Diplomayı iptal ettiren TÜGVA”cı çıktı
Silivri’de tutuklu bulunan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, gözaltına alınmadan bir gün önce üniversite diplomasının iptal edilmesine ilişkin yeni detaylar ortaya çıktı. İstanbul Üniversitesi’nin, İmamoğlu’nun diploma iptali için referans aldığı “komisyon raporunda” imzası bulunan üç kişiden biri olan akademisyen ve tiyatrocu Doç. Dr. Yasin Çetin’in, iktidara yakınlığıyla bilinen Türkiye Gençlik Vakfı’nın (TÜGVA) mensubu ve eğitmenlerinden olduğu ortaya çıktı. Çetin’in aynı zamanda, çok sayıda AKP’li belediyeye danışmanlık hizmeti verdiği de basına yansımıştı. Öte yandan Liberal Demokrat Parti eski Genel Başkan Yardımcısı Hasan Kulaksız, diplomayı iptal eden Rektörlük ve Yönetim Kurulu üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Emsal kararların yer aldığı dilekçede, seçme ve seçilme hakkına müdahale ile demokratik düzene zarar verme suçlarından kamu davası açılması talep edildi. Savcılığın, söz konusu evrakı işleme alarak soruşturma aşamasına geçtiği belirtildi.
Source: Engin Deniz İpek
Ezhel tazminatını şehit yakınlarına verdi, TÜGŞAV”dan cevap gecikmedi: Önce aklan sonra Türkiye”ye gel…
Rapçi Ezhel, sosyal medya hesabından kazandığı bir tazminatı TÜGŞAV”a bağışladığını duyurdu. Bunun üzerine TÜGŞAV, bölücü terör örgütüne destek açıklamalarıyla gündeme gelen kimseden bağış kabul etmeyeceklerini belirtti. “TÜRKİYE”YE GİRİŞİ YASAK OLAN KİMSEDEN BAĞIŞ ALMIYORUZ” TÜGŞAV”dan yapılan açıklamada, ” Ezhel ismiyle bilinen bir sanatçı kazandığı bir hakaret davasından aldığı tazminatı vakfımıza bağışlamıştır. Bölücü terör örgütüne destek açıklamalarıyla gündeme gelen ve Türkiye Cumhuriyeti devletine girişi yasak olan hiç kimseden bağış ve yardım kabul etmiyoruz. “AKLANIRSA BAĞIŞINI BİZZAT YAPSIN” Yarın sabah vakfımız hesabına aktarılan bağış miktarı kişinin hesabına iade edilecektir. Ola ki bir gün hakkındaki iddialardan aklanır ve Türkiye Cumhuriyeti devletine giriş yapabilirse, bağışını bizzat yapması için kendisini vakfımıza bekleriz ” ifadelerine yer verildi. Ayrıca paylaşımda Ezhel”in daha önce terör örgütüne yakınlığı ile gündeme gelen paylaşımlarına yer verildi.
Source: Sevda Altunbaş
Trump”tan G20 kararı!
Trump,Truth Social hesabından yaptığı paylaşımda, “Toprak müsaderesi ve soykırım ana gündem konusuyken, çok önemli G20 Toplantısı için Güney Afrika”ya gitmemiz nasıl beklenebilir?” ifadesini kullandı.Güney Afrika”da “beyaz çiftçilerin topraklarının gasbedildiği ve aileleriyle birlikte öldürüldükleri” iddialarını yineleyen Trump, “Medya bunu bildirmeyi reddediyor. Amerika Birleşik Devletleri Güney Afrika”ya tüm desteğini geri çekti. G20 için orada olmak istiyor muyuz? Sanmıyorum!” değerlendirmesinde bulundu.- ABD”NİN GÜNEY AFRİKA”DA BEYAZLARA ZULÜM İDDİASI VE YAPTIRIMLARIABD Başkanı Donald Trump, Güney Afrika”nın 63 milyonluk nüfusunun yüzde 8″inden fazlasını oluşturan beyazların “siyahların liderliğindeki hükümet tarafından ırk ayrımcılığına” uğradığını iddia ediyor.Beyaz toplumun büyük bölümünü yüzyıllar önce sömürge döneminde buraya gelen Hollanda kökenli çiftçilerin torunları olan Afrikaner etnik grubu oluşturuyor.Beyaz Saray”dan 7 Şubat”ta yapılan açıklamada, Güney Afrika”nın “2024 tarihli Toprak Kamulaştırma Yasası”, İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı”nda (UAD) açtığı “soykırım” davası ve İran ile “yakın ilişkiler” kararına gerekçe gösterilerek, bu ülkeye yönelik yardımlara son verilmesine ilişkin yürütme kararı alındığı belirtilmişti.Trump ayrıca, Güney Afrika yönetiminin kendilerine kötü davrandığını ileri sürerek, “beyaz Güney Afrikalı çiftçilere” vatandaşlık verilmesini gündeme getirmişti.ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, 15 Mart”ta yaptığı açıklamada, Güney Afrika”nın ABD Büyükelçisi Ebrahim Rasool”un “istenmeyen kişi” ilan edildiğini duyurmuştu.Trump”ı ülkesinde ve dünyada “beyaz üstünlükçü harekete” öncülük etmekle itham eden Rasool, ülkesine döndüğünde yaptığı ilk açıklamada, ABD tarafından istenmeyen kişi ilan edilmesinin kendisi için “onur rozeti” olduğunu söylemişti.ABD”nin Pretorya Büyükelçiliğinden geçen hafta yapılan açıklamada, Beyaz Saray”ın Güney Afrika”daki beyaz azınlık grubunun üyelerini yeniden yerleştirme planı kapsamında, ABD”de mülteci statüsüyle ilgilenen 67 binden fazla kişinin isminin alındığını duyurmuştu.Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa, yaptığı açıklamada, ABD yönetiminin Güney Afrika”daki beyaz azınlığın zulüm gördüğü yönündeki iddialarını yalanlamıştı.Güney Afrika”nın dönem başkanlığını yürüttüğü G20 Zirvesi, 22-23 Kasım”da Johannesburg şehrinde gerçekleştirilecek.
Source: Www.star.com.tr
İstanbul’da bakıcı fiyatları cep yakıyor
TÜRKIYE’de evlenme ve doğum oranları hızla düşerken, boşanma oranlarındaki artışın nedeni de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 3 çocuk söyleminin karşılığını bulamaması da çoğunlukla ekonomik nedenlerden kaynaklanıyor.
Vatandaş özellikle de büyükşehirlerde kirasını zar zor öderken, düğün ve evlilik masrafının yanı sıra çocuk bakımı için gereken maliyeti karşılamakta oldukça zorlanıyor veya yuva kurmaktan ve çocuk sahibi olmaktan kaçınıyor.
Tek kişi çalışınca evi geçindirmek zorlaşırken, çiftlerden her ikisi de çalışınca bu kez çocuk bakımı için bütçe ayırmak gerekiyor.
2025 yılında açıklanan en düşük bakıcı ücretleri bile 22 bin 104 TL’lik asgari ücreti aşıyor.
‘KARŞILAYAMIYORUM’
Ebeveynlerin bakıcı bulmasına aracılık eden bir internet sitesinde, çocuk bakımı için net ücretlerin sigorta hariç İstanbul’da gündüzlü 27 bin TL, yatılı 39 bin TL, yarım gün 13 bin 500 TL olduğu bilgisi yer alıyor.
Bu ücret Ankara’da gündüz bakımı için 25 bin 500 TL, İzmir 24 bin 500 TL, Bursa’da ise 23 bin 500 TL. Çocuk bakım ücretleri paylaşımının altında ise pek çok yorum bulunuyor.
Yorumlardan birinde “Bu ücrete bakıcı bulursanız iki tane gönderin” ifadesi yer alırken, bir diğerinde “2024 yılında bile görüşmeye 30 bin TL altı için gelen olmadı, bu sene de en az 35 bin TL isteniyor.
Fakat benim aldığım asgari ücret bu seviyede değil. Karşılayamıyorum” yorumu bulunuyor. Öte yandan bu tarifeler sadece bakıcı ücretini kapsadığını 0-6 yaş genel bakım maliyetlerieklendiğinde en az iki asgari ücrete denk bütçe ayrılmasını ge rektiği de belirtmeden geçmeyelim.
Source: Haber Merkezi
Ünlü rapçi Sansar Salvo babasına şiddet uyguladı, ölümle tehdit etti
Kliplerinde yasaklı madde kullanımını özendirdiği gerekçesiyle geçtiğimiz Aralık ayında tutuklanarak 3 ay cezaevinde kalan ve kısa süre önce tahliye edilen ünlü rapçi Sansar Salvo, bu kez farklı bir skandalla gündeme geldi. Sosyal medya hesabında babasına şiddet uyguladığı görüntüleri paylaşan Salvo, büyük tepki toplarken, yaptığı açıklamalarla da gündemi sarstı. ŞİDDET UYGULADI VE TEHİDTLER SAVURDU Sansar Salvo, babasına şiddet uyguladığı anları kayda alıp sosyal medya hesabında paylaştı. Paylaşılan görüntülerde, Sansar Salvo”nun babasına fiziksel şiddet uyguladığı ve tehditler savurduğu görüldü. Rapçinin, babasına “Eğer o vesayeti alırsan bunları her gün yaşarsın. Yaşlı başlı adamsın seni öldürürüm” dediği duyuldu. AĞIR İFADELER KULLANDI Gün içinde videolar çekip ailesine ve akrabalarına hakaretler eden Salvo, “Ailemin ve akrabalarımın tek derdi, lükslerinden feragat etmeden benim emeklerimle kendi istedikleri yatırımı yapmak. Beni uyuşturucuya alıştıran Selahattin Ergün ve hak yiyen şerefsizlerle ticaret yaptınız. Ailem ve babam namussuzdur. Eski kız arkadaşım Tuğba Demir”in vefatıyla ilgili de çeşitli imalarda bulundular. Günlerdir sinir krizi geçiriyorum” dedi. Babasına vurduğu anları Salvo, “Kendini bana öldürtme. Vesayeti alırsan her gün bunu yaşarsın” diyerek, evi dağıttı ve babasından para aldı. Annesine ise sosyal medyada tepki gösteren rapçi, “Hiçbir şekilde ulaşamıyorum, anne cevap ver” diye yazdı. TEPKİLERİN HEDEFİNDE Görüntülerin sosyal medyada hızla yayılmasının ardından kamuoyundan tepki yağdı. Kullanıcılar, Sansar Salvo”nun bu davranışlarını kınayarak, aile içi şiddetin asla kabul edilemeyeceğini belirtti.
Source: Haberler
Fenerbahçe maçı öncesi açılan pankart ortalığı karıştırdı
Süper Lig devi Fenerbahçe”nin Sivasspor”u deplasmanda 3-1 mağlup ettiği maç öncesinde açılan bir pankart kısa sürede viral oldu. “DOĞURAN SİZ MİSİNİZ?” Sivasspor”un Fenerbahçe maçına “Doğal olan normal doğum” pankartıyla çıkması tartışma konusu oldu. Türk Tabipleri Birliği”nden Dr. Ayşe Gültekingil, “Söz sahibi olan kişi kadın ve bunu önerecek olan da doktordur” diyerek açılan pankarta tepki gösterdi. İşte o pankart
Source: Alper Kızıltepe
AKP”li belediye başkanı, CHP”li kadın üyeye küfür etti ortalık karıştı
Bahçelievler Belediye Meclisi”nin son toplantısında AKP”li Belediye Başkanı Hakan Bahadır, skandal bir olaya imza attı.
“SAHTEKARSIN, ŞEREFSİZSİN”
AKP”li Bahadır, toplantı sırasında CHP’li kadın meclis üyesine “İftiracısınız, sahtekarsın sen, şerefsizsin” sözleri meclisteki tansiyonu bir anda yükseltti.
Yaşananlar salonda büyük tepkiyle karşılanırken, ortamın daha da gerilmesi üzerine oturuma 5 dakikalık ara verildi.
Söz konusu ifadelerin sosyal medyaya da yansımasıyla birlikte kamuoyunda tepki büyüdü.
Source: Derleyen: Ümit Karadağ
Senin gibi anne olmaz olsun! Bebeğiyle müstehcen video çekip, para istedi
TikTok yine skandal bir paylaşım serisiyle Türkiye”nin gündemine oturdu. Yeni doğum yapan bir kadın bebeğiyle birlikte uygunsuz içerikler paylaştı. Sanal medyada yapılan paylaşımlarda kadının bebeğini emzirirken kendisini ve bebeğini teşhir ettiği, bu görüntüler üzerinden kazanç elde ettiği tespit edildi. Görüntülerin sosyal medyada yayılmasının ardından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı devreye girdi. Yetkililer, çocuğun korunması amacıyla adres tespiti için çalışmaların başlatıldığını ve gerekli hukuki sürecin takip edildiğini duyurdu. BAKANLIĞIN AÇIKLAMASI Bakanlık açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Bazı sosyal medya platformlarında bir kadının bebeğinin ve kendisinin mahrem görüntülerini teşhir ettiğinin tespit edilmesinin ardından aşağıdaki açıklamanın yapılması uygun görülmüştür. Görüntülerin tespit edilmesinin ardından Sivas İl Müdürlüğü ekiplerimiz emniyet birimleri ile koordinasyon içerisinde ivedilikle harekete geçmiştir. Adres tespitinin ardından şahıs gözaltına, bebek ise devlet korumasına alınmıştır. Söz konusu şahıs hakkında suç duyurusunda bulunarak, hukuki süreci titizlikle takip edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız. Kamuoyuna saygıyla duyurulur” https://x.com/tcailesosyal/status/1911665732192022838
Source: Çağla Çağlar
İstanbul Valiliği”nden öğretmen ataması ve tayin iddialarına ilişkin açıklama
İstanbul Valiliği”nden gelen açıklama şöyle:Son günlerde sosyal medya mecralarında ve çeşitli medya organlarında İstanbul’daki bazı okullardaki öğretmenlerin görev yerlerinde yapılan değişikliklerle ilgili “öğretmenler açığa alındı, kadrolu öğretmenler okullarından kovuldu, mağdur edildiler, siyasi sebeplerle yerlerine başka öğretmenler atandı” vb. ifadelerle asılsız yayınlar ve paylaşımlar yapılmaktadır.Bu asılsız iddiaların, toplumumuzda oluşturabileceği kafa karışıklığının önüne geçmek için açıklama yapma gereği duyulmuştur.Bu kapsamda;İstanbul’da tek bir öğretmen açığa alınmamıştır. Yaşanan süreç, Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı Özel Program ve Proje Uygulayan Okullarda görev süreleri dolan öğretmenlerimizin bir kısmının yeniden tayin edilme ve atama sürecidir.Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına “Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği” 2020 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu tarihten önce ilgili okullarda görev yapan öğretmenlerin görev süreleri sıfırlanarak yeniden başlamıştır. 2020 yılından itibaren 4 yıllığına görevlendirilen öğretmenlerin görev süreleri 2024 yılında Bakanlığımızca 1 yıl daha uzatılmıştır.Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına “Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği” 2020 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu tarihten önce ilgili okullarda görev yapan öğretmenlerin görev süreleri sıfırlanarak yeniden başlamıştır. 2020 yılından itibaren 4 yıllığına görevlendirilen öğretmenlerin görev süreleri 2024 yılında Bakanlığımızca 1 yıl daha uzatılmıştır.Millî Eğitim Bakanlığımızca yayınlanan Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumları Yönetmeliğinde” yer alan hüküm gereğince proje okullarında görev yapan öğretmen ve yöneticilerin görev sürelerinin en az 4, en fazla 8 yıl olduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda görev süresi dolan öğretmenlerimiz, İstanbul İl Millî Eğitim Müdürlüğümüz tarafından 6-10 Şubat 2025 tarihinde belirlenerek ilan edilmiştir. 12 – 19 Şubat 2025 tarihlerinde de görev süresi dolan tüm öğretmen ve yöneticilere Bakanlığımızca 10 okul tercih etme hakkı verilmiştir. 8 Nisan 2025 tarihinde ise yerleştirme sonuçları açıklanmıştır.Bu yerleştirme sonuçlarına göre; 8380 öğretmen Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına atanmıştır. Herhangi bir tercihine yerleştirilemeyen 1471 öğretmenimiz bulunmaktadır. Bu öğretmenlerimize Nisan 2025 norm fazlası yer değiştirme takvimine göre tercihleri de dikkate alınarak yer değişikliği hakkı tanınmıştır. İlimizde ikinci 4 yıl için görevlendirilmeyen 1471 öğretmenin görevlendirilmeme sebepleri ise;- Bazı eğitim kurumlarındaki öğretmen normlarının daralması,- Öğretmenlerin tercihlerine bağlı olarak atamalarının gerçekleşmemesi nedenlerine dayanmaktadır.İlgili öğretmenler yeni okullarına, il ve ilçe içerisinde tercihleri doğrultusunda branşlarında ihtiyaç duyulan eğitim kurumlarına hizmet puanı üstünlüğüne göre yerleştirilecektir. Bu idari tasarruf nedeniyle öğretmenlerin özlük hakları ve kariyer basamakları ile ilgili herhangi bir mağduriyetleri söz konusu değildir.Yukarıdaki nedenlerle yer değişikliğine tabi öğretmen kadrosu, İstanbul’daki mevcut toplam öğretmen kadrosunun yaklaşık %1’i, Özel Proje ve Program Uygulayan Okullarımızdaki öğretmen kadrosunun ise % 10’u kadardır. Bahse konu öğretmenlerimiz, önümüzdeki yıl tercih döneminde tekrar başvuru hakkını kullanabilecektir.Bu okullarda bahse konu öğretmenlerin görev süreleri ortalama 15 yılın üzerindeyken, 2020 yılında yürürlüğe giren mevcut yönetmelikle 4+4 olmak üzere toplamda 8 yıl ile sınırlandırılmıştır.Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim kurumlarında çalışan öğretmenler;- Ulusal ve uluslararası proje uygulayan, bilimsel, kültürel ve teknolojik proje, etkinlik ve yarışmalara danışman öğretmen olarak öğrenci hazırlama,- Destekleme yetiştirme kurslarında öğrencileri yetiştirme,- Pansiyonlu okullar için belletici öğretmen olarak görev almavb. hususlarda da görev yapmaktadır. Yukarıda sayılan hususlar, bu okulların kuruluş amaçları arasındadır. Öğretmenlerin tercihleri doğrultusunda seçilmeleri, ilgili yönetmeliğin bu amacına uygun olarak yapılmıştır.
Source: Gazetevatan.com
KADEM Kadın Araştırmaları Kongresi tamamlandı
Kadın ve Demokrasi Vakfı”nın (KADEM), kadın hakları ve aileyi ilgilendiren meselelerde kalıcı çözümler üreterek adalet merkezli bir söylem ve literatür oluşturmak için iki senede bir düzenlediği KADEM Kadın Araştırmaları Kongresi”nin 10″uncusu “Mitik Söylem ve Kadın” temasıyla gerçekleşti. Prof. Dr. Dursun Ali Tökel”in başkanlığında toplanan kongrede kadınlarla ilgili görüş, düşünce ve inanışların arkasında yer aldığı düşünülen, gerçekte doğru olmayan bir hikâye ve anlatı için kullanılan mitler (söylen) tartışmaya açıldı. Kongre, İstanbul Üniversitesi Beyazıt Yerleşkesi”ndeki KADEM Kadın Araştırmaları Kongresi, Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Yalova Üniversitesi, İbn-i Haldun Üniversitesi, İstanbul Ticaret Üniversitesi, Haliç Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi iş birliğiyle hayata geçti. “MİTİK SÖYLEM, KADINLARIN DEĞERSİZ HİSSETMELERİNE YOL AÇABİLİYOR” KADEM”in 10. Kadın Araştırmaları Kongresi”nin Sonuç Bildirisi, kadınlar için daha adil bir yaşamın önündeki engeller ve bu engelleri aşmanın yollarına dair ipuçları içeriyor. “Mitik Söylem ve Kadın” temalı kongrenin Sonuç Bildirisi”nde kadınlara yönelik mitik söylemlerin davranışlara yön verebildiği, kadınların değersiz hissetmelerine yol açabildiği vurgulandı. Bildirgede, kadınların şiddeti kabullenmelerine ve eşitsizliklerin devamına neden olabildiği de belirtildi. Buna karşılık, psikoeğitim temelli müdahale, zararlı mitik söylemlerin eleştirel şekilde değerlendirilmesini sağlayarak kadın erkek fırsat eşitliğini destekleyen farkındalığı hedefliyor. “YENİ TEHLİKE: SOSYAL MEDYA, MÜKEMMEL KADIN” Kadınlar, kariyer, kişisel bakım ve sosyal medya etrafında şekillenen yeni mitlerle karşı karşıya olduğunun vurgulandığı bildirgede, modern çağda kadın mitleri, kariyer, bağımsızlık ve fiziksel görünüm gibi kavramlarla ilişkilendirildiği ifade ediliyor. “Süper kadın” mitinin, hem başarılı bir kariyere sahip olma hem aileyi mükemmel idare edebilme zorunluluğunu dayatırken, sosyal medya ve popüler kültür aracılığıyla “ideal beden”, “mükemmel kadın” mitleri kadınlar üzerinde baskı oluşturduğunu belirtiliyor. Mükemmel kadın, süper anne, ideal beden gibi kadınları psikolojik olarak zorlayan mitlerden sınır ve fonksiyonları Türk mitolojisinde mükemmel bir oranla çizilmiş ve bilhassa Dede Korkut”ta fiilen gösterilmiş yeterli anne, dengeli yaşam, huzurlu ve mutlu anne mitlerine doğru medyayı yönlendirecek çalışmalar yapılması gerektiği belirtiliyor. “TÜRK TARİHİNDEKİ “KAHRAMAN KADIN” MİTİ ÖNEMLİ” Türk tarihinde kadınların, erkeklerle eşit haklara sahip olduğu, sosyal alanda değer gördüğü, devlet yönetiminde söz sahibi olduğu, savaşlarda erkeklerle yan yana çatıştığı vurgulandı. Kadının bu konumu hem destan, mit, halk hikâyeleri, masal gibi anlatıları etkilediği hem de bunlardan etkilenerek şekillendiği vurgulandı. Bu kahramanların hikâyelerinin aktarılması, Türk toplumunda kadın kahraman arketiplerinin eski toplumlarda ve günümüzde modern kadın liderliğini güçlendirici işleve sahip olması açısından önemli olduğu belirtildi.
Source: Fatma Damla Kayayerli̇
Sözde anne gözaltına alındı!
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, bazı sosyal medya platformlarında bir kadının bebeğinin ve kendisinin mahrem görüntülerini teşhir ettiğinin tespit edilmesine ilişkin açıklamada bulundu. Bakanlıktan yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: Bazı sosyal medya platformlarında bir kadının bebeğinin ve kendisinin mahrem görüntülerini teşhir ettiğinin tespit edilmesinin ardından aşağıdaki açıklamanın yapılması uygun görülmüştür. Görüntülerin tespit edilmesinin ardından Sivas İl Müdürlüğü ekiplerimiz emniyet birimleri ile koordinasyon içerisinde ivedilikle harekete geçmiştir. Adres tespitinin ardından şahıs gözaltına, bebek ise devlet korumasına alınmıştır. Söz konusu şahıs hakkında suç duyurusunda bulunarak, hukuki süreci titizlikle takip edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.
Source: Habertürk
“Öğretmenler açığa alındı” iddiaları gündem olmuştu! Valilik”ten açıklama geldi
Son günlerde sosyal medya ve bazı medya organlarında İstanbul’daki bazı okullardaki öğretmenlerin görev yerlerinde yapılan değişikliklerle ilgili asılsız iddialar ortaya atılmıştı. İstanbul Valiliği, konuyla ilgili açıklama yayınlayarak tartışmalara son noktayı koydu. Tek bir öğretmenin açığa alınmadığı belirtilen açıklamada, yaşanan sürecin Millî Eğitim Bakanlığı ’na bağlı Özel Program ve Proje Uygulayan Okullarda görev süreleri dolan öğretmenlerin bir kısmının yeniden tayin edilme ve atama süreci olduğu bildirildi. #r-1107833# Valilik”ten konuyla ilgili yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Son günlerde sosyal medya mecralarında ve çeşitli medya organlarında İstanbul’daki bazı okullardaki öğretmenlerin görev yerlerinde yapılan değişikliklerle ilgili “öğretmenler açığa alındı, kadrolu öğretmenler okullarından kovuldu, mağdur edildiler, siyasi sebeplerle yerlerine başka öğretmenler atandı” vb. ifadelerle asılsız yayınlar ve paylaşımlar yapılmaktadır. Bu asılsız iddiaların, toplumumuzda oluşturabileceği kafa karışıklığının önüne geçmek için açıklama yapma gereği duyulmuştur. Bu kapsamda; İstanbul’da tek bir öğretmen açığa alınmamıştır. Yaşanan süreç, Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı Özel Program ve Proje Uygulayan Okullarda görev süreleri dolan öğretmenlerimizin bir kısmının yeniden tayin edilme ve atama sürecidir. Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına “Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği” 2020 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu tarihten önce ilgili okullarda görev yapan öğretmenlerin görev süreleri sıfırlanarak yeniden başlamıştır. 2020 yılından itibaren 4 yıllığına görevlendirilen öğretmenlerin görev süreleri 2024 yılında Bakanlığımızca 1 yıl daha uzatılmıştır. Millî Eğitim Bakanlığımızca yayınlanan “Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumları Yönetmeliğinde” yer alan hüküm gereğince proje okullarında görev yapan öğretmen ve yöneticilerin görev sürelerinin en az 4, en fazla 8 yıl olduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda görev süresi dolan öğretmenlerimiz, İstanbul İl Millî Eğitim Müdürlüğümüz tarafından 6-10 Şubat 2025 tarihinde belirlenerek ilan edilmiştir. 12 – 19 Şubat 2025 tarihlerinde de görev süresi dolan tüm öğretmen ve yöneticilere Bakanlığımızca 10 okul tercih etme hakkı verilmiştir. 8 Nisan 2025 tarihinde ise yerleştirme sonuçları açıklanmıştır. Bu yerleştirme sonuçlarına göre; 8380 öğretmen Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına atanmıştır. Herhangi bir tercihine yerleştirilemeyen 1471 öğretmenimiz bulunmaktadır. Bu öğretmenlerimize Nisan 2025 norm fazlası yer değiştirme takvimine göre tercihleri de dikkate alınarak yer değişikliği hakkı tanınmıştır. İlimizde ikinci 4 yıl için görevlendirilmeyen 1471 öğretmenin görevlendirilmeme sebepleri ise; – Bazı eğitim kurumlarındaki öğretmen normlarının daralması, – Öğretmenlerin tercihlerine bağlı olarak atamalarının gerçekleşmemesi nedenlerine dayanmaktadır. İlgili öğretmenler yeni okullarına, il ve ilçe içerisinde tercihleri doğrultusunda branşlarında ihtiyaç duyulan eğitim kurumlarına hizmet puanı üstünlüğüne göre yerleştirilecektir. Bu idari tasarruf nedeniyle öğretmenlerin özlük hakları ve kariyer basamakları ile ilgili herhangi bir mağduriyetleri söz konusu değildir. Yukarıdaki nedenlerle yer değişikliğine tabi öğretmen kadrosu, İstanbul’daki mevcut toplam öğretmen kadrosunun yaklaşık %1’i, Özel Proje ve Program Uygulayan Okullarımızdaki öğretmen kadrosunun ise % 10’u kadardır. Bahse konu öğretmenlerimiz, önümüzdeki yıl tercih döneminde tekrar başvuru hakkını kullanabilecektir. Bu okullarda bahse konu öğretmenlerin görev süreleri ortalama 15 yılın üzerindeyken, 2020 yılında yürürlüğe giren mevcut yönetmelikle 4+4 olmak üzere toplamda 8 yıl ile sınırlandırılmıştır. Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim kurumlarında çalışan öğretmenler; – Ulusal ve uluslararası proje uygulayan, bilimsel, kültürel ve teknolojik proje, etkinlik ve yarışmalara danışman öğretmen olarak öğrenci hazırlama, – Destekleme yetiştirme kurslarında öğrencileri yetiştirme, – Pansiyonlu okullar için belletici öğretmen olarak görev alma vb. hususlarda da görev yapmaktadır. Yukarıda sayılan hususlar, bu okulların kuruluş amaçları arasındadır. Öğretmenlerin tercihleri doğrultusunda seçilmeleri, ilgili yönetmeliğin bu amacına uygun olarak yapılmıştır.”
Source: Mahmut Ekinci
İrem Derici, geçmişte yaşadığı şiddet olayını ilk kez açıkladı
Sahne enerjisi ve güçlü sesiyle Türk pop müziğinde kendine sağlam bir yer edinen İrem Derici, samimi açıklamalarıyla dikkatleri üzerine çekti. Uzun yıllardır müzik kariyerinde istikrarlı bir şekilde ilerleyen Derici, geçtiğimiz akşam Maslak”ta bulunan Yeni Gazino sahnesi öncesinde gazetecilerle yaptığı sohbetle hem özel hayatına hem de geçmişte yaşadığı zorlu bir sürece dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. “BOMBA GİBİYİM” Sahne temposuna yeniden kavuştuğunu belirten Derici, kısa süreli sağlık sorunlarını atlattığını söyleyerek, “Ramazan”ı güzel geçirdik, sonrasında biraz rahatsızlandım ama bomba gibiyim” dedi. Ancak gecenin en çarpıcı açıklaması, geçmişte yaşadığı bir şiddet deneyimine dair oldu. “SENELER ÖNCE BENİM DE BAŞIMA GELDİ” Danla Biliç”in eski sevgilisi tarafından uğradığı şiddeti ifşa etmesiyle ilgili Yeni Gazino sahnesi öncesi konuşan Derici, kendi geçmişine de değinerek yıllar sonra ilk kez bu konuda konuştu. “Belki de ben de böyle bir durum yaşadım, nereden bileceksiniz?” diyerek yaşadığı travmayı ima eden Derici, “Yıllar önce böyle bir şey başıma geldi, keşke ben de sesimi çıkarabilseydim ama yapamadım. El kaldırmak bir ilişkiyi bitirmek için yeterlidir,” sözleriyle yaşadıklarını ilk kez kamuoyuyla paylaştı. Derici, “Danla”yı tebrik ediyorum, çünkü milyonlarca kadının sesi oldu,” diyerek kadınların bu süreçte yalnız olmadığını vurguladı. “İLK KEZ ÇOCUK SAHİBİ OLMAYI DÜŞÜNÜYORUM” Aşk hayatının da yolunda gittiğini söyleyen şarkıcı, “Dokuzuncu ayımızdayız. İlk kez hayatımda çocuk sahibi olmayı düşünüyorum,” ifadeleriyle mutluluğunu gizlemedi. Evlenme teklifiyle ilgili sorulara ise esprili bir dille, “Beklemem, ben ederim. Ama olursa kabul ederim,” diyerek cevap verdi. “AKRABALARIMI SEVMİYORUM” Derici, aile ilişkileri konusunda da oldukça net konuştu. Muhabirlerin “Sevmediğiniz bir akrabanız var mı?” sorusuna “Hiçbir akrabamı sevmiyorum. Annemi, babamı ve kardeşlerimi seviyorum, gerisiyle işim yok,” diyerek dikkat çekici bir çıkış yaptı.
Source: Haberler
Belediye başkanının hakareti salonu ayaklandırdı! Sosyal medyada tepki yağıyor
Kadın üyeye yönelik hakaret Bahçelievler Belediye Meclisinde gerginliği had safhaya taşındı, salondaki hareketli anlar kameraya yansıdı. Sosyal medya kullanıcıları AK Partili Bahçelievler Belediye Başkanı Hakan Bahadır”a tepki içerikli çok sayıda yorum yaptı.
“SAHTEKAR, ŞEREFSİZ…”
CHP”li Meclis Üyesi Bahar Günçiçek ile Bahadır”ın tartışması sosyal medyada gündem oldu. İsmail Arı”nın paylaştığı görüntülerde Bahadır”ın, Günçiçek”e “İftiracısınız, sahtekarsın sen, şerefsizsin” sözlerini sarf ettiği duyuluyor.
Bahadır”ın ağır sözlerini duyanlar ise ayaklanıp gerginliği yatıştırmak için araya giriyor.
TEPKİ SALONDA BAŞLADI
Hakaret içerikli sözlere büyük tepki yükselirken oturuma 5 dakikalık ara verildiği duyuldu.
SOSYAL MEDYAYI DA AYAĞA KALDIRDI
Sosyal medyada çok konuşulan gerginlikte birçok kullanıcı Bahadır”ın kullandığı sözlere tepkilerini dile getirdi. Gelen yorumlardan bazıları şöyle
Source: Hazar Gönüllü
Böyle anne pes dedirtti: Müstehcen yayınına bebeğini alet etti!
Sosyal medyada yeni doğum yapan bir kadının bebeğiyle birlikte müstehcen yayınlar yaptığı ortaya çıktı. Bebeğiyle birlikte yayın yapan kadına tepki yağdı. Söz konusu yayınların sosyal medyada paylaşması üzerine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı devreye girdi. Tepki çeken görüntülerin yayılmasının ardından bakanlık, konuyla ilgili yasal sürecin başlatıldığını duyurdu.
Edinilen bilgilere göre, kadının sosyal medya platformu TikTok üzerinden bebeğini emzirirken müstehcen nitelikte görüntüler paylaştığı ve bu paylaşımlar üzerinden gelir elde ettiği tespit edildi.
Bakanlıktan yapılan açıklamada, ilgili adrese ulaşıldığı, kadının gözaltına alındığı ve bebeğin devlet korumasına alındığı ifade edildi.
Bakanlık açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Bazı sosyal medya platformlarında bir kadının bebeğinin ve kendisinin mahrem görüntülerini teşhir ettiğinin tespit edilmesinin ardından aşağıdaki açıklamanın yapılması uygun görülmüştür.
Görüntülerin tespit edilmesinin ardından Sivas İl Müdürlüğü ekiplerimiz emniyet birimleri ile koordinasyon içerisinde ivedilikle harekete geçmiştir.
Adres tespitinin ardından şahıs gözaltına, bebek ise devlet korumasına alınmıştır.
Söz konusu şahıs hakkında suç duyurusunda bulunarak, hukuki süreci titizlikle takip edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.Kamuoyuna saygıyla duyurulur”
Source:
Erdoğan”ın başdanışmanından Hayko Cepkin tepkisi: İnsan olmadığı belli
Sanatçı Hayko Cepkin”in verdiği konserde dinleyiciler tarafından “Zıplamayan Tayyipçi” şeklinde sloganlar atıldı. Sloganlar, konserde bulunan izleyiciler tarafından kaydedilerek paylaşıldı ve kısa sürede yayıldı. SARAL GÖRÜNTÜLERE ATEŞ PÜSKÜRDÜ Konserdeki görüntülere tepki gösteren isimlerden biri de Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral oldu. Saral görüntüleri alıntılayıp Hayko Cepkin”e sert sözlerle yüklendi. “BU ŞARKICI BOZUNTUSUNA…” Saral “Bu şarkıcı bozuntusuna tarif ve tanım bulamıyorum. Ama görüntüsüne bakarsanız insan olmadığı belli…” ifadelerini kullandı.
Source: Erdem Aksoy
Tepki çeken doğum pankartına Sağlık Bakanı”ndan pişkin savunma
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2025 yılını “Aile Yılı” ilan etmesinin ardından başlayan normal doğum teşviklerine ilişkin kampanyalar, spor alanlarına da yansımaya başladı. Son olarak Trendyol Süper Lig’in 32. haftasında Sivasspor’un, Fenerbahçe ile oynadığı maç öncesinde sahaya “Doğal olan normal doğum” yazılı bir pankartla çıkması kamuoyunda tartışma yarattı.
Söz konusu pankart sosyal medyada geniş yankı bulurken, birçok kadın örgütü ve kadın siyasetçi uygulamaya tepki gösterdi. Tepkilerde, doğum yönteminin bireysel bir tercih olduğu ve bu tercihin kamuya açık etkinliklerde yönlendirici şekilde sunulmasının yanlış olduğu vurgulandı.
Söz konusu tepkilerin sorulduğu Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu ise yaptığı açıklamayla pes dedirtti.
“MAÇA SADECE ERKEKLER Mİ GELİYOR?”
Memişoğlu, Çankaya Çayyolu Eğitim Aile Sağlığı Merkezi”nde düzenlenen aşı programı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Sivassporlu futbolcuların Fenerbahçe maçı öncesi sahaya çıkarken taşıdıkları, “Doğal olan normal doğum” mesajına, hem kadınlardan hem de sağlık örgütlerinden gelen tepkilerin sorulması üzerine Bakan Memişoğlu, “Normaldir. Futbol maçına sadece erkekler mi geliyor arkadaşlar?” dedi.
Source: Haber Merkezi
CHP”li belediye tarihi yapıyı İmamoğlu”nun babasına 250 TL”ye kiralamış! Skandal üstüne skandal
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu , yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklanmıştı. İmamoğlu”nun tutuklanmasının ardından baba Hasan İmamoğlu, oğlunun masum olduğunu ve hiçbir yolsuzluğa karışmadıklarını söylemişti. Son olarak Balıkesir”in Edremit ilçesinde bulunan 350 yıllık tarihi sabun fabrikası binasının CHP”li Edremit Belediyesi tarafından ranta kurban edildiği belirlendi. 250 LİRAYA KİRAYA VERİLDİ Mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü”ne geçen tarihi yapı, 2016 yılında sergi, söyleşi, atölye ve sanat gibi kültür etkinlikleri yapılması şartıyla CHP”li Edremit Belediyesine tahsis edilmişti. Ancak tarihi yapının dönemin CHP”li Belediye Başkanı ve İmamoğlu ailesinin yakın dostu olan Selman Hasan Arslan tarafından Ekrem İmamoğlu”nun İBB Başkanı seçilmesiyle birlikte 2019 yılında İmamoğlu inşaata 250 TL gibi sembolik bir rakamla kiraya verdiği ortaya çıktı. 250 LİRAYA KİRALAYIP 60 BİN LİRAYA KİRAYA VERMİŞLER! İmamoğlu İnşaatın, kiracısı olduğu 236 metrekare ve 53 metrekarelik 2 bağımsız bölümden oluşan toplam 290 metrekarelik tarihi yapıyı, alt bir sözleşme imzalayarak, İmamoğlu İnşaatın hafriyat işlerini yapan Tarhanlar İnşaat Sanayi isimli şirkete 60 bin TL”ye kiraladığı belirlendi. Sabah”ta yer alan habere göre kiracının kiracısı olan şirket ise Bursa Kültür Varlıkları Koruma Kurulunun 10.04.2015 tarih ve 4360 sayılı kararı ile “Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı” olarak belirlenmesine rağmen tarihi yapıyı alkollü restorana çevirdi. Kültür mirası yapının, alkollü mekana çevrilmesi tepki çekerken, yapının bulunduğu alanın tapuda “yeşil alan” olarak görünmesi ise dikkat çekti.
Source: Mahmut Ekinci
Köpek saldırısında Ölen Sevda Özkaya İle İlgili Şanlıurfa valilik soruşturma başlattı
Şanlıurfa”da sahipsiz köpeklerden kaçarken bir otomobilin çarpması sonucu yaşamını yitiren Harran Üniversitesi öğrencisi Sevda Özkaya için Şanlıurfa Valiliği başsağlığı mesajı yayımladı. Valilik, olayla ilgili çok yönlü bir soruşturmanın başlatıldığını ve sürecin yakından takip edildiğini duyurdu. Valilik yaptığı açıklamada, 12 Nisan 2025 tarihinde meydana gelen trajik olayın tüm şehri derinden üzdüğü vurgulandı. Görgü tanıklarının ifadelerine göre, Fen Edebiyat Fakültesi Matematik Bölümü öğrencisi Sevda Özkaya, sahipsiz köpeklerin saldırısından kaçmaya çalışırken bir aracın çarpması sonucu ağır yaralandı. Yapılan tüm müdahalelere rağmen genç öğrenci kurtarılamadı. Açıklamada,”İlimizde sahipsiz hayvanların toplanması ve rehabilitasyonu konusunda sürdürülen çalışmaların, bu acı olayın ardından hızlandırılacağı” ifade edilirken, Valilik koordinasyonunda yürütülen süreçlerin titizlikle devam edeceği belirtildi. Valilik, “Hayatını kaybeden öğrencimize Allah”tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Yaşanan bu elim olayla ilgili olarak başlatılan soruşturma, Valiliğimizce yakından takip edilmektedir” sözleriyle kamuoyuna bilgi verdi. ÖGRENCİLER ENDİŞELİ Aparta kalan örgenciler endişelerini dile getirerek, Biz sürekli başıboş köpeklerle karşılaşıyoruz özelikle karanlık çöktüğü zaman köpekler yolumuzu kesiyor okula giderken okuldan çıkarken başıboş köpekleri görünce yolumuzu değiştirmek zorunda kalıyoruz arkadaşımızı kaybettik çok üzgünüz. Yetkililer bir an önce başıboş köpeklerin toplatılmasını istiyoruz, yoksa bizimde sonumuz arkadaşımız gibi olur arkadaşımızın ölümü psikolojimizi bozdu, çok iyi bir insandı” diye konuştular. Sevda Özkaya”nın arkadaşı Berfin Reyhan Kırmızıgül de, “Biz akşam şehir merkezinden gelirken otobüsten indikten sonra köpeklerin saldırısına uğradıklarını söyledi , “Otobüsten inince köpekler bize saldırdı. Biz başka tarafa koştuk, o ana yola çıktı. Tekrar yanımıza gelmeye çalıştığında da araç çarptı. Çok üzgünüz başıboş köpeklerin toplatılmasını istiyoruz okula giderken gelirken sürekli korku içerisindeyiz hepimiz arkadaşımızın kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz ” dedi. KÖPEKLERİ SİZ YAKALAYIN BİZ GÖTÜRELİM Apart işletmecisi İsa Sezer, “Genç kızımızı kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz çok iyi bir insandı. Biz işletme olarak sürekli başı boş köpeklerin toplatılmasını istedik, şikayet ettik bize söylenen siz köpekleri yakalayın biz gelip götürelim diyorlar biz nasıl köpekleri yakalayalım köpekler bizi parçalar. Öğrencilerimiz sürekli korku içerisindeler bir an önce başı boş köpeklerin toplatılmasını istiyoruz” dedi. AİLELERİ KORKU SARDI Şanlıurfalı vatandaşlar, “Başıboş köpeklerin halen şehir merkezinde sokaklarda dolaşmaya devam ediyor çocuklarımız sokağa çıkmaz oldular, bir genç kızımızı kaybettik. Çocuklarımızı okula gönderirken endişe ediyoruz bir an önce şehir merkezinde başıboş olan köpeklerin toplatılmasını istiyoruz” diye konuştular.
Source: Mehmet Yildirim
Maçtaki “normal doğum” pankartını, Sağlık Bakanı Memişoğlu “normal” buldu: “Futbol maçına sadece erkekler mi geliyor arkadaşlar?”
Sivassporlu futbolcuların Fenerbahçe maçı öncesi sahaya çıkarken “Doğal olan normal doğum” mesajına kadınların ve sağlık örgütlerinin tepkisinin sorulduğu Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Normaldir. Futbol maçına sadece erkekler mi geliyor arkadaşlar? diye yanıt verdi.Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Çankaya Çayyolu Eğitim Aile Sağlığı Merkezinde düzenlenen aşı programı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı. SAĞLIK BAKANI NORMAL BULDU!Sivassporlu futbolcuların Fenerbahçe maçı öncesi sahaya çıkarken taşıdıkları, Doğal olan normal doğum mesajına, hem kadınlardan hem de sağlık örgütlerinden gelen tepkilerin sorulması üzerine Bakan Memişoğlu, Normaldir. Futbol maçına sadece erkekler mi geliyor arkadaşlar? dedi.O PANKARTA TEPKİ YAĞDIErkek futbolcuların yer aldığı maçlarda doğum yöntemlerine dair mesaj verilmesi hem kadınlardan hem de sosyal medya kullanıcılarından büyük tepki gördü.Kulüplerin, kadınların bedenine dair bir kampanyaya destek vermesi “akıl verme” ve “cinsiyetçi dayatma” olarak nitelendirildi.Kadınlar, “normal doğum” ifadesine tepki göstererek doğum biçiminin bireysel, tıbbi ve sosyolojik koşullara göre belirlenmesi gerektiğini vurguladı.Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu sosyal medyadan Tamam, siz normal doğum yaparsınız o zaman tepkisini gösterirken Kadın Koalisyonu ise kampanyayı, “Ayağının topuyla kadınların işine karışma! Sana mı soracağız!” diyerek protesto etti.
Source: Haber Merkezi
Sosyal medyada gündem olan pankartla ilgili Sağlık Bakanı Memişoğlu”ndan açıklama
Normal doğuma teşvik kampanyaları futbol sahalarına da yansıdı. Sivasspor, Fenerbahçe maçı öncesinde sahaya “Doğal olan normal doğum” yazılı bir pankartla çıktı. Söz konusu pankart sosyal medyada da gündem oldu. Konuyla ilgili Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu”ndan yorum geldi. “MAÇA SADECE ERKEKLER Mİ GELİYOR?” Bakan Memişoğlu, Çankaya Çayyolu Eğitim Aile Sağlığı Merkezi”nde düzenlenen aşı programı sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Sivassporlu futbolcuların Fenerbahçe maçı öncesi sahaya çıkarken taşıdıkları “Doğal olan normal doğum” pankartıyla ilgili gelen soruya Bakan Memişoğlu, “Normaldir. Futbol maçına sadece erkekler mi geliyor arkadaşlar? ” cevabını verdi.
Source: Mahmut Ekinci
AB, Filistin’e reform karşılığı 1,6 milyar avro sağlayacak!
Avrupa Birliği (AB), Filistin Yönetimi’ne mali desteğini artırma kararı aldı. AB Komisyonu’nun Akdeniz’den sorumlu Üyesi Dubravka Suica, Reuters’a verdiği mülakatta, önümüzdeki üç yıl boyunca toplam 1,6 milyar avro (yaklaşık 1,8 milyar dolar) mali yardım sağlanacağını açıkladı. “FİLİSTİN YÖNETİMİ”NİN REFORM YAPMASI GEREKİYOR” Suica, destek paketinin doğrudan reformlarla bağlantılı olduğunu belirtti. “Kendilerini reforme etmelerini istiyoruz çünkü reform yapmadan, sadece bizim için değil, İsrail için de bir muhatap olmak için yeterince güçlü ve güvenilir olmayacaklar” ifadelerini kullandı. YARDIM KALEMLERİ AÇIKLANDI Komiser Suica”nın verdiği bilgilere göre, toplam 1,6 milyar avroluk desteğin 620 milyon avroluk kısmı doğrudan Filistin Yönetimi”nin mali yapısını desteklemek ve reform süreçlerini teşvik etmek amacıyla kullanılacak. Bunun yanında 576 milyon avroluk kaynak, Batı Şeria ve Gazze”nin toparlanması ile bölgesel dayanıklılığın artırılması için ayrılacak. Kalan 400 milyon avronun ise Avrupa Yatırım Bankası aracılığıyla ve ilgili yönetim organlarının onayı doğrultusunda kredi olarak sağlanması öngörülüyor. Suica ayrıca, Avrupa Birliği’nin son 12 yılda Filistin Yönetimi’ne yıllık ortalama 400 milyon avro tutarında destek verdiğini hatırlattı. LÜKSEMBURG”DA ÜST DÜZEY DİYALOG TOPLANTISI VAR Açıklama, AB dışişleri bakanları ile Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa ve beraberindeki heyetin, 15 Nisan’da Lüksemburg’da yapacağı ilk üst düzey siyasi diyalog toplantısı öncesinde geldi. Toplantının ana gündem maddeleri arasında reformlar, yardımın koşulları ve Gazze sonrası bölgesel yeniden yapılanma bulunuyor.
Source: Muzeyyen Bıyık
Ankara’nın göbeği çöpe teslim! CHP belediyesi işçilerin ikramiyesini vermedi
CHP”li belediyelerde kronik hale gelen hizmet eksikliği, bu kez başkentin kalbinde kendini gösterdi. Ankara”nın en merkezi ilçelerinden biri olan Çankaya, çöplerin toplanmamasıyla adeta çöp dağlarına teslim oldu. Vatandaş sağlığı hiçe sayılırken, CHP yönetimindeki belediyenin sorumsuzluğu bir kez daha gündeme oturdu. İKRAMİYE KRİZİ HİZMETİ DURMA NOKTASINA GETİRDİ Çankaya Belediyesi bünyesindeki temizlik işçileri, ikramiyelerinin ödenmemesi nedeniyle iş yavaşlatma eylemine gitti. DİSK”e bağlı Genel-İş Sendikası çatısı altındaki işçiler, belediyenin verdiği sözleri tutmaması üzerine bazı mahallelerde çöp toplama işlemini durdurdu. AYRANCI VE BAHÇELİEVLER”DE ÇÖP ALARMI İş yavaşlatma eylemi sonucu, özellikle Ayrancı ve Yukarı Bahçelievler Mahallesi”nde çöp konteynerleri taştı, kaldırımlar çöp yığınlarıyla doldu. Mahalle sakinleri hem görüntü kirliliğinden hem de yayılabilecek hastalık riskinden dolayı tedirgin. Sosyal medyada isyan eden vatandaşlar, CHP”li belediyeye sert tepki gösterdi. CHP”NİN KRONİKLEŞEN HİZMET SORUNU Yıllardır “çöp, çukur, çamur” söylemleriyle özdeşleşen CHP belediyeciliği, 2025 yılında dahi temel hizmetleri sağlayamıyor. Vatandaşı sağlıksız yaşam koşullarına mahkûm eden bu anlayış, halkın sabrını taşırmış durumda. Belediye yönetiminin işçilere karşı mali yükümlülüklerini yerine getirmemesi, bedelini yine halkın ödemesine neden oluyor. Başkentte yaşanan bu görüntüler, CHP”li yerel yönetimlerin ne denli beceriksiz ve plansız hareket ettiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Çöplerin toplanamadığı bir ilçede, diğer hizmetlerin durumu da sorgulanır hale geldi. Vatandaşlar artık gerçek belediyecilik talep ediyor…
Source: Tolga Özlü
BM, dünya kamuoyunu KDC”deki çatışma ve gelişmelere duyarsız kalmamaya çağırdı
Birleşmiş Milletler Uluslararası Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Sözcüsü James Elder, dünyaya, Kongo Demokratik Cumhuriyeti”nin (KDC) doğusunda güvenlik güçleri ile 23 Mart Hareketi (M23) adlı isyancı grup arasında devam eden çatışma ve diğer gelişmelere duyarsız kalmama çağrısında bulunarak, buradaki sorunların, politik ve finansal düzeyde ele alınmadığı sürece yayılacağını belirtti.
Elder, KDC”deki duruma ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Yaklaşık bir haftadır KDC”nin doğusundaki Goma”da bulunduğunu bildiren Elder, M çiçeği virüsü (Mpox) salgını nedeniyle bölgede neredeyse bir “felaketin” yaşandığını söyledi.
Elder, “UNICEF ve ortakları, salgının daha fazla yayılmaması için bölge genelinde destek sağlamak konusunda aceleci davranıyorlardı. Bu, sağlık sistemlerinin kurulması ve aşıların çok uzak bölgelere ulaştırılması anlamına geliyordu. Daha sonra aniden ocak sonlarında çatışma başladı. Binlerce insan öldü, yüz binlerce insan yerinden edildi. Bu, çocukların çatışmanın ve salgının içinde oldukları bir ortam.” dedi.
KDC için de insani yardım fonlarında görülmemiş kesintilerin yaşandığına işaret eden Elder, söz konusu kesintilerin çok hızlı bir şekilde yapıldığını kaydetti.
Elder, UNICEF”in çok istekle çalışan sağlık personeli ve gönüllülerle hareket ettiğini ancak onların yardım ve tıbbi malzemelere ihtiyacı olduğunu aktardı.
“KDC”deki insani yardım çalışanlarının desteğe ihtiyacı var ve şu anda çocuklar için gerçekten çok ölümcül olan birden fazla krizle karşı karşıyalar.” diye konuşan Elder, Goma”da nispeten sakin bir dönemin yaşandığına değindi.
“UNICEF en ücra yerlere gitmeye çalışıyor ama her yere ulaşamıyoruz”
Elder, “(KDC”nin doğusu) Ancak tabii ki hala güvensiz bir ortam var. Polis yok, hapishaneler boş ve sokağa çıkma yasağı var. Bu yüzden sıradan insanların hayatlarını yaşaması ve bir gelir elde etmesi çok zor. UNICEF en ücra yerlere gitmeye çalışıyor ama her yere ulaşamıyoruz. Çocuklara yönelik istismarlar korkunç seviyelerde. Mpox virüsünün ve beslenme krizinin yaşandığı bölgeler var. Buralara yardım tedariki, çocuk psikologları ve aşılar ulaştırmaya çalışıyoruz ama her yere ulaşamıyoruz. Ulaşılamayan insanlar var ve bu da onların durumunun daha da kötü olduğu anlamına geliyor.” şeklinde konuştu.
KDC”deki çatışmaya ilişkin siyasi anlamda yüksek seviyede bazı olumlu gelişmelerin olabileceği öngörüsünde bulunan Elder, M23″ün ülkenin doğusundaki bölgeleri işgal ettiğini ve mevcut tartışmaların kritik önem taşıdığını söyledi.
Elder, barışın ancak müzakereyle geldiğinin altını çizerek, “Sivillerin ve çocukların bundan en büyük zararı görmeye devam etmesine izin veremeyiz. Gelen raporlar her 30 dakikada 1 çocuğun istismara uğradığını gösteriyor. Bu, herkesi harekete geçmeye, daha fazla önleme hizmeti ve faillerin sorumlu tutulmasını sağlamaya itmeli. Sistemik bir krizden bahsediyoruz ve bu kriz ancak taraflar silahları bıraktığında, oturup konuştuklarında ve tabii ki uluslararası fon geri geldiğinde sona erecek.” ifadelerini kullandı.
“Buradaki sorunlar, politik ve finansal düzeyde ele alınmadığı sürece yayılacak”
KDC”deki sağlık sorunları için de acilen adım atılması gerektiğine işaret eden Elder, bunun aşı veya gıda desteği olmadan başarılamayacağına da vurgu yaptı.
Elder, şöyle devam etti:
“Yardım fonları kesilmeye devam ederse, milyonlarca çocuk risk altında olacak. Milyonlarca hayat risk altında. Dünyanın burada yaşananları diğer gelişmelerden izole bir durum olarak ele alması bir hata olur. Çok küreselleşmiş bir dünyada yaşıyoruz. Ebola, Mpox gibi büyük salgınlar yaşandı ve bu bölgeden yayıldı. Bunlar ancak sağlık sistemini güçlendirdiğimizde durdurulabilir. Bunu ancak fonlama ve barışla yapabiliriz. Bu yüzden bunun, buraya has bir konu olduğuna inanmak hatadır, dünya birbirine bağlı. Buradaki sorunlar, politik ve finansal düzeyde ele alınmadığı sürece yayılacak.”
KDC”deki çatışmalar
M23 üyeleri yılbaşından bu yana devam eden saldırılar sonucu, Güney-Kivu eyaletinin başkenti Bukavu, Kuzey-Kivu eyaletinin başkenti Goma başta olmak üzere birçok bölgenin kontrolünü ele geçirmişti.
KDC”nin doğusundaki çatışmalar nedeniyle yılbaşından bu yana yaklaşık 1 milyon kişi yerinden edildi ve 7 bin kişi hayatını kaybetti.
BM ve KDC”nin M23″e destek vermekle suçladığı Ruanda ise iddiaları reddediyor.
KDC”nin doğusunda güvenliği sağlamak amacıyla bölge ülkeleri tarafından 23 Mart 2009″da imzalanan barış anlaşmasının bozulmasıyla “23 Mart Hareketi” adı altında ortaya çıkan grup, “M23” şeklinde anılmaya başlanmıştı.
M23, büyük ölçüde Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame”nin de kabilesi olan Tutsilerden oluşuyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Eski Yunanistan Maliye Bakanı Varufakis”e göre, Avrupa”da ifade özgürlüğü yok
Varufakis, İsrail”in Gazze”de devam eden soykırımı ve Avrupa”da ifade özgürlüğü tartışmalarına ilişkin Londra”da AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.Almanya”nın, Filistin destekçisi aktivistlere yönelik uyguladığı sınır dışı kararına ve kendisinin Almanya”ya giriş yasağına işaret eden Varufakis, 1938″de Yahudileri savunmanın herkesin görevi olduğunu, bugün de aynı şekilde Filistinlilerin İsrail”in apartheid rejimi ve soykırımına karşı savunulması gerektiğini belirtti.Varufakis, “İster Berlin”de olalım, ister Ankara”da, ister Atina”da ya da Londra”da, bu soykırımı protesto etmek gibi bir görevimiz var.” dedi.- “AVRUPA, BEYAZ YERLEŞİMCİ İDEOLOJİSİNDEN ÖTÜRÜ SUÇLU”Almanya”nın, Filistinlilerin yaşamlarının yok edilmesi hakkını savunan siyonist apartheid rejimiyle işbirliği yaparak, kendi ilke ve kurallarını ihlal ettiğini vurgulayan Varufakis, bu bağlamda artık demokrasiden bahsedilemeyeceğinin altını çizdi.Varufakis, “Avrupa”da demokrasi bir sahtekarlığa dönüştü. Demokratlar olarak Avrupa”da kendi demokratik haklarımızı kurtarmak için, Filistin için protesto etmeliyiz.” diye konuştu.Filistin”in işgalinin Avrupa”nın benzer eylemlerine cesaret verdiğini kaydeden Varufakis, bu toprakların işgalinin, Batı”nın diğer bölgelerdeki benzer uygulamalarına zemin hazırladığını ve Batı”nın tarihindeki soykırımcı ideolojileri beslediğini vurguladı.””Halkı olmayan bir toprak, toprağı olmayan bir halk için” çağrısını kim başlattı? Bu Balfour Deklarasyonu”ydu ve bu ülkeden (İngiltere”den) geldi.” diyen Varufakis, sürecin bu deklarasyonla başladığını ve ardından ABD tarafından devralındığını söyledi.Varufakis, Avrupa”nın bu tür politikaları yalnızca Filistin”de değil, Avustralya”da Aborijinlerin soykırımı ve Güney Afrika”daki apartheid rejimi gibi yerlerde de uyguladığını dile getirdi.Yanis Varufakis, “Avrupa, her zaman soykırımın imha ideolojisi olan beyaz yerleşimci ideolojisinden ötürü suçludur. Avrupalılar olarak Avrupalı olmaktan gurur duymamız gerektiğini anlamalıyız ancak bu gururu sömürgecilik tarihine ve beyaz yerleşimci ideolojisine karşı çıkarak ifade etmeliyiz.” ifadelerini kullandı.- “AVRUPA ANTİSEMİTİZMDEN, YAHUDİLERE YÖNELİK SOYKIRIMDAN VE HOLOKOST”TAN SORUMLU”Eski Yunan Bakan Varufakis, Avrupa”da ifade özgürlüğü tartışmalarına ilişkin de şunları kaydetti:”Avrupa”da ifade özgürlüğü yok. Bu eskiden bizim hayalimizdi. Ancak, Berlin”de, İngiltere”de (Gazze”deki) soykırımı desteklemedikleri için insanlar hapse atılıyorsa, artık ifade özgürlüğünden bahsetmeye hakkımız yok demektir. Bu, sanki hiç var olmamış gibi uğruna mücadele etmemiz gereken bir özgürlüktür.”Filistin”in içinde bulunduğu durumdan Avrupa”nın sorumlu olduğunu söyleyen Varufakis, Avrupa”nın tarih boyunca ortaya koyduğu eylemlerle şu anki olumsuz sürece yol açtığını belirtti.Varufakis, “Avrupa antisemitizmden, Yahudilere yönelik soykırımdan ve Holokost”tan sorumlu. Sadece Alman Nazileri değil, Yunan Nazileri, İtalyan faşistleri, Bulgar faşistleri, Hırvat faşistleri de (bundan sorumludur).” şeklinde konuştu.Yahudi halkının başına gelenlerden Avrupa”nın sorumlu olduğunu vurgulayan Varufakis, “Ancak, Avrupa”da Holokost”tan sonra bir dönüşüm yaşandı ve aniden düşman artık Yahudi değil, Filistinliler, Müslümanlar oldu. Şimdi Avrupa ve Avrupalılar olarak kendimizi bu çok üzücü tarihten kurtarmak zorundayız.” dedi.Varufakis, ayrıca Avrupa halklarının çoğunluğunun Filistin davasını desteklediğinin, hükümetlerin ise Gazze”deki soykırımın sona erdirilmesi yönündeki büyük küresel talebi görmediklerinin altını çizdi.
Source: Www.star.com.tr
Sudan”da çatışmalar 3. yılına girdi
Başkent Hartum”da başlayan ve ülkenin birçok bölgesine sıçrayan çatışmalar, 3. yılına girdi.
Sudan’ın başkenti Hartum 23 ay sonra yeniden ordunun kontrolündeDSÖ: Sudan”da 2 yıldır devam eden çatışmalar ülkeyi benzeri görülmemiş insani krize sürükledi
Dünyanın en büyük yerinden edilme krizine sebep olan çatışmalar nedeniyle de ülkede halk, türlü zorluklarla karşı karşıya kaldı.
Ordu güçleri, 26 Mart”ta, çatıştıkları HDK”nin yaklaşık 2 yıldır elinde bulundurduğu Cumhurbaşkanlığı Sarayını geri aldı.
Bu gelişme, çatışmaların seyrini değiştiren bir adım olarak değerlendirilirken, bunun çatışmaların bittiği anlamına gelmediği vurgulanıyor.
Faşir”e saldırılar yoğunlaştı
HDK ise son günlerde, 10 Mayıs 2024″ten beri kuşatma altında tuttuğu ülkenin batısındaki Kuzey Darfur eyaletinin merkezi Faşir”e yönelik saldırılarını yoğunlaştırdı.
AA muhabiri, başkent Hartum”da son durumunu, çatışan tarafları, çatışmaların nasıl başladığını ve yarattığı yıkımı değerlendirdi.
Sudan ordusu, 26 Eylül 2024″te başlattığı kara operasyonu kapsamında başkent Hartum başta olmak üzere ülkenin birçok noktasında HDK”nin mevkilerine karşı saldırılar düzenledi.
Bu operasyonla ordu güçleri, ülkenin güneyindeki Sinnar eyaletinde, ülkenin orta kesimlerindeki Cezira ve Beyaz Nil eyaletlerinde kontrolü sağladı.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı, ordunun kontrolüne geçti
Başkent Hartum”da da ciddi ilerlemeler kaydeden ordu güçleri, 21 Mart”ta, çatışmaların başladığı Nisan 2023″ten beri HDK”nin elinde bulundurduğu Cumhurbaşkanlığı Sarayını geri almayı başardı.
Aldığı mağlubiyet sonrası güçlerini başkentten çekmeye başlayan HDK ise Hartum”un güneyindeki Cebel Evliya Barajı köprüsü üzerinden ülkenin batısına yöneldi.
Başkentin büyük bir kısmında kontrolü sağlayan ordu, HDK”nin rehin aldığı 4 binden fazla kişiyi serbest bıraktı.
Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, 26 Mart”ta, HDK”nin üs olarak kullandığı Uluslararası Hartum Havalimanına indi ve Cumhurbaşkanlığı Sarayına geçti.
“Hartum artık özgür”
Burhan, burada yaptığı açıklamada, “Hartum artık özgür.” dedi.
Ordu güçleri, 28 Mart”ta, HDK”nin yoğunluklu olarak bulunduğu Umdurman”daki Libya Pazarı”nı da aldı.
Şu anda ordu, Hartum”un büyük bir bölümünde kontrolünü sağladı.
Resmi ordu ile paramiliter güç çatışması
Sudan”da Nisan 2023″ten beri ülkenin resmi ordusu olan Sudan Silahlı Kuvvetleri ile paramiliter güç Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında şiddetli çatışmalar yaşanıyor.
Sudan ordusunun çekirdeği 1925″te ülke henüz İngiliz hakimiyeti altına iken “Sudan Savunma Gücü” olarak bilinen birlik.
1956″da bağımsızlığını kazanan Sudan, ordunun ismini “Halk Silahlı Kuvvetleri” sonrasında “Sudan Silahlı Kuvvetleri” olarak değiştirdi.
HDK”nin kökeni, kötü şöhretli Cancavid milislerine dayanıyor
HDK”nin kökeni ise Darfur”da 2003″te başlayan isyanı bastırmak için dönemin Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir”in kullandığı Cancavid milislerine dayanıyor.
Çoğunlukla Arap olmayanların ayrımcılık şikayetiyle hükümete karşı başlattıkları isyana karşı Beşir, bölgenin yerlisi ve çoğunluğu Arap kökenli kötü şöhretli Cancavid milislerinden destek aldı.
2010’daki barış süreciyle bu silahlı oluşumun orduya entegre edilmesi için çalışmaya başlayan devlet, 2013’te bu birlikleri önce “Sınır Koruma Birlikleri”, sonra da “Hızlı Destek Kuvvetleri” adı altında Sudan istihbarat teşkilatına bağlayarak 2014″te resmen tanıdı.
2013 yılında “Cancavid” denen silahlı milislere liderlik eden Musa Hilal’in Ömer el-Beşir ile ilişkilerini kesmesi, Hilal’in kuzeni “Hımidti” lakabı ile bilinen Muhammed Hamdan Dagalu”nun önünü açan dönüm noktası oldu.
Ocak 2017″de Sudan Parlamentosu, Güvenlik ve İstihbarat Teşkilatına bağlı olan HDK”nin Beşir liderliğindeki orduya bağlanmasıyla ilgili “Hızlı Destek Kuvvetleri Yasası”nı” kabul etti.
HDK lideri Dagalu, Yemen ve Libya”daki çatışmalarda rol alması ve 2017’de Sudan”ın Darfur ve Kurdufan bölgelerindeki bazı altın madenlerini kontrol etmesi sayesinde hem bölgesel bir boyut kazandı hem ekonomik bir güce sahip oldu.
2018″deki devrimden sonra dengeler değişti
2018 yılında hayat pahalılığı ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle başlayan ve kitlesel bir protesto haline gelen gösteriler sonrasında ordu ve HDK bir olup Beşir”in 30 yıllık iktidarını sonlandırdı.
Ordu Komutanı Abdulfettah el-Burhan, geçiş dönemini yönetmesi için kurulan askeri konseyin başkanı olurken, HDK komutanı Muhammed Hamdan Dagalu, konseyin başkan yardımcısı oldu.
Sivil koalisyon Özgürlük ve Değişim Güçleri ile birlikte ortak hükümeti kuran ordu ve HDK, 25 Ekim 2021″de, ortakları olan sivilleri iktidardan uzaklaştırdı.
HDK”nin entegrasyonu sebebiyle ülkede gerginlik
Ardından iki güç arasında HDK”nin orduya entegrasyonu gibi meselelerde fikir ayrılıkları ve bazı dış aktörlerin müdahalesiyle ülkedeki ortam çok gergin olmaya başladı.
Ordu, HDK”nin 2 yıl içinde orduya entegre edilmesi gerektiğini vurgularken, HDK bunun en az 10 senede yapılmasını istedi.
HDK, 13 Nisan 2023″te, ülkenin kuzeyindeki Merevi Havalimanı ve askeri hava üssüne büyük bir birlik sevk etti. Bu, çatışmaları tetikleyen ilk hamle olarak değerlendiriliyor.
Sudan ordusu sözcüsü Nebil Abdullah, Silahlı Kuvvetler Komutanlığının onayı veya koordinasyonu dışında HDK”nin başkentte ve bazı şehirlerde hareketlilik gösterdiğini ve yayıldığını söyledi.
Çatışmalar patlak verdi
15 Nisan 2023″te ise Hartum”un Erkevit Mahallesi”ndeki Spor Kenti, Ordu Genel Komutanlığı, Cumhurbaşkanlığı Sarayı, devlet televizyonu ve Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan”ın ikametgahının bulunduğu bölgelerden silah sesleri yükseldi.
Yerel saatle 09.00 gibi başlayan şiddetli silah seslerinin ardından başkentte yoğun duman yükseldiği görüldü. Hartum Havalimanı çevresinde de yoğun hareketlilik oldu ve çatışma sesleri işitildi.
Çatışma, büyük yıkıma neden oldu
Sudan altyapısı büyük ölçüde zarar gördü. Bazı köprüler yıkıldı, elektrik ve su istasyonları tahrip edildi, binalar yakıldı, dükkan ve pazarlar yağmalandı, müzeler bile boşaltıldı, petrol rafinesi zarara uğradı.
Ayrıca Hartum Uluslararası Havalimanında da ciddi hasarlar meydana geldi.
Çatışma sebebiyle doğrudan hayatını kaybedenlerin sayısı 20 bin kişi olarak açıklansa da bu sayının 150 bini aştığı düşünülüyor.
Dünyanın en büyük yerinden edilme krizi
Dünyanın en büyük yerinden edilme krizine sebep olan Sudan”daki çatışma, sağlık sistemini de ciddi derecede olumsuz etkiledi.
Ülkedeki çatışmalar nedeniyle 11 milyondan fazla kişi yerinden edildi. Yaklaşık 4 milyon kişi de komşu ülkelere geçti.
Birleşmiş Milletlere (BM) göre nüfusun yarısından fazlası olan 30,4 milyondan fazla kişi, insani yardıma ihtiyaç duyuyor.
Ayrıca ülkedeki çocuklar şiddet, istismar, zorla yerinden edilme, yetersiz beslenme ve hastalık gibi sorunlarla karşı karşıyalar. 3 milyondan fazla çocuk, çöken sağlık sistemi nedeniyle ölümcül salgın hastalıklara yakalanma riski altında. 17 milyon çocuk da okul dışında.
Çatışma hala bitmedi
Sudan”da çatışma hala bitmedi. HDK, ülkenin batısında 5 eyaletten oluşan Darfur Bölgesinin 4″ünü kontrol ediyor. Ayrıca Batı, Güney ve Kuzey Kurdufan eyaletlerinde hala çatışmalar sürüyor.
Son günlerde HDK, Darfur”da ordunun hakimiyetinde bulunan ve 10 Mayıs 2024″ten beri kuşattığı Kuzey Darfur eyaletinin merkezi Faşir”e yönelik saldırılarını yoğunlaştırdı.
Ordu ve müttefik güçler, Faşir”i savunmaya devem ederken, şehirde milyonlarca yerinden edilmiş kişiye ev sahipliği yapan mülteci kamplarında durumun “korkunç” olduğu aktarılıyor.
Ordu liderleri, HDK”yi ülkenin en son noktasından çıkarana kadar durmayacaklarının altını çizerken, HDK liderleri, ülkenin Kuzey eyaletine saldırmak için hazırlıklı olduğunu ifade etti.
Uzmanlar, ordunun, art arda aldığı zaferlerle üstünlük aldığını düşünse de işinin hala zor olduğunu kaydediyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Sabancı ailesiyle ilgili çarpıcı iddia: “Uzay Sabancı artık ailenin bir ferdi”
Haftanın öne çıkan magazin başlıklarını ele alan Gökay Kalaycıoğlu ve Hakan Solaker, Sabancı ailesinde yaşanan gelişmeyi detaylı şekilde değerlendirdi. Ailenin yeni bireyi olarak kabul edilen Uzay Sabancı”nın durumu çok konuşuldu. “SABANCI AİLESİ UZAY”I KABUL ETTİ” Programda Hacı Sabancı”nın çocuğu olduğu iddia edilen Uzay”ın, aile tarafından resmen kabul edildiği konuşuldu. Hakan Solaker, “Nazlı Sabancı”nın her şeyi bildiği ve bu süreci yönetebilecek kadar güçlü bir karaktere sahip olduğu anlaşılıyor” yorumunu yaptı. Kalaycıoğlu ise “Bir insan sevmediği biriyle ilişki yaşamaz, o yüzden bu sadece tek gecelik bir şey değil gibi” dedi. “TEK GECELİK İLİŞKİ Mİ, AŞK MI?” İkilinin dikkat çektiği bir diğer konu ise çocuğun nasıl dünyaya geldiğiydi. Hakan Solaker, “Herkes diyor ki tek gecelik ilişki ama mesele bu değil. Önemli olan o çocuk bir sevginin, bir beraberliğin sonucu mu?” diyerek, olayın ahlaki ve duygusal boyutuna vurgu yaptı. Kalaycıoğlu ise konuyu kürtaj tartışması üzerinden değerlendirerek, “Ben kadının rızası olmadan alınan hiçbir kararın doğru olduğunu düşünmüyorum” ifadelerini kullandı. “NAZLI SABANCI HER ŞEYİ BİLİYORDU” Programın sonunda Sabancı ailesinin süreci çok önceden bildiği ve aile içinde çözüldüğü iddiaları paylaşıldı. Hakan Solaker, “Nazlı Sabancı”nın zaten olanları bildiğini ve çocuğun aileye kabul sürecinde etkin rol oynadığını düşünüyorum” dedi. Gökay Kalaycıoğlu da, “Aile bir araya geldi, DNA testinden sonra çocuk resmen kabul edildi” ifadeleriyle programı sonlandırdı.
Source: Haberler
Yüzde 99.99 tatmin etmedi! Hacı Sabancı”dan babalık kararına itiraz
2017 yılından beri beraber olan Hacı Sabancı ve Nazlı Sabancı 2021 yılında dünya evine girmişlerdi. Ünlü çiftin bu evliliğinden Arzu Alara adında bir kızları olmuştu. DNA RAPORU “BABA HACI”DIR” DEDİ 2021 yılında Nazlı Kayı ile gösterişli bir törenle dünya evine giren ünlü iş insanı Hacı Sabancı, Fatma Demir”in açtığı babalık davasıyla sarsılmıştı. Hacı Sabancı”nın evlilik dışı bir oğlu olduğu DNA raporuyla ortaya çıkmıştı. HER ŞEY 14 YIL ÖNCE BAŞLADI Fatma Demir ve Hacı Sabancı”nın hikayesi, 14 yıl önce sosyal medya aracılığıyla tanışmalarıyla başlamıştı. İkilinin zaman zaman bir araya geldiği ve birlikte Los Angeles”ta tatil yaptığı iddia edilirken, ilişkilerinin 2015 yılında sona erdiği iddia edilmişti. Fatma Demir, 2019 yılında başka biriyle evlenerek Belçika”ya yerleşmişti. Ancak bu evliliğin kısa sürede sona erdiği öğrenilmişti. MADDİ DESTEK SAĞLADI, HAMİLE KALDI Evliliği sona erdikten sonra zor bir süreç geçiren Fatma Demir, o dönemde Hacı Sabancı”dan hukuki destek almak için avukat konusunda yardım talep etti. İddialara göre, Sabancı bu süreçte Demir”in hesabına maddi destek sağladı ve bu durum ikiliyi yeniden bir araya getirdi. Fatma Demir, Hacı Sabancı ile yaşadığı ilişkinin ardından hamile kaldı ve 2 Şubat 2021″de oğlu Uzay”ı doğurdu. ÇOCUK ORTAYA ÇIKINCA ARALARI BOZULDU Fatma D.”nin sık sık doğan çocuğunun fotoğraflarını Hacı Sabancı”ya gönderdiğinin anlatıldığı dilekçede, Sabancı”nın çocuğun kendisinden olduğunu öğrenmesinin ardından tarafların arasının bozulduğu ifade edildi. Dilekçede şu ifadelere yer verildi: “Fatma D.”nin eski eşi, çocuğun kendisinden olmadığı gerekçesiyle soy bağının reddi davası açmıştır. Çocuğun daha fazla mağdur edilmemesi bakımından Hacı Sabancı ile çocuk arasında soy bağının DNA incelemesi yoluyla tespitine karar verilmesini istiyoruz. Ayrıca Hacı Sabancı”nın babalığına karar verilerek nüfusa kaydının yapılamasını talep ediyoruz.” YÜZDE 99.99 İHTİMALLE… İstanbul Aile Mahkemesi, Hacı Sabancı”nın, Uzay isimli çocuğun babası olup olmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumu”na sevk edilmesine karar vermişti. Mahkemenin bu kararının ardından ilk olarak Fatma D. ile 4 yaşındaki Uzay isimli oğlu İstanbul Adalet Sarayı”na gelerek gerekli sevk işlemlerini yaptırdıktan sonra Adli Tıp Kurumu”nda DNA örneği verdi. Hacı Sabancı da Adli Tıp Kurumu”na giderek küçük Uzay”ın babası olup olmadığının tespiti için DNA testi yaptırdı. Raporda şu ifadelere yer verildi: “Uzay D.”ye ait DNA profili ile anne Fatma D.”ye ait DNA profilinin ve baba olduğu iddia edilen Hacı Sabancı”ya ait DNA profilinin karşılaştırması yapıldı. Elde edilen sonuçlar itibari ile Sabancı”nın yüzde 99.99 ihtimalle Uzay D.”nin biyolojik babası olabileceği tespit edildi.” KARARA İTİRAZ ETTİ Hürriyet”in yaptığı habere göre mahkeme, Hacı Sabancı”nın Uzay”ın biyolojik babası olduğuna hükmetti. Ancak Sabancı, karara itiraz ederek, dosyayı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi”ne taşıdı. Sunulan itiraz dilekçesinde şu ifadelere yer verildi: “DNA profilindeki benzerliklerin neler olduğu açıklanmamıştır. Yüzde 99.99 oran müvekkilin baba olduğunu göstermeye yeterli bir oran değildir.”
Source: Haberler
Belediyelerde söyleşiler yapan tarihçi-yazar diplomasız çıktı iddiası
Osmanlı arşivleri üzerine yaptığı araştırmalarla tanınan ve belediyelerde “Tarihçi Yazar” unvanıyla söyleşiler yapan Nermin Taylan Erkutlu”nun diplomasız olduğu öne sürüldü. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ MEZUNİYETİ OLMADIĞINI AÇIKLADI Ortaokul ve liselerde düzenlenen çeşitli söyleşilere de katılan Erkutlu”nun, biyografisinde “İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu” yazdığı görüldü.Erkutlu hakkında CİMER”e yapılan başvuruların ardından İstanbul Üniversitesi, Erkutlu”nun kayıtlarında böyle bir mezuniyetin bulunmadığını duyurdu.İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü Edebiyat Fakültesi Dekanlığınca verilen yanıtta, “Nermin Taylan Erkutlu adlı kişiye Fakültemiz tarafından herhangi bir diploma verilmemiştir” denildi. ERKUTLU”DAN AÇIKLAMA Erkutlu gündeme oturan haberin ardından sosyal medya hesabından açıklama yaptı.CİMER”in yanıtının isim değişikliği nedeniyle kaynaklandığını savunan Erkutlu, “Ben Türkiye Cumhuriyeti Devleti”nin en köklü üniversitelerinden birinden TARİH diploması olan bir tarihçiyim” ifadelerini kullandı.Erkutlu”nun açıklamasının tamamı şöyle:”Bir internet gazetesi tarafından tarafıma atılan Diplomasız Tarihçi başlığı tümüyle yalan ve iftira olup gereğinin hukuk tarafından yapılacağını buradan bildiriyorum. İsim değişikliği sebebiyle aldıkları bir cevap üzerine yapılan haber asılsızdır.Ben Türkiye Cumhuriyeti Devleti”nin en köklü üniversitelerinden birinden TARİH diploması olan bir TARİHÇİYİM. Gerek haberi yapanlar gerekse bu yalan haberle ilgili yorum yapanlardan Hukuk ve Mahkeme yoluyla hesabının sorulacağını önemle bildiririm.”
Source: Haberler
İsrail”in 10 milyar dolar yalanına Türk medyası da ortak oldu! Türkiye”den açıklama geldi
Dün bazı basın yayın organlarında “Türkiye ve Katar, sürgün edilecek Gazzeli sivilleri Suriye”nin kuzeyindeki kamplara yerleştirme planı yürütüyor” iddiası olay olmuş İletişim Başkanlığı”ndan yalanlama gelmişti. Açıklamada iddianın İsrail propaganda makinesinin ürünü olduğu ifade edilmişti. Bugün yine benzer bir iddia gündem oldu. Bazı sosyal medya hesaplarında “Hazırlıklar yapılıyor: Gazzeliler 10 milyar dolar karşılığında Türkiye”ye yerleştirilecek” haberleri yayıldı. “TÜRKİYE”NİN TEHCİR PLANINA DAHLİ MÜMKÜN DEĞİL” İddialara yalanlama yine İletişim Başkanlığı”ndan geldi: “Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan ve basın yayın organlarında yer alan, “Hazırlıklar yapılıyor: Gazzeliler 10 milyar dolar karşılığında Türkiye”ye yerleştirilecek” iddiası doğru değildir. Filistin halkının işgale karşı verdiği onurlu mücadeleyi destekleyen Türkiye”nin, Gazzelileri yurtlarından edecek herhangi bir tehcir planına dahil olması kesinlikle söz konusu değildir. Son günlerde sıkça ortaya atılan, “Türkiye”nin, Gazze Şeridi”ndeki Filistinlileri Suriye veya Türkiye”ye yerleştirmek için çalıştığı” yönündeki iddialar, bir dezenformasyon kampanyasının ürünüdür. İsrail medyası tarafından ortaya atılan ve ülkemizde de yankı bulan iddialar Merkezimizce daha önce de yalanlanmıştır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan”ın liderliğinde Türkiye, Filistinlilerin Gazze Şeridi ya da Batı Şeria’dan tehcirine yönelik her türlü girişimi, kararlı bir şekilde reddetmektedir. Gazze şeridine yönelik ağır bombardımanın derhal durdurulması, sivillerin zarar görmemesi ve Gazze’ye insani yardımların kesintisiz biçimde ulaştırılması için çabalarını aralıksız sürdürmektedir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz” https://x.com/dmmiletisim/status/1911698468860473533
Source: Çağla Çağlar
Yeşilay Danışmanlık Merkezi çocuk ve ergenlerin internet bağımlılığına karşı mücadele veriyor
Tütün, alkol, madde ve kumar bağımlılığına karşı vatandaşlara ücretsiz hizmet sunulan YEDAM”da teknoloji bağımlılığının sona erdirilmesi için de uzmanlarca destek sağlanıyor.
Nevşehir Yeşilay Şubesi bünyesinde 2020″den beri faaliyet sürdüren YEDAM”da, vaktinin çoğunu internet ve özellikle sosyal medya kullanımıyla tüketen başta çocuk ve gençler olmak üzere tüm bireylerin yaşamlarını daha kaliteli hale taşıyabilmek için çeşitli imkanlar sunuluyor.
Sosyal destek uzmanlarınca, bağımlılık düzeyi tespit edilen bireylere vakitlerini verimli geçirebilmeleri için danışmanlık hizmeti sunulurken, el sanatları, grafik tasarım, spor ve gastronomi atölyelerinde yeteneklerini geliştirebilme olanağı da tanınıyor.
“Herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor”
Yeşilay Nevşehir Şube Başkanı Filiz Yüksel, AA muhabirine, okullar başta olmak üzere çeşitli alanlarda bağımlılıkla mücadele konusunda eğitim programlarının yanı sıra bağımlı bireylerin sorunlarının çözümü konusunda aralıksız hizmet sunduklarını söyledi.
Yeşilayın bağımlı bireylerin toplumla sosyal uyumlarını sağlayarak, onları üreten ve özgüvenli konuma getirebilmeyi amaçladığını belirten Yüksel, “Toplumda birilerinin elinden tutmak lazım. Tek başına mutluluk olmuyor. Mutlu çevre oluşturabilirsek birtakım şeylerin hazzını alacağız. Manevi boşlukların içini maddeler doldurmaya başladı. Şiddete eğilimler artıyor. Bağımlılıklar diğer suçları da tetikleyen bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Bunları topyekun çözmek için elimizden geleni yapmamız gerekiyor. Herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor.” diye konuştu.
YEDAM sosyal hizmetler uzmanı Elif Çaylı da tüm bireylere bağımlılığa karşı kendilerini koruyabilmeleri için ücretsiz hizmet sunduklarını belirtti.
Çaylı, YEDAM”ın 115 numaralı telefonundan randevu alanların kimlik bilgilerinin gizli tutularak bağımlılıktan kurtulmalarına yardımcı olunduğunu anlattı.
Hiçbir bağımlılığın masum olmadığını vurgulayan Çaylı, çocuk ve gençlerin sosyal medya bağımlılıklarının önüne geçilmesi için ailelerin bilinçli tutum sergilemesi gerektiğine işaret etti.
“Dijital bağımlılık ülkemizde küçük yaş ve yetişkin grubunda oldukça yüksek”
Bağımlılıkların düzelebileceğini ancak motivasyonun çok önemli olduğunu dile getiren Çaylı, şunları kaydetti:
“Dijital bağımlılık ülkemizde küçük yaş ve yetişkin grubunda oldukça yüksek. Kişinin sosyal medya kullanımından yarar elde edip etmediğine bakıyoruz. Kişi 3 saat sosyal medyaya bakıyor ama 2 saat makale okuyor, araştırma yapıyorsa burada zararlı kullanımdan bahsedemeyiz. Ancak 3 saat sosyal medyada takılıyor ve yararına olan bir davranış yapmıyorsa bu zararlı kullanım kategorisine giriyor. 3 saat ve üzeri kullanımı da riskli olarak değerlendiriyoruz. İnternet kullanımı çocuk ve ergen yaş grubunda oldukça yaygın. YEDAM”da bu yaştakilere de hizmet sunuyoruz. Çocuk ve ergen yaş grubundan internet bağımlılığı aslında bir sonuçtur. Aile içindeki problemler, akran zorbalığı ve eğitim hayatındaki zorluklardan kaynaklı olarak çocuklar sosyal medyaya yönelebiliyor. Bizler, sosyal hizmet desteğinin yanı sıra danışanımızın sosyal risklerini tespit edip, sosyal çevresini de iyileştirmeye yönelik çalışmalar yapıyoruz. YEDAM”da atölye çalışmaları gerçekleştirip boş zaman değerlendirmesini sağlıyoruz.”
Bağımlılık olgusuna karşı toplum farkındalığının yetersiz olduğunu belirten Çaylı, “Toplumda, bağımlılığın bir beyin hastalığı olduğunu birçok kişi bilmiyor. Aileler bu süreçte bazen nasıl davranış sergilemesi gerektiğini bilmeyebiliyor. Bağımlı bireye yaklaşımın nasıl olması gerektiğini anlatıyoruz. Bazen aile üyeleri bağımlı bireyi çok yargılayıp cezalandırabiliyor. Bu da kişinin bağımlılığını besleyen bir tutum olabiliyor.” ifadelerini kullandı.
Bağımlılıkla müdahaleyi üç ayaklı sehpaya benzettiklerini, bunların da sosyal, psikolojik ve tıbbi destek olduğunu aktaran Çaylı, bağımlılıkla mücadele etmek isteyenleri profesyonel hizmet alabilmeleri için YEDAM”a davet etti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Olmaz olsun böyle anne! Sosyal medyadan yaptığı paylaşımlar pes dedirtti! Kendisi ve 2 aylık bebeğinin…
Sivas kent merkezinde yaşayan Fatma T., sosyal medya platformlarını adeta bir kazanç kapısına çevirdi. İddiaya göre, iki ay önce dünyaya gelen erkek bebeğini teşhir eden genç kadın, cinsel içerikli videolar ve fotoğraflar paylaştı. İBAN numarasıyla 5 bin TL karşılığında müstehcen içerikler satan Fatma T.”nin paylaşımları, duyarlı vatandaşlar tarafından ihbar edildi. Sivas İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube ekipleri, ihbar üzerine hemen harekete geçti. Fatma T.”nin adresini tespit eden polis, şüpheliyi kısa sürede yakalayarak gözaltına aldı. Olay, sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. BEBEK DEVLET KORUMASINA ALINDI Skandalın ortaya çıkmasının ardından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı devreye girdi. Bakanlık, bebeğin ve annenin mahrem görüntülerini paylaşan Fatma T.”ye karşı hızlı bir şekilde aksiyon aldı. İki aylık bebek, devlet koruması altına alınarak güvenli bir ortama yerleştirildi. Bakanlık, çocuğun fiziksel ve psikolojik sağlığını korumak için gerekli tüm adımları attığını duyurdu. BAKANLIKTAN SERT AÇIKLAMA: “HUKUKİ SÜREÇ TAKİP EDİLECEK” Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, konuyla ilgili resmi bir açıklama yaptı. Açıklamada, “Görüntülerin tespit edilmesinin ardından Sivas İl Müdürlüğü ekiplerimiz, emniyet birimleriyle koordinasyon içinde ivedilikle harekete geçti. Adres tespiti sonrası şahıs gözaltına alınmış, bebek devlet korumasına alınmıştır. Söz konusu şahıs hakkında suç duyurusunda bulunulmuş olup, hukuki süreci titizlikle takip edeceğiz,” ifadelerine yer verildi. Bakanlık, sosyal medyada çocuk istismarı ve mahremiyet ihlallerine karşı sıfır tolerans politikası uyguladığını vurguladı. Benzer olayların önlenmesi için çalışmaların hız kesmeden devam edeceği belirtildi.
Source: Uğur Yiğit
Fatih Erbakan: “Sakın ha sakın çarenin CHP olduğunu düşünmeyesiniz”
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fathi Erbakan, Bingölde partisinin 3üncü Olağan İl Kongresine katıldı. Erbakan, burada yaptığı konuşmada ülkedeki yoksulluk sorununa değinirken şu ifadeleri kullandı: Yoksulluğu önlemek bakımından AK Parti iktidarından da bir ümit yoktur, ana muhalefet partisi CHPden de bir ümit yoktur. Sakın ha sakın çarenin CHP olduğunu düşünmeyesiniz. Ne CHP bunu çözebilir ne AK Parti bunu çözebilir. Türkiyede yoksulluğu ortadan kaldıracak olan tek bir görüş vardır o görüşün adı da ‘Milli Görüş’tür. ‘Milli Kaynak’ paketlerimizi devreye sokacağız. Partimizin ARGE Başkanlığı bu ‘Milli Kaynak Paketleri’ kitabını hazırladı. Borçsuz, zamsız, vergisiz bir senede 150 milyar dolar kaynak nasıl bulunacak. Ortaya koyacağımız imkanlarla aynen Erbakan Hocamız gibi denk bütçe yapacağız. Denk bütçeyi yapınca da bu ülkeyi yıllık 2 trilyon lira faiz ödemesinden kurtaracağız inşallah. Faizden kurtarılan, imtiyazlı holdinglerden kurtarılan, israftan kurtarılan trilyonlar ve ‘Milli Kaynak Paketleri’ ile üretilecek olan trilyonlarla bu imkanı getireceğiz. Aynen Erbakan Hocamız gibi dar gelirlinin alım gücünü refah seviyesini arttırmakta kullanacağız. İşçiye, memura, emekliye Erbakan Hocamız gibi biz de gelir gelmez yüzde 100, yüzde 200, yüzde 300 maaş zamlarını yapacağız, bu millete nefes aldıracağız.YAPTIKLARINI ELEŞTİRMEK YASAKYasaklar konusunda iktidarın tutarsızlık sergilediğini söyleyen Erbakan, medyaya ve siyasilere uygulanan baskıyı eleştirdi:Evet başörtüsü yasağını, imam hatip ve inanç özgürlüğüyle ilgili yasakları kaldırdılar. Bununla ilgili herkesten çok biz seviniriz ve kim yaparsa yapsın teşekkür ederiz. Ancak sadece bu değil. Bunları ortadan kaldırdılar ama kendilerine muhalif en ufak bir sese dahi fırsat vermediler. Gazeteciler, siyasetçiler, genel başkanlar hapiste. Daha geçtiğimiz olaylarla ilgili RTÜK’ün muhalif kanallara kestiği cezaları gördünüz. Türkiye iyiye gitmiyor demek, onların yaptıklarını eleştirmek yasak.
Source: Anka
Metroda uygunsuz davranışlarda bulunan çift büyük öfke yarattı
Hindistan”ın teknoloji şehri Bengaluru”da bir metro istasyonunda yaşanan olay, sosyal medyada büyük tartışma yarattı. Bir çiftin metroda uygunsuz fiziksel yakınlık göstermesi, birçok kişinin tepkisini çekti.Madavara metro istasyonunda çekilen video, genç bir çifti gösteriyor. Videoda erkek, etrafta yaşlılar dahil birçok yolcu olmasına rağmen, yanındaki kız arkadaşının tişörtünün içine elini sokarak uygunsuz davranışta bulunuyor.”Karnataka Portfolio” adlı hesap, bu videoyu X (eski adıyla Twitter) platformunda Perşembe gecesi paylaştı. Paylaşımda “Bengaluru, Delhi Metro kültürüne doğru mu ilerliyor? Namma Metro istasyonundaki bu rahatsız edici davranış, şehirdeki görgü kuralları hakkında soru işaretleri yaratıyor” ifadeleri kullanıldı.Paylaşımda ayrıca şu görüşlere yer verildi: “Bazı kişilerin kamusal alanlarda sergilediği bu tür davranışları görmek çok üzücü ve endişe verici. Özellikle metro istasyonu gibi herkesin kullandığı bir yerde bu davranışlar kesinlikle kabul edilemez. Kamusal alanlar çocuklar, kadınlar, aileler ve yaşlılar dahil herkes içindir. İnsanların bu alanları özel yakınlık davranışları için kullanmaları hem saygısızlık hem de ayıptır.”Sosyal medya kullanıcıları bu olaya farklı tepkiler gösterdi. Bazı kullanıcılar, sevgi gösterileri ile kamusal alanda uygunsuz davranışlar arasındaki sınırın korunması gerektiğini savundu. Diğerleri ise çiftin yüzlerinin bulanıklaştırılmadan videonun paylaşılmasını eleştirdi.Bir kullanıcı: “Bu kişiler uyarılmalı ve kamusal alanda uygunsuz davranışlarını özel hayatlarıyla sınırlamaları konusunda bilgilendirilmeli. Ancak kimliklerinin sosyal medyada açıkça gösterilmemesi gerekir” yorumunu yaptı.Başka bir kullanıcı ise: “Videoyu sadece çekip internette paylaşmak, insanları teşhir etmekten ve olayı sansasyonel hale getirmekten başka bir işe yaramaz” dedi.Delhi metrosundaki benzer olaylar daha önce de sık sık gündeme gelmişti. Şimdi ise bu tür olayların Bengaluru”da da görülmesi, toplumsal değerler ve kamusal alan kullanımı konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirdi.
Source: Abdullah Teymur
Eşi tarafından terk edilen kadın 33 yıldır engelli kızına bakıyor
Odunpazarı ilçesi 71 Evler Mahallesi”nde yaşayan 4 çocuk annesi Arzuman Uçar, engelli kızı Sevgi”ye 33 yıldır tek başına bakıyor.Uçar”ın iddiasına göre, 34 senelik eşinin 2018 yılında engelli çocuklarına bakmayı reddetmesi üzerine kendisini terk ederek başka bir kadına gittiğini söyledi. “Kendi çocuğunun bakım masraflarını üstlenmiyor, sadece bin lira nafaka veriyor. Neye yetecek?” diyerek yaşadığı zorlukları dile getiren Uçar, her gün kızı Sevgi”nin bakımlarını kendi başına yerine getirmeye devam ediyor.10 BİN TL”LİK MAAŞIN 7 BİN TL”Sİ KİRAYA GİDİYOR Kızının 10 bin TL engelli maaşı ile şu anda 7 bin TL”lik kirasını ödeyen ve arta kalan para dışında bir geliri olmadığını belirten Uçar, mahallelilerin desteğiyle yaşam mücadelesini sürdürüyor.”24 SAATİM EVDE GEÇİYOR”Kızı Sevgi”nin doğuştan bu yana engelli olduğunu belirten Uçar, “Çocuğum 33 yaşında, engelli. Doğumda kafasındaki bıngıldak kemiği birleşmiş, o kemiğin yerine de su birikmiş. Erzurum”da ameliyat ettirdik ama doktorlar bize dedi ki, “Bu çocuğun vücudu hiç gelişmez.” O yüzden bu şekilde devam ediyoruz. Oturamıyor, göremiyor ama duyabiliyor, anlayabiliyor. Mesela kapıdan içeri biri girince sesine tepki veriyor. Acıktığı zaman ağlar, altı ıslandığı zaman huzursuz olur, öyle olunca da zaten anlıyorsunuz. Sadece sıvı yiyebiliyor, katı yiyemiyor. O yüzden çorbayla besliyorum. Sabahları kalkınca ilk onunla ilgileniyorum. Altını değiştiririm, mamasını yediririm, giydiririm. 2-3 günde bir banyosu var, onu yaptırırım. Geri kalan vakitlerde de kendi işlerimle, evin işleriyle uğraşırım. Bütün gün onunlayım, 24 saatim evde geçiyor.” ifadelerini kullandı.TERK ETTİ Yıllardır eşinden ayrı olduğunu dile getiren Uçar, “Eşim eve bakmıyordu. Evimin kirasını ödemiyordu, hiçbir ihtiyacımızı karşılamıyordu. Ben o zamanlarda bu çocuğun maaşıyla evin kirasını, doğalgazını öderdim. Onlar da sadece yemeye içmeye gelirdi. Bundan dolayı aramızda sıkıntılar çıktı. Kendisine 800-900 liralık ayakkabı alırdı, bin liralık gömlek alırdı, “Siz benim giyimime kuşamıma sakın karışmayın” derdi. Peki, bu çocuğa kim bakacak? Bir gün bile olsun bana sormadı ki çocuğun bir ihtiyacı var mı diye, bir şey lazım mı diye. Sonra zaten “Ben bu çocuğa bakamam, gidin ne haliniz varsa görün” dedi, terk etti gitti, kendisine de başka birini buldu.” dedi.”ALLAH HİÇBİR ŞEYİ SEBEPSİZ YARATMAZ”Uçar, yaşadığı zorlu hayat mücadelesine rağmen umudunu kaybetmediğini belirterek şöyle devam etti:”Yine de rabbime şükürler olsun ki böyle bir evladı bana verdi, ben ona bakabiliyorum. Allah hiçbir şeyi sebepsiz yaratmaz, onun bana gelişinin bir nedeni vardı ki Allah verdi. Şimdi hem ben ona bakıyorum hem o bana bakıyor. Konu komşunun yardımları dışında hiçbir gelirim yok. Bir kuru canım, bir nefesim bir de bu hasta çocuğum var. Başka hiçbir şeyim yok. Evim barkım yok ama Allah”ıma sığındım, başka gidecek yerim de yolum da yok.”
Source: Esmanur Kadak
SON DAKİKA: Sosyal medya Ali Efe Güneş”in iğrenç mesajlarını konuşuyor! Skandal yazışmalar ifşa oldu!
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, sosyal medyadan çocuklara cinsel içerikli mesajlar attığı iddia edilen artistik buz pateni sporcusu Ali Efe Güneş hakkında “cinsel istismar”, “cinsel taciz” ve “tehdit” suçlarından soruşturma başlatıldı. CİNSEL İÇERİKLİ MESAJLAR DEHŞETE DÜŞÜRDÜ Cinsel içerikli mesajlara yanıt alamayan genç sporcunun tehditler savurduğu görüldü. Sosyal medyada en çok konuşulanlar arasına giren Güneş, mesajları ortaya çıkaranlara tehditler savurdu. GÖZALTI KARARI Artistik buz pateni sporcusu Ali Efe Güneş hakkında gözaltı kararı verildiği öğrenildi. ALİ EFE GÜNEŞ KİMDİR? Güneş, 6 Nisan 2005″te Ankara”da doğup büyüdü. Milli sporcu bireysel ve serbest stil kategorilerinde yarışıyor. b2022″de düzenlenen 15″inci Europa Cup Skate Helena”da ve 2023 Türkiye Gençler Şampiyonası”nda Genç Erkekler kategorisinde birinci oldu.
Source: Dilhan Dumanoğlu
Her şey bir kitapla başladı… Emrah Safa Gürkan- Abdulhamit Gül tartışmasına AKP”li Varank da dahil oldu
AKP Grup Başkanvekili Abdülhamit Gül, CHP”nin boykot listesine soktuğu bir kitap markette kitap okurken fotoğraf paylaştı.
Gül”ün poz verdiği kitabın Doğan Avcıoğlu”nun “Türkiye”nin Düzen”i isimli eseri olması üzerine tarihçi Emrah Safa Gürkan, sosyal medya üzerinden “doğan avcıoğlu? nasıl ya” diyerek fotoğrafı alıntıladı.
Gül”ün poz verdiği kitap 1968″de yayımlanırken “millî devrimci kalkınma modeli” denen bir tür devletçi-sosyalist bir ekonomi modelini konu ediniyor.
KİTAP TARTIŞMASI BAŞLADI
Abdülhamit Gül ise Emrah Safa Gürkan”a şu yanıtı verdi:
“Bir kitabı okumak, o kitabın fikriyatını bütünüyle benimsemek anlamına gelmez. Ne var ki siz, okumayı böyle gördüğünüz için kendi dar düşünce dünyanızın dışına çıkamıyor, toplumun farklı kesimleriyle sahici bir irtibat kuramıyorsunuz.
Biz kitap seçerken raflarda ideolojik ayrım yapmamayı kendimize şiar edindik. Bu sizi şaşırtmış olabilir ama düşünce geleneğimizin damarlarını da farklı bakış açılarını da dikkatle tetkik ederiz.
Bu sebeple her sözü dinler, her fikri anlamaya gayret eder, en doğrusuna ve en güzeline tâbi oluruz. Sizin yabancısı olduğunuz bu yaklaşım, bizim için sıradan bir okuma ahlakıdır.
Boykot çağrısı yaptığınız o kitapçıda her düşünceden, her ekolden eser bulunuyor. Çünkü fikir çeşitliliği; özgürlükçü, çoğulcu ve medeni bir toplumun işaretidir. Bunu anlamak ise faşizan zihniyetlerin harcı değildir.”
Ünlü tarihçi Gürkan, AKP”li Gül”ün yanıtına karşılık Gül”ün paylaşımını alıntılayarak, “Bir kitapla poz vermek onunla bir mesaj yollamaktır” ifadelerini kullandı.
Gürkan sözlerini şöyle sürdürdü:
“SUNİ MAĞDURİYETLER ÇIKARMAYIN”
Bir kitapla poz vermek onunla bir mesaj yollamaktır. Mensubu olduğunuz hükümetin ekonomik politikaları Doğan Avcıoğlu”nun savunduğu politikalarla tam tamına ters. Bunu şaşırtıcı bulurlar kusura bakmayın.
Size kimse kitabı okumadı demedi, bilgisiz demedi, “ne anlar” demedi. Foto için seçtiğiniz kitap bana ilginç geldi. Her şeyden suni mağduriyetler çıkarmayın.
MUSTAFA VARANK DA DAHİL OLDU
Son olarak Mustafa Varank Gürkan”ı, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan”ın elinden aldığı ödül üzerinden eleştirdi.
“O FOTOĞRAFI” AÇIKLADI
Emrah Safa Gürkan ise son zamanlarda X”te sürekli paylaşılan o fotoğraf hakkında açıklamada bulunarak şunları kaydetti:
“Bu Türkiye Bilimler Akademisi”nin ödül töreni. Türkiye”nin en üst akademik kurulu bana ödül vermiş. Hatta bir tane değil iki tane vermiş. AKP vermemiş, hükümet vermemiş, bilim adamları vermiş.
Ben bunu kimin elinden alacağımı seçemem. Ama sonra nasıl davranacağımı seçebilirim.
Bu ödülü aldıktan sonra AKP”de, hükümette görev mi yapmışım?
Her sene bir sürü akademisyen bu ve bunun gibi ödülleri alıyor. Tüba ve Tübitak bir araydı o sene ve gelmeyen sadece bir kişi vardı. Herkes tam tekmil oradaydı. Rektörünü de alıp gelmişti.
Koç Üniversitesi full oradaydı mesela; zira Tüba ödüllerinde hep çok başarılılar. Orası da mı AKP”li 😉
Bu tip safsataları bırakın kaç yaşında insanlarız.
Bir insan Doğan Avcıoğlu ile poz veriyorsa neoliberal bir hükümette bakanlık yapması şaşırtıcı olur.”
Source: Haber Merkezi
İsrail ordusu, Palmiye Pazarı Bayramı”nda Lübnan”ın güneyinde Hristiyanlara ait bir anıtı yıktı
Lübnan”daki Hristiyanlar, Paskalya Yortusu öncesindeki pazar günü kutlanan Palmiye Pazarı Bayramı”nda ülkenin güneyindeki Nebatiye kentine bağlı Yarun beldesinde yer alan anıtın İsrail tarafından yıktırıldığının haberini aldı.
Eski Çalışma Bakanı Mustafa Bayram, İsrail askerlerinin buldozerle bir anıtı yıktığını içeren görüntüleri X hesabından paylaştı.
Paylaşımında, “Siyonist düşman, Lübnan”ın güneyinde dini kutsallığı olan simgelerden biri olan anıtı yıkıyor.” ifadelerini kullanan Bayram, “İsrail”in kendisinden başka her şeye düşmanlığını kanıtlamak için yıkımı görüntülediğini” belirtti.
Bayram, “(İsrail) O garip işgalci bir varlıktık ve bölgenin halkları arasında yeri yoktur.” ifadelerini kullandı.
Lübnan resmi haber ajansı NNA da olayı, “Düşman İsrail, Lübnan”a yönelik ihlalleri kapsamında Yarun beldesindeki Aziz Yorgi heykelini yıktı.” ifadeleriyle aktardı.
Lübnan ile İsrail arasındaki ateşkes ve ihlaller
İsrail ile Lübnan arasında 27 Kasım 2024″te yapılan ateşkes anlaşmasına rağmen İsrail sıklıkla anlaşmayı ihlal ediyor.
Lübnan ile İsrail arasındaki ateşkes anlaşması kapsamında oluşturulan Ateşkesi Denetleme Komitesinde Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Barış Gücü (UNIFIL), Lübnan ve İsrail”in yanı sıra Fransa ile ABD de yer alıyor.
Lübnan”a yönelik kara saldırıları sırasında sınır hattındaki beldelere giren İsrail ordusu, ateşkes anlaşmasındaki geri çekilme maddesine rağmen Hamamis Tepesi, Aziyye Tepesi, Uveyda Tepesi, Balat Dağı ve Lebbune Tepesi olmak üzere 5 noktada varlığını sürdürüyor.
İsrail ordusunun ateşkesin sağlanmasının ardından düzenlediği saldırılarda en az 100 kişi hayatını kaybetti, 300″ü aşkın kişi de yaralandı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Mattia Ahmet Minguzzi unutulmayacak! Trabzonspor”dan karar
Trabzonspor, genç yaşta vahşice saldırı sonucu hayatını kaybeden Mattia Ahmet Minguzzi’nin adını unutturmayacak.Bordo-mavili takım, Fırtına Tribününün adını “Mattia Ahmet Minguzzi Tribünü” olarak değiştirildiğini duyurdu.Bordo-Mavili kulüpten yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:”Trabzonspor Kulübü olarak, genç yaşta hain bir saldırı sonucu hayatını kaybeden Mattia Ahmet Minguzzi’nin anısını yaşatmak için Papara Park’ta yer alan Fırtına Tribünümüzün adı, “Mattia Ahmet Minguzzi Tribünü” olarak değiştirme kararı almış bulunmaktayız.”Mattia Ahmet’in yaşama sevinci, futbol tutkusuyla bütünleşmişti”Bu karar, sadece bir ismin değil; vicdanın, kardeşliğin ve adalet arayışının sesi olması amacıyla alınmıştır. Mattia Ahmet’in yaşama sevinci, futbol tutkusuyla bütünleşmişti. Onun ismini, tutkuyla bağlı olduğu futbol dünyasında yaşatmak, bize düşen en temel görevlerden biridir.Trabzonspor olarak, gençlerimizi şiddetin her türlüsünden korumaya kararlıyız. Bu tribün artık yalnızca bir yer değil, aynı zamanda bir değerin, bir duruşun ve bir çağrının adı olacak”
Source: Osman Kocaer
Eğitim-İş ve Eğitim Sen”den “öğretmen kıyımı”na ortak tepki: Mesleki huzurumuzu kaçırmayın
Eğitim emekçilerinin proje okulları atamalarının açıklanmasıyla gerçekleşen öğretmen sürgünlerine tepkileri sürüyor. Eğitim-İş ve Eğitim Sen atamalara tepki göstermek için Ankara Mamakta bulunan Çağrıbey Anadolu Lisesi önünde toplandı.Açıklamaya CHP Genel Başkan Yardımcı Gamze Taşçıer de destek verdi. Eğitim-İş adına Ankara 2 Nolu Şube Yöneticisi Banu Günüç Kete konuştu.Milli Eğitim Bakanlığına seslenen Kete, Okullarımız keyfi atamalar yapacağınız şirketleriniz değildir. Bu atamalar iptal edilmeli liyakatle yeniden yapılmalıdır. Zaten zor koşullarda görevini canla başla yerine getirmeye çalışan, enflasyona ezdirdiğiniz, yoksulluk sınırı maaşıyla yaşam mücadelesi veren öğretmenler yaz boz tahtasına dönen eğitim sistemi içinde işini hakkıyla yapmaya çalışırken, mesleki huzurlarını bir de bu uygulamalarla kaçırmayın dedi. Kete, Çağrıbey Anadolu Lisesinde 62 öğretmenden 41inin MEB kıyımının mağduru olduğunu vurguladı.ANKARA İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜNE SUÇ DUYURUSUKetenin ardından Eğitim Sen Ankara 1 Nolu Şube Başkanı Mehmet Aydoğdu sözü aldı. Çağrıbey Anadolu Lisesinin 8 yıl önce sınav ile öğrenci alan okul olma özelliğinden çıkarıldığını anımsatan Aydoğdu, Öğrenci sayısı 600den bin 600e çıkarıldı. Bir anda okulumuz ikili eğitime geçti. Yetmedi ek binaya gittik. Okul buna rağmen yine bu kadro ile başarılı oldu. Bu kadar karmaşayı okul kaldırmayınca, tekrar sınavla öğrenci alan okula dönüştü. 4. yılını tamamlayacak. Eğitim niteliğinin tam artacağı dönemde yeniden bir kargaşa oluşturdu Milli Eğitim Bakanlığı. Bugün de bu tablo ile karşı karşıyayız. Mamak Yavuz Sultan Selim Anadolu Lisesinde 3 öğretmen norm fazlası oldu. Burada 39 öğretmen. Biz bunu merak ediyoruz. Neden orada 3 burada 39 öğretmen? Bakanlık adına bu okulda kıyım kararı ölçütlerini kim belirledi? Hafta sonu norm fazlası olduk, bugün tayin istemek zorunda kaldı öğretmenler. Diğer illerden hizmet puanı şeffaf bir şekilde bakanlığın sayfasında açıklanmış. Ankarada bu bile yapılmıyor. Zaten 7 bin öğretmen norm fazlasıydı. Kargaşa üstüne kargaşa çıkarıyorlar. Yarın bilmediğimiz puanlarla tayin sonuçlarımız açıklanacak. Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Belirsizlik yaratıp burada da mı torpil yapacaksınız? açıklamasını yaptı.ÜLKENİN GELECEĞİNİ CEZALANDIRMAK İSTİYORLAR CHPli Taşçıer de bir açıklama yaptı. AKP iktidarının 22 yılda birçok Milli Eğitim Bakanı değiştirdiğini vurgulayan Taşçıer, Her bakanın amacı kindar bir nesil yetiştirmek. 22 yılda her alanda olduğu gibi kendi siyasi iktidarların arka bahçesi olacak bir eğitim sistemi yarattılar. Öğretmenleri ücretli-ücretsiz, okulları nitelikli-niteliksiz diyerek ayrıştırdılar. Bu ülkenin geleceğini cezalandırmak istiyorlar diye konuştu.ÖĞRETMENLERİMİZ BAŞTACIDIRTaşçıer sözlerini şu ifadelerle sonlandırdı:Bilimin, laikliğin, Atatürk ilke ve devrimlerinin ışığında eğitim veren bütün öğretmenlerimiz baştacıdır. Onları öğrencilerinden ve amaçlarından uzaklaştırmaya çalışan bu karanlık iktidar er ya da geç, sandık geldiğinde tarihin karanlık çöplüğünde hak ettiği yeri alacak. Taşçıer ayrıca CHP Milli Eğitim Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaşın, Çarşamba günü tepki çeken uygulama ile ilgili adli süreci başlatacağını belirtti.
Source: Ankara / Cumhuriyet
Eşi tarafından terk edilen kadın 33 yıldır engelli kızına bakıyor
Kızı Sevgi”nin doğuştan bu yana engelli olduğunu belirten Uçar, “Çocuğum 33 yaşında, engelli. Doğumda kafasındaki bıngıldak kemiği birleşmiş, o kemiğin yerine de su birikmiş. Erzurum”da ameliyat ettirdik ama doktorlar bize dedi ki, “Bu çocuğun vücudu hiç gelişmez.” O yüzden bu şekilde devam ediyoruz. Oturamıyor, göremiyor ama duyabiliyor, anlayabiliyor. Mesela kapıdan içeri biri girince sesine tepki veriyor. Acıktığı zaman ağlar, altı ıslandığı zaman huzursuz olur, öyle olunca da zaten anlıyorsunuz. Sadece sıvı yiyebiliyor, katı yiyemiyor. O yüzden çorbayla besliyorum. Sabahları kalkınca ilk onunla ilgileniyorum. Altını değiştiririm, mamasını yediririm, giydiririm. 2-3 günde bir banyosu var, onu yaptırırım. Geri kalan vakitlerde de kendi işlerimle, evin işleriyle uğraşırım. Bütün gün onunlayım, 24 saatim evde geçiyor.” ifadelerini kullandı.
Source:
Şakir Paşa Ailesi”nde nefes kesen sahne! Cevat, karısını babasının odasında bastı
Başrol oyuncusu Cem Yiğit Üzümoğlu”nun sosyal medya paylaşımı sonrası gözaltına alınıp serbest bırakılmasının ardından kısa bir yayın arası veren Şakir Paşa Ailesi, 13 Nisan Pazar akşamı yeni bölümüyle izleyiciyle buluştu. Geri dönüşü merakla beklenen dizi, reytinglerde iki kategoride ikinci sıraya yerleşerek başarısını sürdürdü. KARISINI BABASININ ODASINDA YAKALADI Yeni bölümde tansiyon yine yüksekti. Ailenin gelini Aniese ile kayınpederi arasında yaşanan yasak aşk, evdeki tüm dengeleri sarstı. Gece yarısı kayınpederin odasına gizlice giren Aniese, karşısında eşi Cevat”ı buldu. “GECENİN BİR YARISI…” Cevat”ın “Gecenin bir yarısı kayınpederinin odasında kim kocasıyla karşılaşsa korkar” şeklindeki serzenişi dikkat çekti. Cevat”ın “Söylesene güzeller güzeli karıcığım, sen ne zamandan beri babama adıyla hitap ediyorsun?” şeklindeki sorgulayıcı tavrı ise tansiyonu iyice yükseltti.
Source: Haberler
ABD Dışişleri kendini ele verdi: Rumeysa”yı tutmak için bir sebep yok
Amerika Birleşik Devletleri’nde yüksek lisans öğrencisi olarak bulunan Tufts Üniversitesi doktora öğrencisi Rumeysa Öztürk, İsrail yanlısı bir grup tarafından fişlendikten sonra “yahudi karşıtlığı” nedeniyle sivil kıyafetli Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) kolluk güçleri tarafından alıkonulmuştu.
Öztürk’ün gözaltına alınmasından günler önce ABD Dışişleri Bakanlığı, Öztürk’ün yahudi karşıtı faaliyette bulunduğuna ya da terör örgütü destekçisi olduğuna dair Trump yönetiminin herhangi bir kanıt sunmadığını belirten bir belge hazırladı.
The Washington Post”un ulaştığı belgeye göre, Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun Öztürk’ün vizesini iptal etmek için kullandığı ilk yetkinin gerekçesiz kaldığı ifade edildi.
Dışişleri Bakanlığı, Öztürk’ün İsrail karşıtı bir makale kaleme aldığını doğruladı ancak yazının sınırları içinde ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını ve terör destekçiliği ya da yahudi karşıtlığı suçlamalarını haklı kılacak bir kanıt olmadığını belirtti.
GEREKÇESİZ CEZA
Bakanlığın yazılı değerlendirmesine rağmen Öztürk’ün vizesi başka bir yetki temel alınarak iptal edildi. Bu yetki, vize iptali için gerekçe sunulmasını zorunlu kılmıyor.
Trump yönetimi, uluslararası öğrencilere yönelik daha geniş bir baskı uygulaması kapsamında, yüzlerce öğrencinin vizelerini benzer bir şekilde iptal etti.
Öztürk, geçen yıl Tufts öğrenciler gazetesinde yayımlanan bir yazıda üniversitenin İsrail bağlantılı yatırımlarını açıklamasını ve bu şirketlerden çekilmesini talep etmişti.
Bu yazı, Trump yönetimi tarafından “Hamas’ı desteklemek” olarak tanımlandı. Ancak devlet kurumları arasında dolaşan belgelerde ne ICE ne de İç Güvenlik Bakanlığı bu suçlamayı destekleyecek herhangi bir delil sunamadı. ABD hükümet veri tabanlarında Öztürk’le ilgili terör bağlantılı herhangi bir bilgiye de ulaşılamadığı kaydedildi.
“İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN SINIRLANDIRILMASI”
Rubio, Öztürk’ün gözaltına alınmasının yalnızca yazdığı makale nedeniyle olmadığını, bu kişilerin üniversite içinde “binaları işgal ettiğini ve öğrencileri taciz ettiğini” söyledi.
Ancak suçlamaların aksine, Tufts Üniversitesi’ndeki protestolar sırasında Öztürk’ün lider konumda olduğuna dair bir işaret bulunmuyor. Öztürk”ün avukatları bu suçlamaların gerçek dışı olduğunu belirtti.
Ancak Trump yönetimi, Öztürk’ün de aralarında bulunduğu öğrencilerin “eylemlerle kaos ortamı yarattığını” öne sürmeye devam ediyor.
Öztürk’ün durumu uluslararası kamuoyunda yankı uyandırdı. Tufts Üniversitesi kampüsünde hem İsrail yanlısı gruplar hem de Cumhuriyetçi öğrenciler Öztürk’ün gözaltına alınış biçimini ve ifade özgürlüğünün bastırılmasını eleştirdi.
Tufts”taki “İsrail”in Dostları” grubu, “Bu yazının içeriğine kesinlikle katılmıyoruz ama ifade özgürlüğünün sınırlandırılması demokratik değildir” açıklamasında bulundu.
“BENİ ÖLDÜRECEKLERİNDEN EMİNDİM”
Gözaltı sırasında Öztürk”ün annesiyle telefonda konuştuğu ve kimliği belirsiz kişiler tarafından etrafının sarıldığı öğrenildi.
Öztürk, yeminli ifadesinde “Beni öldüreceklerinden emindim” dedi. Ardından elleri kelepçelenip belinden zincirlenerek ayaklarından kelepçelendiğini aktardı.
Pazartesi günü Vermont’ta görülecek duruşmada Öztürk’ün sınır dışı edilip edilmeyeceğine karar verilmesi bekleniyor.
Source: Haber Merkezi
İç çamaşırı kargolarında açılmış paket sorunu devam ediyor
Kadına şiddet ve taciz önlenemiyor, sorun her geçen gün daha da artıyor. İktidar ise 2025 yılını “aile yılı” ilan etti ancak kadınların hissettikleri güvensizlik son bulmuyor.Yaşanan sorunla ilgili Cumhuriyete konuşan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Uzmanı Avukat Süreyya Kardelen Yarlı, “Bu sorun 1 buçuk yıl önce gündeme geldiğinde, bu firmalar paketlere ‘Bu kutuyu ilk siz açıyorsunuz’ etiketi yapıştırıp beyaz poşet kullanmaya başladı. Ancak bu önlem de işe yaramadı ve tüketicilere paketler açılmış şekilde ulaşmaya devam etti. Kargo görevlileri, sistemden paketin içeriğini ve göndericisini görebiliyor. Bu da alınan önlemleri etkisiz kılıyor. Sosyal medyada bu durumu üretici firmanın reklam amacıyla yaptığı iddiaları dolaşsa da, Türkiye’de kadın hakları bu kadar gündemdeyken bunu reklam amaçlı yaptıklarını düşünmüyorum. Asıl sorumluluk, kargo şirketlerinde ve teslimat sürecindeki çalışanlarda. Büyük ihtimalle paketlere, araçlara yükleyenler değil, teslim edenler müdahale ediyor” dedi. Tüketici Konfederasyonu Başkanı Aydın Ağaoğlu ise, “İnternet üzerinden sipariş veren, çoğunlukla kadın tüketicilerden gelen şikâyetlere göre, özellikle iç çamaşırı üreten ve satan firmalara ait kargo paketleri alıcısına hasarlı, açık veya yırtık olarak teslim ediliyor. Bu durumla karşılaşan tüketiciler ya kargo paketini hiç teslim almasın ya da durumu tutanakla belgeleyip mümkünse fotoğrafını çekerek teslim alsın. Ardından firmayı bilgilendirsin ve ürünün bedelini geri talep ediyorsa iadesini istesin. Talepleri kabul görmezse, tüketiciler e-Devlet üzerinden tüketici hakem heyetlerine ücretsiz başvurabilir. Başvuruda, ürünün ambalajının açık geldiğini, bunun hijyen açısından uygun olmadığını ve ayıplı ürün sayılarak bedel iadesi istediklerini belirtebilirler” ifadelerini kullandı.Uzmanlar, bu durumla karşılaşan tüketicilere şunları öneriyor: Paket açılmış halde geldiyse, mutlaka fotoğraf ve video ile belgeleyip kargoyu kabul etmemek. Belgeleri kullanarak kargo görevlisini taşıyıcı firmaya şikâyet etmek veya en yakın karakola başvurmak. Ürün alınan firmaya yazılı bildirimde bulunarak kargo şirketleriyle ilişkilerinin gözden geçirilmesini talep etmek. Gerekirse tüketici mahkemesine başvurarak tazminat talep etmek. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na (TİHEK) başvurarak, kadınlara yönelik cinsiyet ayrımcılığı yapıldığı gerekçesiyle şikâyette bulunmak. Ticaret Bakanlığı’na tüketici şikâyeti oluşturmak.
Source: Teoman Süalp
CHP”den, Bakan Memişoğlu”na “pankart” tepkisi: “Kadının doğumu da bedeni de kimsenin slogan malzemesi değildir!”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ankara Milletvekili Semra Dinçer, hafta sonu oynanan Sivasspor-Fenerbahçe maçı öncesinde seremoniye Doğal olan normal doğum” pankartıyla çıkılmasına tepki gösterdi.Konu hakkında Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu tarafından cevaplanması istemiyle konuyu Meclis gündemine taşıyan Dinçer, Kadının nasıl doğum yapacağına, yalnızca hekim değerlendirmesi ve bireysel tercihler doğrultusunda karar verilir. Sezaryen doğum, kimi zaman annenin ya da bebeğin hayatını kurtaran hayati bir müdahaledir. Doğal ya da doğal olmayan gibi ayrımlar, sadece kadınları yargılamak ve baskılamak için kullanılmaktadır. Topluma mal olmuş kurumların görevi, kadınların en mahrem tercihlerine müdahale etmek değil, eşitlikçi, bilimsel ve duyarlı bir dil kullanmaktır ifadelerini kullandı. KADININ NASIL DOĞURACAĞINA KARAR VERECEK TEK MERCİ VARDIR: HEKİM VE KADININ KENDİSİBir muhabirin Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’na konuyu sorması ardından, Memişoğlu’nun, Futbol maçlarına sadece erkekler mi geliyor? sözlerini de eleştiren Dinçer, şunları söyledi: Bakanın açıklaması meselenin ciddiyetini hafife alan ve kamuoyunun hassasiyetini yok sayan bir yaklaşımdır. Konu, maçlarda kimin tribünde olduğundan çok daha büyüktür. Kadının doğumu da bedeni de kimsenin slogan malzemesi değildir. Bir futbol kulübünün araçsallaştırılarak kadınlara sezaryen olma diye pankart açılması sadece cehalet değil, aynı zamanda tehlikelidir. Sezaryen bir tercihtir. Bazen bir zorunluluktur. Ve en önemlisi, bir annenin kararıdır. Kadının nasıl doğuracağına karar verecek tek merci vardır, hekim ve kadının kendisi. Ne spor kulüpleri ne siyasiler ne de ideolojik yargılar.Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 2025 yılını Aile Yılı olarak açıklamasının ardından, tüm Bakanların Erdoğan’a yaranmak için sıraya girdiğini söyleyen Dinçer, şöyle devam etti:Toplumun en temel yapı taşı olan aileyi korumak gerekçe gösterilse de alt metninde kadınların kamusal hayattan daha da dışlanmasına zemin hazırlanmaktadır. Bakanların birbiriyle yarışır şekilde bu karara dair hamleler yapması meseleyi daha da politikleştirmekte, kadınları sadece ‘eş’ ve ‘anne’ rolüne indirgerken, birey olarak haklarını görmezden gelmektedir.
Source: Haber Merkezi
Bütün dünya yıllarca onun hayatını izledi: Uğradığım tacizlerin acısını aptal sarışını oynayarak bastırdım!
Bir ara dedesinin mirasından mahrum bırakıldı… Evlenip çocuk sahibi oluncaya kadar da çılgın hayatıyla gündemdeydi hep…Sabahlara kadar süren partiler, değişen sevgililer, defalarca yapılan ve sonu ayrılıkla biten nişanlar derken herkes onu şımarık zengin çocuğu olarak tanıdı….Ama yıllar sonra artık 40″lı yaşlarında iki çocuk annesi evli bir kadın olduktan sonra yaşadıklarını bütün gerçekliğiyle anlattı. İşte o zaman aslında madalyonun bir de görünmeyen kısmı olduğu ortaya çıktı.Bütün dünyanın milyon dolarlar içinde yüzen zengin ve şımarık kız olarak tanıdığı o ünlü aslında kalbinin derinliklerinde çok büyük travmalar ve acılar taşıyordu. GEÇMİŞTE BAMBAŞKA BİR HAYATI VARDIBu kısa öykünün kahramanı Paris Hilton”un ta kendisi..Bugün artık 43 yaşında iki çocuk annesi olan Paris Hilton, çok uzun süre hızlı hayatıyla gündemin ilk sıralarında yer aldı.Carter Reum ile kimsenin yürüyeceğine inanmadığı bir evlilik yaptıktan sonra da hayatı bambaşka bir dönemece girdi.Artık eskisinden çok daha bakin ve uslu bir hayat sürüyor.İşte bu süreçte Hilton ilk gençlik yıllarında başına gelenleri anlattı ve onu çılgın gecelerin kızı olarak tanıyanların da yüreğini titretti. TACİZİN ACISINI UNUTMAK İÇİN “APTAL SARIŞIN” MASKESİNİ KULLANMIŞHilton, daha yetişme çağında ailesi tarafından uslanması için gönderildiği okulda bile öğretmenlerinin tacizine uğramıştı.Söylediğine göre tam da bu yüzden kendini eğlenceye vermiş ve aptal sarışın maskesi takmıştı. Bu şekilde de yaşadıklarının yarattığı acıları dindirmişti.Paris Hilton, İngiliz The Sun gazetesine verdiği röportajda uğradığı tacizlerin acısını unutmak için aptal barışın maskesi taktığını söyledi.Ama orada anlattığına göre yine de işin sonunda gülen taraf kendisi oldu. Çünkü her ne kadar zengin bir aileden de gelse kendi işini yapıp parasını kazandı ve elbette servetini oluşturdu. İLK GENÇLİK YILLARI ZOR GEÇTİBugün evli ve iki çocuk annesi olan Hilton, geçen yıl hayatının en büyük sırrını itiraf etmişti. 42 yaşındaki Hilton, tedavi için gönderildiği bir yatılı merkezde görevliler tarafından tacize uğradığını anlatmıştı.İşte o itirafından sonra da kolları sıvadı ve tıpkı kendisi gibi bu türden dehşet verici bir olayın kurbanı olan çocukların sesi olmaya karar verdi.Carter Reum ile mutlu bir evliliği olan Paris Hilton, geçen yıl ABD Temsilciler Meclisi”nde düzenlenen Çocuk Refahının Güçlendirilmesi ve Amerika”nın Çocuklarının Korunması konulu oturumda konuştu.Alıntı Metni ANILARINI ANLATTIĞI KİTABINDA SATIRLARA DÖKTÜ Hilton, yaşadığı bu korkunç olayları anılarını kaleme aldığı kitabında satırlara dökmüştü. Daha kitabı satışa bile çıkmadan yapılan alıntılarla ilk gençlik yıllarında yaşadığı kabus da gözler önüne serilmiş oldu.Paris: The Memoir adlı kitabına göre çok hızlı bir hayat sürdüren Hilton”u ailesi bu türden bir tedavi merkezine gönderme kararı aldı. Aynı zamanda okul da olan bu kurumun bir özelliği vardı:Aileler, bir türlü yola gelmeyen asi çocuklarının biraz olsun topluma uyum sağlamayı öğrenmesi için bu okula gönderiyordu. Paris Hilton da bu nedende o okulda eğitim görmesi için Utah”a gönderildi.Provo Canyon adlı okulda yaşananlar ise Hilton”un anlattığına göre korkunçtu,. Hilton, henüz reşit bile olmadığı o dönemde tacize uğradığını itiraf etti. Hatta o tacizlerin öncesinde kendilerine uyuşturucu benzeri bir madde verildiğini bu yüzden yarı bilinçsiz halde olduğunu ileri sürdü. SANKİ KAFAM, BEDENİMDEN AYRILMIŞ GİBİ HİSSEDİYORDUMHilton kitabında o dönemi şu satırlarla anlattı: Bana verilen hapları yuttum ve bir podyum mankeninin kusursuz maskesiyle duvara bakmaya başladım. Bize her ne verdilerse bu benim, kafamın bedenimden ayrılmış gibi hissetmeme neden oldu. Bu beni korkuttu. Bu yüzden kapsülleri yutmadım ve ilk fırsatta tükürmek için alt dudağımın içine sıkıştırdım.Hilton, okul personelinin öğrenciler arasında favorileri olduğunu da yazdı kitabında. Genellikle güzel kızları seçtiklerini belirtip ardından da şu satırı ekledi: Ama bunun güzellikle ilgili olduğunu sanmıyorum. Alıntı Metni Paris Hilton daha önce üç kez nişanlanıp ayrıldı. Sonunda da 2021 yılında Carter Reum ile evlendi. Daha ilişkilerinin ilk döneminden itibaren kimse onların evlenip uzun süre birlikte kalacağına inanmıyordu ama beklenmeyen şey gerçek oldu. Çiftin evliliği sürüyor. Üstelik taşıyıcı anne aracılığıyla sahip oldukları Phoenix ve London adlı çocuklarıyla aileyi de iyice genişlettiler.
Source: Hurriyet.com.tr
Kurban Bayram 2025: Ne zaman, kaç gün kaldı?
Kurbana kaç gün kaldı 2025: Kurban Bayramına kaç gün kaldı sorusu, Ramazan Bayramı”nın ardından öne çıkan konulardan oldu. Yılın ilk dini bayramı olan Ramazan Bayramı tatili, arefe günü ile beraber 3,5 gün oldu. Kısa süren bayram tatilinde şehir dışına çıkamayan çalışanlar, Kurban Bayramı ne zaman? sorusunun yanıtına odaklandı. Kurban Bayramı”nın yeni yılda ne zaman idrak edileceği, bir sonraki yılın planlamasını yapacak olan vatandaşların gündeminde yer alıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayımlanan 2025 dini takvimine göre Kurban Bayramı tarihi belli oldu. Peki, 2025 Kurban Bayramı tatili kaç gün olacak, Kurban Bayramı tatili 9 gün mü? İşte, bayram tatili günleri ve Kurban Bayramı tarihi.2025 Kurbana kaç gün kaldı? Kurban Bayramına kaç gün kaldı? 2025 yılında Kurban Bayramı, 6 Haziran 2025 Cuma – 9 Haziran 2025 Pazartesi arasında gerçekleşecek.2025 Kurban Bayramına 207 gün kaldı.
2025 KURBAN BAYRAMI NE ZAMAN? 2025 yılında Kurban Bayramı, 16 Haziran Pazar günü eda edilecek. DİYANET VEKALETLE KURBAN BEDELİ NE KADAR?Henüz 2025 yılına ait vekaletle kurban kesimi bedeli Diyanet tarafından açıklanmadı. Geçtiğimiz yıl vekâlet yoluyla kurban kesim bedelinin yurtiçi için 2 bin 250 lira, yurtdışı için de bin 800 lira olarak belirlendiğini duyurulmuştu. KİMLER KURBAN KESMEKLE YÜKÜMLÜDÜR?Kurban kesmek, akıl sağlığı yerinde, büluğa ermiş (ergen olmuş), dinen zengin sayılacak kadar mal varlığına sahip ve mukim olan her müslümanın yerine getireceği malî bir ibadettir (Merğînânî, el-Hidâye, VII, 148). Temel ihtiyaçlarından ve borcundan başka 80.18 gr altın veya değerinde para ya da eşyaya sahip olan kimselerin kurban kesmesi gerekir (Mevsılî, el-İhtiyâr, IV, 252-256; İbn bidîn, Reddü”l-muhtâr, IX, 452-453). Ayrıca kurban mükellefiyeti için aranan nisabın üzerinden, zekâtın aksine bir yıl geçmesi şart değildir. KURBAN BAYRAMI TATİLİ KAÇ GÜN OLACAK, 9 GÜN MÜ? Bu yıl Kurban Bayramı”nın 1. günü çarşamba gününe denk geliyor. Salı günü ise arefe günü idrak kutlanacak. Bu sebeple de bayram tatilinin 9 güne uzatılabileceği ile ilgili beklentiler yükseklik gösteriyor. Konuyla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı. KURBAN BAYRAMI”NIN ÖNEMİKurban gerek fert gerekse toplum açısından çeşitli yararlar taşıyan malî bir ibadettir. Kişi kurban kesmekle Allah”ın emrine boyun eğmiş ve kulluk bilincini koruduğunu canlı bir biçimde ortaya koymuş olur. Müminler her kurban kesiminde Hz. İbrâhim ile oğlu İsmâil”in Cenâb-ı Hakk”ın buyruğuna mutlak itaat konusunda verdikleri başarılı sınavın hâtırasını tazelemiş ve kendilerinin de benzeri bir itaate hazır olduğunu simgesel davranışla göstermiş olmaktadır. Kurban toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Özellikle et satın alma imkânı hiç bulunmayan veya çok sınırlı olan yoksulların bulunduğu ortamlarda onun bu rolünü daha belirgin biçimde görmek mümkündür.
Haber ile daha fazlasına ulaşın
Source: Sporx.com
“Eko-anksiyete” gençler ve çocuklar arasında da artıyor
İklim değişikliğinin yalnızca çevreyi değil aynı zamanda ruh sağlığını da etkilediğini belirten Klinik Psikolog İlayda Kutevu, ‘eko-anksiyete’ kavramı hakkında bilgi verdi. “Eko-anksiyete, iklim değişikliğinin gelecekte yaratacağı yıkımla ilgili duyulan sürekli ve derin kaygı hali olarak tanımlanır” diyen Uzm. Klinik Psk. Kutevu bu kaygının, belirsizlik hissi, geleceğe dair umutsuzluk, suçluluk ve çaresizlik gibi duygularla birleşerek bireylerin yaşam kalitesini düşürdüğünü ifade etti. AFETLERİN PSİKOLOJİK ETKİLERİ GÖZ ARDI EDİLMEMELİ Sel, kasırga, yangın gibi ekstrem hava olayları sonrası ortaya çıkan travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), depresyon ve akut stres bozukluğu gibi rahatsızlıkların görülme sıklığının artığına dikkat çeken Uzm. Klinik Psk. Kutevu, “Evini, toprağını veya geçim kaynağını kaybeden bireyler sadece maddi bir kayıp yaşamamakta, aynı zamanda ciddi bir psikolojik yıkımı da deneyimlemektedir. Çocuklar, zihinsel ve duygusal gelişim dönemlerinde çevresel tehditlere karşı daha hassas olabilmektedir. Bu yaş grubu için doğa yalnızca oyun alanı değil, aynı zamanda güvenlik ve aidiyet duygusunun da kaynağıdır. Bu nedenle, doğanın tehdit altında olduğunu görmek çocuklarda travma etkisi yaratabilmektedir. Eko-anksiyete uzun vadede dikkat dağınıklığı, öğrenme güçlüğü, içe kapanma ve uyku bozuklukları gibi sorunlara zemin hazırlayabilmektedir” diye konuştu. RUH SAĞLIĞI İÇİN BİREYSEL VE TOPLUMSAL ÇÖZÜM YOLLARI ARANMALI İklim krizinin ruh sağlığı üzerindeki etkileriyle başa çıkmak için bireysel çabaların yanı sıra toplumsal dayanışmanın ve sistematik çözümlerin büyük önem taşıdığına vurgu yapan Kutevu, şunları söyledi: “Eko-anksiyete yaşayan bireyler, güvenilir bilgi kaynaklarına erişebilmelidir. Bilinçlendirme çalışmaları ve eğitimlerle çevresel felaketlerin etkileri daha anlaşılır hale getirilmelidir. Afetlerden etkilenen bireyler için erişilebilir ve ücretsiz psikolojik destek programları oluşturulmalıdır. Toplumsal bağlar güçlendirilmeli, insanlar yalnız olmadıklarını hissetmelidir. Doğa ile temas, ruh sağlığını destekleyici bir unsur olarak günlük yaşamın parçası haline getirilmelidir.” İYİLEŞMENİN ANAHTARI DOĞA İLE YENİDEN BAĞ KURMAK İklim değişikliğine karşı verilen mücadelede yalnızca çevresel değil, psikolojik iyileşme de hedeflenmelidir diyen Uzm. Klinik Psk. Kutevu, “Doğa ile kurulan duygusal bağ, bireyin hem ruhsal direncini artırır hem de sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarını geliştirir. Unutulmamalıdır ki insanın doğayla olan bağı, iklim krizine karşı hem bireysel hem toplumsal düzeyde iyileşmenin anahtarıdır” ifadelerini kullandı.
Source: Habertürk
Memur-Sen”den emekli maaşları için yeni öneri
Memur-Sen, kamu personel sistemine ilişkin hazırladığı raporda mülakatın kaldırılmasından emekli maaşlarındaki adaletsizliğe kadar birçok başlıkta talepte bulundu. En kritik mesele olarak görev ve emekli aylıkları arasındaki dengesizlik gösterildi.SİSTEM İŞLEVSİZLEŞTİ, REFORM KAÇINILMAZ HALE GELDİMemur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Kamu Personel Sistemi: Tarihçe-Tespit-Teklif” başlıklı raporun tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, mevcut kamu personel sisteminin zaman içinde yapılan değişikliklerle işlevsiz hale geldiğini söyledi. Yalçın, “Sistemi iyileştirecek, adaleti sağlayacak, tüm tarafların beklentilerini karşılayacak bir reforma ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.MÜLAKAT KALDIRILSIN, LİYAKAT ESAS ALINSINRaporda öne çıkan başlıklardan biri de kamuya alımlarda mülakat uygulamasının kaldırılması talebi oldu. Liyakat temelli atamaların önemine dikkat çeken Memur-Sen, kariyer sisteminin yeniden yapılandırılması çağrısında bulundu.EMEKLİLİKTE ADALET: “GÖREV MAAŞININ YÜZDE 75″İ KURAL OLMALI”Görev maaşı ile emekli maaşı arasındaki uçuruma dikkat çeken Yalçın, bu farkın kamu hizmetinin cazibesini azalttığını belirtti. Emekli maaşlarının, görev maaşının en az yüzde 75’i oranında olması gerektiğini vurgulayan Yalçın, eş ve çocuk yardımının da emeklilikte devam etmesi gerektiğini kaydetti.KAMU GÖREVLİLERİNE ŞİDDET ARTARKEN GÜVENCEYE İHTİYAÇ BÜYÜKKamu görevlilerine yönelik şiddet olaylarının arttığını hatırlatan Yalçın, bu durumun önüne geçmek için güçlü bir denetim ve ceza sistemi kurulması gerektiğini söyledi. Raporda ayrıca disiplin süreçlerinin adil şekilde yeniden ele alınması ve iş sağlığı-güvenliği konularında kapsamlı düzenlemeler yapılması gerektiği belirtildi.ESNEK ÇALIŞMA VE AİLE DENGESİ ÖNERİSİModern çalışma koşullarının gerektirdiği esnek modellerin desteklenmesi gerektiğini ifade eden Yalçın, “İş-aile dengesini sağlayacak çalışma saatleri ve izin hakları düzenlenmeli, güvenceli istihdam esas alınmalıdır” dedi.EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET İLKESİNE DÜZENLEME TALEBİMemur-Sen raporunda maaş sistemi de ele alındı. “Eşit işe eşit ücret” uygulamasının sahada eşitsizlik yarattığını belirten Yalçın, “Tek katsayıya dayalı, adil, şeffaf ve yaşam koşullarını dikkate alan bir ücretlendirme modeli oluşturulmalıdır” çağrısında bulundu.EK GÖSTERGEDEN KREŞ DESTEĞİNE KADAR ÇOK SAYIDA ÖNERİ RAPORDA YER ALDIRaporda öne çıkan diğer talepler arasında 3600 ek gösterge düzenlemesinin genişletilmesi, kamu çalışanları için kreş desteklerinin artırılması, engelli personele özel düzenlemeler yapılması ve disiplin affı da bulunuyor.“TOPLU SÖZLEŞME KARARLARI HAYATA GEÇİRİLMELİ”Toplu sözleşmelerde alınan kararların uygulanmasında aksaklıklar yaşandığını ifade eden Yalçın, “Bu kararlar eksiksiz hayata geçirilmeli ve kamu görevlilerine güçlü bir sendikal güvence sağlanmalıdır” dedi.
Source: Özgür Gündüz
Bakan Tekin, Erdoğan”ın talimatına rağmen kendisini durduramadı! Özel”e çok sert sözler
CHP lideri Özgür Özel geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, Milli Eğitim Bakanı Bakan Yusuf Tekin”e tepki göstermişti. Gözaltındaki öğrencilerle ilgili Özel “Gençlere özgürlük istiyoruz. Sınavlarına girmelerini istiyoruz. Asla eline bir taş almamış, gösterilere katılmış kişileri evlerden topluyorlar, sonra da onlar “eli baltalı.” Öğrencilerin elinde bırak baltayı, çubuk bile yoktu. Ne baltası ya? Yalancı adam! Utanmaz adam! Ne baltası?” ifadelerini kullanmıştı. “TOPUNU İFTİRA SÜRECİNDE OYNUYOR” CHP lideri Özgür Özel”in kendisine yönelik sözlerine Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin çok sert tepki gösterdi. Tekin, “CHP Genel Başkanı Özgür Özel çok enteresan bir manipülasyon süreci içerisinde. En azından geçtiğimiz hafta yaptığım uyarılar sonrası bilmediği konulara girmiyor. Türkiye”deki darbeler tarihine vs. girmiyor. Nerde oynuyor topunu, bildiği iftira sürecinde. Utanmazlık ve yalancılıkla suçluyor bizleri. Cumhurbaşkanımız sürekli bize şu telkinde bulunuyor: Hukuk çerçevesinde cevap vereceğiz. “Alnını karışlarım” ifadesi için bir şey söylemek istemiyorum. Hukuki süreci kullanacağız. Bir siyasi partinin genel başkanı çıkıyor “ele geçirmek” ifadesini kullanıyor. Onu hiç cevap verme bile gereği duymuyorum.” dedi. “KOLTUĞUYLA İLGİLİ TARTIŞMALARA YANIT VERSİN” Yutkunarak konuşan Bakan Tekin, “Utanmaz ve yalancılık kavramlarını kullandı. Ben şimdi Özgür Özel”e sesleniyorum. Utanmaz ve yalancılık nedir biliyor musunuz? CHP kongresinde delegelerin oyları para ile satın alındı. Bu birinci önermem. İkinci önermem bu satın alma ve rüşvet sürecini yürüten kişi İBB Belediye Başkanı. İstanbullunun parasını çalarak yaptı. Sayın Özel, hırsızlıkla alınan paralarla CHP kongresinde delege satın alan bir kişinin oturttuğu koltukta oturuyor. Özgür Özel önce bu eleştirilerle ilgili cevabını versin. Özgür Özel kendi koltuğuyla ilgili yapılan tartışmaların dışına çıkmak için manipülatif söylemlere giriyor.” dedi.
Source: Abdullah Karlıdağ
Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın yargı mensubunu aradığı iddiasına DMM”den açıklama
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik yürütülen “yolsuzluk” soruşturması kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında ortaya atılan bir iddiayı yalanladı. “Haberler gerçeği yansıtmıyor” Bazı basın yayın organlarında yer alan ve kamuoyunda tartışma yaratan, “Cumhurbaşkanı Erdoğan bir yargı mensubunu arayıp ‘Hani dosyanız çok güçlüydü’ dedi” yönündeki haberlerin gerçeği yansıtmadığı bildirildi.
DMM tarafından sosyal medya hesabı üzerinden yapılan açıklamada, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile herhangi bir yargı mensubu arasında iddia edildiği gibi bir konuşma gerçekleşmemiştir. Kamuoyuna yansıyan bu söylem, uydurma ve mesnetsizdir” denildi. Açıklamada ayrıca, bu tür haberlerin “yargı bağımsızlığına zarar verme amacı taşıdığı” ve “yargı süreçlerini siyasi tartışmalara çekmeye çalıştığı” vurgulanarak, söz konusu iddialara itibar edilmemesi istendi.
Source: Dünya Gazetesi
Denizli”de tutuklandı
Danla Bilic olarak tanınan sosyal medya fenomeni Neslihan Damla Aktepe, İstanbul Göktürk teki bir spor kulübünün içindeki restoranda eski sevgilisi Berk Çetin tarafından darp edildiğini iddia ederek şikâyetçi olmuştu. habericionecikanlar#180#left# 30 yaşındaki Danla Bilic in şikâyetinin ardından Berk Çetin, cumartesi günü Denizli de yakalanmıştı. Berk Çetin, emniyette verdiği ifadesinde, hakkında çok sayıda asılsız şikâyetlerde bulunulduğunu belirtip, Danla Bilic in restoranda olduğundan haberi olmadığını, gördüğünde ise selamlaşmak amacıyla yanına gittiğini söylemiş ve hakkındaki darp iddiaları reddetmişti. Habertürk ten Mustafa Şekeroğlu nun haberine göre; Berk Çetin, bugün adliyeye çıkarılıp tutuklandı.
Source: Habertürk
“Çocuk yaşta evliliğe” karşı kurulan futbol takımı başarıdan başarıya koşuyor
Muş’ta kızların erken yaşta evlendirilmesini önlemek amacıyla kurulan Yağmur Spor, Kadınlar 3. Ligi”nde gösterdiği başarıyla 2. Lig için play-off’a yükseldi.Hedefe ulaşmak için maddi destek bekleyen Yağmur Spor Kadın Futbol Takımı, Türkiye Futbol Federasyonu Kadınlar 3. Ligi 32. Grup’ta gösterdiği başarılı performansla play-off’a yükselerek 2. Lig yolunda önemli bir adım attı.Toplumsal farkındalık amacıyla kurulan takım, yıllar içinde sportif başarılarıyla da adından söz ettirmeyi başardı. Sezon boyunca ortaya koyduğu mücadeleyle grubunda dikkat çeken Yağmur Spor, play-off maçlarında da hedefini büyüttü.Haldun Bayrak: “Erken yaşta evliliklerin önüne geçmek için bir adım attık”Merkez ve köylerde yaptığı saha çalışmalarıyla yetenekli gençleri keşfeden Kulüp Başkanı Haldun Bayrak (63), birçok sporcunun üniversitelerde spor bölümlerine yönlendirilmesine de öncülük etti.Kulüp Başkanı Haldun Bayrak’ın öncülüğünde kurulan takım, yıllar içinde hem sosyal farkındalık oluşturdu hem de sportif anlamda önemli adımlar attı.Takımın kuruluş amacının toplumsal bir soruna dikkat çekmek olduğunu belirten Başkan Bayrak, “O dönemde erken yaşta evliliklerin önüne geçmek için bir adım attık. Takımı kurduk ve bugüne kadar çok yol kat ettik. Son maçımızda tribünlerde 10 farklı aile ilçelerden, köylerden gelerek evlatlarını izledi. Bu bizim için gurur verici bir andı” dedi.Tamamı Muşlu oyunculardan oluşan Yağmur Spor’un 2024-2025 sezonunu şampiyon tamamlayarak play-off’a kalmaya hak kazandığını ifade eden Bayrak, takımda hiçbir dış transferin bulunmadığını vurgulayarak, “Sezon başında birkaç transferimiz oldu ama onları da gönderdik. Şu an takımda sadece Muş’un kızları mücadele ediyor. Rakiplerimizin transferli kadrolarına rağmen, kızlarımız 5 hafta boyunca hiç mağlup olmadı ve 20 gol attılar” diye konuştu.Takımın maddi sıkıntılarla mücadele ettiğini belirten Bayrak, “Bugün bir deplasman yolculuğu ortalama 45 bin ile 80 bin TL arasında değişiyor. Ben kendi maaşımı takıma harcıyorum. Kızlarımız zorlu kış şartlarında mücadele ederek şampiyon oldular. Valimiz sağ olsun, destek verdi, malzeme konusunda yardımcı oldu. Ancak iş dünyasından yeterince destek göremedik. Bu çocuklar daha fazlasını hak ediyor” diyerek destek çağrısında bulundu.Pelda Çelikel: “2. Lig hedefine emin adımlarla ilerliyoruz”Yağmur Spor Kadın Futbol Takımı’nın başarılı oyuncularında Pelda Çelikel ise 2. Lig yolunda emin adımlarla ilerlediklerini söyleyerek, “Selcan Hatun Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi”nde okumaktayım. 2013 yılında erken evliliğe karşı durmak için kurulan bu takım, Haldun Hoca”nın katkılarıyla başarılı bir şekilde yol aldı. Şimdi bayrağı biz devraldık ve play-off yolunda, 2. Lig hedefine emin adımlarla ilerliyoruz. Bu süreçte Muş halkından destek bekliyoruz. Valimiz Avni Çakır, bize çok büyük destek veriyor, kendisine teşekkürlerimi iletiyorum. Taraftarımızdan desteklerini, iş insanlarından ise yardım bekliyoruz. Hedefimiz kupayı Muş”a getirmek ve şehrimizin adını daha da yukarılara taşımak” şeklinde konuştu.Berfin Demir: “Bu başarıyı daha yukarılara taşımak istiyoruz”Muş Spor Lisesi öğrencisi olarak bu takımın bir parçası olmaktan gurur duyduğunu söyleyen Berfin Demir de, “Takıma geldiğim için hiçbir zaman pişmanlık yaşamadım. Ancak ne yazık ki yeterince destek alamadığımız zamanlarda, içimizde takımdan ayrılma düşüncesi bile oluşuyor. İşte tam da bu noktada Haldun Hoca’nın bizler için verdiği emekleri hatırlıyor, onun sayesinde yapabileceklerimize inanıyoruz. Takım olarak bu sezon play-off’a kalmayı başardık. Daha iyi yerlere gelmek, bu başarıyı daha yukarılara taşımak istiyoruz. Artık halkımızın desteğine ihtiyacımız var. Valimiz Avni Çakır bizlere çok desteği oldu. Kendisine sonsuz teşekkür ediyoruz. Ancak bundan sonrası için halkımızın da gerçekten desteğine ihtiyacımız var. Bu takım, 2013 yılında erken yaşta evliliklere karşı durmak ve farkındalık oluşturmak amacıyla kuruldu. Bizden önce bu formayı taşıyan ablalarımız, bu takımı çok güzel yerlere taşıdı. Şimdi ise bayrak bizde. Takım olarak inanıyoruz ki, bu mirası daha da ileriye götüreceğiz. Yeter ki halkımız bize destek versin” ifadelerini kullandı.
Source: Ramazan Dengiz
İstanbul Planlama Ajansı verileri ortaya koydu: İmamoğlu”nun tutuklanması hem ülke, hem de ev içi gündemin ilk sırasında!
İstanbul Planlama Ajansı (İPA) tarafından yayınlanan Mart 2025 Barometresi, İstanbulluların ekonomik, sosyal ve siyasi gündemine dair çarpıcı verileri ortaya koydu. 1-7 Nisan 2025 tarihleri arasında 762 İstanbul sakini ile telefon üzerinden görüşülerek hazırlanan İstanbul Barometresi Mart 2025 Raporu’nda, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlunun tutuklanması, İBB hizmetlerine yönelik memnuniyet ve ekonomik etkiler öne çıkan başlıklar oldu.İMAMOĞLUNUN TUTUKLANMASI ÖNE ÇIKTIMart ayının Türkiye gündemine damgasını vuran en önemli olay, katılımcıların yüzde 72,6’sı tarafından Ekrem İmamoğlunun tutuklanması olarak belirtildi. İkinci sırada yüzde 11 ile Uludağ’daki otel yangını, üçüncü sırada ise yüzde 4,3 ile Ramazan Bayramı yer aldı. İstanbul özelinde ise katılımcıların yüzde 89,4’ü, İmamoğlu ile Şişli Belediye Başkanı Emrah Şahan ve Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık’ın tutuklanmasını kentin en önemli gündem maddesi olarak değerlendirdi.İBB HİZMETLERİNDEN YÜKSEK MEMNUNİYETBarometre Raporu’nda öne çıkan bir diğer başlık, İBB hizmetlerine yönelik memnuniyet oranları oldu. Ekrem İmamoğlu döneminde başlatılan projeler arasında:Kent Lokantası: Yüzde 80,8İBB Öğrenci Yurtları: Yüzde 79,7İBB Kütüphaneleri: Yüzde 79,6 oranında beğeni topladı.Katılımcıların yüzde 63,1’i, İmamoğlu’nun başkanlığı döneminde hayata geçirilen projeleri başarılı bulurken, yüzde 76,8’lik kesim bu projelerin sürdürülmesini istedi.EV İÇİNDE DE GÜNDEM: SİYASET VE EKONOMİMart ayının ev içi gündeminde yüzde 52,9 ile Ekrem İmamoğlunun tutuklanması birinci sırada yer alırken, yüzde 24,5 ile ekonomik sorunlar ikinci, yüzde 5,3 ile Ramazan Bayramı ise üçüncü sırada yer buldu. Bu sonuçlar, İstanbulluların gündelik yaşamında siyasi gelişmelerin yanı sıra ekonomik sıkıntıların da önemli bir yer tuttuğunu gösteriyor.
Source: Haber Merkezi
TÜBAF”tan Numan Kurtulmuş”a ziyaret: Gazetecilerin ailelerine gri pasaport talebi
Türkiye Basın Federasyonu (TÜBAF) heyeti, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’u makamında ziyaret etti. Federasyon Başkanı Sinan Burhan öncülüğünde gerçekleşen ziyarete, TÜBAF Yönetim Kurulu ve Yüksek İstişare Kurulu üyeleri de katıldı. Görüşmede, basın mensuplarının yaşadığı sorunlar ve çözüm önerileri detaylı bir şekilde ele alındı.Ziyaret kapsamında TÜBAF Başkanı Sinan Burhan, TBMM Başkanı Kurtulmuş’a basın camiasının taleplerini içeren kapsamlı bir dosya sundu. Öne çıkan talepler arasında, gri pasaport uygulamasının yeniden değerlendirilerek, gazetecilerin eş ve çocuklarına da bu imkânın tanınması talep edildi.Ayrıca TÜRKSAT uydularından alınan hizmetlerin ücretlendirme modelinin gözden geçirilmesi gerektiği ifade edilerek, dolar bazlı ücretlendirme yerine Türk Lirası ile ödeme yapılmasının basın kuruluşlarının sürdürülebilirliği açısından önemli olduğu vurgulandı.Ziyarette, kamu spotlarının ücretlendirilmesiyle yerel ve ulusal basın gelirlerinin artırılması, medya sektörüne yönelik kapsamlı yasal düzenlemeler yapılması ve yayıncıların yaşadığı telif hakkı problemleri de gündeme getirildi.TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, basın mensuplarının toplum adına üstlendiği sorumluluğun bilincinde olduklarını belirterek, çözüm noktasında gereken desteği sağlamaya hazır olduklarını ifade etti. Kurtulmuş, Türkiye Basın Federasyonu yönetimine başarılar dileyerek, bu tür görüşmelerin Meclis ile medya dünyası arasında daha güçlü bir köprü kurulmasına katkı sağlayacağını vurguladı.Ziyaretin, basın sektöründeki sorunların çözümüne yönelik somut adımlar atılmasına vesile olması bekleniyor.
Source: Ayşe Tan
Emine Erdoğan, İskoçya eski Başbakanı Humza Yousaf ile görüştü
Emine Erdoğan, İskoçya eski Başbakanı Yousaf ile bir araya geldi.Yousaf ile küresel ve bölgesel gelişmeler üzerine verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ifade eden Erdoğan, “Özellikle çatışma bölgelerinde barışın tesisi, insani değerlerin korunması ve uluslararası iş birliğinin önemi üzerine fikir alışverişinde bulunduk” dedi. Emine Erdoğan ayrıca, “Filistin halkının yaşadığı insani krize dair duyduğumuz ortak hassasiyeti dile getirerek, çalışma alanlarımızı ele aldık. İnsan onurunun gözetildiği bir dünyanın inşası için ülkeler arası dayanışmanın ve diyalogun vazgeçilmez olduğu hususunda hemfikiriz” ifadelerini kullandı.
Source: Www.star.com.tr
DMM, Başkan Erdoğan”a yönelik iddiaları yalanladı
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi”nin (DMM) sosyal medya hesabındaki açıklamada, şu ifadelere yer verildi:”İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili bazı basın yayın organlarında yer alan, “Cumhurbaşkanı Erdoğan bir yargı mensubunu arayıp “Hani dosyanız çok güçlüydü” dedi” şeklindeki iddialar doğru değildir. Cumhurbaşkanı”mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile herhangi bir yargı mensubu arasında iddia edildiği gibi bir konuşma gerçekleşmemiştir. Kamuoyuna yansıyan bu söylem, uydurma ve mesnetsizdir. Yargı bağımsızlığına zarar verme niyeti taşıyan ve yargı süreçlerini siyasi tartışmaların malzemesi haline getirmeyi amaçlayan iddialara itibar etmeyiniz.”
Source: Mehmet Küçükkahveci
Türkiye bu “yasak aşk” skandalını konuşuyor: Damat, kaynanasını hamile bıraktı
Kayseri”nin Develi ilçesinde damat ile kayınvalide arasındaki ilişki Esra Erol”un programında gündeme geldi.
21 yaşındaki Cuma Doğan, engelli raporu bulunan Dilek Şahin ile nişanlandıktan sonra kayınvalidesi Güldane Şahin”in evine sık gitmeye başlamış, samimiyetini ilerletmişti.
Güldane ile Cuma”nın uygunsuz anlarına tanık olan Dilek Şahin, annesi ve nişanlısı tarafından şiddet gördüğünü açıkladı.
Engelli raporu da bulunan talihsiz genç kız, babası Turan Şahin ile birlikte çıktığı programda annesi Güldane Şahin”in nişanlısı Cuma Şahin”i kaçırdığı söyledi.
Programda ayrıca Güldane”nin Cuma”dan 3 aylık hamile olduğu da öğrenildi.
İlginç olay sosyal medyada da geniş yankı buldu.
Source: Derleyen: Ümit Karadağ
Milli güvenlik gerekçesiyle yüksek takipçili sosyal medya hesaplarına erişim engeli getirildi
X üzerinde milyonlarca takipçisi bulunan BPT, Boşuna Tıklama, Etkili Haber ve Zam Haber’e erişim engeli getirildi. Karar, “Milli güvenlik, kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi hususlarının ihlali” gerekçe gösterilerek alındı.
Mahkeme Kararı Taraflara İletildi
BPT, X hesabından yaptığı paylaşımda yer verdiği mahkeme kararıyla bunu duyurdu. Sayfaların hepsine şu anda erişim sağlanabiliyor. BPT tarafından yapılan açıklamada X yönetimi henüz kararı uygulamasa da mahkeme kararının taraflarına iletildiği ifade edildi. Belgede, kararın 29 Mart tarihinde alındığı görüldü. Hesapların hepsinin askıya alıp alınmayacağı şimdilik belirsiz.
Yasak getirilen sosyal medya hesapları şöyle:
• Etkili Haber• BPT• Zam Ajans• Boşuna Tıklama
Source: emre_aktifhaber
Ünlülerden “Doğal Olan Normal Doğum” pankartına tepki
13 Nisan Pazar akşamı oynanan Süper Lig maçında, Sivassporlu futbolcuların sahaya Doğal olan normal doğum yazılı pankartla çıkması büyük tartışmalara yol açtı. Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan ve kamu spotu olarak lanse edilen bu pankart, maçta futbolcular tarafından taşındığında sosyal medyada infial yarattı.ERKEK FUTBOLCULARIN TAŞIDIĞI MESAJ TEPKİ ÇEKTİPankartın, erkek futbolcular tarafından taşınması, başta kadın izleyiciler olmak üzere birçok kişiyi kızdırdı. Sosyal medyada yapılan yorumlarda, O zaman siz öyle doğurursunuz ve Bu nasıl bir akıl? gibi ifadelerle mesajın anlamı sorgulandı. Birçok kişi, erkek egemen bir spor dalında, erkek futbolcuların kadın bedenine dair bir tercih hakkında kamu spotu taşımalarının dayatmacı ve ayarsız olduğunu belirtti.SAĞLIK BAKANININ TEPKİSİ TARTIŞMALARI BÜYÜTTÜSağlık Bakanı Kemal Memişoğlunun, konuyla ilgili yaptığı açıklama da tartışmaları derinleştirdi. Bir gazetecinin, Futbol maçında doğal olan normal doğum pankartı taşındı demesi üzerine Bakan, sadece normal diyerek güldü. Tepkiler üzerine açıklama isteyen muhabirlere ise, Futbol maçlarına sadece erkekler mi geliyor? şeklinde bir cevap vererek tartışmalardan kaçındı.ÜNLÜ İSİMLER DE TEPKİ GÖSTERDİ Tartışmanın fitilini ateşleyen bu pankart, sadece izleyiciler değil, ünlü isimler tarafından da sert bir şekilde eleştirildi. Demet Evgar, Aslıhan Gürbüz, Pınar Sabancı, Hazar Ergüçlü, Ceyda Kasabalı, Deniz Işın, Buçe Buse Kahraman gibi birçok ünlü, sosyal medya hesaplarından tepkilerini dile getirdi.İşte ünlü isimlerin paylaşımları…Demet EvgarFüsun DemirelHazar ErgüçlüPınar SabancıCeyda Kasabalı AlbayramBuçe Buse KahramanCeren KarakoçPelin Baynazoğlu Pqueen
Source: Haber Merkezi
Bahçeli: İmamoğlu ile ilgili mahkeme süreçleri ivedilikle karara bağlanmalı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İBB”ye yönelik yolsuzluk operasyonu ve Ekrem İmamoğlu”nun tutuklanmasıyla ilgili dikkat çeken bir açıklama yaptı. Bahçeli, İmamoğlu ile ilgili hukuki sürecin bir an önce karara bağlanması gerektiğini söyledi. BAHÇELİ”DEN “İMAMOĞLU” ÇIKIŞI Bahçeli, yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Siyasetin dost-düşman kategorisine tasnif ve teşmili yapılarak icrası, milli ve manevi değer yargılarının aleyhine ikmali, anayasa ve yasaların bağlayıcılığını ihlal ederek ilerleyişi hukuk ve demokraside devasa çatlaklara, hatta vahim çarpıklıklara sebep olacaktır. “CHP”NİN HANÇERİ SAPLAYACAK YER ARAMASI TAM BİR İLKESİZLİK” Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye”mizi bu neviden bir karanlığa sürüklemek maksadıyla patent hakkına sahip olduğu kriz, kaos ve kargaşa siyasetine azgınlaşmış ihtirasların refakatiyle hız vermiştir. Dünyada olağanüstü gelişmelerin yaşandığı, kartların yeniden karılıp güç merkezleri arasındaki siyasi, ticari ve ekonomik temelli bilek güreşlerinin yoğunlaştığı bir dönemde CHP yönetiminin eline hançer alıp saplayacak yer arayışına geçmesi tam bir ilkesizlik, tamamıyla izansızlıktır. “CHP GENEL BAŞKANI”NIN OTOKONTROLÜNÜ KAYBETTİĞİ ORTADA” Bu partinin öne çıkan lekeli isimlerinin içi boş hamaset ve çıtası yükselen hakaret üslubu taşınamayacak ölçüde ağır bir yüke dönüşmüş, öyle ki hıyanet sınırına kadar dayanmıştır. CHP Genel Başkanı”nın otokontrolünü kaybettiği, siyasi onurunu hiçe saydığı, cüretkarlığını cehalet ve küstahlığından devşirdiği ortadadır. Ülkesini ve milletini seven, hukukun üstünlüğüne boyun eğen hiçbir siyaset insanının heves ve tevessül etmeyeceği söz, fiil ve eylemlere başvurmak ayıplı bir siyasetin tezahürü olduğu kadar ahlaki ve politik kırılmanın deşifresidir. CHP”nin genel merkez binasının gayri resmi, gıyabi ve kaçak gecekondu şeklinde Silivri”ye taşındığını söylemek abartılı, arızi ve afaki bir değerlendirme sayılmamalıdır. “BASİT VE BAYAĞI BİR SİYASET CAMBAZLIĞI” Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin haksızca, hayasızca ve hamakata dayalı olarak tek adam rejimi propagandasıyla karalamaya çalışan CHP Genel Başkanı”yla siyasi ve ideolojik yandaşlarının resmen ve aleni biçimde tekleşen birisinin peşine takılması trajikomik bir orta oyun numunesidir. Bindirilmiş ve sipariş edilmiş zoraki kalabalıklardan mülhem meydanlarda CHP Genel Başkanı”nın malum ve mühim bir yargısal süreci ve yargı mensuplarını hedef alması ziyadesiyle yanlış olmanın yanı sıra basit ve bayağı bir siyaset cambazlığıdır. “İMAMOĞLU İLE İLGİLİ MAHKEME SÜREÇLERİ İVEDİLİKLE KARARA BAĞLANMALI” Anlaşılan odur ki, CHP”nin nihai gayesi sokak ve boykot çağrılarının üzerine bina edilmek istenen iç isyan, siyasi ve toplumsal anarşinin patlak vermesidir. Fakat ne CHP ne bu partiyi kumanda eden dış işgal cephesi asla ve kat”a kirli emellerine muvaffak olamayacaklardır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi”ni saran hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk iddialarından dolayı Silivri Cezaevi”nde bulunan zanlı Ekrem İmamoğlu”yla ilgili mahkeme süreçlerinin ivedilikle görüşülüp karara bağlanması gerekmektedir. “ZANLI İMAMOĞLU SUÇSUZCA BERAAT EDİLMELİ” Tanık ifadeleri, sarih ve sahici delillerle birlikte diğer sair bilgi, belge ve bulguların dava dosyasına eksiksiz ilavesinin yapılması suretiyle kovuşturma etapları tamamlanmalı, şayet zanlı Ekrem İmamoğlu suçsuzca beratı, değilse tecziyesi maşeri vicdana muvafık halde mutlaka ve olabilecek en kısa sürede temin edilmelidir. Televizyon ekranlarından, gazete sayfalarından ve sosyal medya platformlarından sabah akşam kerameti kendinden menkul bir yolsuzluk failiyle ilgili abuk sabuk görüş, düşünce ve paylaşımları aziz milletimiz dinlemeye ve izlemeye mecbur değildir. “ÖZGÜR ÖZEL 100 MİLYON İMZA TOPLASA NE OLACAK?” CHP Genel Başkanı”nın tek adam merakına ve menşeine dayalı siyasetine tahammül edecek akıl ve vicdan sahibi hiçbir vatandaşımız da esasen yoktur. İmza toplayarak dehşet verici iddiaların faili olan bir zanlının cezaevinden çıktığı veya çıkarıldığı görülmüş, duyulmuş şey değildir. Üstelik imza toplayarak bir ülkenin erken seçime gitmesi diye bir şey de ancak tahayyül ve tenakuz aleminin bir mahsulü olup yok hükmündedir. Özgür Özel 100 milyon imza toplasa ne olacak, ne çıkacak, neye yarayacaktır? “CHP”NİN EĞİLİM YOKLAMASI EVLERE ŞENLİK” İmza kampanyası filmiyle isyan ve işgal çatısı örülmek isteniyorsa, bunun bedelini muhatapları hukuken ve siyaseten çetin derecede ödemeye hazır olmalıdır. Demokrasi ve hukuk fabrikasyon mahiyetli eften püften imzalarla değil, muazzez millet iradesiyle mühürlü ve mündemiçtir. CHP”nin, Cumhurbaşkanı adayı belirlerken yaptığı eğilim yoklaması da evlere şenliktir. Bu partinin tek adayla yapılan oylamada üyelerine oy verdirerek demokrasi devriminden bahsetmesi tuluat tiyatrosunun yeni bir versiyonudur.Dahası Sayın Cumhurbaşkanımıza verilen oy sayısı CHP”nin sözde demokrasi devriminde oy kullananların tam 18,2 katıdır. Özgür Özel, CHP üyelerinden 1 milyon 653 bin kişinin, dayanışma sandıklarında ise 13 milyon 844 bin kişinin oy kullandığını iddia etmiş, toplamı da 15 milyon 497 bin kişi olarak açıklamıştır. Halbuki 28 Mayıs 2023 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın aldığı oy sayısı 27 milyon 834 bin 589; oy oranı da yüzde 52,18″dir. CHP”nin tek parti dönemlerinden alışkın olduğu “açık oy gizli tasnif”le yaptığı kandırmaca sayımın bile nasıl bir aczi, açığı, eksiği ve yetersizliği teyit ettiği meydandadır. “CHP”NİN BOZGUNCU SİYASETİ HUSUMETİN SONUCUDUR” Cumhur İttifakı, Türkiye”nin geleceğiyle ilgili kumar masasına oturan münafık muhterisleri ve şer oyunlarını her cephede karşılamaya, bunların alayının üstesinden gelmeye muktedirdir. Özgür Özel”in yabancılara ülkemizi şikayet etmesi mandacı siyasetin gözlerini araladığına işarettir ve böylesi bir rezaletin demokratik faturası muhakkak olacaktır. Terörsüz Türkiye”nin bahar ve barış iklimi adım adım tesis ediyorken, dünyanın diplomasi nabzı Antalya”da atıyorken, bölge ve küresel siyasette sözü dinlenen bir irade devamlı yükseliyorken CHP”nin bozguncu siyaseti husumet ve huşunetin sonucudur. “ÖZGÜR ÖZEL”İN ŞIMARIK SİYASETİ ÇUVALLAYACAKTIR” Bu berbat sonucun Türk milleti nezdinde hiçbir ederi ve değeri yoktur. Özgür Özel”in şımarık ve şuursuz siyaseti çuvallayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti yabancıların eteğine tutunan müflis, müfsit ve ikiyüzlü siyaset tellallarından müteşekkil CHP zihniyetine teslim edilmeyecektir. Bu irade ve isteği sonuna kadar gösterecek olan da büyük Türk milletidir.”
Source: Haberler
Bahçeli”den İmamoğlu çağrısı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gündemle ilgili olarak yazılı bir değerlendirmede bulundu. Bahçeli, İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yürütülen yolsuzluk soruşturması ile ilgili olarak, Şayet zanlı Ekrem İmamoğlu suçsuzca beratı, değilse tecziyesi maşeri vicdana muvafık halde mutlaka ve olabilecek en kısa sürede temin edilmelidir. açıklamasında bulundu. Bahçelii CHP ye tepki gösterirken ise, Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’mizi bu neviden bir karanlığa sürüklemek maksadıyla patent hakkına sahip olduğu kriz, kaos ve kargaşa siyasetine azgınlaşmış ihtirasların refakatiyle hız vermiştir. ifadelerini kullandı. Bahçeli nin açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle: CHP GENEL BAŞKANI OTOKONTROLÜ KAYBETTİ Siyasetin dost-düşman kategorisine tasnif ve teşmili yapılarak icrası, milli ve manevi değer yargılarının aleyhine ikmali, anayasa ve yasaların bağlayıcılığını ihlal ederek ilerleyişi hukuk ve demokraside devasa çatlaklara, hatta vahim çarpıklıklara sebep olacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’mizi bu neviden bir karanlığa sürüklemek maksadıyla patent hakkına sahip olduğu kriz, kaos ve kargaşa siyasetine azgınlaşmış ihtirasların refakatiyle hız vermiştir. Dünyada olağanüstü gelişmelerin yaşandığı, kartların yeniden karılıp güç merkezleri arasındaki siyasi, ticari ve ekonomik temelli bilek güreşlerinin yoğunlaştığı bir dönemde CHP yönetiminin eline hançer alıp saplayacak yer arayışına geçmesi tam bir ilkesizlik, tamamıyla izansızlıktır. Bu partinin öne çıkan lekeli isimlerinin içi boş hamaset ve çıtası yükselen hakaret üslubu taşınamayacak ölçüde ağır bir yüke dönüşmüş, öyle ki hıyanet sınırına kadar dayanmıştır. CHP Genel Başkanı’nın otokontrolünü kaybettiği, siyasi onurunu hiçe saydığı, cüretkarlığını cehalet ve küstahlığından devşirdiği ortadadır. TRAJİKOMİK BİR ORTA OYUNU NUMUNESİ Ülkesini ve milletini seven, hukukun üstünlüğüne boyun eğen hiçbir siyaset insanının heves ve tevessül etmeyeceği söz, fiil ve eylemlere başvurmak ayıplı bir siyasetin tezahürü olduğu kadar ahlaki ve politik kırılmanın deşifresidir. CHP’nin genel merkez binasının gayri resmi, gıyabi ve kaçak gecekondu şeklinde Silivri’ye taşındığını söylemek abartılı, arızi ve afaki bir değerlendirme sayılmamalıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin haksızca, hayasızca ve hamakata dayalı olarak tek adam rejimi propagandasıyla karalamaya çalışan CHP Genel Başkanı’yla siyasi ve ideolojik yandaşlarının resmen ve aleni biçimde tekleşen birisinin peşine takılması trajikomik bir orta oyun numunesidir. KİRLİ EMELLERİNE MUVAFFAK OLAMAYACAKLAR Bindirilmiş ve sipariş edilmiş zoraki kalabalıklardan mülhem meydanlarda CHP Genel Başkanı’nın malum ve mühim bir yargısal süreci ve yargı mensuplarını hedef alması ziyadesiyle yanlış olmanın yanı sıra basit ve bayağı bir siyaset cambazlığıdır. Anlaşılan odur ki, CHP’nin nihai gayesi sokak ve boykot çağrılarının üzerine bina edilmek istenen iç isyan, siyasi ve toplumsal anarşinin patlak vermesidir. Fakat ne CHP ne bu partiyi kumanda eden dış işgal cephesi asla ve kat’a kirli emellerine muvaffak olamayacaklardır. İMAMOĞLU SUÇSUZSA BERAATI, DEĞİLSE CEZALANDIRILMASI İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni saran hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk iddialarından dolayı Silivri Cezaevi’nde bulunan zanlı Ekrem İmamoğlu’yla ilgili mahkeme süreçlerinin ivedilikle görüşülüp karara bağlanması gerekmektedir. Tanık ifadeleri, sarih ve sahici delillerle birlikte diğer sair bilgi, belge ve bulguların dava dosyasına eksiksiz ilavesinin yapılması suretiyle kovuşturma etapları tamamlanmalı, şayet zanlı Ekrem İmamoğlu suçsuzca beratı, değilse tecziyesi maşeri vicdana muvafık halde mutlaka ve olabilecek en kısa sürede temin edilmelidir. İMZA KAMPANYASI Televizyon ekranlarından, gazete sayfalarından ve sosyal medya platformlarından sabah akşam kerameti kendinden menkul bir yolsuzluk failiyle ilgili abuk sabuk görüş, düşünce ve paylaşımları aziz milletimiz dinlemeye ve izlemeye mecbur değildir. CHP Genel Başkanı’nın tek adam merakına ve menşeine dayalı siyasetine tahammül edecek akıl ve vicdan sahibi hiçbir vatandaşımız da esasen yoktur. İmza toplayarak dehşet verici iddiaların faili olan bir zanlının cezaevinden çıktığı veya çıkarıldığı görülmüş, duyulmuş şey değildir. Üstelik imza toplayarak bir ülkenin erken seçime gitmesi diye bir şey de ancak tahayyül ve tenakuz aleminin bir mahsulü olup yok hükmündedir. Özgür Özel 100 milyon imza toplasa ne olacak, ne çıkacak, neye yarayacaktır? İmza kampanyası filmiyle isyan ve işgal çatısı örülmek isteniyorsa, bunun bedelini muhatapları hukuken ve siyaseten çetin derecede ödemeye hazır olmalıdır. Demokrasi ve hukuk fabrikasyon mahiyetli eften püften imzalarla değil, muazzez millet iradesiyle mühürlü ve mündemiçtir. CUMHUR İTTİFAKI ALAYININ ÜSTESİNDEN GELMEYE MUKTEDİRDİR CHP’nin, Cumhurbaşkanı adayı belirlerken yaptığı eğilim yoklaması da evlere şenliktir. Bu partinin tek adayla yapılan oylamada üyelerine oy verdirerek demokrasi devriminden bahsetmesi tuluat tiyatrosunun yeni bir versiyonudur. Dahası Sayın Cumhurbaşkanımıza verilen oy sayısı CHP’nin sözde demokrasi devriminde oy kullananların tam 18,2 katıdır. Özgür Özel, CHP üyelerinden 1 milyon 653 bin kişinin, dayanışma sandıklarında ise 13 milyon 844 bin kişinin oy kullandığını iddia etmiş, toplamı da 15 milyon 497 bin kişi olarak açıklamıştır. Halbuki 28 Mayıs 2023 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın aldığı oy sayısı 27 milyon 834 bin 589; oy oranı da yüzde 52,18’dir. CHP’nin tek parti dönemlerinden alışkın olduğu “açık oy gizli tasnif”le yaptığı kandırmaca sayımın bile nasıl bir aczi, açığı, eksiği ve yetersizliği teyit ettiği meydandadır. Cumhur İttifakı, Türkiye’nin geleceğiyle ilgili kumar masasına oturan münafık muhterisleri ve şer oyunlarını her cephede karşılamaya, bunların alayının üstesinden gelmeye muktedirdir. ŞIMARIK VE ŞUURSUZ SİYASET ÇUVALLAYACAKTIR Özgür Özel’in yabancılara ülkemizi şikayet etmesi mandacı siyasetin gözlerini araladığına işarettir ve böylesi bir rezaletin demokratik faturası muhakkak olacaktır. Terörsüz Türkiye’nin bahar ve barış iklimi adım adım tesis ediyorken, dünyanın diplomasi nabzı Antalya’da atıyorken, bölge ve küresel siyasette sözü dinlenen bir irade devamlı yükseliyorken CHP’nin bozguncu siyaseti husumet ve huşunetin sonucudur. Bu berbat sonucun Türk milleti nezdinde hiçbir ederi ve değeri yoktur. Özgür Özel’in şımarık ve şuursuz siyaseti çuvallayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti yabancıların eteğine tutunan müflis, müfsit ve ikiyüzlü siyaset tellallarından müteşekkil CHP zihniyetine teslim edilmeyecektir. Bu irade ve isteği sonuna kadar gösterecek olan da büyük Türk milletidir.
Source: Habertürk
Bahçeli”den Özgür Özel”e tarihi ayar: Otokontrolünü kaybetti, ihanet sınırına dayandı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli , CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i sert bir dille eleştirdi. CHP’nin “kriz, kaos ve kargaşa siyasetiyle” Türkiye’yi istikrarsızlığa sürüklemeye çalıştığını belirten Bahçeli, “Özgür Özel’in yabancılara ülkemizi şikayet etmesi mandacı siyasetin gözlerini araladığına işarettir” dedi. Özgür Özel”in otokontrolünü kaybettiğini vurgulayan Bahçeli, “Siyasetin dost-düşman tasnifi üzerinden yürütülmesi, anayasal ve hukuki değerleri hiçe sayarak yürütülen siyasi dil, demokrasi ve hukuk düzeninde derin çatlaklara neden olur” ifadelerini kullandı. İBB”ye yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklanan Ekrem İmamoğlu’yla ilgili mahkeme süreçlerinin ivedilikle görüşülüp karara bağlanması gerektiğinin altını çizen Bahçeli , yazılı açıklamalarında şunları kaydetti: #r-1108738# CHP”Yİ ADETA TOPA TUTTU Siyasetin dost-düşman kategorisine tasnif ve teşmili yapılarak icrası, milli ve manevi değer yargılarının aleyhine ikmali, anayasa ve yasaların bağlayıcılığını ihlal ederek ilerleyişi hukuk ve demokraside devasa çatlaklara, hatta vahim çarpıklıklara sebep olacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’mizi bu neviden bir karanlığa sürüklemek maksadıyla patent hakkına sahip olduğu kriz, kaos ve kargaşa siyasetine azgınlaşmış ihtirasların refakatiyle hız vermiştir. Dünyada olağanüstü gelişmelerin yaşandığı, kartların yeniden karılıp güç merkezleri arasındaki siyasi, ticari ve ekonomik temelli bilek güreşlerinin yoğunlaştığı bir dönemde CHP yönetiminin eline hançer alıp saplayacak yer arayışına geçmesi tam bir ilkesizlik, tamamıyla izansızlıktır. “ÖZGÜR ÖZEL OTOKONTROLÜNÜ KAYBETTİ” Bu partinin öne çıkan lekeli isimlerinin içi boş hamaset ve çıtası yükselen hakaret üslubu taşınamayacak ölçüde ağır bir yüke dönüşmüş, öyle ki hıyanet sınırına kadar dayanmıştır. CHP Genel Başkanı’nın otokontrolünü kaybettiği, siyasi onurunu hiçe saydığı, cüretkarlığını cehalet ve küstahlığından devşirdiği ortadadır. Ülkesini ve milletini seven, hukukun üstünlüğüne boyun eğen hiçbir siyaset insanının heves ve tevessül etmeyeceği söz, fiil ve eylemlere başvurmak ayıplı bir siyasetin tezahürü olduğu kadar ahlaki ve politik kırılmanın deşifresidir. #r-1108196# KARALAMA KAMPANYALARINA REST ÇEKTİ CHP’nin genel merkez binasının gayri resmi, gıyabi ve kaçak gecekondu şeklinde Silivri’ye taşındığını söylemek abartılı, arızi ve afaki bir değerlendirme sayılmamalıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin haksızca, hayasızca ve hamakata dayalı olarak tek adam rejimi propagandasıyla karalamaya çalışan CHP Genel Başkanı’yla siyasi ve ideolojik yandaşlarının resmen ve aleni biçimde tekleşen birisinin peşine takılması trajikomik bir orta oyun numunesidir. Bindirilmiş ve sipariş edilmiş zoraki kalabalıklardan mülhem meydanlarda CHP Genel Başkanı’nın malum ve mühim bir yargısal süreci ve yargı mensuplarını hedef alması ziyadesiyle yanlış olmanın yanı sıra basit ve bayağı bir siyaset cambazlığıdır. İMAMOĞLU”NA YÖNELİK DİKKAT ÇEKEN SÖZLER Anlaşılan odur ki, CHP’nin nihai gayesi sokak ve boykot çağrılarının üzerine bina edilmek istenen iç isyan, siyasi ve toplumsal anarşinin patlak vermesidir. Fakat ne CHP ne bu partiyi kumanda eden dış işgal cephesi asla ve kat’a kirli emellerine muvaffak olamayacaklardır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni saran hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk iddialarından dolayı Silivri Cezaevi’nde bulunan zanlı Ekrem İmamoğlu’yla ilgili mahkeme süreçlerinin ivedilikle görüşülüp karara bağlanması gerekmektedir. Tanık ifadeleri, sarih ve sahici delillerle birlikte diğer sair bilgi, belge ve bulguların dava dosyasına eksiksiz ilavesinin yapılması suretiyle kovuşturma etapları tamamlanmalı, şayet zanlı Ekrem İmamoğlu suçsuzca beratı, değilse tecziyesi maşeri vicdana muvafık halde mutlaka ve olabilecek en kısa sürede temin edilmelidir. #r-1108786# “MİLLETİMİZ DİNLEMEYE VE İZLEMEYE MECBUR DEĞİLDİR” Televizyon ekranlarından, gazete sayfalarından ve sosyal medya platformlarından sabah akşam kerameti kendinden menkul bir yolsuzluk failiyle ilgili abuk sabuk görüş, düşünce ve paylaşımları aziz milletimiz dinlemeye ve izlemeye mecbur değildir. CHP Genel Başkanı’nın tek adam merakına ve menşeine dayalı siyasetine tahammül edecek akıl ve vicdan sahibi hiçbir vatandaşımız da esasen yoktur. İmza toplayarak dehşet verici iddiaların faili olan bir zanlının cezaevinden çıktığı veya çıkarıldığı görülmüş, duyulmuş şey değildir. Üstelik imza toplayarak bir ülkenin erken seçime gitmesi diye bir şey de ancak tahayyül ve tenakuz aleminin bir mahsulü olup yok hükmündedir. “100 MİLYON İMZA TOPLASA NE OLACAK?” Özgür Özel 100 milyon imza toplasa ne olacak, ne çıkacak, neye yarayacaktır? İmza kampanyası filmiyle isyan ve işgal çatısı örülmek isteniyorsa, bunun bedelini muhatapları hukuken ve siyaseten çetin derecede ödemeye hazır olmalıdır. Demokrasi ve hukuk fabrikasyon mahiyetli eften püften imzalarla değil, muazzez millet iradesiyle mühürlü ve mündemiçtir. CHP’nin, Cumhurbaşkanı adayı belirlerken yaptığı eğilim yoklaması da evlere şenliktir. Bu partinin tek adayla yapılan oylamada üyelerine oy verdirerek demokrasi devriminden bahsetmesi tuluat tiyatrosunun yeni bir versiyonudur. #r-1108603# ERDOĞAN”IN ALDIĞI OY SAYISINI HATIRLATTI Dahası Sayın Cumhurbaşkanımıza verilen oy sayısı CHP’nin sözde demokrasi devriminde oy kullananların tam 18,2 katıdır. Özgür Özel, CHP üyelerinden 1 milyon 653 bin kişinin, dayanışma sandıklarında ise 13 milyon 844 bin kişinin oy kullandığını iddia etmiş, toplamı da 15 milyon 497 bin kişi olarak açıklamıştır. Halbuki 28 Mayıs 2023 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın aldığı oy sayısı 27 milyon 834 bin 589; oy oranı da yüzde 52,18’dir. “MANDACI SİYASETİN GÖZLERİNİ ARALADIĞINA İŞARETTİR” CHP’nin tek parti dönemlerinden alışkın olduğu “açık oy gizli tasnif”le yaptığı kandırmaca sayımın bile nasıl bir aczi, açığı, eksiği ve yetersizliği teyit ettiği meydandadır. Cumhur İttifakı, Türkiye’nin geleceğiyle ilgili kumar masasına oturan münafık muhterisleri ve şer oyunlarını her cephede karşılamaya, bunların alayının üstesinden gelmeye muktedirdir. Özgür Özel’in yabancılara ülkemizi şikayet etmesi mandacı siyasetin gözlerini araladığına işarettir ve böylesi bir rezaletin demokratik faturası muhakkak olacaktır. “ŞIMARIK VE ŞUURSUZ SİYASETİ ÇUVALLAYACAKTIR” Terörsüz Türkiye’nin bahar ve barış iklimi adım adım tesis ediyorken, dünyanın diplomasi nabzı Antalya’da atıyorken, bölge ve küresel siyasette sözü dinlenen bir irade devamlı yükseliyorken CHP’nin bozguncu siyaseti husumet ve huşunetin sonucudur. Bu berbat sonucun Türk milleti nezdinde hiçbir ederi ve değeri yoktur. Özgür Özel’in şımarık ve şuursuz siyaseti çuvallayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti yabancıların eteğine tutunan müflis, müfsit ve ikiyüzlü siyaset tellallarından müteşekkil CHP zihniyetine teslim edilmeyecektir. Bu irade ve isteği sonuna kadar gösterecek olan da büyük Türk milletidir.
Source: Cüneyt Akçatepe
Son dakika: Bahçeli: CHP Genel Başkanı’nın otokontrolünü kaybettiği ortada
Son dakika haberleri… MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’mizi bu neviden bir karanlığa sürüklemek maksadıyla patent hakkına sahip olduğu kriz, kaos ve kargaşa siyasetine azgınlaşmış ihtirasların refakatiyle hız vermiştir.” dedi.Bahçeli, İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yürütülen yolsuzluk soruşturması ile ilgili olarak, “Şayet zanlı Ekrem İmamoğlu suçsuzca beratı, değilse tecziyesi maşeri vicdana muvafık halde mutlaka ve olabilecek en kısa sürede temin edilmelidir.” açıklamasında bulundu. Bahçelii CHP”ye tepki gösterirken ise, “Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’mizi bu neviden bir karanlığa sürüklemek maksadıyla patent hakkına sahip olduğu kriz, kaos ve kargaşa siyasetine azgınlaşmış ihtirasların refakatiyle hız vermiştir.” ifadelerini kullandı.MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli”nin açıklaması şöyle:”CHP, KAOS VE KARGAŞA SİYASETİNE HIZ VERDİ”Siyasetin dost-düşman kategorisine tasnif ve teşmili yapılarak icrası, milli ve manevi değer yargılarının aleyhine ikmali, anayasa ve yasaların bağlayıcılığını ihlal ederek ilerleyişi hukuk ve demokraside devasa çatlaklara, hatta vahim çarpıklıklara sebep olacaktır.Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’mizi bu neviden bir karanlığa sürüklemek maksadıyla patent hakkına sahip olduğu kriz, kaos ve kargaşa siyasetine azgınlaşmış ihtirasların refakatiyle hız vermiştir.”CHP”NİN ELİNE HANÇER ALIP SAPLAYACAK YER ARAYIŞINA GEÇMESİ İLKESİZLİK”Dünyada olağanüstü gelişmelerin yaşandığı, kartların yeniden karılıp güç merkezleri arasındaki siyasi, ticari ve ekonomik temelli bilek güreşlerinin yoğunlaştığı bir dönemde CHP yönetiminin eline hançer alıp saplayacak yer arayışına geçmesi tam bir ilkesizlik, tamamıyla izansızlıktır.Bu partinin öne çıkan lekeli isimlerinin içi boş hamaset ve çıtası yükselen hakaret üslubu taşınamayacak ölçüde ağır bir yüke dönüşmüş, öyle ki hıyanet sınırına kadar dayanmıştır.ÖZGÜR ÖZEL”E TEPKİ: OTOKONTROLÜNÜ KAYBETTİCHP Genel Başkanı’nın otokontrolünü kaybettiği, siyasi onurunu hiçe saydığı, cüretkarlığını cehalet ve küstahlığından devşirdiği ortadadır.Ülkesini ve milletini seven, hukukun üstünlüğüne boyun eğen hiçbir siyaset insanının heves ve tevessül etmeyeceği söz, fiil ve eylemlere başvurmak ayıplı bir siyasetin tezahürü olduğu kadar ahlaki ve politik kırılmanın deşifresidir.CHP’nin genel merkez binasının gayri resmi, gıyabi ve kaçak gecekondu şeklinde Silivri’ye taşındığını söylemek abartılı, arızi ve afaki bir değerlendirme sayılmamalıdır.Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin haksızca, hayasızca ve hamakata dayalı olarak tek adam rejimi propagandasıyla karalamaya çalışan CHP Genel Başkanı’yla siyasi ve ideolojik yandaşlarının resmen ve aleni biçimde tekleşen birisinin peşine takılması trajikomik bir orta oyun numunesidir.”YARGISAL SÜRECİ HEDEF ALMASI SİYASET CAMBAZLIĞIDIR”Bindirilmiş ve sipariş edilmiş zoraki kalabalıklardan mülhem meydanlarda CHP Genel Başkanı’nın malum ve mühim bir yargısal süreci ve yargı mensuplarını hedef alması ziyadesiyle yanlış olmanın yanı sıra basit ve bayağı bir siyaset cambazlığıdır.Anlaşılan odur ki, CHP’nin nihai gayesi sokak ve boykot çağrılarının üzerine bina edilmek istenen iç isyan, siyasi ve toplumsal anarşinin patlak vermesidir.Fakat ne CHP ne bu partiyi kumanda eden dış işgal cephesi asla ve kat’a kirli emellerine muvaffak olamayacaklardır.”İMAMOĞLU’YLA İLGİLİ MAHKEME SÜREÇLERİNİN KARARA BAĞLANMASI GEREK”İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni saran hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk iddialarından dolayı Silivri Cezaevi’nde bulunan zanlı Ekrem İmamoğlu’yla ilgili mahkeme süreçlerinin ivedilikle görüşülüp karara bağlanması gerekmektedir.Tanık ifadeleri, sarih ve sahici delillerle birlikte diğer sair bilgi, belge ve bulguların dava dosyasına eksiksiz ilavesinin yapılması suretiyle kovuşturma etapları tamamlanmalı, şayet zanlı Ekrem İmamoğlu suçsuzca beratı, değilse tecziyesi maşeri vicdana muvafık halde mutlaka ve olabilecek en kısa sürede temin edilmelidir.Televizyon ekranlarından, gazete sayfalarından ve sosyal medya platformlarından sabah akşam kerameti kendinden menkul bir yolsuzluk failiyle ilgili abuk sabuk görüş, düşünce ve paylaşımları aziz milletimiz dinlemeye ve izlemeye mecbur değildir.”ÖZGÜR ÖZEL 100 MİLYON İMZA TOPLASA NE OLACAK?”CHP Genel Başkanı’nın tek adam merakına ve menşeine dayalı siyasetine tahammül edecek akıl ve vicdan sahibi hiçbir vatandaşımız da esasen yoktur.İmza toplayarak dehşet verici iddiaların faili olan bir zanlının cezaevinden çıktığı veya çıkarıldığı görülmüş, duyulmuş şey değildir.Üstelik imza toplayarak bir ülkenin erken seçime gitmesi diye bir şey de ancak tahayyül ve tenakuz aleminin bir mahsulü olup yok hükmündedir.Özgür Özel 100 milyon imza toplasa ne olacak, ne çıkacak, neye yarayacaktır?İmza kampanyası filmiyle isyan ve işgal çatısı örülmek isteniyorsa, bunun bedelini muhatapları hukuken ve siyaseten çetin derecede ödemeye hazır olmalıdır.Demokrasi ve hukuk fabrikasyon mahiyetli eften püften imzalarla değil, muazzez millet iradesiyle mühürlü ve mündemiçtir.CHP’nin, Cumhurbaşkanı adayı belirlerken yaptığı eğilim yoklaması da evlere şenliktir.Bu partinin tek adayla yapılan oylamada üyelerine oy verdirerek demokrasi devriminden bahsetmesi tuluat tiyatrosunun yeni bir versiyonudur.Dahası Sayın Cumhurbaşkanımıza verilen oy sayısı CHP’nin sözde demokrasi devriminde oy kullananların tam 18,2 katıdır.Özgür Özel, CHP üyelerinden 1 milyon 653 bin kişinin, dayanışma sandıklarında ise 13 milyon 844 bin kişinin oy kullandığını iddia etmiş, toplamı da 15 milyon 497 bin kişi olarak açıklamıştır.Halbuki 28 Mayıs 2023 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın aldığı oy sayısı 27 milyon 834 bin 589; oy oranı da yüzde 52,18’dir.CHP’nin tek parti dönemlerinden alışkın olduğu “açık oy gizli tasnif”le yaptığı kandırmaca sayımın bile nasıl bir aczi, açığı, eksiği ve yetersizliği teyit ettiği meydandadır.Cumhur İttifakı, Türkiye’nin geleceğiyle ilgili kumar masasına oturan münafık muhterisleri ve şer oyunlarını her cephede karşılamaya, bunların alayının üstesinden gelmeye muktedirdir.”ÖZEL’İN YABANCILARA ÜLKEMİZİ ŞİKAYET ETMESİNİN FATURASI OLACAK”Özgür Özel’in yabancılara ülkemizi şikayet etmesi mandacı siyasetin gözlerini araladığına işarettir ve böylesi bir rezaletin demokratik faturası muhakkak olacaktır.Terörsüz Türkiye’nin bahar ve barış iklimi adım adım tesis ediyorken, dünyanın diplomasi nabzı Antalya’da atıyorken, bölge ve küresel siyasette sözü dinlenen bir irade devamlı yükseliyorken CHP’nin bozguncu siyaseti husumet ve huşunetin sonucudur.”ÖZEL’İN ŞIMARIK VE ŞUURSUZ SİYASETİ ÇUVALLAYACAK”Bu berbat sonucun Türk milleti nezdinde hiçbir ederi ve değeri yoktur.Özgür Özel’in şımarık ve şuursuz siyaseti çuvallayacaktır.Türkiye Cumhuriyeti yabancıların eteğine tutunan müflis, müfsit ve ikiyüzlü siyaset tellallarından müteşekkil CHP zihniyetine teslim edilmeyecektir.Bu irade ve isteği sonuna kadar gösterecek olan da büyük Türk milletidir.
Source: Ahmet Aydemir
MHP Genel Başkanı Bahçeli”den İmamoğlu mesajı: İvedilikle karara bağlanmalı
MHP lideri Bahçeli”nin açıklamaları şöyle; Siyasetin dost-düşman kategorisine tasnif ve teşmili yapılarak icrası, milli ve manevi değer yargılarının aleyhine ikmali, anayasa ve yasaların bağlayıcılığını ihlal ederek ilerleyişi hukuk ve demokraside devasa çatlaklara, hatta vahim çarpıklıklara sebep olacaktır.Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’mizi bu neviden bir karanlığa sürüklemek maksadıyla patent hakkına sahip olduğu kriz, kaos ve kargaşa siyasetine azgınlaşmış ihtirasların refakatiyle hız vermiştir.Dünyada olağanüstü gelişmelerin yaşandığı, kartların yeniden karılıp güç merkezleri arasındaki siyasi, ticari ve ekonomik temelli bilek güreşlerinin yoğunlaştığı bir dönemde CHP yönetiminin eline hançer alıp saplayacak yer arayışına geçmesi tam bir ilkesizlik, tamamıyla izansızlıktır.Bu partinin öne çıkan lekeli isimlerinin içi boş hamaset ve çıtası yükselen hakaret üslubu taşınamayacak ölçüde ağır bir yüke dönüşmüş, öyle ki hıyanet sınırına kadar dayanmıştır. CHP Genel Başkanı’nın otokontrolünü kaybettiği, siyasi onurunu hiçe saydığı, cüretkarlığını cehalet ve küstahlığından devşirdiği ortadadır.Ülkesini ve milletini seven, hukukun üstünlüğüne boyun eğen hiçbir siyaset insanının heves ve tevessül etmeyeceği söz, fiil ve eylemlere başvurmak ayıplı bir siyasetin tezahürü olduğu kadar ahlaki ve politik kırılmanın deşifresidir. CHP’nin genel merkez binasının gayri resmi, gıyabi ve kaçak gecekondu şeklinde Silivri’ye taşındığını söylemek abartılı, arızi ve afaki bir değerlendirme sayılmamalıdır.Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin haksızca, hayasızca ve hamakata dayalı olarak tek adam rejimi propagandasıyla karalamaya çalışan CHP Genel Başkanı’yla siyasi ve ideolojik yandaşlarının resmen ve aleni biçimde tekleşen birisinin peşine takılması trajikomik bir orta oyun numunesidir.Bindirilmiş ve sipariş edilmiş zoraki kalabalıklardan mülhem meydanlarda CHP Genel Başkanı’nın malum ve mühim bir yargısal süreci ve yargı mensuplarını hedef alması ziyadesiyle yanlış olmanın yanı sıra basit ve bayağı bir siyaset cambazlığıdırAnlaşılan odur ki, CHP’nin nihai gayesi sokak ve boykot çağrılarının üzerine bina edilmek istenen iç isyan, siyasi ve toplumsal anarşinin patlak vermesidir.Fakat ne CHP ne bu partiyi kumanda eden dış işgal cephesi asla ve kat’a kirli emellerine muvaffak olamayacaklardır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni saran hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk iddialarından dolayı Silivri Cezaevi’nde bulunan zanlı Ekrem İmamoğlu’yla ilgili mahkeme süreçlerinin ivedilikle görüşülüp karara bağlanması gerekmektedir. Tanık ifadeleri, sarih ve sahici delillerle birlikte diğer sair bilgi, belge ve bulguların dava dosyasına eksiksiz ilavesinin yapılması suretiyle kovuşturma etapları tamamlanmalı, şayet zanlı Ekrem İmamoğlu suçsuzca beratı, değilse tecziyesi maşeri vicdana muvafık halde mutlaka ve olabilecek en kısa sürede temin edilmelidir.Televizyon ekranlarından, gazete sayfalarından ve sosyal medya platformlarından sabah akşam kerameti kendinden menkul bir yolsuzluk failiyle ilgili abuk sabuk görüş, düşünce ve paylaşımları aziz milletimiz dinlemeye ve izlemeye mecbur değildir.CHP Genel Başkanı’nın tek adam merakına ve menşeine dayalı siyasetine tahammül edecek akıl ve vicdan sahibi hiçbir vatandaşımız da esasen yoktur. İmza toplayarak dehşet verici iddiaların faili olan bir zanlının cezaevinden çıktığı veya çıkarıldığı görülmüş, duyulmuş şey değildir.Üstelik imza toplayarak bir ülkenin erken seçime gitmesi diye bir şey de ancak tahayyül ve tenakuz aleminin bir mahsulü olup yok hükmündedir. Özgür Özel 100 milyon imza toplasa ne olacak, ne çıkacak, neye yarayacaktır?İmza kampanyası filmiyle isyan ve işgal çatısı örülmek isteniyorsa, bunun bedelini muhatapları hukuken ve siyaseten çetin derecede ödemeye hazır olmalıdır. Demokrasi ve hukuk fabrikasyon mahiyetli eften püften imzalarla değil, muazzez millet iradesiyle mühürlü ve mündemiçtir. CHP’nin, Cumhurbaşkanı adayı belirlerken yaptığı eğilim yoklaması da evlere şenliktir. Bu partinin tek adayla yapılan oylamada üyelerine oy verdirerek demokrasi devriminden bahsetmesi tuluat tiyatrosunun yeni bir versiyonudur.Dahası Sayın Cumhurbaşkanımıza verilen oy sayısı CHP’nin sözde demokrasi devriminde oy kullananların tam 18,2 katıdır.Özgür Özel, CHP üyelerinden 1 milyon 653 bin kişinin, dayanışma sandıklarında ise 13 milyon 844 bin kişinin oy kullandığını iddia etmiş, toplamı da 15 milyon 497 bin kişi olarak açıklamıştır. Halbuki 28 Mayıs 2023 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın aldığı oy sayısı 27 milyon 834 bin 589; oy oranı da yüzde 52,18’dir.CHP’nin tek parti dönemlerinden alışkın olduğu “açık oy gizli tasnif”le yaptığı kandırmaca sayımın bile nasıl bir aczi, açığı, eksiği ve yetersizliği teyit ettiği meydandadır. Cumhur İttifakı, Türkiye’nin geleceğiyle ilgili kumar masasına oturan münafık muhterisleri ve şer oyunlarını her cephede karşılamaya, bunların alayının üstesinden gelmeye muktedirdir.Özgür Özel’in yabancılara ülkemizi şikayet etmesi mandacı siyasetin gözlerini araladığına işarettir ve böylesi bir rezaletin demokratik faturası muhakkak olacaktır.Terörsüz Türkiye’nin bahar ve barış iklimi adım adım tesis ediyorken, dünyanın diplomasi nabzı Antalya’da atıyorken, bölge ve küresel siyasette sözü dinlenen bir irade devamlı yükseliyorken CHP’nin bozguncu siyaseti husumet ve huşunetin sonucudur.Bu berbat sonucun Türk milleti nezdinde hiçbir ederi ve değeri yoktur. Özgür Özel’in şımarık ve şuursuz siyaseti çuvallayacaktır.Türkiye Cumhuriyeti yabancıların eteğine tutunan müflis, müfsit ve ikiyüzlü siyaset tellallarından müteşekkil CHP zihniyetine teslim edilmeyecektir. Bu irade ve isteği sonuna kadar gösterecek olan da büyük Türk milletidir
Source: Gazetevatan.com
Fransa”ya büyük rest! Dünya bu kararı konuşuyor
Cezayir ve Fransa arasında sömürge döneminden bu yana çözüme kavuşmayan ve ara ara karşılıklı adım ve açıklamalarla gün yüzüne çıkan çok sayıda sorun bulunuyor. Son olarak Fransa”da Cezayir uyruklu 3 kişinin gözaltına alınmasının ardından Cezayir, 12 Fransız konsolosluk çalışanından 48 saat içinde ülkeyi terk etmesini istedi.
FRANSA KARARI “HAKSIZ” BULDU
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, Cezayir’in 12 Fransız konsolosluk çalışanının ülkeyi 48 saat içinde terk etmesini istemesini ‘haksız’ olarak değerlendirdi.
FRANSA”DA CEZAYİR UYRUKLU 3 KİŞİ GÖZALTINA ALINMIŞTI
Barrot, Cezayir”i Fransa”da Cezayir uyruklu 3 kişinin gözaltına alınmasının ardından aldığı bu karardan vazgeçmeye çağırdı. Bu kararın ‘Fransız topraklarında ciddi suçlar işlediği gerekçesiyle 3 Cezayirlinin gözaltına alınmasına’ bir tepki olarak alındığını belirten Barrot, Cezayir ile diyalog bağlarını yeniden kurmaya çalıştıkları bir dönemde olduklarını söyledi.
Barrot, “Cezayir makamlarından, tutukluların, devam eden yasal işlemlerle ilgisi olmayan bu sınır dışı etme tedbirini terk etmelerini istiyorum” ifadelerini kullandı.
Barrot, Cezayir’in kararından vazgeçmemesi halinde konsolosluk çalışanlarının sınır dışı edilmesine hızla yanıt verileceğini kaydetti.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (solda), Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecit Tebbun (sağda) ile Muradiye Sarayı”nda bir araya gelmişti.
KARAR CEZAYİR-FRANSA İLİŞKİLERİNDEKİ KRİZİN DERİNLEŞTİĞİNİ GÖSTERİYOR
Cezayir”in 12 Fransız konsolosluk çalışanından ülkeyi terk etmesini istemesi, çözüm bekleyen çok sayıda sorunla doğrudan ilişkili bulunmasa da iki ülke arasındaki tarihi sorunların bir uzantısı olarak değerlendiriliyor. İki ülke arasındaki son yıllarda karşılıklı, çeşitli adımlarla gerilen ilişkiler bu son krizde yeni bir boyuta taşındı. AA muhabiri, Cezayir-Fransa arasındaki krizin son dönemde belirginleşen tırmanma noktalarını derledi.
CEZAYİR”İN FRANSA”DAN SÖMÜRGE DÖNEMİ SUÇLARI NEDENİYLE ÖZÜR TALEBİ
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun dahil çok sayıda yetkili, farklı zamanlarda Fransa”dan sömürge döneminde işlediği suçlardan dolayı özür beklediğini dile getirdi.
Ülkede yıllar süren insanlık dışı savaşta yaklaşık 1,5 milyon Cezayirli hayatını kaybetti, milyonlarca kişi yerinden oldu. Ayrıca Fransa”nın 1960-1966 yıllarında Cezayir Çölü”nde 4″ü yerin üstünde 13″ü de yer altında olmak üzere en az 17 nükleer deneme yaptığı belirtiliyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Ocak 2021″de, ülkesinin sömürge geçmişiyle ilgili Cezayir”den bir özür ya da af dilemesinin söz konusu olmayacağını açıklamasıyla iki ülke arasındaki “özür” sorunu, kronik bir probleme dönüştü.
Cezayir, Fransa”nın tarihinde “kara leke” olarak sürekli kalacak sömürge dönemi suçları nedeniyle her fırsatta çeşitli platformlarda özür talebini yeniliyor.
BATI SAHRA ANLAŞMAZLIĞI VE KARŞILIKLI ADIMLAR
Cezayir ve Fransa arasındaki krizin gerilim noktalarından birisi de Fransa”nın Batı Sahra bölgesi ile ilgili tutumunu açıklamasıyla ortaya çıktı.
Macron, Temmuz 2024″te, Fas Kralı 6. Muhammed”e tahta çıkışının 25. yılı münasebetiyle yazdığı mektupta Fransa”nın, Fas egemenliği altındaki özerklik planını, Batı Sahra sorununun çözümü için uygun çerçeve olarak gördüğünü belirtti.
Cezayir, Fransa”nın Batı Sahra”da “Fas yayılmacılığını destekleyen bir siyasi çizgi benimseyerek uluslararası hukuka aykırı hareket ettiğini” yönünde açıklama yaptı. Cezayir Dışişleri Bakanlığından konuya ilişkin yapılan açıklamada, “yeni ve eski sömürgeci güçler” olarak nitelenen Fas ve Fransa”nın yakınlaşmasına tepki gösterildi.
Cezayir ayrıca Fransa”nın bu adımına tepki olarak Paris Büyükelçisini derhal geri çekme kararı aldığını bildirdi.
Macron ve Tebbun
FRANSA ALEYHTARI MISRALARIN CEZAYİR MİLLİ MARŞINA YENİDEN EKLENMESİ
Cezayir, 2023 Haziran”ında, 1986″da milli marştan çıkardığı ve uzun süre sömürgesi altında kaldığı Fransa”yı yeren mısraları yeniden marşa ekledi.
Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna, Cezayir”in bu kararının “beklenmedik” olduğunu belirterek, “Bu marş zaman aşımına uğramış. Yabancı bir marş hakkında yorum yapmak istemiyorum ama bu marş, 1956″da sömürge döneminde savaş koşullarında yazılmış ve Fransa”yı hedef alan sert sözler içeriyor.” değerlendirmesini yaptı.
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun”un da üyesi olduğu parti Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi, Colonna”nın ifadelerini kışkırtıcı ve kabul edilemez bulduklarını belirterek, Colonna”yı, “diplomatik teamülleri ihlal etmenin yanı sıra bağımsız ve egemen bir devletin iç işlerine müdahale etmekle” suçladı.
Söz konusu milli marşın Fransa ile ilgili kısmında, “Ey Fransa, serzeniş vakti geçti, biz o günleri kitap gibi kapattık. Ey Fransa, bugün hesap günüdür, hazırlan ve cevabı bizden al. Devrimimizde karar kesin. Cezayir”in yaşaması için kararlıyız.” ifadeleri yer alıyor.
CEZAYİR”İN FRANSIZCAYI ÜNİVERSİTELERDE EĞİTİM DİLİ OLMAKTAN ÇIKARMASI
Cezayir”de “Mesleki Eğitim” ve “Gençlik ve Spor” bakanlıkları 2021″de resmi yazışma ve eğitimlerde Fransızca kullanımını sonlandırdı.
İlkokullarda 2022″den bu yana da İngilizce öğrenimine ağırlık verilmeye başlandı.
Ayrıca ülkedeki üniversitelerde, 2023-2024 akademik yılından itibaren Fransızcanın yerine İngilizcenin eğitim dili yapılması kararlaştırıldı.
SÖMÜRGE DÖNEMİNDEN KALMA ÇOK SAYIDA ANLAŞMAZLIK ARA ARA YENİDEN ALEVLENİYOR
Cezayir ve Fransa arasında dönem dönem karşılıklı sert açıklama ve adımlarla gün yüzüne çıkan sömürge döneminden kalma çok sayıda çözüme kavuşmamış sorun bulunuyor.
Fransa”nın yıllardır iade etmeyi reddettiği Cezayir arşivi ve Paris”teki İnsan Müzesi”nde bulunan Cezayir halk devrimi liderlerinin kafatasları, Fransa”nın 1960-1966 yıllarında Cezayir Çölü”nde gerçekleştirdiği nükleer denemelerin kurbanları için tazminat ödenmesi talebi ve Bağımsızlık Savaşı (1954-1962) sırasında kaybolan 2 bin 200 kişinin akıbetinin açıklığa kavuşturulması yer alıyor.
İki ülke arasındaki kriz ekonomi ve enerji sahasına da sıçradığı zamanlar oluyor. Son dönemde Cezayir”in Fransa”ya gıda ithalatı ve enerji anlaşmalarında kısıtlama getirdiği bazı hamlelerinin de yer aldığı göze çarpıyor.
Bu içerik Hazar Gönüllü tarafından yayına alınmıştır
Source: Hazar Gönüllü
Emine Erdoğan, eski İskoçya Bölgesel Başbakanı Hamza Yusuf ile görüştü
Emine Erdoğan, Dünya Müslüman Hayırseverler Kongresi tarafından İstanbul’da düzenlenen Küresel Donörler Forumu öncesinde Yusuf ile görüşme gerçekleştirdi.
Görüşmede Yusuf”un, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Emine Erdoğan ile Türk halkına cömertliği için teşekkür ettiği, eşinin ailesinin Türkiye sayesinde hayatta olduğunu söylediği bildirildi.
Yusuf”un, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Emine Erdoğan”a böylesi zulümlere sessiz kalmış liderlerden farklı durarak ahlaki liderlikleri için özellikle teşekkür ettiği öğrenildi.
Mevcut liderler Gazze”deki soykırımı fonlayan ve silahla destekleyen durumdayken Türkiye”nin sesini gür çıkaran birkaç ülkeden biri olduğuna dikkati çeken Yusuf”un, Emine Erdoğan”ın Antalya Diplomasi Forumu”ndaki konuşmasını dinlediğini söylediği ve tebrik ettiği belirtildi.
Dünyada sayısız çatışmanın yaşandığına işaret eden Yusuf”un, Türkiye”nin Doğu ile Batı arasında köprü olarak arabuluculuk konusunda çok önde yer aldığını ve bu konuda İskoçya ile işbirliğini artırmanın faydalı olacağını vurguladığı bildirildi.
Emine Erdoğan, görüşmeye ilişkin paylaşımda bulundu
Emine Erdoğan, görüşmenin ardından sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Yusuf ile İstanbul”da bir araya geldiklerini belirtti.
Yusuf ile küresel ve bölgesel gelişmeler üzerine verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini kaydeden Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“Özellikle çatışma bölgelerinde barışın tesisi, insani değerlerin korunması ve uluslararası işbirliğinin önemi üzerine fikir alışverişinde bulunduk. Filistin halkının yaşadığı insani krize dair duyduğumuz ortak hassasiyeti dile getirerek, çalışma alanlarımızı ele aldık. İnsan onurunun gözetildiği bir dünyanın inşası için ülkeler arası dayanışmanın ve diyaloğun vazgeçilmez olduğu hususunda hemfikiriz.”
Emine Erdoğan, paylaşımında Yusuf ile birlikte çekilen fotoğrafa da yer verdi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Emine Erdoğan, İskoçya Eski Başbakanı Yousaf İle bir araya geldi
Görüşmede, çatışma bölgelerinde barışın sağlanması, insani değerlerin korunması ve uluslararası iş birliğinin güçlendirilmesi üzerine fikir alışverişinde bulunuldu. Filistin halkının yaşadığı insani kriz de gündeme geldi. Taraflar, bu konuda duyulan ortak hassasiyeti dile getirerek, mevcut ve olası iş birliği alanlarını değerlendirdi. “İNSAN ONURU İÇİN DAYANIŞMA ŞART” Emine Erdoğan, insan onurunun gözetildiği bir dünyanın inşası için ülkeler arası dayanışma ve diyaloğun vazgeçilmez olduğunu ifade etti. Görüşmenin sonunda her iki isim de insani konuların uluslararası diplomasi gündeminde öncelik taşıması gerektiğine dikkat çekti.
Source: Muhammed Uzun
İBB Meclisi İmamoğlu”ndan sonra ilk kez toplandı: Başkan Vekili Nuri Aslan”dan “demokrasi” vurgusu
İBB Meclisi’nin nisan ayı oturumlarının ilk birleşimi Saraçhane’deki başkanlık binasında gerçekleştirildi. Oturuma, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından vekil olarak seçilen Nuri Aslan başkanlık yaptı. Açılış konuşmasını yapan Aslan, “Türkiye’nin ikinci büyük meclisi eksik tecelli ediyor” diyerek tutuklamalara tepki gösterdi. Aslan, şunları söyledi:“TÜM TÜRKİYE BİLİYOR”“Nisan ayı İBB Meclis toplantımız için bir araya gelmiş bulunuyoruz. Hepimiz milletin iradesiyle seçtiği ve İstanbula hizmet etmekle görevlendirdiği kişiler olarak buradayız. Ama ne yazık ki bugün milletin iradesi Türkiyenin ikinci büyük meclisinde eksik tecelli ediyor. Çünkü İstanbullular tarafından seçilmiş İBB Başkanımız, ilçe belediye başkanlarımız, meclis üyelerimiz haklarında kesinleşmiş bir hüküm bulunmamasına rağmen tutsak durumundalar. Hiçbir somut delile dayanmayan, kulaktan dolma gizli tanık ifadeleriyle oluşturulmuş iddianameler nedeniyle tutuklu olarak yargılanıyorlar. Tüm Türkiye yargıyı alet ederek kurgulanan bu operasyonun asıl hedefinin Sayın Ekrem İmamoğlunun Cumhurbaşkanı adaylığını engellemek olduğunu çok iyi biliyor. Burada hedeflenen sandıkta bileğini bükemeyeceklerini çok iyi bildikleri Sayın Ekrem İmamoğlunu dayanıksız iddialarla saf dışı bırakmaktır. 18 Martta 31 yıllık üniversite diplomasının iptali 19 Martta şafak operasyonuyla gözaltı ve ardından tutuklama kararıyla başlayan sürecin aslında çok daha önceden kurgulandığı ortadadır.“TÜRKİYEYE LAYIK GÖRDÜĞÜNÜZ DEMOKRASİ BU MUDUR”Bu işin başlangıç noktası 31 Mart 2024 yerel seçimleri ve iktidarın aldığı ağır yenilgidir. Artık birinci parti olmadığını gören ve bunu hazmedemeyen iktidar milletin iradesine darbe vurma planını devreye almıştır. Önce Esenyurt Belediye Başkanımız Ahmet Özer sonra, Beşiktaş Belediye Başkanımız Rıza Akpolat ardından Beykoz Belediye Başkanımız Alaattin Köseler, milletin onlara verdiği koltuktan yargı alet edilerek indirilmiştir. Devamında da İBB Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanımız Mehmet Murat Çalık, Şişli Belediye Başkanımız Resul Emrah Şahan, İBB Meclis Üyelerimiz, İBB üst düzey bürokratları çalışanları dahil yüzün üzerinde kişinin özgürlüğünden mahrum bırakılmasıyla operasyonlar devam etmiştir. Bugün geldiğimiz durumda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının yanı sıra İstanbulun beş ilçesinin seçilmiş belediye başkanı tutsak, Türkiyeye layık gördüğünüz demokrasi bu mudur? Sandıkta rakiplerinizi hapishane duvarları arasında hapsetmek midir?“MİLLETİMİZİN İRADESİNE SAYGI DUYULMASINI TALEP EDİYORUZ”Tek yaptıkları anayasal protesto hakkını kullanmak milletin iradesine sahip çıkmak olan pırıl pırıl gençler. Bayram tatilini ailelerinden uzakta hapishanede geçirdiler. Vicdanınız hiç rahatsız olmuyor mu gerçekten? Tabii ki hiç kimse hukukun üstünde değil. Herkes yargılanabilir. Bir suçu bulunursa kanunların işaret ettiği şekilde cezalandırılabilir. Fakat artık bu dönemde normal süreç dışına çıkıp normal haline getirilen tutuklu yargılanmalar toplumda adalet duygusunu zedelemektedir. İnsanlar iddianameleri bile hazırlanmadan böyle neyle suçlandıklarını bilinmeden aylarca, yıllarca özgürlüklerinden mahrum edilmektedirler. Bu uygulamalardan acilen vazgeçilmesini, Türkiyenin huzuru için şart olarak görüyoruz. Tüm tutuklu arkadaşlarımızın gençlerin serbest bırakılmasını, milletimizin iradesine saygı duyulmasını talep ediyoruz. Bu haksızlıklardan, hukuksuzluktan vazgeçin. Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir”İNANLI: “İMAMOĞLU, CHP’NİN DEĞİL TÜM TÜRKİYE’NİN ADAYIDIR”CHP Grup Başkanvekili Ülkü İnanlı ise söz alarak şunları söyledi:“Bugün Türkiye, adaletin ve değişimin sembolü olan bir lideri sahiplenmiştir. Sayın Ekrem İmamoğlu, sadece İstanbul’un değil, milletin iradesiyle Türkiye’nin adayıdır. Önümüzdeki süreçte Türkiye’yi halkçı, demokrat ve liyakatli kadrolarla yöneteceğiz. Bu kadroların lideri, milletin gönlünde yer etmiş bu halk adamıdır. Ön seçim süreci, milletimizin demokrasiye olan bağlılığının en güçlü göstergesi oldu. 1 milyon 650 bin üyemiz ile birlikte toplam 15,5 milyon kişi, üye ve dayanışma sandıklarımıza sel olup aktılar. Milyonların gönlünde taht kuran Ekrem İmamoğlu, artık sadece CHP’nin değil, tüm Türkiye’nin adayıdır. Bu irade, masa başında değil, sandıkta kuruldu. Bu, halkın emanetidir”GÖKKUŞ: “YARGIYI SİYASALLAŞTIRMAYIN”AKP Grup Başkanvekili Faruk Gökkuş ise şöyle konuştu:“Yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu başlatan CHP’liler. Bu siyasi bir operasyon değil henüz tamamlanmamış bir yargı sürecidir. Dünyada hiçbir yerde seçime 3 yıl kala kendini cumhurbaşkanı adayı ilan eden biri var mıdır? Yargıya baskı kurmak için aday yapıldı. Yürüyen yargı sürecinin ihbarcısı sizsiniz, yargılananı sizsiniz. Yargıyı siyasallaştırmayın. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ama seçilenlerin de suç işleme özgürlüğü yoktur. Bırakın ak-kara ortaya çıksın. İnşallah başkanımız suç işlememiştir, çıkar ve biz de onu burada karşılarız” dedi.
Source: Anka
Almanya”da başpiskoposlukta istismar raporu
Almanya da hazırlanan rapor, Bavyera eyaletindeki Würzburg Başpiskoposluğunda 1945-2019 yıllarında en az 226 çocuk ve gencin cinsel istismara uğradığını ortaya koydu. Cinsel İstismarı Araştırma Bağımsız Komisyonu tarafından hazırlanan rapora göre, 43 ü Katolik din adamı olmak üzere 51 şüphelinin en az 449 suç işlemiş olabileceği bildirildi. Raporda, 1945-2019 yıllarında en az 226 çocuk ve gencin cinsel istismara uğradığı, bu suçların 3 bin 53 kez işlendiğinin tahmin edildiği, çok az failin mahkum olduğu belirtildi. Alman basınında yer alan haberlere göre, Würzburg Piskoposu Franz Jung, bu dönemde kendi piskoposluğunda çocuklara ve gençlere yönelik cinsel şiddetin boyutunun dehşet verici olduğunu kaydetti. 2018 den bu yana görevde olan Jung, bu suçtan etkilenenlerin haklarının yeterince korunmamasını eleştirerek, Bu, hem utanç verici hem de şok edici. ifadesini kullandı. Jung un selefi emekli piskopos Friedhelm Hofmann, yaptığı açıklamada, 2004-2017 yıllarında görev aldığı dönemdeki hataları kabul etti. Hofmann, Mağdurlara yeterli ilgi gösterilmediği, saldırı ihbarlarının yeterince hızlı takip edilmediği ve faillerin yeterince tutarlı şekilde adalete teslim edilmediği vakalar için içtenlikle özür dilerim. açıklamasında bulundu. Öte yandan, Almanya genelindeki çok sayıda piskoposluğun, istismar vakalarıyla ilgili raporlar hazırladığı ve etkilenenler için danışma konseyleri ve komisyonlar kurduğu bildirildi.
Source: Habertürk
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: Müslümanların kendi inanç ve medeniyet değerlerini kuşanması gerekmektedir
Erbaş, Diyanet Akademisi tarafından düzenlenen 3. Dönem Aday Din Görevlileri Mesleki Eğitimi Açılış Programına çevrim içi katıldı.Din görevlilerine hitap eden Erbaş, anayasanın ilgili maddelerinin Diyanet İşleri Başkanlığına, toplumun bütün kesimlerine din hizmeti sunma ve rehberlik yapma mükellefiyeti yüklediğini hatırlattı.Bu mükellefiyetin gereği olarak, her türlü siyasi ve ideolojik görüşün üstünde, hiçbir mezhep, meşrep ayrımı yapmadan bütün topluma hizmet etmek zorunda olduklarını vurgulayan Erbaş, Diyanet personelinin köklü ve sistematik bir eğitimden geçmesi ve nitelikli personel yetiştirme amacıyla Diyanet Akademisini kurduklarını belirtti.Erbaş, akademinin kurulmasında emeği geçenlere teşekkür etti.Aday din görevlisi eğitimlerinin birinci ve ikinci dönemlerinde şu ana kadar 6 bin 928 aday din görevlisinin mesleki eğitimlerini tamamladığını aktaran Erbaş, şunları kaydetti:”Diyanet Akademisini, belli derslerin eğitimini veren ve diploma kazandıran bir kurum olarak görmüyoruz. Diyanet Akademisi, gerçekleştirdiği eğitimlerde hizmetlerimizin bireysel ve toplumsal boyutta somut karşılığını öncelemektedir. Bu da hem akademimizin öğrencilerimize sunduğu bilginin niteliğiyle hem de toplumumuza ve dünyanın geleceğine katkısıyla doğrudan alakalı bir durumdur. Bu açıdan sahip olduğu gelecek perspektifiyle akademimizi, yaşadığımız çağ ve sorumluluklarımız ekseninde, öğrencilerine dünya çapında ufuk kazandıracak bir kurum olarak gördüğümü belirtmek isterim. Bu kurumun aynı zamanda bilgiyi sadece elde etmekle yetinmeyip, onu bilince dönüştürerek hayata tatbik eden, üretilen bilgiyi insanlığın hizmetine sunan bir anlayışı güçlendirmekle mükellef olduğunu da vurgulamak isterim.”Erbaş, Kur”an-ı Kerim”de yüce Allah”ın “Hayırda yarışın” dediğini anımsatarak, “Yüce dinimiz İslam”a ve aziz milletimize hizmet etmekle görevli bir ekibiz. Allah”ın dinine ve bütün insanlığın geleceğine hizmet gayesiyle çalışıyoruz. İnsanlığın huzur ve refahı, yeryüzünün imar ve ıslahı için koşturuyoruz.” diye konuştu.”DOĞRU BİLGİYLE MANEVİ HAYATA REHBERLİK EDECEKSİNİZ”Yeryüzünün, tarihin en zor dönemlerinden birisini yaşadığını, Müslümanların da ümmet olarak çok ciddi sıkıntılar içerisinde olduğunu dile getiren Erbaş, “Müslümanların bir öze dönüş yaşaması, Kur”an ve sünnete sarılması, kendi inanç ve medeniyet değerlerini kuşanması gerekmektedir. İster bireysel, ister bölgesel, ister küresel olsun yaşanan bütün sorunlar, ancak İslam”ın bilgi ve hikmete dayalı üstün ahlakı ve bakışıyla çözülebilir.” ifadelerini kullandı.Aday din görevlilerine tavsiyelerde bulunan Erbaş, şunları kaydetti:”Sizler, milletin, ümmetin ve insanlığın umudu olan, tüm insanlığı iyiliğe ve hayra çağıran bir topluluksunuz. Bu yüzden hizmetlerimizde, çalışmalarımızda, her söz ve davranışınızda en temel referansımız Kur”an ve sünnet olacaktır, sahih bilgi olacaktır. Doğru bilgiyle milletimizin manevi hayatına rehberlik edeceksiniz inşallah. Rehberliğinizde nebevi yöntem temel ilkeniz olsun. Nebevi yöntemin ana umdeleri ise sahih bilgidir, nezaket ve zarafet sahibi olmaktır. İnsanlara seviyelerine ve ihtiyaçlarına göre davranmak, ona göre söz söylemektir. Peygamber Efendimiz”in mirasını omuzlamış, hakikatin sorumluluğunu yüklenmiş, gönül insanlarımız olacaksınız inşallah. İslam”ın hakikatlerini ayrım yapmadan herkese etkili ve hikmetli sözlerle anlatacaksınız. İnsanları Hakk”a davet ederken, güzel ahlakınızla ve güzel davranışlarınızla onlara örnek olacaksınız.”Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak önceliklerinin insanlığın huzuru, adaletin, merhametin, güzel ahlakın yaygınlaşması olduğunu, bu şuur ve gaye ile hareket edildiğinde çalışmaların ve hayatların daha da bereketleneceğini vurguladı.
Source: Www.star.com.tr
Almanya”daki başpiskoposlukta en az 226 çocuk istismara uğradı
Cinsel İstismarı Araştırma Bağımsız Komisyonu tarafından hazırlanan rapora göre, 43″ü Katolik din adamı olmak üzere 51 şüphelinin en az 449 suç işlemiş olabileceği bildirildi. Raporda, 1945-2019 yıllarında en az 226 çocuk ve gencin cinsel istismara uğradığı, bu suçların 3 bin 53 kez işlendiğinin tahmin edildiği, çok az failin mahkum olduğu aktarıldı. Alman basınında yer alan haberlere göre, Würzburg Piskoposu Franz Jung, bu dönemde kendi piskoposluğunda çocuklara ve gençlere yönelik cinsel şiddetin boyutunun dehşet verici olduğunu kaydetti. 2018″den bu yana görevde olan Jung, bu suçtan etkilenenlerin haklarının yeterince korunmamasını eleştirerek, “Bu, hem utanç verici hem de şok edici.” dedi. Jung”un selefi emekli piskopos Friedhelm Hofmann, yaptığı açıklamada, 2004-2017 yıllarında görev aldığı dönemdeki hataları kabul etti. Hofmann, “Mağdurlara yeterli ilgi gösterilmediği, saldırı ihbarlarının yeterince hızlı takip edilmediği ve faillerin yeterince tutarlı şekilde adalete teslim edilmediği vakalar için içtenlikle özür dilerim.” açıklamasında bulundu. Öte yandan, Almanya genelindeki çok sayıda piskoposluğun, istismar vakalarıyla ilgili raporlar hazırladığı ve etkilenenler için danışma konseyleri ve komisyonlar kurduğu aktarıldı.
Source: Internet Haber
Epilepsi hastası çocuk hayatını kaybetmişti: Davada karar çıktı
Niğdede 22 Temmuz 2024te Niğde Engelsiz Yaşam ve Rehabilitasyon Merkezinde rahatsızlanan epilepsi hastası bir engelli çocuğun kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmesinin ardından, kuruluşta çalışan 26 bakım personeli açığa alınmış, hakkında adli işlem yapılan 14 personel tutuklanmıştı. Olayla ilgili açılan davanın duruşması Niğde 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Davanın karar duruşmasını izleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, sosyal medya hesabından şunları kaydetti: Niğde Engelsiz Yaşam ve Rehabilitasyon Merkezinde engelli çocuklara yönelik kötü muameleye ilişkin davada karar çıktı. 14 tutuklunun tutukluluk hallerine devam edildi. Tutuksuz yargılanların tutuklama talebi reddedildi. Sanıklar işkence, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, kasten yaralama, kötü muamele suçlarından ceza aldı. Tutuksuz yargılanan üç sanık bütün suçlardan beraat etti. Sanıklara verilen en üst ceza 80 yılı aştı.
Source: Anka
Ünlü kadınlardan “Normal Doğum” pankartına sert tepki
Geçtiğimiz haftasonu Trendyol Süper Liginde oynanan Sivasspor-Fenerbahçe maçında, Sivassporlu futbolcuların sahaya “Doğal olan normal doğum” yazılı pankartla çıkması tepkilerin odağı oldu.
ERKEK FUTBOLCULARIN TAŞIDIĞI MESAJ TEPKİ ÇEKTİ
Pankartın kendisi kadar erkek futbolcular tarafından taşınması da tepki çeken bir başka nokta oldu. Sosyal medyada yapılan yorumlarda, “O zaman siz öyle doğurursunuz” ve “Bu nasıl bir akıl?” gibi ifadelerle mesajın anlamı sorgulandı.
ÜNLÜ İSİMLER ÇOK SERT TEPKİ VERDİ
Tartışmanın fitilini ateşleyen bu pankart, sadece izleyiciler değil, ünlü isimler tarafından da sert bir şekilde eleştirildi. Demet Evgar, Aslıhan Gürbüz, Pınar Sabancı, Hazar Ergüçlü, Ceyda Kasabalı, Deniz Işın, Buçe Buse Kahraman gibi birçok ünlü, sosyal medya hesaplarından tepkilerini dile getirdi.
İşte ünlü isimlerin paylaşımları…
Başak Gümülcinelioğlu
Hazar Ergüçlü
Ceyda Kasabalı Albayram
Füsun Demirel
Demet Evgar
Ceren Karakoç
Buçe Buse Kahraman
Pelin Baynazoğlu “Pqueen”
Pınar Sabancı
Source: Haber Merkezi
Gündem olan pankarta sert tepki
Trendyol Süper Lig in 31 inci haftasında oynanan Sivasspor-Fenerbahçe maçında futbolcuların sahaya Doğal Olan Normal Doğum yazılı pankartla çıkması gündem oldu. Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan ve kamu spotu niteliği taşıyan pankart, sosyal medyada geniş yankı uyandırdı. Pankarta ünlü isimlerden de tepkiler geldi. Oyuncu Yasemin Özilhan, paylaşımında, Mesaj vermek istiyorsanız doğum biçimine değil, yaşam mücadelesine bakın. Kadınlar nasıl doğuracaklarını değil, nasıl hayatta kalacaklarını düşünüyor diyerek tepki gösterdi. Demet Evgar da sert bir dille tepkisini dile getirerek, Bu nedir yahu? Sizsiniz normal, biziz anormal. O pankartı taşıyana da, bu şuursuzluğun peşinden gidene de yazıklar olsun ifadelerini kullandı. Yasemin Sakallıoğlu, Ceren Yalazoğlu Karakoç, Necip Memilli ve Melek Mosso gibi pek çok ünlü isim de pankartın taşıdığı mesajı eleştirerek kadınların tercihine saygı duyulması gerektiğini vurguladı. Fotoğraflar: X, Instagram
Source: Habertürk
Son Dakika: Ekrem İmamoğlu Erdoğan”a seslendi: “Yeter sürekli aldatıldığınız”
İmamoğlu”nun X paylaşımında şu ifadeler yer aldı:
“Cumhurbaşkanına ve çevresine sesleniyorum!
Bir avuç kötü niyetli muhteris; ihanetleri ile yine aldatılmanızı mı sağlıyor?
“Turpun büyüğü”, “dananın kuyruğu” diyerek sizi bir kez daha mı boşa düşürüyorlar?
Kumpas, yalan, dolan, fitne, fesat, gizli tanık, iftiracı zorlamaları vs bunların hepsi boş işler.
Yeter sürekli aldatıldığınız! Olan bu yoksullaştırılmış, gariban millete oluyor.
Bakın millet nasıl ağır bir bedel ödüyor:
•45 milyar dolar rezerv birkaç günde eridi.•1,5 yıllık ekonomik program ve ödenen ağır bedel çöp oldu.•Emekli, genç, işçi, memur, çiftçi sefil oldu.•Adalete güven kökünden sarsıldı, sistem çürüdü.•Gençler başta olmak üzere millet, gelecek umudunu yitirdi.•Kapı kapı gezip ikna etmeye çalıştığınız uluslararası yatırımcı arkasına bile bakmadan geri dönmemek üzere gitti.
Uyarılarımı yapıyorum, çünkü artık bu ülkenin geleceği adına en kritik dönemeçlerden birindeyiz.
Cumhurbaşkanının çevresinde, makamını ve gücünü değil kendisini gerçekten kalpten seven birileri kalmışsa, kendisini bu aziz milletin ve kadim devletin bekası için uyarsın.
Çok şükür millet uyandı ve uyarılarını meydanlarda yapıyor. Asıl büyük dersi ise sandıkta verecek.
Sandık gelecek, o bir avuç haktan ve hukuktan nasiplenmemiş olanlar milletten cevabını alacak.”
Source: Haber Merkezi
Konya, dünyadaki gıda krizine karşı çözümün ve diplomasinin merkezi olacak
Konya Büyükşehir Belediyesi Taş Bina Kültür Sanat’ta düzenlenen toplantıda bilgilendirme yapan Yeşil Etki Derneği Başkanı Mine Ataman, tarım ekonomisinin küresel ekonominin yüzde 5’ine denk geldiğini ve etkisinin çok büyük olduğunu anımsatarak, tarım ve diplomasiye yeni bir bütüncül multidisipliner bakış açısıyla “Tarım Diplomasisi Forumu” vesilesiyle Konya’dan bütün dünyaya seslenileceğini söyledi. “TARIM STRATEJİK BİR ALAN HÂLİNE GELMİŞTİR”Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, tarımın insanlığın varoluş serüveninde en temel kaynaklardan biri olduğunu vurgulayarak, “Bugün yaşadığımız çağda tarım, sadece bir üretim biçimi değil; aynı zamanda ekonomi, dış politika, çevre ve toplumsal barışın da temel yapı taşlarından biridir” ifadelerini kullandı.Bu noktada, Tarım ve Gıda Diplomasisi kavramının devreye girdiğini belirten Başkan Altay, “Tarım ve Gıda Diplomasisi; ülkelerin tarımsal üretim, ticaret, teknoloji ve bilgi paylaşımı gibi alanlarda uluslararası ilişkiler kurmasını, bu ilişkiler aracılığıyla hem gıda güvenliğini sağlamasını hem de barışa katkı sunmasını ifade eden bir diplomasi anlayışıdır. Artık tarım sadece bir iç mesele değil; sınırları aşan, ülkeler arası ilişkileri şekillendiren, stratejik bir alan hâline gelmiştir. Pandemi süreci, Rusya-Ukrayna savaşı akabinde gerçekleşen tahıl krizi, gıda milliyetçiliği, küresel ekonomik kırılganlıklar ve özellikle Amerika Birleşik Devletleri”nin son dönemde uygulamış olduğu gümrük vergileriyle başlayan yeni nesil ticaret savaşları; bizlere çok net bir gerçeği hatırlattı; o da gıda bağımsızlığı gerçeğidir. Gıda bağımsızlığı, artık ulusal güvenliğin bir parçasıdır. Ayrıca tüm dünyayı etkisi altına alan iklim değişikliği, kuraklık ve doğal afetler, tarımsal üretimi her geçen gün daha da kırılgan hâle getirmektedir. Böylesine hassas bir denklemde, tarımı sadece üretim veya ticaret alanı olarak değil; aynı zamanda diplomatik bir anahtar olarak ele almak zorundayız” değerlendirmesinde bulundu.“TARIM DİPLOMASİSİ FORUMU, İNSANLIK İÇİN YENİ BİR UMUT ÇAĞRISININ İFADESİDİR”Başkan Altay, sürdürülebilir tarımsal üretimi sağlamanın, gençleri tarımsal faaliyetlere entegre ederek tarımsal üretimi gelecek nesillere taşımanın da son derece hayati meselelerden biri olduğuna dikkati çekerek, “Bugün burada duyurduğumuz ‘Tarım Diplomasisi Forumu’ işte bu amaç ve farkındalığın somut bir adımı olacaktır. Ülkemiz için bir ilk olma özelliği taşıyan, dünyada da çok örneği bulunmayan bu forum, tarımı sadece tarlalarda değil; fikirlerin, iş birliklerinin, stratejik ortaklıkların yeşerdiği zeminlerde de konuşmayı hedeflemektedir. Kısaca, Tarım Diplomasisi Forumu, insanlık için yeni bir umut çağrısının ifadesidir. Konya olarak bu misyona sahip çıkmak, bizim için tarihi bir sorumluluktur. Çünkü bizler, Çatalhöyük’ten bu yana yaklaşık 9 bin 500 yıldır toprağa emek veren, tarımı sadece geçim kaynağı değil, kültürel bir değer olarak gören bir şehrin mirasçılarıyız. Bu topraklar, geçmişte olduğu gibi bugün de bereketin ve üretimin merkezi olmaya devam etmektedir. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı ve Uluslararası Tarım Şehirleri Birliği Başkanı olarak, sadece yerel kalkınma hedefleriyle sınırlı kalmadan, tarımı küresel ölçekte ele alan bir bakış açısıyla hareket ediyoruz” diye konuştu.“TÜRKİYE; GIDA KRİZLERİNİN GÖLGESİNDE KALAN BİR DÜNYADA, ÇÖZÜMÜN VE DİPLOMASİNİN ODAK NOKTASI OLACAKTIR”Türkiye’nin, sahip olduğu stratejik konumu, verimli toprakları, güçlü insan kaynağı ve köklü tarım kültürüyle Tarım ve Gıda Diplomasisi kavramının dünyadaki öncüsü olmaya en güçlü aday olduğunu vurgulayan Başkan Altay, “Bu forum, aynı zamanda ülkemizin bu potansiyelini küresel ölçekte daha görünür kılacaktır. Çünkü biz inanıyoruz ki Türkiye; gıda krizlerinin gölgesinde kalan bir dünyada, çözümün ve diplomasinin odak noktası olacaktır. Öte yandan bu forum, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın sıklıkla ifade ettiği, ‘Daha Adil Bir Dünya Mümkün’ anlayışına katkı sunacak en önemli kilometre taşlarından biri olacaktır. Küresel ve yerel güçlerin, şehirlerin, üniversitelerin, özel sektörün ve sivil toplum kuruluşlarının, iş birliği olmadan bu süreci başarıyla yönetmesi mümkün değildir. Tarım Diplomasisi Forumu’nun, bu güçleri bir araya getiren bir platform olarak, gelecekteki iş birliklerinin temelini oluşturacağına inanıyorum. Tarım Diplomasisi Formuna katkı sağlayan Tarımsal Strateji ve Politika Geliştirme Vakfı’mıza, Yeşil Etki Derneği’ne ve emeği olan tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür ederim. Bu önemli forumda bizlerle birlikte olan, sürece bilgi ve tecrübeleriyle katkı sunan Sayın Bakanımız Mehdi Eker’e de ayrıca şükranlarımı ifade ediyorum. Bu vesileyle Ekim ayı içerisinde Konya olarak ev sahipliği yapacağımız Tarım Diplomasisi Forumu’nun şimdiden hayırlara vesile olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı.“TARIMDA KONYA TECRÜBESİ 10 BİN YILLIKTIR”Önceki dönem Tarım Bakanlarından, TARPOL Başkanı Mehdi Eker de Konya’da bulunmaktan dolayı da memnuniyetini ifade ederek, Başkan Altay’a misafirperverliği için teşekkür etti.Eker, Tarım Diplomasisi Forumu’nun dünya için, insanlık için önemli bir ihtiyaç olduğunu belirterek, “Diplomasinin bu alanda devreye girmesi, küresel gıda güvenliğinin sürdürülebilir bir şekilde sağlanmasında önemli bir ihtiyaçtır. Bu forumun önemli bir ihtiyacı karşılayacağını düşünüyorum. Bu en çok Konya’ya yakışır. Birincisi; insanlığın tarım devrimini yaşadığı temel merkezlerden biri Konya’dır, Konya Çatalhöyük’tür. Günümüzden yaklaşık 10 bin yıl önceye ait büyük bir tecrübe var. Konya’nın tecrübesi 100, 200, 300, 500, 5000 yıllık değil 10 bin yıllıktır. Buradan insanlığa aktarılacak dersler ve tecrübeler vardır. Çatalhöyük bunun abidesidir, bunun anıtıdır. İkincisi; Konya ilimiz Türkiye’nin tarımsal üretiminde birçok alanda hububatta, bakliyatta, pancarda, sebze ve meyvede çok büyük bir potansiyele, çok büyük bir yüzdeye sahiptir. Bu da bugünün gelişen ekonomisi, ticari ilişkileri, sanayisini dikkate aldığımızda bununla bugün Konya bunu hak ediyor. Böyle bir ilk adımı atmanın haklı meşruiyetine sahip, gerekçelerine sahip. Bir üçüncüsü de şudur; İnsanlığın bugün en çok ihtiyaç hissettiği şefkat, merhamet, sevgi, tolerans bütün bu evrensel İslami ve insani değerlerin vücut bulduğu bir felsefeye dönüştüğü, Hz. Mevlana’nın yurt edindiği metfun bulunduğu fikirlerini oluşturup dünyaya aktardığı bir merkezdir. Dolayısıyla Gıda ve Tarım Diplomasisi Forumu’nun buradan ilk adımının atılmasının böyle ayrıca bir nedeni var. Onun için buradayız, onun için Konya’dayız. Konya’dan böyle bir adımı atıyoruz. Bu adımın hayırlı olmasını temenni ediyorum” dedi.“TARIM SADECE TEK BAŞINA BİR ÜRETİM FAALİYETİNDEN İBARET DEĞİL”TARPOL’ün Türkiye’de tarımla ilgili biriken entelektüel sermayenin kurumsallaşması ve kurumsallaştırılması için bir misyon üstlendiğini vurgulayan Eker, “Böyle bir merkez, biz bu topraklarda, ki yukarı Mezopotamya’yı da içine alıyor, Anadolu’nun kadim tarım kültürünü, bunun birikimini, gerek Türkiye’nin var olan meselelerinin çözümünde gerek bölgesel sorunların çözümünde gerekse küresel gıda güvenliği problemini çözmeye katkı sunmak üzere kuruldu. Bizim anlayışımız şu; tarım sadece tek başına bir üretim faaliyetinden ibaret değil. Biyolojik disiplinini, ekonomik disiplinini ve ekoloji disiplinini yani bu üç disiplini eşit şekilde dikkate alan. Bu üç disiplinin kesişim kümesinde sürdürülebilir bir üretimin mümkün olduğunu ifade ediyoruz. Tek başına biyolojiyi dikkate aldığınızda sınırları zorlarsınız. Genetik çalışmalar yapılır, üretimi artırır. Fakat bu ekolojik dengeyi bozar. Eğer böyle değil de iktisadi yani ekonomik disiplinini dikkate almazsanız o zaman yaptığınız faaliyet sürdürülebilir olmaktan çıkar. En nihayet aynı zamanda tarımsal üretim bir ekonomik faaliyettir. Şimdi dünya bu üç disiplinin kesişim kümesinde dengeli bir tarımsal üretim felsefesini benimseyip hayata geçirmediği için bugün biz iklim değişikliğini de küresel ısınmayı da etkileyen bir ekolojik problemle karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.“BİZ BU SINAMALARDAN İNSANLIK OLARAK BAŞARIYLA ÇIKMAK ZORUNDAYIZ”Eker, Türkiye’nin iki önemli kriz havzasının arasında olduğunu belirterek, şöyle devam etti:“Karadeniz havzasında kriz var, savaşlar var ve o bölgede Sayın Cumhurbaşkanımızın dirayeti, basireti, liderliği ile tahıl koridoru açılmasaydı bugün o savaşın yol açtığı felaket çok daha tahrip edici bir boyutta olmuş olurdu. Akdeniz havzasında da sorun var. İsrail, hudut, sınır, hak, hukuk tanımayan gerçekten vahşi ve gerçekten insanlık dışı uygulamalarla bütün kavramları alt-üst ederek zulümle Orta Doğu’yu, Doğu Akdeniz’i bir zulüm coğrafyasına dönüştürdü. Dolayısıyla buradaki sorunlar, ciddi sonuçlar doğurabilir. Bizim bunları kendi medeniyet tasavvurumuz içerisinde, hakkaniyete uygun bir şekilde bilgi ve hikmet ile bütün bu meseleleri kotarmak mecburiyetindeyiz. Bunu da ancak Konya yapar. Ancak Türkiye yapar. Çünkü bizim hem kültür hem inanç hem medeniyet tasavvuruyla ilgili kodlarımız bize aslında doğal olarak o misyonu veriyor. Dünya gerçekten küresel ısınmanın, adaletsizliklerin, hak ve hukuksuzlukların, savaşların, benzeri doğal afetlerin getirdiği ciddi sorunların tehdidi altındadır. Bunların hepsi birer sınamadır. Biz bu sınamalardan insanlık olarak başarıyla çıkmak zorundayız. Bunu yapacak olan yine biziz. Hazreti Mevlana’nın felsefesidir. Konya’nın tecrübesidir, Anadolu’nun birikimidir, Türkiye Cumhuriyeti’nin sahip olduğu medeniyet tasavvurudur.”TARPOL Başkanı Mehdi Eker, “İlk kez ülkemizde düzenlenecek ve dünyada henüz tartışılmamış olan ilk defa burada vücut bulacak olan Tarım Diplomasisi Forumu’nun uluslararası alanda yürüttüğümüz faaliyetlere katkı sağlaması ve tüm insanlık için hayırlara vesile olması temenni ediyorum. Hem Yeşil Etki Derneğimize hem de Konya Büyükşehir Belediye Başkanı ve aynı zamanda Uluslararası Tarım Şehirleri Birliği Başkanı kıymetli Büyükşehir Belediye Başkanımıza huzurlarınızda çok teşekkür ediyorum” dedi.
Source: Enes Kılıç
Müslüman protestoculara polis kurşunu: Ölü ve yaralılar var!
Haber7 Hindistan”ın Batı Bengal eyaletinin Murshidabad kentinde Vakıf (Değişiklik) Yasası”na karşı düzenlenen protestolar kanlı bitti. 21 yaşındaki Müslüman genç Ijaz Momin, Cuma günü Suti bölgesindeki Sajur More”da düzenlenen eylem sırasında polis kurşunuyla vurularak ağır yaralandı. Talihsiz genç, Cumartesi akşamı Murshidabad Tıp Koleji ve Hastanesi”nde yaşamını yitirdi.3 KİŞİ DAHA KURŞUNLARIN HEDEFİ OLDUOlaylarda yalnızca Momin değil, Golam Muddin Şeyh, Hasan Şeyh ve kimliği henüz belirlenemeyen bir kişi dahil olmak üzere 3 kişi daha kurşunların hedefi oldu. Yaralılar Jangipur Hastanesi’ne kaldırıldı. Cuma günü başlayan şiddetli çatışmalarda 12″den fazla protestocu ve 15 polis memuru yaralanırken, şimdiye kadar toplam 150 kişi gözaltına alındı. Bölge adeta savaş alanına döndü.BAŞBAKANDAN GERGİNLİĞİ YATIŞTIRAN AÇIKLAMAGerginliğin fitilini ise Hindistan Parlamentosu’nda kabul edilen tartışmalı Vakıf (Değişiklik) Yasası ateşledi. Batı Bengal Başbakanı Mamata Banerjee, tansiyonu düşürmek adına halka hitaben yaptığı açıklamada, “Yasa eyaletimizde uygulanmayacak” diyerek barış çağrısında bulundu.Kalküta Yüksek Mahkemesi, olayların tırmanmasını önlemek amacıyla merkezi güçlerin Perşembe gününe kadar Murshidabad”da konuşlandırılmasını emretti.BABA-OĞULUN CİNAYETİ TANSİYONU DAHA DA YÜKSELTTİSamaherganj bölgesinde yaşanan başka bir kanlı olay ise gerilimi iyice artırdı. 72 yaşındaki Hargobindo Das ve 40 yaşındaki oğlu Chandan Das, Cumartesi günü öldürüldü. Polis, olayın protestolarla bağlantılı olabileceğinden şüphelenirken, yerel halk bunun münferit bir olay olduğunu savundu.Kurbandan yakın akraba Prosenjit Das, The Indian Express”e verdiği demeçte, “Bir çete evimize saldırdı, eşyaları yağmaladı, biz saklanırken babam ve kardeşim öldürüldü” dedi.POLİS, SÖYLENTİLERİ VE ÇAPULCULUĞU SORUMLU TUTTUBatı Bengal Eyalet Emniyet Müdürü Rajeev Kumar, polisin asgari güç kullandığını öne sürerek yaşananları “söylenti yayılması” ve “çapulculuk” olarak nitelendirdi. Kumar, olayların mezhepsel bir boyut kazandığını ve şu anda kontrol altına alındığını ifade etti.İNTERNET KESİLDİ, RAYLAR BLOKE EDİLDİMurshidabad”ın bazı bölgelerinde internet erişimi kesilirken, sokağa çıkma yasağı da uygulamaya konuldu. Öfkeli kalabalıklar, TMC Milletvekili Manirul Islam ve TMC milletvekili Khalilur Rehman’ın evlerine saldırarak ağır hasar verdi. Protestocular tren raylarını da bloke ederek bölgedeki ulaşımı felç etti.
Source: Nurullah Alpay
AK Parti”nin Araştırma Komisyonu önerisi reddedildi: CHP”nin duymaktan kaçtığı sorular
İBB AK Parti Grubu, İBB”deki usulsüzlük iddialarını araştırmak için Araştırma Komisyonu kurulmasını teklif etti. İBB Meclisi”ne sunulan teklif, CHP”li üyelerin oylarıyla reddedildi.Konuyla ilgili açıklama yapan AK Parti İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir, “Sorduğumuz sorular çok basit olacaktı aslında: İBB iştiraklerinde milyarlarca liralık ihaleler nasıl yapıldı? Kamu kaynakları kime, nasıl aktarıldı? Bu şehirde hesap veren bir yönetim var mı, yok mu?” ifadelerini kullandı. Özdemir, açıklamasına şöyle devam etti:”Ama ne yazık ki CHP, bu soruların cevabından ziyade sorulmasından bile çekindi.Şeffaflık diyenler, hesap vermeye gelince sessizliğe gömüldü.32 iştirak şirketinin denetlenmesi,Yönetim yapılarının incelenmesi,Meclis’in bilgi alma hakkının güçlendirilmesi…Bunların hepsi birer zorunluluktu. Reddedildi.Bugün İstanbul’da halkın parasıyla kurulan düzenin üstü örtülmek isteniyor.AK Parti Grubu olarak milletin parasının hesabını sormaya, bu şehrin hakkını korumaya devam edeceğiz.Gerçekleri halktan saklamaya çalışanlar unutmasın:Karanlıkta kalmaz hiçbir hakikat.”İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki usulsüzlük iddialarını araştırmak için AK Parti Grubu olarak Meclis’e sunduğumuz Araştırma Komisyonu teklifi, CHP’li üyelerin oylarıyla reddedildi.Sorduğumuz sorular çok basit olacaktı aslında:İBB iştiraklerinde milyarlarca liralık ihaleler… pic.twitter.com/MqhvnjHhuv— Abdullah Özdemir (@abdullahozdemir) April 14, 2025
Source: İbrahim Can
Bakanlıktan tüm belediyelere uyarı: Doğacak her zarardan birim amirleri de sorumlu
İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan, Bartın”da Vali Nurtaç Arslan”ı ziyaret ederek, kamunun çeşitli kademelerinde görev yapan sorumlu ve temsilcilerle toplantı yaptı.BAKANLIKTAN BELEDİYELERE SAHİPSİZ SOKAK HAYVANLARIYLA İLGİLİ UYARISokak hayvanları ve sokak güvenliği konusunun ele alındığı toplantının ardından açıklama yapan Bakan Yardımcısı Turan, değişen çağla birlikte siber suçlar, sentetik uyuşturucular ve sokak hayvanları gibi yeni sorunların da ortaya çıktığını belirtti.Turan, bakanlık olarak sokak güvenliği ve huzuru için tüm suçlarla mücadele ettiklerini kaydetti.Sahipsiz sokak hayvanlarının da sorun olmaktan çıkması için ciddi adımlar attıklarını vurgulayan Turan, “Bundan 9 ay önce Meclisimiz bu konuda yasalaşma ortaya koymuştur. Eski yıllarda sahipsiz sokak köpeklerini ‘tut yakala-kısırlaştır-sonra sal” prensibi vardı. Şimdi ise yakalıyoruz, rehabilite, sonra ya barınakta ya da sahiplendiriyoruz. Bu prensibi hayata geçiriyoruz. Sokaklarımızın güvenliğinin esas olması lazım. Sokaklarımızda huzur ve güvenlik olmazsa ciddi hata yapmış oluruz. Eğer bizim yaşlımız camiye giderken, kadınımız pazara giderken, öğrencimiz okula giderken endişe duyuyorsa bu bizim eksikliğimizdir. Endişenin nereden geldiği önemli değildir. Sokaktan, terörden, hayvandan gelsin hepsinin çözümü esastır” dedi.”DOĞACAK HER HASAR VE ZARARDAN BİRİM AMİLERİNİN DE CEZAİ SORUMLULUĞU OLDUĞUNU HATIRLATMAK İSTERİM”Yeni kanunla birlikte belediyelere çok önemli görevler düştüğünü de hatırlatan Turan, uyarılarda bulunarak şunları söyledi:”Belediyelere bütçelerinden binde 5 oranında ayrılması, bunun uygun yerlerde kullanılması, varsa barınakları büyütmek, yoksa yenisini yapmak gibi çok ciddi yeni görevler getirdi. Bunların yapılmaması halinde doğacak her hasar ve zarardan da başta sayın başkanlar ve meclis üyeleri olmak üzere ilgili birim amirlerinin de cezai sorumluluğu olduğunu hatırlatmak isterim. O yüzden bu sorunu ortadan kaldıralım. Valiliğimiz öncülüğünde tüm birimlerimizin destek vermesiyle bu işi bölgemizin tüm illerinde çözelim istiyoruz. Kanun net, istisnasız şekilde uygulama görevimiz var. Ben bunu istemiyorum, geç uygularım, sonra uygularım tarzı hiç polemiğin tarafı değilim. Devlet çıkan yasayı uygulamakla görevlidir. Bunu uygulamakta kararlıyız. Tabii ki hayvanlarımıza zulmetmek, canlarımızın acısını yaşamak asla istemeyiz. Bizim dinimizde canlıya eziyet haramdır, kanunlarımızda suçtur. Hayvanların yaşam hakkı kadar, insanlarımızın da yaşam hakkı var. Dolayısıyla hayvanın yaşayacağı yer Avrupa”da olduğu gibi ya barınak ya evler olacak. Sahipsiz hiçbir hayvanı istemiyoruz.”HAYVANSEVER DERNEKLERE DE ÇAĞRI YAPTITuran, hayvansever dernek yöneticileri ve üyelerine de çağrıda bulunarak, “Bu süreçte hassas davranan vakıflarımız ve derneklerimiz var. Çalışmalar yapan tüm benzer derneklerimize omuz vermeye, katkı vermeye davet ediyoruz” diye konuştu.Turan, Bartın”da valilik koordinesinde işletilen 19 dönüm üzerindeki hayvan barınağına ek olarak 25 dönüm daha doğal yaşam alanı ekleneceğini, belediyeye ait 3 dönümlük barınak alanına ise 20 dönümlük daha doğal yaşam alanı ekleneceğini sözlerine ekledi.İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan, Bartın-Amasra yolu Uğurlar köyünde bulunan ‘Bartın Sokak Gayvanları Geçici Bakım Evi ve Rehabilitasyon Merkezi”ne de giderek, yeni yaplması planlanan doğal yaşam alanında incelemelerde bulundu.
Source: Muhammet Arif Güreli
Bolu”da su faturalarında yeni dönem: Zenginden daha çok, fakirden daha az alınacak
Bolu Belediye Meclisi nisan ayı 2. birleşimi bugün gerçekleştirildi. Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan başkanlığında yapılan toplantıda, Plan ve Bütçe Komisyonu ile Çeşitli İşler Komisyonu”na ortak havale edilen konular görüşüldü. Bolu Belediyesi 2024 Yılı Faaliyet Raporu, hazırlandığı şekliyle aynen kabul edildi. LÜKS KONUT SAHİPLERİNE DAHA FAZLA, DAR GELİRLİ VATANDAŞLARA YÜZDE 50 İNDİRİMLİ FATURA KESİLECEK Gündemin (b) bendinde ise su ücretleriyle alakalı tarihi bir karar alındı. Karara göre artık lüks konut sahipleri daha fazla su ücreti öderken, dar gelirli vatandaşlar yüzde 50 indirimli tarifeden yararlanacak. MAYIS AYINDAN İTİBAREN GEÇERLİ OLACAK CHP”li Meclis Üyesi Ali Sarıyıldız tarafından okunan teklifte şu ifadelere yer verildi: “2025 yılı Gelir Tarife Cetveli”nin 52. sayfasına, 01.05.2025 tarihinden itibaren uygulanmak üzere 9. madde olarak aşağıdaki maddenin eklenmesine karar verilmiştir: “Meskenlerde kullanılan suların m ücretleri (KDV hariç), 15.12.1982 tarih ve 17899 sayılı Resmi Gazete”de yayımlanan Bina İnşaat Sınıflarının Tespitine Dair Cetvel”e göre 1. Grup: Lüks inşaat-mevcut ücret tarifesinin yüzde 50 fazlası, 2. Grup: 1. sınıf inşaat-mevcut ücret tarifesinin yüzde 15 fazlası, 3. Grup: 2. sınıf inşaat-mevcut ücret tarifesi, 4.Grup: 3. sınıf ve basit inşaat-mevcut ücret tarifesi üzerinden yüzde 50 indirim uygulanacaktır.” “VERGİ YÜKÜNÜN ADALETLİ VE DENGELİ DAĞILIMI, MALİYE POLİTİKASININ SOSYAL AMACIDIR” Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, gündem maddesine ilişkin yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Arkadaşlar, bu konuyla ilgili sosyal medyadan bir çağrıda bulundum: “Acaba bu nasıl değerlendiriliyor?” diye sordum. Bu çağrının ciddi anlamda karşılık bulduğunu fark ettim. Ayrıca farklı uygulamaların da olduğunu bu vesileyle öğrendim. Örneğin İskandinav ülkelerinde trafik cezaları bile gelire göre kesiliyormuş. Türkiye”deki gibi sabit bir rakam değil; gelir yüksekse ceza yüksek, düşükse ceza da düşük oluyormuş. Bir de biz Anayasamızın 73. maddesini sanki toplum olarak unutmuşuz. 73. madde, “Vergi ödevi” başlığı altında şunu söylüyor: Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır. Yani Anayasamız diyor ki: “Kamu giderlerini karşılamak için herkesten eşit almayacaksın, mali gücüne göre alacaksın.” Bu sadece vergi için değil; su gibi belediye gelirleri kapsamında yer alan vergi dışı ücretler için de geçerli. Nitekim, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu”nun 97. maddesi de bu doğrultuda düzenlenmiş. Orada da deniyor ki: “Kamu giderleri eşit değil, mali güce göre karşılanır.” Ayrıca araştırmalarım sırasında Maliye Bakanlığı”nın bir tebliğine de rastladım: Seri No: 31. Bu tebliğde açıkça şöyle deniyor: “Ücretler belirlenirken,Anayasa”nın 73. maddesine göre hareket edilecektir.”” “ZENGİNDEN DAHA FAZLA, FAKİRDEN DAHA AZ ALIYORUZ” Konuyla ilgili önceden yaptığı duyurular sebebiyle başka illerin belediye başkanlarının kendisini aradığını söyleyen Başkan Özcan, “Aslında bu uygulamayı çok daha önce hayata geçirmemiz gerekiyordu. Sosyal medyadaki paylaşımımdan sonra birkaç belediye başkanı da beni aradı; onların da aklına yattı. Komisyonda muhalefet partisine mensup arkadaşlar da destek verdi. Büyük ihtimalle bizden sonra onlar da bu uygulamaya geçeceklerdir. Özetle şunu yapıyoruz: Zenginden daha fazla, fakirden daha az alıyoruz. Ama toplamda yine aynı miktarı topluyoruz.” OY BİRLİĞİYLE KABUL EDİLDİ Özcan”ın konuşmasının ardından madde, komisyondan geldiği şekliyle mecliste oy birliğiyle kabul edildi.
Source: Enes Özkan
Bolu Belediyesi’nden su ücretinde yeni dönem: Zenginden fazla, fakirden az!
Bolu Belediye Meclisi”nin Nisan ayı 2. birleşimi, Başkan Tanju Özcan başkanlığında yapıldı. Toplantıda Plan ve Bütçe ile Çeşitli İşler Komisyonu”na gönderilen konular görüşüldü. 2024 Yılı Faaliyet Raporu kabul edildi ve su ücretlerinde lüks konut sahipleri için artış, dar gelirli vatandaşlar için ise yüzde 50 indirim kararı alındı. “Zenginden daha fazla, fakirden daha az alıyoruz” Konuyla ilgili önceden yaptığı duyurular sebebiyle başka illerin belediye başkanlarının kendisini aradığını söyleyen Başkan Özcan, “Aslında bu uygulamayı çok daha önce hayata geçirmemiz gerekiyordu. Sosyal medyadaki paylaşımımdan sonra birkaç belediye başkanı da beni aradı; onların da aklına yattı. Komisyonda muhalefet partisine mensup arkadaşlar da destek verdi. Büyük ihtimalle bizden sonra onlar da bu uygulamaya geçeceklerdir. Özetle şunu yapıyoruz: Zenginden daha fazla, fakirden daha az alıyoruz. Ama toplamda yine aynı miktarı topluyoruz.” Özcan’ın konuşmasının ardından madde, komisyondan geldiği şekliyle mecliste oy birliğiyle kabul edildi. Özcan bu durumu sosyal medyadan da paylaştı ve şu ifadelere yer verdi. SÖZ VERMİŞTİK, YAPTIK… Anayasa’nın 73. Maddesi bize kamu giderlerine eşit değil gelir gücüne göre katılmayı emrediyor. Biz de Anayasa’nın 73. Maddesi gereğince su ücretinin, zenginden daha fazla, dar gelirliden daha az alınması kararını oy birliği ile verdik. Yani Bolu’da artık lüks konutlarda su %50 zamlı, 3. Sınıf yapılarda ise %50 indirimli olarak uygulanacaktır. Darısı, zümrüt ve pırlantaya %1, ekmeğe %10 KDV uygulayan hükümetin başına
Source: Internet Haber
Bungalovda gizli kamera tuzağı! Tatile giden aile kabusu yaşadı! Polis harekete geçti
İstanbul”dan, Sakarya”nın Sapanca ilçesindeki bungalov evlerde tatil yapmaya giden bir aile hayatının şokunu yaşadı.JAKUZİ VE YATAK ODASININ TAM ÜZERİNE GİZLİ KAMERA YERLEŞTİRMİŞLERRamazan Bayramından bir gün önce meydana gelen olayda, İstanbul”dan Sapanca ilçesinde bungalov kiralayan aile iddiaya göre, yapının yatak odası ve jakuzi bölümünün tamamını gören ampul içine saklanmış gizli kamerayı fark etti.POLİS EKİPLERİ TÜM ELEKTRONİK CİHAZLARA EL KOYDUAile emniyet müdürlüğüne giderek şikayette bulundu. Yapılan ihbar sonrasında hususa ilişkin çalışma başlatan ekipler, bungalovda bulunan tüm elektronik cihazlara el koyarak inceleme başlattı.Polis ekipleri, tüm elektronik aletleri incelemeye alırken iddialar üzerine açıklama yapan SAVİBU Başkanı Ali Safa Alaçam, “Şu anda kimin yaptığı belli değil, suçlu ortada yok dolayısıyla aksiyon alamıyoruz ama şunu da açık yüreklilikle söyleyebilirim; Sapanca zaten yapı olarak muhafazakar bir toplumdur biz içimizde böyle insanları barındırmayız kimseyi zan altında bırakmak istemiyorum, öyle olduğunu da düşünmüyorum ama işletmeyle ilgili bir durum varsa da kesinlikle o zihniyetteki insanlar burada faaliyet yürütemeyecek” dedi.”GİZLİ KAMERAYA DİKKAT BENDEN SÖYLEMESİ”Ailesiyle birlikte bungalovu kiralayan M.K., sosyal medyada yaşadığı durumu, “Evinizde oturun ve güvenilir yerlerde olun. Lütfen benim düştüğüm duruma düşmeyin. Bu işin peşini zaten bırakmayacağım fakat 7 yaşındaki kızım sabahın altısında asayiş ekipleri ile Sapanca İlçe Emniyet Müdürlüğü”nde geçirdi. Yazıklar olsun size bu gibi özel hayatı ihlal eden bu işletme ertesi gün, “Yerimiz müsaittir misafirlerimizi bekleriz” yayınlarında bulundu. Gizli kameraya dikkat benden söylemesi” sözleriyle paylaştı.”BEN BİR İŞLETMECİNİN BUNU ALENİ BİR ŞEKİLDE YAPABİLECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM”Sapanca Villa ve Bungalov İşletmecileri Derneği (SAVİBU) Başkanı Ali Safa Alaçam, yaşanan olay sonrasında iddialara ilişkin açıklamada bulundu. Alaçam, “Maalesef konuyu üzülerek takip ediyoruz. Bayramdan bir gün önce yaşanan bir olay ve adli süreç başlatıldı, işletmeyle ilgili dijital materyaller el koyuldu, teknik analizler yapılıyor. Şuanda kimin suçlu, kamerayı kimin koyduğunu bilmiyoruz, sabotaj dahil tüm imkanları değerlendiriliyor. Ben bir işletmecinin bunu aleni bir şekilde yapabileceğini düşünmüyorum ama böyleyse gerekli cezalandırmalar yapılacaktır. Sapanca yıllardır birçok işletmecimizin alın teri ve emeğiyle turizmde marka haline gelmiştir. Bir olayla bunları yok etmemek gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle genelleme yapılan yorumlar birçok işletmecimizin emeğine saygısızlık olacaktır. Adli süreç neticesinde herkes gerekeni yapacaktır” dedi.”MİSAFİRLERİMİZE HEP MAHREMİYET SUNDUK”Dernek olarak denetimleri arttıracaklarını aktaran Alaçam, “Sapanca”da 5 bin çatı altında bungalov bulunuyor ve bunların 3 bin tanesi derneğimize üye. Biz sadece resmi işletmecileri, bakanlık tarafından belgeleri olanları derneğimize üye alıyoruz. Kendi içimizde bir denetleme sistemimiz var ama bu olaydan sonra bizlerde kendi aramızda huzursuzluk içinde olduk. Çünkü misafirlerimize hep mahremiyet sunduk. Bizde gerekli denetimleri daha sık bir şekilde arttıracağız, bir özel ekipler anlaştık tek tek gezdireceğiz. Tek bir yerde olan olay herkese yansımamalı ki oradaki olayın daha ne olduğunu bilmiyoruz” diye konuştu.”TELEFONLARIMIZ HİÇ SUSMUYOR, OLAY ÇIKINCA UFAKTIR AMA MİDE BULANDIRIYOR”Neticenin adli yargılama sonrasında belli olacağını aktaran Alaçam, “Telefonlarımız hiç susmuyor bazı işletmeci arkadaşlarım eski misafirlerinin aradıklarını söylüyorlar. İster istemez bu olay çıkınca ufaktır ama mide bulandırıyor. Hemen tedirginlik oluyor ama müşterilerimiz müsterih olsun. Aslında orada bariz belli gizli kamera gibi de durmuyor. Bir işletmecinin böyle bir şey yapabileceğine inanmak istemiyorum. Bir insan ekmek teknesine bunu yapmaz diye düşünüyorum ama tabii ki kim tarafından konuldu o da çok önemli ve merak konusu. Herkes müsterih olsun Sapanca güvenilir bir turizm destinasyonu olmaya devam edecek. Malum bizi istemeyen bir otel zincirleri ve gruplar var. Biz bunları da değerlendiriyoruz son zamanlarda çok üzerimize geliyorlar. Konunun nereye gideceğini adli yargılamada sonra göreceğiz ama her şey mümkün. Olayın yaşandığı iddia edilen bungalov bizim derneğimiz üyesi değil. Şuanda kimin yaptığı belli değil, suçlu ortada yok dolayısıyla aksiyon alamıyoruz ama şunu da açık yüreklilikle söyleyebilirim; Sapanca zaten yapı olarak muhafazakar bir toplumdur biz içimizde böyle insanları barındırmayız kimseyi zan altında bırakmak istemiyorum, öyle olduğunu da düşünmüyorum ama işletmeyle ilgili bir durum varsa da kesinlikle o zihniyetteki insanlar burada faaliyet yürütemeyecek” şeklinde konuştu.”ONU BİR BAŞKASI DA ORAYA YERLEŞTİRMİŞ OLABİLİR ÜLKEDE MANYAK ÇOK”Yaşanan durumun birden çok şekilde ele alındığını belirten Alaçam, “Ödeme yapmamak için gelen misafirler oldu ama böylesi hiç olmamıştı. Benim kafama takılan aleni belli bir kamera orada 3 ampul var ve biri çok bariz beli ve mor bir ışık saçıyor. Herkes şüphelenir zaten bunu görünce. Umarım en yakın zaman da kimin yaptığı ortaya çıkar. Neticede onu bir başkası da oraya yerleştirmiş olabilir ülkede manyak ve psikopat çok kimin ne gaye ile yaklaştığını bilemeyiz. Daha önce bir gün kalmış biri onu oraya takıp uzaktan takip ediyor da olabilir” ifadelerini kullandı.
Source: Muhammet Arif Güreli
Bolu”da su tarifesiyle ilgili dikkat çeken karar: Zengine zam, dar gelirliye indirim!
Bolu Belediye Meclisi, dikkat çeken bir karara imza attı.
Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan”ın teklifiyle, kentte su tarifesi gelir durumuna göre yeniden düzenlendi.
Buna göre, lüks konutlarda su “yüzde 50 zamlı” tarifeden, dar gelirli vatandaşların yaşadığı 3″üncü sınıf yapılarda ise “yüzde 50 indirimli” tarifeden verilecek. İlgili teklif, belediye meclisinde oy birliğiyle kabul edildi.
“SÖZ VERMİŞTİK, YAPTIK”
Kararın ardından sosyal medya hesabından paylaşım yapan Özcan, uygulamanın Anayasa”nın 73. maddesine dayandığını vurguladı.
Özcan, “Anayasa bize kamu giderlerine gelir gücüne göre katılmayı emrediyor. Biz de bu madde gereğince, zenginden daha fazla, dar gelirliden daha az su ücreti alınması kararını oy birliğiyle aldık” dedi.
HÜKÜMETE “PIRLANTA VERGİSİ” ELEŞTİRİSİ
Özcan paylaşımının devamında hükümete de eleştiride bulunarak şu ifadeleri kullandı:
“Darısı, zümrüt ve pırlantaya yüzde 1, ekmeğe yüzde 10 KDV uygulayan hükümetin başına.”
Source: Haber Merkezi
İletişim Başkanlığı İklim Kanunu Teklifi”ne ilişkin iddiaları yalanladı
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi”nden (DMM) yapılan açıklamada, karbon ayak izi ile insanların özgürlüklerinin kısıtlanmasının söz konusu olmadığı, karbon ayak izinin azaltılmasının sadece üretim yapan organizasyonlar için öngörüldüğü, bireylerle, mülkiyet, seyahat gibi anayasal haklarla en ufak bir ilgisinin bulunmadığı belirtildi. ”Emisyon Ticaret Sistemi adı altında karbon vergisi vatandaşın cebinden çıkacak” iddiasının doğru olmadığı vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi: “Kanunda karbon vergisine yönelik hiçbir hüküm bulunmamaktadır. Karbon vergisi uygulaması söz konusu değildir. Kanunda Emisyon Ticaret Sistemi uygulaması kapsamı sadece enerji yoğun üretim tesisleridir. Bireylerle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. “Tarım yasaklanacak, istenilen ürün ekilemeyecek, meyve ağaçlarına el konulacak, hayvancılık yasaklanacak, yapay et yedirilecek, hayvan otlatmak yasaklanacak” şeklindeki iddialar doğru değildir. Kanun metninde, iddia edildiği gibi veya bu anlama gelebilecek herhangi bir düzenleme yer almamaktadır. Kanun, iddiaların aksine afet ve kuraklık risklerine karşı, ülkemiz topraklarını, tarımını, hayvancılığını ve doğal kaynaklarını korumayı, su ve gıda arz güvenliğini sağlamayı amaçlamaktadır.” “Paris Anlaşması”nda küresel güçler tarım alanlarınıza el koyacak, toprağınız elinizden alınacak, istediğiniz ürünü ekemeyecekseniz, ekseniz de ürünler sizin olmayacak” gibi iddiaların da doğru olmadığı belirtilen açıklamada, şu değerlendirmelere yer verildi: “Paris Anlaşması 2021 yılında “TBMM”de uygun bulma” kanunu ile iç hukukumuza aktarılmıştır. Hatta ülkemiz Paris Anlaşması”nı kendi özel koşullarını ve kalkınma hedeflerini önceleyerek ve dikkate alarak imzalamıştır. Paris Anlaşması 2021 yılından beri kanun hükmünde bir düzenlemedir. 2021 yılından bugüne kadar kısıtlayıcı herhangi bir uygulama olmamıştır, olmayacaktır.”
Source: Internet Haber
Öğrencinin barınma hakkı gasp edildi
İzmir’de Ege Üniversitesi öğrencisi M.A., protesto etmek amacıyla yürüyüşe katılmasının ardından dört gün gözaltında kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Tahliyesinden yalnızca iki gün sonra, kaldığı KYK yurdundan “devamsızlık” gerekçesiyle mesaj yoluyla uzaklaştırıldığını öğrendi. Gözaltında olduğu süreçte yurtta kalamayan öğrenciye, herhangi bir resmi tebligat yapılmadan yalnızca şahsi bir numaradan gönderilen mesajla yurttan ilişiğinin kesildiği bildirildi. Üç gün yurda giriş yapmadığı gerekçesiyle barınma hakkı elinden alınan öğrenci, duruma itiraz ederek dilekçe verdi. M.A, “Gözaltı sürecim boyunca yurda gitmem fiziksel olarak mümkün değildi. Üstelik tebligat yapılmadan böyle bir karar alınması hak ihlalidir” dedi. Dilekçesine karşılık, yetkililerden “28 Nisan sonrası iletişime geçin” yanıtı aldı. M.A. yaşadığı sürecin hukuka aykırı olduğunu belirterek adli ve idari yollarla hak arayışını sürdüreceğini ifade etti.
Source: Ece İçmez
Sivasspor-Fenerbahçe maçındaki ‘normal doğum’ pankartına tepki: Kadın kendi karar verir!
Sivasspor-Fenerbahçe maçı öncesi futbolcular sahaya “Doğal olan normal doğum, Tıbbi olarak zorunlu olmadıkça sezeryan sağlıklı değildir” pankartıyla çıktı. Futbolcuların bu pankartla sahaya çıkması tepkilere yol açarken kadın derneklerinden açıklamalar geldi. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu, ““Aile yılı’ diyerek kadını sadece anneliğe, doğumu da sadece “normal’e indirgemek, beden siyasetiyle tribünleri kirletmektir” ifadelerini kullandı. Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği, “Sağlık Bakanlığı’nın emriyle, futbolcular bu hafta sahaya bilim ve kadın düşmanı pankartlarla çıktı. Tribünü erkek, sahası borsa olan futbolla kadınlara sırıta sırıta ders vermeye kalkıyorlar. Defolun beden bekçileri” paylaşımında bulundu. ‘ANAYASAYA AYKIRI’Avukat Şükran Eroğlu, “Kadın bedeni üzerinden politika üretilmesinden rahatsızız. Bir kadının doğumunu nasıl yapacağına kendisi ve doktoru karar verir. O bebeği 9 ay karnında taşıyan kadınsa o zaman onun sonucunda da o bebeği dünyaya nasıl getireceğine karar vermek kadına bırakılmalı. Anayasamızın 17. maddesi vücut dokunulmazlığıyla ilgili maddedir. CEDAW’a (Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Beyannamesi) göre de bir ayrımcılık yapmış oluyorsun ki bu hem imzalanan uluslararası sözleşmelere hem de anayasamıza aykırı bir söylem. Bakanlığın anayasayı ve uluslararası sözleşmeleri bilmesi gerekir” dedi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu avukatlarından Esin İzel Uysal da, “Memlekette konuşulacak mesele kalmadı da kadınların nasıl doğuracağına mı geldik? Bu tartışma bir pankartla başlasa da iktidarın bir süredir yürüttüğü politikanın parçası. Normal doğum diye adlandırdıkları şey vajinal doğum. Nasıl doğuracağımıza karışıldı, kaç çocuk doğuracağımıza karışıldı, nasıl yaşayacağımıza karışıldı. Futbolcular bile fikir belirtiyor bir tek kadınlara soran yok” ifadelerini kullandı. BAKAN MEMİŞOĞLU ‘NORMAL’ BULDU Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Çankaya Çayyolu Eğitim Aile Sağlığı Merkezi’nde düzenlenen aşı programı sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Memişoğlu, “Normaldir. Futbol maçına sadece erkekler mi geliyor arkadaşlar?” diye yanıt verdi. CHP Grup Başkanvekili Murat Emir ise “Kadınların işine karışmak, onların karar verme özgürlüğünü elinden almak ve bunun da erkekler eliyle yapılmasına asla boyun eğmeyiz ve doğru bulmayız” dedi.
Source: Rengin Temoçin
Özel projeler yok keyfi atama var
Proje okullarla ilgili tartışmalar, uygulanmasına başlanan 2014 yılından bu yana bitmiyor. En yüksek puanları alan, ülkenin en başarılı öğrencilerinin öğrenim gördüğü liseler, söz konusu yılda, “özel projelerin, uygulamaların yapılacağı okullar” olarak farklı bir kategoriye alındı. 150 okulla başlayan, sayıları 2016’da düşürülse de günümüzde 3 bine yaklaşan bu okullarda yapılanlar, “özel projeler” yerine keyfi, siyasi, liyakate, mesleki yeterliliğe dayanmayan başta müdürler olmak üzere öğretmen atamaları oldu, çok sayıda eğitimci de görevden alındı. İLKİ 2016’DAYDI Bu okullara atamaların hiçbir kritere bakılmadan, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından doğrudan yapılması, öğretmenlerin sürgüne gönderilmesi, öğrencilerin büyük tepkilerine neden oldu. Bu okullardaki eylemler, Haziran 2016’da İstanbul Erkek Lisesi öğrencilerinin diploma töreninde, müdür Hikmet Konar’ın konuşması sırasında arkalarını dönerek protesto etmesiyle başladı. Türkiye’nin en “gözde” okullarındaki yöneticiler, “proje okul” uygulamasından önce liselerin vakıflarına da danışılarak yüksek kriterler göz önüne alınarak atanıyordu. “Efsane” müdürleri olan bu okullardaki öğretmenlerin göreve alınmasındaki en önemli ölçütler, “mesleki yeterlilik” ve ülkenin en başarılı öğrencilerini daha üst seviyelere taşıma misyonuydu. Milli Eğitim Bakanlığı, bu somut, ölçülebilir kriterler yerine “bakan onayı”nı getirince tüm atamalar “siyasi takdir”le yapılarak okul yöneticileri imam hatip liseleri mezunlarından seçilmeye başlandı ve 10 yıldır tepkiler haklı olarak dinmedi. Yönetici ve öğretmenlerin “keyfi atanabilmesi için “proje okul” sayısı da arttıkça arttı. Amaç gerçekten özel proje üretmek olsaydı okul sayısı çok az tutulur, bu okullar da ulusal ve uluslararası projelerde yer alır, müdürleri ve öğretmenleri de kafaya göre değil, kurallara göre titizlikle seçilirdi.
Source: Figen Atalay
Yurttaş 100-200 liralık yardımlarla ayakta durmaya çalışıyor: Yoksulluk her yerde!
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2024 Faaliyet Raporu’na göre, geçen yıl ülke genelinde toplam 4 milyon 574 bin 684 hane sosyal yardımlardan yararlandı. Düzenli sosyal yardım alan hanelere aylık 150 kWh’ye kadar elektrik tüketim desteği veriliyor. Bu kapsamda geçen yıl 4 milyon 87 bin 785 hane için 8,96 milyar TL kaynak tahsis edildi.Eşi vefat eden kadınlara 2 aylık periyotlarla 2 bin lira yardım veriliyor. Bu kapsamda geçen yıl 77 bin 122 kişiye 772,6 milyon TL tutarında ödeme yapıldı. İhtiyaç sahibi asker ailelerine aylık 800 lira yardım veriliyor. Bu yardımlar kapsamında geçen yıl 38 bin 947 haneye 125,7 milyon TL ödeme yapıldı. İhtiyaç sahibi olan annesi, babası veya her ikisi de vefat etmiş çocuklar için aylık ödeme tutarı 600 lira. Öksüz ve yetim yardımından geçen yıl 39 bin 171 kişi yararlandı. 202,3 milyon lira ödeme yapıldı. İhtiyaç sahibi ve babası askerde bulunan çocuklara aylık 350 lira ödeme yapılıyor. Geçen yıl bin 433 kişiye 1,7 milyon lira ödendi. AYLIK 90 LİRA!Sosyal güvencesi olmayan ihtiyaç sahibi ailelere, çocuklarının örgün eğitime devam edebilmesi için yardım yapılıyor. Bu kapsamda ilköğretimdeki erkek öğrenci için aylık 90, kız öğrenci için 100 lira, ortaöğretimdeki erkek öğrenci için aylık 130 lira, kız öğrenci için aylık 150 lira verildi. Geçen yıl şartlı eğitim yardımından 1.7 milyon kişi yararlandı. 1,31 milyar lira ödeme yapıldı. Sosyal güvencesi olmayan ihtiyaç sahiplerine şartlı sağlık yardımı veriliyor. Geçen yıl 932 bin 434 kişiye 836,2 milyon lira ödeme yapıldı. Ödemeler çocuk için aylık 100, gebelik döneminde aylık 200, doğumun hastanede yapılması halinde bir seferlik 500, lohusalık için doğumu takip eden ilk 2 ay aylık 300 lira olarak uygulandı. Türkiye Aile Destek Programı kapsamında 3.6 milyon haneye 46,48 milyar lira ödeme yapıldı. İhtiyaç sahibi hanelerin çoklu doğum (iki ve üzeri) sonucu olan ve hayattaki 0-24 aylık her bir çocuğuna aşıları süresi içinde yaptırılması kaydıyla aylık 400 TL olmak üzere nakdi yardım veriliyor. Bu kapsamda 2024 yılında 22 bin 160 çocuk için çoklu doğum ile çoklu doğum ve şartlı sağlık yardımları kapsamında toplam 50,5 milyon TL kaynak aktarıldı.4.2 MİLYON KİŞİYE GIDA YARDIMIİhtiyaç sahibi 4 milyon 262 bin 105 kişi gıda yardımından yararlandı. 3,07 milyar lira ödeme yapıldı. Oturulamayacak derecede eski, bakımsız ve sağlıksız evlerde yaşayan ihtiyaç sahibi yurttaşlara yapılan yardımlardan 21 bin 380 hane yararlandı. 347,2 milyon lira ödeme yapıldı. İhtiyaç sahibi 1.5 milyon haneye kömür yardımı sağlandı. Yakını vefat eden ihtiyaç sahibi 16 bin 778 haneye 42.5 milyon lira yardım yapıldı. DOĞALGAZ YARDIMIİhtiyaç sahibi 702 bin 253 haneye 1,4 milyar lira doğalgaz tüketim desteği verildi. İhtiyaç sahibi 384 bin 426 öğrenci eğitim metaryali yardımından yararlandı 476,7 milyon lira ödeme yapıldı. Taşıma, barınma ve iaşe yardımından yararlanan öğrenci sayısı bin 597 oldu. Yapılan yardım tutarı 5,9 milyon lira. Ulaşım giderleri desteklenen öğrenci sayısı 72 bin 73. Aktarılan yardım tutarı 138,9 milyon lira. Yaşlı aylığında kişinin kendisi ve eşi dikkate alınarak, kişi başına düşen ortalama aylık gelir hesaplanıyor. Geçen yıl bu aylığa ilişkin muhtaçlık sınırı 5 bin 667,37 TL’ydi. Yaşlı aylıkları kapsamında 2024’te 805 bin 554 kişi için 34,76 milyar TL ödeme yapıldı.9.4 MİLYON KİŞİ GSS’Yİ ÖDEYEMEDİÖdeme gücü olmayan yurttaşların sağlık hakkından yararlanabilmeleri için sağlık primi giderleri devlet tarafından karşılanıyor. 2024’te GSS primi devlet tarafından ödenen kişi sayısı 9 milyon 444 bin 458. Bu kapsamda 105,63 milyar TL GSS prim desteği sağlandı.
Source: Mustafa Çakır
Canavar!
Küfür ediyor babasına, sonra vuruyor…Adam oturuyor sadece karşısında.İçim acıdı.Her ne olursa olsun babadır!Her ne olursa olsun atadır!Ayıptır!Bu çocuk bunları normal bir kafayla yapamaz. Kesinlikle yine o kullandığı yasaklı maddelerin etkisindedir.Ve bugün bunu yapan yarın öbür gün daha da kötü şeyleri yapacaktır.O yüzden böylelerinin toplum içine sokulmaması gerekiyor. Sadece babasından değil hepimizden uzaklaştırılması şart!Bir saat deyip geçmeyinVolkan Konak’a Kıbrıs’ta ilk müdahaleyi yapan Prof. Dr. Celalettin Kocatürk açıklamasında çok önemli bir noktaya değinmişti. Gözlerden kaçmış o açıklama:“Volkan Konak sahnede hareketsiz yatarken birinden akıllı saatini rica ettim. Ve koluna takarak nabzına baktım.” Tabii ki yüzde 100 bir güvenilirliği yok akıllı saatlerin. Ama yine de doktorlara ve ilk müdahaleyi yapanlara bir fikri verme açısından önemli. O anlarda hiçbir şey yoksa kullanılabilecek akıllı saat en mantıklı çözüm.Kaldı ki doktor Kocatürk’te saatte bir nabız belirtisi göremeyince ona göre yapmış müdahalesini.O yüzden ‘amaaan sadece saat işte’ deyip geçmemek lazım. Kaldı ki sektör artık tekel de değil…Bir sürü markanın akıllı saati var. Eskisi kadar pahalı da değil üstelik. Bence düşünmekte fayda var.Benim de içim yandı!Ah be Bayhan…Sahnede Ferdi Tayfur’un “İçim Yanar” şarkısını söylemiş Bayhan. Söylemeye çalışmış daha doğrusu… Çünkü unutuyor sözleri. Alıyor eline telefonu ve şarkının sözlerine bakıyor.Sahnede şarkı sözü unutulabilir mi, evet… İnsanlık halidir. Ama eline cep telefonunu alıp bakılmaz şarkıya. Çalışacaksın, ezberini yapacaksın ve çıkıp aslanlar gibi söyleyeceksin şarkıyı.Hele ki böyle bir şarkıyı…Unutursan da telefondan bakmayacaksın, önünde barkovizyon olacak. Beni sahnede saatine bakan sanatçı da telefonuna bakan sanatçı da irite eder.Performansa bak!Coachella Festivali’nde sahneye çıktı Lady Gaga… Yıktı geçti resmen ortalığı. Dört bölümlük bir performans sergiledi.Nefisti. Bir şarkısında sahneye gerçek boyutlu bir iskelet getirip onunla dans etti. “Abracadabra” şarkısındaki görsel şov ve dansı da tarihe geçti bence.Sahne şovu deyince budur işte. Öyle çık iki şarkı oku, yalandan dans et falan değildir. Artık kim örnek almak istiyorsa alsın Lady Gaga’nın Coachella performasını. Hepsini değil yarısı kadar şov yapsınlar ben doyarım. Daha da fazlasını istemem…Resmen sağlıkla oynuyorlarŞişli’de bir tavukçuda üstelik bilindik bir tavukçuda pişmiş tavuklar alttayken üstte pişmemiş tavukların görüntüsünü çekmişler. Yani pişmemiş tavukların bakterileri pişmişlerin üzerine damlıyor.Üstelik bu İstanbul’un merkezinde Şişli’de oluyor.İstanbul’un merkezi diye özellikle dikkat çekiyorum çünkü orada bunu yapan düşünün daha ücra yerlerde neler yapmaz. Her gün tavuk zehirlenmesi haberleri duyuyoruz hiç mi vicdanları sızlamıyor anlamıyorum. Pişmemiş tavuklar pişmişlerin üzerine koyulmaz. Pişmemiş tavuk bakteri barındırır…Yahu zehirlenmeniz an meselesidir…
Source: Orkun Ün
Sosyal medyada kadına kabusu yaşattılar! Kendisini kadın gibi tanıttı, uygunsuz fotoğraflarını alıp tehdit etti
İstanbul”da kendilerini astrolog ya da medyum olarak tanıtan kişilerin, ağına düşürdüğü kadınlara şantaj yaptığı ortaya çıktı. İstanbul”da yaşayan Lale K., sosyal medya üzerinden kendini medyum olarak tanıtan “Havva” adlı kişiyle iletişim kurdu.
UYGUNSUZ FOTOĞRAFLARINI İSTEDİ
Sabah”tan Atakan Irmak”ın haberine göre Lale K., “Üzerinde büyü var, iç çamaşırlı fotoğrafını at” diyen sahte medyuma müstehcen fotoğraflarını gönderdi. Ancak Lale K., kendisinden para isteyen medyumun kendini kadın olarak tanıtan Hüseyin B. olduğunu öğrendi.
YAYMAKLA TEHDİT ETTİ
Fotoğrafları ele geçiren Hüseyin B., Lale K.”yı tehdit etmeye başladı. Fotoğrafları internette yaymakla korkutan şantajcı, Lale K.”dan 100 bin lira talep etti.
DEVAM EDİNCE SAVCILIĞA BAŞVURDU
Mağdur kadın, korku içinde şüphelinin hesabına istediği parayı gönderdi. Ancak tehditler devam edince yaşadığı çaresizlikle savcılığa başvurdu.
DAVA AÇILDI, HAPSİ İSTENİYOR
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında şüpheli Hüseyin B.”nin, daha önce de benzer suçlara karıştığı ve dolandırıcılıktan sabıkasının bulunduğu tespit edildi. Hüseyin B. hakkında “şantaj” suçu kapsamında 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
Source: Ufuk Dağ
Kayınvalidesini hamile bırakan damadın “Utanmıyor musun?” sorusuna verdiği yanıt çıldırttı
Kayseri”nin Develi ilçesinde damat ile kayınvalide arasındaki ilişki ATV”de yayınlanan Esra Erol”un programında gündeme geldi.21 yaşındaki Cuma Doğan, engelli raporu bulunan Dilek Şahin ile nişanlandıktan sonra kayınvalidesi Güldane Şahin”in evine sık gitmeye başladığı ve samimiyeti ilerlettiği belirtildi. 3 AYLIK HAMİLE Güldane ile Cuma”nın uygunsuz anlarına tanık olan Dilek Şahin ise katıldığı canlı yayında annesi ve nişanlısı tarafından şiddet gördüğünü açıkladı. Engelli raporu da bulunan talihsiz genç kız, babası Turan Şahin ile birlikte çıktığı programda annesi Güldane Şahin”in nişanlısı Cuma Şahin”i kaçırdığı söyledi. RAHAT TAVIRLARI ÇILDIRTTI Programda ayrıca Güldane”nin Cuma”dan 3 aylık hamile olduğu da öğrenilirken Esra Erol”un programına katılan damat Cuma Doğan”ın rahat tavırları dikkat çekti. Esra Erol”un “Sizi yan yana bulmamızın sebebi nedir?, “Siz Güldane Hanım”la neden kaçtınız?” sorusuna damat, “Evlenmeye kaçtık” dedi. Erol”un “Güldane Hanım sizin neyiniz oluyor?” sorusuna damat “Kaynaman oluyordu” cevabını verdi. “Yani nişanlınızın annesi, hiç utanmıyor musun oğlum kendinden?” diyen Esra Erol”a damat Cuma Doğan, “Yok ablacım” yanıtını verdi. Damat ve kayın validenin canlı yayında rahat tavırları izleyenleri çıldırttı.
Source: Haberler
Sansar Salvo gözaltına alındı
Sansar Salvo olarak bilinen rapçi Ekin Can Arslan, daha önce kliplerinde yasaklı madde kullanımına özendirdiği gerekçesiyle 2024 ün Aralık ayında tutuklanmış ve 3 ay sonra tahliye olmuştu. Yaşananların ardından baba Gazi Arslan ve anne Arzu Girgin, oğulları Ekin Can Arslan ın vesayetini aldı. Ancak bu durum rapçiyi çığırından çıkardı. Sansar Salvo, bunun üzerine sosyal medya hesabından kan donduran bir paylaşımda bulunmuştu. Rapçi, babası Gazi Arslan a şiddet uyguladı ve o anları da sosyal medya hesabından; Kendini bana öldürtme. Vesayeti alırsan her gün bunu yaşarsın diyerek paylaşmıştı. link#https://x.com/sansar34/status/1911872193765458148#twitter#pull-left
Source: Habertürk
CHP”de eş-dost torpili sürüyor! Özgür Özel”in referansıyla tepki çeken atama
CHP”deki torpil furyası bitmek bilmiyor.”CHP”li belediyelerde kayırmacılığa izin verilmeyecek” diyen ancak tam tersi hareket eden Genel Başkan Özgür Özel kendi basın danışmanına torpil yaptı.Özgür Özel”in, basın danışmanı Şevket Yaman”ın eşi Şebnem Yaman”a referans olarak Çankaya Belediyesi Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi”ne müdür olarak atanmasını sağladığı öne sürüldü.Özel, daha önce Şebnem Yaman”ı Türkiye Belediyeler Birliği”ne de aldırmaya çalışmış, söz konusu skandal basına yansıyınca geri adım atmak zorunda kalmıştı.Özgür Özel”e zor soru: Düşman toprağında mısın? Kimle savaşıyorsun?MHP lideri Bahçeli”den Özel”e sert tepki: CHP kriz, kargaşa ve kaos siyasetine hız vermiştirSilivri”deki “Eko”sistem dağıtıldı! 14 isim için dikkat çeken karar
Source: Www.star.com.tr
‘Ahlaksız’ paylaşıma tepki yağdı! Fuat Uğur için harekete geçildi
Türkiye Gazetesi yazarı Fuat Uğur’un, Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş’ı hedef alan cinsiyetçi paylaşımı tepki topladı.
Uğur, X hesabından “Üsküdarlı kadınlar öğrensin diye Afrika’dan twerk dansı eğitmeni getirten Sinem Dedetaş, sahnede twerk dansı yaparak para toplasın Üsküdar Belediyesi çalışanlarının maaşını ödemek için” dedi.
Üsküdar Belediyesi, Uğur hakkında suç duyurusunda bulunulacağını belirterek şu açıklamayı yaptı:
-Siyasetçi ve gazeteci kılığına bürünmüş bu ahlaksız kişilerle ilgili hukuki süreç sonuna kadar takip edilecektir.
AYRIŞTIRICI SİYASET
CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka da, “Üsküdar Belediye Başkanımız Sinem Dedetaş’a yönelik ahlaktan yoksun ithamlarınızı size aynen iade ediyoruz. Başkanımızla görüştüm; mahkemede sizden hesap soracak. Sizin asıl hesabınız ise ilk seçimlerde sandıkta kesilecek” dedi.
İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik de tepki göstererek “Hukuki süreçleri takip edeceğiz; ancak asıl hesabı milletimiz, en başta da kadınlar, sandıkta soracak” dedi.
CHP Kadın Kolları Genel Başkanlığı da şu açıklamayı yaptı:
-Kadın siyasetçilerimize, halkın özgür iradesiyle seçilmiş başarılı kadın belediye başkanlarımıza yönelik uygulanan sistematik nefret bir an önce son bulmalıdır.
Source: Haber Merkezi
Devlet Bahçeli”den gelen Ekrem İmamoğlu açıklaması “ivedilik” dolu
Devlet Bahçeli”den yeni bir açıklama geldi. Bahçeli açıklamasında, “CHP kaos siyasetine hız verdi. CHP”nin bozguncu siyaseti, husumet ve huşunetin sonucudur” ifadelerine yer verdi. Bahçeli”nin açıklamasında öne çıkan kısım Ekrem İmamoğlu”na ilişkin oldu. Bahçeli şunları söyledi: -Tanık ifadeleri, sarih ve sahici delillerle birlikte diğer sair bilgi, belge ve bulguların dava dosyasına eksiksiz ilavesinin yapılması suretiyle kovuşturma etapları tamamlanmalı, şayet zanlı Ekrem İmamoğlu suçsuzca beratı, değilse tecziyesi maşeri vicdana muvafık halde mutlaka ve olabilecek en kısa sürede temin edilmelidir. -Televizyon ekranlarından, gazete sayfalarından ve sosyal medya platformlarından sabah akşam kerameti kendinden menkul bir yolsuzluk failiyle ilgili abuk sabuk görüş, düşünce ve paylaşımları aziz milletimiz dinlemeye ve izlemeye mecbur değildir. MHP lideri Bahçeli”nin açıklamalarının tamamı şu şekilde: Siyasetin dost-düşman kategorisine tasnif ve teşmili yapılarak icrası, milli ve manevi değer yargılarının aleyhine ikmali, anayasa ve yasaların bağlayıcılığını ihlal ederek ilerleyişi hukuk ve demokraside devasa çatlaklara, hatta vahim çarpıklıklara sebep olacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’mizi bu neviden bir karanlığa sürüklemek maksadıyla patent hakkına sahip olduğu kriz, kaos ve kargaşa siyasetine azgınlaşmış ihtirasların refakatiyle hız vermiştir. Dünyada olağanüstü gelişmelerin yaşandığı, kartların yeniden karılıp güç merkezleri arasındaki siyasi, ticari ve ekonomik temelli bilek güreşlerinin yoğunlaştığı bir dönemde CHP yönetiminin eline hançer alıp saplayacak yer arayışına geçmesi tam bir ilkesizlik, tamamıyla izansızlıktır. Bu partinin öne çıkan lekeli isimlerinin içi boş hamaset ve çıtası yükselen hakaret üslubu taşınamayacak ölçüde ağır bir yüke dönüşmüş, öyle ki hıyanet sınırına kadar dayanmıştır. CHP Genel Başkanı’nın otokontrolünü kaybettiği, siyasi onurunu hiçe saydığı, cüretkarlığını cehalet ve küstahlığından devşirdiği ortadadır. Ülkesini ve milletini seven, hukukun üstünlüğüne boyun eğen hiçbir siyaset insanının heves ve tevessül etmeyeceği söz, fiil ve eylemlere başvurmak ayıplı bir siyasetin tezahürü olduğu kadar ahlaki ve politik kırılmanın deşifresidir. CHP’nin genel merkez binasının gayri resmi, gıyabi ve kaçak gecekondu şeklinde Silivri’ye taşındığını söylemek abartılı, arızi ve afaki bir değerlendirme sayılmamalıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin haksızca, hayasızca ve hamakata dayalı olarak tek adam rejimi propagandasıyla karalamaya çalışan CHP Genel Başkanı’yla siyasi ve ideolojik yandaşlarının resmen ve aleni biçimde tekleşen birisinin peşine takılması trajikomik bir orta oyun numunesidir. Bindirilmiş ve sipariş edilmiş zoraki kalabalıklardan mülhem meydanlarda CHP Genel Başkanı’nın malum ve mühim bir yargısal süreci ve yargı mensuplarını hedef alması ziyadesiyle yanlış olmanın yanı sıra basit ve bayağı bir siyaset cambazlığıdır. Anlaşılan odur ki, CHP’nin nihai gayesi sokak ve boykot çağrılarının üzerine bina edilmek istenen iç isyan, siyasi ve toplumsal anarşinin patlak vermesidir. Fakat ne CHP ne bu partiyi kumanda eden dış işgal cephesi asla ve kat’a kirli emellerine muvaffak olamayacaklardır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni saran hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk iddialarından dolayı Silivri Cezaevi’nde bulunan zanlı Ekrem İmamoğlu’yla ilgili mahkeme süreçlerinin ivedilikle görüşülüp karara bağlanması gerekmektedir. Tanık ifadeleri, sarih ve sahici delillerle birlikte diğer sair bilgi, belge ve bulguların dava dosyasına eksiksiz ilavesinin yapılması suretiyle kovuşturma etapları tamamlanmalı, şayet zanlı Ekrem İmamoğlu suçsuzca beratı, değilse tecziyesi maşeri vicdana muvafık halde mutlaka ve olabilecek en kısa sürede temin edilmelidir. Televizyon ekranlarından, gazete sayfalarından ve sosyal medya platformlarından sabah akşam kerameti kendinden menkul bir yolsuzluk failiyle ilgili abuk sabuk görüş, düşünce ve paylaşımları aziz milletimiz dinlemeye ve izlemeye mecbur değildir. CHP Genel Başkanı’nın tek adam merakına ve menşeine dayalı siyasetine tahammül edecek akıl ve vicdan sahibi hiçbir vatandaşımız da esasen yoktur. İmza toplayarak dehşet verici iddiaların faili olan bir zanlının cezaevinden çıktığı veya çıkarıldığı görülmüş, duyulmuş şey değildir. Üstelik imza toplayarak bir ülkenin erken seçime gitmesi diye bir şey de ancak tahayyül ve tenakuz aleminin bir mahsulü olup yok hükmündedir. Özgür Özel 100 milyon imza toplasa ne olacak, ne çıkacak, neye yarayacaktır? İmza kampanyası filmiyle isyan ve işgal çatısı örülmek isteniyorsa, bunun bedelini muhatapları hukuken ve siyaseten çetin derecede ödemeye hazır olmalıdır. Demokrasi ve hukuk fabrikasyon mahiyetli eften püften imzalarla değil, muazzez millet iradesiyle mühürlü ve mündemiçtir. CHP’nin, Cumhurbaşkanı adayı belirlerken yaptığı eğilim yoklaması da evlere şenliktir. Bu partinin tek adayla yapılan oylamada üyelerine oy verdirerek demokrasi devriminden bahsetmesi tuluat tiyatrosunun yeni bir versiyonudur. Dahası Sayın Cumhurbaşkanımıza verilen oy sayısı CHP’nin sözde demokrasi devriminde oy kullananların tam 18,2 katıdır. Özgür Özel, CHP üyelerinden 1 milyon 653 bin kişinin, dayanışma sandıklarında ise 13 milyon 844 bin kişinin oy kullandığını iddia etmiş, toplamı da 15 milyon 497 bin kişi olarak açıklamıştır. Halbuki 28 Mayıs 2023 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın aldığı oy sayısı 27 milyon 834 bin 589; oy oranı da yüzde 52,18’dir. CHP’nin tek parti dönemlerinden alışkın olduğu “açık oy gizli tasnif”le yaptığı kandırmaca sayımın bile nasıl bir aczi, açığı, eksiği ve yetersizliği teyit ettiği meydandadır. Cumhur İttifakı, Türkiye’nin geleceğiyle ilgili kumar masasına oturan münafık muhterisleri ve şer oyunlarını her cephede karşılamaya, bunların alayının üstesinden gelmeye muktedirdir. Özgür Özel’in yabancılara ülkemizi şikayet etmesi mandacı siyasetin gözlerini araladığına işarettir ve böylesi bir rezaletin demokratik faturası muhakkak olacaktır. Terörsüz Türkiye’nin bahar ve barış iklimi adım adım tesis ediyorken, dünyanın diplomasi nabzı Antalya’da atıyorken, bölge ve küresel siyasette sözü dinlenen bir irade devamlı yükseliyorken CHP’nin bozguncu siyaseti husumet ve huşunetin sonucudur. Bu berbat sonucun Türk milleti nezdinde hiçbir ederi ve değeri yoktur. Özgür Özel’in şımarık ve şuursuz siyaseti çuvallayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti yabancıların eteğine tutunan müflis, müfsit ve ikiyüzlü siyaset tellallarından müteşekkil CHP zihniyetine teslim edilmeyecektir. Bu irade ve isteği sonuna kadar gösterecek olan da büyük Türk milletidir.
Source: Internet Haber
Büyük tepki çekmişti! “Sansar Salvo” Rapçi Ekincan Arslan gözaltına alındı
Ataşehir”deki evinde gözaltına alınan Ekincan Arslan emniyet müdürlüğüne götürüldü.Aile içi şiddetle suçlanan Arslan”ın polisteki işlemleri sürüyor.NE OLMUŞTU?CANLI YAYINDA ŞİDDETAilesi, oğulları Ekin Can Arslan”ın vesayetini aldı. Bunun üzerine Sansar Salvo, sosyal medya hesabından şiddet dolu bir paylaşımda bulunmuştu. Ünlü rapçi, babası Gazi Arslan”ı darp ettiği görüntüleri sosyal medya hesabından; “Kendini bana öldürtme. Vesayeti alırsan her gün bunu yaşarsın” diyerek paylaşmıştı.İnternette görüntülerin hızla yayılmasının ardından, sosyal medya kullanıcıları olayın şiddete yönelik ihbar kabul edilmesi yönünde çok sayıda mesaj yazdı.
Source: Mehmet Küçükkahveci
Rapçi “Sansar Salvo” gözaltına alındı!
İstanbul Ataşehirdeki evinde gözaltına alınan Ekincan Arslan emniyet müdürlüğüne götürüldü.Aile içi şiddetle suçlanan Arslanın polisteki işlemleri sürüyor.NE OLMUŞTU?Sansar Salvo olarak bilinen rapçi Ekin Can Arslan, daha önce kliplerinde yasaklı madde kullanımına özendirdiği gerekçesiyle 2024ün Aralık ayında tutuklanmış ve 3 ay sonra tahliye olmuştu.Yaşananların ardından baba Gazi Arslan ve anne Arzu Girgin, oğulları Ekin Can Arslanın vesayetini aldı. Rapçi, babası Gazi Arslana şiddet uyguladı ve o anları da sosyal medya hesabından; Kendini bana öldürtme. Vesayeti alırsan her gün bunu yaşarsın diyerek paylaşmıştı.Ekin Can Arslana tepki yağarken, sosyal medyada görüntülerin şiddete yönelik ihbar kabul edilmesi çağrısında bulunulmuştu. Arslan, gözaltına alındı.
Source: