“Sosyal Sorunlar Gündemi – Elektronik Sigara, Emek Krizi ve Kadın Hakları”

Elektronik sigara çocukları haritadan avlıyor! Influencer’lar satış tuzağına ortak

ZİYNETİ KOCABIYIK – Dünya Sağlık Örgütünün yayınladığı bir rapor gençlerde ve çocuklarda elektronik sigara kullanımındaki artışı gözler önüne seriyor. Rapora göre DSÖ’nün faaliyet gösterdiği tüm bölgelerde 13-15 yaşlarındaki çocuklar, yetişkinlere oranla daha fazla oranda elektronik sigara kullanıyor. Türk Toraks Derneği 28. Yıllık Kongresi’nde gençlerin ve çocukların Türkiye’de satışı yasak olan elektronik sigaraya ulaşma yolları ile ilgili yaptıkları bir araştırmanın sonuçlarını paylaşan Türk Toraks Derneği Tütün Kontrolü Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Elif Dağlı, elektronik sigara endüstrisinin cep telefonlarındaki bazı uygulamalar üzerinden müşteri “avladıklarını” bunlardan birinin de çok yaygın olarak kullanılan haritalar uygulaması olduğunu söyledi. #r-1098096# DNA’YA HASAR VERİYOR Prof. Dr. Dağlı “Türkiye’de yasal olarak satılamayan elektronik sigaralar, akla hayale gelmeyen yollarla pazarlanıyor. Çok zararlı bir hava karışımını akciğerlerin hava keseciklerine gönderen, özellikle çocuklarda ve gençlerde, kısa sürede dahi zatürreye yol açabildiği bilinen, buharındaki maddelerin hücre DNA’sına zarar verdiğini, kanser yapıcı ve iltihap oluşturucu olduğunu bildiğimiz bu ürünlerin müşterileri ise büyük oranda çocuklar” dedi. RAF DÜZENLEMESİYLE DE SUÇ İŞLENİYOR Elektronik sigara dışında satış noktalarına bakıldığında da satış noktalarının her sene daha kötü hâle geldiğini ifade eden Prof. Dr. Dağlı “Ne kadar kanunsuz madde varsa satışa sunuluyor ve çocukların göreceği mesafede oluyor. Yasal olarak çocukların göz hizası altında böyle ürün satılması yasak. Ancak bunlar çoktan geçildi. Artık çoğu satış noktaları ürünlerini çocukların göz hizasına aldı. Bu reyonlarda satışı yasak olan ve hatta içinde esrar bulunma ihtimali olan ürünler de birlikte satılıyor” dedi. EN TEHLİKELİSİ PUFF BARLAR Çocukların ve gençlerin elektronik sigaraya erişim noktalarının belirlenmesi ile ilgili bir çalışma yapıldığını da aktaran Prof. Dr. Dağlı “Hangi noktalarda satış olabilir diye baktığımızda internet siteleri karşımıza çıktı. 2017’de 76 internet sitesi elektronik sigara pazarlıyordu. Bu sayı bugün 2,85 kat artarak 217’ye çıktı. Bu noktaların içerisinde likitler, ısıtılmış tütün ürünleri ve elektronik sigaraların likit ürünleri, en fazla da puff barlar satılıyor. Puff barlar en fazla niktoin ürünleri içerenler. Bunların satıldığı 21 bin satış noktası bulduk. Onun dışında, dikkatimizi çeken çok önemli bir şey oldu. Haritalar programı içinden elektronik sigara satıldığını gördük. 121 işletmenin haritalar üzerinde müşteri yakaladığını bulduk. Bunların 55’i, 24 saat satış yapıyor ve ürünü istediğiniz noktaya götürüyor. 36 site arabaya teslimat yapıyor. 39’unda da sosyal medya hesapları olduğunu tespit ettik” sözleriyle araştırmanın detaylarını açıkladı. INFLUENCER”LAR GENÇLERİ YANILTIYOR Çocuklar ve gençler arasındaki aşırı sosyal medya kullanımının elektronik sigaraya başlama yaşını da aşağı çektiğini söyleyen Türk Toraks Derneği Çocuk Göğüs Hastalıkları Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Saniye Girit, özellikle influencer’ların çocukları etkileyerek elektronik sigaraya başlamalarında etkili olduğunu bildirdi. Sigara kullanan 500 çocukla, onları bu davranışa iten sebepler üzerinde bir araştırma yapıldığını belirten Prof. Dr. Girit “500 çocuğun evlerinin yüzde 67’sinde en az 1 aile bireyinin paket sigara kullandığını öğrendik. Bu çocukların da yüzde 20’si paket sigara kullanıyordu veya bir dönem kullanmıştı. Bunun sebeplerini sorduğumuzda büyük bir kısmı elektronik sigaradaki aromaların çok cazip olduğunu ve bu yüzden heves ettiklerini söylüyordu. Etkilendikleri iki faktör vardı: Arkadaş ortamı ve sosyal medya. Özellikle de sosyal medyadaki influencer’lar . Üstelik bu çocukların yüzde 80’e yakını e-Sigara’nın zararları hakkında bilgi sahibi değildi ve tütün ile ilgili yanlış bilgilere sahiplerdi. Mesela; çok daha az zararlı olduğunu ve sigara bırakmak için bir yöntem olabileceğini söylüyorlardı. Sosyal medyada, Türkiye’de yasal olmayan e-Sigara’nın reklamları var.

Source: Cüneyt Akçatepe


Sağlık Bakanlığı sözleşmeli personel alım ilanı yayımlandı: ‘Sağlık personeli istihdamı tercihten öte, zorunluluktur’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Mart Tıp Bayramı’nda 2025 yılında sağlık alanında 37 bin hekim dışı personel alacağız açıklamasını yapmıştı. Dün Resmi Gazete’de Sağlık Bakanlığı’nın sözleşmeli personel alım ilanı yayımlandı. Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatında istihdam edilmek üzere 15 bin 342 sözleşmeli personel, Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) sonucuna göre ÖSYM tarafından yapılacak merkezi yerleştirmeyle alınacak. Bunun yanı sıra 3 bin 658 sürekli işçi alımı gerçekleştirilecek. Kalan 18 bin kişinin ise eylül ayında alınacağı öngörülüyor. Kamu Birliği Konfederasyonu ve Genç Sağlık Sendikası Genel Başkanı Osman Kaya mevcut tabloyu gazetemize değerlendirdi. Bu alımların, sağlık tesislerindeki birikmiş açıkları kapatmaya yetmeyeceğini, tersine sahadaki yükü daha da büyüteceğini belirten Kaya, “Özellikle sahada elzem olan branşlarda ayrılan kontenjanlar içler acısı düzeydedir” diye konuştu.‘SAHADAKİ EMEK YOK SAYILDI’Tüm branşların sağlık kuruluşlarının olmazsa olmazı olduğuna vurgu yapan Kaya, “Ancak ayrılan sayıların birçok branşta yüzlü rakamlara dahi ulaşmaması, bu meslek gruplarının ve onların sahadaki emeğinin adeta yok sayılmasıdır” dedi. Hemşirelik alanında lisans ve ortaöğretim mezunu toplam 7 bin 597, ebelik alanında ise 1.280 kişilik alım yapılacağını anımsatan Kaya, “Bu sayılar kâğıt üstünde yüksek görünse bile, Türkiye genelindeki artan nüfus, yaşlanan toplum yapısı, yeni açılan sağlık tesisleri ve mevcut çalışanların yıpranma yükü göz önüne alındığında yetersiz kalmaktadır. Özellikle ‘Her gebeye bir ebe’ politikası dillendirilirken ebelik kontenjanlarının sınırlı kalması, sahadaki gerçeklerle örtüşmemektedir” ifadelerini kullandı.‘BİR HALKA EKSİK KALIRSA SAĞLIK SİSTEMİ ZAYIFLAR’Sağlık hizmetinin bir bütün olduğunu belirten Kaya, “Sadece ön plandaki meslek gruplarını desteklemek yetmez; ameliyathaneler, yoğun bakımlar, rehabilitasyon birimleri, diyet klinikleri, psikososyal destek hizmetleri, radyoterapi merkezleri ve daha birçok birim, arka planda onlarca branşın bir arada uyumla çalışması sayesinde ayakta kalır. Eğer bu zincirin bir halkası eksik bırakılırsa, sağlık hizmetlerinin bütünü zayıflar” değerlendirmesinde bulundu.EK 50 BİN KONTENJAN TALEBİSağlık Bakanlığı’nın ek atama planlaması yapması gerektiğine dikkat çeken Kaya, “Yayımlanan sayılar mevcut ihtiyaca yetmediği gibi, atama bekleyen binlerce sağlıkçının da umutlarını boşa çıkarmıştır. Bu, sadece çalışanların meselesi değil, aynı zamanda toplum sağlığının korunması meselesidir. Branş bazlı ihtiyaç analizi yapılmalı ve dağılımlar adil biçimde güncellenmelidir.Tüm branşlara ağırlık verilmeli, hiçbir branş göz ardı edilmemelidir. Oysa her bir meslek grubu, halk sağlığı zincirinin kritik bir parçasıdır. Atama bekleyen sağlıkçıların talepleri dikkate alınmalıdır. Bizler, yalnızca sayıların peşinde değiliz; bizler, halkın sağlık hizmetine zamanında ve kaliteli şekilde ulaşabilmesi için mücadele ediyoruz. Bu mücadelenin sesi olmak, sahadaki meslektaşlarımızın hakkını savunmak, atama bekleyen sağlıkçıların yıllardır biriken mağduriyetlerini dile getirmek bizim en temel sorumluluğumuzdur. 2025 yılı içinde ek 50 bin kontenjan tahsis edilerek talepleri karşılanmalıdır” dedi.‘TERCİHTEN ÖTE, ZORUNLULUKTUR’Sahadan, genç meslektaşlarından ve branş temsilcilerinden gelen her sesi dinlediklerini ve talepleri Bakanlık nezdinde en üst düzeyde dile getirmeyi sürdürdüklerini açıklayan Kaya, “Hedefimiz; daha güçlü, daha dengeli, daha adil bir sağlık sistemi inşa etmek ve halk sağlığını güçlendirmektir. Sağlık personeli istihdamı bir tercihten öte, bir zorunluluktur. İnsana dokunan, hayat kurtaran, toplumun tamamını ilgilendiren bu alan asla ihmal edilemez, görmezden gelinemez” diye konuştu.BAZI BRANŞLAR İÇİN ALIM SAYISI ÇOK DÜŞÜK KALDIPsikolog: 30 kişiFizyoterapist: 121 kişi Diyetisyen: 74 kişiAmeliyathane Teknikeri: 25 kişiSağlık Fizikçisi: 15 kişiAnestezi: 146 kişiÇocuk Gelişimci: 75 kişiRadyoterapi Teknikeri: 8 kişi

Source: Taylan Gülkanat


Türkiye”de emek krizi: Çalışmak yetmiyor, emek değersizleşiyor

Ekonomi yönetiminin yüksek enflasyonda ücret artışlarını neden göstermesiyle yurttaşlar uzun ve zorlu çalışma koşullarına karşılık verilen ücretlerle ayın sonunu getiremiyor. Araştırmalar, Türkiye’de birçok çalışma alanında ücretlerin asgari ücret düzeyine yaklaştığını gösteriyor.Önceki dönem Çalışma Bakanı Vedat Bilgin’in 2022’de açıkladığı asgari ücretli oranı yüzde 22’yken Merkez Bankası verilerine göre çalışanların yüzde 43’ü asgari ücret alıyor. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİKAR) ise her yıl yayınladığı raporlarda ücretli kesimin yarısının asgari ücret ve civarında maaş aldığına dikkat çekiyor. Üstelik raporlara göre kişi başına brüt ücretlerin, kişi başına katma değere oranı 2006 yılından bu yana geriledi, çalışma hayatında verimlilik artışına karşın ücretler düştü. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) Ağustos 2024’te yayınladığı, Prof. Aykut Kibritçioğlu imzalı araştırmaya göre, özellikle 2000’lerden bu yana maaşlar kişi başı GSYH’nin yarısına doğru azaldı. 1974- 2002 arasında asgari ücretten yüksek olan ortalama ücretler, 2005’ten bu yana asgari ücrete yaklaştı.‘FIRSAT ADALETSİZLİĞİ’Ekonomist Arda Tunca Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede, “Emeğin pazarlık gücü törpülendi. Emek, sistematik biçimde değersizleşiyor” diyerek Türkiye’nin düşük ücretli ve düşük verimli, yaratıcılıktan uzak sektörleri önceliklendiren bir ekonomik modele sıkıştığı görüşünü ifade etti. Tunca, AKP’nin politikaları ve topluma yansımasına ilişkin şu ifadeleri kullandı: “AKP’nin sermaye yanlısı tercihi, emek aleyhine neredeyse acımasız bir politika mimarisine dönüşmüş durumda. Emeğin bu şekilde değersizleştirilmesi, sadece bir ekonomik tercih değildir. Siyasal bir yönelimin sonucudur. Toplumda orta sınıf eriyor, gençler eğitimle sınıf atlayamayacaklarını gördükçe umutsuzluğa kapılıyor. Gelir adaletsizliğiyle birlikte fırsat adaletsizliği de derinleşiyor. Türkiye’nin emeğe yaklaşımı, toplumun genel değerler sistemini de şekillendiriyor.

Source: Elif Özge Yalçın


Gülümseyen kadınların yer aldığı reklam afişi gericiler tarafından sansürlendi: ‘Kadın düşmanı politika’

İstanbul Ümraniye’dekibir kozmetik firmasındayer alan,gülümseyenkadınlarınbulunduğuafişlerinüzerine“Toplumunahlakını bozan içeriklergörmek istemiyoruz”yazıldığı görüldü. Sosyalmedyada paylaşılan olaytepkilere yol açarkenCumhuriyet, CHP GenelBaşkan Yardımcısı AylinNazlıaka ve KadınCinayetleriniDurduracağızPlatformutemsilcilerindenavukat Esin İzelUysal ile konuştu.“Ahlaksızlarınahlak dayatması” diyenCHP’li Nazlıaka, “AKPdöneminde kadının adıbakanlıktan bile silindi.Sıra yüzünü silmeye geldi.Kadın erkek eşitliğineinanmayan zihniyetinyönettiği ülkemizde,gericiler iyice palazlandı,tarikatlar güçlendi.Kadının kahkahaatmasını iffetsizlik sayan,hamileyken sokağaçıkmasını ayıplayan,başını örtmeyen kadınları‘perdesiz ev’e benzetenzihniyet, şimdi de birkozmetik firmasınınreklamındaki gülümseyenkadının yüzünü kapatmış.Gülümseyen kadıntoplumun ahlakınıbozmaz, huzurunu sağlar”dedi.‘ALIŞACAKSINIZ’Nazlıaka sözlerinişu şekilde sürdürdü:“2023 seçimlerindemilletvekili adayıolan kadınınfotoğrafını seçimotobüsüne siluetolarak koyanlara,kadını kuluçkamakinesi gibi görüpkaç çocuk doğuracağını,çocuklarını nasıldünyaya getireceğini,ne giyeceğini, ne tipevlerde yaşayacağınıdayatanlara en güzelyanıtı halk verdi ve kadınbelediye başkanlarıseçti. Bu karanlıkzihniyetlere sesleniyoruz:Alışacaksınız. Kadınlarıhayatın her alanındagörmeye alışacaksınız.Kadın yöneticilerealışacaksınız. Kahkahaatan, gülümseyenkadınlaraalışacaksınız.Hayatlarımız,bedenlerimiz,kararlarımızbizimdir.”‘AHLAKI İKTİDAR BOZUYOR’Uysal ise, “Bu iktidarıngülümseyen kadınabile tahammülü yokaslında. Ancak kadınlarkahkaha da atacaklar,gülümseyecekler de.Afişin üzerine ‘Toplumunahlakını bozan içeriklergörmek istemiyoruz’yazıyor. Bu toplumunahlakını bozan kadınlarve dilediği gibi bir hayatyaşayan kadınlardeğil. Aksineiktidarın politikalarıbu toplumunahlakını bozuyor.İnsanların yaşamtarzına karışmasıyla,demokratikhaklarını kullanmasınınönünde olmasıyla veanayasayı ihlal etmesiyle,uygulamamasıylatoplumun ahlakınınbozuyor” diye konuştu.

Source: Rengin Temoçin


Şimdi hedefte Mansur Yavaş var!

Siyasi gelişmeler tadımızı-tuzumuzu kaçırdı.

Hele AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AKP Meclis Grubu’nda yaptığı konuşmadaki sözleri, siyasi çevrelerin de, toplumun da huzurunu yok etti! Şöyle dedi:

“Eskiler, keçiyi yardan uçuran bir tutam otmuş, derler. Bakalım Cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP’li telef olacak?”

Müthiş lâflar bunlar. “Telef olmak” sözü insanlar için kullanılmaz. Hayvanların ölmesi halinde “Telef oldular” denir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu bilmez mi? Elbette bilir ama hakaret ifade eden o sözcüğü, Cumhurbaşkanlığı’na aday olacak CHP’liler için kullanmakta bir sakınca görmedi.

Bu sert, haşin ve kırıcı davranışlarla ülkemizde siyaset daha da gerginleşiyor!

Orantısız konuşmalar huzursuzluk yaratmaktan başka bir işe yaramıyor. Ülke ekonomisi de, insanlarımız da zararlara uğruyor!

“Rahat bir nefes almak milletimize çok mu görülüyor?” bilemiyoruz.

Hemen her gün, siyasi kavgalar, gözaltına almalar ve tutuklamalarla, korku filmi izler gibi ürperiyor, heyecan ve endişe dolu bir hayat sürüyoruz!

Enflasyon, hayat pahalılığı, geçim derdi, yoksulluk da cabası!

Nedir çektiğimiz bu çile?

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda sorulan bir soru üzerine, kafasından geçen formülü anlattı.

CHP’ye göre, iktidar madem Ekrem İmamoğlu’ndan korkuyor, geçerli bir kanıt olmadan, gizli tanıkların ifadeleriyle onu cezaevinde tutuyor, öyleyse CHP’nin bir “B Planı” olması gerekiyor.

İmamoğlu’na siyasi bir yasak getirilirse CHP yarışı bırakacak değil elbette… Peki, ne yapacak?

O zaman Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş devreye girecek.

Halkın, Ekrem İmamoğlu’nu olduğu gibi Mansur Yavaş’ı da gönülden destekleyeceğine inanılıyor.

Yapılan araştırmalarda, insanların “İkisi de bizim sevdiğimiz, güvendiğimiz siyaset adamlarıdır. İkili formüle desteğimiz tamdır” dedikleri görülüyor.

Özgür Özel “Ekrem İmamoğlu’na yasak getirirlerse biz seçimi yüzde 70 oyla alır ve ‘Parlamenter Sistemi’ getiririz. Mansur Yavaş Cumhurbaşkanı, Ekrem İmamoğlu da Başbakan olur, ülke rahat bir nefes alır” diyor.

Formül iyi ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklaması düşündürücü!

“Cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda telef olurlar” sözü Mansur Yavaş’ı da, Özgür Özel’i de kapsıyor.

Ekrem İmamoğlu gibi, Mansur Yavaş’a da çelme takmak için (gizli tanıklarla) davalar açılabilir!

Toplumu geren bu sert, kırıcı ifadelerden sonra anlaşılıyor ki, ülkede adaletin ve güvenliğin sağlanmasını, ekonominin düzelmesini daha çok bekleriz!

Ne demişlerdi, ne yaptılar?

2018 yılında AKP’nin açıkladığı “Seçim bildirgesi” tam 360 sayfa idi!

Ekonomiden özgürlüklere, yasaklardan yolsuzluklara, demokrasiden adalete kadar her şey vardı içinde…

Uzun uzun anlatmışlardı:

“Yasakçı zihniyetle mücadele edeceğiz…”

“İrade ve cesaretle Türkiye canlanacak…”

“Güçlü Meclis… Güçlü Hükümet… Güçlü Türkiye…”

“Devlet bütün inanç gruplarına eşit mesafede olacak…”

“Demokraside üst lige çıkacağız!” vs.

Vaatler, vaatler, vaatler…

Bu sözler elbette ki, çok güzeldi ama bir türlü inanamıyorduk.

Referandumdan önce de buna benzer şeyler vaat etmişlerdi.

Hepsi söylediklerinin tersi oldu!

23 yılda “Yasakçı” bir ülke yarattılar!

Türkiye ekonomide de, adalette de, özgürlüklerde de küme düştü!

Şimdi “23 yıldır her şey sizin elinizde… Her kanunu dilediğiniz gibi çıkarttınız. Bir dediğiniz iki olmadı. Şimdi ‘Türkiye Yüzyılı, Aile Yılı, Her şey düzelecek’ filan diyorsunuz. Yapacak gücünüz olsaydı 23 yılda yapardınız. Bugüne kadar neredeydiniz?” diye sormakta haksız mıyız?

Source: Rahmi Turan


Uzlaşma yoksa çalışmayız

İzmir”de Konak Belediyesi”ne bağlı MERBEL A.Ş. şirketinde örgütlü DİSK”e bağlı Genel İş Sendikası İzmir 5 No”lu Şube ile işveren adına toplu iş sözleşmesi görüşmelerini yürüten Sodem-Sen arasında bir süredir devam eden ve 1580 işçiyi kapsayan toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde uzlaşma sağlanamadı. İşverenin son verdiği yüzde 24.16″lık teklif de işçiler tarafından kabul görmedi. Buna bir de maaşların eksik ve gecikmeli yatırılması eklenince işçiler dün tam gün iş bırakıp sokağa indi. Maaşlarının tam ve zamanında yatırılmasını talep eden işçiler sık sık slogan atıp Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu”yu protesto etti. MAZERET DEĞİL ÇÖZÜM BEKLİYORUZ Belediyede örgütlü sendika yaptığı açıklamada TİS görüşmelerinin sürdüğünü, anlaşma sağlanamaması durumunda Konak Belediyesi”ne bağlı Merbel şirketinde çalışan 1580 işçinin 7 Mayıs”ta iş bırakıp greve çıkacağını hatırlattı. Karabağlar Belediyesi”nde imzalanan toplu iş sözleşmesine atıfta bulunan işçiler bugüne kadar işverenin sunduğu teklifin Karabağlar”da altına imza atılan zam oranına bile ulaşamadığına dikkat çekti. Görüşmelerin devam ettiğini belirten işçiler “Bizler nasıl işimizin gereğini yapıp gece gündüz demeden çalışarak hizmet üretiyorsak işveren de üstüne düşen sorumlulukları yerine getirip insanca yaşayabileceğimiz bir ücretin altına imza atmalı. Bizler mazeret değil çözüm istiyoruz. Belediye başkanlık makamı mazeret değil çözüm üretme makamıdır. Eğer ilerleyen günlerde anlaşma sağlanmazsa eylemlerimiz artarak devam edecek” dedi.

Source: Ertan Gürcaner


Trump”tan Netanyahu”ya Gazze baskısı

ABD ve İsrail”in, Gazze”deki Filistin hükümetinin kontrolü dışında Gazze Şeridi”ne insani yardım girişi konusunda anlaşmaya yakın olduğu iddia edildi.Axios haber sayfasında İsrail ve ABD”li kaynaklara dayandırılan haberde, Gazze”de ateşkesi bozan ve bölgeye insani yardım, su ve ilaç girişini durduran İsrail”in yardımların yeniden devam etmesi konusunda anlaşmaya yakın olduğu belirtildi.ABD ve İsrail”in yanı sıra “yeni bir uluslararası kuruluş temsilcilerinin” Gazze”ye insani yardım sağlanması konusunda bir anlaşmaya yakın olduğu ifade edildi.Gazze”deki erzakın BM”ye göre günler içerisinde, İsrail”e yetkililere göre haftalar içerisinde tükenebileceği aktarılan haberde, ABD Başkanı Donald Trump”un İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu”ya Gazze”ye gıda ve ilaç girişi için baskı yaptığını aktarıldı.Müzakere edilen anlaşmayla, İsrail”in Gazze”ye uluslararası yardımı “Hamas”ın kontrolü olmadan Filistinlilere ulaştıracağı” ifadelerine yer verilen haberde, Gazze”deki Filistin hükümetinin insani yardım üzerinde kontrolünün engellenmesinin planlandığı kaydedildi.- GAZZE”DE İNSANİ KRİZ HER GEÇEN GÜN DERİNLEŞİYORİsrail, Hamas ile sağlanan ateşkes ve esir takası anlaşmasının 42 günlük birinci aşamasının sona ermesinin ardından 2 Mart”tan itibaren Gazze Şeridi”ne insani yardımların girişini durdurdu.İsrail ordusunun 7 Ekim 2023″ten bu yana düzenlediği saldırılarda 2,3 milyon nüfusa sahip Gazze Şeridi”nde yaklaşık 2 milyon kişi yerinden edildi. Sivil altyapıyı ve hastaneleri de hedef alan İsrail, Gazze”de insani bir felakete neden oluyor.Bölgeye su ve elektrik tedarikinin kesilmesi ve sınır kapılarının kapalı tutulması Gazze”deki Filistinlilerin yaşadığı zor şartları daha da derinleştiriyor.İsrail”in Gazze Şeridi”ne 7 Ekim 2023″ten bu yana düzenlediği saldırılarda 52 bin 418 kişi öldü, 118 bin 91 kişi yaralandı.06.22 ABD ve İsrail”in, Gazze”ye insani yardım girişi konusunda anlaşmaya yakın olduğu öne sürüldü. ABD Başkanı Donald Trump”un İsrail Başbakanı Netanyahu”ya Gazze”ye gıda ve ilaç girişi için baskı yaptığını aktarıldı.04.51 Gazze”deki Filistin hükümeti, İsrail”in 7 Ekim 2023″ten bu yana soykırım sürdürdüğü Gazze Şeridi”nde gıda kaynaklarını sistematik olarak yok ettiğini açıkladı.02.02 İsrail”in Gazze Şeridi”nin çeşitli bölgelerine düzenlediği saldırılarda 33 Filistinli hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı.00.34 Filistin Gazeteciler Sendikası, Filistin”in tarihin en korkunç “medya soykırımı”na tanıklık ettiğini belirterek, İsrail”in gazetecilere yönelik ihlallerinin durdurulmasını istedi.00.30 Hamas, İsrail”in, Gazze ile ilgili sundukları kapsamlı ateşkes teklifini reddettiğini ve parçalı tekliflerde ısrarcı olduğunu belirtti.İsrail ordusu, Gazze Şeridi”nde 19 Ocak”ta yürürlüğe giren ateşkesin ardından 18 Mart sabahı şiddetli saldırılarına yeniden başladı.İsrail ordusunun saldırıları yeniden başlatmasından itibaren çoğunluğu yaşlı, kadın ve çocuk olmak üzere 2 bin 111 Filistinli hayatını kaybetti, 5 bin 483 kişi yaralandı.İsrail”in Gazze Şeridi”ne 7 Ekim 2023″ten bu yana düzenlediği saldırılarda ise yaşamını yitiren Filistinlilerin sayısı 51 bin 495″e, yaralıların sayısının da 117 bin 524″e yükseldi.Ateşkesi bozan İsrail, yeni ateşkes tekliflerini reddettiği gerekçesiyle Hamas”a karşı “gittikçe artan askeri güçle” hareket edeceğini duyurdu.Hamas ise “İsrail”in verdiği sözlere uymadığını ve ateşkese arabulucu ülkelerin gözü önünde sorumluluklarını yerine getirmeyerek Gazze Şeridi”nde Filistin halkına karşı soykırımı yeniden başlattığını” açıkladı.İsrail”in Gazze”ye saldırıları, Başbakan Binyamin Netanyahu”nun iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet Direktörü”nü görevden alması gibi tartışmalı siyasi adımlarının gölgesinde başlatması dikkati çekti.

Source: Www.star.com.tr


İstanbul”un göbeğinde göz göre göre fuhuş pazarlığı

İstanbul Kartal sahil yolunda fuhuş pazarlığı kameralara yansıdı. Dün gece çekilen görüntülerde sahil yolunda bekleyen kadınlar araç sürücüleri ile fuhuş pazarlığı yaptı.Görüntülerde, araç sürücüleri ile dur kalk şeklinde pazarlık yapan kadınlar, uzun araç kuyruklarının oluşmasına neden oldu. BÖLGE SAKİNLERİ İSYANDA Duruma sosyal medyadan isyan eden bazı vatandaşlar akşam 22.00″den sonra her gece benzer bir durum yaşandığından şikayet etti. Bazı kullanıcılar ise İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya”yı etiketleyerek duruma el atmasını istedi.

Source: Haberler


Önce ‘mal’ demişler

Yangının çıkma anı, çalışanların önce mutfakta sonra da kapalı otoparktaki görüntülerini gördük…Gidiyorlar otoparka ve araçlarına binip kaçıyorlar. Telaş var ama araçlar için. E iyi de o otelde kalanlar size güvenmeyecekse kime güvenecek?Birinizin de aklına gelmedi mi oteli ayağa kaldırmak? Yanıyoruz diye bağırmak? Çıkıp kapıları çalmak?Bu kadar mı kendinizi düşündünüz? Ah ki ne ah! Önlenebilirdi onca can kaybı duygusunu yaşamak çok ağır gerçekten çok!Karaböcek savaşlarıİki kız kardeş… İkisi de döneminin efsane ses sanatçılarından…Hâlâ isimleri bilinir, sesleri duyulunca ‘Ne sesleri var yahu’ sohbetleri açılır. Neşe ve Gülden Karaböcek kardeşler…Onlar bir de Neşe Karaböcek’in ayrıldığı eşiyle kardeşi Gülden Karaböcek’in evlenmesi ve bu büyük ihanetle hatırlanırlar.Şimdi bir kitap yazdı Neşe Karaböcek… E ben daha kitap çıkmadan demiştim zaten bu iş daha çok su kaldırır diye.Gülden Karaböcek’in kızı art arda açıklamalar yapıyor. Diyor ki, “Olay öyle değil, böyle değil. Hepsi yalan.”Yahu geçmiş yıllar.Kimse inkâr etmemiş. Kaldı ki ortada bir evlilik var.Apaçık ortada olan şeyler var.O yüzden inkâr yoluna gitmek saçmalıktan öteye geçemez. Keşke barışsa iki kardeş ama böyle bir olayın affedilmemesini de iyi anlıyorum. En kısa zamanda kitabı da alıp okuyacağım.Kim bilir daha neler öğreneceğim…Olmamış erkekOlmamış erkek kendini sosyal medyadan ele verir. Hep tartışılır ya ‘erkek adamın sosyal medyası olmasın’ diye…O kadar da değil. İşindir, gücündür açacaksın hesabı o ayrı. Ama efendi duracaksın kardeşim…Mesela böyle ‘erkek hareketleri’ni yapmayacaksın.◊ Arabanın direksiyonunun marka gözükecek şekilde fotoğrafını çekmeyeceksin…◊ Yolda 250 basıyorum ağa diye video paylaşmayacaksın…◊ Kollarındaki (yarısı çakma) saatleri gösterecek şekilde paylaşım yapmayacaksın…◊ Ünlü bulunca story yapıştırmayacaksın…◊ Tanıyıp tanımadığı her kadını takip edip her fotoğrafını beğenmeyeceksin…◊ Her gün mutlaka en az 1 selfie çekmeyeceksin…◊ Dar pantolonlar ve tespihlerle post atmayacaksın…Bunlar olgunlaşmamış ya da sonradan görmüş erkek tavırlarıdır.Hayır avokado da değiller ki elmanın, muzun yanına koyup ya da kese kağıdıyla sarmalayıp olgunlaştıralım.Dönem hangi dönemHep tartışılan ‘nerede o eki şarkılar’ konuşmaları şüphesiz ki Lvbel C5’in ‘Hav Hav Hav’ şarkısıyla alevlendi. Sadece şarkılar değil nerede o diziler falan da deniyordu ama neyse ki Kanal D olaya el attı da son zamanlarda kaliteli diziler, hikâyeli işler var artık ekranda. Neyse…İşte müzik sektörüne de kısa zaman da Kanal D gibi bir kurtarıcı gelecek eminim ben. Çünkü hep böyle olmuştur. En son Tuğba Özerk’e sormuşlar… “Havhavhav” şarkısı için “onlar dönemi temsil ediyor. Müzik altyapısı olan işler olarak bakmamak lazım” demiş.Çok doğru. Havlayacaklar, miyavlayacaklar, zortlayacaklar ve zamanla maalesef yok olacaklar. Sesine, müzik geçmişine güvenenler pes etmesin! Az kaldı. Nasıl 90’lar müziklerine dönüldüyse, nasıl hasret kalındıysa o günlere, bir süre sonra kulakları kirlenenler emin olun ayaklanacaklar.

Source: Orkun Ün