Son kovboy vizyonda

Son kovboy vizyonda

İngiliz The Economist dergisi, geçen hafta “Don Trump’ın Yeni Dünya Düzeni” diye bir kapak yaptı. Başlık, Baba filmindeki Don Corleone’ye göndermeydi. Kapak tasarımı ise Quentin Tarantino’nun kanın gövdeyi götürdüğü Reservoir Dogs (Rezervuar Köpekleri) film afişinin kopyasıydı.

Madem öyle ben de size bir senaryo yazayım. Filmim, Vahşi Batı’da geçiyor. Kasabanın adı Trump Town. Tozlu sokaklarında kanun işlemiyor. Kendi düzenini kurmaya çalışan şerifler, at hırsızları, demiryolu tüccarları ve gölgelerden yöneten kişiler var. Ancak herkes biliyor ki en büyük düello daha yapılmadı.

Kasabanın şerifi Trump yıllar önce denenmiş eski bir şerif. Ama yeniden seçilmiş. Göreve gelince bu kez sevmediği kim varsa ya vurmuş ya hapse tıkmış, göçmenlere ‘Adios amigos’ demiş, Meksika’ya kovmuş. Kasabaya Trump Town adını vermiş. Silahı altın kaplama, mermilerinin üzerinde “Make America Great Again” (ABD’yi Yeniden Büyük Yapacağım) yazılı. Ama orada bile işler pek yolunda gitmiyor.

Şerifin bir de yardımcısı var. Adı Vance… Kasabaya yeni gelen, kendini büyük bir kanun kaçağı sanan ama aslında sıradan bir at hırsızı… Hani bara girer girmez ana karaktere laf atan, bir şeyler söyleyen ve üç saniye içinde alnının ortasına yediği kurşunla ‘Bang!’ diye yere serilen ikinci sınıf figüran kovboylar var ya, işte o tiplerden…

Sonra Melania (Trump) var. Bu kadını, İyi, Kötü, Çirkin filminde ‘Kötü’yü canlandıran aktör Lee Van Cleef’e benzetebilirsiniz. Eskiden Trump’ın gölgesinde duran, ama aslında ipleri elinde tutan tehlikeli bir tetikçi. Soğukkanlı, acımasız ve silahını çektiğinde asla ıskalamayan biri. Kasabanın en yüksek tepesinde tüfeğini temizleyerek bekliyor. Trump’a bir zamanlar sadık olsa da artık onun sonunu getirecek kişi olduğu söyleniyor.

Tabii deli mucidi es geçmeyelim. Elon Musk, kasabaya yeni bir ulaşım sistemi getireceğini söylüyor ama henüz kimse görmedi. Elektrikli at arabaları, uçan zeplinler, Mars’a gidecek bir demiryolu… Deli mi dahi mi bilinmez ama şerifin yakın adamı…

Demiryolu demişken, bir de demiryolu kralı var. Kasabanın mal taşımacılığı tamamen Jeff Bezos’un elinde. Bir dağın tepesinde oturuyor, altınlarını sayıyor ve Amazon Nehri’nden su getirtmek için adam tutuyor.

Trump Town’un kumarhanesi ve posta teşkilatı ise Mark Zuckerberg’in elinde. Kimin kime borçlu olduğunu, kimin ne zaman öldürüleceğini en iyi o biliyor.

Bu kasabanın da kuru temizlemecisi Çinli. Adı Xi Jinping, kasabanın yarısını satın almış. Bütün tüccarlar ona borçlu ama kimse borcunu tam olarak nasıl ödeyeceğini bilmiyor. Her şeyi biliyor, her dedikoduyu duyuyor. “Gömlek temizlerim, sır saklarım.” Filmin sonunda kasadaki tapuları sayıyor.

Tabii bir de azılı haydudumuz var. Adı Putin. Buz gibi bir silahşor. Gölgesinden bile hızlı çeken, dondurucu bakışlara sahip bir tetikçi. Yul Brynner’ın ruh ikizi. Kendi başına takılıyor, kimi zaman Trump’la iş yapıyor. Onun yanında uzun süre kalan herkesin bir şekilde ortadan kaybolduğu söyleniyor.

Filmin son sahnesinde, tüm karakterin bakışları altında Putin, siyah bir at üzerinde kasabaya giriyor. Tek bir çıt bile çıkmıyor.

Sessizliği Trump bozuyor. Şerif, Zelenskiy adlı yalnız bir kovboyu, “Burada dilencilere yer yok, önce teşekkür et sonra konuş” diye bağırarak bar kapısından sokağa atıyor.

Zelenskiy paldır küldür çamura yuvarlanırken Putin’le Trump göz göze geliyor.

“Burada ne işin var, Vladimir? Kasabamın kurallarını mı öğrenmeye geldin?”

Putin soğukkanlı cevap verir:

“Kuralları ben koymam ama her zaman kazananı bilirim.”

Trump hırlayarak elini silahına atar, ancak Putin ondan daha hızlıdır.

Trump’ın silahı kılıfından bile çıkmadan, Putin tetiği çekmiştir. Şerif, göğsüne yediği tek kurşunla geriye doğru sendeleyerek yere yığılır. Trump Town’un sahibi artık bellidir.

Putin, silahını kılıfına koyar, atına döner ve kasabanın çıkışına doğru ilerler. Herkes sessizdir.

Xi Jinping kasabanın kasasına yönelir, masanın üzerindeki tapuları düzenleyerek mırıldanır:

“Tam zamanında.”

Source: Güney Öztürk