Nüfus Politikaları Kurulu ile Aile Enstitüsünün kurulmasına ilişkin kararlar Resmi Gazete”de
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın imzasıyla yayımlanan kararnameye göre, nüfus politikalarının eşgüdüm içerisinde bütüncül bir yaklaşımla oluşturulması ve daha etkin uygulanmasını sağlamak, demografik yapıdaki gelişmeleri izlemek ve değerlendirmek üzere Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde Nüfus Politikaları Kurulu kuruldu.
Kurul, Cumhurbaşkanı Yardımcısı başkanlığında, Adalet Bakanı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, Gençlik ve Spor Bakanı, Hazine ve Maliye Bakanı, İçişleri Bakanı, Milli Eğitim Bakanı, Sağlık Bakanı, Diyanet İşleri Başkanı, İletişim Başkanı, Strateji ve Bütçe Başkanı ve Türkiye İstatistik Kurumu Başkanından oluşacak. Cumhurbaşkanı Yardımcısının katılamadığı hallerde kurula, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı başkanlık edecek.
Kurul toplantılarını 6 ayda bir gerçekleştirecek. Başkan tarafından gerekli görülmesi halinde daha sık toplantılar yapılabilecek. Başkan tarafından gerekli görülmesi halinde Kurul toplantılarına gündemle ilgili bakanlar ve kamu görevlileri ile özel sektör, sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları, sendikalar ve üniversite temsilcileri davet edilebilecek.
Kurul tarafından, eylem planı başlıkları ve belirlenen öncelikler doğrultusunda çalışmalar yürütmek, teknik faaliyetlerin yönlendirilmesi ile eşgüdümünü ve takibini yapmak amacıyla komiteler ve çalışma grupları oluşturulabilecek.
Kurulun görev ve yetkileri
Kararnamede, kurulun görevleri, “Nüfus politikaları alanında genel koordinasyonu sağlamak, nüfus politikalarının oluşturulması ve uygulanmasında görev ve sorumluluğu bulunan kurum ve kuruluşlar arasında işbirliği sağlamak ve bu kapsamda hazırlanacak eylem planı aracılığıyla planlı ve bütüncül bir yaklaşımla çalışmaları koordine etmek, nüfus politikaları ile ilgili yürütülen ulusal ve uluslararası çalışmaları izlemek ve değerlendirmek, gerektiğinde politika uygulamalarına yönelik etki analizleri yaptırmak, nüfus politikaları ile ilgili çalışmalarda birden fazla kurumun görev ve yetki alanına giren hususlarda, komiteler veya çalışma grupları oluşturmak ve bunların iş programları ile çalışma usul ve esaslarını belirlemek, demografik yapıda meydana gelen değişimler ile doğurganlık oranının azalmasına neden olan faktörleri ve bunların ortaya çıkardığı sonuçları kapsamlı olarak incelemek ve gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamak, doğurganlık hızının nüfusun yenilenme seviyesinin üzerinde tutulması ve aile kurumunun güçlendirilmesi suretiyle sağlıklı ve dinamik nüfus yapısının korunması için kısa, orta ve uzun vadeli politikaların oluşturulmasını sağlamak ve kurul kararları ve eylem planının uygulama sonuçlarını değerlendirmek.” şeklinde sıralandı.
Aile Enstitüsü
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzası ile yayımlanan kararname ile Aile Enstitüsü kuruldu.
Enstitünün, aile yapısının ve değerlerinin korunması ve güçlendirilmesi, ailenin sosyal refahının artırılması, kadın, çocuk, engelli, yaşlı, şehit yakını, gazi ve gazi yakınları ile ilgili politikalarla veri oluşturmaya yönelik tüm Bakanlık faaliyetlerini kapsayan araştırmalar yürütülmesi, sosyal hizmetlerin iyileştirilmesiyle ilgili alanlarda ihtiyaç duyulan uzmanlık ve sertifika programları ile seminer, sempozyum, konferans ve benzeri etkinlikler düzenlenmesi gibi görevleri bulunuyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Şehit teğmenin fotoğrafıyla dolandırdı!
Sakarya jandarma ekipleri, 2014 te şehit düşen bir teğmenin fotoğraflarını kullanıp açtığı sosyal medya hesaplarıyla iletişime geçtiği kişileri dolandıran şüpheliyi adalete teslim etti. İddiaya göre, sahte isimle açtığı sosyal medya hesabından İstanbul da yaşayan D.M. adlı kadınla tanışan Serkan Ç. (46), kendini Sakarya İl Jandarma Komutanlığında görevli olarak tanıttı. Şüpheli, 2014 te şehit düşen bir teğmenin askeri üniformalı fotoğraflarını kendisininmiş gibi göndererek, mağdurun güvenini kazandı. Mağdurla hiç yüz yüze görüşmeyen zanlı, D.M den istediği bir miktar parayı da arkadaşına ait olduğunu belirttiği kendi banka hesabına göndertti. Bir süre sonra durumdan şüphelenen ve CİMER e başvuru yapan D.M, aldığı cevaptan şüphelinin askeri personel olmadığını öğrendi ve şikayetçi oldu. 250 BİN LİRA DOLANDIRMIŞ Şikayet üzerine başlatılan soruşturma kapsamında Sakarya İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü ekipleri, kendisini askeri personel , jandarma yüzbaşı gibi unvanlarla tanıtan şüphelinin kente geldiğini tespit etti. Ekipler, şüphelinin Sakarya da başka bir sahte isimle kendini tanıtarak evlenme vaadiyle beraber yaşadığı bir kadını 250 bin lira dolandırdığını ve askeri personel olduğunu beyan ederek, bir mobilyacıdan borç adı altında 5 bin lira aldığını belirledi. Ayrıca zanlının güven telkin etmek için Sakarya 7. Komando Tugay Komutanlığı emrinde Orduevi Müdürü olarak çalıştığına dair sahte evrak düzenlediği de tespit edildi. İstihbarat Şube Müdürlüğü ve Erenler İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerince düzenlenen operasyonda şüpheli Serkan Ç. gözaltına alındı, adreste yapılan aramada 1 sahte evrak ele geçirildi. TUTUKLANDI Jandarmadaki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüpheli Serkan Ç., nöbetçi hakimlikçe nitelikli dolandırıcılık suçundan tutuklandı. Öte yandan jandarma ekiplerince yapılan Serkan Ç. hakkında kadına karşı tehdit , nitelikli dolandırıcılık , hakaret , kişilerin huzur ve sükununu bozma, tehdit , dolandırıcılık , güveni kötüye kullanma , hırsızlık , hükümlü veya tutuklunun kaçması , basit tehdit , resmi belgede sahtecilik ve özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etmek suçlarından 34 kayıt ve 10 yakalama kararı bulunduğu belirlendi. ÖNCE GÜVEN SAĞLIYOR Mağdur D.M, AA muhabirine, şüpheliyle sosyal medyada bir grupta tanıştığını söyledi. Serkan Ç. nin kendini grup içinde askeri personel olarak tanıttığını anlatan D.M, zanlının gözüne kestirdiği kurban ile birebir konuştuktan sonra askeri üniformalı fotoğraflar atarak güven sağlamaya çalıştığını belirtti. D.M, zanlının güven sağladıktan samimi konuşmaya başladığına değinerek, İnsanların boşluğuna denk gelirse de kanıp dolandırılıyor. Önce güven sağlıyor, sonra gönül kazanıyor ve sonra da vurgun yapıyor. İnsanlar dolandırıldığını anladığında da özel görüntülerle tehdit ederek geri sindirmeye çalışıyor dedi. Şüpheliyle önce arkadaş olarak sohbet ettiklerinden bahseden D.M, Sonra samimi konuşmaya başladı, güvenimi kazandı. Güvenimi Türk Silahlı Kuvvetlerinin adını kullanarak, şehit bir subayımızın fotoğraflarını kullanarak, artık nereden aldığını bilmediğim kışlada yapılan eğitim video ve belgeler göndererek sağladı. Demek ki bir boşluktaydık ki inandık. İnsanlara sesleniyorum, bu şekilde aldanmasınlar. şeklinde konuştu. D.M, 10 bin lira gönderdiği zanlının hazırlıkları tamamladıktan sonra nişan günü gelmediğini dile getirerek, şunları anlattı: Nişana kadar ben onun dolandırıcı olduğunu anladım ama ailem inanmadı. Ailemi bile kandırdı. Ailem Sen sorun çıkartıyorsun dedi. Sizi manipüle ediyor, kanmayın. dedikçe ailem bana inanmadı. Çok muazzam yalan söyleyen insanlar, bunlar bu işi meslek haline getirmişler. Beni dinlemediniz benim param gitti, bir sürü masraf yaptınız, şimdi bana inandınız mı? dedim. Tabii inandılar ama iş işten geçmiş oldu. CİMER e başvurarak şüphelinin söylediği yerde görev yapmadığını anlayınca adli mercilere suç duyurusunda bulunduğunu söyleyen D.M, özverili çalışmasıyla zanlıyı adalete teslim eden Sakarya İl Jandarma Komutanlığına teşekkür etti.
Source: Habertürk
Mustafa Sabri Beşer yazdı: Nevşin Mengü”nün hafızası ve “Kemalist Stalinistler!”
Zamanın geçişine sevinen iki insan vardır: mahpus ve asker.Onlar için zamanın geçişi, özgürlüğe yahut sevdiklerine kavuşmanın habercisidir. Bu iki istisna haricinde, zamanın geçişini bayram havasında kutlayan kimse ya gafildir ya da ahmak.Yılbaşı yaklaşıyor, dolayısıyla her sene olduğu gibi “geleneksel” tartışmalarımız yeniden alevleniyor. Tartışma, hakikati ortaya çıkarmak için bir araç olmalıdır.Ve fakat tartışma dediğimiz şey, karşı tarafı ötekileştirmeye, suçlamaya ve itham yağmuruna dönüştüğünde artık bir fikir müzakeresi değil, hakaret teatisi olur.Hele ki suçlayanlar, kendi tarihlerinden bihaber ise işler iyice trajikomik bir hal alır.Nevşin Mengü”nün yılbaşı kutlamalarına dair MEB”e yönelik öfke dolu eleştirileri, kendi geçmişine kör bir insanın gösterdiği feverandan ibaret.Neymiş, bakanlık ideolojikmiş; İslamcı Stalinizmmiş, her şeye savaş açıyormuş!Bu öfke ve nefretin ardında, geçmişteki Kemalist zulümlerin izlerini silme gayreti mi yatıyor, bilinmez. Ancak hafızası olan herkes, yakın tarihimizin bu konuda ne denli acımasız bir tablo çizdiğini hatırlayacaktır.MEB”de kılık kıyafet bahanesiyle on binlerce öğretmen fişlenmiş, soruşturmaya maruz kalmış ve binlercesi görevden alınmıştı. Başörtüsü gibi bir inanç meselesine tahammülsüzlük, genç kızların eğitim haklarının gasp edilmesine kadar varmıştı.”İkna odaları” denilen utanç mekânlarında zorla başı açtırılan öğrencilerin yaşadığı manevi travmaları hangi demokratik söylemle açıklayabilirsiniz?Bir sürü tez çalışmasının konusu oldu bu süreç. Tam sayı vereyim: 55.132.Nevşin Mengü, bunlar sadece eğitim sahasında yapılan zulümler. Diğer kurumlara girmiyorum zira yerim dar.Uğur Dündar, kamerayla okulları basıp namaz kılan öğretmen ve öğrencileri fişlerken hangi ideolojinin hizmetindeydi?Nur Serter, başörtülü öğrencileri “ikna odalarında” zorlayarak hangi değerleri savundu?Siyaset sahnesinde kılık kıyafet ve irtica meseleleri üzerinden Müslümanlara yönelik sistematik bir baskı politikası güden Kemalistlerin, laiklerin, CHP”nin ve dahi zihniyetinin ideolojik motivasyonları neydi?Kemal Gürüz ve Kemal Alemdar”ın yaşattıkları, şeytana pabuç bırakmayan Nur Serter gibi figürlerin zulümleri hangi ideolojinin temsilcisiydi?Esed rejiminin zindanlarında yaşanan işkence ve zulümleri dehşetle izlerken, bu zikrettiğimiz eylemlerin acısı Sednaya”yı ya da Esed”i aratır mı, aratmaz mı?Kırmızı iç çamaşırıyla yılbaşı gecesi alkol sınırını aşanların hamakat hapsine yenik düşmeleri mi bizi temsil ediyor?Zaman geçiyor diye sevinenlerin sarhoş şekilde kimin koynunda sabahladığının bilinmediği gece mi sizin yılbaşı kutlama özgürlüğü anlayışınız?Nevşin Mengü ve benzerlerinin sürekli “kültür savaşları”ndan yakınması, aslında kendi geçmişlerinin bilançosunu örtme çabasıdır.Muarızların diline pelesenk ettiği “kültür savaşları” kavramını açmak gerek. Bu coğrafyada kültür savaşları yeni başlamış değildir; Batı”nın değerlerinin dayatılması, halkın manevi ve ahlaki değerleriyle çelişen bir yaşam tarzını mecbur kılma girişimleriyle çoktan başlamıştır.”Kültür Savaşları” meselesini birkaç basit cümleyle heba etmek istemem. Başka bir yazıda, bütün çıplaklığıyla ve herkesin anlayabileceği bir sadelikle bu mevzuya eğilmeye çalışacağım.Bugün “ideolojik dayatma” diye niteledikleri şeyin, dün bizzat kendi elleriyle inşa ettikleri baskıcı düzenin bir yansıması olduğunu unutmamak gerekir.En basitinden başörtüsü nedeniyle ödül alamayan okul birincileri, irtica bahanesiyle işinden edilen memurlar, ezan düşmanlığıyla anılan açıklamalar, kapısına kilit vurulan camiler…Bunlar Nevşin Mengü ve zihniyetinin “demokratik geçmişi”nin bir parçası değil mi?Nevşin Mengü ve benzerleri, geçmişin mirası olan zulüm ve tahakküm mekanizmalarından bihaber ekranlarda görünmeye çalışıyorlar.Ve fakat, geçmişin gölgesi, ekranı karartıyor.Geçmişte toplumun inançlarını yok sayan resmi bir ideolojinin şakşakçıları, bugün kimseye hoşgörü dersi vermesin.Asıl siz “Seküler Stalinistlersiniz.”Biz sizin cemaziyülevvelinizi iyi biliriz.Millete demokrasi dersi vermeyi bırakıp azcık öte gidip kumda oynayın.Buralar sizin boyunuzu aşar!Boğulursunuz maazallah!
Source: Mustafa Sabri̇ Beşer
HÜDA PAR lideri Yapıcıoğlu da yeni asgari ücrete tepki gösterdi
Milyonların merakla beklediği 2025 yılı asgari ücreti yüzde 30 zam ile 22 bin 104 TL olarak belirlendi. Yeni rakam tartışmaları da beraberinde getirirken, rakamın düşük olduğunu ifade eden çok sayıda kişi tepkilerini yaptıkları paylaşımlarla gösterdi.Bu kişilerden biri de Cumhur İttifakı ortağı HÜDA PAR”ın Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu oldu. Yapıcıoğlu yaptığı paylaşımda “Fakirlik sınırı 67 bin TL, asgari ücret 22 bin TL! Bu paraya geçim olur mu? Olmadı, bu hesap yanlış” ifadelerini kullandı.Yapıcıoğlu”nun mesajı şu şekilde;Dört kişilik bir ailenin:Açlık sınırı (sadece gıda için harcanması gereken miktar): 21 bin ₺Fakirlik sınırı (tüm temel ihtiyaçları karşılamaya yetecek miktar): 67 bin ₺Bekar bir işçinin aylık asgari ihtiyacı: 27 bin ₺Asgari ücret: 22 bin ₺Bu paraya geçim olur mu?Kira artış oranı: % 60, 45Yeniden değerleme oranı: % 43,93Yıllık enflasyon: % 47İşverene asgari ücret desteği artış oranı: % 42,85Asgari ücret zammı: % 30Olmadı.Bu hesap yanlış.
Source: Erdem Aksoy
Cumhurbaşkanı Erdoğan asgari ücreti artıracak mı? Gözler AK Parti Grup Toplantısı”nda…
2025 yılı asgari ücretin açıklanmasının ardından siyasilerden eleştiriler gelmeye başladı. Çalışanlar açısından yüzde 30″luk zam oranı düşük bulunurken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın bu konuda söyleyecekleri merak ediliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın önceki yıllarda olduğu gibi revize yapabileceği beklentisi de bir yandan konuşuluyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan”ın zammı açıklamasının hemen sosyal medya hesabından “Hayırlı olsun” paylaşımı yaptı. Erdoğan ikinci asgari ücret zammı açıklayacak mı? TGRTHaber”de yer alan habere göre gözler AK Parti Grup Toplantısı”na çevrildi. Erdoğan’ın asgari ücret rakamını revize edip etmeyeceği veya yeni bir düzenleme yapıp yapmayacağı kulislerde konuşulmaya başlandı. Çalışan kesim artış oranının yetersiz kaldığını savunarak daha fazla düzenleme yapılması gerektiği görüşünü dile getiriyor. Öte yandan, işveren tarafında ise artan maliyetlerin üretim ve işletme süreçlerini zorlayacağı yönündeki eleştirilerle yüzde 30″luk zam makul karşılandı. Enflasyon beklentisinin altında 2024″ün son Piyasa Katılımcıları Anketi”nde enflasyonun yıl sonunda yüzde 45,28 ve 2025″te yüzde 27 olacağı tahminlere yansımıştı.
Source: Internet Haber
Şikâyetinden vazgeçti
Deniz Akkaya, Haluk Levent hakkında sosyal medya üzerinden ‘hırsız’, ‘nitelikli dolandırıcı’, ‘depremzedelerin parasını çalıyor’ şeklinde paylaşımlarda bulunmuştu. Bunun üzerine de Levent in açtığı davada Akkaya hakkında 3.5 yıla kadar hapis cezası talep edilmişti. Deniz Akkaya’nın tutuksuz olarak yargılandığı dava, İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. ŞİKÂYETİNDEN VAZGEÇTİ Mahkemede müşteki Haluk Levent’in avukatı aracılığıyla şikayetinden vazgeçtiğini içeren bir dilekçe sunduğu belirtildi. Duruşmada sanık Deniz Akkaya’nın avukatı, şikayetten vazgeçmeyi kabul ettiklerini ifade etti. Esasa ilişkin mütalaasını açıklayan Cumhuriyet Savcısı, sanığın üzerine atılı suçun şikayete bağlı suçlardan olduğunu, müşteki Haluk Levent’in de şikayetinden vazgeçtiğini belirterek davanın düşmesine karar verilmesini talep etti. DAVA DÜŞTÜ Kararını açıklayan mahkeme, sanık Deniz Akkaya hakkındaki davanın, Haluk Levent’in şikayetinden vazgeçtiği gerekçesiyle düşmesine hükmetti. İddianameden; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, müşteki Haluk Levent’in savcılığa şikâyet dilekçesi sunduğu, dilekçede şüpheli Deniz Akkaya’nın sosyal medya hesabından Levent’e yönelik mesnetsiz iddialarda bulunduğu, bu iddiaları lanse ederken düşünce ve ifade özgürlüğü sınırlarını aşarak suç teşkil eden eylemlerde bulunduğu, insanlarda güvensizlik ve telaş ortamı meydana getirdiği, yardım faaliyetlerinin sekteye uğramasına neden olduğu, Levent’e; ‘dolandırıcı’ diyerek hakaret ve iftiralarda bulunduğu ve dilekçede yer alan ifadelerin üzerine soruşturma işlemlerine başlandığı anlatıldı. Haluk Levent hakkında küçük düşürücü ve yanlış tanıtacak nitelikte ifadeler kullanıldığı belirtildiHazırlanan iddianamede, şüpheli Deniz Akkaya tarafından sosyal medyada müşteki Levent’e ‘hırsız’, ‘nitelikli dolandırıcı’, ‘depremzedelerin parasını çalıyor’ şeklinde paylaşımlarla Levent hakkında küçük düşürücü ve yanlış tanıtacak nitelikte ifadeler kullanıldığı, Akkaya’nın sosyal medyada yer alan iddialar ile kendisine ulaşan kişilerin söylemleri üzerine bu paylaşımları yaptığını belirttiği aktarıldı. UZLAŞMANIN SAĞLANAMADIĞI AKTARILDI Şüpheli Deniz Akkaya’nın farklı zamanlarda Levent hakkında doğruluğu ispatlanmamış paylaşımlarla Levent’in onur, şeref ve saygınlığını rencide ettiğinin belirtildiği iddianamede, haber içeriklerinin ise Levent’i küçük düşürecek ve kendisini yanlış tanıtacak nitelikte olduğu, ayrıca dosyanın Uzlaştırma Bürosu’na gönderildiği ancak müzakereler sonucu uzlaşmanın sağlanamadığı kaydedildi. İFADESİNDE ÇOK GÜÇLÜ İDDİALAR OLDUĞUNU SÖYLEDİ Şüpheli Deniz Akkaya’nın ifadesine de yer verilen iddianamede, Akkaya’nın 6 Şubat’ta meydana gelen deprem felaketinden sonra AHBAP derneğine milyarlarca lira bağış yapıldığını, yardımların toplanmasından sonra bu derneğin toplanan yardımları amacına uygun şekilde kullanıp kullanmadığına ilişkin sosyal medyada ve çeşitli haber kaynaklarında ortaya çok ciddi iddialar atıldığını, ayrıca dernek başkanı olan Haluk Levent’in geçmişte hakkında ‘dolandırıcılık’ ve ‘sahtecilik’ iddialarından ötürü birçok dava açıldığını söylediği belirtildi. İfadesinin devamında ise Akkaya’nın, genel olarak bu iddiaları dile getirdiğini, amacının ‘AHBAP Derneğ inin ve Haluk Levent’in toplanan milyarlarca lira seviyesindeki yardımı gereği gibi değerlendiremediği ve halkın parasına sahip çıkamadığı’ yönündeki iddialar konusunda halkı bilgilendirmek olduğunu, sadece kendi paylaşımlarıyla bu kişi hakkında kamuoyunda bir tepki oluştuğu iddiasını kabul etmediğini söylediği kaydedildi. Söz konusu davanın düşmesi; Haluk Levent in kalp rahatsızlığı nedeniyle anjiyo olduğu güne rastladı. Levent, önceki gün göğsündeki kalp rahatsızlığı nedeniyle hastaneye kaldırılmış, yapılan kontrollerde; koroner yavaş akım olarak adlandırılan bir bulgu saptanmıştı. Bunun üzerine doktoru Prof. Dr. Mehmet Vefik Yazıcıoğlu, 56 yaşındaki Haluk Levent e dün anjiyografi yaptı. Sağlık durumu iyi olan Levent, birkaç gün içinde taburcu edilecek.
Source: Habertürk
Suriye”de Noel ağacı yakıldı, protestolar başladı
Suriye nin hakim gücü konumundaki Heyet Tahrir El Şam grubunun, Hristiyanların kutsal günlerinden Noel i resmi tatil ilan etmesinin ardından Hama kentinde bir Noel ağacına saldırı gerçekleştirildi. Noel ağacı kimliği belirsiz kişilerce yakıldı. HTŞ nin, Suriye nin ikinci büyük şehri olan Halep i ele geçirdiğinde, Hristiyanlara kiliselerinin ve mülklerinin korunacağına dair güvence verdiğini belirten 24 yaşındaki Şamlı Katolik George, başkentteki protestocuların ülkedeki Hristiyanlar için daha iyi koruma talep etmek üzere kiliselere doğru yürüdüğünü söyledi. HTŞ liderliğindeki hükümet 25 Aralık Çarşamba ve 26 Aralık Perşembe günlerinin resmi tatil olacağını açıkladı. Suriye nin başkenti Şam da yaşayanlar, HTŞ nin bu yıl kutlamalara ya da ibadetlere herhangi bir sınırlama getirmediğini, ancak Hristiyanların HTŞ dışındaki silahlı unsurların kendilerine saldırmasından korktuğunu söyledi. George, “Heyet Tahrir El Şam kutlamalarımızı durdurmakla ilgili herhangi bir açıklama yapmadı… ancak kutlama yapmak için dışarı çıkmak istemeyen Hristiyanlar var çünkü haydut silahlı kişilerin saldırısına uğramaktan korkuyorlar” dedi. Hristiyan sakinler, Şam ın Hristiyan mahallelerinde Noel ağaçlarının ve diğer bayram süslemelerinin asılı olduğunu, ancak HTŞ den iletişim gelmediği için insanların kutlamalarını azalttığını ve kendi kısıtlamalarını getirdiğini söyledi. “Noel için daha iyi bir güvenlik sağlanacağına dair duyurular yapılırsa büyük bir fark yaratacaktır. Şimdiye kadar %100 organize edilmiş düzgün bir güvenlik yoktu. Sadece huzur ve güven içinde yaşamak istiyoruz, çok şey istemiyoruz. Korku var, insanlar yorgun.” Lady of Damascus Kilisesi ndeki ayinde HTŞ koruması Suriye nin başkentindeki Lady of Damascus Kilisesi nin sıraları, ilahiler havayı doldurup kilisede yankılanırken ellerinde mumlar tutan genç ve yaşlı karışık bir cemaatle doldu. Ayin, Hıristiyan mekânlarına yönelik şiddet endişeleri nedeniyle sıkı güvenlik önlemleri altında gerçekleştirilirken, iktidardaki HTŞ ye ait çok sayıda pikap kilisenin etrafına park edildi.
Source: Habertürk
Cumhurbaşkanı Erdoğan asgari ücreti artıracak mı? Tüm gözler bu saate çevrildi
Milyonların merakla beklediği 2025 asgari ücreti belli oldu.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, 2025 yılı asgari ücretinin yüzde 30 zamla 22 bin 104 TL olarak belirlendiğini açıkladı. İşverene sağlanan asgari ücret desteği ise bin liraya yükseltildi. Asgari ücrete yapılan yüzde 30″luk zam kamuoyunu adeta ters köşe yaptı. İşçi kesiminden ve muhalefetten yapılan zam oranına tepkiler çığ gibi büyürken, gözler ise Cumhurbaşkanı Erdoğan”a çevrildi. “HAYIRLI OLSUN” PAYLAŞIMI YAPTI Cumhurbaşkanı Erdoğan, zam kararının açıklanmasından dakikalar sonra sosyal medya hesabından “hayırlı olsun” mesajı paylaştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı paylaşımda “2025 yılında asgari ücret, %30 artışla net 22.104 TL olarak uygulanacaktır. Ülkemize ve milletimize hayırlı olsun” ifadelerini kullandı. ERDOĞAN MÜDAHALE EDER Mİ? Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın “hayırlı olsun” mesajı paylaşması sonrası “Erdoğan asgari ücret zammını yükseltir, son bir dokunuş daha yapar” beklentilerini bir nebze olsa da frenlemiş oldu. Ancak asgari ücrete yüzde 30″luk bir zam yapılmasına tepkiler ise çığ gibi büyümeye devam etti. Bir kesim Erdoğan”ın paylaşımı sonrası asgari ücret zammının artık kesin olduğunu dile getirirken, bir kesim ise asgari ücretin artabileceği görüşünü sürdürüyor. TÜM GÖZLER SAAT 12.00″DE ÇEVRİLDİ Tüm bu gelişmeler sonrası tüm gözler bugün yapılacak olan AK Parti Grup Toplantısı”na çevirmiş durumda… Saat 12.00″de başlayacak olan grup toplantısında Erdoğan”ın asgari ücret zammıyla ilgili vereceği mesajlar yakından takip edilecek.
Source: Haberler
Hüseyin Yayman”dan DEM Parti”ye yanıt: PKK”nın gazeteciliğini yapanların…
TBMM Genel Kurulunda İYİ Parti, DEM Parti ve CHP”nin gündeme ilişkin grup önerileri kabul edilmedi. Genel Kurulda, İYİ Partinin “Yerel seçimler sonrası belediyelerdeki işçi çıkarmaları”, DEM Parti”nin “Suriye”de gazetecilerin vefatı”, CHP”nin “Erzincan”ın sorunları” hakkındaki grup önerileri ayrı ayrı görüşüldü. Partisinin grup önerisi üzerinde söz alan İYİ Parti Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu, yerel seçimlerin ardından bazı belediyelerdeki işçilerin işten çıkarıldığını, bu durumun her seçim sonrasında yaşandığını söyledi. Seçimler sonrasında çalışanların “İşimden olacak mıyım?” endişesini yaşamaması gerektiğini dile getiren Türkoğlu, Türkiye”de 1400″ün üzerinde belediye bulunduğunu belirtti. Türkoğlu, Diyarbakır ve Van belediyelerinde çalışan işçilerin işten çıkarıldığını hatırlatarak, bazı işçilerin “Ellerimizde Türk bayrağı olduğu için işten çıkarıldık.” dediğini aktardı. Partisinin grup önerisi üzerinde söz alan DEM Parti Mardin Milletvekili Salihe Aydeniz, gazetecilerin gerçeği dile getirdiği için hedef alındığını iddia etti. CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp, bazı gazetecilere yazdığı haberler dolayısıyla davalar açıldığını ileri sürdü. İfade ve haber alma özgürlüğünün hedef alınamayacağını söyleyen Konuralp, gazetecilerin kalemlerini hiçbir zaman bırakmayacağını dile getirdi. “PKK”nın gazeteciliğini yapanların gazeteciliğini konuşmak doğru değildir” TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı ve AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman, gerçek gazetecilerin kamuoyunu bilgilendirmesini desteklediklerini belirtti. Gerçek gazetecilerin sözlerinin kısılması gibi bir durumun olmadığını vurgulayan Yayman, gerçek gazetecilerin demokrasilerde dördüncü kuvvet olduğunu kaydetti. Gazetecileri söz hakkı ve düşünceyi savunduklarına işaret eden Yayman, “Gazeteci değil sözde gazetecilerin, gazetecilik değil aktivistlik yapanların, halkın gazetecisi değil PKK terör örgütünün gazeteciliğini yapanların gazeteciliğini konuşmak doğru değildir. Terörün, şiddetin, hak arama yöntemi olmasını savunmuyoruz.” diye konuştu. DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli”nin açıklamalarının ardından tekrar söz alan Hüseyin Yayman, “Kürt düşmanı arıyorsanız PKK”ya bakacaksınız.” ifadesini kullandı. Görüşmelerin ardından yapılan oylamalarda İYİ Parti, DEM Parti ve CHP”nin gündeme ilişkin grup önerileri kabul edilmedi.
Source: Internet Haber
Pestisit en çok onları vuruyor
Türk Böbrek Vakfı (TBV) Başkanı Timur Erk, pestisit kalıntılarının sadece sebzelerle sınırlı olmadığını, bakliyat, et, süt ve yumurta gibi çok çeşitli gıdalarda da pestisitlere rastlanabileceğine dikkat çekiyor. Erk, Halkımız bu konuda bilinçli olmalı, ne yediğini iyi bilmelidir. Aynı zamanda, yetkililerin denetimleri artırması şarttır. Pestisit kalıntıları, başta organ nakli hastaları olmak üzere birçok kişi için ciddi bir tehdit oluşturuyor. habericireklam#300×250#220#right# habericireklam#300×250#220#right# · Organik sertifikalı ürünleri tercih edin. · Sebze ve meyveleri mevsiminde tüketmeye özen gösterin. TBV Başkanı Timur Erk, Tarım politikaları gözden geçirilmeli, toplumsal bilinçlendirme çalışmaları ve denetimler arttırılmalı uyarısında bulundu. Erk, Pestisitlerin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılması için bireysel önlemler yeterli olmayabilir. Bu nedenle, pestisit kullanımını azaltmaya yönelik tarım politikalarını desteklemek ve kamuoyunda bu konuda bilinçlendirme kampanyaları düzenlemek büyük önem taşıyor. Pestisitlerde doz çok önemlidir, bunun hakkında Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hem bilinçlendirme hem denetim çalışmaları yapılmalıdır dedi.
Source: Habertürk
Asgari ücret beklentisini 28 bin lira olarak açıklayan Dervişoğlu”ndan sert tepki
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan”ın 2025 yılı için asgari ücretin 22 bin 104 lira olarak açıklamasının ardından siyasi tartışmalar devam ediyor. Daha önce 2025″in ilk yarısı için asgari ücret beklentisini 28 bin lira olarak açıklayan İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, grup toplantısında yeni asgari ücrete sert tepki gösterdi. “ENFLASYON VATANDAŞIN ALIN TERİNİ GÖTÜRMÜŞTÜR” Geçtiğimiz yıl ocak ayında belirlenen 17 bin liranın bugün alım gücü bakımından en iyi ihtimalle o günün 12 bin lirasına düştüğünü ifade eden Dervişoğlu, “Enflasyon vatandaşın alın terini, emeğini alıp götürmüştür. Mazot, 44 Lira, simit 15 lira en ucuz et 400 Lira. Yeni ev tutacak olana en düşük kira 20 bin lira.” dedi. “SADAKA BİLE DEĞİL” Dervişoğlu yeni asgari ücretle ilgili, “Dün akşam saatlerinde yine oldubittiye getirip, Asgari ücreti ilan ettiler. Açlık sınırının 21 bin lira, yoksulluk sınırının ise 72 bin lira olduğu bir ülkede işçiye reva görülen 22 bin 104 lira asgari ücret sadaka bile değildir. İlan edilen artış oranı hiçbir yaraya merhem olmayacaktır. Ocak ayı itibari ile gelecek zamlarla birlikte daha ilk ayında yine kuşa dönecektir. Asgari ücreti sanki bir derde çare olacakmış gibi sosyal medya hesabından millete duyuran Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan”a buradan sesleniyorum: Sarayın penceresinden, halkın sofrası gözükmez!” ifadelerini kullandı.
Source: Çağla Taşçı
Ümit Özdağ”ın sözlerine Faruk Özlü”den çok sert yanıt
Düzce”de Oxijen Medya binası zabıtalar tarafından mühürlendi. Medya binasının mühürlenmesi sonrası Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Düzce Belediye Başkanı Faruk Özlü”yü hedef aldı. “DÜZCE”NİN OKSİJENSİZLİĞİ İLE UĞRAŞMALISINIZ” Sosyal medya hesabından konuyla ilgili paylaşımda bulunan Özdağ, Düzce”de acilen çözülmesi gereken rekor seviyede hava kirliliği olduğunu belirterek şu ifadeleri kullanmıştı: “Kötü tabloyu bertaraf etmeye uğraşmak yerine, gerçekleri dile getiren basın kuruluşlarıyla uğraşmak, kamu gücünü intikam aracı olarak kullanmak kabul edilemez. Hizmet makamında bulunduğunuzu bir an önce hatırlamalı, Oxijen ile uğraşmak yerine Düzce”nin oksijensizliği ile uğraşmaya başlamalısınız.”Ümit Özdağ”ın iddialarına Düzce Belediye Başkanı Özlü”den sert bir yanıt geldi. Özdağ”ın paylaşımını alıntılayarak açıklama yayınlayan Özlü, “Sizi akademisyen ve fikir adamı zannederdim. Ama yanılmışım.” ifadelerini kullandı. “BABANIZ MUZAFFER ÖZDAĞ BU HALİNİZE ÇOK ÜZÜLÜRDÜ” Özdağ”ın kendisine ulaşan manipüle edilmiş bilgiyi sorgulamadan kolaycılığa kaçtığını belirten Özlü, paylaşımında şu ifadelere yer verdi:”Muhterem babanız Muzaffer Özdağ bu halinizi görse çok üzülürdü. Ben sizi istihbaratçı zannederdim. Ama çok yanılmışım! İstihbarat doğruluğu ispatlanmış bilgidir. Belli ki “oksijen değil, karbondioksit üretenlerin” gazına gelmişsiniz. Yazık.Bu kavga; rantçıların, çıkarcıların, gazeteci kürküne bürünmüş ihale takipçilerinin kavgası. Basın özgürlüğü kavgası değil. Sizin bu kavganın içinde ne işiniz var? Siz portakal büfeli şartname nedir bilir misiniz? Karbondioksit aldığınız medyaya sorun. “BU PAYLAŞIMINIZI HEMEN KALDIRIN” Herkes bilir ki; kimseden çekinmemve korkmam, doğru olanı da yaparım. Siz de bilin ki; herkes hukuka ve kanunlara uyacak. Sayın Özdağ, itibarınızı korumak istiyorsanız bu paylaşımınızı hemen kaldırın. Aksi halde, sizi ihale takipçilerinin işbirlikçisi ilan etmek zorunda kalacağım. Bilginiz olsun.”
Source: Haberler
İtalya”da 16 yaşına kadar sosyal medya kullanılmamasına yönelik kampanya
“Dijital platformlarda çocuklar” başlıklı dosya haberin altıncı bölümünde AA muhabiri, İtalya”da çocuklar için akıllı telefon ve sosyal medya platformlarının kullanımının getirdiği riskler ile bunlara yaş sınırı getirilmesini isteyen imza kampanyasını derledi.
Dijital teknolojideki gelişmeler ile sosyal medya platformlarındaki paylaşımların çocuklar üzerindeki etkisi İtalya”da da son dönemde sıkça tartışılıyor.
Bu konuda ailelerin bilinçlendirilmesi ve devletin de bazı tedbirler alması için çaba gösteren Eğitim ve Çatışma Yönetimi için Psiko-Pedagoji Merkezi’nin (CPP) kurucusu ve yöneticisi Pedagog Daniele Novara, psikoterapist Alberto Pellai ile bir kampanyaya öncülük ediyor.
AA muhabirine konuşan Novara, “İtalya”daki durum oldukça hassas ve hatta kritik diyebilirim. Veriler bize, 11 ila 15 aylık bebeklerin yüzde 58″i, yani neredeyse her 5 bebekten 3″ünün, ekran karşısında zaman geçirdiğini gösteriyor. Hatta 2 ila 5 aylık bebeklerin yüzde 22’si ekran karşısında zaman geçiriyor. Ancak en çarpıcı veri ise 3 ile 5 yaş arasındaki 10 çocuktan 8″inin ebeveynlerinin cep telefonunu kullanmayı bilmesi. Yani başka bir deyişle, telefonlar ebeveynlerle ortak şekilde kullanılıyor.” dedi.
Novara, İtalya”daki yasal mevzuata işaret ederek, “İtalya”daki yasal düzenleme, bu durumu yöneten büyük şirketler için en elverişli olanlardan biri. Çünkü, bildiğimiz kadarıyla, 8 yaşındaki bir çocuğun kişisel bir cep telefonu numarasına sahip olmasına izin veren dünyadaki tek ülke. Sadece ailesinin bir imzası yeterli oluyor.” diye konuştu.
“Son 12 yılda, akıllı telefonların hayatımıza girmesiyle, bu teknoloji çocukların yaşamında büyük bir yer edindi.” diyen Novara, son 2-3 yılda ailelerin bu konuda biraz geri adım atmaya başladığını ve bakanlık tarafından alınan ve okullarda akıllı telefon kullanımını engelleyen karar ile kendi girişimlerinin de faydalı olduğunu söyledi.
Novara, 8 yaşından itibaren bir çocuğun cep telefonu hattı almasının İtalya”ya özgü ve değiştirilmesi gereken bir düzenleme olduğunu belirterek, “Ancak kimse buna müdahale etmiyor çünkü günümüzde iş dünyasının hedef kitlesi çocuklar. Ticari hedef tamamen çocuklar.” şeklinde konuştu.
Çocuklar için riskler neler?
Akıllı telefonlara 14 yaşına kadar dur denildiğinde önemli sonuçların elde edileceğine inandığını dile getiren Novara, “Çünkü internete serbest erişim nedeniyle çocuklar porno sitelere, korku filmlerine ve yaşlarına uygun olmayan dijital ortamlara ulaşabiliyorlar. Bu da psikolojik olarak kendilerine zarar verebilecek bir durum yaratabiliyor.” ifadelerini kullandı.
Novara, “Çocukların ve ergenlik öncesi dönemdeki bireylerin beyinleri çok olgunlaşmamış bir yapıya sahiptir ve bu nedenle dış etkilere karşı oldukça hassastır. Beyin, olumlu anlamda her şeyi emebilen bir yapıdadır, ancak bu nedenle, çevre olumsuzsa çocuklar bu olumsuzluğu da emerler, özellikle 14 yaşına kadar. Ergenlik öncesi ve ergenlik dönemi sona erdiğinde beyin daha olgun hale gelir, artık daha dayanıklıdır. Bu nedenle, tüm yasalar gibi, toplumun en kırılgan kesimlerini, yani 14 yaşına kadar olan çocukları ve gençleri korumak gerekir.” dedi.
En büyük riskin ise “izolasyon” olduğunu belirten Novara, şunları kaydetti:
“Bu, paradoksal bir risktir. Çünkü sosyal medya ve bu tür teknolojiler, bizi izolasyondan kurtarmak, sürekli bir bağlantı yaratmak amacıyla doğmuştur. Ancak gerçekte, bu dünya sanaldır. İşte bu sanallık durumu izolasyonu tetikler. Ancak ne yazık ki bu sanallık özellikle video oyunları ve YouTube gibi bazı platformlarla, beynin dopamin sistemine, yani zevk ve ödüllendirme alanlarına bağlanma yeteneğine sahiptir. Eskiden çocuklar ve gençler, diğer çocuklarla oyun oynayarak veya arkadaşlarıyla birlikte vakit geçirerek tatmin oluyordu. Ancak sosyal medya ya da dijital dünya, çocuklar için başkalarıyla birlikte oyun oynama zevkinin yerini alabiliyorsa burada bir tehlike beliriyor: Bağımlılık ve izolasyon. Çocuklar artık sınıf arkadaşlarıyla buluşmak için çaba göstermek zorunda kalmıyor, ebeveynler de bir öğleden sonra arkadaşlarıyla vakit geçirebilmeleri için organizasyon yapma zahmetine girmiyor. Artık avlularda gürültü yapan çocuklar yok ve bu yüzden restoranlarda da herkes bir akıllı telefonun önünde sessiz sakin oturuyor.”
Novara, akıllı telefonların 14 yaş altı için kullanımının yasaklanmasını beklediklerini vurgulayarak, “Bu bir ihtiyaç. Ebeveynler bunu başaramıyor, bunu her zaman toplantılarımızda dile getiriyoruz, başaramıyorlar. Bir devlette, normal bir toplumda, bu işi devlet yapar, aileler yapamaz. Aileler eğitir, devlet yasa yapar.” diye konuştu.
Eylül ayında başlatılan imza kampanyası 100 bine yaklaştı
Ülkede çocukların çok erken yaşlarda dijital platformların yan etkilerinden korunması için imza kampanyasına Pellai ile öncülük eden Novara, “Bizim bu çağrımız, İtalyan sinemasından Paola Cortellesi, Pierfrancesco Favino gibi önemli isimler tarafından desteklendi. Hükümetten, 14 yaşına kadar akıllı telefonları, 16 yaşına kadar da sosyal medya kullanımını durdurmasını talep ettik. Bu çağrı, şu ana kadar yaklaşık 94 bin imza topladı ve 100 bine ulaşmak üzereyiz.” şeklinde konuştu.
Siyasi çevrelerin de hareketlendiğini, parlamentoda bu konuda toplantılar düzenlediklerini anlatan Novara, “Eylülde tüm partilerden senatörlerin katılımıyla bir toplantı yaptık. Kasım ayında Temsilciler Meclisi”nde bir seminer düzenlendi. Bu seminerde hem bu çağrıdan hem de çocukluk ve ergenlik döneminde akıllı telefon kullanımını sınırlamaya yönelik parlamenterlerin önerilerinden bahsedildi. Birkaç yasa teklifi gündemde ve bir şeylerin değişeceğini umuyoruz. Ancak şunu biliyoruz ki bu, dünyadaki en güçlü şirketlere karşı verilen bir mücadele ve İtalya pazarı bu konuda en duyarlı olanlardan biri.” ifadelerini kullandı.
Avustralya örneği
Bu noktada Avustralya”da yaşananların çok önemli olduğunun altını çizen Novara, Avustralya Başbakanı Anthony Albanese”nin 16 yaş için sosyal medya yasağı yasası getirmesini “ilerici bir düzenleme” olarak niteledi.
Novara, “Sosyal medya platformlarından, bir yıl içinde kullanıcılarının yaşını kontrol edecek sistemleri geliştirmelerini istediler. Avrupa’da ise şu ana kadar bu tür işler yalnızca beyana dayanıyordu ve bu elbette işe yaramıyor. Çünkü 8 yaşındaki bir çocuk, 14 ya da 16 yaşında olduğunu beyan ediyor ve kimse bunu kontrol etmiyor. Avustralya yasası ise dijital platformlardan, kullanıcılarının yaşlarını kesin olarak doğrulamalarını talep ediyor; aksi takdirde çok yüksek para cezaları ile karşı karşıya kalacaklar.” dedi.
Avustralya”daki modelin İtalya ve Avrupa Birliği”nce (AB) örnek alınması gerektiğini savunan Novara, şunları kaydetti:
“Kesinlikle ve alkol ile tütün için olduğu gibi bir düzenleme olmalı. Biliyorsunuz, İtalya”da alkol ve tütün 18 yaşına kadar yasak. Aynı şekilde, akıllı telefonlar da 18 değil, 14 yaşına kadar kullanılmamalı.”
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
İki yeni oluşum geliyor! Bakan Göktaş: Milletimiz ve ülkemiz için hayırlı olsun
Göktaş, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Aile Enstitüsü ve Nüfus Politikaları Kurulunun kurulmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin Resmi Gazete”de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini anımsattı.Aile yapısı ile değerlerinin korunması ve güçlendirilmesine yönelik çalışmaları kararlılıkla sürdürdüklerini belirten Göktaş, şunları kaydetti:”Demografik yapıdaki gelişmeleri değerlendirmek ve nüfus politikalarını eş güdüm içerisinde bütüncül bir yaklaşımla oluşturmak adına adımlar atıyoruz.Bu doğrultuda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın güçlü desteğiyle hayata geçirdiğimiz iki önemli yapılanma Aile Enstitüsü ve Nüfus Politikaları Kurulunun ailelerimiz, milletimiz ve ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum.”
Source: Www.star.com.tr
Türkiye”de en çok kazandıran meslek belli oldu
Türkiye”de geçen yıl en yüksek yıllık ortalama brüt kazancı, 640 bin 739 lirayla finans ve sigorta faaliyetlerinde çalışanlar elde etti.Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2023 yılına ilişkin “Kazanç Yapısı İstatistikleri”nin sonuçlarını açıkladı.Buna göre, Kasım 2023 referans alınarak yapılan çalışmada, aylık brüt asgari ücret 13 bin 414,5 lira olduğu belirlendi.Aylık ortalama kişi başı brüt ücret-maaş 23 bin 789 lira olarak hesaplandı. Ücretli çalışan erkekler aylık ortalama 24 bin 11 lira brüt ücret-maaş, kadınlar 23 bin 344 lira brüt ücret-maaş aldı.Aylık ortalama kişi başı brüt kazanç ise 26 bin 402 lira olarak gerçekleşti. Ücretli çalışan erkekler için aylık ortalama brüt kazanç 26 bin 638 lira, kadınlar için 25 bin 931 lira oldu.Toplamda aylık ücretli çalışılan saat 200 olarak gerçekleşti. Erkeklerde aylık ücretli çalışılan saat 205, kadınlarda ise 190 oldu.Saatlik ortalama brüt ücret-maaş toplamda 119 lira olarak belirlendi. Ücretli çalışan erkekler, saatlik ortalama 117 lira brüt ücret-maaş alırken, kadınlar 123 lira brüt ücret-maaş elde etti.Yıllık ortalama brüt kazanç 305 bin 784 lira olduGeçen yıl yıllık ortalama brüt kazanç 305 bin 784 lira olarak gerçekleşti. Bu değerin, erkeklerde 314 bin 242 lira, kadınlarda 289 bin 720 lira olduğu tahmin edildi.Kazanç düzeylerinin hem erkeklerde hem de kadınlarda eğitim durumuyla yükseldiği görüldü. Eğitim durumuna göre, en yüksek yıllık ortalama brüt kazancı yükseköğretim eğitim düzeyine sahip olanlar elde etti. Bu eğitim düzeyinde yıllık ortalama brüt kazanç erkeklerde 431 bin 364 lira, kadınlarda ise 354 bin 149 lira oldu.En yüksek yıllık ortalama brüt ücret-maaşı yükseköğretim eğitim düzeyine sahip olanlar elde ederken, bu eğitim düzeyinde erkeklerin maaşı 364 bin 370 lira, kadınların ise 301 bin 73 lira olarak tespit edildi.Ücretli çalışanların brüt kazançları ekonomik faaliyet kolu ayrımında incelendiğinde, en yüksek yıllık ortalama kazancın 640 bin 739 lirayla finans ve sigorta faaliyetleri sektöründe olduğu görüldü. Bu sektörü, 605 bin 317 lira ile bilgi ve iletişim, 461 bin 514 lira ile kültür, sanat, eğlence, dinlence ve spor faaliyetleri izledi.En düşük yıllık ortalama brüt kazanç 213 bin 518 lirayla konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetleri sektöründe elde edildi. Bunu 218 bin 815 lirayla gayrimenkul, 227 bin 284 lirayla diğer hizmet faaliyetleri izledi.Kadın çalışanların yıllık ortalama brüt kazancı ulaştırma ve depolama faaliyetinde 414 bin 502 lira, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımında 453 bin 413 lira ile bu sektörlerdeki erkek çalışanların yıllık ortalama brüt kazancının üzerinde gerçekleşti.En yüksek yıllık ortalama brüt kazancı 538 bin 530 lirayla yöneticiler meslek grubunda çalışanlar elde etti. Bu meslek grubunu 409 bin 767 lirayla profesyonel meslek mensupları izledi. En düşük yıllık ortalama brüt kazanç ise 202 bin 809 lirayla nitelikli tarım, ormancılık ve su ürünleri çalışanları grubunda oldu.Ücret veya kazanç farkı erkek lehine gerçekleştiYıllık ortalama brüt kazanç ile hesaplanan gösterge için en yüksek fark yüzde 20 ile lise mezunlarında, en düşük fark ise yüzde 14,9 ile ilkokul ve altı mezunlarda görüldü. Yıllık ortalama brüt ücret-maaş ile hesaplanan gösterge için de en yüksek fark yüzde 17,4 ile yükseköğretim mezunlarında, en düşük fark yüzde 13,2 ile yine ilkokul ve altı mezunlarda gerçekleşti.Kadın-erkek arası kazanç farkının en yüksek olduğu meslek grupları yüzde 23,5 ile sanatkarlar ve ilgili işlerde çalışanlar ve yüzde 22,9 ile teknisyenler, teknikerler ve yardımcı profesyonel meslek mensuplarının olduğu belirlendi. En düşük olduğu meslek grupları ise yüzde 2 ile yöneticiler ve yüzde 7,2 ile hizmet ve satış elemanları oldu.Kadın-erkek arası ücret farkının en yüksek olduğu meslek grupları ise yüzde 21,1 ile profesyonel meslek mensupları, yüzde 20,3 ile tesis ve makine operatörleri ve montajcılar ve aynı oran ile sanatkarlar ve ilgili işlerde çalışanlarda gerçekleşti. En düşük olduğu meslek gruplarının ise yüzde 1,8 ile yöneticiler ve yüzde 6,4 ile nitelik gerektirmeyen mesleklerin olduğu görüldü.
Source: Haberler
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Kapsayıcı ve etkili yol haritaları üreteceğine inancımız tamdır
Yılmaz, bugünkü Resmi Gazete”de, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla yayımlanan “Nüfus Politikaları Kurulu Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi”ne ilişkin sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu.Aile yapısının korunması ve güçlendirilmesi, demografik gelişmelerin değerlendirilmesi ve nüfus politikalarının bütüncül bir yaklaşım içinde oluşturulması amacıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın imzasıyla oluşturulan Nüfus Politikaları Kurulu”nun ülke ve millet için hayırlı olmasını dileyen Yılmaz, şunları kaydetti:”Kurulumuzun, ilgili bakanlıklar, kurum ve kuruluşların, sosyal paydaşların aktif katılımlarıyla ailenin korunması ve güçlendirilmesine yönelik daha kapsayıcı ve etkili yol haritaları ve politikalar üreteceğine inancımız tamdır.”
Source: Www.star.com.tr