“Sanatın Ufukları: Görsel Sanatlar ve Etkileyici Anlar”

Ufuk çizgisinden öteye öteye

Ömer Uluç’un 1960’lardan 2010’daki vefatına kadar olan süreçteki üretimlerini bir araya getiren ‘Ufuk Çizgisinden Öteye’ adlı sergi, İstanbul Modern’de açıldı. Sergi, sanatçının çalışmalarında öne çıkan farklı ifade biçimlerini ele alıyor…

Kağıt üzerine desen ve çizimden tuval üzerine akriliğe, kolajdan heykele uzanan geniş bir yelpazeye sahip seçkide, Uluç’un kauçuk, keçe, alüminyum, akrilik levha, PVC ve polyester gibi malzemelerle ürettiği yapıtlar da yer buluyor.

Uluç’un eserleri, 12 Aralık tarihine kadar İstanbul Modern’de görülebilir.

ZAMAN ÖTESİ DENEYİM

Küratörlüğünü Öykü Özsoy Sağnak ve Nilay Dursun, asistan küratörlüğünü ise Naz Uğurlu Benek’in üstlendiği sergi; sanatçının insanlık, evren ve varoluş arasındaki karmaşık ilişkiye dair düşüncelerini aktaran yapıtlarını sunuyor. Sanatçının geleneksel sınırları aşan yaklaşımını yansıtarak, izleyiciyi zaman ve mekan ötesi bir deneyime davet eden sergide, 300’ün üzerinde çalışma ziyaretçilerle buluşuyor.

Kedi ve Nişanlısı

YENİ DÜNYALAR PEŞİNDE

Öykü Özsoy Sağnak ve Nilay Dursun, sergi başlığının Uluç’un, daima sınırları zorlayan ve yeni dünyalar deneyimleme arzusunu simgelediğini vurgulayarak, şu açıklamayı yaptılar:

“Ömer Uluç’un sergisi, aslında sanatçının yaşam boyu süregelen araştırma ve keşif merakını yansıtmayı amaçlıyor. Bu başlık, Uluç’un daima sınırları zorlayan ve yeni dünyalar deneyimleme arzusunu simgeliyor…

Serginin temaları, sanatçının sürekli bir hareket, dönüşüm ve değişim içinde olan evrenini gösteriyor. Uluç, pek çok farklı kültürden ve anlatıdan ilham alarak ürettiği çalışmalarla entelektüel ve araştırmacı ruhunu sanatıyla harmanlıyor. Sergi, ziyaretçiyi tam da bu çok yönlü dünyayı keşfe çıkarıyor.’’

KAŞİF RUHUNU YANSITIYOR

Ömer Uluç’un bu sergisi, sanatçının yaşamı boyunca görsel sanatlar dışında edebiyat, müzik, sinema ve düşünce tarihi gibi farklı disiplinlere olan ilgisiyle beslediği sonsuz merak duygusunu ve kaşif ruhunu yansıtıyor.

Bu kapsamda, Uluç’un evreninde birbiri içinde var olabilen ve birbirlerine dönüşen insanlar, hayvanlar ve doğaüstü yaratıklar, sınırların geçişken olduğu sergi temalarıyla da öne çıkıyor.

Oya Eczacıbaşı

‘İILK MÜZE SERGİSİ’

İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı, Ömer Uluç’un ülkemizdeki ilk müze sergisine ev sahipliği yapıldığını dile getirerek, şöyle konuştu:

’Ufuk Çizgisinden Öteye sanatçının hem en kapsamlı hem de Türkiye’deki ilk müze sergisi olma özelliğini taşıyor. 1987 yılında Ayasofya Hamamı’ndaki çalışmalarıyla yakından tanıdığım Ömer Uluç’un sanatındaki derinlik, küresel anlatım gücü ve yenilikçi ruh beni her zaman çok etkilemiştir…

Uluç’un aramızdan ayrılışının 15. yılında, bu özel sergiyi hayata geçirebilmenin mutluluğunu yaşıyoruz.”

Source: Nazan Doğaner Halici


Real Madrid’den MarIo Vargas Llosa’ya saygı duruşu

İspanya’nın Madrid kentindeki Santiago Bernabeu Stadyumu’nun atmosferi müthiş. Tıklım tıklım dolu statta maç öncesi saygı duruşu yapılacağı anons ediliyor.Takımın eski oyuncularından ya da yöneticilerinden biri hayatını kaybetti, onun için böyle bir anma yapılıyor diye düşündüm.Tahmin ettiğim gibi Real Madrid’i 1986 – 1989 yılları arasında ve 1992’de çalıştıran eski Hollandalı teknik direktör Leo Beenhakker 10 Nisan’da 82 yaşında ölmüş. Birden skorbordda Nobel ödülü sahibi Perulu yazar Mario Vargas Llosa’nın da fotoğrafı beliriyor. 13 Nisan’da 89 yaşında hayatını kaybeden Latin Amerika edebiyatının önde gelen yazarını anmak için de bütün stat ayağa kalkıyor.Peru ve İspanya’da yaşayan Llosa, Madrid Üniversitesi’nde doktorasını yapmış, bir dönem okulun yöneticiliğini de üstlenmişti.İspanyol taraftarlar dillerinin bu büyük ustasını, yazarını unutmamışlardı.Aslında yaptıkları onun nezdinde İspanyol diline, edebiyatına, kültürüne bir saygı duruşuydu.Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın “Türkçem benim ses bayrağım” dizesi aklıma geldi. Türkçeyi kendilerine ses bayrağı yapmış nice edebiyatçımız var.Onlar da böylesine bir anmayı hak etmiyorlar mı?Mesela Yaşar Kemal, Fenerbahçe taraftarıydı. Vefat ettiğinde böyle bir saygı duruşu yapılsa fena mı olurdu?İKİ GÜNLÜK KISA FİLM MARATONUAYRI bir tür olmasının dışında geleceğin sinemacılarını da müjdeleyen kısa filmlere büyük bir ilgi var ülkemizde. Pek çok festival yapılıyor bu alanda. Uluslararası niteliği ile öne çıkan TAYF Kısa Film Festivali de bunlardan biri.Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ile İstanbul Topkapı Üniversitesi’nin katkılarıyla bu yıl dördüncüsü düzenlenen TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali, 24-26 Nisan tarihlerinde Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Yeşilçam Sineması’nda gerçekleştirilecek. Festival, finalist film gösterimleri, yönetmen söyleşileri, paneller ve gala gecesiyle üç gün boyunca sinema sanatının farklı yüzlerini izleyicilerle buluşturacak.Festival finalistleri olarak 6 ayrı kategoride toplam 33 filmin seyirciyle buluşacağı 24 ve 25 Nisan’da, gösterimlerin ardından her film grubu için yönetmenlerle söyleşiler gerçekleştirilecek. Festival kapsamında aynı zamanda alanında uzman isimlerin katılımıyla paneller ve atölye çalışmaları da gerçekleştirilecek.24 Nisan saat 12.00’de İstanbul Topkapı Üniversitesi Rektörü ve Ekonomist Prof. Dr. Emre Alkin’in, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Murat Kırık’ın moderatörlüğünde gerçekleşecek “Özgür İradeden Yapay Zekaya Yolculukta Sinemanın Yeri” başlıklı panelinin ardından aynı gün saat 14.00’te yönetmen Hilal Saral, Ramazan Bilge moderatörlüğünde “Yönetmenlik Üzerine” bir söyleşi gerçekleştirecek.Festivalin kapanışı, 26 Nisan Cumartesi gecesi düzenlenecek olan gala ve ödül töreni ile gerçekleştirilecek. Direktörlüğünü Doç. Dr. Nagihan Çakar’ın yaptığı festivalin bu yılki jüri üyelerinin arasında ben de vardım. Nebil Özgentürk başkanlığında Caner Cindoruk, Barış Saydam, Nazan Kesal, Ahmet Utlu, Mukaddes Kaya ve Arda Ekşigil’den oluşan jüri üyeleri olarak çok güzel filmler izledik. Yalnızca en iyi filmi değil, yönetmen, kadın ve erkek oyuncu, görüntü, kurgu ve senaryo dallarında da ödüller verilecek. Bu festivali kaçırmayın derim.DANSIN 30 YILIUZUN yıllar çeşitli gazete ve dergilerde çalışan foto muhabiri Ali Öz, bale ve dans fotoğraflarından oluşan bir sergi açtı. Son 30 yılda İstanbul’da çektiği yaklaşık 60 adet fotoğrafını bir araya getirdiği ‘Fotoğrafın Dansı / Dansın Fotoğrafı’ başlıklı sergi Üsküdar Belediyesi Nevmekan Sahil Galeri’de 14 Mayıs tarihine kadar görülebilir.Sergide, Moskova Klasik Devlet Balesi, Bejart Ballet Laussanne, Bolşoy Tiyatrosu Bale Grubu, Moskova Klasik Balesi, St. Petersburg Bale Topluluğu, Çin Ulusal Devlet Balesi, Kiev Balesi gibi yaklaşık 50 ülkenin bale gruplarından seçilen örneklerin yanı sıra İstanbul Devlet Opera Balesi ile modern dans toplulukları Zeynep Tanbay ve Beyhan Murphy’den de örnekler yer alıyor.Ali Öz, “Bir yanda sıcak olayları, haberleri takip ederken diğer yanda estetik yanı ağır basan dans, bale fotoğrafı çekmek ruhumu daima dinlendiren bir uğraş oldu” diyor.Fotoğraflara bakarken siz de aynı hisse kapılacaksınız.

Source: İhsan Yılmaz