Bilişim sözcüklerini Türkçeye kazandıran Prof. Aydın Köksal… ‘Computer’i ‘bilgisayar’ yapan hoca
Adını duymadıysanız bile hayatımıza kattığı sözcükleri günlük hayatta mutlaka kullanıyorsunuzdur; bilgisayar, bilişim, donanım, yazılım, veri tabanı, çevrimiçi, iletişim… Prof. Aydın Köksal, Türkiye’nin ilk elektronik mühendislerinden, Hacettepe Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nün kurucusu ve bugün ‘bilgisayar’ sözcüğü de dahil olmak üzere 2 bin 500’ü aşkın bilişim terimini Türkçeye kazandırmış, UYAP gibi bugün kullandığımız bilişim sistemlerimize imza atmış bir bilim insanı.Aydın Köksal 1985’te kurduğu Bilişim AŞ’nin yönetim kurulu başkanı. Yayınlanmış 18 kitabı, 340 makalesi var. Piyano çalıyor, resim yapıyor.Aydın Hoca’nın kendi beyni de ‘bilgisayar’ gibi çalışıyor; onunla konuşurken bir arama motoruna sorar gibi elektronik cihazların çalışma usullerinden insanlık tarihine, edebiyattan müziğe, resme, spora her konuda bilgiye ulaşabiliyorsunuz; konuşurken gözünün önünde denklemler, formüller belirdiğini hissedebiliyorsunuz.SENE 1966 – İşe başladığı günlerdeKERPETEN PARMAKLI ÇOCUKKöksal, Cumhuriyet’in ilk yüksek mimar-mühendislerinden Enver Köksal ile Kız Sanat Enstitüsü mezunu Semahat Hanım’ın iki çocuğundan ilki olarak dünyaya geliyor. Meraklı, girişken bir çocuk. Babasından etkilenerek sık sık evdeki saatleri açıp mekanizmaları anlamaya çalışıyor. Elinde hep çekiç ve tornavidalarla gezdiği için ailesi ona ‘kerpeten parmaklı çocuk’ diyor. Henüz 10-11 yaşlarında kartonlardan otomobil kaportası tasarlıyor. Tek eksiği motoru; “Onu da büyüyünce yaparım!” diye belleğe atıyor.SENE 1945 – Ailesiyle Taksim’de bir gezideANNEMİN ÖRGÜLERİNDEN ESİNLENDİMİlkokulda büyük aşkıyla tanışıyor; matematik. Zorlu problemleri çözmek için teknikler geliştiriyor. Kendisinden dinleyelim: “Annem kazak örerken ilmik sayısını bulabilmek için beni ölçerdi. Örgü sistemi bana ilham verdi. Dikdörtgenin kenarlarının uzunluğunu toplayabilirsiniz ama bir yüzeyi hesaplamak için çarpma yapmak gerektiğini anladım. Sokaktaki dükkânların sıralamasına bakıp matematik problemlerini kolayca çözmeme yol açan yöntemler bulurdum.”SENE 2000’ler – Diz üstü bilgisayarlaBİR SÜMER ÖZDEYİŞİÖğrenimine Galatasaray Lisesi’nde devam ediyor. Matematikteki başarısına atletizm alanındaki dereceleri ekleniyor. Bu arada bir başka ‘çözülmesi gereken engel’le karşılaşıyor: Fransızca. Dillerin de annesinin örgü ilmiği sistemindeki gibi bir matematiksel örüntüden oluştuğunu fark ediyor. Arkadaşlarına da yardım ediyor. Köksal: “Dört bin yıllık Hititçe tabletleri okuyan Muazzez İlmiye Çığ’dan, antik çağdan bize kalan şu Sümer özdeyişini öğrendim: ‘Madem biliyorsun, neden öğretmiyorsun’” diyor.SENE 1970’ler – Hacettepe’de B-3500 Ana Bilgisayar Sitemi başındaELEKTRONİK DE NE OLA KİYüksek öğrenim için endüstrinin Avrupa’daki merkezlerinden Lyon’u tercih ediyor. Köksal, “Lyon, elektrik akımına adını veren Ampère, balonu uçuran Montgolfier kardeşler ve ilk sinemayı yapan Lumière kardeşlerin şehridir” diye anlatıyor: “Matematik, teknik çizim ve el işine yatkınlığımla ilk yıl çok başarılı olunca okulun danışmanlık ofisi bana geleceğin dünyada en aranan mesleği olması beklenen Elektronik Mühendisliği’nde de başarı kazanabileceğimi söyledi. Çevreme sordum; ne babam, ne de arkadaşları ‘elektronik’ sözcüğünü duymamışlardı bile! Zor olduğu söyleniyordu. Özgüvenim yüksekti. Öneriyi benimsedim. Sonunda en başarılı öğrencilerden biri oldum.”SENE 1980’ler – Eşi Prof. Dr. Gülden Köksal ile: “Hayatı birlikte öğrendik.”BEŞ YIL GECİKEN YANARBundan sonra neler olacak? Köksal: “Bugün yaptığımız işlerin hepsi, donanım ve iletişim altyapısı bakımından kat kat ucuzlayacak. Bana ‘Bilgisayarları üretemedikten kelli ne işe yarar ki yazılım?’ diye soruyorlar ama hayır! Yazılımın değeri dünya ticaretinde donanımın 10-20 katı oldu. Bill Gates ve Elon Musk gibi yazılımcılar bugün petrolcülerden bile daha zengin. Günümüzde yapay zekâ yatırımının yüzde 70’lik aslan payı Japonya, Çin, ABD, Güney Kore ve Almanya’da. Bilimde değil bin yıl, beş yıl geride kalan yanar; geçen hafta bulunan yeniliği öğrenmek zorundasınız.”SENE 1996 – TBD’den ‘Ömür Boyu Hizmet Ödülü’ alırken92 YERDEN GERİ ÇEVRİLDİMKöksal, 1964’te Türkiye’ye döndükten sonra iş aramaya koyuluyor: “Başvurduğum 92 yerin hiçbirinde elektronik mühendisi için iş yoktu. Bazıları ‘Niye Amerika’ya gitmiyorsunuz?’ dedi. Ben Türkiye’yi kalkındırmak istiyordum. Başvurduğum 93’üncü yer, bilgisayar alanında çalışan dört şirketten biri olan UNIVAC’ın Türkiye Temsilcisi’ydi. O dönem Türkiye’de 30 adet UNIVAC 1004 bilgisayar vardı. Bir yıl sonra Prof. Dr. İhsan Doğramacı aradı. Bana ‘Hacettepe’de yeni bir bölüm kuruyoruz. Amerikalılar ‘computer’ denilen yeni bir makineyle olağanüstü işler yapmayı planlıyorlar. Bize katıl, onlardan önce biz yapalım’ dedi. Kabul ettim.”SENE 1950’ler – Galatasaray Lisesi yılları hem sporda hem sanatta aktifASLINDA BİR TÜR ‘MUHASEBECİ’Neydi bu ‘computer’? Nasıl ortaya çıkmıştı? Hocadan kısa bir bilişim tarihçesi alalım: “Computer denince yüzyıllardır gemilerde kaç ton su, kaç ton kömür var, limanlarda ne kadar ticaret yapılmış gibi hesapları tutan kişi anlaşılırdı. Bir tür muhasebeci; Fransızca ‘compter’, saymak demek. İlk sayısal bilgisayarın adı ENIAC’tı; 1945’te ABD’de gerçekleştirildi. Amaç savaş’ta hızlı hesap yaparak atmosfer durumu değişmeden uygun top atışı yapabilmekti. Bu kocaman bir makineydi. 25 bin toplama-çarpma-bölmeyi bir saniyede yapıyordu. Günlerce çalışsa yorulmuyor, tek yanlış yapmıyor; yemek içmek, dinlenmek istemiyordu.”TÜRKİYE YAZILIMDA İLERİ BİR ÜLKETürkiye’nin bilişim toplumunda yeri neresi? Yanıtı: “Türkiye bilişim/yazılımda bugün ileri bir ülke. UYAP projemiz 2009’da Avrupa’da ödüllendirildi. Üçüncü dünya savaşı bir yazılım savaşı olacak. Tabii yazılımı içine koyacak uçağınızın da olması gerekiyor. TUSAŞ’ta, Havelsan’da, Aselsan’da ve özel yazılım evlerimizde çok önemli birikime sahibiz.”ATATÜRK TELGRAFI İNTERNET GİBİ KULLANDIBugün Türkiye’de bilişim kesiminde çalışanların sayısı 850 bine ulaştı. Köksal, muazzam gelişmelerin kendisini hiç şaşırtmadığını söylüyor: “Yapay zekâ dahil bugünkü gelişmeleri 1960’lı yıllardan beri bekliyorduk. Ben 26 yaşındayken bütün dünyaya telefon edilebiliyordu. Hatlar, geçen yüzyılda okyanus altından döşendi. Atatürk gittiği her yere telgraf teli çektiriyordu. Atatürk’ün telgrafı bugünkü interneti kullanır gibi kullandığı söylenir. Nitekim, bilgisayarla ilk karşılaşmamızdan sonra çok geçmeden uzaydan yayın yapılacağını biliyordum. Artık bütün bilgisayarlarımız, cep telefonlarımız küresel ölçekte çevrimiçi ortamda birbirine bağlı. Bu, uygarlığın yeni bir aşaması. Adı bilişim toplumu.”EMOJİLER DUYGULARI ANLATAMAZBilişim çağının yeni bir dili de var: Emojiler. Aydın Hoca buna mesafeli: “Karmaşık yaşamları bir imgeye indirgeyemezsiniz. Duygular ancak derin anlatımlarla aktarılabilir. Kedi de isteklerini miyavlayarak dile getirir ama ses telleri olmadığından konuşamaz. Konuşma ve gülümseme yeteneği olmasa insanlık uygarlık kuramazdı. Türümüz Homo Sapiens de evrime uğruyor; ‘Homo sapiens sapiens’e dönüşüyoruz; yani ‘bildiğini bilen’ insan…”‘BİLGİSAYAR’ SÖZCÜĞÜNÜN 58. YILIKöksal, ‘computer’ üzerinde çalışırken 2 bin 500’ü aşkın yeni sözcüğü içeren bir ‘Bilişim Terimleri Sözlüğü’ oluşturuyor: “Bilimi kendi dilimizde öğrenmek önemli. Bu yıl, ‘sayısal bilgisayar’ sözcüğünü dilimizde kullanmaya başlayışımızın 58. yılı. ‘Yazılım’ kavramının adını da 1966’da kendi anadilinde koyan ilk ulus biz olduk.”
Source: Zeynep Bi̇lgehan
“İstemezük”
Avrasya Tüneli”nden 8 yılda 151 milyon araç geçti.Ankara-Niğde Otoyolu”nu 4 yılda 24 milyon 565 bin araç kullandı.İstanbul-Konya YHT Hattı”nda 10 yılda 11,2 milyon yolcu seyahat etti.İstanbul Havalimanı yolcu, uçuş rekorları kırıyor. Avro basıyor…Listeyi uzatmak mümkün ama fazla vaktinizi almayın.Sadece unutmayın, muhalif kafa bu ve benzeri dev projelere ya karşı çıkmış ya da karalamaya çalışmıştı…CHP Genel Başkanı Özgür Özel”in Marmara Cezaevi”ne yaptığı ziyareti biraz da bu açıdan değerlendirelim istedim.Özel”in ziyaret ettiği iki isim bu açıdan da dikkat çekiciydi.Biri Gezi Kışkırtması”ndan hüküm giyen Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın “Soros”un Türkiye Şubesi” dediği Osman Kavala”ydı… Diğeri de yine aynı davadan hüküm giyen Tayfun Kahramaner”di…Kahramaner”i Dolmabahçe”deki ültimatom gibi açıklamasından hatırlarsınız.Zira, İstanbul Havalimanı, üçüncü köprü, Kuzey Anadolu Çevre yolu gibi dev projelerin derhal durdurulmasını istiyordu.Aksi durumda hükümetin yıkılacağı şeklinde gözdağı veriyordu. Zaten o dönem de “Mesele üç beş ağaç değil, siz hala anlamadınız mı?” mesajıyla meselenin çevrecilik olmadığını anlamıştık.Neyse sözü çok uzatmaya gerek yok.Erdoğan, 2053 ve 2071 hedeflerinin mücadelesini veriyor.Katar-Suriye-Türkiye üstünden Avrupa”ya doğalgaz boru hattı döşenmesi.Irak ile kalkınma yolu projesiDoğu-Batı aksında enerji koridorları, Zengezur koridoru ile yeni ulaşım ağlarının kurulması bu hedefin bir parçası… Elbette başka hedefler de var.TÜBA-Tübitak Ödülleri töreninde 57 bilim insanını onore edilmesi elbette bir törenden çok daha fazlası…Zira ödül verilen alanlar, uzay, nano teknoloji, tıp, atom saati, kronik myelöid lösemi, elektro kataliz gibi başlıklar içeriyor.Biz yazıyı yine Erdoğan”ın törendeki sözleriyle bitirelim…”KAAN”ı kalorifer peteğine benzettiler. “Türk Astronot ve Bilim Misyonu, turistik gezi” diyerek küçümsediler. İHA ve SİHA”ların her başarısında zaten sinir nöbeti geçirdiler. Başarıyı takdir etmek, desteklemek, milletin sevincini paylaşmak yerine bir kulp takarak engellemeye çalıştılar. Aynı bağnazlığa, geçtiğimiz ay tanıtımı yapılan Türkiye”nin ilk kuantum bilgisayarının açılışında bir kez daha şahitlik ettik”Ve son bir not: Muhalefetin sürekli beşli çete diye diline doladığı Türkiye”nin dev inşaat firmalarının aralarında bulunduğu konsorsiyum yaklaşık 5,6 milyar dolar tutarındaki Dubai Metrosu Mavi Hat ihalesini kazandı. Muhalefet yerden yere vuruyor ama dünya belli ki bu Türk şirketlerine itibar ediyor, güveniyor.Ne diyelim takdir milletin elbette…İMAMOĞLU”NUN HİÇ Mİ SUÇU YOK?İstanbul trafiğindeki yol vermedi, önüne kırdı kavga çıkardı.Tartışma cinayetle bitti haberleri neredeyse her gün 24 Haber Merkezi”nin rutini oldu. Muhalefete göre insanların ekonomik sıkıntılar sebebiyle yaşadığı sorunların bir yansıması tüm bunlar. Eyvallah hadi bunu kabul ettik diyelim. Yollardaki araçların sayısı, markası, modeli vs gibi tartışmalara hiç girmeyeceğim.İyi de İmamoğlu”nun hiç mi suçu yok?İstanbul trafiği artık insanları depresyona sokuyor.Zira kent trafiğini rahatlatacak 6-7 yılda atılan tek bir doğru düzgün adım yok… Millet toplu taşımada perişan oluyor. Daha geçen gün haber merkezinden bir arkadaşımız “Artık bebekli bir aileyiz. İstanbul”da otobüse, toplu ulaşıma binmek neredeyse imkansız oldu. Biz de bütçemize göre bir araba aldık” diye anlatıyordu.Yani demem o ki İmamoğlu ne MEGABÜS”leri yaptı, ne HIZRAY”ı, üstüne kent trafiğine eklenen araçlar için yeni inşa edilen yol da yok.Özellikle İSKİ”nin iki üç sokak büyüklüğündeki aylar süren kazıları, sonrasında asfalt atmadan bırakıp gitmesi kabus gibi.Bir de tabii üstüne 6 yıldır bitmeyen ama buna rağmen metro şantiye alanı sebebiyle kapatılan, daraltılan ara yollar var. Ne diyelim kent lokantası ve kadın pedi dağıtımı ile İmamoğlu şimdilik durumu kurtardığını düşünüyor. Ama yine de biz soralım, Kuzey Marmara Otoyolu, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli gibi eserler olmasaydı. Kentin hali nice olurdu acaba. Yani demem o ki İstanbul”da artık kafalarda “Yol verilmez, alınır” anlayışı var. Şerit değiştirmek için sinyal veriyorsunuz o şeritteki araç gaza basıp arayı kapatıyor. Girmenize izin vermiyor. Taksici, minibüsçü, servis şoförü için kavşakta kaynak yapmak rutin bir hak gibi itiraz için kornaya bassanız dayak yeme, hatta öldürülme ihtimaliniz var. Orman kanunu kafası yaygınlaşıyor. Bu yüzden İstanbulluları bu hale getirenlerin de oturup biraz düşünmesinin zamanı geldi de geçiyor bile…Zira İmamoğlu”nun 565 bin adet yani yaklaşık 43 bin paket kadın pedi dağıttık diye reklam filmi paylaştığı dakikalarda Topkapı-Ulubatlı Metrosu alt geçidinde İstanbullular kanalizasyon suyunun içinde yürüyordu…SİZİ AYKIZ İLE TANIŞTIRAYIMHayat ne garip.Dilek Aykız 24 haber merkezindeki odama geldi.”Ben gidiyorum hakkınızı helal edin” dedi.Nereye diye sorduğumda şoke eden bir cevapla karşılaştım.Çünkü Polonya”ya gidiyordu.Ben şaşkın bakarken, kendisinin körling milli takımı oyuncusu olduğunu ve aynı zamanda antrenörlük yaptığını söyledi.Polonya kapısı da böylece açılmış.Şaşkınlığım daha da arttı.Nasıl yani diye sorduğumda uzun uzun anlattı.Hatırlar mısınız bilmem?2011 yılında Erzurum”da Dünya Üniversiteler arası Kış Olimpiyatları vardı. O dönem Erdoğan, kente modern tesisler kazandırmıştı.Aykız da o dönem bir çocuk ve o tesislerde körling öğrenip başarılı bir kariyer inşa etmiş. Şimdi de o kariyerle Polonya”ya gidip başka öğrenciler yetiştirecek. Nereden nereye…Bu arada adından da anlaşılacağı üzere kendisi memleket sevdalısı gençlerimizden biri ve giderken mutlaka geri geleceğini hiçbir ülkeyi kendi ülkesine değişmeyeceğini söyledi. Allah bahtını güzel etsin. Hayırla gidip, hayırla gelsin.NOEL PAZARI”NDAKİ KATLİAMSözü çok uzatmadan birkaç soru soracağım sadece….Almanya”da Noel Pazarı”na yapılan araçlı terör saldırısında can kayıpları oldu yaralananlar var.Saldırgan yakalandı, biz acaba DEAŞ terörünü yeniden hortlatma çabası mı diye düşünürken, Suudi asıllı Doktor Taleb Al AbdulMohsen adlı teröristin, 2006 yılından beri Almanya”da yaşadığı, aşırı derecede İslam karşıtı ve İsrail yanlısı paylaşımlar yaptığı ortaya çıktı.Berlin yönetiminin, İsrail”in Golan Tepeleri”ndeki işgaline tepki göstermesi; Terör Örgütü PKK/YPG için, “Türkiye”ye kuzeyde bir tehdit olması kabul edilemez, silah bırakmalı, Suriye ordusuna katılmalı” açıklamalarının etkisi var mı bilinmez!Ancak şurası kesin eğer saldırgan Siyonizm hayranı, İslam düşmanı değil de aşırı dinci bir fanatik çıksaydı.Yer yerinden oynardı…Ancak İsrail yanlısı bir fanatik çıkınca Batı yine kulağının üstüne yatıyor gibi…Ne diyelim Cumhurbaşkanı Erdoğan her zaman söylüyor.”İyi terörist kötü terörist olmaz. Terörist teröristtir”Terörist demişken küçük bir not daha, Trump”ın Türkiye”ye yönelik pozitif mesajları belli ki PKK/YPG ve Biden ekibinin canını sıkmış ve giderayak tuzak kurmaya, süreci sabote etmeye çalışıyorlar. Bakalım ne olacak?
Source: İbrahim Güneş
Marmara Denizi için müsilaj alarmı: Teknik kurul toplanıyor
Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Marmara Denizi”nde 2021″de ortaya çıkan müsilaj sonrası Bakanlıkça 22 maddelik “Marmara Denizi Eylem Planı” ve “2021-2024 Marmara Denizi Bütünleşik Stratejik Planı” hazırlandı. Bu kapsamda, Marmara”daki kirliliğinin azaltılması ve izleme çalışmalarının yürütülmesi için oluşturulan Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu, son dönemde Marmara Denizinde müsilaj oluşumuna ilişkin ihbarlar üzerine tekrar harekete geçti. Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu, alanın akademisyenleriyle Bakanlığın ilgili birimleri, Marmara Denizi”nde benzer çevresel sorunların tekrar yaşanma ihtimalini göz önünde bulundurarak, güncel durum değerlendirmesi ve atılacak adımların planlanması amacıyla toplanacak. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Yardımcısı Fatma Varank başkanlığındaki istişare toplantısı, 25 Aralık Çarşamba günü Ankara”da yapılacak. Toplantıya, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanının yanı sıra Marmara Belediyeler Birliği, Marmara Araştırma Merkezi başkanlıklarının yetkilileri, Bursa Teknik Üniversitesi, Bursa Uludağ Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Gebze Teknik Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Piri Reis Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Kocaeli Üniversitelerinden bilim kurulu üyeleri ile konuya ilişkin çalışmaları olan akademisyenler katılacak. Marmara”da 4 yılda 38 bin 545 denetim yapıldı, 268 tesis kapatıldı İstanbul”da 27 Haziran”da toplanan Müsilaj Bilim Kurulunda, atık su arıtma tesislerinin ileri biyolojik atık su arıtma tesislerine dönüştürülmesi konusunda karara varıldı. Ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile 14 Ağustos”ta bir toplantı daha yapıldı. Müsilaj Bilim Kurulu toplantısı öncesi, Marmara Denizi Havzasında bulunan diğer illerin yerel yönetimleriyle de yarın Bakanlık binasında toplantı gerçekleştirilecek. Öte yandan 2021″den bugüne Marmara Denizinde yaşanan müsilaj nedeniyle Marmara Denizine kıyısı olan Kocaeli, İstanbul, Yalova, Tekirdağ, Bursa, Balıkesir, Çanakkale”de yapılan 38 bin 545 çevre denetiminde çevre mevzuatına aykırı hareket eden bin 998 tesis ve 749 deniz aracına toplamda 1 milyar 227 milyon 363 bin 368 lira ceza uygulandı, 268 tesis de faaliyetten men edildi. Marmara Havzasında bu yıl 11 bin 314 denetim yapıldı, 727 tesise 318 milyon 715 bin lira idari ceza uygulandı, 88 tesisin faaliyeti durduruldu.
Source: Dünya Gazetesi