UNRWA Komiseri, İsrail”in Batı Şeria”daki saldırılarının “İkinci İntifada”dan bu yana en yıkıcısı” olduğunu belirtti
Birleşmiş Milletler Yakın Doğu”daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNWRA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini, X sosyal medya hesabından, İsrail güçlerinin Batı Şeria”ya saldırıları ve Tulkerim kentindeki Nur Şems Mülteci Kampı”nda Filistinlilere ait evleri yıkmasına ilişkin açıklamalarda bulundu.
İsrail”in 21 Ocak”ta işgal altındaki Batı Şeria”da başlattığı saldırıların “İkinci İntifada”dan bu yana en uzun süreli ve en yıkıcı” saldırı olduğunu vurgulayan Lazzarini, 1967″deki “Altı Gün Savaşı”ndan” bu yana Filistinlilerin maruz kaldığı en büyük zorla yerinden edilme olduğunu aktardı.
İsrail güçlerinin perşembe günü Nur Şems Mülteci Kampı”nda 16″dan fazla evin yıkımına başladığını kaydeden Lazzarini, “Bu sistematik ve büyük çaptaki ev yıkımları, bölgedeki Filistinli mültecilerin yaşamları üzerinde daha önce görülmemiş bir etki yaratıyor.” ifadesini kullandı.
Lazzarini, İsrail”in evlerini yıktığı Filistinlilerin “artık geri dönecek bir yerleri olmaması riskiyle karşı karşıya” olduğunu vurguladı.
İsrail güçlerinin Cenin, Tulkerim ve Nur Şems mülteci kamplarında evler de dahil olmak üzere sivil altyapıya yönelik tahribatının yanı sıra kamp sakinlerinin neredeyse tamamının zorla evlerinden edildiğini belirtti.
Lazzarini, Batı Şeria”da İsrail”in gerçekleştirdiği baskınlarda yaklaşık 40 bin kişinin zorla evlerinden çıkarıldığını da hatırlattı.
Ayrıca Lazzarini, İsrail”de 30 Ocak”ta yürürlüğe giren, UNRWA”nın yasaklanmasına ilişkin yasaların ajansa en çok ihtiyaç duyulan bir dönemde ciddi bir boşluk yarattığını kaydetti.
İsrail”in Batı Şeria”nın kuzeyine yönelik saldırıları
Gazze”de varılan ateşkesin 19 Ocak Pazar günü yürürlüğe girmesinin ardından İsrail ordusu, 21 Ocak Salı günü işgal altındaki Batı Şeria”nın kuzeyinde yer alan Cenin kentine “Demir Duvar” adını verdiği bir saldırı başlattı.
İsrail ordusu, Batı Şeria”da giderek şiddetini artırdığı saldırılarında 23 Şubat”ta Cenin kentine tankları sevk etti. İsrail ordusu, en son “İkinci İntifada” sırasında İsrail ordusunun Batı Şeria”da şiddetinin zirveye çıktığı dönemde tanklara, hava saldırılarına ve Filistinli mülteci kamplarında bu şiddette yıkıma başvurmuştu.
İsrail ordusunun, Gazze Şeridi”nde ateşkesin devreye girmesinin ardından başlattığı “Demir Duvar” isimli saldırılarda, şu ana kadar aralarında kadın, çocuk, yaşlıların da yer aldığı 70″ten fazla Filistinli can verdi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Büyükelçiler tamam sırada ne var?
Oysa Rusya başından beri muhatabının ABD olduğu mesajını veriyordu. Her ne kadar Trump öngörülemez bir lider olarak tanımlansa da genel beklenti ABD Başkanlık koltuğuna oturduğunda Rusya- Ukrayna savaşını bitirmek için harekete geçeceği yönündeydi. Öyle de oldu. Üstelik bunun da ötesine geçerek, Biden yönetiminin yere göğe sığdıramadığı Ukrayna Devlet Başkanı’nı tüm dünyanın gözü önünde adeta dağıttı. Avrupa ayağa kalktı, transatlantik ittifakı dağılıyor mu sorusu gündeme geldi. Riyad’da kurulan masada alınan kararlar ve yol haritası açıklanmasa da hayata geçtikçe belli ki dünya gündemini sarsmaya devam edecek:* Riyad’daki iki ülkenin Dışişleri Bakanları toplantısında bir anlamda bundan sonra teknik heyetlerin üzerinde çalışacağı bir yol haritası belirlendi.* Sonrasında bir değil, iki teknik heyet toplantısı yapıldı.* İstanbul’da yapılan son toplantıda iki ülke karşılıkla büyükelçi atamalarına karar verdi.* Her iki ülke de ev sahipliği yaptığı büyükelçi ve ekibine çeşitli sınırlamalar getirmişti. Örneğin büyükelçiliğin bulunduğu bölgede belli bir alan içinde hareket edilmesi gibi. Bu tür sınırlamaların da kaldırılması konuşuldu.* Teknik heyetler çalışmalarını sürdürecekler.* Şimdilik kendi çıkarlarını gözeterek kazan-kazan formülüyle adım atma kararında olan her iki ülke de şimdilik sürecin ilerlemesinde kararlı.* ABD’nin Çin ile ticari savaşa ve Ortadoğu’da İsrail lehine gelişmelere odaklanmak istediği, Rusya’nın ise kendi tezleri doğrultusunda toprak kaybı olmadan yaptırımlardan kurtulmak istediği biliniyor. Yaptırımlardaki adım için Rusya’nın dolar karşısında başka bir ortak para birimine kapıyı kapatması istendiği de konuşuluyor.* İki ülkenin ilişkilerine, soğuk savaş yıllarına bakınca Washington-Moskova hattında güllük gülistanlık bir tablo beklemek gerçekçi değil. Ancak yine de dünyayı şaşırtacak adımlar atılabilir.MİROĞLU’NDAN YENİ KİTAPEski AK Parti MKYK üyesi ve 26. Dönem Milletvekili Orhan Miroğlu geçtiğimiz günlerde Sezen Aksu’ya yaptığı çağrı ile gündeme gelmişti. Miroğlu, Aksu’yu Kürt bir müzisyenle düet yapmaya çağırıp; “Aklıma ilk siz geldiniz. Ne dersiniz tam zamanı değil mi?” notunu paylaşmıştı. Miroğlu 2012’de yazıp yayımladığı “Silahları Gömmek” kitabını yeni baskısı ile “Silahları Gömmek- Yeni Bir Miladın Şafağında: Siyasi Hafıza, İmralı ve Hatıralar” ismiyle okurlarla buluşturuyor. Dün matbaaya gönderilen kitabın yeni önsözü dikkat çekici. Miroğlu Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin görüşlerini bu önsözde paylaştı. Çözüm sürecini hatırlatan Miroğlu; “Türk ve Kürt siyasi ittifakını kaçınılmaz kılan Ortadoğu’daki şartlar o günden bugüne daha da güçlendi, adeta bir kadere dönüştü” dedi. Orhan Miroğlu kaleme aldığı önsözde DEM’i eleştirdi:MİROĞLU’NDAN DEM’E SERT ELEŞTİRİ* “DEM’de siyaset yapanların silahların belirlediği statükonun değişmesi ve tasfiyesi halinde, ne yapılacağına dair bir siyasi tahayyülünün hemen hemen hiç olmaması, varsa bile bilinmemesi, silahların gömülmesi önündeki en büyük engellerden biridir.* Silah ve silah bırakmaya dair söz söyleme hakkı, Öcalan’dan bile önde DEM ve DEM’de siyasi mücadele veren siyasi aktörlerin görevi ve hakkıdır.* DEM bu hakkı hiçbir zaman kullanmadı. Kullandırmadılar demiyorum, kullanmadı. Çünkü vesayete dayalı siyaset yapmak, neredeyse otuz yıldır DEM’in siyasi vitrinini terk etmeyen siyasi aktörlerin de siyaset yapma tarzının modeli haline geldi.* Büyük kongrelerde halkın desteğiyle seçilmek yerine, KCK komisyonlarının takdiriyle ve bir işaretiyle istenilen makamlara gelmek ne de olsa zahmetsiz hem de kolay bir yoldu.”SURİYESDG ve YPG’nin uzlaşma ile Suriye ordusuna entegre edilmesinin en uygun çözüm olduğunu belirten Miroğlu, Suriye ile ilgili şu uyarıları dile getirdi:* “Eğer demokratik bir inşa sürecinin alametleri ufukta görülmezse; kısa süre içinde Dürziler, Nusayriler, Süryaniler, Ezidiler ve Kürtler üzerinden yeni kuruluşa karşı hareketler örgütlemek ve tuzaklar kurmak mümkündür.* Anayasa süreci çok hızlı yürümesi gereken bir süreç olmak zorundadır.* Türkiye’den kaçırılan çocukların Amerikan silahlarıyla donatıldığı Suriye’de, Trump görünürde Amerikan askerlerinin çekilmesini istiyor.* Gazze’nin ise Filistinlilerden tamamen arındırılmasını istedi. Bunun anlamı Filistin davasını ebediyen tarihe gömmektir. Böyle bir gelişme, kimsenin kimseye güvenemeyeceği bir siyasi iklime, savaşın, savaşların yeniden ve daha şiddetli başlamasına yol açar. Suriye’deki Geçiş Dönemi’ni sona erdirmese bile yavaşlatabilir ve zamana yayabilir.”
Source: Hande Firat
Akıllı davranmadılar
Sky Sports”a konuşan Jose Mourinho, “Maymun gibi zıpladılar” sözüne açıklık getirdi ve “Bana saldırırken akıllıca davranmadılar çünkü geçmişimi bilmiyorlardı. Afrika, Afrikalı insanlar, Afrikalı oyuncular ve Afrika”daki hayır kurumlarıyla olan bağlantılarımı bilmiyorlardı. Bu yüzden bu olay bana karşı olmak yerine bence bumerang gibi dönüp onlara karşı oldu” dedi. BENİ SEVMEYENLER BİLE DESTEK VERDİ Yaşanan süreçte birçok kişiden destek gördüğü için minnettar olduğunu söyleyen Jose Mourinho, “Beni sevmeyen insanlardan bile destek gördüm. Konuşmakta sorun görmeyen insanlara, özellikle de eski oyuncularıma teşekkür ediyorum. Onlar çok önemli bir sesti” dedi. GALATASARAY”IN HAKİMİYETİNİ KIRMAYA ÇALIŞIYORUZ Mourinho: “Burada rekabet sadece bir futbol rekabeti değil, bir kulübün hakim olduğu sistem var. Umutsuzca Galatasaray”ın hakimiyetini kırmaya çalışan bir kulüp ama bu bir futbol hakimiyeti değil, bir sistem hakimiyeti. Bu da işimi biraz zorlaştırıyor.” NASIL BU KADAR ALÇALABİLDİLER Irkçı olmadığının altını çizen Mourinho, “Herkes benim nasıl bir insan olduğumu biliyor. Herkes kötü özelliklerimi biliyor ama bu benim kötü özelliklerimden biri değil. En önemlisi ben kim olduğumu biliyorum ve ırkçılıkla suçlamak kötü bir seçimdi. Sadece şunu hissettim, nasıl bu kadar alçalabildiler” ifadesini kullandı. MOURINHO”YA ÖZEL TİŞÖRT Fenerbahçe, teknik direktör Jose Mourinho”nun Sky Sports”a yaptığı açıklamaların ardından Portekizli çalıştırıcıya özel tişörtleri satışa çıkardı. Mourinho”nun, “We are clean” (Biz temiziz) sözünün yer aldığı tişört, “Fenerbahçe ruhunu yansıtan we are clean! tişörtü satışta” mesajıyla satışa sunuldu. Yapılan açıklamada; tişörtün fiyatının 679.97 TL olduğu belirtildi. BURUK”UN SEVİYESİNE İNEMEM Portekizli teknik adam, Okan Buruk”un saha kenarındaki hareketleriyle ilgili ise; “Ben kenarda o hareketleri yapamam. Ben Okan Buruk”un seviyesine inemem! Bazen yapıyorum ve kendime soruyorum, “Bunu neden yaptın Jose? Neden o seviyeye düştün?” Sadece üzücüydü” ifadelerini kullandı. GALATASARAY FORMASIYLA FOTOĞRAFI ÇIKTI Aldığı 4 maçlık cezanın 2 maça indirilmesiyle ilgili konuşan Portekizli teknik adam, “Dört maçlık men cezamın onaylandığı gün disiplin kurulu başkanının G.Saray formasıyla kutlama yaparken fotoğrafı ortaya çıktı. Olayın boyutunu buradan anlayabilirsiniz” diye konuştu.
Source: Fotomaç
Trump’tan Gazzelilere skandal tehdit: Rehineleri vermezseniz ölürsünüz
Başkan Trump yine Hamas ve Gazzelileri hedef alan sosyal medya paylaşımında bulundu. Hamas’a yeniden “tüm rehineleri sonra değil hemen şimdi serbest bırakın” çağrısı yapan Trump, “yoksa sizin için her şey bitecek” tehdidini savurdu. ABD Başkanı ayrıca “İsrail’e işi bitirmek için ihtiyaç duyduğu her şeyi gönderiyorum; sözlerime uymazsanız tek bir Hamas üyesi güvende kalmayacak” dedi. Trump’ın Dışişleri Bakanı Marco Rubio, geçtiğimiz hafta Kongre sürecini atlayarak İsrail’e 4 milyar dolarlık silah göndermek için “acil durum yetkilerini” devreye sokmuştu. Bu silah paketinin içinde 35 bin adet 900 kilogramlık bomba bulunuyor. Trump ayrıca göreve geldikten sonra 7.4 milyar dolarlık başka bir satış daha duyurmuştu.‘SON UYARIM’ DEDİBaşkan Trump, Hamas’a ve Gazzelilere son uyarısını yaptığını söyledi. “Hamas liderliğine: Şimdi hâlâ bir şansınız varken Gazze’den ayrılma zamanı. Ayrıca Gazze halkına: Güzel bir gelecek sizi bekliyor, ama rehin tuttuğunuz sürece değil. Eğer öyle yaparsanız, ölüsünüz!” diyen ABD Başkanı “Akıllı bir karar verin” diye ekledi. Açıklamasını büyük harflerle yazılmış bir başka tehditle bitiren Trump, “REHİNELERİ ŞİMDİ SERBEST BIRAKIN, YOKSA SONRA ÖDEYECEĞİNİZ CEZA ÇOK BÜYÜK OLUR!” dedi. ARAP PLANINI REDDETMİŞTİTrump yönetimi bu hafta Arap ülkelerinin ortaya koyduğu Gazze planını kabul etmeyeceğini söylemişti. Mısır’ın salı günü Kahire’deki acil zirvede sunduğu 53 milyar dolarlık yeniden inşa planına göre, Gazze altı yıl içinde Gazze halkını yerinden etmeden yeniden inşa edilecekti. Beyaz Saray, planı hızla reddetti. Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü Brian Hughes, salı gecesi yaptığı açıklamada, önerinin “Gazze’nin şu anda yaşanamaz olduğu gerçeğini dikkate almadığını” söyledi ve Trump’ın “Gazze’yi Hamas’tan arındırarak yeniden inşa etme vizyonunun” arkasında durduğunu belirtti.HAMAS İLE DOĞRUDAN TEMASÖte yandan ABD, Hamas ile doğrudan görüşmeler gerçekleştirdiğini de teyit etti. Görüşmelerin, ABD vatandaşlığına sahip rehinelerin serbest bırakılması amacıyla yapıldığı belirtildi. Beyaz Saray Basın Sözcüsü Karoline Leavitt çarşamba günü yaptığı basın toplantısında sürecin devam ettiğini belirterek, “Burada detaylarına girmeyeceğim, çünkü söz konusu olan Amerikan vatandaşlarının hayatıdır,” dedi. The Wall Street Journal’ın haberine göre, taraflar arasındaki ilk temas geçen ay Doha’da gerçekleşmişti. ABD’nin müzakere heyetinden Adam Boehler, Hamas’tan ABD vatandaşı olan rehinelerin serbest bırakılmasını talep etti. Bu temasın ardından, Hamas 15 Şubat’ta Sagui Dekel Chen’i serbest bıraktı.WITKOFF İSRAİL’E GİDECEKTrump’ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un önümüzdeki günlerde İsrail’e gitmesi bekleniyor. Witkoff’un Binyamin Netanyahu hükümetine kendisinin bölgeye yapacağı ziyarete kadar ateşkesi koruması çağrısında bulundu. Yedioth Ahronot gazetesinde yer alan haberde, Hamas rehineleri serbest bırakmayı reddetse bile ateşkesin sürdürülmesi çağrısı yapan Witkoff’un, söz konusu ziyaretinin çeşitli nedenlerle birkaç kez ertelendiği ve gelecek hafta gerçekleşmesinin beklendiği ifade edildi.HAMAS’TAN TRUMP’A YANIT: ‘ESİRLER İÇİN İSRAİL’E BASKI YAP’ ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze halkına yönelik skandal tehditlerine Hamas’tan yanıt geldi. Filistinli direniş örgütünden yapılan açıklamada, Trump’ın Filistin halkına yönelik tehditlerinin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze’deki ateşkes anlaşmasından geri adım atmasına destek anlamına geldiği ifade edildi. Hamas Sözcülerinden Hazım Kasım’ın yaptığı açıklamada, “Trump esirlerin serbest bırakılmasıyla ilgileniyorsa, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik müzakerelere başlaması için işgal hükümetinin başı Binyamin Netanyahu’ya baskı yapmalı” ifadeleri kullanıldı. Hamas Sözcüsü ayrıca “İsrail’in Trump’ın açıklamalarını Gazze kuşatmasını yoğunlaştırmak ve halkı aç bırakma politikasını sıkılaştırmak için kullanacağı” uyarısında bulundu.
Source: Yunus Paksoy
İkinci buluşmada korkunç iddia: ‘Cinsel saldırıda bulundu’
Boğaziçi Üniversitesi’nde elektrik ve elektronik bölümü öğrencisi F.M., aynı üniversitede okuyan M.Y.’nin kendisini sosyal medya üzerinden takip etmesi üzerine tanıştı. İddiaya göre ilk görüşmenin ardından aralarında duygusal yakınlık başlayan iki öğrenci, ikinci kez de buluşmak istedi. İkinci kez bir araya gelen taraflardan M.Y., kız arkadaşı F.M.’ye cinsel saldırıda bulunarak tecavüz etti. Uğradığı cinsel saldırı sebebiyle iç dünyasında manevi çöküş yaşandığını öne süren F.M., avukatı aracılığıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak M.Y. hakkında suç duyurusunda bulundu.Suç duyurusu dilekçesinde özetle şunlara yer verildi:‘PSİKOLOJİSİ BOZULDU’“M.Y., daha önce de okuldaki başka bir kadın öğrenciye yönelik olarak da taciz ettiği gerekçesiyle Boğaziçi Üniversitesi Müzik Kulübü’nden uzaklaştırılmıştır. Tarafımızca M.Y.’nin taciz ettiği kadın öğrenci ile aralarında dava olduğu öğrenilmiştir. Müvekkilin cinsel saldırı sonrası, psikolojisi bozulmuş ve manevi hasara uğramıştır. Cinsel saldırının müvekkil üzerindeki etkisi halen devam etmektedir. Ciddi kaygı bozukluğu yaşayan müvekkil, can güvenliğinden endişe etmektedir. Yaşanan olay nedeniyle müvekkil hayati tehlike içindedir. M.Y. hakkında her ne kadar yüksek öğretim kurumundan çıkarma cezası uygulanmışsa da, müvekkilin bulunduğu yurdun önündeki spor sahasına sıklıkla gelmeye başlamıştır. Tüm bu nedenlerle şüpheli hakkında soruşturma başlatılarak cezalandırılmasını istiyoruz.”‘MAĞDUR EDİLİYORUM’Soruşturma kapsamında ifade veren M.Y. ise cinsel saldırı iddialarını reddetti. Şikâyet edildiğini öğrendiğinde hayretler içerisine düştüğünü ifade eden M.Y., haksız yere mağdur edildiğini, kendisinin böyle bir eylemde bulunmadığını söyledi.
Source: Özge Eğri̇kar
Yeşilay Başkanı Mehmet Dinç SABAH’a konuştu: Bu bir işgal projesidir
1-7 Mart tarihleri arasında kutlanılan Yeşilay Haftası kapsamında konuşan Yeşilay Başkanı Mehmet Dinç, bağımlılığın bir işgal projesi olduğunu kaydetti. Dinç, “Bir insanın kendine yapabileceği en büyük kötülük bağımlı olmaktır. Başkasının size zarar vermesine gerek kalmaz. Kişi kendi eliyle kendine ve çevresine zarar verir hale gelir. Yüzde 70 oranında suçların bağımlılıkla ilgisi var. Alkol etkisindedir, uyuşturucu etkisindedir. Başka bir bağımlılığın etkisindedir. Bağımlılıkla suç arasında çok sıkı bir ilişki var” dedi. Başkan Dinç, “Yeşilay 1920″de alkol bağımlılığıyla mücadele etmek üzere kurulmuş. 1920 yılında İstanbul işgal halindeyken, İngiliz işgal kuvvetleri komutanı bir işgal projesi olarak alkol getirmeye başlamış. Bir toplumun gençlerini bağımlılıkla işgal ederseniz, toprağını işgal etmeye gerek yok. Zaten o toplumu bir şey yapamaz hale getirirsiniz. Bunun üzerine, 1920″de Yeşilay Cemiyeti alkol bağımlılığını engellemek üzere bir devlet projesi olarak kuruluyor. Bundan sonra da 105 yıl boyunca aralıksız devam ediyor” diye konuştu.
Source: Harun Sekmen
‘Türk modeli’ dünyaya örnek oldu
Çocuklara Karşı Şiddet ve İstismarı Araştırma Komisyonu, RTÜK ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) yetkililerini dinledi. 2025 yılını LGBT”yle mücadele yılı ilan ettiklerini duyuran RTÜK Başkan Yardımcısı Feyzullah Tecirli, “Yaklaşık iki yıl önce Netflix”e bağlı yayıncılarla alakalı “Türk Modeli Akıllı Pil Uygulaması” gerçekleştirdik. Yaş sınırlaması ve çocukların, özellikle mağdur olan kitlenin erişimini birazcık daha kısıtlamaya, daha doğrusu aile kontrolüne yönlendirmeye yönelik çalışmamız oldu. Netflix tarafından kabul edildi, şu anda tüm dünyada aktif hâlde kullanılıyor” dedi. Burcu ŞEN
Source: Sabah
Kademeli emeklilik için kapı aralandı: SGK uzmanı tarih verdi
Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) düzenlemesi ile yaklaşık 2 milyon kişi emeklilik hakkı kazandı. Ancak, 1999 sonrasında sigortalı olanlar bu düzenlemenin dışında kaldı. Bu durum, sigortalı çalışanlar arasında adaletsizlik hissine yol açtı. Ancak, kademeli emeklilik konusu yeniden gündeme geldi ve bu, milyonlarca sigortalının umudunu yeşertti.
“KADEMELİ EMEKLİLİK KONUSUNDA HAREKETLİLİK VAR”
SGK Başuzmanı İsa Karakaş, kademeli emeklilikle ilgili olarak, “Kademeli emeklilik konusunda ciddi bir hareketlilik var. Ankara’nın öncelikli gündem maddelerinden biri haline geldi” şeklinde bir açıklama yaparak, bu konuda olumlu gelişmelerin olabileceğini ifade etti.
1999 ile 2008 yılları arasında sigortalı olarak çalışmaya başlayan milyonlarca kişi, EYT düzenlemesinden yararlanamayarak büyük bir mağduriyet yaşıyor. Bir gün farkla EYT kapsamına giremeyen ve 17 yıl daha çalışmak zorunda kalan bu bireyler, bu durumu ciddi bir adaletsizlik olarak değerlendiriyor.
Bu gruptaki sigortalılar, 23 yıl hizmet süresi ve 9000 prim gününü tamamlamalarına rağmen emeklilik hakkı kazanamıyorlar. Bu kişiler, yaş şartlarının sigorta başlangıç tarihine göre yeniden düzenlenmesini talep ediyor. Özellikle 8 Eylül 1999 tarihinden sonra sigortalı olanlar, mevcut 58-60 yaş sınırının esnetilmesini ve emeklilik sisteminin daha adil hale getirilmesini istiyorlar.
KARAKAŞ”TAN UMUT VERİCİ AÇIKLAMA
SGK Başuzmanı İsa Karakaş, kademeli emeklilikle ilgili olarak umut veren bir açıklama yaptı. Karakaş, “Kademeli emeklilik konusu şu anda büyük bir hareketlilik içinde ve Ankara”nın öncelikli gündem maddelerinden biri. Herkes bu konuda konuşuyor ve Türkiye”nin en çok tartışılan konularından biri haline geldi. Emeklilik konusunda umutsuz olmayın; EYT 24 yıl süren tartışmaların ardından çözüme kavuştu, kademeli emeklilik ise sadece iki yıldır gündemde. Sonunda bu konu da çözülecek” şeklinde konuşarak, bu sorunun da bir gün çözüleceği konusunda güven verdi.
ÇÖZÜM İÇİN SABIR GEREKİYOR
İsa Karakaş, kademeli emeklilik konusunda sabırlı olunması gerektiğini belirtti. Deneyimlerine dayanarak, bu sorunun çözümünün 2027 civarını bulabileceğini ifade etti. Karakaş, “Deneyimlerime dayanarak söylüyorum, bu sorunun çözümü 2027 civarını bulabilir” diyerek, sürecin zaman alabileceğine dikkat çekti.
Bu açıklamalar, kademeli emeklilik bekleyen milyonlarca sigortalıya umut verirken, çözüm için gerekli olan sabrın önemine de vurgu yapmış oldu.
Source: Haber Merkezi
Fenomen Merve Taşkın”ın ev hapsi bitti! Türkiye”yi terk edeceğini söylemişti ama…
Fenomen Merve Taşkın 14 Şubat Sevgililer Günü”nde X hesabından, 14 Şubat”ta yalnız olanlarla 400 bin lira karşılığında akşam yemeğine çıkacağını duyurarak kendi özelliklerini listelemişti. Paylaşımı sonrası hakkında CİMER”e şikayet yağan fenomen, gözaltına alınmıştı. Merve Taşkın, “Müstehcenlik” suçlamasıyla ifade verdikten sonra ev hapsi kararıyla serbest bırakıldı. Taşkın hakkında yürütülen soruşturmanın tamamlanmasının ardından hakkında “Müstehcenlik” suçundan 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. EV HAPSİ CEZASI BİTTİ Merve Taşkın”ın ev hapsi cezası sona erdi. Taşkın sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “19 günlük ev hapsim sona ermiş bulunmakta. Haftada bir imza ve yurt dışı yasağım var. 17 Haziran 2025 tarihi saat 11.30″da Çağlayan Adliyesi”nde duruşmam var. Umarım karar beraat olur, şans dileyin bana.” dedi. “İBİZA”YA TATİLE GİDEMEYECEĞİME ÜZÜLDÜM” Paylaşımına bir de not ekleyen Taşkın, “Duruşma tarihine kadar İbiza”ya tatile gidemeyecek olmama biraz üzüldüm” açıklamasında bulundu. “EVLENMEK İSTİYORUM” Merve Taşkın son paylaşımında ise, evlenmek istediğini belirtti. “CEZAM BİTİNCE ÜLKEME VEDA EDECEĞİM HERHALDE” Fenomen isim sık sık evinden paylaşım yaparak adından söz ettirdi. Son olarak ise bir takipçisi Merve Taşkın”a “Cezan bitince yapacağın ilk şey ne?” diye sordu. Taşkın ise “Ülkeme veda edip buradan temelli gitmek olur herhalde” yanıtını vermişti. TAŞKIN”IN SÖZ KONUSU PAYLAŞIMI ŞÖYLE: “14 Şubat”ta yalnız olanlara “akşam yemeği” için kız arkadaş olabilirim. Ücret: 400.000 TL. Özelliklerim: Konuşkanım, bolca sohbet edebiliriz. Güzelim, dışarıya benimle iyi bir imaj oluşturabilirsin. Türkiye”de tanınıyorum, kendi içinde egonu tatmin edebilirsin. Beklediğinden daha zekiyim bol bol şaşıracaksın. Bonus: Manipülasyon yeteneğim fazladır. Dikkat et aşık olma. Bonus2: Herhangi bir konuda motivasyona ihtiyacın varsa bu konuda da baya iyiyimdir. Bonus3: Mütevazıyımdır”
Source: Haberler
“İşim gasp edildi”
Habertürk ten Atakan Makar ın haberine göre ünlü oyuncu Fadik Sevin Atasoy, Nişantaşı nda görüntülendi. ANNE – KIZ AYNI FİLMDEAnnesi Emel Göksu ile birlikte bir sinema filminde rol alacaklarını belirten Fadik Sevin Atasoy; Annemle birlikte bir projeye başlıyoruz. Filmde anne – kızı canlandıracağız. Şu an hazırlık aşamasında. Ayrıca dijital projelerimiz de olacak dedi.Seyahat etmeyi çok sevdiğini söyleyen Fadik Sevin Atasoy; En çok Stockholm’a bayıldım. Çok güzel bir şehir. Gece hayatı hakkında pek fikrim yok ama tasarım ve sinema alanında çok başarılılar ifadelerini kullandı. TEKELLEŞME SORUSUNA NET YANIT Fadik Sevin Atasoy, sektörde yaşanan tekelleşmeyle ilgili olarak, Sizin rolünüzün elinizden alındığı, mağdur edildiğiniz zamanlar oldu mu? sorusuna; Tek cevap vereceğim, başka soru olmasın. Evet, oldu diyerek net bir yanıt verdi.
Source: Habertürk
Çin”den Trump”ın Gazze planına tepki
Bakan Wang, Çin Ulusal Halk Kongresinin yıllık genel kurulu kapsamında başkent Pekin de Çin in Dış Politikası ve Dış İlişkileri başlıklı basın toplantısı düzenledi. Toplantıda Çin in Orta Doğu daki rolü ve Trump ın Gazze planına ilişkin sorusuna verdiği yanıtta Vang, Gazze, Filistinlilere aittir, Filistin topraklarının ayrılmaz parçasıdır. Gazze nin statüsünü zorla değiştirmek barış değil yalnızca kaos getirecektir. ifadelerini kullandı. Çin in Gazze de barışın sağlanması için Mısır ve diğer Arap ülkeleri öncülüğündeki planı desteklediğini ifade eden Wang, ABD yi adını anmadan eleştirerek, Eğer büyük ülke, Gazze halkını gerçekten umursuyorsa kapsamlı ve kalıcı barışı teşvik etmeli, insani yardımı artırmalı, Filistin i Filistinlilerin yönetmesi ilkesini gözeterek Gazze nin yeniden inşasına katkı sağlamalı. değerlendirmesinde bulundu. Orta Doğu da barış olmadan dünyada istikrarın sağlanamayacağının altını çizen Wang, sözlerini şöyle sürdürdü: Filistin sorunu, daima Orta Doğu sorununun merkezinde yer aldı. İsrail-Filistin çatışması sürekli tekrarlanıyor çünkü iki devletli çözümün ancak yarısı gerçekleşti. İsrail Devleti, uzun zamandan bu yana varlığını sürdürüyor fakat Filistin Devletine hala ulaşılamıyor. Uluslararası toplum, sonraki süreçte iki devletli çözüme daha fazla odaklanmalı ve bağımsız Filistin Devletine daha fazla destek vermeli. Filistin ile İsrail ancak o zaman gerçekten barış içinde birlikte var olabilir, Arap ve Yahudi halkları sürekli dostluk içinde bir arada yaşayabilir. FİLİSTİNLİ TARAFLARA BİRLİK ÇAĞRISI Çinli Bakan, Filistinli taraflara, Pekin Deklarasyonu ndaki irade beyanına uygun olarak aralarında birliği sağlama çağrısında bulunurken Orta Doğu daki tüm tarafların farklılıklarını kenara bırakarak Filistin Devletini desteklemesi, uluslararası toplumun da İsrail ile Filistin arasında barışı teşvik için mutabakat inşa etmesi gerektiğini vurguladı. Çin in Orta Doğu ülkelerinin stratejik ortağı, Arap halklarının samimi dostu olduğunu belirten Wang, Orta Doğu da barış, adalet ve kalkınma için çaba göstereceklerini, bölge ülkelerinin kendi kaderlerini ellerine almasını, kendi kalkınma yollarını, barış ve diriliş rüyalarını gerçekleştirmesini destekleyeceklerini sözlerine ekledi. TRUMP IN GAZZE Yİ DEVRALMA PLANI Trump, 4 Şubat ta Beyaz Saray da kabul ettiği İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile düzenlediği ortak basın toplantısında ABD nin Gazze Şeridi ni devralacağını ve buraya sahip olacağını söylemişti. Gazze nin artık tamamen bir yıkım alanı olduğunu belirten Trump, Gazze deki Filistinlilerin başta Mısır ve Ürdün olmak üzere komşu ülkelerde inşa edilecek yeni yerleşim yerlerine gitmelerinin çok daha iyi olacağını savunmuştu. Trump, Filistinlilerin Gazze den ayrılmaktan başka seçeneklerinin olmadığını da öne sürmüştü. ABD Başkanı Trump, ayrıca Gazze yi, Orta Doğu nun Rivierası na dönüştürmeyi istediğini belirtmişti. Trump ın önerisi, Gazze deki mevcut ateşkesin uygulanmasını da etkilemiş; İsrail tarafı ateşkesin işgali sona erdirmeye yönelik ikinci anlaşmasını müzakere etmekten vazgeçmiş ve Gazze ye insani yardımları durdurmuştu
Source: Habertürk
AKP”li belediyeden kadın çalışanlarına skandal koşul
AKP”li Samsun Büyükşehir Belediyesi genel sekreterinin belediye bünyesinde çalışan kadınlara Ramazan ayı ve 8 Mart Dünya emekçi kadınlar gününe ilişkin bir iç yazışma gönderdiği ortaya çıktı.
Gönderilen yazıda Ramazan ayı dolayısıyla kadın personeline iftardan önce evde yemek yapabilmeleri için işten 1 saat erken çıkma izni verildi. Belediye tarafından yayımlanan resmi yazıda, Ramazan ayının kadınların toplumsal rollerini daha da vurguladığı belirtilerek, “kadınların evde yemek hazırlama görevine sahip olduğu” ifade edildi.
Yazıda şu ifadeler yer aldı:
“8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün Ramazan ayına denk gelmesi, kadınların hem dini hem de toplumsal anlamda sahip oldukları değerin bir kez daha hatırlanmasına vesile olur. Bu kapsamda kadın personelimizin Ramazan ayı boyunca mesai bitiminden 1 saat önce mesaiden ayrılması ve 8 Mart dünya Kadınlar Günü’ne özel Samsun Büyükşehir Belediyemiz Sosyal Tesisleri’nde yüzde 50 indirimli yararlandırılması Başkanlık makamınca uygun görülmüştür.”
Source: Anka
Resul Kurt yazdı: Mobbing ile mücadele
Günümüzde birçok çalışan, iş yerlerinde psikolojik taciz (mobbing) nedeniyle ciddi stres ve motivasyon kaybı yaşamaktadır. Mobbing, bir çalışanın sistematik olarak dışlanması, küçük düşürülmesi, sürekli eleştirilmesi veya aşırı baskıya maruz kalması gibi çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Bu durum yalnızca bireylerin ruh sağlığını değil, aynı zamanda iş yerindeki verimliliği ve kurumsal kültürü de olumsuz etkilemektedir.Çalışanların iş yerlerinde kasıtlı ve sistematik olarak belirli bir süre aşağılanması, küçümsenmesi, dışlanması, kişiliğinin ve saygınlığının zedelenmesi, kötü muameleye tabi tutulması, yıldırılması ve benzeri şekillerde ortaya çıkan psikolojik tacizin önlenmesi işgücü piyasalarının en önemli hususların başında gelmektedir.İşyerinde çalışma barışının korunması ve bireylerin zihinsel sağlıklarını koruyabilmesi hem insan sağlığı bakımından hem de işyerinde yürütülmekte olan işin verimli şekilde ilerletilebilmesi bakımından mobbingin önlenmesi oldukça önemlidir.Mobbingle mücadelede en önemli adımlardan biri farkındalık yaratmaktır. İşverenler ve çalışanlar, mobbingin ne olduğunu, hangi davranışların bu kapsama girdiğini ve nelere yol açabileceği konusunda bilinçlendirme yapılmalıdır.Bu bağlamda çalışan bireylerden, yöneticilere, işverenlerden kamu kurum ve kuruluşlarına kadar her kademede mobbingin önlenmesine ilişkin özenle hareket edilmeli ve iş birliği artırılmalıdır.6 Mart 2025 tarihli Resmi Gazete”de 2025/3 sayılı “İş Yerlerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) Önlenmesi” konulu Cumhurbaşkanlığı Genelgesi yayımlanmıştır.Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan”ın imzasıyla yayımlanan genelgeyle, iş yerlerinde mobbing ile mücadele anlamında yeni önlemler alınmıştır.İş yerlerinde mobbingle mücadele kapsamında tüm kurum ve kuruluşların üzerine düşen görev ve sorumlulukları hassasiyetle yerine getirmesi, kararların uygulanmasında ihtiyaç duyulacak her türlü iş birliği ve yardımın titizlikle sağlanması oldukça önem arz etmektedir.Genelgenin amacı, çalışanların motivasyonunun artırılması, hizmetlerin etkin bir şekilde yürütülmesi, sağlıklı, güvenli ve barışçıl bir çalışma ortamının oluşturulması, kapsayıcı ve sürdürülebilir istihdamın sağlanması ile toplumsal refahın artırılmasıdır.Mobbinge maruz kalan tüm çalışanlar ilgili mevzuatında yer alan usullere göre çalıştıkları kurum ya da kuruluşa, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezine, Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonuna, ALO 170 hattı aracılığıyla veya doğrudan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına ya da Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumuna ve Kamu Denetçiliği Kurumuna başvurularını iletebilmektedirler.Psikolojik taciz konusunda faaliyet gösteren ilgili kurum ve kuruluşlar ile alanında uzman ve akademisyenlerin katılımıyla kurul toplanacaktır.Kurul faaliyetlerini şu şekilde sıralamak mümkündür:· İş yerlerinde psikolojik tacizle mücadeleye yönelik olarak ülke çapında politikaların belirlenmesine katkı sağlama,· Eğitim ve bilgilendirme faaliyetlerini koordine etme, araştırma ve inceleme yapma veya yaptırma,· Rapor, rehber ve bilgilendirme dokümanları hazırlama,· Kamuoyunu bilinçlendirme çalışmalarının yürütülmesi.Genelge uyarınca “İş Yerlerinde Mobbing Önlenmesi” hususunda atılacak adımlar aşağıdaki şekilde belirlenmiştir:· İşverenlerin, yönetici ve tüm çalışanlar psikolojik taciz olarak değerlendirilebilecek temel hak ve özgürlüklerin ihlali anlamına gelen her türlü eylem ve davranıştan kaçınmaları gerekmektedir.· İşyerlerinde psikolojik tacizle mücadele öncelikle işveren ve yöneticilerin sorumluluğunda olup işveren ve yöneticiler iş yerlerinde psikolojik taciz olarak değerlendirilebilecek veya buna bağlı olarak ortaya çıkabilecek her türlü riski gözetecek, önleyici ve koruyucu politikalar geliştireceklerdir.· İş yerlerinde psikolojik tacize yönelik farkındalığın artırılması amacıyla ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından eğitim ve bilgilendirme faaliyetlerinin düzenlenmesi ve yaygınlaştırılmasına özen gösterilecek, eğitim programlarında psikolojik taciz konusuna yer verilerek tüm çalışanlara çalışan hakları ile başvuru mekanizmaları hususlarında gerekli bilgilendirme yapılacaktır.· İş yerlerinde psikolojik taciz iddialarının araştırılması ve soruşturulmasında gizliliğin ve şahısların özel hayatlarının korunmasına ve gerçeğe aykırı psikolojik taciz iddialarıyla kurum ve kuruluşların itibar ve saygınlıklarına zarar verilmemesine azami itina ve hassasiyet gösterilerek süreç ivedilikle yürütülecektir.· Toplu iş sözleşmelerine ve toplu sözleşmelere psikolojik taciz hususunda önleyici ve koruyucu nitelikte hükümler konulmasına özen gösterilecektir.Yeni önlemler kapsamında iş dünyasındaki her bireyin mobbingin önlenmesine ilişkin dikkatle davranması ve iş birliği içinde faaliyetlerine devam etmesi oldukça değerlidir.İş yerlerinde psikolojik tacizin önlenmesi, hem çalışanların mutluluğu hem de şirketlerin başarısı için kritik bir konudur. Kurumlar, sağlıklı bir çalışma ortamı yaratmak için farkındalık artırıcı çalışmalar yapmalı, mobbinge karşı sıfır tolerans politikası uygulamalı ve çalışanlarını desteklemelidir. Unutmayalım ki, huzurlu ve saygılı bir çalışma ortamı herkesin hakkıdır.
Source: Resul Kurt
Bugün, “Dünya Kadınlar Günü”
Clara Zetkin komünist bir aktivist ve kadın hakları savunucusuydu. 1910 yılında Kopenhag’da toplanan Uluslararası Emekçi Kadınlar Konferansı’nda “Dünya Kadınlar Günü” fikrini önerdi. Zetkin’ in önerisi, konferansa katılan 17 farklı ülkeden 100 kadın tarafından oy birliği ile kabul edildi.İlk uluslararası etkinlikler 1911’de Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre’ de düzenlendi. Dünya Kadınlar Günü”nün 100. yıldönümü 2011 yılında büyük organizasyonlarla kutlandı. Özetle, Dünya Kadınlar Günü kadın hakları hareketinde bir odak noktası oldu.Bugün neredeyse tüm dünyada ses getiren eylemlere sahne olan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün kökeni, 19. yüzyılın sonlarında sanayileşmenin getirdiği ağır çalışma koşullarına ve kadınların oy hakkı gibi temel haklardan mahrum bırakılmış olmasına dayanıyor. 8 Mart 1857’ de ABD’nin New York kentinde tekstil işçisi kadınlar, daha iyi çalışma şartları talebiyle greve çıktı. Ancak, polis müdahalesi ve çıkan yangın sonucunda birçok kadın yaşamını yitirdi.Bu trajedinin ardından, kadınların hak mücadelesi yıllar içinde büyümeye devam etti. 28 Şubat 1909’da, New York’ta 15.000 kadın işçi, daha iyi çalışma koşulları ve eşit haklar talebiyle büyük bir yürüyüş düzenledi. Kadınların mücadelesini destekleyen Amerikan Sosyalist Partisi, bu günü Ulusal Kadınlar Günü ilan etti.Bu olaydan yıllar sonra, yukarıda da anlattığım gibi, 26-27 Ağustos 1910’da Danimarka’nın Kopenhag kentinde düzenlenen Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda, Almanya Sosyal Demokrat Partisi üyesi Clara Zetkin, “Kadınlar Günü” ile ilgili önerisini sundu. Zetkin’in önerisi kabul edilerek, kadın hakları mücadelesini simgeleyecek bir gün belirlenmesi kararlaştırıldı. 1917’de Sovyet Rusya’da kadınlar oy hakkı kazandıktan sonra 8 Mart Ulusal Bayram oldu. Kadınlar Günü, 1967’de feminist hareket tarafından benimseninceye dek, ağırlıklı olarak sosyalist hareketler ve komünist ülkeler tarafından kutlandı. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun 16 Aralık 1977 tarihinde aldığı karar ile de; diğer ülkeler, kendi geleneklerine ve tarihlerine uygun bir günü uluslararası Kadın Hakları ve Uluslararası Barış Günü ilan etmeye davet edildi.Birleşmiş Milletler’in Dünya Kadınlar Günü’nü kabul etmesi ile, bu özel gün resmiyet kazanmış oldu. BM, bu tarihten itibaren, her yıl için özel bir tema belirlemeye başladı. Belirlenen ilk tema “Geçmişi Kutlamak, Geleceği Planlamak” idi. Bu yılın teması ise, “Eylemi Hızlandır” (Accelerate Action).Dünya Kadınlar Günü, özünde kadınların süregelen toplumsal cinsiyet eşitsizliği konusunda farkındalık yaratılmasını amaçlayan; kadınların toplumda, siyasette ve ekonomide kat ettikleri mesafenin kutlandığı özel bir gün. Kadınlar için 8 Mart; hak, eşitlik, özgürlük ve dayanışmayı temsil ediyor. Her 8 Mart’ta çeşitli etkinlikler düzenlenerek bu mücadele dile getiriliyor.Dünya Kadınlar Günü’ nün bu yılki teması olan” Eylemi Hızlandır” (Accelerate Action)., Toplumsal Cinsiyet Eşitliği konulu çalışmaların hızlandırılması için bir çağrı niteliği taşıyor. Cinsiyet eşitliği için Eyleme Geçmeyi Hızlandıracak en etkili yollardan biri destekçileri desteklemek. Tüm Dünya’da olduğu gibi Ülkemiz’ de de kadınlara ve kız çocuklarına yardımcı olan birçok sivil toplum kuruluşu var. Desteğimizi, onları destekleyerek sunabiliriz.Birey olarak, günlük yaşamımızda kadınların gelişimini olumlu şekilde etkileyecek adımlar atabiliriz.Klişe yargılara meydan okuyabilir, ayrımcılıkla mücadele edebilir, önyargıları sorgulayabilir, kadınların başarılarını kutlayabilir ve çok daha fazlasını yapabiliriz. İlâveten, bilgi birikimimizi diğer kişilerle paylaşmanın ve başkalarını yüreklendirmenin büyük önem taşıdığını unutmamalıyız.Dünyanın dört bir yanındaki etki sahibi kuruluş ve gruplar, #EylemeGeçmeyiHızlandırmaya yardımcı olmak üzere, aşağıdakiler dahil bir dizi etkili strateji, kaynak ve etkinlik sunuyor:Kadınlara ekonomik güç kazandırmaÇeşitli yeteneklere sahip bireyler yetiştirme, istihdam ve muhafaza etmeKadınları ve kız çocuklarını lider, karar verici, iş insanı olma ve bilim, teknoloji, mühendislik, matematik alanlarına yönelme konusunda desteklemeKadınların ve kız çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamak üzere altyapı tasarlama ve inşa etmeKadınların ve kız çocuklarının kendi sağlıkları konusunda bilgiye dayalı kararlar vermelerine yardımcı olmaKadınları ve kız çocuklarını sürdürülebilir tarım ve gıda güvenliği alanlarına yönlendirmeKadınlara ve kız çocuklarına kaliteli eğitim ve öğrenim erişimi sunmaKadınların ve kız çocuklarının spordaki katılımını ve başarılarını artırmaKadınların ve kız çocuklarının yaratıcı ve sanatsal yeteneklerini desteklemeKadınların ve kız çocuklarının gelişimini destekleyen diğer alanları ele almaHepimiz, kendi olanaklarımız ölçüsünde -küçük ya da büyük olması hiç önemli değil- bir katkı verebiliriz #EylemeGeçmeyiHızlandırmak için. Bu katkıyı; örneğin, konu ile ilgili sivil toplum kuruluşlarından birine çalışmalarında yardım ederek ya da maddi destek sağlayarak verilebileceğiniz gibi, çevrenizde konu ile ilgili farkındalık oluşturmak ya da var olan farkındalığı artırmak için çalışmayı da seçebilirsiniz.Ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, artık sadece bir kutlama günü değil, aynı zamanda kadın hakları mücadelesinin sesi olmaya devam eden önemli bir tarih. Dünyanın dört bir yanında düzenlenen etkinlikler, yürüyüşler ve kampanyalar, kadınların karşılaştığı sorunları görünür kılmayı ve çözüm üretmeyi amaçlıyor.Yani, tarihte kadın işçilerin daha iyi çalışma koşulları talebiyle başlattıkları mücadele; günümüzde toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın hakları ve kadına yönelik şiddete karşı duruşun simgesi olmaya devam ediyor…Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği…
Source: Ayşegül Domani̇ç Yelçe
Tarım Bakanlığı”ndan “gerekçesiz tavuk itlafına” yönelik açıklama
Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü, sosyal medyada dolaşıma sokulan “Tunceli”de 2 bin yerli ırk yumurtlayan tavuğun gerekçesiz şekilde itlaf edildiği” şeklindeki iddianın doğru olmadığını bildirdi ve konuya ilişkin sosyal medya hesabından açıklama yaptı. “Güvenilir ve sağlıklı gıda çalışmalarımız aralıksız devam edecek” Bakanlığın, vatandaşların güvenilir ve sağlıklı gıdaya ulaşmaları için kanatlı hayvan sevkiyatlarında denetimlerin ve çalışmaların sıfır toleransla sürdürüldüğünün vurgulandığı açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Tunceli ili Pülümür ilçesinde, 19 Şubat tarihinde, Jandarma kontrol noktasında yapılan denetimde H.U. yönetimindeki araç durdurulmuş, 1000 kanatlı hayvan olduğu kolluk kuvvetleri tarafından tespit edilmiştir. Pülümür İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü personelince yapılan incelemede kanatlı hayvanların veteriner sağlık raporu ve dezenfeksiyon belgeleri olmadan sevk edildikleri tespit edilmiştir. 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu kapsamında, hayvan sahibine, kanatlı hayvanları belgesiz olarak sevk ettiği ve hayvanlara ait menşe belgelerini ibraz edemediği için 21 bin 6 lira idari para cezası uygulanmış, söz konusu hayvanlar da itlaf edilerek uygun koşullarda gömülmüştür. Vatandaşlarımızın güvenilir ve sağlıklı gıdaya ulaşması için çalışmalarımız aralıksız devam edecektir.”
Source: Dünya Gazetesi
Şile Belediye Başkanı işi şova döküp serumla meclise geldi
Şile Belediye Başkanı Özgür Kabadayı, ameliyat sonrası belediye meclis toplantısına kolunda serumla katıldı. Kabadayı”nın bu hareketi birçok kesim tarafından “Şov” olarak nitelendirildi. “TEHDİTVARİ ÇAĞRILARI GÖRÜNCE GELDİM” Başkan Kabadayı, toplantıda yaptığı açıklamada, “Sosyal medyadaki tehditvari çağrıları görünce geldim. Biz bu vatanımızın bekçisiyiz. Sosyal medya üzerinden değil, yüz yüze görüşmek için buradayım” ifadelerini kullandı. Başkan Kabadayı”nın kolunda serumla toplantıya katılmasıyla ilgili sosyal medyada yapılan yorumlardan bazıları şunlar; Allah Allah. Şova bak.Bu şova gerek yok.Bırakın şov yapmayı…Bana şov gibi geliyor pek samimi bulmuyorum.Saçma sapan hareketler…Bu ne ya şaka gibi…
Source: Haberler
Kadın çalışanların ihracata katkısı 60,1 milyar dolara ulaştı
Bolat, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın 2025″i “Aile Yılı” olarak ilan ettiğini hatırlattı.
Ailenin ve toplumun temel direğinin kadınlar olduğuna işaret eden Bolat, “Kadınlar, aile, sosyal, çalışma, ekonomik ve ticari hayattaki önemiyle toplumumuzun temel yapı taşıdır. Nitekim bu durum, 12. Kalkınma Planı”nda da güçlü şekilde yer bulmuş, kadınlarımızın ekonomik ve ticari faaliyetlere daha çok katılımının teşvik edilmesi, çalışma hayatına hakkaniyet ve adalet şiarı çerçevesinde daha çok angaje edilmesi vurgulanmıştır.” ifadelerini kullandı.
Bolat, “yatırım-üretim-istihdam-ihracat” önceliklerinde hayata geçirilen ekonomik politikalarla kapsayıcı refah artışının sağlanması için Bakanlığın yoğun çaba gösterdiğini vurgulayarak, bir yandan küresel mal ve hizmetler ihracatındaki payı artırırken, diğer taraftan üreticileri, çalışanları, çiftçileri, girişimcileri, yatırımcıları, esnafı, işçileri, emeklileri ve kadınları desteklemeye devam ettiklerini kaydetti.
Kadın çalışanların ihracattaki payı yüzde 23,6
Çalışmaların ve politikaların sonucu 2002″de 36 milyar dolar olan ihracatın 2024 itibarıyla 6,3 kat artarak 262 milyar dolara ulaştığına dikkati çeken Bolat, şöyle devam etti:
“Bu yüksek oranlı artışla küresel mal ihracatından aldığımız pay önemli artış göstererek 2024 itibarıyla yüzde 1,08″e ulaşmıştır. Kadınlarımızın yoğun çalıştığı hizmetler sektöründe ihracatımız da 2002″de 14 milyar dolardan, 2024 sonunda 115,6 milyar dolara yükselmiştir. Başarımızda kadınlarımızın önemli katkısı bulunmaktadır. İhracat yapan firmalardaki toplam çalışanların içindeki kadın çalışanların oranı üçte bire yakındır. Bu oran 2013″te yüzde 24 iken, 2024″te 5,1 puan artışla yüzde 29,1″e yükseldi. 2024″te kadın çalışanların ihracata katkısı, 2013 yılına kıyasla yaklaşık iki kat artarak 60,1 milyar dolara ulaşmış ve toplam ihracattaki payı yüzde 23,6 olmuştur. Kadınların ihracata yaptığı katkının artış hızı da her geçen gün artarak toplam ihracat artışının üzerinde gerçekleşmiştir.”
Bolat, sektörlere göre de kadın iş gücünün ihracattaki payının giderek arttığını belirterek, kadınların sırasıyla giyim, kimyevi maddeler, otomotiv endüstrisi, elektrik elektronik ve bilişim sektörlerinde önemli roller üstlendiğini ifade etti.
Kadınların orta yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerin ihracatındaki katkısının da arttığına işaret eden Bolat, “Geçen yıl yüksek ve orta yüksek teknolojili ürünlerin ihracatı 101,1 milyar dolar gerçekleşti. Söz konusu dönemde bu ihracata kadınların katkısı, 2013″e göre yüzde 147 artarak yaklaşık 20 milyar dolara ulaştı. Aynı dönemde bu alanda kadın çalışanlarımızın payı yüzde 42,1″den yüzde 46,7″ye çıktı. Bakanlık olarak yüksek katma değerli ve rekabetçi ihracat perspektifinde pazar ve ürün çeşitlendirmesine dönük politika ve stratejilerimizle ihracatı artırmak üzere çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürürken, yerelde sağlanan üretim ve istihdam artışıyla daha müreffeh bir Türkiye hedeflemekteyiz.” değerlendirmesinde bulundu.
Kadın emeğine 75,1 milyon lira hibe ödemesi
Bolat, bu hedefler doğrultusunda Bakanlık olarak sürdürülebilir ve güçlü ekonomi için kadınların ulusal ve uluslararası ekonomik arenada yoğun temsiline ve katılımına büyük önem atfettiklerini vurgulayarak, kadın girişimciliğinin teşviki amacıyla bu alandaki üretim ve işletme kooperatiflerini, kadın esnaf ve sanatkarları, elektronik ticarette ve serbest bölgelerde kadın girişimcileri kararlılıkla desteklediklerini bildirdi.
Bu çerçevede 2025 yılı şubat ayı itibarıyla kadın girişimi üretim ve işletme kooperatifi sayısının 1223″e yükseldiğini, bu kooperatiflerin toplam ortak sayısının da 14 bin 956″ya ulaştığını belirten Bolat, sözlerini şöyle tamamladı:
“Kooperatif ve üst kuruluşlarının üretim ve istihdama katkısı olacak yatırım projelerinin desteklenmesi, faaliyetlerinde etkinlik ve verimliliğin sağlanması, teknoloji ve yeni üretim tekniklerinden yararlanmalarına katkıda bulunulması ve bireysel tasarrufların uygun kooperatif girişimcilik modelleriyle ekonomiye kazandırılması amacıyla Bakanlığımızca Kooperatiflerin Desteklenmesi Programı (KOOP-DES) hayata geçirilmiştir. Program kapsamında 2024 sonuna kadar kadın emeğini değerlendirme amacına haiz 620 kooperatife, Bakanlığımızca 75,1 milyon lira hibe desteği ödemesi yapılmıştır. 2024 yılı özelinde destek dönemleri kapsamında kooperatiflere sağlanmasına karar verilen 34,2 milyon liralık hibe desteğinin 24,5 milyon lirası kadın girişimi üretim ve işletme kooperatiflerinin istifadesine yönelik olarak karara bağlanmıştır.”
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source: