı izleri bulunan alanda çalışma yapılacak
Roma dönemine ait nekropol ve mezarlık alanının Bizans döneminde artan nüfusla birlikte sivil yerleşime dönüştüğünü dile getiren Öztaşkın, bu dönüşümün izlerini sürdükleri bu yapılarda kazı çalışmalarını sürdürdüklerini söyledi.
Yapının milattan sonra 5. yüzyılda inşa edildiğini ancak 6. yüzyılda yıkılıp yandığını tespit ettiklerini anlatan Öztaşkın, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Yandıktan sonra da yanık tabakasının üzerine tekrar duvarlar inşa edilerek aşağı yukarı aynı planı koruyarak aynı işlevde tekrar kullanılmış. Taş döşeli zeminlere sahip çok mekanlı bir sivil konut yapısı. Şu anda orada çalışmalarımız devam ediyor. Yine 2025 yılı kazı programımızda aslında yeni bir tapınak yapısı var. Öyle düşündüğümüz bir alan var. Bosajlı kesme taş duvarlara sahip cephelerini geçen senenin sonunda görmüştük. Yapı planı ve malzeme tekniğine bakıldığında tapınak ihtimalini gözler önüne seriyor. Bu yıl için önümüzdeki günlerde orada kazı çalışmalarına başlayacağız.”
Bu yıl kentin batısındaki nekropol alanları, kent merkezinde bulunan tapınak, piskoposluk sarayı ve 3 Nolu Kilise gibi anıtsal yapılarda çalışmaları sürdüreceklerini dile getiren Öztaşkın, kentin kuzey kesimindeki çalışmaları ise önümüzdeki 2 yıl içerisinde bitirmeyi, ardından kentin güney kesiminde çalışmaları yoğunlaştırmayı planladıklarını kaydetti.
Kazı başkanı Öztaşkın, bu yıl sivil yerleşim alanında yaptıkları çalışmalarda pitos (saklama küpü) ele geçirdiklerini, kentte çıkan eserlerin ise Antalya Arkeoloji Müzesi”nde sergilendiğini sözlerine ekledi.
Source: