Sıra geldi Apo’yu kurtarmaya!
Sevgili okurlarım, Apo şimdi İmralı’da en ‘keyifli’ günlerini yaşıyor. Havası yerinde. Şimdi beklediği tek şey tahliye edilmek…
Ve kim ne derse desin o gün giderek yaklaşıyor.
Apo kaldığı yerde şimdi çocuklar gibi şen ve mutlu ama herhalde günler onun açısından biraz zor geçiyor olsa gerek.
Kolay iş değil bu!
Sen silahlı bir terör örgütü kuracaksın, ilk eylemlerini 1980’li yıllarda Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla gerçekleştirecek ve sonrasında Türkiye’nin bir numaralı teröristi olacaksın!
1999’da Kenya’da enselendiğin güne kadar vuracaksın, kıracaksın, on binlerce insanın doğrudan veya dolaylı katili olacaksın ve sonrasında ver elini İmralı!
Demek ki 26 yıldan beri hapis yatıyor, dile kolay!
Apo’yu bu uzun yıllar boyunca pamuklara sardık, bebek bakar gibi besledik, bir dediğini iki etmedik…
Hep korkuyorduk başına bir iş gelirse ne yaparız diye…
Çünkü adamın ve örgütünün eli kolu uzundu, ABD’ye, Avrupa’ya uzanıyordu. Yurt dışında kıyameti koparırlardı.
Sağlığını koruyabilmek için İmralı’da 24 saat boyunca uzman hekimler bulundurduk. Yemesine içmesine dikkat ettik, canı sıkılmasın diye başka hapishanelerde yatmakta olan bazı örgüt arkadaşlarını bile İmralı’ya getirdik.
Şu son gelişmeler sonrasında iktidarımız Apo’ya can suyu verip yeniden canlandırmış oldu!
O şimdi bizim çok önemli konuğumuz!
Neyse ki bu günlere kadar arkadaşı sağ salim getirmeyi başarmış olduk.
Şimdi morali ve keyfi yerinde.
Yakında bir çağrı yapması bekleniyor.
-Örgüt kendini feshedecek.
-Örgüt silahlarını bırakacak.
Varsayalım bu çağrıyı yaptı ve örgüt kendini feshetti.
Komik bir olaydır.
Fesih işlemi sözüm ona yapıldı ve kamuoyuna açıklandı.
Ama bu örgüt sadece Türkiye’de yok ki…
Irak’ta, Kandil’de, Suriye’de büyük silahlı güçlere sahip olan bir örgütün yalanlarına Türkiye Cumhuriyeti nasıl tepki verecek?
Bazı örgüt üyeleri belki şöyle diyecektir:
“Örgütü feshetmiş bile olsa kim takar Apo’u ve bu göstermelik kararı… Bizim mücadelemiz aynen sürüp gidecektir.”
İkinci koşul örgüt silah bırakacak ve bu silahları Türk devletine teslim edecek!..
Bu konuda da akla bazı önemli sorular geliyor.
On binlerce silah devlete nerede ve nasıl teslim edilecek?
Bizimkiler belki bu işin bile propagandasını yandaş medyada yapmaya kalkışabilir.
Silah bırakma törenleri düzenlenmesi mümkündür, duyarsanız sakın ola ki şaşırmayın.
Şimdi olanlara bakıyoruz, bizimkilerin bu rezaleti bile komediye dönüştürme olasılığı epeyce yüksek!
Dikkat ediniz, Türkiye’de uçan sinekten bile haberi olduğu varsayılan Recep Tayyip böylesine yaşamsal bir konuda ağzını açmıyor.
Yaptığı tek şey geçen hafta DEM heyetini Saray’da kabul etti.
Bu anlaşmanın mimarı olan Devlet Bahçeli hasta. Evinden çıkamıyor.
Ama bütün Türkiye bu işin nedenlerini iyi biliyor.
Yakında anayasayı değiştirip Recep Tayyip’in üçüncü kez cumhurbaşkanı seçilmesi için uğraş verecekler.
Her şeyin temelinde bu yatıyor!
Ancak bu iş için Türkiye’de kelle sayıları yetmiyor.
Oyun planına göre DEM’i ve dolayısıyla milyonlarca Kürt seçmeni bu yolla kafakola alacaklar!
Bunu Apo görmüyor mu, DEM görmüyor mu?
İkisi de görüyor ve biliyor ama yapacak bir şeyleri yok…
Çünkü onların tek amacı Apo’nun tahliye edilmesini sağlamak.
Sevgili okurlarım, şimdi gelelim bu hadisenin en önemli boyutlarından birine…
Çok basit birkaç soru sorayım:
-Varsayalım malûm şahıs çeşitli atraksiyonlar ve pazarlıklar sonrasında tahliye edildi. Peki ama yaşamının geri kalan ‘özgür’ yıllarını nerede geçirecek?-Örneğin Diyarkakır, İstanbul ya da Şanlıurfa olabilir mi?
Bence olamaz çünkü bu memlekette on binlerce şehit ailesi var.
Suikasta uğrayabilir.
-Yurt dışı olabilir mi?
O da olamaz çünkü aynı tehlike yurt dışı için de geçerlidir.
-O halde son seçenek olarak karşımızda İmralı mı var? Can güvenliği açısından orada ikamet etmesine, canı istediğinde deniz kenarında yürüyüş yapmasına, arada sırada rakı balık yapmasına falan izin verilir mi?
Daha işin çok başındayız, filmimiz henüz başlamak üzere…
Göreceğiz bakalım neler olacağını!
Source: Emin Çölaşan