“Sosyal Sorunlar Gündemi – Adalet, İstihdam ve Göç Üzerine Son Gelişmeler”

Icardi çocukların okul paralarını kesti, Wanda Nara çıldırdı

Süper Lig devi Galatasaray”ın yıldız futbolcusu Mauro Icardi”nin boşanma aşamasında olduğu eşi Wanda Nara, sosyal medya hesabından Arjantinli futbolcu için sert bir paylaşım yaptı. “ADALET İSTİYORUM” Nara yaptığı paylaşımda, “5 küçük çocuğun sosyal hizmetlerini durdur. Okul paralarını ödemeyi bırak. Nafaka ödeme. Onları, anneleri olmayan bir kadınla yaşamaya zorla. Kızlarımla konuşmamı yasakla. Bu şiddet midir? Adalet istiyorum.” ifadelerini kullandı.Wanda”nın paylaşımı şöyle

Source: Alper Kızıltepe


Meksika”dan yola çıkan 150 kişilik göçmen grubu ABD”ye doğru yola çıktı

Meksika basınında çıkan habere göre, ülkenin en büyük güney sınır kenti Tapachula”dan yola çıkan yaklaşık 1500 göçmen, ABD sınırına ulaşmak için harekete geçti. İnsan Onuru Merkezi (CDH) Direktörü Luis Rey Garcia Villagran, yaptığı açıklamada, Meksika Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum”a çağrıda bulunarak, göçmenlere engel olunmamasını istedi. İspanyol haber ajansı EFE”ye konuşan Villagran, “En büyük sorunun Sheinbaum ile seçilmiş başkan Trump arasındaki siyasi farklılıklar olduğuna inanıyoruz.” ifadesini kullandı. Göçmenlerden Venezuelalı Cesar Eduardo Milano, göçmenlik bürosunun kendilerine yardımcı olmadığını belirterek, “Hiçbir göçmenlik bürosuyla konuşmadım, artık onlarla da konuşmak istemiyorum. Bize yapamayacakları şeyler teklif ediyorlar, beni gözaltına aldılar ve bana söyledikleri gibi değildi. İç karartıcı koşullarda hapsedildim.” dedi. Sosyal medyada yer alan görüntülerde, göçmenlere farklı milletlerden çok sayıda katılım olduğu görülüyor. Orta Amerika ülkelerinden yola çıkan çok sayıda göçmen, Guatemala ve Meksika üzerinden ABD”ye ulaşmaya çalışıyor.

Source: Internet Haber


Göçmenler Trump göreve gelmeden ABD”ye girmek için yola çıktı

Meksika dan yola çıkan 1500 kişilik yeni göçmen konvoyu, ABD nin seçilmiş başkanı Donald Trump ın yemin töreninden önce ABD sınırını geçmeyi amaçlıyor.Meksika basınında çıkan habere göre, ülkenin en büyük güney sınır kenti Tapachula dan yola çıkan yaklaşık 1500 göçmen, ABD sınırına ulaşmak için harekete geçti.İnsan Onuru Merkezi (CDH) Direktörü Luis Rey Garcia Villagran, yaptığı açıklamada, Meksika Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum a çağrıda bulunarak, göçmenlere engel olunmamasını istedi.İspanyol haber ajansı EFE ye konuşan Villagran, En büyük sorunun Sheinbaum ile seçilmiş başkan Trump arasındaki siyasi farklılıklar olduğuna inanıyoruz. ifadesini kullandı.Göçmenlerden Venezuelalı Cesar Eduardo Milano, göçmenlik bürosunun kendilerine yardımcı olmadığını belirterek, Hiçbir göçmenlik bürosuyla konuşmadım, artık onlarla da konuşmak istemiyorum. Bize yapamayacakları şeyler teklif ediyorlar, beni gözaltına aldılar ve bana söyledikleri gibi değildi. İç karartıcı koşullarda hapsedildim. dedi.Sosyal medyada yer alan görüntülerde, göçmenlere farklı milletlerden çok sayıda katılım olduğu görülüyor. Orta Amerika ülkelerinden yola çıkan çok sayıda göçmen, Guatemala ve Meksika üzerinden ABD ye ulaşmaya çalışıyor.

Source: Habertürk


Mahkemede yaşanan o anları anlattı! Narin cinayetinde büyük sır! Asıl dertleri…

Diyarbakır”ın Tavşantepe köyünde kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni dere yatağında bulunan Narin cinayetiyle ilgili davada karar çıktı. Amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran “İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürmekle” ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.Savcının mütalaasında aynı suçtan ceza istenen Nevzat Bahtiyar”a ise “delilleri yok etme “gizleme veya değiştirme” suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Kamuoyu vicdanının derinden sarsıldığı ve birçok iddianın gündeme geldiği cinayette “Neden öldürüldü, kim öldürüldü?” sorularının cevabı ise hala yanıt bulamadı.Hukukçular gerekçeli kararı beklerken Nevzat Bahtiyar”ın avukatı Ali Eryılmaz, CNN Türk”te katıldığı programda cinayete dair yeni açıklamalar yaptı.Eryılmaz programda, sosyal medyadan yaptığı “Derenin sessizliğine gömülen beden, üzerine bırakılan iki soğuk tanık”, “Dört gölgenin dualarıyla mühürlenmiş, çözülmeyi bekleyen bir bilmece” ifadelerini kullandığı paylaşımlarıyla ilgili açıklamalarda bulundu.”DÖRT GÖLGE DAVA SIRASINDA PEK KONUŞULMADI””Aslında ben orada bir alegori yapmaya çalıştım. Nevzat Bahtiyar, bir taş koyduğunu söylemişti ama cenaze üzerinden üç tane taş çıktı. Demek ki daha sonradan iki taş daha koymuşlar üstüne. Aslında gizli tanık o iki taştı. Diğer dört gölge de dava sırasında pek konuşulmadı aslında, biliyorsunuz Salim Güran”ın kullanmış olduğu 47 plakalı aracın içinde dört kişinin daha DNA”sı çıkmıştı.””Devran Güran, Kurtuluş Güran, Muhammed Kaya ve Salim Güran”ın DNA”ları çıkmıştı. Benim iddiam her zaman, dört kişi arabaya binerek akşam dere kenarına gittiler. Üzerine bir taş konan Narin”in üzerine diğer iki taşı koyup çalı çırpılarla örterek kamufle etmek amacıyla gittiler. Kalan DNA”ların o geceden kaldığını düşünüyorum.””KATİLİ DEĞİL CİNAYET SEBEBİNİ KAMUFLE ETMEYE ÇALIŞTILAR””Sıradan bir cinayet davası olmuş olsaydı bütün bir aile bütün bir köy bu katili saklamakla uğraşmazlardı.” diyen avukat Eryılmaz, “Burada saklanmak istenen aslında katilden ziyade cinayetin işlenme sebebi olduğunu düşünüyorum. Bu onlar için çok daha ciddi bir tehlikeydi. Ben savunmamı yaparken ne zaman “namus” vurgusu yapsam aile bireyleri hemen celallenmeye başladı. Birdenbire çığırından çıkıyorlar. İyice hırçınlaşıyorlar. O cinayetin sebebi onlar için çok önemli. Dolayısıyla bunu kamufle etmeye çalıştılar onlar. Cinayetin sebebi bu sanıklar için çok çok önemliydi.”

Source: Internet Haber


Selahaddin E. Çakırgil yazdı: “Frenk Gecesi”ne takılmadan, “Müslüman Sabahı”na uyananlara selâm olsun…

Geçen Çarşamba gününün sabahı, 365 günlük Güneş Yılı”nı göre, “Miladî takvim”in (yani, Katolik Hristiyanlara göre , Hz. İsa aleyhisselâm”ın 24 Aralık-1 Ocak arasında olduğu düşünülen doğumunu, “Weihnachten”ı, “0- sıfır” noktası diye esas alan takvimin) ve Müslümanların kullandığı 355 günlük Ay Yılı”nın da “Hicrî-Kamerî takvimin, 1446 yılının “Receb” ayının ilk sabahı idi..(Bu vesileyle hatırlayalım: Milâdî takvim, son 100-150 yıldan beri, gönüllerini Avrupa”ya ve Avrupai dünyanın değerlerine kaptırmış olan Müslümanların da kullanmaya başladıkları bir zaman ölçüsü artık..Hicrî-Rumî 1342 yılı Ocak ayının ilk günü, “26 Aralık 1925 tarihli ve 698 sayılı, “Takvimde Tarih Mebdeinin Tebdili” -başlangıcının değiştirilmesi-” hakkındaki kanunla, 1 Ocak 1926 olarak değiştirilerek bir “büyük” (!) “inkılap” daha yapılmıştı.)*Evet, işte böyle bir zaman diliminde, geçen hafta, “Milli İrade Platformu” diye anılan ve çok sayıda sivil toplum kuruluşunun ortaklaşa yaptığı bir çağrı vardı..Halkımız, İstanbul”da 1 Ocak gününün sabah namazında camilerde toplanıp, namazdan sonra Galata Kulesi ve civarında bir araya gelerek, Siyonist İsrail rejiminin Filistin-Gazze”de 15 aydır devam eden ve en gelişmiş teknolojik imkânlarla en barbarca işlenen cinayetlere, dünyanın dikkatini bir kez daha çekmek hedeflenmişti. Çünkü, modern dünya, Gazze”yi yerle bir eden ağır bombardımanlarla hayattan koparılan 50 bine ulaşan ve on binlercesinin de yıkıntılar altında kaldığı savunmasız (çocuk, kadın ve erkek) sivil Müslümanların mazlumiyetine karşı “kör, sağır ve dilsiz”di..*Ama, ortada bir mesele vardı.. 31 Aralık”ı 1 Ocak”a bağlayan gece, maalesef bizim toplumumuzda da artık, yaygın şekilde, çılgın eğlencelerle karşılanıyordu. Acaba, öyle bir gecenin sabahında yapılan çağrı muhatap bulabilir miydi?Hem de Müslüman halklarını nice ihtişamlı tarih dönemlerinin “makarr”ı, / karar merkezi olan İstanbul”da, o gece, sabahın ilk ışıklarına kadar, Hristiyanlar ve de onların kültürel anlayışının kuklası olan halklar gibi, bizim ülkemizde de, çılgınca eğlenceler; TV ekranlarından da etrafa açıldı..*Öyle bir geceden sonra, Yahya Kemal”in, “Frenk gecesinden, Müslüman sabahına kalkılır mı?” sorusunun cevabı, olumsuz olmaz mıydı?Ama, o sabahın dondurucu soğuğunda, bütün yolların her türlü trafiğe kapatıldığı o saatte karşılaşılan tablo, insanın için ısıtıyordu. Çünkü, Unkapanı Köprüsü”nden Yeni Câmi önü ve Sirkeci”ye; Galata Köprüsü”nden Karaköy Meydanı ve Kabataş”a doğru uzanan ana caddeler tıklım tıklım doluydu..Başkan Erdoğan”ın mahdumu Bilal Erdoğan, yüzbinlere hitaben yaptığı konuşmada, “Biz uyanığız ve buradayız. Kudüs için, Mescid-i Aksâ için buradayız.. Dünyanın uyuduğu bu sabah da biz uyanığız. Protestolarımızla, dualarımızla buradayız. Filistin yalnız değil.. Biz imanımızdan aldığımız güçle biliyoruz ki, Allah”ın mazlumlara olan vaadi Suriye”de nasıl gerçekleştiyse Filistin”de de gerçekleşecektir. Ayasofya nasıl zincirlerinden kurtulduysa, Şam Emevî Camii eli kanlı bir diktatörün tasallutundan nasıl kurtulduysa, inşallah çok yakında Filistin de kurtulacaktır.” diyordu.AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin ise, “Artık Ayasofya, sadece Ayasofya değil. Emevî Camii de Suriye”nin özgürleşmesi demekti.., İnşaallah Mescid-i Aksâ”nın özgürleşmesi de gerçekleşecek.. Bunlar sadece bizim değil, İslam coğrafyasının hayalleri…” diyordu..Memur-Sen Başkanı Ali Yalçın da, “Kötülerin, zalimlerinden zulmünden korkmuyoruz; onlardan merhamet de dilenmiyoruz; ama, onlara karşı çıkmayanların suskunluğundan rahatsız oluyoruz..” diyordu.Yüzbinlerin “Allah”u Ekber!” nidâlarıyla karşılanan bu konuşmaları, Ömer Karaoğlu”nun, “ilâhî” tadındaki “Şehit tahtında Rabbe gülümser”le başlayan ve,Şehitsiz olmaz, ümitsiz olmaz,Sevdasız olmaz, sevdasız olmaz.Yarasız olmaz, çilesiz olmaz,Şehitsiz olmaz, kurbansız olmaz.gibi düşündürücü mısraların bulunduğu “Şehitler ölmez..” isimli müzikalinden sonra, Karaoğlu, irticalen yaptığı konuşmayla da oldukça etkileyiciydi..Ve o sabah orada, büyük bir ümmet olmanın şuuruyla yeniden donandık.*450 bin olduğu söylenen o kitlelerin, sadece kıyafetlerinden değil, diğer müminlere yansıyan yüz ifadelerinden bile, ekonomik açıdan orta ve alt gelir gruplarından oldukları anlaşılıyordu..Bu “yüz binler”in yarıya yakını hanımlardan oluşuyordu, onların da büyük ekseriyeti de gençlerden oluşuyordu.. Hepsi de, inançlarının zahirdeki iffet sembolü olan tesettür konusunda gerekli hassasiyete riayet ediyorlardı.. Yüzde 1″i bile bulmayacak derece bir-kaç istisna göze çarpsa da.. Erkeklerin ise diyebilirim ki, yüzde 70″i, 40 yaş altındakilerden oluşuyordu..Kendilerini yüksek sınıftan sayan malum kesimlerden ise, denilebilir ki, genç-yaşlı, kimse yoktu.. Onlar henüz “frenk gecesi”nin çılgınlığından sonra daldıkları uykularındaydılar..Evet, uyuyanlar, uykularını sürdürebilirler ve onların uyumaları uyanık olmalarından daha iyidir. Ama, İslam Milleti”nin temel değerlerinin korunması konusu olunca uyanık ve gerekirse her türlü fedakârlığı omuzlayacak olanlar, yine bu orta-alt gelir gruplarının, dudakları dualı, alınları secde gören milyonlarıdır.*NOT: 5 gün önce Almanya”nın Magdeburg şehrinde Noel şenliklerinin kalabalıkları üzerine bir kamyonla sürüp, 10 kişiyi öldüren, kendisi de öldürülen Suudi vatandaşı ve Müslüman ismi taşıyan doktor bir kişinin “ateist” ve de “İsrail hayranı” olduğu, yazışmalarından anlaşılınca; o kişi ve saldırı unutuldu..Ama, Amerikan vatandaşı ve geçmişte Amerikan ordusunda da uzun yıllar vazife yapan kişinin, New Orleans”ta yılbaşı gecesi arabasıyla 15 kişiyi öldürüp, kendisi de ölen ve “Şemseddin Cabbar” isimli bir Müslüman olduğu anlaşılınca..ABD emperyalizmi onun arabasında hemen, DEAŞ veya DAİŞ denilen malum örgütün flamalarını da buluverdi ve emperyalist dünya, yeni bir entrika daha kurmak yolunda kollarını sıvadı.Dünya Müslümanlarının da, her türlü şeytanî entrikaya karşı daha bir uyanık olmalarının vaktidir.

Source: Selahaddin E. Çakirgi̇l


Yakup Köse yazdı: Üstad”ın yabancısı olmayalım

Gazetemizin 11 yıldır verdiği Necip Fazıl Ödülleri”nin 2024 yılının sahiplerine ödülleri bu akşam Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın iştirakleriyle verilecek.Üstad Necip Fazıl Kısakürek”in “Büyük Doğu” adını verdiği fikriyatının önemini bugünlerde daha iyi anlıyoruz.”Arap Baharı” adı verilen İslâm ülkelerindeki hareketlenmelerde de gündeme gelen ve bugün Suriye”deki halk devrimiyle birlikte konuşulan mevzu, yönetim şeklinin nasıl olacağı.Mâlumunuz zamanımızın kutsal mefhumu “Demokrasi”. Dünyada her şey onun için yapılıyor. Seçimler de demokrasi için yapılıyor, seçilmiş hükümetleri deviren darbeler de demokrasi için yapılıyor, bombalar da demokrasi için atılıyor, işgaller de demokrasi için yapılıyor, işgal edilen topraklarda tecavüzler de demokrasi için yapılıyor, hatta kundaktaki bebekleri öldürmek bile demokrasi için!Sadece son 35 yılda ABD ve müttefiklerinin İslâm dünyasına demokrasi getirmek neler yaptıklarını bizlere canlı canlı izlettirdiler. Demokrasi getirmek için işgal ettikleri topraklarımızda artık ot bitmiyor!Demokrasi öyle “mübarek” bir mefhum ki her şenaati örtebiliyor.Öyle oyunu kurallarına göre oynamak da yetmiyor. İşte Mısır”da gördük. 2012 senesinde halkoyuyla seçilen Muhammed Mursi bir yıl sonra askeri darbeyle devrildi. Demokrasi için binlerce kilometreden bombalar taşıyan ABD ve müttefikleri, Mısır halkın seçimi olan Mursi”nin meşru iktidarının elinden alınmasına yol verdiler. Muhammed Mursi, mahkeme salonunda yargılanırken öldürüldü. Arkadaşların çoğu idam edildi, idam edilmeyenler ise öldürülmekten beter işkencelere maruz kaldılar. Görüleceği üzere, sadece demokrasinin kurallarına uymak yeterli değil. Dünyaya demokrasi dayatması yapan ABD/Batı”nın isteklerini de yerine getirmeniz gerekiyor.Demokrasi adı altında sergilenen tiyatroları anlatmakla bitmez. Maalesef demokrasi zokası Müslümanlar tarafından fena yutuldu. Sistem kuralım, dünyaya bizim de yönetim şekli teklifimiz olsun derdini taşıyan pek yok.Niye ABD/Batı”nın demokrasi dayatmasına mahkûmuz?İşte bu noktada Üstad Necip Fazıl Kısakürek”e müracaat edilmelidir. Üstad, “Varlık sebebim” dediği İdeolocya Örgüsü adlı eseriyle dünyaya bir yönetim şekli teklif ediyor. Mezkûr eserinden bu teklifi yaparken de ilk önce doğu batı muhasebesiyle birlikte içinde bulunduğumuz burhanı da kare kare gösteriyor.Başkan Erdoğan”ın başucu kitaplarından biri olan İdeolocya Örgüsü”nden bahsetmeden Necip Fazıl Kısakürek konuşulamaz.Ne çile çektiyse, ne yaşadıysa İdeolocya Örgüsü”ndeki sistemleştirdiği düzeni hayata geçirmek içindi.Aman dikkat edelim de Üstad”ın aşağıdaki noktalamasında geçen “Yabancı”lardan olmayalım:Lâfımın dostusunuz, çilemin yabancısı,Yok mudur, sizin köyde, çeken fikir sancısı?

Source: Yakup Köse


Türkiye Yüzyılı”nda çalışma hayatı

2024 y�l�nda kad�n, erkek, ya�l�, gen� herkese ve her kesime �zel istihdam politikalar� y�r�tt�k. Ge�ti�imiz y�l �zellikle kad�n istihdam�nda hayata ge�irdi�imiz �� Pozitif ve Kay�tl� Kad�n �stihdam�n�n Desteklenmesi Projesi (Women-Up) gibi �zel programlarla, kay�tl� kad�n istihdam�n� art�rd���m�z bir y�l oldu.

Prof. Dr. Vedat I��khan/ �al��ma ve Sosyal G�venlik Bakan�

Ge�mi� y�llarda oldu�u gibi 2024 y�l� da; istihdamdan sosyal g�venli�e, sa�l�k hizmetlerinden dijital d�n���me, emeklilik hizmetlerinden, sendikal �zg�rl�klere kadar, hizmet alan� n�fusumuzun tamam�n� kapsayan, hi� kimseyi geride ve a��kta b�rakmamay� temel ilke edinmi� kucaklay�c� bir sosyal devlet anlay���yla hedeflerimizi ba�ar�yla ger�ekle�tirdi�imiz verimli bir y�l olmu�tur. �nce millet diyerek ��kt���m�z bu yolda, devleti ve sahip oldu�umuz t�m imkanlar� insana hizmet arac� olarak g�rerek, vatanda�lar�m�zdan gelen talepler do�rultusunda, daha s�rd�r�lebilir, daha m�reffeh bir �al��ma hayat� ve sosyal g�venlik hedefine emin ad�mlarla y�r�d�k, y�r�meye de devam ediyoruz.

Emekli masalar� ve dan��manl�k hizmetleri

Hi� ku�kusuz, 2024 y�l� �al��ma hayat� icraatlar�m�z aras�ndaki en �nemli ad�m, Say�n Cumhurba�kan�m�z himayelerinde ilan etti�imiz “Emekliler Y�l�” kapsam�nda, gen�li�ini ve enerjisini, �lkemizin kalk�nmas� i�in harcam��; al�n teriyle, ailelerinin ve milletimizin m�reffeh gelece�ini in�a edecek temel harc�n� karm�� k�ymetli emektarlar�m�z i�in hayata ge�irdi�imiz faaliyetler olmu�tur. T�rkiye Y�zy�l�”n�n emektarlar� i�in; emekli maa�lar�n� y�kselttik. 2024 y�l�nda SSK ve BA�-KUR emekli maa��na k�m�latif olarak y�zde 86,16, memur emeklilerine ise y�zde 78 oran�nda zam yapt�k. T�rkiye emeklilik tarihinde bug�ne kadar e�i benzeri g�r�lmemi� bir uygulama olan bayram ikramiyeleri hizmetimiz kapsam�nda, emekli ve hak sahiplerine iki bayram i�in toplam 84,2 milyar lira bayram ikramiyesi �dedik. Bankalarla protokol yaparak emeklilerimizin promosyon alabilmelerini sa�lad�k. Emekliler Y�l� kapsam�nda T�rkiye y�zy�l� emektarlar�m�z�n hayat�n� kolayla�t�racak ula��mdan konaklamaya, sosyal etkinliklerden al��veri�e kadar binlerce kampanyay� ve faaliyeti emeklilerimizin kullan�m�na sunduk. Bunun yan� s�ra 81 ilimizde emekli masalar� olu�turarak, emeklilerimizin bir telefonla ula�abilece�i “emekli dan��manlar�” tahsis ettik.

2024 y�l�nda da, T�rkiye”nin kalk�nmas� ve T�rkiye Y�zy�l� vizyonumuza birlikte y�r�d���m�z �al��anlar�m�z, emek�ilerimiz ve i�verenlerimiz �nceli�imiz olmaya devam etmi�tir.1 Ocak 2025 tarihinden itibaren ge�erli olacak net asgari �creti, 22 bin 104 lira olarak belirledik. Her bir asgari �cretli i�in devlet olarak verdi�imiz asgari �cret deste�ini de 700 liradan 1.000 liraya ��kard�k. Bu rakamla net asgari �crete �nceki y�la g�re y�zde 30 oran�nda art�� yap�lm�� oldu. 2002 y�l�ndan bu yana, asgari �creti reel olarak 4 kat�na yak�n seviyeye ��kard�k. Ayr�ca bu y�l 2 milyon i� yeri ve 13 milyon sigortal� i�in toplam 49,1 milyar lira destek sa�lad�k. Te�vik, destek ve indirimlerimizle �lkemizin kalk�nmas� i�in katma de�er olu�turan giri�imcilerimizin, i�verenlerimizin yan�nda olduk. Di�er yandan y�l boyunca ger�ekle�tirdi�imiz projeler ve d�zenli y�r�tt���m�z programlarla �al��ma hayat�nda insana yak���r i�ler olu�turmak i�in i� sa�l��� ve g�venli�i standartlar�n� y�kselterek t�m �al��anlar�m�za daha sa�l�kl� ve g�venli �al��ma ortamlar� sa�lad�k. Kad�n, erkek, ya�l�, gen� herkese ve her kesime �zel istihdam politikalar� y�r�tt�k. 2024 y�l� �zellikle kad�n istihdam�nda hayata ge�irdi�imiz �� Pozitif ve Kay�tl� Kad�n �stihdam�n�n Desteklenmesi Projesi (Women-Up) gibi �zel programlarla kay�tl� kad�n istihdam�n� art�rd���m�z bir y�l olmu�tur.

Kay�t d��� ile m�cadele

Sosyal devlet ilkesiyle aziz milletimizle kurdu�umuz g��l� ba�lar�n en b�y�k teminatlar�ndan birisi olan sosyal g�venlik sistemine y�nelik iyile�tirici ad�mlar�m�z her y�l oldu�u gibi bu y�l da artarak devam etmi�tir. T�m vatanda�lar�m�z� kapsayan Genel Sa�l�k Sigortas� ile �ocuklar�m�z, gen�lerimiz, annelerimiz, bebeklerimiz, engellilerimiz, �al��an�m�z ve emeklilerimizin yurt i�inde, yurt d���nda sa�l��a eri�imini daha da kolayla�t�rarak n�fusumuzun tamam�n� Genel Sa�l�k Sigortas� kapsam�na ald�k. D�nyan�n hi�bir �lkesinde T�rkiye d�zeyinde bir �rne�ine rastlanamayacak sa�l�k harcamalar�, 2024 y�l�nda da �zerinde �zenle durdu�umuz konular�n ba��nda gelmi�tir. 18 ya� alt� Tip-1 diyabet hastalar�m�z�n hayat�n� kolayla�t�rmak i�in �nemli bir ad�m atarak, kan �ekeri takibi i�in S�rekli Cilt Alt� Glukoz �zlem Sistemi”ni geri �deme kapsam�na ald�k. Kanser ilac� ba�ta olmak �zere bir�ok ilac� geri �deme listesine ekleyerek, toplamda geri �deme kapsam�ndaki ila� say�s�n� art�rd�k. B�ylece toplamda 8.845 ila� geri �deme kapsam�na girmi� oldu. D�nyaya rol model olan sistemimizin s�rd�r�lebilirli�i ve vatanda�lar�m�z�n sosyal g�venlik gelece�inin teminat� i�in kay�t d��� ile m�cadelemize devam ettik. Denetim ve incelemelerimiz do�rultusunda kay�t d���l�k oran�n� y�zde 27 seviyesine indirdik.

Depremzedelere destek s�recek

6-7 �ubat depremlerinin yaralar�n� h�zla sarabilmek i�in m�cbir sebep ilan edilen b�lgelerde depremzedelerimiz muhtasar ve prim hizmet beyannamesi ile prim �demelerinde ertelemeler yapt�k. 2025″de de t�m depremzede illerimiz tamamen aya�a kalkana kadar �al��ma hayat� ve sosyal g�venlik desteklerimizi s�rd�rmeye devam edece�iz.

2024 y�l�, �al��ma hayat�n� bir taraftan �lkemizin ger�eklerine uygun olarak daha m�reffeh ko�ullara ve daha y�ksek standartlara ula�t�r�rken, di�er taraftan da dijital �a��n k�resel ger�eklerine entegre etmek i�in yo�un �aba harcad���m�z bir y�l olmu�tur. Kamu hizmetlerinde adeta ����r a�an e-Devlet Kap�s�”na 176 SGK hizmetimizle vatanda�lar�m�z�n i�lemlerini kolayla�t�rd�k.

T�rkiye”nin, �al��ma hayat� ve sosyal g�venlik ba�ta olmak �zere sa�l�ktan e�itime, d�� politikadan ekonomiye kadar hemen her alanda ve hemen her g�n, ba�ar� hanesine yeni bir �entik att��� 2024 y�l�, 2025 y�l�n�n ve gelecek y�llar�n b�y�k ve g��l� T�rkiye”sinin ayak sesi olmu�tur. Bizler, �eyrek asra yakla�an millete hizmet davam�z�n �ahs�nda tecess�m etti�i Cumhurba�kan�m�z Say�n Recep Tayyip Erdo�an liderli�inde, T�rkiye Y�zy�l�”na giden yolun tu�lalar�n� omuzlar�nda ta��maktan b�y�k bir onur ve gurur duyan kadrolar olarak bug�ne kadar nas�l azimle, �zveriyle ve b�y�k T�rkiye umuduyla �al��t�ysak gelecek y�llarda da ayn� heyecanla aziz milletimizin istikbali i�in �al��maya, daha iyisini �retmeye devam edece�iz.

Source:


Bakan Işıkhan rakamları açıkladı: 1 milyon 453 bin 833 kişi yerleştirildi

Işıkhan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, istihdama sağladıkları güçlü destekle iş arayan vatandaşların ve işverenlerin yanında olduklarını belirterek, şu ifadeleri kullandı:”2024 yılı Ocak-Aralık ayları arasında toplam 1 milyon 453 bin 833 vatandaşımızın işe yerleştirilmesine aracılık ettik. 44 bin 618 engelli vatandaşımızı istihdama dahil ettik. 3 milyon 70 bin 312 bireysel görüşme ve 787 bin 796 iş yeri ziyareti gerçekleştirdik.”Işıkhan”ın paylaştığı videoda ise söz konusu dönemde, 2 milyon 314 bin 651 kişinin, Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) bireysel danışmanlık hizmetinden, 61 bin 480 kişinin iş kulüplerinden ve 73 bin 141 kişinin de aktif istihdam programlarından yararlandığı belirtildi.

Source: Www.star.com.tr


Çinli sürücüye akılalmaz tahrik! Adam üzerine yürüdü, yanındaki kadın “taciz etti” diyerek bağırdı | “İğrenç sözlerle şok oldum”

Olay, 31 Aralık”ı 1 Ocak”a bağlayan gece saat 00.55 sıralarında Kılıçali Paşa Mahallesi’ndeki bir AVM’nin otoparkında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre 10 yıldır Türkiye’de yaşayan ve uluslararası bir ithalat ihracat şirketinde çalışan Çinli Shaohuai Ren (36), yılbaşı gecesi Çinli 2 kadın arkadaşıyla birlikte AVM’ye geldi. Buradaki bir mekanda eğlenen 3 arkadaş, gece yarısından sonra araçlarına binerek AVM’den ayrılmak istedi. Aracıyla otoparkta sıraya giren 3 arkadaşın aracının önüne, iddiaya göre bir kadın sürücü ters yönden manevra yapıp girmek istedi. “OH BABY I LOVE YOU” SÖZLERİYLE TAHRİK ETTİBunun üzerine kadın sürücüyle Çinli Ren arasında tartışma çıktı. O sırada kadın sürücünün yanındaki adam araçtan inerek bağırmaya başladı. Bir süre sonra Ren’in cep telefonuyla kayıt aldığını gören adam Ben senin ülkende bunu yapmam. Ne yaparsan yap dedikten sonra telefonuyla kayıt alarak Ren’in yanına geldi. Kadın sürücü ise bu sırada Ülkemize gelmişler bize saldırıyorlar diyerek bağırdı. Ren’in yanına gelerek cep telefonuuyla çekim yamaya başlayan adam, Oh baby, I love you. You love me baby? I love you so much. Oh baby. Come here diyerek Ren”i tahrik etmeye çalıştı. İngilizce konuşmaya devam eden adam, Ren”e konuşmak istediğini ve aracından inmesi gerektiğini söyleyerek I want to talk you. If you come here, I want to talk you ifadelerini kullandı. ARACINDAN İNİP REN”İN ÜSTÜNE YÜRÜDÜRen ise, cep telefonuyla kayıt yapmaya devam eden adamın sözlerine karşılık Ben sizi sevmiyoum maalesef diye karşılık verdi. Ren’in Beni taciz ediyorsun sözleri üzerine adam, Bana yol vereceksin diyerek aracın yanından uzaklaştı. Araçtaki kadın sürücü ise, Beni taciz etti, tecavüz etmeye kalktı diyerek bağırmayı sürdürdü. Kadın ardından da İmdat polis var mı? Taciz ediyor diye bağırarak ortalığı birbirine kattı. Ren ise, Yalan söylüyorsun. Şaka gibisiniz. Senin yanında karın var, ona I love you diyeceksin sözleriyle adama karşılık verdi. Bu sözler üzerine bindiği araçtan tekrar inen adam Ren’in üstüne yürüdü. Yaşananlar cep telefonu kamerasına saniye saniye yansıdı. “KADIN BAĞIRIP HAKARET EDİYORDU”Olayla ilgili bir video çeken Shaohuai Ren yaşananları anlatarak, Arkadaşlarımla yılbaşı gecesini Galataport’ta kutladık. Kutladıktan sonra biz otoparktan çıkmaya çalışıyorduk. Araba sürücüsü de bizim bir bayan arkadaşımızdı. Ben arabanın arkasında oturuyordum. Önde de iki bayan arkadaşımız oturuyordu. Biz tabelaları takip ederek sıraya girdik. Zaten sırada çok araba vardı bekliyorduk. O anda bir araba ters yönden sıramıza girmeye çalıştı. Biz zaten ona yol verecektik. Sürücü arkadaşımız bunu sakince halledecekti. Ancak gelen araçtaki kadın sürücü bize sürekli bağırıyor ve hakaret ediyordu. Bende o sırada onu uyardım. Bu kadar bağırmanız gerekmiyor, sakin olun dedim dedi. “İĞRENÇ SÖZLER SÖYLEDİ”Ren, Ancak kadın bağırmaya ve hakaret etmeye devam ediyordu. Ben de o sırada video çekmeye başladım. Onun kocası araçtan indi ve bize yaklaştı. Bana yaklaşıktan sonra “I love you baby” gibi iğrenç sözler söylemeye başladı. Ben şok oldum. Bir anda nasıl cevap vereceğimi bilemedim. Yeni yıla girdikten hemen sonra böyle bir olay yaşadık diye konuştu. Diğer yandan olayla ilgili tarafların birbirinden şikayetçi olmadığı öğrenildi.

Source: Hurriyet.com.tr


Belçikalı futbolcuya polis şiddeti ve ırkçı muamele

Bir dönem Genoa, Avellino ve Pescara gibi takımlarda forma giyen ve şu anda İsrail”in Bnei Sakhnin ekibinde oynayan Omeonga, Belçika”dan Tel Aviv”e seyahati sırasında Roma”daki Fiumicino Havalimanı”nda beklenmedik bir şekilde uçaktan zorla indirildi. KARA LİSTEDE OLDUĞU İDDİA EDİLİYOR İddiaya göre, kendisi İsrail”in kara listesinde olmakla suçlandı. Olay sonrası polis tarafından darp edilip tutuklanan Omeonga”nın yaşadıkları sosyal medyada paylaşılan bir video ile gündeme oturdu. “IRK AYRIMCILIĞI” Stephane Omeonga, yaşadığı olayı sosyal medyada paylaşmadan önce beş gün boyunca sessiz kaldığını belirterek, “Bugüne kadar konuşmak istemedim çünkü her şeyin doğru olduğundan emin olmak istedim. Ancak bu yaşananlar tamamen yanlış ve düpedüz ırk ayrımcılığıdır” dedi.Noel tatilinde Belçika”da olduğunu ve 25 Aralık”ta İsrail”e dönüş yolculuğu sırasında Roma”da aktarma yaptığını ifade eden futbolcu, “Check-in sırasında, sınır kontrolünde veya biniş kapısında herhangi bir sorun bildirilmedi. Ancak uçak kalkmak üzereyken bir görevli yanıma geldi ve pasaportumda bir sorun olduğunu söyleyerek uçaktan inmemi istedi. Durumu açıklamasını talep ettim, ancak herhangi bir açıklama yapmadan beni polisi çağırmakla tehdit etti. Her şey bu noktada kontrolden çıktı” ifadelerini kullandı. “POLİS BENİ DÖVDÜ” Olayın daha da çirkinleştiğini belirten Omeonga, “Tanıkların göremeyeceği bir noktaya götürüldüm. Burada yere yatırılarak darbedildim. Polislerden biri dizini başıma bastırdı. Daha sonra kelepçelenip bir arabaya bindirildim. Ambulans geldiğinde şoktaydım ve sağlık görevlilerinin sorularına cevap veremeyecek durumdaydım” dedi.

Source: Alper Kızıltepe


İPA”dan dikkat çeken araştırma: Emekli sayısı artıyor, geliri azalıyor

İPA emekli sayısı ve aylıklarına ilişkin yeni bir çalışma yayımladı. Çalışmada, son 10 yılda İstanbul’daki gelir dağılımındaki bozulmanın Türkiye’ye göre daha fazla olduğuna dikkat çekildi. Çalışmada şöyle denildi: “Hanehalkı Kullanılabilir gelire göre bakıldığında; Türkiye için Gini Katsayısı 2014 yılında 0,379 iken; 2024 yılında bu gösterge 0,039 puan yükselerek 0,418’e yükselmiştir. İstanbul için Gini Katsayısı 2014 yılında 0,357 iken; 2024 yılında bu gösterge 0,071 puan yükselerek 0,428’e yükselmiştir. Gini katsayısı, sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, bire yaklaştıkça gelir dağılımında bozulmayı ifade etmektedir. Son 10 yılda geliri en az artan grup en yoksullar oldu İstanbul’da hanehalkı kullanılabilir gelire göre sıralı %20’lik gruplar itibariyle bakıldığında; 2014 yılından itibaren ortalama geliri en az artan grup en yoksul %20’lik gelir grubu olurken; ortalama geliri en fazla artan grup geliri en yüksek %20’lik grup oldu. En yoksul %20’lik grubun ortalama geliri son 10 senede 10,8 katına çıkarken; geliri en yüksek %20’lik grubun ortalama geliri 14,5 katına çıktı. Türkiye’de 2014 yılından itibaren ortalama geliri en az artan grup en yoksul %20’lik gelir grubu olurken; ortalama geliri en fazla artan grup geliri en yüksek %20’lik grup oldu. En yoksul %20’lik grubun ortalama geliri son 10 senede 10,7 katına çıkarken; geliri en yüksek %20’lik grubun ortalama geliri 12,6 katına çıktı. İstanbul’da en yüksek gelire sahip %10’luk kesimin payının en yoksul %10’luk kesimin payına oranı son 10 yılda 9 kattan 14 kata yükseldi. Toplumun en yüksek gelir elde eden %10’unun elde ettiği payın en düşük gelir elde eden %10’unun elde ettiği paya oranı şeklinde hesaplanan P90/P10 oranı; İstanbul’da 2014 yılında 9,25 iken; 2024 yılında bu oran 13,91’e yükseldi. İstanbul’daki yoksul sayısı 2 milyon 756 bin olarak hesaplandı.TÜİK 2024 yılı “Yoksulluk ve Yaşam Koşulları İstatistikleri” bültenine göre bölgesel düzeyde eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin %60’ı dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre; İstanbul’daki yoksul sayısı 2 milyon 756 bin kişi olarak hesaplandı. Konut masrafları yoksul bireylere yük getiriyor.TÜİK Gelir Dağılımı ve Yaşam Koşulları Araştırması’na göre, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin %60’ı dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırının altında olan bireylerden konut masraflarının yük getirdiğini belirtenlerin oranı 2021-2024 yılları arasında %88,9’dan %93,8’e yükseldi. Aynı dönem dikkate alındığında; 2021 yılının başından itibaren Tüketici Fiyat Endeksinin “Konut” kalemindeki artışın %423,7 olduğu görüldü. Türkiye’de 100 yaşlı bireyden 23’ü yoksulluk riski altında Yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olanların oranı %29,3 olduğu görülürken; 2021-2024 yılları arasında bu oranın 0-17, 18-64 yaş grupları için azaldığı; 65 Yaş Üstü nüfus için arttığı gözlemlendi. 2021 yılında Türkiye’de 100 yaşlıdan 17’si yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altındayken; 2024 yılında 100 yaşlıdan 23’ü riski altındadır.” Son Dakika: Memur ve memur emeklisinin 2025 zamları kesinleştiEkonomi 2025 SSK VE BAĞ-KUR EMEKLİ MAAŞI ZAMMI: 6 aylık enflasyon farkıyla 2025 yılı zam oranları belli olduEkonomi

Source: Dünya Gazetesi


Memur maaş zamlarına ilk tepki Memur-Sen”den geldi!

2024 yılı enflasyon rakamları ve kamu görevlilerine yapılan maaş artışlarının açıklanmasının ardından konuyla ilgili ilk değerlendirmeler de gelmeye başladı.
Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, kamu görevlileri ve emeklilerinin maaş artış oranının yüzde 11,54 olarak belirlendiğini, bu oranın yetersiz olduğunu vurguladı.
Yalçın, “Memur-Sen olarak yüzde 15 maaş artışı ve yüzde 10 refah payı talep ediyoruz” dedi.
Gelir adaletsizliğine vurgu
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, daha önceki tekliflerinin yüzde 15 zam ve yüzde 10 refah payı içerdiğini hatırlattı ve maaş artışları kadar gelir vergisi adaletsizliğinin de önemli bir konu olduğunun altını çizdi:
“2025”te gelir vergisi birinci dilim matrahı 158 bin lira, ikinci dilim ise 330 bin lira olarak uygulanacak. Nisan-Mayıs aylarında yüzde 20″lik dilime, Ekim-Kasım”da da yüzde 27″lik dilime girerek maaşların eriyeceğini öngörüyoruz. Gelir vergisi sistemi adaletli bir şekilde düzenlenmeli, kamu vergilerinin gelir vergisi yüzde 15″e sabitlenmelidir”
“Bu zammı kabul etmiyoruz”
Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın, açıklamasında refah payı talep ettiklerini söyledi:
“Fiyatlar yukarı doğru giderken alım gücü aşağı yönlü devam ediyor. Biz toplu sözleşmeyi yaparken 2024 için beklenen enflasyon yüzde 30’du şu anda gerçekleşen rakam ortada. Bu zammı kabul etmiyoruz. Aradaki mesafe bir uçurum. Enflasyon farkı ile maaşlarımız belirlenecek yine maaşlarımız eriyecek. Açıklanan zamlar kesinlikle kabul edilebilir değil. Gelirde adalet için refah payı istiyoruz.”
Ali Yalçın ayrıca, “Parası olanların faiz üzerinden kazanç elde ettiği bir dönemdeyiz. Piyasanın normalleşmesi için ekonominin darboğazını emekçinin küfesine yüklemeye çalışanlara dur demeliyiz. Maaşlar bir kat arttı, fiyatlar ise 4 kat zamlandı.” değerlendirmesinde bulundu.
Memur ve emekli 2025 zammı netleşti: Hangi memur ne kadar maaş alacak? İşte zamlı memur maaşlarıEkonomi

Source: Dünya Gazetesi


Dijital Risklerden Korunma Eğitimi”nde 39 bin 920 kişiye ulaşıldı

Çocukların dijital ortamdaki olumsuz içeriklerden korunması için ilerleyen günlerde hayata geçmesi beklenen sosyal medya düzenlemesinde hazırlıklar devam ederken, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı çocukların, ailelerin ve toplumun dijital risklere karşı farkındalığını artırmaya yönelik çalışmalarına hız verdi.

Kamu kurumları, üniversiteler ve STK”ler başta olmak üzere çeşitli paydaşlarla çalışmalar yürüten Bakanlık, kendisine bağlı özel kreş, gündüz bakımevi, çocuk kulübü çalışanları ve çocukların aileleri için dijital içeriklerdeki risklere karşı eğitimlerini sıklaştırdı.

Bu kapsamda “medya kavramı”, “yeni medya araçları”, “çocuk ve dijital medya”, “dijital çağda ebeveyn olmak”, “bilişim teknolojilerinin çocuklar için fırsatları ve riskleri”, “çocukları bilişim teknolojilerinin risklerinden korumak için aileler tarafından dikkat edilmesi gereken hususlar”, “önerilen web ve ihbar adresleri”, “dijital oyunlar için kullanılan sınıflandırma sistemi” gibi başlıklarda verilen eğitimlerden bugüne kadar 39 bin 920 kişi yararlandı.

Dijital ortamdaki olası risklere karşı eğitimler verecek

Bu eğitimlerin yanı sıra çocukları dijital risklerden koruma çalışmalarını da çeşitlendiren Bakanlık, 2024-2028 yıllarını kapsayan Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı çerçevesinde ailelere medya okuryazarlığı ve bilinçli medya kullanımı, dijital ebeveynliği, siber zorbalık, dijital suçlar gibi dijital ortamdaki olası risklere karşı bir takım koruyucu eğitimler verecek.

Buna ek olarak ilköğretim ve lise öğrencilerine yönelik teknolojinin bilinçli kullanımına ilişkin dijital okuryazarlık konusunda eğitim programları yaygınlaştırılacak. Gençlerin teknoloji ve medyanın fırsatlarından bilinçli bir şekilde yararlanması için eğitimler ve seminerler ile spor, teknoloji ve kültür kampları artırılacak.

2 bin 432 içerik hakkında işlem

Öte yandan Bakanlık, çocukları zararlı içeriklerden korumak amacıyla vatandaşların zararlı olduğunu düşündüğü içerikleri, yayınları ve uygulamaları kolayca bildirebilmeleri için Çocuk için Dost Uygulamalar (DUY) web sitesi ve ihbar hattını oluşturmuştu. Web sitesi ve ihbar hattı ile bugüne kadar 2 bin 432 içerik hakkında işlem gerçekleştirildi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Trump International Otel önünde intihar eden askerin kız arkadaşına attığı mesaj ortaya çıktı

Las Vegas”ta Trump International Hotel önünde intihar eden eski özel kuvvetler mensubu Matthew Livelsberger”in (37), olaydan önce eski kız arkadaşına gönderdiği mesajlar şoke etti.Yeni yılın ilk günü Tesla Cybertruck içinde başına ateş ederek intihar eden Livelsberger”in eski kız arkadaşı Alicia Arritt, aralarında geçen son yazışmaları paylaştı. Livelsberger”in olay günü sabahı saat 09:00″da “Tesla Cybertruck kiraladım. Müthiş bir şey” diyerek başlayan mesajları, “Kendimi Batman gibi hissediyorum” sözleriyle devam ediyor.Soruşturmada, Livelsberger”in özel hayatında yaşadığı sorunlar da gün yüzüne çıktı. İkinci eşi Jennifer Davis”in, aldatıldığını düşünerek olaydan 6 gün önce evi terk ettiği öğrenildi. Çiftin küçük bir çocuğu bulunuyor.Las Vegas Polisi, olayın siyasi bir motivasyonu olup olmadığını araştırıyor. Ancak Livelsberger”in kişisel yaşamındaki sorunlar, intiharın arkasındaki gerçek nedeni belirsizleştiriyor. Trump destekçileri ise, olayın arkasında farklı nedenlerin olabileceğini öne sürüyor.Polis, olayla ilgili kapsamlı soruşturmanın devam ettiğini bildirdi.

Source: Abdullah Teymur


3 gün boyunca işkence edilen şahıs: 11 duruşma görüldü, suçlular cezasını çeksin

Antalya”ya dönüp aldığı 15 bin lirayı iş yeri sahiplerine teslim eden Kurt”un iddiasına göre; A.T., O.T., S.T. ve A.A. tarafından sandalyeye bağlanıp depoya kilitlendi. 3 gün farklı işkencelere maruz kalan Kurt”un dişleri kırıldı, vücudunda kesikler oluştu, elleri ve kolları bağlı şekilde yatırıldı, ağzı açık tutularak hamam böceği yedirildi.Şüpheliler, yaptıklarını da cep telefonuyla kaydetti. Depoda kilitli tuttukları Vedat Kurt”un durumunun kötüye gittiğini fark eden şüpheliler, iddiaya göre yaralarının iyileşmesini bekledi. Aynı iş yerinde çalışmayı sürdüren Vedat Kurt, şüphelilerin cep telefonundan, kendisine işkence yapılırken kaydedilen fotoğrafları alarak kaçtı. Kurt, daha şüphelilerden şikayetçi oldu. DAVA AÇILDI Şüpheliler hakkında Antalya 6″ncı Ağır Ceza Mahkemesi”nde dava açıldı. Davanın 11″inci duruşmasında, sanık avukatları suçlamaları kabul etmedi. Mahkeme heyeti, Vedat Kurt”un tedavi gördüğü tüm sağlık kuruluşlarının isimlerinin mahkemeye sunulmasına ve raporların adli tıp kurumuna gönderilmesine, sanıkların tutuklanmaları ve adli kontrol altına alınmaları talebinin reddine karar vererek, duruşmayı erteledi. “HERKES EVLADINI BENİM YERİME KOYSUN” İşkenceye ait tüm delillerin bulunduğunu ve sanıkların serbest olduğunu belirten Vedat Kurt, “Antalya”da işkence görmüştüm. 11 duruşma görüldü ve herhangi bir karar alınmadı. Yıllardır bu olayla uğraşıyorum. Her şey ispatlı ve delilli. Şahıslar belli olduğu halde serbestler. Vicdanı olanlara sesleniyorum. Herkesin evladı var. Ne yazık ki ellerini kollarını sallayarak geziyorlar. Herkes evladını benim yerime koysun. Şanlıurfa”da Adli Tıp raporu aldım. Dosyamıza işlemedi. İstanbul”a gittim, sonuç alamadım. Hukuka güveniyorum. Artık bir karar verilsin ve suçlular cezasını çeksin” dedi.

Source: Haberler


Trump öncesi terör saldırıları: Amerika içinde silahlı kutuplaşma artıyor

Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Üyesi ve SETA Kıdemli Araştırmacısı Dr. Murat Aslan, ABD”de gerçekleşen terör saldırılarının arka planını AA Analiz için kaleme aldı.

11 Eylül 2001″de Amerika Birleşik Devletleri”nde (ABD) İkiz Kulelere yapılan saldırı Amerikan halkının “güven” hissini zedeledi. O ana kadar iki okyanusun arasında sorunsuz bir hayat yaşayan Amerikan halkı, ülkelerinin terörün erişemeyeceği bir ülke olmadığını anladı. Dönemin ABD Başkanı George W. Bush”un Haçlı Savaşı”na başladıklarını ilan etmesiyle Afganistan ve Irak”ta somutlaşan Amerikan müdahaleciliği milyonlarca insanın ölmesine ve yaralanmasına, şehirlerin yıkılmasına, etnik ve mezhebi bölünmeler nedeniyle yeni tür istikrarsızlıkların ortaya çıkmasına neden oldu ve bunlarla beraber radikalleşme öne çıktı.

O dönemde, Amerikalıların “önleyici” müdahaleleri devam ederken etki-tepki zinciri radikalliği tahrik etti. Nitekim El Kaide marjinalleşirken Irak”ta ortaya çıkan DEAŞ Suriye dahil diğer devletlere yayıldı. Amerikalılar her ne kadar DEAŞ”ı yendiklerini ifade etseler de terör örgütü uygun koşullar olgunlaştıkça, bir virüs gibi birbirlerinden kopuk bir şekilde canlanmaya ve yayılmaya başladı.

ABD”nin New Orleans şehrinde 1 Ocak sabahı saat 03.45″te, DEAŞ bayrağı asılı bir aracı kalabalığın üzerine süren Şemseddin Cabbar, 15 kişinin ölümüne neden oldu. Hemen ardından New York”ta bir gece kulübüne ikinci bir saldırı gerçekleştirildi. Ayrıca Las Vegas”taki Trump Oteli girişinde Tesla bir araç havai fişek ve yakıt tankları yüklüyken alev aldı ve patladı. Böylece koordineli bir şekilde terör saldırısı yapıldığına dair şüpheler arttı. O halde bu saldırıları öncelikle kapsam ve yöntem bağlamında değerlendirmek ve sonra da muhtemel sonuçlarına eğilmek gerekiyor.

Saldırıların yöntemi ve faillerin kimlikleri

İlk değerlendirilmesi gereken konu saldırıları yapan şahıslar. New Orleans saldırısını Şemseddin Cabbar isimli Afrika kökenli bir Amerikalı gerçekleştirdi. Şahsın en dikkat çeken özelliği Amerikan ordusunda astsubay olarak görev yapmış olmasıdır. Müslüman kimliği ile basını meşgul eden Cabbar”ın, sıkı bir güvenlik soruşturması protokolü olan Amerikan Silahlı Kuvvetlerinin personel araştırma protokollerine takılmaması oldukça ilginç.

İkinci husus ise saldırıda DEAŞ bayrağı olan bir aracın Amerikan caddelerinde yol alabilmesi. Yılbaşı gecesinde o kadar güvenlik önlemi alınmasına rağmen araç trafiğe kapatılmış bir caddeye o bayrakla zayıf (!) bariyerleri de aşarak girebiliyor.

Üçüncü husus araçta el yapımı patlayıcıların olması. ABD ordusunda bilgi işlem teknisyeni olan, diğer bir ifadeyle bilgisayar ve bilgi ağı işletmenliği yapan Cabbar”ın el yapımı patlayıcıları ya kendisinin imal etmesi ya da birilerinden temin etmesi gerekiyor. Kendisi düzeneği hazırlasa da bu işin eğitimini alması ve patlayıcıları bulması doğal olarak örgütlü bir yapının varlığına işaret ediyor.

New York”taki silahlı saldırı ise Amazura isimli gece kulübü önünde doğum günü partisi için bekleyen bir kalabalığa 3-4 kişilik bir grubun ateş açmasıyla gerçekleştirildi. Saldırıyı gerçekleştirenlerin kimliği ve motivasyonu hakkında henüz bir bilgi mevcut değil. Bu saldırı bir adi suç da olabilir. Ancak Las Vegas”ta bir Cybertruck”un yanması ve infilak etmesi koordineli saldırı şüphesini artırıyor. Aracın, Colarado”da yaşayan Matthew Livelsberger isimli bir Amerikalı “Gazi” asker tarafından kiralandığı tespit edildi. İlginç olan husus ise her iki aracın da aynı şirketin araç kiralama uygulaması ile temin edilmesi. Aynı şekilde saldırıyı yapan her iki Amerikalı da “Gazi” asker.

Irak ve Afganistan”da görev yapan askerlerin Amerikan toplumuna ve siyasilere tepkili oldukları sır değil. Feda ettikleri zaman, emek ve hayat nedeniyle kendi toplumlarını duyarsızlıkla suçlama eğilimleri güçlü. Ayrıca bu kişilerin siyasilerin keyfi kararlarının kendi hayatlarını dikkate almadığına inanan ve siyaseti sorgulayan bir zihin yapılar var. Seçilmiş ABD Başkanı Donald Trump”ın Amerikan Başkanlığı da bu düşünce yapısına sahip olanları tahrik eder nitelikte. Bu noktada bu saldırıların gizlice örgütlenmiş Amerikan “Gazileri” veya DEAŞ”a sempati duyan Amerikalılar tarafından gerçekleştirilmiş olma ihtimalleri dikkate alınmalı.

İlk seçenekte, Amerikalı “Gazilerin” Trump”ın iktidara gelmesi nedeniyle “beyaz” Amerikalılara karşı eylemlere başlaması tehlikeli. Bu durumda ABD”nin iç “silahlı” kutuplaşma ile karşı karşıya olduğunu iddia etmek abartı olmaz. Ancak, ikinci seçenekte, saldırının arkasında DEAŞ”ın olduğu ortaya çıkarsa çok yönlü bir analizin yapılması gerekiyor. Kısaca bu hususa değinmekte fayda var.

DEAŞ”la nasıl mücadele edilmeli?

Son yıllarda Afrikalı-Amerikalılarda İslam dinine olan ilgi arttı. Siyahilere karşı ayrımcılıktan ilham alan bu eğilim, Irak ve Afganistan”daki Amerikan müdahaleciliğine ve Gazze”de İsrail”e sağlanan desteğe tepkili. Ayrıca Müslümanlara “İslamist” nitelemesi yapan Amerikan zihni doğal olarak Amerikalı Müslümanları incitiyor. Bu nedenle İslam karşıtı Amerikalılar, Müslüman Amerikalıları hedef tahtasına koyarken Müslüman Amerikalıların da tepki geliştirmesi muhtemel görünüyor. Diğer bir ifadeyle DEAŞ gibi ilkel bir terör örgütünün başarmayı hayal bile edemeyeceği bir toplumsal kutuplaşmayı Amerikalıların kendisi yaratıyor.

Diğer bir husus ise ABD”nin Suriye”den çekileceği konuşulurken DEAŞ bağlantısı olduğu düşünülen saldırıların zamanlamasıdır. Aslında ispatı olmayan bu iddia komplo teorilerini tetikledi. DEAŞ”ın bir Amerikan-İsrail icadı olduğunu düşünenler son saldırıları Amerikan derin devletine bağlıyor. Ancak böyle faraziyelerden ziyade mevcut resmi okuyarak sonuç odaklı yorum yapmakta fayda var.

Trump”ın Suriye”den çekilmeyi haber veren söylemleri dikkate alındığında, Pentagon”un Suriye”de kalma konusunda ısrarcı olması ve kamuoyu oluşturması mümkün ancak çözüm değil. Amerikalı yöneticiler, PKK/PYD/YPG gibi terör örgütleri ile DEAŞ”ı kontrol altında tuttuğuna inansa da DEAŞ diğer coğrafyalarda yayıldı. DEAŞ, Afganistan ve Afrika”da etkili saldırılar düzenleyebiliyor bununla beraber, Irak ve Suriye”de tamamen yok edildiği iddiası ise gerçekle bağdaşmıyor. Demek ki PKK/PYD/YPG gardiyanlığı bir çözüm değil.

Suriye”de merkezi yönetimin kurulması ve tüm ülkede egemenliği tesis etmesi daha etkili bir çözüm. Irak”ta merkezi hükümetin güçlendirilmesi de aynı şekilde DEAŞ ile mücadeleyi takviye edebilir. Ancak asıl çözüm DEAŞ”ı besleyebilecek kaynakların kurutulması. Vatandaşlığın gerektirdiği eğitim, sağlık, hukuk ve güvenlik gibi devlet hizmetlerinden faydalanabilen insanların DEAŞ gibi bir radikal terör örgütüne itibar etmesi mümkün değil. Amerikalıların bu nedenle kapsamlı ve etkili çözümü hem kendi ülkesinde hem de diğer ülkelerde “akil” bir şekilde araması gerekiyor.

Öte yandan, bu saldırılar sonrasında Amerikan toplumunun kutuplaşması, yabancı düşmanlığının ve İslam karşıtlığının derinleşmesi kaçınılmaz görünüyor. Göçmen karşıtlığının bir devlet siyaseti haline geleceği de belli. Bu nedenle benzer saldırılara önümüzdeki günlerde de şahit olunabilir.

[Doç. Dr. Murat Aslan, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Üyesi ve SETA Kıdemli Araştırmacısıdır.]

*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Türk halkının yüzde 18″i Kur”an-ı Kerim”in Türkçe mealini hiç okumamış

Areda Survey”in Türkiye genelinde 4.539 kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği Türkiye”nin dindarlık algısını inceleyen araştırmasına göre, Türk halkının yüzde 21,5″i Kur”an mealinin tamamını okuduğunu, yüzde 18,4″ü ise hiç okumadığını belirtiyor. Mealin bir kısmını okuyanlar ise yüzde 60,1 ile çoğunluğu oluşturuyor.Araştırma, kadınların erkeklere göre daha fazla Kur”an meali okuduğunu ortaya koyuyor. Kadınların yüzde 25,5″i Kur”an mealinin tamamını okuduğunu ifade ederken, bu oran erkeklerde yüzde 17,4. Mealin bir kısmını okuyan kadınların oranı yüzde 62,1 iken erkeklerde bu oran yüzde 58,1. Hiç okumayan kadınlar yüzde 12,5, erkekler ise yüzde 24,5 oranında. GENÇLERİN YÜZDE 25″İ KUR”AN MEALİNİ HİÇ OKUMAMIŞ Yaş gruplarına bakıldığında, gençler yüzde 25,2 “Hiç Kur”an meali okumadım” cevabını verenler arasında ilk sırayı alıyor. “Bir kısmını okudum” diyenler arasında en yüksek oran yüzde 67 ile 35-54 yaş aralığında. “Tamamını okudum” diyenler arasında ise yüzde 35,3 ile 55 yaş ve üzeri öne çıkıyor. EERKEKLER KENDİLERİNİ KADINLARDAN DAHA DİNDAR GÖRÜYOR Katılımcılara kendilerini dindarlık bakımından nasıl gördükleri de soruluyor. Son iki yıldır artış eğiliminde olan (2022: yüzde 37,8; 2023: yüzde 38,7) “çok dindar” tanımlaması, bu yıl yüzde 39,1″e ulaşıyor. Kendini “biraz dindar” olarak görenlerin oranı yüzde 45,8; “pek de dindar değilim” diyenlerin oranı ise yüzde 15,1 olarak araştırmaya yansıyor. Erkeklerin yüzde 41,5″i, kadınlardan (yüzde 36,8) daha dindar olduklarını ifade ediyor. Yaş grupları arasında kendisini “çok dindar” olarak nitelendirenlerde 18-34 yaş grubundaki gençlerin yüzde 43 ile ilk sırada yer alması araştırmanın dikkat çeken bulgularından biri. Buna karşın, kendini “pek dindar değil” olarak nitelendirenler arasında en yüksek oran yüzde 22,1 ile 55 yaş ve üzeri katılımcılara ait. Kendisini “biraz dindar” ifadesiyle tanımlayanlar arasında en yüksek oran yüzde 52,3 ile 35-54 yaş aralığındaki katılımcılara ait. ANNE VE BABALARIN “ÇOK DİNDAR” GÖRÜLME ORANI DÜŞÜYOR Katılımcılara, anne-babalarını dindarlık açısından nasıl değerlendirdikleri de soruluyor. Geçen yıl yüzde 59,1 olan “annem-babam çok dindardır” diyenlerin oranı bu yıl yüzde 50,6″ya kadar geriliyor. Son yıllarda yüzde 30″larda seyreden anne ve babasını “biraz dindar” bulanların oranı bu yıl yüzde 42″ye yükselirken, “pek dindar değiller” diyenlerin oranı yüzde 7,5 ile son dört yılın en yüksek seviyesine ulaşıyor. ARAŞTIRMANIN METODOLOJİSİ Türkiye genelinde 4.539 kişinin katıldığı ve 29 Kasım – 02 Aralık 2024 tarihleri arasında yapılan araştırma, kantitatif araştırma yöntemlerinden CAWI tekniği ile “Areda Survey”in Profil Bazlı Dijital Paneli” kullanılarak gerçekleştirildi.

Source: Haberler


Meksika”dan ABD”ye göçmen akını sürüyor

İnsan Onuru Merkezi (CDH) Direktörü Luis Rey Garcia Villagran, yaptığı açıklamada, Meksika Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum a çağrıda bulunarak, göçmenlere engel olunmamasını istedi. Sosyal medyada yer alan görüntülerde, göçmenlere farklı milletlerden çok sayıda katılım olduğu görülüyor.Orta Amerika ülkelerinden yola çıkan çok sayıda göçmen, Guatemala ve Meksika üzerinden ABD ye ulaşmaya çalışıyor.Honduras, Haiti, Venezuela ve Afrika ülkelerinden gelen göçmenler La Merced mahallesindeki Plaza de La Soledadda derme çatma kamplarda günlerini geçiriyor.

Source: Habertürk


Antalya”da Kur”an-ı Kerim”i çiğneyen hadsiz kişi gözaltına alındı

İl Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamada, sosyal medyada sanatçı Ferdi Tayfur”un ölümü üzerine bir kişinin dini değerlere hakaret içeren paylaşımlar yaptığının görüldüğü belirtildi. Tepki çeken görüntülerde T.S.U., Kur”an-ı Kerim”in üzerine oturup ayaklarıyla çiğniyordu. Bunun üzerine çalışma başlatıldığı bildirilen açıklamada, video içeriğindeki şüpheli T.S.Ü”nün evinde gözaltına alındığı kaydedildi.

Source: Internet Haber


65 yaş aylığı ve engelli aylığı ne kadar oldu?

Türkiye İstatistik Kurumu, enflasyon verilerini açıkladı. Yıllık enflasyon yüzde 44,38 olurken 6 aylık enflasyon 15,75 oldu. Bilindiği üzere, 65 yaş aylığı, engelli aylığı, evde bakım parası gibi birçok sosyal ödenekler yüzde 11,54 lük memur zammı ile artıyor. Peki 65 yaş aylığı ve engelli aylığı ne kadar oldu? Ocak 2025 engelli ve 65 yaş aylığı ne zaman yatacak, hangi tarihte? ENGELLİ AYLIĞI NE KADAR OLDU? 2025 yılının Ocak ayı itibarıyla engelli aylıkları zamlı olarak hesaplara yatacak. Engel oranı yüzde 40-69 arasında olan vatandaşlar için aylık ödeme 3.723 TL olarak belirlendi. Engelli Aylığı (%70 ve üzeri): 5.584,82 Engelli Aylığı (%40-69): 3.723,22 65 YAŞ AYLIĞI NE KADAR? 65 yaş aylığı, Ocak 2025 itibarıyla yapılan zamla birlikte 4.664 TL olarak belirlendi. 65 Yaş Aylığı: 4.664,19 Sosyal güvencesi bulunmayan ve belirli gelir kriterlerini karşılayan vatandaşlara ödenen bu destek, her yıl Ocak ve Temmuz aylarında enflasyon oranlarına göre yeniden hesaplanıyor.

Source: Habertürk


Şehit cenazesini yıkayan gassalın anlattıkları tüyler ürpertti

Dijital bir platformda yayınlanan, başrolünü Ahmet Kural”ın oynadığı Gassal dizisi gündeme damga vurdu. Sosyal medyada en çok konuşulan ve araştırılan konulardan biri ise gassallık oldu. Öncelerde mesleklerini söylemeye bile çekinen gasallar dizi sayesinde görevlerinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladıklarını dile getirdi.Yıllardır aynı hassasiyetle Elazığ Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğünde hayatını kaybeden insanları son yolculuklarına hazırlayan gassallar, yaptıkları işin manevi sorumluluğunu ve zorluklarını anlattı.”TUTANAK DAHİ YEDİM”Gassallık görevine 10 yıl önce amcalarını görerek başlayan Yavuz Kayadurmuş, “Bir amcam Malatya”da diğer amcam Adana”da gassallık yapıyor. Bunlardan bu mesleği gördüğümden itibaren devam ettirmeye çalışıyorum. Amcalarımın bıraktığı mesleği tekrardan canlandırmaya çalışıyorum. Biz de bu görevimizi layıkıyla yerine getirmek için gayret gösteriyoruz. Düne kadar cenaze imamı ve imam diye tanınmaya çalışırken dizinin sayesinde ben gassalım demeye başladık. Mesleğimle gurur duyuyorum.Biz elimizden geldiğinde buraya gelen cenazeleri, sanki bir yakınımızmış gibi İslam”a uygun usulde gassallık vazifesini yerine getirmeye gayret ediyoruz. Pandemi sürecinde bile gassallık vazifesini yerine getirmeye gayret gösterdim. Dayım covid-19 olduğunda dahi buradan Adana”ya giderek dayımı yıkadım ve kefenledim. Burada Covid”li cenazeleri de yıkadım ve kefenledim. Bunları yaparken tutanak dahi yedim” dedi.”ŞEHİTLERİN KANININ DURMADIĞINI GÖRDÜM”Mesleğinde yaşadığı ilginç anları anlatan Kayadurmuş, “Yıkarken çok zorlandığım olaylardan bir tanesi, şehit cenazesidir. Şehit cenazesini normalde burada yıkadıktan sonra kefenleyip ve bayrağa sarıp memleketlerine uğurluyoruz. Fakat 15 Temmuz hain darbe girişiminde Ankara”nın Gölbaşı ilçesinde şehit olan Hüseyin Göral”ın cenazesini yıkama ve kefenleme işiyle şereflendim. O esnada cenaze gelirken torbanın içerisinin kan olduğunu gördüm. Bir insanda kaç litre kan var ki akıp durmaz, şehitlerinin kanının aktığını ve durmadığını bizzat gördüm. Gözyaşları eşliğinde şehidimizin yıkama ve kefenlemesini yaptım” diye konuştu.”CENAZENİN YÜZÜNE BAKMAMAYA DİKKAT EDİYORUZ”Kayadurmuş, “Kişi gündelik hayatında nasıl ki yaşadığı olaylar rüyasına tekabül ediyorsa bizim de rüyalarımız cenazelerle doluyor. Mesleğimizin zaafı olması gerekiyor. Bundan dolayı bizde cenazeleri yıkarken olabildiğinde rahmetlilerin yüz kısmına bakmamaya gayret gösteriyoruz. Çünkü vücutta unutulmayan bölgelerden birisi de yüzdür. Bundan dolayı cenazenin yüz kısmına bakmamaya özen gösteriyoruz. Ben öldükten sonra beni kim yıkayacak diye kendime soruyorum. İslam”a uygun bir şekilde veya benim burada cenazeleri yıkadığım gibi beni yıkayacakları mı diye düşünüyorum. Ben de gassal filminin beyaz perdeye geçmesinin ardından filmde oynamak isterim” şeklinde konuştu.

Source: Haberler


Suçsuz şekilde Suriye”deki zindanlarda 17 yıl geçirdiğini belirten Filistinli yaşadıklarını AA”ya anlattı

Batı Şeria”nın kuzeyindeki Cenin kentine bağlı Yamun beldesinde yaşayan ailesinin yanına dönen Ferihat (75), yakınları ve belde halkı tarafından coşkuyla karşılandı.

Ferihat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tutuklanma sürecini, hapishanedeki acı dolu hatıralarını ve hiç beklemediği serbest kalışını anlattı.

Aynı zamanda Ürdün vatandaşlığı da bulunan Ferihat, Ürdün ile Şam arasında şoförlük yaptığını belirtti.

Ferihat, “Aleyhimde suçlama yöneltildi, bunları yapmadığımı ifade ettim, savunmam için bir avukat görevlendirilmeden askeri mahkemelere çıkarıldım. Hiçbir suç da işlememiştim, tutuklanacağımı düşünmüyordum.” dedi.

“O günleri unutmak istiyorum”

Ferihat, Şam”daki ünlü “Filistin Şubesi” olarak isimlendirilen hapishanede 9 ay tutulduğunu, 72 gün boyunca sorgulandığını, sorgu döneminin “en kötü ve ağır” süre olduğunu söyledi.

“Sorgulama sürecini tarif edemiyorum, o günleri unutmak istiyorum.” diyen Ferihat, şöyle devam etti:

“Üzerimden kıyafetlerimin tamamı çıkarıldı, kablolarla dövüldüm ve işlemediğim bir suçu işlemişim gibi itirafa zorlandım. Birkaç gün sonra hapishanenin bodrum katına götürüldüm.

Burada ellerimden demir kelepçelerle asıldım ve art arda elektrik verildi. Ertesi güne kadar havada asılı kaldım. Daha sonra 30 santimetrekarelik bir döşeme üzerinde ayakta durmaya zorlandım, en ufak hareketimiz bile engellenmişti.”

Üç gün boyunca ayakta bekletildikten sonra tek kişilik hücreye odaya nakledildiğini aktaran Filistinli, burada bilincini kaybettiğini ifade etti.

İsimler değil rakamlar var

Ferihat, hapishanede ismiyle seslenilmediğini, kaldığı hücre numarası olan “31” sayısıyla kendisine seslenildiğini belirtti.

Birkaç gün boyunca tek lokma yemek yemediğini, daha sonra kendisine bir yumurta verildiğini aktaran Ferihat, bu yumurtayı onu hayatta tutan “can simidi olarak” niteledi.

Ferihat, “Sorgulama seanslarında işkence, darp ve askıya asılma gibi eziyetlere maruz kaldım.” dedi.

Filistinli Ferihat, hapishanede yaşadığı bir hatırasını ise şöyle anlattı:

“Bir gün hücrelere su akmaya başladı. Su o kadar yükseldi ki göğsümüze kadar ulaştı. Neredeyse boğulacaktık, yardım için çığlık atmaya başladık. Kendi kendime bunun son anım olduğunu, bizi böyle öldürmeye niyet ettiklerini düşündüm.

Sonra kapılar açıldı ve bizi üst kata çıkardılar. 3 gün sonra yeniden hücrelere döndük. Odalar küflüydü ve her yer rutubet kokuyordu. Uyuz hastalığına yakalanmış ve bitlenmiştik, zor günlerdi.”

Aradan geçen 9 ay sonra ne olduğunu bilmediği bazı evrakların üzerine parmak basmaya zorlandığını söyleyen Ferihat, 6 gün sonra askeri soruşturma için nakledildiğini, oradan da Sednaya hapishanesine gönderildiğini ve 6 ay burada hapis yattığını aktardı.

Ferihat, “Hiçbir gerekçe gösterilmeden ve savunma hakkı verilmeden 22 yıldan uzun süre hapis cezasına çarptırıldım, hapishanelerde suçsuz yere 17 yıl tutuklu kaldım.” diye konuştu.

Hem Sednaya hem Şam kırsalındaki Adra hapishanelerinde tutulduğunu kaydeden Ferihat, “Unutulması yıllar alacak çok acı hatıralarım var. Uzun tutukluluk süresince çok sayıda tutuklunun ölümüne tanık oldum. Kimisi işkenceden kimisi de hastalıktan hayatını kaybetti.” ifadelerini kullandı.

“Yeniden doğdum”

Ferihat, Suriye”deki gelişmelere ilişkin bazı haberlerin hapishaneye ulaştığını, özgürlüklerine kavuşacakları günün yaklaştığını düşündüklerini söyledi.

Her geçen gün umutlarının arttığını fakat bunun “endişe ve kaygıyla karışık bir umut” olduğunu belirten Ferihat, o ana dair şu ifadeleri kullandı:

“Hapishanenin kapılarının açıldığı gün sanki kıyamet günüydü. Herkes tekbir getiriyor, kurtulmak için koşturuyordu.Hapishane kapıları açıldıktan sonra 35 kilometre koşmuşum. Bunu nasıl yapabildim bilmiyorum.

Tanıdığım Suriyelilerle karşılaştım, onlara durumunu anlatıp Ürdün sınırına kadar rehberlik etmelerini istedim. Yaşanılan sahne olağanüstüydü. Suriyeli kardeşler beni kutladılar, tebrik ettiler, beni evlerine götürdüler ve şafak vakti de Ürdün sınırına ulaştım.”

Ferihat, sadece özlediği ailesine nasıl döneceğini düşündüğünü ifade ederek, “Yeniden doğmuş gibi hissediyordum. Bir gün memleketime, aileme yeniden dönmeyi beklemiyordum aslına bakarsanız hapishaneden sağ çıkacağımı düşünmüyordum.” ifadelerini kullandı.

17 yıllık tutukluluğu boyunca ailesiyle sadece bir kez görüşebildiğini aktaran Ferihat, “Hapishanede geçen iki yıl sonunda aileme nerede olduğumu söylememe izin verildi, bir kez ziyaret ettiler. O ziyarette bir daha gelmemelerini istedim. Benim başıma gelenlerin onlardan birinin de başına gelmesinden endişe ettim.” diyerek sözlerini tamamladı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


“Ulaşım Desteği” üst limiti 1250 liradan 1900 liraya yükseltildi

Bakan Mahinur Özdemir Göktaş yaptığı yazılı açıklamada, öğrencilerin ulaşım giderlerinin karşılanması için 2022″de başlayan Ulaşım Desteği”nin 2024-2025 eğitim öğretim yılında da devam ettiğini ve destekten bugüne kadar 100 binden fazla öğrencinin faydalandığını hatırlattı.

Ailesinden farklı bir ilde eğitim gören ilk, orta ve yükseköğrenim öğrencilerinin şehirlerarası ulaşım giderlerine Ulaşım Desteği ile katkıda bulunduklarını belirten Göktaş, sosyal yardım faydalanıcısı hanelerde bulunan öğrencilerin ulaşım giderlerine gidiş dönüş olmak üzere yılda dört kez destek sağladıklarını ifade etti.

Öğrencilere ve ailelerine destek olmayı sürdürdüklerini Bakan Göktaş şunları kaydetti:

“Öğrencilerimize 2025 yılı için vereceğimiz desteğin üst limit tutarını güncelleyerek tek yön için 1250 liradan 1900 liraya yükselttik. Şu ana kadar yaklaşık 100 milyon liralık kaynağı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarımıza aktardık. Sosyal yardım faydalanıcısı hanelerde bulunan öğrencilerin ulaşım giderlerinin karşılanması için uyguladığımız ulaşım desteğimizden bugüne kadar 100 binden fazla öğrenci yararlandı. Bütüncül ve adil sosyal hizmet modelleri geliştirerek toplumun her bir ferdine ulaşmaya devam edeceğiz. Bu doğrultuda sosyal yardım faydalanıcısı hanelerin desteğe ihtiyaç duydukları her an yanlarında olacağız.”

Bakan Göktaş, destek programına başvuruların öğrenci veya ailesi tarafından, ailenin ikametinin bulunduğu yerdeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına yapılması gerektiğini de belirtti.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Trump”ın kararı önümüzü açacak! Türkiye Çin”in yerini alabilir

ABD”nin 47. Başkanı seçilen Donald Trump”ın uygulayacağı ekonomi politikalarının, gelişmekte olan ülkelerin lehine olabileceği, Türkiye”nin de bu durumdan kazançlı çıkabileceği öngörülüyor.İş Yatırım Menkul Değerler Müdür Yardımcısı Şant Manukyan, AA muhabirine, Trump”ın başkanlık seçimini kazanmasının sanayi sektörüne olası etkilerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.Trump”ın hangi alanlarda gümrük tarifesi uygulayacağının bu anlamda önemli olduğunu dile getiren Manukyan, Çin ve Avrupa ekseninde iki senaryonun da öne çıktığını söyledi.Manukyan, yapılan çalışmaların, Trump”ın Avrupa”ya doğrudan gümrük tarifesi uygulaması durumunda, bölgenin büyümesinin yüzde 1 düşebileceğini ifade etti.Kıta”nın büyüme oranının halihazırda yüzde 1 seviyesinde olduğuna işaret eden Manukyan, şunları kaydetti:”Bu büyümenin düşmesi bizim ihracat kalemlerimizi negatif etkileyebilir. Öte yandan Çin”e yönelik, bu ülkeyi sıkıştıracak ve ülkenin önünü kesecek gümrük uygulanırsa, ki açıklamalar daha çok bunu gösteriyor, Türkiye”nin önü açılabilir. Çünkü bu durumda alternatif üretim pazarı Avrupa olacak. Üreten bir ekonomi olduğumuz için Türkiye günün sonunda pozitif etkilenecek. Bazı kalemlerde Çin pazarının yerini alabiliriz.”- “DIŞ TİCARETE OLUMLU YANSIYABİLİR”Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç da Trump”ın seçimi kazanmasıyla ABD”nin gelecekteki mali, parasal ve ticaret politikalarının şekillendiğine ve bunun küresel çapta da yansımaları olacağına dikkati çekti.Yüksek tarifeler ve korumacılık önlemleriyle uluslararası pazarlarda rekabetin zorlaşacağını ve küresel büyümenin ivme kaybedeceğini belirten Ardıç, Trump”ın, başta Çin ve AB olmak üzere, birçok ülkeyle ticari ilişkilerine yönelik sert tutumunun küresel ticarette değişimlere yol açabileceğini söyledi.Ardıç, ABD”nin, özellikle yüksek teknoloji, tıbbi ve yenilenebilir enerji gibi ürünlerde Çin”e karşı rekabetini tekrar kazanmak ve daha üst üretime geçmek için gümrükler ve diğer görünmez engelleri kullanarak, Çin”i baskı altına almaya çalışacağını dile getirdi.Gelişmekte olan ülkelerden yine tedarik yapılacağını vurgulayan Ardıç, şu değerlendirmede bulundu:”Trump”ın politikaları, faizleri düşürüp harcama ve yatırımları artıracağı için Türkiye gibi gelişen ekonomilerin dış ticaretine olumlu yansıyabilir. ABD”nin Çin”den ithalatını daha fazla sınırlaması, Türkiye için tedarikçi ülke konumu açısından fırsatlar da barındırmaktadır. Öte yandan, ABD”nin bu politikasına diğer ülkelerin de karşılık vermesi ve BRICS blokunun birlikte hareket etmesi halinde küresel ticaretin daralma ihtimali de bulunuyor. Çünkü, korumacı politikalar tüm ülkelere yayıldığı ölçüde, küresel ticaret sekteye uğrayıp, tedarik zinciri bozulabilir. Ancak bunun çok büyük yapısal kırılmalara neden olacağını düşünmüyorum. Küresel ticaretin ve uluslararası ilişkilerin yeniden şekillendiği bu dönemde, Trump”ın politikalarının uzun vadeli etkilerinin nasıl olacağı hala belirsizdir. Ancak izlediği ekonomi modeli, dünya çapında ekonomik ve siyasi dinamiklerin yeniden değerlendirilmesine neden olacaktır.”- “TRUMP”IN POLİTİKALARINI POZİTİF GÖRÜYORUZ”TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanvekili Şahin Tin de Trump ve kabinesinin barış, sanayi üretimi ve ticareti önceliklendirdiğini söyledi.Tin, “Trump”ın dünya ve ekonomi üzerindeki politikalarını Türkiye ve sanayiciler için pozitif görüyoruz. Üretim yapılması ve ticaretin dönmesi Türkiye ekonomisi ve iş dünyası için oldukça mühim. Ancak daha da önemlisi, Suriye, Lübnan, Filistin ve Gazze savaşını bitirip şehirlerin yeniden inşa edilmesi, insanlığın yeniden vücut bulmasıyla masum insanların ölmemesidir.” dedi.Trump”tan Başkan Erdoğan itirafıABD, Türkiye ile çalışmalıENKS”den PYD”ye 3 şart

Source: Www.star.com.tr


Yalnızlık anlaşılmamaktır

T�rk Dil Kurumu, 2024 y�l�n�n kelimesini “kalabal�k yaln�zl�k” olarak a��klad�. �leti�im �a��nday�z ve yaln�z�z. ��nk� yaln�zl�k, kimseyle birlikte olmamak de�il, ayn� zamanda kimse taraf�ndan ger�ekten anla��lmamakt�r. G�n�m�zde en �ok, ger�ekten duyulman�n, g�r�lmenin, anla��lman�n a�l���n� ya��yoruz.

Rabia Yavuz/ Uzman Klinik Psikolog

“Ah, kimselerin vakti yok / Durup ince �eyleri anlamaya”

G�lten Ak�n

Bir Gassal”�n hikayesini 10 b�l�ml�k bir dizi olarak izledik. Dizi yay�nland��� andan itibaren seyircisinden b�y�k bir ilgi g�rd�. Ben de sab�rs�zl�kla dizinin yay�nlanaca�� g�n� bekliyordum. Modern insan�n yaln�zl�k deneyimini, �l�mle i� i�e ya�ayan bir karakter �zerinden derinlemesine inceleyen etkileyici bir yap�mla kar��la�t�m. Dizi, sadece bir mesle�i de�il, ayn� zamanda varolu�un, yaln�zl���n ve insan ili�kilerinin karma��k yap�s�n� da merce�e alm��.

Gassall�k mesle�i, y�ksek lisans d�nemimde ilk �al��mak istedi�im konuydu. �zerine ne kadar �ok az �ey d���n�l�p yaz�ld���n� g�r�nce �ok �a��rm��t�m. Akademide neredeyse yok say�lan bu meslek g�ndelik hayatta da ayn� makus talihi ya��yor. �l�mle ilgili her �ey g�zlerden uzak olsun ister gibiyiz. G�ndelik hayat�m�zda olmas�n� istemiyoruz; mezarl�klar� �ehrin d���na ta��yor, hi� �lmeyecekmi� gibi ya�amak istiyoruz. Ahmet Kural”�n etkileyici oyunculu�uyla hayat verdi�i Baki, gassall�k mesle�ini icra eden bir karakter olarak, toplumun �l�m ve �l�ml�l��e dair �nyarg�lar� ile kar�� kar��ya kal�yor. Baki”nin ba��ndan ge�enler mizahi bir dille i�lenerek kimi zaman h�z�nlendirirken kimi zaman g�l�msetiyor izleyiciyi. Diziye yerle�tirilen mizah, �yle keskin bir zekaya sahip ki, �l�m ve �l�me yolculuk gibi ciddi temalarla denge sa�l�yor.

“Paketlenme” korkusu

�l�m ve �l�me yolculuk temas�n�n �evresinde �r�l� olsa da hikaye, izlerken beni en �ok etkileyen Baki karakterinin mesle�ine g�sterdi�i itinal� yakla��m oldu. Baki, canl�lar d�nyas�n� seyreden �l� biri gibidir bir yan�yla. Ne�esiz ya da cans�z olmakla s�k s�k itham edilen Baki �evresindeki �zensizliklerden dolay� yorgundur asl�nda. O nedenle “�ld�kten sonra beni kim y�kayacak?” sorusu, “Son yolculu�a beni itinayla haz�rlayacak kimse var m�?” anlam�nda ula�t� bana. Baki”nin s�zleri bir korkuyu de�il esasl� bir itiraz� dile getirmektedir. �ld�kten sonra cenazesini hayal ederken Baki”nin en �ok �rkt��� �ey usul�nce y�kanmak yerine “paketlenmi�” olmakt�.

Diriler d�nyas�nda her �eyin bu kadar �zensiz ya�and���n� s�rekli g�zlemleyen Baki”nin yaln�zl��� bize de dokundu. O nedenle izledi�imiz bir gassal�n hikayesi miydi emin de�ilim. Baki”nin yaln�zl���n� izlerken kendi yaln�zl���m�za a�lamad�k m�?

Dizinin her sahnesinde yans�t�lan itina yoksunlu�u, �zellikle diyaloglarda olduk�a etkileyici bir �ekilde resmedilmi�. Baki”nin �evresiyle kurdu�u ileti�imde ya�ad��� yanl�� anla��lmalar ve anla��lamamalar, dizinin kara mizah�n�n temel ta�lar�n� olu�turuyor. Bu noktada, bana �unu d���nd�rd�: Konu�uyoruz ama dinlemiyoruz. Ger�ekten dinliyor muyuz, anl�yor muyuz, anla��l�yor muyuz? Yaln�zl�k, kimseyle birlikte olmamak de�il, ayn� zamanda kimse taraf�ndan ger�ekten anla��lmamakt�r kanaatimce. G�n�m�zde en �ok ger�ekten duyulman�n, g�r�lmenin, anla��lman�n a�l���n� ya��yoruz.

Yaray� a�an, yaray� sarar m�?

Baki karakteri, dizinin merkezinde yer alan ve yaln�zl��� derinlemesine ya�ayan ki�i. Mesle�i, onu toplumdan bir nebze uzakla�t�rm�� olsa da, as�l yaln�zl���n� i� d�nyas�nda ya��yor. Baki”nin babas�na y�neltti�i “Neden kimsenin hi�bir �eyi olam�yorum?” sorusu, dizinin en �arp�c� sahnelerinden biri. Ancak babas�na a�t� yaras�n�. Hayatta kalan tek aile ferdi �stelik onu en yaln�z hissettiren de ki�i de�il miydi? Bu soru, sadece Baki”nin de�il, yaln�zl���n yak�c�l���ndan pay�n� alan hepimizin ortak sorunu. Baki”nin babas�yla y�zle�mesi, dizinin en keskin ve duygusal anlar�ndan biri bence. Bu y�zle�meden sonra yas�n� tutmaya ba�layabilir ancak Baki de. Yaray� a�an�n yaray� sarmas�n� beklemekten vazge�ti�inde Baki de de�i�ir bir yan�yla.

Yaln�zl�k, dizinin en temel temas� bana kal�rsa. Her insan, kendi �l�ml�l���yle yaln�z y�zle�ir. Yaln�z do�masak bile yaln�z �lece�imizi biliriz. Baki”nin yaln�zl�kla meselesi, belki de bu dizinin hepimize bu kadar �ok dokunmu� olmas�yla yak�ndan alakal�.

Kimimiz i�in yaln�zl�k; derin bir ac� kimimiz i�in bir t�r huzur ve i�sel ke�if alan�d�r. Ancak en ac�s�, ba�kalar�n�n yan�nda yaln�z hissetmektir. �nsan t�r� olarak yery�z�nde her zamankinden daha kalabal�k olmam�za ra�men, ayn� zamanda bir o kadar da yaln�z�z. Yaln�zl�k Bakanl��� gibi kavramlar�n ortaya ��kmas�, asl�nda toplumda yaln�zl�k hissinin ne kadar yayg�nla�t���n�n bir g�stergesi. Bir di�eri ise 2024 y�l�n�n kelimesi olarak “Kalabal�k Yaln�zl�k” kavram�n�n se�ilmi� olmas�. �leti�im �a��nda oldu�umuz s�ylenirken nas�l bu kadar yaln�z hissedebiliyoruz? Yan�m�z y�remiz insanlarla dolu ama hep beraber yaln�zl�k �ekiyoruz. Eksik olan ne? Kanaatimce itinad�r yoksunlu�unu �ekti�imiz. Bu s�zc�k hayattan uzakla�t���ndan beri i�lerimiz de ili�kilerimiz de ye�ermiyor.

�tina; �zen g�stermek, titizlikle i�lemek, dikkatin i�ine duygu katmak, k�ymet bilmek, h�rmet etmektir. TDK”ya g�re, itina g�stermek herhangi bir durum hakk�nda �zenli davranmak ve m�mk�n oldu�u kadar en iyi hale getirmektir. �tina s�zc��� benim i�in azizdir, m�barektir zira ula�t��� her �eyi bereketlendirir. �tina kendini vermek, kendinden vermektir. Hayat�m�zdaki telafisi ise zor kay�plard�r bu s�zc���n. B�y�k pi�manl�klar b�rak�r arkas�nda. Baki”nin k�z�yla konu�an ama onu dinlemeyen anneye s�yledi�i s�zleri hat�rlayal�m: Ac� �eken ruhtur, beden de�il. �l�ler �z�lmez, �l�ler a�lamaz. Yak�nlar�na daha �ok �z�l�r�m ben. �l�n�n yak�nlar� h�z�nl�lerdir ama daha �ok pi�mand�rlar. Mevtayla daha �ok konu�mad�klar�, daha �ok g�r��medikleri, onu daha �ok mutlu edemedikleri i�in pi�mand�rlar.

Her konu�ma bir s�zc�kle ba�lar. Kendimizi ba�kalar�na a�man�n en yayg�n yoludur dudaklar�m�zdan d�k�len kelimeler. Lakin ileti�imin ba�lad��� de�il de bitti�i yer dinlenilip dinlenmedi�imiz yerdir. �ki tarafl� olan bu ili�kinin bir�ok hali vard�r. �leti�imi ba�latan s�z� s�yleyen olsa da dinleyendir as�l ona can� veren. �rne�in, can kula��yla dinlemekten bahsetti�imizde ileti�imin iki y�n�n�n de ne kadar can al�c� oldu�unu s�ylemi� oluruz. Oysa birinin s�zlerini i�itip de kulak asmad���m�zda ve sadece ne s�yleyece�imize odakland���m�zda orada diyalogtan de�il monologtan yani tek ki�ilik bir g�steriden bahsederiz.

Biraz durma, biraz itina

Oysa sohbet etmek �yle midir? Bizimle sohbet eden birisini can kula��yla dinledi�imizde ona itina ile yakla�t���m�z� g�stermi� oluruz. O zaman s�z �ifa verir, yaralar� sa�alt�r. Aksi halde i�itilmeyen s�zler duvarlar �rer aram�zda. Dizide dinlemenin sukunetine de�il de konu�man�n �ehvetine kendini kapt�ranlar�n Baki”nin yaln�zl���n� nas�l da derinle�tirdi�ini g�rmemek m�mk�n de�ildir.

H�z ve haz �a�� denen bu zamanlarda d�nyan�n ve insanlar�n yordu�u insanlar�n, b�yle ince ve derin, samimi ve s�cak hikayelere ihtiyac� var. Hayat� ya�aman�n en g�zel yollar�ndan biri, elimizde olana t�m dikkatimizi ve �zenimizi vererek var olabilmektir. Biraz durabilmek, bu d�nyadan ge�erken itinayla etraf�m�za bakabilmek. �tinan�n eksikli�i hayat� fakirle�tirir, varl��� ise bize hem i�imizle hem e�imizle, hem dostumuzla, hem �evremizle sahici ba�lar kurmam�z� sa�lar. �len annesinin yas�n� tutmaya ba�layan Baki”nin ilk i� olarak bah�esini �zenle d�zenlemesi gibi. Baki”yi derinlere �a��ran �i�ek gibi.

O t�rk� ne diyordu: Belki derdimize �are bir �i�ek.

�i�ek gibi bakt���m�z her yer bir g�n ye�erecek, �i�eklenecek.

[email protected]

Source:


Ahmet Türk, Bahçeli ziyareti sonrası ilk kez konuştu

28 Aralık Cumartesi günü İmralı”da teröristbaşı Abdullah Öcalan ile görüşen DEM Parti heyeti, dün de TBMM”de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli”yi ziyaret etti.40 dakika süren tarihi görüşme kamuoyunda geniş yankı uyandırırken heyette bulunan isimlerden Ahmet Türk toplantı sonrası gazeteci İsmail Saymaz”a dikkat çeken açıklamalarda bulundu.Türk, “Bahçeli ile görüşmeniz nasıl geçti? Sizi nasıl karşıladı?” sorusuna “Gerçekten çok iyi karşıladı. İnsani ilişkileri çok farklı, yakın, candan. Düşüncelerini açık ifade eden bir tavrı vardı. Birileri bu süreci farklı bir noktaya çekmeye çalışıyor. Bizim tek derdimiz şudur; geçmişte 1000 yıllık Türk-Kürt kardeşliğinin yeniden inşasıdır. Türklerle Kürtlerin dost olması Ortadoğu”daki geleceğini belirler, demokratik bir geleceğe öncülük yapmış olur. Ortadoğu”nun nereye evrileceğini bilmediğimiz bir dönemde Türkler ve Kürtler yeniden kucaklaşmalı. Yeniden kardeşçe ortak bir geleceği oluşturması gerekiyor. Bizim derdimiz budur. Bunun dışında ne belediyeyi ne de seçimleri düşünüyoruz. Elbetteki demokratik bir anayasa, Kürtleri kucaklayan bir anlayış ortaya çıktığı zaman bizim için mesele yok. Kimseyle pazarlığımız yok. Bizim pazarlığımız bu ülkede demokrasinin kalıcı hale gelmesidir. Buna ihtiyaç var, Ortadoğuda yarın ne olacağını kimse bilmiyor. Bugün Ortadoğu”da 50 milyonluk bir Kürt nüfusu var ve hepsinin yüzü Türkiye”ye dönük, kendilerini Türkiye”nin bir parçası olarak görüyorlar. Bunu kalıcı hale getirmek lazım. Yani yersiz tartışmalar yapılıyor, henüz işin başlangıcındayız. Neler olacağını nasıl gideceğine dair henüz ortaya çıkmış bir durum yok. Kimseyle de bir pazarlık yok ama şu var ki bu seferki hem gelişmeler Kürtler ve Türklerin bir arada olmasını zorlayan bir süreç, zorunlu kılan bir süreç başka şansımız yok, eskisi gibi çok uç şeyleri gündeme getirmemek gerekir çünkü bir pazarlığa dönüşüyor, seçimle bunun ilgisi yok, bir pazarlık yok. Zaman içerisinde çok açık bir şekilde meclisle kamuoyuyla toplumla partilerle paylaşılacak. Bu bir ilk adımdır, ikinci, üçüncü adım nasıl gelişir biz de bilmiyoruz” yanıtını verdi.Bahçeli”nin tutumuna da değinen Ahmet Türk “Çok iyi bir tutumu vardı. Gerçekten sayın bahçeli”nin tutumunu görünce insan şok oluyor, samimi olduğunu da insan fark ediyor. Artık Kürtlerle Türklerin oturup kendi sorunlarını kendilerinin çözmesi zamanıdır.Çok acılı, sancılı süreçler yaşandı. Toplumda bir ayrışmanın bir gerginleşmenin olduğu bir noktada, emperyalizmin tüm güçleriyle Ortadoğu”ya saldırdığı bir noktada kendi meselemizi kendimizin çözmesi gerek. O da aynı bakışta, aynı yaklaşım gösterdi” diye konuştu.

Source: Erdem Aksoy


Bakan duyurdu: Ulaşım desteğinde üst limit değişti

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, sosyal yardımlardan yararlanan hanelerde öğrencilere yönelik ulaşım desteğinin üst limit tutarının tek yön için 1900 liraya yükseltildiğini bildirdi. Bakan Göktaş, 2022″de başlayan ulaşım desteğinin devam edeceğini belirterek, destekten bugüne kadar 100 binden fazla öğrencinin faydalandığını hatırlattı. Gidiş dönüş olmak üzere yılda dört kez veriliyor Ailesinden farklı bir ilde eğitim gören ilk, orta ve yükseköğrenim öğrencilerinin şehirlerarası ulaşım giderlerine ulaşım desteği ile katkıda bulunduklarını belirten Göktaş, öğrencilerin ulaşım giderlerine gidiş dönüş olmak üzere yılda dört kez destek sağladıklarını ifade etti. Öğrencilere ve ailelerine destek olmayı sürdürdüklerini Bakan Göktaş şunları kaydetti: “Öğrencilerimize 2025 yılı için vereceğimiz desteğin üst limit tutarını güncelleyerek tek yön için 1250 liradan 1900 liraya yükselttik. Şu ana kadar yaklaşık 100 milyon liralık kaynağı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarımıza aktardık. Sosyal yardım faydalanıcısı hanelerde bulunan öğrencilerin ulaşım giderlerinin karşılanması için uyguladığımız ulaşım desteğimizden bugüne kadar 100 binden fazla öğrenci yararlandı. Bütüncül ve adil sosyal hizmet modelleri geliştirerek toplumun her bir ferdine ulaşmaya devam edeceğiz. Bu doğrultuda sosyal yardım faydalanıcısı hanelerin desteğe ihtiyaç duydukları her an yanlarında olacağız.” Bakan Göktaş, destek programına başvuruların öğrenci veya ailesi tarafından, ailenin ikametinin bulunduğu yerdeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına yapılması gerektiğini de belirtti.

Source: Dünya Gazetesi


Işıkhan: 1 milyonu aşkın vatandaşın işe yerleştirilmesine aracılık ettik

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan, 2024 yılı Ocak-Aralık ayları arasında toplam 1 milyon 453 bin 833 kişinin işe yerleştirilmesine aracılık ettiklerini bildirdi. Işıkhan sosyal medya hesabından istihdama ilişkin verilerin yer aldığı videoyu şu ifadelerle paylaştı: “İstihdama sağladığımız güçlü destekle iş arayan vatandaşlarımızın ve işverenlerimizin yanındayız. 2024 yılı Ocak-Aralık ayları arasında toplam 1 milyon 453 bin 833 vatandaşımızın işe yerleştirilmesine aracılık ettik. 44 bin 618 engelli vatandaşımızı istihdama dahil ettik. 3 milyon 70 bin 312 bireysel görüşme ve 787 bin 796 iş yeri ziyareti gerçekleştirdik.”

Source: Internet Haber


Eşine sürpriz yapmak için eve erken gelen asker, eşini başka bir adamla yakaladı

ABD”de görevli bir deniz piyadesi, eşine ve kızına sürpriz yapmak için erken döndüğü evinde büyük bir şok yaşadı. Üzücü anları cep telefonuyla kaydeden asker, görüntüleri sosyal medyada paylaştı.Görüntülerde eşini başka biriyle uygunsuz bir durumda bulan askerin şaşkınlığı görülüyor. Beklenmedik ziyaretten şaşıran eş, “Burada ne yapıyorsun?” diye sorarken, asker “Sen ne yaptığını sanıyorsun?” diyerek tepki gösteriyor.Eve giren deniz piyadesi, karşılaştığı kişiye “İsmin ve rütben ne?” diye sorarak onun da ordu mensubu olduğunu anladı. Ardından kişinin derhal evi terk etmesini istedi.Olayın en üzücü yanı ise çiftin küçük kızının da o sırada evde olmasıydı. Uzmanlar, bu tür olayların çocuklar üzerinde uzun süreli psikolojik etkiler bırakabileceğine dikkat çekiyor.Olayla ilgili resmi bir soruşturma başlatılıp başlatılmadığı henüz bilinmiyor.

Source: Abdullah Teymur


Ahmet Türk, Bahçeli görüşmesini anlattı: Çok iyi bir tutumu vardı

DEM Parti heyetinin dün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli”yle görüşmesinin ardından, heyette bulunan Ahmet Türk görüşmenin detaylarını ve sürece ilişkin gelişmeleri anlattı. Halk TV’den İsmail Saymaz’a Türk, Saymaz”ın sorularına şöyle cevap verdi: Meclis”te tarihi temas: Bahçeli-DEM Parti görüşmesi 40 dakika sürdü Bahçeli ile görüşmeniz nasıl geçti? Sizi nasıl karşıladı?”Gerçekten çok iyi karşıladı. İnsani ilişkileri çok farklı, yakın, candan. Düşüncelerini açık ifade eden bir tavrı vardı. Birileri bu süreci farklı bir noktaya çekmeye çalışıyor. Bizim tek derdimiz şudur; geçmişte 1000 yıllık Türk-Kürt kardeşliğinin yeniden inşasıdır. Türklerle Kürtlerin dost olması Ortadoğu’daki geleceğini belirler, demokratik bir geleceğe öncülük yapmış olur. Ortadoğu’nun nereye evrileceğini bilmediğimiz bir dönemde Türkler ve Kürtler yeniden kucaklaşmalı. Yeniden kardeşçe ortak bir geleceği oluşturması gerekiyor. Bizim derdimiz budur. Bunun dışında ne belediyeyi ne de seçimleri düşünüyoruz. Elbette ki demokratik bir anayasa, Kürtleri kucaklayan bir anlayış ortaya çıktığı zaman bizim için mesele yok. Kimseyle pazarlığımız yok. Bizim pazarlığımız bu ülkede demokrasinin kalıcı hale gelmesidir. Buna ihtiyaç var, Ortadoğu’da yarın ne olacağını kimse bilmiyor. Bugün Ortadoğu’da 50 milyonluk bir Kürt nüfusu var ve hepsinin yüzü Türkiye’ye dönük, kendilerini Türkiye’nin bir parçası olarak görüyorlar. Bunu kalıcı hale getirmek lazım. Yani yersiz tartışmalar yapılıyor, henüz işin başlangıcındayız. Neler olacağını nasıl gideceğine dair henüz ortaya çıkmış bir durum yok. Kimseyle de bir pazarlık yok ama şu var ki bu seferki hem gelişmeler Kürtler ve Türklerin bir arada olmasını zorlayan bir süreç, zorunlu kılan bir süreç başka şansımız yok, eskisi gibi çok uç şeyleri gündeme getirmemek gerekir çünkü bir pazarlığa dönüşüyor, seçimle bunun ilgisi yok, bir pazarlık yok. Zaman içerisinde çok açık bir şekilde meclisle kamuoyuyla toplumla partilerle paylaşılacak. Bu bir ilk adımdır, ikinci, üçüncü adım nasıl gelişir biz de bilmiyoruz.” Görüşme sırasında Bahçeli’nin tutumu nasıldı? Anlattıklarınıza karşılık verdiği cevaplar itibarıyla tutumu nasıldı? “Çok iyi bir tutumu vardı. Gerçekten sayın Bahçeli’nin tutumunu görünce insan şok oluyor, samimi olduğunu da insan fark ediyor. Artık Kürtlerle Türklerin oturup kendi sorunlarını kendilerinin çözmesi zamanıdır. Çok acılı, sancılı süreçler yaşandı. Toplumda bir ayrışmanın bir gerginleşmenin olduğu bir noktada, emperyalizmin tüm güçleriyle Ortadoğu’ya saldırdığı bir noktada kendi meselemizi kendimizin çözmesi gerek. O da aynı bakışta, aynı yaklaşım gösterdi.” Şamil Tayyar’ın kayyum tweeti… Sizce de burada çelişki yok mu, ne dersiniz bu yoruma? “Burada partimin verdiği bir karar üzerine heyete katıldım. Orada bir çelişki yok, bizim için kayyum atanmış bilmem ne bizim tepkimiz halkın iradesine konan ipotek, mevki makam peşinde değiliz. Benim heyete katılmamın devletle ilgisi yok, partimin verdiği karardır.” Bundan sonra ne olacak? “Görüşmelerden sonra tahmin ediyorum ikinci bir görüşme yapılacak” Öcalan’a gidecek mi? “Olabilir, mümkündür. Ondan sonrasına bakacağız artık nasıl bir açıklama yapılacak. Fotoğraf daha net olur.” DEM Parti”nin görüşme takvimi belli oldu Erdoğan ile görüşecek misiniz? “Tabii ki bizim hedefimiz bütün siyasi partilerle buluşmaktır. Ama tabii ki bazıları görüşmeyebilir. O bizim meselemiz değil. birileri randevu vermezse yapacağımız bir şey yok.” Erdoğan’dan randevu talebi olacak mı? “Partinin temsili nasıl olur onu bilemeyiz.” PYD ile görüşme olacak mı? “Yok şu aşamada böyle bir şey yok ama biz isterdik ki Türkiye, PYD ile dostane bir ilişki kursun. Şu çok nettir Ortadoğu’nun en seküler halkı Kürtlerdir. Türkiye’nin Kürtleri kucaklaması Ortadoğu’da etkili bir aktör olmasını sağlar.”

Source: Internet Haber


Özgür Özel’den enflasyon tepkisi: Yine emeklinin cebinden para çaldılar

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ardahan Belediyesi”ni ziyaret etti. Ziyaretinde yaptığı konuşmasında bugün Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan aralık ayı enflasyon oranına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın “Emeklileri hiçbir zaman enflasyona ezdirmedim, asgari ücretliyi enflasyona ezdirmedim” sözlerine ilişkin “Maalesef doğru söylemiyor. Şahit var mı? Şahit buradaki emekliler” ifadelerini kullandı.
Özel açıklamasıda şu değerlendirmelerde bulundu:
• Tayyip Bey gelmeden önce, onun hep kötülediği üçlü koalisyon döneminde, rahmetli Ecevit’in o beğenmediği son döneminde, en düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücretti. Bugün asgari ücret 22 bin lira. Yetersiz ama 22 bin lira. 1,5 asgari ücret olsa, kaç para olacak emekli maaşı? 33 bin lira. Bugün 12 bin 500 lirayı 14 bin lira yapmaya hazırlanıyorlar. 14 bin lira en düşük emekli maaşı değildir. Emekliyi düşkün hale getirme maaşıdır. Emekliyi aç bırakma maaşıdır. Emekliyi sefalete mahkum etme maaşıdır.
• 14 bin lira ile emekli ev kirası ödese, Ardahan’da ortalama ev kirası 12 bin 200 lira. Yani bütün evlere ödenen kirayı ev sayısına böl, 12 bin 200 lira. 14 bin lira maaş, 12 bin lira ev kirası. Nasıl olacak bu geçim? Hadi ortalaması 12, en kötü eve razı oldun, 6 bin, 7 bin, 8 bin liradan aşağı ev yok. Maaşın yarısından çoğu kiraya geçiyor. Maaşı kiraya versen aç kalırsın, karnını doyursan sokakta kalırsın.
“Emekliye yüzde 11 vermek için enflasyon yüzde 1 dediler”
• Diğer taraftan asgari ücrette 17 bin lirayı bir yıl boyunca zamlamadılar. Asgari ücrete zam yaparsak enflasyon artarmış. Hayatımda duyduğum en büyük yalan. Merkez Bankası hesaplamış asgari ücret yüzde 1 artınca, enflasyon binde 0,7, 10 binde 7 artıyor. Enflasyonu eğer elektriğe, doğalgaza zam yaparken düşünmezsen, sene başında MTV, ÖTV’ler arttı, şoför esnafı diyor ki; “Arabalar eski, kaza yapacağız. Bırak araba değiştirmeyi lastik değiştiremiyorum.” ÖTV, KDV’yi düşürmezsen enflasyon düşmez.
• Geçen sene 17 bin 2 liralık asgari ücrete bir yıl boyunca bir kuruş zam yapmadılar. Enflasyon çıktı yine yüzde 50. Bugün enflasyonu yüzde 1 olarak açıkladılar. Niye? Bugün açıklanan enflasyon toplam enflasyona etki edecek. Yüzde 2,5-3 çıksa, iki puan fazla zam verecek. Emekliye yüzde 12 değil, 11 vermek için, 16 değil, 15 vermek için bugün enflasyonu geçen sene olduğu gibi bütün zamlar 1 Ocak’tan geçerli, enflasyon yüzde 1 dediler. Yine SSK emeklisinin, yine devlet memurluğundan emekli olanın, Bağ-Kur emeklisinin, tarım Bağ-Kur emeklisinin cebinden para çaldılar.
“22 bin, 14 bin lirayla geçim olmaz”
• Yüzde 11 ile, yüzde 15 ile geçim olmaz. 22 bin lira asgari ücretle geçim olmaz. 14 bin lira emekli maaşıyla geçim olmaz. Dün Sayın Erdoğan Manisa’da benim hemşehrilerim bağırıyordu, ‘Geçim yoksa seçim var’ diye. Bugün Ardahan’da Ardahanlı hemşehrilerim bağırıyor. Eksi 17 derecede Türkiye’nin öbür ucunda, Manisa’dan 2 bin 400 kilometre ötede ses aynı. “Geçim yoksa, seçim var.”
• Biz CHP olarak dün bismillah dedik, ilk çağrımızı Manisa’dan yaptık. Bugün Ardahan’dayız. Birazdan Ardahan’ımızın, Kars’ımızın güzel ilçelerine tek tek gideceğiz. Yarın Kars’tayız. Öbür gün Sarıkamış’tayız. Öbür gün Erzurum’dayız. Haftaya Konya’da, Mersin’de, Kahramanmaraş’tayız. Biz emeklinin sesini duyurmaya, emekçinin sesini duyurmaya, yetimin, yoksulun hakkını aramaya, çiftçimize sahip çıkmaya, arıcımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz.
“Milletin ve halkın iktidarı geliyor”
• Erdoğan zenginlerin dostudur. O emekliye bulamadığı parayı, beşli çeteye, 40 haramilere bulmaktadır. Onun 43 zengin müteahhidinin 37’si geçen sene bir kuruş vergi vermedi ama buradaki Ardahanlıların vergi vermekten anası ağladı. Elektrik kullanırken vergi, suda vergi, mazota vergi, ekmeğe vergi, kıyafete vergi, kırtasiyeye vergi, dolaylı vergilerin toplamı yüzde 67. Yüzde 20 de maaşlarından kestin, yüzde 87. Şirketler ne verdi? ‘Yüzde 13’ dedin, yüzde 11 vergi toplandın. Koca koca holdinglerden, koca koca zenginlerden, kırk haramilerden yüzde 11, garibandan, emekliden, emekçiden yüzde 87.
• Lanet olsun böyle düzene. Bu düzeni değiştireceğiz. Sizin iktidarınızı, halkın iktidarını, emeklinin, emekçinin, çiftçinin, hayvancılıkla uğraşanın iktidarını kuracağız. Göreceksiniz hep birlikte başaracağız, biz kazanacağız. Biz kazanınca yoksullar kazanacak. Biz kazanınca garibanlar kazanacak. Tuzu kuruların, ensesi kalınların iktidarı bitiyor. Ardahanlıların iktidarı geliyor. Milletin ve halkın iktidarı geliyor.

Source: Dünya Gazetesi


HAK-İŞ Başkanı Arslan: En düşük emekli maaşı asgari ücretin üzerine çıkarılmalı

Arslan, 700 binden fazla işçiyi ilgilendiren toplu sözleşmelerin bir an önce çözüme kavuşturulmasını istedi. Öte yandan Arslan, emekli maaşlarının asgari ücretin üzerine çıkarılması ve memurların enflasyon karşısında korunması gerektiğini söyledi. Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Hak-İş) Genel Başkanı Mahmut Arslan, Kütahya’da düzenlediği basın toplantısında kamu çalışanlarının ekonomik durumuna ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. 2023 yılında kamu çalışanları için örnek bir toplu sözleşme imzaladıklarını hatırlatan Arslan, yüksek enflasyonun bu sözleşmenin etkisini azalttığını belirtti. Arslan, “Yüksek enflasyon nedeniyle toplu sözleşme ile elde edilen kazanımlar büyük ölçüde anlamını yitirdi. Artık bu konuda yeni adımlar atılmalı” dedi. 700 BİNDEN FAZLA İŞÇİ İÇİN ÇÖZÜM ÇAĞRISI Kamu çerçeve protokolü kapsamında 700 binden fazla işçiyi ilgilendiren toplu sözleşmelerin masada çözüme kavuşturulması gerektiğini vurgulayan Arslan, hükümetten somut adımlar beklediklerini ifade etti. “350 bin üyemizle, hükümetin toplu sözleşme süreçlerini hızlandırmasını, adil bir vergi düzenlemesi getirmesini bekliyoruz. Bu süreçte çalışanlarımızın haklarını korumak önceliğimizdir” diyen Arslan, emekli maaşlarının asgari ücretin üzerine çıkarılması ve memurların enflasyon karşısında korunması gerektiğini söyledi. VERGİ DÜZENLEMESİ VE ADİL ÜCRET TALEBİ Vergi dilimlerinin çalışanların gelirini ciddi şekilde etkilediğine dikkat çeken Arslan, “Mevcut vergi sistemimiz, çalışanlarımızın gelirlerini her yıl daha da aşındırıyor. Adil bir düzenlemeyle bu yük hafifletilmeli” ifadelerini kullandı. Arslan, Hak-İş’in, çalışanların haklarının korunması ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi için kararlı bir duruş sergilemeye devam edeceğini belirterek sözlerini tamamladı.

Source: Internet Haber


Kur”an-ı Kerim”e saygısızlık yapan Ferdi Tayfur hayranı genç tutuklandı

79 yaşında karaciğer ve böbrek yetmezliği sebebiyle hayata veda eden usta sanatçı Ferdi Tayfur”un vefat haberini alan hayranları yasa boğuldu. Tayfur”un vefat ettiği hastaneye gelenler arasında giyim tarzı, saçları ve ayakkabılarıyla ünlü sanatçıya benzetilen 17 yaşındaki hayranı Talha Siraç Ünlü de yer aldı. SKANDAL GÖRÜNTÜLER Ünlü”nün hastane önüne geldiği anlarda sosyal medyada paylaşılan bir görüntüsü ortalığı ayağa kaldırdı. Görüntülerde Ünlü”nün Kur”an-ı Kerim”in üzerine oturduğu ve ayaklarıyla ezdiği anlar yer aldı. ÜNLÜ”DEN MONTAJ İDDİASI Talha Siraç Ünlü, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda videodaki kişinin kendisi olmadığını ve montaj olduğunu öne sürmüştü. TUTUKLANDI Antalya”da Kuran”ı Kerim”e saygısızlık yaptığı suçlamasıyla gözaltına alınan Ünlü, çocuk şube müdürlüğündeki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Talha Siraç Ünlü, çıkarıldığı nöbetçi hakimlik tarafından tutuklandı.

Source: Haberler


Devrik Esed”in bir skandalı daha ortaya çıktı

Suriye”deki Beşşar Esed rejimi ve askerlerinin başkent Şam”ın çevresinde yaptığı yıkım, şehirden birkaç kilometre uzaklaştıkça hemen göze çarpmaya başlıyor.Diğer bölgedeki yıkımın aksine el-Asali Mahallesi”nde bir zamanın çok katlı binalarının dizili olduğu işlek bölgenin koca bir enkaz sırasına döndüğü görülüyor. Mahallede yerle bir edilen tüm yapıların ortasında tahrip olmuş ancak bütünlüğünü koruyan iki cami, çevredeki yıkımın sadece savaştan kaynaklanmadığını kanıtlıyor.- REJİM MÜLK SAHİPLERİNİN TOPRAKLARINA DÖNMESİNE İZİN VERMEDİBölge halkının aktardığına göre Esed rejimi, bölgedeki çatışmaların 2017″de sonlanmasının ardından iç göçle başka yerlere sığınan Suriyelilerin evlerine dönmesine izin vermedi.Suriyeliler, Beşşar Esed”in kardeşi Mahir Esed”e bağlı rejim ordusu 4. Tümen”in bu bölgeden sorumlu olduğunu belirterek, rejimin 2022″de mahallede ayakta kalan yapıların tamamını iş makineleriyle yerle bir ettiğini paylaştı.Halk, rejimin bölgeyi güvenlik ve askeri kampüse dönüştürmeyi planladığını söyledi.Savaşta hasar gören ancak iş makinesiyle yıkılmayan Huzeyfe ve Ömer Mesud camileri bugün çevredeki kasıtlı yıkımın delili olarak ayakta duruyor.- YIKIM “HINÇ VE İNTİKAMLA” YAPILDISuriyeli 62 yaşındaki Muhammed Nezih Hanife, bölgede şimdi bir moloz yığını halini almış dört katlı evini ve yakınlarındaki temizlik maddesi satan dükkanını sık sık ziyarete geliyor. 2000″de yapmaya başladığı evini 2011″de tamamladığını anlatan Hanife, evinin girişindeki kapının durduğu yeri, kullandığı mozaik, mermer ve fayansın parçalarını AA ekibine gösterdi.Hanife, evinin çevresindeki geniş boş araziye işaret ederek buranın kendisine ait olduğunu, bir dönem, çilek, incir, nar, zeytin, üzüm, ceviz ve maydanoz yetiştirdiğini söyledi.İnşa ettiği evinde su pompası, elektrik hattı, kullandığı yapı malzemesinin izlerine rastlayan Hanife, molozun içinde seçtiği parçalarla yapı malzemelerini “en kalitelisinden kullandığını” ifade etti.Hanife, bölgedeki insanların din, dil ve mezhep gözetmeksizin bir arada yaşadığını, şimdiyse herkesin ya sığınmacı ya zorla ülke içinde yerinden edilmiş ya da toprağın altında olduğunu kaydetti.Hanife, etraftaki enkaza işaret ederek, yıkımın sadece “hınç ve intikamla” yapıldığını vurguladı.Bölgede çatışmalar bittikten sonra 2017″de evine dönünce rejimin adamları tarafından tehdit edildiğini anlatan Hanife, rejimin komutanının, evinin önünde varil bombasının açtığı çukura işaret ederek, “Eğer buradan gitmezsen seni buraya gömerim.” sözleriyle tehdit ettiğini aktardı.- “EVİME DÖNMEME İZİN VERMEDİLER”Hanife, AA muhabirine, bölgede 2011″de rejime karşı barışçıl gösterilerin başladığını ancak askerlerin binaların tepesinden keskin nişancılarla ateş açtığını ve bir sefer günde 50 kişi öldüğünü söyledi.Rejimin havadan ve karadan bombardımanının yoğunlaştığı dönemde 2012″de gece yarısı evinden yürüyerek kaçmak zorunda kaldığını aktaran Hanife, 2017″te Özgür Suriye Ordusu”nun yeşil otobüslerle bölgeden çıkarıldığını belirtti.Hanife, “Evime geldim anahtarla açtım. Bir top mermisi gelmiş ancak ev sağlamdı. Bazı evler yerle bir olmuştu ama benim evimi 4. Tümen, iş makinesiyle yıktı, buranın tamamı kasıtlı yıkıldı.” diye konuştu.Hanife, “Evimi 2017″de döndüğümde bıraktığım gibi buldum ama sonra (Rejim) yavaş yavaş çalmaya başladı. Evime dönmeme izin vermediler. “Evime döneyim” diyorum. (Rejim ordusu) 4. Tümen “eve dönemezsin” diyor. Her geçen gün eşyalarımı, kapımı, camlarımı ne varsa çalmaya başladılar. Sonra da evleri yıktılar.” ifadesini kullandı.İsrail”in kurulmasıyla Büyük Felaket”te (Nekbe) Filistinlilerin evlerinin anahtarlarını yanlarına alıp zorla göç ettirildiğini ve başka ülkelerde topraklarına dönemeyen mülteciler haline geldiğini anlatan Hanife, Filistinli mültecilerin aksine kendilerinin artık evleri yıkılmış da olsa topraklarına dönebildiğini söyledi.Hanife, kendisi ve ailesinin kirada kaldığını ve ev sahibinin kendilerini çıkarması durumunda sokakta kalacaklarını vurgulayarak, “Biz de Nekbe yaşadık. Evinin anahtarı var ama yıkık olduğunu hayal edebiliyor musun? Sokağa atıldık, yıkıldık. Evimiz yok yine de toprağımız var ama göç ettirilmişiz. Olsun, Elhamdülillah şimdi gelen yönetimle toprağımıza dönebiliyoruz. Eskiden toprağımız bizimdi fakat gasbedilmişti. Şimdi toprağımıza gelebiliyoruz.” diye konuştu.Hanife, “Ağır bedel ödedik. İki kız kardeşim, iki yeğenim, tüm ailemden 15 şehit verdik. Akrabalardan bir sürü şehidimiz var, çok şehit verdik. Ağır bedeli şimdi ki gibi Elhamdülillah ülkeye yeniden emniyet ve güven gelsin diye ödedik.” ifadesini kullandı.Suriyeli yaşlı adam, bostanında bir zaman ekili ağaçların kanıtı olarak toprağa tutunmuş, enkazın arasından yeşeren zeytin ve incir dallarını gösterdi.Muhammed Hanife, şimdi çıplak haldeki arazisini gelecek hafta gelip işlemeye ve yeniden ekmeye başlayacağını kaydetti.

Source: Www.star.com.tr


İsrail”in saldırılarını yoğunlaştırdığı kuzeydeki Gazze kentinde sokaklar kan ve cenazelerle dolu

İsrail, Gazze Şeridi”nin kuzeyini yaklaşık üç aydır yoğun hava ve topçu bombardımanıyla yıkmaya, halkı zorla yerinden etmeye devam ediyor.

Bu saldırılarla birlikte özellikle İsrail ordusunun kuşatmayı sıkılaştırması, insani ve tıbbi yardım girişini engellemesi nedeniyle birçok aile yeniden yollara düşerek Gazze kentine göç etmeye zorlandı.

Gıda ve su sıkıntısının had safhaya ulaştığı, herhangi bir tıbbi hizmetin verilemediği ve hastanenin bulunmadığı kuzey bölgelerindeki durum her geçen gün daha da zorlaşıyor.

Zorlu koşullar ve dondurucu soğuk altında Gazze kentine göç eden Filistinliler, İsrail”in son günlerde kenti yoğun bombardıman altına aldığını, patlama sesleri duymadan tek bir saat bile geçirmediklerini ifade ediyor.

Kent sakinleri, yeni bir kara saldırısından endişe ettiklerini ve dışarı çıkamadıklarını dile getiriyor.

Sürekli yer değiştirmek durumunda kalan çocuklar da saldırıların ardı arkasının kesilmediği Gazze kentinde devamlı duydukları patlama sesleri nedeniyle büyük korku ve psikolojik sıkıntılar yaşıyor.

Sağlık sistemi çöktü

Gazze”deki hükümetin Medya Ofisi, dün, İsrail”in Gazze Şeridi”ne son 24 saatte düzenlediği 34 hava saldırısında 71 Filistinlinin öldüğünü, onlarca kişinin yaralandığını duyurdu.

Ancak saldırıların bu denli büyük olmasına karşın Gazze Şeridi”nin kuzeyinde İsrail”in devam eden kuşatması ve hareket eden her şeyi hedef alması nedeniyle ambulans ve sivil savunma hizmetleri verilemiyor. Filistinliler yaralılarını kendi imkanlarıyla taşımaya çalışıyor.

“Patlama sesi duymadığımız tek bir saat yok”

Gazze kentinin En-Nasr Mahallesi”nde yaşayan 3 çocuk babası Filistinli Hasan el-Esmer, AA muhabirine, İsrail”in son günlerde kente ardı arkası kesilmeyen saldırılar düzenlediğini söyledi.

Esmer, “Bombardımanın şiddetinin daha da artmasından endişeliyiz. Patlama sesi duymadığımız tek bir saat yok. Her saldırıda ölenler ve yaralananlar oluyor.” dedi.

İsrail”in Kuzey Gazze vilayetine yaptığı gibi Gazze kentine de yeni bir kara saldırısı başlatmasından endişe ettiklerini ve evlerinden dışarı çıkamadıklarını dile getiren Esmer, şöyle konuştu:

“Çok hayati bir durum olmadıkça dışarı çıkamıyoruz. Önceleri çocukların kapı önünde oynamasına izin veriyordum, saldırılar çok yoğunlaştı, ne yazık ki artık buna da müsaade edemiyoruz. Korkumuz ölümden değil. Ben veya ailemden biri yaralanırsa sağlık hizmeti alabileceğimiz bir yer yok.”

“Her yerde kan ve şehit cenazeleri var”

Filistinli Muhammed ez-Zeyyan da artan bombardımanların, İsrail”in kentin çeşitli noktalarına kara harekatı başlatma ihtimalini akıllara getirdiğini söyledi.

Zeyyan, Gazze”deki durumun trajik olduğunu ifade ederek, “Her yerde kan ve şehit cenazeleri var. Dondurucu soğuktan kendini koruyacak bir yer bulamayan on binlerce sığınmacı sokaklarda yatıyor.” diye konuştu.

Kent sakinleri kara saldırısından endişeli

Gazze kentine yönelik kara saldırısından endişe ettiklerini dile getiren Zeyyan, bunun yeni bir insani bir felakete daha yol açacağını vurguladı.

Zeyyan uluslararası topluma İsrail”in Gazze Şeridi”ne yönelik soykırımını durdurmak için acilen harekete geçmeye çağırdı.

İsrail saldırısında kentte bir günde 40 kişi öldü, 120 kişi yaralandı

Gazze kenti, yaklaşık 3 aydır Kuzey Gazze”yi havadan ve karadan hedef alan İsrail saldırıları nedeniyle on binlerce Filistinlinin göç ettiği yeni bir sığınak oldu.

Yoğun kalabalık nedeniyle kente yönelik herhangi bir saldırı ağır insani kayıplara yol açıyor.

Gazze”deki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal, İsrail”in kente yönelik saldırılarının dozunu artırdığını, bu nedenle çok sayıda kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı.

Sadece dün bir gün içinde kentte 40 kişinin öldüğünü, 120 kişinin yaralandığını belirten Basal, “Bu delilik, herhangi bir kanun gözetmeyen İsrail ordusunun vahşiliğini yansıtıyor.” ifadesini kullandı.

İsrail”den “yoğun bombardıman” tehdidi

İsrail savaş uçakları dün Gazze kentinde Filistinli sivillerin yoğunlukta olduğu noktalara ve evlere çok sayıda saldırı düzenledi, bombardımanlarda onlarca kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi de yaralandı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz ise önceki gün yaptığı açıklamada, “Hamas”ı Gazze”de uzun süreden beri görülmemiş güçlü saldırılarla vuracakları” tehdidinde bulundu.

Gazze Şeridi”nde tutulan İsrailli esirlere işaret eden Katz, “Hamas, İsrail”in uzun vadeli tavizler verme isteğine rağmen kaçırılan İsraillileri yakın zamanda serbest kalmasına izin vermez ve saldırılarına devam ederse, Gazze”de uzun süredir görülmemiş güçlü saldırılarla karşılaşacak.” ifadesini kullandı.

Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail yönetimi, Gazze”de işgali sürdürmeyi ve bunu kalıcı hale getirmeyi amaçlıyor.

Bu kapsamda Netanyahu, İsrail ile Hamas arasında olası bir esir takası ve ateşkes mutabakatı için Gazze Şeridi”nin kuzeyi ile güneyini ayıran Netzarim Koridoru ve Mısır-Gazze sınırındaki Philadelphi Koridoru”ndaki işgalin devam etmesi şartını ileri sürüyor.

Netanyahu, İsrail ve uluslararası kamuoyunda siyasi nedenlerle ve kendi çıkarları gereği Hamas ile esir takası anlaşması yapmamakla suçlanıyor.

İsrail muhalefeti ve esir yakınları da Netanyahu ve hükümetini, ateşkes ve esir takası müzakerelerinde mevcut tekliflere yeni maddeler ekleyerek anlaşmaya yanaşmamakla itham ediyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source: