Sosyal Sorunlar Gündemi – İşçi Hakları, Çevre Krizi ve Toplumsal Adalet

Starbucks”ın küresel satışları, ocak-mart döneminde düştü

Mali takviminde 30 Mart”ta sona eren üç aylık dönemi 2025 mali yılının ikinci çeyreği olarak kabul eden kahve zinciri Starbucks, bilançosunu yayımladı.

Buna göre, Starbucks”ın küresel karşılaştırılabilir mağaza satışları söz konusu dönemde yüzde 1 azaldı.

Şirketin karşılaştırılabilir mağaza satışları, Kuzey Amerika”da yüzde 1, ABD”de yüzde 2 düştü.

Starbucks”ın uluslararası karşılaştırılabilir mağaza satışları ise yüzde 2 artarken, Çin”deki satışları yatay seyretti.

Kahve zincirinin geliri, 30 Mart”ta sona eren üç aylık dönemde geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 2,3 artışla 8,76 milyar dolara yükseldi.

Şirketin karı ise aynı dönemde yüzde 50,3 azalışla 384,2 milyon dolara geriledi.

Kahve zincirinin hisse başına karı ise 2024″ün aynı dönemine kıyasla yüzde 50 azalarak 34 sente indi.

Starbucks”ın geliri ve karı bu dönemde piyasa beklentilerinin altında kaldı.

İsrail”in Gazze”ye yönelik saldırıları nedeniyle protesto ve boykot kampanyalarıyla karşı karşıya kalan şirketlerden biri olan Starbucks, küresel satışlarında art arda beşinci çeyrekte düşüş bildirdi.​​​​​​​

Kahve zinciri, 2023″ün ekim-aralık döneminde, kısmen Orta Doğu”daki mağazalardaki satışların olumsuz etkisiyle yıllık satış tahminini aşağıya çekmişti.

Şirketin geliri, geçen yıl ocak-mart döneminde yüzde 2 azalırken, küresel satışları yüzde 4 azalışla 2020 sonundan bu yana ilk düşüşünü kaydetmişti. Starbucks, küresel satışlarının geçen yıl nisan-haziran döneminde yüzde 3, temmuz-eylül döneminde yüzde 7 ve ekim-aralık döneminde yüzde 4 azaldığını bildirmişti.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Yaklaşık 600 bin işçiyi kapsayan kamu çerçeve sözleşmesinin gecikmesine tepki geldi: Hak-İş’e ‘kendi içinden’ eleştiri

Kamudaki yaklaşık 600 bin işçiyi kapsayan kamu sözleşmesinde Türk-İş ve Hak-İş ile hükümet arasındaki görüşmeler devam ediyor. Türk-İş ve Hak-İş zam talebini iktidara iletti. Ancak aradan aylar geçmesine karşın hükümet teklifini halen daha konfederasyonlara sunmadı. Geçtiğimiz günlerde konfederasyonlar ile hükümet arasında iki görüşme oldu. Ancak bu görüşmelerde bir rakam gündeme gelmedi. Sürecin gecikmesine sendikalardan da tepkiler gelmeye başladı. SERT ELEŞTİRİHak-İş’e bağlı Öz Büro-İş Sendikası Genel Başkanı Baki Gülbaba, kamu çerçeve protokolünün gecikmesinin sorumlusunun da suçlusunun da iki konfederasyon olduğunu belirtti. Gülbaba, “Asla doğru bulmuyorum amahadi diyelimki kamu işveren sendikası kendi işini yapıyor. Aylardır bekletiyor. Ve bunu da başarı sayıyor. Peki siz niye bekliyorsunuz ? Bu beklemenin emeğe ekonomik, psikolojik, sosyal maliyetinin ne olduğunu bilmiyor musunuz ?” dedi.‘YÜZBİNLERİN GÖZÜ ÜZERİNİZDE’Gülbaba, kamuda sendikalarının 52 bin üyesi olduğuna dikkat çekerek, “Onlar adına söylüyorum. Artık bu saatten sonra kamu çerçeve protokolünün ne zaman imzalanacağı anlamını yitirdi. Şimdi hayati derecede önemli olan içeriğinin nasıl biteceği. Taslak orada, imza bekliyor. Yüzbinlerin gözü üzerinizde. Sakın ha hiçbir bahane, hiçbir uydurma kurtarmaz sizi” çağrısı yaptı. Emekçilere seslenen Gülbaba, “Aylardır buradan uyarıyorum. Aldığı aidatın hakkını veremeyen, emeği savunmaktan uzak, sendikal yozlaşmaya tepki koymazsak, daha çok kaybedeceğiz” dedi. Konfederasyonların 1 Mayıs’ta alanlarda olacağı açıklamalarına işaret eden Gülbaba, “1 Mayıs’ta alanlarda olacaklarmış. Ne için, hangi yüzle ? Biz orada olmayacağız” değerlendirmesini yaptı.

Source: Mustafa Çakır


‘1977 1 Mayıs’ını romanlaştıran Kemal Anadol’la o kanlı günü konuştuk: Katliam aydınlatılmalı

Ülkemizin emek ve demokrasimücadeleleri tarihinde, 1 Mayısişçi bayramı kutlamalarınınönemli bir yeri var. 1976’dan itibarenDİSK’in öncülüğünde İstanbul TaksimMeydanı’nda yapılankitlesel kutlamalar içinde,1977 1 Mayıs’ı ise apayrıbir önem taşıyor. Karanlıkgüçler tarafından34 ilerici yurtseverinsanımızınkatledildiği 77 kutlaması, tarihe“kanlı 1 Mayıs” olarak geçmiştir.Biz de 48 yıl önceki bu anlamlıve tarihi kutlamaya İzmir’dengelerek katılmış ve yaşananlaratanık olmuştuk. O günyaşadıklarımızı hiç unutmuyoruz.İşte ülkemiz emek ve demokrasigüçleri için önemli bir kırılmayı ifadeeden bu katliam, birçok araştırmayave yazıya konu olmuştur. Ancakedebiyatımıza yeterince konu olduğu vedeğerlendirildiği söylenemez. Bu tarihiolayı edebiyatımıza taşıyıp romanlaştıranyazar-siyasetçi Kemal Anadol’la,katliamı ve romanını konuştuk. Anadol,Kırmızı Kedi Yayımları’ndan çıkan “SonDurak” isimli romanında, odönemin toplumsal ve siyasalpanoramasını çiziyor. Kurgukarakterler üzerinden siyasalve toplumsal mücadeleleri,gelişmeleri anlatıyor.Kemal Bey’le o dönemive özellikle de 77 1 Mayıs’ınıkonuşuyoruz. Aslındao gün kendisi alandadeğilmiş. CHP’de önseçiminyapılması nedeniyle, seçim bölgesiZonguldak’taymış. Ancak konuyuo kadar çok araştırmış ve yaşayanarkadaşlarından dinlemiş ki o günüadeta yaşamışçasına konuya hâkimolmuş. Bütün bu bilgileri ve ayrıntılarıda romanına taşımış. Dönemin önemliaraştırmacı gazetecileri, yazarımız UğurMumcu ile gazeteci İlhami Soysal’ınyazdıklarına özellikle dikkat çekiyor.Kitapla ilgili değerlendirme yazan, BarışDerneği davasından cezaevi arkadaşı,Cumhuriyet yazarı rahmetli Ali Sirmende şöyle yazmış: “Kemal Anadol’un kimizaman sanığı da olduğu dönemle ilgilitanıklığı, okuru düşünmeye ve döneminsorumlularını sorgulamaya yöneltiyor.”KARA BİR LEKE1 Mayıs 1977’de yaşanan katliamın,Cumhuriyet ve demokrasi tarihimiz içinkara bir leke olduğunu belirten Anadol;bu kara lekenin mutlaka temizlenmesigerektiğini vurguluyor. Bunun için deolayın tüm yönleriyle aydınlatılmasınıistiyor. O’na göre katliamın perdearkasında birçok karanlık öğe, yabancıistihbarat örgütü ve ajanı var.12 Eylül darbesine gidilen süreçte, bukatliam önemli bir aşamayı ve dönemecioluşturuyor. Kemal Anadol, hem siyasetçive hem de hukukçu kimliğiyle, bu konuylailgili çok mücadele verdiğini ifade ediyor.PARLAMENTODA ENGELLENMİŞ1987’de İzmir milletvekili olarakyeniden parlamentoya dönen Anadol,hemen her fırsatta bu katliamınüzerine gitmiş. 18, 22 ve 23. dönemparlamentolarında, komisyonlarda vegenel kurullarda 77 1 Mayıs katliamınısıkça gündeme taşıyan Kemal Bey, hepsusturulmaya çalışılmış. Konuyla ilgiliverdikleri araştırma önergesi de iktidarmilletvekillerince reddedilmiş.Kemal Bey bu konuda yaptığı tümaraştırmaları ve topladığı bilgileri,sonuçta bir belgesel roman olarakdeğerlendirmeye karar vermiş. İşte “SonDurak” romanı böyle ortaya çıkmış. Tamda bugünlerde yeni bir 1 Mayıs kutlamasıyaşanırken ben katliamı yaşamış birgazeteci ve o da romanını yazmış biryazar olarak, 77 1 Mayıs katliamına birkez daha dikkat çekmek istiyoruz. 19771 Mayıs katliamını unutmuyor, o günkaybettiğimiz emekçileri, ilerici yurtseverinsanları saygıyla anıyoruz. KEMAL ANADOL KİMDİR?Kıvılcım Kemal Anadol, siyasetçi,avukat ve yazardır. TBMM 15ve 16. dönem CHP Zonguldakmilletvekilliği, 18, 22 ve 23. dönemCHP İzmir milletvekilliği görevlerindebulunmuştur. Barış Derneği genelbaşkanvekili görevi nedeniyle, 12 Eylüldöneminde Barış Derneği davasındayargılanmış ve uzun süre cezaevindekalmıştır. Son milletvekilliği dönemindeCHP grup başkanvekili olarak görevyapan ve bu yönüyle kamuoyundatanınan Anadol’un, yayımlanmış çok sayıda eseri bulunuyor.

Source: Mehmet Şakir Örs


Marmara denizinde müsilaj yeniden ortaya çıkıyor: CHP’li Yanıkömeroğlu, sorunu Meclis gündemine taşıdı

CHP İstanbul Milletvekili Ayşe Sibel Yanıkömeroğlu, Marmara Denizinde yeniden ortaya çıkmaya başlayan müsilaj sorununa ilişkin Meclis’e soru önergesi verdi. Müsilaj sorunu kapsamında düzenli olarak belediyeleri hedef alan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’in yanıtlamasını isteyen Yanıkömeroğlu, “Müsilajın önlenmesine yönelik olarak yerel yönetimlerle iş birliği içinde yürütülen projeler var mıdır? Varsa bu projelerin kapsamı ve bütçesi nedir” sorusunu yöneltti. Marmara Denizini 2021 yılında yoğun olarak ele geçiren müsilaj sorunu yeniden görülmeye başladı. Sular ısındıkça müsilaj oluşum sürecinin hızlanacağı tahmin ediliyordu. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ise sorumluluğu belediyelere atmakta ısrarcı. Bakan Kurum belediyelerden arıtma tesisi teknolojilerini ilerletmesini isterken, diğer yandan iktidar belediyelere SGK borçları üzerinden yüklenerek bütçelerinden kesinti yapıyor, zaman zaman belediyelerin İller Bankası üzerinden almak istediği kredileri geciktiriyor. ‘DUYARSIZ RANT POLİTİKALARI EKOSİSTEME ZARAR VERİYOR’CHP İstanbul Milletvekili Ayşe Sibel Yanıkömeroğlu, konuya ilişkin TBMM’ye Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Çok sayıda sanayi tesisinin Marmara Denizi etrafında bulunduğunu, arıtma tesislerinin yetersiz olduğunu, kimyasal gübrelerin nehirlere sızdığını belirten Yanıkömeroğlu, yoğun nüfus ve duyarsız rant politikalarının ekosisteme zarar verdiğini söyledi. Müsilajın ekosistemi bozarak denizlerdeki canlıları, biyoçeşitliliği ve insan sağlığını tehdit ettiğini de vurgulayan Yanıkömeroğlu, Bakan Kurum’a şu soruları yöneltti: “. 2021 yılında açıklanan Marmara Denizi Eylem Planı kapsamında hangi somut önlemler alınmıştır, bu önlemler hangi aşamadadır ve belirlenen hedeflere ulaşılabilmiş midir?. Marmara Denizi’nde görülen müsilaj sorunu için ne tür çalışmalar yapılmaktadır? Yeni bir eylem planı veya uzun vadeli stratejiler hazırlanmakta mıdır?. Müsilajın önlenmesine yönelik olarak yerel yönetimlerle iş birliği içinde yürütülen projeler var mıdır? Varsa bu projelerin kapsamı ve bütçesi nedir?. Marmara Denizi’nde su kalitesinin izlenmesine yönelik düzenli ölçümler yapılmakta mıdır? Son üç yıla ait su kalitesi verileri nasıldır?. Marmara Denizi’ne atık bırakan işletmelerin takip edilmesi ve denetlenmesi konusunda bakanlığınızca ne tür çalışmalar yürütülmektedir? Tespit edilen ihlallere yönelik hangi yaptırımlar uygulanmaktadır?”

Source: Emirhan Çoban


Kapadokya”ya hançer saplanıyor: Doğa ve kültür yok ediliyor

Kapadokya Dünya Miras Alanı sınırları içinde kalan en özel vadilerden Devrent Vadisi’ni doğal bir tepeden görme imkânı veren alana, yani tepeye 70 adet fore kazık üzerine yapılması onaylanan bir çelik cam manzara terasının kazısı damga vurdu.Doğal tepenin üzerine yeni bir çelik cam bina inşa edilmesi tepkilere neden oldu. Dünyanın her tarafında yüzlerce örneği olan bu yapılar, kalabalık ziyaretçi gruplarına kısa süre manzara seyrettirmek ve heyecan yaratmak için yapılan büyük masraflı binalar. 3. dünya ülkelerinin pek hevesli olduğu kitle turizmini teşvik eden bu tür projeler Kapadokya gibi istisnai özellikteki koruma alanlarında geri dönülmez hasarlara yol açıyor. Uzmanlar “Kapadokya giderek koruma çabasından uzaklaşıyor” diyerek tehlikeye dikkat çekiyor. Gazetemize açıklamalarda bulunan konunun uzmanı, “Her geçen gün daha çok inşaat, daha çok insan, daha çok para hırsıyla bölgenin kendine has doğal avantajları kayboluyor. Yıllardır yapılaşmaya izin verilmeyen doğal alanlarda yaptırılan yeni sitelerle, tarihi köyler doğallığını ve çekiciliğini kaybediyor. Tampon bölge adı verilen geçiş alanları yok ediliyor. Balon turizminin getirdiği yoğun araç trafiğini kolaylaştırmak, alana daha çok aracın daha rahat girebilmesini sağlamak için milyonlarca yılda oluşan Peri Bacaları’nın yanı başına otoyollar açılıyor. Aşk Vadisi içindeki doğal patikayı 4 şeritli otoyola dönüştüren zihniyet Kapadokya turizmini geliştirmiyor, tersine öldürüyor. Yoğun inşaat faaliyetinin yarattığı tonlarca moloz ise apayrı bir sorun: Kapadokya’nın her yerinden çıkan molozlar vadilerin içine boşaltılıyor. Büyük bir hassasiyetle korunması gereken doğal vadiler, moloz dolgularla bozuluyor, dönüştürülüyor” diyerek bölgenin yapısının bozulduğunu dile getirdi.Aynı uzman “Kapadokya’nın cazibesini sürdürmesi için tam tersinin olması, alana araç girişinin sınırlanması, zorlaştırılması gerekirdi. Daha az sayıda balon, daha az sayıda turist, daha iyi bir şekilde doğal ortamın kollanması… Balonların önünde fotoğraf çektirme meraklısı turizm anlayışının kontrol altında tutulması gerekirdi” diyor ve ekliyor: “Bölgeyi korumaktan ziyade sömürmeye yönelik bu gelişmelerin nasıl denetleneceği ayrı sorun. Çünkü olanların tamamı, Kapadokya’nın korunmasını sağlamak ve denetlemekle görevli kamu yetkililerinin bilgisi ve onayı dahilinde gerçekleşiyor. Yegâne misyonu bölgenin korunması olan Kapadokya Alan Başkanlığı’nın, çok şeritli otoyollar, cam teraslar, yeni konut siteleri, yeni benzin istasyonları gibi projelerin tamamının altında imzası var. Bu gidiş artık Kapadokya için alarm veriyor. ‘Altın yumurtlayan tavuğu kesmek’ deyişini doğrularcasına, asırlarca gururla korunup para kazandırabilecek çok değerli bir kültürel emanet, kısa vadeli kazanç hırsları uğruna yok ediliyor” ifadelerini kullandı.Prof. Dr. Mehmet Tuncer(Çankaya Üniversitesi, MimarlıkFakültesi Şehir Ve Bölge PlanlamaBölümü Öğretim Üyesi)Öncelikli görev Kapadokya’nıngerçekten korunmasıdır. PeriBacaları’nı korumak, betonlaşmayıengellemek anayasal ve yasalgörevdir. Turizm için değil dünyamirası olan Kapadokya’mızıkendimiz ve gelecekkuşaklar içinkorumalıyız.YABANCI ZİYARETÇİLER DE TEPKİLİ…Nezih Başgelen (Arkeolog-Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu Yöneticisi)Kapadokya, binlerce yıldır doğa ve insan faaliyetlerinin bölgedeki doğal çevre değerlerini karakteristik kültürel peyzaj alanları haline getirmesinin de özgün örnekleriyle ünlü bir bölgedir. Bu peyzaj değerlerinin oluşum sürecinde bölgedeki ekosistemin de dönüşerek yöreye has bir dengeye oturduğu izlenmektedir. Avanos ile Ürgüp arasında Ürgüp yolu üzerinde yer alan birbirinden ilginç manzaralarla dolu Devrent Vadisi de bu eşsiz kültürel peyzaj alanlarının önde gelen örneklerinden birisidir. Devrent Vadisi’ni geçen sezona kadar doğal bir tepe üzerinden izlemegözlemleme imkânı veren mevcut seyir alanına 70 adet fore kazık üzerine yapılması onaylanan çelikcam manzara terası inşaatının yol açtığı tahribat yerli, yabancı ziyaretçilerin tepkisini çekmekte. Yapılan projede koruma-kullanma arasındaki denge kurulamayınca yapılmakta olan cam-çelik seyir projesinin buradaki benzersiz peyzajın büyüsünü örseleyeceği görülüyor. Yakın zamanda Antalya’da Hıdırlık Kulesi’nin ve Aksaray’da Ihlara Vadisi’nin başına gelenler Kapadokya’da Devrent’in de başına geliyor. Burayı özellikle gün batımında görmek isteyen grupların tercih ettiği seyir alanlarından biri olan bu doğal tepenin üzerine camçelik bina inşa edilmesi sosyal medya paylaşımları üzerinden de yoğun biçimde eleştiriliyor. Değer ve gereksinim arasındaki ara yüzün buradaki projede de doğru kurulamadığı görülüyor. Vadinin kendine has eşsiz kültürel peyzaj değerlerini negatif etkilememesi için buradaki projede korumakullanma dengesi bakımından daha hassas davranılması bekleniyor. UNUTULMASIN!Hatırlayalım; Kapadokya 22 Ekim 2019 yılında cumhurbaşkanının kararıyla milli park statüsünden çıkartıldı. O tarihte CHP milletvekili Faruk Sarıaslan kararı, “Anlaşılıyor ki amaç bölgeyi büyük yapılanmalara açmak. Bu durum Kapadokya’yı mahveder” diye eleştirmişti, AKP Nevşehir Milletvekili Yücel Menekşe ise “Kapadokya’da 4 ilçe ve 9 beldeyi kapsayan Kapadokya Alan Başkanlığı, bölgenin tarihi ve kültürel yapısını muhafaza etmek amacındadır. Yetkiler, Kapadokya Alan Başkanlığı çatısı altında toplanmak suretiyle bölge daha etkin şekilde korunacak ve korunarak sonraki nesillere aktarmak görevimiz olacak. Bu söylemlerin art niyetli olduğunu düşünüyorum” diyerek eleştirileri reddetmişti. Kapadokya Alan Başkanlığı yönetimindeki 6 yılın sonunda büyük yapılandırma iddiaları ne yazık ki doğrulandı. Bölgenin en güzel vadilerinden olan Zelve’nin girişinde çevreyle son derece uyumsuz 14 betonarme dükkân yapısının olduğu otopark inşaatına başlandı. Kapadokya’nın kalbindeki Ortahisar’ın girişine, 20 bin metrekarelik bir macera parkı inşa ediliyor. Bu parkın yuvarlak beton yapıları dünyada eşi olmayan Kapadokya manzaralarının içinde yükseliyor artık.Göreme Açık Hava Müzesi’nin hemen yanına, Ortahisar’a giden yol yapıldı. Korunması gereken eşsiz doğa asfaltla kaplandı. Yeni hotellerin sayısı arttı. Eski kaya evlerin de hotele dönüştürülmesi kolaylaştı. Artık Göreme’nin tamamı Hotelturistik dükkân-kafe-restorana dönüşmüş durumda. Nevşehir valisi 2024 yılında Kapadokya ören yerlerine 4 milyondan fazla ziyaretçinin geldiğini açıkladı. Kapadokya artık ne yazık ki “kitle turizmi”ne teslim edildi. Bölgedeki rehberlerden aldığımız bilgiler ise şu yönde; “Ünü bütün dünyaya yayılan, her sabah Kapadokya semalarını dolduran yüzlerce hava balonu, yerde, son derece hassas olan volkanik zemin üzerinde o balonları takip eden yüzlerce araç demek. Bunun yanı sıra turistlere korunması gereken vadilerde ‘safari’ yaptıran yüzlerce ATV veya Jeep gibi arazi aracı da cabası. Bunların yarattığı gürültü, bölgedeki yaban hayatı bitirmiş durumda. Dünyanın birçok ülkesi tarihi ve doğal güzelliklerini ‘kitle turizmi tehlikelerine karşı korumaya aldı. Buna ‘sürdürülebilir turizm’ deniyor” ifadelerini kullandılar.ÖRNEK OLSUN DİYE!Şili, Paskalya Adası için ziyaretçi sayısını sınırlandı. Tayland Maya Koyu (Maya Bay) ziyaretçi sayısını sınırlandırdı. Bhutan, ülkeye gelen turist sayısını azaltıp gelenlerden de 200 dolara yakın “sürdürülebilir kalkınma vergisi” alıyor. Venedik, ziyaretçi ve cruise gemilerine sınırlama getirdi. Son olarak unutulmasın: Kitle turizmi benzersiz bir coğrafyayı sıradanlaştırır ve yavaş yavaş yok eder.

Source: Öznur Oğraş Çolak


İşsiz sayısı son 11 yılın zirvesinde

Türkiye İstatistik Kurumu, mart ayına yönelik işsizlik rakamlarını açıkladı. Resmi verilerde işsiz sayısı azalsa da gerçekte rekor kırdı. İşgücü istatistikleri bülteninde yer alan verilere göre işsizlik mart ayında 0.3 puan düşüşle yüzde 7.9 olarak gerçekleşti. İşsizlik oranı cinsiyete göre incelendiğinde, erkeklerde yüzde 6.5, kadınlarda ise yüzde 10.6 olarak tahmin edildi.

KADINLARDA YÜZDE 22.6

Geniş tanımlı işsizlik olarak da bilinen, zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerin toplamını ifade eden atıl işgücü oranı bir önceki aya göre 0.3 puan arttı. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) TÜİK verilerinden yaptığı analize göre, geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 28.8’e ulaşarak son 11 yılın zirvesine çıktı. Gerçek işsiz sayısı 12 milyona dayandı. Bu durum, ülkedeki istihdam krizinin geldiği noktayı gözler önüne serdi. Genç nüfusta (15-24 yaş grubu) ise işsizlik oranı bir önceki aya göre 0.1 puan artarak yüzde 15.1’e yükseldi. Bu yaş grubunda erkeklerde işsizlik oranı yüzde 11.0 iken kadınlarda yüzde 22.6 olarak hesaplandı.

Haftalık ortalama fiili çalışma süresi arttı

DİSK-AR, işsizlik verilerinin geniş tanımlı biçimde değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı ve ekonomik krizin etkilerinin toplumun geniş kesimleri üzerinde daha derin izler bıraktığını ifade etti. Öte yandan istihdam koşullarındaki şartların ağırlaşması dikkat çekti. Haftalık ortalama fiili çalışma süresi martta bir önceki aya göre 0.3 saat artarak 43.7 saate yükseldi.

Source: Haber Merkezi


Ne yaşadık biz

Doğru… 100 günde ne memleket kurtarılır ne de dünya.Yine de ortada bir plan var mı, ufukta bir umut var mı, elde bir sistem var mı yoksa her şey kara düzen mi ilerliyor hemen anlaşılır.Amma…Sen Ukrayna-Rusya savaşını 24 saatte bitiririm, Ortadoğu’ya barış getiririm, küresel ticaret düzenini yıkar baştan yaparım, Kanada’dan girer Panama’dan çıkarım, öğle yemeğini Grönland’da yerim bir de dönüşte İran’ı bombalar gelirim, her şeyin fiyatını şak diye indiririm, ülkeyi ayağa tak diye kaldırırım, milyonlarca göçmeni kulağından tuttuğum gibi fırlatır atarım dersen…İşte o zaman ilk 100 günün sorgulanır.Ukrayna-Rusya savaşı bırak 24 saati 24 ay daha bitmeyecek gibi. Trump bu… Kalır mı o vaadin altında? “Şaka yaptım, abartarak söyledim, zaten herkes şaka olduğunu anlamıştı” dedi. Hem Putin’in üzerinde öyle aman aman bir etkisi olmadığı ortaya çıktı, hem de Zelenski’ye yaptıklarıyla “Bu kadarı da fazla” dedirtti.Ortadoğu’ya barış getirmekten anladığının Gazze’yi satın almak, Filistinlileri sürmek, İsrail’e “Saldır” demek olduğunu gösterdi. İran ile anlaşma için zorluyor.Şu ticaret savaşlarında “Haklı” dedik. Onda da “Devrim” demişken, “Kurtuluş Günü” vaat etmişken, “Çin’i dize getireceğiz” derken işler sarpa sardı, vites önce 5’ten 1’e sonra R’ye geldi, günün sonunda kaybeden önce Amerikan halkı, sonra da Amerikan şirketleri ve hepten tüm dünya oldu.Yasa dışı göçmenleri gönderme operasyonu cadı avına dönüştü, haklı haksız, suçlu suçsuz insanlar ailelerinden koparıldı, hukuki süreç çöpe atıldı, ülkede Anayasa krizi çıktı, ilk 100 günde Trump’ın başını en çok ağrıtan konu oldu.Ha şu da var… Türkiye konularında laf etmem, edemem. Devlet adamı gibi davrandı. Netanyahu’nun dolduruşuna pabuç bırakmadı. Erdoğan ile ilişkisine halel getirmedi.Yine de ezcümle…Trump ilk 100 günde yüksekten uçtu, konudan konuya atladı, dikkati fena dağıldı, çok konuştu, az iş yaptı.Nasıl telafi eder?İkinci 100 günde şayet…-Lafa değil icraata odaklanırsa-Oraya buraya saldırmadan işine bakarsa-Önce yüksekten sallayıp sonra yolunu buluruz taktiğini bırakırsa-Tüm dünya bana muhtaç egosunu törpülerse…Daha farklı bir dünya görebiliriz.Trump bu… Değişir mi? Sanmam. Şansı yaver gider de savaşları bitirip, bölgeye barış getirip, işleri yoluna koyup 100 gün sonra beni mahcup eder mi? Keşke etse.Yoksa 100 gün de 100 hafta da geçse dönüp dolaşıp yine “Ne yaşadık biz” demekten başka çaremiz olmaz.FAŞİZM Mİ HUKUK MUBİRKAÇ haftadır yazıyordum.Trump alt mahkemeleri dinlemiyor, üst mahkemeleri dinlemiyor hatta Anayasa Mahkemesi’ni bile dinlemiyor diye.Olay ne?Yasadışı göçmenlerin, ya da yasadışı olduğu iddia edilen herkesin mahkeme yüzü görmeden apar topar sınır dışı edilmeleri.Trump diyor ki bunlar azılı katil, bunlar iflah olmaz tecavüzcü, bunlar ülkeden bir an önce def edilmesi gereken çete üyeleri.E peki araya kaynayan suçu günahı olmayan insanlar? Onlar sivil zayiat…Olaylar o kadar büyüdü ki geçenlerde FBI, bir hâkimi tutukladı.FBI Direktörü Patel de o fotoğrafı X hesabından paylaşıp bir de üstüne “Kimse hukukun üstünde değildir” yazdı.Suçlama ne?Güya Hakim Hannah Dugan, yasadışı bir göçmenin gözaltından kaçmasına yardımcı olmuş.İbret-i alem olsun diye ters kelepçe takıldı. Koluna girilip ekip otosuna bindirildi. Fotoğrafı çekildi ve en tepeden servis edildi.Hatta Beyaz Saray dedi ki…“Yasayı çiğnesinler gerekirse Anayasa Mahkemesi yargıçlarını da tutuklarız.”Mahkeme kararlarının takılmadığı, hâkimlerin tutuklandığı, insanların sorgusuz sualsiz içeri alındığı bu ülkede yaşananlar faşizmdir diyenler de var.Biz bu Trump’ı yasayı uygulasın, hırlısını hırsızını, kaçak göçmenini tutuklasın, ülkeyi yeniden güvenli hale getirsin, önünü kesmek isteyen hakim bile olsa yıkıp geçsin diye seçtik diyenler de var.Şimdi soru şu: Hukuk mu uygulanıyor, faşizme sert bir geçiş mi yapılıyor?Cevap da sizin, takdir de.BİRİ YALAN SÖYLÜYORYILAN hikâyesine döndü Çin ile ticaret savaşı…Trump önce “Şi arasın”, “Önce Şi teklif etsin” diye tutturdu durdu.Birkaç haftadır da eşe dosta “Şi beni aradı oğlum. Kaç kere konuştuk” diye hava atıyor.“Ne zaman aradı” diye soruluyor. Cevap yok.“E ne konuştunuz madem” diye soruluyor.Cevap yok.“Şi beni aradı” diyor başka bir şey demiyor.Sonunda adamlar dayanamadı. “Başkan Şi ile Başkan Trump arasında görüşme falan olmadı” dedi Çinliler. Şi, Trump’ı aradı mı, diğer liderler gibi Trump’ın “bir tarafını öptü mü” bilemem…Bildiğim tek şey şu ki ya Trump ya da Çin yalan söylüyor.ŞAPKADAN ÇIKAN TAVŞANTRUMP’ın 3’üncü kez başkan olma hevesi…Şaka yaptı dendi.Halkı yokluyor dendi.Yok canım, nasıl olacak, kapı gibi Anayasa var dendi.Trump henüz 2028 adaylığını duyurmamış olabilir ama…Geçenlerde bir şapka satışa sundu. Üzerinde TRUMP 2028 yazıyor. 50 dolardan kapış kapış gidiyor.Şapkadan çıkan tavşan ne mi? O tavşan başkan adaylığı.Bir kenara yazın… 1-2 yıl içinde ABD’nin en kırılgan fay hatlarını yerinden oynatacak bir Anayasa depremini konuşuyor olacağız.100 ADAM MI 1 GORİL MİSİZE bir haftadır Amerikan sosyal medyasında dönen geyiği anlatayım.Bir deli kuyuya taş attı. Hem de öyle bir taş attı ki valla inanmayacaksınız ama yüzlerce milyon kez görüntülendi.Sabah kalkıyorum aynı soru, akşam yatıyorum aynı soru.Millet tartışıp duruyor.Soru şu: 100 tane adam 1 tane gümüş sırtlı gorili dövebilir mi?Silah yasak, kesici delici alet yok. 100 tane adam çıkıp delikanlı gibi gorille dövüşecek.Gorile bir bakalım… Boy 2 metreden yüksek, kilo desen 200 kilogram var. Çeneleri insandan 10 katı güçlü. Tek eliyle bir insanı alabiliyor. Saatte 40 kilometre hıza çıkabiliyor.Vücut desen her yer kas.Günlerdir her önüme çıktığında bir “acaba” diyorum ama yok arkadaş… Sizi bilmem. Ben gorilciyim.

Source: Yunus Paksoy


Kokudan duramıyoruz

Bursa”nın Osmangazi ilçesi Yeşilova Mahallesi”nde bulunan bir benzinliğin tuvalet gideri, benzinlik dışında bulunan caddeye çıkıyor. Giderin bağlı olduğu hortum ise tıkandığı için zaman zaman patlayarak çevreye kötü kokular yayıyor. Caddede iyi bir altyapının olmadığını belirten ve kokudan rahatsız olan site sakinleri olayı mahalle muhtarı Özlem Usta”ya bildirdi. Muhtar Usta da halkın şikayetini belediye yetkililerine aktardı. Osmangazi Belediyesi”nin konuya duyarsız kaldığını belirten Muhtar Özlem Usta, “Ben göreve geleli yaklaşık 1 yıl oldu. O süreçten beri sıkıntımız devam ediyor. Buradaki sıkıntı, benzinliğin tuvalet giderlerinin tamamen dışarıya akması. Vatandaş bundan çok şikayetçi” dedi. “Pis bir görüntü ve koku var” diyen Usta, “Bu durum hastalıklara da yol açabilir. Uyarılarımız neticesinde zabıta geldi, Osmangazi Belediyesi”ne haber verildi. Yapabileceğimiz her şeyi yaptık. Ama hâlâ bir çözüm olmadı. Ben göreve geldiğimden beri bu konuyla uğraşıyorum” diye konuştu. 1 SENEDİR CEVAP YOK Vatandaşların şikayetinin her geçen gün arttığını ifade eden Usta, “Kazma kürek vurup da burayı biz temizleyemeyiz, yetkililerin yapması gerek. Benzinliktekilerin dediğine göre burada altyapı yok. Bu konuda da dilekçeler yazıldı, yaklaşık bir senedir cevap bekleniyor. Zabıta Amirliği”nde de dilekçelerimiz var. Şikayetlerimizi ilettik. Hâlâ bir çözüm yok. Anlayamadığım şey şu, altyapı yoksa buranın asfaltı neden atılıyor. Bu asfaltı atmadan önce buranın altyapısı yapılabilirdi. Yani bir işi 10 kerede yapmanın manası yok. Şimdi burada eğer altyapı yoksa, burası tekrar kazılacak, altyapı döşenecek, tekrar asfaltlanacak. Bu hem süreci uzatacak hem de ekonomik olarak kaynaklar israf olacak” dedi. İHA

Source: Sabah


İzmir’de çöp isyanı

Dünyada kirli sokakları ile üne kavuşan Hindistan”ı aratmayan görüntüler Türkiye”nin üçüncü büyük şehri İzmir”de ortaya çıktı. Kötü kokan pis körfezinin yanı sıra çukurlarla dolu sokak ve caddeleriyle yıllardır sorunlarla boğuşan İzmir”in Bornova ilçesindeki Ayakkabıcılar Sitesi”nde çöp dağları oluştu. Sitede biriken çöplerin toplanmaması nedeniyle oluşan çöp dağları yangın riskini de beraberinde getiriyor. Çaresiz kalan vatandaşlar, çöp dağlarını görüntüleyip, “Burası Hindistan değil İzmir, araba kaybolmuş ya çöpün içinde” ifadeleriyle isyan etti. O görüntüler sosyal medyada gündem oldu. Site esnafından Burhan Otsun, “Bizi yıllar önce buraya sürgün ettiler. Her taraf pislik içinde, kimsenin bir şey yaptığı yok. Geçen gün çöpler yandı. Birinin atölyesine sıçrasa ne olacaktı? Mahvolurduk. Hep pislik, hep pislik. Bunlar yanıcı ve tehlikeli maddeler. En ufak kıvılcımda burası kül olur. Sitenin her yerinde bu manzarayı görürsünüz. Değişen hiçbir şey yok” diye konuştu. Sitede çalışan Derviş Ali (37) de “Çöplüğün içinde yaşıyoruz. Şu hale bakın rezil olmuşuz. Arabalar, insanlar çöplerden geçemiyor. Hep aynı sıkıntı var. Bir şeyler yapsınlar. Burası yanarsa çok kötü olur” dedi. DEĞİŞEN HİÇBİR ŞEY YOK Resul Sevim ise atıkların çevreyi kirlettiğini ve riskli olduğunu vurgulayarak, “Buradaki atık artık büyük bir sorun haline geldi. Havalar ısındı yanından geçen bir insanın atacağı sigara izmariti ya da bir kıvılcımda yangın çıkabilir. Burada kaç defa, çıkan yangınlardan dolayı arabalar yandı. Bu işin sorumlusu kimse bir an önce çözülmesini istiyoruz” dedi. Öte yandan, sitenin daha önce de yine çöp dağları nedeniyle haber olduğu anlaşıldı. 2019″da aynı bölgede çekilen görüntülerle şimdi çekilen görüntüler, aradan geçen 6 yılda değişen bir şeyin olmadığını gözler önüne serdi.

Source: Ceyhan Torlak


CHP’de bu da oldu! Kendi belediyelerine çökmeye çalıştılar! Özgür Özel suspus

Eski Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler”in İhaleye fesat karıştırmaktan tutuklanınca yerine vekil olarak Özlem Vural Gürzel atanmıştı.Tutuklu Beykoz Belediyesi Özel Kalem Müdürü Veli Gümüş, Ekrem İmamoğlu”nun danışmanı olan Tonguç Çoban ve Yavuz Saltık, yerel seçimlerin hemen ardından bizzat arayarak kendilerini tehdit ettiğini söyledi.Sabah”ta yer alan habere göre, İhaleye fesat karıştırmaktan tutuklu eski Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler”in yerine vekil olarak atanan Özlem Vural Gürzel”in, İmamoğlu”nun Beylikdüzü dönemindeki ekibinden olması tepki çekmişti.TEHDİT ETTİLERTutuklu Beykoz Belediyesi Özel Kalem Müdürü Veli Gümüş, ihalelerde suçu hem kendisine hem de görevden alınan Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler”e atan Başkan Yardımcısı Fidan Gül”ün iddialarının asılsız olduğunu söyleyerek “Ekrem İmamoğlu”nun danışmanı olan Tonguç Çoban ve Yavuz Saltık, yerel seçimlerin hemen ardından beni bizzat arayarak tehdit ettiler. Tüm olanlar Beylikdüzü ve İBB ekibinin bize operasyonudur. Bu ekip Beykoz”daki tüm haberleri İBB”ye ispiyonluyordu. Ekrem İmamoğlu ve ekibi, bana ve Alaattin Köseler”e kumpas kurdu” şeklinde ifade verdi.Gümüş, “Beykoz”da doğmuş, Beykozlu bir belediye başkanına yakışıksız ithamlarda ve beyanlarda bulunmaktadırlar. Bu partinin kendi içindeki bir iç çekişmedir” dedi.Özgür Özel”in genel başkanı olduğu CHP”nin içinde kendi partilileri tarafından dile getirilen bu vahim iddialarla ilgili tek kelime söylememesi şaşırttı.

Source: Mehmet Küçükkahveci


Hayvanseverliğin sınırı nerede başlar?

Aleyna Hanım köpeğiyle taksiye biniyor.Tahminim, küçük cins bir süs köpeği olduğu.Şoför, “Köpeğini alamam, in” diyor. Aleyna inmiyor. Karakola çekmesini söylüyor. Adam da onu o şekilde karakola götürüyor…Aleyna da durumu sosyal medyadan herkese duyuruyor.İyi de…Burada taksici haklı.Bakın, İstanbul’da bu çok nadir rastlanan bir durum, es geçmeyip tadını çıkaralım.Biz hayvanseverler de biraz abartıyor muyuz acaba?Eminim ki kimseye zararı olmayan, uslu, akıllı bir köpektir o. Ama mesele sadece korku değil ki. Kimi insan rahatsız olabilir, istemeyebilir.En doğal hakkı.Dayatamazsınız ki.Şoförü geç, bir sonraki müşteri rahatsız olabilir tüyden, salyadan…Benim de birçok hayvan besleyen tanıdığım var, “Köpeğimizi getirmekte sorun var mı?” diye önceden soruyorlar her yere.Taksi durağından bile ona göre araç istiyorlar.Mesela ben de köpek sahibi olmak istiyorum, şehir dışına nasıl götürür getiririm, haftalardır ince ince onları hesaplıyorum.Şurası kesin: Biz hayvan seviyoruz diye herkes sevmek zorunda değil.Efendice tebriklerLvbel C5’in “HavHavHav” şarkısı Spotify’da 7 milyon dinlenmeye ulaşarak aylık bir rekor kırdı.Başta “Bir daha şarkı yaparsam…” diye tepki gösteren İrem Derici ve bendeniz dahil, birçok kişi ters köşe. Aleyna Tilki ve şarkıya diğer destek çıkanlarsa kazandı.Efendice tebrik ederim. Bayülgen’in derdi kimseyi germiyorOkan Bayülgen, Türkiye’nin en iyi tiyatro oyuncularından biri olmasına rağmen (Bu benim yorumum değil, kendi böyle yakıştırıyor), kabız dizi oyuncularıyla kıyaslandığında (Bu da benim yorumum değil, kabızlığı onlara kendi yakıştırıyor) çok daha az para kazanmaktan şikâyetçi.Ne diyelim, Allah başka sıkıntı vermesin çünkü bölüm başına birkaç milyon alan dizi oyuncuları, sadece Okan Bayülgen’den değil, Türkiye’deki hemen herkesten fazla para kazanıyor. Sadece Türkiye’de değil, dünyada da böyle.Asıl tuhaf olanı, Okan Bayülgen gibi “televizyondan var olmuş” birinin böyle bir kıyaslama yapması.Sonra dizi oyuncularının hepsini niçin “kabız” diye genelliyoruz? Yeteneklisi, emektarı, duayeni yok mu aralarında?Sanki bugün iyi bir teklif gelse Okan, “Tiyatrom var” diye reddedecek. Bazı insanlar konuşurken sermayelerinden yediklerinin, sırf evveliyatlarına saygıdan dikkate alındıklarının farkında değil. Tavuklar bile gülerSadece bu tür abuk sabukluklar için bir köşe açsanız, her gün biri çıkar, hiç konusuz kalmazsınız:Diyetisyen Hatice Nur Ege, erkeklik seviyelerinin düşmesine tavukların neden olduğunu açıkladı.Tavuk yetiştirirken kullanılan hormonların buna neden olduğunu söylüyor: “Tavuğu bırakın, erkeklik seviyeniz yükselsin!”Erkeklik seviyesi nedir, nasıl ölçülür, cesaretle falan mı? Düştüğünü kim söylüyor, tavukların günahı ne? Tavuktaki hormon diğer hayvanlarda olmuyor mu? Tavuk sektörü balıkçılığa mı dönsün? Sorular bitmez ama bayılırız böyle geyiklere.En ucuz protein kaynağı işte. Millet pilav da mı yemesin?

Source: Savaş Özbey


Kanseri temizledi ama estetiğe yenildi! Tedavisi kabusu oldu: Vücudunda artık delikler var

Sabah”tan Yunus Emre Kavak”ın haberine göre Meme estetiği yaptıran ve bir göğsünü tamamen kaybeden Kozan”ın vücudunda ölü dokular oluşmaya başladı. Hayatım karardı, doktorun bilinçsiz operasyonları yüzünden uzuv kaybı yaşadım. diyen Güzide Kozan; 3 defa ameliyat oldum, günlerce oksijen tedavisi gördüm. Vücudumda kapanmayan yaralar ve delik oluştu. Artık ölü deriler yüzünden kokuyorum. Doktordan şikâyetçi oldum. Bana, “Ben de böyle olacağını bilmiyordum.” diye açıklama yaptı. Beni bu hâle getiren doktordan şikâyetçiyim. dedi. Ümraniye”de ikamet eden 56 yaşındaki Güzide Kozan, 2009 yılında meme kanserine yakıldı. Göğsünde tespit edilen kitle alındı ve gördüğü tedaviler sonrası kanseri yenmeyi başardı. Kozan, geçtiğimiz yıl sosyal medya üzerinden yaptığı bir araştırmada meme estetiği yaptırmaya karar verdi ve Kadıköy”de bir estetik doktoru ile anlaştı. Doktor, aralık ayında bir ameliyat yaptı. Ama Kozan”ın vücudundaki ameliyat yaraları bir türlü kapanmadı. Bunu düzeltmek için 2 ameliyat daha olan kadına yine bir çözüm bulunmadı. başka çaresi kalmayan kadın mecburen “Ben de nasıl oldu anlamadım.” diyen doktorun dediklerini yaptı. Talihsiz kadın, 25 gün boyunca oksijen tedavisi almasına rağmen göğsünün birini tamamen kaybetti. Kanseri yendim, estetiğe yenildim. diyen Güzide Kozan, Daha iyi bir görüntü olsun diye estetik olmak istedim ama o doktor beni daha kötü hâle getirdi. Ben kendisine kanser sürecimi anlatmıştım. O da “Hiç sorun olmaz.” deyip silikonları taktı. Ama öyle bir iltihap ve bakteri oldu ki vücudumda artık delikler var. Şimdi aynada bile bakamıyorum. Göğsümü tamamen kaybettim, üzerimde ölü deriler var. Ben bu doktordan şikâyetçi olacağımı söyleyince artık hiç ilgilenmedi, sadece bir sağlıkçıya yönlendirdi. O bakıp fotoğraflarını doktora atıyordu. Uzaktan tedavi etmeye çalıştı. Ben bu adamın en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum. Bana yaptığını başkalarına yapmasın. Ben uzvumu kaybettim, başkaları kaybetmesin. dedi.

Source: Gazetevatan.com


Fransa”da başörtülü kadına çirkin saldırı! Valilik harekete geçti

Fransa’da yaşanan İslamofobik saldırılara yenisi eklendi. “”BAŞÖRTÜSÜNÜ ZORLA ÇEKTİ”” Yvelines Valiliğinin X hesabından yapılan açıklamada, “Dün öğleden sonra, 26 yaşındaki genç bir kadın Poissy”de şiddetli bir saldırıya uğradığını bildirdi. Saldırgan, özellikle kadının başörtüsünü zorla çekti.” ifadeleri kullanıldı. Açıklamada, mağdur kadının olayla ilgili şikayetçi olduğu, polisin faili bulmak için çalışmalarını sürdürdüğü belirtildi. Yvelines Valisi Frederic Rose”un konuyla ilgili Fransa İçişleri Bakanı Bruno Retailleau ile görüştüğü aktarılan açıklamada, Rose”un bu şiddet eylemini kınadığı ifade edildi. Açıklamada, Rose”un bu akşam Yvelines Müslüman Kurumları Konseyi ile bir araya gelerek, Müslümanların güvenliğine ilişkin konuları ele alacağı kaydedildi. BEBEĞİYLE BİRLİKTEYKEN SALDIRIYA UĞRADI Poissy Belediye Başkanı Sandrine Berno Dos Santos ise X hesabından yaptığı açıklamada, dün Poissy kentinde, pusetteki bebeğiyle birlikteyken İslamofobik saldırıya uğrayan genç mağdur kadınla dayanışma içinde olduğunu ifade etti. Belediye başkanı, bu eylemi şiddetle kınadığını belirterek, mağdurun ve ailesinin yanında olduklarını kaydetti.

Source: Türkiye Gazetesi


“Trump” ve Trump”laşan bizdeki “Ö.Ö”nün sergilediği entrikacılık siyaseti…

Her gün bir gün önceki sözünün tersini konuşan Trump gibi, bir öyle-bir böyle konuşan bir başkası da bizde var; “Ö.Ö”..Trump”ın yeni dönem başkanlığındaki ilk 100 günündeki performansı, son 70 yılın ABD başkanlarının gösterdiği performansın çok-çok altında imiş, anket şirketlerinin açıkladıkları rakamlara göre.. Destekçilerinin yüzde 41″e indiği, ve son dönemlerin 10 kadar başkanının hiç birisinin ilk 100 gündeki Başkanlık uygulamalarından sonra yapılan anketlerde, hiç bu derece zayıf destek görmediği belirtiliyor..Trump ise, bu durumu, kendisine düşmanlık besleyen çevrelerin müptelam olduğu “Trump Deliliği sendromu” ile izah ediyor ve söz konusu anket şirketlerinin hakkında ABD menfaatlerine darbe vurmaya çalıştıklarından dolayı soruşturma açılması gerektiğine dair görüşler açıklıyor ve elbette, ” Her şey iyiye gidiyor, her şey harika.. Bakınız, ben bugün sadece Amerika”yı değil, bütün dünyayı da idare ediyorum..” demeyi de ihmal etmeyerek..Diğer birçok yorumlarda da, nice ABD vatandaşlarının da, böyle fırıldak gibi dönen bir başkanları olduğundan dolayı rahatsızlık duyduklarına dair yazılar göze çarpıyor. Hatta, geçen haftaki yorumlarda, Trump”ın devamlı konuşmasından, “işlerin iyiye gitmediği” neticesi çıkaranların bayağı fazla olduğu belirtiliyordu.. Esasen, bunu dışarıdan bakanlar da fark edebiliyor.. Çünkü, her gün bir ayrı lâf ediyor..Bir bakıyorsunuz, Çin lideri Şi için, “dünyanın en zeki devlet adamları”ndan birisi diyor.. Ama, günlerce, Şi”nin kendisine telefon açmasını ısrarla belirttikten sonra ve böyle bir telefon gelmeyince de, ” Çin ile uzlaşamazlarsa, bunun bedelinin ağır olacağı” tehdidinde bulunuyor..Aynı şekilde, “İran”ın nükleer silahlanma çabasından vazgeçmesi şartıyla, İran”ın yeraltı zenginliklerini birlikte işletip, İran halkının da huzur içinde yaşamasına katkıda bulunmak istediklerini” söyledikten sonra, Umman”ın başkenti Maskat”ta, yüz yüze değil, dolaylı olarak yaptıkları müzakerelerden netice alamayacağı gibi bir kanaate kapılınca, “İran beni oyalıyor..” diyor ve arkasından tehditlerini savuruyor.Aynı şekilde, Putin”e dostluk türküleri söyleyip, “Kırım Yarımadası ve Ukrayna”dan askerî işgal yoluyla aldığı diğer yerlerin artık Rusya”ya ait olacağı” gibi lafları etmesine rağmen, Putin”i, “Ukrayna Savaşı”nı durdurmaya ikna edemeyince, bu sefer de, “Putin beni oyalıyor..” diye açıklama yapabiliyor.. Keza, geçen ay, Washington”da hakaret edercesine tartıştığı Ukrayna lideri Zelensky ile, geçen hafta, daha yumuşak görüşmeler yapıyordu, Papa Francis”in cenaze töreninde..Keza, dünya ülkelerinin büyük bir kısmına uygulayacağını açıkladığı yüksek “gümrük vergileri”yle, Amerika”ya, gün başına 2 milyar dolar para yağdığını söyledikten bir kaç gün sonra, Amerikan borsalarında, emsali, “1929- Büyük Ekonomik Buhranı”ndan beri görülmemiş şekilde bir çöküş yaşanınca, hemen fikrin değiştirmesi de bir ayrı “Trump figürü” oluşturuyordu..Evet, sadece kazanmaya kurgulanmış tipik bir “tüccar kafası”.. Kazanabilmek için, amaç için her araç ve her yolu ve entrikayı caiz gören ve hiçbir kural tanımayan bir emperyal kafa..Ama, bu arada, Amerika içinden ve hatta bizzat Trump”ın mensup olduğu Cumhuriyetçi Parti”den Louisiana Senatörü John Kennedy, Pazar günü, ağır eleştiriler dile getirdi ve Rusya lideri Putin için, “Sanırım bizim korktuğumuzu düşünüyor.. Başkan Trump”ı her fırsatta dolandırdı. Başkanımıza saygısızlık etti. Mr. Putin”e, onu ve ülkesini balık yemi haline getirmeye hazır olduğumuzu açıkça belirtmediğimiz sürece durumun daha iyiye gideceğini sanmıyorum. Putin”in, Başkanımızı kandırmasının bir bedeli olduğunu anlamasını sağlamalıyız.” dedi..Bu durumda, Trump”ın, yaşlılık problemlerini aşarak Başkanlık yapamayacağı da ihtimal dahilinde, görülüyor, daha şimdiden..**Ve, bizdeki “Trumpist” Ö.Ö”nün, çırpındıkça battığını göremeyen siyaseti..Evet, bizdeki iç siyasete bir göz atınca, her an bir başka türlü konuşabilen ve bu yüzden “Trumpist” olarak nitelenebilecek bir siyaset sergilediğini Ö.Ö”de de görmek mümkün..Ne pahasına olursa olsun, iktidara gelmek istiyor ve resmî ideolojiye sırtını dayamasına rağmen, o dönemden verdiği örneklerin mahiyetini gizliyor.. Hedefinin, 1920 sonrasındaki gibi bir Meclis oluşturmak ve o dönemin uygulamalarını esas almak ve o zihniyeti yeniden iktidar yapmak olduğunu söylüyor..Ve bunun için de kafasında, anlaşıldığına göre, öyle planlar yapıyor ki, akla ziyan..Bir defa o Meclis, 1920″de kurulmamış, İngiliz işgali altına giren İstanbul”daki Meclis-i Meb”usân”ın, Malta adasına sürgün edilenler dışında yakalanmayan üyeleri Anadolu”ya geçmişler ve çalışmalarına, Ankara”da devam etmişlerdi ve de, İstanbul”daki son toplantıda yarım kalan kanun layihasını görüşerek..Bu hususta Halife-Sultan Vahdeddin tarafından “seryaver-i şehriyarî” unvanıyla geniş yetkilerle bütün mülkî ve askerî kişi ve makamlara emir vermek yetkisiyle donatılan Osmanlı Paşası M. Kemal, o Meclis”in, Lozan Antlaşması”na karşı çıkacağını görünce, Birinci Meclis”i feshetmiş ve kendi seçtiği ve her dediğine “Evet” diyecek kimselerden müteşekkil 2. Meclis”i oluşturmuştu..”Ö.Ö” ise, şimdi, Meclis”i aynı şekilde, istediği kıvama göre düzenlemek hayaliyle, anayasayı değiştirmek ve Ankara Belediye Başkanı”nı Cumhurbaşkanı, şimdi, tutukluluğu devam eden eski İBB Belediye Başkanı”nı da -yeniden ihdas olunacak- Başbakanlık makamına getirmekten söz ediyor..*Ama, Ö.Ö”nün asıl izahları, İBB Başkanlığı”ndan yolsuzluk iddiaları ile alınıp hapse konulan kişinin Cumhurbaşkanı adayı olamayacağını kendisi söylemiş oluyor.. Ö.Ö”nün, söz konusu muhayyel ve müstakbel cumhurbaşkanı ilan ettiği kişinin resmî makamında da değil, bir lüks otelde birileriyle yapacağı görüşme öncesinde kameraları kapattırmış olması konusunda yaptığı izah ise, sadece komiklikle izah edilemeyecek bir mantık perişanlığını sergiliyordu. Çünkü, o görüşmeler sırasında, ağzı- burnu yamulabilirmiş, onun dışarıya yansıtılmaması için, kamera gizlemesi yapılmış imiş!!.. Ve bunu, “devletin resmî koruma polisleri”nin yaptığı izahıyla da renklendirerek ve 2019″dan beri, rutin olarak bu karartmaların devamlı yapıldığını söylüyor.İçişleri Bakanı Yerlikaya ise, “hiçbir koruma polisi”nin böyle bir yetkisinin olmadığını” açıklıyor. Sonra anlaşılıyor ki, bu karartmaları yapanlar “resmî koruma polisleri” değil, İBB”nin kendi içinden vazifelendirdiği, bir takım güvenlik elemanları..İBB Başkanı olan kişi, o toplantılara gelirken, bir takım kimselerin de ellerinde valizlerle geldikleri görülüyor.. Bu da, “o valizlerde “Jammer” denilen ve cep telefonu konuşmalarının dinlenmesini engelleyen, sinyal kesici cihazlar” olduğu anlatılıyor.. Ama, o “jammer” cihazlarının olduğu söylenen valizler, söz konusu otelin “X-Ry” cihazından geçirilmediğinden, içlerinde neler olduğu bilinmiyor.Şimdi tutuklu olan İBB Başkanı”nın yakın çalışma arkadaşlarından çoğunun ifadeleri; ya itirafçı olduklarından, ya da, gizlemek istedikleri çelişkiler yüzünden daha bir şaşırtıcı..Evet, 600 milyar lirayı bulan ve nice bakanlıklardan daha büyük olan dev bütçesiyle İstanbul, anlaşılıyor ki, bir bataklığın içine çekilmiş.. Onun ve de lideri “Ö.Ö”nün daha önceden, bazı yargı mensuplarına, -belki korkarlar zannıyla- ve, “Bir gün hesabını verirsiniz..” gibi acayip tehditleri, demek ki sadece korkuları değil, bir takım gizli bilgileri da yansıtıyormuş.. Trump da, başkan seçilmesi öncesinde, bazı mahkemelerin yargıçlarının aleyhinde verdiği kararlardan dolayı onların yargı kurumundan uzaklaştırılması için şimdi baskı yapmıyor mu?Evet, küçük bir “Trumpist” örneğini görmek isterseniz; buyurunuz, bizde de var..

Source: Selahaddin E. Çakirgi̇l


Naci Görür’den İSKİ Genel Müdürü Şafak Başa için göreve dönüş çağrısı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik ikinci dalga operasyon kapsamında 26 Nisan’da gözaltına alınan İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) Genel Müdürü Şafak Başa, daha sonra ev hapsi şartıyla tahliye edildi.Yaşanan gelişmelerin ardından Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, sosyal medya hesabından dikkat çeken bir çağrıda bulundu. Görür, su kaynaklarının korunmasının en az deprem kadar hayati bir mesele olduğunu vurgulayarak, Şafak Başa’nın görevine bir an önce dönmesi gerektiğini belirtti.Prof. Dr. Görür açıklamasında, “Umarım İSKİ Genel Müdürü bir an önce vazifesinin başına dönerek, hayati öneme sahip bu uğraşını sürdürür” ifadelerine yer verdi.

Source: Haber Merkezi


Keşmir”deki saldırı bahane edildi: Hindistan”da 2 bin Müslüman”ın evi yerle bir edildi, yüzlerce gözaltı!

Hindistan’ın Gujarat eyaletinde, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu Müslümanların yaşadığı yaklaşık 2.000 gecekondu, güvenlik güçleri ve yerel yönetim ekipleri tarafından yıkıldı. Yetkililer yıkımları, “yasadışı Bangladeşlilere yönelik operasyon” olarak tanımlarken, insan hakları savunucuları yaşananları “etnik hedefli bir misilleme kampanyası” olarak nitelendirdi. Yetkililer, geçtiğimiz hafta Keşmir’in Hindistan kontrolündeki bölgesinde Hindu turistlere yönelik gerçekleşen terör saldırısını gerekçe göstererek, ülkenin çeşitli bölgelerinde geniş çaplı operasyonlar başlattı. Toplamda 2.000’den fazla kişi gözaltına alındı, bunların büyük bölümünü Müslümanlar oluşturuyor. “GÖRÜNTÜLER 1990″LARI HATIRLATTI” Gujarat hükümeti, Ahmedabad yakınlarındaki bir göl kenarında bulunan ve çoğunluğu Müslümanların yaşadığı gecekondu bölgesinde yıkım gerçekleştirdiğini duyurdu. Yıkım sırasında 2.000’e yakın polis görev aldı. Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, buldozerlerin arka arkaya ilerlediği, kulübelerin yerle bir edildiği ve sokaklarda iplerle dizilmiş gözaltına alınmış kişilerin yürütüldüğü görüldü. Polis yetkilileri, tutuklanan 6.500 kişiden yalnızca 450’sinin Bangladeşli olduğunun tespit edildiğini açıkladı. Geri kalanların Hindistan vatandaşı olduğu, ancak “şüpheli göçmen” oldukları gerekçesiyle gözaltına alındığı iletildi. MODİ HÜKÜMETİ SESSİZ, YEREL YETKİLİLER KARARLI Başbakan Narendra Modi, Keşmir saldırısı sonrası “teröristlerin güvenli sığınaklarını yerle bir edeceğiz” açıklaması yaparken, Gujarat, Uttar Pradesh ve Karnataka gibi BJP tarafından yönetilen eyaletlerde yerel yönetimler, saldırının ardından Müslümanlara karşı operasyon başlattı. Gujarat Eyalet İçişleri Bakanı Harsh Sanghavi yaptığı açıklamada, “Bu operasyon yasadışı Bangladeşlilere yönelikti” ifadelerini kullandı. Ancak yıkım bölgelerinde yaşayanların çoğunun Hindistan vatandaşı olduğu ve bölgedeki varlıklarını resmi belgelerle kanıtladıkları aktarıldı. HİNDİSTAN”DA MÜSLÜMANLAR BASKI ALTINDA Saldırı sonrası sadece Keşmir değil, Hindistan’ın farklı şehirlerinde yaşayan Keşmirliler ve Müslümanlar da tehdit, linç ve şiddet eylemleriyle karşı karşıya kaldıklarını anlattı. Uttar Pradesh”te bir Müslüman restoran çalışanı sokak ortasında öldürüldü; Karnataka’da ise bir başka Müslüman, “Pakistan yanlısı slogan attığı” iddiasıyla linç edildi.

Source: Muzeyyen Bıyık


Kehanette Nostradamus’u geçebilirdi, ama…

“Ekrem İmamoğlu içeride kitabını okur. Birimiz çıkar onun adına seçimi kazanır” diyerek, gelecekten haber veren bir Özgür Özel portresi ile karşılaştık yakın geçmişte.

Hatırladınız mı?

CHP’nin genel başkanlığından liderliğine yürüyen Özel, bu cümleyi İmamoğlu tutuklandıktan hemen sonra kurdu.

İmamoğlu’nun yolsuzluk, irtikap ve rüşvet çarkının başında olduğuna ve hüküm giyip mahkum olacağına o kadar inanmış olmalı ki Özel, “O içeride kitabını okur biz onun adına seçimi kazanırız” dedi.

CHP LİDERLİĞİ İÇİN HER GÜN VİTES BÜYÜTEREK KEHANETTE BULUNUYOR YA DA YOL ARKADAŞLARINI ARAÇSALLAŞTIRIYOR

Peki bu cümle ile yetindi mi Özgür Özel?

19 Mart’tan bu yana her gün vites büyüterek dolu dizgin, liderliğini pekiştirmek için konuşuyor, konuşuyor, konuşuyor!

Ne varsa araçsallaştırıyor. En çok da onu o koltuğa oturtan İmamoğlu’nu araçsallaştırıyor.

En son Fatih Altaylı’ya konuşup bu kez de “Mansur Yavaş cumhurbaşkanı olur, 400 milletvekili ile seçimi kazanırız. 15 günde Anayasa değişir. İmamoğlu çıkar başbakan olur. Yavaş da tarafsız cumhurbaşkanı olur” kehanetinde bulundu.

Nostradamus’un kehanetleri meşhurdur hani.

Bu gidişle Özgür Özel’in kehanetleri daha meşhur olacak.

Ama bir ön şartı var.

Peki şu ana kadar tuttu mu?

Fakat bir örnek var ki bize fikir verebilir.

2013’te Halk TV’ye konuk olan Özgür Özel’in 2023 kehaneti!

Ne diyor Özel, kehanetinde?

“2023’e gelindiğinde AKP iktidarında kadınlar araba kullanabilecek mi? Sokakta kadınlar istedikleri kıyafetle gezebilecek mi? Meclis’e kadın milletvekilleri girebilecek mi?”

Vay vay vay!

Kahanete bakın!

Ak Parti iktidarı şayet 2023’te de devam ederse…

“Türkiye’de kadınlar araba kullanma hakkını kaybedecekler.”

“Seçme seçilme hakkını kaybedecekler…”

“Meclis’te olmayacaklar.”

Daha ne olsun..!

Özgür Özel!

Söylediği yer neresi?

Bir insanın öngörüsüzlüğü mü demeli yoksa, öngörüsü bu kadar sapan bir siyasetçi nasıl olur da bugün CHP’nin genel başkanı olur mu demeli bilemedik.

Veya, Özgür Özel’in Ak Parti ve Ak Parti’ye oy veren seçmene olan ön yargısı mı demeliyiz?

Yine bilemedik!

Bildiğimiz 2023’te Türkiye’de kadın sürücü sayısı en az 15 milyon!

2023 seçimlerinde Meclis’e giren kadın milletvekili sayısı 121.

Yine 2023’te 29 milyon kadın seçmen oy kullandı!

KEHANET Mİ YOKSA “ÜFÜR CİĞERİN GENİŞLESİN” ÖZGÜR BEY

Bir de güncel olarak bildiğimiz bir şey var. O da İmamoğlu’nun tutuklu yargılanacağı.

Yani, tutuklu yargılanırken hüküm giymezse ve masumiyetini ispat edebilirse dışarı çıkacak.

Ama, Özgür Öze’e göre İmamoğlu önümüzdeki seçim döneminde (ki en erken 2027’nin Kasım’ı öngörülüyor) hapiste kitap okuyor olacak!

Karşımıza sürekli çıkartılan “masumiyet karinesi”ni unutmuş olmalı Özel!

Mapus damında kitap okuyan İmamoğlu’nun yerine seçime giren Mansur Yavaş cumhurbaşkanı olacak. CHP ve ittifak ortakları 400 milletvekili çıkartacak. 15 içinde Anayasa değişecek. Bundan sonrası daha vahim.

Anayasa değişikliği ile İmamoğlu hapisten çıkacak. (Nasıl olacak bunu hukuçuların engin bilgisine bırakıyorum. HÖ)

Türkiye parlamenter sisteme geçecik!

Sonra elindeki tüm yetkileri bırakacak olan Mansur Yavaş, başbakan olarak İmamoğlu’nu görevlendirecek.

İmamoğlu yütürme yetkisini eline alıp Türkiye’yi yönetecek!

Kehanetin bu kadarına şapka çıkartmayız da ne yaparız..!

Ya da “Üfür ciğerin genişlesin” kim tutar Özgür Bey sizi?

Bu ne kehanet, ne ön yargı. Sadece hedefe yürürken her ne bulursa araçsallaştırma hali.

İKİ FORVETTEN, TEK FORVETE ORADAN ORTA SAHADAN ÇIKACAK GİZLİ FORVETE GİDEN SÜREÇ

Bu kadar öngörü veya kehanete ya da “üfürmeye” biz sadece gülüp geçeriz.

Lakin, öyle bir güruh var ki bunu çoktan satın almış görünüyor.

Hani şu, “Tıpış tıpış gidip CHP’ye oy veren” ve Muharrem İnce’nin “Şizofren” dediği güruh!

Özgür Özel, CHP’nin genel başkanlığından liderliğine dolu dizgin gidiyor. Bu süreçte önce İmamoğlu’nun tutukluluk halini araçsallaştırdı…

Şimdi Mansur Yavaş ismini araçsallaştırmaya başladı.

Böylece “iki forvet”ten “tek forvet”e oradan da orta sahadan gizli forvet çıkartma evrilen bir süreç yürütüyor Özgür Özel.

Çekirge bir iki sıçradı. Peki bundan sonra sıçrayabilecek mi takip edeceğiz.

GÜL GİBİ GEÇİNİP GİDERKEN “İNSAN GERÇEKTEN HAYRET EDİYOR”

Senin öngörün ne diye mi sordu okuyucu?

Kıymetli okuyucu, biz izliyoruz izlerken bazen gerçekten “Hayret ediyoruz!”

Gül gibi geçinip giderken…

İmamoğlu’nun içeride kaleme aldığı (!) makaleleri kararlı medyada yayınladığını gördükçe, hayret ediyoruz!

“İnsan gerçekten hayret ediyor!”

Evet bir de…

İlgili, ilgisiz baktıkça..!

Hasan Öztürk / Haber7

Source: M Yazilari


Oğlunu odaya kilitleyip, eşini öldürmüştü! Gerçek mektupla ortaya çıktı!

Aksaray a, 2 yıl önce tayini nedeniyle gelip emekli olan ve 6 ay önce de oturduğu eve taşınan Cesur Bulanık (46), önceki gün saat 17.00 sıralarında oğlu Y.T.B. yi (14) odasına kilitledi. resim#1249642# DHA daki habere göre tabancayla eşi Nazmiye’yi (45) göğsünden vuran Cesur Bulanık, ardından namluyu kendi başına dayayıp ateşledi. Silah seslerini duyan Y.T.B., 112 Acil Çağrı Merkezini arayıp yardım istedi. SAĞLIK EKİBİ PENCEREDEN EVE GİRDİ İhbar üzerine adrese polis ve sağlık ekibi sevk edildi. Pencereden eve giren ekipler, çifti kanlar içinde buldu. Sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde Nazmiye Bulanık ın hayatına kaybettiği belirlendi. EVLATLARI ŞOKA GİRDİ Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan Cesur Bulanık da yaşamını yitirdi. Şok geçiren Y.T.B., ekipler tarafından sakinleştirilip Çocuk Şube Müdürlüğü’ne götürüldü. YAKINLARI CENAZEYİ ALDI Çiftin cenazeleri, yapılan otopsinin ardından memleketleri Sivas tan gelen yakınları tarafından alındı. Çiftin çocukları Y.T.B. nin de teyzesine teslim edildiği öğrenildi. 5 SAYFALIK VEDA MEKTUBU Cenazeleri teslim alan yakınlarından Cesur Bulanık ın teyzesinin oğlu Soner Erdoğan, “Polisten aldığımız bilgiye göre 5 sayfalık bir veda mektubu bulunmuş. Mektupta birlikte intihar etme kararı aldıkları ve yan yana defnedilmek istediklerinin yazılı olduğu belirtildi. AĞABEYİNDEN HELALLİK İSTEMİŞ Bizler de cenazeleri Gemerek ilçesi Eskiyurt köyünde yan yana toprağa vereceğiz. En son görev yeri Aksaray’dı ve buradan emekli oldu. Dün de ağabeyini arayıp helallik istemiş. Yine birkaç yakınına Hakkınızı helal edin diye mesaj atmış. Biz de şoktayız dedi.

Source: Habertürk


Batuhan Karacakaya”nın ailesi Acun Ilıcalı”ya tehdit yağdırdı

Survivor”da geçen hafta Hikmet ve Batuhan Karacakaya arasında büyük bir tartışma yaşandı.

Batuhan”a kum fırlatan Hikmet, konseyde “Volkan”ın dirseği olmasaydı Batuhan”a vuracaktım” dedi.

Acun Ilıcalı tarafından sadece uyarılan Hikmet herhangi bir ceza almadı.

O kavgadan günler sonra Ilıcalı, dünkü Acil Durum Konseyi”nde Batuhan”ın ailesinden gelen mesajı açıkladı. Acun Ilıcalı, ailenin kendisini ağır tehdit ettiğini dile getirdi.

“SURVIVOR”A DEVAM ETME ŞANSI PEK YOK”

Acun Ilıcalı”nın “Bizim açımızdan ciddi bir problem var. Bu problemi çözmeden düellolara geçme şansımızın olduğunu düşünmüyorum. Bir yarışmacımızın Survivor”a devam etme şansı pek yok. Bahsettiğimiz yarışmacı Batuhan” dedi.

Aile açısından Hikmet konusunun çözülmediğini söyleyen Ilıcalı “Baban önce bizim arkadaşlarla iletişime geçmiş. Ben böyle cümle cümle geçmeyeceğim. Konu şimdi programı ilgilendirdiği için konuşmak zorundayım geneliyle ilgili. Bize suçlama babandan; avukatıyla konuşup suç duyurusunda bulunacakmış. Ağır tehdit var, bizimle ilgili. Sonra oğlumun kılına zarar gelirse şöyle yaparım, böyle yaparım demiş. Açıkçası hayatımda ilk defa aldığım bir mesaj şekli. İşte misliyle size ödetirim, oğlumu derhal gönderin. Sonra bu mesajdan sonra biz olabilir gözüyle baktık açıkçası. Sonra ise annenden mesaj geldi. “Başkasını şampiyon yapacaksınız” diyor. “Siz çok mu güçlü zannediyorsunuz kendinizi, Batuhan”ın sevgisini siz hak etmiyorsunuz” demiş. İkisi de senin yarışmaya devam etmeni istemiyor” diye konuştu.

“BEN SİZE SÖYLEMİŞTİM”

Acun Ilıcalı”nın açıklamalarından sonra Batuhan Karacakaya da şunları söyledi:

“Burada bana asla ulaşamayan, televizyondan gören ailemin bunu kabul etmeyeceğini, yanlış anlayacağını ben size söylemiştim. Ben bir ailemle konuşayım. Ailemi tanıyorum, sonra istersen “git” de. Benim ailem suç duyurusu yapmaz sadece bana ulaşmak istiyorlar.”

Acun Ilıcalı ise “Ailenle konuşacaksın ama bizim tatmin olmamız lazım. Suç duyurusunda bulunmasın biz adam saklıyor olmayalım” dedi.

Source: Haber Merkezi


Kanada”da milletvekili seçilen ilk Türk

Kanada”da önceki gün yapılan seçimleri Mark Carney liderliğindeki Liberal Parti kazanırken, Türk asıllı mühendis ve iş insanı Sima Acan, Oakville West bölgesinden milletvekili seçilerek Kanada Parlamentosu”na giren ilk Türk kökenli vekil oldu.Thank you, Oakville West, for placing your trust in me. I am deeply honoured to serve as your next Member of Parliament. Read my full statement here. pic.twitter.com/IkSrRnKHcH— Sima Acan, Candidate for Oakville West (@SimaAcan) April 29, 2025ANKARA DOĞUMLUAnkara doğumlu, 2003 Işık Üniversitesi mezunu olan Acan, 2007″den beri Kanada”da yaşıyor ve iki çocuk annesi. Yerel bir robotik şirketinin sahibi olarak mühendislik ve inovasyon alanında faaliyet gösteren Acan, iş dünyasında gösterdiği başarıyı toplum hizmetine de yansıttı. Oakville Lions Club”da başkanlık yapması, Royal Canadian Air Cadets ve çeşitli okul aile birliklerinde gönüllü olarak çalışması, onun toplumla güçlü bağlar kurmasına büyük katkı sağladı.Aynı zamanda eski Kanada Türk Dernekleri Federasyonu Başkanı olan Acan, Kanada”daki Türk toplumu içinde de yakından tanınan ve sevilen bir isim. Seçim bölgesinde oyların yüzde 52.64″ünü alarak rakibi Muhafazakar Parti adayı Tim Crowder”ı geride bırakan Acan, zafer konuşmasında şu önemli ifadeleri kullandı:”Siyaset sahnesine etnik kökenim ile çıkmadım ama bu, Türk toplumundan uzak olacağım anlamına gelmiyor. Sonunda parlamentoda bizi anlayan, dilimizi ve dertlerimizi bilen biri olacak.”100 BİN TÜRK YAŞIYORKanada”da Türk toplumu son yıllarda gözle görülür bir şekilde büyüyor. Kanada”da yaklaşık 100 bin Türk”ün yaşadığı tahmin ediliyor. Topluluk ağırlıklı olarak Toronto, Montreal, Vancouver, Ottawa ve Edmonton gibi büyük şehirlerde yoğunlaşıyor. Sima Acan, önümüzdeki dönemde özellikle göçmen politikaları, gençlerin eğitimde desteklenmesi ve teknoloji yatırımlarının artırılması gibi konularda aktif rol üstlenmeyi hedefliyor.Congratulations to Sima Acan, endorsed by CMPAC and the #MuslimsVote campaign, for being elected in Oakville West.This campaign wasn’t about party politics — it was about standing up for what’s right. Your win shows what happens when Muslims and allies come together with a… pic.twitter.com/XNYh5Hl2MB— Canadian Muslim Public Affairs Council (@CMPAConline) April 29, 2025TRUMP KARŞITI CEPHE SEÇİMİ KAZANDIKanada”da resmi olmayan ilk sonuçlara göre 43.5 oy oranıyla Başbakan Mark Carney liderliğindeki Liberal Parti seçimin galibi oldu. Liberal Parti yüzde 43.5 oy oranı ile iktidarını korurken, parlamentodaki 343 sandalyeden 168″ini elde etti ve henüz çoğunluğu sağlamak için gerekli olan 172 sandalyeye ulaşamadı. Pierre Poilievre”in liderliğindeki Muhafazakar Parti 41.4 oy oranı ve 144 sandalye ile ikinci, Quebec Bloku Partisi ise yüzde 6.4 oy oranı ve 23 sandalye ile üçüncü sırada yer aldı. Carney, zafer konuşmasında Kanada”yı “51.eyalet” olarak isteyen Trump”a yüklendi. Liberal Parti liderliğini Justin Trudeau”dan devralan 60 yaşındaki Carney, “Amerika’nın ihanetinin şokunu atlattık ama aldığımız dersleri asla unutmamalıyız. Aylardır uyardığım gibi ABD bizim topraklarımızı, kaynaklarımızı, suyumuzu, ülkemizi istiyor. Bunlar boş tehditler değil. Kanadalıların refahı için ABD”den başka birçok seçeneğimiz olduğunun bilincinde olacağız. Burası Kanada ve burada ne olacağına biz karar veririz.” diye konuştu.GAZZE”YE DESTEĞİYLE TANINIYORGazze”ye verdiği destekle ön plana çıkan Açan, sosyal medya hesabından, İsrail”in Gazze”ye yönelik saldırıları konusundaki açıklamalarıyla da dikkati çekiyor. X”teki hesabından yaptığı paylaşımda, İsrail”in ateşkes anlaşmasını ihlal edip Gazze”ye yönelik saldırılarını yeniden başlatmasından derin endişe duyduğunu ifade eden Açan, seçimi kazandığı Oakville West bölgesinde İsrail”in saldırılarından etkilenen insanlarla bir araya geldiğini belirtti. Açan, saldırılardan etkilenen insanların hikayelerinin “acı dolu” olduğunu vurgulayarak, ateşkesin yeniden sağlanması çağrısında bulundu.

Source: Erkan Talu


ABD”li Yahudi senatörü yenilgi korkusu sardı! Teknoloji devlerine böyle seslendi

ABD”li Yahudi senatörü yenilgi korkusu sardı! Teknoloji devlerine böyle seslendi

30.04.2025 09:38

Facebook”ta

Yahudi Koalisyon Başkanı Norm Coleman Jewish News Syndicate”in (JNS) ABD’de düzenlediği uluslararası politika zirvesinde şaşırtan açıklamalarda bulundu.

SİYONİSTLERİN YENİ KORKUSU “Z KUŞAĞI”

Cumhuriyetçi Yahudi Koalisyonu Başkanı ve eski ABD Senatörü Coleman “Biz Yahudiler evrenin efendisiyiz” diyerek dijital dünyada Z kuşağı tarafından sevilmediklerini ve bunun önüne geçmeleri gerektiği bir konuşma yaptı.

YAHUDİ TEKNOLOJİ DEVLERİNE SESLENDİ

Coleman ABD’lilerin İsraillileri yeniden sevebilmesi için çevrimiçi uygulamaları iyileştirmeleri ve dijital alanda daha çok gelişmek için Yahudi bilişimcilere seslendi.

Coleman, “Z jenerasyonunun çoğunun İsrail hakkında olumsuz bir izlenimi var. Dostların sanırım bunun nedeni dijital savaşı kaybediyoruz. Bilgilerini Tiiktok’tan alıyorlar. O savaşı kaybediyoruz. Evrenin efendileri Yahudilerdir. Bizde Altman, OpenAI, Marck Zuckerberg, Sergey Brin var. Jan Koum var Whatsapp’ın kurudu. Bu biziz ve dijital savaşı kazanmak için bir yol bulmalıyız.” ifadeleride bulundu.

ABD”DE YAHUDİ KARŞITLIĞI ARTTI

Coleman ABD halkının büyük bir çoğunluğunda Yahudilere karşı tepki gösterdiğini ve bunun tersine dönemsi için çalışmalar yapacaklarını belirterek, “Amerikalıların büyük çoğunluğu İsrail’i destekleyecek ve bunun olmasını sağlayacağız” ifade etti.

Coleman bu yorumu Pew araştırma şirketi tarafından yayınlanan ve ABD vatandaşlarının yüzde 53’ünün İsrail hakkında olumsuz görüş bildirdiği anket sonrası yaptı.

Yorumlar 0 Yorum Var

“DÜNYA” Kategorisine Ait Diğer Videolar

Şima Açan, Kanada”nın ilk Türk milletvekili oldu

Videoyu İzle

Gazzeli çocuklardan dünyaya “açlıktan ölüyoruz” mesajı!

Videoyu İzle

İsveç”te silahlı saldırı! 3 ölü

Videoyu İzle

ABD”nin Ankara Büyükelçisi adayı Tom Barrack”a Senato”dan onay

Videoyu İzle

Çin”den dünyaya “ABD” çağrısı!

Videoyu İzle

İngiltere duyurdu! ABD ile ortak hava saldırısı…

Videoyu İzle

İlginizi Çekebilir

Pakistan Savunma Bakanı, “Hindistan”la 3-4 gün içinde savaş çıkabilir” sözlerinin çarpıtıldığını savundu

Fransa”daki camiye saldıran zanlı gözaltında

Modi”den Keşmir”de orduya tam yetki: Savaş kapıda mı?

İsrail basınının Bakan Hakan Fidan ile ilgili iddiası yalanlandı

“de daha fazlasını keşfet

© 2025 – Nokta Elektronik Medya A.Ş.

Kullanım Şartları

BAĞLANTILAR

video.haber7.com”da yayımlanan video, haber, yazı, resim ve fotoğrafların FSEK ve Basın Kanunu”ndan
kaynaklanan her türlü hakları Nokta Elektronik Medya A.Ş.”ye aittir. İzin alınmaksızın, kaynak
gösterilerek dahi iktibas edilemez.

Kanal 7 Avrupa

Source: Haber7.com