Yaz geldi, dolandırıcılar harekete geçti! Uzmandan uyarı: Tatil planında buna dikkat edin!
Yaz mevsiminin gelmesiyle, dolandırıcıların radarından bu kez tatil planı yapanı yapanlar yer almaya başladı. İnternet siteleri ve uygulamalar üzerinden dolandırıcılık olayları her geçen gün artıyor. Sosyal medya platformları ile para kazancı sağlamak isteyen dolandırıcılar, ‘ucuz tatil fırsatı, uygun kaparo ödeme fırsatıyla kaçırmayın” paylaşımları ile vatandaşların ilgisini çekmeye çalışıyor. Uzmanlar, alışveriş yapılmak istenen internet sitelerinin dikkatli şekilde incelenmesi gerektiğinin altını çiziyor.SİHİRLİ KELİME: UCUZ TATİLDolandırıcıların sosyal medyada vermiş oldukları reklamlarla halka ulaştıklarını anlatan avukat Asiye Tuğçe Çakır, “Bu reklamda etkileyen kelime tabii ki ‘ucuz tatil” kelimesi. Genelde de vatandaşlar arama motorlarına ucuz tatil yazdıkları için bu şekilde vatandaşların önüne daha çok çıkıyorlar. Sponsorlu reklamlar aracılığı ile de tabii ki halkla buluşma oranları yükseliyor. Artık devrin teknoloji çağı olması nedeniyle seyahat acentalarıyla yüz yüze görüşme yüzdesi azaldı. Bu nedenle sosyal medyadan ve arama motorlarına yazdığımız kelimelerden vatandaşlarla artık daha kolay buluşuyorlar” dedi.”SİTELER BAKANLIK SİTESİNDEN KONTROL EDİLMELİ”Vatandaşlara tavsiyelerde bulunan Çakır, turizm tesisinin Kültür ve Turizm Bakanlığı”ndan belgeli olup olmadığının, turizm tesislerin kaç yıldız sahibi olduğunun, seyahat acentalarına ilişkin bilgilerin kontrol edilebileceğini belirterek şu şekilde konuştu: “Vatandaşlar URL web adreslerini, diğer bir ifadeyle HTTPS ile başlayan ibareyi kesinlikle kontrol etmeliler. Artık Kültür ve Turizm Bakanlığının sitesinden de güvenilirliğini kontrol edebiliyorlar. Aynı zamanda Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği sitesinden de kontrol sağlamak mümkün. Bu sitelere önümüze reklam olarak çıkan veya arama motorunda kendi yazmamız ile karşılaştığımız sitelerin web sitelerinin linkini yazmamız halinde güvenilir olup olmadıklarını da kontrol edebiliyoruz”ÖDEMELER NASIL YAPILMALI?Ödeme noktasına değinen Çakır, “Bir diğer önemli husus ise eticaret.gov.tr adresinden de nereden alışveriş yaptılar ise oranın linkini yine tıklayarak güvenilir bir site olup olmadığını kontrol edebiliyorlar. Buradan da bu sitenin ticari olarak devamlılığı var mı bunu kontrol ediyorlar. Bizim vatandaşlara tavsiyemiz alışveriş yapmaları halinde genelde ön ödeme, kapora isterler. Böyle bir ödeme yapmalarını kesinlikle tasvip etmiyoruz. Çünkü ‘ne kadar güveniyorum” deseniz bile artık halk kendi hayat akışından dolayı zaman kısıtlamasından dolayı ‘aman bir an önce tatilimi, rezervasyonumu yapayım” deyip bu tuzaklara düşebiliyor. Olabildiğince otele girişiniz öncesinde veya tatilinizden sonra ödeme yaparsanız daha garanti olacaktır. Eğer bir ödeme yaparsanız ve dolandırıldığınızı anlarsanız en yakın karakola veya en yakın adliyede savcılığa bir başvuru ile hesaba göndermiş olduğunuz paranın blokesini talep edebilirsiniz” diye konuştu.Uzakdoğu”dan kargo tuzağı… Dikkat! Bir tıkla bilgileri alıyorlar
Source: Şule Altınel
The Last of Us’tan Andor’a: 2025’te neyi izledik, neyi konuştuk?
Çok konuşulan mini diziler, büyük bütçeli projeler ve dahası… İşte 2025’ün ilk yarısında, dijital platformlarda öne çıkan diziler… ADOLESCENSE / NETFLIX Netflix’te yayınladığı anda, büyük bir çıkış yakalayan ve yılın en çok konuşulan dizilerinden biri haline gelen Adolescence’ın başarısının altında, sanatsal ve teknik açıdan kusursuz bir biçem, nefes kesici performanslar, hikayesini gerçek zamanlı bir plan-sekans tercihiyle olayın şahidi kılan yapı gibi pek çok unsur var. Ancak temelde, bugüne dek pek çok kişinin duymadığı, internetin “karanlık yüzüne” ilişkin kavramları tartışması yer alıyor: makroda akran zorbalığı, sosyal medyanın körüklediği nefret, kırılgan erkeklik, çevrimiçi kadın düşmanlığı gibi meseleleri; mikroda ise bunlara sebebiyet veren incel hareketi, manosfer akımı ve bunun öncülerinin genç kuşaklar üzerindeki zehirli etkilerini, dört bölümlük nefes kesici bir hikâyede masaya yatırıyor. Tartışmasız, yılın bu ana dek en iyi dizisi. SEVERANCE / APPLE TV+ Apple TV+’ın ödüllü dizisi Severance, üç yıllık bekleyişe değdiğini kanıtlayan bir ikinci sezonla karşıladı seyircisini. İlk sezonda Lumon şirketinde çalışanları, şirketin sistemini, kurallarını ve bu dünyayı bize tanıtan dizi, ikinci sezonda artık bu gizemli dünyanın kapılarını aralamaya başladı. Nitekim artık tümüyle o bembeyaz koridorların dehlizlerine, karakterlerinin derinliklerine götüren anlatı, bu sezon nispeten daha belirgin görünen gerçek dünya ve gerçeküstü dünya arasındaki sınırları daha da silikleştiren bir hamlede bulunarak çekirdek temasını açıkladı: içsel ve dışsalların aynı kişiler olmadığı fikri artık öykünün ana arteri haline geldi. Unutma, bellek, kayıp, aşk, doğum-ölüm sarmalında birbirine örülen iplikler, bu kez tümüyle içsel-dışsal arasındaki ortak noktalar, ayrımlar, çatışmalar ve benliğin bunu ne denli yönetebildiği üzerine kuruldu. İlkin, salt Mark S.’in özelinde başlayan iki kişiliği bütünleştirme/bütünleştirememe durumu, olay örgüsü ilerledikçe bütün karakterlere sirayet etti. Her bir kahraman, kendi yolculuklarında dışsalları ve içselleriyle düştükleri benlik çatışmasından en az yarayla sıyrılmaya çalışırken dizi, Adam Scott’ın iki ayrı ruhu yorumlayan performansı ve tek başına bir film olabilecek kadar akıl almaz finaliyle sezonu noktaladı. ANDOR / DİSNEY+ Çekirdek mitolojiden miras aldığı kahramanın yolculuğu anlatısıyla, seyircisini Star Wars evreninin hiç bilmediğimiz yerlerine götüren ve tanımadığımız insanları ile onların ritüelleriyle tanıştıran Andor, ikinci ve final sezonuyla bu kadim mitos için adeta “yeni bir umut”a dönüştü. Star Wars kronolojisinde A New Hope’u (1977) önceleyen Rogue One’ın (2016) öncül hikayesi ilk sezondan bu yana, Cassian Andor’un (Diego Luna) bir tür anti-kahramandan, kahramana evrilen serüvenini anlatırken, görkemli savaşlardan, ışın kılıçlarından ve havalı Jedi şövalyelerinden bambaşka bir yöne götürdü bizi: Star Wars’un özünü oluşturan arketiplerle buluşturdu, isyanın ve devrimin ele geçirdiği ruhlarla bütünleştirdi. Star Wars mitolojisi her zaman siyasi temelleri güçlü bir öykülemeydi ancak bu zemini oluşturan “tini”, Andor ete kemiğe büründürdü. Sırtını nostaljik anlara yaslamaksızın, Star Wars kanonuyla bu denli uyumlu olabilen ve hatta onu bu denli zenginleştirebilen ender yan ürünlerden biri Andor. Ve iki sezonluk destansı anlatının sonunda, bu evrenin en unutulmaz parçalarından biri haline geldi. THE WHITE LOTUS / MAX Zengin bir grup Amerikalı, lüks bir tatil beldesi, konumlandığı ülkenin dokusuyla uyumlu temalar, kişisel arayışlar, hesaplaşmalar ve her sezonun “gözdesi” bir cinayet. The White Lotus’un Tayland serüveni bir kez daha, “sıradanlıklarıyla” sıra dışı kıldığı karakterlerini, yaratıcısı Mike White’ın acımasız kader anlayışıyla yazgılarına ulaştırdı. Her sezonda olduğu gibi, bir hafta sürecek macerasını su üstünde yüzen cesetlerle başlatan ve esrarını da yine bu cesetlerle su üstüne çıkaran The White Lotus’un yeni öyküsü, bu kez uçsuz bucaksız güzelliklerin yer aldığı Tayland’a konumlandırdı hikayesini. Ana temasını Batı’nın ve Batılıların Doğu’ya, inanç sistemine bakışına yönelik şekillendiren bu satirle bezeli antoloji serisi, üçüncü sezonda salt sınıfsal ayrımlara dokundurmalarla sınırlı kalmadı; politik farklılıklar da yavaş yavaş öyküye köklenmeye başladı. Ve böylelikle birbirine düğümlenen eğlenceli olay örgülerinin yanı sıra zengin bir karakter portresi geçidi sunan dizi, bu sezon da bizi yepyeni, sahteliğiyle gerçek, yozlaşmışlığıyla inandırıcı kahramanlarla tanıştırmayı başardı. THE STUDIO / APPLE TV+ Hollywood tarihi, kendisine yönelik hiciv hikayeleriyle dolu ancak pek azı, ışıltılı cameolarla bezeli bir kadro ile garipliklerle dolu bir mizahi damarı bir arada sunuyor: Apple TV+’ta yayınlanan The Studio, yaratıcıları Seth Rogen ile Evan Goldberg’in gerçek deneyimlerinden yola çıkarak yazdıkları ve yönettikleri, kelimenin tam anlamıyla fantastik bir anlatı. Aleladelik ve aptallık arasındaki ince çizgilerle örülü portresiyle başrolde yer alan Matt’in (Seth Rogen) çalıştığı stüdyodaki terfisiyle başlayan dizi, kahramanının Oscar ödüllü yaratıcı yönetmenler ile gişe rekorları kıran filmleri birleştirme arzusunun getirdiği bir dizi felaketi esas alıyor. İlk iki bölümüyle yalnızca dizinin değil, bu türden hiciv hikayelerinin de en iyi bölümlerinden birini ortaya koyan The Studio, uzun ve kesintisiz çekimleri ile karakterleri takip etme biçimimizle hem dizinin içine bulunduğu karmaşa ve kaosu iliklerimize hissetmemize hem de Matt’in düştüğü kuyuda kapana kapılma hissini birlikte yaşamamıza olanak tanıyor. Bir sinema tutkunu olarak Hollywood’u çok az bilseniz dahi, bu gösterişli çılgınlığa sonuna dek ortak olmak isteyeceksiniz. THE BETTER SISTER / PRIME VIDEO İlk bakışta biri, kariyerinde ve ev hayatında başarılı bir portre çizen, diğeri ise uyuşturucu bağımlısı ve alkolik olan birbirinin zıttı iki kardeşin, Chloe (Jessica Biel) ve Nicky (Elizabeth Banks) isimli iki kadının öyküsünü anlatan The Better Sister, bir ölüm sebebiyle yıllar sonra bir araya gelmeleri ve bu süreci birlikte yönetmek zorunda kalmalarıyla başlıyor. Ancak hikâye ilerledikçe, içine düştükleri dava, mahkeme ve soruşturma girdabında geçmiş deşildikçe, dizinin katmanları birer birer açığa çıkıyor ve her bir karakterin dönüşümü, öyküsünün göz kamaştırıcı derinliğiyle birlikte gerçekleşiyor. Bildiğimiz, inandığımız her şey, karakterlerin öğrendikleriyle erozyona uğrarken, her bir karakter portresi de bu felaketten nasibini alıyor. Aile, kız kardeşlik, ebeveynlik gibi kavramları titizlikle ele alan The Better Sister, seyircisinin ilgisini sonuna dek üzerinde tutmayı başaran gizemiyle de etkileyici bir öykü. THE LAST OF US / MAX Gerçek bir salgının son demlerinde yayınlandığı 2023 yılında, salt kıyamet sonrası anlatılara yeni bir soluk getirmekle kalmayan, iki yıl sonra gelen yeni sezonuna damga vuran ikonik veda sahneleriyle de The Last of Us, bu yılın en unutulmaz anlarını ekrana taşımayı başardı. Joel’in (Pedro Pascal) vedası, Ellie’nin (Bella Ramsey) ahlaki dönüşüm ve kırılmaları, birey ve topluluk ile baba ve kız ekseninde yaratılan çatışmaların beslediği damarlarla birlikte bu sezonu artık tümüyle Ellie’nin yolculuğu ve dolayısıyla bir intikam öyküsüne dönüştürdü. Öte yandan öç ile yoğrulan bu maya oluşturduğu hamura başka malzemeler de ekledi: Korkunç bir salgının ortasında, kimin haklı, neyin doğru olduğunun belirsizleştiği, ahlaki sınırların yok olduğu bir dünyada hayatta kalmanın değil, devam etmenin zor olduğunu öğrenen ana karakterinin yolculuğuyla birlikte The Last of Us, inşa ettiği göz kamaştırıcı evren ile detaylı karakter portreleriyle son yılların en çarpıcı dramalarından birine dönüştü. APPLE CIDER VINEGAR / NETFLIX Netflix’te yayınlanan ve sosyal medya ile yarattığı fenomenlerin gerçek hallerine kelimenin tam anlamıyla bir spot ışığı tutan Apple Cider Vinegar, milyonlarca takipçisi olan bir fenomenin gerçek yaşam öyküsünden yola çıkıyor. İddia ettiğinden farklı olarak bedensel değil ancak “zihinsel” olarak kesinlikle hastalıklı bir ruh haline sahip bir karakterin, başlangıçta dikkat çekebilmek için söylediği yalanların ortaya çıkma sürecini ve bunun yarattığı gerilimi merkezine alıyor. Dizide, bu sezon Last Of Us’ta da izlediğimiz Kaitlyn Dever’ın, Belle Gibson portrelemesi o denli güçlü, öylesine harikalar yaratıyor ki hikâyeden gözünü almanız imkansızlaşıyor. Günümüz sosyal medya kurallarına ve fenomenlerine yönelik yergi dolu bir öykü bu ve Belle gibi pek çok kişinin var olduğu gerçeğini de yüzümüze çarpıyor. YOUR FRIENDS & NEIGBORS / APPLE TV+ Apple TV+’ın, bu yıl ardı ardına gelen nefis içeriklerinden biri de başrolünde MadMen’in yıldızı Jon Hamm’in nefes kesici bir yorumuyla büyülediği Your Friends & Neigbors dizisi… Zengin bir yatırım fonu yöneticisinin, önce evliliğini ardından da işini kaybetmesiyle başlayan felaketler dizisinin, beklenmedik bir karakter dönüşümüyle daha büyük felaketlere evrilmesini anlatan dizi, anlatıyı tek başına sırtlayan Andrew Cooper’ın görkemli üstünlüğüne rağmen, her bir karakterine zaman ve alan tanıyarak hikayesini daha da derinleştiriyor. Your Friends & Neigbors, hiç beklenmedik kayıplar, kayıpların yarattığı korkusuzluk, korkusuzluğun getirdiği vazgeçiş ve kırmızı çizgiyi geçtikten sonra gelen çarpıcı dönüşümün öyküsü… Jon Hamm’in, bu umutsuzlukla umut arasındaki silik çizgide yürüyen karakterinden gözünüzü alamayacaksınız. MOBLAND / TOD Londra’da, her ikisi de yer altı suç dünyasını kontrol eden iki büyük ailenin arasındaki savaşla başlayan MobLand, arabulucu görevini üstlenmek zorunda kalan Harry da Souza (Tom Hardy) isimli bir “iş bitiricinin” öyküsünden yola çıkıyor. Harrigan ailesi için çalışan ancak aile üyelerinin savaşa, şiddete meyli sebebiyle durumu toparlama görevi ona düşen Harry’nin hem kendi ailesini hem de diğer iki aileyi bir arada ve “tek parça” halinde tutma girişimi, nefes kesici ve çoğunlukla şiddet yüklü bir anlatıyı da beraberinde getiriyor. MobLand bu haliyle klasik bir suç öyküsü gibi görünse de Tom Hardy’nin tüm öyküyü sürükleyen karakteri, Harrigan ile Stevenson isimli ailelerin her biri birbirinden “ilginç” karakterleri ve bilhassa Pierce Brosnan ve Helen Mirren çiftinin “delilikleri” için izlenmeye değer! Başak Bıçak – basakbicak@gmail.com
Source: Başak Bıçak