“Sosyal Sorunlar Gündemi – Kadın Hakları, Ekonomi ve Siyasi Mesajlar”

Erdoğan, Suriye ve PKK konusunda hangi mesajları verdi

Erdoğan konuşmasına, Fetih suresini okuyarak başladı. Önce Arapça aslını okudu sonra “Biz sana doğrusu biz sana apaçık bir fetih ihsan eyledik” diyerek Türkçe mealini verdi.FETİHÇİ DEĞİLErdoğan, Fetih suresini okudu ama fetihçi bir havası yoktu. Fetihçi bir dille konuşmadı. Tam aksine, 61 yıllık Baas rejiminin yıkılmasından, Esed rejiminin çökmesinden dolayı şükretti. Yani fetihçi değil, şükreden bir havada konuştu.ZAFERİN MİMARI SURİYE HALKI“Muhteşem bir zafere imza atan Suriyeli kardeşlerimizi kemali hürmetle selamlıyorum. Zaferleri hayırlı mübarek olsun. 13 yıllık kıyamın 12 günde zaferle taçlanması, tek başına muhteşem bir başarıdır. Bu başarının sahibi de önce Allah, sonra da Suriyeli kardeşlerimizdir” dedi.Erdoğan, Suriyeli mülteciler konusunda seçimi kaybetme riski olmasına rağmen bir milim geri adım atmadı. Dik durdu. “Zalimin karşısında mazlumun yanında duracağız dedik ve bunu gerçekleştirdik” dedi. Bugün övünmek onun hakkı. Ama o tam tersine bu başarının mimarının Suriye halkı olduğunu söyledi. AYLAN BEBEĞİN CANSIZ BEDENİEsed yıkıldı. Esed’i ne yıktı biliyor musunuz? Ege denizinin sahillerine vuran Aylan bebeğin cansız bedeni yıktı. Cumhurbaşkanı konuşmasının bir bölümünde Suriye’de yaşanan iç savaşa ilişkin bir video izletti. Aylan bebeğin cansız bedeni sahilde duruyordu. Çok büyük acılar yaşandı. Videoda birilerinin Esed’cilik yaptığı, Suriyeli mültecileri göndermek için kampanyalar yaptıkları sırada Erdoğan’ın konuşmasından bölümler yer alıyordu. Hatırlatılması iyi olmuş. Bugün hamaset nutukları atmak kolay. Erdoğan ilk gün ne söylediyse bugün de aynı şeyi söylüyor. Tarih onu haklı çıkardı.TÜRKİYE’NİN ROLÜ27 Kasım’da başlayıp 8 Aralık’ta biten zaferde Türkiye’nin rolü ne oldu? Bunu bir gün tarih yazacak. Trump, “Suriye’nin anahtarı Türkiye’nin elinde” dedi. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, harekât boyunca daha fazla kan dökülmemesi, çatışmaların başka yerlere sıçramaması için gerekli müdahalelerde bulunmuştur” demekle yetindi.ESED YOKTarihin hızlı aktığı bir dönemdeyiz. Bundan önceki grup toplantısında Erdoğan, Esed’e görüşme teklifini yinelemişti. Esed cevap verme gereği bile duymamıştı. Bugün Esed yok. Esed Moskova’ya kaçtığında, “Sen liderlik yapamadın. Muhalefetle görüşmedin. Erdoğan’ın uzattığı eli sıkmadın” diye azarlanmış. Erdoğan, “Esed korkağı, cibilliyetine yaraşır şekilde, en yakınındakileri bile satarak, Suriye’den kaçmıştır” dedi.MÜJDELER DEVAM EDECEKCumhurbaşkanı Erdoğan, 30 Ekim tarihli grup toplantısında, “İnşallah önümüzdeki dönemde milletimize hem boydan boya tüm güney sınırlarımızın güvenliğini, hem insanımızın can ve mal emniyetini garanti altına alacak yeni müjdelerimiz olacaktır” demişti. Bu müjdelere dikkat çeken bir yazı yazmıştım. Sosyal medya trolleri onu başka yerlere çekti ama bugün görüyoruz ki bu müjde adım adım gerçekleşiyor.PKK-YPG’NİN GELECEĞİCumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının her satırını dikkatli bir şekilde analiz etmekte yarar var. Çünkü Erdoğan Suriye’nin geleceğine ilişkin önemli noktalara değindi.Bunun başında PKK-YPG’nin geleceği geliyor. Erdoğan, “Bölücü caniler ya kendileri silahlara veda edecekler ya da silahlarıyla birlikte Suriye topraklarına gömülecekler. Kürt kardeşlerimizle aramıza kandan duvar örmeye çalışan terör örgütünü ortadan kaldıracağız. Terör örgütü ve destekçilerinin nasıl bir hesabı varsa, elbette bizim de bir hesabımız var” dedi.BÜYÜK PLANPKK-YPG için artık geriye sayım başladı. Büyük bir plan yürütülüyor. PKK sadece Suriye’de değil, Türkiye’de de tasfiye olacak. Ya silah bırakacaklar ya kendilerini tasfiye edecekler ya da silah bıraktırılıp, tasfiye edilecekler. Dar kafalılar anlamadı ama Bahçeli’nin çağrısının altında da Suriye’deki gelişmelerin merkezinde de bu yer alıyor.SURİYE’NİN İNŞASISuriye’de karanlık bir dönem kapandı yeni bir dönem başladı. Baas rejiminin yıkılması kadar önemli olan bir şey var, yeni Suriye’nin inşası. Suriye’nin inşası için uluslararası bir yardım fonunun oluşturulması gerekiyor. Türkiye bu konuda öncülük edecek. Erdoğan, başta Arap ülkeleri olmak üzere bu konuda dünyaya çağrı yaptı. “Birleşmiş Milletler raporlarına göre Suriye’de Esed zulmünün ve savaşın bıraktığı yıkımın toplam maliyeti 500 milyar dolara yaklaşıyor. Uluslararası toplumun desteği olmadan, savaş yorgunu Suriye’nin böyle bir yükün altından tek başına kalkması mümkün değildir. Arap ve İslam aleminin Suriye’nin yeniden inşasına liderlik etmesi, diğer ülkelere de örnek olması gerekiyor. Suriyeli kardeşlerimizi 13 yıl nasıl yalnız bırakmadıysak, bundan sonra da tüm kapasitemizle yanlarında olacağız” diye konuştu.SURİYE LİDERİNE DESTEKYeni Suriye’nin lideri Ahmet eş Şera devrimcilikten devlet adamlığına geçişte şaşırtıcı bir performans gösteriyor. Devlet adamlığı kumaşı olduğu ortaya çıktı. Erdoğan da Ahmet eş Şera’nın bu yönünü takdir etti. “Yeni yönetimin lideri Sayın Ahmet eş Şera’nın süreci çok iyi idare ettiğini, verdiği ılımlı ve yapıcı mesajlarla takdir topladığını görüyoruz. Enerjiden ulaştırmaya, şehircilikten eğitim ve sağlığa, güvenlikten ticarete kadar ihtiyaç duydukları her alanda Suriye’ye destek vereceğiz. Suriye’nin kendini toparlaması, kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi, devletin yeniden temel görevlerini yapabilir hale gelmesi için yeni yönetime katkı sunacağız. Toprak bütünlüğüne yönelik saldırılar karşısında da Türkiye olarak tavizsiz duruşumuzu muhafaza edeceğiz” diye konuştu.DEAŞ’LA MÜCADELETrump’ın belirttiği gibi DEAŞ’ı Obama ve Hillary Clinton kurdu. ABD derin devleti PKK’ya uydu bir devlet kurdurmak için DEAŞ diye bir gerekçe üretti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEAŞ konusunda önemli bir noktaya parmak bastı. “DEAŞ, sadece batılı ülkeler için değil, Suriye için de Irak için de bizim için de yok edilmesi gereken bir tehdit kaynağıdır. Bu vahşi yapıyla göğüs göğse çarpışan tek NATO müttefiki, Türkiye’dir. Dolayısıyla bu konuda hiç kimse bize ders veremez, bunun üzerinden bize sınır çizemez” dedi.SURİYELİ MÜLTECİLERİN GERİ DÖNÜŞÜSuriye’de huzur ve güven inşa edildikçe Suriyeli mültecilerin geri dönüşü hızlanacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu süreçte politikamız şu olacaktır. Dönmek isteyene yardımcı olacağız; ama kimseyi zorla göndermeyeceğiz. Türkiye’nin ekonomik, akademik, bilimsel ve ticari hayatına katkı yapan kardeşlerimizden kalmak isteyenlere de kapımızı kapatmayacağız” diye konuştu.

Source: Abdulkadir Selvi̇


Suriye olayı biraz da muhalefet yüzünden iktidara yarıyor

Suriye olayının iktidara sağladığı moral üstünlük, çok da hırpalanmış değil.*Suriye olayının iktidara moral üstünlük sağlamasının üç temel nedeni var:*- BİR: Türkiye’nin Suriye’de baş oyuncu olduğunun dünyada kabul görmesi. Bu hükümete büyük prestij sağlıyor.*- İKİ: Türkiye’nin Suriye sınırındaki güvenlik kaygılarını giderme ihtimalinin kuvvetlenmesi. Halk, bunu heyecanla karşılıyor.*- ÜÇ: Muhalefetin Suriye konusunda ne yapacağını bilememesi. Bu da iktidara müthiş bir avantaj sağlıyor.*Gelin, muhalefetin Suriye konusunda iktidara sağladığı avantajı biraz daha açalım:*Muhalefet, şu ana kadar Suriye konusunda öfkeli bir ergen gibi davrandı.HTŞ ile görüşmeyen kalmadı. ABD’sinden Birleşmiş Milletler’ine, İngiltere’sinden İtalya’sına, Fransa’sından Almanya’sına bütün ülkeler Ahmet Şara’yla görüşmek için kuyruğa girmiş durumda.Bizim muhalefet hala “HTŞ bir terör örgütüdür” diye tutturuyor da tutturuyor.*Ciddiye alınacak, kayda değer bulunacak, göz dolduracak nitelikte bir itiraz çıkmıyor muhalefetten. Yılmaz Özdil’in bu zamana kadar kendilerine gram fayda sağlamamış laf ebeliklerinin gram ötesine geçemiyorlar.- İtiraz ediyorlar. Ama ettikleri itirazın altı boş.- Karşı çıkıyorlar. Ama karşı çıkışlarını gerekçelendiremiyorlar.- Öfkeli bir halleri var. Ama neden öfkeli olduğunu açıklayamıyorlar.*Sağlam bir itiraz yolu bulsalar, ikna edici bir karşı çıkış ortaya koysalar… İktidarın işi bu kadar kolay olmaz.Bunu başaramadıkları için “Türkiye çok başarılı ama muhalefet mızıkçılık yapıyor” algısına hizmet etmiş oluyorlar.*Kısacası halkın gözünde iktidarın Suriye politikasının daha da muteber hale gelmesinin bir nedeni de muhalefetin sergilediği bu eşi benzeri görülmemiş çapsızlıktır.ASGARİ ÜCRETENFLASYONİST ortamda… Geçim sıkıntısının devam ettiği şu dönemde. Çalışanların müthiş zorlandığı şu zamanda…Asgari ücret rakamı, hiç de tatmin edici değil.*Popülist politikalara itiraz eden en makul iktisatçılar bile 25 bin rakamını telaffuz etmişlerken…Asgari ücretin bunun bile altında kalmasına itirazım var.ZORLAMA OYTUNCOVID ilk belirdiğinde “Türklerde öyle bir gen var ki COVID Türklere işlemez” falan türü unutulmaz bir saçmalamaya imza atmıştı Oytun isimli akademisyen.*Şimdi de çıkmış…“Asgari ücret 50 olsa onu da harcar insanlar, 100 olsa onu da harcarlar. Fakir tip hayat, en sağlıklı hayattır. Kuru fasulye de protein, et de protein. Mütevazılığı öğrenmemiz gerekiyor” demiş.*Zorlama istersen Oytun.Saçmalamada zirveyi yakalamıştın.Onu geçmen imkânsız.KALABALIK YALNIZLIK… OH MİS!YALNIZLIK hiç de kötü bir şey değildir.*Telefonun gerekli gereksiz çalmaz. / Maruz kaldığın angaryalar azalır. / Kitaplarına, dizilerine gömülecek muazzam zamanların olur. / Kendinle bol bol baş başa kalırsın. / Günlük ritüellerinin bozulma riski azalır. / Seçilmezsin, seçersin. / İstediğin müziği bangırdatırsın. / Özgürce yaşarsın bilumum mahcup zevklerini. / Fazla patırtı çıkmaz etrafında.*“Kalabalık yalnızlık”, 2024’ün en fazla kullanılan kavramı seçilmiş. “Ah ki ah! Kalabalıkta yalnız kaldık komşular. Ah ki ah!” falan diye dövünen dövünene.*Yalnızlık hiç de kötü bir şey değildir: Kalabalıkta da! Tenhada da!BİRİLERİNİN HASRETLE BEKLEDİĞİ HABERSURİYE için kâbus senaryoları yazmaya meraklı dostlarım, geçen gün telefonuma mesaj yağdırdılar.Bir haberi paylaşıyorlardı benimle, “Bak, Suriye’de işler nasıl da karışmaya başladı” der gibi.*Gönderdikleri haber şuydu:*“Flaş. Flaş. Flaş. Suriye’de Noel ağacı gerginliği! Ahmet Şara, azınlıkları koruma sözü verirken Suriye’de Hıristiyanların kurduğu Noel ağacı ateşe verildi. Yüzlerce Hıristiyan, ellerinde haçlarla ayaklandı.”*Anladım ki…Suriye’deki gelişmeler nedeniyle bir süredir öfkeli, gergin, mutsuz olan dostlarıma ilaç gibi gelmiş bu haber.*Fakat çok geçmeden olayın ayrıntıları belli oldu. Dünkü Hürriyet’te yer alan haberi okuyalım:*“Suriye’nin Hama kendi yakınlarında kurulan Noel ağacının Suriyeli olmayan aşırıcı bir muhalif grup tarafından ateşe verilmesinin ardından HTŞ yönetimi, duruma müdahale etti. Bölgeye gelen bir HTŞ’li yetkili, Hıristiyan din adamlarıyla birlikte ağacın yeniden ışıklandırılacağı sözünü verdi ve dikilen haçı havaya kaldırdı.”*Durun! Bitmedi.Suriye’den kâbus haberleri bekleyenleri öfkeden çıldırtacak bir haber daha var.Onu da dünkü Hürriyet’ten aktarıyorum:*“Suriye’deki yeni hükümet, Katolik Noeli’ni resmi tatil ilan etti. Ülkedeki hükümet daireleri 25 ve 26 Aralık’ta kapalı olacak.”EKONOMİ MUHALEFETE NASIL YARAR“EKONOMİ bozulursa muhalefet kazanır” tezi, artık eskisi kadar popüler bir tez değil.*Yakın geçmişte şunu gördük ki:Muhalefet, iktidara geldiğinde ekonomiyi düzelteceğine dair umut vermezse…Ekonomideki sorunlar da iktidarı yerle bir etmiyor.*Yani muhalefetin ekonomideki sorunlara bakıp “bu bizim işimize yarar” diye hayal kurmamasında yarar var.

Source: Ahmet Hakan


Kadına yönelik şiddet kırmızı çizgimiz

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin, TBMM Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığın Önlenmesine Yönelik Meclis Araştırma Komisyonu”nda sunum yaptı. Şahin, şu mesajları verdi: “Kadına yönelik şiddet karşısında sıfır tolerans ile hareket ediyoruz. Kadına yönelik şiddet bizim kırmızı çizgimiz. Bir yapım, dizi, program, film olmasın ki kadına yönelik şiddet var ise ceza almamış olsun. Az da olsa çok da olsa mutlaka müeyyide uyguluyoruz. Kadına yönelik şiddeti özendiren programlarla ilgili 1 Ocak itibarıyla denetim faaliyetlerimizi daha sıkı şekilde yapacağız. Verdiğimiz cezaların yüzde 90″ı dizilerdeki ahlaki değerleri yozlaştırıcı sahnelerle ilgili. Attığımız adımlar neticesinde dizilerdeki şiddet sahneleri azaldı. Yüzde 100 denetimimiz var. YouTube keşke bizim denetimimizin altına girse, onun için çabalıyoruz, maalesef kaçıyor.” RTÜK Başkan Yardımcısı Deniz Güler ise düzenlemeye aykırı hareket edenlere 639 müeyyide uyguladıklarını kaydetti.

Source: Burcu Şen


Avrupa sosyal çöküntünün pençesinde: Fransa’da taciz şikâyetleri patladı

Avrupa ülkelerinde kronikleşen sorunlara çözüm bulunamıyor. Aile içi şiddet, cinsel taciz vakaları, evsizlik gibi sorunlar katlanırken Avrupa sınırları içerisinde gençler arasındaki mutsuzluk oranları da büyüyor. Fransa”daki son gelişmeler de Batı”daki cinsel taciz vakalarını bir kez daha gözler önüne serdi. Fransa”da mahkemenin eski eşi Gisele Pelicot”a uyuşturarak yıllarca çok sayıda erkeğin tecavüzüne maruz bıraktığı suçlamasıyla yargılanan başsanık Dominique Pelicot ve davanın diğer sanıklarına 3 ile 20 yıl arası hapis cezası vermesi ülkedeki taciz skandallarını da yeniden gündeme getirdi. Gisele Pelicot”un toplu tecavüz davasının ardından Fransa”nın yardım hattına gelen çağrılar katlandı. GÜNDE 10 VAKA YahooNews”te yer alan habere göre Fransa”nın başkenti Paris”teki bir hastanede (APHP) bulunan çağrı merkezine gelen telefonlar her geçen gün artıyor. Yardım hattı olarak bilinen bu merkezde çalışan uzmanlar, uyuşturularak cinsel saldırıya uğrayan mağdurlara yardım ediyor. Merkez günde 10 çağrı alıyor. Fransa”da Gisele Pelicot davasının ardından yeni bir yardım hattı da kuruldu. AFP”ye konu hakkında konuşan yardım hattının başındaki kişi olan Leila Chaouachi, “Çevresindekiler tarafından ilaçla uyutulup tecavüze uğrayan kadınlardan sürekli yardım telefonları alıyoruz” dedi. Diğer taraftan ülkedeki cinsel taciz vakaları bir önceki yıla göre yüzde 69 arttı. Buna göre yaklaşık 2 bin cinsel taciz şikâyeti veya çağrısı kaydedildi. Bu vakaların yaklaşık yüzde 80″inin, özellikle 20 ile 29 yaşları arasındaki kadınları kapsadığı açıklandı. Birleşmiş Milletler (BM) özel raportörleri bu yılın başında yaptıkları açıklamada Fransa”nın çocukların aile içi cinsel istismardan korunması konusunda acilen hareket geçmesi gerektiğini bildirmişti. YUNANİSTAN”DA AİLE İÇİ ŞİDDETTE KORKUTAN ARTIŞ Yunanistan Polis Teşkilatı Sözcüsü Konstantina Dimoglidu, yaptığı açıklamada, aile içi şiddet vakalarını değerlendirdi. Bu yıl polise yansıyan aile içi şiddet vakalarının önceki yıllara göre çok daha yüksek olduğunu belirten Dimoglidu, “Bu yıl, geçen yılın neredeyse iki katı aile içi şiddet şikâyeti aldık” dedi. Dimoglidu, “panik butonu” sayesinde vakaların daha kolay iletildiğini vurgulayarak, “Bize bu yıl başvuran kadınların bazıları aslında geçmiş yıllarda da şiddete uğramış olduklarını beyan etti. Bu da kadınların artık geçen yıllara oranla polise başvurabilecek gücü kendilerinde daha kolay bulabildiğini gösteriyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri de kadın ve çocukları korumak adına geliştirilen “panik butonu” gibi yeni uygulamalardır” diye konuştu. EN MUTSUZ GENÇLER İNGİLİZLER Avrupa, özellikle de AB, dünyanın en müreffeh bölgelerinden biri olarak kabul edilmekte. Ancak, bu refaha rağmen, sınırları içindeki pek çok genç, ruh sağlığı ile ilgili artan endişelerle birlikte, refahta giderek artan bir düşüşle karşı karşıya. Geçtiğimiz ay, İngiltere merkezli bir yardım kuruluşu olan Children”s Society, Birleşik Krallık”taki gençlerin refahını ve Avrupa”daki gençlerle karşılaştırmalarını inceleyen bir rapor yayınladı. 2024 İyi Çocukluk Raporu”na göre Avrupalı gençlerin ortalama yüzde 16.6″sı hayatlarından memnun değil; bu oran kıta genelinde her altı gençten birine denk geliyor. Gençler arasında yaşam memnuniyetinin en düşük olduğu ülke yüzde 25.2 ile Birleşik Krallık olurken, bu ülkeyi Polonya (yüzde 24.4) ve Malta (yüzde 23.6) takip etti.

Source: Diş Haberler


Kadın sığınma evine kilit vurdu

Geçtiğimiz aylarda toplanmayan çöpler, işçi ve memur eylemleri ile gazete manşetlerini süsleyen İzmir”deki Bayraklı Belediyesi, şimdi de yeni bir skandalla kent gündemine oturdu. Yerel seçim öncesi 8 Mart Dünya Çalışan Emekçi Kadınlar Gününde CHP”li kadın belediye meclis üyesi adayları ile birlikte partisinin genel merkezi tarafından hazırlanan 9 maddelik “Yerel yönetimlerde eşitlik politika” belgesinin altına imza atıp kadın-erkek eşitliğini temel bir insan hakkı olarak gördüğünü belirten CHP”li Bayraklı Belediye Başkanı İrfan Önal, göreve geldikten sonra seçim meydanlarında verdiği sözleri, altına imza attığı belgeleri çabuk unuttu. Önce üniversite eğitimi için kente gelen kız öğrencilerin barındığı 80 yataklı öğrenci yurdunun kapısına kilit vuran Başkan İrfan Önal, şimdi de kent merkezinde faaliyet gösteren üç büyük sığınma evinden birisi olan Bayraklı Belediyesi Kadın Sığınma Evi”nin kapısına kilit vurdu. Önal”ın icraatları bununla da sınırlı kalmadı. Önal belediye çatısı altında hizmet veren kadınların ve ailelerin karşılaştığı şiddet gibi sosyal sorunlara karşı verilen mücadelede önemli bir rol oynayan Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü”nün de faaliyetlerine son verdi. Önal, kapatmaya gerekçe olarak da sığınma evine birkaç kadının gelip gitmesini gösterdi. Önal”ın şiddete uğrayan kadınların barındığı evini kapatması büyük tepki topladı. KABUL EDİLEMEZ Bayraklı Belediyesi”nde görev yapan memurların örgütlü olduğu Tüm Bel Sen İzmir Kadın Komisyonları basın bildirisi ile Başkan Önal”ı kapatma kararlarından ötürü sert bir dille eleştirdi. Sendika yayınladığı basın bildirisinde Başkan Önal”a “İlk olarak kadın ve çocuklardan mı vazgeçiyorsunuz?” diye sordu. Kadın haklarının korunmasının sadece devletin değil, belediyelerin de sorumluluğu altında olduğunu belirten komisyon kadın hakları mücadelesinin güç kaybetmesine yol açacak bu tür uygulamaların kabul edilemez olduğunu vurguladı.

Source: Ertan Gürcaner


Hüseyin Gülerce yazdı: Türkiye Yüzyılı”nda Yeni Suriye de var…

Suriye”de, 61 yıllık zalim BAAS rejiminin yıkılması, değişimin hemen ardından toplumsal çatışma bekleyenleri sükûtu hayale uğrattı.Şam düştükten sonra sahadaki silahlı güçlerin kendi aralarında çatışacağı beklentisine girenlerin beklentisi gerçekleşmedi. Tam tersine hepsi silahlarını bırakarak savunma bakanlığı bünyesinde müşterek çalışacaklar.Değişimde, Türkiye”nin ne kadar büyük etkisi olduğu hızlı bir şekilde görüldü. Türkiye Büyükelçiliğinde göndere bayrağımız çekildi. MİT Başkanı İbrahim Kalın”ın, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan”ın ziyaretleri, devlet aklının nasıl devrede olduğunu gösterdi.Cumhurbaşkanı Erdoğan partisinin dünkü Grup Toplantısında, bundan sonrası için de müjdeler verdi:”Suriyeli kardeşlerimizi 13 yıl nasıl yalnız bırakmadıysak, bundan sonra da tüm kapasitemizle yanlarında olacağız. Bakanlıklarımız, kurumlarımız, belediyelerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız, kendi alanlarında hazırlıklarını yoğun bir şekilde yapıyor. Yakında Halep Başkonsolosluğumuzu hizmete açıyoruz. Enerjiden ulaştırmaya, şehircilikten eğitim ve sağlığa, güvenlikten ticarete kadar ihtiyaç duydukları her alanda Suriye”ye destek vereceğiz.”Bu konuda son üç gündeki gelişmeleri hatırlatayım.Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Enerji Bakanlığı”ndan bir heyet en yakın zamanda Suriye”ye gidecek, elektrik ve enerji altyapısında incelemelerde bulunacak” dedi.Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Anadolu Yayıncılar Federasyonu Programında şu açıklamalarda bulundu:”Bir ekip gönderdik. Şam ve Halep havalimanlarında gerekli tespitleri yaptık. Bir eylem planı hazırladık. Havalimanlarını aktif hale getireceğiz. Suriye”de hava, demiryolu, karayolları ve iletişim hizmetlerini içeren acil eylem planını çalışıyoruz. Suriye, Akdeniz”e açılan önemli bir kapı. Limanlarının neredeyse hiç gelişmediğini biliyoruz. Oralara muhtemelen belli yatırımların yapılması noktasında gayretlerimiz olacak. Ayrıca Suriye yönetimi ile deniz yetki alanı anlaşması yapacağız.”Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın pazartesi günü kabine toplantısı sonrasında yaptığı açıklamaların içinde dikkat çeken bir bölüm vardı:”Rabbimizin yardımı ve milletimizin engin ferasetiyle Suriye halkının zaferine giden yolun taşlarını döşedik. Yeni yönetimde görev alan isimleri, hepimiz gururlanarak takip ediyoruz. Türkiye”de eğitim almış, milletimizle gönül bağı olan kardeşlerimizi çeşitli makamlarda gördükçe Rabbimize bir kez daha hamd ediyoruz.”Türkiye, zafere giden yolun taşlarını döşediği gibi, ENSAR vazifesini yapmanın bereketini, mükâfatını, Türkiye Yüzyılı”na olan maddi ve manevî destekleri de görmeye başladı.Türkiye”de eğitim görmüş isimler yeni yönetimde görev alıyorlar.Türkiye”ye sığınan Suriyelilerin kurduğu Suriyeli Dernekler Platformu”nun başkanlığını yapan Ayşe Eldibs, geçiş hükümetinde Kadın İşleri Ofisi başkanlığına getirildi.Dışişleri Bakanı olarak atanan Esaad Hasan Eş-Şiybani, Türkiye”de Sabahattin Zaim Üniversitesi”nden siyaset bilimi ve dış ilişkiler alanında yüksek lisans derecesi ve aynı uzmanlık alanında doktora derecesi aldı.Halep Valisi görevine getirilen SMO komutanı Azzam Garib de Türkiye”den mezun oldu.Türkiye”nin desteğindeki Suriye Milli Ordusu”nun üst düzey komutanı Murhaf Ebu Kasra, Savunma Bakanı olarak atandı.Bundan böyle Yeni Suriye”de; bakanlıklarda, yüksek bürokraside, okullarda, hastanelerde, emniyet birimlerinde Türkiye sevdalıları göğsümüzü kabartacak.Tarihte benzeri olmayan bir kaynaşma, kardeşlik, iyi ve güvenilir komşuluk temelleri atılıyor.Bundan rahatsız olan hazımsızlar, etki ajanları, 5.Kol elemanları arsızca, şerefsizce provokasyonlar, kirli algı operasyonları içindeler. Televizyon ekranlarından, çirkefleşen suratları ile millet ve devlet düşmanlığı yapıyorlar…Suriye”de BAAS rejiminin devrilmesi; Türkiye”nin, tarihin doğru yerinde durduğunu gösterdiği gibi Ümit Özdağ, CHP ve diğerlerinin; aslında “Suriyeli düşmanlığı” üzerinden Büyük Türkiye”nin önünü kesmeye çalıştıklarını gözler önüne serdi…

Source: Hüseyin Gülerce


En düşük emekli maaşı için tek rakamı duyurdu! Asgari ücreti tam bilmişti

Yıl biterken bir yanda yeni asgari ücret bir yanda en düşük emekli maaşı konuşuluyor. En düşük emekli aylığı halihazırda 12 bin 500 lira. Bu rakama uygulanacak artış oranında asgari ücrete yapılacak artışın etkili olacağını belirtiliyordu. Asgari ücretin 22 bin 104 TL olarak belirlenmesi üzerine şimdi tüm gözler “En düşük emekli maaşı ne kadar olacak?” sorusunun yanıtına çevrildi.AK PARTİ KULİSLERİNDE EN DÜŞÜK EMEKLİ MAAŞI TAHMİNİAnkara kulislerinde en düşük emekli aylığının ne kadar olacağı yönünde tahminler yapılırken AK Parti kaynakları, en düşük emekli aylığının 14 bin 200 liraya yükseltilebileceği tahminini yapmıştı.EN DÜŞÜK EMEKLİ MAAŞI NE ZAMAN BELLİ OLACAK?2025″te geçerli olacak en düşük emekli maaşıyla ilgili konuşan AK Parti kaynakları “Asgari ücrete yapılacak zam ve 3 Ocak’ta emeklilerinin zam oranı belli olduktan sonra en düşük emekli aylığında da yeni bir rakam belirlenecek. Mevcut bütçe imkânları dikkate alındığında, en düşük emekli aylığının 13 bin 500 -14 bin 200 lira arasında bir rakam olabileceğini tahmin ediyoruz. Kaç kişi etkilenecek, bütçeye maliyeti nedir? Bu çalışmalar yılbaşından sonra yapılacak” demişti.ASGARİ ÜCRETİ BİLDİ, EN DÜŞÜK EMEKLİ MAAŞI TAHMİNİNİ AÇIKLADIBu arada asgari ücreti nokta atışı tahmin eden Sosyal Güvenlik Uzmanı Özgür Erdursun”un en düşük emekli maaşı için tahmini de gündem oldu. Geçtiğimiz günlerde Mynet”e konuşan Erdursun, “%25, %30 konusu çok tartışılıyor. Şu anda asgari ücrette 700 liralık bir destek var. Bu destek hükümet tarafından bir miktar arttırılarak küçük bir ihtimal de olsa 23 bin TL olabilir ama onun dışında 23 bin TL”nin üzerinde bir rakamın şu anda olma ihtimali çok çok az” demişti. Erdursun ayrıca asgari ücretin 22-23 bin TL bandında olacağını da dile getirmişti.EMEKLİLER BU RAKAMI KONUŞACAKAsgari ücretin 22 bin 104 TL olarak açıklanması üzerine bir de en düşük emekli maaşı için tahminini açıklayan Erdursun, refah payı ile yüzde 25 oranını işaret etti. Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Asgari ücretin 22-23 bin bandında olacağını aylardır ifade ediyordum. Asgari ücret 22 bin 104 lira oldu! Hayırlı olsun” ifadelerini kullanan Erdursun, emekliler için altı aylık enflasyon farkının yüzde 17 olacağını belirtip “Refah payı ile yüzde 25’e tamamlanır” değerlendirmesinde bulundu.

Source: Internet Haber


Kübra Par ve Ece Üner”den “Fakir hayat en sağlıklı hayattır” diyen Oytun Erbaş”a tepki

tv100’de Buket Aydın Soruyor programının konuğu olan Erbaş, “Ben her zaman şunu söylüyorum. Fakir hayat ya da fakir tip hayat en sağlıklı hayattır. Yani asgari ücrete üzülmesinler, kendi hayatlarını asgari ücrete göre organize etsinler” ifadelerini kullanmıştı. Halk TV Ana Haber Sunucusu Ece Üner ve TV100 spikeri Kübra Par, o sözlere tepki gösterdi. Par “Hani ağzı olan konuşuyor diye bir laf var ya tam Oytun Erbaş’a göre. O göbeği 1200 kalori yiyerek mi yaptı acaba. İnsan sinirlenmeden edemiyor” ifadelerini kullanırken Üner, “Kendisine sağlıklı hayat diliyorum” dedi.

Source: Internet Haber


Erdoğan”dan Noel mesajı: “Tüm vatandaşlara huzur ve mutluluk diliyorum”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Noel vesilesiyle yayımladığı mesajında, Türkiye”nin farklı köken, ırk, dil, din ve mezheplerden insanları bir arada barış içinde yaşatma geleneğine vurgu yaptı. Erdoğan, “İnsanlarımız arasında köken, ırk, dil, din ve mezhep ayrımı yapılmamasına medeniyetimiz tarihi boyunca olduğu gibi bugün de azami özen gösteriyoruz.” ifadelerini kullandı. İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Erdoğan, Noel Yortusu dolayısıyla yayımladığı mesajda, Hristiyan inancına mensup tüm vatandaşları tebrik etti. Tüm vatandaşların kendi kültür, din ve geleneklerini özgürce yaşayabilmelerinin kendileri için önem arz ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Noel Yortuları vesilesiyle Hristiyanlık inancına mensup vatandaşlarımızı, en içten duygularımla tebrik ediyorum. İnsanlarımız arasında köken, ırk, dil, din ve mezhep ayrımı yapılmamasına medeniyetimiz tarihi boyunca olduğu gibi bugün de azami özen gösteriyoruz. Tüm vatandaşlarımızın kendi kültür, din ve geleneklerini özgürce yaşayabilmeleri bizim için büyük önem arz etmektedir. Bu değerlerin hayata geçirilmesi neticesindedir ki coğrafyamız, öteden beri, çatışmadan, savaştan, zulümden ve baskıdan kaçan herkese korunaklı bir çatı, güvenli bir liman olmuştur. Ülkemiz, bölgesel çatışma ve istikrarsızlıkların ortasında, hangi dine, inanca, etnik kökene ve mezhebe mensup olursa olsun, tüm vatandaşlarının geleceklerinden emin olarak, barış, huzur ve güven içinde yaşadığı bir yerdir. Bugün olduğu gibi gelecekte de karşılıklı saygı doğrultusunda ülkemizdeki çeşitliliği bir zenginlik olarak görmeye, yarınlarımızı birlikte inşa etmeye devam edeceğiz. Başta Hristiyan vatandaşlarımız olmak üzere tüm Hristiyan aleminin Noel Yortusunu bir kez daha tebrik ediyor, kendilerine huzur, mutluluk ve esenlikler diliyorum.”

Source: Internet Haber


Asgari ücrete yapılan zam sonrası marketler etiket değiştirmeye başladı

Milyonların beklediği asgari ücret zammı belli oldu. Tarafların 4″üncü toplantısında uzlaşılan rakam açıklandı. 24 Aralık akşamı olağanüstü şekilde yapılan toplantıdan sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan, 1 Ocak 2025 tarihinden geçerli olacak asgari ücretin yüzde 30 zam yapılarak net 22 bin 104 lira olarak belirlendiğini duyurdu. MARKETLER HAREKETE GEÇTİ Yapılan zam fırsatçıları hemen harekete geçirdi. Öyle ki marketler samdan 1 gün önce ve sonrasındaki gün harıl harıl etiket basmaya başladı. Asgari ücretliye yapılan maaş zammı daha çalışanın cebine girmeden fiyat etiketlerine de yansımış oldu. DEĞİŞİM TARİHLERİ DİKKAT ÇEKTİ Birçok markette bu kapsamda fiyatlar ve etiketlerdeki değişim tarihleri dikkat çekti. Bu değişim sosyal medyada da gündem oldu. Diğer yandan Ticaret Bakanlığı”nın bu fırsatçılığı öngörerek yaptığı yazılı açıklama akıllara geldi. BAKANLIK: EN AĞIR ŞEKİLDE CEZALANDIRILACAK Bakanlıktan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verilmişti: “2025 yılı asgari ücreti, dün Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirlenmiş ve açıklanmıştır. %30″luk artış öngören ve 2025 yılı için 22.104 ₺ net ücret olarak uygulanacak olan asgari ücretin tüm çalışanlarımız ve ülkemiz için hayırlı olmasını dileriz.Bu çerçevede özellikle asgari ücretteki artış oranını sanki tüm maliyet işçilikmiş gibi fiyatları da aynı asgari ücret artış oranında arttırmaya çalışacak olan mal ve hizmet satıcılarını bir kez daha uyarmak istiyoruz.İlk olarak, asgari ücret 2025 yılı ocak ayının sonunda ödenecektir. İkinci olarak da işçilik maliyeti toplam maliyetin içinde sadece bir bölümü oluşturmaktadır. Bu nedenle asgari ücretin artış oranını büyük bir tamahkarlıkla fiyatların artış oranına çevirmeye çalışmak isteyenleri uyarıyoruz.Ticaret Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı denetim ekipleri, İl Ticaret Müdürlükleri, İl Tarım Müdürlükleri, İlçe Tarım Müdürlükleri ekipleri sıkı bir denetim için sahada birlikte çalışmaktadırlar. Ayrıca Ticaret Bakanlığı”na bağlı İç Ticaret Genel Müdürlüğü ve Tüketici Korunması ve Piyasa Genel Müdürlüğü ekipleri de sahada yoğun bir şekilde denetim çalışması yürütmektedirler.Vatandaşlarımızın da tamahkarlık, aç gözlülük yapan işletmelerle ilgili şikayetleri olduğunda, Ticaret Bakanlığımıza bildirmelerini hassaten rica ediyoruz.2025 yılı başında yeniden değerleme oranı olan %43,93 oranında bütün denetim cezaları arttırılarak uygulanacaktır. Bu konuda vatandaşlarımızla tüketicilerimizi mağdur etmeyi amaçlayan fahiş fiyat uygulamaları yeni ceza tutarları üzerinden en ağır bir şekilde cezalandırılacaktır.Kamuoyuna önemle duyurulur.”

Source: Haberler


Sıla bebeğin ölümüne ilişkin davanın görülmesine başlandı

Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesinde kapalı görülen duruşmaya, annenin birlikte yaşadığı S.Ö. ile çocuklardan birinin babası K.A. getirildi. Diğer sanıkların duruşmaya bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılacağı öğrenildi.

Duruşma, anne B.Y. (29), çocuklardan birinin babası olan komşu K.A. (32) ve annenin birlikte yaşadığı S.Ö. (57) hakkında Tekirdağ 3. Ağır Ceza Mahkemesi”nde, suça sürüklenen çocuklar G.K. (14) ve K.A. (13) hakkında ise Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesi”nde açılan davaların birleştirilmesiyle başladı.

Çocukların Her Türlü Şiddet, İhmal ve İstismardan Korunarak Akıl, Ruh ve Beden Sağlıklarının Gelişimi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun bazı üyeleri de gözlemci olarak duruşmaya katılmak için salona girdi.

Çok sayıda siyasi, baro üyesi ve sivil toplum örgütü temsilcisi de adliye önüne geldi.

“En ağır cezalara çarptırılmasını talep ediyoruz”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, duruşma öncesi gazetecilere, Sıla bebek için, adalet aramak için Tekirdağ”a geldiklerini söyledi.

Türkiye”nin Sıla bebek ve Narin cinayetini konuştuğunu belirten Gökçen, “Bu iki cinayet üzerine TBMM”de bir araştırma komisyonu kurulmuştu. Bu araştırma komisyonunun çalışmaları doğrultusunda hepimiz, bütün milletvekilleri olarak da bu davaları yakından takip etmekle yükümlü hissediyoruz kendimizi. Ne yazık ki öyle bir döneme geldik ki, öyle bir dönemi yaşıyoruz ki artık çocukları koruyamıyoruz.” diye konuştu.

Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Hukuk Kurulu Başkanı Helin Görgül de Sıla bebeğin yaşam hakkını, ağır ihmaller ve kasıtlarla elinden alanların cezalandırılması ve bu vahim olayda adaletin bir an önce tecelli etmesi için burada olduklarını söyledi.

Sıla bebeğin adım adım ölüme sürüklendiği dehşet verici olay karşısında sessiz kalmanın mümkün olmadığını ifade eden Görgül, “Davaya müdahil olma talebinde bulunacak ve süreci sonuna kadar takip edeceğiz. Sanıkların, hak ettikleri en ağır cezalara çarptırılmasını talep ediyor ve yargılamanın hızlı ve adil bir şekilde gerçekleştirilmesini bekliyoruz. Yaşam hakkını savunmak, adalet ve vicdan adına hepimizin sorumluluğudur. Bu mücadelede toplumun her kesimini dayanışmaya davet ediyoruz.” dedi.

İstenen cezalar

Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığınca anne B.Y, çocuklardan birinin babası olan komşu K.A. ve annenin birlikte yaşadığı S.Ö. hakkında hazırlanan iddianame Tekirdağ 3. Ağır Ceza Mahkemesince, suça sürüklenen çocuklar G.K. ve K.A. hakkındaki iddianame ise Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmişti.

İddianamede anne B.Y. için “ihmali davranışla kasten insan öldürme”, “suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme”, “aile hukukundan doğan yükümlülüğün ihlali” suçlarından toplam 67 yıl hapis cezası talep edilmişti.

Suça sürüklenen çocuklardan K.A”nın babası K.A. hakkında “çocuğun cinsel istismarı”, “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçlarından toplam 28 yıl 6 ay, anne B.Y”nin birlikte yaşadığı S.Ö. hakkında da “suçu bildirmeme, gizleme” suçundan 1 yıl 6 ay hapis istenmişti.

Suça sürüklenen çocuklardan G.K. için “çocuğun nitelikli cinsel istismarı”, “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçundan toplam 66 yıl, K.A. hakkında ise “nitelikli cinsel istismar”, “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçlarından 48 yıl ile “kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis talep edilmişti.

Olayla ilgili bebeğin annesinin de aralarında olduğu 5 kişi tutuklanmıştı

Malkara ilçesinde yaşayan anne B.Y, 8 Eylül”de kızı Sıla”nın uyanmadığını belirterek Malkara Devlet Hastanesi”ne götürmüş, yapılan muayenede bebek, beyin kanaması teşhisi ve cinsel istismar şüphesiyle Tekirdağ Dr. İsmail Fehmi Cumalıoğlu Şehir Hastanesi”ne sevk edilmiş, polise bilgi verilmişti.

Bebek, beyin ameliyatının ardından entübe halde yoğun bakıma alınmıştı.

Soruşturma kapsamında anne B.Y, birlikte yaşadığı S.Ö, komşuları K.A. ile 13 yaşındaki oğlu K.A. ve 14 yaşındaki G.K. gözaltına alınmış, şüpheliler çıkarıldıkları hakimlikçe tutuklanmıştı. Sıla bebeğin 5 yaşındaki kardeşi A.Y. de devlet korumasına alınmıştı.

Tekirdağ Baro Başkanı Gürcün, darp nedeniyle hastaneye getirilen ve yoğun bakımda tedavisi süren 2 yaşındaki kız bebeğe cinsel istismarda bulunulduğunun adli tıp raporuyla belirlendiğini ifade etmişti.

Sıla bebek, bir ay tedavi altında tutulduğu Tekirdağ Dr. İsmail Fehmi Cumalıoğlu Şehir Hastanesi”nde 7 Ekim”de hayatını kaybetmişti.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Yılın son “parti” anketinde çarpıcı sonuç! Ne AK Parti ne CHP birinci oldu

Asal Araştırma”nın yılın son haftasında gerçekleştirdiği anketten çarpıcı sonuçlar çıktı. Araştırma şirketi, 9-12 Aralık tarihleri arasında 26 ilde bin 860 katılımcıya, Türkiye”nin ekonomi, eğitim, hukuk ve sağlık sistemiyle ilgili sorunlarını hangi partinin çözebileceğini sordu. Halkın umutsuzluğu anket sonuçlarına yansıdı. “TÜRKİYE”NİN EN ÖNEMLİ SORUNU: EKONOMİ” Şirket ilk olarak katılımcılara, “Türkiye”nin en önemli sorunu hangisi?” sorusunu yöneltti. Katılımcılar Türkiye”nin en önemli sorununa yüzde 58.1 oranla “Ekonomi/Hayat Pahalılığı” dedi. Ekonomiyi yüzde 6 ile adaletsizlik, yüzde 4.4 ile işsizlik ve yüzde 4.1 ile emekli maaşları/asgari ücret takip etti. Katılımcılara göre Türkiye”nin en önemli sorunları şöyle: Ekonomi/Hayat pahalılığı: Yüzde 58.1Adaletsizlik: Yüzde 6.0İşsizlik: Yüzde 4.4Emekli maaşları/Asgari ücret: Yüzde 4.1Terör: Yüzde 3.0Mülteciler: Yüzde 2.9Eğitim: Yüzde 2.5Güvenlik/Asayiş: Yüzde 2.1Kürt sorunu: Yüzde 1.8Ahlaki değer kaybı: Yüzde 1.5Kentsel dönüşüm/Deprem: Yüzde 1.3Demokrasi: Yüzde 1.2Vergiler: Yüzde 1.2Sağlık: Yüzde 0.7Diğer: Yüzde 2.0Hepsi: Yüzde 4.5Fikrim yok/Cevap yok: Yüzde 2.7 “SORUNLARI HİÇBİR PARTİ ÇÖZEMEZ” Katılımcıların yüzde 34.5″i Türkiye”nin sorunlarını hiçbir siyasi partinin çözemeyeceğini belirtti. Anket katılımcılarının yüzde 23″ü “AK Parti çözer” derken yüzde 17.2″si CHP”nin çözebileceğini belirtti. Partilerin oranları şu şekilde: Hiçbiri: Yüzde 34,5AK Parti: Yüzde 23CHP: Yüzde 17.2Fikrim Yok/Cevap Yok: Yüzde 11.8Diğer: Yüzde 3.3MHP: Yüzde 3.1DEM Parti: Yüzde 2.6İYİ Parti: Yüzde 1.8Zafer Partisi: Yüzde 1.5Yeniden Refah Partisi: Yüzde 1.2

Source: Çağla Taşçı


Sudan Dışişleri Bakanı Yusuf: “Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde Sudan”a karşı cömert duruş sergiledi”

Sudan”da ordu ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmalar 15 Nisan 2023″ten beri ülkenin birçok eyaletinde sürüyor.

Ülkedeki çatışmalar sebebiyle altyapı, ekonomi, eğitim ve sağlık gibi alanlarda ciddi yıkım yaşanırken halk, türlü zorluklarla karşı karşıya kalıyor.

Ordu ile bir zamanlar ona bağlı HDK arasında askeri reform ve entegrasyon gibi konulardaki anlaşmazlıklar nedeniyle süren çatışmaların sona ermesi için başlatılan tüm çözüm girişimleri sonuçsuz kaldı.

Birleşmiş Milletlere (BM) göre, çatışmalar sonucu 20 binden fazla kişi hayatını kaybetti, ülkeden ayrılanların sayısı 3 milyonu geçti, 9 milyona yakın kişi ülke içinde yerinden edildi. 25 milyondan fazla kişi ise insani yardıma muhtaç durumda.

Sudan Dışişleri Bakanı Yusuf, AA muhabirine, ülkedeki son durumu ve Sudan-Türkiye ilişkilerini değerlendirdi.

AA”ya verdiği bu mülakat için memnuniyetini dile getiren Yusuf, bu sayede Türk halkını, Türk devletini ve Türk liderliğini Sudan”da sahada olup bitenler hakkında bilgilendirme fırsatı bulduğu için mutlu olduğunu ifade etti.

“Sudan ve Türkiye arasındaki ilişkiler güvenilir ve tarihi”

Yusuf, Sudan hükümeti ve halkı ile Türk hükümeti ve halkı arasındaki “güvenilir ve tarihi” ilişkilere değinerek, bu ilişkilerin yüzyıllar boyunca iki halk arasındaki iletişimi sağlamlaştırdığını ve devam ettirdiğini anlattı.

Türkiye”nin, Sudan”ın egemenliğini desteklediğini tüm platformlarda açıkça ifade ettiğini belirten Yusuf, “Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde, savaş döneminde Sudan halkı ile Sudan devletine cömert ve olumlu bir duruş sergiledi.” dedi.

“Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın arabuluculuk teklifinin olumlu yansımaları olacak”

Yusuf, Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın, 13 Aralık”ta, Sudan ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasındaki anlaşmazlıkların giderilmesi için Türkiye”nin devreye girebileceği yönündeki açıklamasına dikkati çekerek bu teklifin, Sudan”a olumlu yansımaları olacağını vurguladı.

Sudanlı bakan, “Etiyopya ile Somali arasındaki başarılı arabuluculuktan sonra Sudan ile BAE arasında arabuluculuk yapmaya hazır olduğunu ifade eden bilge ve tecrübeli lider Erdoğan”ın önerisi de dahil olmak üzere, ortaya konulan girişimlerin başarılı olacağını umuyoruz.” ifadelerini kullandı.

Ordu ve HDK arasında Mayıs 2023″te Suudi Arabistan”ın Cidde kentinde imzalanan “Cidde Bildirgesi”ne değinen Yusuf, bu anlaşmanın kararlarına HDK”nin uymadığını savundu.

Yusuf, Sudan”ın büyük bir komployla karşı karşıya olduğuna ve bu savaşa “Onur Savaşı” adını verdiklerine işaret ederek 15 Nisan 2023″ten beri ülkesinin kimliği, varlığı ve halkının hedef alındığını, bu savaşın faturasını ve ağır bedelini ödeyenin de Sudan halkı olduğunu kaydetti.

“Yaralanan, Sudan halkının onuru”

“Sudan halkı, tarihinde benzeri görülmemiş ihlallere maruz kalıyor. Sudan halkının maruz kaldığı şeye dünyada hiçbir insan maruz kalmadı. Bizim için bu savaşa Onur Savaşı deniyor çünkü yaralanan, Sudan halkının onuru.” diye konuşan Dışişleri Bakanı Yusuf, son günlerde Sudan ordusunun elde ettiği zaferlerde “halk direnişinin” temel rolü olduğunun altını çizdi.

Yusuf, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Biz bu mücadeleyi yürütürken savaşın sona ermesi, Sudan”da kalıcı barış ve istikrarın sağlanması, kurtarılabileceklerin kurtarılması için her türlü çabaya açık olduğumuzu da söylüyoruz. Ama elbette bu barışın iki temel şartı var: Birincisi tüm orduların tasfiye edilmesi ve Sudan için tek bir ordunun olması. İkinci şart ise HDK liderlerinin ve onun yanında yer alanların barıştan sonraki süreçte herhangi bir siyasi rol üstlenmemeleridir. Bu, Sudan halkının kendisini kimin yöneteceğini belirlediği özgür ve adil seçimlerle geçiş dönemi sona erdikten sonra Sudan halkına bırakılan temel bir koşuldur.”

BM Güvenlik Konseyi Uzmanlar Komitesinin raporunda, BAE”nin Çad”daki bir havaalanı aracılığıyla HDK”ye askeri yardım sağladığının belirtildiğini aktaran Yusuf, birçok ABD”li ve Batılı kurum tarafından yürütülen çalışmaların da bunu teyit ettiğini dile getirdi.

Sudan”ın Rusya ile ilişkileri “net ve iyi seviyede”

Sudan”ın Rusya ile ilişkilerinin “net ve iyi seviyede” olduğunu ve “çok olumlu yönde” ilerlediğini söyleyen Yusuf, Rusya”nın BM Güvenlik Konseyinde Sudan”ın aleyhine olduğunu değerlendirdikleri İngiltere”nin karar tasarısını veto ettiğini anımsattı.

Yusuf, Rusya”nın, bu tutumuyla ABD ve Batılı ülkelere “kendi iradelerini halklara ve ülkelere istedikleri şekilde dayatamayacakları” konusunda çok önemli bir ders verdiğini kaydetti.

“Sudan”da açlık veya kıtlık yok”

ABD ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin, Sudan”daki savaşı iki taraf arasındaki bir çatışmadan başka bir şey olarak görmediğini veya iki general arasındaki bir savaş olduğunu düşündüğünü belirten Sudan Dışişleri Bakanı, şöyle konuştu:

“Bu, yaşananların Sudan”daki mevcut meşruiyete karşı bir savaş olduğunu görmedikleri anlamına geliyor. Bu, sahtekarlık ve çifte standarttır. Ayrıca bu ülkeler, Sudan”da insan haklarından ve kıtlıktan bahsediyorlar. Sudan”da olan şey yoksulluk. Amerika”da da yoksul insanları görebiliyoruz ve sokaklara yatıyorlar. Ancak bu ülkelerin tasvir etmeye çalıştığı şekilde bir kıtlık veya açlık yok Sudan”da.”

Bakan Yusuf, Sudan”ın, Afrika Birliği”nin kurucu ülkelerden biri olduğuna işaret ederek Afrika Birliği Barış ve Güvenlik Konseyinin, 25 Ekim 2021″de Sudan”da yaşananları darbe olarak değerlendirdiğini ve Sudan”ın Afrika Birliği faaliyetlerine katılımını askıya aldığını, Sudan”ın ise Afrika Birliği”ndeki faaliyetlerine geri dönebilmesi için çalıştıklarını ifade etti.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Şam Valisi Mervan: Türkiye stratejik bir müttefik

Baas rejiminin devrilmesinin ardından kurulan yeni yönetimin atadığı Şam Valisi Mervan, başkentteki sorunları ve atılması gereken adımları AA muhabirine değerlendirdi.Mervan, “Öncelikle güveni yeniden inşa etmek gerekiyor çünkü halk ile devlet kurumları arasında büyük bir uçurum var. Genel ve özel sorunlar var. Kamu kurumlarıyla halk arasındaki güveni güçlendirmeliyiz.” değerlendirmesini yaptı.Bu güvenin yeniden tesisi için çalışacaklarını belirten Mervan, “Denetimi ve yeterliliği artırmak lazım. Vilayetimizde yaşam standartlarını iyileştirmeliyiz.” diye konuştu.Kamu çalışanlarının ve işçilerin maaşlarının yükseltilmesi, yerel yatırımların teşvik edilmesi ve halka temel hizmetlerin modern yöntemlerle sunulmasına önem verdiklerini vurgulayan Şam Valisi, “Yerel ve yabancı yatırımcıları, tüccar ve sanayicileri buraya çekmek için kolaylıklar sağlamalıyız. Şam”da ve diğer illerde gençlere istihdam olanakları sunmalıyız. Yakıt sorununu yakın zamanda çözeceğiz. Kurumlarımızda, teknolojiyi entegre ederek dünya çapında hizmet vermek istiyoruz.” ifadelerini kullandı.Mervan, elektrik altyapısının iyileştirilmesi, sokakların temizlenmesi, park ve kentsel düzenleme gibi birçok alanda çalışmalar yürüttüklerini kaydetti.Altyapı ve yatırım projelerinin hayata geçirilmesinde Ekonomi, Ticaret ve Sanayi Bakanlıkları arasındaki işbirliğinin de önemli olduğuna işaret eden Mervan, “Eski rejimin baskıları nedeniyle ülkeden ayrılan yerel sanayimiz oldu. Yatırımcıların Şam”a ve Suriye”ye gelmelerini istiyoruz.” dedi.- GENÇLERİN ÖNEMİNE VURGUŞam Valisi, ülkede gençlere büyük önem verdiklerinin altını çizerek “Geleceğin mimarları olan gençler Suriye”yi daha ileri seviyeye taşıyacaktır.” değerlendirmesini yaptı.- KAMU ÇALIŞANLARIN GÖREVLERİNE DÖNMESİMervan, devlet dairelerinde ve kamu hizmeti kurumlarında çalışanların işlerine geri dönmelerine öncelik verdiklerini belirterek “Diğer bir öncelik de maaşların artırılmasıydı çünkü maaşlar çok düşüktü ve birçok yerde yolsuzluk vardı. Şu an kamu kurumlarının ihtiyaçlarını değerlendiriyoruz. Gelecek ay maaşlar yüzde 400 artırılabilir. Memur maaşı 15-20 dolar arasındaydı, çok düşüktü.” diye konuştu.Şam ile İdlib arasında ekonomik ve toplumsal açıdan farklılıklar olduğuna dikkati çeken Mervan, “İdlib”de sadece askeri alanda çalışmadık, aynı zamanda siyasi, askeri, sosyal, ekonomik ve hizmet alanlarında da birçok kurum faaliyette bulundu.” ifadesini kullandı.Vali, yeni yönetimin tüm illerde hayatın normale dönmesi için tüm alanlarda çalıştığını aktararak “Şimdi geleceği belirleyecek bir yol çiziyoruz. Geçiş dönemiyle birlikte her bakanlık ve kurumun yeniden ayağa kalkması için planlar yapılıyor.” dedi.- “SURİYE”Yİ ESKİ HALİNE GETİRMEK İÇİN ÇALIŞIYORUZ”Suriye”nin özgürleştirilmesinin ardından toplumda kaynaşmanın ve uyumun arttığını dile getiren Mervan, “Suriye eskiden bir mozaikti ancak önceki rejim, bunu bölerek mezhepçiliği ve ayrımcılığı yaymaya çalıştı. Biz, Suriye”yi eski haline getirmek için çalışıyoruz. Herkes kendisi başarmış gibi bu zaferden dolayı çok mutlu.”diye konuştu.Sosyal özgürlükler konusunun ise kanun ve anayasaya bağlı olduğunu söyleyen Mervan, “Gelecek süreçte, bu konuda ilerlemeler kaydedilecektir. Kadınlar, erkekler, çeşitli dini ve etnik gruplar, herkes şu an eşit haklara sahip. Ayırımcılığın olmadığı bir dönemdeyiz.” dedi.- TÜRKİYE-SURİYE İLİŞKİLERİDışişleri Bakanı Hakan Fidan”ın Şam”a ziyaretini de değerlendiren Mervan, söz konusu ziyaretin iki kardeş halkın geleceğe bakışını pekiştirdiğini söyledi.Şam Valisi, “Suriye ve Türk halkları kardeştir, devrimden bu yana tek yürektir. Türk halkı Suriye halkına çok destek verdi, bunu hiç unutmayacağız. Türkiye bizim için sosyal, kültürel, ekonomik ve askeri açıdan stratejik bir müttefiktir. Şu anki yönetimle işbirliği içindeler.” ifadelerini kullandı.”Dünya tanıklık edecek”Devrik rejim unsurları pusu kurdu”Türk kalkanı geliyor” diyerek duyurdular! Türkiye, Yunanistan”ın uykularını kaçırdı

Source: Www.star.com.tr


Yükselen aşırı sağın ulusal egemenlikten yana talepleri

“Avrupa”nın Birlik projesini zorlayan noktalar” başlıklı dosya haberin dördüncü bölümünde AA muhabirleri, Avrupa”da artan aşırı sağcı hükümetlerin AB politikaları, entegrasyonu ve geleceğine olası etkilerini uzman görüşleriyle ele aldı.

Son 5 yılda Avrupa, ekonomik sorunlar, yaşam standartlarındaki düşüş ve göç krizi gibi çeşitli faktörlerin etkisiyle aşırı sağ hareketlere yönelik destekte kayda değer bir artışa tanık oldu.

Fransa”da aşırı sağcı lider Marine Le Pen”in Ulusal Birlik”i, özellikle göçmen karşıtlığını kullanarak önemli bir güç kazanırken, benzer şekilde Almanya”da göçmen ve AB karşıtlığını savunan Almanya İçin Alternatif (AfD) de ülkenin Thüringen ve Saksonya eyaletlerinde 1 Eylül”de yapılan seçimlerde birinci ve ikinci parti olarak çıktı.

Almanya Federal Meclisi”nde 16 Aralık”ta yapılan güven oylaması neticesinde 23 Şubat”ta erken seçime gidecek ülkede, Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile başa baş oy oranına sahip AfD”nin büyük bir başarı elde etmesinden endişe ediliyor.

İtalya”da hükümet seçimlerden birinci çıkan aşırı sağcı Giorgia Meloni liderliğindeki İtalya”nın Kardeşleri (FdI) partisi, aşırı sağcı Matteo Salvini liderliğindeki Lig partisi ile merkez sağda konumlanan Silvio Berlusconi”nin partisi Forza Italia”nın (FI) oluşturduğu sağ koalisyondan oluşuyor.

Macaristan”da Viktor Orban”ın Fidesz partisi sıklıkla göçmen karşıtlığı ve Ukrayna konusunda AB ile çelişen politikalarla öne çıkarken, Avusturya”da aşırı sağ, ülkenin son 10 yılı aşkındır siyasi çehresini belirliyor.

Son 5 yıl içinde İspanya, özellikle Vox partisinin yükselişiyle somutlaşan aşırı sağ eğilimlerde dikkate değer artışa tanık oldu. Yunanistan”da düzensiz göçmen sayısının artması ve ekonomik krizle birlikte etkisini artıran aşırı sağ, Haziran 2023″teki genel seçimlerde son 50 yıldaki en büyük oy oranına ulaşarak mecliste 3 partiyle varlık göstermeye başladı.

Hollanda”da özellikle Geert Wilders liderliğindeki Özgürlük Partisinin (PVV) gücünü artırmasıyla, göçmen ve yabancı düşmanı eğilimlerde belirgin artış yaşandı. İslam karşıtı ve ırkçı söylemleriyle bilinen PVV”nin son seçimlerde açık farkla birinci parti çıkması Wilders”ı bile şaşırttı.

Ulusal egemenlik talepleri

Aşırı sağın Avrupa ülkelerinin hükümetlerinde varlığını artırmasıyla AB”nin merkezi karar alma mekanizmasından uzaklaşarak ulusal egemenliğe yeniden odaklanılması yönündeki çağrılar yükseliyor.

Genellikle “egemenlikçilik” olarak adlandırılan bu hareket, AB kurumlarının “ülkelerin içişlerine yönelik aşırıya kaçan müdahalesini” reddetmeyi ve üye ülkeler için daha fazla özerklik çağrısını temsil ediyor.

Sağcı liderler, ülkelerini etkileyen kararların genellikle yerel bağlamlar yeterince dikkate alınmadan verildiğini ve bunun da vatandaşlarının iradesini yansıtmayan politikalara yol açtığını savunuyor.

Giderek birçok Avrupa hükümeti yetkilerin ulusal hükümetlere geri verilmesi ve Brüksel”in müdahalelerini sınırlandırmak için AB anlaşmalarının yeniden müzakere edilmesi çağrısında bulunuyor.

Aşırı sağcı veya milliyetçi hükümetler tarafından yönetilen bu talepler özellikle Hukuk ve Adalet Partisinin (PiS) 8 yıllık iktidarını Aralık 2023″te kaybetmeden önce Polonya”da ve Orban”ın hükümetindeki Macaristan”da yankı buldu.

Polonya”da iktidarı sol, merkez sağ ve liberal muhalefet partilerin adayı Donald Tusk”a kaybeden PİS, hükümette kaldığı yıllar boyunca AB”nin yargı reformlarını “içişlerine müdahale” olarak nitelendirerek bunları uygulamaya karşı çıktı.

Orban özellikle göç politikaları ve “LGBT hakları” konusunda Brüksel”i yetkilerini aşmakla defalarca eleştirdi. Macar lider, AB”nin, sığınmacıların üye ülkeler arasında yeniden dağıtılması da dahil olmak üzere, Birliğin sığınma ve göç sistemlerinde reform yapılmasına yönelik önerilerini “egemenliğin ihlali” olarak nitelendirerek reddetti.

İtalya”da Başbakan Meloni”nin hükümeti ise AB”nin özellikle mali ve ekonomik politikalarda aşırıya kaçması ve göç politikası konusunda şüphelerini dile getirdi. AB”nin mali kurallarının ülkenin iç ekonomi politikalarını uygulama kabiliyetini kısıtladığını savunan Meloni, Brüksel”e ekonomik yönetişimini daha esnek hale getirecek reformlar yapılması çağrısında bulundu.

AB”nin temelleri sarsılıyor mu?

“Ulusal egemenliğe” vurgu yapan bu talepler, Birlik içinde siyasi kutuplaşmaların derinleştiği bir manzaranın yanı sıra Avrupa entegrasyonunun geleceğine ilişkin endişeleri de artırıyor.

Daha fazla entegrasyon yanlıları, ulusal egemenliğe geri dönüşün tek pazardan kolektif güvenliğe kadar AB”nin kazanımlarını çözme riski taşıdığını iddia ederken, aşırı sağcı liderler ise tutumlarının “Brüksel”in elitizm ve bürokratik aşırılık algısı nedeniyle yabancılaştığını” düşünen seçmenlerin iradesini yansıttığını savunuyor.

Hükümetler kadar Avrupa Parlamentosunda (AP) da “ulusal egemenlik” vurgusu yapan siyasi grupların artması, Birliğin politika yapım sürecinde de zaman zaman tıkanıklık yaşanabileceği sinyali veriyor.

AB ülkelerinde haziranda yapılan seçimler sonrası şekillenen yeni parlamentoda Orban öncülüğünde kurulan “Avrupa”nın Vatanseverleri” ve AfD liderliğindeki “Egemen Ulusların Avrupası” grupları artırdıkları sandalyeler sayesinde daha güçlü sesle AB”nin “ulusal egemenliğe saldırı” olarak gördükleri politikalarına tepki gösteriyor.

Tüm bu tartışmaların ortasında AB bir seçimle karşı karşıya: Politikalarını bu talepleri karşılayacak şekilde uyarlamak ya da kutuplaşmanın artması riskini göze almak. AB”nin ulusal egemenlik ve kolektif eylem arasında bir denge kurup kuramayacağı bu ikilemde önem arz ediyor.

“AB entegrasyonunda net bir gerileme”

AB Hukuku ve Politikaları Profesörü Alberto Alemanno, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, “AB Komisyonu yerine AB üyesi ülkeler ileriye giden yolu tanımladığı için AB entegrasyonunda net bir gerileme görüyoruz.” ifadesini kullandı.

Von der Leyen ile aşırı sağ arasında AB”nin temel politikalarını tehlikeye atacak düzeyde bir yakınlaşma olduğunu söyleyen Alemanno, “Bu yakınlaşma, çevre ve iklim eylemlerindeki ilerlemeyi tersine çevirebilir ve göreve gelen yönetimin AB vatandaşlarına ve Parlamentosu”na sunulan siyasi önceliklere bağlılığı konusunda şüphe uyandırabilir.” dedi.

Almanya Dresden Teknik Üniversitesi Öğretim Görevlisi Oliviero Angeli de “Aşırı sağın yükselişi, AB”nin ulusüstülük ilkesine önemli bir meydan okuma oluşturuyor. Aşırı sağ partiler genellikle ulusal egemenliğe öncelik veriyor, AB hukukunun önceliğini sorguluyor ve özellikle göç ve iltica alanlarında entegrasyonun temel sütunlarını tehdit ediyor.” diye konuştu.

Bu etkinin üye ülkelerin Şengen sınırlarına kontroller getirmesi ve ortak göç ve iltica politikasının uygulanmasında yaşanan uzlaşmazlıklarda görüldüğünü belirten Angeli, şunları kaydetti:

“Ancak, farklılıklar da var. İtalya Başbakanı Giorgia Meloni”nin “İtalya Kardeşleri” gibi bazı partiler, iç gündemlerini ilerletmek için AB platformlarıyla pragmatik bir şekilde etkileşim kurarken, Alman AfD gibi çoğunlukla henüz iktidarda olmayan partiler ise daha radikal bir duruş sergileyerek ulusüstü yapıları tamamen ortadan kaldırmakla tehdit ediyor.”

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Suriye”de Alevi toplumu temsilcilerinden provokasyon uyarısı

Humus kentindeki Alevi toplumunun sivil toplum kuruluşlarından söz konusu protestolara dair açıklama yapıldı.Açıklamada, “mezhepsel sloganlar ve kışkırtıcı konuşmaların kabul edilmediği” vurgulanarak, “iç huzurun korunması ve her türlü medya kışkırtmasından kaçınılması” uyarısında bulunuldu.Yetkili makamlara son olayların seyrini takip etme çağrısı yapılan açıklamada, yeni yönetime mezhepsel ifadelerin kullanılmasını suç sayan bir karar çıkarmasının yanı sıra silah teslimlerinin hızlandırılması ve bu silahların sadece yetkili makamlarda bulunması talep edildi.- NE OLMUŞTU?Suriye”nin Lazkiye, Tartus, Hama ve Humus kentlerinde dün bazı gruplar meydanlarda toplanarak mezhepsel sloganlar atmış, grupların başını çeken bazı kişilerin çatışmaya hazırlandıkları şeklindeki konuşmaları sosyal medyada dolaşıma girmişti.Suriye Geçici Hükümeti İçişleri Bakanlığı ve Lazkiye Valiliğinden yapılan açıklamalarda, protesto eylemlerine gerekçe gösterilen ve Halep”te bir Alevi din adamına ait türbeye zarar verildiğine ilişkin görüntülerin yaklaşık 1 ay öncesinde kentte çatışmaların yaşandığı anlara ait olduğu, dini mekanların özenle korunduğu ifade edilmişti.Yetkililer, Tartus ve Lazkiye”de devrik rejimin savaş suçlularına yönelik hafta başında artan arama tarama faaliyetlerinde silahlı grupların ateş açması ve pusu kurması sonucu 10 güvenlik gücü mensubunun öldüğünü duyurmuş ve bölgeye takviye güçler gönderildiğini bildirmişti.

Source: Www.star.com.tr


Bakan Göktaş: Çalışmalarımızı en kısa sürede tamamlayacağız

Bakan Göktaş, 75. Yıl Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi”nde düzenlenen “Engelli Hakları İzleme ve Değerlendirme Kurulu”na katıldı.Kurulda ele aldıkları her konunun engelli bireylerin hayatını kolaylaştırmasına vesile olduğunu belirten Göktaş, bu toplantılarda engelli vatandaşların ihtiyaç ve taleplerini titizlikle ele aldıklarını ve gösterdikleri gayretlerin öneminin her geçen gün daha da arttığını söyledi.Önceki toplantıda Kapsayıcı Eğitim ve Ekonomik Güvence alt çalışma gruplarının birer rapor hazırlamasını ve sunmasını kararlaştırdıklarını anımsatan Göktaş, Kapsayıcı Eğitim Çalışma Grubu”nun faaliyetlerini daha etkin bir şekilde yürütebilmesi için başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere ilgili tüm tarafların çalışmalara aktif katılımının önemli olduğunu, ayrıca Ekonomik Güvence Çalışma Grubu”nun aktif bir şekilde faaliyetlerini yürüttüğünü kaydetti.Kamu kurumlarında engelli haklarına ilişkin eğitimler düzenlenmesini karara bağladıklarını hatırlatan Göktaş, “Bu yıl ayrıca ÖSYM Bilim Kurulu işbirliğinde E-KPSS mevzuatının ve uygulamasının engelli bireylerin ihtiyaçlarına uygunluğunu gözden geçirmek ve güncellemek için çalışmalar yürütüyoruz.” dedi.Toplumun değişen ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurarak her konuda olduğu gibi istihdam konusunda da yeni çözümlere ve yeniliklere ihtiyaç olduğunu vurgulayan Göktaş, şöyle konuştu:”Bu noktada önümüzdeki dönemde Engelli Hakları Ulusal Eylem Planı”mızın ikincisinin hazırlıklarına başlayacağımızın da bilgisini paylaşmak isterim. Bu kapsamda Ekonomik Güvence politika alanındaki faaliyetlerin oluşturulması amacıyla ilgili tüm tarafların katılımıyla çalıştaylar gerçekleştireceğiz. Bu çalıştaylarda özellikle engelli bireylerin istihdamına ilişkin tüm hususları etraflıca ele alacağız ve ikincisini açıklayacağımız eylem planımızda engelli bireylerin iş gücüne etkin katılımını artıracak politikaların içermesini hedefliyoruz. Yeni çözümlerimizin yer alacağı eylem planımızla buna ilişkin eğitimlerimizi, farkındalık çalışmalarımızı ve uygulamalarımızı sürdüreceğiz.”- “DİJİTAL ORTAMLARININ ERİŞİLEBİLİRLİĞİNİ SAĞLAMAYA YÖNELİK FAALİYETLERİMİZ DEVAM EDİYOR”Bakan Göktaş, bugün ele alacakları bir diğer konunun da kamu kurumlarının internet sayfalarının erişilebilirliğinin artırılması olduğunu bildirdi.Dünyada bilgi ve iletişim ihtiyacının karşılanabilmesi için dijital erişilebilirliğin sağlanmasının kaçınılmaz olduğunu aktaran Göktaş, bu konuda Bakanlık olarak üniversite ve belediyelerin bilgi teknolojileri birimlerinde görev yapan teknik personele yönelik “Erişilebilirlik Atölyeleri: Web Erişilebilirlik Standartları Eğitimleri” gerçekleştirdiklerini söyledi.Ayrıca aynı eğitim programını yine üniversitelerin, kamu kurum ve kuruluşlarının basın biriminde çalışan personeli için de düzenlediklerinin altını çizen Göktaş, “e-Devlet kapısı ve KADES uygulamalarının erişilebilirliğinin sağlanmasına ilişkin TÜRKSAT ve Emniyet Genel Müdürlüğüne teknik destek sağladık. Dijital ortamlarının erişilebilirliğini sağlamaya yönelik faaliyetlerimiz de devam ediyor. Bakanlığımızın web sayfasına “erişilebilirlik menüsü” ekleyerek sayfayı görme veya işitme gibi farklı engelli kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılamak üzere güncelledik.” ifadelerini kullandı.Bu konudaki çabaların yasal bir zemine oturması için gerekli düzenlemelerin hazırlıklarının devam ettiğini belirten Göktaş, şunları kaydetti:”Web Siteleri ve Mobil Uygulamaların Erişilebilirliği Genelgesi”nin hazırlık çalışmalarında son aşamaya geldik. Sayın Cumhurbaşkanı”mız 3 Aralık Dünya Engelliler Günü vesilesiyle bu genelgenin önümüzdeki yıl yayımlanacağının müjdesini vermişti. Genelgenin 2025″in ilk aylarında yayımlanması için çalışmalarımızı en kısa sürede tamamlayacağız. Hem genelgenin yayımlanmasında ve uygulanmasında hem de engelli bireyler için yürüteceğimiz çalışmalarda her zaman olduğu gibi işbirliğimizin çok önemli olduğunu bir kez daha vurgulamak isterim.”

Source: Www.star.com.tr


Aziz Mahmûd Hüdâyi Vakfı Suriye”de Rejimden Devralınan Bölgelere Yardım Elini Uzatıyor

8 Aralık 2024 tarihi itibariyle Baas rejiminin yıkılmasından sonra Hüdayi Vakfı; hali hazırda Suriye”de mukim Türk ve yerel çalışanlarıyla hemen Halep-Hama-Humus-Şam-Lazkiye gibi bölgelere giden ve acil yardımları dağıtmaya başlayan ilk yardım kuruluşları arasında yer aldı.Eski rejimden devralınan bölgelere giderek keşif ve tespitlerde bulunan İnsani Yardım ve Sosyal Hizmetler Genel Koordinatörü Serdar Eryılmaz, nakdi yardım başta olmak üzere; konserve, un, gıda, battaniye ve kışlık yardımlar acil ihtiyaç olduğunu bildiriyor. Ayrıca Eryılmaz, Halep-Hama-Humus gibi bölgelerde, halkın gündelik yaşamına, sosyal hayatına hızlıca adapte olması, memleketine kesin dönüş yapan Suriyeliler için içtimaî ihtiyaçlarının sağlanması adına külliye-okul-cami-medrese-üniversite-yaygın eğitim merkezleri gibi yapıların biran önce aktif hale getirilmesi adına katkı sağlayacaklarını ifade etti.AZİZ MAHMÛD HÜDÂYİ VAKFI HAKKINDAİstanbul Üsküdar”ın manevi bekçisi Aziz Mahmûd Hüdâyi Hazretleri”nin aziz hatırasından ilhamla kurulan vakıf, insani yardım, eğitim, basın yayın, sosyal ve kültürel hizmetler gibi alanlarda faaliyet gösteriyor. 400 yıllık kadim vakfın devamı niteliğinde 1985 yılında tekrar kurulan Aziz Mahmûd Hüdâyi Vakfı, kamu yararına çalışan, vergi muafiyetine haiz, izin almadan yardım toplama statüsünde ve BM ECOSOC üyeliği olan uluslararası bir sivil toplum kuruluşudur.

Source: Www.star.com.tr


101 yıllık kulüpte futbolcular ısınmak için mutfak tüpü kullandı

Bölgesel Amatör Lig”de küme düşme hattında bulunan Tarsus İdman Yurdu futbolcuları, zor koşullarda yaşam mücadelesi veriyor. Kuruluşunun 101 yılında kulübün takside bağlanmış elektrik borçları ödenmeyince soğukta kalan futbolcular mutfak tüpü ile ısınmaya çalışıyor. MUTFAK TÜPÜ İLE ISINIYORLAR Geçen sene TFF 3. Lig”den Bölgesel Amatör Lig”e düşen ve halen bu ligde mücadele eden kulübün takside bağlanmış elektrik borçları ödenmeyince soğukta kalan futbolcular mutfak tüpü ile ısınmaya çalışıyor. Sarı Lacivertli kulübün oyuncularına yemek ve benzeri yaşamsal gıda malzemelerini ise taraftarlar karşılıyor. “YEMEK YİYEMİYORUZ” Yaşananlara isyan eden Takım Kaptanı Yavuz Ulaş Genç, “Dünden beri yemek yiyemiyor, ısınamıyoruz. Verilen hiç bir söz tutulmadı, takımın hali bu ne yazıkki hiç bir yönetici telefonlara bakmıyor geldiğimiz durum bu” dedi.

Source: Alper Kızıltepe


Almanya”da Noel pazarı saldırganının evlerinden kaçan Suudi Arabistanlı kızları fuhşa teşvik ettiği iddiası

Almanya”nın Magdeburg kentindeki Noel pazarında 20 Aralık’ta meydana gelen saldırıda aralarında 9 yaşında bir çocuğun da bulunduğu 5 kişi hayatını kaybetti, 200″den fazla kişi de yaralandı.

Almanya”da Noel pazarı saldırganı tutuklandıAlmanya”da Noel pazarı saldırganı hakkında geçen yıl ihbar yapıldığı ortaya çıktı

Yaklaşık 20 yıldır Almanya”da yaşadığı tespit edilen 50 yaşındaki Suudi Arabistanlı Taleb al-Abdulmohsen aracını kasıtlı olarak kalabalığın üzerine sürdü.

Olay yerinde gözaltına alınıp ardından tutuklanmış olsa da Abdulmohsen”in sosyal medyada tehditkar paylaşımları ile hakkında birden çok kez yapılan ihbarların emniyet güçleri tarafından dikkate alınmaması tepki çekti.

Abdulmohsen”in sosyal medya paylaşımlarını daha önce rapor edenlerden biri olan Al Tamimi, AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

“Kızları ailelerinden kaçmaya teşvik etmeyi takıntı haline getirmişti”

Abdulmohsen”i şahsen tanımadığını ancak “ateizmi ve genç kızları ailelerinden kaçmaya teşvik ettiği” paylaşımları sonrası hesabını fark ettiğini anlatan Al Tamimi, “Ülkeden kaçtı çünkü ateist ve İslam karşıtıydı.” dedi.

Saldırganın genç kızların evlerinden kaçmasına yardımcı olduğunu aktaran Al Tamimi, “Başkalarını ateizme döndürmeyi ve kızları ailelerinden kaçmaya teşvik etmeyi takıntı haline getirmişti. Hatta reşit olmayan kızlar da dahil olmak üzere birçoğuna maddi destek sağladı. Kaçan ve daha sonra pişmanlıklarını X”te ifade eden birçok reşit olmayan kız var.” ifadelerini kullandı.

Al Tamimi, “Kızları onun yüzünden kaçan aileler olduğunu duydum, o zamandan (kaçtıklarından) beri onlardan haber alamıyorlar.” diye konuştu.

Abdulmohsen”in genç kızların kaçmalarına aracılık etmeyi amaçlayan bir internet sitesi olduğunu da belirten Al Tamimi, şunları aktardı:

“Kadın haklarını önemsiyormuş gibi davranıyordu ama gerçekte sadece İslam”dan ve Suudi Arabistan”dan intikam almak için kaçmalarını istiyordu. Her zaman en fazla sayıda kaçak kıza ulaşmak istediğini söylüyor ve tüm zamanını bunu başarmaya adıyordu. Ayrıca son iki yıldır evlerinden kaçan kızları fuhuş yapmaya teşvik ettiğini de fark ettim.”

Abdulmohsen”in pornografik içerikler üretilen internet mecralarından aldığı fotoğrafları paylaştığı bir hesabı olduğundan da bahseden Al Tamimi, “Yaptığı en kötü şeylerden biri, yapay zeka kullanarak bir kızın yüzünü başka birinin vücuduna iliştirmekti. Daha sonra birisi resimlerin sahte ve düzenlenmiş olduğunu kanıtlayarak onu ifşa etti, ardından bu hesabını sildi.” sözleriyle olayı anlattı.

Al Tamimi, Abdulmohsen”in fuhşu “normalleştirdiği ve güzelleştirdiği” paylaşımlarla kızları bunu yapmaya teşvik etmeyi amaçladığı görüşünü paylaştı.

Abdulmohsen”in geçmişte İsrail’i destekleyen paylaşımları olmadığına dikkati çeken Al Tamimi, son zamanlarda gösterdiği desteğin “birdenbire olduğu” yorumunu yaparak, Taleb ile İsrail arasında bir bağlantı olabileceğinden bahsetti.

“Masum hayatları korumak için onu yetkililere ihbar ettim”

Al Tamimi, Abdulmohsen”in Almanlara yönelik tehditler içeren endişe verici paylaşımlarını yetkililere bildirme “ihtiyacı hissettiğini” kaydederek, “Masum hayatları korumak için onu yetkililere ihbar etme konusunda derin sorumluluk hissettim.” dedi.

Bu doğrultuda Saksonya-Anhalt eyaletinin emniyet güçleri ve Federal Göç ve Mülteciler Dairesi (BAMF) ile iletişime geçmeye çalıştığını anlatan Al Tamimi, Alman makamlarının ihbarlarına kayıtsız kaldıklarını ifade etti.

Al Tamimi tüm bu çabalarına rağmen Alman makamlarının harekete geçmemiş olmasının “son derece rahatsız edici olduğunu” belirterek, “Bu kadar açık ve doğrudan tehditler, halkın güvenliğini sağlamak için derhal harekete geçilmesini sağlamalıydı. Bu eylemsizlik, özellikle de böylesine ciddi tehditler açıkça yapılırken, insanların kendilerini güvende hissetmelerini zorlaştırıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Al Tamimi”nin sosyal medya ve elektronik posta üzerinden yaptığı ihbarlarda saldırganın ismi, doğum tarihi ve uyruğu gibi kişisel bilgiler verdiği, tehditkar paylaşımlarına atıfta bulunarak önlem alınmasını istediği görülüyor.

Saldırganın İslam karşıtı ve siyonizm destekçisi paylaşımları dikkati çekiyor

Alman basınının saldırganla ilgili paylaştığı bilgilerde, 50 yaşındaki saldırganın 2006″dan beri Almanya”da yaşadığı ve bu ülkede süresiz oturum izni olduğu, Bernburg kentinde doktor olarak çalıştığı ve sosyal medya hesaplarında, “Almanya”da İslam”ın yükselişinden endişe ettiğini gösteren” paylaşımlarda bulunduğu belirtildi.

X hesabında İsrail”i neden çok sevdiğini detaylı şekilde anlatmak istediğini gösteren paylaşımlar yapan Abdulmohsen”in Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından Gazze”de işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar sebebiyle hakkında tutuklama emri çıkarılan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu”ya övgüde bulunması ve sözde büyük İsrail projesine destek vermesi dikkati çekti.

Saldırıdan günler önce, 8 Aralık”ta Netanyahu”nun Suriye ile ilgili X mesajını paylaşan Abdulmohsen, “Suriye”nin bir kısmı, İsrail”e dahil olacak kadar şanslı.” yorumunda bulundu.

İslam karşıtı ve siyonizm destekçisi saldırgan, ocak ayındaki paylaşımında ise “Filistinli kadınları tebrik ediyorum. Netanyahu, Filistin topraklarını İsrail”e ilhak edecek. Artık babalarınız sizi başörtüsü takmaya zorlayamayacak.” ifadelerini kullandı.

Almanya”daki aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi başta olmak üzere Avrupa”daki İslam karşıtı, ırkçı ve aşırı sağ hareketlere destek veren çok sayıda paylaşımda bulunan şüphelinin X hesabının birçok aşırı sağcı lider tarafından da takip edildiği görülüyor.

Birçok kez tehditlerde bulunmuş

Saldırganın, Aralık 2023″te paylaştığı bir X mesajında ise Alman devletini, Suudi Arabistanlı mültecilere zulmetmekle suçladığı ve “Sizi temin ederim ki intikam yüzde 100 gelecektir. Hayatıma mal olsa bile” tehdidinde bulunduğu, devamında “Bunun bedelini Almanya ödemek zorunda kalacak. Çok büyük bir bedel.” tehdidinde bulunduğu ortaya çıktı.

Abdulmohsen”in yaptığı diğer paylaşımlar arasında, “Sizi temin ederim ki Almanya savaş istiyorsa bunu yapacağız. Almanya bizi öldürmek isterse onları katlederiz, ölürüz ya da gururla hapse gireriz.” ifadelerini kullandığı görüldü.

Almanya”ya Müslüman sığınmacıları kabul ettiği için eski Alman Şansölyesi Angela Merkel”e yönelik nefret içerikli paylaşımlar da yapan Abdulmohsen, aşırı sağcı bir X hesabının Merkel”in kalan ömrünü hapiste tamamlaması yönündeki çağrısını paylaşarak, “Kesinlikle katılıyorum. Almanya”da ölüm cezası olmadığı için Merkel, Avrupa”yı İslamlaştırmaya dönük gizli projesi nedeniyle hayatının geri kalanını hapiste geçirmelidir ama eğer ölüm cezası geri getirilirse öldürülmeyi hak ediyor.” yorumunda bulundu.

Abdulmohsen, 2013″te ise diploma denkliğiyle ilgili sorun yaşadığı Mecklenburg-Vorpommern eyaletindeki tabipler odasını telefonla arayarak tehditlerde bulundu.

Saldırgan, tabipler odasını 15 Nisan 2013 yılında Boston”da düzenlenen maratona yapılan saldırıya atıfta bulunarak “uluslararası kamuoyunun dikkatini çekecek eylemlerde bulunmakla” tehdit etti.

Tehdidin ardından Abdulmohsen”in evinde arama yapıldı ve elektronik medya cihazları incelendi ancak “gerçek bir saldırı hazırlığı” olduğuna dair herhangi bir kanıt bulunmadı.

Eylül 2013″te Rostock Bölge Mahkemesi, Abdulmohsen”e suç tehdidinde bulunarak kamu huzurunu bozmak suçundan 900 avro para cezası verdi. Karar sonrası hakimler hakkında hakaret içeren ifadeler kullanan Abdulmohsen, kendisine bir silah temin edeceğini belirtti.

Emniyet güçleri harekete geçmedi

BAMF”nin X hesabından yapılan açıklamada saldırgan hakkında daha önce ihbarda bulunulduğu doğrulanarak, “Geçen yılın yaz mevsiminin sonlarında dairemiz, sosyal medya kanalları aracılığıyla Magdeburg”daki saldırının sorumlusu olduğundan şüphelenilen kişi hakkında bir ihbar aldı. Pek çok ipucu gibi bu da ciddiye alındı.” ifadelerine yer verildi.

Açıklamada BAMF”nin doğrudan bir soruşturma makamı olmadığı belirtilerek, bilgi veren kişinin doğrudan sorumlu makamlara yönlendirildiği aktarıldı.

Federal Kriminal Dairesi (BKA) Başkanlığı yapan Holger Münch ise ZDF televizyonuna yaptığı açıklamada, BKA”nın Kasım 2023″te Suudi Arabistan vatandaşı bir erkek hakkında ihbar aldığını teyit etti.

Münch, ihbar sonrası bir soruşturma başlatıldığına dikkati çekerek, “Bunun üzerine Saksonya-Anhalt polisi de gerekli soruşturma tedbirlerini aldı. (Hakkında ihbarda bulunulan Suudi Arabistanlı kişinin) Ayrıca kamu görevlileriyle çeşitli temasları, onlara hakaretleri ve bazen de tehditleri vardı. Ancak şiddet suçlarıyla tanınmıyordu.” ifadelerini kullandı.

Öte yandan, saldırgan hakkında yapılan tüm ihbar ve uyarılara rağmen emniyet güçlerinin harekete geçmemesi halk tarafından tepkiyle karşılandı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Devlet okulunda “turnike” krizi! 1000 TL”yi ödeyen geçti, ödemeyen kuyrukta bekledi

Fatih”te bir ortaokul, öğrencilerin giriş çıkışlarını kontrol altına almak için turnike sistemi kurdu ve öğrencilerden 1000″er lira kart ücreti istendi. Parayı ödeyen öğrenciler yerleştirilen 4 turnikenin 3″ünden geçebilirken ücreti ödemeyenler tek turnikenin önünde dakikalarca uzun kuyruklarda bekledi.Öğrencilerin turnike önündeki sıra beklediği anlar sosyal medyada paylaşıldı, tepki topladı. VELİLER TURNİKE SİSTEMİNE TEPKİ GÖSTERDİ Ekol TV”nin haberine göre, veliler turnike sistemine tepki gösterdi. Velilerden bazıları, “Kart parası 1000 TL. O kartın maliyeti ne kadar ki? Kart parası çok büyük para. Kaç kişi var ki okulda? Bir okulda 1000 öğrenci olsa, 1 milyon lira eder.” derken bazıları ise, “Kart ücreti, resim ücreti, SMS ücreti derken masraflar çığ gibi büyüyor. Bu paralar kimin cebinden çıkacak?” dedi. TURNİKELER KALDIRILDI, TARTIŞMA BİTMEDİ Tepkiler üzerine okul yönetimi, turnike sistemini sökme kararlığı aldı ve bu kararı velilere SMS yoluyla bildirdi. Mesajda kart ücretlerinin iade edileceği de duyuruldu. Ancak, bu hamle yeni bir tartışmayı beraberinde getirdi. VELİLER İKİYE BÖLÜNDÜ Turnikelerin kaldırılmasını isteyen veliler, yüksek ücretlerin ailelere ek yük getirdiğini savunurken, diğer bir grup veli ise çocuklarının güvenliği için turnike sisteminin geri getirilmesini istedi. Velilerden biri, “Çocuğumun okula giriş-çıkış bilgisi bana mesaj olarak geliyordu, bu sistem içimi rahatlatıyordu. Geri getirilmesini istiyorum.” ifadesini kullandı.

Source: Çağla Taşçı


Ülkesine dönen Suriyeli sayısı belli oldu… Birleşmiş Milletler rakam verdi!

Suriye”de 2011″den beri devam eden iç savaşta 13 milyona yakın insan göç ederken, bunun yarısı ülke dışına çıktı. En çok Suriyeli mültecinin bulunduğu ülke ise Türkiye oldu. Beşar Esad yönetiminin devrilmesinin ardından Suriyeliler için evlerine dönme umudu doğdu. Türkiye dahil birçok ülkeden az sayıda insan Suriye”ye dönmeye başladı.
Suriyelilerin kaçı ülkesine döndü? Bakan Yerlikaya son rakamı açıkladıGündem
Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, sosyal medya hesabı X”ten paylaşım yaparak Suriye”ye ne kadar mültecinin döndüğünü açıkladı.
Üç haftada 50 bin insan
Komşu ülkelerden dönen Suriyeli mülteci sayısının yavaş yavaş arttığını aktaran Grandi, son 3 haftada 50 binden fazla kişinin ülkesine döndüğünü belirtti.
Grandi, Suriye”deki fiziki koşulların vahim durumda olmaya devam ettiğini, geri dönenlere ve ihtiyacı olan herkese daha fazla insani yardım ulaştırılması gerektiğini ifade etti.
Yarısı Türkiye”den
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 24 Aralık”taki açıklamasında, Türkiye”den dönen Suriyeli sayısının 25 bin olduğunu söylemişti. Buna göre ülkesine dönen her iki Suriyeliden biri Türkiye”den gitti.

Source: Dünya Gazetesi


Fakirliği öven profesörün cağ kebabını övdüğü görüntüler yeniden gündemde

Asgari Ücret Tespit Komisyonu”nun 4. toplantısı sonrası Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, 2025 yılında geçerli olacak yeni asgari ücretin 22 bin 104 lira olduğunu duyurdu. “KURU FASULYE DE PROTEİN ET DE PROTEİN” Asgari ücrete yapılan zam oranı birçok kesim tarafından yetersiz bulundu. Birçok yorum yapılan asgari ücretle ilgili Prof. Dr. Oytun Erbaş”tan dikkat çeken bir çıkış geldi. TV100 ekranlarında Buket Aydın”ın konuğu olan Erbaş, asgari ücret zammıyla ilgili “Bakın asgari ücret elli de olsa elli verin yine elli harcar insanlar. Bunun sonu yok ki. Kuru fasulye de protein et de protein” dedi. “FAKİR HAYAT EN SAĞLIKLI HAYAT” “Ben her zaman söylerim. Fakir hayat en sağlıklı hayat.” diyen Erbaş”ın “Yani asgari ücrete üzülmesinler, kendi hayatlarını asgari ücrete göre organize etsinler. Sonuçta ülkenin kendi içinde bir dinamiği var. Sizin de bu dinamik içinde adapte olmanız gerekiyor. Benim arabam yok… Ayakkabılar, yüz tane alsam ne olacaktı? Sonuçta günün sonunda iki lahmacun yeniyor. Üçüncüsünü yemiyorum ben.” sözleri tepki çekti. “KURU FASULYE YETMEDİ Mİ?” Fakirliği öven Erbaş”ın eski bir videosu ise yeniden gündem oldu. Erbaş”ın cağ kebabını övdüğü görüntülerde”Şu biliniyor abi, her zaman kuzu eti yemek, az yağ almak yaşamı da uzatıyor. Çocuklar için çok gerekli. Beyin için gerektiği ve yağı yiyenler özellikle kuzu yağı, Parkinson olmuyor.” ifadelerini kullandığı görüldü. O anlara yorum yağarken, bazı kullanıcılar “Kuru fasulye yetmedi mi?” yorumlarını yaptı.

Source: Haberler


Gazze’de üç bebek donarak öldü

Çarşamba günü, Gazze’nin güneyindeki Al-Mawasi’de yeni doğan bir bebek olan Sile Mahmud El-Fasih, şiddetli soğuk nedeniyle hayatını kaybetti. Gazze Sağlık Bakanlığı Genel Müdürü Dr. Munir Al-Bursh, bebeğin “aşırı soğuk nedeniyle donarak öldüğünü” açıkladı. Son 48 saat içinde, Sile ile birlikte, üç günlük ve bir aylık iki bebek daha aşırı soğuk ve uygun barınma koşullarının eksikliği nedeniyle yaşamını yitirdi. Nasser Hastanesi Pediatri ve Obstetrik Bölüm Başkanı Dr. Ahmed El-Ferra, Gazze’deki sağlık sisteminin çökme noktasına geldiğini ve özellikle bebeklerin hayatta kalma şansının giderek azaldığını belirtti. Al-Mawasi, İsrail tarafından daha önce “insani bölge” olarak ilan edilmişti. Ancak bölge sık sık saldırılara maruz kalıyor ve binlerce yerinden edilmiş Filistinli, naylon ve kumaş parçalarından yapılmış çadırlarda yaşam mücadelesi veriyor. “ONU ISITMAYA ÇALIŞTIM AMA BAŞARAMADIM” CNN tarafından yayımlanan görüntülerde, Sile’nın küçük bedeni beyaz kefene sarılı halde, babası tarafından taşınırken görülüyor. Mezarı başında toplanan genç Filistinliler ve çocuklar dua ediyor. Sile’nın annesi Nariman, “Onu kollarımda ısıtmaya çalıştım ama üzerime örtecek ek bir giysim bile yoktu” diyerek yaşadıkları çaresizliği anlattı. Görüntülerde küçük bebeğin yüzünün soğuktan morardığı dikkat çekiyor. ÇOCUKLAR SAVAŞIN EN BÜYÜK MAĞDURLARI Soykırımcı İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları, bölgede büyük bir insani krize yol açtı. Gazze Sağlık Bakanlığı verilerine göre, savaşın başlangıcından bu yana 45 binden fazla Filistinli hayatını kaybetti, 107 binden fazla kişi yaralandı. Bu ölümlerin önemli bir kısmını çocuklar oluşturuyor. Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı (UNRWA) Başkanı Philippe Lazzarini, Gazze’de her saat başı bir çocuğun hayatını kaybettiğini açıkladı. UNICEF ise birçok çocuğun hâlâ yazlık kıyafetlerle soğuk hava koşullarında yaşamaya çalıştığını ve temel ihtiyaçlara erişimin neredeyse imkânsız hale geldiğini belirtti. Dr. Ahmed El-Ferra, Gazze’deki yenidoğan bakım ünitelerinin yalnızca yüzde 20’sinin çalışır durumda olduğunu ve tıbbi malzeme eksikliği nedeniyle prematüre bebeklerin hayatını kaybettiğini ifade etti.

Source: Internet Haber