Selahaddin E. Çakırgil yazdı: Evet, “şehit”ler kazana-kazana ilerleyeceğiz!

Selahaddin E. Çakırgil yazdı: Evet, “şehit”ler kazana-kazana ilerleyeceğiz!

İslamî Mukavemet Hareketi” HAMAS”ın, Gazze cephesindeki komutanı Muhammed ed-Dayf ve beraberindeki 6 komutanın daha, (inşallah) “şehit” oldukları haberi geldi.Elbette okuyucular biliyorlar, ama genç nesiller açısından, bazı İslâmî ıstılahların kelime mânası ötesindeki boyutuna değinmekte fayda var.”Şehit”, kelime mânası itibarıyla, bir konudaki “en mükemmel şahit” demek olup, İslam”ın kesin doğruluğuna olan inanç yolunda dünya hayatını feda eden müminler için kullanılan bir ıstılahtır.*Kıyamet”te, Hz. Peygamber (SAV)”in en yakınında haşr olacaklarından dolayı “şehit”lere imreniriz elbette… Ama bir o kadar da üzülürüz. Bu, zahiren bir çelişki gibi gelebilir.Ancak bu üzüntü, kendilerine imrendiğimiz bu “şehit”lerin dünya hayatındayken yaptıkları hizmetlerden mahrum kalacağımız içindir. Ama konuya bir hizmet kaybı açısından değil, “şehit” kazanmak açısından baktığımızda, görürüz ki, “şehitlik” bir kayıp değil, bir kazançtır. İşte bunun için “şehit verdik”ten çok daha etkili ve gerçekçi olan, “şehit kazandık” ibaresidir.Müslüman coğrafyalarının hemen her bir köşesinde, milyonlarca ziyaret olunan “mezar”lar mevcut olup, sorulduğunda, “Burada bir şehit yatar, burası mübarek bir makamdır.” cevabının alırız. Aslında o ziyaretlerde okunan dualarla, o “şehit”lerin temsil ettiği değerlere bağlılığımızı ve onlarla ahidleşmemizi yenilemiş oluyoruz.*Gazze bunun son bir halkası oldu… Kazandığımız on binlerce şehit ve diğer mazlumlarının “ahh”larıyla, emperyalistler ve onların Müslüman coğrafyalarına saldığı “fino”ları ise, daha bir ruhî perişanlık üzerindeler.*Buna rağmen, emperyalist medya organlarında yığınla aleyhte propagandalar yapıldığı ve “HAMAS”ın elindeki kadın esir veya rehinelerin çirkin davranışlara maruz kaldıkları” iddiası gündeme getiriliyor ve biz, “Bunlar asla olmamalıdır.” diyorduk ki, o günlerde Ebû Ubeyde”nin mesajı gelmiş ve bir sabah yeli gibi içimizi ferahlatmıştı.Çünkü Ebû Ubeyde, “Kardeşler, bizlerden Müslümanları utandıracak hiç bir yanlışın sâdır olmaması için azâmî dikkat gösterilmektedir.” diyordu.*Bu dikkati “esir ve rehine değişimi” sırasında da yaşadık.”Esir”, bir savaşta, düşman tarafın savaşçılarından canlı olarak ele geçirilip, hasma karşı pazarlık yapılmak üzere elde tutulan savaşçı unsurlar” demektir.”Rehine” ise, silahlı savaşın dışında olmasına rağmen, hasım tarafın savaş gücünü kırmak üzere, pazarlık konusu yapılmak için, ele geçirilen sivil kişiler” için kullanılır.Bu açıdan bakıldığında, Siyonist İsrail rejimi, fiilen her ne kadar bir “terör çetesi” ise de ve uluslararası hukuk kuralları da zorba güçlerin dayatması olsa da, “İsrail rejiminin silahlı savaşçıları”, hasımlarının eline düştüklerinde “esir asker” sayılırlar.Ama -Filistinlilerin bir devleti olmadığı için-, sokaktaki her sivil Filistinli, sadece protesto gösterisi yapmış olsalar bile Siyonist İsrail rejimi tarafından tutulup, zindanlara doldurulduklarında “esir” değil, “adi mahkum” muamelesi görürler. Nitekim kadın-erkek, hatta yaşlı ve çocuk demeden, on binlerce sivil ve silahsız insan, Siyonist İsrail zindanlarında on yıllar boyu çürütülüyor.*HAMAS”ın 7 Ekim 2023″deki o müthiş ve beklenmeyen ve de sadece İsrail rejimini değil, bütün dünyayı şaşkına çeviren başarılı “Tufan-ı Aksa” harekatından sonra, İsrail rejimi, Gazze”de (20 bini aşkın bir kısmı çocuklar olmak üzere) 70 bine yakın sivil insanı öldürdü, Gazze”yi yerle bir etti, ama bir netice alamadı ve sonunda HAMAS”la, “ateş-kes”i ve “rehine ve esir değişimi” yapmayı kabul etti.Şimdi, İsrail rejiminin zindanlarına çocuk yaşta bile girip, 50-60 yaşında çıkan ve deri-kemik kalmış on binlerce mazlum Filistinli Müslümanlardan binlercesi, son 2-3 haftadır, peyderpey “takas” ediliyorlar.*İsrail rejiminin HAMAS elindeki “rehine” veya “esir”leri ise, 15 aydır süren ve Gazze”de taş taş üstünde bırakmayan o ağır bombardımanlarından hiç etkilenmemiş gibi gözüken en sağlıklı ve bakımlı şekilde “takas” olundular.*Evet, bu ikisi arasındaki farktan bizim nasibimize düşen, bir Müslüman olarak iftihar payıdır.Evet, “şehit”lerimiz yolumuzu aydınlatıyor.*VE DAHA ÇETİN DAYATMALARA HAZIR OLMAK VAKTİVe amma… Emperyal güç odakları da boş durmuyorlar elbette… Nitekim Siyonist terör devletinin başındaki “zamane Neron”u” Netenyahu, dün, ABD Başkanı Trump ile görüşmek üzere, Washington”a giderken yaptığı açıklamada, “Savaşta aldığımız kararlar şimdiden Orta Doğu”nun çehresini değiştirdi. Kararlarımız haritayı yeniden çizdi. Başkan Trump ile çalışarak haritayı daha da iyi bir şekilde şekillendirebileceğimize inanıyorum.” diyordu. Trump”ın, “Gazze halkını başka coğrafyalara sürmek” fikri işte bu entrika ve zorbalığın bir işaretiydi.*Evet, Osmanlı”nın, 1918″de, 1. Dünya Savaşı”ndaki ağır yenilgisinden sonra Müslüman toprakları üzerinde diledikleri gibi oyun kuran emperyalistler, bugün artık, o zamanki haritaların yetmediğini düşünüp, şimdi, yeni oyunlar hazırlıyorlar.Daha çetin entrikalara hazırlıklı olmanın zamanı…Âl-i İmrân Sûresi, 54. âyette buyrulduğu üzere, (meâlen) “Onlar bir tuzak hazırlıyorlar; Allah da bir tuzak hazırlıyor ve Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.

Source: Selahaddin E. Çakirgi̇l