2024 emeklileri kazançlı çıktı
Emekli aylığı, kişinin çalışma hayatı boyunca Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) bildirilen prime esas kazancı (brüt ücreti) ve çalışma gün sayısına göre belirleniyor. Prime esas kazançların emekli olunan tarihteki değeri her yıl için belirlenen güncelleme katsayısı ile hesaplanıyor. Güncelleme katsayısı tüketici fiyat endeksindeki (TÜFE) yıllık artışın yüzde 100’ü ile gayri safi yurtiçi hasıladaki (GSYH) yıllık gelişme hızının yüzde 30’unun toplamından oluşuyor. SORULARINIZ İÇİN: akivanc@haberturk.com İlk defa emekli aylığı bağlanırken emeklilik dilekçesinin ne zaman verileceği normalde çok önemli değildir. Ancak, güncelleme katsayısı ile o yıl SSK ve BAĞ-KUR emekli aylıklarına yapılan artışlar arasındaki farkın yüksek olduğu yıllarda emeklilik dilekçesinin ne zaman verileceği önem taşır. İşte 2024 yılı öyle bir yıldı. Emeklilik dilekçesinin ne zaman verilmesinin daha avantajlı olduğunu yıllardan beri takip ediyorum. Önemli fark ortaya çıkınca okurlarımızı uyarıyorum. Dilekçenin aralıkta mı ocak ayında mı verilmesinin avantajlı olacağı genellikle kasım ayı enflasyon verileri belli olduktan sonra ortaya çıkar. Bazen kasım enflasyonu bile yetersiz kalır. Örneğin 2021 yılında kasım ayı enflasyonu açıklandığında dilekçeyi 2021 yılında vermek avantajlı görünüyordu. Ancak aralık ayında bir aylık enflasyon yüzde 13,58 oranında açıklanınca dilekçeyi 2022 yılında verenler daha avantajlı oldu. 2024 yılında ise durum farklı idi. SSK ve BAĞ-KUR emekli aylıklarına ocak ayında yüzde 49,25 oranında, temmuz ayında da yüzde 24,73 oranında zam yapılmıştı. Dezenflasyon programı uygulanıyordu ve enflasyon düşüş eğiliminde idi. Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 36 seviyesinde idi. ALTI AY ÖNCEDEN UYARDIK Temmuz ayı maaş zammının açıklanmasının ardından o tarihte eldeki verilerden hareketle 2024 yılında emekli olanlara 2025 yılında emekli olanlara göre en az yüzde 30 oranında daha yüksek emekli aylığı bağlanacağını öngörerek altı ay öncesinden itibaren okurlarımızı uyarmaya başladık. İlk 10’u temmuz ve ağustos ayında olmak üzere yıl sonuna kadar 21 yazı kaleme aldık. Habertürk TV’de ilk gün Hülya Hökenek, izleyen tarihlerde Serap Belet, Mesut Yar, Esra Toptaş ve Ayşe Süberker, Youtube kanalında Helin Genç ile konuştuk. Haberturk.com Genel Yayın Yönetmeni Yavuz Barlas ile Sena Alkan Para Gündem programında her fırsatta konuştular. Habertürk TV ve Show TV Haber, bültenlerinde gündeme getirdiler. Konuyu kamuoyuna mal ederek herkesin haberdar olmasını sağladık. Bunun iki faydası oldu. Emekliliğe hak kazanmış ama çalışmaya devam etmekte olan yaklaşık 300 bin kişinin emeklilik kararını gözden geçirmesine, aylar öncesinden emeklilik planı konusunda tedbir almasına vesile olduk. İkincisi de henüz emekliliğe hak kazanmamış milyonlarca kişinin emekli aylığındaki düşüş konusunda farkındalık yarattık. 2024 EMEKLİLERİNİN AVANTAJI NE KADAR OLACAK? Emeklilik dilekçesini 2024 yılında verenler ile 2025 yılında verenler arasındaki emekli aylığı farkı artık büyük ölçüde netleşti. Türkiye İstatistik Kurumu 2024 yılı TÜFE artışını yüzde 44,38 olarak açıkladı. 2024 yılı GSYH artışı da yüzde 3,5 olarak bekleniyor. Buna göre, 2024 yılı güncelleme katsayısı 1,4553 olacak. Yani dilekçeyi 2024 yılında verenlerin prime esas kazançları geçen yıl emekli aylıklarına yapılan yüzde 86,16 oranındaki zamma göre artırılırken, dilekçeyi 2025 yılında verenlerinki sadece yüzde 45,53 oranında artırılacak. Bu da e-Devlet’te görünen emekli aylığı yaklaşık 20 bin lira dolayında olan kişiler açısından yüzde 30, emekli aylığı 30 bin lira ve üzerinde olanlar açısından ise yüzde 31 oranında fark anlamına geliyor. Dilekçeyi 2024 yılında verenler bu oranlarda avantaj elde edecekler. Bu fark, ömür boyu alacakları emekli aylıklarına yansıyacağı için önem taşıyor. EMEKLİ AYLIĞI FARKI NASIL HESAPLANACAK? Emeklilik dilekçesini 31 Aralık 2024 tarihinde verenler e-Devlet’te görünen emekli aylığını ocak ayında yapılan zamla birlikte alacaklar. Örneğin, aralık ayında e-Devlet’te emekli aylığı 30.000 TL görünen kişi 31 Aralık 2024 tarihinde dilekçe verdi ise bu tutara yüzde 15,75 oranındaki ocak ayı emekli aylığı zammı yansıtılarak 34.725 TL aylık bağlanacak. Aynı kişi dilekçeyi 1 Ocak 2025 tarihinde vermek zorunda kalırsa emekli aylığı önce 22.727 TL’ye düşecek. Bu tutara ocak ayındaki yüzde 15,75’lik zam uygulandığında 26.307 TL’ye çıkacak. Şubat ayında GSYH verileri açıklandığında yüzde 3,5 çıkarsa nisan ayından itibaren 26.510 TL olacak. Emekliliğe henüz hak kazanmamış olan kişilerin e-Devlet’te görünen emekli aylığı da aynı şekilde azalacak. Bir yanda 34.725 TL almak var, diğer yanda ise 26.510 TL. İkisi arasında yüzde 31 oranında fark bulunuyor. 31 Aralık 2024 tarihinde emekli olan kişi 1 Ocak 2025 tarihinde emekli olan kişiye göre 8.215 TL daha fazla aylık alacak. Emekli aylıklarına zam geldikçe bu fark tutar olarak her 6 ayda bir daha da artacak. KAMU ÇALIŞANLARI İÇİN SON TARİH 14 OCAK 2025 Özel sektörde çalışan işçiler (SSK) ile BAĞ-KUR’lular açısından 2024 yılı avantajından yararlanma süresi 31 Aralık 2024 tarihinde doldu. Kamuda çalışan ve maaşlarını ayın 15’inde alan işçiler ile ilk defa kamu görevlisi olarak 15 Ekim 2008 tarihinden sonra çalışmaya başlayan 4/c’liler 14 Ocak 2025 tarihine kadar emeklilik dilekçesi verdiklerinde 2024 yılı emeklisi sayılacaklar ve yüzde 30 – 31 oranındaki avantajdan yararlanacaklar. Kamu işçileri ocak ayını beklemekle kıdem tazminatı tavanındaki artıştan da yararlanarak, daha yüksek kıdem tazminatı alma hakkına kavuşacaklar. Memuriyete 14 Ekim 2008 ve öncesinde başlamış olup 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununa tabi olanlar emekli aylığında ortaya çıkan bu farktan hiçbir şekilde etkilenmeyecekler. 5434 Sayılı Kanuna tabi olanların emekli aylıkları memur maaş katsayısı ve göstergeye göre bağlandığından onlarda güncelleme katsayısı uygulanmamaktadır. EN ÇOK ONLAR MAĞDUR OLACAK Emekliliğe hak kazanmış kişiler kendi hesaplarını da yaparak emeklilik dilekçesini vererek ortaya çıkan farktan kurtuldular. Ancak, emeklilik koşullarını henüz yerine getirememiş olup 2025 veya 2026 yılında yerine getirdikten sonra emekli olmayı planlayanlar ortaya çıkan bu farktan ömür boyu etkilenecekler. Çalışmaya devam etme imkânı olanların emekli aylığını tekrar 2024 yılındaki seviyeye getirebilmeleri için yaklaşık 5-6 yıl çalışmaları gerekecek.
Source: Habertürk
Sosyal medya deneyi Mert”i öldürdü! Aile Bakanlığı”ndan açıklama!
İzmir in Bornova ilçesi Yıldırım Beyazıt Mahallesi’nde, 17 Aralık ta, edinilen bilgiye göre, evde tek başına olduğu öğrenilen 11 yaşındaki Mert Yetiştiren, iddiaya göre bir sosyal medya uygulamasındaki kolonya yakma akımı videolarını izleyerek deney yaptı. KOLONYA DÖKÜP ÜZERİNİ YAKTI AA ve İHA daki habere göre üzerine kolonya döken ve çakmakla ateşe veren küçük çocuk daha sonra alevleri söndüremedi ve vücudunda yanıklar meydana geldi. AİLESİ HASTANEYE KALDIRDI Zor çabalarla ateşleri söndüren çocuk daha sonra durumu telefonla ailesine bildirdi. Eve gelen anne daha sonra Mert Yetiştiren’i hastaneye kaldırdı. 17 GÜN SONRA HAYATINI KAYBETTİ Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Cerrahi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi altına alınan Mert Yetiştiren, burada yapılan tüm müdahalelere rağmen 17 gün sonra kurtarılamayarak hayatını kaybetti. AİLE BAKANLIĞI NDAN AÇIKLAMA Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, İzmir de, bir sosyal medya uygulaması için video çekmek istediği esnada üzerine kolonya döküp kendisini ateşe veren ve tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Mert Yetiştiren e ilişkin açıklamada bulundu. SOSYAL MEDYA DÜZENLEMESİ GEREKLİDİR Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: Bir süredir hastanede tedavisi devam eden Mert Yetiştiren, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetmiştir. Çocuğumuzun vefatı hepimizi derinden yaralamış olup, başta ailesi olmak üzere tüm yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Sosyal medyadaki zararlı içerik ve akımlar çocuklarımızın canına mal olacak düzeyde onları etkiliyor. Bu acı olay bir kez daha sosyal medya düzenlemesinin ne denli büyük bir ihtiyaç olduğunu hepimize göstermiştir. ÇOCUKLARIMIZI ZARARLI İÇERİKLERDEN KORUMALIYIZ Bakanlık olarak çocuklarımızı bu zararlı içerik ve akımlardan korumak için çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz. Bir kez daha çocuğumuza Allah tan rahmet, kederli ailesine başsağlığı diliyoruz.
Source: Habertürk
SGK uzmanı Cem Kılıç”tan yemek kartlarıyla ilgili dikkat çeken yazı
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), yemek yardımlarına ilişkin yeni bir genelge yayımladı. Danıştay kararıyla uyumlu olan bu genelge, işyerleri için uzun süredir beklenen önemli bir konuyu karara bağladı. Ancak bazı teknik ifadelerin farklı şekillerde yorumlanması, işverenler arasında gereksiz bir tedirginlik yarattı. Cem Kılıç’a göre, en çok tartışılan konu, yemek kartlarının marketlerde kullanılabilirliği oldu. Bu durum, modern iş dünyasının ihtiyaçlarına uygun olmayan bir tartışma olarak nitelendirildi. “Yemek kartlarının kullanımı açık ve net” Tartışmaları Milliyet”teki yazısında değerlendiren Cem Kılıç, genelgedeki ifadelerin aslında çok net olduğunu belirtti: “Yemek kartlarına yüklenen tutarlar, nakit ya da nakit yerine geçecek şekilde başka amaçlarla kullanılmazsa prime esas kazanca dahil edilmeyecek.” Bu ifadede geçen “başka amaçlarla kullanma” ifadesinin anlamı ise şunları içeriyor: Kartlardaki bakiyelerin bankamatiklerden nakit olarak çekilmesi, Elektronik eşya, akaryakıt veya telefon gibi ürünlerin satın alınması.Mevcut kullanım alanlarıyla yemek kartlarının, nakit yerine geçen bir ödeme aracı olmadığı net bir şekilde anlaşılıyor. Marketlerde kullanım yasak mı? Cem Kılıç, yemek kartlarının marketlerde kullanılmasının ayni yardım niteliğini değiştirmediğini vurguladı. Marketlerden yemek temin etmek, çalışanların günlük yaşamına kolaylık sağlıyor. Özellikle uzaktan çalışanlar veya yemek yardımını farklı ihtiyaçlar için kullanmak isteyenler açısından bu kullanım şekli modern iş dünyasının bir gerçeği olarak görülüyor. İşverenler ve çalışanlar nasıl etkileniyor? Kılıç’a göre, tartışmaların odak noktası yemek yardımlarının tekel ürünleri, elektronik eşya ve akaryakıt gibi ilgisiz alanlarda kullanılmasını sınırlamak olmalı. Geçmişte bu tür yanlış kullanımlardan rahatsızlık duyan SGK, yeni düzenlemeyle bu tür kullanımları engellemeyi hedefliyor. Ancak çalışanların marketlerden yemek temin etmesi gibi doğal ve zararsız uygulamaların yasaklanması mantıklı bir çözüm değil. SGK’nın yaklaşımı modern mi? Cem Kılıç, SGK’nın yasaklayıcı bir tutuma sahip olmadığını, aksine mevzuatı güncel ihtiyaçlara uygun şekilde yorumladığını belirtti. Ancak mevzuattaki bazı teknik ifadelerin geniş mi yoksa dar anlamda mı yorumlanacağına dair tartışmalar, konuyu karmaşık hale getiriyor. Cem Kılıç, yemek yardımı genelgesindeki teknik ifadelerin yanlış anlaşılmasının işveren ve çalışanları gereksiz yere tedirgin ettiğini belirtiyor. SGK’nın amacı, yemek yardımlarını yalnızca amacına uygun şekilde kullanılmasını sağlamak. Tartışmaların temel amacı da bu çerçevede ele alınmalı.
Source: Internet Haber
Giderayak yapacağını yaptı! Türkiye”yi karıştıran isme madalya
Beyaz Saray”a veda etmeye hazırlanan ABD Başkanı Joe Biden, 19 kişiye ülkede verilen en yüksek sivil nişan olan “Başkanlık Özgürlük Madalyası”nı taktı. Biden”ın başkan olarak son kez katıldığı madalya töreninde, spor, sanat, müzik ve sinema dünyası gibi kadar farklı alanlardan nişana layık görülen 19 kişi onurlandırıldı.”DERİN İZ BIRAKTINIZ”Törende madalyaları takdim eden Biden, “Hep birlikte ülkemiz üzerinde inanılmaz güzel bir iz bıraktınız” dedi. Beyaz Saray”dan yapılan açıklamada da, “milyarder hayırsever ve Demokratların mega bağışçısı George Soros”un dünya çapında demokrasiyi, insan haklarını, eğitimi ve sosyal adaleti güçlendiren örgütleri ve projeleri desteklediği” için madalyaya layık görüldüğü belirtildi.LİSTEDE MESSİ DE VARÖdül alan diğer isimler de şöyle: Eski ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Yahudi asıllı George Soros adına oğlu Alex Soros, sinema dünyasından Michael J. Fox, Denzel Washington, futbolcu Lionel Messi, basketbolcu Magic Johnson, U2″nun solisti Bono, Dünya Merkez Mutfağı Direktörü Jose Andres, ünlü moda yazarı Anna Wintour, eski Savunma Bakan Yardımcısı Ashton Baldwin Carter adına eşi Stephanie Carter, Quark”ın kurucusu Tim Gill, İngiliz antropolog Jane Goodall, eski ABD Adalet Bakanı Robert F. Kennedy adına kızı Kathleen Kennedy, moda devi Ralph Lauren, fen dersleri programcısı Bill Nye, ABD”deki ırkçılıkla mücadele eden Fannie Lou Hamer adına Doris Hamer Richardson, eski ABD Kentsel Kalkınma Bakanı George W. Romney adına Mitt Romney, Carlyle Group”un kurucusu yatırımcı David Rubenstein ve Amerikan Film Enstitüsü”nün kurucusu George Stevens Jr.Biden, Soros”un madalyasını oğlu Alex Soros”a taktim ettiKALKIŞMALARIN “KARANLIK İSMİ”Akşam Gazetesi”nin haberine göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı”nca hazırlanan 657 sayfalık Gezi Parkı iddianamesinde, eski Doğu bloku ve Arap ülkelerinde yaşanan halk ayaklanmalarında uluslararası finans spekülatörü olarak tanınan George Soros”un önemli bir aktör olduğu anlatılmıştı. Soros”un bu ülkelerde yaşanan devrim süreçlerine çok büyük finansal destek sağladığı anlatılmıştı. George SorosGeorge Soros”un Ortadoğu ve Baltık ülkelerinde gerçekleşen “özgürlükçü hareket” olarak kendilerince nitelenen halk hareketlerinde finans desteği sağladığı ve Soros”un kurduğu Açık Toplum Enstitüleri”ne bağlı Otpor adlı kuruluşun başkanı İvan Maroviç”in Gezi olaylarından önce Türkiye”ye gelip gittiği bilgisine de iddianamede yer verilmişti.Başkan Erdoğan”ın yanı sıra Macaristan Başbakanı Viktor Orban ve ABD”nin seçilmiş başkanı Donald Trump ile birlikte Rusya, Polonya ve İngiltere”de birçok lider, kitlesel kalkışmaların arkasında Soros”un olduğuna dikkati çekmişti. Yahudi asıllı ABD”li olan Soros, George Floyd cinayetinin ardından ABD”de patlak veren ırkçılık karşıtı protestoları örgütlemekle suçlanmıştı.EN YÜKSEK SİVİL MADALYABaşkanlık Özgürlük Madalyası (Presidential Medal of Freedom), Amerika Birleşik Devletleri”nin en yüksek sivil ödülü sayılıyor. Bu madalya, “Amerikan toplumuna önemli katkılarından dolayı” bireylere, gruplara veya organizasyonlara veriliyor.”KARANLIKLAR EFENDİSİ”NE BENZETTİSosyal medya platformu X”in sahibi Elon Musk, Biden”ın madalya verdiği Soros”u Star Wars”taki “Karanlıklar Efendisi Darth Sidious”a benzetti. Musk üstüne de, “George Soros burada oldukça iyi görünüyor. Işıklandırmadan olsa gerek” yazdı.Suriye”de kalmak için kanlı plan! “Oyunu Türkiye bozacak”ABD”den soykırıma yeni destekABD”nin yerini Türkiye aldı
Source: Www.star.com.tr
Başkent Ankara”da “İnsanlık ölmüş” dedirten görüntü
Türkiye”nin en önemli sorunlarından biri hiç kuşkusuz ki başıboş köpekler… Bunun son örneğini Ankara”da kaydedilen görüntülerle bir kez daha gördük. Cep telefonu kamerasıyla çekilen görüntülerde bir vatandaş yolda yürürken başı köpek sürüsünün saldırısına uğruyor. O esnada vatandaş kendi çabasıyla saldırıya karşı koymaya çalışırken, yoldan araçlarıyla geçenlerin duyarsızlığı pes dedirtti. Görüntüyü izleyenler “İnsanlık ölmüş” demekten kendini alamadı.
Source: Haberler
“Hayalim sevişirken ölmek” demişti! Bennu Gerede gelen tepkilere yanıt verdi
2013 yılında katıldığı Survivor yarışmasıyla adından söz ettiren ve uzun zamandır Amerika’da yaşayan Bennu Gerede, uzun süredir gözlerden uzak bir hayat sürdürüyor. Ünlü fotoğrafçı ve oyuncu Bennu Gerede, geçtiğimiz günlerde Youtube”da konuk olduğu bir programda dikkat çeken açıklamalarda bulunmuştu. “Hayalim sevişirken ölmek” Katıldığı bir programda; “Mutsuz, gergin, sinirli bir kadın gördüğüm zaman, “Bunun sevişmesi gerekiyor” diye düşünüyorum. Hayalim sevişirken ölmek. Yanlış anlaşılmasın, seks hastası değilim. Sarılmak ve cinsel ilişkiye girmek, şiddeti ortadan kaldırır. Benim her zaman cinsel hayatım çok iyi oldu ve oluyor.””Türk toplumu buna hazır değilmiş” Bennu Gerede; “Türk toplumu buna hazır değilmiş” diyerek yeni bir söylemde bulundu. Habertürk”ün haberine göre; fotoğraf sanatçısı Bennu Gerede, Nişantaşı”nda köpeğini gezdirirken görüntülendi.”Normal konular bunlar” Konunun büyütüldüğünü söyleyen Bennu Gerede; “Normal konular bunlar. Ne kadar bu kadar büyütüyorlar anlamıyorum. Toplum olarak hazır değilmişiz. Sosyal medyadan ‘İyi ki varsınız’ diye yorumlar aldım. Kötü yorumları okumuyorum. Onları zavallı buluyorum zaten. Başka işleri güçleri yok, benden uzak dursunlar” diye konuştu.Bennu Gerede kimdir? Bennu Gerede, 30 Ağustos 1971 yılında İstanbul”da dünyaya geldi. Doktor bir baba ve senarist bir annenin kızıdır. Gerede”nin dedesi Kurtuluş Savaşı gazisi, aynı zamanda Atatürk’ün yaveri, eski büyükelçi albay Hüsrev Gerede”dir.Bennu Gerede daha altı aylık bebekken babasının işi nedeniyle ailecek New York‘a taşındılar. Babası Birleşmiş Milletler doktoru olarak 15 yıl New York‘da görev yaptı. Lisans egitimini ABD, New York’da bulunan Parsons School of Art’ta fotoğrafçılık üzerine aldı. Eğitimini tamamladıktan sonra ablası Şiva ile birlikte İstanbul’a geldi. Mankenlik, fotomodellik, oyunculuk yaptı. Bu arada anne ve babası ölene kadar hiç boşanmamış ama ayrı yaşamaya başlamışlardır.Bennu Gerede, bir süre sonra Fransa‘nın güneyine yatılı okula gitti ve 4 yıl daha fotoğrafçılık üzerine eğitim aldı. Daha sonra da Türkiye’ye dönerek eğitimini aldığı fotoğrafçılık üzerine çalışmaya başladı. Bennu Gerede, dünyanın çeşitli ülkelerinde birçok fotoğraf sergileri açtı, fotoğraflarını sergiledi. 2013 yılında Panama’da yapılan, Acun Ilıcalı‘nın hazırlayıp sunduğu Survivor Ünlüler – Gönüllüler yarışmasında “Ünlüler” takımında yer aldı. 125 ünlünün portre fotoğraflarından oluşan Bennu Yüz 25 adlı kitabı 2015 yılında yayımladı. 2017″de çocukları ile Endonezya”ya taşındı ve iki yıl Bali adasında yaşadıktan sonra Türkiye”ye döndü.
Source: Internet Haber
Fenerbahçe yönetiminden Hatayspor maçı sonrası acil toplantı kararı!
Fenerbahçe, Süper Lig’de dün oynadığı Hatayspor karşılaşmasından 2-1 galip ayrılmasına rağmen, hakem kararlarına yönelik tepkilerle gündeme oturdu. Bu gelişmelerin ardından Fenerbahçe Başkanı Ali Koç ve yönetim kurulu, bugün bir araya gelerek “acil durum toplantısı” gerçekleştirecek.
Toplantıda son dönemde sıkça tartışma konusu olan hakem hatalarının yanı sıra kulübün genel gündeminin de ele alınması planlanıyor.
Acun Ilıcalı”dan sert tepki
Fenerbahçe Asbaşkanı Acun Ilıcalı, Hatayspor maçının ardından yaptığı açıklamada, Türk futbolundaki hakem hatalarına dikkat çekerek şunları söyledi:
“Türk hakemliğinin iflas ettiği bir hafta sonu oldu. Türkiye’de adaletin tecelli edeceği döneme ulaşacağız. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. Şu an Türkiye’de futbolda adalet yok.”
Fenerbahçe yönetiminin, hem kulübün duruşunu güçlendirecek adımlar atması hem de hakem kararlarına ilişkin sert bir açıklama yapması bekleniyor.
Hakem performansları gündemde
Son dönemde Süper Lig’de yaşanan hakem hataları, birçok kulübün tepkisini çekerken, Fenerbahçe’nin bu konuda daha aktif bir duruş sergileyeceği ifade ediliyor. Bugünkü toplantının ardından alınacak kararlar, yalnızca Fenerbahçe camiası için değil, Türk futbol kamuoyu için de dikkatle takip edilecek.
Source: Dünya Gazetesi
Instagram”dan yeni skandal! Ayeti sansürlediler
Soykırımcı İsrail”i kınayan ve Gazze”yi destekleyen paylaşımları sansürleyen Meta”nın sosyal medya platformu Instagram yeni bir skandala daha imza atarak İslami paylaşımlara da engel getirdi.KUR”AN AYETİNE SANSÜRInstagram, üzerinde aynı zamanda Kur”an ayeti de olan Kelime-i Tevhid”in işlendiği hat görseli paylaşımını “tehlikeli” kategorisine alarak kaldırdı.Hattat Mehmed Özçay hesabından Muhammed Suresi”nin 19. ayetinin yer aldığı hat çalışmasını paylaştı.Kelime-i Tevhid”i de ifade eden “Fa”lem ennehu Lailahe İllellâh (Bil ki Allah”tan başka ilah yoktur)” ayetinin yazılı olduğu hat görseli Instagram tarafından sansürlendi.Paylaşımın kaldırılmasının gerekçesinde ise “Bu, tehlikeli örgütler ve kişilerle ilgili topluluk Standartlarımıza aykırı” denildi.Instagram”dan Göksu”nun Filistin paylaşımına sansür
Source: Www.star.com.tr
Emeklilere refah payı verilecek mi? Kulislerde yüzde 4.21″lik fark için konuşulan senaryo
TÜİK’in 3 Ocak’ta açıkladığı enflasyon oranlarına göre, SSK ve Bağ-Kur emeklisi yüzde 15.75, memur ve memur emeklisi ise yüzde 11.54 artış alacak. Ocak ayında verilecek zam oranlarının netleşmesinin ardından gözler en düşük emekli aylığı artışı ile emeklilere ‘refah payı’ verilip verilmeyeceğine çevrildi. 12 bin 500 lira olan emekli aylığının artırılacağı bu konuda çalışma yapıldığı ekonomi yönetimi tarafından açıklandı. 3.7 milyon emekliyi ilgilendiren artış için yasal düzenleme ihtiyacı bulunuyor. Edinilen bilgiye göre, bu konudaki düzenlemenin yer alacağı yasa teklifine bu hafta ekonomi yönetimi ve AK Parti Meclis Grubunun birlikte yapacağı çalışma ile son şeklinin verilmesi ve gelecek hafta Meclis Başkanlığına sunulması planlanıyor. Kulislerde en düşük emekli aylığının yüzde 20 oranında bir artışla 15 bin liraya çıkabileceği dile getiriliyor. “Refah payı yok, fark eşitlenebilir” Ekonomi gazetesinden Canan Sarıkaya”nın haberine göre kaynaklar, memur ve emeklileri ile SSK ve Bağ-Kur emeklilerine refah payı verilmesinin şimdilik gündemlerinde olmadığını bu yönde bir çalışma da yapılmadığını belirttiler. 16.5 milyonu bulan emekli sayısı ve getireceği yüke dikkat çektiler. Ancak, memur emeklileriyle, işçi emeklilerinin aylıkları arasında oluşan yüzde 4.21’lik farklın kapatılmasının değerlendirilebileceği, bu konuda da henüz bir karar verilmediği, yapılacak etki analizi sonucu bir karara varılacağı belirtiliyor. Daha önceki yıllarda memur ve emeklileri lehine fark oluşması nedeniyle, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin aylıkları memur emeklileriyle eşitlenmişti. Şimdi tam tersi bir durum ortaya çıktı yani SSK ve Bağ-Kur emeklileri lehine bir fark oluştu. Eğer aradaki farkın eşitlenmesi konusunda bir karar alınırsa, bunun da yasal düzenleme ile yapılması gerekiyor.
Source: Internet Haber
Refah payı verilecek mi?
6 aylık enflasyon farkı netleşirken milyonlarca emekli, zamlı maaşlarına kavuşmayı bekliyor. Bir yandan da enflasyon farkı ile beraber refah payı da tartışılıyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ocak ayı içinde en düşük emekli maaşı için bir yasal düzenleme yapılacağını belirtmişti. Bugün ise yılın ilk Kabine Toplantısı yapılacak. Toplantı öncesi Emekliye refah payı gelecek mi, ne zaman açıklanacak ve refah payı ne kadar olacak? sorusuna yanıt aranmaya başlandı. İşte refah payına ilişkin son bilgilerMEMUR VE EMEKLİYE REFAH PAYI GELECEK Mİ? Refah payı, işverenin çalışanlarına sunduğu, genellikle ekonomik koşullara bağlı olarak yapılan, maaşlarının üstüne eklenen ek bir ödemedir. Memur ve emekli zammı sonrası, refah payı beklentileri gündeme taşındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında yılın ilk toplantısını Beştepe de gerçekleştirecek. Memur ve emekli maaşlarına yapılacak olası düzenlemeler de kabine toplantısında ele alınması bekleniyor. MEMUR-SEN DEN REFAH PAYI AÇIKLAMASI Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) Genel Başkanı Ali Yalçın, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) 2025 yılı için enflasyon tahmininin yüzde 21 olarak açıklandığını aktararak, En iyi ihtimalle gerçekleşme oranı yüzde 30. Biz toplu sözleşmeyi yaparken 2024 için bekledikleri enflasyon yüzde 33 tü. Toplu sözleşme bittiğinde hemen güncellediler. Peşinden gerçekleşen rakam şu an ortada. Kamu görevlilerine, Hakem Kurulunun reva gördüğü zam ise 2025 için yüzde 6+5. Bu zammı kabul etmiyoruz dedi. Genel merkezde konfederasyona bağlı sendikaların genel başkanlarıyla basın toplantısı düzenleyen Yalçın, aralık ayı enflasyonunun yüzde 1,03, yıllık enflasyonun ise yüzde 44,38 olarak açıklandığını anımsattı. Yalçın, 6 aylık enflasyonun yüzde 15,75, enflasyon farkının da yüzde 5,23 gerçekleştiğini belirterek, şunları söyledi: 7. Dönem Toplu Sözleşmenin mutabakatsızlıkla sonuçlanması üzerine Hakem Kurulunun verdiği kararla 2025 ocak ayı için yüzde 6 zam kararlaştırılmıştı. Kamu görevlisi emeklilerinin artış oranı bu durumda yüzde 11,54 olarak gerçekleşmiş gözüküyor. Devletin alacakları için belirlediği yeniden değerleme oranı 1 Ocak itibarıyla yüzde 43,93. Bununla birlikte 1 yıllık süreçte kira artış oranı yüzde 58,51, doğalgaz artış oranı yüzde 60, akaryakıt ve elektrik yüzde 40 ı bulmuş durumda. BU ZAMMI KABUL ETMİYORUZ Maaşlar artmadan marketlerde planlı şekilde fiyat artışları yapıldığına dikkati çeken Yalçın, emekçinin, maaşını almadan raflardaki zamma maruz kaldığını ifade etti. Yalçın, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) 2025 yılı için enflasyon tahmininin yüzde 21 olarak açıklandığını aktararak, En iyi ihtimalle gerçekleşme oranı yüzde 30. Biz toplu sözleşmeyi yaparken 2024 için bekledikleri enflasyon yüzde 33 tü. Toplu sözleşme bittiğinde hemen güncellediler. Peşinden gerçekleşen rakam şu an ortada. Kamu görevlilerine, Hakem Kurulunun reva gördüğü zam ise 2025 için yüzde 6+5. Bu zammı kabul etmiyoruz diye konuştu. Enflasyon gerçeğinin görülmesi gerektiğini dile getiren Yalçın, şöyle devam etti: 2025 yılı için birinci döneme yüzde 15 teklif etmiştik. Yüzde 10 refah payı demiştik 2 yıl için. Gelinen noktada 2025 yılının ocak ayı itibarıyla yüzde 15 maaş artışıyla, yüzde 10 da refah payıyla başlanması gerekirdi. Durum, bizim tekliflerimizin doğruluğunu ortaya koyuyor. Enflasyon artarken maaşlarımızı adil ve makul seviyede artırmak gerekiyorken, enflasyonu azaltmak için maaşları baskılayalım yanlışında ısrarcı olunmasına anlam veremiyoruz. Yalçın, maaş artışları kadar sorunlu bir alanın da gelir vergisi adaletsizliği olduğunu vurgulayarak, Gelir vergisi sistemi adaletli şekilde düzenlenmeli ve kamu görevlerinin bu anlamda gelir vergisi yüzde 15 e sabitlenmelidir dedi. Açıklanan rakamların izah edilebilir olmadığını söyleyen Yalçın, Bizim toplu sözleşme masasına getirdiğimiz 6 aylık ilk teklif olan yüzde 15 zam ve yüzde 10 refah payı kısmıyla beraber başlamalı bu ocak ayı. Onun için memura, memur emeklisine bir an önce refah payı verilmeli şeklinde konuştu. Yalçın, 7 Ocakta Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde toplanarak, kayıplarının tazmini, toplu sözleşme hükümlerinin eksiksiz uygulanması ve refah payı taleplerini bir kez daha dile getireceklerini bildirdi. REFAH PAYI KİMLERE VERİLİR? Refah payı genellikle işçi ve memurlara verilir. Ancak, bu ödeme türü genellikle toplu iş sözleşmeleri, yönetim sözleşmeleri veya sektöre özel anlaşmalar ile belirlenir. Refah payı şu kişiler için verilebilir: -İşçiler: Çalışanların maaşlarına ek olarak verilen bu ödeme, genellikle düşük gelirli işçilere yöneliktir. -Devlet Memurları: Kamuda çalışan memurlara da enflasyona karşı belirli periyotlarla refah payı verilebilir. -Toplu Sözleşmeli Çalışanlar: Sendikalar aracılığıyla yapılan toplu iş sözleşmelerinde, işçilere refah payı verilmesi kararlaştırılabilir. REFAH PAYI NEDİR? Refah payı, işverenin çalışanlarına sunduğu, genellikle ekonomik koşullara bağlı olarak yapılan, maaşlarının üstüne eklenen ek bir ödemedir. Bu ödeme, işçilerin temel maaşlarına ilaveten yapılır ve işçinin yaşam standartlarını iyileştirmek amacı taşır. Refah payı, işveren tarafından verilen ek bir ödeme olduğu için, yasal bir zorunluluk değildir, ancak bazı sektörlerde, özellikle toplu iş sözleşmeleri veya iş sözleşmeleriyle çalışanlara sağlanabilir.
Source: Habertürk
Yemen”de İtalyanlara benzetilip kaçırıldı! Hikayesini Arafta Sorular”da anlattı
24 TV”nin her bölümü merakla beklenen programı Arafta Sorular”ın bu haftaki konuğu Gazeteci Yazar Samet Doğan oldu.”YEMEN”DE BİR ASKERİ DARBE GERÇEKLEŞİYOR AMA İNSANLAR O DARBEYLE İLGİLENMİYORLAR”Yemen çok garip bir coğrafya. Yani ben yaklaşık iki yıl kaldım orada, Husiler Sana”yı ele geçirirken Yemen”deydim. Dolayısıyla birçok serüvenim, orada yaşadığım enteresan hadiseler oldu. Onlardan biri de sürekli takıldığım bir kafe vardı. Kahve içiyordum, oturuyordum orada insanlarla muhabbet ediyordum. Artık oradan bir tane garson haber uçurmuş. Beni işte İtalyan bir diplomat gibi söylemiş. Avrupalılar için, Yemen”de insan kaçakçılığı, yani insanı kaçırma turizmi bile olduğu söylenirdi. Ben bir tane Alman”ın kaçırıldığını biliyordum. Onunla da biz gidip görüşmüştük. Mağripli aşiretler kaçırıyor, fidye istiyorlar. Benzer şekilde öyle beni bir arabaya attılar. Arkadaş oldum sonra onlarla. Bir süre sonra ben de kendimi biraz toparladım. Arapça konuşmaya başlayınca adamlar, bende Suriye”de öğrendiğim için Suriyeli lehçesiyle konuşuyoruz. Amcaoğlu, bize mülteci mi kaçırttın? Suriyeli sandılar beni. Sonra oradan bir muhabbet başladı. Türküm. Hatta roman bunu biraz tartışıyor. Yani işte batılı olmanın para eder bir şey olduğu ve doğulu olduğunda kaçakçılar bile yüzüne bakmadığını anlatıyor. Sonra onlar tekrardan beni Şam”a götürdüler. Hatta garip bir şekilde bir bilardo salonunda takılıyorlarmış bunlar. Oraya davet ettiler. Orada muhabbet ettik. Arkadaş olduk. Çünkü bunların bir derdi varmış. Bu dertte benim romanımın ana iskeletini oluşturuyor. Bu gerçek bir hikaye. Suudi Arabistan”dan bir kız, Yemen”den Suudi Arabistan”a gitmiş, orada kaçak işçi olarak çalışan bir çocuğa aşık oluyor. Bir aşk hikayesi aslında. Kızı vermiyorlar çocuğa. Kız çok aşık. Bir cesaret kız kaçıp Yemen”e gidiyor. Yani bu o toplum için çok büyük bir olay. Sonra Suudi Konsolosluğuna ailesi başvuruyor, kızımızı kaçırdılar diye. Hüda isminle bir kız, yabancılar şubede tutuluyordu, deport edilmek üzereydi ve bu ülkenin gündemine oturdu. Yani böyle bir kız var aşkı için kaçmış ve deport edilecek. İnsanlar mahkeme salonunu bastılar ve dediler ki bu kızı gönderemezsiniz. Her gün Hüda ve Arafat”ın aşkı için gösteri düzenliyordu. Bir bakıyorsunuz işte Aşkı Yenemezsiniz bandı. Hatta Batı basını Modern Romeo ve Juliet hikayesi falan diye ne yayınlar yapıyor. Türkiye”de çok duyulmadı bu olay. Yani her gün Yemen kanalları, Suudi kanalları, BBC bu konuyu işliyor. Kız da sürekli bir şekilde haber uçuruyor dışarıya. Diyor ki beni geri gönderirlerse, beni yaşlı biriyle evlendirecekler, intihar edeceğim. Mutlu son. Bir yandan Yemen”de, Husiler, başkenti ele geçirmeye çalışıyor. Yani Yemen”de bir askeri darbe gerçekleşiyor ama insanlar o darbeyle ilgilenmiyorlar. Bu kızla ve bu aşk hikayesiyle ilgileniyorlar. Dolayısıyla o roman benim Yemen”de iki yıl boyunca savaş sürecinde hem Yemen toplumunu hem onların hayata bakışını, hem kültürlerini, bir taraftan savaşın ne denli acı dolu bir şey olduğunu, şiddetin ne olduğunu, ilk romanda da aslında biraz öyle, ona da geliriz, anlattığım bir kitap oldu.”SAVAŞIN NE DEMEK OLDUĞUNU İLK ANLADIĞIM SAHNELERDEN BİRİYDİ”Suriye”de zafer olunca, orada birlikte vakit geçirdiğimiz arkadaşları aradım önce. Sonra benim bir dostum vardı Salih. Kendisi şehit oldu, kardeşini aradım. Gazeteciydi. Orada yerel muhabirdi. Benim Suriye”deki bütün IŞİD”in canlı bomba saldırısında vefat etti kendisi. Çocuğu vardı bir tane. Çok seviyordum kendisini. Orada aslında canımı ona emanetti. Oranın çocuğuydu. Halep”in çocuğuydu. Canım ona emanetti. O beni gerçekten birçok yerde, birçok kez kurtardı. Birçok kez şey yaptı ama kendisi yanılmıyorsam 2014-2015″de orada bir pazarda vefat etti. Gazeteciler bir arada yaşıyoruz biz Halep”te bir kendi gizli yerimiz var orada her hafta bir kişi gidiyor o pazara araçla alışverişi yapıyor geliyor sonra biz onlarla yiyecek yapıyoruz. Sıra ona geldiğinde o pazarda patlatılan bomba da vefat etti. Çok acı. Yani orada her an her şey başınıza gelebilir. Eşi dostu aradık. Şöyle bir sahne hatırlıyorum. Hatta ara arada anlatırım. Çünkü benim için çok garipti. Savaşın ne demek olduğunu ilk anladığım sahnelerden biriydi. Yine Halep”te. Muhalifler Halep”in orta kesimlerine, bugün Halep Kalesi diye belirttiğimiz yerlere kadar gelmişlerdi ama çok şiddetli çatışmalar yaşanıyordu. Bir gün yine ön cephe hattına fotoğraf çekmeye gidiyorduk bir arkadaşımla. Bir tane pick up, üstünde doçka dediğimiz büyük silah ve arkasında bir tane adam yolun kenarında bekliyor. Arkadaşları da bir şeyler alıyorlar, alışveriş yapıyorlar. Bir baktım ya ben dedim bu adamı bir yerden tanıyorum. Bir baktım Selahattin Hoca, yani benim Şam”da Arapça öğrendiğim adam. Dedim ne yapıyorsun hocam burada? Dedi ki işte devrim yapıyoruz. Direniyoruz. Orada ben anladım yani halktan. Yani bir öğretmen. O kadar da naif bir adamdı ki. O kadar naif bir adamdı ve o adam o büyük makinalı tüfeğin arkasında bekliyordu.
Source: Www.star.com.tr
HAK-İş”ten yeni düzenleme talebi: Emekli sisteminin değişmesi gerekiyor
HAK-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Konya’da düzenlenen basın toplantısında emeklilik maaşları ve sistemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Arslan, geçmişte emekli maaşlarının asgari ücretin altında olmadığını belirterek, “Son 8 yıldır emeklilerimizin, emekli oldukları zaman asgari ücretin aşağısında ücret aldığını görüyoruz” dedi. “Emekli sisteminin değişmesi gerekiyor” Arslan, “Eğer ki yeni bir düzenleme olmazsa 2024’te 12 bin 500 lira en düşük emekli maaşı, asgari ücret de 17 bin lira. Dolasıyla bu hayatlarının baharında işe girmiş ve gerçekten bir ömür ülkesine, iş yerine hizmet etmiş, primini ödemiş, ödediği primle emeklilik hayali kurmuş, emekli olduktan sonra da kendilerine verilen maaşın asgari ücretin altında olması başka bir şekilde izah edilemez. Asgari ücretin çok yüksek olması da doğru bir yaklaşım değil. Dolasıyla emekli sisteminin değişmesi, gözden geçirilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı. “Bu Türkiye’nin modeli olamaz” Emeklilik maaşlarının hesaplanma yönteminde değişikliğe gidilmesi gerektiğine vurgu yapan Arslan, “2024 yılında emekliliği gelen bir arkadaşımız 2025 yılında emekli olacaklara göre yüzde 35 daha yüksek oluyor. Bir yıl fazla prim ödüyor arkadaşımız, 2024’te değil de 2025’te emekli olmak istiyor, 2025 yılında emekli olursa 2024’teki emekliye göre maaşı yüzde 35 daha düşük. Böyle bir mantık olabilir mi? Bir yıl daha fazla prim ödüyorsunuz ama maaşınız düşüyor” dedi. Arslan, “Aylık bağlama kriterlerimizden bir tanesi enflasyon. Enflasyon da bir önceki oranlara göre belirleniyor. Sistemin acilen düzeltilmesi gerekiyor. Primin fazla ödendiği, sistemde daha fazla kalan insanın daha az aldığı bir model Türkiye’nin modeli olamaz” açıklamasında bulunurken mevcut emeklilik sistemindeki bu sorunların çözülmesinin, çalışanların ve emeklilerin haklarını koruma açısından elzem olduğunun altını çizdi.
Source: Dünya Gazetesi
Burkalı kadın, kocası ile yemek yediği sırada taciz edildi
Dubai”da çekilen bir video yerel halkın tepkisini çekti. Görüntülerde, burka giyen bir kadının partneriyle akşam yemeği yediği sırada, videoyu çeken kadının arka planda gülerek burkalı kadınla alay ettiği duyuluyor. Konuşmanın tam içeriği anlaşılmasa da, izleyenlerin öfkesine neden oldu.Sosyal medya kullanıcıları videoyu çeken kadını eleştirerek Dubai Polisini etiketledi ve olaya karışanlar hakkında sert önlemler alınmasını talep etti. Birleşik Arap Emirlikleri”nde yerel kadınları izinleri olmadan kaydetmek yasa dışı olup ciddi sonuçlar doğurabilmektedir.Videoyu X platformunda paylaşan bir kadın şöyle yazdı: “Dubai”de Avrupalı bir gayrimüslim kadın, Körfez”den gelen bir turisti filme alıp diniyle alay ediyor. Dubai Polisi nerede? Neden tutuklanıp savcılığa sevk edilmiyor? Körfez turistlerinin onurunu ve mahremiyetini koruyan, izinsiz fotoğraf çekilmesini ve karalanmasını engelleyen yasaları yok mu? İnsan hakları nerede? Dini ritüellere saygı nerede?”Video internette yayılmaya başladıktan kısa süre sonra Dubai Polisi Arapça olarak yanıt verdi: “Allah”ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Konunun ilgili makamlara iletildiğini bildiririz. İletişime geçtiğiniz için teşekkür ederiz.”
Source: Abdullah Teymur
DEM Partili Hatimoğulları: Kimsenin gücü barış sözünü çarpıtmaya yetmeyecek
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, dün Demokratik Bölgeler Partisi”nin Diyarbakır”da düzenlediği halk buluşmasında yaptığı konuşmada sarf ettiği “Ya pozitif bir şekilde kırılma gerçekleşecek barışı inşa edeceğiz ya da her yer Gazze olacak” sözlerine ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. “TÜM ÇABAMIZ ONURLU BİR BARIŞ İÇİNDİR” Hatimoğulları yaptığı açıklamada “Son söyleyeceğimi öne alarak başlamak istiyorum: Hiç kimsenin gücü bizlerin barış ısrarını ve sözünü çarpıtmaya yetmeyecektir. Tüm çabamız onurlu bir barış içindir. Nokta” dedi. “SÖZLERİM ANLAMINDAN UZAKLAŞTIRILDI” Hatimoğulları açıklamasının devamında şunları kaydetti; “Bugün olması gereken, hem Türkiye sınırları içinde hem de Ortadoğu”da Kürt sorununun demokratik ve barışçı çözümünün sağlanmasıdır. Sadece yerel değil aynı zamanda bölgesel bir mesele olan Kürt sorununun çözümü için parti olarak elimizden geleni yapmaya hazır olduğumuzu her konuşmamızda belirtiyoruz. Barışçı çözüm her türlü yıkımdan da kaçınmanın tek yoludur. Vurgulamak istediğim de bu konudur.Böyle bir dönemde tepki veya tehdit dili ile herhangi bir çözüm elde edilemeyeceğini tecrübelerle bilen bir partiyiz. Esas meselemiz, en sağlıklı şekilde barışçı ve demokratik çözümün gerçekleşmesi için adımlar atılmasıdır. Kamuoyuna saygılarımla sunarım.”
Source: Erdem Aksoy
Kadın gassalın anlattıkları tüyler ürpertti: 11 yıllık meslek hayatımda bir daha karşılaşmadım
Son dönemde TRT”nin dijital platformu Tabii”de yayınlanan ve büyük ilgi gören “Gassal” dizisinin ardından, Düzce Belediyesi Mezarlık İşleri Müdürlüğü”nde görevli gassallar, mesleklerine dair merak edilenleri ve unutamadıkları hatıralarını paylaştı.Düzce Belediyesi Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü, fenomen haline gelen “Gassal” dizisinin ardından, mezarlık işleri bölümünde görev yapan gassallarla bir araya gelerek merak edilen soruları iletti. Gassallar, yaşadıkları ilginç hatıralarını ve mesleğin zorluklarını anlatırken, toplumda bu mesleğe yönelik algıların ve yaşadıkları zorlukların altını çizdi. Gassallar Nagihan Yılmaz, Gülistan Uğur, İsmail Çelebi ve Oktay Sevinç, mesleklerini nasıl seçtiklerinden, en zor anlarına kadar pek çok deneyimlerini paylaştı.Gassallar, yaptıkları işin her insan için temel bir ihtiyaç olduğuna dikkat çekerek, “Bizim için vefat eden bir insanı yıkamak, dini bir görevdir. Mevtaya son görevimizi en iyi şekilde yerine getirmek için işimizi özenle yapıyoruz. Bu görevi Allah bize nasip ettiyse, onu en iyi şekilde icra etmek inancımızın bir gereğidir” dediler.Zaman zaman mesleklerini paylaştıkları kişilerden olumsuz tepkiler aldıklarını ifade eden gassallar, yemeklerinin yenmemesi ya da ikramlarının reddedilmesinin kendileri için üzücü bir durum olduğunu belirttiler.Unutamadıkları hatıraları anlatırken duygusal anlar yaşadılarGassallar, mesleklerini gönüllülük esasına dayalı olarak icra ettiklerini vurgularken, unutamadıkları bazı hatıraları paylaşırken duygusal anlar yaşadılar. Sadece cenazeleri yıkamakla kalmadıklarını, aynı zamanda cenaze yakınlarına da teselli verdiklerini belirten gassallar, “Vefat eden kişinin ruhani olarak bizim yanımızda olduğunu biliriz. Cenaze yakınları için de önemli bir rol üstleniriz, evladına annesinin ya da babasının son görevini yerine getirmesi için onu davet ederiz” şeklinde konuştular.”Yakınlarım ölünce kim yıkayacak, bu soruyu kendime sordum”Gassallık mesleğini seçmesinin ardında tek bir sorunun etkili olduğunu belirten Nagihan Yılmaz, “Yakınlarımdan biri vefat ettiğinde onu kim yıkayacak diye kendime sordum. Aslında bu soru beni bu mesleğe yöneltti. İmam Hatip”te okurken de bu konuda ders aldık, hocamız beni seçti. Sanıyorum bu iş benim nasibimdi” dedi. Ayrıca, mesleğinin ilk yıllarında yaşadığı unutulmaz bir anısını da paylaştı:”Bir teyzeyi tabutla getirdiler. Gasilhaneye aldığımızda odayı gül kokusu sardı. O günü hiç unutmam, 11 yıllık meslek hayatımda bir daha böyle bir cenaze ile karşılaşmadım.””Bekarken etkilenmiyordum, şimdi çocuk cenazelerinden çok hüzünleniyorum”Mesleği uzun süredir icra eden İsmail Çelebi ise zamanla duyduğu hüzünlerin arttığını ifade ederek şunları söyledi:”Bu işe başladığımda bekardım, daha soğukkanlıydım ve meslek olarak bakıyordum, etkilenmiyordum. Ancak özellikle çocuk cenazeleri beni çok etkiliyor. Artık bir çocuğum olduğu için, orada kendi çocuğumu hayal ediyorum ve bu durum çok hüzünlendiriyor. Allah kimseyi çocuğunu yıkamak zorunda bırakmasın.”Gassallar, işlerini büyük bir özen ve sevgiyle yaptıklarını, bu mesleğin toplumda daha fazla takdir edilmesini beklediklerini sözlerine eklediler.
Source: Haberler