“Sosyal Sorunlar Gündemi – Toplumsal Adalet ve İklim Krizi”

Gezegen için sıfır atık yaşam

Hakemli değerlendirmedengeçirilmiş, uluslararası sıfır atıktanımı şu şekilde: “Ürünlerin,ambalajların ve malzemelerinyanmadan ve toprağa, suya veyahavaya tehdit oluşturacak şekildedeşarj edilmeden sorumlu birşekilde üretilmesi, tüketilmesi,yeniden kullanılması ve gerikazanılması yoluyla çevre veyainsan sağlığının tüm kaynaklarınkorunması.”Evler, küçük işletmeler vekamu hizmeti sağlayıcıları heryıl ambalaj ve elektroniktenplastiklere ve gıdaya kadar 2.1milyar ila 2.3 milyar ton arasındabelediye katı atığı üretiyor. Ancakküresel atık yönetim hizmetleri bumiktarla başa çıkmak için yetersizdonanıma sahip, 2.7 milyar insankatı atık toplama hizmetineerişemiyor ve belediye katıatıklarının yalnızca yüzde 61-62’sikontrollü tesislerde yapılıyor.SIFIR ATIK GÜNÜİnsan ve gezegen sağlığınıtehdit eden atık konusu ile ilgiligüzel haber ise her yıl 30 Mart’taUluslararası Sıfır Atık Günükutlanıyor. Bu yılın teması ise“moda ve tekstilde sıfır atık”.Moda ve tekstil sektöründekiatık etkisini azaltmak vesürdürülebilirlik ile döngüselliğiteşvik etmek için acilen hareketegeçme ihtiyacına odaklanmakonularında farkındalıkyaratılması amaçlanmaktadır.Birleşmiş Milletler GenelKurulu, 14 Aralık 2022’de77. oturumunda 30 Mart’ıher yıl kutlanacakUluslararası Sıfır AtıkGünü olarak ilanetme kararı aldı.Birleşmiş Milletler Çevre Programı(UNEP) ve Birleşmiş Milletlerİnsan Yerleşimleri Programı (UNHabitat) birlikte UluslararasıSıfır Atık Günü’nün kutlanmasınıkolaylaştırıyor. Bu kampanyakapsamında üye devletler,Birleşmiş Milletler sistemindekiörgütler, sivil toplum, özelsektör, akademi, kadınlar,gençler ve diğer paydaşlar,ulusal, alt ulusal, bölgesel veyerel sıfır atık girişimleri vesürdürülebilir kalkınmayakatkıları konusunda farkındalığıartırmayı amaçlayan faaliyetlerekatılmaya davet edilmektedir. Sıfıratık girişimlerini teşvik etmek,Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi11 ve Sürdürülebilir KalkınmaHedefi 12 dahil olmak üzereSürdürülebilir Kalkınma için2030 Gündemindeki tüm hedef veamaçların ilerlemesine yardımcıolabilir. Bu hedefler, gıda kaybı veisrafı, doğal kaynak çıkarımı veelektronik atık dahil olmak üzereher türlü israfı ele almaktadır.5R İLE SIFIR ATIK OLMAKSıfır atığın 5R’si (refuse, reduce,reuse, recycle, rot) olarak bilinenadımlar sırasıyla:- İhtiyacın olmayanıreddet: Bu, istenmeyen öğelerinevinize girmesini engeller veönemsiz postave plastik pipetler gibi şeylerinyanı sıra size sunulan tümpromosyon ürünleri için geçerlidir.- Kullandıklarını azalt:Bu, genel olarak daha az atıkdemektir. – Yapabildiğin her şeyiyeniden kullan: Bir şeyinömrünü onararak,devrederek veyatamir ederekuzatabilirmisiniz? İkinciel alabilirveya satabilirmisiniz?Yenidenkullanımaynızamanda tekkullanımlıkürünlerin,atılmakyerine kolaycayıkanabilen yenidenkullanılabilir ürünlerledeğiştirilmesi anlamına da gelir. – Reddedemediğin veyaazaltamadığın şeylerigeri dönüştür: Geri dönüşümyoluyla kaynakları atık akışındankurtarmak bir seçenektir. Ancakbazı öğelerin süresiz olarakgeri dönüştürülmeyeceğini ve(genellikle kısa) ömürlerininsonunda çöplükte sona ereceğiniunutmayın. Bunlar, sıfır israfçınınkaçınmaya çalıştığı öğelerdir. – Geriye kalanlarıçürüt: Yiyecekartıklarını, kâğıtparçalarını ve tahtaveya bambu dişfırçalarınıkompostlamak,besinlerive lifleritoprağageridöndürür.GİYSİLER ATIK OLMASINTekstil üretimi ve tüketimindekihızlı büyüme Küresel Güney’de ciddiçevresel, ekonomik ve sosyal etkilereneden oluyor. Giysi üretimi 2000yılından 2015 yılına iki katınaçıktı, toplam 92 milyon tontekstil atığı üretildi. Bumiktar her saniye bir çöpkamyonu dolusu giysininyakılması veya çöpsahalarına gönderilmesianlamına geliyor.Tüketiciler ikinci el,onarım ve geri dönüşümgibi uygulamalarıbenimseyerek giysiatığının çevreselzararını önemli ölçüdeazaltabilirler. Hızlımodadan uzaklaşıp dayanıklı,yüksek kaliteli giysilere yanisürdürülebilir, yerel ve etik markalarayatırım yapmak yalnızca kaynaklarıkorumakla kalmaz, insan ve gezegensağlığına da fayda sağlar.

Source: Ayça Ceylan


AKP ve MHP el ele verdi sorunlar yok sayıldı: Yurttaşın derdi Meclis”e giremedi

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi, CHP Karabük Milletvekili Cevdet Akay; TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde araştırma önergeleriyle ilgili bilgi istedi. Önergeye TBMM Baskanvekili Bekir Bozdağ yanıt verdi. Yanıta göre TBMM’nin 28. Dönemi’ni kapsayan süreçte, Haziran 2023’ten Mart 2025’e kadar TBMM Başkanlığı’na toplam 2 bin 569 adet araştırma önergesi verildi. 576 araştırma önergesi grup önerisi olarak TBMM Genel Kurulu’nda görüşüldü. Verilen tüm önergeler AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Araştırma önergeleri TBMM gündemine dahi alınmadı. Konu hakkında değerlendirmede bulunan CHP’li Akay, şunları söyledi: “Sahada aktif olarak çalışıyor ve yaşanan sorunları yakından gözlemliyoruz. Tespit ettiğimiz sorunların araştırılması ve çözülmesi için de bunları TBMM’ye taşıyoruz. Fakat ne yazık ki TBMM’ye sunduğumuz araştırma önergelerinin çoğu gündeme alınmadığı gibi, gündeme alınan önergelerimiz de AKP ve MHP oylarıyla reddediliyor. İktidar ve ortağı vatandaşlarımızın sorunlarını yok saydığı gibi onların yarasına merhem olacak adımları da atmıyor. AKP ve MHP, kötü ve kırıklarla dolu bu karnesinin acı sonuçlarını vatandaşlarımıza yaşatıyor. Vatandaşlarımız sorunlarını görmezden gelen, onları adeta yok sayanlara, önüne gelen ilk sandıkta gereken cevabı verecek.NELER REDDEDİLDİ?TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen, AKP ve MHP oylarıyla reddedilen başlıca araştırma önergeleri şöyle:- Yaygınlaşan kara para aklamanın nedenlerinin araştırılması.- Kara para aklama, vergi kaçakçılığı gibi suçların araştırılması.- Yargıdaki rüşvet ve yolsuzluk iddialarının araştırılması.- Organize suç örgütlerinin kamudaki bağlantılarının araştırılması.- Organize suç örgütlerinin devlet bankalarından aldıkları kredilerin araştırılması.- Kişisel verilerin ele geçirildiğine dair iddiaların araştırılması.- Yap–işlet–devret modeliyle yapılan projelerin kamuya getirdiği ekonomik yükün araştırılması.- Vergi vermeyen ve vergi muafiyetinden yararlanan şirketlerin araştırılması.- Madencilik sektöründe özelleştirme uygulamalarının olumsuz etkilerinin araştırılması.- Türkiye’de depreme dayanıksız okulların durumlarının araştırılması.- Deprem sonrası yaşanan sorunların araştırılması.- Ekonomik sorunların halkımıza verdiği zararların araştırılması.- Vergide adaletsizliğin araştırılması.- Vergi sisteminin toplum üzerinde yarattığı olumsuz etkilerin araştırılması.- Konut kiralarındaki artışın nedenlerinin araştırılması.- Vatandaşlarımızın barınma sorununun nedenlerinin araştırılması.- Çocuklar ve gençler arasında uyuşturucu kullanımındaki artışın araştırılması.- Suça sürüklenen çocuk sayısının yıllar içerisindeki artış nedenleri ve artışa ilişkin çözüm yollarının belirlenmesi.- Çocuk istismarları ve kayıp çocuk vakalarının araştırılması.- Tip 1 diyabet hastası çocukların yaşamlarında karşılaştıkları sorunların araştırılması.- Engellilerin sorunları ve çözüm yollarının araştırılması.- Emeklilerin yaşadığı sorunların araştırılması.- Öğretmenlerin sorunlarının araştırılması.- Esnaf ve sanatkarların sorunlarının araştırılması.- Taşeron işçilerin yaşadıkları sorunların araştırılması.- Üniversite öğrencilerinin yaşadığı ekonomik sıkıntıların ve çözüm önerilerinin araştırılması.- Çiftçilerin sorunlarının araştırılması.- Tarım sektöründe yaşanan sorunların araştırılması.

Source: Mustafa Çakır


İstanbul Sözleşmesi resmen AİHM’e taşındı: “Türkiye”de yargı tarafsız değil”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına ilişkin “yürürlüğünün durdurulması” ve “iptali“ yönünde Süheyla Ertosun’un açtığı dava hem Danıştay hem Anayasa Mahkemesi (AYM) nezdinde AYM Üyesi Yılmaz Akçil tarafından reddedildi. Bunun üzerine Ertosun, davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıyarak; verilen usulsüz kararın Türkiye’de yargının tarafsız olmadığının göstergesi olduğunu belirtti.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla 2021’de Resmi Gazete’den yayımlanan kararla Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’nden çekildi. Hukukçu Ali Suat Ertosun, kardeşi Süheyla Ertosun adına 2021’de söz konusu kararın yürütmesinin durdurulması ve iptali için Danıştay 10’uncu Dairesi’ne dava açtı. Danıştay 10’uncu Dairesi, Eylül 2021’de yürütmenin durdurulması talebini reddetti. Kararın altında o dönem Danıştay 10’uncu Daire Başkanı olan Yılmaz Akçil’in imzası bulunuyordu.DANIŞTAY VE AYM KARARINDA AKÇİL’İN İMZASI BULUNUYORAkçil, 30 Ocak 2024’te Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) üye olarak atanmış, Ertosun’un konu hakkındaki AYM başvurusuna ret yönde verilen kararda da imzacı olmuştu. Böylece Akçil’in imzasıyla AYM, “Anayasa Mahkemesi Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun”daki “Hakim, savcı, hakem sıfatıyla bakmış veya tanık ya da bilirkişi olarak beyanda bulunmuş olduğu davalara başkan ve üyelere bakamaz” düzenlemesine aykırı davrandı. Gazetemiz Cumhuriyet bu konuyu 1 Aralık 2024’te “AYM kendi kuruluş yasasına uymadı” başlığıyla gündeme getirdi.‘TÜRKİYE’DE YARGININ TARAFSIZ OLMADIĞINI GÖSTERİYOR’Bu usulsüzlüğün ardından Av. İsmail Sami Çakmak, Kasım 2024’te Akçil hakkında suç duyurusunda bulundu. Ancak AYM şikayet hakkında hala işlem yapmadı. Bunun üzerine Ertosun, konuyu “iç hukuk yollarının tükenmesi” gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdı. Ertosun, AİHM başvurusunda; söz konusu usulsüzlüğe değinerek; “Bunlar Türkiye’de yargının, etkin ve tarafsız olmadığını göstermektedir” ifadelerini kullandı.ANAYASA İHLALİNİ AYM GÖRMEZDEN GELDİErtosun dilekçesinde; Erdoğan’ın imzasıyla sözleşmeden çekinilmesinin; uluslararası toplumun bir üyesi olan Türkiye Cumhuriyeti’nin saygınlığına zarar verdiğini ve anayasadaki “İnsan haklarına saygılı ve sosyal bir hukuk devleti olma” ilkesinin ihlal edildiğini kaydetti. İstanbul Sözleşmesi’nin anayasanın 90’ıncı maddesine göre yasa hükmünde olduğunu anımsatan Ertosun; Danıştay ve AYM’nin kararlarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AHİS) “adil yargılama hakkına”, “özel ve aile hayatına saygı hakkına”, “etkili başvuru hakkı” ve “ayrımcılık yasağı” ile sözleşmenin 12 numaralı ek protokolünde yer alan bütün hakların ihlal edildiğini belirtti.

Source: Aytunç Ürkmez


İmamoğlu için bulunan usulsüzlüğü AA açıkladı: Çatıyı yüksek yapmış, terası odaya katmış!

İmamoğlu İnşaat’ın inceleme raporlarına giren Beylikdüzü’ndeki villa projelerindeki usulsüzlüklerin listesi ortaya çıktı, Twitter yıkıldı.

Anadolu Ajansı, önceki gün İstanbul Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nün, yolsuzluk soruşturması kapsamında görevden uzaklaştırılan ve tutuklanan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ortağı olduğu ve aynı soruşturmada el konulan İmamoğlu İnşaat Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi’nin Beylikdüzü’nde yer alan 3 inşaat projesindeki usulsüzlüklere ilişkin hazırladığı tespit formlarına ulaştı.

Ajans, formda yer alan eksiklikleri tek tek sıraladı. İl müdürlüğüne yapılan şikayet üzerine teknik ekipler tarafından toplamda 16 bloktan oluşan 8 ikiz villada yapılan tetkik sonucunda, şu eksiklikler saptanmıştı.

– Projesine aykırı olarak bazı kısımlarda yaklaşık 80 santimetre bazı kısımlarda ise yaklaşık 100 santimetre yüksek imal edildi.

– Villaların çatı eğimlerinin -çift kırım yapıldı.- Teraslar büyütüldü, bazısı daireye eklendi…- Kat yüksekliği 50 cm eksik yapıldı…- Teknik alan bodrum katlar boş bırakıldı…- Teraslara ek kapı yapıldı, odalar genişletildi…- Teraslar daraltılıp salon-mutfak büyütüldü…

Ajans, bu haberini twitterda da yayınladı. Ancak buna ilişkin twitin altında, onlarca yorum yapıldı. O yorumları da sizler için sıraladık.

Sosyal medyada alay konusu

Hayaller: 560 milyar, yolsuzluk: Mutfağı salona katmış

Av. Sebastian Trudeau@sonkezchpa: Hayaller: 560 milyar TL yolsuzluk.Hayatlar: Mutfağı salona katmış.

Gozde@GozdeKenter: Bazı şeyleri unutuyoruz hatırlatmakta fayda var. Beştepe’deki 1150 odalı Cumhurbaşkanlığı Sarayı KAÇAK!Yargı kararı var. Tabi ülkede hukuk mu var? Kim yasalara uyuyor diyeceksiniz?!

Zorlu’daki katlara kim izin verdi?

Diplomalı Mimar Naz@httpnarchitect: Şu paylaşımı okuyunca bir mimar olarak utandım yukarda yazdıklarınız her inşaatta olabilecek basit değişiklikler devlet kurumu olan TOKİ nin yaptığı konutlarda binlercesini gösterebilirim. Hatta garanti ödemeli inşaatlarda ihaleye çıkılan kodla uygulama sırasında düşürülen kod farkını yazsam Atamın kurduğu Koskoca Anadolu Ajansı Siz ne ara bu hallere geldiniz

surela@xsurela: Omg inanılmaz iddialar şeyi unutmuşsunuz Zorlu’daki Kaçak katları Sahi kim izin vermişti ona?

İthamlara bakınca en büyük TURP

Furkan Şahin@furkann7sahinn2: İthamlara bakılacak olursa turp bu.Görkem Önal@gorkem_onal: İyi bakın belki kaldırıma sandalye falan da koymuşlardır. Bu kadar büyük suçu atlamayın AA. Bula bula bulduklarınıza bak. Çocuklar bile güler buna. Haber müdürünüz hiç mi kontrol etmiyor, bu haber çok saçma diye? Yoksa haber mi bulamıyorsunuz?

İstanbul’a ihanet ettik diyen kim?

Taner@_Taner1923: AA böyle bir duruma hiç düşmemeliydi. Şunlara da bir bakıversin. Ankara’da kimler parsel parsel nereleri sattı? İstanbul’a ihanet ettik diyenler kimler? Kolon kesenler neden dışarda serbest geziyor? İmar affını kimler neden yaptı?

Ümit yücel@umityucel5: Bunlar eğer suçsa tüm Türkiye’nin tutuklanması lazım, zira eve katılmayan balkon yoktur:))

Source: Deniz Ayhan


Hilâl Kaplan’a yönelik iftira kampanyası çöktü

Son organize saldırı dalgası nedeniyle Kaplan’ın eski eşi Suheyb Öğüt, avukatı aracılığıyla X üzerinden bir açıklama yaptı ve şu ifadeleri kullandı: ‘Kalabalık bir bayramlaşma ziyaretinde çekilmiş bir fotoğrafı kırpıp, hayatımızda bir kez gördüğümüz birini en yakın arkadaşımız gibi lanse edip çocuklarımızın annesine iftira atmak alçaklığın da alçaklığıdır.’ Daha önce Kaplan’ın isteği doğrultusunda bir açıklama yapmadığını belirten Öğüt, ‘İki çocuk annesi bir hanımın namusuna iftira atanların iştigal ettikleri iş ne siyasi tenkittir, ne mücadele. Olsa olsa cehennem yakını bir melanettir’ ifadelerini kullandı. HİLAL KAPLAN”DAN AYETLİ PAYLAŞIM Sosyal medyada yayınlanan iddialar sonrası Hilal Kaplan”dan beklenen yanıt geldi. Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Kaplan, Avukat Halim Selim”in paylaşımına dikkat çekti. Ardından şu ifadelere yer verdi: Allah düşmanın da mert olanını versin ama muhatabımız maalesef esfeli safilin. İftiradan başka yol bilmeyenlerden iki cihanda davacı olacağımı bu vesileyle tekrar belirteyim. Velhasıl yıldırma ve susturma çabalarınız işe yaramayacak. Vesselâm. 11) “O İftirayı çıkaranlar, içinizden küçük bir gruptur. Siz o iftirayı kendi hakkınızda fena bir şey sanmayın, bilakis o sizin için hayırlıdır. O iftiracılara gelince, onlardan her birinin, kazandığı günah nisbetinde cezası vardır. Bu yaygaranın elebaşılığını yapan şahsa ise cezanın en büyüğü vardır. 12) Siz ey müminler, bu dedikoduyu daha işitir işitmez, mümin erkekler ve mümin kadınlar olarak birbiriniz hakkında iyi zan besleyip: “Hâşa, bu besbelli bir iftiradan başka bir şey değildir!” demeniz gerekmez miydi? 13) O iftiracılar dört şahit getirselerdi ya! Şahitlerini getirmediklerine göre, onlar Allah katında (Allah’ın hükmüne göre) yalancıların ta kendileri olarak tescil edileceklerdir. 14) Hem dünyada hem de ahirette, Allah’ın lütuf ve merhameti sizinle olmasaydı, daldığınız bu yaygaradan dolayı mutlaka başınıza müthiş bir ceza gelirdi. 15) O sırada siz o iftirayı dilden dile birbirinize aktarıyor, işin aslına dair hiç bilginiz olmayan sözleri ağızlarınızda geveleyip duruyordunuz ve bunu basit, önemsiz bir şey sanıyordunuz. Halbuki o, Allah’ın nazarında pek büyük bir vebaldi!” (Nur, 24/11-15).

Source: Internet Haber


Bu acının tarifi yok

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Kadıköy”deki bıçaklı saldırıda hayatını kaybeden 14 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi”nin ailesiyle görüştü. Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi”nde gerçekleşen görüşmeye, anne Yasemin Akıncılar Minguzzi ve baba Andrea Minguzzi”nin yanı sıra Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AK Parti İstanbul Milletvekili Pervin Tuba Durgut ile NUN Eğitim ve Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Esra Albayrak katıldı. Aileye taziye dileklerini ileten Erdoğan, Ramazan Bayramı vesilesiyle dayanışma mesajı verdi. Ailenin yaşadığı derin acı ve olayın ardından atılması gereken adımların kapsamlı şekilde ele alındığı görüşmede, Erdoğan”ın anne ve babayı dikkatle dinlediği, aktarılan her detayla yakından ilgilendiği öğrenildi. Erdoğan”ın, bu kaybı yalnızca bir ailenin yaşadığı trajedi olarak değil, toplumu ilgilendiren bir uyarı olarak değerlendirdiği aktarıldı. Çocukların güvenliğinin sağlanması, benzer trajedilerin önlenmesi ve toplumsal farkındalığın artırılması için alınacak önlemlerin gündeme geldiği görüşmede, Erdoğan”ın bu olayın münferit bir vaka olarak ele alınmaması gerektiğini vurguladığı ve kalıcı çözümler için ilgili kurumlara talimat verdiği belirtildi. Adalet Bakanı Tunç”un süreci yakından takip edeceği ve adaletin en şeffaf, en titiz şekilde sağlanması için çalışmaların sürdürüleceği bildirildi. Görüşmeye ilişkin sosyal medya paylaşımında da yaşanan acının tarifi olmadığını vurgulayan Erdoğan, “Adaletin tecellisi için sürecin yakından takipçisi olmaya devam edeceğiz. Bu tür elim olayların bir daha yaşanmaması için kararlılıkla çalışmayı sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

Source: Sabah


ATV’den kurtlar sofrasındaki bir kadının hikayesi: Sustalı Ceylan

Ceylan kaderin yoluna dizdiği zorlukları oğlu Yusuf”la aşma hayali kuran, genç, masum ve sevgi dolu bir annedir… Zorla evlendirildiği eşi Necmi”nin zorbalıklarına direnirken; çalışır, okur ve gizlice para biriktirip, oğluyla yeni bir hayat kurmanın yollarını arar. Fakat Necmi”nin acımasız oyunuyla, Ceylan onu hayata bağlayan tek dayanağı; Yusuf”u kaybetme noktasına sürüklenir… Ceylan evladını kurtarmak ve hayallerini gerçekleştirmek uğruna, yeraltı aleminin güçlü mafyası Bekri”nin tehlikeli dünyasına adım atar. Ve orada gizli bir amacın peşinde olan Ferhat”la tanışır… Ceylan ve Ferhat”ın ait olmadıkları, karanlık bir dünyada kesişen yolları, birlikte aydınlanacak mıdır? atv 20.00

Source: Sabah


Türkiye”ye karşı 3″lü ittifak devrede! Düşman ilan ettiler!

İsrail, Suriye’nin güneyini işgal edip Gazze’deki katliamları buraya taşıdı, 5 noktayı vurup 30’dan fazla kişiyi şehit etti. Türkiye-Suriye iş birliğini hedef alan saldırılar artabilir. Yunanistan’da EOKA kutlamalarına Türkiye ve KKTC tepki gösterdi.İSRAİL, SURİYE”DE KATLİAMA BAŞLADIGazze’de 60 bini aşkın sivili katleden ve hâlen soykırımını sürdüren İsrail, Suriye’nin Dera, Hama, Humus şehirleri ile birlikte başkent Şam’a saldırdı, 30’u aşkın sivil şehit oldu. Suriye’deki sivil katliamını savunan İsrail Savunma Bakanı Israel Katz da, bölgede varlığını artıran Türkiye’yi “düşman” diyerek tanımladı ve Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’yı tehdit eden bir mesaj yayımladı. Katz “Suriye yöneticisini uyarıyorum: İsrail’e düşman güçlerin Suriye’ye girmesine ve İsrail’in güvenlik çıkarlarını tehlikeye atmasına izin verirseniz çok ağır bir bedel ödeyeceksiniz. Hava kuvvetlerinin faaliyeti geleceğe bir uyarıdır. İsrail Devleti’nin güvenliğinin zarar görmesine izin vermeyeceğiz” dedi.Bir dönem Suriyeli muhalif güçlerin Genelkurmay Başkanlığını yapan General Ahmed el-Berri, İsrail’in “korkak bir ülke” olduğunu söyledi. Berri “Saldırılar aslında Türkiye korkularının dışa vurumu idi. Bir anlamda Suriye’nin yeni yönetimine ‘Türkiye burada olursa size huzur vermeyiz’ dediler” dedi.BU OYUNU BOZACAĞIZBerri şöyle devam etti: Özellikle Şam, Humus, Tartus ve Lazkiye hattında kurulacak Türk askerî üsleri ile birlikte bu bölgeye yerleştirilecek uçaksavarlar, radar sistemleri ve Suriye hava sahasının güvenliğinin Türkiye ile ortak sağlanması gibi askerî-stratejik adımlar İsrail’in kâbusu oldu. Asıl amaçları Türkiye-Suriye irtibat kanallarını kapatmak. Esad ailesi gibi Şam’da da kendilerine sadık, kukla yönetim istiyorlar. Ancak devrimci ruh durmayacak. Kardeş Türkiye ile ilişkilerimiz daha da güçlenerek devam edecek. Askerî iş birliği anlaşmaları ile bu oyunu birlikte bozacağız.TÜRKİYE’Yİ BEKLİYORUZHumus, Şam, Lazkiye ve Suriye’nin farklı yerlerinde askerî-güvenlik iş birliği anlaşması çerçevesinde adımlar atılmasına günler kaldığına dikkat çeken General Berri, “Hep birlikte Türkiye’yi bekliyoruz. Türkiye’nin kardeş varlığı ve teminatı sayesinde de İsrail Kuneytra-Dera-Golan aksında gasbettiği yerlerden çekilecek. Dün gece Dera-Neva bölgesine yaptığı kara baskını da sivil halk tarafından püskürtüldü. Türkiye’nin buradaki varlığı kara, deniz ve hava güvenliğimiz için bir dönüm noktası. Ne Devlet Başkanı’mız Ahmed eş-Şara ne de Suriye halkı bunca yıllık mücadelenin ardından İsrail’e diz çökmeyecek. Bizi güçsüz bırakma projesinin farkındayız. Sınır güvenliği garantisi ve yabancı savaşçıların varlığı gibi öne sürdükleri şartlar Suriye’de kurulacak Kudüs ordusu korkusundan kaynaklı. Saldırılar aslında geleceğe dair korkularının da bir göstergesi” dedi. İSRAİL ABD’Yİ KULLANIYOROrta Doğu denklemini en iyi bilen isimlerden Prof. Dr. Ahmet Uysal ise “İsrail son saldırı ile parçalı, yıkılmış, istikrarsız Orta Doğu’nun ‘garantörü’ olduğunu bir defa daha hatırlattı. İsrail burada güçlü bir devleti kendine tehdit olarak görüyor. Buna dost ülke dediği Körfez ülkeleri ve Mısır da dâhil. O hep daha fazla parçalansınlar ister. İsrail’in aslında Lübnan, İran, Irak, Yemen, Mısır, Suriye ve Filistin cephelerinde savaşacak gücü yok. Suriye’de oluşacak Türk askerî gücünden korkuyor. Tek hedefi Türkiye’yi durdurmak. Gerçekten de İsrail ve destekçilerinin kurduğu oyunu bozan tek aktör Türkiye. Eş-Şara’ya şantaj yapıyor. Bu noktada Batı’nın yaptırımları, PKK-YPG, Dürzi, Nusayri kartı ile birlikte ABD’nin askerî desteğini caydırıcı unsur olarak kullanıyor. Şayet Şam’da güçlü bir mukavemet oluşursa bu direnç Tel Aviv’i sarsar. Bu ihtimali de hesap ederek adım atıyorlar. Ya Suriye’yi Filistinleştirecekler ya da İsrail için Suriye sonun başlangıcı olacak. Şu anda, İsrail-Batı ittifakı açık bir biçimde İslam’la savaşıyor. ABD isterse Netanyahu’yu bir günde devirir. Ancak bunun için bazı harici şartların oluşması gerekiyor. Her ne kadar farklı görüntü vermeye çalışsa da İsrail ordusu ve kamuoyu yorgun” dedi. Öte yandan, saha kaynaklarından aldığımız bilgilere göre İsrail bir yandan Suriye’nin kritik noktalarına kara ve hava saldırısı sürdürürken diğer yandan Ankara ile müzakere girişiminde bulunuyor. Bazı aracı ülke ve isimlere Tel Aviv’den raporlar hâlinde teklifler götürülüyor.BÖLGEDE NELER OLUYOR?Gazze’de kana doymayan siyonist İsrail Devleti, Suriye’yi de bombalamaya başladı. Bombalanan yerlerden birinin ise, Türkiye’nin askerî üs kurmak için hazırlık yürüttüğü Humus’a bağlı T4 Askerî Havaalanı olduğu bildirildi. Havaalanında üç Türk mühendisin öldüğü iddia edilse de, Millî Savunma Bakanlığı iddiaları yalanladı. İsrail ordusu saldırıları doğrularken Jerusalem Post gazetesi ise İsrailli bir askerî yetkilinin, “Bu saldırılarımız Türkiye’ye, Suriye’de askerî üs kurmayın ve İsrail’in Suriye semalarındaki faaliyetlerine karışmayın mesajları taşıyor” şeklindeki sözlerini aktardı. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar ise Türkiye’yi Suriye’de kesinlikle istemediklerini söyleyerek “Türkiye’nin Suriye, Lübnan, Irak dâhil bölgemizde oynadığı rolden gerçekten de endişe duyuyoruz” dedi. Öte yandan, İsrail’de “Suriye’deki Türk varlığı” konulu bir güvenlik toplantısı düzenlendi. Toplantıya Savunma Bakanı Israel Katz ve Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir de katıldı.KATLİAM KUTLAMASINA TEPKİ YAĞDIBu arada Kıbrıs’ta Türklere yönelik katliamlar yapan ve Ada’yı Yunanistan’a bağlamayı amaçlayan terör örgütü EOKA’nın 70. kuruluş yıl dönümü, Yunanistan’da okullarda kutlandı. Rum yönetiminin iki yıldan beri ilettiği talebine, Yunanistan Eğitim, Din İşleri ve Spor Bakanı Sofia Zacharaki’nin onay vermesinin ardından ilk defa Yunanistan’daki okullarda kutlama yapıldı. Rum Meclis Başkanı Annita Dimitriu, bakan Zaharaki’yi telefonla arayıp bu kararı aldığı için teşekkür etti. Dimitriu bunun (Güney) “Kıbrıs ile Yunanistan’ın ulusal bağlarını teyit eden tarihi bir karar olduğunu” söyledi.

Source: Özgürbayrak


Oyuncu Cem Yiğit Üzümoğlu da gözaltındaydı… “Boykot” soruşturmasında çarpıcı detay

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, kamuoyunda “boykot” çağrıları olarak bilinen ayrıştırıcı söylemleri yayan kişilere yönelik başlatılan soruşturmada gözaltına alınan ve haklarında adli kontrol tedbiri uygulanan 11 zanlıya ilişkin savcılığın sevk yazısına ulaşıldı.Başsavcılıkça kamuoyunda “boykot” çağrıları olarak bilinen ayrıştırıcı söylemler ve bu söylemleri yayan kişilerle yönelik “nefret ve ayrımcılık” ile “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlarından resen başlatılan soruşturma sürüyor.Soruşturma kapsamında gözaltına alınan ve haklarında adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verilen 11 şüpheli hakkında, savcılığın sulh ceza hakimliğine gönderdiği sevk yazısına ulaşıldı.Oyuncular Sendikası Set Birimi Sorumlusu Cem Yiğit Üzümoğlu”nun da aralarında bulunduğu 11 zanlı hakkında hazırlanan sevk yazısında, şüphelilerin sosyal paylaşım sitesindeki hesaplarından “boykot çağrısı” adı altında yaptıkları paylaşımlar suretiyle “nefret ve ayrımcılık” ve “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçlarını işlediklerinin tespit edilmesi üzerine, Cumhuriyet Başsavcılığınca resen soruşturma işlemlerine başlandığı kaydedildi.Cem Yiğit ÜzümoğluYazıda, somut olayda şüphelilerin eylemlerinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmayı engelleyici boyuta ulaştığı, “nefret ve ayrımcılık” suçunun unsurları itibarıyla oluştuğu belirtildi.Şüphelilerin sosyal medya hesaplarından yaptıkları paylaşımların tahkir edici nitelikte olduğu kaydedilen yazıda, kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlike oluşturmaya elverişli olduğu değerlendirildiğinden, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçunun da unsurları itibarıyla oluştuğunun anlaşıldığı vurgulandı.Yazıda, bu kapsamda şüpheliler hakkında kuvvetli suç şüphesi bulunması ile kaçma ve delil karartma şüphesi nazara alınarak adli kontrol kararı uygulanması talep edildi.- NE OLMUŞTU?İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, bir süredir geleneksel ve sosyal medya yayın organlarında halkın bir kesiminin ekonomik etkinlikte bulunmasını engellemeye yönelik, kamuoyunda “boykot” çağrıları olarak bilinen ayrıştırıcı söylemler ve bu söylemleri yayan kişilerle ilgili olarak “nefret ve ayrımcılık” ile “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlarından resen soruşturma başlatılmıştı.Soruşturma kapsamında haklarında gözaltı kararı verilen 16 zanlıdan 11″i yakalanmıştı.Emniyette işlemleri tamamlanan Oyuncular Sendikası Set Birimi Sorumlusu Cem Yiğit Üzümoğlu”nun da aralarında bulunduğu zanlılar, sağlık kontrolü sonrası Çağlayan”daki İstanbul Adliyesi”ne sevk edilmişti.Savcılıktaki işlemlerinin ardından nöbetçi hakimliğe sevk edilen 11 şüpheli hakkında “yurt dışına çıkış yasağı” ve “imza atma”yı içeren adli kontrol tedbiri uygulanması kararlaştırılmıştı.Boykot soruşturmasında gözaltına alınmıştıBahçeli”den CHP”ye tepki: Boykot maskesiyle operasyona kalkışma vatan sevgisiyle izah edilemezTRT, hadsizliğe geçit vermedi

Source: Www.star.com.tr


Erdoğan”ın Başdanışmanı Oktay Saral”dan tepki çeken sözler

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, yazar Mine Kırıkkanat ile CHP seçmenini hedef aldı…

Saral, şu ifadeleri kullandı:

-Bana bak, Mine Kafasıkırık! Hiçbir eser üretemeyen, taş üstüne taş koymayan, kent lokantası, süt dağıtıcılığı ve ne idüğü belirsiz heykeller dışında bir projesi olmayan CHP’li belediyelere oy veren seçmene kültürsüz ve cahil tanımlaması yapılır. Bunu o kırık kafana iyi sok meymenetsiz kadın!

KIRIKKANAT, ERDOĞAN’A HAVALE ETTİ

Kırıkkanat da sosyal medya hesabından yazdığı mesajda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı etiketleyerek, şu yanıtı verdi:

-Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, makamınızı temsil eden bir danışman hiçbir zaman bu seviyesiz üslupla konuşmamalıdır. Bulunduğu mevki, devlete yakışır bir duruş ve saygınlık gerektirir.

-O mevkiyi layıkıyla taşıyan kişi, bir kadın yazara ve zaten kimseye terbiye sınırları dışına taşarak saldırmaz, böylesine ayıplanacak bir davranış sergilemez. Şahsı, makamınıza ihbar ve dikkatinize havale ediyorum.

Source: Haber Merkezi


İyilikte bile birleşemiyoruz

Okulu yaptıran, Gülben Ergen’in kurduğu Çocuklar Gülsün Diye Derneği. Çok başarılı bir dernek, bugüne kadar memleketin çeşitli bölgelerinde 54 okul yaptırdı.Gülben Ergen bu okulları kendi parasıyla yaptırmıyor elbette. Bu konuda hevesli olabilecek yardımseverleri harekete geçiriyor, okullar toplanan bağışlarla yapılıyor.DEMO’NUN RİCA HAKLARIBelli ki Narin adına yapılacak okul için yardımına başvurduğu isimler arasında Demet Akalın da varmış.Ve yine anladığımız kadarıyla Demet Akalın da bağış yapılması için kendi çevresinden “rica” haklarını kullanmış.Mesele, okulun açılışıyla birlikte yapılan teşekkür merasiminde ortaya çıktı.Bu teşekkür listesinde kendi adı geçmeyince küplere bindi Demet Akalın.DESİNLER DİYE YAPILMAZ Önce bağış sağladığı aileyi öne sürdü, yardım ettikleri halde bu ailenin isminin hiç anılmamasına tepki gösterdi Akalın. Son derece haklı. Eğer bir eksiklik olmuşsa Ceylan Ailesi’nin adını burada biz de anmış olalım.Sonra ortaya çıktı ki Demet Akalın’ın asıl bozulduğu aile falan değil, kendi isminin ve çabasının dillendirilmemesi.Halbuki iyilik, reklam olsun, duyulsun, desinler diye yapılmaz. Bir elin verdiğini diğer el bilmemeli.DAHA DA YÜCELTİRDİAma diğer taraftan, Gülben Ergen’in bütün alkışları kendine toplaması da tuhaf. Ortada güzel bir hayır işi var. Ne olurdu sanki bu işte emeği geçen sanatçı dostunu da payelendirseydi?Bu, kendi yaptıklarını gölgelemez, aksine daha da yüceltirdi bence.Hatta keşke tutup açılışa Demet Akalın’ı da götürseydi. Türkiye’nin iki güçlü kadın figürünün, acımasızca öldürülen bir kız çocuğu için yan yana, omuz omuza görüntü vermesi Narin’den dolayı kabarmış yüreklere bir nebze su serperdi.KENDİMİZ KUSURSUZ MUYUZ?Demo hemen kestirip attı; işi düzeltmek yerine Gülben’e bastı “engel”i… Bu tavır, benim de kendimde düzeltmeye çalıştığım, kötü bir özellik.Herkesten mükemmel olmasını bekliyoruz. En ufak olumsuzlukta dünyayı yakıyoruz. Peki ama kendimiz o kadar kusursuz muyuz?Gülben ise Demo tarafından engellendiğini takipçilerine ifşa etti. Üstüne üstlük dedi ki: “Koyun can derdinde, kasap mal…”Belki engellendiğini gerçekten yeni fark etti. Ama engellendikten 1 ay sonra, böyle bir zamanda paylaşması ve altına da öyle yazması sanki içinden geçtiğimiz hareketli günlerde Demo’nun tek derdi Gülben’miş algısı doğurdu.Hedef gösterir gibi, ne o öyle?TEK BİR TELEFONA BAKARŞaşılacak şekilde Demet Akalın bu kez sakin davrandı. “Yardım isterken kasap değildim ama” demekle yetindi, takipten çıktığını doğruladı.Hepimiz biliyoruz ki bu işin düzelmesi tek bir telefona bakıyor.Kırılan, incinen taraf Demet Akalın olduğuna göre o telefonu açmak da Gülben Ergen’e düşüyor.Hem bir sivil toplum kuruluşunun liderliğine soyunmak da bunu gerektirir zaten.Kolay iş değil: Gerektiğinde insan nazlayacaksın, bıkmadan, usanmadan taraftar kazanacaksın.SİZ DE BİZİ ANLAYINHadi hanımlar! Daha nice nice Narinler, sizin de birlikte yapabileceğiniz nice nice güzel işler var.Biz şöhret figürlerimizi birbirini yıpratırken değil; el ele vermiş, hep bir üstüne, bir üstüne koyarken görmek istiyoruz. Biz sizi anlamaya, bütün bu olaylarda her ikinizle de ayrı ayrı empati kurmaya çalışıyoruz.Ama siz de bizi anlayın: Kafamız yeminle kavga-gürültü kaldırmıyor artık…

Source: Savaş Özbey


AKP kurmaylarında derin endişe: “Toplumla bağ kopuyor”

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 19 Mart’ta gözaltına alınmasıyla birlikte başlayan toplumsal hareketlilik, ülke genelinde geniş çaplı protestolara dönüştü. Saraçhane’de başlayan gösteriler, Türkiye’nin dört bir yanına yayılırken, üniversite öğrencilerinin başlattığı “tüketim boykotu” ise yeni bir aşamaya işaret etti. 2 Nisan’da hayata geçirilen bu boykot kapsamında vatandaşlar bir gün boyunca hiçbir tüketim malzemesi satın almadı. Ancak boykota katılanlara yönelik başlatılan soruşturmalar kamuoyunda büyük tepki çekti.

İktidar kanadından gelen sert açıklamalar ve soruşturmalar, sadece sokaktaki vatandaşı değil, AKP’nin içindeki bazı isimleri de rahatsız etti. Cumhuriyet’in ulaştığı AKP’li kurmaylar, yaşanan sürecin toplumsal karşılığının göz ardı edildiğini ifade ederek uyarılarda bulundu. Parti içinde artan rahatsızlık, İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla sınırlı kalmadı; gelişmelere karşı gösterilen sert reflekslerin toplumla aradaki mesafeyi büyüttüğü düşünülüyor.

AKP’ye yakın kaynaklar, protestolara ve boykot girişimlerine gösterilen tepkilerin, halkın geniş kesimlerinde huzursuzluk yarattığını dile getiriyor. Özellikle seçim mağlubiyetinin ardından ciddi bir iç muhasebe yapılması gerektiğine vurgu yapan kurmaylar, toplumla temasın zayıfladığını ve bunun partinin geleceği açısından risk taşıdığını belirtiyor.

Parti kaynakları, söz konusu ekonomik boykotun yalnızca siyasi değil, ekonomik sonuçlar da doğurabileceğine dikkat çekiyor. Ekonomik krizin yükünün daha da ağırlaşması durumunda, bu tablonun AKP’ye olumsuz yansıyacağı ifade ediliyor. AKP’nin, seçmenle yeniden sağlıklı bir bağ kurması ve halkın taleplerine kulak vermesi gerektiği yönündeki çağrılar kulislerde giderek artıyor.

Source: Haber Merkezi


Emeklileri endişelendiren ATM kararı: Bankalardan yeni uygulama

Bankalar, son günlerde para çekme işlemlerine yönelik önemli bir düzenleme başlattı. Yeni uygulamaya göre, 20 bin TL altındaki para çekme işlemleri yalnızca ATM”ler üzerinden yapılabilecek.

Bu değişiklik, özellikle emekliler ve teknolojiyi kullanmada zorluk çeken vatandaşlar için büyük bir endişe kaynağı oldu. ATM”lerin yaygınlaşmasına rağmen, hala vezne yoğunluğu azalmadığı için bankalar bu sorunu çözmek amacıyla bu adımı atacak. Bankaların yapacağı bu yenilik, teknolojiyi kullanmakta zorlanan birçok kişiyi endişelendirdi.

EMEKLİLER YENİ DÜZENLEMEYLE KARŞI KARŞIYA KALIYOR

Türkiye”deki emekliler, şu anda en düşük emekli maaşının 14 bin 469 TL olduğu bir dönemde, yeni düzenlemeyle karşı karşıya kalıyor.

Birçok emekli, düşük maaşları nedeniyle günlük yaşam masraflarını karşılamakta zorluk çekiyor ve çoğu, maaşlarını veznelerden çekmekte güçlük yaşıyor. Yeni uygulama ile birlikte, ATM kullanmakta zorluk çeken ve bu teknolojiden uzak kalan emekliler, maaşlarını çekmek için veznede uzun kuyruklar oluşturmak zorunda kalabilir.

ATM”ler, her ne kadar bir çözüm sunuyor olsa da, yaşlı vatandaşların ve teknolojiye adapte olamayanların bu araçları kullanması oldukça zor olabiliyor.

ArtıGerçek”te yer alan habere göre, Bankalar, Türkiye genelindeki 81 ilde, 20 bin TL altındaki para çekme işlemlerine sınırlama getirmeye başladı. Artık, bu tutar altındaki işlemler yalnızca ATM”ler üzerinden yapılabilecek.

Türkiye”de bulunan 49 bin 847 ATM ile bankacılık işlemleri hızlandırılmayı hedefleniyor. Ancak, ATM”yi kullanmayı bilmeyen ya da alışık olmayan vatandaşlar için bu değişiklik, bankalarda yoğunluk yaşanmasına neden olacak. Teknolojiye uyum sağlamakta güçlük çeken kişiler, bankalarda sıra beklemeye devam edecek.

Source: Haber Merkezi


Mustafa Sabri Beşer yazdı: Kelek mahsul, paparazzi ve desise!

Yahu ne hikmetse, gençleri “hadi sokaklara!” diye gazlayıp, ardından “ah vah, gözaltına aldılar” diye timsah gözyaşları döküyorlar.Yahu sen değil miydin bunları sokağa süren?Sonra da feveran ediyorsun.Bu ne cüret, bu ne pespayelik?Gençleri kendi emellerine, kendi çıkarına alet edip sonra da ortada bırakmak, kelimenin tam manasıyla bir dalavere değil de nedir?CHP ve onun borazanlığını yapan sanat sepet, medya tayfası, gençleri “özgürlük” masalıyla heder etme hususunda acımasız! Padişah fermanı misali “haydi sokağa!” diye buyuruyorlar, gençler arasına karışmış militanlar da “demokrasi mücadelesiymiş” diye çıkıp meydanda eteklerindeki taşı döküyor.Hududu aşanlar gözaltına alınınca da “bakın, bakın zulmediyorlar!” diye kendi yaktıkları yangına ağlıyorlar.Yahu nerede sizin mertliğiniz?Gençleri ortaya atarken iyiydi, şimdi niye ortalıkta yol yordam göstermiyorsunuz?Necip Fazıl, “Maskeli Balo” derken şu anki manzarayı resmen görmüş mübarek.Koca koca yalanlarla gençleri kandıranlar, kalkan yapıp onların arkasına saklanıp maske takması tam da o “balo”nun bugünkü versiyonu işte.”Hak, hukuk!” nutukları atanlar, kendi yöntemlerinin ne kadar hukuka uygun olduğunu hiç düşünüyor mu?Cemil Meriç”in “kör dövüşü” yaşanıyor. Efkâr-ı umumiyeyi yanlış haberlerle, ajitasyonla, kışkırtmayla meşgul edip ortalığı toza dumana boğmak… Kimse gerçeği konuşmasın, kimse hakikati sormasın, sadece “vah tüh” deyip ağlaşsınlar.Tam bir acziyet, tam bir tiyatro!Ayaküstü desiseyle, algı yönetmenin kitabını yazmaya çalışıyorlar. Yersen!Efendim, “Biz mağduruz.” İyi de bu gençlerin gözaltına alınmasına sebep, sizin o sinsi çağrılarınız, kışkırtıcı söylemleriniz değil mi?Kendi elinle ateşi yak, sonra da yangından şikâyet et! Pes vallahi.Sait Halim Paşa, toplumsal çalkantıların kaynağı olarak “milletin öz değerlerinden koparılmasını” gösterir.Gençlere ne diyorlar? “Hadi sokağa, hadi direnin, hadi barikat kurun…” Bu mudur “Öz değerimiz?”Kadim kültürümüzde gençlik, milleti yüceltmek, ilim irfan peşinde koşmak için gayret sarf eder. Yoksa üç beş siyasi şovmenin elinde kukla olup sağa sola saldırmaz.Ama maalesef, gençlerin saf duyguları “siyaset” adı altında manipüle ediliyor. Yazıktır, günahtır.Bir de bu işler olurken, aklı sıra dalga geçer gibi, “Bakın biz onları cezaevinde de yalnız bırakmıyoruz” diye ziyaret turları yapıyorlar. Aman ne büyük fedakârlık!Sanki paparazzi ordusuyla oraya gidip, flaşlar patlaya patlaya poz verince o gençler kurtulacak.Yahu siz önce o gençleri sokağa sürmeyin, samimi misiniz değil misiniz, oradan belli olur. Başka söze hacet yok.CHP ve medyası, politik şov peşinde, gençlerin enerjisini harcayarak, kendi menfaatini kovalamakta.Ortada bir “vizyon” var mı? Yok.Bir “prensip, ahlak, feraset” var mı? Yok.Şapkadan tavşan çıkarma gayretkeşliği…Necip Fazıl”ın bahsettiği “tohum ekmek” meselesi de tam burada anlam kazanıyor.”Yanlış tohum ekersen, bitecek mahsul de kelek olur” misali, gençlerin zihnine nefret ve öfke tohumları saçarsan sonunda senin hasadın da hezeyan olur.Eceli gelen itin cami duvarına işemesi misali…Topluma önderlik edecek gençliği böyle harcamak, kendi ayağına sıkmaktır. Çünkü bir gün o gençlik gözünü açacak, “yahu biz nasıl kandırıldık” diyecek ve hakikati görünce de kim olduğunuza bakmadan geçecek.Maskeler düşecek, balonlar patlayacak. İşte o vakit, gençleri istismar edenler de o patlak maskelerin ardında rezil rüsva olacak.Biz şimdiden ikaz edelim de…!

Source: Mustafa Sabri̇ Beşer