“Sosyal Sorunlar Gündemi – Türkiye’den Önemli Gelişmeler ve Tartışmalar”

Diplomayı iptal ettiren TÜGVA”cı çıktı

Silivri’de tutuklu bulunan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, gözaltına alınmadan bir gün önce üniversite diplomasının iptal edilmesine ilişkin yeni detaylar ortaya çıktı. İstanbul Üniversitesi’nin, İmamoğlu’nun diploma iptali için referans aldığı “komisyon raporunda” imzası bulunan üç kişiden biri olan akademisyen ve tiyatrocu Doç. Dr. Yasin Çetin’in, iktidara yakınlığıyla bilinen Türkiye Gençlik Vakfı’nın (TÜGVA) mensubu ve eğitmenlerinden olduğu ortaya çıktı. Çetin’in aynı zamanda, çok sayıda AKP’li belediyeye danışmanlık hizmeti verdiği de basına yansımıştı. Öte yandan Liberal Demokrat Parti eski Genel Başkan Yardımcısı Hasan Kulaksız, diplomayı iptal eden Rektörlük ve Yönetim Kurulu üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Emsal kararların yer aldığı dilekçede, seçme ve seçilme hakkına müdahale ile demokratik düzene zarar verme suçlarından kamu davası açılması talep edildi. Savcılığın, söz konusu evrakı işleme alarak soruşturma aşamasına geçtiği belirtildi.

Source: Engin Deniz İpek


Ezhel tazminatını şehit yakınlarına verdi, TÜGŞAV”dan cevap gecikmedi: Önce aklan sonra Türkiye”ye gel…

Rapçi Ezhel, sosyal medya hesabından kazandığı bir tazminatı TÜGŞAV”a bağışladığını duyurdu. Bunun üzerine TÜGŞAV, bölücü terör örgütüne destek açıklamalarıyla gündeme gelen kimseden bağış kabul etmeyeceklerini belirtti. “TÜRKİYE”YE GİRİŞİ YASAK OLAN KİMSEDEN BAĞIŞ ALMIYORUZ” TÜGŞAV”dan yapılan açıklamada, ” Ezhel ismiyle bilinen bir sanatçı kazandığı bir hakaret davasından aldığı tazminatı vakfımıza bağışlamıştır. Bölücü terör örgütüne destek açıklamalarıyla gündeme gelen ve Türkiye Cumhuriyeti devletine girişi yasak olan hiç kimseden bağış ve yardım kabul etmiyoruz. “AKLANIRSA BAĞIŞINI BİZZAT YAPSIN” Yarın sabah vakfımız hesabına aktarılan bağış miktarı kişinin hesabına iade edilecektir. Ola ki bir gün hakkındaki iddialardan aklanır ve Türkiye Cumhuriyeti devletine giriş yapabilirse, bağışını bizzat yapması için kendisini vakfımıza bekleriz ” ifadelerine yer verildi. Ayrıca paylaşımda Ezhel”in daha önce terör örgütüne yakınlığı ile gündeme gelen paylaşımlarına yer verildi.

Source: Sevda Altunbaş


Trump”tan G20 kararı!

Trump,Truth Social hesabından yaptığı paylaşımda, “Toprak müsaderesi ve soykırım ana gündem konusuyken, çok önemli G20 Toplantısı için Güney Afrika”ya gitmemiz nasıl beklenebilir?” ifadesini kullandı.Güney Afrika”da “beyaz çiftçilerin topraklarının gasbedildiği ve aileleriyle birlikte öldürüldükleri” iddialarını yineleyen Trump, “Medya bunu bildirmeyi reddediyor. Amerika Birleşik Devletleri Güney Afrika”ya tüm desteğini geri çekti. G20 için orada olmak istiyor muyuz? Sanmıyorum!” değerlendirmesinde bulundu.- ABD”NİN GÜNEY AFRİKA”DA BEYAZLARA ZULÜM İDDİASI VE YAPTIRIMLARIABD Başkanı Donald Trump, Güney Afrika”nın 63 milyonluk nüfusunun yüzde 8″inden fazlasını oluşturan beyazların “siyahların liderliğindeki hükümet tarafından ırk ayrımcılığına” uğradığını iddia ediyor.Beyaz toplumun büyük bölümünü yüzyıllar önce sömürge döneminde buraya gelen Hollanda kökenli çiftçilerin torunları olan Afrikaner etnik grubu oluşturuyor.Beyaz Saray”dan 7 Şubat”ta yapılan açıklamada, Güney Afrika”nın “2024 tarihli Toprak Kamulaştırma Yasası”, İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı”nda (UAD) açtığı “soykırım” davası ve İran ile “yakın ilişkiler” kararına gerekçe gösterilerek, bu ülkeye yönelik yardımlara son verilmesine ilişkin yürütme kararı alındığı belirtilmişti.Trump ayrıca, Güney Afrika yönetiminin kendilerine kötü davrandığını ileri sürerek, “beyaz Güney Afrikalı çiftçilere” vatandaşlık verilmesini gündeme getirmişti.ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, 15 Mart”ta yaptığı açıklamada, Güney Afrika”nın ABD Büyükelçisi Ebrahim Rasool”un “istenmeyen kişi” ilan edildiğini duyurmuştu.Trump”ı ülkesinde ve dünyada “beyaz üstünlükçü harekete” öncülük etmekle itham eden Rasool, ülkesine döndüğünde yaptığı ilk açıklamada, ABD tarafından istenmeyen kişi ilan edilmesinin kendisi için “onur rozeti” olduğunu söylemişti.ABD”nin Pretorya Büyükelçiliğinden geçen hafta yapılan açıklamada, Beyaz Saray”ın Güney Afrika”daki beyaz azınlık grubunun üyelerini yeniden yerleştirme planı kapsamında, ABD”de mülteci statüsüyle ilgilenen 67 binden fazla kişinin isminin alındığını duyurmuştu.Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa, yaptığı açıklamada, ABD yönetiminin Güney Afrika”daki beyaz azınlığın zulüm gördüğü yönündeki iddialarını yalanlamıştı.Güney Afrika”nın dönem başkanlığını yürüttüğü G20 Zirvesi, 22-23 Kasım”da Johannesburg şehrinde gerçekleştirilecek.

Source: Www.star.com.tr


İstanbul’da bakıcı fiyatları cep yakıyor

TÜRKIYE’de evlenme ve doğum oranları hızla düşerken, boşanma oranlarındaki artışın nedeni de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 3 çocuk söyleminin karşılığını bulamaması da çoğunlukla ekonomik nedenlerden kaynaklanıyor.

Vatandaş özellikle de büyükşehirlerde kirasını zar zor öderken, düğün ve evlilik masrafının yanı sıra çocuk bakımı için gereken maliyeti karşılamakta oldukça zorlanıyor veya yuva kurmaktan ve çocuk sahibi olmaktan kaçınıyor.

Tek kişi çalışınca evi geçindirmek zorlaşırken, çiftlerden her ikisi de çalışınca bu kez çocuk bakımı için bütçe ayırmak gerekiyor.

2025 yılında açıklanan en düşük bakıcı ücretleri bile 22 bin 104 TL’lik asgari ücreti aşıyor.

‘KARŞILAYAMIYORUM’

Ebeveynlerin bakıcı bulmasına aracılık eden bir internet sitesinde, çocuk bakımı için net ücretlerin sigorta hariç İstanbul’da gündüzlü 27 bin TL, yatılı 39 bin TL, yarım gün 13 bin 500 TL olduğu bilgisi yer alıyor.

Bu ücret Ankara’da gündüz bakımı için 25 bin 500 TL, İzmir 24 bin 500 TL, Bursa’da ise 23 bin 500 TL. Çocuk bakım ücretleri paylaşımının altında ise pek çok yorum bulunuyor.

Yorumlardan birinde “Bu ücrete bakıcı bulursanız iki tane gönderin” ifadesi yer alırken, bir diğerinde “2024 yılında bile görüşmeye 30 bin TL altı için gelen olmadı, bu sene de en az 35 bin TL isteniyor.

Fakat benim aldığım asgari ücret bu seviyede değil. Karşılayamıyorum” yorumu bulunuyor. Öte yandan bu tarifeler sadece bakıcı ücretini kapsadığını 0-6 yaş genel bakım maliyetlerieklendiğinde en az iki asgari ücrete denk bütçe ayrılmasını ge rektiği de belirtmeden geçmeyelim.

Source: Haber Merkezi


Ünlü rapçi Sansar Salvo babasına şiddet uyguladı, ölümle tehdit etti

Kliplerinde yasaklı madde kullanımını özendirdiği gerekçesiyle geçtiğimiz Aralık ayında tutuklanarak 3 ay cezaevinde kalan ve kısa süre önce tahliye edilen ünlü rapçi Sansar Salvo, bu kez farklı bir skandalla gündeme geldi. Sosyal medya hesabında babasına şiddet uyguladığı görüntüleri paylaşan Salvo, büyük tepki toplarken, yaptığı açıklamalarla da gündemi sarstı. ŞİDDET UYGULADI VE TEHİDTLER SAVURDU Sansar Salvo, babasına şiddet uyguladığı anları kayda alıp sosyal medya hesabında paylaştı. Paylaşılan görüntülerde, Sansar Salvo”nun babasına fiziksel şiddet uyguladığı ve tehditler savurduğu görüldü. Rapçinin, babasına “Eğer o vesayeti alırsan bunları her gün yaşarsın. Yaşlı başlı adamsın seni öldürürüm” dediği duyuldu. AĞIR İFADELER KULLANDI Gün içinde videolar çekip ailesine ve akrabalarına hakaretler eden Salvo, “Ailemin ve akrabalarımın tek derdi, lükslerinden feragat etmeden benim emeklerimle kendi istedikleri yatırımı yapmak. Beni uyuşturucuya alıştıran Selahattin Ergün ve hak yiyen şerefsizlerle ticaret yaptınız. Ailem ve babam namussuzdur. Eski kız arkadaşım Tuğba Demir”in vefatıyla ilgili de çeşitli imalarda bulundular. Günlerdir sinir krizi geçiriyorum” dedi. Babasına vurduğu anları Salvo, “Kendini bana öldürtme. Vesayeti alırsan her gün bunu yaşarsın” diyerek, evi dağıttı ve babasından para aldı. Annesine ise sosyal medyada tepki gösteren rapçi, “Hiçbir şekilde ulaşamıyorum, anne cevap ver” diye yazdı. TEPKİLERİN HEDEFİNDE Görüntülerin sosyal medyada hızla yayılmasının ardından kamuoyundan tepki yağdı. Kullanıcılar, Sansar Salvo”nun bu davranışlarını kınayarak, aile içi şiddetin asla kabul edilemeyeceğini belirtti.

Source: Haberler


Fenerbahçe maçı öncesi açılan pankart ortalığı karıştırdı

Süper Lig devi Fenerbahçe”nin Sivasspor”u deplasmanda 3-1 mağlup ettiği maç öncesinde açılan bir pankart kısa sürede viral oldu. “DOĞURAN SİZ MİSİNİZ?” Sivasspor”un Fenerbahçe maçına “Doğal olan normal doğum” pankartıyla çıkması tartışma konusu oldu. Türk Tabipleri Birliği”nden Dr. Ayşe Gültekingil, “Söz sahibi olan kişi kadın ve bunu önerecek olan da doktordur” diyerek açılan pankarta tepki gösterdi. İşte o pankart

Source: Alper Kızıltepe


AKP”li belediye başkanı, CHP”li kadın üyeye küfür etti ortalık karıştı

Bahçelievler Belediye Meclisi”nin son toplantısında AKP”li Belediye Başkanı Hakan Bahadır, skandal bir olaya imza attı.

“SAHTEKARSIN, ŞEREFSİZSİN”

AKP”li Bahadır, toplantı sırasında CHP’li kadın meclis üyesine “İftiracısınız, sahtekarsın sen, şerefsizsin” sözleri meclisteki tansiyonu bir anda yükseltti.

Yaşananlar salonda büyük tepkiyle karşılanırken, ortamın daha da gerilmesi üzerine oturuma 5 dakikalık ara verildi.

Söz konusu ifadelerin sosyal medyaya da yansımasıyla birlikte kamuoyunda tepki büyüdü.

Source: Derleyen: Ümit Karadağ


Senin gibi anne olmaz olsun! Bebeğiyle müstehcen video çekip, para istedi

TikTok yine skandal bir paylaşım serisiyle Türkiye”nin gündemine oturdu. Yeni doğum yapan bir kadın bebeğiyle birlikte uygunsuz içerikler paylaştı. Sanal medyada yapılan paylaşımlarda kadının bebeğini emzirirken kendisini ve bebeğini teşhir ettiği, bu görüntüler üzerinden kazanç elde ettiği tespit edildi. Görüntülerin sosyal medyada yayılmasının ardından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı devreye girdi. Yetkililer, çocuğun korunması amacıyla adres tespiti için çalışmaların başlatıldığını ve gerekli hukuki sürecin takip edildiğini duyurdu. BAKANLIĞIN AÇIKLAMASI Bakanlık açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Bazı sosyal medya platformlarında bir kadının bebeğinin ve kendisinin mahrem görüntülerini teşhir ettiğinin tespit edilmesinin ardından aşağıdaki açıklamanın yapılması uygun görülmüştür. Görüntülerin tespit edilmesinin ardından Sivas İl Müdürlüğü ekiplerimiz emniyet birimleri ile koordinasyon içerisinde ivedilikle harekete geçmiştir. Adres tespitinin ardından şahıs gözaltına, bebek ise devlet korumasına alınmıştır. Söz konusu şahıs hakkında suç duyurusunda bulunarak, hukuki süreci titizlikle takip edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız. Kamuoyuna saygıyla duyurulur” https://x.com/tcailesosyal/status/1911665732192022838

Source: Çağla Çağlar


İstanbul Valiliği”nden öğretmen ataması ve tayin iddialarına ilişkin açıklama

İstanbul Valiliği”nden gelen açıklama şöyle:Son günlerde sosyal medya mecralarında ve çeşitli medya organlarında İstanbul’daki bazı okullardaki öğretmenlerin görev yerlerinde yapılan değişikliklerle ilgili “öğretmenler açığa alındı, kadrolu öğretmenler okullarından kovuldu, mağdur edildiler, siyasi sebeplerle yerlerine başka öğretmenler atandı” vb. ifadelerle asılsız yayınlar ve paylaşımlar yapılmaktadır.Bu asılsız iddiaların, toplumumuzda oluşturabileceği kafa karışıklığının önüne geçmek için açıklama yapma gereği duyulmuştur.Bu kapsamda;İstanbul’da tek bir öğretmen açığa alınmamıştır. Yaşanan süreç, Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı Özel Program ve Proje Uygulayan Okullarda görev süreleri dolan öğretmenlerimizin bir kısmının yeniden tayin edilme ve atama sürecidir.Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına “Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği” 2020 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu tarihten önce ilgili okullarda görev yapan öğretmenlerin görev süreleri sıfırlanarak yeniden başlamıştır. 2020 yılından itibaren 4 yıllığına görevlendirilen öğretmenlerin görev süreleri 2024 yılında Bakanlığımızca 1 yıl daha uzatılmıştır.Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına “Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği” 2020 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu tarihten önce ilgili okullarda görev yapan öğretmenlerin görev süreleri sıfırlanarak yeniden başlamıştır. 2020 yılından itibaren 4 yıllığına görevlendirilen öğretmenlerin görev süreleri 2024 yılında Bakanlığımızca 1 yıl daha uzatılmıştır.Millî Eğitim Bakanlığımızca yayınlanan Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumları Yönetmeliğinde” yer alan hüküm gereğince proje okullarında görev yapan öğretmen ve yöneticilerin görev sürelerinin en az 4, en fazla 8 yıl olduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda görev süresi dolan öğretmenlerimiz, İstanbul İl Millî Eğitim Müdürlüğümüz tarafından 6-10 Şubat 2025 tarihinde belirlenerek ilan edilmiştir. 12 – 19 Şubat 2025 tarihlerinde de görev süresi dolan tüm öğretmen ve yöneticilere Bakanlığımızca 10 okul tercih etme hakkı verilmiştir. 8 Nisan 2025 tarihinde ise yerleştirme sonuçları açıklanmıştır.Bu yerleştirme sonuçlarına göre; 8380 öğretmen Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına atanmıştır. Herhangi bir tercihine yerleştirilemeyen 1471 öğretmenimiz bulunmaktadır. Bu öğretmenlerimize Nisan 2025 norm fazlası yer değiştirme takvimine göre tercihleri de dikkate alınarak yer değişikliği hakkı tanınmıştır. İlimizde ikinci 4 yıl için görevlendirilmeyen 1471 öğretmenin görevlendirilmeme sebepleri ise;- Bazı eğitim kurumlarındaki öğretmen normlarının daralması,- Öğretmenlerin tercihlerine bağlı olarak atamalarının gerçekleşmemesi nedenlerine dayanmaktadır.İlgili öğretmenler yeni okullarına, il ve ilçe içerisinde tercihleri doğrultusunda branşlarında ihtiyaç duyulan eğitim kurumlarına hizmet puanı üstünlüğüne göre yerleştirilecektir. Bu idari tasarruf nedeniyle öğretmenlerin özlük hakları ve kariyer basamakları ile ilgili herhangi bir mağduriyetleri söz konusu değildir.Yukarıdaki nedenlerle yer değişikliğine tabi öğretmen kadrosu, İstanbul’daki mevcut toplam öğretmen kadrosunun yaklaşık %1’i, Özel Proje ve Program Uygulayan Okullarımızdaki öğretmen kadrosunun ise % 10’u kadardır. Bahse konu öğretmenlerimiz, önümüzdeki yıl tercih döneminde tekrar başvuru hakkını kullanabilecektir.Bu okullarda bahse konu öğretmenlerin görev süreleri ortalama 15 yılın üzerindeyken, 2020 yılında yürürlüğe giren mevcut yönetmelikle 4+4 olmak üzere toplamda 8 yıl ile sınırlandırılmıştır.Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim kurumlarında çalışan öğretmenler;- Ulusal ve uluslararası proje uygulayan, bilimsel, kültürel ve teknolojik proje, etkinlik ve yarışmalara danışman öğretmen olarak öğrenci hazırlama,- Destekleme yetiştirme kurslarında öğrencileri yetiştirme,- Pansiyonlu okullar için belletici öğretmen olarak görev almavb. hususlarda da görev yapmaktadır. Yukarıda sayılan hususlar, bu okulların kuruluş amaçları arasındadır. Öğretmenlerin tercihleri doğrultusunda seçilmeleri, ilgili yönetmeliğin bu amacına uygun olarak yapılmıştır.

Source: Gazetevatan.com


KADEM Kadın Araştırmaları Kongresi tamamlandı

Kadın ve Demokrasi Vakfı”nın (KADEM), kadın hakları ve aileyi ilgilendiren meselelerde kalıcı çözümler üreterek adalet merkezli bir söylem ve literatür oluşturmak için iki senede bir düzenlediği KADEM Kadın Araştırmaları Kongresi”nin 10″uncusu “Mitik Söylem ve Kadın” temasıyla gerçekleşti. Prof. Dr. Dursun Ali Tökel”in başkanlığında toplanan kongrede kadınlarla ilgili görüş, düşünce ve inanışların arkasında yer aldığı düşünülen, gerçekte doğru olmayan bir hikâye ve anlatı için kullanılan mitler (söylen) tartışmaya açıldı. Kongre, İstanbul Üniversitesi Beyazıt Yerleşkesi”ndeki KADEM Kadın Araştırmaları Kongresi, Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Yalova Üniversitesi, İbn-i Haldun Üniversitesi, İstanbul Ticaret Üniversitesi, Haliç Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi iş birliğiyle hayata geçti. “MİTİK SÖYLEM, KADINLARIN DEĞERSİZ HİSSETMELERİNE YOL AÇABİLİYOR” KADEM”in 10. Kadın Araştırmaları Kongresi”nin Sonuç Bildirisi, kadınlar için daha adil bir yaşamın önündeki engeller ve bu engelleri aşmanın yollarına dair ipuçları içeriyor. “Mitik Söylem ve Kadın” temalı kongrenin Sonuç Bildirisi”nde kadınlara yönelik mitik söylemlerin davranışlara yön verebildiği, kadınların değersiz hissetmelerine yol açabildiği vurgulandı. Bildirgede, kadınların şiddeti kabullenmelerine ve eşitsizliklerin devamına neden olabildiği de belirtildi. Buna karşılık, psikoeğitim temelli müdahale, zararlı mitik söylemlerin eleştirel şekilde değerlendirilmesini sağlayarak kadın erkek fırsat eşitliğini destekleyen farkındalığı hedefliyor. “YENİ TEHLİKE: SOSYAL MEDYA, MÜKEMMEL KADIN” Kadınlar, kariyer, kişisel bakım ve sosyal medya etrafında şekillenen yeni mitlerle karşı karşıya olduğunun vurgulandığı bildirgede, modern çağda kadın mitleri, kariyer, bağımsızlık ve fiziksel görünüm gibi kavramlarla ilişkilendirildiği ifade ediliyor. “Süper kadın” mitinin, hem başarılı bir kariyere sahip olma hem aileyi mükemmel idare edebilme zorunluluğunu dayatırken, sosyal medya ve popüler kültür aracılığıyla “ideal beden”, “mükemmel kadın” mitleri kadınlar üzerinde baskı oluşturduğunu belirtiliyor. Mükemmel kadın, süper anne, ideal beden gibi kadınları psikolojik olarak zorlayan mitlerden sınır ve fonksiyonları Türk mitolojisinde mükemmel bir oranla çizilmiş ve bilhassa Dede Korkut”ta fiilen gösterilmiş yeterli anne, dengeli yaşam, huzurlu ve mutlu anne mitlerine doğru medyayı yönlendirecek çalışmalar yapılması gerektiği belirtiliyor. “TÜRK TARİHİNDEKİ “KAHRAMAN KADIN” MİTİ ÖNEMLİ” Türk tarihinde kadınların, erkeklerle eşit haklara sahip olduğu, sosyal alanda değer gördüğü, devlet yönetiminde söz sahibi olduğu, savaşlarda erkeklerle yan yana çatıştığı vurgulandı. Kadının bu konumu hem destan, mit, halk hikâyeleri, masal gibi anlatıları etkilediği hem de bunlardan etkilenerek şekillendiği vurgulandı. Bu kahramanların hikâyelerinin aktarılması, Türk toplumunda kadın kahraman arketiplerinin eski toplumlarda ve günümüzde modern kadın liderliğini güçlendirici işleve sahip olması açısından önemli olduğu belirtildi.

Source: Fatma Damla Kayayerli̇


Sözde anne gözaltına alındı!

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, bazı sosyal medya platformlarında bir kadının bebeğinin ve kendisinin mahrem görüntülerini teşhir ettiğinin tespit edilmesine ilişkin açıklamada bulundu. Bakanlıktan yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: Bazı sosyal medya platformlarında bir kadının bebeğinin ve kendisinin mahrem görüntülerini teşhir ettiğinin tespit edilmesinin ardından aşağıdaki açıklamanın yapılması uygun görülmüştür. Görüntülerin tespit edilmesinin ardından Sivas İl Müdürlüğü ekiplerimiz emniyet birimleri ile koordinasyon içerisinde ivedilikle harekete geçmiştir. Adres tespitinin ardından şahıs gözaltına, bebek ise devlet korumasına alınmıştır. Söz konusu şahıs hakkında suç duyurusunda bulunarak, hukuki süreci titizlikle takip edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.

Source: Habertürk


“Öğretmenler açığa alındı” iddiaları gündem olmuştu! Valilik”ten açıklama geldi

Son günlerde sosyal medya ve bazı medya organlarında İstanbul’daki bazı okullardaki öğretmenlerin görev yerlerinde yapılan değişikliklerle ilgili asılsız iddialar ortaya atılmıştı. İstanbul Valiliği, konuyla ilgili açıklama yayınlayarak tartışmalara son noktayı koydu. Tek bir öğretmenin açığa alınmadığı belirtilen açıklamada, yaşanan sürecin Millî Eğitim Bakanlığı ’na bağlı Özel Program ve Proje Uygulayan Okullarda görev süreleri dolan öğretmenlerin bir kısmının yeniden tayin edilme ve atama süreci olduğu bildirildi. #r-1107833# Valilik”ten konuyla ilgili yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Son günlerde sosyal medya mecralarında ve çeşitli medya organlarında İstanbul’daki bazı okullardaki öğretmenlerin görev yerlerinde yapılan değişikliklerle ilgili “öğretmenler açığa alındı, kadrolu öğretmenler okullarından kovuldu, mağdur edildiler, siyasi sebeplerle yerlerine başka öğretmenler atandı” vb. ifadelerle asılsız yayınlar ve paylaşımlar yapılmaktadır. Bu asılsız iddiaların, toplumumuzda oluşturabileceği kafa karışıklığının önüne geçmek için açıklama yapma gereği duyulmuştur. Bu kapsamda; İstanbul’da tek bir öğretmen açığa alınmamıştır. Yaşanan süreç, Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı Özel Program ve Proje Uygulayan Okullarda görev süreleri dolan öğretmenlerimizin bir kısmının yeniden tayin edilme ve atama sürecidir. Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına “Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği” 2020 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu tarihten önce ilgili okullarda görev yapan öğretmenlerin görev süreleri sıfırlanarak yeniden başlamıştır. 2020 yılından itibaren 4 yıllığına görevlendirilen öğretmenlerin görev süreleri 2024 yılında Bakanlığımızca 1 yıl daha uzatılmıştır. Millî Eğitim Bakanlığımızca yayınlanan “Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumları Yönetmeliğinde” yer alan hüküm gereğince proje okullarında görev yapan öğretmen ve yöneticilerin görev sürelerinin en az 4, en fazla 8 yıl olduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda görev süresi dolan öğretmenlerimiz, İstanbul İl Millî Eğitim Müdürlüğümüz tarafından 6-10 Şubat 2025 tarihinde belirlenerek ilan edilmiştir. 12 – 19 Şubat 2025 tarihlerinde de görev süresi dolan tüm öğretmen ve yöneticilere Bakanlığımızca 10 okul tercih etme hakkı verilmiştir. 8 Nisan 2025 tarihinde ise yerleştirme sonuçları açıklanmıştır. Bu yerleştirme sonuçlarına göre; 8380 öğretmen Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına atanmıştır. Herhangi bir tercihine yerleştirilemeyen 1471 öğretmenimiz bulunmaktadır. Bu öğretmenlerimize Nisan 2025 norm fazlası yer değiştirme takvimine göre tercihleri de dikkate alınarak yer değişikliği hakkı tanınmıştır. İlimizde ikinci 4 yıl için görevlendirilmeyen 1471 öğretmenin görevlendirilmeme sebepleri ise; – Bazı eğitim kurumlarındaki öğretmen normlarının daralması, – Öğretmenlerin tercihlerine bağlı olarak atamalarının gerçekleşmemesi nedenlerine dayanmaktadır. İlgili öğretmenler yeni okullarına, il ve ilçe içerisinde tercihleri doğrultusunda branşlarında ihtiyaç duyulan eğitim kurumlarına hizmet puanı üstünlüğüne göre yerleştirilecektir. Bu idari tasarruf nedeniyle öğretmenlerin özlük hakları ve kariyer basamakları ile ilgili herhangi bir mağduriyetleri söz konusu değildir. Yukarıdaki nedenlerle yer değişikliğine tabi öğretmen kadrosu, İstanbul’daki mevcut toplam öğretmen kadrosunun yaklaşık %1’i, Özel Proje ve Program Uygulayan Okullarımızdaki öğretmen kadrosunun ise % 10’u kadardır. Bahse konu öğretmenlerimiz, önümüzdeki yıl tercih döneminde tekrar başvuru hakkını kullanabilecektir. Bu okullarda bahse konu öğretmenlerin görev süreleri ortalama 15 yılın üzerindeyken, 2020 yılında yürürlüğe giren mevcut yönetmelikle 4+4 olmak üzere toplamda 8 yıl ile sınırlandırılmıştır. Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim kurumlarında çalışan öğretmenler; – Ulusal ve uluslararası proje uygulayan, bilimsel, kültürel ve teknolojik proje, etkinlik ve yarışmalara danışman öğretmen olarak öğrenci hazırlama, – Destekleme yetiştirme kurslarında öğrencileri yetiştirme, – Pansiyonlu okullar için belletici öğretmen olarak görev alma vb. hususlarda da görev yapmaktadır. Yukarıda sayılan hususlar, bu okulların kuruluş amaçları arasındadır. Öğretmenlerin tercihleri doğrultusunda seçilmeleri, ilgili yönetmeliğin bu amacına uygun olarak yapılmıştır.”

Source: Mahmut Ekinci


İrem Derici, geçmişte yaşadığı şiddet olayını ilk kez açıkladı

Sahne enerjisi ve güçlü sesiyle Türk pop müziğinde kendine sağlam bir yer edinen İrem Derici, samimi açıklamalarıyla dikkatleri üzerine çekti. Uzun yıllardır müzik kariyerinde istikrarlı bir şekilde ilerleyen Derici, geçtiğimiz akşam Maslak”ta bulunan Yeni Gazino sahnesi öncesinde gazetecilerle yaptığı sohbetle hem özel hayatına hem de geçmişte yaşadığı zorlu bir sürece dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. “BOMBA GİBİYİM” Sahne temposuna yeniden kavuştuğunu belirten Derici, kısa süreli sağlık sorunlarını atlattığını söyleyerek, “Ramazan”ı güzel geçirdik, sonrasında biraz rahatsızlandım ama bomba gibiyim” dedi. Ancak gecenin en çarpıcı açıklaması, geçmişte yaşadığı bir şiddet deneyimine dair oldu. “SENELER ÖNCE BENİM DE BAŞIMA GELDİ” Danla Biliç”in eski sevgilisi tarafından uğradığı şiddeti ifşa etmesiyle ilgili Yeni Gazino sahnesi öncesi konuşan Derici, kendi geçmişine de değinerek yıllar sonra ilk kez bu konuda konuştu. “Belki de ben de böyle bir durum yaşadım, nereden bileceksiniz?” diyerek yaşadığı travmayı ima eden Derici, “Yıllar önce böyle bir şey başıma geldi, keşke ben de sesimi çıkarabilseydim ama yapamadım. El kaldırmak bir ilişkiyi bitirmek için yeterlidir,” sözleriyle yaşadıklarını ilk kez kamuoyuyla paylaştı. Derici, “Danla”yı tebrik ediyorum, çünkü milyonlarca kadının sesi oldu,” diyerek kadınların bu süreçte yalnız olmadığını vurguladı. “İLK KEZ ÇOCUK SAHİBİ OLMAYI DÜŞÜNÜYORUM” Aşk hayatının da yolunda gittiğini söyleyen şarkıcı, “Dokuzuncu ayımızdayız. İlk kez hayatımda çocuk sahibi olmayı düşünüyorum,” ifadeleriyle mutluluğunu gizlemedi. Evlenme teklifiyle ilgili sorulara ise esprili bir dille, “Beklemem, ben ederim. Ama olursa kabul ederim,” diyerek cevap verdi. “AKRABALARIMI SEVMİYORUM” Derici, aile ilişkileri konusunda da oldukça net konuştu. Muhabirlerin “Sevmediğiniz bir akrabanız var mı?” sorusuna “Hiçbir akrabamı sevmiyorum. Annemi, babamı ve kardeşlerimi seviyorum, gerisiyle işim yok,” diyerek dikkat çekici bir çıkış yaptı.

Source: Haberler


Belediye başkanının hakareti salonu ayaklandırdı! Sosyal medyada tepki yağıyor

Kadın üyeye yönelik hakaret Bahçelievler Belediye Meclisinde gerginliği had safhaya taşındı, salondaki hareketli anlar kameraya yansıdı. Sosyal medya kullanıcıları AK Partili Bahçelievler Belediye Başkanı Hakan Bahadır”a tepki içerikli çok sayıda yorum yaptı.

“SAHTEKAR, ŞEREFSİZ…”
CHP”li Meclis Üyesi Bahar Günçiçek ile Bahadır”ın tartışması sosyal medyada gündem oldu. İsmail Arı”nın paylaştığı görüntülerde Bahadır”ın, Günçiçek”e “İftiracısınız, sahtekarsın sen, şerefsizsin” sözlerini sarf ettiği duyuluyor.

Bahadır”ın ağır sözlerini duyanlar ise ayaklanıp gerginliği yatıştırmak için araya giriyor.

TEPKİ SALONDA BAŞLADI
Hakaret içerikli sözlere büyük tepki yükselirken oturuma 5 dakikalık ara verildiği duyuldu.

SOSYAL MEDYAYI DA AYAĞA KALDIRDI
Sosyal medyada çok konuşulan gerginlikte birçok kullanıcı Bahadır”ın kullandığı sözlere tepkilerini dile getirdi. Gelen yorumlardan bazıları şöyle

Source: Hazar Gönüllü


Böyle anne pes dedirtti: Müstehcen yayınına bebeğini alet etti!

Sosyal medyada yeni doğum yapan bir kadının bebeğiyle birlikte müstehcen yayınlar yaptığı ortaya çıktı. Bebeğiyle birlikte yayın yapan kadına tepki yağdı. Söz konusu yayınların sosyal medyada paylaşması üzerine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı devreye girdi. Tepki çeken görüntülerin yayılmasının ardından bakanlık, konuyla ilgili yasal sürecin başlatıldığını duyurdu.

Edinilen bilgilere göre, kadının sosyal medya platformu TikTok üzerinden bebeğini emzirirken müstehcen nitelikte görüntüler paylaştığı ve bu paylaşımlar üzerinden gelir elde ettiği tespit edildi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, ilgili adrese ulaşıldığı, kadının gözaltına alındığı ve bebeğin devlet korumasına alındığı ifade edildi.

Bakanlık açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Bazı sosyal medya platformlarında bir kadının bebeğinin ve kendisinin mahrem görüntülerini teşhir ettiğinin tespit edilmesinin ardından aşağıdaki açıklamanın yapılması uygun görülmüştür.

Görüntülerin tespit edilmesinin ardından Sivas İl Müdürlüğü ekiplerimiz emniyet birimleri ile koordinasyon içerisinde ivedilikle harekete geçmiştir.

Adres tespitinin ardından şahıs gözaltına, bebek ise devlet korumasına alınmıştır.

Söz konusu şahıs hakkında suç duyurusunda bulunarak, hukuki süreci titizlikle takip edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.Kamuoyuna saygıyla duyurulur”

Source:


Erdoğan”ın başdanışmanından Hayko Cepkin tepkisi: İnsan olmadığı belli

Sanatçı Hayko Cepkin”in verdiği konserde dinleyiciler tarafından “Zıplamayan Tayyipçi” şeklinde sloganlar atıldı. Sloganlar, konserde bulunan izleyiciler tarafından kaydedilerek paylaşıldı ve kısa sürede yayıldı. SARAL GÖRÜNTÜLERE ATEŞ PÜSKÜRDÜ Konserdeki görüntülere tepki gösteren isimlerden biri de Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral oldu. Saral görüntüleri alıntılayıp Hayko Cepkin”e sert sözlerle yüklendi. “BU ŞARKICI BOZUNTUSUNA…” Saral “Bu şarkıcı bozuntusuna tarif ve tanım bulamıyorum. Ama görüntüsüne bakarsanız insan olmadığı belli…” ifadelerini kullandı.

Source: Erdem Aksoy


Tepki çeken doğum pankartına Sağlık Bakanı”ndan pişkin savunma

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2025 yılını “Aile Yılı” ilan etmesinin ardından başlayan normal doğum teşviklerine ilişkin kampanyalar, spor alanlarına da yansımaya başladı. Son olarak Trendyol Süper Lig’in 32. haftasında Sivasspor’un, Fenerbahçe ile oynadığı maç öncesinde sahaya “Doğal olan normal doğum” yazılı bir pankartla çıkması kamuoyunda tartışma yarattı.

Söz konusu pankart sosyal medyada geniş yankı bulurken, birçok kadın örgütü ve kadın siyasetçi uygulamaya tepki gösterdi. Tepkilerde, doğum yönteminin bireysel bir tercih olduğu ve bu tercihin kamuya açık etkinliklerde yönlendirici şekilde sunulmasının yanlış olduğu vurgulandı.

Söz konusu tepkilerin sorulduğu Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu ise yaptığı açıklamayla pes dedirtti.

“MAÇA SADECE ERKEKLER Mİ GELİYOR?”

Memişoğlu, Çankaya Çayyolu Eğitim Aile Sağlığı Merkezi”nde düzenlenen aşı programı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Sivassporlu futbolcuların Fenerbahçe maçı öncesi sahaya çıkarken taşıdıkları, “Doğal olan normal doğum” mesajına, hem kadınlardan hem de sağlık örgütlerinden gelen tepkilerin sorulması üzerine Bakan Memişoğlu, “Normaldir. Futbol maçına sadece erkekler mi geliyor arkadaşlar?” dedi.

Source: Haber Merkezi


CHP”li belediye tarihi yapıyı İmamoğlu”nun babasına 250 TL”ye kiralamış! Skandal üstüne skandal

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu , yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklanmıştı. İmamoğlu”nun tutuklanmasının ardından baba Hasan İmamoğlu, oğlunun masum olduğunu ve hiçbir yolsuzluğa karışmadıklarını söylemişti. Son olarak Balıkesir”in Edremit ilçesinde bulunan 350 yıllık tarihi sabun fabrikası binasının CHP”li Edremit Belediyesi tarafından ranta kurban edildiği belirlendi. 250 LİRAYA KİRAYA VERİLDİ Mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü”ne geçen tarihi yapı, 2016 yılında sergi, söyleşi, atölye ve sanat gibi kültür etkinlikleri yapılması şartıyla CHP”li Edremit Belediyesine tahsis edilmişti. Ancak tarihi yapının dönemin CHP”li Belediye Başkanı ve İmamoğlu ailesinin yakın dostu olan Selman Hasan Arslan tarafından Ekrem İmamoğlu”nun İBB Başkanı seçilmesiyle birlikte 2019 yılında İmamoğlu inşaata 250 TL gibi sembolik bir rakamla kiraya verdiği ortaya çıktı. 250 LİRAYA KİRALAYIP 60 BİN LİRAYA KİRAYA VERMİŞLER! İmamoğlu İnşaatın, kiracısı olduğu 236 metrekare ve 53 metrekarelik 2 bağımsız bölümden oluşan toplam 290 metrekarelik tarihi yapıyı, alt bir sözleşme imzalayarak, İmamoğlu İnşaatın hafriyat işlerini yapan Tarhanlar İnşaat Sanayi isimli şirkete 60 bin TL”ye kiraladığı belirlendi. Sabah”ta yer alan habere göre kiracının kiracısı olan şirket ise Bursa Kültür Varlıkları Koruma Kurulunun 10.04.2015 tarih ve 4360 sayılı kararı ile “Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı” olarak belirlenmesine rağmen tarihi yapıyı alkollü restorana çevirdi. Kültür mirası yapının, alkollü mekana çevrilmesi tepki çekerken, yapının bulunduğu alanın tapuda “yeşil alan” olarak görünmesi ise dikkat çekti.

Source: Mahmut Ekinci


Köpek saldırısında Ölen Sevda Özkaya İle İlgili Şanlıurfa valilik soruşturma başlattı

Şanlıurfa”da sahipsiz köpeklerden kaçarken bir otomobilin çarpması sonucu yaşamını yitiren Harran Üniversitesi öğrencisi Sevda Özkaya için Şanlıurfa Valiliği başsağlığı mesajı yayımladı. Valilik, olayla ilgili çok yönlü bir soruşturmanın başlatıldığını ve sürecin yakından takip edildiğini duyurdu. Valilik yaptığı açıklamada, 12 Nisan 2025 tarihinde meydana gelen trajik olayın tüm şehri derinden üzdüğü vurgulandı. Görgü tanıklarının ifadelerine göre, Fen Edebiyat Fakültesi Matematik Bölümü öğrencisi Sevda Özkaya, sahipsiz köpeklerin saldırısından kaçmaya çalışırken bir aracın çarpması sonucu ağır yaralandı. Yapılan tüm müdahalelere rağmen genç öğrenci kurtarılamadı. Açıklamada,”İlimizde sahipsiz hayvanların toplanması ve rehabilitasyonu konusunda sürdürülen çalışmaların, bu acı olayın ardından hızlandırılacağı” ifade edilirken, Valilik koordinasyonunda yürütülen süreçlerin titizlikle devam edeceği belirtildi. Valilik, “Hayatını kaybeden öğrencimize Allah”tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Yaşanan bu elim olayla ilgili olarak başlatılan soruşturma, Valiliğimizce yakından takip edilmektedir” sözleriyle kamuoyuna bilgi verdi. ÖGRENCİLER ENDİŞELİ Aparta kalan örgenciler endişelerini dile getirerek, Biz sürekli başıboş köpeklerle karşılaşıyoruz özelikle karanlık çöktüğü zaman köpekler yolumuzu kesiyor okula giderken okuldan çıkarken başıboş köpekleri görünce yolumuzu değiştirmek zorunda kalıyoruz arkadaşımızı kaybettik çok üzgünüz. Yetkililer bir an önce başıboş köpeklerin toplatılmasını istiyoruz, yoksa bizimde sonumuz arkadaşımız gibi olur arkadaşımızın ölümü psikolojimizi bozdu, çok iyi bir insandı” diye konuştular. Sevda Özkaya”nın arkadaşı Berfin Reyhan Kırmızıgül de, “Biz akşam şehir merkezinden gelirken otobüsten indikten sonra köpeklerin saldırısına uğradıklarını söyledi , “Otobüsten inince köpekler bize saldırdı. Biz başka tarafa koştuk, o ana yola çıktı. Tekrar yanımıza gelmeye çalıştığında da araç çarptı. Çok üzgünüz başıboş köpeklerin toplatılmasını istiyoruz okula giderken gelirken sürekli korku içerisindeyiz hepimiz arkadaşımızın kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz ” dedi. KÖPEKLERİ SİZ YAKALAYIN BİZ GÖTÜRELİM Apart işletmecisi İsa Sezer, “Genç kızımızı kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz çok iyi bir insandı. Biz işletme olarak sürekli başı boş köpeklerin toplatılmasını istedik, şikayet ettik bize söylenen siz köpekleri yakalayın biz gelip götürelim diyorlar biz nasıl köpekleri yakalayalım köpekler bizi parçalar. Öğrencilerimiz sürekli korku içerisindeler bir an önce başı boş köpeklerin toplatılmasını istiyoruz” dedi. AİLELERİ KORKU SARDI Şanlıurfalı vatandaşlar, “Başıboş köpeklerin halen şehir merkezinde sokaklarda dolaşmaya devam ediyor çocuklarımız sokağa çıkmaz oldular, bir genç kızımızı kaybettik. Çocuklarımızı okula gönderirken endişe ediyoruz bir an önce şehir merkezinde başıboş olan köpeklerin toplatılmasını istiyoruz” diye konuştular.

Source: Mehmet Yildirim


Maçtaki “normal doğum” pankartını, Sağlık Bakanı Memişoğlu “normal” buldu: “Futbol maçına sadece erkekler mi geliyor arkadaşlar?”

Sivassporlu futbolcuların Fenerbahçe maçı öncesi sahaya çıkarken “Doğal olan normal doğum” mesajına kadınların ve sağlık örgütlerinin tepkisinin sorulduğu Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Normaldir. Futbol maçına sadece erkekler mi geliyor arkadaşlar? diye yanıt verdi.Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Çankaya Çayyolu Eğitim Aile Sağlığı Merkezinde düzenlenen aşı programı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı. SAĞLIK BAKANI NORMAL BULDU!Sivassporlu futbolcuların Fenerbahçe maçı öncesi sahaya çıkarken taşıdıkları, Doğal olan normal doğum mesajına, hem kadınlardan hem de sağlık örgütlerinden gelen tepkilerin sorulması üzerine Bakan Memişoğlu, Normaldir. Futbol maçına sadece erkekler mi geliyor arkadaşlar? dedi.O PANKARTA TEPKİ YAĞDIErkek futbolcuların yer aldığı maçlarda doğum yöntemlerine dair mesaj verilmesi hem kadınlardan hem de sosyal medya kullanıcılarından büyük tepki gördü.Kulüplerin, kadınların bedenine dair bir kampanyaya destek vermesi “akıl verme” ve “cinsiyetçi dayatma” olarak nitelendirildi.Kadınlar, “normal doğum” ifadesine tepki göstererek doğum biçiminin bireysel, tıbbi ve sosyolojik koşullara göre belirlenmesi gerektiğini vurguladı.Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu sosyal medyadan Tamam, siz normal doğum yaparsınız o zaman tepkisini gösterirken Kadın Koalisyonu ise kampanyayı, “Ayağının topuyla kadınların işine karışma! Sana mı soracağız!” diyerek protesto etti.

Source: Haber Merkezi


Sosyal medyada gündem olan pankartla ilgili Sağlık Bakanı Memişoğlu”ndan açıklama

Normal doğuma teşvik kampanyaları futbol sahalarına da yansıdı. Sivasspor, Fenerbahçe maçı öncesinde sahaya “Doğal olan normal doğum” yazılı bir pankartla çıktı. Söz konusu pankart sosyal medyada da gündem oldu. Konuyla ilgili Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu”ndan yorum geldi. “MAÇA SADECE ERKEKLER Mİ GELİYOR?” Bakan Memişoğlu, Çankaya Çayyolu Eğitim Aile Sağlığı Merkezi”nde düzenlenen aşı programı sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Sivassporlu futbolcuların Fenerbahçe maçı öncesi sahaya çıkarken taşıdıkları “Doğal olan normal doğum” pankartıyla ilgili gelen soruya Bakan Memişoğlu, “Normaldir. Futbol maçına sadece erkekler mi geliyor arkadaşlar? ” cevabını verdi.

Source: Mahmut Ekinci


AB, Filistin’e reform karşılığı 1,6 milyar avro sağlayacak!

Avrupa Birliği (AB), Filistin Yönetimi’ne mali desteğini artırma kararı aldı. AB Komisyonu’nun Akdeniz’den sorumlu Üyesi Dubravka Suica, Reuters’a verdiği mülakatta, önümüzdeki üç yıl boyunca toplam 1,6 milyar avro (yaklaşık 1,8 milyar dolar) mali yardım sağlanacağını açıkladı. “FİLİSTİN YÖNETİMİ”NİN REFORM YAPMASI GEREKİYOR” Suica, destek paketinin doğrudan reformlarla bağlantılı olduğunu belirtti. “Kendilerini reforme etmelerini istiyoruz çünkü reform yapmadan, sadece bizim için değil, İsrail için de bir muhatap olmak için yeterince güçlü ve güvenilir olmayacaklar” ifadelerini kullandı. YARDIM KALEMLERİ AÇIKLANDI Komiser Suica”nın verdiği bilgilere göre, toplam 1,6 milyar avroluk desteğin 620 milyon avroluk kısmı doğrudan Filistin Yönetimi”nin mali yapısını desteklemek ve reform süreçlerini teşvik etmek amacıyla kullanılacak. Bunun yanında 576 milyon avroluk kaynak, Batı Şeria ve Gazze”nin toparlanması ile bölgesel dayanıklılığın artırılması için ayrılacak. Kalan 400 milyon avronun ise Avrupa Yatırım Bankası aracılığıyla ve ilgili yönetim organlarının onayı doğrultusunda kredi olarak sağlanması öngörülüyor. Suica ayrıca, Avrupa Birliği’nin son 12 yılda Filistin Yönetimi’ne yıllık ortalama 400 milyon avro tutarında destek verdiğini hatırlattı. LÜKSEMBURG”DA ÜST DÜZEY DİYALOG TOPLANTISI VAR Açıklama, AB dışişleri bakanları ile Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa ve beraberindeki heyetin, 15 Nisan’da Lüksemburg’da yapacağı ilk üst düzey siyasi diyalog toplantısı öncesinde geldi. Toplantının ana gündem maddeleri arasında reformlar, yardımın koşulları ve Gazze sonrası bölgesel yeniden yapılanma bulunuyor.

Source: Muzeyyen Bıyık


Ankara’nın göbeği çöpe teslim! CHP belediyesi işçilerin ikramiyesini vermedi

CHP”li belediyelerde kronik hale gelen hizmet eksikliği, bu kez başkentin kalbinde kendini gösterdi. Ankara”nın en merkezi ilçelerinden biri olan Çankaya, çöplerin toplanmamasıyla adeta çöp dağlarına teslim oldu. Vatandaş sağlığı hiçe sayılırken, CHP yönetimindeki belediyenin sorumsuzluğu bir kez daha gündeme oturdu. İKRAMİYE KRİZİ HİZMETİ DURMA NOKTASINA GETİRDİ Çankaya Belediyesi bünyesindeki temizlik işçileri, ikramiyelerinin ödenmemesi nedeniyle iş yavaşlatma eylemine gitti. DİSK”e bağlı Genel-İş Sendikası çatısı altındaki işçiler, belediyenin verdiği sözleri tutmaması üzerine bazı mahallelerde çöp toplama işlemini durdurdu. AYRANCI VE BAHÇELİEVLER”DE ÇÖP ALARMI İş yavaşlatma eylemi sonucu, özellikle Ayrancı ve Yukarı Bahçelievler Mahallesi”nde çöp konteynerleri taştı, kaldırımlar çöp yığınlarıyla doldu. Mahalle sakinleri hem görüntü kirliliğinden hem de yayılabilecek hastalık riskinden dolayı tedirgin. Sosyal medyada isyan eden vatandaşlar, CHP”li belediyeye sert tepki gösterdi. CHP”NİN KRONİKLEŞEN HİZMET SORUNU Yıllardır “çöp, çukur, çamur” söylemleriyle özdeşleşen CHP belediyeciliği, 2025 yılında dahi temel hizmetleri sağlayamıyor. Vatandaşı sağlıksız yaşam koşullarına mahkûm eden bu anlayış, halkın sabrını taşırmış durumda. Belediye yönetiminin işçilere karşı mali yükümlülüklerini yerine getirmemesi, bedelini yine halkın ödemesine neden oluyor. Başkentte yaşanan bu görüntüler, CHP”li yerel yönetimlerin ne denli beceriksiz ve plansız hareket ettiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Çöplerin toplanamadığı bir ilçede, diğer hizmetlerin durumu da sorgulanır hale geldi. Vatandaşlar artık gerçek belediyecilik talep ediyor…

Source: Tolga Özlü


BM, dünya kamuoyunu KDC”deki çatışma ve gelişmelere duyarsız kalmamaya çağırdı

Birleşmiş Milletler Uluslararası Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Sözcüsü James Elder, dünyaya, Kongo Demokratik Cumhuriyeti”nin (KDC) doğusunda güvenlik güçleri ile 23 Mart Hareketi (M23) adlı isyancı grup arasında devam eden çatışma ve diğer gelişmelere duyarsız kalmama çağrısında bulunarak, buradaki sorunların, politik ve finansal düzeyde ele alınmadığı sürece yayılacağını belirtti.

Elder, KDC”deki duruma ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Yaklaşık bir haftadır KDC”nin doğusundaki Goma”da bulunduğunu bildiren Elder, M çiçeği virüsü (Mpox) salgını nedeniyle bölgede neredeyse bir “felaketin” yaşandığını söyledi.

Elder, “UNICEF ve ortakları, salgının daha fazla yayılmaması için bölge genelinde destek sağlamak konusunda aceleci davranıyorlardı. Bu, sağlık sistemlerinin kurulması ve aşıların çok uzak bölgelere ulaştırılması anlamına geliyordu. Daha sonra aniden ocak sonlarında çatışma başladı. Binlerce insan öldü, yüz binlerce insan yerinden edildi. Bu, çocukların çatışmanın ve salgının içinde oldukları bir ortam.” dedi.

KDC için de insani yardım fonlarında görülmemiş kesintilerin yaşandığına işaret eden Elder, söz konusu kesintilerin çok hızlı bir şekilde yapıldığını kaydetti.

Elder, UNICEF”in çok istekle çalışan sağlık personeli ve gönüllülerle hareket ettiğini ancak onların yardım ve tıbbi malzemelere ihtiyacı olduğunu aktardı.

“KDC”deki insani yardım çalışanlarının desteğe ihtiyacı var ve şu anda çocuklar için gerçekten çok ölümcül olan birden fazla krizle karşı karşıyalar.” diye konuşan Elder, Goma”da nispeten sakin bir dönemin yaşandığına değindi.

“UNICEF en ücra yerlere gitmeye çalışıyor ama her yere ulaşamıyoruz”

Elder, “(KDC”nin doğusu) Ancak tabii ki hala güvensiz bir ortam var. Polis yok, hapishaneler boş ve sokağa çıkma yasağı var. Bu yüzden sıradan insanların hayatlarını yaşaması ve bir gelir elde etmesi çok zor. UNICEF en ücra yerlere gitmeye çalışıyor ama her yere ulaşamıyoruz. Çocuklara yönelik istismarlar korkunç seviyelerde. Mpox virüsünün ve beslenme krizinin yaşandığı bölgeler var. Buralara yardım tedariki, çocuk psikologları ve aşılar ulaştırmaya çalışıyoruz ama her yere ulaşamıyoruz. Ulaşılamayan insanlar var ve bu da onların durumunun daha da kötü olduğu anlamına geliyor.” şeklinde konuştu.

KDC”deki çatışmaya ilişkin siyasi anlamda yüksek seviyede bazı olumlu gelişmelerin olabileceği öngörüsünde bulunan Elder, M23″ün ülkenin doğusundaki bölgeleri işgal ettiğini ve mevcut tartışmaların kritik önem taşıdığını söyledi.

Elder, barışın ancak müzakereyle geldiğinin altını çizerek, “Sivillerin ve çocukların bundan en büyük zararı görmeye devam etmesine izin veremeyiz. Gelen raporlar her 30 dakikada 1 çocuğun istismara uğradığını gösteriyor. Bu, herkesi harekete geçmeye, daha fazla önleme hizmeti ve faillerin sorumlu tutulmasını sağlamaya itmeli. Sistemik bir krizden bahsediyoruz ve bu kriz ancak taraflar silahları bıraktığında, oturup konuştuklarında ve tabii ki uluslararası fon geri geldiğinde sona erecek.” ifadelerini kullandı.

“Buradaki sorunlar, politik ve finansal düzeyde ele alınmadığı sürece yayılacak”

KDC”deki sağlık sorunları için de acilen adım atılması gerektiğine işaret eden Elder, bunun aşı veya gıda desteği olmadan başarılamayacağına da vurgu yaptı.

Elder, şöyle devam etti:

“Yardım fonları kesilmeye devam ederse, milyonlarca çocuk risk altında olacak. Milyonlarca hayat risk altında. Dünyanın burada yaşananları diğer gelişmelerden izole bir durum olarak ele alması bir hata olur. Çok küreselleşmiş bir dünyada yaşıyoruz. Ebola, Mpox gibi büyük salgınlar yaşandı ve bu bölgeden yayıldı. Bunlar ancak sağlık sistemini güçlendirdiğimizde durdurulabilir. Bunu ancak fonlama ve barışla yapabiliriz. Bu yüzden bunun, buraya has bir konu olduğuna inanmak hatadır, dünya birbirine bağlı. Buradaki sorunlar, politik ve finansal düzeyde ele alınmadığı sürece yayılacak.”

KDC”deki çatışmalar

M23 üyeleri yılbaşından bu yana devam eden saldırılar sonucu, Güney-Kivu eyaletinin başkenti Bukavu, Kuzey-Kivu eyaletinin başkenti Goma başta olmak üzere birçok bölgenin kontrolünü ele geçirmişti.

KDC”nin doğusundaki çatışmalar nedeniyle yılbaşından bu yana yaklaşık 1 milyon kişi yerinden edildi ve 7 bin kişi hayatını kaybetti.

BM ve KDC”nin M23″e destek vermekle suçladığı Ruanda ise iddiaları reddediyor.

KDC”nin doğusunda güvenliği sağlamak amacıyla bölge ülkeleri tarafından 23 Mart 2009″da imzalanan barış anlaşmasının bozulmasıyla “23 Mart Hareketi” adı altında ortaya çıkan grup, “M23” şeklinde anılmaya başlanmıştı.

M23, büyük ölçüde Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame”nin de kabilesi olan Tutsilerden oluşuyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Eski Yunanistan Maliye Bakanı Varufakis”e göre, Avrupa”da ifade özgürlüğü yok

Varufakis, İsrail”in Gazze”de devam eden soykırımı ve Avrupa”da ifade özgürlüğü tartışmalarına ilişkin Londra”da AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.Almanya”nın, Filistin destekçisi aktivistlere yönelik uyguladığı sınır dışı kararına ve kendisinin Almanya”ya giriş yasağına işaret eden Varufakis, 1938″de Yahudileri savunmanın herkesin görevi olduğunu, bugün de aynı şekilde Filistinlilerin İsrail”in apartheid rejimi ve soykırımına karşı savunulması gerektiğini belirtti.Varufakis, “İster Berlin”de olalım, ister Ankara”da, ister Atina”da ya da Londra”da, bu soykırımı protesto etmek gibi bir görevimiz var.” dedi.- “AVRUPA, BEYAZ YERLEŞİMCİ İDEOLOJİSİNDEN ÖTÜRÜ SUÇLU”Almanya”nın, Filistinlilerin yaşamlarının yok edilmesi hakkını savunan siyonist apartheid rejimiyle işbirliği yaparak, kendi ilke ve kurallarını ihlal ettiğini vurgulayan Varufakis, bu bağlamda artık demokrasiden bahsedilemeyeceğinin altını çizdi.Varufakis, “Avrupa”da demokrasi bir sahtekarlığa dönüştü. Demokratlar olarak Avrupa”da kendi demokratik haklarımızı kurtarmak için, Filistin için protesto etmeliyiz.” diye konuştu.Filistin”in işgalinin Avrupa”nın benzer eylemlerine cesaret verdiğini kaydeden Varufakis, bu toprakların işgalinin, Batı”nın diğer bölgelerdeki benzer uygulamalarına zemin hazırladığını ve Batı”nın tarihindeki soykırımcı ideolojileri beslediğini vurguladı.””Halkı olmayan bir toprak, toprağı olmayan bir halk için” çağrısını kim başlattı? Bu Balfour Deklarasyonu”ydu ve bu ülkeden (İngiltere”den) geldi.” diyen Varufakis, sürecin bu deklarasyonla başladığını ve ardından ABD tarafından devralındığını söyledi.Varufakis, Avrupa”nın bu tür politikaları yalnızca Filistin”de değil, Avustralya”da Aborijinlerin soykırımı ve Güney Afrika”daki apartheid rejimi gibi yerlerde de uyguladığını dile getirdi.Yanis Varufakis, “Avrupa, her zaman soykırımın imha ideolojisi olan beyaz yerleşimci ideolojisinden ötürü suçludur. Avrupalılar olarak Avrupalı olmaktan gurur duymamız gerektiğini anlamalıyız ancak bu gururu sömürgecilik tarihine ve beyaz yerleşimci ideolojisine karşı çıkarak ifade etmeliyiz.” ifadelerini kullandı.- “AVRUPA ANTİSEMİTİZMDEN, YAHUDİLERE YÖNELİK SOYKIRIMDAN VE HOLOKOST”TAN SORUMLU”Eski Yunan Bakan Varufakis, Avrupa”da ifade özgürlüğü tartışmalarına ilişkin de şunları kaydetti:”Avrupa”da ifade özgürlüğü yok. Bu eskiden bizim hayalimizdi. Ancak, Berlin”de, İngiltere”de (Gazze”deki) soykırımı desteklemedikleri için insanlar hapse atılıyorsa, artık ifade özgürlüğünden bahsetmeye hakkımız yok demektir. Bu, sanki hiç var olmamış gibi uğruna mücadele etmemiz gereken bir özgürlüktür.”Filistin”in içinde bulunduğu durumdan Avrupa”nın sorumlu olduğunu söyleyen Varufakis, Avrupa”nın tarih boyunca ortaya koyduğu eylemlerle şu anki olumsuz sürece yol açtığını belirtti.Varufakis, “Avrupa antisemitizmden, Yahudilere yönelik soykırımdan ve Holokost”tan sorumlu. Sadece Alman Nazileri değil, Yunan Nazileri, İtalyan faşistleri, Bulgar faşistleri, Hırvat faşistleri de (bundan sorumludur).” şeklinde konuştu.Yahudi halkının başına gelenlerden Avrupa”nın sorumlu olduğunu vurgulayan Varufakis, “Ancak, Avrupa”da Holokost”tan sonra bir dönüşüm yaşandı ve aniden düşman artık Yahudi değil, Filistinliler, Müslümanlar oldu. Şimdi Avrupa ve Avrupalılar olarak kendimizi bu çok üzücü tarihten kurtarmak zorundayız.” dedi.Varufakis, ayrıca Avrupa halklarının çoğunluğunun Filistin davasını desteklediğinin, hükümetlerin ise Gazze”deki soykırımın sona erdirilmesi yönündeki büyük küresel talebi görmediklerinin altını çizdi.

Source: Www.star.com.tr


Sudan”da çatışmalar 3. yılına girdi

Başkent Hartum”da başlayan ve ülkenin birçok bölgesine sıçrayan çatışmalar, 3. yılına girdi.

Sudan’ın başkenti Hartum 23 ay sonra yeniden ordunun kontrolündeDSÖ: Sudan”da 2 yıldır devam eden çatışmalar ülkeyi benzeri görülmemiş insani krize sürükledi

Dünyanın en büyük yerinden edilme krizine sebep olan çatışmalar nedeniyle de ülkede halk, türlü zorluklarla karşı karşıya kaldı.

Ordu güçleri, 26 Mart”ta, çatıştıkları HDK”nin yaklaşık 2 yıldır elinde bulundurduğu Cumhurbaşkanlığı Sarayını geri aldı.

Bu gelişme, çatışmaların seyrini değiştiren bir adım olarak değerlendirilirken, bunun çatışmaların bittiği anlamına gelmediği vurgulanıyor.

Faşir”e saldırılar yoğunlaştı

HDK ise son günlerde, 10 Mayıs 2024″ten beri kuşatma altında tuttuğu ülkenin batısındaki Kuzey Darfur eyaletinin merkezi Faşir”e yönelik saldırılarını yoğunlaştırdı.

AA muhabiri, başkent Hartum”da son durumunu, çatışan tarafları, çatışmaların nasıl başladığını ve yarattığı yıkımı değerlendirdi.

Sudan ordusu, 26 Eylül 2024″te başlattığı kara operasyonu kapsamında başkent Hartum başta olmak üzere ülkenin birçok noktasında HDK”nin mevkilerine karşı saldırılar düzenledi.

Bu operasyonla ordu güçleri, ülkenin güneyindeki Sinnar eyaletinde, ülkenin orta kesimlerindeki Cezira ve Beyaz Nil eyaletlerinde kontrolü sağladı.

Cumhurbaşkanlığı Sarayı, ordunun kontrolüne geçti

Başkent Hartum”da da ciddi ilerlemeler kaydeden ordu güçleri, 21 Mart”ta, çatışmaların başladığı Nisan 2023″ten beri HDK”nin elinde bulundurduğu Cumhurbaşkanlığı Sarayını geri almayı başardı.

Aldığı mağlubiyet sonrası güçlerini başkentten çekmeye başlayan HDK ise Hartum”un güneyindeki Cebel Evliya Barajı köprüsü üzerinden ülkenin batısına yöneldi.

Başkentin büyük bir kısmında kontrolü sağlayan ordu, HDK”nin rehin aldığı 4 binden fazla kişiyi serbest bıraktı.

Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, 26 Mart”ta, HDK”nin üs olarak kullandığı Uluslararası Hartum Havalimanına indi ve Cumhurbaşkanlığı Sarayına geçti.

“Hartum artık özgür”

Burhan, burada yaptığı açıklamada, “Hartum artık özgür.” dedi.

Ordu güçleri, 28 Mart”ta, HDK”nin yoğunluklu olarak bulunduğu Umdurman”daki Libya Pazarı”nı da aldı.

Şu anda ordu, Hartum”un büyük bir bölümünde kontrolünü sağladı.

Resmi ordu ile paramiliter güç çatışması

Sudan”da Nisan 2023″ten beri ülkenin resmi ordusu olan Sudan Silahlı Kuvvetleri ile paramiliter güç Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında şiddetli çatışmalar yaşanıyor.

Sudan ordusunun çekirdeği 1925″te ülke henüz İngiliz hakimiyeti altına iken “Sudan Savunma Gücü” olarak bilinen birlik.

1956″da bağımsızlığını kazanan Sudan, ordunun ismini “Halk Silahlı Kuvvetleri” sonrasında “Sudan Silahlı Kuvvetleri” olarak değiştirdi.

HDK”nin kökeni, kötü şöhretli Cancavid milislerine dayanıyor

HDK”nin kökeni ise Darfur”da 2003″te başlayan isyanı bastırmak için dönemin Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir”in kullandığı Cancavid milislerine dayanıyor.

Çoğunlukla Arap olmayanların ayrımcılık şikayetiyle hükümete karşı başlattıkları isyana karşı Beşir, bölgenin yerlisi ve çoğunluğu Arap kökenli kötü şöhretli Cancavid milislerinden destek aldı.

2010’daki barış süreciyle bu silahlı oluşumun orduya entegre edilmesi için çalışmaya başlayan devlet, 2013’te bu birlikleri önce “Sınır Koruma Birlikleri”, sonra da “Hızlı Destek Kuvvetleri” adı altında Sudan istihbarat teşkilatına bağlayarak 2014″te resmen tanıdı.

2013 yılında “Cancavid” denen silahlı milislere liderlik eden Musa Hilal’in Ömer el-Beşir ile ilişkilerini kesmesi, Hilal’in kuzeni “Hımidti” lakabı ile bilinen Muhammed Hamdan Dagalu”nun önünü açan dönüm noktası oldu.

Ocak 2017″de Sudan Parlamentosu, Güvenlik ve İstihbarat Teşkilatına bağlı olan HDK”nin Beşir liderliğindeki orduya bağlanmasıyla ilgili “Hızlı Destek Kuvvetleri Yasası”nı” kabul etti.

HDK lideri Dagalu, Yemen ve Libya”daki çatışmalarda rol alması ve 2017’de Sudan”ın Darfur ve Kurdufan bölgelerindeki bazı altın madenlerini kontrol etmesi sayesinde hem bölgesel bir boyut kazandı hem ekonomik bir güce sahip oldu.

2018″deki devrimden sonra dengeler değişti

2018 yılında hayat pahalılığı ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle başlayan ve kitlesel bir protesto haline gelen gösteriler sonrasında ordu ve HDK bir olup Beşir”in 30 yıllık iktidarını sonlandırdı.

Ordu Komutanı Abdulfettah el-Burhan, geçiş dönemini yönetmesi için kurulan askeri konseyin başkanı olurken, HDK komutanı Muhammed Hamdan Dagalu, konseyin başkan yardımcısı oldu.

Sivil koalisyon Özgürlük ve Değişim Güçleri ile birlikte ortak hükümeti kuran ordu ve HDK, 25 Ekim 2021″de, ortakları olan sivilleri iktidardan uzaklaştırdı.

HDK”nin entegrasyonu sebebiyle ülkede gerginlik

Ardından iki güç arasında HDK”nin orduya entegrasyonu gibi meselelerde fikir ayrılıkları ve bazı dış aktörlerin müdahalesiyle ülkedeki ortam çok gergin olmaya başladı.

Ordu, HDK”nin 2 yıl içinde orduya entegre edilmesi gerektiğini vurgularken, HDK bunun en az 10 senede yapılmasını istedi.

HDK, 13 Nisan 2023″te, ülkenin kuzeyindeki Merevi Havalimanı ve askeri hava üssüne büyük bir birlik sevk etti. Bu, çatışmaları tetikleyen ilk hamle olarak değerlendiriliyor.

Sudan ordusu sözcüsü Nebil Abdullah, Silahlı Kuvvetler Komutanlığının onayı veya koordinasyonu dışında HDK”nin başkentte ve bazı şehirlerde hareketlilik gösterdiğini ve yayıldığını söyledi.

Çatışmalar patlak verdi

15 Nisan 2023″te ise Hartum”un Erkevit Mahallesi”ndeki Spor Kenti, Ordu Genel Komutanlığı, Cumhurbaşkanlığı Sarayı, devlet televizyonu ve Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan”ın ikametgahının bulunduğu bölgelerden silah sesleri yükseldi.

Yerel saatle 09.00 gibi başlayan şiddetli silah seslerinin ardından başkentte yoğun duman yükseldiği görüldü. Hartum Havalimanı çevresinde de yoğun hareketlilik oldu ve çatışma sesleri işitildi.

Çatışma, büyük yıkıma neden oldu

Sudan altyapısı büyük ölçüde zarar gördü. Bazı köprüler yıkıldı, elektrik ve su istasyonları tahrip edildi, binalar yakıldı, dükkan ve pazarlar yağmalandı, müzeler bile boşaltıldı, petrol rafinesi zarara uğradı.

Ayrıca Hartum Uluslararası Havalimanında da ciddi hasarlar meydana geldi.

Çatışma sebebiyle doğrudan hayatını kaybedenlerin sayısı 20 bin kişi olarak açıklansa da bu sayının 150 bini aştığı düşünülüyor.

Dünyanın en büyük yerinden edilme krizi

Dünyanın en büyük yerinden edilme krizine sebep olan Sudan”daki çatışma, sağlık sistemini de ciddi derecede olumsuz etkiledi.

Ülkedeki çatışmalar nedeniyle 11 milyondan fazla kişi yerinden edildi. Yaklaşık 4 milyon kişi de komşu ülkelere geçti.

Birleşmiş Milletlere (BM) göre nüfusun yarısından fazlası olan 30,4 milyondan fazla kişi, insani yardıma ihtiyaç duyuyor.

Ayrıca ülkedeki çocuklar şiddet, istismar, zorla yerinden edilme, yetersiz beslenme ve hastalık gibi sorunlarla karşı karşıyalar. 3 milyondan fazla çocuk, çöken sağlık sistemi nedeniyle ölümcül salgın hastalıklara yakalanma riski altında. 17 milyon çocuk da okul dışında.

Çatışma hala bitmedi

Sudan”da çatışma hala bitmedi. HDK, ülkenin batısında 5 eyaletten oluşan Darfur Bölgesinin 4″ünü kontrol ediyor. Ayrıca Batı, Güney ve Kuzey Kurdufan eyaletlerinde hala çatışmalar sürüyor.

Son günlerde HDK, Darfur”da ordunun hakimiyetinde bulunan ve 10 Mayıs 2024″ten beri kuşattığı Kuzey Darfur eyaletinin merkezi Faşir”e yönelik saldırılarını yoğunlaştırdı.

Ordu ve müttefik güçler, Faşir”i savunmaya devem ederken, şehirde milyonlarca yerinden edilmiş kişiye ev sahipliği yapan mülteci kamplarında durumun “korkunç” olduğu aktarılıyor.

Ordu liderleri, HDK”yi ülkenin en son noktasından çıkarana kadar durmayacaklarının altını çizerken, HDK liderleri, ülkenin Kuzey eyaletine saldırmak için hazırlıklı olduğunu ifade etti.

Uzmanlar, ordunun, art arda aldığı zaferlerle üstünlük aldığını düşünse de işinin hala zor olduğunu kaydediyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Sabancı ailesiyle ilgili çarpıcı iddia: “Uzay Sabancı artık ailenin bir ferdi”

Haftanın öne çıkan magazin başlıklarını ele alan Gökay Kalaycıoğlu ve Hakan Solaker, Sabancı ailesinde yaşanan gelişmeyi detaylı şekilde değerlendirdi. Ailenin yeni bireyi olarak kabul edilen Uzay Sabancı”nın durumu çok konuşuldu. “SABANCI AİLESİ UZAY”I KABUL ETTİ” Programda Hacı Sabancı”nın çocuğu olduğu iddia edilen Uzay”ın, aile tarafından resmen kabul edildiği konuşuldu. Hakan Solaker, “Nazlı Sabancı”nın her şeyi bildiği ve bu süreci yönetebilecek kadar güçlü bir karaktere sahip olduğu anlaşılıyor” yorumunu yaptı. Kalaycıoğlu ise “Bir insan sevmediği biriyle ilişki yaşamaz, o yüzden bu sadece tek gecelik bir şey değil gibi” dedi. “TEK GECELİK İLİŞKİ Mİ, AŞK MI?” İkilinin dikkat çektiği bir diğer konu ise çocuğun nasıl dünyaya geldiğiydi. Hakan Solaker, “Herkes diyor ki tek gecelik ilişki ama mesele bu değil. Önemli olan o çocuk bir sevginin, bir beraberliğin sonucu mu?” diyerek, olayın ahlaki ve duygusal boyutuna vurgu yaptı. Kalaycıoğlu ise konuyu kürtaj tartışması üzerinden değerlendirerek, “Ben kadının rızası olmadan alınan hiçbir kararın doğru olduğunu düşünmüyorum” ifadelerini kullandı. “NAZLI SABANCI HER ŞEYİ BİLİYORDU” Programın sonunda Sabancı ailesinin süreci çok önceden bildiği ve aile içinde çözüldüğü iddiaları paylaşıldı. Hakan Solaker, “Nazlı Sabancı”nın zaten olanları bildiğini ve çocuğun aileye kabul sürecinde etkin rol oynadığını düşünüyorum” dedi. Gökay Kalaycıoğlu da, “Aile bir araya geldi, DNA testinden sonra çocuk resmen kabul edildi” ifadeleriyle programı sonlandırdı.

Source: Haberler


Yüzde 99.99 tatmin etmedi! Hacı Sabancı”dan babalık kararına itiraz

2017 yılından beri beraber olan Hacı Sabancı ve Nazlı Sabancı 2021 yılında dünya evine girmişlerdi. Ünlü çiftin bu evliliğinden Arzu Alara adında bir kızları olmuştu. DNA RAPORU “BABA HACI”DIR” DEDİ 2021 yılında Nazlı Kayı ile gösterişli bir törenle dünya evine giren ünlü iş insanı Hacı Sabancı, Fatma Demir”in açtığı babalık davasıyla sarsılmıştı. Hacı Sabancı”nın evlilik dışı bir oğlu olduğu DNA raporuyla ortaya çıkmıştı. HER ŞEY 14 YIL ÖNCE BAŞLADI Fatma Demir ve Hacı Sabancı”nın hikayesi, 14 yıl önce sosyal medya aracılığıyla tanışmalarıyla başlamıştı. İkilinin zaman zaman bir araya geldiği ve birlikte Los Angeles”ta tatil yaptığı iddia edilirken, ilişkilerinin 2015 yılında sona erdiği iddia edilmişti. Fatma Demir, 2019 yılında başka biriyle evlenerek Belçika”ya yerleşmişti. Ancak bu evliliğin kısa sürede sona erdiği öğrenilmişti. MADDİ DESTEK SAĞLADI, HAMİLE KALDI Evliliği sona erdikten sonra zor bir süreç geçiren Fatma Demir, o dönemde Hacı Sabancı”dan hukuki destek almak için avukat konusunda yardım talep etti. İddialara göre, Sabancı bu süreçte Demir”in hesabına maddi destek sağladı ve bu durum ikiliyi yeniden bir araya getirdi. Fatma Demir, Hacı Sabancı ile yaşadığı ilişkinin ardından hamile kaldı ve 2 Şubat 2021″de oğlu Uzay”ı doğurdu. ÇOCUK ORTAYA ÇIKINCA ARALARI BOZULDU Fatma D.”nin sık sık doğan çocuğunun fotoğraflarını Hacı Sabancı”ya gönderdiğinin anlatıldığı dilekçede, Sabancı”nın çocuğun kendisinden olduğunu öğrenmesinin ardından tarafların arasının bozulduğu ifade edildi. Dilekçede şu ifadelere yer verildi: “Fatma D.”nin eski eşi, çocuğun kendisinden olmadığı gerekçesiyle soy bağının reddi davası açmıştır. Çocuğun daha fazla mağdur edilmemesi bakımından Hacı Sabancı ile çocuk arasında soy bağının DNA incelemesi yoluyla tespitine karar verilmesini istiyoruz. Ayrıca Hacı Sabancı”nın babalığına karar verilerek nüfusa kaydının yapılamasını talep ediyoruz.” YÜZDE 99.99 İHTİMALLE… İstanbul Aile Mahkemesi, Hacı Sabancı”nın, Uzay isimli çocuğun babası olup olmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumu”na sevk edilmesine karar vermişti. Mahkemenin bu kararının ardından ilk olarak Fatma D. ile 4 yaşındaki Uzay isimli oğlu İstanbul Adalet Sarayı”na gelerek gerekli sevk işlemlerini yaptırdıktan sonra Adli Tıp Kurumu”nda DNA örneği verdi. Hacı Sabancı da Adli Tıp Kurumu”na giderek küçük Uzay”ın babası olup olmadığının tespiti için DNA testi yaptırdı. Raporda şu ifadelere yer verildi: “Uzay D.”ye ait DNA profili ile anne Fatma D.”ye ait DNA profilinin ve baba olduğu iddia edilen Hacı Sabancı”ya ait DNA profilinin karşılaştırması yapıldı. Elde edilen sonuçlar itibari ile Sabancı”nın yüzde 99.99 ihtimalle Uzay D.”nin biyolojik babası olabileceği tespit edildi.” KARARA İTİRAZ ETTİ Hürriyet”in yaptığı habere göre mahkeme, Hacı Sabancı”nın Uzay”ın biyolojik babası olduğuna hükmetti. Ancak Sabancı, karara itiraz ederek, dosyayı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi”ne taşıdı. Sunulan itiraz dilekçesinde şu ifadelere yer verildi: “DNA profilindeki benzerliklerin neler olduğu açıklanmamıştır. Yüzde 99.99 oran müvekkilin baba olduğunu göstermeye yeterli bir oran değildir.”

Source: Haberler


Belediyelerde söyleşiler yapan tarihçi-yazar diplomasız çıktı iddiası

Osmanlı arşivleri üzerine yaptığı araştırmalarla tanınan ve belediyelerde “Tarihçi Yazar” unvanıyla söyleşiler yapan Nermin Taylan Erkutlu”nun diplomasız olduğu öne sürüldü. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ MEZUNİYETİ OLMADIĞINI AÇIKLADI Ortaokul ve liselerde düzenlenen çeşitli söyleşilere de katılan Erkutlu”nun, biyografisinde “İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu” yazdığı görüldü.Erkutlu hakkında CİMER”e yapılan başvuruların ardından İstanbul Üniversitesi, Erkutlu”nun kayıtlarında böyle bir mezuniyetin bulunmadığını duyurdu.İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü Edebiyat Fakültesi Dekanlığınca verilen yanıtta, “Nermin Taylan Erkutlu adlı kişiye Fakültemiz tarafından herhangi bir diploma verilmemiştir” denildi. ERKUTLU”DAN AÇIKLAMA Erkutlu gündeme oturan haberin ardından sosyal medya hesabından açıklama yaptı.CİMER”in yanıtının isim değişikliği nedeniyle kaynaklandığını savunan Erkutlu, “Ben Türkiye Cumhuriyeti Devleti”nin en köklü üniversitelerinden birinden TARİH diploması olan bir tarihçiyim” ifadelerini kullandı.Erkutlu”nun açıklamasının tamamı şöyle:”Bir internet gazetesi tarafından tarafıma atılan Diplomasız Tarihçi başlığı tümüyle yalan ve iftira olup gereğinin hukuk tarafından yapılacağını buradan bildiriyorum. İsim değişikliği sebebiyle aldıkları bir cevap üzerine yapılan haber asılsızdır.Ben Türkiye Cumhuriyeti Devleti”nin en köklü üniversitelerinden birinden TARİH diploması olan bir TARİHÇİYİM. Gerek haberi yapanlar gerekse bu yalan haberle ilgili yorum yapanlardan Hukuk ve Mahkeme yoluyla hesabının sorulacağını önemle bildiririm.”

Source: Haberler


İsrail”in 10 milyar dolar yalanına Türk medyası da ortak oldu! Türkiye”den açıklama geldi

Dün bazı basın yayın organlarında “Türkiye ve Katar, sürgün edilecek Gazzeli sivilleri Suriye”nin kuzeyindeki kamplara yerleştirme planı yürütüyor” iddiası olay olmuş İletişim Başkanlığı”ndan yalanlama gelmişti. Açıklamada iddianın İsrail propaganda makinesinin ürünü olduğu ifade edilmişti. Bugün yine benzer bir iddia gündem oldu. Bazı sosyal medya hesaplarında “Hazırlıklar yapılıyor: Gazzeliler 10 milyar dolar karşılığında Türkiye”ye yerleştirilecek” haberleri yayıldı. “TÜRKİYE”NİN TEHCİR PLANINA DAHLİ MÜMKÜN DEĞİL” İddialara yalanlama yine İletişim Başkanlığı”ndan geldi: “Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan ve basın yayın organlarında yer alan, “Hazırlıklar yapılıyor: Gazzeliler 10 milyar dolar karşılığında Türkiye”ye yerleştirilecek” iddiası doğru değildir. Filistin halkının işgale karşı verdiği onurlu mücadeleyi destekleyen Türkiye”nin, Gazzelileri yurtlarından edecek herhangi bir tehcir planına dahil olması kesinlikle söz konusu değildir. Son günlerde sıkça ortaya atılan, “Türkiye”nin, Gazze Şeridi”ndeki Filistinlileri Suriye veya Türkiye”ye yerleştirmek için çalıştığı” yönündeki iddialar, bir dezenformasyon kampanyasının ürünüdür. İsrail medyası tarafından ortaya atılan ve ülkemizde de yankı bulan iddialar Merkezimizce daha önce de yalanlanmıştır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan”ın liderliğinde Türkiye, Filistinlilerin Gazze Şeridi ya da Batı Şeria’dan tehcirine yönelik her türlü girişimi, kararlı bir şekilde reddetmektedir. Gazze şeridine yönelik ağır bombardımanın derhal durdurulması, sivillerin zarar görmemesi ve Gazze’ye insani yardımların kesintisiz biçimde ulaştırılması için çabalarını aralıksız sürdürmektedir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz” https://x.com/dmmiletisim/status/1911698468860473533

Source: Çağla Çağlar


Yeşilay Danışmanlık Merkezi çocuk ve ergenlerin internet bağımlılığına karşı mücadele veriyor

Tütün, alkol, madde ve kumar bağımlılığına karşı vatandaşlara ücretsiz hizmet sunulan YEDAM”da teknoloji bağımlılığının sona erdirilmesi için de uzmanlarca destek sağlanıyor.

Nevşehir Yeşilay Şubesi bünyesinde 2020″den beri faaliyet sürdüren YEDAM”da, vaktinin çoğunu internet ve özellikle sosyal medya kullanımıyla tüketen başta çocuk ve gençler olmak üzere tüm bireylerin yaşamlarını daha kaliteli hale taşıyabilmek için çeşitli imkanlar sunuluyor.

Sosyal destek uzmanlarınca, bağımlılık düzeyi tespit edilen bireylere vakitlerini verimli geçirebilmeleri için danışmanlık hizmeti sunulurken, el sanatları, grafik tasarım, spor ve gastronomi atölyelerinde yeteneklerini geliştirebilme olanağı da tanınıyor.

“Herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor”

Yeşilay Nevşehir Şube Başkanı Filiz Yüksel, AA muhabirine, okullar başta olmak üzere çeşitli alanlarda bağımlılıkla mücadele konusunda eğitim programlarının yanı sıra bağımlı bireylerin sorunlarının çözümü konusunda aralıksız hizmet sunduklarını söyledi.

Yeşilayın bağımlı bireylerin toplumla sosyal uyumlarını sağlayarak, onları üreten ve özgüvenli konuma getirebilmeyi amaçladığını belirten Yüksel, “Toplumda birilerinin elinden tutmak lazım. Tek başına mutluluk olmuyor. Mutlu çevre oluşturabilirsek birtakım şeylerin hazzını alacağız. Manevi boşlukların içini maddeler doldurmaya başladı. Şiddete eğilimler artıyor. Bağımlılıklar diğer suçları da tetikleyen bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Bunları topyekun çözmek için elimizden geleni yapmamız gerekiyor. Herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor.” diye konuştu.

YEDAM sosyal hizmetler uzmanı Elif Çaylı da tüm bireylere bağımlılığa karşı kendilerini koruyabilmeleri için ücretsiz hizmet sunduklarını belirtti.

Çaylı, YEDAM”ın 115 numaralı telefonundan randevu alanların kimlik bilgilerinin gizli tutularak bağımlılıktan kurtulmalarına yardımcı olunduğunu anlattı.

Hiçbir bağımlılığın masum olmadığını vurgulayan Çaylı, çocuk ve gençlerin sosyal medya bağımlılıklarının önüne geçilmesi için ailelerin bilinçli tutum sergilemesi gerektiğine işaret etti.

“Dijital bağımlılık ülkemizde küçük yaş ve yetişkin grubunda oldukça yüksek”

Bağımlılıkların düzelebileceğini ancak motivasyonun çok önemli olduğunu dile getiren Çaylı, şunları kaydetti:

“Dijital bağımlılık ülkemizde küçük yaş ve yetişkin grubunda oldukça yüksek. Kişinin sosyal medya kullanımından yarar elde edip etmediğine bakıyoruz. Kişi 3 saat sosyal medyaya bakıyor ama 2 saat makale okuyor, araştırma yapıyorsa burada zararlı kullanımdan bahsedemeyiz. Ancak 3 saat sosyal medyada takılıyor ve yararına olan bir davranış yapmıyorsa bu zararlı kullanım kategorisine giriyor. 3 saat ve üzeri kullanımı da riskli olarak değerlendiriyoruz. İnternet kullanımı çocuk ve ergen yaş grubunda oldukça yaygın. YEDAM”da bu yaştakilere de hizmet sunuyoruz. Çocuk ve ergen yaş grubundan internet bağımlılığı aslında bir sonuçtur. Aile içindeki problemler, akran zorbalığı ve eğitim hayatındaki zorluklardan kaynaklı olarak çocuklar sosyal medyaya yönelebiliyor. Bizler, sosyal hizmet desteğinin yanı sıra danışanımızın sosyal risklerini tespit edip, sosyal çevresini de iyileştirmeye yönelik çalışmalar yapıyoruz. YEDAM”da atölye çalışmaları gerçekleştirip boş zaman değerlendirmesini sağlıyoruz.”

Bağımlılık olgusuna karşı toplum farkındalığının yetersiz olduğunu belirten Çaylı, “Toplumda, bağımlılığın bir beyin hastalığı olduğunu birçok kişi bilmiyor. Aileler bu süreçte bazen nasıl davranış sergilemesi gerektiğini bilmeyebiliyor. Bağımlı bireye yaklaşımın nasıl olması gerektiğini anlatıyoruz. Bazen aile üyeleri bağımlı bireyi çok yargılayıp cezalandırabiliyor. Bu da kişinin bağımlılığını besleyen bir tutum olabiliyor.” ifadelerini kullandı.

Bağımlılıkla müdahaleyi üç ayaklı sehpaya benzettiklerini, bunların da sosyal, psikolojik ve tıbbi destek olduğunu aktaran Çaylı, bağımlılıkla mücadele etmek isteyenleri profesyonel hizmet alabilmeleri için YEDAM”a davet etti.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Olmaz olsun böyle anne! Sosyal medyadan yaptığı paylaşımlar pes dedirtti! Kendisi ve 2 aylık bebeğinin…

Sivas kent merkezinde yaşayan Fatma T., sosyal medya platformlarını adeta bir kazanç kapısına çevirdi. İddiaya göre, iki ay önce dünyaya gelen erkek bebeğini teşhir eden genç kadın, cinsel içerikli videolar ve fotoğraflar paylaştı. İBAN numarasıyla 5 bin TL karşılığında müstehcen içerikler satan Fatma T.”nin paylaşımları, duyarlı vatandaşlar tarafından ihbar edildi. Sivas İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube ekipleri, ihbar üzerine hemen harekete geçti. Fatma T.”nin adresini tespit eden polis, şüpheliyi kısa sürede yakalayarak gözaltına aldı. Olay, sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. BEBEK DEVLET KORUMASINA ALINDI Skandalın ortaya çıkmasının ardından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı devreye girdi. Bakanlık, bebeğin ve annenin mahrem görüntülerini paylaşan Fatma T.”ye karşı hızlı bir şekilde aksiyon aldı. İki aylık bebek, devlet koruması altına alınarak güvenli bir ortama yerleştirildi. Bakanlık, çocuğun fiziksel ve psikolojik sağlığını korumak için gerekli tüm adımları attığını duyurdu. BAKANLIKTAN SERT AÇIKLAMA: “HUKUKİ SÜREÇ TAKİP EDİLECEK” Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, konuyla ilgili resmi bir açıklama yaptı. Açıklamada, “Görüntülerin tespit edilmesinin ardından Sivas İl Müdürlüğü ekiplerimiz, emniyet birimleriyle koordinasyon içinde ivedilikle harekete geçti. Adres tespiti sonrası şahıs gözaltına alınmış, bebek devlet korumasına alınmıştır. Söz konusu şahıs hakkında suç duyurusunda bulunulmuş olup, hukuki süreci titizlikle takip edeceğiz,” ifadelerine yer verildi. Bakanlık, sosyal medyada çocuk istismarı ve mahremiyet ihlallerine karşı sıfır tolerans politikası uyguladığını vurguladı. Benzer olayların önlenmesi için çalışmaların hız kesmeden devam edeceği belirtildi.

Source: Uğur Yiğit


Fatih Erbakan: “Sakın ha sakın çarenin CHP olduğunu düşünmeyesiniz”

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fathi Erbakan, Bingölde partisinin 3üncü Olağan İl Kongresine katıldı. Erbakan, burada yaptığı konuşmada ülkedeki yoksulluk sorununa değinirken şu ifadeleri kullandı: Yoksulluğu önlemek bakımından AK Parti iktidarından da bir ümit yoktur, ana muhalefet partisi CHPden de bir ümit yoktur. Sakın ha sakın çarenin CHP olduğunu düşünmeyesiniz. Ne CHP bunu çözebilir ne AK Parti bunu çözebilir. Türkiyede yoksulluğu ortadan kaldıracak olan tek bir görüş vardır o görüşün adı da ‘Milli Görüş’tür. ‘Milli Kaynak’ paketlerimizi devreye sokacağız. Partimizin ARGE Başkanlığı bu ‘Milli Kaynak Paketleri’ kitabını hazırladı. Borçsuz, zamsız, vergisiz bir senede 150 milyar dolar kaynak nasıl bulunacak. Ortaya koyacağımız imkanlarla aynen Erbakan Hocamız gibi denk bütçe yapacağız. Denk bütçeyi yapınca da bu ülkeyi yıllık 2 trilyon lira faiz ödemesinden kurtaracağız inşallah. Faizden kurtarılan, imtiyazlı holdinglerden kurtarılan, israftan kurtarılan trilyonlar ve ‘Milli Kaynak Paketleri’ ile üretilecek olan trilyonlarla bu imkanı getireceğiz. Aynen Erbakan Hocamız gibi dar gelirlinin alım gücünü refah seviyesini arttırmakta kullanacağız. İşçiye, memura, emekliye Erbakan Hocamız gibi biz de gelir gelmez yüzde 100, yüzde 200, yüzde 300 maaş zamlarını yapacağız, bu millete nefes aldıracağız.YAPTIKLARINI ELEŞTİRMEK YASAKYasaklar konusunda iktidarın tutarsızlık sergilediğini söyleyen Erbakan, medyaya ve siyasilere uygulanan baskıyı eleştirdi:Evet başörtüsü yasağını, imam hatip ve inanç özgürlüğüyle ilgili yasakları kaldırdılar. Bununla ilgili herkesten çok biz seviniriz ve kim yaparsa yapsın teşekkür ederiz. Ancak sadece bu değil. Bunları ortadan kaldırdılar ama kendilerine muhalif en ufak bir sese dahi fırsat vermediler. Gazeteciler, siyasetçiler, genel başkanlar hapiste. Daha geçtiğimiz olaylarla ilgili RTÜK’ün muhalif kanallara kestiği cezaları gördünüz. Türkiye iyiye gitmiyor demek, onların yaptıklarını eleştirmek yasak.

Source: Anka


Metroda uygunsuz davranışlarda bulunan çift büyük öfke yarattı

Hindistan”ın teknoloji şehri Bengaluru”da bir metro istasyonunda yaşanan olay, sosyal medyada büyük tartışma yarattı. Bir çiftin metroda uygunsuz fiziksel yakınlık göstermesi, birçok kişinin tepkisini çekti.Madavara metro istasyonunda çekilen video, genç bir çifti gösteriyor. Videoda erkek, etrafta yaşlılar dahil birçok yolcu olmasına rağmen, yanındaki kız arkadaşının tişörtünün içine elini sokarak uygunsuz davranışta bulunuyor.”Karnataka Portfolio” adlı hesap, bu videoyu X (eski adıyla Twitter) platformunda Perşembe gecesi paylaştı. Paylaşımda “Bengaluru, Delhi Metro kültürüne doğru mu ilerliyor? Namma Metro istasyonundaki bu rahatsız edici davranış, şehirdeki görgü kuralları hakkında soru işaretleri yaratıyor” ifadeleri kullanıldı.Paylaşımda ayrıca şu görüşlere yer verildi: “Bazı kişilerin kamusal alanlarda sergilediği bu tür davranışları görmek çok üzücü ve endişe verici. Özellikle metro istasyonu gibi herkesin kullandığı bir yerde bu davranışlar kesinlikle kabul edilemez. Kamusal alanlar çocuklar, kadınlar, aileler ve yaşlılar dahil herkes içindir. İnsanların bu alanları özel yakınlık davranışları için kullanmaları hem saygısızlık hem de ayıptır.”Sosyal medya kullanıcıları bu olaya farklı tepkiler gösterdi. Bazı kullanıcılar, sevgi gösterileri ile kamusal alanda uygunsuz davranışlar arasındaki sınırın korunması gerektiğini savundu. Diğerleri ise çiftin yüzlerinin bulanıklaştırılmadan videonun paylaşılmasını eleştirdi.Bir kullanıcı: “Bu kişiler uyarılmalı ve kamusal alanda uygunsuz davranışlarını özel hayatlarıyla sınırlamaları konusunda bilgilendirilmeli. Ancak kimliklerinin sosyal medyada açıkça gösterilmemesi gerekir” yorumunu yaptı.Başka bir kullanıcı ise: “Videoyu sadece çekip internette paylaşmak, insanları teşhir etmekten ve olayı sansasyonel hale getirmekten başka bir işe yaramaz” dedi.Delhi metrosundaki benzer olaylar daha önce de sık sık gündeme gelmişti. Şimdi ise bu tür olayların Bengaluru”da da görülmesi, toplumsal değerler ve kamusal alan kullanımı konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirdi.

Source: Abdullah Teymur


Eşi tarafından terk edilen kadın 33 yıldır engelli kızına bakıyor

Odunpazarı ilçesi 71 Evler Mahallesi”nde yaşayan 4 çocuk annesi Arzuman Uçar, engelli kızı Sevgi”ye 33 yıldır tek başına bakıyor.Uçar”ın iddiasına göre, 34 senelik eşinin 2018 yılında engelli çocuklarına bakmayı reddetmesi üzerine kendisini terk ederek başka bir kadına gittiğini söyledi. “Kendi çocuğunun bakım masraflarını üstlenmiyor, sadece bin lira nafaka veriyor. Neye yetecek?” diyerek yaşadığı zorlukları dile getiren Uçar, her gün kızı Sevgi”nin bakımlarını kendi başına yerine getirmeye devam ediyor.10 BİN TL”LİK MAAŞIN 7 BİN TL”Sİ KİRAYA GİDİYOR Kızının 10 bin TL engelli maaşı ile şu anda 7 bin TL”lik kirasını ödeyen ve arta kalan para dışında bir geliri olmadığını belirten Uçar, mahallelilerin desteğiyle yaşam mücadelesini sürdürüyor.”24 SAATİM EVDE GEÇİYOR”Kızı Sevgi”nin doğuştan bu yana engelli olduğunu belirten Uçar, “Çocuğum 33 yaşında, engelli. Doğumda kafasındaki bıngıldak kemiği birleşmiş, o kemiğin yerine de su birikmiş. Erzurum”da ameliyat ettirdik ama doktorlar bize dedi ki, “Bu çocuğun vücudu hiç gelişmez.” O yüzden bu şekilde devam ediyoruz. Oturamıyor, göremiyor ama duyabiliyor, anlayabiliyor. Mesela kapıdan içeri biri girince sesine tepki veriyor. Acıktığı zaman ağlar, altı ıslandığı zaman huzursuz olur, öyle olunca da zaten anlıyorsunuz. Sadece sıvı yiyebiliyor, katı yiyemiyor. O yüzden çorbayla besliyorum. Sabahları kalkınca ilk onunla ilgileniyorum. Altını değiştiririm, mamasını yediririm, giydiririm. 2-3 günde bir banyosu var, onu yaptırırım. Geri kalan vakitlerde de kendi işlerimle, evin işleriyle uğraşırım. Bütün gün onunlayım, 24 saatim evde geçiyor.” ifadelerini kullandı.TERK ETTİ Yıllardır eşinden ayrı olduğunu dile getiren Uçar, “Eşim eve bakmıyordu. Evimin kirasını ödemiyordu, hiçbir ihtiyacımızı karşılamıyordu. Ben o zamanlarda bu çocuğun maaşıyla evin kirasını, doğalgazını öderdim. Onlar da sadece yemeye içmeye gelirdi. Bundan dolayı aramızda sıkıntılar çıktı. Kendisine 800-900 liralık ayakkabı alırdı, bin liralık gömlek alırdı, “Siz benim giyimime kuşamıma sakın karışmayın” derdi. Peki, bu çocuğa kim bakacak? Bir gün bile olsun bana sormadı ki çocuğun bir ihtiyacı var mı diye, bir şey lazım mı diye. Sonra zaten “Ben bu çocuğa bakamam, gidin ne haliniz varsa görün” dedi, terk etti gitti, kendisine de başka birini buldu.” dedi.”ALLAH HİÇBİR ŞEYİ SEBEPSİZ YARATMAZ”Uçar, yaşadığı zorlu hayat mücadelesine rağmen umudunu kaybetmediğini belirterek şöyle devam etti:”Yine de rabbime şükürler olsun ki böyle bir evladı bana verdi, ben ona bakabiliyorum. Allah hiçbir şeyi sebepsiz yaratmaz, onun bana gelişinin bir nedeni vardı ki Allah verdi. Şimdi hem ben ona bakıyorum hem o bana bakıyor. Konu komşunun yardımları dışında hiçbir gelirim yok. Bir kuru canım, bir nefesim bir de bu hasta çocuğum var. Başka hiçbir şeyim yok. Evim barkım yok ama Allah”ıma sığındım, başka gidecek yerim de yolum da yok.”

Source: Esmanur Kadak


SON DAKİKA: Sosyal medya Ali Efe Güneş”in iğrenç mesajlarını konuşuyor! Skandal yazışmalar ifşa oldu!

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, sosyal medyadan çocuklara cinsel içerikli mesajlar attığı iddia edilen artistik buz pateni sporcusu Ali Efe Güneş hakkında “cinsel istismar”, “cinsel taciz” ve “tehdit” suçlarından soruşturma başlatıldı. CİNSEL İÇERİKLİ MESAJLAR DEHŞETE DÜŞÜRDÜ Cinsel içerikli mesajlara yanıt alamayan genç sporcunun tehditler savurduğu görüldü. Sosyal medyada en çok konuşulanlar arasına giren Güneş, mesajları ortaya çıkaranlara tehditler savurdu. GÖZALTI KARARI Artistik buz pateni sporcusu Ali Efe Güneş hakkında gözaltı kararı verildiği öğrenildi. ALİ EFE GÜNEŞ KİMDİR? Güneş, 6 Nisan 2005″te Ankara”da doğup büyüdü. Milli sporcu bireysel ve serbest stil kategorilerinde yarışıyor. b2022″de düzenlenen 15″inci Europa Cup Skate Helena”da ve 2023 Türkiye Gençler Şampiyonası”nda Genç Erkekler kategorisinde birinci oldu.

Source: Dilhan Dumanoğlu


Her şey bir kitapla başladı… Emrah Safa Gürkan- Abdulhamit Gül tartışmasına AKP”li Varank da dahil oldu

AKP Grup Başkanvekili Abdülhamit Gül, CHP”nin boykot listesine soktuğu bir kitap markette kitap okurken fotoğraf paylaştı.

Gül”ün poz verdiği kitabın Doğan Avcıoğlu”nun “Türkiye”nin Düzen”i isimli eseri olması üzerine tarihçi Emrah Safa Gürkan, sosyal medya üzerinden “doğan avcıoğlu? nasıl ya” diyerek fotoğrafı alıntıladı.

Gül”ün poz verdiği kitap 1968″de yayımlanırken “millî devrimci kalkınma modeli” denen bir tür devletçi-sosyalist bir ekonomi modelini konu ediniyor.

KİTAP TARTIŞMASI BAŞLADI

Abdülhamit Gül ise Emrah Safa Gürkan”a şu yanıtı verdi:

“Bir kitabı okumak, o kitabın fikriyatını bütünüyle benimsemek anlamına gelmez. Ne var ki siz, okumayı böyle gördüğünüz için kendi dar düşünce dünyanızın dışına çıkamıyor, toplumun farklı kesimleriyle sahici bir irtibat kuramıyorsunuz.

Biz kitap seçerken raflarda ideolojik ayrım yapmamayı kendimize şiar edindik. Bu sizi şaşırtmış olabilir ama düşünce geleneğimizin damarlarını da farklı bakış açılarını da dikkatle tetkik ederiz.

Bu sebeple her sözü dinler, her fikri anlamaya gayret eder, en doğrusuna ve en güzeline tâbi oluruz. Sizin yabancısı olduğunuz bu yaklaşım, bizim için sıradan bir okuma ahlakıdır.

Boykot çağrısı yaptığınız o kitapçıda her düşünceden, her ekolden eser bulunuyor. Çünkü fikir çeşitliliği; özgürlükçü, çoğulcu ve medeni bir toplumun işaretidir. Bunu anlamak ise faşizan zihniyetlerin harcı değildir.”

Ünlü tarihçi Gürkan, AKP”li Gül”ün yanıtına karşılık Gül”ün paylaşımını alıntılayarak, “Bir kitapla poz vermek onunla bir mesaj yollamaktır” ifadelerini kullandı.

Gürkan sözlerini şöyle sürdürdü:

“SUNİ MAĞDURİYETLER ÇIKARMAYIN”

Bir kitapla poz vermek onunla bir mesaj yollamaktır. Mensubu olduğunuz hükümetin ekonomik politikaları Doğan Avcıoğlu”nun savunduğu politikalarla tam tamına ters. Bunu şaşırtıcı bulurlar kusura bakmayın.

Size kimse kitabı okumadı demedi, bilgisiz demedi, “ne anlar” demedi. Foto için seçtiğiniz kitap bana ilginç geldi. Her şeyden suni mağduriyetler çıkarmayın.

MUSTAFA VARANK DA DAHİL OLDU

Son olarak Mustafa Varank Gürkan”ı, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan”ın elinden aldığı ödül üzerinden eleştirdi.

“O FOTOĞRAFI” AÇIKLADI

Emrah Safa Gürkan ise son zamanlarda X”te sürekli paylaşılan o fotoğraf hakkında açıklamada bulunarak şunları kaydetti:

“Bu Türkiye Bilimler Akademisi”nin ödül töreni. Türkiye”nin en üst akademik kurulu bana ödül vermiş. Hatta bir tane değil iki tane vermiş. AKP vermemiş, hükümet vermemiş, bilim adamları vermiş.

Ben bunu kimin elinden alacağımı seçemem. Ama sonra nasıl davranacağımı seçebilirim.

Bu ödülü aldıktan sonra AKP”de, hükümette görev mi yapmışım?

Her sene bir sürü akademisyen bu ve bunun gibi ödülleri alıyor. Tüba ve Tübitak bir araydı o sene ve gelmeyen sadece bir kişi vardı. Herkes tam tekmil oradaydı. Rektörünü de alıp gelmişti.

Koç Üniversitesi full oradaydı mesela; zira Tüba ödüllerinde hep çok başarılılar. Orası da mı AKP”li 😉

Bu tip safsataları bırakın kaç yaşında insanlarız.

Bir insan Doğan Avcıoğlu ile poz veriyorsa neoliberal bir hükümette bakanlık yapması şaşırtıcı olur.”

Source: Haber Merkezi


İsrail ordusu, Palmiye Pazarı Bayramı”nda Lübnan”ın güneyinde Hristiyanlara ait bir anıtı yıktı

Lübnan”daki Hristiyanlar, Paskalya Yortusu öncesindeki pazar günü kutlanan Palmiye Pazarı Bayramı”nda ülkenin güneyindeki Nebatiye kentine bağlı Yarun beldesinde yer alan anıtın İsrail tarafından yıktırıldığının haberini aldı.

Eski Çalışma Bakanı Mustafa Bayram, İsrail askerlerinin buldozerle bir anıtı yıktığını içeren görüntüleri X hesabından paylaştı.

Paylaşımında, “Siyonist düşman, Lübnan”ın güneyinde dini kutsallığı olan simgelerden biri olan anıtı yıkıyor.” ifadelerini kullanan Bayram, “İsrail”in kendisinden başka her şeye düşmanlığını kanıtlamak için yıkımı görüntülediğini” belirtti.

Bayram, “(İsrail) O garip işgalci bir varlıktık ve bölgenin halkları arasında yeri yoktur.” ifadelerini kullandı.

Lübnan resmi haber ajansı NNA da olayı, “Düşman İsrail, Lübnan”a yönelik ihlalleri kapsamında Yarun beldesindeki Aziz Yorgi heykelini yıktı.” ifadeleriyle aktardı.

Lübnan ile İsrail arasındaki ateşkes ve ihlaller

İsrail ile Lübnan arasında 27 Kasım 2024″te yapılan ateşkes anlaşmasına rağmen İsrail sıklıkla anlaşmayı ihlal ediyor.

Lübnan ile İsrail arasındaki ateşkes anlaşması kapsamında oluşturulan Ateşkesi Denetleme Komitesinde Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Barış Gücü (UNIFIL), Lübnan ve İsrail”in yanı sıra Fransa ile ABD de yer alıyor.

Lübnan”a yönelik kara saldırıları sırasında sınır hattındaki beldelere giren İsrail ordusu, ateşkes anlaşmasındaki geri çekilme maddesine rağmen Hamamis Tepesi, Aziyye Tepesi, Uveyda Tepesi, Balat Dağı ve Lebbune Tepesi olmak üzere 5 noktada varlığını sürdürüyor.

İsrail ordusunun ateşkesin sağlanmasının ardından düzenlediği saldırılarda en az 100 kişi hayatını kaybetti, 300″ü aşkın kişi de yaralandı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Mattia Ahmet Minguzzi unutulmayacak! Trabzonspor”dan karar

Trabzonspor, genç yaşta vahşice saldırı sonucu hayatını kaybeden Mattia Ahmet Minguzzi’nin adını unutturmayacak.Bordo-mavili takım, Fırtına Tribününün adını “Mattia Ahmet Minguzzi Tribünü” olarak değiştirildiğini duyurdu.Bordo-Mavili kulüpten yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:”Trabzonspor Kulübü olarak, genç yaşta hain bir saldırı sonucu hayatını kaybeden Mattia Ahmet Minguzzi’nin anısını yaşatmak için Papara Park’ta yer alan Fırtına Tribünümüzün adı, “Mattia Ahmet Minguzzi Tribünü” olarak değiştirme kararı almış bulunmaktayız.”Mattia Ahmet’in yaşama sevinci, futbol tutkusuyla bütünleşmişti”Bu karar, sadece bir ismin değil; vicdanın, kardeşliğin ve adalet arayışının sesi olması amacıyla alınmıştır. Mattia Ahmet’in yaşama sevinci, futbol tutkusuyla bütünleşmişti. Onun ismini, tutkuyla bağlı olduğu futbol dünyasında yaşatmak, bize düşen en temel görevlerden biridir.Trabzonspor olarak, gençlerimizi şiddetin her türlüsünden korumaya kararlıyız. Bu tribün artık yalnızca bir yer değil, aynı zamanda bir değerin, bir duruşun ve bir çağrının adı olacak”

Source: Osman Kocaer


Eğitim-İş ve Eğitim Sen”den “öğretmen kıyımı”na ortak tepki: Mesleki huzurumuzu kaçırmayın

Eğitim emekçilerinin proje okulları atamalarının açıklanmasıyla gerçekleşen öğretmen sürgünlerine tepkileri sürüyor. Eğitim-İş ve Eğitim Sen atamalara tepki göstermek için Ankara Mamakta bulunan Çağrıbey Anadolu Lisesi önünde toplandı.Açıklamaya CHP Genel Başkan Yardımcı Gamze Taşçıer de destek verdi. Eğitim-İş adına Ankara 2 Nolu Şube Yöneticisi Banu Günüç Kete konuştu.Milli Eğitim Bakanlığına seslenen Kete, Okullarımız keyfi atamalar yapacağınız şirketleriniz değildir. Bu atamalar iptal edilmeli liyakatle yeniden yapılmalıdır. Zaten zor koşullarda görevini canla başla yerine getirmeye çalışan, enflasyona ezdirdiğiniz, yoksulluk sınırı maaşıyla yaşam mücadelesi veren öğretmenler yaz boz tahtasına dönen eğitim sistemi içinde işini hakkıyla yapmaya çalışırken, mesleki huzurlarını bir de bu uygulamalarla kaçırmayın dedi. Kete, Çağrıbey Anadolu Lisesinde 62 öğretmenden 41inin MEB kıyımının mağduru olduğunu vurguladı.ANKARA İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜNE SUÇ DUYURUSUKetenin ardından Eğitim Sen Ankara 1 Nolu Şube Başkanı Mehmet Aydoğdu sözü aldı. Çağrıbey Anadolu Lisesinin 8 yıl önce sınav ile öğrenci alan okul olma özelliğinden çıkarıldığını anımsatan Aydoğdu, Öğrenci sayısı 600den bin 600e çıkarıldı. Bir anda okulumuz ikili eğitime geçti. Yetmedi ek binaya gittik. Okul buna rağmen yine bu kadro ile başarılı oldu. Bu kadar karmaşayı okul kaldırmayınca, tekrar sınavla öğrenci alan okula dönüştü. 4. yılını tamamlayacak. Eğitim niteliğinin tam artacağı dönemde yeniden bir kargaşa oluşturdu Milli Eğitim Bakanlığı. Bugün de bu tablo ile karşı karşıyayız. Mamak Yavuz Sultan Selim Anadolu Lisesinde 3 öğretmen norm fazlası oldu. Burada 39 öğretmen. Biz bunu merak ediyoruz. Neden orada 3 burada 39 öğretmen? Bakanlık adına bu okulda kıyım kararı ölçütlerini kim belirledi? Hafta sonu norm fazlası olduk, bugün tayin istemek zorunda kaldı öğretmenler. Diğer illerden hizmet puanı şeffaf bir şekilde bakanlığın sayfasında açıklanmış. Ankarada bu bile yapılmıyor. Zaten 7 bin öğretmen norm fazlasıydı. Kargaşa üstüne kargaşa çıkarıyorlar. Yarın bilmediğimiz puanlarla tayin sonuçlarımız açıklanacak. Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Belirsizlik yaratıp burada da mı torpil yapacaksınız? açıklamasını yaptı.ÜLKENİN GELECEĞİNİ CEZALANDIRMAK İSTİYORLAR CHPli Taşçıer de bir açıklama yaptı. AKP iktidarının 22 yılda birçok Milli Eğitim Bakanı değiştirdiğini vurgulayan Taşçıer, Her bakanın amacı kindar bir nesil yetiştirmek. 22 yılda her alanda olduğu gibi kendi siyasi iktidarların arka bahçesi olacak bir eğitim sistemi yarattılar. Öğretmenleri ücretli-ücretsiz, okulları nitelikli-niteliksiz diyerek ayrıştırdılar. Bu ülkenin geleceğini cezalandırmak istiyorlar diye konuştu.ÖĞRETMENLERİMİZ BAŞTACIDIRTaşçıer sözlerini şu ifadelerle sonlandırdı:Bilimin, laikliğin, Atatürk ilke ve devrimlerinin ışığında eğitim veren bütün öğretmenlerimiz baştacıdır. Onları öğrencilerinden ve amaçlarından uzaklaştırmaya çalışan bu karanlık iktidar er ya da geç, sandık geldiğinde tarihin karanlık çöplüğünde hak ettiği yeri alacak. Taşçıer ayrıca CHP Milli Eğitim Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaşın, Çarşamba günü tepki çeken uygulama ile ilgili adli süreci başlatacağını belirtti.

Source: Ankara / Cumhuriyet


Eşi tarafından terk edilen kadın 33 yıldır engelli kızına bakıyor

Kızı Sevgi”nin doğuştan bu yana engelli olduğunu belirten Uçar, “Çocuğum 33 yaşında, engelli. Doğumda kafasındaki bıngıldak kemiği birleşmiş, o kemiğin yerine de su birikmiş. Erzurum”da ameliyat ettirdik ama doktorlar bize dedi ki, “Bu çocuğun vücudu hiç gelişmez.” O yüzden bu şekilde devam ediyoruz. Oturamıyor, göremiyor ama duyabiliyor, anlayabiliyor. Mesela kapıdan içeri biri girince sesine tepki veriyor. Acıktığı zaman ağlar, altı ıslandığı zaman huzursuz olur, öyle olunca da zaten anlıyorsunuz. Sadece sıvı yiyebiliyor, katı yiyemiyor. O yüzden çorbayla besliyorum. Sabahları kalkınca ilk onunla ilgileniyorum. Altını değiştiririm, mamasını yediririm, giydiririm. 2-3 günde bir banyosu var, onu yaptırırım. Geri kalan vakitlerde de kendi işlerimle, evin işleriyle uğraşırım. Bütün gün onunlayım, 24 saatim evde geçiyor.” ifadelerini kullandı.

Source:


Şakir Paşa Ailesi”nde nefes kesen sahne! Cevat, karısını babasının odasında bastı

Başrol oyuncusu Cem Yiğit Üzümoğlu”nun sosyal medya paylaşımı sonrası gözaltına alınıp serbest bırakılmasının ardından kısa bir yayın arası veren Şakir Paşa Ailesi, 13 Nisan Pazar akşamı yeni bölümüyle izleyiciyle buluştu. Geri dönüşü merakla beklenen dizi, reytinglerde iki kategoride ikinci sıraya yerleşerek başarısını sürdürdü. KARISINI BABASININ ODASINDA YAKALADI Yeni bölümde tansiyon yine yüksekti. Ailenin gelini Aniese ile kayınpederi arasında yaşanan yasak aşk, evdeki tüm dengeleri sarstı. Gece yarısı kayınpederin odasına gizlice giren Aniese, karşısında eşi Cevat”ı buldu. “GECENİN BİR YARISI…” Cevat”ın “Gecenin bir yarısı kayınpederinin odasında kim kocasıyla karşılaşsa korkar” şeklindeki serzenişi dikkat çekti. Cevat”ın “Söylesene güzeller güzeli karıcığım, sen ne zamandan beri babama adıyla hitap ediyorsun?” şeklindeki sorgulayıcı tavrı ise tansiyonu iyice yükseltti.

Source: Haberler


ABD Dışişleri kendini ele verdi: Rumeysa”yı tutmak için bir sebep yok

Amerika Birleşik Devletleri’nde yüksek lisans öğrencisi olarak bulunan Tufts Üniversitesi doktora öğrencisi Rumeysa Öztürk, İsrail yanlısı bir grup tarafından fişlendikten sonra “yahudi karşıtlığı” nedeniyle sivil kıyafetli Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) kolluk güçleri tarafından alıkonulmuştu.

Öztürk’ün gözaltına alınmasından günler önce ABD Dışişleri Bakanlığı, Öztürk’ün yahudi karşıtı faaliyette bulunduğuna ya da terör örgütü destekçisi olduğuna dair Trump yönetiminin herhangi bir kanıt sunmadığını belirten bir belge hazırladı.

The Washington Post”un ulaştığı belgeye göre, Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun Öztürk’ün vizesini iptal etmek için kullandığı ilk yetkinin gerekçesiz kaldığı ifade edildi.

Dışişleri Bakanlığı, Öztürk’ün İsrail karşıtı bir makale kaleme aldığını doğruladı ancak yazının sınırları içinde ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını ve terör destekçiliği ya da yahudi karşıtlığı suçlamalarını haklı kılacak bir kanıt olmadığını belirtti.

GEREKÇESİZ CEZA

Bakanlığın yazılı değerlendirmesine rağmen Öztürk’ün vizesi başka bir yetki temel alınarak iptal edildi. Bu yetki, vize iptali için gerekçe sunulmasını zorunlu kılmıyor.

Trump yönetimi, uluslararası öğrencilere yönelik daha geniş bir baskı uygulaması kapsamında, yüzlerce öğrencinin vizelerini benzer bir şekilde iptal etti.

Öztürk, geçen yıl Tufts öğrenciler gazetesinde yayımlanan bir yazıda üniversitenin İsrail bağlantılı yatırımlarını açıklamasını ve bu şirketlerden çekilmesini talep etmişti.

Bu yazı, Trump yönetimi tarafından “Hamas’ı desteklemek” olarak tanımlandı. Ancak devlet kurumları arasında dolaşan belgelerde ne ICE ne de İç Güvenlik Bakanlığı bu suçlamayı destekleyecek herhangi bir delil sunamadı. ABD hükümet veri tabanlarında Öztürk’le ilgili terör bağlantılı herhangi bir bilgiye de ulaşılamadığı kaydedildi.

“İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN SINIRLANDIRILMASI”

Rubio, Öztürk’ün gözaltına alınmasının yalnızca yazdığı makale nedeniyle olmadığını, bu kişilerin üniversite içinde “binaları işgal ettiğini ve öğrencileri taciz ettiğini” söyledi.

Ancak suçlamaların aksine, Tufts Üniversitesi’ndeki protestolar sırasında Öztürk’ün lider konumda olduğuna dair bir işaret bulunmuyor. Öztürk”ün avukatları bu suçlamaların gerçek dışı olduğunu belirtti.

Ancak Trump yönetimi, Öztürk’ün de aralarında bulunduğu öğrencilerin “eylemlerle kaos ortamı yarattığını” öne sürmeye devam ediyor.

Öztürk’ün durumu uluslararası kamuoyunda yankı uyandırdı. Tufts Üniversitesi kampüsünde hem İsrail yanlısı gruplar hem de Cumhuriyetçi öğrenciler Öztürk’ün gözaltına alınış biçimini ve ifade özgürlüğünün bastırılmasını eleştirdi.

Tufts”taki “İsrail”in Dostları” grubu, “Bu yazının içeriğine kesinlikle katılmıyoruz ama ifade özgürlüğünün sınırlandırılması demokratik değildir” açıklamasında bulundu.

“BENİ ÖLDÜRECEKLERİNDEN EMİNDİM”

Gözaltı sırasında Öztürk”ün annesiyle telefonda konuştuğu ve kimliği belirsiz kişiler tarafından etrafının sarıldığı öğrenildi.

Öztürk, yeminli ifadesinde “Beni öldüreceklerinden emindim” dedi. Ardından elleri kelepçelenip belinden zincirlenerek ayaklarından kelepçelendiğini aktardı.

Pazartesi günü Vermont’ta görülecek duruşmada Öztürk’ün sınır dışı edilip edilmeyeceğine karar verilmesi bekleniyor.

Source: Haber Merkezi


İç çamaşırı kargolarında açılmış paket sorunu devam ediyor

Kadına şiddet ve taciz önlenemiyor, sorun her geçen gün daha da artıyor. İktidar ise 2025 yılını “aile yılı” ilan etti ancak kadınların hissettikleri güvensizlik son bulmuyor.Yaşanan sorunla ilgili Cumhuriyete konuşan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Uzmanı Avukat Süreyya Kardelen Yarlı, “Bu sorun 1 buçuk yıl önce gündeme geldiğinde, bu firmalar paketlere ‘Bu kutuyu ilk siz açıyorsunuz’ etiketi yapıştırıp beyaz poşet kullanmaya başladı. Ancak bu önlem de işe yaramadı ve tüketicilere paketler açılmış şekilde ulaşmaya devam etti. Kargo görevlileri, sistemden paketin içeriğini ve göndericisini görebiliyor. Bu da alınan önlemleri etkisiz kılıyor. Sosyal medyada bu durumu üretici firmanın reklam amacıyla yaptığı iddiaları dolaşsa da, Türkiye’de kadın hakları bu kadar gündemdeyken bunu reklam amaçlı yaptıklarını düşünmüyorum. Asıl sorumluluk, kargo şirketlerinde ve teslimat sürecindeki çalışanlarda. Büyük ihtimalle paketlere, araçlara yükleyenler değil, teslim edenler müdahale ediyor” dedi. Tüketici Konfederasyonu Başkanı Aydın Ağaoğlu ise, “İnternet üzerinden sipariş veren, çoğunlukla kadın tüketicilerden gelen şikâyetlere göre, özellikle iç çamaşırı üreten ve satan firmalara ait kargo paketleri alıcısına hasarlı, açık veya yırtık olarak teslim ediliyor. Bu durumla karşılaşan tüketiciler ya kargo paketini hiç teslim almasın ya da durumu tutanakla belgeleyip mümkünse fotoğrafını çekerek teslim alsın. Ardından firmayı bilgilendirsin ve ürünün bedelini geri talep ediyorsa iadesini istesin. Talepleri kabul görmezse, tüketiciler e-Devlet üzerinden tüketici hakem heyetlerine ücretsiz başvurabilir. Başvuruda, ürünün ambalajının açık geldiğini, bunun hijyen açısından uygun olmadığını ve ayıplı ürün sayılarak bedel iadesi istediklerini belirtebilirler” ifadelerini kullandı.Uzmanlar, bu durumla karşılaşan tüketicilere şunları öneriyor: Paket açılmış halde geldiyse, mutlaka fotoğraf ve video ile belgeleyip kargoyu kabul etmemek. Belgeleri kullanarak kargo görevlisini taşıyıcı firmaya şikâyet etmek veya en yakın karakola başvurmak. Ürün alınan firmaya yazılı bildirimde bulunarak kargo şirketleriyle ilişkilerinin gözden geçirilmesini talep etmek. Gerekirse tüketici mahkemesine başvurarak tazminat talep etmek. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na (TİHEK) başvurarak, kadınlara yönelik cinsiyet ayrımcılığı yapıldığı gerekçesiyle şikâyette bulunmak. Ticaret Bakanlığı’na tüketici şikâyeti oluşturmak.

Source: Teoman Süalp


CHP”den, Bakan Memişoğlu”na “pankart” tepkisi: “Kadının doğumu da bedeni de kimsenin slogan malzemesi değildir!”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ankara Milletvekili Semra Dinçer, hafta sonu oynanan Sivasspor-Fenerbahçe maçı öncesinde seremoniye Doğal olan normal doğum” pankartıyla çıkılmasına tepki gösterdi.Konu hakkında Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu tarafından cevaplanması istemiyle konuyu Meclis gündemine taşıyan Dinçer, Kadının nasıl doğum yapacağına, yalnızca hekim değerlendirmesi ve bireysel tercihler doğrultusunda karar verilir. Sezaryen doğum, kimi zaman annenin ya da bebeğin hayatını kurtaran hayati bir müdahaledir. Doğal ya da doğal olmayan gibi ayrımlar, sadece kadınları yargılamak ve baskılamak için kullanılmaktadır. Topluma mal olmuş kurumların görevi, kadınların en mahrem tercihlerine müdahale etmek değil, eşitlikçi, bilimsel ve duyarlı bir dil kullanmaktır ifadelerini kullandı. KADININ NASIL DOĞURACAĞINA KARAR VERECEK TEK MERCİ VARDIR: HEKİM VE KADININ KENDİSİBir muhabirin Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’na konuyu sorması ardından, Memişoğlu’nun, Futbol maçlarına sadece erkekler mi geliyor? sözlerini de eleştiren Dinçer, şunları söyledi: Bakanın açıklaması meselenin ciddiyetini hafife alan ve kamuoyunun hassasiyetini yok sayan bir yaklaşımdır. Konu, maçlarda kimin tribünde olduğundan çok daha büyüktür. Kadının doğumu da bedeni de kimsenin slogan malzemesi değildir. Bir futbol kulübünün araçsallaştırılarak kadınlara sezaryen olma diye pankart açılması sadece cehalet değil, aynı zamanda tehlikelidir. Sezaryen bir tercihtir. Bazen bir zorunluluktur. Ve en önemlisi, bir annenin kararıdır. Kadının nasıl doğuracağına karar verecek tek merci vardır, hekim ve kadının kendisi. Ne spor kulüpleri ne siyasiler ne de ideolojik yargılar.Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 2025 yılını Aile Yılı olarak açıklamasının ardından, tüm Bakanların Erdoğan’a yaranmak için sıraya girdiğini söyleyen Dinçer, şöyle devam etti:Toplumun en temel yapı taşı olan aileyi korumak gerekçe gösterilse de alt metninde kadınların kamusal hayattan daha da dışlanmasına zemin hazırlanmaktadır. Bakanların birbiriyle yarışır şekilde bu karara dair hamleler yapması meseleyi daha da politikleştirmekte, kadınları sadece ‘eş’ ve ‘anne’ rolüne indirgerken, birey olarak haklarını görmezden gelmektedir.

Source: Haber Merkezi


Bütün dünya yıllarca onun hayatını izledi: Uğradığım tacizlerin acısını aptal sarışını oynayarak bastırdım!

Bir ara dedesinin mirasından mahrum bırakıldı… Evlenip çocuk sahibi oluncaya kadar da çılgın hayatıyla gündemdeydi hep…Sabahlara kadar süren partiler, değişen sevgililer, defalarca yapılan ve sonu ayrılıkla biten nişanlar derken herkes onu şımarık zengin çocuğu olarak tanıdı….Ama yıllar sonra artık 40″lı yaşlarında iki çocuk annesi evli bir kadın olduktan sonra yaşadıklarını bütün gerçekliğiyle anlattı. İşte o zaman aslında madalyonun bir de görünmeyen kısmı olduğu ortaya çıktı.Bütün dünyanın milyon dolarlar içinde yüzen zengin ve şımarık kız olarak tanıdığı o ünlü aslında kalbinin derinliklerinde çok büyük travmalar ve acılar taşıyordu. GEÇMİŞTE BAMBAŞKA BİR HAYATI VARDIBu kısa öykünün kahramanı Paris Hilton”un ta kendisi..Bugün artık 43 yaşında iki çocuk annesi olan Paris Hilton, çok uzun süre hızlı hayatıyla gündemin ilk sıralarında yer aldı.Carter Reum ile kimsenin yürüyeceğine inanmadığı bir evlilik yaptıktan sonra da hayatı bambaşka bir dönemece girdi.Artık eskisinden çok daha bakin ve uslu bir hayat sürüyor.İşte bu süreçte Hilton ilk gençlik yıllarında başına gelenleri anlattı ve onu çılgın gecelerin kızı olarak tanıyanların da yüreğini titretti. TACİZİN ACISINI UNUTMAK İÇİN “APTAL SARIŞIN” MASKESİNİ KULLANMIŞHilton, daha yetişme çağında ailesi tarafından uslanması için gönderildiği okulda bile öğretmenlerinin tacizine uğramıştı.Söylediğine göre tam da bu yüzden kendini eğlenceye vermiş ve aptal sarışın maskesi takmıştı. Bu şekilde de yaşadıklarının yarattığı acıları dindirmişti.Paris Hilton, İngiliz The Sun gazetesine verdiği röportajda uğradığı tacizlerin acısını unutmak için aptal barışın maskesi taktığını söyledi.Ama orada anlattığına göre yine de işin sonunda gülen taraf kendisi oldu. Çünkü her ne kadar zengin bir aileden de gelse kendi işini yapıp parasını kazandı ve elbette servetini oluşturdu. İLK GENÇLİK YILLARI ZOR GEÇTİBugün evli ve iki çocuk annesi olan Hilton, geçen yıl hayatının en büyük sırrını itiraf etmişti. 42 yaşındaki Hilton, tedavi için gönderildiği bir yatılı merkezde görevliler tarafından tacize uğradığını anlatmıştı.İşte o itirafından sonra da kolları sıvadı ve tıpkı kendisi gibi bu türden dehşet verici bir olayın kurbanı olan çocukların sesi olmaya karar verdi.Carter Reum ile mutlu bir evliliği olan Paris Hilton, geçen yıl ABD Temsilciler Meclisi”nde düzenlenen Çocuk Refahının Güçlendirilmesi ve Amerika”nın Çocuklarının Korunması konulu oturumda konuştu.Alıntı Metni ANILARINI ANLATTIĞI KİTABINDA SATIRLARA DÖKTÜ Hilton, yaşadığı bu korkunç olayları anılarını kaleme aldığı kitabında satırlara dökmüştü. Daha kitabı satışa bile çıkmadan yapılan alıntılarla ilk gençlik yıllarında yaşadığı kabus da gözler önüne serilmiş oldu.Paris: The Memoir adlı kitabına göre çok hızlı bir hayat sürdüren Hilton”u ailesi bu türden bir tedavi merkezine gönderme kararı aldı. Aynı zamanda okul da olan bu kurumun bir özelliği vardı:Aileler, bir türlü yola gelmeyen asi çocuklarının biraz olsun topluma uyum sağlamayı öğrenmesi için bu okula gönderiyordu. Paris Hilton da bu nedende o okulda eğitim görmesi için Utah”a gönderildi.Provo Canyon adlı okulda yaşananlar ise Hilton”un anlattığına göre korkunçtu,. Hilton, henüz reşit bile olmadığı o dönemde tacize uğradığını itiraf etti. Hatta o tacizlerin öncesinde kendilerine uyuşturucu benzeri bir madde verildiğini bu yüzden yarı bilinçsiz halde olduğunu ileri sürdü. SANKİ KAFAM, BEDENİMDEN AYRILMIŞ GİBİ HİSSEDİYORDUMHilton kitabında o dönemi şu satırlarla anlattı: Bana verilen hapları yuttum ve bir podyum mankeninin kusursuz maskesiyle duvara bakmaya başladım. Bize her ne verdilerse bu benim, kafamın bedenimden ayrılmış gibi hissetmeme neden oldu. Bu beni korkuttu. Bu yüzden kapsülleri yutmadım ve ilk fırsatta tükürmek için alt dudağımın içine sıkıştırdım.Hilton, okul personelinin öğrenciler arasında favorileri olduğunu da yazdı kitabında. Genellikle güzel kızları seçtiklerini belirtip ardından da şu satırı ekledi: Ama bunun güzellikle ilgili olduğunu sanmıyorum. Alıntı Metni Paris Hilton daha önce üç kez nişanlanıp ayrıldı. Sonunda da 2021 yılında Carter Reum ile evlendi. Daha ilişkilerinin ilk döneminden itibaren kimse onların evlenip uzun süre birlikte kalacağına inanmıyordu ama beklenmeyen şey gerçek oldu. Çiftin evliliği sürüyor. Üstelik taşıyıcı anne aracılığıyla sahip oldukları Phoenix ve London adlı çocuklarıyla aileyi de iyice genişlettiler.

Source: Hurriyet.com.tr


Kurban Bayram 2025: Ne zaman, kaç gün kaldı?

Kurbana kaç gün kaldı 2025: Kurban Bayramına kaç gün kaldı sorusu, Ramazan Bayramı”nın ardından öne çıkan konulardan oldu. Yılın ilk dini bayramı olan Ramazan Bayramı tatili, arefe günü ile beraber 3,5 gün oldu. Kısa süren bayram tatilinde şehir dışına çıkamayan çalışanlar, Kurban Bayramı ne zaman? sorusunun yanıtına odaklandı. Kurban Bayramı”nın yeni yılda ne zaman idrak edileceği, bir sonraki yılın planlamasını yapacak olan vatandaşların gündeminde yer alıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayımlanan 2025 dini takvimine göre Kurban Bayramı tarihi belli oldu. Peki, 2025 Kurban Bayramı tatili kaç gün olacak, Kurban Bayramı tatili 9 gün mü? İşte, bayram tatili günleri ve Kurban Bayramı tarihi.2025 Kurbana kaç gün kaldı? Kurban Bayramına kaç gün kaldı? 2025 yılında Kurban Bayramı, 6 Haziran 2025 Cuma – 9 Haziran 2025 Pazartesi arasında gerçekleşecek.2025 Kurban Bayramına 207 gün kaldı.

2025 KURBAN BAYRAMI NE ZAMAN? 2025 yılında Kurban Bayramı, 16 Haziran Pazar günü eda edilecek. DİYANET VEKALETLE KURBAN BEDELİ NE KADAR?Henüz 2025 yılına ait vekaletle kurban kesimi bedeli Diyanet tarafından açıklanmadı. Geçtiğimiz yıl vekâlet yoluyla kurban kesim bedelinin yurtiçi için 2 bin 250 lira, yurtdışı için de bin 800 lira olarak belirlendiğini duyurulmuştu. KİMLER KURBAN KESMEKLE YÜKÜMLÜDÜR?Kurban kesmek, akıl sağlığı yerinde, büluğa ermiş (ergen olmuş), dinen zengin sayılacak kadar mal varlığına sahip ve mukim olan her müslümanın yerine getireceği malî bir ibadettir (Merğînânî, el-Hidâye, VII, 148). Temel ihtiyaçlarından ve borcundan başka 80.18 gr altın veya değerinde para ya da eşyaya sahip olan kimselerin kurban kesmesi gerekir (Mevsılî, el-İhtiyâr, IV, 252-256; İbn bidîn, Reddü”l-muhtâr, IX, 452-453). Ayrıca kurban mükellefiyeti için aranan nisabın üzerinden, zekâtın aksine bir yıl geçmesi şart değildir. KURBAN BAYRAMI TATİLİ KAÇ GÜN OLACAK, 9 GÜN MÜ? Bu yıl Kurban Bayramı”nın 1. günü çarşamba gününe denk geliyor. Salı günü ise arefe günü idrak kutlanacak. Bu sebeple de bayram tatilinin 9 güne uzatılabileceği ile ilgili beklentiler yükseklik gösteriyor. Konuyla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı. KURBAN BAYRAMI”NIN ÖNEMİKurban gerek fert gerekse toplum açısından çeşitli yararlar taşıyan malî bir ibadettir. Kişi kurban kesmekle Allah”ın emrine boyun eğmiş ve kulluk bilincini koruduğunu canlı bir biçimde ortaya koymuş olur. Müminler her kurban kesiminde Hz. İbrâhim ile oğlu İsmâil”in Cenâb-ı Hakk”ın buyruğuna mutlak itaat konusunda verdikleri başarılı sınavın hâtırasını tazelemiş ve kendilerinin de benzeri bir itaate hazır olduğunu simgesel davranışla göstermiş olmaktadır. Kurban toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Özellikle et satın alma imkânı hiç bulunmayan veya çok sınırlı olan yoksulların bulunduğu ortamlarda onun bu rolünü daha belirgin biçimde görmek mümkündür.

Haber ile daha fazlasına ulaşın

Source: Sporx.com


“Eko-anksiyete” gençler ve çocuklar arasında da artıyor

İklim değişikliğinin yalnızca çevreyi değil aynı zamanda ruh sağlığını da etkilediğini belirten Klinik Psikolog İlayda Kutevu, ‘eko-anksiyete’ kavramı hakkında bilgi verdi. “Eko-anksiyete, iklim değişikliğinin gelecekte yaratacağı yıkımla ilgili duyulan sürekli ve derin kaygı hali olarak tanımlanır” diyen Uzm. Klinik Psk. Kutevu bu kaygının, belirsizlik hissi, geleceğe dair umutsuzluk, suçluluk ve çaresizlik gibi duygularla birleşerek bireylerin yaşam kalitesini düşürdüğünü ifade etti. AFETLERİN PSİKOLOJİK ETKİLERİ GÖZ ARDI EDİLMEMELİ Sel, kasırga, yangın gibi ekstrem hava olayları sonrası ortaya çıkan travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), depresyon ve akut stres bozukluğu gibi rahatsızlıkların görülme sıklığının artığına dikkat çeken Uzm. Klinik Psk. Kutevu, “Evini, toprağını veya geçim kaynağını kaybeden bireyler sadece maddi bir kayıp yaşamamakta, aynı zamanda ciddi bir psikolojik yıkımı da deneyimlemektedir. Çocuklar, zihinsel ve duygusal gelişim dönemlerinde çevresel tehditlere karşı daha hassas olabilmektedir. Bu yaş grubu için doğa yalnızca oyun alanı değil, aynı zamanda güvenlik ve aidiyet duygusunun da kaynağıdır. Bu nedenle, doğanın tehdit altında olduğunu görmek çocuklarda travma etkisi yaratabilmektedir. Eko-anksiyete uzun vadede dikkat dağınıklığı, öğrenme güçlüğü, içe kapanma ve uyku bozuklukları gibi sorunlara zemin hazırlayabilmektedir” diye konuştu. RUH SAĞLIĞI İÇİN BİREYSEL VE TOPLUMSAL ÇÖZÜM YOLLARI ARANMALI İklim krizinin ruh sağlığı üzerindeki etkileriyle başa çıkmak için bireysel çabaların yanı sıra toplumsal dayanışmanın ve sistematik çözümlerin büyük önem taşıdığına vurgu yapan Kutevu, şunları söyledi: “Eko-anksiyete yaşayan bireyler, güvenilir bilgi kaynaklarına erişebilmelidir. Bilinçlendirme çalışmaları ve eğitimlerle çevresel felaketlerin etkileri daha anlaşılır hale getirilmelidir. Afetlerden etkilenen bireyler için erişilebilir ve ücretsiz psikolojik destek programları oluşturulmalıdır. Toplumsal bağlar güçlendirilmeli, insanlar yalnız olmadıklarını hissetmelidir. Doğa ile temas, ruh sağlığını destekleyici bir unsur olarak günlük yaşamın parçası haline getirilmelidir.” İYİLEŞMENİN ANAHTARI DOĞA İLE YENİDEN BAĞ KURMAK İklim değişikliğine karşı verilen mücadelede yalnızca çevresel değil, psikolojik iyileşme de hedeflenmelidir diyen Uzm. Klinik Psk. Kutevu, “Doğa ile kurulan duygusal bağ, bireyin hem ruhsal direncini artırır hem de sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarını geliştirir. Unutulmamalıdır ki insanın doğayla olan bağı, iklim krizine karşı hem bireysel hem toplumsal düzeyde iyileşmenin anahtarıdır” ifadelerini kullandı.

Source: Habertürk


Memur-Sen”den emekli maaşları için yeni öneri

Memur-Sen, kamu personel sistemine ilişkin hazırladığı raporda mülakatın kaldırılmasından emekli maaşlarındaki adaletsizliğe kadar birçok başlıkta talepte bulundu. En kritik mesele olarak görev ve emekli aylıkları arasındaki dengesizlik gösterildi.SİSTEM İŞLEVSİZLEŞTİ, REFORM KAÇINILMAZ HALE GELDİMemur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Kamu Personel Sistemi: Tarihçe-Tespit-Teklif” başlıklı raporun tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, mevcut kamu personel sisteminin zaman içinde yapılan değişikliklerle işlevsiz hale geldiğini söyledi. Yalçın, “Sistemi iyileştirecek, adaleti sağlayacak, tüm tarafların beklentilerini karşılayacak bir reforma ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.MÜLAKAT KALDIRILSIN, LİYAKAT ESAS ALINSINRaporda öne çıkan başlıklardan biri de kamuya alımlarda mülakat uygulamasının kaldırılması talebi oldu. Liyakat temelli atamaların önemine dikkat çeken Memur-Sen, kariyer sisteminin yeniden yapılandırılması çağrısında bulundu.EMEKLİLİKTE ADALET: “GÖREV MAAŞININ YÜZDE 75″İ KURAL OLMALI”Görev maaşı ile emekli maaşı arasındaki uçuruma dikkat çeken Yalçın, bu farkın kamu hizmetinin cazibesini azalttığını belirtti. Emekli maaşlarının, görev maaşının en az yüzde 75’i oranında olması gerektiğini vurgulayan Yalçın, eş ve çocuk yardımının da emeklilikte devam etmesi gerektiğini kaydetti.KAMU GÖREVLİLERİNE ŞİDDET ARTARKEN GÜVENCEYE İHTİYAÇ BÜYÜKKamu görevlilerine yönelik şiddet olaylarının arttığını hatırlatan Yalçın, bu durumun önüne geçmek için güçlü bir denetim ve ceza sistemi kurulması gerektiğini söyledi. Raporda ayrıca disiplin süreçlerinin adil şekilde yeniden ele alınması ve iş sağlığı-güvenliği konularında kapsamlı düzenlemeler yapılması gerektiği belirtildi.ESNEK ÇALIŞMA VE AİLE DENGESİ ÖNERİSİModern çalışma koşullarının gerektirdiği esnek modellerin desteklenmesi gerektiğini ifade eden Yalçın, “İş-aile dengesini sağlayacak çalışma saatleri ve izin hakları düzenlenmeli, güvenceli istihdam esas alınmalıdır” dedi.EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET İLKESİNE DÜZENLEME TALEBİMemur-Sen raporunda maaş sistemi de ele alındı. “Eşit işe eşit ücret” uygulamasının sahada eşitsizlik yarattığını belirten Yalçın, “Tek katsayıya dayalı, adil, şeffaf ve yaşam koşullarını dikkate alan bir ücretlendirme modeli oluşturulmalıdır” çağrısında bulundu.EK GÖSTERGEDEN KREŞ DESTEĞİNE KADAR ÇOK SAYIDA ÖNERİ RAPORDA YER ALDIRaporda öne çıkan diğer talepler arasında 3600 ek gösterge düzenlemesinin genişletilmesi, kamu çalışanları için kreş desteklerinin artırılması, engelli personele özel düzenlemeler yapılması ve disiplin affı da bulunuyor.“TOPLU SÖZLEŞME KARARLARI HAYATA GEÇİRİLMELİ”Toplu sözleşmelerde alınan kararların uygulanmasında aksaklıklar yaşandığını ifade eden Yalçın, “Bu kararlar eksiksiz hayata geçirilmeli ve kamu görevlilerine güçlü bir sendikal güvence sağlanmalıdır” dedi.

Source: Özgür Gündüz


Bakan Tekin, Erdoğan”ın talimatına rağmen kendisini durduramadı! Özel”e çok sert sözler

CHP lideri Özgür Özel geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, Milli Eğitim Bakanı Bakan Yusuf Tekin”e tepki göstermişti. Gözaltındaki öğrencilerle ilgili Özel “Gençlere özgürlük istiyoruz. Sınavlarına girmelerini istiyoruz. Asla eline bir taş almamış, gösterilere katılmış kişileri evlerden topluyorlar, sonra da onlar “eli baltalı.” Öğrencilerin elinde bırak baltayı, çubuk bile yoktu. Ne baltası ya? Yalancı adam! Utanmaz adam! Ne baltası?” ifadelerini kullanmıştı. “TOPUNU İFTİRA SÜRECİNDE OYNUYOR” CHP lideri Özgür Özel”in kendisine yönelik sözlerine Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin çok sert tepki gösterdi. Tekin, “CHP Genel Başkanı Özgür Özel çok enteresan bir manipülasyon süreci içerisinde. En azından geçtiğimiz hafta yaptığım uyarılar sonrası bilmediği konulara girmiyor. Türkiye”deki darbeler tarihine vs. girmiyor. Nerde oynuyor topunu, bildiği iftira sürecinde. Utanmazlık ve yalancılıkla suçluyor bizleri. Cumhurbaşkanımız sürekli bize şu telkinde bulunuyor: Hukuk çerçevesinde cevap vereceğiz. “Alnını karışlarım” ifadesi için bir şey söylemek istemiyorum. Hukuki süreci kullanacağız. Bir siyasi partinin genel başkanı çıkıyor “ele geçirmek” ifadesini kullanıyor. Onu hiç cevap verme bile gereği duymuyorum.” dedi. “KOLTUĞUYLA İLGİLİ TARTIŞMALARA YANIT VERSİN” Yutkunarak konuşan Bakan Tekin, “Utanmaz ve yalancılık kavramlarını kullandı. Ben şimdi Özgür Özel”e sesleniyorum. Utanmaz ve yalancılık nedir biliyor musunuz? CHP kongresinde delegelerin oyları para ile satın alındı. Bu birinci önermem. İkinci önermem bu satın alma ve rüşvet sürecini yürüten kişi İBB Belediye Başkanı. İstanbullunun parasını çalarak yaptı. Sayın Özel, hırsızlıkla alınan paralarla CHP kongresinde delege satın alan bir kişinin oturttuğu koltukta oturuyor. Özgür Özel önce bu eleştirilerle ilgili cevabını versin. Özgür Özel kendi koltuğuyla ilgili yapılan tartışmaların dışına çıkmak için manipülatif söylemlere giriyor.” dedi.

Source: Abdullah Karlıdağ


Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın yargı mensubunu aradığı iddiasına DMM”den açıklama

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik yürütülen “yolsuzluk” soruşturması kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında ortaya atılan bir iddiayı yalanladı. “Haberler gerçeği yansıtmıyor” Bazı basın yayın organlarında yer alan ve kamuoyunda tartışma yaratan, “Cumhurbaşkanı Erdoğan bir yargı mensubunu arayıp ‘Hani dosyanız çok güçlüydü’ dedi” yönündeki haberlerin gerçeği yansıtmadığı bildirildi.
DMM tarafından sosyal medya hesabı üzerinden yapılan açıklamada, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile herhangi bir yargı mensubu arasında iddia edildiği gibi bir konuşma gerçekleşmemiştir. Kamuoyuna yansıyan bu söylem, uydurma ve mesnetsizdir” denildi. Açıklamada ayrıca, bu tür haberlerin “yargı bağımsızlığına zarar verme amacı taşıdığı” ve “yargı süreçlerini siyasi tartışmalara çekmeye çalıştığı” vurgulanarak, söz konusu iddialara itibar edilmemesi istendi.

Source: Dünya Gazetesi


Denizli”de tutuklandı

Danla Bilic olarak tanınan sosyal medya fenomeni Neslihan Damla Aktepe, İstanbul Göktürk teki bir spor kulübünün içindeki restoranda eski sevgilisi Berk Çetin tarafından darp edildiğini iddia ederek şikâyetçi olmuştu. habericionecikanlar#180#left# 30 yaşındaki Danla Bilic in şikâyetinin ardından Berk Çetin, cumartesi günü Denizli de yakalanmıştı. Berk Çetin, emniyette verdiği ifadesinde, hakkında çok sayıda asılsız şikâyetlerde bulunulduğunu belirtip, Danla Bilic in restoranda olduğundan haberi olmadığını, gördüğünde ise selamlaşmak amacıyla yanına gittiğini söylemiş ve hakkındaki darp iddiaları reddetmişti. Habertürk ten Mustafa Şekeroğlu nun haberine göre; Berk Çetin, bugün adliyeye çıkarılıp tutuklandı.

Source: Habertürk


“Çocuk yaşta evliliğe” karşı kurulan futbol takımı başarıdan başarıya koşuyor

Muş’ta kızların erken yaşta evlendirilmesini önlemek amacıyla kurulan Yağmur Spor, Kadınlar 3. Ligi”nde gösterdiği başarıyla 2. Lig için play-off’a yükseldi.Hedefe ulaşmak için maddi destek bekleyen Yağmur Spor Kadın Futbol Takımı, Türkiye Futbol Federasyonu Kadınlar 3. Ligi 32. Grup’ta gösterdiği başarılı performansla play-off’a yükselerek 2. Lig yolunda önemli bir adım attı.Toplumsal farkındalık amacıyla kurulan takım, yıllar içinde sportif başarılarıyla da adından söz ettirmeyi başardı. Sezon boyunca ortaya koyduğu mücadeleyle grubunda dikkat çeken Yağmur Spor, play-off maçlarında da hedefini büyüttü.Haldun Bayrak: “Erken yaşta evliliklerin önüne geçmek için bir adım attık”Merkez ve köylerde yaptığı saha çalışmalarıyla yetenekli gençleri keşfeden Kulüp Başkanı Haldun Bayrak (63), birçok sporcunun üniversitelerde spor bölümlerine yönlendirilmesine de öncülük etti.Kulüp Başkanı Haldun Bayrak’ın öncülüğünde kurulan takım, yıllar içinde hem sosyal farkındalık oluşturdu hem de sportif anlamda önemli adımlar attı.Takımın kuruluş amacının toplumsal bir soruna dikkat çekmek olduğunu belirten Başkan Bayrak, “O dönemde erken yaşta evliliklerin önüne geçmek için bir adım attık. Takımı kurduk ve bugüne kadar çok yol kat ettik. Son maçımızda tribünlerde 10 farklı aile ilçelerden, köylerden gelerek evlatlarını izledi. Bu bizim için gurur verici bir andı” dedi.Tamamı Muşlu oyunculardan oluşan Yağmur Spor’un 2024-2025 sezonunu şampiyon tamamlayarak play-off’a kalmaya hak kazandığını ifade eden Bayrak, takımda hiçbir dış transferin bulunmadığını vurgulayarak, “Sezon başında birkaç transferimiz oldu ama onları da gönderdik. Şu an takımda sadece Muş’un kızları mücadele ediyor. Rakiplerimizin transferli kadrolarına rağmen, kızlarımız 5 hafta boyunca hiç mağlup olmadı ve 20 gol attılar” diye konuştu.Takımın maddi sıkıntılarla mücadele ettiğini belirten Bayrak, “Bugün bir deplasman yolculuğu ortalama 45 bin ile 80 bin TL arasında değişiyor. Ben kendi maaşımı takıma harcıyorum. Kızlarımız zorlu kış şartlarında mücadele ederek şampiyon oldular. Valimiz sağ olsun, destek verdi, malzeme konusunda yardımcı oldu. Ancak iş dünyasından yeterince destek göremedik. Bu çocuklar daha fazlasını hak ediyor” diyerek destek çağrısında bulundu.Pelda Çelikel: “2. Lig hedefine emin adımlarla ilerliyoruz”Yağmur Spor Kadın Futbol Takımı’nın başarılı oyuncularında Pelda Çelikel ise 2. Lig yolunda emin adımlarla ilerlediklerini söyleyerek, “Selcan Hatun Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi”nde okumaktayım. 2013 yılında erken evliliğe karşı durmak için kurulan bu takım, Haldun Hoca”nın katkılarıyla başarılı bir şekilde yol aldı. Şimdi bayrağı biz devraldık ve play-off yolunda, 2. Lig hedefine emin adımlarla ilerliyoruz. Bu süreçte Muş halkından destek bekliyoruz. Valimiz Avni Çakır, bize çok büyük destek veriyor, kendisine teşekkürlerimi iletiyorum. Taraftarımızdan desteklerini, iş insanlarından ise yardım bekliyoruz. Hedefimiz kupayı Muş”a getirmek ve şehrimizin adını daha da yukarılara taşımak” şeklinde konuştu.Berfin Demir: “Bu başarıyı daha yukarılara taşımak istiyoruz”Muş Spor Lisesi öğrencisi olarak bu takımın bir parçası olmaktan gurur duyduğunu söyleyen Berfin Demir de, “Takıma geldiğim için hiçbir zaman pişmanlık yaşamadım. Ancak ne yazık ki yeterince destek alamadığımız zamanlarda, içimizde takımdan ayrılma düşüncesi bile oluşuyor. İşte tam da bu noktada Haldun Hoca’nın bizler için verdiği emekleri hatırlıyor, onun sayesinde yapabileceklerimize inanıyoruz. Takım olarak bu sezon play-off’a kalmayı başardık. Daha iyi yerlere gelmek, bu başarıyı daha yukarılara taşımak istiyoruz. Artık halkımızın desteğine ihtiyacımız var. Valimiz Avni Çakır bizlere çok desteği oldu. Kendisine sonsuz teşekkür ediyoruz. Ancak bundan sonrası için halkımızın da gerçekten desteğine ihtiyacımız var. Bu takım, 2013 yılında erken yaşta evliliklere karşı durmak ve farkındalık oluşturmak amacıyla kuruldu. Bizden önce bu formayı taşıyan ablalarımız, bu takımı çok güzel yerlere taşıdı. Şimdi ise bayrak bizde. Takım olarak inanıyoruz ki, bu mirası daha da ileriye götüreceğiz. Yeter ki halkımız bize destek versin” ifadelerini kullandı.

Source: Ramazan Dengiz


İstanbul Planlama Ajansı verileri ortaya koydu: İmamoğlu”nun tutuklanması hem ülke, hem de ev içi gündemin ilk sırasında!

İstanbul Planlama Ajansı (İPA) tarafından yayınlanan Mart 2025 Barometresi, İstanbulluların ekonomik, sosyal ve siyasi gündemine dair çarpıcı verileri ortaya koydu. 1-7 Nisan 2025 tarihleri arasında 762 İstanbul sakini ile telefon üzerinden görüşülerek hazırlanan İstanbul Barometresi Mart 2025 Raporu’nda, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlunun tutuklanması, İBB hizmetlerine yönelik memnuniyet ve ekonomik etkiler öne çıkan başlıklar oldu.İMAMOĞLUNUN TUTUKLANMASI ÖNE ÇIKTIMart ayının Türkiye gündemine damgasını vuran en önemli olay, katılımcıların yüzde 72,6’sı tarafından Ekrem İmamoğlunun tutuklanması olarak belirtildi. İkinci sırada yüzde 11 ile Uludağ’daki otel yangını, üçüncü sırada ise yüzde 4,3 ile Ramazan Bayramı yer aldı. İstanbul özelinde ise katılımcıların yüzde 89,4’ü, İmamoğlu ile Şişli Belediye Başkanı Emrah Şahan ve Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık’ın tutuklanmasını kentin en önemli gündem maddesi olarak değerlendirdi.İBB HİZMETLERİNDEN YÜKSEK MEMNUNİYETBarometre Raporu’nda öne çıkan bir diğer başlık, İBB hizmetlerine yönelik memnuniyet oranları oldu. Ekrem İmamoğlu döneminde başlatılan projeler arasında:Kent Lokantası: Yüzde 80,8İBB Öğrenci Yurtları: Yüzde 79,7İBB Kütüphaneleri: Yüzde 79,6 oranında beğeni topladı.Katılımcıların yüzde 63,1’i, İmamoğlu’nun başkanlığı döneminde hayata geçirilen projeleri başarılı bulurken, yüzde 76,8’lik kesim bu projelerin sürdürülmesini istedi.EV İÇİNDE DE GÜNDEM: SİYASET VE EKONOMİMart ayının ev içi gündeminde yüzde 52,9 ile Ekrem İmamoğlunun tutuklanması birinci sırada yer alırken, yüzde 24,5 ile ekonomik sorunlar ikinci, yüzde 5,3 ile Ramazan Bayramı ise üçüncü sırada yer buldu. Bu sonuçlar, İstanbulluların gündelik yaşamında siyasi gelişmelerin yanı sıra ekonomik sıkıntıların da önemli bir yer tuttuğunu gösteriyor.

Source: Haber Merkezi


TÜBAF”tan Numan Kurtulmuş”a ziyaret: Gazetecilerin ailelerine gri pasaport talebi

Türkiye Basın Federasyonu (TÜBAF) heyeti, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’u makamında ziyaret etti. Federasyon Başkanı Sinan Burhan öncülüğünde gerçekleşen ziyarete, TÜBAF Yönetim Kurulu ve Yüksek İstişare Kurulu üyeleri de katıldı. Görüşmede, basın mensuplarının yaşadığı sorunlar ve çözüm önerileri detaylı bir şekilde ele alındı.Ziyaret kapsamında TÜBAF Başkanı Sinan Burhan, TBMM Başkanı Kurtulmuş’a basın camiasının taleplerini içeren kapsamlı bir dosya sundu. Öne çıkan talepler arasında, gri pasaport uygulamasının yeniden değerlendirilerek, gazetecilerin eş ve çocuklarına da bu imkânın tanınması talep edildi.Ayrıca TÜRKSAT uydularından alınan hizmetlerin ücretlendirme modelinin gözden geçirilmesi gerektiği ifade edilerek, dolar bazlı ücretlendirme yerine Türk Lirası ile ödeme yapılmasının basın kuruluşlarının sürdürülebilirliği açısından önemli olduğu vurgulandı.Ziyarette, kamu spotlarının ücretlendirilmesiyle yerel ve ulusal basın gelirlerinin artırılması, medya sektörüne yönelik kapsamlı yasal düzenlemeler yapılması ve yayıncıların yaşadığı telif hakkı problemleri de gündeme getirildi.TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, basın mensuplarının toplum adına üstlendiği sorumluluğun bilincinde olduklarını belirterek, çözüm noktasında gereken desteği sağlamaya hazır olduklarını ifade etti. Kurtulmuş, Türkiye Basın Federasyonu yönetimine başarılar dileyerek, bu tür görüşmelerin Meclis ile medya dünyası arasında daha güçlü bir köprü kurulmasına katkı sağlayacağını vurguladı.Ziyaretin, basın sektöründeki sorunların çözümüne yönelik somut adımlar atılmasına vesile olması bekleniyor.

Source: Ayşe Tan


Emine Erdoğan, İskoçya eski Başbakanı Humza Yousaf ile görüştü

Emine Erdoğan, İskoçya eski Başbakanı Yousaf ile bir araya geldi.Yousaf ile küresel ve bölgesel gelişmeler üzerine verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ifade eden Erdoğan, “Özellikle çatışma bölgelerinde barışın tesisi, insani değerlerin korunması ve uluslararası iş birliğinin önemi üzerine fikir alışverişinde bulunduk” dedi. Emine Erdoğan ayrıca, “Filistin halkının yaşadığı insani krize dair duyduğumuz ortak hassasiyeti dile getirerek, çalışma alanlarımızı ele aldık. İnsan onurunun gözetildiği bir dünyanın inşası için ülkeler arası dayanışmanın ve diyalogun vazgeçilmez olduğu hususunda hemfikiriz” ifadelerini kullandı.

Source: Www.star.com.tr


DMM, Başkan Erdoğan”a yönelik iddiaları yalanladı

Dezenformasyonla Mücadele Merkezi”nin (DMM) sosyal medya hesabındaki açıklamada, şu ifadelere yer verildi:”İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili bazı basın yayın organlarında yer alan, “Cumhurbaşkanı Erdoğan bir yargı mensubunu arayıp “Hani dosyanız çok güçlüydü” dedi” şeklindeki iddialar doğru değildir. Cumhurbaşkanı”mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile herhangi bir yargı mensubu arasında iddia edildiği gibi bir konuşma gerçekleşmemiştir. Kamuoyuna yansıyan bu söylem, uydurma ve mesnetsizdir. Yargı bağımsızlığına zarar verme niyeti taşıyan ve yargı süreçlerini siyasi tartışmaların malzemesi haline getirmeyi amaçlayan iddialara itibar etmeyiniz.”

Source: Mehmet Küçükkahveci


Türkiye bu “yasak aşk” skandalını konuşuyor: Damat, kaynanasını hamile bıraktı

Kayseri”nin Develi ilçesinde damat ile kayınvalide arasındaki ilişki Esra Erol”un programında gündeme geldi.

21 yaşındaki Cuma Doğan, engelli raporu bulunan Dilek Şahin ile nişanlandıktan sonra kayınvalidesi Güldane Şahin”in evine sık gitmeye başlamış, samimiyetini ilerletmişti.

Güldane ile Cuma”nın uygunsuz anlarına tanık olan Dilek Şahin, annesi ve nişanlısı tarafından şiddet gördüğünü açıkladı.

Engelli raporu da bulunan talihsiz genç kız, babası Turan Şahin ile birlikte çıktığı programda annesi Güldane Şahin”in nişanlısı Cuma Şahin”i kaçırdığı söyledi.

Programda ayrıca Güldane”nin Cuma”dan 3 aylık hamile olduğu da öğrenildi.

İlginç olay sosyal medyada da geniş yankı buldu.

Source: Derleyen: Ümit Karadağ


Milli güvenlik gerekçesiyle yüksek takipçili sosyal medya hesaplarına erişim engeli getirildi

X üzerinde milyonlarca takipçisi bulunan BPT, Boşuna Tıklama, Etkili Haber ve Zam Haber’e erişim engeli getirildi. Karar, “Milli güvenlik, kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi hususlarının ihlali” gerekçe gösterilerek alındı.

Mahkeme Kararı Taraflara İletildi

BPT, X hesabından yaptığı paylaşımda yer verdiği mahkeme kararıyla bunu duyurdu. Sayfaların hepsine şu anda erişim sağlanabiliyor. BPT tarafından yapılan açıklamada X yönetimi henüz kararı uygulamasa da mahkeme kararının taraflarına iletildiği ifade edildi. Belgede, kararın 29 Mart tarihinde alındığı görüldü. Hesapların hepsinin askıya alıp alınmayacağı şimdilik belirsiz.

Yasak getirilen sosyal medya hesapları şöyle:

•⁠ ⁠Etkili Haber•⁠ ⁠⁠BPT•⁠ ⁠⁠Zam Ajans•⁠ ⁠⁠Boşuna Tıklama

Source: emre_aktifhaber


Ünlülerden “Doğal Olan Normal Doğum” pankartına tepki

13 Nisan Pazar akşamı oynanan Süper Lig maçında, Sivassporlu futbolcuların sahaya Doğal olan normal doğum yazılı pankartla çıkması büyük tartışmalara yol açtı. Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan ve kamu spotu olarak lanse edilen bu pankart, maçta futbolcular tarafından taşındığında sosyal medyada infial yarattı.ERKEK FUTBOLCULARIN TAŞIDIĞI MESAJ TEPKİ ÇEKTİPankartın, erkek futbolcular tarafından taşınması, başta kadın izleyiciler olmak üzere birçok kişiyi kızdırdı. Sosyal medyada yapılan yorumlarda, O zaman siz öyle doğurursunuz ve Bu nasıl bir akıl? gibi ifadelerle mesajın anlamı sorgulandı. Birçok kişi, erkek egemen bir spor dalında, erkek futbolcuların kadın bedenine dair bir tercih hakkında kamu spotu taşımalarının dayatmacı ve ayarsız olduğunu belirtti.SAĞLIK BAKANININ TEPKİSİ TARTIŞMALARI BÜYÜTTÜSağlık Bakanı Kemal Memişoğlunun, konuyla ilgili yaptığı açıklama da tartışmaları derinleştirdi. Bir gazetecinin, Futbol maçında doğal olan normal doğum pankartı taşındı demesi üzerine Bakan, sadece normal diyerek güldü. Tepkiler üzerine açıklama isteyen muhabirlere ise, Futbol maçlarına sadece erkekler mi geliyor? şeklinde bir cevap vererek tartışmalardan kaçındı.ÜNLÜ İSİMLER DE TEPKİ GÖSTERDİ Tartışmanın fitilini ateşleyen bu pankart, sadece izleyiciler değil, ünlü isimler tarafından da sert bir şekilde eleştirildi. Demet Evgar, Aslıhan Gürbüz, Pınar Sabancı, Hazar Ergüçlü, Ceyda Kasabalı, Deniz Işın, Buçe Buse Kahraman gibi birçok ünlü, sosyal medya hesaplarından tepkilerini dile getirdi.İşte ünlü isimlerin paylaşımları…Demet EvgarFüsun DemirelHazar ErgüçlüPınar SabancıCeyda Kasabalı AlbayramBuçe Buse KahramanCeren KarakoçPelin Baynazoğlu Pqueen

Source: Haber Merkezi


Bahçeli: İmamoğlu ile ilgili mahkeme süreçleri ivedilikle karara bağlanmalı

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İBB”ye yönelik yolsuzluk operasyonu ve Ekrem İmamoğlu”nun tutuklanmasıyla ilgili dikkat çeken bir açıklama yaptı. Bahçeli, İmamoğlu ile ilgili hukuki sürecin bir an önce karara bağlanması gerektiğini söyledi. BAHÇELİ”DEN “İMAMOĞLU” ÇIKIŞI Bahçeli, yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Siyasetin dost-düşman kategorisine tasnif ve teşmili yapılarak icrası, milli ve manevi değer yargılarının aleyhine ikmali, anayasa ve yasaların bağlayıcılığını ihlal ederek ilerleyişi hukuk ve demokraside devasa çatlaklara, hatta vahim çarpıklıklara sebep olacaktır. “CHP”NİN HANÇERİ SAPLAYACAK YER ARAMASI TAM BİR İLKESİZLİK” Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye”mizi bu neviden bir karanlığa sürüklemek maksadıyla patent hakkına sahip olduğu kriz, kaos ve kargaşa siyasetine azgınlaşmış ihtirasların refakatiyle hız vermiştir. Dünyada olağanüstü gelişmelerin yaşandığı, kartların yeniden karılıp güç merkezleri arasındaki siyasi, ticari ve ekonomik temelli bilek güreşlerinin yoğunlaştığı bir dönemde CHP yönetiminin eline hançer alıp saplayacak yer arayışına geçmesi tam bir ilkesizlik, tamamıyla izansızlıktır. “CHP GENEL BAŞKANI”NIN OTOKONTROLÜNÜ KAYBETTİĞİ ORTADA” Bu partinin öne çıkan lekeli isimlerinin içi boş hamaset ve çıtası yükselen hakaret üslubu taşınamayacak ölçüde ağır bir yüke dönüşmüş, öyle ki hıyanet sınırına kadar dayanmıştır. CHP Genel Başkanı”nın otokontrolünü kaybettiği, siyasi onurunu hiçe saydığı, cüretkarlığını cehalet ve küstahlığından devşirdiği ortadadır. Ülkesini ve milletini seven, hukukun üstünlüğüne boyun eğen hiçbir siyaset insanının heves ve tevessül etmeyeceği söz, fiil ve eylemlere başvurmak ayıplı bir siyasetin tezahürü olduğu kadar ahlaki ve politik kırılmanın deşifresidir. CHP”nin genel merkez binasının gayri resmi, gıyabi ve kaçak gecekondu şeklinde Silivri”ye taşındığını söylemek abartılı, arızi ve afaki bir değerlendirme sayılmamalıdır. “BASİT VE BAYAĞI BİR SİYASET CAMBAZLIĞI” Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin haksızca, hayasızca ve hamakata dayalı olarak tek adam rejimi propagandasıyla karalamaya çalışan CHP Genel Başkanı”yla siyasi ve ideolojik yandaşlarının resmen ve aleni biçimde tekleşen birisinin peşine takılması trajikomik bir orta oyun numunesidir. Bindirilmiş ve sipariş edilmiş zoraki kalabalıklardan mülhem meydanlarda CHP Genel Başkanı”nın malum ve mühim bir yargısal süreci ve yargı mensuplarını hedef alması ziyadesiyle yanlış olmanın yanı sıra basit ve bayağı bir siyaset cambazlığıdır. “İMAMOĞLU İLE İLGİLİ MAHKEME SÜREÇLERİ İVEDİLİKLE KARARA BAĞLANMALI” Anlaşılan odur ki, CHP”nin nihai gayesi sokak ve boykot çağrılarının üzerine bina edilmek istenen iç isyan, siyasi ve toplumsal anarşinin patlak vermesidir. Fakat ne CHP ne bu partiyi kumanda eden dış işgal cephesi asla ve kat”a kirli emellerine muvaffak olamayacaklardır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi”ni saran hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk iddialarından dolayı Silivri Cezaevi”nde bulunan zanlı Ekrem İmamoğlu”yla ilgili mahkeme süreçlerinin ivedilikle görüşülüp karara bağlanması gerekmektedir. “ZANLI İMAMOĞLU SUÇSUZCA BERAAT EDİLMELİ” Tanık ifadeleri, sarih ve sahici delillerle birlikte diğer sair bilgi, belge ve bulguların dava dosyasına eksiksiz ilavesinin yapılması suretiyle kovuşturma etapları tamamlanmalı, şayet zanlı Ekrem İmamoğlu suçsuzca beratı, değilse tecziyesi maşeri vicdana muvafık halde mutlaka ve olabilecek en kısa sürede temin edilmelidir. Televizyon ekranlarından, gazete sayfalarından ve sosyal medya platformlarından sabah akşam kerameti kendinden menkul bir yolsuzluk failiyle ilgili abuk sabuk görüş, düşünce ve paylaşımları aziz milletimiz dinlemeye ve izlemeye mecbur değildir. “ÖZGÜR ÖZEL 100 MİLYON İMZA TOPLASA NE OLACAK?” CHP Genel Başkanı”nın tek adam merakına ve menşeine dayalı siyasetine tahammül edecek akıl ve vicdan sahibi hiçbir vatandaşımız da esasen yoktur. İmza toplayarak dehşet verici iddiaların faili olan bir zanlının cezaevinden çıktığı veya çıkarıldığı görülmüş, duyulmuş şey değildir. Üstelik imza toplayarak bir ülkenin erken seçime gitmesi diye bir şey de ancak tahayyül ve tenakuz aleminin bir mahsulü olup yok hükmündedir. Özgür Özel 100 milyon imza toplasa ne olacak, ne çıkacak, neye yarayacaktır? “CHP”NİN EĞİLİM YOKLAMASI EVLERE ŞENLİK” İmza kampanyası filmiyle isyan ve işgal çatısı örülmek isteniyorsa, bunun bedelini muhatapları hukuken ve siyaseten çetin derecede ödemeye hazır olmalıdır. Demokrasi ve hukuk fabrikasyon mahiyetli eften püften imzalarla değil, muazzez millet iradesiyle mühürlü ve mündemiçtir. CHP”nin, Cumhurbaşkanı adayı belirlerken yaptığı eğilim yoklaması da evlere şenliktir. Bu partinin tek adayla yapılan oylamada üyelerine oy verdirerek demokrasi devriminden bahsetmesi tuluat tiyatrosunun yeni bir versiyonudur.Dahası Sayın Cumhurbaşkanımıza verilen oy sayısı CHP”nin sözde demokrasi devriminde oy kullananların tam 18,2 katıdır. Özgür Özel, CHP üyelerinden 1 milyon 653 bin kişinin, dayanışma sandıklarında ise 13 milyon 844 bin kişinin oy kullandığını iddia etmiş, toplamı da 15 milyon 497 bin kişi olarak açıklamıştır. Halbuki 28 Mayıs 2023 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın aldığı oy sayısı 27 milyon 834 bin 589; oy oranı da yüzde 52,18″dir. CHP”nin tek parti dönemlerinden alışkın olduğu “açık oy gizli tasnif”le yaptığı kandırmaca sayımın bile nasıl bir aczi, açığı, eksiği ve yetersizliği teyit ettiği meydandadır. “CHP”NİN BOZGUNCU SİYASETİ HUSUMETİN SONUCUDUR” Cumhur İttifakı, Türkiye”nin geleceğiyle ilgili kumar masasına oturan münafık muhterisleri ve şer oyunlarını her cephede karşılamaya, bunların alayının üstesinden gelmeye muktedirdir. Özgür Özel”in yabancılara ülkemizi şikayet etmesi mandacı siyasetin gözlerini araladığına işarettir ve böylesi bir rezaletin demokratik faturası muhakkak olacaktır. Terörsüz Türkiye”nin bahar ve barış iklimi adım adım tesis ediyorken, dünyanın diplomasi nabzı Antalya”da atıyorken, bölge ve küresel siyasette sözü dinlenen bir irade devamlı yükseliyorken CHP”nin bozguncu siyaseti husumet ve huşunetin sonucudur. “ÖZGÜR ÖZEL”İN ŞIMARIK SİYASETİ ÇUVALLAYACAKTIR” Bu berbat sonucun Türk milleti nezdinde hiçbir ederi ve değeri yoktur. Özgür Özel”in şımarık ve şuursuz siyaseti çuvallayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti yabancıların eteğine tutunan müflis, müfsit ve ikiyüzlü siyaset tellallarından müteşekkil CHP zihniyetine teslim edilmeyecektir. Bu irade ve isteği sonuna kadar gösterecek olan da büyük Türk milletidir.”

Source: Haberler


Bahçeli”den İmamoğlu çağrısı

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gündemle ilgili olarak yazılı bir değerlendirmede bulundu. Bahçeli, İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yürütülen yolsuzluk soruşturması ile ilgili olarak, Şayet zanlı Ekrem İmamoğlu suçsuzca beratı, değilse tecziyesi maşeri vicdana muvafık halde mutlaka ve olabilecek en kısa sürede temin edilmelidir. açıklamasında bulundu. Bahçelii CHP ye tepki gösterirken ise, Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’mizi bu neviden bir karanlığa sürüklemek maksadıyla patent hakkına sahip olduğu kriz, kaos ve kargaşa siyasetine azgınlaşmış ihtirasların refakatiyle hız vermiştir. ifadelerini kullandı. Bahçeli nin açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle: CHP GENEL BAŞKANI OTOKONTROLÜ KAYBETTİ Siyasetin dost-düşman kategorisine tasnif ve teşmili yapılarak icrası, milli ve manevi değer yargılarının aleyhine ikmali, anayasa ve yasaların bağlayıcılığını ihlal ederek ilerleyişi hukuk ve demokraside devasa çatlaklara, hatta vahim çarpıklıklara sebep olacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’mizi bu neviden bir karanlığa sürüklemek maksadıyla patent hakkına sahip olduğu kriz, kaos ve kargaşa siyasetine azgınlaşmış ihtirasların refakatiyle hız vermiştir. Dünyada olağanüstü gelişmelerin yaşandığı, kartların yeniden karılıp güç merkezleri arasındaki siyasi, ticari ve ekonomik temelli bilek güreşlerinin yoğunlaştığı bir dönemde CHP yönetiminin eline hançer alıp saplayacak yer arayışına geçmesi tam bir ilkesizlik, tamamıyla izansızlıktır. Bu partinin öne çıkan lekeli isimlerinin içi boş hamaset ve çıtası yükselen hakaret üslubu taşınamayacak ölçüde ağır bir yüke dönüşmüş, öyle ki hıyanet sınırına kadar dayanmıştır. CHP Genel Başkanı’nın otokontrolünü kaybettiği, siyasi onurunu hiçe saydığı, cüretkarlığını cehalet ve küstahlığından devşirdiği ortadadır. TRAJİKOMİK BİR ORTA OYUNU NUMUNESİ Ülkesini ve milletini seven, hukukun üstünlüğüne boyun eğen hiçbir siyaset insanının heves ve tevessül etmeyeceği söz, fiil ve eylemlere başvurmak ayıplı bir siyasetin tezahürü olduğu kadar ahlaki ve politik kırılmanın deşifresidir. CHP’nin genel merkez binasının gayri resmi, gıyabi ve kaçak gecekondu şeklinde Silivri’ye taşındığını söylemek abartılı, arızi ve afaki bir değerlendirme sayılmamalıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin haksızca, hayasızca ve hamakata dayalı olarak tek adam rejimi propagandasıyla karalamaya çalışan CHP Genel Başkanı’yla siyasi ve ideolojik yandaşlarının resmen ve aleni biçimde tekleşen birisinin peşine takılması trajikomik bir orta oyun numunesidir. KİRLİ EMELLERİNE MUVAFFAK OLAMAYACAKLAR Bindirilmiş ve sipariş edilmiş zoraki kalabalıklardan mülhem meydanlarda CHP Genel Başkanı’nın malum ve mühim bir yargısal süreci ve yargı mensuplarını hedef alması ziyadesiyle yanlış olmanın yanı sıra basit ve bayağı bir siyaset cambazlığıdır. Anlaşılan odur ki, CHP’nin nihai gayesi sokak ve boykot çağrılarının üzerine bina edilmek istenen iç isyan, siyasi ve toplumsal anarşinin patlak vermesidir. Fakat ne CHP ne bu partiyi kumanda eden dış işgal cephesi asla ve kat’a kirli emellerine muvaffak olamayacaklardır. İMAMOĞLU SUÇSUZSA BERAATI, DEĞİLSE CEZALANDIRILMASI İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni saran hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk iddialarından dolayı Silivri Cezaevi’nde bulunan zanlı Ekrem İmamoğlu’yla ilgili mahkeme süreçlerinin ivedilikle görüşülüp karara bağlanması gerekmektedir. Tanık ifadeleri, sarih ve sahici delillerle birlikte diğer sair bilgi, belge ve bulguların dava dosyasına eksiksiz ilavesinin yapılması suretiyle kovuşturma etapları tamamlanmalı, şayet zanlı Ekrem İmamoğlu suçsuzca beratı, değilse tecziyesi maşeri vicdana muvafık halde mutlaka ve olabilecek en kısa sürede temin edilmelidir. İMZA KAMPANYASI Televizyon ekranlarından, gazete sayfalarından ve sosyal medya platformlarından sabah akşam kerameti kendinden menkul bir yolsuzluk failiyle ilgili abuk sabuk görüş, düşünce ve paylaşımları aziz milletimiz dinlemeye ve izlemeye mecbur değildir. CHP Genel Başkanı’nın tek adam merakına ve menşeine dayalı siyasetine tahammül edecek akıl ve vicdan sahibi hiçbir vatandaşımız da esasen yoktur. İmza toplayarak dehşet verici iddiaların faili olan bir zanlının cezaevinden çıktığı veya çıkarıldığı görülmüş, duyulmuş şey değildir. Üstelik imza toplayarak bir ülkenin erken seçime gitmesi diye bir şey de ancak tahayyül ve tenakuz aleminin bir mahsulü olup yok hükmündedir. Özgür Özel 100 milyon imza toplasa ne olacak, ne çıkacak, neye yarayacaktır? İmza kampanyası filmiyle isyan ve işgal çatısı örülmek isteniyorsa, bunun bedelini muhatapları hukuken ve siyaseten çetin derecede ödemeye hazır olmalıdır. Demokrasi ve hukuk fabrikasyon mahiyetli eften püften imzalarla değil, muazzez millet iradesiyle mühürlü ve mündemiçtir. CUMHUR İTTİFAKI ALAYININ ÜSTESİNDEN GELMEYE MUKTEDİRDİR CHP’nin, Cumhurbaşkanı adayı belirlerken yaptığı eğilim yoklaması da evlere şenliktir. Bu partinin tek adayla yapılan oylamada üyelerine oy verdirerek demokrasi devriminden bahsetmesi tuluat tiyatrosunun yeni bir versiyonudur. Dahası Sayın Cumhurbaşkanımıza verilen oy sayısı CHP’nin sözde demokrasi devriminde oy kullananların tam 18,2 katıdır. Özgür Özel, CHP üyelerinden 1 milyon 653 bin kişinin, dayanışma sandıklarında ise 13 milyon 844 bin kişinin oy kullandığını iddia etmiş, toplamı da 15 milyon 497 bin kişi olarak açıklamıştır. Halbuki 28 Mayıs 2023 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın aldığı oy sayısı 27 milyon 834 bin 589; oy oranı da yüzde 52,18’dir. CHP’nin tek parti dönemlerinden alışkın olduğu “açık oy gizli tasnif”le yaptığı kandırmaca sayımın bile nasıl bir aczi, açığı, eksiği ve yetersizliği teyit ettiği meydandadır. Cumhur İttifakı, Türkiye’nin geleceğiyle ilgili kumar masasına oturan münafık muhterisleri ve şer oyunlarını her cephede karşılamaya, bunların alayının üstesinden gelmeye muktedirdir. ŞIMARIK VE ŞUURSUZ SİYASET ÇUVALLAYACAKTIR Özgür Özel’in yabancılara ülkemizi şikayet etmesi mandacı siyasetin gözlerini araladığına işarettir ve böylesi bir rezaletin demokratik faturası muhakkak olacaktır. Terörsüz Türkiye’nin bahar ve barış iklimi adım adım tesis ediyorken, dünyanın diplomasi nabzı Antalya’da atıyorken, bölge ve küresel siyasette sözü dinlenen bir irade devamlı yükseliyorken CHP’nin bozguncu siyaseti husumet ve huşunetin sonucudur. Bu berbat sonucun Türk milleti nezdinde hiçbir ederi ve değeri yoktur. Özgür Özel’in şımarık ve şuursuz siyaseti çuvallayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti yabancıların eteğine tutunan müflis, müfsit ve ikiyüzlü siyaset tellallarından müteşekkil CHP zihniyetine teslim edilmeyecektir. Bu irade ve isteği sonuna kadar gösterecek olan da büyük Türk milletidir.

Source: Habertürk


Bahçeli”den Özgür Özel”e tarihi ayar: Otokontrolünü kaybetti, ihanet sınırına dayandı

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli , CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i sert bir dille eleştirdi. CHP’nin “kriz, kaos ve kargaşa siyasetiyle” Türkiye’yi istikrarsızlığa sürüklemeye çalıştığını belirten Bahçeli, “Özgür Özel’in yabancılara ülkemizi şikayet etmesi mandacı siyasetin gözlerini araladığına işarettir” dedi. Özgür Özel”in otokontrolünü kaybettiğini vurgulayan Bahçeli, “Siyasetin dost-düşman tasnifi üzerinden yürütülmesi, anayasal ve hukuki değerleri hiçe sayarak yürütülen siyasi dil, demokrasi ve hukuk düzeninde derin çatlaklara neden olur” ifadelerini kullandı. İBB”ye yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklanan Ekrem İmamoğlu’yla ilgili mahkeme süreçlerinin ivedilikle görüşülüp karara bağlanması gerektiğinin altını çizen Bahçeli , yazılı açıklamalarında şunları kaydetti: #r-1108738# CHP”Yİ ADETA TOPA TUTTU Siyasetin dost-düşman kategorisine tasnif ve teşmili yapılarak icrası, milli ve manevi değer yargılarının aleyhine ikmali, anayasa ve yasaların bağlayıcılığını ihlal ederek ilerleyişi hukuk ve demokraside devasa çatlaklara, hatta vahim çarpıklıklara sebep olacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’mizi bu neviden bir karanlığa sürüklemek maksadıyla patent hakkına sahip olduğu kriz, kaos ve kargaşa siyasetine azgınlaşmış ihtirasların refakatiyle hız vermiştir. Dünyada olağanüstü gelişmelerin yaşandığı, kartların yeniden karılıp güç merkezleri arasındaki siyasi, ticari ve ekonomik temelli bilek güreşlerinin yoğunlaştığı bir dönemde CHP yönetiminin eline hançer alıp saplayacak yer arayışına geçmesi tam bir ilkesizlik, tamamıyla izansızlıktır. “ÖZGÜR ÖZEL OTOKONTROLÜNÜ KAYBETTİ” Bu partinin öne çıkan lekeli isimlerinin içi boş hamaset ve çıtası yükselen hakaret üslubu taşınamayacak ölçüde ağır bir yüke dönüşmüş, öyle ki hıyanet sınırına kadar dayanmıştır. CHP Genel Başkanı’nın otokontrolünü kaybettiği, siyasi onurunu hiçe saydığı, cüretkarlığını cehalet ve küstahlığından devşirdiği ortadadır. Ülkesini ve milletini seven, hukukun üstünlüğüne boyun eğen hiçbir siyaset insanının heves ve tevessül etmeyeceği söz, fiil ve eylemlere başvurmak ayıplı bir siyasetin tezahürü olduğu kadar ahlaki ve politik kırılmanın deşifresidir. #r-1108196# KARALAMA KAMPANYALARINA REST ÇEKTİ CHP’nin genel merkez binasının gayri resmi, gıyabi ve kaçak gecekondu şeklinde Silivri’ye taşındığını söylemek abartılı, arızi ve afaki bir değerlendirme sayılmamalıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin haksızca, hayasızca ve hamakata dayalı olarak tek adam rejimi propagandasıyla karalamaya çalışan CHP Genel Başkanı’yla siyasi ve ideolojik yandaşlarının resmen ve aleni biçimde tekleşen birisinin peşine takılması trajikomik bir orta oyun numunesidir. Bindirilmiş ve sipariş edilmiş zoraki kalabalıklardan mülhem meydanlarda CHP Genel Başkanı’nın malum ve mühim bir yargısal süreci ve yargı mensuplarını hedef alması ziyadesiyle yanlış olmanın yanı sıra basit ve bayağı bir siyaset cambazlığıdır. İMAMOĞLU”NA YÖNELİK DİKKAT ÇEKEN SÖZLER Anlaşılan odur ki, CHP’nin nihai gayesi sokak ve boykot çağrılarının üzerine bina edilmek istenen iç isyan, siyasi ve toplumsal anarşinin patlak vermesidir. Fakat ne CHP ne bu partiyi kumanda eden dış işgal cephesi asla ve kat’a kirli emellerine muvaffak olamayacaklardır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni saran hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk iddialarından dolayı Silivri Cezaevi’nde bulunan zanlı Ekrem İmamoğlu’yla ilgili mahkeme süreçlerinin ivedilikle görüşülüp karara bağlanması gerekmektedir. Tanık ifadeleri, sarih ve sahici delillerle birlikte diğer sair bilgi, belge ve bulguların dava dosyasına eksiksiz ilavesinin yapılması suretiyle kovuşturma etapları tamamlanmalı, şayet zanlı Ekrem İmamoğlu suçsuzca beratı, değilse tecziyesi maşeri vicdana muvafık halde mutlaka ve olabilecek en kısa sürede temin edilmelidir. #r-1108786# “MİLLETİMİZ DİNLEMEYE VE İZLEMEYE MECBUR DEĞİLDİR” Televizyon ekranlarından, gazete sayfalarından ve sosyal medya platformlarından sabah akşam kerameti kendinden menkul bir yolsuzluk failiyle ilgili abuk sabuk görüş, düşünce ve paylaşımları aziz milletimiz dinlemeye ve izlemeye mecbur değildir. CHP Genel Başkanı’nın tek adam merakına ve menşeine dayalı siyasetine tahammül edecek akıl ve vicdan sahibi hiçbir vatandaşımız da esasen yoktur. İmza toplayarak dehşet verici iddiaların faili olan bir zanlının cezaevinden çıktığı veya çıkarıldığı görülmüş, duyulmuş şey değildir. Üstelik imza toplayarak bir ülkenin erken seçime gitmesi diye bir şey de ancak tahayyül ve tenakuz aleminin bir mahsulü olup yok hükmündedir. “100 MİLYON İMZA TOPLASA NE OLACAK?” Özgür Özel 100 milyon imza toplasa ne olacak, ne çıkacak, neye yarayacaktır? İmza kampanyası filmiyle isyan ve işgal çatısı örülmek isteniyorsa, bunun bedelini muhatapları hukuken ve siyaseten çetin derecede ödemeye hazır olmalıdır. Demokrasi ve hukuk fabrikasyon mahiyetli eften püften imzalarla değil, muazzez millet iradesiyle mühürlü ve mündemiçtir. CHP’nin, Cumhurbaşkanı adayı belirlerken yaptığı eğilim yoklaması da evlere şenliktir. Bu partinin tek adayla yapılan oylamada üyelerine oy verdirerek demokrasi devriminden bahsetmesi tuluat tiyatrosunun yeni bir versiyonudur. #r-1108603# ERDOĞAN”IN ALDIĞI OY SAYISINI HATIRLATTI Dahası Sayın Cumhurbaşkanımıza verilen oy sayısı CHP’nin sözde demokrasi devriminde oy kullananların tam 18,2 katıdır. Özgür Özel, CHP üyelerinden 1 milyon 653 bin kişinin, dayanışma sandıklarında ise 13 milyon 844 bin kişinin oy kullandığını iddia etmiş, toplamı da 15 milyon 497 bin kişi olarak açıklamıştır. Halbuki 28 Mayıs 2023 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın aldığı oy sayısı 27 milyon 834 bin 589; oy oranı da yüzde 52,18’dir. “MANDACI SİYASETİN GÖZLERİNİ ARALADIĞINA İŞARETTİR” CHP’nin tek parti dönemlerinden alışkın olduğu “açık oy gizli tasnif”le yaptığı kandırmaca sayımın bile nasıl bir aczi, açığı, eksiği ve yetersizliği teyit ettiği meydandadır. Cumhur İttifakı, Türkiye’nin geleceğiyle ilgili kumar masasına oturan münafık muhterisleri ve şer oyunlarını her cephede karşılamaya, bunların alayının üstesinden gelmeye muktedirdir. Özgür Özel’in yabancılara ülkemizi şikayet etmesi mandacı siyasetin gözlerini araladığına işarettir ve böylesi bir rezaletin demokratik faturası muhakkak olacaktır. “ŞIMARIK VE ŞUURSUZ SİYASETİ ÇUVALLAYACAKTIR” Terörsüz Türkiye’nin bahar ve barış iklimi adım adım tesis ediyorken, dünyanın diplomasi nabzı Antalya’da atıyorken, bölge ve küresel siyasette sözü dinlenen bir irade devamlı yükseliyorken CHP’nin bozguncu siyaseti husumet ve huşunetin sonucudur. Bu berbat sonucun Türk milleti nezdinde hiçbir ederi ve değeri yoktur. Özgür Özel’in şımarık ve şuursuz siyaseti çuvallayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti yabancıların eteğine tutunan müflis, müfsit ve ikiyüzlü siyaset tellallarından müteşekkil CHP zihniyetine teslim edilmeyecektir. Bu irade ve isteği sonuna kadar gösterecek olan da büyük Türk milletidir.

Source: Cüneyt Akçatepe


Son dakika: Bahçeli: CHP Genel Başkanı’nın otokontrolünü kaybettiği ortada

Son dakika haberleri… MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’mizi bu neviden bir karanlığa sürüklemek maksadıyla patent hakkına sahip olduğu kriz, kaos ve kargaşa siyasetine azgınlaşmış ihtirasların refakatiyle hız vermiştir.” dedi.Bahçeli, İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yürütülen yolsuzluk soruşturması ile ilgili olarak, “Şayet zanlı Ekrem İmamoğlu suçsuzca beratı, değilse tecziyesi maşeri vicdana muvafık halde mutlaka ve olabilecek en kısa sürede temin edilmelidir.” açıklamasında bulundu. Bahçelii CHP”ye tepki gösterirken ise, “Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’mizi bu neviden bir karanlığa sürüklemek maksadıyla patent hakkına sahip olduğu kriz, kaos ve kargaşa siyasetine azgınlaşmış ihtirasların refakatiyle hız vermiştir.” ifadelerini kullandı.MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli”nin açıklaması şöyle:”CHP, KAOS VE KARGAŞA SİYASETİNE HIZ VERDİ”Siyasetin dost-düşman kategorisine tasnif ve teşmili yapılarak icrası, milli ve manevi değer yargılarının aleyhine ikmali, anayasa ve yasaların bağlayıcılığını ihlal ederek ilerleyişi hukuk ve demokraside devasa çatlaklara, hatta vahim çarpıklıklara sebep olacaktır.Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’mizi bu neviden bir karanlığa sürüklemek maksadıyla patent hakkına sahip olduğu kriz, kaos ve kargaşa siyasetine azgınlaşmış ihtirasların refakatiyle hız vermiştir.”CHP”NİN ELİNE HANÇER ALIP SAPLAYACAK YER ARAYIŞINA GEÇMESİ İLKESİZLİK”Dünyada olağanüstü gelişmelerin yaşandığı, kartların yeniden karılıp güç merkezleri arasındaki siyasi, ticari ve ekonomik temelli bilek güreşlerinin yoğunlaştığı bir dönemde CHP yönetiminin eline hançer alıp saplayacak yer arayışına geçmesi tam bir ilkesizlik, tamamıyla izansızlıktır.Bu partinin öne çıkan lekeli isimlerinin içi boş hamaset ve çıtası yükselen hakaret üslubu taşınamayacak ölçüde ağır bir yüke dönüşmüş, öyle ki hıyanet sınırına kadar dayanmıştır.ÖZGÜR ÖZEL”E TEPKİ: OTOKONTROLÜNÜ KAYBETTİCHP Genel Başkanı’nın otokontrolünü kaybettiği, siyasi onurunu hiçe saydığı, cüretkarlığını cehalet ve küstahlığından devşirdiği ortadadır.Ülkesini ve milletini seven, hukukun üstünlüğüne boyun eğen hiçbir siyaset insanının heves ve tevessül etmeyeceği söz, fiil ve eylemlere başvurmak ayıplı bir siyasetin tezahürü olduğu kadar ahlaki ve politik kırılmanın deşifresidir.CHP’nin genel merkez binasının gayri resmi, gıyabi ve kaçak gecekondu şeklinde Silivri’ye taşındığını söylemek abartılı, arızi ve afaki bir değerlendirme sayılmamalıdır.Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin haksızca, hayasızca ve hamakata dayalı olarak tek adam rejimi propagandasıyla karalamaya çalışan CHP Genel Başkanı’yla siyasi ve ideolojik yandaşlarının resmen ve aleni biçimde tekleşen birisinin peşine takılması trajikomik bir orta oyun numunesidir.”YARGISAL SÜRECİ HEDEF ALMASI SİYASET CAMBAZLIĞIDIR”Bindirilmiş ve sipariş edilmiş zoraki kalabalıklardan mülhem meydanlarda CHP Genel Başkanı’nın malum ve mühim bir yargısal süreci ve yargı mensuplarını hedef alması ziyadesiyle yanlış olmanın yanı sıra basit ve bayağı bir siyaset cambazlığıdır.Anlaşılan odur ki, CHP’nin nihai gayesi sokak ve boykot çağrılarının üzerine bina edilmek istenen iç isyan, siyasi ve toplumsal anarşinin patlak vermesidir.Fakat ne CHP ne bu partiyi kumanda eden dış işgal cephesi asla ve kat’a kirli emellerine muvaffak olamayacaklardır.”İMAMOĞLU’YLA İLGİLİ MAHKEME SÜREÇLERİNİN KARARA BAĞLANMASI GEREK”İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni saran hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk iddialarından dolayı Silivri Cezaevi’nde bulunan zanlı Ekrem İmamoğlu’yla ilgili mahkeme süreçlerinin ivedilikle görüşülüp karara bağlanması gerekmektedir.Tanık ifadeleri, sarih ve sahici delillerle birlikte diğer sair bilgi, belge ve bulguların dava dosyasına eksiksiz ilavesinin yapılması suretiyle kovuşturma etapları tamamlanmalı, şayet zanlı Ekrem İmamoğlu suçsuzca beratı, değilse tecziyesi maşeri vicdana muvafık halde mutlaka ve olabilecek en kısa sürede temin edilmelidir.Televizyon ekranlarından, gazete sayfalarından ve sosyal medya platformlarından sabah akşam kerameti kendinden menkul bir yolsuzluk failiyle ilgili abuk sabuk görüş, düşünce ve paylaşımları aziz milletimiz dinlemeye ve izlemeye mecbur değildir.”ÖZGÜR ÖZEL 100 MİLYON İMZA TOPLASA NE OLACAK?”CHP Genel Başkanı’nın tek adam merakına ve menşeine dayalı siyasetine tahammül edecek akıl ve vicdan sahibi hiçbir vatandaşımız da esasen yoktur.İmza toplayarak dehşet verici iddiaların faili olan bir zanlının cezaevinden çıktığı veya çıkarıldığı görülmüş, duyulmuş şey değildir.Üstelik imza toplayarak bir ülkenin erken seçime gitmesi diye bir şey de ancak tahayyül ve tenakuz aleminin bir mahsulü olup yok hükmündedir.Özgür Özel 100 milyon imza toplasa ne olacak, ne çıkacak, neye yarayacaktır?İmza kampanyası filmiyle isyan ve işgal çatısı örülmek isteniyorsa, bunun bedelini muhatapları hukuken ve siyaseten çetin derecede ödemeye hazır olmalıdır.Demokrasi ve hukuk fabrikasyon mahiyetli eften püften imzalarla değil, muazzez millet iradesiyle mühürlü ve mündemiçtir.CHP’nin, Cumhurbaşkanı adayı belirlerken yaptığı eğilim yoklaması da evlere şenliktir.Bu partinin tek adayla yapılan oylamada üyelerine oy verdirerek demokrasi devriminden bahsetmesi tuluat tiyatrosunun yeni bir versiyonudur.Dahası Sayın Cumhurbaşkanımıza verilen oy sayısı CHP’nin sözde demokrasi devriminde oy kullananların tam 18,2 katıdır.Özgür Özel, CHP üyelerinden 1 milyon 653 bin kişinin, dayanışma sandıklarında ise 13 milyon 844 bin kişinin oy kullandığını iddia etmiş, toplamı da 15 milyon 497 bin kişi olarak açıklamıştır.Halbuki 28 Mayıs 2023 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın aldığı oy sayısı 27 milyon 834 bin 589; oy oranı da yüzde 52,18’dir.CHP’nin tek parti dönemlerinden alışkın olduğu “açık oy gizli tasnif”le yaptığı kandırmaca sayımın bile nasıl bir aczi, açığı, eksiği ve yetersizliği teyit ettiği meydandadır.Cumhur İttifakı, Türkiye’nin geleceğiyle ilgili kumar masasına oturan münafık muhterisleri ve şer oyunlarını her cephede karşılamaya, bunların alayının üstesinden gelmeye muktedirdir.”ÖZEL’İN YABANCILARA ÜLKEMİZİ ŞİKAYET ETMESİNİN FATURASI OLACAK”Özgür Özel’in yabancılara ülkemizi şikayet etmesi mandacı siyasetin gözlerini araladığına işarettir ve böylesi bir rezaletin demokratik faturası muhakkak olacaktır.Terörsüz Türkiye’nin bahar ve barış iklimi adım adım tesis ediyorken, dünyanın diplomasi nabzı Antalya’da atıyorken, bölge ve küresel siyasette sözü dinlenen bir irade devamlı yükseliyorken CHP’nin bozguncu siyaseti husumet ve huşunetin sonucudur.”ÖZEL’İN ŞIMARIK VE ŞUURSUZ SİYASETİ ÇUVALLAYACAK”Bu berbat sonucun Türk milleti nezdinde hiçbir ederi ve değeri yoktur.Özgür Özel’in şımarık ve şuursuz siyaseti çuvallayacaktır.Türkiye Cumhuriyeti yabancıların eteğine tutunan müflis, müfsit ve ikiyüzlü siyaset tellallarından müteşekkil CHP zihniyetine teslim edilmeyecektir.Bu irade ve isteği sonuna kadar gösterecek olan da büyük Türk milletidir.

Source: Ahmet Aydemir


MHP Genel Başkanı Bahçeli”den İmamoğlu mesajı: İvedilikle karara bağlanmalı

MHP lideri Bahçeli”nin açıklamaları şöyle; Siyasetin dost-düşman kategorisine tasnif ve teşmili yapılarak icrası, milli ve manevi değer yargılarının aleyhine ikmali, anayasa ve yasaların bağlayıcılığını ihlal ederek ilerleyişi hukuk ve demokraside devasa çatlaklara, hatta vahim çarpıklıklara sebep olacaktır.Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’mizi bu neviden bir karanlığa sürüklemek maksadıyla patent hakkına sahip olduğu kriz, kaos ve kargaşa siyasetine azgınlaşmış ihtirasların refakatiyle hız vermiştir.Dünyada olağanüstü gelişmelerin yaşandığı, kartların yeniden karılıp güç merkezleri arasındaki siyasi, ticari ve ekonomik temelli bilek güreşlerinin yoğunlaştığı bir dönemde CHP yönetiminin eline hançer alıp saplayacak yer arayışına geçmesi tam bir ilkesizlik, tamamıyla izansızlıktır.Bu partinin öne çıkan lekeli isimlerinin içi boş hamaset ve çıtası yükselen hakaret üslubu taşınamayacak ölçüde ağır bir yüke dönüşmüş, öyle ki hıyanet sınırına kadar dayanmıştır. CHP Genel Başkanı’nın otokontrolünü kaybettiği, siyasi onurunu hiçe saydığı, cüretkarlığını cehalet ve küstahlığından devşirdiği ortadadır.Ülkesini ve milletini seven, hukukun üstünlüğüne boyun eğen hiçbir siyaset insanının heves ve tevessül etmeyeceği söz, fiil ve eylemlere başvurmak ayıplı bir siyasetin tezahürü olduğu kadar ahlaki ve politik kırılmanın deşifresidir. CHP’nin genel merkez binasının gayri resmi, gıyabi ve kaçak gecekondu şeklinde Silivri’ye taşındığını söylemek abartılı, arızi ve afaki bir değerlendirme sayılmamalıdır.Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin haksızca, hayasızca ve hamakata dayalı olarak tek adam rejimi propagandasıyla karalamaya çalışan CHP Genel Başkanı’yla siyasi ve ideolojik yandaşlarının resmen ve aleni biçimde tekleşen birisinin peşine takılması trajikomik bir orta oyun numunesidir.Bindirilmiş ve sipariş edilmiş zoraki kalabalıklardan mülhem meydanlarda CHP Genel Başkanı’nın malum ve mühim bir yargısal süreci ve yargı mensuplarını hedef alması ziyadesiyle yanlış olmanın yanı sıra basit ve bayağı bir siyaset cambazlığıdırAnlaşılan odur ki, CHP’nin nihai gayesi sokak ve boykot çağrılarının üzerine bina edilmek istenen iç isyan, siyasi ve toplumsal anarşinin patlak vermesidir.Fakat ne CHP ne bu partiyi kumanda eden dış işgal cephesi asla ve kat’a kirli emellerine muvaffak olamayacaklardır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni saran hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk iddialarından dolayı Silivri Cezaevi’nde bulunan zanlı Ekrem İmamoğlu’yla ilgili mahkeme süreçlerinin ivedilikle görüşülüp karara bağlanması gerekmektedir. Tanık ifadeleri, sarih ve sahici delillerle birlikte diğer sair bilgi, belge ve bulguların dava dosyasına eksiksiz ilavesinin yapılması suretiyle kovuşturma etapları tamamlanmalı, şayet zanlı Ekrem İmamoğlu suçsuzca beratı, değilse tecziyesi maşeri vicdana muvafık halde mutlaka ve olabilecek en kısa sürede temin edilmelidir.Televizyon ekranlarından, gazete sayfalarından ve sosyal medya platformlarından sabah akşam kerameti kendinden menkul bir yolsuzluk failiyle ilgili abuk sabuk görüş, düşünce ve paylaşımları aziz milletimiz dinlemeye ve izlemeye mecbur değildir.CHP Genel Başkanı’nın tek adam merakına ve menşeine dayalı siyasetine tahammül edecek akıl ve vicdan sahibi hiçbir vatandaşımız da esasen yoktur. İmza toplayarak dehşet verici iddiaların faili olan bir zanlının cezaevinden çıktığı veya çıkarıldığı görülmüş, duyulmuş şey değildir.Üstelik imza toplayarak bir ülkenin erken seçime gitmesi diye bir şey de ancak tahayyül ve tenakuz aleminin bir mahsulü olup yok hükmündedir. Özgür Özel 100 milyon imza toplasa ne olacak, ne çıkacak, neye yarayacaktır?İmza kampanyası filmiyle isyan ve işgal çatısı örülmek isteniyorsa, bunun bedelini muhatapları hukuken ve siyaseten çetin derecede ödemeye hazır olmalıdır. Demokrasi ve hukuk fabrikasyon mahiyetli eften püften imzalarla değil, muazzez millet iradesiyle mühürlü ve mündemiçtir. CHP’nin, Cumhurbaşkanı adayı belirlerken yaptığı eğilim yoklaması da evlere şenliktir. Bu partinin tek adayla yapılan oylamada üyelerine oy verdirerek demokrasi devriminden bahsetmesi tuluat tiyatrosunun yeni bir versiyonudur.Dahası Sayın Cumhurbaşkanımıza verilen oy sayısı CHP’nin sözde demokrasi devriminde oy kullananların tam 18,2 katıdır.Özgür Özel, CHP üyelerinden 1 milyon 653 bin kişinin, dayanışma sandıklarında ise 13 milyon 844 bin kişinin oy kullandığını iddia etmiş, toplamı da 15 milyon 497 bin kişi olarak açıklamıştır. Halbuki 28 Mayıs 2023 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın aldığı oy sayısı 27 milyon 834 bin 589; oy oranı da yüzde 52,18’dir.CHP’nin tek parti dönemlerinden alışkın olduğu “açık oy gizli tasnif”le yaptığı kandırmaca sayımın bile nasıl bir aczi, açığı, eksiği ve yetersizliği teyit ettiği meydandadır. Cumhur İttifakı, Türkiye’nin geleceğiyle ilgili kumar masasına oturan münafık muhterisleri ve şer oyunlarını her cephede karşılamaya, bunların alayının üstesinden gelmeye muktedirdir.Özgür Özel’in yabancılara ülkemizi şikayet etmesi mandacı siyasetin gözlerini araladığına işarettir ve böylesi bir rezaletin demokratik faturası muhakkak olacaktır.Terörsüz Türkiye’nin bahar ve barış iklimi adım adım tesis ediyorken, dünyanın diplomasi nabzı Antalya’da atıyorken, bölge ve küresel siyasette sözü dinlenen bir irade devamlı yükseliyorken CHP’nin bozguncu siyaseti husumet ve huşunetin sonucudur.Bu berbat sonucun Türk milleti nezdinde hiçbir ederi ve değeri yoktur. Özgür Özel’in şımarık ve şuursuz siyaseti çuvallayacaktır.Türkiye Cumhuriyeti yabancıların eteğine tutunan müflis, müfsit ve ikiyüzlü siyaset tellallarından müteşekkil CHP zihniyetine teslim edilmeyecektir. Bu irade ve isteği sonuna kadar gösterecek olan da büyük Türk milletidir

Source: Gazetevatan.com


Fransa”ya büyük rest! Dünya bu kararı konuşuyor

Cezayir ve Fransa arasında sömürge döneminden bu yana çözüme kavuşmayan ve ara ara karşılıklı adım ve açıklamalarla gün yüzüne çıkan çok sayıda sorun bulunuyor. Son olarak Fransa”da Cezayir uyruklu 3 kişinin gözaltına alınmasının ardından Cezayir, 12 Fransız konsolosluk çalışanından 48 saat içinde ülkeyi terk etmesini istedi.
FRANSA KARARI “HAKSIZ” BULDU
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, Cezayir’in 12 Fransız konsolosluk çalışanının ülkeyi 48 saat içinde terk etmesini istemesini ‘haksız’ olarak değerlendirdi.

FRANSA”DA CEZAYİR UYRUKLU 3 KİŞİ GÖZALTINA ALINMIŞTI
Barrot, Cezayir”i Fransa”da Cezayir uyruklu 3 kişinin gözaltına alınmasının ardından aldığı bu karardan vazgeçmeye çağırdı. Bu kararın ‘Fransız topraklarında ciddi suçlar işlediği gerekçesiyle 3 Cezayirlinin gözaltına alınmasına’ bir tepki olarak alındığını belirten Barrot, Cezayir ile diyalog bağlarını yeniden kurmaya çalıştıkları bir dönemde olduklarını söyledi.
Barrot, “Cezayir makamlarından, tutukluların, devam eden yasal işlemlerle ilgisi olmayan bu sınır dışı etme tedbirini terk etmelerini istiyorum” ifadelerini kullandı.
Barrot, Cezayir’in kararından vazgeçmemesi halinde konsolosluk çalışanlarının sınır dışı edilmesine hızla yanıt verileceğini kaydetti.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (solda), Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecit Tebbun (sağda) ile Muradiye Sarayı”nda bir araya gelmişti.
KARAR CEZAYİR-FRANSA İLİŞKİLERİNDEKİ KRİZİN DERİNLEŞTİĞİNİ GÖSTERİYOR
Cezayir”in 12 Fransız konsolosluk çalışanından ülkeyi terk etmesini istemesi, çözüm bekleyen çok sayıda sorunla doğrudan ilişkili bulunmasa da iki ülke arasındaki tarihi sorunların bir uzantısı olarak değerlendiriliyor. İki ülke arasındaki son yıllarda karşılıklı, çeşitli adımlarla gerilen ilişkiler bu son krizde yeni bir boyuta taşındı. AA muhabiri, Cezayir-Fransa arasındaki krizin son dönemde belirginleşen tırmanma noktalarını derledi.

CEZAYİR”İN FRANSA”DAN SÖMÜRGE DÖNEMİ SUÇLARI NEDENİYLE ÖZÜR TALEBİ
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun dahil çok sayıda yetkili, farklı zamanlarda Fransa”dan sömürge döneminde işlediği suçlardan dolayı özür beklediğini dile getirdi.
Ülkede yıllar süren insanlık dışı savaşta yaklaşık 1,5 milyon Cezayirli hayatını kaybetti, milyonlarca kişi yerinden oldu. Ayrıca Fransa”nın 1960-1966 yıllarında Cezayir Çölü”nde 4″ü yerin üstünde 13″ü de yer altında olmak üzere en az 17 nükleer deneme yaptığı belirtiliyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Ocak 2021″de, ülkesinin sömürge geçmişiyle ilgili Cezayir”den bir özür ya da af dilemesinin söz konusu olmayacağını açıklamasıyla iki ülke arasındaki “özür” sorunu, kronik bir probleme dönüştü.
Cezayir, Fransa”nın tarihinde “kara leke” olarak sürekli kalacak sömürge dönemi suçları nedeniyle her fırsatta çeşitli platformlarda özür talebini yeniliyor.

BATI SAHRA ANLAŞMAZLIĞI VE KARŞILIKLI ADIMLAR
Cezayir ve Fransa arasındaki krizin gerilim noktalarından birisi de Fransa”nın Batı Sahra bölgesi ile ilgili tutumunu açıklamasıyla ortaya çıktı.
Macron, Temmuz 2024″te, Fas Kralı 6. Muhammed”e tahta çıkışının 25. yılı münasebetiyle yazdığı mektupta Fransa”nın, Fas egemenliği altındaki özerklik planını, Batı Sahra sorununun çözümü için uygun çerçeve olarak gördüğünü belirtti.
Cezayir, Fransa”nın Batı Sahra”da “Fas yayılmacılığını destekleyen bir siyasi çizgi benimseyerek uluslararası hukuka aykırı hareket ettiğini” yönünde açıklama yaptı. Cezayir Dışişleri Bakanlığından konuya ilişkin yapılan açıklamada, “yeni ve eski sömürgeci güçler” olarak nitelenen Fas ve Fransa”nın yakınlaşmasına tepki gösterildi.
Cezayir ayrıca Fransa”nın bu adımına tepki olarak Paris Büyükelçisini derhal geri çekme kararı aldığını bildirdi.

Macron ve Tebbun
FRANSA ALEYHTARI MISRALARIN CEZAYİR MİLLİ MARŞINA YENİDEN EKLENMESİ
Cezayir, 2023 Haziran”ında, 1986″da milli marştan çıkardığı ve uzun süre sömürgesi altında kaldığı Fransa”yı yeren mısraları yeniden marşa ekledi.
Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna, Cezayir”in bu kararının “beklenmedik” olduğunu belirterek, “Bu marş zaman aşımına uğramış. Yabancı bir marş hakkında yorum yapmak istemiyorum ama bu marş, 1956″da sömürge döneminde savaş koşullarında yazılmış ve Fransa”yı hedef alan sert sözler içeriyor.” değerlendirmesini yaptı.
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun”un da üyesi olduğu parti Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi, Colonna”nın ifadelerini kışkırtıcı ve kabul edilemez bulduklarını belirterek, Colonna”yı, “diplomatik teamülleri ihlal etmenin yanı sıra bağımsız ve egemen bir devletin iç işlerine müdahale etmekle” suçladı.
Söz konusu milli marşın Fransa ile ilgili kısmında, “Ey Fransa, serzeniş vakti geçti, biz o günleri kitap gibi kapattık. Ey Fransa, bugün hesap günüdür, hazırlan ve cevabı bizden al. Devrimimizde karar kesin. Cezayir”in yaşaması için kararlıyız.” ifadeleri yer alıyor.
CEZAYİR”İN FRANSIZCAYI ÜNİVERSİTELERDE EĞİTİM DİLİ OLMAKTAN ÇIKARMASI
Cezayir”de “Mesleki Eğitim” ve “Gençlik ve Spor” bakanlıkları 2021″de resmi yazışma ve eğitimlerde Fransızca kullanımını sonlandırdı.
İlkokullarda 2022″den bu yana da İngilizce öğrenimine ağırlık verilmeye başlandı.
Ayrıca ülkedeki üniversitelerde, 2023-2024 akademik yılından itibaren Fransızcanın yerine İngilizcenin eğitim dili yapılması kararlaştırıldı.
SÖMÜRGE DÖNEMİNDEN KALMA ÇOK SAYIDA ANLAŞMAZLIK ARA ARA YENİDEN ALEVLENİYOR
Cezayir ve Fransa arasında dönem dönem karşılıklı sert açıklama ve adımlarla gün yüzüne çıkan sömürge döneminden kalma çok sayıda çözüme kavuşmamış sorun bulunuyor.
Fransa”nın yıllardır iade etmeyi reddettiği Cezayir arşivi ve Paris”teki İnsan Müzesi”nde bulunan Cezayir halk devrimi liderlerinin kafatasları, Fransa”nın 1960-1966 yıllarında Cezayir Çölü”nde gerçekleştirdiği nükleer denemelerin kurbanları için tazminat ödenmesi talebi ve Bağımsızlık Savaşı (1954-1962) sırasında kaybolan 2 bin 200 kişinin akıbetinin açıklığa kavuşturulması yer alıyor.
İki ülke arasındaki kriz ekonomi ve enerji sahasına da sıçradığı zamanlar oluyor. Son dönemde Cezayir”in Fransa”ya gıda ithalatı ve enerji anlaşmalarında kısıtlama getirdiği bazı hamlelerinin de yer aldığı göze çarpıyor.

Bu içerik Hazar Gönüllü tarafından yayına alınmıştır

Source: Hazar Gönüllü


Emine Erdoğan, eski İskoçya Bölgesel Başbakanı Hamza Yusuf ile görüştü

Emine Erdoğan, Dünya Müslüman Hayırseverler Kongresi tarafından İstanbul’da düzenlenen Küresel Donörler Forumu öncesinde Yusuf ile görüşme gerçekleştirdi.

Görüşmede Yusuf”un, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Emine Erdoğan ile Türk halkına cömertliği için teşekkür ettiği, eşinin ailesinin Türkiye sayesinde hayatta olduğunu söylediği bildirildi.

Yusuf”un, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Emine Erdoğan”a böylesi zulümlere sessiz kalmış liderlerden farklı durarak ahlaki liderlikleri için özellikle teşekkür ettiği öğrenildi.

Mevcut liderler Gazze”deki soykırımı fonlayan ve silahla destekleyen durumdayken Türkiye”nin sesini gür çıkaran birkaç ülkeden biri olduğuna dikkati çeken Yusuf”un, Emine Erdoğan”ın Antalya Diplomasi Forumu”ndaki konuşmasını dinlediğini söylediği ve tebrik ettiği belirtildi.

Dünyada sayısız çatışmanın yaşandığına işaret eden Yusuf”un, Türkiye”nin Doğu ile Batı arasında köprü olarak arabuluculuk konusunda çok önde yer aldığını ve bu konuda İskoçya ile işbirliğini artırmanın faydalı olacağını vurguladığı bildirildi.

Emine Erdoğan, görüşmeye ilişkin paylaşımda bulundu

Emine Erdoğan, görüşmenin ardından sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Yusuf ile İstanbul”da bir araya geldiklerini belirtti.

Yusuf ile küresel ve bölgesel gelişmeler üzerine verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini kaydeden Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

“Özellikle çatışma bölgelerinde barışın tesisi, insani değerlerin korunması ve uluslararası işbirliğinin önemi üzerine fikir alışverişinde bulunduk. Filistin halkının yaşadığı insani krize dair duyduğumuz ortak hassasiyeti dile getirerek, çalışma alanlarımızı ele aldık. İnsan onurunun gözetildiği bir dünyanın inşası için ülkeler arası dayanışmanın ve diyaloğun vazgeçilmez olduğu hususunda hemfikiriz.”

Emine Erdoğan, paylaşımında Yusuf ile birlikte çekilen fotoğrafa da yer verdi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Emine Erdoğan, İskoçya Eski Başbakanı Yousaf İle bir araya geldi

Görüşmede, çatışma bölgelerinde barışın sağlanması, insani değerlerin korunması ve uluslararası iş birliğinin güçlendirilmesi üzerine fikir alışverişinde bulunuldu. Filistin halkının yaşadığı insani kriz de gündeme geldi. Taraflar, bu konuda duyulan ortak hassasiyeti dile getirerek, mevcut ve olası iş birliği alanlarını değerlendirdi. “İNSAN ONURU İÇİN DAYANIŞMA ŞART” Emine Erdoğan, insan onurunun gözetildiği bir dünyanın inşası için ülkeler arası dayanışma ve diyaloğun vazgeçilmez olduğunu ifade etti. Görüşmenin sonunda her iki isim de insani konuların uluslararası diplomasi gündeminde öncelik taşıması gerektiğine dikkat çekti.

Source: Muhammed Uzun


İBB Meclisi İmamoğlu”ndan sonra ilk kez toplandı: Başkan Vekili Nuri Aslan”dan “demokrasi” vurgusu

İBB Meclisi’nin nisan ayı oturumlarının ilk birleşimi Saraçhane’deki başkanlık binasında gerçekleştirildi. Oturuma, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından vekil olarak seçilen Nuri Aslan başkanlık yaptı. Açılış konuşmasını yapan Aslan, “Türkiye’nin ikinci büyük meclisi eksik tecelli ediyor” diyerek tutuklamalara tepki gösterdi. Aslan, şunları söyledi:“TÜM TÜRKİYE BİLİYOR”“Nisan ayı İBB Meclis toplantımız için bir araya gelmiş bulunuyoruz. Hepimiz milletin iradesiyle seçtiği ve İstanbula hizmet etmekle görevlendirdiği kişiler olarak buradayız. Ama ne yazık ki bugün milletin iradesi Türkiyenin ikinci büyük meclisinde eksik tecelli ediyor. Çünkü İstanbullular tarafından seçilmiş İBB Başkanımız, ilçe belediye başkanlarımız, meclis üyelerimiz haklarında kesinleşmiş bir hüküm bulunmamasına rağmen tutsak durumundalar. Hiçbir somut delile dayanmayan, kulaktan dolma gizli tanık ifadeleriyle oluşturulmuş iddianameler nedeniyle tutuklu olarak yargılanıyorlar. Tüm Türkiye yargıyı alet ederek kurgulanan bu operasyonun asıl hedefinin Sayın Ekrem İmamoğlunun Cumhurbaşkanı adaylığını engellemek olduğunu çok iyi biliyor. Burada hedeflenen sandıkta bileğini bükemeyeceklerini çok iyi bildikleri Sayın Ekrem İmamoğlunu dayanıksız iddialarla saf dışı bırakmaktır. 18 Martta 31 yıllık üniversite diplomasının iptali 19 Martta şafak operasyonuyla gözaltı ve ardından tutuklama kararıyla başlayan sürecin aslında çok daha önceden kurgulandığı ortadadır.“TÜRKİYEYE LAYIK GÖRDÜĞÜNÜZ DEMOKRASİ BU MUDUR”Bu işin başlangıç noktası 31 Mart 2024 yerel seçimleri ve iktidarın aldığı ağır yenilgidir. Artık birinci parti olmadığını gören ve bunu hazmedemeyen iktidar milletin iradesine darbe vurma planını devreye almıştır. Önce Esenyurt Belediye Başkanımız Ahmet Özer sonra, Beşiktaş Belediye Başkanımız Rıza Akpolat ardından Beykoz Belediye Başkanımız Alaattin Köseler, milletin onlara verdiği koltuktan yargı alet edilerek indirilmiştir. Devamında da İBB Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanımız Mehmet Murat Çalık, Şişli Belediye Başkanımız Resul Emrah Şahan, İBB Meclis Üyelerimiz, İBB üst düzey bürokratları çalışanları dahil yüzün üzerinde kişinin özgürlüğünden mahrum bırakılmasıyla operasyonlar devam etmiştir. Bugün geldiğimiz durumda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının yanı sıra İstanbulun beş ilçesinin seçilmiş belediye başkanı tutsak, Türkiyeye layık gördüğünüz demokrasi bu mudur? Sandıkta rakiplerinizi hapishane duvarları arasında hapsetmek midir?“MİLLETİMİZİN İRADESİNE SAYGI DUYULMASINI TALEP EDİYORUZ”Tek yaptıkları anayasal protesto hakkını kullanmak milletin iradesine sahip çıkmak olan pırıl pırıl gençler. Bayram tatilini ailelerinden uzakta hapishanede geçirdiler. Vicdanınız hiç rahatsız olmuyor mu gerçekten? Tabii ki hiç kimse hukukun üstünde değil. Herkes yargılanabilir. Bir suçu bulunursa kanunların işaret ettiği şekilde cezalandırılabilir. Fakat artık bu dönemde normal süreç dışına çıkıp normal haline getirilen tutuklu yargılanmalar toplumda adalet duygusunu zedelemektedir. İnsanlar iddianameleri bile hazırlanmadan böyle neyle suçlandıklarını bilinmeden aylarca, yıllarca özgürlüklerinden mahrum edilmektedirler. Bu uygulamalardan acilen vazgeçilmesini, Türkiyenin huzuru için şart olarak görüyoruz. Tüm tutuklu arkadaşlarımızın gençlerin serbest bırakılmasını, milletimizin iradesine saygı duyulmasını talep ediyoruz. Bu haksızlıklardan, hukuksuzluktan vazgeçin. Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir”İNANLI: “İMAMOĞLU, CHP’NİN DEĞİL TÜM TÜRKİYE’NİN ADAYIDIR”CHP Grup Başkanvekili Ülkü İnanlı ise söz alarak şunları söyledi:“Bugün Türkiye, adaletin ve değişimin sembolü olan bir lideri sahiplenmiştir. Sayın Ekrem İmamoğlu, sadece İstanbul’un değil, milletin iradesiyle Türkiye’nin adayıdır. Önümüzdeki süreçte Türkiye’yi halkçı, demokrat ve liyakatli kadrolarla yöneteceğiz. Bu kadroların lideri, milletin gönlünde yer etmiş bu halk adamıdır. Ön seçim süreci, milletimizin demokrasiye olan bağlılığının en güçlü göstergesi oldu. 1 milyon 650 bin üyemiz ile birlikte toplam 15,5 milyon kişi, üye ve dayanışma sandıklarımıza sel olup aktılar. Milyonların gönlünde taht kuran Ekrem İmamoğlu, artık sadece CHP’nin değil, tüm Türkiye’nin adayıdır. Bu irade, masa başında değil, sandıkta kuruldu. Bu, halkın emanetidir”GÖKKUŞ: “YARGIYI SİYASALLAŞTIRMAYIN”AKP Grup Başkanvekili Faruk Gökkuş ise şöyle konuştu:“Yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu başlatan CHP’liler. Bu siyasi bir operasyon değil henüz tamamlanmamış bir yargı sürecidir. Dünyada hiçbir yerde seçime 3 yıl kala kendini cumhurbaşkanı adayı ilan eden biri var mıdır? Yargıya baskı kurmak için aday yapıldı. Yürüyen yargı sürecinin ihbarcısı sizsiniz, yargılananı sizsiniz. Yargıyı siyasallaştırmayın. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ama seçilenlerin de suç işleme özgürlüğü yoktur. Bırakın ak-kara ortaya çıksın. İnşallah başkanımız suç işlememiştir, çıkar ve biz de onu burada karşılarız” dedi.

Source: Anka


Almanya”da başpiskoposlukta istismar raporu

Almanya da hazırlanan rapor, Bavyera eyaletindeki Würzburg Başpiskoposluğunda 1945-2019 yıllarında en az 226 çocuk ve gencin cinsel istismara uğradığını ortaya koydu. Cinsel İstismarı Araştırma Bağımsız Komisyonu tarafından hazırlanan rapora göre, 43 ü Katolik din adamı olmak üzere 51 şüphelinin en az 449 suç işlemiş olabileceği bildirildi. Raporda, 1945-2019 yıllarında en az 226 çocuk ve gencin cinsel istismara uğradığı, bu suçların 3 bin 53 kez işlendiğinin tahmin edildiği, çok az failin mahkum olduğu belirtildi. Alman basınında yer alan haberlere göre, Würzburg Piskoposu Franz Jung, bu dönemde kendi piskoposluğunda çocuklara ve gençlere yönelik cinsel şiddetin boyutunun dehşet verici olduğunu kaydetti. 2018 den bu yana görevde olan Jung, bu suçtan etkilenenlerin haklarının yeterince korunmamasını eleştirerek, Bu, hem utanç verici hem de şok edici. ifadesini kullandı. Jung un selefi emekli piskopos Friedhelm Hofmann, yaptığı açıklamada, 2004-2017 yıllarında görev aldığı dönemdeki hataları kabul etti. Hofmann, Mağdurlara yeterli ilgi gösterilmediği, saldırı ihbarlarının yeterince hızlı takip edilmediği ve faillerin yeterince tutarlı şekilde adalete teslim edilmediği vakalar için içtenlikle özür dilerim. açıklamasında bulundu. Öte yandan, Almanya genelindeki çok sayıda piskoposluğun, istismar vakalarıyla ilgili raporlar hazırladığı ve etkilenenler için danışma konseyleri ve komisyonlar kurduğu bildirildi.

Source: Habertürk


Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: Müslümanların kendi inanç ve medeniyet değerlerini kuşanması gerekmektedir

Erbaş, Diyanet Akademisi tarafından düzenlenen 3. Dönem Aday Din Görevlileri Mesleki Eğitimi Açılış Programına çevrim içi katıldı.Din görevlilerine hitap eden Erbaş, anayasanın ilgili maddelerinin Diyanet İşleri Başkanlığına, toplumun bütün kesimlerine din hizmeti sunma ve rehberlik yapma mükellefiyeti yüklediğini hatırlattı.Bu mükellefiyetin gereği olarak, her türlü siyasi ve ideolojik görüşün üstünde, hiçbir mezhep, meşrep ayrımı yapmadan bütün topluma hizmet etmek zorunda olduklarını vurgulayan Erbaş, Diyanet personelinin köklü ve sistematik bir eğitimden geçmesi ve nitelikli personel yetiştirme amacıyla Diyanet Akademisini kurduklarını belirtti.Erbaş, akademinin kurulmasında emeği geçenlere teşekkür etti.Aday din görevlisi eğitimlerinin birinci ve ikinci dönemlerinde şu ana kadar 6 bin 928 aday din görevlisinin mesleki eğitimlerini tamamladığını aktaran Erbaş, şunları kaydetti:”Diyanet Akademisini, belli derslerin eğitimini veren ve diploma kazandıran bir kurum olarak görmüyoruz. Diyanet Akademisi, gerçekleştirdiği eğitimlerde hizmetlerimizin bireysel ve toplumsal boyutta somut karşılığını öncelemektedir. Bu da hem akademimizin öğrencilerimize sunduğu bilginin niteliğiyle hem de toplumumuza ve dünyanın geleceğine katkısıyla doğrudan alakalı bir durumdur. Bu açıdan sahip olduğu gelecek perspektifiyle akademimizi, yaşadığımız çağ ve sorumluluklarımız ekseninde, öğrencilerine dünya çapında ufuk kazandıracak bir kurum olarak gördüğümü belirtmek isterim. Bu kurumun aynı zamanda bilgiyi sadece elde etmekle yetinmeyip, onu bilince dönüştürerek hayata tatbik eden, üretilen bilgiyi insanlığın hizmetine sunan bir anlayışı güçlendirmekle mükellef olduğunu da vurgulamak isterim.”Erbaş, Kur”an-ı Kerim”de yüce Allah”ın “Hayırda yarışın” dediğini anımsatarak, “Yüce dinimiz İslam”a ve aziz milletimize hizmet etmekle görevli bir ekibiz. Allah”ın dinine ve bütün insanlığın geleceğine hizmet gayesiyle çalışıyoruz. İnsanlığın huzur ve refahı, yeryüzünün imar ve ıslahı için koşturuyoruz.” diye konuştu.”DOĞRU BİLGİYLE MANEVİ HAYATA REHBERLİK EDECEKSİNİZ”Yeryüzünün, tarihin en zor dönemlerinden birisini yaşadığını, Müslümanların da ümmet olarak çok ciddi sıkıntılar içerisinde olduğunu dile getiren Erbaş, “Müslümanların bir öze dönüş yaşaması, Kur”an ve sünnete sarılması, kendi inanç ve medeniyet değerlerini kuşanması gerekmektedir. İster bireysel, ister bölgesel, ister küresel olsun yaşanan bütün sorunlar, ancak İslam”ın bilgi ve hikmete dayalı üstün ahlakı ve bakışıyla çözülebilir.” ifadelerini kullandı.Aday din görevlilerine tavsiyelerde bulunan Erbaş, şunları kaydetti:”Sizler, milletin, ümmetin ve insanlığın umudu olan, tüm insanlığı iyiliğe ve hayra çağıran bir topluluksunuz. Bu yüzden hizmetlerimizde, çalışmalarımızda, her söz ve davranışınızda en temel referansımız Kur”an ve sünnet olacaktır, sahih bilgi olacaktır. Doğru bilgiyle milletimizin manevi hayatına rehberlik edeceksiniz inşallah. Rehberliğinizde nebevi yöntem temel ilkeniz olsun. Nebevi yöntemin ana umdeleri ise sahih bilgidir, nezaket ve zarafet sahibi olmaktır. İnsanlara seviyelerine ve ihtiyaçlarına göre davranmak, ona göre söz söylemektir. Peygamber Efendimiz”in mirasını omuzlamış, hakikatin sorumluluğunu yüklenmiş, gönül insanlarımız olacaksınız inşallah. İslam”ın hakikatlerini ayrım yapmadan herkese etkili ve hikmetli sözlerle anlatacaksınız. İnsanları Hakk”a davet ederken, güzel ahlakınızla ve güzel davranışlarınızla onlara örnek olacaksınız.”Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak önceliklerinin insanlığın huzuru, adaletin, merhametin, güzel ahlakın yaygınlaşması olduğunu, bu şuur ve gaye ile hareket edildiğinde çalışmaların ve hayatların daha da bereketleneceğini vurguladı.

Source: Www.star.com.tr


Almanya”daki başpiskoposlukta en az 226 çocuk istismara uğradı

Cinsel İstismarı Araştırma Bağımsız Komisyonu tarafından hazırlanan rapora göre, 43″ü Katolik din adamı olmak üzere 51 şüphelinin en az 449 suç işlemiş olabileceği bildirildi. Raporda, 1945-2019 yıllarında en az 226 çocuk ve gencin cinsel istismara uğradığı, bu suçların 3 bin 53 kez işlendiğinin tahmin edildiği, çok az failin mahkum olduğu aktarıldı. Alman basınında yer alan haberlere göre, Würzburg Piskoposu Franz Jung, bu dönemde kendi piskoposluğunda çocuklara ve gençlere yönelik cinsel şiddetin boyutunun dehşet verici olduğunu kaydetti. 2018″den bu yana görevde olan Jung, bu suçtan etkilenenlerin haklarının yeterince korunmamasını eleştirerek, “Bu, hem utanç verici hem de şok edici.” dedi. Jung”un selefi emekli piskopos Friedhelm Hofmann, yaptığı açıklamada, 2004-2017 yıllarında görev aldığı dönemdeki hataları kabul etti. Hofmann, “Mağdurlara yeterli ilgi gösterilmediği, saldırı ihbarlarının yeterince hızlı takip edilmediği ve faillerin yeterince tutarlı şekilde adalete teslim edilmediği vakalar için içtenlikle özür dilerim.” açıklamasında bulundu. Öte yandan, Almanya genelindeki çok sayıda piskoposluğun, istismar vakalarıyla ilgili raporlar hazırladığı ve etkilenenler için danışma konseyleri ve komisyonlar kurduğu aktarıldı.

Source: Internet Haber


Epilepsi hastası çocuk hayatını kaybetmişti: Davada karar çıktı

Niğdede 22 Temmuz 2024te Niğde Engelsiz Yaşam ve Rehabilitasyon Merkezinde rahatsızlanan epilepsi hastası bir engelli çocuğun kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmesinin ardından, kuruluşta çalışan 26 bakım personeli açığa alınmış, hakkında adli işlem yapılan 14 personel tutuklanmıştı. Olayla ilgili açılan davanın duruşması Niğde 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Davanın karar duruşmasını izleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, sosyal medya hesabından şunları kaydetti: Niğde Engelsiz Yaşam ve Rehabilitasyon Merkezinde engelli çocuklara yönelik kötü muameleye ilişkin davada karar çıktı. 14 tutuklunun tutukluluk hallerine devam edildi. Tutuksuz yargılanların tutuklama talebi reddedildi. Sanıklar işkence, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, kasten yaralama, kötü muamele suçlarından ceza aldı. Tutuksuz yargılanan üç sanık bütün suçlardan beraat etti. Sanıklara verilen en üst ceza 80 yılı aştı.

Source: Anka


Ünlü kadınlardan “Normal Doğum” pankartına sert tepki

Geçtiğimiz haftasonu Trendyol Süper Liginde oynanan Sivasspor-Fenerbahçe maçında, Sivassporlu futbolcuların sahaya “Doğal olan normal doğum” yazılı pankartla çıkması tepkilerin odağı oldu.

ERKEK FUTBOLCULARIN TAŞIDIĞI MESAJ TEPKİ ÇEKTİ

Pankartın kendisi kadar erkek futbolcular tarafından taşınması da tepki çeken bir başka nokta oldu. Sosyal medyada yapılan yorumlarda, “O zaman siz öyle doğurursunuz” ve “Bu nasıl bir akıl?” gibi ifadelerle mesajın anlamı sorgulandı.

ÜNLÜ İSİMLER ÇOK SERT TEPKİ VERDİ

Tartışmanın fitilini ateşleyen bu pankart, sadece izleyiciler değil, ünlü isimler tarafından da sert bir şekilde eleştirildi. Demet Evgar, Aslıhan Gürbüz, Pınar Sabancı, Hazar Ergüçlü, Ceyda Kasabalı, Deniz Işın, Buçe Buse Kahraman gibi birçok ünlü, sosyal medya hesaplarından tepkilerini dile getirdi.

İşte ünlü isimlerin paylaşımları…

Başak Gümülcinelioğlu

Hazar Ergüçlü

Ceyda Kasabalı Albayram

Füsun Demirel

Demet Evgar

Ceren Karakoç

Buçe Buse Kahraman

Pelin Baynazoğlu “Pqueen”

Pınar Sabancı

Source: Haber Merkezi


Gündem olan pankarta sert tepki

Trendyol Süper Lig in 31 inci haftasında oynanan Sivasspor-Fenerbahçe maçında futbolcuların sahaya Doğal Olan Normal Doğum yazılı pankartla çıkması gündem oldu. Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan ve kamu spotu niteliği taşıyan pankart, sosyal medyada geniş yankı uyandırdı. Pankarta ünlü isimlerden de tepkiler geldi. Oyuncu Yasemin Özilhan, paylaşımında, Mesaj vermek istiyorsanız doğum biçimine değil, yaşam mücadelesine bakın. Kadınlar nasıl doğuracaklarını değil, nasıl hayatta kalacaklarını düşünüyor diyerek tepki gösterdi. Demet Evgar da sert bir dille tepkisini dile getirerek, Bu nedir yahu? Sizsiniz normal, biziz anormal. O pankartı taşıyana da, bu şuursuzluğun peşinden gidene de yazıklar olsun ifadelerini kullandı. Yasemin Sakallıoğlu, Ceren Yalazoğlu Karakoç, Necip Memilli ve Melek Mosso gibi pek çok ünlü isim de pankartın taşıdığı mesajı eleştirerek kadınların tercihine saygı duyulması gerektiğini vurguladı. Fotoğraflar: X, Instagram

Source: Habertürk


Son Dakika: Ekrem İmamoğlu Erdoğan”a seslendi: “Yeter sürekli aldatıldığınız”

İmamoğlu”nun X paylaşımında şu ifadeler yer aldı:

“Cumhurbaşkanına ve çevresine sesleniyorum!

Bir avuç kötü niyetli muhteris; ihanetleri ile yine aldatılmanızı mı sağlıyor?

“Turpun büyüğü”, “dananın kuyruğu” diyerek sizi bir kez daha mı boşa düşürüyorlar?

Kumpas, yalan, dolan, fitne, fesat, gizli tanık, iftiracı zorlamaları vs bunların hepsi boş işler.

Yeter sürekli aldatıldığınız! Olan bu yoksullaştırılmış, gariban millete oluyor.

Bakın millet nasıl ağır bir bedel ödüyor:

•45 milyar dolar rezerv birkaç günde eridi.•1,5 yıllık ekonomik program ve ödenen ağır bedel çöp oldu.•Emekli, genç, işçi, memur, çiftçi sefil oldu.•Adalete güven kökünden sarsıldı, sistem çürüdü.•Gençler başta olmak üzere millet, gelecek umudunu yitirdi.•Kapı kapı gezip ikna etmeye çalıştığınız uluslararası yatırımcı arkasına bile bakmadan geri dönmemek üzere gitti.

Uyarılarımı yapıyorum, çünkü artık bu ülkenin geleceği adına en kritik dönemeçlerden birindeyiz.

Cumhurbaşkanının çevresinde, makamını ve gücünü değil kendisini gerçekten kalpten seven birileri kalmışsa, kendisini bu aziz milletin ve kadim devletin bekası için uyarsın.

Çok şükür millet uyandı ve uyarılarını meydanlarda yapıyor. Asıl büyük dersi ise sandıkta verecek.

Sandık gelecek, o bir avuç haktan ve hukuktan nasiplenmemiş olanlar milletten cevabını alacak.”

Source: Haber Merkezi


Konya, dünyadaki gıda krizine karşı çözümün ve diplomasinin merkezi olacak

Konya Büyükşehir Belediyesi Taş Bina Kültür Sanat’ta düzenlenen toplantıda bilgilendirme yapan Yeşil Etki Derneği Başkanı Mine Ataman, tarım ekonomisinin küresel ekonominin yüzde 5’ine denk geldiğini ve etkisinin çok büyük olduğunu anımsatarak, tarım ve diplomasiye yeni bir bütüncül multidisipliner bakış açısıyla “Tarım Diplomasisi Forumu” vesilesiyle Konya’dan bütün dünyaya seslenileceğini söyledi. “TARIM STRATEJİK BİR ALAN HÂLİNE GELMİŞTİR”Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, tarımın insanlığın varoluş serüveninde en temel kaynaklardan biri olduğunu vurgulayarak, “Bugün yaşadığımız çağda tarım, sadece bir üretim biçimi değil; aynı zamanda ekonomi, dış politika, çevre ve toplumsal barışın da temel yapı taşlarından biridir” ifadelerini kullandı.Bu noktada, Tarım ve Gıda Diplomasisi kavramının devreye girdiğini belirten Başkan Altay, “Tarım ve Gıda Diplomasisi; ülkelerin tarımsal üretim, ticaret, teknoloji ve bilgi paylaşımı gibi alanlarda uluslararası ilişkiler kurmasını, bu ilişkiler aracılığıyla hem gıda güvenliğini sağlamasını hem de barışa katkı sunmasını ifade eden bir diplomasi anlayışıdır. Artık tarım sadece bir iç mesele değil; sınırları aşan, ülkeler arası ilişkileri şekillendiren, stratejik bir alan hâline gelmiştir. Pandemi süreci, Rusya-Ukrayna savaşı akabinde gerçekleşen tahıl krizi, gıda milliyetçiliği, küresel ekonomik kırılganlıklar ve özellikle Amerika Birleşik Devletleri”nin son dönemde uygulamış olduğu gümrük vergileriyle başlayan yeni nesil ticaret savaşları; bizlere çok net bir gerçeği hatırlattı; o da gıda bağımsızlığı gerçeğidir. Gıda bağımsızlığı, artık ulusal güvenliğin bir parçasıdır. Ayrıca tüm dünyayı etkisi altına alan iklim değişikliği, kuraklık ve doğal afetler, tarımsal üretimi her geçen gün daha da kırılgan hâle getirmektedir. Böylesine hassas bir denklemde, tarımı sadece üretim veya ticaret alanı olarak değil; aynı zamanda diplomatik bir anahtar olarak ele almak zorundayız” değerlendirmesinde bulundu.“TARIM DİPLOMASİSİ FORUMU, İNSANLIK İÇİN YENİ BİR UMUT ÇAĞRISININ İFADESİDİR”Başkan Altay, sürdürülebilir tarımsal üretimi sağlamanın, gençleri tarımsal faaliyetlere entegre ederek tarımsal üretimi gelecek nesillere taşımanın da son derece hayati meselelerden biri olduğuna dikkati çekerek, “Bugün burada duyurduğumuz ‘Tarım Diplomasisi Forumu’ işte bu amaç ve farkındalığın somut bir adımı olacaktır. Ülkemiz için bir ilk olma özelliği taşıyan, dünyada da çok örneği bulunmayan bu forum, tarımı sadece tarlalarda değil; fikirlerin, iş birliklerinin, stratejik ortaklıkların yeşerdiği zeminlerde de konuşmayı hedeflemektedir. Kısaca, Tarım Diplomasisi Forumu, insanlık için yeni bir umut çağrısının ifadesidir. Konya olarak bu misyona sahip çıkmak, bizim için tarihi bir sorumluluktur. Çünkü bizler, Çatalhöyük’ten bu yana yaklaşık 9 bin 500 yıldır toprağa emek veren, tarımı sadece geçim kaynağı değil, kültürel bir değer olarak gören bir şehrin mirasçılarıyız. Bu topraklar, geçmişte olduğu gibi bugün de bereketin ve üretimin merkezi olmaya devam etmektedir. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı ve Uluslararası Tarım Şehirleri Birliği Başkanı olarak, sadece yerel kalkınma hedefleriyle sınırlı kalmadan, tarımı küresel ölçekte ele alan bir bakış açısıyla hareket ediyoruz” diye konuştu.“TÜRKİYE; GIDA KRİZLERİNİN GÖLGESİNDE KALAN BİR DÜNYADA, ÇÖZÜMÜN VE DİPLOMASİNİN ODAK NOKTASI OLACAKTIR”Türkiye’nin, sahip olduğu stratejik konumu, verimli toprakları, güçlü insan kaynağı ve köklü tarım kültürüyle Tarım ve Gıda Diplomasisi kavramının dünyadaki öncüsü olmaya en güçlü aday olduğunu vurgulayan Başkan Altay, “Bu forum, aynı zamanda ülkemizin bu potansiyelini küresel ölçekte daha görünür kılacaktır. Çünkü biz inanıyoruz ki Türkiye; gıda krizlerinin gölgesinde kalan bir dünyada, çözümün ve diplomasinin odak noktası olacaktır. Öte yandan bu forum, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın sıklıkla ifade ettiği, ‘Daha Adil Bir Dünya Mümkün’ anlayışına katkı sunacak en önemli kilometre taşlarından biri olacaktır. Küresel ve yerel güçlerin, şehirlerin, üniversitelerin, özel sektörün ve sivil toplum kuruluşlarının, iş birliği olmadan bu süreci başarıyla yönetmesi mümkün değildir. Tarım Diplomasisi Forumu’nun, bu güçleri bir araya getiren bir platform olarak, gelecekteki iş birliklerinin temelini oluşturacağına inanıyorum. Tarım Diplomasisi Formuna katkı sağlayan Tarımsal Strateji ve Politika Geliştirme Vakfı’mıza, Yeşil Etki Derneği’ne ve emeği olan tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür ederim. Bu önemli forumda bizlerle birlikte olan, sürece bilgi ve tecrübeleriyle katkı sunan Sayın Bakanımız Mehdi Eker’e de ayrıca şükranlarımı ifade ediyorum. Bu vesileyle Ekim ayı içerisinde Konya olarak ev sahipliği yapacağımız Tarım Diplomasisi Forumu’nun şimdiden hayırlara vesile olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı.“TARIMDA KONYA TECRÜBESİ 10 BİN YILLIKTIR”Önceki dönem Tarım Bakanlarından, TARPOL Başkanı Mehdi Eker de Konya’da bulunmaktan dolayı da memnuniyetini ifade ederek, Başkan Altay’a misafirperverliği için teşekkür etti.Eker, Tarım Diplomasisi Forumu’nun dünya için, insanlık için önemli bir ihtiyaç olduğunu belirterek, “Diplomasinin bu alanda devreye girmesi, küresel gıda güvenliğinin sürdürülebilir bir şekilde sağlanmasında önemli bir ihtiyaçtır. Bu forumun önemli bir ihtiyacı karşılayacağını düşünüyorum. Bu en çok Konya’ya yakışır. Birincisi; insanlığın tarım devrimini yaşadığı temel merkezlerden biri Konya’dır, Konya Çatalhöyük’tür. Günümüzden yaklaşık 10 bin yıl önceye ait büyük bir tecrübe var. Konya’nın tecrübesi 100, 200, 300, 500, 5000 yıllık değil 10 bin yıllıktır. Buradan insanlığa aktarılacak dersler ve tecrübeler vardır. Çatalhöyük bunun abidesidir, bunun anıtıdır. İkincisi; Konya ilimiz Türkiye’nin tarımsal üretiminde birçok alanda hububatta, bakliyatta, pancarda, sebze ve meyvede çok büyük bir potansiyele, çok büyük bir yüzdeye sahiptir. Bu da bugünün gelişen ekonomisi, ticari ilişkileri, sanayisini dikkate aldığımızda bununla bugün Konya bunu hak ediyor. Böyle bir ilk adımı atmanın haklı meşruiyetine sahip, gerekçelerine sahip. Bir üçüncüsü de şudur; İnsanlığın bugün en çok ihtiyaç hissettiği şefkat, merhamet, sevgi, tolerans bütün bu evrensel İslami ve insani değerlerin vücut bulduğu bir felsefeye dönüştüğü, Hz. Mevlana’nın yurt edindiği metfun bulunduğu fikirlerini oluşturup dünyaya aktardığı bir merkezdir. Dolayısıyla Gıda ve Tarım Diplomasisi Forumu’nun buradan ilk adımının atılmasının böyle ayrıca bir nedeni var. Onun için buradayız, onun için Konya’dayız. Konya’dan böyle bir adımı atıyoruz. Bu adımın hayırlı olmasını temenni ediyorum” dedi.“TARIM SADECE TEK BAŞINA BİR ÜRETİM FAALİYETİNDEN İBARET DEĞİL”TARPOL’ün Türkiye’de tarımla ilgili biriken entelektüel sermayenin kurumsallaşması ve kurumsallaştırılması için bir misyon üstlendiğini vurgulayan Eker, “Böyle bir merkez, biz bu topraklarda, ki yukarı Mezopotamya’yı da içine alıyor, Anadolu’nun kadim tarım kültürünü, bunun birikimini, gerek Türkiye’nin var olan meselelerinin çözümünde gerek bölgesel sorunların çözümünde gerekse küresel gıda güvenliği problemini çözmeye katkı sunmak üzere kuruldu. Bizim anlayışımız şu; tarım sadece tek başına bir üretim faaliyetinden ibaret değil. Biyolojik disiplinini, ekonomik disiplinini ve ekoloji disiplinini yani bu üç disiplini eşit şekilde dikkate alan. Bu üç disiplinin kesişim kümesinde sürdürülebilir bir üretimin mümkün olduğunu ifade ediyoruz. Tek başına biyolojiyi dikkate aldığınızda sınırları zorlarsınız. Genetik çalışmalar yapılır, üretimi artırır. Fakat bu ekolojik dengeyi bozar. Eğer böyle değil de iktisadi yani ekonomik disiplinini dikkate almazsanız o zaman yaptığınız faaliyet sürdürülebilir olmaktan çıkar. En nihayet aynı zamanda tarımsal üretim bir ekonomik faaliyettir. Şimdi dünya bu üç disiplinin kesişim kümesinde dengeli bir tarımsal üretim felsefesini benimseyip hayata geçirmediği için bugün biz iklim değişikliğini de küresel ısınmayı da etkileyen bir ekolojik problemle karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.“BİZ BU SINAMALARDAN İNSANLIK OLARAK BAŞARIYLA ÇIKMAK ZORUNDAYIZ”Eker, Türkiye’nin iki önemli kriz havzasının arasında olduğunu belirterek, şöyle devam etti:“Karadeniz havzasında kriz var, savaşlar var ve o bölgede Sayın Cumhurbaşkanımızın dirayeti, basireti, liderliği ile tahıl koridoru açılmasaydı bugün o savaşın yol açtığı felaket çok daha tahrip edici bir boyutta olmuş olurdu. Akdeniz havzasında da sorun var. İsrail, hudut, sınır, hak, hukuk tanımayan gerçekten vahşi ve gerçekten insanlık dışı uygulamalarla bütün kavramları alt-üst ederek zulümle Orta Doğu’yu, Doğu Akdeniz’i bir zulüm coğrafyasına dönüştürdü. Dolayısıyla buradaki sorunlar, ciddi sonuçlar doğurabilir. Bizim bunları kendi medeniyet tasavvurumuz içerisinde, hakkaniyete uygun bir şekilde bilgi ve hikmet ile bütün bu meseleleri kotarmak mecburiyetindeyiz. Bunu da ancak Konya yapar. Ancak Türkiye yapar. Çünkü bizim hem kültür hem inanç hem medeniyet tasavvuruyla ilgili kodlarımız bize aslında doğal olarak o misyonu veriyor. Dünya gerçekten küresel ısınmanın, adaletsizliklerin, hak ve hukuksuzlukların, savaşların, benzeri doğal afetlerin getirdiği ciddi sorunların tehdidi altındadır. Bunların hepsi birer sınamadır. Biz bu sınamalardan insanlık olarak başarıyla çıkmak zorundayız. Bunu yapacak olan yine biziz. Hazreti Mevlana’nın felsefesidir. Konya’nın tecrübesidir, Anadolu’nun birikimidir, Türkiye Cumhuriyeti’nin sahip olduğu medeniyet tasavvurudur.”TARPOL Başkanı Mehdi Eker, “İlk kez ülkemizde düzenlenecek ve dünyada henüz tartışılmamış olan ilk defa burada vücut bulacak olan Tarım Diplomasisi Forumu’nun uluslararası alanda yürüttüğümüz faaliyetlere katkı sağlaması ve tüm insanlık için hayırlara vesile olması temenni ediyorum. Hem Yeşil Etki Derneğimize hem de Konya Büyükşehir Belediye Başkanı ve aynı zamanda Uluslararası Tarım Şehirleri Birliği Başkanı kıymetli Büyükşehir Belediye Başkanımıza huzurlarınızda çok teşekkür ediyorum” dedi.

Source: Enes Kılıç


Müslüman protestoculara polis kurşunu: Ölü ve yaralılar var!

Haber7 Hindistan”ın Batı Bengal eyaletinin Murshidabad kentinde Vakıf (Değişiklik) Yasası”na karşı düzenlenen protestolar kanlı bitti. 21 yaşındaki Müslüman genç Ijaz Momin, Cuma günü Suti bölgesindeki Sajur More”da düzenlenen eylem sırasında polis kurşunuyla vurularak ağır yaralandı. Talihsiz genç, Cumartesi akşamı Murshidabad Tıp Koleji ve Hastanesi”nde yaşamını yitirdi.3 KİŞİ DAHA KURŞUNLARIN HEDEFİ OLDUOlaylarda yalnızca Momin değil, Golam Muddin Şeyh, Hasan Şeyh ve kimliği henüz belirlenemeyen bir kişi dahil olmak üzere 3 kişi daha kurşunların hedefi oldu. Yaralılar Jangipur Hastanesi’ne kaldırıldı. Cuma günü başlayan şiddetli çatışmalarda 12″den fazla protestocu ve 15 polis memuru yaralanırken, şimdiye kadar toplam 150 kişi gözaltına alındı. Bölge adeta savaş alanına döndü.BAŞBAKANDAN GERGİNLİĞİ YATIŞTIRAN AÇIKLAMAGerginliğin fitilini ise Hindistan Parlamentosu’nda kabul edilen tartışmalı Vakıf (Değişiklik) Yasası ateşledi. Batı Bengal Başbakanı Mamata Banerjee, tansiyonu düşürmek adına halka hitaben yaptığı açıklamada, “Yasa eyaletimizde uygulanmayacak” diyerek barış çağrısında bulundu.Kalküta Yüksek Mahkemesi, olayların tırmanmasını önlemek amacıyla merkezi güçlerin Perşembe gününe kadar Murshidabad”da konuşlandırılmasını emretti.BABA-OĞULUN CİNAYETİ TANSİYONU DAHA DA YÜKSELTTİSamaherganj bölgesinde yaşanan başka bir kanlı olay ise gerilimi iyice artırdı. 72 yaşındaki Hargobindo Das ve 40 yaşındaki oğlu Chandan Das, Cumartesi günü öldürüldü. Polis, olayın protestolarla bağlantılı olabileceğinden şüphelenirken, yerel halk bunun münferit bir olay olduğunu savundu.Kurbandan yakın akraba Prosenjit Das, The Indian Express”e verdiği demeçte, “Bir çete evimize saldırdı, eşyaları yağmaladı, biz saklanırken babam ve kardeşim öldürüldü” dedi.POLİS, SÖYLENTİLERİ VE ÇAPULCULUĞU SORUMLU TUTTUBatı Bengal Eyalet Emniyet Müdürü Rajeev Kumar, polisin asgari güç kullandığını öne sürerek yaşananları “söylenti yayılması” ve “çapulculuk” olarak nitelendirdi. Kumar, olayların mezhepsel bir boyut kazandığını ve şu anda kontrol altına alındığını ifade etti.İNTERNET KESİLDİ, RAYLAR BLOKE EDİLDİMurshidabad”ın bazı bölgelerinde internet erişimi kesilirken, sokağa çıkma yasağı da uygulamaya konuldu. Öfkeli kalabalıklar, TMC Milletvekili Manirul Islam ve TMC milletvekili Khalilur Rehman’ın evlerine saldırarak ağır hasar verdi. Protestocular tren raylarını da bloke ederek bölgedeki ulaşımı felç etti.

Source: Nurullah Alpay


AK Parti”nin Araştırma Komisyonu önerisi reddedildi: CHP”nin duymaktan kaçtığı sorular

İBB AK Parti Grubu, İBB”deki usulsüzlük iddialarını araştırmak için Araştırma Komisyonu kurulmasını teklif etti. İBB Meclisi”ne sunulan teklif, CHP”li üyelerin oylarıyla reddedildi.Konuyla ilgili açıklama yapan AK Parti İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir, “Sorduğumuz sorular çok basit olacaktı aslında: İBB iştiraklerinde milyarlarca liralık ihaleler nasıl yapıldı? Kamu kaynakları kime, nasıl aktarıldı? Bu şehirde hesap veren bir yönetim var mı, yok mu?” ifadelerini kullandı. Özdemir, açıklamasına şöyle devam etti:”Ama ne yazık ki CHP, bu soruların cevabından ziyade sorulmasından bile çekindi.Şeffaflık diyenler, hesap vermeye gelince sessizliğe gömüldü.32 iştirak şirketinin denetlenmesi,Yönetim yapılarının incelenmesi,Meclis’in bilgi alma hakkının güçlendirilmesi…Bunların hepsi birer zorunluluktu. Reddedildi.Bugün İstanbul’da halkın parasıyla kurulan düzenin üstü örtülmek isteniyor.AK Parti Grubu olarak milletin parasının hesabını sormaya, bu şehrin hakkını korumaya devam edeceğiz.Gerçekleri halktan saklamaya çalışanlar unutmasın:Karanlıkta kalmaz hiçbir hakikat.”İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki usulsüzlük iddialarını araştırmak için AK Parti Grubu olarak Meclis’e sunduğumuz Araştırma Komisyonu teklifi, CHP’li üyelerin oylarıyla reddedildi.Sorduğumuz sorular çok basit olacaktı aslında:İBB iştiraklerinde milyarlarca liralık ihaleler… pic.twitter.com/MqhvnjHhuv— Abdullah Özdemir (@abdullahozdemir) April 14, 2025

Source: İbrahim Can


Bakanlıktan tüm belediyelere uyarı: Doğacak her zarardan birim amirleri de sorumlu

İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan, Bartın”da Vali Nurtaç Arslan”ı ziyaret ederek, kamunun çeşitli kademelerinde görev yapan sorumlu ve temsilcilerle toplantı yaptı.BAKANLIKTAN BELEDİYELERE SAHİPSİZ SOKAK HAYVANLARIYLA İLGİLİ UYARISokak hayvanları ve sokak güvenliği konusunun ele alındığı toplantının ardından açıklama yapan Bakan Yardımcısı Turan, değişen çağla birlikte siber suçlar, sentetik uyuşturucular ve sokak hayvanları gibi yeni sorunların da ortaya çıktığını belirtti.Turan, bakanlık olarak sokak güvenliği ve huzuru için tüm suçlarla mücadele ettiklerini kaydetti.Sahipsiz sokak hayvanlarının da sorun olmaktan çıkması için ciddi adımlar attıklarını vurgulayan Turan, “Bundan 9 ay önce Meclisimiz bu konuda yasalaşma ortaya koymuştur. Eski yıllarda sahipsiz sokak köpeklerini ‘tut yakala-kısırlaştır-sonra sal” prensibi vardı. Şimdi ise yakalıyoruz, rehabilite, sonra ya barınakta ya da sahiplendiriyoruz. Bu prensibi hayata geçiriyoruz. Sokaklarımızın güvenliğinin esas olması lazım. Sokaklarımızda huzur ve güvenlik olmazsa ciddi hata yapmış oluruz. Eğer bizim yaşlımız camiye giderken, kadınımız pazara giderken, öğrencimiz okula giderken endişe duyuyorsa bu bizim eksikliğimizdir. Endişenin nereden geldiği önemli değildir. Sokaktan, terörden, hayvandan gelsin hepsinin çözümü esastır” dedi.”DOĞACAK HER HASAR VE ZARARDAN BİRİM AMİLERİNİN DE CEZAİ SORUMLULUĞU OLDUĞUNU HATIRLATMAK İSTERİM”Yeni kanunla birlikte belediyelere çok önemli görevler düştüğünü de hatırlatan Turan, uyarılarda bulunarak şunları söyledi:”Belediyelere bütçelerinden binde 5 oranında ayrılması, bunun uygun yerlerde kullanılması, varsa barınakları büyütmek, yoksa yenisini yapmak gibi çok ciddi yeni görevler getirdi. Bunların yapılmaması halinde doğacak her hasar ve zarardan da başta sayın başkanlar ve meclis üyeleri olmak üzere ilgili birim amirlerinin de cezai sorumluluğu olduğunu hatırlatmak isterim. O yüzden bu sorunu ortadan kaldıralım. Valiliğimiz öncülüğünde tüm birimlerimizin destek vermesiyle bu işi bölgemizin tüm illerinde çözelim istiyoruz. Kanun net, istisnasız şekilde uygulama görevimiz var. Ben bunu istemiyorum, geç uygularım, sonra uygularım tarzı hiç polemiğin tarafı değilim. Devlet çıkan yasayı uygulamakla görevlidir. Bunu uygulamakta kararlıyız. Tabii ki hayvanlarımıza zulmetmek, canlarımızın acısını yaşamak asla istemeyiz. Bizim dinimizde canlıya eziyet haramdır, kanunlarımızda suçtur. Hayvanların yaşam hakkı kadar, insanlarımızın da yaşam hakkı var. Dolayısıyla hayvanın yaşayacağı yer Avrupa”da olduğu gibi ya barınak ya evler olacak. Sahipsiz hiçbir hayvanı istemiyoruz.”HAYVANSEVER DERNEKLERE DE ÇAĞRI YAPTITuran, hayvansever dernek yöneticileri ve üyelerine de çağrıda bulunarak, “Bu süreçte hassas davranan vakıflarımız ve derneklerimiz var. Çalışmalar yapan tüm benzer derneklerimize omuz vermeye, katkı vermeye davet ediyoruz” diye konuştu.Turan, Bartın”da valilik koordinesinde işletilen 19 dönüm üzerindeki hayvan barınağına ek olarak 25 dönüm daha doğal yaşam alanı ekleneceğini, belediyeye ait 3 dönümlük barınak alanına ise 20 dönümlük daha doğal yaşam alanı ekleneceğini sözlerine ekledi.İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan, Bartın-Amasra yolu Uğurlar köyünde bulunan ‘Bartın Sokak Gayvanları Geçici Bakım Evi ve Rehabilitasyon Merkezi”ne de giderek, yeni yaplması planlanan doğal yaşam alanında incelemelerde bulundu.

Source: Muhammet Arif Güreli


Bolu”da su faturalarında yeni dönem: Zenginden daha çok, fakirden daha az alınacak

Bolu Belediye Meclisi nisan ayı 2. birleşimi bugün gerçekleştirildi. Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan başkanlığında yapılan toplantıda, Plan ve Bütçe Komisyonu ile Çeşitli İşler Komisyonu”na ortak havale edilen konular görüşüldü. Bolu Belediyesi 2024 Yılı Faaliyet Raporu, hazırlandığı şekliyle aynen kabul edildi. LÜKS KONUT SAHİPLERİNE DAHA FAZLA, DAR GELİRLİ VATANDAŞLARA YÜZDE 50 İNDİRİMLİ FATURA KESİLECEK Gündemin (b) bendinde ise su ücretleriyle alakalı tarihi bir karar alındı. Karara göre artık lüks konut sahipleri daha fazla su ücreti öderken, dar gelirli vatandaşlar yüzde 50 indirimli tarifeden yararlanacak. MAYIS AYINDAN İTİBAREN GEÇERLİ OLACAK CHP”li Meclis Üyesi Ali Sarıyıldız tarafından okunan teklifte şu ifadelere yer verildi: “2025 yılı Gelir Tarife Cetveli”nin 52. sayfasına, 01.05.2025 tarihinden itibaren uygulanmak üzere 9. madde olarak aşağıdaki maddenin eklenmesine karar verilmiştir: “Meskenlerde kullanılan suların m ücretleri (KDV hariç), 15.12.1982 tarih ve 17899 sayılı Resmi Gazete”de yayımlanan Bina İnşaat Sınıflarının Tespitine Dair Cetvel”e göre 1. Grup: Lüks inşaat-mevcut ücret tarifesinin yüzde 50 fazlası, 2. Grup: 1. sınıf inşaat-mevcut ücret tarifesinin yüzde 15 fazlası, 3. Grup: 2. sınıf inşaat-mevcut ücret tarifesi, 4.Grup: 3. sınıf ve basit inşaat-mevcut ücret tarifesi üzerinden yüzde 50 indirim uygulanacaktır.” “VERGİ YÜKÜNÜN ADALETLİ VE DENGELİ DAĞILIMI, MALİYE POLİTİKASININ SOSYAL AMACIDIR” Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, gündem maddesine ilişkin yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Arkadaşlar, bu konuyla ilgili sosyal medyadan bir çağrıda bulundum: “Acaba bu nasıl değerlendiriliyor?” diye sordum. Bu çağrının ciddi anlamda karşılık bulduğunu fark ettim. Ayrıca farklı uygulamaların da olduğunu bu vesileyle öğrendim. Örneğin İskandinav ülkelerinde trafik cezaları bile gelire göre kesiliyormuş. Türkiye”deki gibi sabit bir rakam değil; gelir yüksekse ceza yüksek, düşükse ceza da düşük oluyormuş. Bir de biz Anayasamızın 73. maddesini sanki toplum olarak unutmuşuz. 73. madde, “Vergi ödevi” başlığı altında şunu söylüyor: Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır. Yani Anayasamız diyor ki: “Kamu giderlerini karşılamak için herkesten eşit almayacaksın, mali gücüne göre alacaksın.” Bu sadece vergi için değil; su gibi belediye gelirleri kapsamında yer alan vergi dışı ücretler için de geçerli. Nitekim, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu”nun 97. maddesi de bu doğrultuda düzenlenmiş. Orada da deniyor ki: “Kamu giderleri eşit değil, mali güce göre karşılanır.” Ayrıca araştırmalarım sırasında Maliye Bakanlığı”nın bir tebliğine de rastladım: Seri No: 31. Bu tebliğde açıkça şöyle deniyor: “Ücretler belirlenirken,Anayasa”nın 73. maddesine göre hareket edilecektir.”” “ZENGİNDEN DAHA FAZLA, FAKİRDEN DAHA AZ ALIYORUZ” Konuyla ilgili önceden yaptığı duyurular sebebiyle başka illerin belediye başkanlarının kendisini aradığını söyleyen Başkan Özcan, “Aslında bu uygulamayı çok daha önce hayata geçirmemiz gerekiyordu. Sosyal medyadaki paylaşımımdan sonra birkaç belediye başkanı da beni aradı; onların da aklına yattı. Komisyonda muhalefet partisine mensup arkadaşlar da destek verdi. Büyük ihtimalle bizden sonra onlar da bu uygulamaya geçeceklerdir. Özetle şunu yapıyoruz: Zenginden daha fazla, fakirden daha az alıyoruz. Ama toplamda yine aynı miktarı topluyoruz.” OY BİRLİĞİYLE KABUL EDİLDİ Özcan”ın konuşmasının ardından madde, komisyondan geldiği şekliyle mecliste oy birliğiyle kabul edildi.

Source: Enes Özkan


Bolu Belediyesi’nden su ücretinde yeni dönem: Zenginden fazla, fakirden az!

Bolu Belediye Meclisi”nin Nisan ayı 2. birleşimi, Başkan Tanju Özcan başkanlığında yapıldı. Toplantıda Plan ve Bütçe ile Çeşitli İşler Komisyonu”na gönderilen konular görüşüldü. 2024 Yılı Faaliyet Raporu kabul edildi ve su ücretlerinde lüks konut sahipleri için artış, dar gelirli vatandaşlar için ise yüzde 50 indirim kararı alındı. “Zenginden daha fazla, fakirden daha az alıyoruz” Konuyla ilgili önceden yaptığı duyurular sebebiyle başka illerin belediye başkanlarının kendisini aradığını söyleyen Başkan Özcan, “Aslında bu uygulamayı çok daha önce hayata geçirmemiz gerekiyordu. Sosyal medyadaki paylaşımımdan sonra birkaç belediye başkanı da beni aradı; onların da aklına yattı. Komisyonda muhalefet partisine mensup arkadaşlar da destek verdi. Büyük ihtimalle bizden sonra onlar da bu uygulamaya geçeceklerdir. Özetle şunu yapıyoruz: Zenginden daha fazla, fakirden daha az alıyoruz. Ama toplamda yine aynı miktarı topluyoruz.” Özcan’ın konuşmasının ardından madde, komisyondan geldiği şekliyle mecliste oy birliğiyle kabul edildi. Özcan bu durumu sosyal medyadan da paylaştı ve şu ifadelere yer verdi. SÖZ VERMİŞTİK, YAPTIK… Anayasa’nın 73. Maddesi bize kamu giderlerine eşit değil gelir gücüne göre katılmayı emrediyor. Biz de Anayasa’nın 73. Maddesi gereğince su ücretinin, zenginden daha fazla, dar gelirliden daha az alınması kararını oy birliği ile verdik. Yani Bolu’da artık lüks konutlarda su %50 zamlı, 3. Sınıf yapılarda ise %50 indirimli olarak uygulanacaktır. Darısı, zümrüt ve pırlantaya %1, ekmeğe %10 KDV uygulayan hükümetin başına

Source: Internet Haber


Bungalovda gizli kamera tuzağı! Tatile giden aile kabusu yaşadı! Polis harekete geçti

İstanbul”dan, Sakarya”nın Sapanca ilçesindeki bungalov evlerde tatil yapmaya giden bir aile hayatının şokunu yaşadı.JAKUZİ VE YATAK ODASININ TAM ÜZERİNE GİZLİ KAMERA YERLEŞTİRMİŞLERRamazan Bayramından bir gün önce meydana gelen olayda, İstanbul”dan Sapanca ilçesinde bungalov kiralayan aile iddiaya göre, yapının yatak odası ve jakuzi bölümünün tamamını gören ampul içine saklanmış gizli kamerayı fark etti.POLİS EKİPLERİ TÜM ELEKTRONİK CİHAZLARA EL KOYDUAile emniyet müdürlüğüne giderek şikayette bulundu. Yapılan ihbar sonrasında hususa ilişkin çalışma başlatan ekipler, bungalovda bulunan tüm elektronik cihazlara el koyarak inceleme başlattı.Polis ekipleri, tüm elektronik aletleri incelemeye alırken iddialar üzerine açıklama yapan SAVİBU Başkanı Ali Safa Alaçam, “Şu anda kimin yaptığı belli değil, suçlu ortada yok dolayısıyla aksiyon alamıyoruz ama şunu da açık yüreklilikle söyleyebilirim; Sapanca zaten yapı olarak muhafazakar bir toplumdur biz içimizde böyle insanları barındırmayız kimseyi zan altında bırakmak istemiyorum, öyle olduğunu da düşünmüyorum ama işletmeyle ilgili bir durum varsa da kesinlikle o zihniyetteki insanlar burada faaliyet yürütemeyecek” dedi.”GİZLİ KAMERAYA DİKKAT BENDEN SÖYLEMESİ”Ailesiyle birlikte bungalovu kiralayan M.K., sosyal medyada yaşadığı durumu, “Evinizde oturun ve güvenilir yerlerde olun. Lütfen benim düştüğüm duruma düşmeyin. Bu işin peşini zaten bırakmayacağım fakat 7 yaşındaki kızım sabahın altısında asayiş ekipleri ile Sapanca İlçe Emniyet Müdürlüğü”nde geçirdi. Yazıklar olsun size bu gibi özel hayatı ihlal eden bu işletme ertesi gün, “Yerimiz müsaittir misafirlerimizi bekleriz” yayınlarında bulundu. Gizli kameraya dikkat benden söylemesi” sözleriyle paylaştı.”BEN BİR İŞLETMECİNİN BUNU ALENİ BİR ŞEKİLDE YAPABİLECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM”Sapanca Villa ve Bungalov İşletmecileri Derneği (SAVİBU) Başkanı Ali Safa Alaçam, yaşanan olay sonrasında iddialara ilişkin açıklamada bulundu. Alaçam, “Maalesef konuyu üzülerek takip ediyoruz. Bayramdan bir gün önce yaşanan bir olay ve adli süreç başlatıldı, işletmeyle ilgili dijital materyaller el koyuldu, teknik analizler yapılıyor. Şuanda kimin suçlu, kamerayı kimin koyduğunu bilmiyoruz, sabotaj dahil tüm imkanları değerlendiriliyor. Ben bir işletmecinin bunu aleni bir şekilde yapabileceğini düşünmüyorum ama böyleyse gerekli cezalandırmalar yapılacaktır. Sapanca yıllardır birçok işletmecimizin alın teri ve emeğiyle turizmde marka haline gelmiştir. Bir olayla bunları yok etmemek gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle genelleme yapılan yorumlar birçok işletmecimizin emeğine saygısızlık olacaktır. Adli süreç neticesinde herkes gerekeni yapacaktır” dedi.”MİSAFİRLERİMİZE HEP MAHREMİYET SUNDUK”Dernek olarak denetimleri arttıracaklarını aktaran Alaçam, “Sapanca”da 5 bin çatı altında bungalov bulunuyor ve bunların 3 bin tanesi derneğimize üye. Biz sadece resmi işletmecileri, bakanlık tarafından belgeleri olanları derneğimize üye alıyoruz. Kendi içimizde bir denetleme sistemimiz var ama bu olaydan sonra bizlerde kendi aramızda huzursuzluk içinde olduk. Çünkü misafirlerimize hep mahremiyet sunduk. Bizde gerekli denetimleri daha sık bir şekilde arttıracağız, bir özel ekipler anlaştık tek tek gezdireceğiz. Tek bir yerde olan olay herkese yansımamalı ki oradaki olayın daha ne olduğunu bilmiyoruz” diye konuştu.”TELEFONLARIMIZ HİÇ SUSMUYOR, OLAY ÇIKINCA UFAKTIR AMA MİDE BULANDIRIYOR”Neticenin adli yargılama sonrasında belli olacağını aktaran Alaçam, “Telefonlarımız hiç susmuyor bazı işletmeci arkadaşlarım eski misafirlerinin aradıklarını söylüyorlar. İster istemez bu olay çıkınca ufaktır ama mide bulandırıyor. Hemen tedirginlik oluyor ama müşterilerimiz müsterih olsun. Aslında orada bariz belli gizli kamera gibi de durmuyor. Bir işletmecinin böyle bir şey yapabileceğine inanmak istemiyorum. Bir insan ekmek teknesine bunu yapmaz diye düşünüyorum ama tabii ki kim tarafından konuldu o da çok önemli ve merak konusu. Herkes müsterih olsun Sapanca güvenilir bir turizm destinasyonu olmaya devam edecek. Malum bizi istemeyen bir otel zincirleri ve gruplar var. Biz bunları da değerlendiriyoruz son zamanlarda çok üzerimize geliyorlar. Konunun nereye gideceğini adli yargılamada sonra göreceğiz ama her şey mümkün. Olayın yaşandığı iddia edilen bungalov bizim derneğimiz üyesi değil. Şuanda kimin yaptığı belli değil, suçlu ortada yok dolayısıyla aksiyon alamıyoruz ama şunu da açık yüreklilikle söyleyebilirim; Sapanca zaten yapı olarak muhafazakar bir toplumdur biz içimizde böyle insanları barındırmayız kimseyi zan altında bırakmak istemiyorum, öyle olduğunu da düşünmüyorum ama işletmeyle ilgili bir durum varsa da kesinlikle o zihniyetteki insanlar burada faaliyet yürütemeyecek” şeklinde konuştu.”ONU BİR BAŞKASI DA ORAYA YERLEŞTİRMİŞ OLABİLİR ÜLKEDE MANYAK ÇOK”Yaşanan durumun birden çok şekilde ele alındığını belirten Alaçam, “Ödeme yapmamak için gelen misafirler oldu ama böylesi hiç olmamıştı. Benim kafama takılan aleni belli bir kamera orada 3 ampul var ve biri çok bariz beli ve mor bir ışık saçıyor. Herkes şüphelenir zaten bunu görünce. Umarım en yakın zaman da kimin yaptığı ortaya çıkar. Neticede onu bir başkası da oraya yerleştirmiş olabilir ülkede manyak ve psikopat çok kimin ne gaye ile yaklaştığını bilemeyiz. Daha önce bir gün kalmış biri onu oraya takıp uzaktan takip ediyor da olabilir” ifadelerini kullandı.

Source: Muhammet Arif Güreli


Bolu”da su tarifesiyle ilgili dikkat çeken karar: Zengine zam, dar gelirliye indirim!

Bolu Belediye Meclisi, dikkat çeken bir karara imza attı.

Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan”ın teklifiyle, kentte su tarifesi gelir durumuna göre yeniden düzenlendi.

Buna göre, lüks konutlarda su “yüzde 50 zamlı” tarifeden, dar gelirli vatandaşların yaşadığı 3″üncü sınıf yapılarda ise “yüzde 50 indirimli” tarifeden verilecek. İlgili teklif, belediye meclisinde oy birliğiyle kabul edildi.

“SÖZ VERMİŞTİK, YAPTIK”

Kararın ardından sosyal medya hesabından paylaşım yapan Özcan, uygulamanın Anayasa”nın 73. maddesine dayandığını vurguladı.

Özcan, “Anayasa bize kamu giderlerine gelir gücüne göre katılmayı emrediyor. Biz de bu madde gereğince, zenginden daha fazla, dar gelirliden daha az su ücreti alınması kararını oy birliğiyle aldık” dedi.

HÜKÜMETE “PIRLANTA VERGİSİ” ELEŞTİRİSİ

Özcan paylaşımının devamında hükümete de eleştiride bulunarak şu ifadeleri kullandı:

“Darısı, zümrüt ve pırlantaya yüzde 1, ekmeğe yüzde 10 KDV uygulayan hükümetin başına.”

Source: Haber Merkezi


İletişim Başkanlığı İklim Kanunu Teklifi”ne ilişkin iddiaları yalanladı

Dezenformasyonla Mücadele Merkezi”nden (DMM) yapılan açıklamada, karbon ayak izi ile insanların özgürlüklerinin kısıtlanmasının söz konusu olmadığı, karbon ayak izinin azaltılmasının sadece üretim yapan organizasyonlar için öngörüldüğü, bireylerle, mülkiyet, seyahat gibi anayasal haklarla en ufak bir ilgisinin bulunmadığı belirtildi. ⁠”Emisyon Ticaret Sistemi adı altında karbon vergisi vatandaşın cebinden çıkacak” iddiasının doğru olmadığı vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi: “Kanunda karbon vergisine yönelik hiçbir hüküm bulunmamaktadır. Karbon vergisi uygulaması söz konusu değildir. Kanunda Emisyon Ticaret Sistemi uygulaması kapsamı sadece enerji yoğun üretim tesisleridir. Bireylerle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. “Tarım yasaklanacak, istenilen ürün ekilemeyecek, meyve ağaçlarına el konulacak, hayvancılık yasaklanacak, yapay et yedirilecek, hayvan otlatmak yasaklanacak” şeklindeki iddialar doğru değildir. Kanun metninde, iddia edildiği gibi veya bu anlama gelebilecek herhangi bir düzenleme yer almamaktadır. Kanun, iddiaların aksine afet ve kuraklık risklerine karşı, ülkemiz topraklarını, tarımını, hayvancılığını ve doğal kaynaklarını korumayı, su ve gıda arz güvenliğini sağlamayı amaçlamaktadır.” “Paris Anlaşması”nda küresel güçler tarım alanlarınıza el koyacak, toprağınız elinizden alınacak, istediğiniz ürünü ekemeyecekseniz, ekseniz de ürünler sizin olmayacak” gibi iddiaların da doğru olmadığı belirtilen açıklamada, şu değerlendirmelere yer verildi: “Paris Anlaşması 2021 yılında “TBMM”de uygun bulma” kanunu ile iç hukukumuza aktarılmıştır. Hatta ülkemiz Paris Anlaşması”nı kendi özel koşullarını ve kalkınma hedeflerini önceleyerek ve dikkate alarak imzalamıştır. Paris Anlaşması 2021 yılından beri kanun hükmünde bir düzenlemedir. 2021 yılından bugüne kadar kısıtlayıcı herhangi bir uygulama olmamıştır, olmayacaktır.”

Source: Internet Haber


Öğrencinin barınma hakkı gasp edildi

İzmir’de Ege Üniversitesi öğrencisi M.A., protesto etmek amacıyla yürüyüşe katılmasının ardından dört gün gözaltında kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Tahliyesinden yalnızca iki gün sonra, kaldığı KYK yurdundan “devamsızlık” gerekçesiyle mesaj yoluyla uzaklaştırıldığını öğrendi. Gözaltında olduğu süreçte yurtta kalamayan öğrenciye, herhangi bir resmi tebligat yapılmadan yalnızca şahsi bir numaradan gönderilen mesajla yurttan ilişiğinin kesildiği bildirildi. Üç gün yurda giriş yapmadığı gerekçesiyle barınma hakkı elinden alınan öğrenci, duruma itiraz ederek dilekçe verdi. M.A, “Gözaltı sürecim boyunca yurda gitmem fiziksel olarak mümkün değildi. Üstelik tebligat yapılmadan böyle bir karar alınması hak ihlalidir” dedi. Dilekçesine karşılık, yetkililerden “28 Nisan sonrası iletişime geçin” yanıtı aldı. M.A. yaşadığı sürecin hukuka aykırı olduğunu belirterek adli ve idari yollarla hak arayışını sürdüreceğini ifade etti.

Source: Ece İçmez


Sivasspor-Fenerbahçe maçındaki ‘normal doğum’ pankartına tepki: Kadın kendi karar verir!

Sivasspor-Fenerbahçe maçı öncesi futbolcular sahaya “Doğal olan normal doğum, Tıbbi olarak zorunlu olmadıkça sezeryan sağlıklı değildir” pankartıyla çıktı. Futbolcuların bu pankartla sahaya çıkması tepkilere yol açarken kadın derneklerinden açıklamalar geldi. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu, ““Aile yılı’ diyerek kadını sadece anneliğe, doğumu da sadece “normal’e indirgemek, beden siyasetiyle tribünleri kirletmektir” ifadelerini kullandı. Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği, “Sağlık Bakanlığı’nın emriyle, futbolcular bu hafta sahaya bilim ve kadın düşmanı pankartlarla çıktı. Tribünü erkek, sahası borsa olan futbolla kadınlara sırıta sırıta ders vermeye kalkıyorlar. Defolun beden bekçileri” paylaşımında bulundu. ‘ANAYASAYA AYKIRI’Avukat Şükran Eroğlu, “Kadın bedeni üzerinden politika üretilmesinden rahatsızız. Bir kadının doğumunu nasıl yapacağına kendisi ve doktoru karar verir. O bebeği 9 ay karnında taşıyan kadınsa o zaman onun sonucunda da o bebeği dünyaya nasıl getireceğine karar vermek kadına bırakılmalı. Anayasamızın 17. maddesi vücut dokunulmazlığıyla ilgili maddedir. CEDAW’a (Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Beyannamesi) göre de bir ayrımcılık yapmış oluyorsun ki bu hem imzalanan uluslararası sözleşmelere hem de anayasamıza aykırı bir söylem. Bakanlığın anayasayı ve uluslararası sözleşmeleri bilmesi gerekir” dedi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu avukatlarından Esin İzel Uysal da, “Memlekette konuşulacak mesele kalmadı da kadınların nasıl doğuracağına mı geldik? Bu tartışma bir pankartla başlasa da iktidarın bir süredir yürüttüğü politikanın parçası. Normal doğum diye adlandırdıkları şey vajinal doğum. Nasıl doğuracağımıza karışıldı, kaç çocuk doğuracağımıza karışıldı, nasıl yaşayacağımıza karışıldı. Futbolcular bile fikir belirtiyor bir tek kadınlara soran yok” ifadelerini kullandı. BAKAN MEMİŞOĞLU ‘NORMAL’ BULDU Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Çankaya Çayyolu Eğitim Aile Sağlığı Merkezi’nde düzenlenen aşı programı sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Memişoğlu, “Normaldir. Futbol maçına sadece erkekler mi geliyor arkadaşlar?” diye yanıt verdi. CHP Grup Başkanvekili Murat Emir ise “Kadınların işine karışmak, onların karar verme özgürlüğünü elinden almak ve bunun da erkekler eliyle yapılmasına asla boyun eğmeyiz ve doğru bulmayız” dedi.

Source: Rengin Temoçin


Özel projeler yok keyfi atama var

Proje okullarla ilgili tartışmalar, uygulanmasına başlanan 2014 yılından bu yana bitmiyor. En yüksek puanları alan, ülkenin en başarılı öğrencilerinin öğrenim gördüğü liseler, söz konusu yılda, “özel projelerin, uygulamaların yapılacağı okullar” olarak farklı bir kategoriye alındı. 150 okulla başlayan, sayıları 2016’da düşürülse de günümüzde 3 bine yaklaşan bu okullarda yapılanlar, “özel projeler” yerine keyfi, siyasi, liyakate, mesleki yeterliliğe dayanmayan başta müdürler olmak üzere öğretmen atamaları oldu, çok sayıda eğitimci de görevden alındı. İLKİ 2016’DAYDI Bu okullara atamaların hiçbir kritere bakılmadan, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından doğrudan yapılması, öğretmenlerin sürgüne gönderilmesi, öğrencilerin büyük tepkilerine neden oldu. Bu okullardaki eylemler, Haziran 2016’da İstanbul Erkek Lisesi öğrencilerinin diploma töreninde, müdür Hikmet Konar’ın konuşması sırasında arkalarını dönerek protesto etmesiyle başladı. Türkiye’nin en “gözde” okullarındaki yöneticiler, “proje okul” uygulamasından önce liselerin vakıflarına da danışılarak yüksek kriterler göz önüne alınarak atanıyordu. “Efsane” müdürleri olan bu okullardaki öğretmenlerin göreve alınmasındaki en önemli ölçütler, “mesleki yeterlilik” ve ülkenin en başarılı öğrencilerini daha üst seviyelere taşıma misyonuydu. Milli Eğitim Bakanlığı, bu somut, ölçülebilir kriterler yerine “bakan onayı”nı getirince tüm atamalar “siyasi takdir”le yapılarak okul yöneticileri imam hatip liseleri mezunlarından seçilmeye başlandı ve 10 yıldır tepkiler haklı olarak dinmedi. Yönetici ve öğretmenlerin “keyfi atanabilmesi için “proje okul” sayısı da arttıkça arttı. Amaç gerçekten özel proje üretmek olsaydı okul sayısı çok az tutulur, bu okullar da ulusal ve uluslararası projelerde yer alır, müdürleri ve öğretmenleri de kafaya göre değil, kurallara göre titizlikle seçilirdi.

Source: Figen Atalay


Yurttaş 100-200 liralık yardımlarla ayakta durmaya çalışıyor: Yoksulluk her yerde!

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2024 Faaliyet Raporu’na göre, geçen yıl ülke genelinde toplam 4 milyon 574 bin 684 hane sosyal yardımlardan yararlandı. Düzenli sosyal yardım alan hanelere aylık 150 kWh’ye kadar elektrik tüketim desteği veriliyor. Bu kapsamda geçen yıl 4 milyon 87 bin 785 hane için 8,96 milyar TL kaynak tahsis edildi.Eşi vefat eden kadınlara 2 aylık periyotlarla 2 bin lira yardım veriliyor. Bu kapsamda geçen yıl 77 bin 122 kişiye 772,6 milyon TL tutarında ödeme yapıldı. İhtiyaç sahibi asker ailelerine aylık 800 lira yardım veriliyor. Bu yardımlar kapsamında geçen yıl 38 bin 947 haneye 125,7 milyon TL ödeme yapıldı. İhtiyaç sahibi olan annesi, babası veya her ikisi de vefat etmiş çocuklar için aylık ödeme tutarı 600 lira. Öksüz ve yetim yardımından geçen yıl 39 bin 171 kişi yararlandı. 202,3 milyon lira ödeme yapıldı. İhtiyaç sahibi ve babası askerde bulunan çocuklara aylık 350 lira ödeme yapılıyor. Geçen yıl bin 433 kişiye 1,7 milyon lira ödendi. AYLIK 90 LİRA!Sosyal güvencesi olmayan ihtiyaç sahibi ailelere, çocuklarının örgün eğitime devam edebilmesi için yardım yapılıyor. Bu kapsamda ilköğretimdeki erkek öğrenci için aylık 90, kız öğrenci için 100 lira, ortaöğretimdeki erkek öğrenci için aylık 130 lira, kız öğrenci için aylık 150 lira verildi. Geçen yıl şartlı eğitim yardımından 1.7 milyon kişi yararlandı. 1,31 milyar lira ödeme yapıldı. Sosyal güvencesi olmayan ihtiyaç sahiplerine şartlı sağlık yardımı veriliyor. Geçen yıl 932 bin 434 kişiye 836,2 milyon lira ödeme yapıldı. Ödemeler çocuk için aylık 100, gebelik döneminde aylık 200, doğumun hastanede yapılması halinde bir seferlik 500, lohusalık için doğumu takip eden ilk 2 ay aylık 300 lira olarak uygulandı. Türkiye Aile Destek Programı kapsamında 3.6 milyon haneye 46,48 milyar lira ödeme yapıldı. İhtiyaç sahibi hanelerin çoklu doğum (iki ve üzeri) sonucu olan ve hayattaki 0-24 aylık her bir çocuğuna aşıları süresi içinde yaptırılması kaydıyla aylık 400 TL olmak üzere nakdi yardım veriliyor. Bu kapsamda 2024 yılında 22 bin 160 çocuk için çoklu doğum ile çoklu doğum ve şartlı sağlık yardımları kapsamında toplam 50,5 milyon TL kaynak aktarıldı.4.2 MİLYON KİŞİYE GIDA YARDIMIİhtiyaç sahibi 4 milyon 262 bin 105 kişi gıda yardımından yararlandı. 3,07 milyar lira ödeme yapıldı. Oturulamayacak derecede eski, bakımsız ve sağlıksız evlerde yaşayan ihtiyaç sahibi yurttaşlara yapılan yardımlardan 21 bin 380 hane yararlandı. 347,2 milyon lira ödeme yapıldı. İhtiyaç sahibi 1.5 milyon haneye kömür yardımı sağlandı. Yakını vefat eden ihtiyaç sahibi 16 bin 778 haneye 42.5 milyon lira yardım yapıldı. DOĞALGAZ YARDIMIİhtiyaç sahibi 702 bin 253 haneye 1,4 milyar lira doğalgaz tüketim desteği verildi. İhtiyaç sahibi 384 bin 426 öğrenci eğitim metaryali yardımından yararlandı 476,7 milyon lira ödeme yapıldı. Taşıma, barınma ve iaşe yardımından yararlanan öğrenci sayısı bin 597 oldu. Yapılan yardım tutarı 5,9 milyon lira. Ulaşım giderleri desteklenen öğrenci sayısı 72 bin 73. Aktarılan yardım tutarı 138,9 milyon lira. Yaşlı aylığında kişinin kendisi ve eşi dikkate alınarak, kişi başına düşen ortalama aylık gelir hesaplanıyor. Geçen yıl bu aylığa ilişkin muhtaçlık sınırı 5 bin 667,37 TL’ydi. Yaşlı aylıkları kapsamında 2024’te 805 bin 554 kişi için 34,76 milyar TL ödeme yapıldı.9.4 MİLYON KİŞİ GSS’Yİ ÖDEYEMEDİÖdeme gücü olmayan yurttaşların sağlık hakkından yararlanabilmeleri için sağlık primi giderleri devlet tarafından karşılanıyor. 2024’te GSS primi devlet tarafından ödenen kişi sayısı 9 milyon 444 bin 458. Bu kapsamda 105,63 milyar TL GSS prim desteği sağlandı.

Source: Mustafa Çakır


Canavar!

Küfür ediyor babasına, sonra vuruyor…Adam oturuyor sadece karşısında.İçim acıdı.Her ne olursa olsun babadır!Her ne olursa olsun atadır!Ayıptır!Bu çocuk bunları normal bir kafayla yapamaz. Kesinlikle yine o kullandığı yasaklı maddelerin etkisindedir.Ve bugün bunu yapan yarın öbür gün daha da kötü şeyleri yapacaktır.O yüzden böylelerinin toplum içine sokulmaması gerekiyor. Sadece babasından değil hepimizden uzaklaştırılması şart!Bir saat deyip geçmeyinVolkan Konak’a Kıbrıs’ta ilk müdahaleyi yapan Prof. Dr. Celalettin Kocatürk açıklamasında çok önemli bir noktaya değinmişti. Gözlerden kaçmış o açıklama:“Volkan Konak sahnede hareketsiz yatarken birinden akıllı saatini rica ettim. Ve koluna takarak nabzına baktım.” Tabii ki yüzde 100 bir güvenilirliği yok akıllı saatlerin. Ama yine de doktorlara ve ilk müdahaleyi yapanlara bir fikri verme açısından önemli. O anlarda hiçbir şey yoksa kullanılabilecek akıllı saat en mantıklı çözüm.Kaldı ki doktor Kocatürk’te saatte bir nabız belirtisi göremeyince ona göre yapmış müdahalesini.O yüzden ‘amaaan sadece saat işte’ deyip geçmemek lazım. Kaldı ki sektör artık tekel de değil…Bir sürü markanın akıllı saati var. Eskisi kadar pahalı da değil üstelik. Bence düşünmekte fayda var.Benim de içim yandı!Ah be Bayhan…Sahnede Ferdi Tayfur’un “İçim Yanar” şarkısını söylemiş Bayhan. Söylemeye çalışmış daha doğrusu… Çünkü unutuyor sözleri. Alıyor eline telefonu ve şarkının sözlerine bakıyor.Sahnede şarkı sözü unutulabilir mi, evet… İnsanlık halidir. Ama eline cep telefonunu alıp bakılmaz şarkıya. Çalışacaksın, ezberini yapacaksın ve çıkıp aslanlar gibi söyleyeceksin şarkıyı.Hele ki böyle bir şarkıyı…Unutursan da telefondan bakmayacaksın, önünde barkovizyon olacak. Beni sahnede saatine bakan sanatçı da telefonuna bakan sanatçı da irite eder.Performansa bak!Coachella Festivali’nde sahneye çıktı Lady Gaga… Yıktı geçti resmen ortalığı. Dört bölümlük bir performans sergiledi.Nefisti. Bir şarkısında sahneye gerçek boyutlu bir iskelet getirip onunla dans etti. “Abracadabra” şarkısındaki görsel şov ve dansı da tarihe geçti bence.Sahne şovu deyince budur işte. Öyle çık iki şarkı oku, yalandan dans et falan değildir. Artık kim örnek almak istiyorsa alsın Lady Gaga’nın Coachella performasını. Hepsini değil yarısı kadar şov yapsınlar ben doyarım. Daha da fazlasını istemem…Resmen sağlıkla oynuyorlarŞişli’de bir tavukçuda üstelik bilindik bir tavukçuda pişmiş tavuklar alttayken üstte pişmemiş tavukların görüntüsünü çekmişler. Yani pişmemiş tavukların bakterileri pişmişlerin üzerine damlıyor.Üstelik bu İstanbul’un merkezinde Şişli’de oluyor.İstanbul’un merkezi diye özellikle dikkat çekiyorum çünkü orada bunu yapan düşünün daha ücra yerlerde neler yapmaz. Her gün tavuk zehirlenmesi haberleri duyuyoruz hiç mi vicdanları sızlamıyor anlamıyorum. Pişmemiş tavuklar pişmişlerin üzerine koyulmaz. Pişmemiş tavuk bakteri barındırır…Yahu zehirlenmeniz an meselesidir…

Source: Orkun Ün


Sosyal medyada kadına kabusu yaşattılar! Kendisini kadın gibi tanıttı, uygunsuz fotoğraflarını alıp tehdit etti

İstanbul”da kendilerini astrolog ya da medyum olarak tanıtan kişilerin, ağına düşürdüğü kadınlara şantaj yaptığı ortaya çıktı. İstanbul”da yaşayan Lale K., sosyal medya üzerinden kendini medyum olarak tanıtan “Havva” adlı kişiyle iletişim kurdu.

UYGUNSUZ FOTOĞRAFLARINI İSTEDİ
Sabah”tan Atakan Irmak”ın haberine göre Lale K., “Üzerinde büyü var, iç çamaşırlı fotoğrafını at” diyen sahte medyuma müstehcen fotoğraflarını gönderdi. Ancak Lale K., kendisinden para isteyen medyumun kendini kadın olarak tanıtan Hüseyin B. olduğunu öğrendi.
YAYMAKLA TEHDİT ETTİ
Fotoğrafları ele geçiren Hüseyin B., Lale K.”yı tehdit etmeye başladı. Fotoğrafları internette yaymakla korkutan şantajcı, Lale K.”dan 100 bin lira talep etti.

DEVAM EDİNCE SAVCILIĞA BAŞVURDU
Mağdur kadın, korku içinde şüphelinin hesabına istediği parayı gönderdi. Ancak tehditler devam edince yaşadığı çaresizlikle savcılığa başvurdu.
DAVA AÇILDI, HAPSİ İSTENİYOR
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında şüpheli Hüseyin B.”nin, daha önce de benzer suçlara karıştığı ve dolandırıcılıktan sabıkasının bulunduğu tespit edildi. Hüseyin B. hakkında “şantaj” suçu kapsamında 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.

Source: Ufuk Dağ


Kayınvalidesini hamile bırakan damadın “Utanmıyor musun?” sorusuna verdiği yanıt çıldırttı

Kayseri”nin Develi ilçesinde damat ile kayınvalide arasındaki ilişki ATV”de yayınlanan Esra Erol”un programında gündeme geldi.21 yaşındaki Cuma Doğan, engelli raporu bulunan Dilek Şahin ile nişanlandıktan sonra kayınvalidesi Güldane Şahin”in evine sık gitmeye başladığı ve samimiyeti ilerlettiği belirtildi. 3 AYLIK HAMİLE Güldane ile Cuma”nın uygunsuz anlarına tanık olan Dilek Şahin ise katıldığı canlı yayında annesi ve nişanlısı tarafından şiddet gördüğünü açıkladı. Engelli raporu da bulunan talihsiz genç kız, babası Turan Şahin ile birlikte çıktığı programda annesi Güldane Şahin”in nişanlısı Cuma Şahin”i kaçırdığı söyledi. RAHAT TAVIRLARI ÇILDIRTTI Programda ayrıca Güldane”nin Cuma”dan 3 aylık hamile olduğu da öğrenilirken Esra Erol”un programına katılan damat Cuma Doğan”ın rahat tavırları dikkat çekti. Esra Erol”un “Sizi yan yana bulmamızın sebebi nedir?, “Siz Güldane Hanım”la neden kaçtınız?” sorusuna damat, “Evlenmeye kaçtık” dedi. Erol”un “Güldane Hanım sizin neyiniz oluyor?” sorusuna damat “Kaynaman oluyordu” cevabını verdi. “Yani nişanlınızın annesi, hiç utanmıyor musun oğlum kendinden?” diyen Esra Erol”a damat Cuma Doğan, “Yok ablacım” yanıtını verdi. Damat ve kayın validenin canlı yayında rahat tavırları izleyenleri çıldırttı.

Source: Haberler


Sansar Salvo gözaltına alındı

Sansar Salvo olarak bilinen rapçi Ekin Can Arslan, daha önce kliplerinde yasaklı madde kullanımına özendirdiği gerekçesiyle 2024 ün Aralık ayında tutuklanmış ve 3 ay sonra tahliye olmuştu. Yaşananların ardından baba Gazi Arslan ve anne Arzu Girgin, oğulları Ekin Can Arslan ın vesayetini aldı. Ancak bu durum rapçiyi çığırından çıkardı. Sansar Salvo, bunun üzerine sosyal medya hesabından kan donduran bir paylaşımda bulunmuştu. Rapçi, babası Gazi Arslan a şiddet uyguladı ve o anları da sosyal medya hesabından; Kendini bana öldürtme. Vesayeti alırsan her gün bunu yaşarsın diyerek paylaşmıştı. link#https://x.com/sansar34/status/1911872193765458148#twitter#pull-left

Source: Habertürk


CHP”de eş-dost torpili sürüyor! Özgür Özel”in referansıyla tepki çeken atama

CHP”deki torpil furyası bitmek bilmiyor.”CHP”li belediyelerde kayırmacılığa izin verilmeyecek” diyen ancak tam tersi hareket eden Genel Başkan Özgür Özel kendi basın danışmanına torpil yaptı.Özgür Özel”in, basın danışmanı Şevket Yaman”ın eşi Şebnem Yaman”a referans olarak Çankaya Belediyesi Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi”ne müdür olarak atanmasını sağladığı öne sürüldü.Özel, daha önce Şebnem Yaman”ı Türkiye Belediyeler Birliği”ne de aldırmaya çalışmış, söz konusu skandal basına yansıyınca geri adım atmak zorunda kalmıştı.Özgür Özel”e zor soru: Düşman toprağında mısın? Kimle savaşıyorsun?MHP lideri Bahçeli”den Özel”e sert tepki: CHP kriz, kargaşa ve kaos siyasetine hız vermiştirSilivri”deki “Eko”sistem dağıtıldı! 14 isim için dikkat çeken karar

Source: Www.star.com.tr


‘Ahlaksız’ paylaşıma tepki yağdı! Fuat Uğur için harekete geçildi

Türkiye Gazetesi yazarı Fuat Uğur’un, Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş’ı hedef alan cinsiyetçi paylaşımı tepki topladı.

Uğur, X hesabından “Üsküdarlı kadınlar öğrensin diye Afrika’dan twerk dansı eğitmeni getirten Sinem Dedetaş, sahnede twerk dansı yaparak para toplasın Üsküdar Belediyesi çalışanlarının maaşını ödemek için” dedi.

Üsküdar Belediyesi, Uğur hakkında suç duyurusunda bulunulacağını belirterek şu açıklamayı yaptı:

-Siyasetçi ve gazeteci kılığına bürünmüş bu ahlaksız kişilerle ilgili hukuki süreç sonuna kadar takip edilecektir.

AYRIŞTIRICI SİYASET

CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka da, “Üsküdar Belediye Başkanımız Sinem Dedetaş’a yönelik ahlaktan yoksun ithamlarınızı size aynen iade ediyoruz. Başkanımızla görüştüm; mahkemede sizden hesap soracak. Sizin asıl hesabınız ise ilk seçimlerde sandıkta kesilecek” dedi.

İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik de tepki göstererek “Hukuki süreçleri takip edeceğiz; ancak asıl hesabı milletimiz, en başta da kadınlar, sandıkta soracak” dedi.

CHP Kadın Kolları Genel Başkanlığı da şu açıklamayı yaptı:

-Kadın siyasetçilerimize, halkın özgür iradesiyle seçilmiş başarılı kadın belediye başkanlarımıza yönelik uygulanan sistematik nefret bir an önce son bulmalıdır.

Source: Haber Merkezi


Devlet Bahçeli”den gelen Ekrem İmamoğlu açıklaması “ivedilik” dolu

Devlet Bahçeli”den yeni bir açıklama geldi. Bahçeli açıklamasında, “CHP kaos siyasetine hız verdi. CHP”nin bozguncu siyaseti, husumet ve huşunetin sonucudur” ifadelerine yer verdi. Bahçeli”nin açıklamasında öne çıkan kısım Ekrem İmamoğlu”na ilişkin oldu. Bahçeli şunları söyledi: -Tanık ifadeleri, sarih ve sahici delillerle birlikte diğer sair bilgi, belge ve bulguların dava dosyasına eksiksiz ilavesinin yapılması suretiyle kovuşturma etapları tamamlanmalı, şayet zanlı Ekrem İmamoğlu suçsuzca beratı, değilse tecziyesi maşeri vicdana muvafık halde mutlaka ve olabilecek en kısa sürede temin edilmelidir. -Televizyon ekranlarından, gazete sayfalarından ve sosyal medya platformlarından sabah akşam kerameti kendinden menkul bir yolsuzluk failiyle ilgili abuk sabuk görüş, düşünce ve paylaşımları aziz milletimiz dinlemeye ve izlemeye mecbur değildir. MHP lideri Bahçeli”nin açıklamalarının tamamı şu şekilde: Siyasetin dost-düşman kategorisine tasnif ve teşmili yapılarak icrası, milli ve manevi değer yargılarının aleyhine ikmali, anayasa ve yasaların bağlayıcılığını ihlal ederek ilerleyişi hukuk ve demokraside devasa çatlaklara, hatta vahim çarpıklıklara sebep olacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’mizi bu neviden bir karanlığa sürüklemek maksadıyla patent hakkına sahip olduğu kriz, kaos ve kargaşa siyasetine azgınlaşmış ihtirasların refakatiyle hız vermiştir. Dünyada olağanüstü gelişmelerin yaşandığı, kartların yeniden karılıp güç merkezleri arasındaki siyasi, ticari ve ekonomik temelli bilek güreşlerinin yoğunlaştığı bir dönemde CHP yönetiminin eline hançer alıp saplayacak yer arayışına geçmesi tam bir ilkesizlik, tamamıyla izansızlıktır. Bu partinin öne çıkan lekeli isimlerinin içi boş hamaset ve çıtası yükselen hakaret üslubu taşınamayacak ölçüde ağır bir yüke dönüşmüş, öyle ki hıyanet sınırına kadar dayanmıştır. CHP Genel Başkanı’nın otokontrolünü kaybettiği, siyasi onurunu hiçe saydığı, cüretkarlığını cehalet ve küstahlığından devşirdiği ortadadır. Ülkesini ve milletini seven, hukukun üstünlüğüne boyun eğen hiçbir siyaset insanının heves ve tevessül etmeyeceği söz, fiil ve eylemlere başvurmak ayıplı bir siyasetin tezahürü olduğu kadar ahlaki ve politik kırılmanın deşifresidir. CHP’nin genel merkez binasının gayri resmi, gıyabi ve kaçak gecekondu şeklinde Silivri’ye taşındığını söylemek abartılı, arızi ve afaki bir değerlendirme sayılmamalıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin haksızca, hayasızca ve hamakata dayalı olarak tek adam rejimi propagandasıyla karalamaya çalışan CHP Genel Başkanı’yla siyasi ve ideolojik yandaşlarının resmen ve aleni biçimde tekleşen birisinin peşine takılması trajikomik bir orta oyun numunesidir. Bindirilmiş ve sipariş edilmiş zoraki kalabalıklardan mülhem meydanlarda CHP Genel Başkanı’nın malum ve mühim bir yargısal süreci ve yargı mensuplarını hedef alması ziyadesiyle yanlış olmanın yanı sıra basit ve bayağı bir siyaset cambazlığıdır. Anlaşılan odur ki, CHP’nin nihai gayesi sokak ve boykot çağrılarının üzerine bina edilmek istenen iç isyan, siyasi ve toplumsal anarşinin patlak vermesidir. Fakat ne CHP ne bu partiyi kumanda eden dış işgal cephesi asla ve kat’a kirli emellerine muvaffak olamayacaklardır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni saran hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk iddialarından dolayı Silivri Cezaevi’nde bulunan zanlı Ekrem İmamoğlu’yla ilgili mahkeme süreçlerinin ivedilikle görüşülüp karara bağlanması gerekmektedir. Tanık ifadeleri, sarih ve sahici delillerle birlikte diğer sair bilgi, belge ve bulguların dava dosyasına eksiksiz ilavesinin yapılması suretiyle kovuşturma etapları tamamlanmalı, şayet zanlı Ekrem İmamoğlu suçsuzca beratı, değilse tecziyesi maşeri vicdana muvafık halde mutlaka ve olabilecek en kısa sürede temin edilmelidir. Televizyon ekranlarından, gazete sayfalarından ve sosyal medya platformlarından sabah akşam kerameti kendinden menkul bir yolsuzluk failiyle ilgili abuk sabuk görüş, düşünce ve paylaşımları aziz milletimiz dinlemeye ve izlemeye mecbur değildir. CHP Genel Başkanı’nın tek adam merakına ve menşeine dayalı siyasetine tahammül edecek akıl ve vicdan sahibi hiçbir vatandaşımız da esasen yoktur. İmza toplayarak dehşet verici iddiaların faili olan bir zanlının cezaevinden çıktığı veya çıkarıldığı görülmüş, duyulmuş şey değildir. Üstelik imza toplayarak bir ülkenin erken seçime gitmesi diye bir şey de ancak tahayyül ve tenakuz aleminin bir mahsulü olup yok hükmündedir. Özgür Özel 100 milyon imza toplasa ne olacak, ne çıkacak, neye yarayacaktır? İmza kampanyası filmiyle isyan ve işgal çatısı örülmek isteniyorsa, bunun bedelini muhatapları hukuken ve siyaseten çetin derecede ödemeye hazır olmalıdır. Demokrasi ve hukuk fabrikasyon mahiyetli eften püften imzalarla değil, muazzez millet iradesiyle mühürlü ve mündemiçtir. CHP’nin, Cumhurbaşkanı adayı belirlerken yaptığı eğilim yoklaması da evlere şenliktir. Bu partinin tek adayla yapılan oylamada üyelerine oy verdirerek demokrasi devriminden bahsetmesi tuluat tiyatrosunun yeni bir versiyonudur. Dahası Sayın Cumhurbaşkanımıza verilen oy sayısı CHP’nin sözde demokrasi devriminde oy kullananların tam 18,2 katıdır. Özgür Özel, CHP üyelerinden 1 milyon 653 bin kişinin, dayanışma sandıklarında ise 13 milyon 844 bin kişinin oy kullandığını iddia etmiş, toplamı da 15 milyon 497 bin kişi olarak açıklamıştır. Halbuki 28 Mayıs 2023 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın aldığı oy sayısı 27 milyon 834 bin 589; oy oranı da yüzde 52,18’dir. CHP’nin tek parti dönemlerinden alışkın olduğu “açık oy gizli tasnif”le yaptığı kandırmaca sayımın bile nasıl bir aczi, açığı, eksiği ve yetersizliği teyit ettiği meydandadır. Cumhur İttifakı, Türkiye’nin geleceğiyle ilgili kumar masasına oturan münafık muhterisleri ve şer oyunlarını her cephede karşılamaya, bunların alayının üstesinden gelmeye muktedirdir. Özgür Özel’in yabancılara ülkemizi şikayet etmesi mandacı siyasetin gözlerini araladığına işarettir ve böylesi bir rezaletin demokratik faturası muhakkak olacaktır. Terörsüz Türkiye’nin bahar ve barış iklimi adım adım tesis ediyorken, dünyanın diplomasi nabzı Antalya’da atıyorken, bölge ve küresel siyasette sözü dinlenen bir irade devamlı yükseliyorken CHP’nin bozguncu siyaseti husumet ve huşunetin sonucudur. Bu berbat sonucun Türk milleti nezdinde hiçbir ederi ve değeri yoktur. Özgür Özel’in şımarık ve şuursuz siyaseti çuvallayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti yabancıların eteğine tutunan müflis, müfsit ve ikiyüzlü siyaset tellallarından müteşekkil CHP zihniyetine teslim edilmeyecektir. Bu irade ve isteği sonuna kadar gösterecek olan da büyük Türk milletidir.

Source: Internet Haber


Büyük tepki çekmişti! “Sansar Salvo” Rapçi Ekincan Arslan gözaltına alındı

Ataşehir”deki evinde gözaltına alınan Ekincan Arslan emniyet müdürlüğüne götürüldü.Aile içi şiddetle suçlanan Arslan”ın polisteki işlemleri sürüyor.NE OLMUŞTU?CANLI YAYINDA ŞİDDETAilesi, oğulları Ekin Can Arslan”ın vesayetini aldı. Bunun üzerine Sansar Salvo, sosyal medya hesabından şiddet dolu bir paylaşımda bulunmuştu. Ünlü rapçi, babası Gazi Arslan”ı darp ettiği görüntüleri sosyal medya hesabından; “Kendini bana öldürtme. Vesayeti alırsan her gün bunu yaşarsın” diyerek paylaşmıştı.İnternette görüntülerin hızla yayılmasının ardından, sosyal medya kullanıcıları olayın şiddete yönelik ihbar kabul edilmesi yönünde çok sayıda mesaj yazdı.

Source: Mehmet Küçükkahveci


Rapçi “Sansar Salvo” gözaltına alındı!

İstanbul Ataşehirdeki evinde gözaltına alınan Ekincan Arslan emniyet müdürlüğüne götürüldü.Aile içi şiddetle suçlanan Arslanın polisteki işlemleri sürüyor.NE OLMUŞTU?Sansar Salvo olarak bilinen rapçi Ekin Can Arslan, daha önce kliplerinde yasaklı madde kullanımına özendirdiği gerekçesiyle 2024ün Aralık ayında tutuklanmış ve 3 ay sonra tahliye olmuştu.Yaşananların ardından baba Gazi Arslan ve anne Arzu Girgin, oğulları Ekin Can Arslanın vesayetini aldı. Rapçi, babası Gazi Arslana şiddet uyguladı ve o anları da sosyal medya hesabından; Kendini bana öldürtme. Vesayeti alırsan her gün bunu yaşarsın diyerek paylaşmıştı.Ekin Can Arslana tepki yağarken, sosyal medyada görüntülerin şiddete yönelik ihbar kabul edilmesi çağrısında bulunulmuştu. Arslan, gözaltına alındı.

Source:


Rap dünyasının tanınan ismi! Sansar Salvo gözaltına alındı

Kliplerinde uyuşturucuya teşvik ettiği iddiasıyla tutuklanan ve mart ayında tahliye edilen Sansar Salvo adıyla bilinen Ekincan Arslan, dün sosyal medya hesabında babasına şiddet içeren videolar paylaştı.Büyük tepki çeken bu görüntüler ihbar olarak değerlendirildi ve Arslan, dün gece saatlerinde gözaltına alındı.Rap sanatçısı, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, “Gözaltı… Para için hayatımı mahvettiler.” ifadelerine yer verdi. Bu durum sonrası Sansar Salvo kimdir sorusu gündeme geldi.SANSAR SALVO KİMDİR?Sahne adıyla Sansar Salvo olarak tanınan Ekincan Arslan, 18 Ağustos 1989 tarihinde İstanbul’un Kadıköy ilçesinde doğdu.36 yaşındaki Ekincan Arslan, Türkçe rap müziği yapan söz yazarıdır.Gozalti. HAYATIMI para icin mahfettlr— Sansar Salvo (@sansar34) April 14, 2025NE OLMUŞTU? Ailesi, oğulları Ekin Can Arslan”ın vesayetini aldı. Bu durum sonrası Sansar Salvo, sosyal medya hesabından şiddet dolu paylaşım yaptı. Ünlü rapçi, babası Gazi Arslan”ı darp ettiği görüntüleri sosyal medya hesabından; “Kendini bana öldürtme. Vesayeti alırsan her gün bunu yaşarsın” diyerek paylaşmıştı.

Source: İbrahim Turna


Emekli aylığı için annesinin ölümünü senelerce sakladı! “”Kendim için yapmadım””

İlginç olay İrlanda”nın Meath eyaletine bağlı Bettystown şehrinde yaşandı. Catherine Byrne, ölümünden sonra 3 yıl boyunca annesinin emekli maaşını almaya devam etti.

MEZARA ÇİÇEK DİKMEK İÇİN KULLANIYORMUŞ

Annesinin maaşını kendisi için kullanmadığını belirten Byrne, bu parayla annesinin mezarına çiçek diktiğini söyledi.

ANNESİNİN ÖLDÜĞÜNÜ BİLDİRMEDİ

Olayın tespit edilmesiyle tutuklanan 55 yaşındaki kadının çıkarıldığı mahkemede, 2019 yılında annesinin ölümünü ilgili yerlere bildirmediği, 3 yıl boyunca emekli maaşını kullandığı tespit edildi. Çıkarıldığı mahkemede Byrne, annesini hayatta tutmanın bir yolu olarak ödemeleri almaya devam ettiğini kaydetti.

İki yıl ertelemeli hapis cezasına çarptırılan kadının Sosyal Refah Bakanlığı’na haftada 120 Euro geri ödeme yapmasına karar verildi.

Source: Türkiye Gazetesi


Kış bitti telaş başladı! 100 bin TL maaşla personel bulamıyorlar

Küçükbaş ve büyükbaş hayvancılıkta Türkiye’nin önde gelen merkezlerinden biri olan Erzincan’da, bahar aylarının gelmesiyle birlikte hayvanlar meralara çıkarılmaya başlandı. Ancak besiciler bu yıl da aynı sorunla karşı karşıya: çoban eksikliği.Aylık 100 bin liraya kadar maaş teklif edilmesine rağmen, çoban bulamayan birçok üretici, çareyi kendi imkanlarıyla hayvanlarını otlatmakta buluyor.BESİCİLER ÇOCUKLARIYLA MERAYA ÇIKIYORErzincanlı bir besici, çoban sorununun sadece Erzincan’a özgü olmadığını, Türkiye genelinde yaygın bir problem haline geldiğini belirtti. Çobanların maliyetlerinin sadece maaşla sınırlı olmadığını ifade eden üretici, “Aylık ücretin yanında barınma, yeme-içme, sigara, dönüş yolunda da peynir, yoğurt, yün gibi ihtiyaçlarını da karşılamak zorunda kalıyoruz. Bu da çoban tutmayı çok zorlaştırıyor” dedi.Eskiden 5-6 ay boyunca çobanla çalışan besicilerin artık çocuklarıyla bu işi yürütmeye çalıştığını dile getiren üretici, “İki-üç çocuğumuzu çobanın yerine gönderiyoruz ama bir çobanın yaptığı işi yapamıyorlar. Çobanlar daha verimli çalışıyor ama onlara bu parayı verecek gücümüz yok” şeklinde konuştu.

Source: Özgür Gündüz


TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, TKYD zirvesinde! “Tek kanatla geleceğe uçamayız”

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan Turan, Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği”nin (TKYD) Kurumsal Yönetim Zirvesi’nde açıklamada bulundu. Orhan Turan”ın açıklamasından satır başlıkları şu şekilde:
* Artık firmalar sadece finansal güçle değil yetkin insan kaynağı ile ayakta kalabilecek. Hissedarlara değer yaratmak değil gençleri içeride tutmayı hedefleyen yapılar kurulmalı.

* Kurumlar yalnızca çalışanların değil geleceğin yeteneklerini de önemsemeli.
* Kadınların işgücüne ve istihdama katılımı erkeklerin yarısı konumunda.
* Oysa tek kanatla geleceğe uçamayız. 5 milyon kadın evde oturuyor. 750 bin kadın üniversite mezunu iş bulamıyor.

* Kadın sadece çalışmamalı her kademede eşit temsil edilmeli.
* 2024 yılında yapılan araştırmaya göre, kadınların yönetim kurulundaki oranı yüzde 25, 5 yılda yüzde 30’a çıkarılmalı. Şuanda 180 şirketin yönetim kurulunda hiç kadın yok.

Source: Dünya Gazetesi


Murat Karayalçın: Dar gelirliler TOKİ sistemine giremiyor

Bornova Belediyesi ve Bornova Kent Konseyi’nin katkılarıyla Yerel Reform Girişimi Derneği tarafından düzenlenen “Konut Hakkı ve Belediyelerin Sürdürülebilir Konut Politikaları” başlıklı Yerel Reform Buluşması, Bornova Nevzat Kavalar Kültür Merkezi’nde yapıldı. SHP eski Genel Başkanı, Ankara Büyükşehir Belediye eski Başkanı ve Yerel Reform Girişimi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Murat Karayalçın, rakamlarla konut soruna dikkat çekti, çözüm önerileri ortaya koydu. Yoğun ilgi gören etkinliği, Bornova Belediyesi önceki dönem belediye başkanları Ali Sözer, Prof. Kamil Okyay Sındır ve Olgun Atila ile Karşıyaka Belediye Başkanı Yıldız Ünsal da takip etti.“KONUT KRİZİ TOPLUMSAL KRİZE DÖNÜŞMEMELİ”Panel öncesi öncesi Murat Karayalçın, konut hakkının Türkiye’deki yaşamsal önemine değindi. Konut krizinin toplumsal krize dönüşmemesi gerektiğini vurgulayan Karayalçın, dört temel aktörün yani belediyeler, devlet, yurttaşlar ve özel sektörün iş birliği içinde olması gerektiğini belirtti. 1980’lerde Batıkent ve Egekent gibi projelerle Ankara ve İzmir’de binlerce konut ürettiklerini hatırlatan Karayalçın, “Konut, sadece barınma değil, gelir dağılımını da iyileştiren, yaşam kalitesini belirleyen bir unsurdur. Türkiye bugün aynı ihtiyacı hissediyor. Özellikle İstanbul, Ankara, İzmir gibi göç alan kentlerde sosyal kiralık ve sosyal mülk konutlar üretmeliyiz. Piyasa aktörleri sadece toplumun yüzde 65’ine konut yapabiliyor. TOKİ projelerinin sadece yüzde 3’ü dar gelirli vatandaşlar için. Dar gelirli yurttaşlarımız bu sistemin dışında kalıyor” diye konuştu. Karayalçın, Avrupa’daki kira eylemlerine dikkat çekerek, “9 gün önce Madrid ve Barselona’da yüz binlerce kişi kiraların yüzde 50 düşürülmesi için yürüdü. Bizim yurttaşlarımız ise henüz konut hakkı için örgütlü tepki vermiyor” dedi. Batıkent örneğini hatırlatan Karayalçın, “55 bin konutluk Batıkent projesi halkın örgütlü katılımıyla 11-12 yılda tamamlandı. Fikirtepe neden bitmiyor? Çünkü halk proje muhafızı değil. Biz buna ‘ortak yönetişim’ diyoruz” ifadelerini kullandı.EŞKİ: BORNOVA’DA SOSYAL BELEDİYECİLİKLE FARK YARATIYORUZEtkinliğin açılışında konuşan Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, “Türk siyasetine ve sosyal demokrasi tarihimize damga vurmuş çok kıymetli Murat Karayalçın’ı Bornova’da ağırlamaktan büyük onur duyuyorum. Kendisini Bornovalılarla buluşturmanın mutluluğunu yaşıyorum” dedi.Etkinlik öncesi Karayalçın’ı makamında ağırlayarak bir yıllık görev süresi içindeki çalışmaları hakkında bilgi veren Eşki, sosyal demokrat yerel yönetim anlayışıyla Bornova’da fark yarattıklarını söyledi. Türkiye’de bir yıl içinde en çok asfalt yol yapan ilçe belediyesi olduklarını, planlanan 9 Kent Market’in 7’sini tamamladıklarını belirten Eşki, dijital dönüşüm, kentsel dönüşüm ve yeşil dönüşümün öncelikli hedefleri olduğunu ifade etti. Eşki, Karayalçın’a tamamlanma aşamasına gelen Akıllı Şehir Yönetim ve İnovasyon Merkezi hakkında bilgi de sundu. Karayalçın, Bornova Belediyesi’nin çalışmalarını çok beğendiğini ifade ederek, Başkan Eşki’ye teşekkür etti.MENGÜŞ: KENTİMİZİN HAKLARINI SONUNA KADAR SAVUNACAĞIZBornova Kent Konseyi Başkanı Av. Dr. Doğan Baran Mengüş, yaptığı konuşmada Bornova’nın Erzene Mahallesi’ndeki zeytinlik ve yeşil alanların imara açılmasına karşı mücadele ettiklerini hatırlatarak şunları söyledi: “Bizim temel görevimiz kentin hak ve hukukunu korumak. Bornova Kent Konseyi olarak mahallelerimizin gelişimine destek olurken, doğamızı ve yeşil alanlarımızı da savunmaya devam edeceğiz”UZMANLARDAN SÜRDÜRÜLEBİLİR KONUT POLİTİKALARISosyolog Dr. Engin Önen’in kolaylaştırıcılığında gerçekleşen konferansta, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nden Doç. Dr. Adile Arslan Avar ve Şehir Plancısı Ali Faruk Göksu, sürdürülebilir konut politikalarını ele aldı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Prof. Dr. Ruşen Keleş ise yerel reformların etkileri ve sürdürülebilir konut politikalarının önemi üzerine değerlendirmelerde bulundu. Katılımcılar, uzmanlara sorular yönelterek görüşlerini paylaştı.

Source: İzmi̇r / Cumhuriyet


5,4 milyar liralık evde bakım yardımı hesaplara yatırılıyor

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Evde Bakım Yardımı”nın 2006 yılında engelli bireylerin öncelikle aile yanında desteklenmeleri düşüncesiyle başlatıldığını hatırlattı. Göktaş, engelli vatandaşların bakımlarının evde yapılmasının öncelikleri olduğunu belirterek, “Evde Bakım Yardımı ile engellilerin yaşadığı ortamdan ayrılmadan, ailesi veya yakınlarıyla birlikte yaşayarak aile birliğinin korunmasına ve güçlenmesine destek oluyoruz” dedi. “5,4 MİLYAR LIRA HESAPLARA YATIRMAYA BAŞLADIK” Evde Bakım Yardımı kapsamında kişi başına aylık 10 bin 125 lira ödeme yapıldığını belirten Göktaş, şunları söyledi: Evlerinde bakılan tam bağımlı vatandaşlar ve aileleri için bu ay toplam 5,4 milyar lira Evde Bakım Yardımı”nı hesaplara yatırmaya başladık. Aylık ortalama 544 bin vatandaşımız Evde Bakım Yardımı”ndan yararlanıyor. Ödemelerin tüm engelli vatandaşlarımıza ve ailelerine hayırlı olmasını diliyorum. Bakanlık olarak engellilik alanındaki hak temelli sosyal yardımların şeffaf bir anlayışla sürdürülebilir olması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

Source: Abdurrahman Yazıcı


Turan: “Biz de CHP kapatılsın kampanyası mı yapalım?”

Çeşitli temaslar ve ziyaretlerde bulunmak üzere Karabük”e giden İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan, Karabük Valiliğinde Hayvanları Koruma Kanunu çerçevesinde düzenlenen toplantıya katıldı. Yeni kanunun belediyelere sorumluluklar yüklediğini anımsatan Bakan Yardımcısı Turan, “Sokakta sahipsiz hayvan olmamasını istiyoruz. Belediyelerimizin binde beş bütçelerinden pay ayırması gibi varsa bakımevi büyütmesi gibi yoksa yapması gibi birtakım özel hükümler getiriyor” dedi.
“SOKAK ACZİYETTİR”
Valilik ziyaretinin ardından partisinin Karabük İl Başkanlığını ziyaret eden Turan burada yaptığı açıklamada CHP Genel Başkanı Özgür Özel”i eleştirdi.

Turan, şunları kaydetti:
“Adam dün demiş ki, “Savaşa hazır mısınız?” Bu laf olacak laf mı? Miting yapıyor, savaşacağız diyor. Düşman toprağında mısın? Kimle savaşıyorsun? Çıkar üniforma giy derler adama. Bunun adı muhalefet mi? Bunun Türkiye”nin demokrasisine, siyasetine, gelişimine katkısı var mı? Siyasi polemik olur, rekabet olur, tartışma olur ama savaş ne demek? Sokağa çağırmak ne demek? Sokak acziyettir, beceriksizliktir.
“KORKUMUZ YOK. AMA ÜLKEYE YAZIK”
Grup Başkanvekili ne için var? Grup toplantısı ne için var, mitingler ne için var, Meclis kürsüsü ne için var? Ne demek sokağa çağırmak? Biz neler gördük? Neler geçirdik?
Korkumuz yok. Ama ülkeye yazık. Hatırlayın, Sayın Erdoğan hapse atıldığında sokak mı dedi? Sabredin dedi. Beraber yürüyeceğiz dedi. Erbakan Hoca”nın partisi kapatıldı. Sokağa çıkın mı dedi? Adnan Menderes asıldı. Menderes sokağa mı çıkın dedi? Her hukukun karşısında, her mahkeme kararının karşısında sokağa çıkın denilebilir mi?”

“BİZ DE CHP KAPATILSIN KAMPANYASI MI YAPALIM?”
CHP”nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu hakkında başlatılan imza kampanyasını eleştiren Turan, “İmza kampanyasıyla adam mı salınır Allah aşkına? Biz de CHP kapatılsın kampanyası yapalım. Olur mu? Kayyum atansın CHP”ye. İmza kampanyasını verin. Olur mu? Her şeyin bir adabı, usulü var” diye konuştu.
YAPTIĞI BENZETME GÜNDEM OLDU
Turan”ın bu sözleri gündem olurken; sosyal medyada da geniş yankı buldu.

Source: Devrim Karadağ


WES”25 Etkinliği 16 Nisan”da Gerçekleşecek

16 Nisan Çarşamba Günü Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Elektronik Fakültesi Konferans Salonunda WES”25 adı altında gerçekleştireceğimiz etkinlikte; sektörde kadın erkek eşitliğini vurgulamayı,sektörde yer alan kadınları desteklemeyi ve onların hikayelerine kulak vermeyi, onların başarılarının sırlarını öğrenmeyi amaçlıyoruz.Çıktığımız bu yolda bize destek olan platin sponsorumuz Akbank”a, altın sponsorlarımız PILZ ve Denizbank”a, stratejik partnerlerimiz ve medya sponsorlarımıza sonsuz teşekkür ederiz.Zengin fuaye alanımızda sanatlarımızdan bilgi almak, sponsorlarımızın oturumlarını ve panellerimiz “Bugünün Mücadelesi, Yarının Eşitliği”; “Bedenimiz, Sağlığımız, Sesimiz: Kadın Sağlığı”; “The New Generation Leaders in the Space Industry: Positioning Yourself Correctly”dinlemek ve Kendini savunma workshopumuzda Milli Taekwondocu Selen Gündüz”den eğitim alabilme fırsatını kaçırmamak için kayıt formunu doldurmayı unutmayın.ETKİNLİK DETAYLARIKonum: Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Elektronik Fakültesi Konferans SalonuTarih: 16 Nisan 2025Saat: 10.00-17.45Etkinlik Kayıt Formu: https://forms.gle/LGUkurmDkZbx6mzK7Katılım ücreti:Ücretsiz

Source: Betül Cirit


“Annem ve babam istismar etti” diyen kişi İsrailli bakanın kızı çıktı, yayın yasağı geldi

The Times of Israel gazetesi, haberi “üst düzey bir kadın siyasetçinin kızı, ebeveynlerini cinsel istismarla suçladı; dava için yayın yasağı getirildi” başlığıyla duyurdu. Shoshana Strock’un, ailesi hakkında cinsel istismar iddiasıyla polise şikayette bulunduğu, soruşturmayla ilgili detayların paylaşılmasını engelleyen bir yayın yasağı kararı alındığı belirtildi.

YAYIN YASAĞI GETİRİLDİ

İsrail medyasına, yurt dışında bulunan ve yakın zamanda ülkeye dönen Shoshana ile ilgili yabancı basından alıntı yapılması ya da olayın doğrudan veya dolaylı haberleştirilmesi yasaklandı.

(Bakanın kızı Shoshana Strock)

BAKANIN KIZI ÇIKTI

Ancak şikayetçinin, Bakan Orit Strock’un kızı Shoshana Strock olduğu ortaya çıktı.

Polis, şikayetin kamuoyuna açıklanmasına izin verse de soruşturma ve şüphelilerle ilgili bilgileri gizli tuttu. Shoshana’nın, şikayetten birkaç gün önce sosyal medyada yayınladığı bir videoda, annesi, babası ve bir erkek kardeşinin kendisine cinsel saldırıda bulunduğunu iddia ettiği ve şikayette bulunacağını belirttiği öğrenildi.

İtalya’da yaşayan Shoshana, videosunda ayrıca küçük erkek kardeşlerinin de anne ve babaları tarafından fiziksel tacize uğradığını öne sürerek polise başvurdu.

Source: Derleyen: Ümit Karadağ


Esra Erol”da damat ve kayınvalide olayı ne? Güldane hamile mi? Türkiye Cuma ve Güldane”yi konuşuyor

Kayseri”nin Sarıkaya ilçesinde yaşanan olay tüm Türkiye”yi şaşkınlığa uğrattı. Esra Erol”da ortaya çıkan olaya göre 21 yaşındaki damat Cumali Doğan, engelli Dilek Şahin ile nişanlandı. Sonrasında Cumali ve kayınvalidesi Güldane arasında ilişki başladı. Peki Cumali ve Güldane arasındaki olay ne? Güldane hamile mi? 21 yaşındaki Cuma Doğan, engelli raporu bulunan Dilek Şahin ile nişanlandıktan sonra kayınvalidesi Güldane Şahin”in evine sık gitmeye başladığı ve samimiyeti ilerlettiği belirtildi. Programa katılan Dilek, nişanlısı Cuma ile kayınvalidesi Güldane’yi birlikte gördüğünü, ancak bu durumu babasına anlatması halinde hayatıyla tehdit edildiğini açıkladı. Engelli raporu da bulunan talihsiz genç kız, babası Turan Şahin ile birlikte çıktığı programda annesi Güldane Şahin”in nişanlısı Cuma Şahin”i kaçırdığı söyledi. Gözyaşları içinde yaşadıklarını anlatan Dilek, Nişanlım çok acımasız biri, ondan gerçekten korkuyorum diyerek yaşadığı psikolojik baskıyı dile getirdi. Programda ayrıca Güldane”nin Cuma”dan 3 aylık hamile olduğu da öğrenildi. İlginç olay sosyal medyada da geniş yankı buldu.

Source: Gazetevatan.com


Bungalovda gizli kamera skandalı! İğrenç detaylar ortaya çıktı, Valilik”ten açıklama geldi

Ramazan Bayramından bir gün önce meydana gelen olayda, İstanbul”dan Sapanca ilçesinde bungalov kiralayan aile iddiaya göre, yapının yatak odası ve jakuzi bölümünün tamamını gören ampul içine saklanmış gizli kamerayı fark etti. CİHAZLARA EL KONULDU Aile emniyet müdürlüğüne giderek şikayette bulundu. Yapılan ihbar sonrasında hususa ilişkin çalışma başlatan ekiplerce, bungalovda bulunan tüm elektronik cihazlara el koyarak inceleme başlatılmıştı. VALİLİK”TEN SKANDALA İLİŞKİN AÇIKLAMA Sakarya Valiliği’nden konuya ilişkin yapılan açıklamada, “İlimiz Sapanca ilçesinde bir bungalov konaklama tesisinde kamera ile izleme yapıldığına dair bazı iddiaların kamuoyuna yansıması üzerine, Sakarya Valiliğimizce konuya ilişkin derhal harekete geçilmiştir. Söz konusu olayla ilgili olarak yetkili kolluk kuvvetleri ve ilgili idari birimler ivedilikle görevlendirilmiş; hem adli hem de idari tahkikat başlatılmıştır” ifadeleri yer aldı. https://x.com/SakaryaValiligi/status/1912051351460135241

Source: Gözde Nur Bayar


Ulus devlet paradigmasının tahkimi ve KKTC siyasetinin dönüşümü: Ersin Tatar”ın siyasal stratejisi üzerine bir inceleme

GENAR Araştırma Başkanı İhsan Aktaş, küresel siyasi yapının değiştiği günlerde KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar”ın siyasi stratejisinin nasıl şekillendiğini AA Analiz için kaleme aldı.

21. yüzyılın üçüncü çeyreğine doğru ilerlerken küresel siyasal yapı çok katmanlı bir dönüşüm yaşamaktadır. Uluslararası ilişkilerin doğası, klasik realizmin güç dengesi ilkelerinden post-hegemonik istikrarsızlık teorilerine evrilen bir eksende yeniden şekillenmektedir. Bu süreçte, iç ve dış politika arasındaki geleneksel ayrımlar da anlamını yitirmiş; iç siyasal refleksler, küresel jeopolitik konumlanmaların türevi haline gelmiştir. Bu dönüşümün kıyısında kalan siyasal aktörler, yalnızca yönetişim kapasitelerini değil, aynı zamanda egemenlik üretme meşruiyetlerini de kaybetme riskiyle karşı karşıyadır.

Soğuk Savaş sonrası dönemde Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından inşa edilmeye çalışılan “tek kutuplu dünya düzeni”, kısa sürede normatif bir hegemonyanın araçsallaştırıldığı neo-liberal bir sistemle desteklenmiştir. Bu sistem, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda kültürel ve siyasi bir müdahale alanı yaratmıştır. Irak ve Afganistan”ın işgali, hegemonik müdahaleciliğin “hakkaniyet prensibini” aşındırdığı, insan güvenliği kavramının içinin boşaltıldığı ve uluslararası hukukun araçsallaştırıldığı bir sürecin ifadesidir.

İkinci faz ise küresel sivil toplum mekanizmaları üzerinden yürütülen bir ideolojik hegemonya süreciydi. George Soros ve benzeri aktörlerin fonladığı liberal dönüşüm projeleri, birçok ülkede demokratikleşme kisvesi altında ulus devlet reflekslerini zayıflatmayı hedeflemiştir. Türkiye dahil olmak üzere pek çok ülkede Batı merkezli sivil toplum kuruluşları (STK) ve medya ağları, siyasal iktidarın meşruiyetini dışsal normlara göre ölçmeye başlamış, bu durum da siyasal öznenin dış müdahalelere açık hale gelmesine neden olmuştur.

Ancak son 10 yılda gözlemlenen gelişmeler, ulus devlet paradigmasının küresel ölçekte yeniden güç kazandığını göstermektedir. ABD Başkanı Donald Trump”ın dış politika öncelikleri, Avrupa Birliği”nin (AB) merkezkaç baskılara direnememesi ve Çin”in revizyonist tutumu uluslararası sistemin post-liberal bir safhaya geçtiğini ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, artık siyasal meşruiyetin temel kaynağı küresel sistemden değil, ulusal iradeden beslenmektedir.

Yeni siyasal statüko KKTC”ye nasıl yansıdı?

Bu yeni siyasal statüko, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) siyasetinde de doğrudan yansımalarını bulmuştur. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar”ın öncülüğünde şekillenen siyasal çizgi, iki devletli çözüm paradigması etrafında konumlanmakta; Türkiye ile stratejik entegrasyonu korurken, Kıbrıs Türk halkının siyasal özerkliğini muhafaza etme çabası gütmektedir. Bu yaklaşım hem egemenliğin yeniden tanımlandığı hem de dış politikayla iç meşruiyetin kesiştiği bir noktada değer kazanmaktadır.

2025 seçim sürecine yaklaşırken Tatar”ın siyasal stratejisi, klasik anlamda müzakere diplomasisini yeniden tanımlayan ve iç politikayı doğrudan etkileyen hamlelerle karakterize olmaktadır. Mart 2025″te yapılan saha araştırmaları, Tatar”ın oy potansiyelini koruduğunu ve stratejik müdahaleleri sayesinde güçlendirdiğini de ortaya koymaktadır. Özellikle dış politik açılımlar ve kurumsal konsolidasyon, seçmen algısında pozitif yönlü bir etki yaratmıştır.

Tatar”ın en çok eleştirildiği alan olan “müzakere süreçlerine kapalılık” New York”ta gerçekleştirilen temsili katılım ve Gayriresmi Cenevre Toplantısı çağrısıyla etkisizleştirilmiştir. Bu diplomatik hamle klasik anlamda müzakere formatını aşan, diyalog sürecini başlatan ve siyasal iradenin varlığını güçlü biçimde hissettiren bir diplomasi anlayışının ürünüdür.

Bu süreçte öne çıkan “Gençlik Komitesi” girişimi, siyasal stratejinin mikro düzeyde halkla temas kuran bir bileşeni olarak değerlendirilebilir. Zira enerji, geçiş kapıları ve mayınlı bölgelerin temizlenmesi gibi teknik başlıkların ötesinde, gençlik politikası üzerinden siyasal pozisyonlar üretilmesi, yalnızca iç meşruiyeti tahkim etmekle kalmamış, aynı zamanda muhalefetin elindeki en önemli söylem araçlarını da işlevsizleştirmiştir. Nitekim, Cumhuriyetçi Türk Partisi”nin (CTP) bu komiteye açık destek vermesi, siyasal gündem kurma kapasitesinin Tatar lehine evrildiğini göstermektedir.

Buna ek olarak, Tatar”ın Ulusal Birlik Partisi (UBP) Parti Meclisi”nden aldığı açık destek, kurumsal meşruiyetin yeniden tahkimi açısından kritik önemdedir. Bağımsız adaylık tercihi ise, partiler üstü bir siyasal figür olarak konumlanma stratejisinin doğal uzantısıdır. Bu hamle, farklı siyasal aidiyetlere sahip seçmenlerden oy alma potansiyelini artırmakta ve konsolidasyonu genişletmektedir.

Siyasal aklın sürdürülebilirlik pratiği

2025″in ilk çeyreği itibarıyla Ersin Tatar”ın yürüttüğü siyasal strateji hem mikro düzeydeki seçmen etkileşimi hem de makro ölçekteki diplomatik manevralar bakımından rasyonel ve sürdürülebilir bir çizgi izlemektedir. Siyasal alanın yeniden inşasında yalnızca söylem değil, aynı zamanda eylem düzeyinde de farklılaşan bir aktör profili çizen Tatar, ulus devlet merkezli paradigmanın Kıbrıs bağlamındaki güncel temsilcisi haline gelmiştir.

Araştırmanın siyaseti etkileyen başlıklarında Cumhurbaşkanı Ersin Tatar”ın avantajlı olduğu gözüküyor. Araştırmaya göre KKTC”nin,Türk devletleri Teşkilatı”nda (TDT) kabul görmesi ve temsil edilmesi yüzde 67 ile olumlu karşılanmıştır. Seçmenin yüzde 50,5″i Kıbrıs konusuyla ilgili çözüm şeklini iki ayrı devlet olarak belirtmiştir. Seçmenlerin diğer yanıtları; yüzde 28,2 federasyon, yüzde 17,2 Türkiye”ye bağlanma, yüzde 4,1″i üniter bir devlet yapısı olarak şekillenmiştir. Ayrıca, Türk askerinin adada varlığını ve Türkiye’nin garantörlüğünü olumlu bulanların oranı yüzde 86,2″dir. Maraş bölgesinin hizmete açılması ile ilgili kamuoyu desteği de olumludur. Son olarak, bir önceki seçimde oy kullanmayan seçmenin yüzde 60″ı oy kullanması durumunda Ersin Tatar”ı tercih edeceğini ifade etmiştir.

Gündem ile ilgili bu konularda, GENAR araştırmanın Kasım 2024 ve Mart 2025 verileri benzer oranlarda karşımıza çıkmaktadır. Seçime kadar sürecin nasıl şekilleneceği belirsiz olsa da mevcut konjonktürde siyasal iradeyi iç dinamiklerden besleyen liderlik modellerinin avantajlı konumda olduğu açıktır. Tatar için artık mesele sadece seçimi kazanmak değil, aynı zamanda KKTC”nin yeni siyasal doktrinine yön verecek kurumsal sürekliliğini inşa etmektir.

[İhsan Aktaş, GENAR Araştırma Başkanıdır.]

*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Esra Erol”da programında akılalmaz olay: 21 yaşındaki Cuma 47 yaşındaki kayınvalidesini hamile bıraktı!

Sosyal medya, son günlerde şaşkına çeviren bir yasak aşk hikayesini konuşuyor. Engelli raporu bulunan Dilek Şahin, eşi ve annesinin birlikte kaçtığı iddiasıyla ünlü televizyon programı Esra Erol’a başvurdu. 21 yaşındaki Cuma’nın, 47 yaşındaki kayınvalidesi Güldane Şahin ile yasak bir ilişki yaşadığı ve kadının bu ilişkiden hamile kaldığı ortaya çıktı.Cuma Doğan, engelli raporu bulunan Dilek Şahin ile nişanlandıktan sonra, kayınvalidesi Güldane Şahin’in evine sıkça gitmeye başladığı ve samimiyetlerinin ilerlediği belirtildi.HAMİLELİK İDDİASI ŞAŞKINLIK YARATTIEsra Erol programında, Dilek Şahin nişanlısı Cuma ile kayınvalidesi Güldaneyi birlikte gördüğünü ancak bu durumu ailesine anlatması halinde tehdit edildiğini belirtti. Programda, Dilek’in gözyaşları içinde yaşadığı psikolojik baskıyı anlatırken, Nişanlım çok acımasız biri, ondan gerçekten korkuyorum ifadelerini kullandı.En dikkat çekici gelişme ise, kayınvalide Güldane’nin Cuma’dan üç aylık hamile olduğunun öğrenilmesiydi. Bu skandal olay, sosyal medyada büyük yankı uyandırırken, izleyiciler şaşkınlıklarını gizleyemedi.Dilek Şahin, babası Turan Şahin ile birlikte programa katılarak, annesinin nişanlısı Cumayı kaçırdığını iddia etti. Aile içinde yaşanan bu gerilimli olay, sosyal medya platformlarında hızla yayıldı ve birçok kullanıcı bu yasak aşkın sonuçlarını tartışmaya başladı.

Source: Haber Merkezi


Boykot çağrısı esnafı isyan ettirmişti… CHP kartını kırdı, AK Parti”ye katıldı

CHP”nin boykot çağrısına tepki göstererek üyeliğini iptal eden esnaf Hamza Doğan, AK Parti”ye katıldı. Doğan, “Kendi malımızı boykot etmek vatan hainliğidir” diyerek tepkisini sert sözlerle dile getirdi. Doğan”ın AK Parti”ye katılımını AK Parti Ankara İl Başkanı Hakan Han Özcan duyurdu. Cumhuriyet Halk Partisi, İBB ve Ekrem İmamoğlu”nun 560 milyar liralık yolsuzluk ve rüşvet çarkını algı operasyonlarıyla kapatmaya çalıştı. Sokak provokasyonlarıyla ülkedeki huzur ve güven ortamını bozmayı hedefleyen CHP, şimdi de Türkiye ekonomisini hedef aldı. Özgür Özel”in başlattığı boykot çağrısına ünlü isimler ve influencerlar da destek vermişti. 2 Nisan”da yapılması planlanan “2 Nisan”da alışveriş yapmıyoruz” boykotuna ise vatandaşlardan tepki yağmıştı. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tarafından yapılan boykot çağrısı, CHP”li esnafı isyan ettirmişti. CHP üyesi olduğunu belirten esnaf Hamza Doğan, boykot çağrısı sonrası üyeliğini iptal ettiğini söyleyerek üye kartını kırmıştı. Doğan, “Geçmişte bu topraklar için savaşan askerlerimize yazık. Kendi malımızı, kendi ekonomimizi boykot etmek akıl işi değil. Etrafımız zaten düşmanla çevrili, dostumuz yok. CHP”nin yaptığı büyük bir yanlış. Üyesi olmama rağmen üyeliğimi sildirdim. Bu kart da cebimdeydi, şimdi gözünüzün önünde kırıyorum,” sözleriyle tepkisini dile getirmişti. CHP”nin boykot çağrısı CHP”li esnafı isyan ettirdi! Üye kartını böyle kırdı | Video CHP üyeliğini iptal eden ve boykota karşı çıkan esnaf Hamza Doğan, AK Parti”ye katıldı. Doğan”ın AK Parti”ye katılımı, AK Parti Ankara İl Başkanı Hakan Han Özcan tarafından duyuruldu. Özcan, yeni üyeye parti katılım formunu vererek, “CHP”nin baskıcı zihniyetine boyun eğmeyen esnaf kardeşimiz Hamza Doğan, bugün AK Parti ailemize katıldı. Milletin değerleriyle kavga edenler değil, milletin yanında yürüyenler kazanır. Hoş geldin kardeşim, birlikte Türkiye Yüzyılı”nı inşa edeceğiz,” ifadelerini kullandı. CHP”nin boykot çağrısına tepkiler sürerken, esnaftan ve vatandaşlardan gelen sesler, uygulamanın toplumda karşılık bulmadığını ortaya koydu. Doğan”ın parti değişikliği, bu sürecin sembol adımlarından biri olarak değerlendiriliyor. CHP”nin boykot çağrısı CHP”li esnafa takıldı! “Kendi malımızı kendimiz boykot ediyoruz, var mı böyle bir şey?

Source: Tolga Özlü


Evde Bakım Yardımı ödemeleri hesaplara yatmaya başladı

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, evlerinde bakılan tam bağımlı vatandaşlara ve ailelerine ekonomik destek sağlamak amacıyla bu ay toplam 5,4 milyar lira Evde Bakım Yardımı”nı hesaplara yatırmaya başladıklarını açıkladı. EVDE BAKIMI ÖNCELİYORUZ Bakan Göktaş, yazılı açıklama ile bakanlık tarafından sunulan en önemli aile odaklı bakım hizmet modellerinden biri olan Evde Bakım Yardımı”nın 2006 yılında engelli bireylerin öncelikle aile yanında desteklenmeleri düşüncesiyle başlatıldığını hatırlattı. Göktaş, “Engelli vatandaşlarımızın aile bütünlüklerini muhafaza edecek şekilde bakımlarının evde yapılmasını önceliyoruz. Evde Bakım Yardımı ile engellilerin yaşadığı ortamdan ayrılmadan, ailesi veya yakınlarıyla birlikte yaşayarak aile birliğinin korunmasına ve güçlenmesine destek oluyoruz” dedi. AYLIK 10 BİN 125 LİRA ÖDEME Evde Bakım Yardımı kapsamında hak sahibi başına aylık 10 bin 125 lira ödeme yapıldığını belirten Göktaş, şunları kaydetti: “Evlerinde bakılan tam bağımlı vatandaşlar ve aileleri için bu ay toplam 5,4 milyar lira Evde Bakım Yardımı”nı hesaplara yatırmaya başladık. Aylık ortalama 544 bin vatandaşımız Evde Bakım Yardımı”ndan yararlanıyor. Ödemelerin tüm engelli vatandaşlarımıza ve ailelerine hayırlı olmasını diliyorum. Bakanlık olarak engellilik alanındaki hak temelli sosyal yardımların şeffaf bir anlayışla sürdürülebilir olması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

Source:


İşkencenin böylesi! Çocuklarına zorla dövme yaptılar, yetmedi derilerini soydular

Kan donduran olay ABD’nin Teksas eyaletinde yaşandı. Anne Megan Farr ve çocukların üvey babası Gunner Farr dokuz ve beş yaşlarındaki iki çocuğun vücutlarındaki çeşitli yerlere dövme yaparak işkence etti.

GÖZLERİ VE ELLERİ BAĞLANDI, AĞIZLARI BANTLANDI

Üvey baba ve annenin yaptıkları işkencenin boyutu giderek artarken, dövme yapmadan önce küçük çocukları yere yatırıp gözlerinin ve ellerinin bağlandığı, ağızlarının ise bantlandığı kaydedildi. Dövmeyi yaptıktan sonra ise limon suyu kullanılarak çocukların derilerinin soyulduğu bildirildi.

CEZAEVİNE GÖNDERİLDİLER

Olayın ortaya çıkmasıyla harekete geçen polis ekipleri Farr ailesini tutuklayarak cezaevine gönderdi. Çocuklar ise koruma altına alındı. Çıkarıldıkları mahkemede, üvey babanın dövme setini bir arkadaşından ödünç aldığı kaydedilirken, annenin tüm suçlamaları kabul ettiği bildirildi.

Source: Türkiye Gazetesi


AKP’li belediyede İmamoğlu gerginliği: Başkan”ın aralarında olduğu AKP”li isimler salonu terk etti

Kayseri Büyükşehir Belediye Meclisi’nin Nisan ayı ilk oturumu AKP’li Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç’ın başkanlığında yapıldı. Toplantının sonunda AKP Kadın Kolları Başkanı, Kayseri Büyükşehir Belediye Meclisi Divan Üyesi Meral Koşar, “30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü” nedeniyle gündem dışı bir konuşma yaptı.

AKP’LİLER MECLİS SALONUNU TERK ETTİ

CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özer de gündem dışı söz istedi. Özer, “Şimdi hepinizin de bildiği gibi, yaklaşık bir ay olacak, Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız olan Ekrem İmamoğlu, hukuk adı altında, adalet içermeyen…’ diyerek söze başladığında AKP’li Melikgazi Belediye Başkanı Mustafa Palancıoğlu ve AKP’li Kocasinan Belediye Başkanı Ahmet Çolakbayrakdar başta olmak üzere bazı meclis üyeleri salonu terk etti.

Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılılç da İmamoğlu konusunun kendilerini ilgilendirmediğini ifade etti. Bunun üzerine CHP’li Özer, “Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı sizi ilgilendiriyor başkanım. Şu tepkimizin bilinmesi lazım. Saygısızlık yapmıyorum, kötü söz söylemiyorum bunu açıklamamız lazım. Bu tutuklanan kişi rehin alındı. Neden rehin alındı? Cumhurbaşkanı olacak diye… Cumhurbaşkanı adayı olmasa diploması da iptal edilmeyecekti. Saçma sapan soruşturmalar da çıkmayacaktı. Yarın bu mecliste biri de çıksa, Cumhurbaşkanı adayı olsa hemen tutuklanacak mı? Diploması iptal mi edilecek başkanım. Yani Türkiye Belediyeler Birliği başkanına yapılan bu hukuksuzluk sizi de buradaki 17 belediye başkanını da ilgilendiriyor” dedi.

“BU SİZE DE YAPILSA YANINIZDA DURURUZ”

Büyükkılıç, Özer’in konuşmasına müdahale etti ve “Emniyetimizi, askerimizi, yargımızı bu kadar rencide edecek şekilde hukuksuz mukuksuz diye yaklaşmak hakkınız yok” dedi. Buna karşılık Özer, ise, “Başkanım böyle bir hakkımız var. Bu size de yapılsa biz yanınızda oluruz. Sizin de bizim yanımızda olmanız lazım. Tartışmalar devam ederken Özer, AKP’li Koşar’ın yaptığı gündem dışı konuşmayı hatırlatarak, “Emine Hanım’ı anlattı biz dinledik. Siz niye beni dinlemiyorsunuz. Kötü bir sözümüz oldu mu şimdiye kadar?’ yanıtını verdi.

Tartışmaya CHP’li Mustafa Çalıksoy ve Hacılar Belediye Başkanı Bilal Özdoğan da dahil olurken Büyükkılıç, ‘Bakın arkadaşlar, mahcup olacağınız daha sonra başınızı yere eğdirecek iddialı cümlelerden uzak durun. Benim size ağabey olarak tavsiyem bu… ‘ dedi.

“TAYYİP ERDOĞAN HAPSE GİRDİ ALKIŞLADINIZ”

Tartışmalar devam ederken Büyükkılıç’ın “Şükrü Karatepe ideolojik olarak hapse atıldı nerede sahip çıktınız? 28 Şubat’ı alkışlamadınız mı? Bu konuları benimle tartışamazsınız. Bu konuların uzmanıyım. Ben diyorum ki, gidin kendinizi yargıya ifade edin. Bu konuları tartışarak meclisimizi gereksiz yere yormayalım. Herkesin işi var gücü var. Hadi kolay gelsin. Tayyip Erdoğan şiir okudu, ideolojik olarak hapse atıldı, alkışladınız” Sözlerine CHP’li Mustafa Çalıksoy, Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlık yolunun açılmasına CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın desteğini hatırlatması üzerine de Büyükkılıç, ‘Alkışlıyorum, alkışlıyorum’ dedi.

Source: Müslüm Evci̇


TİHEK, Bursa”da sadece Arapça tabelalara yasak getirilmesini “ayrımcılık” saydı

Kurumun kararına göre, Bursa Büyükşehir Belediye Meclisince “Arapça tabelaların kaldırılması” yönünde karar alındı ve 1 Mayıs 2024″ten itibaren bu kararın uygulanmaya başladığına dair basında haberler yer aldı. TİHEK, 8 Mayıs 2024″teki toplantısında konuya ilişkin resen inceleme başlattı.

İnceleme kapsamında görüşü sorulan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Arapça tabelaların kaldırılmasına yönelik Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezine (CİMER) yapılan başvuruların belediyeye yönlendirildiği belirtilerek, “bu kapsamda yetki alanı içerisinde 46 işlem tesis edildiği” bildirildi.

Söz konusu kararın Belediye Meclisince oy birliği ile alındığına işaret eden Bursa Büyükşehir Belediyesi, iş yerlerine ait yabancı dildeki tabelaların kaldırılmasıyla ilgili işlemlerin dayanağının 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun ile 3701 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun olduğunu bildirdi.

İncelemesini yapan TİHEK, uygulamanın Arapça tabelalarla sınırlı olması nedeniyle “ayrımcılık yasağı ihlali” yapıldığına kanaat getirdi ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığına 204 bin 285 lira idari para cezası kesti.

Kararın gerekçesinden

TİHEK”in kararında, Türk harfleri dışında harflerle yazılmış yazıların kullanımının 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun uyarınca kanun koyucu tarafından sınırlandırıldığı belirtilerek, “Türkiye”de faaliyet gösteren bir işletmenin kullandığı tabelaların Türk alfabesine uygun bir şekilde düzenlenmesi zorunludur.” değerlendirmesine yer verildi.

Belediyelerin de kanuni düzenlemeye uygun hareket etmesinin zorunlu olduğuna işaret edilen kararda, somut olayda yapılan incelemenin “Türkçe dışındaki dillerin kullanıldığı tabelalara yönelik işlemler arasında muamele farkı olup olmadığıyla sınırlı” olduğu ifade edildi.

Kararda, yabancı tabela yasağı kapsamında belediye tarafından yapılan 46 işlemin tamamının Arapça dilindeki tabelalara yönelik olduğu aktarılan kararda, yabancı dildeki tabelaların nasıl kullanılacağına ilişkin İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığınca düzenleme yapıldığı anımsatıldı.

İncelenen olayda “sadece Arapça tabelalar hakkında işlem yapıldığı”, diğer dillerdeki tabelalara ilişkin işlem yapılmadığı, bunun “ayrımcı muamele” olduğunu belirtilen kararda, şunlara yer verildi:

“İncelemede, Türk harfleri arasında sayılmayan Q-W-X harflerini içeren 6 İngilizce tabelaya herhangi bir işlem yapılmadığı tespit edilmiştir. Kanun uyarınca Arapça harfler olan tabelaların kaldırılması gerektiği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte Türk harfleri arasında yer almayan Q-W-X vb. harfleri barındıran yabancı dildeki tabelaların da aynı kanun hükümleri ve bu kanuna dayanan Meclis Kararı uyarınca kaldırılması gerektiği hususunda şüphe bulunmamaktadır.

Somut olayda Arapça tabelaların kaldırılmasına yönelik işlem tesis edilirken Türk harfi dışında harfler barındıran ancak Arapça olmayan başka yabancı dillerdeki tabelalara ilişkin işlem tesis edilmemesinin Türk Harflerini Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun hükümlerine uygun olmadığı kanaati hasıl olmuştur. Meclis Kararı doğrultusunda Türk harfleri barındırmayan tüm tabelalara işlem tesisi edilmesi gerekirken yalnızca Arapça tabelalara yönelik işlem tesis edilerek 6701 sayılı Kanun”un 3. maddesinde yer alan dil temelinde ayrımcılık yasağının ihlal edildiği değerlendirilmektedir.”

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Gizli kamera rezaletine tepki yağdı: Valilik devreye girdi

İstanbul”da yaşayan Mesut Kozan ve ailesi Ramazan Bayramı”nı yakın bir yerde geçirmek için Sapanca”ya gitti.

Geceliği 12 bin lira olan bungalov kiralayan aile konakladığı yerde hayatının şokunu yaşadı.

Evdeki jakuzi ve yatak odasındaki ampulün içerisinde 360 derece dönen gizli kamera tespit edildi.

Sakarya Valiliği’nden konuya ilişkin yapılan açıklamada, “İlimiz Sapanca ilçesinde bir bungalov konaklama tesisinde kamera ile izleme yapıldığına dair bazı iddiaların kamuoyuna yansıması üzerine, Sakarya Valiliğimizce konuya ilişkin derhal harekete geçilmiştir. Söz konusu olayla ilgili olarak yetkili kolluk kuvvetleri ve ilgili idari birimler ivedilikle görevlendirilmiş; hem adli hem de idari tahkikat başlatılmıştır” denildi.

Source: Haber Merkezi


Arapça tabela krizi: Bursa Büyükşehir Belediyesi”ne para ceza kesildi

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK), iş yerlerinde sadece Arapça tabelaların kaldırılması yönelik Bursa Büyükşehir Belediyesi”ne idari para cezası kesti.
TİHEK, kararın “ayrımcı muamele” olduğuna karar verdi. Verilen karardan dolayı Bursa Büyükşehir Belediyesi, 204 bin 285 lira idari para cezası ödeyecek.
Resen inceleme başlatıldı

Kurumun kararına göre, Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından “Arapça tabelaların kaldırılması” yönünde karar alındı ve 1 Mayıs 2024″ten itibaren bu kararın uygulanmaya başladığına dair basında haberler yer aldı. TİHEK, 8 Mayıs 2024″teki toplantısında konuya ilişkin resen inceleme başlattı.
İnceleme kapsamında görüşü sorulan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Arapça tabelaların kaldırılmasına yönelik Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezine (CİMER) yapılan başvuruların belediyeye yönlendirildiği belirtilerek, “bu kapsamda yetki alanı içerisinde 46 işlem tesis edildiği” bildirildi.
Söz konusu kararın Belediye Meclisince oy birliği ile alındığına işaret eden Bursa Büyükşehir Belediyesi, iş yerlerine ait yabancı dildeki tabelaların kaldırılmasıyla ilgili işlemlerin dayanağının 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun ile 3701 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun olduğunu bildirdi.

İncelemesini yapan TİHEK, uygulamanın Arapça tabelalarla sınırlı olması nedeniyle “ayrımcılık yasağı ihlali” yapıldığına kanaat getirdi ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığına 204 bin 285 lira idari para cezası kesti.
Kararın gerekçesinden
TİHEK”in kararında, Türk harfleri dışında harflerle yazılmış yazıların kullanımının 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun uyarınca kanun koyucu tarafından sınırlandırıldığı belirtilerek, “Türkiye”de faaliyet gösteren bir işletmenin kullandığı tabelaların Türk alfabesine uygun bir şekilde düzenlenmesi zorunludur.” değerlendirmesine yer verildi.
Belediyelerin de kanuni düzenlemeye uygun hareket etmesinin zorunlu olduğuna işaret edilen kararda, somut olayda yapılan incelemenin “Türkçe dışındaki dillerin kullanıldığı tabelalara yönelik işlemler arasında muamele farkı olup olmadığıyla sınırlı” olduğu ifade edildi.

Kararda, yabancı tabela yasağı kapsamında belediye tarafından yapılan 46 işlemin tamamının Arapça dilindeki tabelalara yönelik olduğu aktarılan kararda, yabancı dildeki tabelaların nasıl kullanılacağına ilişkin İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığınca düzenleme yapıldığı anımsatıldı.
İncelenen olayda “sadece Arapça tabelalar hakkında işlem yapıldığı”, diğer dillerdeki tabelalara ilişkin işlem yapılmadığı, bunun “ayrımcı muamele” olduğunu belirtilen kararda, şunlara yer verildi:
“İncelemede, Türk harfleri arasında sayılmayan Q-W-X harflerini içeren 6 İngilizce tabelaya herhangi bir işlem yapılmadığı tespit edilmiştir. Kanun uyarınca Arapça harfler olan tabelaların kaldırılması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte Türk harfleri arasında yer almayan Q-W-X vb. harfleri barındıran yabancı dildeki tabelaların da aynı kanun hükümleri ve bu kanuna dayanan Meclis Kararı uyarınca kaldırılması gerektiği hususunda şüphe bulunmamaktadır.
Somut olayda Arapça tabelaların kaldırılmasına yönelik işlem tesis edilirken Türk harfi dışında harfler barındıran ancak Arapça olmayan başka yabancı dillerdeki tabelalara ilişkin işlem tesis edilmemesinin Türk Harflerini Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun hükümlerine uygun olmadığı kanaati hasıl olmuştur.
Meclis Kararı doğrultusunda Türk harfleri barındırmayan tüm tabelalara işlem tesisi edilmesi gerekirken yalnızca Arapça tabelalara yönelik işlem tesis edilerek 6701 sayılı Kanun”un 3. maddesinde yer alan dil temelinde ayrımcılık yasağının ihlal edildiği değerlendirilmektedir.”

Source: Dünya Gazetesi


Aybüke Pusat”a destek verdiği için TRT dizisinden çıkarılmıştı: Furkan Andıç”tan paylaşım geldi

TRT’de yayınlanan Teşkilat dizisinde “Neslihan” karakterini canlandıran Aybüke Pusat’ın, CHP’nin boykot kampanyasına destek verdiği gerekçesiyle diziden çıkarılmasının ardından, sevgilisi Furkan Andıç da aynı kaderi paylaştı. Pusat’a destek paylaşımı yapan Andıç, TRT’nin dijital platformu Tabii’de yayınlanan Muhbir dizisinin kadrosundan çıkarıldı.Aybüke Pusat’ın diziden ayrılmasının ardından “Yanındayım gülüm” sözleriyle sevgilisine destek veren Furkan Andıç, uzun süredir sosyal medya sessizliğini koruyordu. Ancak ünlü oyuncu, günler sonra Instagram hesabından yaptığı dikkat çeken bir paylaşımla sessizliğini bozdu.83 ÖĞRENCİ HÂLÂ TUTUKLU MESAJIFurkan Andıç, yaptığı paylaşımda, “83 öğrenci hâlâ tutuklu” ifadelerine yer vererek gündemdeki tutuklamalara dikkat çekti. Oyuncunun bu mesajı, hem sosyal medyada hem de hayranları arasında geniş yankı uyandırdı.

Source: Haber Merkezi


Türkiye”nin konuştuğu yasak aşk skandalı sonrası RTÜK”ten inceleme kararı

Türkiye damat ve kayınvalide arasında yaşanan yasak aşkı konuşuyor. Engelli raporu bulunan Dilek Şahin, nişanlısı ve annesinin birlikte kaçtığı iddiasıyla Esra Erol”a başvurdu. 21 yaşındaki Cuma Doğan, 47 yaşındaki kayınvalidesiyle yasak ilişki yaşadığı ve kadının bu ilişkiden hamile kaldığı ortaya çıktı. KIZINI ÖLÜMLE TEHDİT ETTİ Programa katılan Dilek Şahin, annesi ve nişanlısını birlikte gördüğünü, durumu babası Turan Şahin”e anlatmak istediğinde ise nişanlısı Cuma tarafından hayatıyla tehdit edildiğini belirtti. Olayın açığa çıkmasının ardından baba Turan Şahin de kızıyla birlikte programa çıkarak yaşananları kamuoyuyla paylaştı. RTÜK İNCELEME BAŞLATTI Gündemi sarsan olay sonrası RTÜK olaya el attı. Sosyal medyadan açıklama yapan RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, “ATV”de yayınlanan “Esra Erol”da” programına ilişkin kamuoyunda gündeme gelen yayın hakkında inceleme başlatılmış olup, gerekli işlemler ivedilikle gerçekleştirilecektir. Yayıncı kuruluşlarımızın özellikle aile yapısı, çocukların korunması ve toplumsal değerler konusunda daha hassas ve sorumlu davranmaları gerektiğini, bu tür programlar ile ilgili almış olduğumuz “İlke Kararları”nı bir kez daha önemle hatırlatırız. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.” dedi.

Source: Abdullah Karlıdağ


Görmeyen gözlerin rehberi oluyor! Sultanahmet Camisi”nin gönül gözüyle gören müezzini engellilere ilham oluyor

Doğuştan görme engeli olmasına rağmen eğitiminden ve çalışmaktan vazgeçmeyen Altuntaş, AA muhabirine, engellilerin sahip oldukları yetenek ve becerileri kullanarak hayattan kopmaması gerektiğini söyledi.Hafız Altuntaş, 1976 yılında Kocaeli”nin Karamürsel ilçesinde dünyaya geldiğini ve küçük yaşlardan itibaren gözleri görmediği için kulağının ve işitsel zekasının kuvvetli olduğunun fark edildiğini belirtti.Henüz 5-6 yaşlarındayken abisi ve babasının aldığı teyp kasetleriyle ünlü hafızların hem kıraatlarını hem de surelerini dinleyerek ezber yaptığını ifade eden Altuntaş, Hafızlığa başlamadan önce kulaktan dinleyerek bir şeyler öğrenebildiğimi, çevremde bulunanlara hissettirdim. dedi.Görme engelli olması nedeniyle okula gitmesinin de zor olduğunu ve sadece körler okulunda eğitim alabildiğini belirten Altuntaş, hafızlığını tamamladıktan sonra Niğde”de bulunan bir görme engelliler ilkokuluna kayıt yaptırdığını, burada ilkokulu bitirerek, ilerleyen dönemde de orta okul ve lise eğitimlerini de dışardan tamamladığını söyledi. KONSERVATUVARDA OKUDU 1998 yılında Diyanet İşleri Başkanlığının engelliler için açtığı sınava girmenin, kendisini Sultanahmet Camisi müezzinliğine götüren önemli bir eşik olduğunu belirten Altuntaş, göreve başladıktan sonra hafızlığın yanında hem hitabetini hem de kıraatini geliştirmek için eğitimlerine devam ettiğini ifade ederek, şunları anlattı:Diyanet İşleri Başkanlığı 1998 yılında bütün engellileri kapsayan bir sınav açmıştı. Ben bu sınava müracaat ettim. Bir süre sonra sınav sonuçlarının olumlu olduğunu öğrendim ve kurumumuz bünyesinde görev alma hakkı elde ettim. Bursa Osmangazi ilçesine bağlı Kayhan Camisi”nde başladım göreve. O arada Bursa Büyükşehir Belediyesi Konservatuvarında okudum. Musiki dersleri aldım. 2012″de başladı bu serüven ve şu an hala Sultanahmet Camisi”nde müezzin olarak vazife yapmaya devam ediyorum.BENİ İLK KEZ GÖRENLER ÖNCELERİ ŞAŞKINLIK YAŞIYOR, HAYRETE KAPILIYORLARDIAltuntaş, göreve başladığı dönemde insanların çok fazla görme engelli din görevlisiyle karşılaşmadığı için önceleri yadırgandığını, hatta bazı insanların şaşırıp, kendisinin bu işi nasıl yapabildiğini sorguladığını söyledi.Kendisini görenlerin şaşkınlık ya da hayranlıkla yaklaştıklarını, özellikle Sultanahmet Camisi”ne geldikten sonra hem yerli hem de yabancı ziyaretçilerin ilgisiyle karşılaştığına vurgu yapan Altuntaş, şöyle konuştu:Aslında insanlar şaşırsa da beni görünce genel olarak çok olumlu tepkiler alıyorum. Beni ilk kez görenler önceleri şaşkınlık yaşıyor, hayrete kapılıyorlardı. Eskiden bu tür tepkiler yani hayretle bakanlar daha fazlaydı. Ama artık teknolojinin gelişmesiyle böyle şeylerin yapabileceğine artık insanlar inanıyor. Hafızlık yaptığım dönemlerde de bu tür hayret ifade eden olaylarla çok karşılaştım. Merak edip soranlarla karşılaştım. Böyle nasıl yaptığımızı, nasıl yapılabildiğini, nasıl olabildiğini, yapılması için neler yapılabileceğini soranlarla da karşılaştım. Aslında bu ilgi kötü değil, insanların bizim dünyamızı anlayabilmeleri için bence çok güzel.Altuntaş, bu eğitimlerin bugün hem sanal ortamdan hem de kabartma yazılı Kur”an-ı Kerim”lerden alınabildiği için daha kolay ulaşılabilir hale geldiğine dikkati çekerek, Görme engelliler için artık özel Kur”an kursları var Türkiye”mizde. Çok daha rahat bu işi yapabilecekleri kabartma yazılı Kur”an-ı Kerim”ler var. Şu anda Kur”an öğrenme ve din görevlisi olabilme adına engellilerimiz için imkanlar çok ilerledi. Bu alanda hocalarımız da artık azımsanmayacak kadar mevcut. Artık görme engelliler çok rahatlıkla bu alanda ihtisas yapabiliyorlar. ifadelerini kullandı.Özellikle kendisine pek çok engellinin ulaşmaya çalışıp, bu işi nasıl yapabileceğini öğrenmek istediğini de belirten Altuntaş, Eskiden hem engellilerimiz hem de insanlar bizi görüp hayretle yaklaşırken, bugün artık normal olarak karşılanabiliyoruz. Çünkü insanlarımız bunun olabileceğine inandı. Bizler de daha çok engelli kardeşimize cesaret verip bu işi yapabileceği veya hayatın içerisinde var olabileceğini göstermek istiyoruz. dedi.ENGELLİLERİMİZ CESARET EDİP, KENDİLERİNİ GELİŞTİRECEKLER, ALLAH”A İNANACAKLAR VE GÜVENECEKLERBugün hayata atılan kadar evlerinde kapalı olan ve hayatın dışında kalan pek çok engellinin de bulunduğunu ancak bu engellilerin de bir şekilde hem kendi ayakları üzerinde durabilmeleri hem de kendilerini keşfetmeleri gerektiğini belirten Altuntaş, hiçbir engelin, kişinin yaşamına mani olamayacağını, bağımsız yaşam becerilerini geliştirmenin önünde duramayacağını ifade etti.Kişilerin engel sahibi olmasının, onların yaşamına engel olmaması gerektiğini, bir kişinin gözü görmese bile yaradılış itibarıyla başka bir duyusunun daha kuvvetli çalışmasına sebep olduğunu belirten Altuntaş, engelli bireylerin manevi yönlerini kuvvetlendirmesinin kişinin kendisiyle barışık bir yaşam sürdürmesinde etkili olacağına değinerek, şöyle devam etti:Bir görme engelli veyahut da herhangi bir engelli olan birisi, sahip olduğu engelin bütün hayata yansıyacağı gibi bir korkuya kapılmamalı. Engeller lokaldir. Göz çalışmaz. El iyi çalışır. Kulak iyi çalışır. Ayak iyi çalışır. Burun iyi çalışır. İnsanın içgüdüsel özelliği var ya, altıncı his de diyorlar ona. O kısmı iyi çalışır. Veyahut da burnu daha iyi koku alır kulağı daha iyi duyar. Bu asla yaşama engel değildir. Burada sadece görme engelli kardeşlerimizin ve abilerimizin yapacakları iki husus var. Bir cesaret, kendilerine güvenecekler. İkincisi, Allah”a inanacaklar ve güvenecekler. Dünya bir imtihandır. Kimine başka şey verir, kiminden başka bir şeyi alır. Senden gözü almışsa bil ki, senin diğer özelliklerin, diğer insanların sahip oldukları aynı özelliklerin kat ve kat önündedir. Bunu böyle bil. Bunu sana sana veren Allah”tır. O zaman bunu sana verdiği için Allah”a şükret ve ona güven.Manevi yönler gibi engelli bireylerin her daim kendilerini geliştirmeye odaklanması ve hayatta tutunması için maddi anlamda da kendilerini geliştirmesi gerektiğini belirten İbrahim Altuntaş, gerek devlet gerek sivil toplum kuruluşları tarafından engelliler adına pek çok eğitim ve geliştirme faaliyetlerinin yürütüldüğünü söyledi.Altuntaş, sözlerini şöyle tamamladı:İstanbul”da da bir rehabilitasyon merkezi var. Okula gidememiş olan görme engelli kardeşlerimiz o rehabilitasyon merkezine gitmek suretiyle çeşitli materyallerden istifade ederek sosyal hayata katılımı öğreniyor. Hem de bunun yanında tek başlarına kaldıkları zaman kendi işlerini nasıl yapabileceklerini de öğreniyorlar. Dolayısıyla görme engelli kardeşlerimizin bu tarz rehabilitasyon merkezlerine giderek hem psikolojik anlamda destek almak hem de kendilerine yetebilecek noktaya gelmeleri imkanı var. Onların yapamayacağı hiç bir şey yoktur. Din görevliliği, bilim insanlığı, mühendislik, yöneticilik her şey. Yeter ki hayattan kopmasınlar, yeter ki her daim kendilerini geliştirmeye çalışsınlar.

Source: Gazetevatan.com


85 erkek çok şeyi değiştirdi: Binlerce kişi akraba olabilir

Hollanda”da son yıllarda büyüyen sperm bağışı skandalı, ülkede ciddi etik ve toplumsal tartışmalara yol açtı. Yapılan yeni incelemelere göre yalnızca 85 erkeğin yaptığı bağışlarla binlerce bebeğin dünyaya gelmiş olabileceği tahmin ediliyor.

FARKINDA OLUNMAYAN AKRABA EVLİLİĞİ RİSKİ

Bu durum, ilerleyen yıllarda toplum içinde farkında olmadan akraba evlilikleri gibi ciddi sonuçlara yol açabileceği gerekçesiyle endişeyle karşılanıyor. Hollanda”daki mevcut sistemin yetersizliği nedeniyle bazı donörlerin farklı kliniklerde defalarca bağış yaptığı ve bu bilgilerin merkezi olarak takip edilmediği ortaya çıktı.

Bu bağlamda sperm bağışı yoluyla dünyaya gelen binlerce kişinin, biyolojik olarak aynı babaya sahip olabileceği ifade ediliyor.

550″DEN FAZLA ÇOCUĞUN BABASI OLDUĞUNU AÇIKLADI

Daha önce Hollandalı YouTuber Jonathan Meijer, 550″den fazla çocuğun babası olduğunu açıklamış ve bu açıklamasıyla büyük bir tartışma başlatmıştı.

Hollanda Jinekologlar Birliği Başkanı Marieke Schoonenberg, konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Bir erkeğin 25″ten fazla bağışta bulunması toplu bağış olarak tanımlanıyor ve bu durumun sıfır düzeyine inmesi gerekiyor” diyerek sistemde köklü bir reform çağrısında bulundu.

Uzmanlar, bu durumun ileride bireylerin romantik ilişkilerinde DNA testi yaptırma zorunluluğuna dönüşebileceğini belirtiyor. Zira bilinçsizce başlayan ilişkilerde tarafların biyolojik olarak yarı kardeş olma ihtimali göz ardı edilemiyor.

Source: Sonuç Sürmeli


Lisede öğrencileri taciz eden güvenlik görevlisine iyi hal indirimi!

İstanbul Şehit Şerife Bacı Lisesi’nde özel güvenlik görevlisi Hakan K. hakkında 5 kız öğrencisini taciz ettiği, bir öğrenciyi de kelepçelediği gerekçesiyle dava açıldı.

ÖĞRERENCİLERE TACİZ MESAJLARI ATTI

Okulda güvenlik görevlisi olarak çalışan Hakan K.’nın birden fazla öğrenciye “canım”, “çok güzel çıkmışsın hoşuma gitti”, “çok güzelsin fiziğin çok güzel, seni görmek isterim”, “fiziğin çok güzel tayt giy” gibi mesajları attığı, bir öğrencinin fotoğrafını kendi telefonuna ekran fotoğrafı yaptığı, bir öğrenciye maskesini çıkarmasını söyleyip yaklaştığı, başka bir lise öğrencisini de ellerinden okuldaki banka kelepçelediği belirtildi.

Savcı, mütaalasında kız öğrencinin 5 dakika boyunca böyle tutulduğunu dile getirdi.

SANIKTAN PİŞKİN SAVUNMA

Güvenlik görevlisi Hakan K. kendisine yöneltilen suçlamalara dair “Ben dışarı salmadığım için çocuklar bana suç atmış olabilir” dedi. Küçükçekmece 11. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı da müdahil oldu.

SABIKASI VAR, GÜVENLİK BELGESİ DE YOK

2007 doğumlu 5 kız öğrencinin taciz edilmesiyle ilgili görülen davada yargılanan özel güvenlik görevlisinin sabıkası olduğu, ayrıca güvenlik belgesinin de bulunmadığı ortaya çıktı.

Okulda iki adet cop ve bir kelepçe bulundurulması da davada en fazla tartışılan noktalardan biri oldu.

KIZ ÖĞRENCİYİ KELEPÇELEDİ, CEZA ALMADI

Güvenlik görevlisi Hakan K. bir kız öğrenciyi kelepçelemesiyle ilgili ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçundan beraat etti.

İYİ HAL UYGULANDI, CEZASI ERTELENDİ

Diğer dört öğrenciye attığı mesajlar ve tacizle ilgili ise 1 yıl hapis cezası verildi. Mahkeme, avukatların eleştirdiği bir karar daha aldı. Sanık güvenlik görevlisinin mahkemeye karşı saygılı tutumu nedeniyle cezada indirime gitti ve hapis cezası 10 aya indirildi.

Mahkeme bununla da yetinmedi, verilen 10 ay hapis cezası ertelendi. Yani özel güvenlik görevlisi Hakan K. cinsel taciz ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından ceza almamış oldu.

“HEPİMİZİN VİCDANINI SIZLATTI”

Avukat Merve Bahadır, kararla ilgili SÖZCÜ’ye konuştu:

“Verilen karar tüm mağdur çocuk ve aile bakanlığı avukatlarını çok üzdü. İyi hal indiriminin uygulanması somut olayın özelliklerine göre karar verilmesi gereken bir husustur. Sanığın birden fazla kız çocuğuna yönelik tekrarlayan eylemleri varken mahkemeye karşı saygılı davrandığı için cezada indirim uygulanması hepimizin vicdanını sızlattı.”

İstinaf yolunu kullanarak, sanığın en üst hadden cezalandırılmasını için mücadele edeceklerini söyleyen avukat Merve Bahadır “Bu yolla toplumda bu tip suçların işlenmesi bakımından caydırıcılığın artacağını umuyorum” dedi.

Source: Fırat Fıstık


Esra Erol”un programındaki skandal olay tepki çekmişti! RTÜK harekete geçti

Esra Erol”un programında ortaya çıkan damat ile kayınvalide arasındaki ilişki sosyal medyada büyük tepki çekti. Engelli raporu bulunan Dilek Şahin, eşi ve annesinin birlikte kaçtığı iddiasıyla Esra Erol “a başvurdu. 21 yaşındaki Cuma’nın, 47 yaşındaki kayınvalidesiyle yasak ilişki yaşadığı ortaya çıktı. 21 yaşındaki Cuma Doğan, engelli raporu bulunan Dilek Şahin ile nişanlandıktan sonra kayınvalidesi Güldane Şahin”in evine sık gitmeye başladığı ve samimiyeti ilerlettiği belirtildi. Programa katılan Dilek, nişanlısı Cuma ile kayınvalidesi Güldane’yi birlikte gördüğünü, ancak bu durumu babasına anlatması halinde hayatıyla tehdit edildiğini açıkladı. Engelli raporu da bulunan talihsiz genç kız, babası Turan Şahin ile birlikte çıktığı programda annesi Güldane Şahin”in nişanlısı Cuma Şahin”i kaçırdığını söyledi. Bu olay sosyal medyada büyük tepki çekti. Bunun üzerine RTÜK harekete geçti. Esra Erol”da programındaki bu çirkin olaya yönelik inceleme başlatıldı. REZİL OLAY SONRASI RTÜK HAREKETE GEÇTİ RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin söz konusu programla ilgili açıklamalarda bulundu. Başkan Şahin, yaptığı paylaşımda şunları ifade etti: “ATV’de yayınlanan “Esra Erol’da” programına ilişkin kamuoyunda gündeme gelen yayın hakkında inceleme başlatılmış olup, gerekli işlemler ivedilikle gerçekleştirilecektir. Yayıncı kuruluşlarımızın özellikle aile yapısı, çocukların korunması ve toplumsal değerler konusunda daha hassas ve sorumlu davranmaları gerektiğini, bu tür programlar ile ilgili almış olduğumuz “İlke Kararları”nı bir kez daha önemle hatırlatırız. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.” https://x.com/ebekirsahin/status/1912062278041555045

Source: Ceylan Yıldız


Önce işçiler şimdi de memurlar: İZBB 6 bin memurun sosyal denge tazminatını yatırmadı!

İzmir Büyükşehir Belediyesi”nin iş bilmezliği bu sefer de memurları vurdu. Emekli olan işçilerin kıdem tazminatlarını 6 aydır ödeyemeyen Büyükşehir Belediyesi bünyesinde çalışan yaklaşık 6 bin memurun sosyal denge tazminatlarını da yatıramadı. 15 NİSAN”DA YATMASI GEREKİYORDU Sabah erken saatlerde kıdem tazminatlarını çekmek için bankamatiklerin yolunu tutan memurlar paraların yatmadığını görünce büyük şok yaşadı. SENDİKA DEVREYE GİRDİ AMA… Memurların örgütlü olduğu sendika, belediye yönetimi ile bağlantıya geçip tazminatların akıbetini sorsa da durum değişmedi. Edinilen bilgiye göre belediye yönetimi gecikmeye gerekçe olarak İller Bankasından SGK ve Vergi Borcuna karşılık yapılan kesintileri gerekçe gösterirken geciken SDT”lerin ne zaman yatacağı konusunda ise bir ödeme takvimi sunmadı. Yaşananlara isyan eden memurlar belediye yönetiminden Sosyal Denge Tazminatlarını bir an önce yatırmalarını istedi. SENDİKADAN MEMURLARA MESAJ Belediye çatısı altındaki memurların örgütlü olduğu Tüm Bel-Sen SMS mesajı çekerek durum hakkında üyelerini bilgilendirdi. Sendikadan memurlara çekilen mesajda; “Değerli Emekçiler, Belediye İdaresi tarafından maaş günümüz olan ayın 15″inde maaşlarımızın yatacağı ancak SGK kesintileri nedeniyle sosyal denge tazminatının maaşla birlikte yatırılamayacağı ifade edilmiştir. Konu ile ilgili olarak İzBB Genel Sekreteri Ramazan Tezcan ile yapılan görüşmede sosyal denge tazminatının ay sonuna kadar yatırılmasının planlandığı ancak sorunun daha kısa süre içinde çözümü için çalışma yürütüldüğü belirtilmiştir. Yaşanan mali sıkıntıların emekçilere yansıtılmasını kabul etmiyoruz. Sosyal denge tazminatının bir an önce yatırılması için belediye idaresiyle görüşmelerimizi sürdürmeye ve kurullarımızda değerlendirerek sizleri bilgilendirmeye devam edeceğiz” ifadelerine yer verildi.

Source: Ertan Gürcaner


“Bana bakan Atatürk”ü görür” diyen İmamoğlu’na CHP’den tepki: ‘Küstah”

Yolsuzluktan tutuklanan Ekrem İmamoğlu hakkında adli süreç devam diyor.Bu sırada İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ile ailesine yönelik tehdit niteliğinde sözler söylediği iddiasıyla yargılanan İmamoğlu”nun, ‘Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret”, ‘tehdit” ve ‘terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” suçlarından 2 yıl 8 aydan 7 yıl 4 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilen dava da sürüyor.”BANA BAKAN ATATÜRK”Ü GÖRÜR”Bu kapsamda hakim karşısına çıkan İmamoğlu”nun, savunmasını yaparken “Bana bakan Atatürk”ü görür.” ifadeleri gündem oldu.Bu iddialı sözlere kendi partisinden bile tepki alan İmamoğlu hakkında en sert açıklamalardan biri, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu”na yakın isimlerden geldi.CHP Bitlis İl Başkanı Veysi Uyanık da sert tepki gösterenlerden biri oldu.İmamoğlu”na “küstah” diyen Uyanık, şu ifadeleri kullandı:”KÜSTAH İDDİA””Ekrem İmamoğlu”nun “Bana bakan Atatürk”ü görür” ifadesini tepkiyle reddediyorum.Ekrem İmamoğlu”nun bu küstah iddiası, Gazi Mustafa Kemal Atatürk”ün büyük mirasına yapılmış saygısız bir saldırıdır. Atatürk”ün adını, kişisel siyasi çıkarlarına alet etme cüretini gösteren bu zihniyet, CHP”nin kurucu değerleriyle asla bağdaşmaz.”İMAMOĞLU”NA BAKTIĞIMIZDA GÖRDÜĞÜMÜZ…”İmamoğlu”na baktığımızda gördüğümüz şey, Atatürk”ün devrimci ruhu değil, İstanbul”da yaşanan kayyum skandalları, belediyenin kaynaklarının hesapsız kullanımı ve CHP”yi adım adım kişisel iktidar projesine dönüştürme çabasıdır.”PARTİMİZİN TEMELİNİ KEMİREN İHANET”Parti yönetiminin bu rezalete sessiz kalması ise ihanet boyutundadır. Atatürk”ün partisi, bir belediye başkanının kişisel egosunu tatmin etmek için kurulmadı. Bugün CHP Genel Merkezi, İmamoğlu”nun bu pervasız söylemlerini kınayacak yerde adeta ona alkış tutuyor. Bu suskunluk partimizin temellerini kemiren bir ihanettir.”

Source: Ahmet Aydemir


Damat kayınvalidesini hamile bırakmıştı: RTÜK Esra Erol”daki yayınla ilgili inceleme başlattı!

ATV ekranlarında yayınlanan Esra Erol’da programında ortaya çıkan olay, gündeme bomba gibi düştü. 21 yaşındaki Cuma Doğan’ın, nişanlısının annesi olan 47 yaşındaki Güldane Şahin ile yasak bir ilişki yaşadığı ve bu ilişkiden kadının hamile kaldığı ortaya çıktı. Skandal olay, hem sosyal medyada hem de kamuoyunda büyük tepki topladı.RTÜK’TEN İNCELEME KARARIYaşanan gelişmelerin ardından Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) duruma müdahale etti. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, söz konusu programla ilgili resmi açıklamada bulundu. Açıklamada, “ATV’de yayınlanan Esra Erol’da programına ilişkin kamuoyunda gündeme gelen yayın hakkında inceleme başlatılmış olup, gerekli işlemler ivedilikle gerçekleştirilecektir,” ifadelerine yer verildi.Şahin, açıklamasında yayıncı kuruluşlara yönelik uyarıda da bulunarak şu ifadeleri kullandı:“Yayıncı kuruluşlarımızın özellikle aile yapısı, çocukların korunması ve toplumsal değerler konusunda daha hassas ve sorumlu davranmaları gerektiğini, bu tür programlar ile ilgili almış olduğumuz İlke Kararları’nı bir kez daha önemle hatırlatırız.Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

Source: Haber Merkezi


RTÜK”ten “Esra Erol” açıklaması: İnceleme başlatıldı

Kuruldan yapılan açıklamada, ATV”de yayımlanan “Esra Erol”da” programına ilişkin kamuoyunda gündeme gelen yayın hakkında inceleme başlatıldığı, gerekli işlemlerin ivedilikle gerçekleştirileceği belirtildi.Açıklamada, “Yayıncı kuruluşlarımızın, özellikle aile yapısı, çocukların korunması ve toplumsal değerler konusunda daha hassas ve sorumlu davranmaları gerektiğini, bu tür programlarla ilgili almış olduğumuz “İlke Kararları”nı bir kez daha önemle hatırlatırız.” ifadelerine yer verildi.

Source: Mehmet Küçükkahveci


Trump dünyanın en ünlü üniversitesine savaş açtı

ABD”nin ve dünyanın en prestijli eğitim kurumlarından Harvard Üniversitesi ile Trump yönetimi arasında ipler gerildi. Beyaz Saray’ın üniversiteye yönelttiği talepleri reddeden Harvard, ciddi bir yaptırımla karşı karşıya kaldı. Üniversiteye sağlanan 2,2 milyar dolarlık federal kaynak ve 60 milyon dolarlık çeşitli anlaşmalar Trump yönetimi tarafından askıya alındı.

HARVARD TRUMP YÖNETİMİNİN MADDELERİNİ ÖZERKLİĞİ İHLAL ETTİĞİ İÇİN REDDETTİ

Geçtiğimiz hafta Beyaz Saray’dan Harvard’a gönderilen ve kampüs yönetiminden öğrenci kabul politikalarına, işe alımlardan disiplin süreçlerine kadar kapsamlı değişiklikler içeren 10 maddelik bir talep listesi sunulmuştu. Ancak Harvard Üniversitesi yönetimi, bu taleplerin üniversitenin özerkliğini ihlal ettiğini belirterek listeyi reddetti.

Harvard Üniversitesi Başkanı Alan Garber, yaptığı açıklamada, “Üniversitemizin anayasal haklarını koruyacağız, akademik özgürlükten taviz vermeyeceğiz” diyerek hükümetin baskısına direneceklerini ifade etti. Garber, antisemitizme karşı duyarsız olmadıklarını vurgularken, Beyaz Saray’ın taleplerinin çoğunun ifade özgürlüğünü sınırlamaya yönelik olduğunu dile getirdi.

TRUMP YÖNETİMİ 2,2 MİLYAR DOLARLIK FONU DURDURDU

Üniversitenin kararlı tutumu karşısında Trump yönetimi hızlı bir yanıt verdi. ABD Eğitim Bakanlığı, Harvard’a sağlanan 2,2 milyar dolarlık federal fonun yanı sıra 60 milyon dolarlık diğer anlaşmaların da askıya alındığını duyurdu. Bakanlık açıklamasında, “Yahudi öğrencilerin maruz kaldığı taciz kabul edilemez. Seçkin üniversitelerin bu gibi sorunlara karşı somut adımlar atma zamanı gelmiştir” denildi.

ÖĞRENCİLERİN FİŞLENMESİ İSTENDİ

Beyaz Saray’ın talepleri arasında, hükümetin onayladığı bir denetim mekanizması kurulması, antisemitik olduğu öne sürülen akademik programların incelenmesi, çeşitlilik ve kapsayıcılık politikalarının iptali ve kampüs eylemlerinde yer alan öğrencilere disiplin cezası verilmesi gibi maddeler bulunuyordu. Ayrıca, “ABD değerlerine aykırı davranışlarda bulunan öğrencilerin hükümete bildirilmesi” yönünde bir talep de yer aldı.

Son aylarda ABD genelinde üniversitelerde yaşanan Filistin yanlısı protestolar, özellikle Yahudi öğrenciler arasında güvenlik endişelerini artırmıştı. Trump, bu eylemleri sert biçimde eleştirerek üniversiteleri yetersiz kalmakla suçlamıştı.

Harvard, federal baskıya rağmen direniş gösteren ilk büyük üniversite olarak dikkat çekerken, bu gelişme yükseköğretim kurumlarının siyasi otoriteyle ilişkileri açısından yeni bir dönüm noktası olabilir.

Source: Derleyen: Leyla Aydoğan


Evde Bakım Yardımı ödemeleri başladı: 5,4 Milyar TL hesaplara yatırılıyor

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, tam bağımlı bireylerin bakımını üstlenen ailelere yönelik Evde Bakım Yardımı ödemelerine başladı. Nisan ayında 5,4 milyar TL ödeme yapılacak. Bakan Göktaş, uygulamanın 2006 yılından bu yana sürdürüldüğünü belirterek, tam bağımlı bireylerin aileleriyle birlikte yaşamlarını sürdürebilmeleri ve aile birliğinin korunması amacıyla sunulan Evde Bakım Yardımının, bakanlıkça yürütülen en önemli aile odaklı bakım hizmetlerinden biri olduğunu ifade etti. Aylık 10.125 TL destek veriliyor
Engelli bireylerin aile bütünlüğü içinde desteklenmesini öncelik olarak gördüklerini belirten Göktaş, “Evde Bakım Yardımı ile engellilerin yaşadığı ortamdan ayrılmadan, ailesiyle birlikte hayatlarını sürdürebilmelerine katkı sağlıyoruz” dedi. Bakanlık verilerine göre, hak sahibi her birey için aylık 10.125 TL ödeme yapılırken, Nisan ayı itibarıyla yaklaşık 544 bin kişi bu destekten yararlanıyor. Bakan Göktaş, açıklamasında sosyal yardımların sürdürülebilirliği ve şeffaflığına dikkat çekerek, engellilik alanında hak temelli politikaların güçlendirilerek devam edeceğini vurguladı.

Source: Dünya Gazetesi


1 Mayıs resmi tatil mi, okullar tatil mi?

1 Mayıs 2025 yılında Perşembe gününe denk geliyor. Türkiye de resmi tatiller, ulusal bayramlar ve dini bayramlardan oluşuyor. Bu tatiller genellikle kamu kurum ve kuruluşlarında çalışma yapılmayan günlerdir. Peki 1 Mayıs resmi tatil mi, okullar tatil mi, hangi güne denk geliyor? 1 MAYIS NE GÜNÜ? 1 Mayıs, yani 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, dünya genelinde işçilerin ve emekçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kutlanır. Bu günün kökeni, 1886 yılında Amerika nın Chicago kentinde işçilerin 8 saatlik çalışma süresi talebiyle başlattığı grevlere ve Haymarket Olayı na dayanır. Zamanla 1 Mayıs, işçi hakları ve sosyal adalet mücadelesinin simgesi haline gelmiştir. 1 MAYIS RESMİ TATİL Mİ? 1 Mayıs resmi tatil olarak kutlanıyor. 1 Mayıs 2025 bu yıl Perşembe gününe denk gelmektedir. 1 MAYIS OKULLAR TATİL Mİ? 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü resmi tatil olduğu için o gün okullar, üniversiteler, bankalar ve tüm resmi kurum ve kuruluşlar kapalı olacak.

Source: Habertürk


AKP”li başkan CHP”li kadın meclis üyesine hakaret etmişti: Bahçelievler Belediyesi”nden açıklama geldi!

Bahçelievler Belediye Meclisinin dün gerçekleşen nisan ayı ikinci oturumuna AKPli belediye başkanı Hakan Bahadırın hakaretleri damga vurdu. CHPli meclis üyesi Bahan Günçiçekin Denetim Komisyonu Faaliyet Raporunu okuduğu sırada Bahadırın itirazıyla karşılaştı. BELEDİYE BAŞKANI, KADIN MECLİS ÜYESİNE ŞEREFSİZ DEDİGünçiçekle Bahadır arasında karşılıklı atışmaya dönen tartışma sırasında AKPli belediye başkanı ağzını bozdu.Bahadır, tartışma sırasında Günçiçeke İftiracısın, sahtekarsın sen, şerefsizsin diyerek hakaret etti.GÜNÇİÇEK HASTANEYE KALDIRILDIBu sözler üzerine toplantı salonu karıştı ve oturuma ara verildi. Bahadır hakaret ettiği Bahar Günçiçekin ise sinir krizi geçirdiği ve ambulansla hastaneye kaldırıldığı öğrenildi. BELEDİYEDEN AÇIKLAMA GELDİ Belediyeden yapılan yazılı açıklamada, son günlerde kamuoyuna yansıyan bazı iddialar ve Bahçelievler Belediye Meclisi toplantısı sırasında yaşanan gelişmeler üzerine kamuoyunu doğru bilgilendirme gereğinin doğduğu ifade edildi.Açıklamada, Bahçelievler Belediye Başkanı Hakan Bahadıra yönelik bazı meclis üyeleri tarafından dile getirilen ithamların, Sayıştay, Cumhuriyet Savcılığı ve İdare Mahkemesi gibi mercilere taşınacağı yönünde ifadeler kullanıldığı, Bahadırın ise Eğer elinizde somut belge ve deliller bulunuyorsa, neden bugüne kadar bu bilgileri ilgili denetim raporlarına yansıtarak yasal süreci başlatmadınız? Samimiyseniz, iddialarınızı resmi makamlara kanıtlarıyla birlikte sunmalısınız. Aksi takdirde bu tür açıklamalar, çamur at izi kalsın anlayışını yansıtmakta ve kamuoyu nezdinde hiçbir ciddiyet taşımamaktadır. dediği aktarıldı.Toplantı esnasında CHPli Meclis Üyesi Bahar Günçiçekin, Belediye Başkanı Bahadıra hitaben kullandığı Yezid ifadesinin toplumun dini ve tarihi hassasiyetleri göz önüne alındığında son derece talihsiz, kışkırtıcı ve ayrıştırıcı bir söylem olduğu belirtilen açıklamada, bu ifadeye karşılık Bahadırın, Hz. Aliyi, Hz. Hasanı ve Hz. Hüseyini derin bir sevgi ve hürmetle anıyor, onların değerlerine, inançlarına ve mirasına sizden çok daha fazla sahip çıkıyorum yanıtını verdiği ve bahse konu meclis üyesini özür dilemeye davet ettiği belirtildi.Açıklamada, Manipülasyon amacına ulaşamayan söz konusu meclis üyesi, sonrasında belediye binasında kendilerine su ikram edilmediğini öne sürerek sinir krizi geçirmiş, bu esnada başkanımıza yönelik hakaretlerini ve asılsız ithamlarını sürdürmüştür. Meclis üyesinin bu tavrı, kendi partisinden üyeler tarafından dahi tepkiyle karşılanmış ve müdahale edilerek sakinleştirilmeye çalışılmıştır. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi adına bu açıklamayı yaparken, halkımızın vicdanına ve sağduyusuna güveniyor, Belediye Başkanımız Dr. Hakan Bahadırın şeffaf, hesap verebilir ve adaletli yönetim anlayışını kararlılıkla sürdüreceğini bir kez daha vurgulamak istiyoruz. ifadeleri kullanıldı.

Source:


Rezil ilişki Esra Erol”un başına bela oldu! Cuma Güldane olayı için RTÜK devrede

RTÜK”ten yapılan açıklamada, ATV”de yayımlanan “Esra Erol”da” programına ilişkin kamuoyunda gündeme gelen yayın hakkında inceleme başlatıldığı, gerekli işlemlerin ivedilikle gerçekleştirileceği belirtildi. Açıklamada, “Yayıncı kuruluşlarımızın, özellikle aile yapısı, çocukların korunması ve toplumsal değerler konusunda daha hassas ve sorumlu davranmaları gerektiğini, bu tür programlarla ilgili almış olduğumuz “İlke Kararları”nı bir kez daha önemle hatırlatırız.” ifadelerine yer verildi. Kayseri”deki iğrenç ilişki İncelemeye konu olan yayın, Kayseri’nin Develi ilçesinde yaşanan ve kamuoyunda infial yaratan bir ilişkiyi konu aldı. 21 yaşındaki Cuma Doğan, nişanlısı Dilek Şahin”in annesi Güldane Şahin ile yasak ilişki yaşadığı iddiasıyla programa çıktı. Kayınvalidesi hamile bırakıp birlikte kaçtıNişanlı çiftin evlilik hazırlıkları sürerken, Cuma ile kayınvalide Güldane arasındaki ilişki ilerledi. Damadından 3 aylık hamile kalan Güldane Şahin, eşini ve kızını geride bırakıp altınları alarak Cuma Doğan ile kaçtı. Programda ayrıca engelli raporu bulunan Dilek Şahin ile yüzleşen Cuma ve Güldane pişkinliği ve çirkin ilişki hakkında anlattıkları ile izleyenleri şoke etmişti.

Source: Internet Haber


Bahçelievler Belediyesinden “Yezid” ifadesi sonrası açıklama

Bahçelievler Belediye Meclisi Toplantısı sırasında, CHP’li Meclis Üyesi Bahar Günçiçek’in Bahçelievler Belediye Başkanı Dr. Hakan Bahadır’a hitaben kullandığı “Yezid” ifadesi sonrası açıklama yapıldı.

Bahçelievler Belediyesi tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Son günlerde kamuoyuna yansıyan bazı iddialar ve Bahçelievler Belediye Meclisi Toplantısı sırasında yaşanan gelişmeler üzerine kamuoyunu doğru bilgilendirme sorumluluğumuz doğrultusunda açıklama yapma gereği doğmuştur.

Belediye Başkanımız Dr. Hakan Bahadır’a yönelik bazı meclis üyeleri tarafından dile getirilen ithamların, Sayıştay, Cumhuriyet Savcılığı ve İdare Mahkemesi gibi mercilere taşınacağı yönünde ifadeler kullanılmıştır. Söz konusu beyanlara karşılık, Başkanımız tarafından kamuoyunun huzurunda şu sorular yöneltilmiştir:

“Eğer elinizde somut belge ve deliller bulunuyorsa, neden bugüne kadar bu bilgileri ilgili denetim raporlarına yansıtarak yasal süreci başlatmadınız? Samimiyseniz, iddialarınızı resmi makamlara kanıtlarıyla birlikte sunmalısınız. Aksi takdirde bu tür açıklamalar, çamur at izi kalsın anlayışını yansıtmakta ve kamuoyu nezdinde hiçbir ciddiyet taşımamaktadır.”

Toplantı esnasında, CHP’li Meclis Üyesi Sayın Bahar Günçiçek’in Belediye Başkanımıza hitaben kullandığı “Yezid” ifadesi, toplumun dini ve tarihi hassasiyetleri göz önüne alındığında son derece talihsiz, kışkırtıcı ve ayrıştırıcı bir söylemdir. Bu ifadeye karşılık Başkanımız, “Hz. Ali’yi, Hz. Hasan’ı ve Hz. Hüseyin’i derin bir sevgi ve hürmetle anıyor; onların değerlerine, inançlarına ve mirasına sizden çok daha fazla sahip çıkıyorum” yanıtını vermiş ve bahse konu meclis üyesini özür dilemeye davet ettiği kayıt altındadır.

Manipülasyon amacına ulaşamayan söz konusu meclis üyesi, sonrasında Belediye binasında kendilerine su ikram edilmediğini öne sürerek sinir krizi geçirmiş; bu esnada Başkanımıza yönelik hakaretlerini ve asılsız ithamlarını sürdürmüştür. Meclis üyesinin bu tavrı, kendi partisinden üyeler tarafından dahi tepkiyle karşılanmış ve müdahale edilerek sakinleştirilmeye çalışılmıştır.

Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi adına bu açıklamayı yaparken, halkımızın vicdanına ve sağduyusuna güveniyor; Belediye Başkanımız Dr. Hakan Bahadır’ın şeffaf, hesap verebilir ve adaletli yönetim anlayışını kararlılıkla sürdüreceğini bir kez daha vurgulamak istiyoruz.”

Source:


“Ali Koç”un bir kere şampiyon olması lazım” demişti: Sergen Yalçın”dan Yüksel Yıldırım çıkışı!

Samsunspor Başkanı Yüksel Yıldırım, Galatasaray maçından önce yaptığı bir açıklamada Türk futbolu bir yere varacaksa önce Ali Koçun bir kere şampiyon olması lazım. Açık ve net söylüyorum. Ali Koç şampiyon olmadan Türkiyede huzur olmayacak ifadelerini kullanmıştı. Sergen Yalçın, KAFA Sports YouTube kanalında Yıldırımın bu sözlerini eleştirdi. Sergen Yalçının açıklamaları şöyle:Bu açıklamaya tabii ki katılmıyorum. Bir kulüp başkanının böyle bir açıklama yapmasını çok sağlıklı bulmuyorum. Ne gerek var. Yüksel Yıldırım iyi bir başkan, Samsunsporu da iyi yerlere getirdi. Gerçekten iyi işler de yapıyor ama büyük maçlardan önceki bu açıklamaları ona yakıştıramıyorum. Samsunspor iyi bir camia, güzel bir kulüp, güzel bir takım yaratmışsın, iyi oynuyorlar, maddi sorunları yok. Bu açıklamalar bir şey kazandırmaz Yüksel Yıldırıma.BUNLAR SEZON İÇERİSİNDE OLURŞampiyonluk büyük camiaları ilgilendiren bir konu. Onlar kendi aralarında bazen didişiyorlar, bazen birbirlerine sataşıyorlar. Bunlar sezon içerisinde olur. Seviyeyi düşürmediğin sürece, saygı çerçevesinde kaldığını sürece bu karşılıklı atışmaların ben güzel olduğunu düşünüyorum… Bu tür açıklamalar yapması doğru değil.

Source: Haber Merkezi


Tepkilerin odağındaki Sağlık Bakanlığı”ndan açıklama

Kadınların doğum tercihine dair mesaj veren ve yalnızca vajinal doğumun “normal” olarak nitelediği için tepkilerin odağındaki olan Sağlık Bakanlığı açıklama yaptı. Tepkilerin ardından bakanlık kadınların doğum şekline bir dayatma yapmadıklarını öne sürdü.

Sivassporlu futbolcular, Sağlık Bakanlığı’nın “Doğal Olan Normal Doğum” kapsamındaki pankartını taşıdı. Pankartta “Tıbbi olarak zorunlu olmadığı sürece sezaryen doğal olarak değildir” ifadesi kullanıldı.

Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu Bakan Memişoğlu, “Normaldir. Futbol maçına sadece erkekler mi geliyor arkadaşlar?” sözleriyle pankartı savunurken kadınlardan söz konusu pankarta tepki yağdı.

TEPKİ YAĞDI, BAKANLIK BU KEZ “DAYATMA YAPMIYORUZ” DEDİ

Sağlık Bakanlığı”ndan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

-Normal doğum fizyolojik bir süreçtir. Sezaryen doğum ise ancak tıbbi bir gereklilik durumunda başvurulan cerrahi bir yöntemdir.

-Türkiye’de her 100 doğumun 61″i sezaryen ile olmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü ise bu oranın yüzde 10-15 aralığında kalmasının hem anne, hem de bebek sağlığı açısından daha uygun olduğunu belirtmektedir. Bilimsel araştırmalar, normal doğumun anneler açısından daha hızlı iyileşme süreci, daha düşük enfeksiyon riski ve daha az doğum sonrası komplikasyon ile ilişkili olduğunu ortaya koymaktadır.

-Bebek açısından normal doğum; anneyle erken ve güvenli temas, bağışıklık sisteminin güçlenmesi ve solunum problemlerinin daha az görülmesi gibi önemli avantajlar sağlamaktadır.

-Gereksiz sezaryen müdahaleleri, kadınların doğurganlık kapasitesini olumsuz yönde etkileyebilmekte ve sonraki gebeliklerde çeşitli risklerin artmasına neden olabilmektedir.

-Sağlık Bakanlığı, kadınların doğum şekline yönelik bir yönlendirme ya da dayatma yapmamakta; bilimsel veriler ışığında, normal doğumun faydalarına yönelik toplumsal farkındalık oluşturmayı amaçlayan çalışmalar yürütmektedir.

Source: Haber Merkezi


Macaristan”da LGBT faaliyetleri yasaklandı, cinsiyetlerin kadın ve erkek olarak tanınması kararlaştırıldı

Macaristan Meclisi, Başbakan Viktor Orban”ın talebi üzerine LGBT bireylerin düzenlediği gösteri ve ilgili tüm etkinliklerin yasaklanmasını öngören anayasa değişikliğini görüşmek üzere toplandı.

Mecliste yapılan oylamada 21 “hayır” oyuna karşı 140 milletvekilinin “evet” oyu kullanmasıyla çocukların gelişimi ve kamu düzeni için ülkedeki tüm LGBT faaliyetlerini engelleyen anayasa değişikliği kabul edildi.

Macaristan”da meclis aynı zamanda ülkede biyolojik olarak sadece kadın ve erkek cinsiyetlerinin tanınacağını aktardı.

Orban, X sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, meclisten çıkan kararı memnuniyetle karşıladığını belirterek, “Macaristan”da anayasa değişikliği yasalaştı. Çocukların gelişimini koruyoruz. Bireylerin erkek veya kadın olarak doğduğunu savunuyoruz. Macaristan”da sağduyu önemli.” ifadelerini kullandı.

Orban”ın talebiyle 18 Mart”ta mecliste yapılan oylamada LGBT yürüyüşleri yasaklanmıştı.

Bu arada, Macaristan 2020″de cinsiyet değişikliğini yasaklamış, sadece kadınların anne, erkeklerin ise baba olabileceğine dair anayasa değişikliğine gitmişti.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Nijerya, her yıl sağlık turizmi nedeniyle yaklaşık 2 milyar dolar kaybediyor

Pate, ülkenin ticari şehri Lagos”ta düzenlenen programda yaptığı açıklamada, sağlık turizmine yönelik yüksek harcamanın, ülke içindeki sağlık sistemine yönelik güven, erişim ve kalite eksikliğini yansıttığını belirtti.

Nijerya”nın sağlık turizmi nedeniyle her yıl yaklaşık 2 milyar doları kaybettiğini kaydeden Pate, bunu “şaşırtıcı” olarak nitelendirdi.

Nijerya hükümetinin sağlık sektörünü güçlendirme kararlılığını vurgulayan Pate, bu kapsamda hükümetin başlattığı çeşitli programlarla vatandaşların sağlık harcamalarını azaltmayı, temel sağlık hizmetlerine erişimi artırmayı ve özel sektörle kamu sağlık hizmetlerini entegre etmeyi hedeflediklerini söyledi.

Pate, “Bu, sadece sağlık turizmini durdurmakla ilgili değil; aynı zamanda sağlıkta egemenlik kurmak, yani bir ülkenin kendi halkına bakım sağlayabilme, kurumlarını, yeteneklerini ve yeniliklerini geliştirme kapasitesini oluşturmasıyla ilgilidir.” dedi.

Nijerya halkının tedavi için yurt dışını tercih etmesinin başlıca nedenleri arasında yetersiz sağlık altyapısı ve uzman eksikliği yer alıyor.

Ülkede varlıklı kişiler tedavi için genellikle Avrupa ülkelerini tercih ederken, orta gelirli kişiler Türkiye, Mısır ve Hindistan gibi ülkelere gidiyor. Maddi imkanı yetersiz olanlar ise tedavi için kendi ülkelerinde kalmak zorunda kalıyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Sağlık Bakanlığı”ndan tartışmalı pankartla ilgili açıklama

Sivasspor”un Fenerbahçe maçına “Doğal olan normal doğum” pankartıyla çıkması büyük bir tartışmanın fitilini ateşledi. Pankartta “Tıbbi olarak zorunlu olmadığı sürece sezaryen doğal olarak değildir” ifadesi kullanıldı. “FUTBOL MAÇINA SADECE ERKEKLER Mİ GELİYOR?” Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu Bakan Memişoğlu, “Normaldir. Futbol maçına sadece erkekler mi geliyor arkadaşlar?” sözleriyle pankartı savunurken kadınlardan söz konusu pankarta tepki yağdı. SAĞLIK BAKANLIĞI”NDAN AÇIKLAMA VAR Tartışmalara ilişkin bir açıklama da Sağlık Bakanlığı”ndan geldi. Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi; “Normal doğum fizyolojik bir süreçtir. Sezaryen doğum ise ancak tıbbi bir gereklilik durumunda başvurulan cerrahi bir yöntemdir.Türkiye”de her 100 doğumun 61″i sezaryen ile olmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü ise bu oranın yüzde 10-15 aralığında kalmasının hem anne, hem de bebek sağlığı açısından daha uygun olduğunu belirtmektedir. Bilimsel araştırmalar, normal doğumun anneler açısından daha hızlı iyileşme süreci, daha düşük enfeksiyon riski ve daha az doğum sonrası komplikasyon ile ilişkili olduğunu ortaya koymaktadır. “NORMAL DOĞUM ÖNEMLİ AVANTAJLAR SAĞLAMAKTADIR” Bebek açısından normal doğum; anneyle erken ve güvenli temas, bağışıklık sisteminin güçlenmesi ve solunum problemlerinin daha az görülmesi gibi önemli avantajlar sağlamaktadır. Gereksiz sezaryen müdahaleleri, kadınların doğurganlık kapasitesini olumsuz yönde etkileyebilmekte ve sonraki gebeliklerde çeşitli risklerin artmasına neden olabilmektedir. Sağlık Bakanlığı, kadınların doğum şekline yönelik bir yönlendirme ya da dayatma yapmamakta; bilimsel veriler ışığında, normal doğumun faydalarına yönelik toplumsal farkındalık oluşturmayı amaçlayan çalışmalar yürütmektedir.”

Source: Erdem Aksoy


İran”da ağır ekonomik baskı altındaki halk, ABD ile müzakerelerin başarıyla sonuçlanmasını umuyor

ABD Başkanı Donald Trump, ilk başkanlık döneminde 2015 yılında İran ile imzalanan Kapsamlı Eylem Planı olarak adlandırılan nükleer anlaşmadan çekilerek İran’a karşı tarihin en ağır yaptırımlarını başlattı.

Bu süreçte ekonomisi büyük yara alan İran, ekonomik sorunlardan kaynaklı toplumsal hareketliliklerle de başa çıkmaya çalıştı. Buna karşılık Trump”ın yaptırımları, İran”ın ekonomisine ağır darbeler vursa da Tahran”ı nükleer programından vazgeçirmedi. Aksine Tahran bu dönemde nükleer programını ilerletti.

Trump”ın tehditleriyle rekor kıran dolar müzakere haberlerinden sonra yüzde 20″den fazla düştü

Trump”ın ABD”de yeniden göreve gelmesi sonrasında İran”a yönelik tehditleri birkaç ay içinde yerel para birimi riyalin dolara karşı yaklaşık yüzde 30 düşmesine ve doların bu süreçte tarihin en yüksek seviyesi olan 1 milyon riyali aşmasına yol açtı. Bu durum zaten ekonomisi kötü olan İran”daki halkın durumunu daha da kötüleştirdi.

Anlaşmadan 2018″de ülkesini tek taraflı çeken Trump, İran ile doğrudan nükleer müzakere çağrısında bulunan bir mektubu geçen ay İran lideri Ayetullah Ali Hamaney”e gönderdi.

Bu süreçte bölgeye stratejik bombardıman uçakları dahil büyük askeri yığınak yapan Trump”ın tehditler de içeren mektubuna İran, Umman üzerinden yanıt vererek, “tehdit ve baskı altında doğrudan müzakere etmeyeceklerini yalnızca dolaylı görüşmelere hazır olduklarını” duyurdu.

Karşılıklı mektuplaşma trafiğinin ardından taraflar Umman’da 12 Nisan”da dolaylı görüşmeler yaptı. Görüşmeler sonucunda hem İran hem de ABD tarafı müzakerelerin “olumlu ve yapıcı” olduğunu açıkladı. Taraflar, 19 Nisan’da yeniden bir araya geleceğini duyurdu.

Tarafların görüşmelerinden sonra dolar kuru kısa süre içinde 850 bin riyal seviyelerine kadar hızla geriledi. Bu durum da İran”da halkın nükleer müzakerelere verdiği önemi gözler önüne serdi.

Tüm bu gelişmelerin ortasında AA ekibi, başkent Tahran”ın en işlek noktalarından İnkılap Caddesi ve Veliasr Meydanı”nda İranlılara ABD ile müzakerelerle ilgili görüşlerini ve beklentilerini sordu.

“Esneklik gösterilmezse müzakereler bir sonuca ulaşmaz”

Tahran”da iş insanı olduğunu söyleyen Ferid Şerifi, hem bölgesel gelişmeler hem de ülke içinde yaptırımlardan kaynaklı ağır ekonomik şartlar dolayısıyla bu müzakerelerin kaçınılmaz olduğunun görüldüğünü belirterek, “Fakat asıl önemli olan müzakerelerin nasıl ilerleyeceği ve tarafların ne kadar esneklik göstereceğidir. Trump bir yandan gülümsemesine rağmen müzakereye azami baskı politikasıyla ve azami taleplerle geliyor. Bu yüzden esneklik gösterilmezse müzakereler bir sonuca ulaşmaz.” diye konuştu.

İran”da halkın genel olarak müzakerelere olumlu yaklaştığını söyleyen Şerifi, “Buna rağmen bu baskılar ABD”nin azami talepleriyle devam ederse bu olumlu hava İran”da muhtemelen dağılacaktır. Taraflar anlaşma konusunda irade gösterirse müzakerelerin başarılı olma ihtimali mümkündür.” ifadelerini kullandı.

“Amerika”ya karşı düşmanlığımız yok”

Serbest meslek sahibi Arsalan Noruzi ise, “Biz yalnızca barış ve huzur istiyoruz. Dünyadaki tüm ülkelere olumlu bakışa sahibiz. Beklentimiz müzakerelerin olumlu olmasıdır. Barış, istikrar ve güven önemli. Biz barış sağlanmasını istiyoruz Amerika”ya karşı düşmanlığımız yok. Burada bazı yerlerde ABD bayrağını yakıyorlar ve hakaret ediyorlar ancak aslında biz akıllı ve anlayışlı bir milletiz ve diğer halklara da saygı duyuyoruz.” şeklinde konuştu.

Müzakerelerin başarılı olmasının halkın yaşamına olumlu etki edeceğini ve bunu arzu ettiğini belirten Noruzi, ABD yaptırımlarından kaynaklı şartların ekonomiyi felç ettiğini ve halkı da enflasyon stresi altına soktuğuna dikkati çekti.

Noruzi, ülkenin önceliğinin nükleer program değil, huzur ve refah olduğunu söyledi.

“Yetkililerimizden pahalılık sorununu çözmelerini ve halkın sorunlarıyla ilgilenmelerini istiyorum”

Sinema öğrencisi Fatma Tacik de iki ülke arasında anlaşma olmasını arzu ettiğini ve özellikle ilaç ithalatını engelleyen yaptırımların kaldırılmasının halk için önemli olduğunu ifade etti.

Yaptırımların kaldırılmasının halkın yaşamını doğrudan etkileyen ülkedeki pahalılığı düşüreceğini ancak anlaşma ihtimalinin çok yüksek olmadığını düşündüğünü söyleyen Taciki, “İran ile Amerika arasındaki sorunlar nedeniyle anlaşma ihtimali yarı yarıya. Yetkililerimizden pahalılık sorununu çözmelerini ve halkın sorunlarıyla ilgilenmelerini istiyorum.” dedi.

“İran tarafı, müzakerelerde halkın ekonomik durumunu göz önünde bulundursun”

Emekli öğretmen Şehla Esedi de müzakereleri desteklediğini belirterek, “ABD ile İran arasındaki müzakerelerde İran tarafı, halkın ekonomik durumunu göz önünde bulundurarak müzakerelerin olumlu sonuçlanması için çaba göstermeli. Bu sayede inşallah toplumun bu kötü durumu iyileşecektir.” ifadelerini kullandı.

Esedi, savaş olmasını arzu etmediklerini yalnızca huzur ve barış istediklerini dile getirdi.

“Herkes ABD ile ilişkilerin düzeltilmesini ve barış olması gerektiğini düşünüyor”

Ülkedeki ekonomik sorunlara işaret eden ve halkın önceliğinin huzur ve refah olduğunu söyleyen esnaf İsfendiyar Kadiri de müzakerelerin başarılı olmasını istediklerini ancak İran”ın “katı tutumu” nedeniyle iki ülke arasında bir anlaşma ihtimalini zayıf gördüğünü ifade etti.

İran”ın doğal kaynaklarının ve büyük bir pazarının olduğunu dolayısıyla muhtemel bir anlaşmanın hem İran hem de ABD için faydalı olacağını dile getiren Kadiri, “İran toplumunda kime sorsak herkes ABD ile ilişkilerin düzeltilmesini ve barış olması gerektiğini düşünüyor çünkü toplumun huzura ihtiyacı var.” dedi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Fahri vatandaşlık nedir? Fahri vatandaşlık kimlere verilir? Fahri vatandaşlık özellikleri

Son günlerdeki haberlerin ardından fahri vatandaşlık kavramı yurttaşlar tarafından araştırılıyor. Peki, Fahri vatandaşlık nedir? Fahri vatandaşlık kimlere verilir? Fahri vatandaşlık özellikleriFAHRİ VATANDAŞLIK NEDİR?Fahri vatandaşlık, genellikle kişilerin veya grupların o ülkenin kültürel, sosyal, veya insan haklarına katkılarına karşılık olarak verilir.FAHRİ VATANDAŞLIK KİMLERE VERİLİR? Fahri vatandaşlık genellikle şu nedenlerle verilebilir:Hizmet ve Katkılar: Bir kişi veya grup, o ülkenin toplumuna veya kültürel mirasına önemli katkılarda bulunmuşsa, fahri vatandaşlık verilebilir. Örneğin, bir yabancı sanatçı, bilim insanı veya hayırsever, ülkenin kültürel veya bilimsel mirasına katkı sağladığı için fahri vatandaşlık alabilir.İnsan Hakları ve Sosyal Adalet: Bir kişi veya grup, insan hakları savunuculuğu veya sosyal adalet çalışmaları gibi konularda önemli bir rol oynamışsa, bu tür katkılar nedeniyle fahri vatandaşlık verilebilir. Bu, insan haklarına saygı gösteren veya toplumun daha adil ve eşit olmasına yardımcı olan kişilere verilen bir ödüldür.Onur ve Tanıma: Bir kişi veya grup, o ülkenin onurunu ve tanınmasını artırmışsa, fahri vatandaşlık verilebilir. Bu, uluslararası alanda o ülkeyi temsil eden veya olumlu bir şekilde tanıtan kişilere verilen bir onurdur.FAHRİ VATANDAŞLIK ÖZELLİKLERİSembolik olabilir: Her zaman yasal haklar ve yükümlülükler sağlamayabilir. Bazı ülkelerde fahri vatandaşlar oy kullanamaz ya da resmi pasaport alamaz.Devlet kararıyla verilir: Genellikle cumhurbaşkanı, kral, parlamento ya da özel bir bakanlık kararıyla verilir.Kültürel/sanatsal katkı yapanlara verilir: Sanatçılar, bilim insanları, sporcular, yazarlar, insani yardım yapan kişiler gibi.İstisnai durumdur: Herkese açık bir başvuru süreci yoktur; genellikle devletin takdirine bağlıdır.

Source: Haber Merkezi


Normal doğum pankartı tartışmalara neden olmuştu! Sağlık Bakanlığından açıklama var

Fenerbahçe-Sivasspor maçı öncesinde açılan “Doğal olan normal doğum” pankartı sosyal medyada tepki çekmişti. Gelişmelerin ardından Sağlık Bakanlığının “Sağlıklı Çözüm” sosyal medya hesabından, “Doğal Olan Normal Doğum” farkındalık kampanyasına ilişkin açıklama yapıldı. “100 DOĞUMUN 61″İ SEZARYEN” Normal doğumun fizyolojik bir süreç, sezaryenin ise ancak tıbbi gereklilik durumunda başvurulan cerrahi bir yöntem olduğu belirtilen açıklamada, “Türkiye”de her 100 doğumun 61″i sezaryen ile olmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü ise bu oranın yüzde 10-15 aralığında kalmasının hem anne hem de bebek sağlığı açısından daha uygun olduğunu belirtmektedir. ” bilgisine yer verildi. “KADINLARIN DOĞUM ŞEKLİNE DAYATMA YOK” Bilimsel araştırmaların da normal doğumun anneler açısından daha hızlı iyileşme süreci, daha düşük enfeksiyon riski ve daha az doğum sonrası komplikasyonla ilişkili olduğunu gösterdiğine işaret edilen açıklamada, şunlar kaydedildi: “Bebek açısından normal doğum, anneyle erken ve güvenli temas, bağışıklık sisteminin güçlenmesi ve solunum problemlerinin daha az görülmesi gibi önemli avantajlar sağlamaktadır. Gereksiz sezaryen müdahaleleri, kadınların doğurganlık kapasitesini olumsuz etkileyebilmekte ve sonraki gebeliklerde çeşitli risklerin artmasına neden olabilmektedir . Sağlık Bakanlığı, kadınların doğum şekline yönelik bir yönlendirme ya da dayatma yapmamakta, bilimsel veriler ışığında, normal doğumun faydalarına yönelik toplumsal farkındalık oluşturmayı amaçlayan çalışmalar yürütmektedir.” https://x.com/sagliklicozum/status/1912074414784397548

Source: Gözde Nur Bayar


Hayko Cepkin”den Erdoğan”ın başdanışmanı Oktay Saral”a yanıt

Sanatçı Hayko Cepkin”in verdiği konserde dinleyiciler tarafından “Zıplamayan Tayyipçi” şeklinde sloganlar atıldı. Sloganlar, konserde bulunan izleyiciler tarafından kaydedilerek paylaşıldı ve kısa sürede yayıldı. SARAL GÖRÜNTÜLERE ATEŞ PÜSKÜRDÜ Konserdeki görüntülere tepki gösteren isimlerden biri de Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral oldu. Saral görüntüleri alıntılayıp Hayko Cepkin”e sert sözlerle yüklendi. Saral “Bu şarkıcı bozuntusuna tarif ve tanım bulamıyorum. Ama görüntüsüne bakarsanız insan olmadığı belli…” ifadelerini kullandı. HAYKO CEPKİN”DEN YANIT GECİKMEDİ Saral”ın sözlerine Hayko Cepkin”den de yanıt gecikmedi. Söz konusu haberi alıntılayan Cepkin “Özellikle zor olanı seçip, bu sahne halimiz ile tüm Türkiye”nin böylesine sevgisini kazanmış biri olarak, seyircisine doğru bildiğini söylemekten geri durmayan, ülkesini seven, en “milliyetçiyim” diyenden daha “milliyetçi” “HER ŞEYİN” muhalifi “Vizyonlu bir Sanatçı” olmaktan gurur duyuyorum. “SAĞ YA DA SOL FAŞİZMLERİ KAFİCE YAŞADIM” Aaaah benim caaağnım sevenlerim. Ben bu tip görünmeden hissettirilen, canı sıkıldığında ülkeden kovan, istediği yanıtı alamadığında çocuk gibi “göze baaak tipee baaak” diye dudak büken ya da örnekteki gibi, sağ ya da sol faşizmleri kafice yaşadım. Misal geçen gün de sözde sol cenah kendi istedikleri gibi bir şey duymadı diye köpürmüştü. Deneyimliyim. Önemli olan, Sizlerin bu tip deneyimlere sahip olmadığınız bir geleceği kurabilmenizdir.”

Source: Erdem Aksoy


Esra Erol Cuma ve Güldane olayı nedir? Güldane Şahin kimdir?

ATV”nin sevilen gündüz kuşağı Esra Erol programında kan donduran bir olay yaşandı. Engelli raporu bulunan Dilek Şahin, eşinin ve annesinin beraber kaçması gündeme damga vurdu.21 yaşındaki Cuma ile 47 yaşındaki kayınvalidesi Güldane arasındaki ilişki toplumda geniş yankı uyandırdı. Engelli raporu bulunan Dilek Şahin, eşi ve annesinin birlikte kaçtığı iddiasıyla Esra Erol”a başvurdu.21 yaşındaki Cuma”nın, 47 yaşındaki kayınvalidesiyle yasak ilişki yaşadığı ve kadının bu ilişkiden hamile kaldığı belli oldu.ESRA EROL CUMA VE GÜLDANE OLAYI NEDİR?Esra Erol”un programında yaşanan Cuma ve Güldane olayı arama motorlarında en çok araştırılan olay oldu. Damat ve kayınvalide arasında yaşanan ilişki büyük bir skandal olarak Türkiye”de geniş yankı uyandırdı.21 yaşındaki Cuma Doğan”ın, nişanlısı Dilek”in annesi 47 yaşındaki Güldane ile yasak bir ilişki yaşadığı ve bu ilişkiden Güldane”nin hamile olduğu iddiaları açıklığa kavuştu.Instagram üzerinden Dilek ve Cuma üzerinden tanıştı. Cuma programda Dilek”in zihinsel engelli olmadığını belirtti. Ardından nişanları oldu. Nişanlısı Cuma ile annesinin gizli bir ilişki yaşadığı, altınları alarak kaçtıklarını ve Dilek”e şiddet uyguladıkları iddia edildi.Programda, izleyiciler de bu ilişkinin detaylarını öğrenince başlarından aşağı kaynar su döküldü. Cuma ve Güldane, ilişkilerini kabul ederek, olayın ardından Esra Erol”un programına katıldılar.ESRA EROL PROGRAMINDA CUMA KİMDİR?Cuma Doğan: 21 yaşında, Dilek”in nişanlısıdır. Esra Erol”un programına katılarak verdiği cevaplarla izleyicileri şaşkına çeviren Cuma”nın Kayseri Develi Sarıköy”de olduğu bilgisine de ulaşıldı.Dilek”in annesi 47 yaşındaki Güldane ile yasak bir ilişki yaşadığı ortaya çıktı. Aileye damat olarak giren Cuma, 47 yaşındaki kayınvalidesi Güldane ile yasak bir ilişki yaşamasıyla gündeme geldi.Esra Erol programda Cumaya “Hiç utanmıyor musun kendinden?” diye soru sorması üzerine “Utanılacak ne var?” diye cevap vermesi pes dedirtti.ESRA EROL DİLEK KİMDİR?Zihinsel engelli bir genç kız olan Dilek, Cuma ile nişanlandıktan sonra, büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Nişanlısı Cuma”nın annesi Güldane ile ilişkisini fark etti.Dilek, kayınvalidesi ve nişanlısının beraber kaçtığını ve bu süreçte şiddet gördüğünü öne sürdü.ESRA EROL GÜLDANE KİMDİR?47 yaşında, Dilek”in annesi olan Güldane, 21 yaşındaki damadı Cuma ile yasak bir ilişki yaşamasıyla gündeme geldi.Güldane, Esra Erol”un programına katılarak ilişkiyi kabul etti ve “Sizin sayenizde oldu” diyerek, Dilek ve ailesinin suçladı. Aynı zamanda Güldane, Cuma ile ilişkisini itiraf etti.ESRA EROL GÜLDANA HAMİLE Mİ?Dilek, nişanlısı Cuma ile kayınvalidesi Güldane”yi beraber gördüğünü, ancak bu durumu babasına anlatması durumunda hayatıyla tehdit ettiğini söyledi.Engelli raporu da bulunan genç kız, babası Turan Şahin ile beraber Esra Erol programına çıkarak Güldane, Dilek”in nişanlısı Cuma ile kaçtığını söyledi.Dilek”in annesi Güldane”nin Cuma”dan 3 aylık hamile olduğu da öğrenildi. Bu olay sonrası RTÜK inceleme başlattığını duyurdu.

Source: Sporx.com


Özel”den Milli Eğitim Bakanı”na: “Liseleri karıştırıyor”

Son dakika haberi: CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulunuyor.
CHP lideri Özgür Özel”in açıklamaları şöyle;

Son süreçte yaşananlar sonrası demiştim ki bir darbe mekaniği işliyor. Hem İstanbul”a hem cumhurbaşkanı adayımıza darbe hazırlığıdır demiştim. İşte şimdi buradan 19 Mart günü Türkiye”nin bir sonraki cumhurbaşkanına Ekrem İmamoğlu”na girişilen darbe girişimini, İBB”yi bir kayyuma teslim etmemek için direnenlere, komşusunu oy kullanmaya teşvik eden bütün üyelerimize ve CHpP üyesi olmadığı halde, daha önce bize oy vermediği halde darbe girişimini görüp, bir pazar sabahı sokaklara dökülüp demokrasiye, çok partili demokrasiye milyonlara; o günlerden bugüne bu haksızlığa cesaretle nereye çağırsak oraya gelen milyonlara, milli iradeyi hiçe sayan cuntacıya karşı darbeyi püskürtenlere yürekten teşekkür ediyorum.

Bunun bir darbe girişimi olduğunu biliyoruz. Bu cuntanın karargahı Beştepe”dir. Sivil darbenin silahı yargı, mühimmatı yalan ve iftiradır. Bu darbe girişimi de milletin gönlünde destek görmemiş, tarihte de diğer darbeler gibi mahkum olacaktır.

Önüne gelene terörist diyenler, hırsız diyenler şimdi adı konulunca olayın, kızıyorlar. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şimdi de 19 Mart”tan sonra cunta unvanını almış cuntanın başıdır.

Dipolam iptalinin imzası olanlrı tek tek irdeliyoruz. Bakın bir tanesini kazıyınca Sakarya Belediyesi”nde daire başkanı, kazıyorsun kendi diplomalarında şaibeler var, bakıyorsun diploma iptaline TÜGVA”cıyı atamışlar o da imza atmış.

İmamoğlu”nun diplomasını iptal edilen yazıya “Acele edin bunlar resmi yerde kullanılıyor” diye. Yani diyorlar ki cumhurbaşkanı adayı olabilir acele edin. Bunların yaptıklarını şimdi tüm Türkiye ödüyor.

İstanbul”da seçim kazanıldı mazbata iptal edildi, 2 tane daha seçim kazandı bu kez diploma iptal edildi. Daha mahkeme devam ederken şirketlere, İmamoğlu”nun etrafındakilerin mal varlıklarına el konulup kayyum atanıyor. Oysa daha hiçbirşey sonuçlanmış, ıspatlanmış değil.

İBB”nin kiraya verdiği, reklamlar yayımlanacak olan oradan kent lokantasına çorba olacak, süt desteği olacak kaynaklara el koymaya kullanmaya çalışıyorlar. Bilbordlara kayyum atadılar. Nerede hukukun üstünlüğü, nerede mal güvenliği.

“BU DARBENİN TOPLAM MALİYETİ KİŞİ BAŞI 20 BİN TL”

19 Mart darbesinden sonra Mehmet Şimşek 45 milyar doları cayır cayır yakmak zorunda kaldı, döviz daha da yükselmesin diye. Borsa”da 31,5 milyar dolar zarar yazdı. Türkiye”nin risk primi 371″e yükseldi. Her vatandaşın cebinden şimdilik 20 bin TL çıktı. Bu darbenin toplam maliyeti kişi başı 20 bin TL.

“ASGARİ ÜCRETLİ 4 HAFTADA 1 GRAM ALTIN KAYBETTİ”

Darbeden önce, 4 hafta önce asgari ücret 6,5 gram altın alıyordu. Bugün 5,5 gram altın alınabiliyor. 20 binin dışında her asgari ücretlinin 1 gram altın kaybı vardır. Bugün 14 bin alan her emeklinin 22 bin TL alması için 100 milyar TL lazımdı, 17 katını İmamoğlu korkusu için yaktılar.

“MEHMET ŞİMŞEK HESAP VERECEKTİR”

Şimşek”e sorulunca “Bu rezervler bugünler için biriktirildi” diyor. Yani bu paralar; çalışan, öğrenciler, emekliler için değil. Bu para Erdoğan”ın rakibini ekarte ederken doları bastırmak için, paniği önlemek içinmiş. Yapmasaydın bu işi. Girmeseydin bu kumpasa bu parayı emekliye, işçiye, çiftçiye verseydin. Onun için bu darbenin çok ağır maliyeti vardır. Hem demokrasiyi savunacağız hem de bu millete Erdoğan”ın rakibini saf dışı etmek için neler yaptığını nasıl dolar yaktığını anlatacağız. Buradan ilan ediyorum. Bir darbe vardır. Bu darbenin mali sorumlusu Mehmet Şimşek”tir, hesap verecektir.

36 KENTTE ZİRAİ DON FELAKETİ

Türkiye”nin dört bir yanında bir gecede aklınıza ne ürün geliyorsa don dolayısıyla yandı. Çiftçi dondan perişan oldu. Bu don çiftçiyi yakarken Şimşek”in yaktığı parayla çiftçinin yüzü gülebilirdi. Milletin vekilleri olarak her yere giden, ulaşan destek olan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Karşımızda kötü bir niyet ve akıl var. Devlet, para toplayan, silah taşıyan bir yapıdır. Ama adaletle yönetildiğinde senin benim malın güvencesidir. Gerçek hırsızları içeri alır.Para toplar, yoksula sahip çıkarsa adil bir vergiyse bu işte bunlar devleti devlet yapar. Devletin içinden adaleti çıkınca ama adaletsiz bir vergi sistemi, polisleri öğrencilerin karşısına diken, bayramlarda gençleri hapse koyan bu işler devleti çeteye dönüştürüyor. Gerekirse canımızı verdiğimiz Türkiye Cumhuriyeti”ni bu suç örgütünün elinden kurtarana kadar durmayacağız, yılmayacağız.

“İNSANI ERKEK OLDUĞUNU UTANDIRIYORLAR”

Vermiş eline pankartı doğumu nasıl yapılacağını söylüyor. Kadının ne yapacağı kadının bileceği iştir. Bu konuda laf söylemek hiç kimseye düşmez. Kadınların yerine karar vermeye son verin artık. İnsanı erkek olduğunu utandırıyorlar bunlar. O kadar söyleyeyim. Sağlık Bakanı “Maçı sadece erkekler mi izliyor?” diyor. Kötü mesajı bile anlamamış. Bilgi dahi vermemişler.

“BİR SES DUYAN VAR MI AK PARTİ”DEN?”

Bir de bunun somutlaştığı yerler var ama. Bu AK Parti”nin yerine yazan çizen, yeri geldiğinde darbenin geleceğini söyleyen AK Parti”yi öven kişi; Üsküdar Belediye Başkanımız Sinem Dedetaş”a dönüp cinsiyetçi bir yaklaşımla hakaret etti utanmaz. Bahçelievler Belediye Başkanı olacak arlanmaz, ağır hakaretlerde bulundu. İzmit”te belediye başkanımıza hakaret ettiler. Bir ses duyan var mı AK Parti”de.

“VALLAHİ VARSA YETKİMİZ GERİ ÇEKELİM ARKADAŞLAR”

Hatırlayın Kadıköy”de bir belediye başkan vekilimiz; AK Partili kadın meclis üyesine “dışarı çıkartın” diyor. Savcılık belediye başkan vekilini polis zoruyla evinden aldırdı, mahkemeye çıkarttı. Bu ülkede hukuk var, adalet var diyenlere söylüyorum. Bir tweet görmedim ya. Bir bakandan, kadın kollarından, bir paylaşım görmedim. Biz ise olayı duyar duymaz disipline verdik. Vallahi varsa yetkimiz geri çekelim arkadaşlar. Yeter ya yeter utanmaz adamlar. Biriniz bir tweet atın ya. Yok öyle kolay siyaset. Bu milletin yakasından düşeceksiniz. Ben yine bir AK Partiliye, MHP”liye hakaret edilmişse kendimize yapılmış sayarım.

YUSUF TEKİN” ÇOK SERT SÖZLER: “GERİ KAFALI…”

Şimdi de sırada liseliler var. Bir bakın liseleri karıştıran ben miyim yoksa durduk yerde bu proje okullarına saldıran bu geri kafalı Milli Eğitim Bakanı mı? Aileleri tehdit ediyorlar, öğrencilerin fotoğraflarını çekiyorlar. Proje okullarda şu anda 85 bin öğretmen çalışıyor. Bu okullara girmen için en yüksek puanı alman lazım. Öğrencinin de öğretmenin de en iyisinin orada olması lazım. Eskiden öğretmenler 20 yıl başarılıysa bu okullarda kalabiliyordu. Bunu 4+4+4 yaptılar. Yusuf Tekin dün 6 bin öğretmeni okullarından kopardıklarını söylüyor. Bu Yusuf Tekin, bir yetkiyi kullanarak ölçmeden, sınava sokmadan, başarısına bakmadan Bakan kararıyla 6 bin öğretmeni atıyor, yerine 6 bin yeni öğretmen geliyor. Ortak özellikleri tek bir yandaş sendikadan gelmesi. Yap sınavı yarışsınlar. Ama sırf yandaş diye getiriyorlar. Ben Bornova Anadolu Lisesi”ne gittim. O okuldaki öğretmenlerimi 24 Kasım”da Anıtkabir”e çağırdım. Her siyasi görüşten öğretmenlerim vardı. Devlet dediğin 10 yaşındaki sabinin karşısına koyduğunu öğretmenin liyakatıyla ilgilenir, yandaşlığıyla değil.

Bildiğim bir şey var; devlet adilse, şefkatliyse kendine düşman yaratmaz. Bunlardan da terörist, düşman çıkmaz.

“GEÇMİŞTE 6. FİLO”YA KARŞI NAMAZ KILANLAR…”

Deniz Gezmiş ve arkadaşları ne kadar samimiyse Filistin davasında öyle duran solcularız. Geçmişte 6. Filo”yu denize döken bizim büyüklerimizdi. Onları karşılayan onlara doğru namaz kılanlar şimdi geçmişler Filistin”i savunur gibi yapmışlar. Bugün CHP yine bağımsız Filistin”in arkasında. Trump, Gazze”ye çökmeye gidiyor. Filistinlileri dağıtalım biri de Türkiye. Orası benim olsun diyor. Geçmişte Filistin”in ekmeğini yiyen birisi şimdi Trump”un talimatıyla Netanyahu”yla işi pişirirken, tehcire hicret süsü veriyorlar gazetelerden. Bu utanmazlara diyorum ki; size yazıklar olsun, yazıklar olsun!

BOYKOT ÇAĞRISI

19 Mart darbe girişimini görmeyenler var. Ben yandaş medyaya zaten bir şey demiyorum. Milletin gözünden gönlünden zaten düşmüşler. Ama gazetecilik yapmak isteyen kardeşlerimizi istihdam edip, görülmesi gerekenleri görmeyenler var. Bütün dünya İstanbul”u konuşacak, milyonlar mitinglerde buluşacak sen orada ölü taklidi yapacaksın. Buna karşı boykot başlattık. Listeler sitemizden takip ediliyor. Dünyanın en büyük yalanını attılar “boykot tutmadı” diye. Medyayı ve yan şirketlerini cezalandırıyoruz. Bugünlerde bir toparlanma bekliyoruz, takip deceğiz.

Boykot ettiğimiz şirketlerinin çoğu 3 yıldır matrahsız. Tüm bu şirketleri millete hizmet etmeye bir kez daha davet ediyorum.

Ayrıntılar geliyor…

Source: Devrim Karadağ


AB üyesi ülkede LGBT resmen yasaklandı! Meclisten tarihi karar

Macaristan Meclisi, Başbakan Viktor Orban”ın talebi üzerine LGBT bireylerin düzenlediği gösteri ve ilgili tüm etkinliklerin yasaklanmasını öngören anayasa değişikliğini görüşmek üzere toplandı.OYLAMA SONUÇLARIMecliste yapılan oylamada 21 “hayır” oyuna karşı 140 milletvekilinin “evet” oyu kullanmasıyla çocukların gelişimi ve kamu düzeni için ülkedeki tüm LGBT faaliyetlerini engelleyen anayasa değişikliği kabul edildi.Macaristan”da meclis aynı zamanda ülkede biyolojik olarak sadece kadın ve erkek cinsiyetlerinin tanınacağını aktardı.ORBAN”DAN AÇIKLAMA!Orban, X sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, meclisten çıkan kararı memnuniyetle karşıladığını belirterek, “Macaristan”da anayasa değişikliği yasalaştı. Çocukların gelişimini koruyoruz. Bireylerin erkek veya kadın olarak doğduğunu savunuyoruz. Macaristan”da sağduyu önemli.” ifadelerini kullandı.Orban”ın talebiyle 18 Mart”ta mecliste yapılan oylamada LGBT yürüyüşleri yasaklanmıştı.Bu arada, Macaristan 2020″de cinsiyet değişikliğini yasaklamış, sadece kadınların anne, erkeklerin ise baba olabileceğine dair anayasa değişikliğine gitmişti.

Source: Mehmet Küçükkahveci


“Bungalovda gizli kamera bulundu” iddiasının ardından harekete geçildi

İstanbul”dan ailesi ile birlikte Sapanca ilçesi Uzunkum Mahallesi”nde birden fazla bungalovun bulunduğu işletmeye tatil için gelen M.K., evin tavan aydınlatma lambasından birinin farklı göründüğünü fark etmesi ile gizli kamera olduğunu anladı. M.K. polisi arayıp, durumu bildirerek işletmeden şikayetçi oldu. İhbarla adrese gelen polis ekipleri, işletmede inceleme yaptı. İşleme sahibine ait tüm dijital materyale el konuldu.“ŞANTAJ MI, MONTAJ MI AMAÇLARINI BİLEMEM”Yaşadıkları süreci sosyal medya hesabından ampulün fotoğrafıyla birlikte paylaşan M.K., “Psikolojimiz altüst oldu. Bungalovda 2 gün konaklamak istedik. İlk gün gecesinde asayiş, olay yeri inceleme ve siber suçlar ile geçti gecemiz. Üst katta jakuzi ve yatak odasına ampul görünümlü gizli kamera yerleştirdiklerini fark ettik ve Sapanca Emniyet Müdürlüğü”ne ihbarda bulunduk. Şantaj mı, montaj mı amaçlarını bilemem; ama bu iş büyük zararlara yol açacak. Avukatımla iletişime geçtim. Bu konunun fake olduğunu düşünenler, yoğun cevaplar sonrası emniyette olağan tutanakları da buradan paylaşmış olacağım. Sadece dikkat edin. Başıma ne geleceği ile ilgili şu an hiçbir fikrim yok. Kayıtlar nerelerde paylaşılacak? Nasıl bir şantaja maruz kalacağımız ile ilgili gerekli makamlara gerekli ifadelerimizi verdik. Yazık etmeyin eğlencenize. Evinizde oturun ve güvenilir yerlerde olun. Lütfen benim düştüğüm duruma düşmeyin. Bu işin peşini zaten bırakmayacağım. 7 yaşındaki kızım sabahın 6″sında asayiş ve polis ekipleri ile Sapanca Emniyet Müdürlüğü”nde geçirdi gününü, yazıklar olsun size. Bu gibi özel hayatı ihlal eden bu işletme, ertesi günü, “Yerimiz müsaittir, misafirlerimizi bekleriz” yayınlarında bulundu. Gizli kameraya dikkat. Benden söylemesi” dedi.İŞLETMEDEN AÇIKLAMAGizli kamera iddialarına cevap veren işletme yazılı açıklamada, “Sapanca ilçesinde işleticisi olduğumuz bungalovların birisinde ampul şeklinde bir gizli kamera olduğu iddiasıyla haberler ve sosyal medyada yorumlar yapıldığını üzüntü ile takip etmekteyiz. Saygın bir işletme olduğumuz, en başta müşterilerimizin ve kamuoyunun malumudur. Müşterimizin özel hayatını ihlal edecek herhangi bir eylemde bulunmamız en başta en temel insan hakları, yasal sorumluluklarımız ve etik değerlerimiz yönüyle mümkün değildir. Konuya ilişkin soruşturma Sapanca Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmektedir. Gerçeğin tüm açıklığı ile ortaya çıkması en başta işletmemizin samimi dileğidir. Gerçeğin en kısa sürede ortaya çıkmasına katkı sunmak ve soruşturma makamına azami ölçüde destek olmak amacıyla tüm gayretimizi gösterdiğimizi, ulaşılan sonuçları kamuoyuyla paylaşacağımızı bildirmek isteriz” denildi.“BÜTÜN BÖLGEYE MAL EDİLMEMELİ”Sapanca Villa ve Bungalov İşletmecileri Derneği Başkanı Ali Safa Alaçam da yaşanan olayı takip ettiklerini belirterek, “Şu anda kimin bu kamerayı taktığı, kimin suçlu olduğu henüz belli değil. Adli süreç başlamıştır, kriminal incelemelerden sonra kimin yaptığı ortaya çıkacaktır. Bir işletmenin bile bile böyle bir şey yapabileceğine ihtimal vermiyoruz. Görüntülerde görüldüğü gibi kamera çok bariz belli, genelde bu tür olaylarda geçmiş dönemlerde dışarıdan birinin bunu yaptığı ortaya çıkmıştır. Elbette böyle bir şeyi yaşamak istemezdik ama bir yerde yaşanan da bütün bölgeye ve bütün sektöre mal edilmemelidir. Sizleri dernek olarak elimizden geldiğince konforlu ve güvenli yaşam ve tatil alanları sunduk. Bugünden sonra da bu gayretle devam edeceğiz. Dernek olarak özel bir birim kurarak tüm evlerimizi kendi içimizde denetleyeceğiz. Bütün misafirlerimizin içi müsterih olsun; Sapanca güvenli bir tatil destinasyonu olmaya devam edecektir” dedi.VALİLİKTEN AÇIKLAMASakarya Valiliği”nden yapılan yazılı açıklamada “İlimiz Sapanca ilçesinde bir bungalov konaklama tesisinde kamera ile izleme yapıldığına dair bazı iddiaların kamuoyuna yansıması üzerine, Sakarya Valiliğimizce konuya ilişkin derhal harekete geçilmiştir. Söz konusu olayla ilgili olarak yetkili kolluk kuvvetleri ve ilgili idari birimler ivedilikle görevlendirilmiş; hem adli hem de idari tahkikat başlatılmıştır” denildi.

Source: Ahmet Aydemir


İBB hizmetlerinden memnuniyet oranı yüzde 80’i buldu

Mart ayının Türkiye gündemine damgasını vuran en önemli olay, katılımcıların yüzde 72.6″sı tarafından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu”nun tutuklanması olarak belirtildi. İkinci sırada yüzde 11 ile Uludağ”daki otel yangını, üçüncü sırada ise yüzde 4.3 ile Ramazan Bayramı yer aldı.
İstanbul özelinde ise katılımcıların yüzde 89.4″ü, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Şişli Belediye Başkanı Emrah Şahan ve Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık”ın tutuklanmasını kentin en önemli gündem maddesi olarak değerlendirdi.
İBB hizmetlerinden yüksek memnuniyet

Araştırma, İstanbulluların İBB”nin hizmetlerine ilişkin olumlu görüşlerini de ortaya koydu. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu döneminde başlatılan projeler arasında en çok beğenilenler yüzde 80.8 ile Kent Lokantası, yüzde 79.7 ile İBB Öğrenci Yurtları ve yüzde 79.6 ile İBB Kütüphaneleri oldu.
Katılımcıların yüzde 63.1″i Ekrem İmamoğlu”nun İBB Başkanı olarak gerçekleştirdiği projeleri başarılı bulduğunu ifade ederken, yüzde 76.8″lik önemli bir çoğunluk bu projelerin devam ettirilmesini istedi.
Ev içi gündemde ekonomik kaygılar
Mart ayının ev içi gündeminde yüzde 52.9 ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu”nun tutuklanması birinci sırada yer alırken, yüzde 24.5 ile ekonomik sorunlar ikinci, yüzde 5.3 ile Ramazan Bayramı ise üçüncü sırada yer buldu. Bu sonuçlar, İstanbulluların gündelik yaşamında siyasi gelişmelerin yanı sıra ekonomik sıkıntıların da önemli bir yer tuttuğunu gösteriyor.

Source: Dünya Gazetesi


Sağlık Bakanlığı’ndan “normal doğum” açıklaması: Dayatma yapmıyoruz

Sağlık Bakanlığı”ndan Sivassporlu futbolcuların sahaya çıkarken taşıdıkları, “Doğal olan normal doğum” pankartına yönelik tepkiler üzerine yapılan açıklamada, “Sağlık Bakanlığı, kadınların doğum şekline yönelik bir yönlendirme ya da dayatma yapmamakta; bilimsel veriler ışığında, normal doğumun faydalarına yönelik toplumsal farkındalık oluşturmayı amaçlayan çalışmalar yürütmektedir” ifadeleri kullanıldı. Sağlık Bakanlığı”nın sosyal medya hesabından Sivassporlu futbolcuların Fenerbahçe maçı öncesi sahaya çıkarken “Doğal olan normal doğum” mesajına gelen tepkiler üzerine yapılan açıklamada, şunlar kaydedildi: “”Doğal Olan Normal Doğum’ farkındalık kampanyamıza dair çeşitli basın yayın organlarında yapılan yorum ve değerlendirmelere ilişkin aşağıdaki açıklamayı yapma gereği hasıl olmuştur: Normal doğum fizyolojik bir süreçtir. Sezaryen doğum ise ancak tıbbi bir gereklilik durumunda başvurulan cerrahi bir yöntemdir.” “TÜRKİYE’DE HER 100 DOĞUMUN 61’İ SEZARYEN İLE OLMAKTADIR” “Türkiye’de her 100 doğumun 61’i sezaryen ile olmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ise bu oranın yüzde 10–15 aralığında kalmasının hem anne hem de bebek sağlığı açısından daha uygun olduğunu belirtmektedir. Bilimsel araştırmalar, normal doğumun anneler açısından daha hızlı iyileşme süreci, daha düşük enfeksiyon riski ve daha az doğum sonrası komplikasyon ile ilişkili olduğunu ortaya koymaktadır. Bebek açısından normal doğum; anneyle erken ve güvenli temas, bağışıklık sisteminin güçlenmesi ve solunum problemlerinin daha az görülmesi gibi önemli avantajlar sağlamaktadır. Gereksiz sezaryen müdahaleleri, kadınların doğurganlık kapasitesini olumsuz yönde etkileyebilmekte ve sonraki gebeliklerde çeşitli risklerin artmasına neden olabilmektedir. Sağlık Bakanlığı, kadınların doğum şekline yönelik bir yönlendirme ya da dayatma yapmamakta; bilimsel veriler ışığında, normal doğumun faydalarına yönelik toplumsal farkındalık oluşturmayı amaçlayan çalışmalar yürütmektedir.”

Source: Internet Haber


CHP”nin 38. Olağan Kurultayı”na ilişkin soruşturma sürüyor

CHP”nin 38. Olağan Kurultayı”nda “para karşılığı oy kullandırıldığı” iddialarına ilişkin soruşturmada aralarında İstanbul Büyükşehir Belediyesine yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklanmasının ardından İBB Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu ve CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ile gazeteciler Şaban Sevinç ve İsmail Saymaz”ın da bulunduğu 86 kişinin ifadeleri alınmaya başlandı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, CHP”nin 38. Olağan Kurultayı”na ilişkin Siyasi Partiler Kanunu”nun 112. maddesi ve ilgili diğer mevzuat hükümlerine göre yürüttüğü soruşturması devam ediyor.

Bugüne kadar 21 kişinin tanık sıfatıyla ifadesi alınan soruşturmada tanık beyanlarında geçen kişilerin hesap hareketlerinin incelenmesi için Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığından (MASAK) gelen raporun dava dosyasına girmesinin ardından tanık beyanları, MASAK raporu, SGK kayıtları, tapu kayıtları ve ilgili evraklar dikkate alınarak 86 şüphelinin ifadelerinin alınmasına geçildi.

Soruşturma kapsamında şüphelilerden CHP Genel Merkez avukatı Çağlar Çağlayan”ın ifade verdiği öğrenildi.

Erzurum delegesi Gögerkaya ifade verdi

Soruşturmada savcıya ifade veren partinin Erzurum delegesi Yusuf Gögerkaya, 2022″de CHP”ye katıldığını ve Erzurum Uzundere ilçe başkanı olarak görev yaptığını, CHP 38. Olağan Kurultayı”nda delege olarak oy kullandığını anlattı.

Kurultayda oyunu Özgür Özel”e verdiğini aktaran Gögerkaya, o dönem Erzurum il başkanının Serhat Can Eş olduğunu, Eş”in kurultaydan önce Erzurum delegeleriyle toplantı yaparak iki liste hazırlayıp delegelere dağıttığını belirtti.

Gögerkaya, ifadesinde şunları kaydetti:

“Listenin birisini Özgür Özel için, diğer listeyi de Kemal Kılıçdaroğlu için hazırladı. İki listenin olmasının nedeni kendisinin genel başkanlık yarışında bulunan her iki kişi ile görüşerek onlardan kendisine en çok menfaati teklif eden ve kendisinin Erzurum il başkanlığını devam ettirecek olan kişiyi desteklemekti. Serhat Can Eş, kurultaya bizden birkaç gün önce geldi. Ankara”ya gelince Kemal Kılıçdaroğlu ile resim paylaşıp desteğini açıkladı. Kurultaya gelmeden önce Erzurum delegeleri olarak sekiz kişi Kemal Kılıçdaroğlu, dört kişi de Özgür Özel”i destekleyeceğini söylemişti. Arkadaşım Yunus Siner bana il başkanımız Serhat Can Eş”in kurultaydan birkaç gün önce İstanbul”da bazı görüşmeler yaptığını söyledi. Başkan, İstanbul dönüşü bu kez de Özgür Özel ile görüşüp resim paylaştı. Özel”e desteğini belirtti. Biz bu duruma Erzurum delegeleri olarak tepki gösterdik. Ankara”ya geldiğimizde kurultaydan önceki gün Erzurum”un sekiz delegesi olarak Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşüp resim paylaştık, kendisine olan desteğimizi beyan ettik.”

Gögerkaya, genel merkezden çıkınca yanındaki delege arkadaşlarına il başkanı ile görüşmeyi teklif ettiğini, 4 kişinin bunu kabul etmediğini ve diğer 3 kişiyle Eş”in olduğu otele gittiklerini belirtti.

“Bana 1000 dolar para uzattı”

Kurultaydan bir gün önce Serhat Can Eş, Erturan Alagöz ve Aziziye”den Abdulkadir isminde bir kişiyle Ankara”da bir mekana gittiklerini anlatan Gögerkaya, “İlerleyen saatlerde 02.00 civarında Serhat Can Eş, bizi pavyonun dışında kapı girişine davet etti. Orada bize hitaben “Benim sizin imzalarınızı alıp bir yere göndermem lazım.” dedi ve cebinden para çıkardı. Bana 1000 dolar para uzattı. Ben bu parayı delil olarak ileride kullanmak amacıyla aldım. Bu parayı hiç kullanmadım. Amacım ileride olabilecek bir şikayet ortamında dile getirmek ve delil olarak açıklamaktı. Arkadaşım Erturan Alagöze”e 1500 dolar teklif etti ve o parayı alıp cebine koydu. Abdulkadir”e ise 1000 dolar teklif etti ancak Abdulkadir bu parayı kabul etmeyip, ortamı terk edip Kılıçdaroğlu”nun ekibinin olduğu tarafa gitti.”

Daha sonra otele geçtiklerini, Eş”in gösterdiği evrakları da imzaladıklarını belirten Gögerkaya, “Biz evrakları imzaladıktan yaklaşık 20 dakika sonra Şaban Sevinç isimli gazeteci kendi X hesabından bizim imzalayıp Serhat Can Eş”e verdiğimiz evrakı aynen paylaştı.” ifadelerini kullandı.

“Özel lehine oyumu kullandım”

Gögerkaya, “Erzurum delegelerinden Ekrem Ekmekçi, Yunus Siner, Ümit Karacabey, Bayram (Tekman ilçe başkanı), Recep Eren”in para aldıklarını duymadım. Serhat Can Eş, kurultay sırasında Özgür Özel lehine oy kullanmamızı ve oy pusulasında Özgür Özel işaretli olarak fotoğraf çekip oy pusulasının fotoğrafını kendisine göndermemizi delegelerden istedi. Ben de kurultay günü Özgür Özel lehine oyumu kullandım, fotoğrafımı kendi cep telefonum ile çektim ve Eş”e WhatsApp üzerinden gönderdim. Diğer delegelerimiz de aynen böyle yaptı.” beyanında bulundu.

Kurultay bittikten sonra Erzurum”a döndüklerini anlatan Gögerkaya, delegeler ve partililer arasında şaibe iddiasının çok konuşulduğunu söyledi.

Gögerkaya, bu şaibe iddialarının araştırılarak gerçeğin ortaya çıkarılmasını, varsa tespit edilecek sorumluların cezalandırılmalarını talep etti.

Savcılığın şüpheli listesinde İBB Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ile bazı parti yöneticileri ile gazeteciler Şaban Sevinç ve İsmail Saymaz da bulunuyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Ahmet Mümtaz Taylan hakkında şok suçlama: Hayatı burnundan getirirken…

Hem NTV ekranında yayınlanan “Bambaşka Sohbetler” programını sunan hem de Show TV”nin çok konuşulan dizisi Kızılcık Şerbeti”nde Abdullah Ünal karakterini canlandıran Ahmet Mümtaz Taylan hakkında ortalığı fena karıştıran bir iddia gündeme geldi. Sosyal medyada yer alan iddiaya göre Ahmet Mümtaz Taylan, set çalışanlarına karşı kötü davranması ile biliniyor. Sette sık sık huzursuzluk çıkardığı söylenen Ahmet Mümtaz Taylan”ın söz konusu durumu ile ilgili açıklama ise Yener Yalçın”dan geldi. Yerine Ahmet Mümtaz Taylan”ın geçtiği Settar Tanrıöğen”in Kızılcık Şerbeti açıklamasıSosyal medya fenomeni Yener Yalçın”ın Ahmet Mümtaz Taylan hakkında söyledikleri ise şöyle: Söylentiler doğru. Sordum soruşturdum. Ben çalışmadım ama gerçekten de set işçilerinin burunlarından getiriyormuş. Hiçbir zaman güler yüz göstermezmiş. Herkesin işini karışır, herkesin işiyle ilgili bir eksiklik bulup muhakkak kavga çıkarırmış. Zaten gülümsemesini yakalamak sette birine, yıldızların sıraya girmesi kadar zor. Kimi insanlar böyledir arkadaşlar. Kimi insanlar sette böyle emekçi, çalışana güler yüz göstermeyip hayatı burunlarından getirirken cuma günleri NTV”de eşitlik, sanat ve hayat üzerine konuşurlar büyük büyük kelimelerle. Biz bunları hayatına yedirmiş insanları arıyoruz. Onları seviyoruz ve bunları yaparken utanmayan insanları biz anlatırken utanmayacağız.

Source: Rabia Şekerci Güler


Vakıf medeniyeti

Vak�f, mehabetli bir insanl�k binas�d�r. H�r iradenin a�t��� yolda, vicdan� sorumlulu�un merhamet ve muhabbetle yerine getirilmesi �abas�d�r. Bu �aban�n tezah�rleri olarak merkezinde M�ver��nnehir”in yer ald��� T�rkistan”dan ba�layarak en uzak diyarlara kadar her yerde pek �ok hay�r eser yap�lm�� ve vak�fla kay�t alt�na al�nm��t�r. �a�lar boyunca, meden� bir hay�r kurumu olan vak�f, her �lkenin sosyal, ekonomik ve k�lt�rel hayat�nda son derece etkili olmu�tur.

Burhanettin Kapusuzo�lu/ Yazar

Tarih, bir anlam haritas� olarak toplumlar�n, k�lt�rlerin ve medeniyetlerin tan��mas�n�n, bili�mesinin yar��mas�n�n nas�ll���n� izah eden s�rlar hazinesidir. Do�rular, yanl��lar, hatalar, ihmaller, gayretler ve sevaplardan olu�an bir tecr�beler yuma��d�r ve zaman�n ibretten ibaret bir �erhidir. �nsan�n, milletlerin ve medeniyetlerin fikr� ve fiil� s�reklili�idir. D�n yani h�f�zan�n �n� ya�ayarak s�reklilikten dolay� gelece�i in��/imh� etmesidir. Bir ilim olarak tarih, varl���, d�nyay�, insan�, hayat� ve �evreyi anlamak ve bu sayede ayakta kalabilmek i�in verilen bir m�cadeledir asl�nda. B�y�k tarihin sayfalar� a��ld�k�a, i�inde cel�l ve cem�l tecell�lerinden her ne s�rlanm��sa, d�ne ait her a��rl�k, zaman�n� ya�ayarak gelece�e devrolunur.

Ge�mi�i g�sterip gelece�e yans�tan bir ayna olan tarihin te�rih masas�nda tan�nan medeniyet, kayna��n� dinden alan y�ksek bir zihniyet ve idrak seviyesi, bir ahl�k ve inan� manzumesidir. Medeniyetimiz sahip oldu�umuz co�rafyalarda fakl� �ekillerde ve tatlarda, kendini, sakinlerinin kimlikleri olan zengin k�lt�r mahsullerinde g�stermi�tir. Medeniyetimizin �ekil ve ruh vererek meydana getirdi�i insan merkezli bir hizmet alan� olan vak�f, as�rlard�r ya�ayan ve ya�atan bir nizam�n ad�d�r. Milletimizin var olu� s�rr� olan vak�f, co�rafyan�n vatan k�l�nmas�nda, k�re-i arz�n bezenmesinde, g�n�l ho�lu�u ile verme esas�yla her g�n�n bir bayram ne�”esi i�inde ge�irilmesinde bir kurulu� ve kurtulu� berat�d�r.

Hay�rda yar��mak

Vak�f, temeli iman�n hayata aks� oldu�u i�in hukuk� kaidelerle s�n�rlar� belirlenmi�, tasdik ve tescil edilmi�, korunmu�; “r�z�-y� B�r�” ve “hay�rda yar��ma” fehvas�nca dayan��man�n, payla�man�n ve karde�lik �uurunun s�rmesini ve peki�mesini esas alm��, toplum hayat� �zerinde derin tesiri olan muazzam ve m�barek bir varl�k beyann�mesidir.

Ellerinde beyannameleri haz�r olarak bizden �nce gelip co�rafyalar�m�z� yurt tutan atalar�m�z, vak�f �ehirler in�� ettiler. Yeni girdikleri beldeleri a��p g�lzar yapt�lar ve cem�l tecell�leriyle �ehirleri �ehre ve ruhuyla biz k�ld�lar. Ta�a ruh verip ah�ab�n s�cakl��� ile vak�f binalar in�� ettiler. Medeniyetimize ait nak��lar� gergef gergef i�leyip viraneyi k���neye �evirdiler. Edebin ku�at�c� nur h�lesinin ayd�nl���nda, mahallede, tekkede, medresede, c�mide, �ar��da, pazarda, handa, hamamda, imal�th�nede, �e�mede, kahveh�nede ve sohbet meclislerinde, kimlik kartlar�nda yaz�l� olan de�er h�k�mleri ile amel ettiler. ��nk� as�l “h�ner, bir �ehir b�ny�d eylemek”tir. B�ylece, g�ndo�usundan g�nbat�s�na dilbestelerle mest oldular. Ge�mi� zaman� anda ya�ad�lar. Her yeni gelen elbette ki kendi zaman�n� ya�ad�. H�l b�yle iken, vaktin sahibi olarak, zaman�n getirdiklerini yeniden s�yleyerek var oldular. Her beldenin bu �sl�ptan nasibi farkl�, hepsinin pay�na d��enin tad�, rengi ve rayihas� ayr� oldu tabi� ki.

Her �ehir, Anadolu ve Rumeli”nin kalpg�h� mesabesinde m�stahkem bir mevkide karar k�lan p�r medeniyet yans�mas�d�r. Bu bak�mdan ad� dilde y�d� g�n�lde kalan �ehir ve b�lge tarihleri, muazzam bir b�t�n�n par�alar�ndan ibarettir. Farz�muhal, k�rk odal� medeniyet kona��nda b�t�n odalar�n b�y�k salona/sofaya a��lmas� gibidir olup biten. Tarihin/talihin ayr� ayr� c�zleri olarak v�k�flar�n donatt��� �ehirlerimiz, k�lt�r ve medeniyetimizin b�t�n unsurlar�n� ihtiva ederken b�y�k tarihten kendi pay�na d��enin h�s�las�ndan ba�kas� de�ildir. Vak�f-�ehirlerimiz, bu nasibin kuvvetli tecell� sahalar� olarak tebar�z etmi�tir.

Varl��a rengini veren ruh k�klerinden m�lhem, Y�ce Yarat�c�”n�n r�zas� i�in iyilik yapmaya, ikilikten uzak durarak hay�rda yar��maya, insana ve hayvana �efkatle yakla�maya, her t�rl� temizli�e, �evre bilincine ve kar��l�kl� yard�mla�maya �a��ran buyruklar�n sonucudur vak�f. Varl���n Yeg�ne G�zidesi”nin saadetli hayat�nda ve onun yol arkada�lar�n�n fiillerinde net olarak g�r�len bu y�ksek �uur, insanl��a kudsi bir a�� olmu�tur. �ok k�sa zamanda, uzat�lacak �efkat elinin neyi nas�l yapmas� gerekti�inin nizamnamesi olu�mu�, m�essesele�me ger�ekle�mi� ve arz, insan kalabilmenin hukuku ile �enlenmi�tir.

Vak�f, mehabetli bir insanl�k binas�d�r. H�r iradenin a�t��� yolda, vicdan� sorumlulu�un merhamet ve muhabbetle yerine getirilmesi �abas�d�r. Bu �aban�n tezah�rleri olarak merkezinde M�ver��nnehir”in yer ald��� T�rkistan”dan ba�layarak en uzak diyarlara kadar her yerde camiler, ribatlar, mezarl�klar, hanlar, hamamlar, k�t�phaneler, kervansaraylar, medreseler, tekkeler, mektepler, �e�meler, sebiller, k�pr�ler, de�irmenler, yollar, hastaneler, imaretler, ba�lar, bah�eler gibi pek �ok hay�r eser yap�lm�� ve vak�fla kay�t alt�na al�nm��t�r. �a�lar boyunca, meden� bir hay�r kurumu olan vak�f, her �lkenin sosyal, ekonomik ve k�lt�rel hayat�nda son derece etkili olmu�tur.

M�sl�manlar�n tarihindeki erken devirlerin ard� s�ra, S�m�no�ullar�, Karahanl�lar, Gazneliler, B�y�k Sel�uklular, Anadolu Sel�uklular�, Beylikler, Eyy�b�ler, Timurlular, Bab�rl�ler, Meml�klar, Osmanl� Devleti ve di�er M�sl�man ve T�rk devletlerinde vak�flar kurulmu�tur. Kud�s f�tihi Sel�hadd�n-i Eyy�b� de, Ha�l� seferleri s�ras�nda esirlerin fidyelerini �demek, S�nn� d���nce gelene�ini iyice yerle�tirmek, ulem�n�n, dervi�lerin ve yeni M�sl�man olanlar�n ihtiya�lar�n� kar��lamak pek �ok medrese ile beraber b�y�k bir h�nkah kurmu�tur. Bu �nemli ve b�y�k hizmetlerin verilmesi ve s�reklili�inin sa�lanmas� amac�yla devlet hazinesine ait topraklar�n �nemli bir b�l�m�n� vakfetmi�tir.

�lmi canlanma

Sel�uklular, ana yolun d���nda kabul edilen d���ncelere ve sebep olduklar� kaosa kar�� ilm� bir canlanma temini amac�yla �nce Ba�dat”ta Hanef� Mezhebinin merkezi Azamiye, hemen ard�ndan da Nizamiye Medreselerini kurmu�lar ve vak�flarla tahkim etmi�lerdir. Bunun yan� s�ra ihtid�y� te�vik i�in sa�l�kl� bir tebli�in yap�labilmesi amac�yla g�n�llere girmek i�in muhataplar�n ihtiya�lar�n�n kar��lanmas�, bunlar�n s�nnet ettirilmesi ve ilk temel e�itimlerini alabilmeleri i�in vak�f gelirlerinden para ay�rd�klar� bilinmektedir.

Sel�uklular�n yapt��� muazzam asker� hamlelerle ba�layan f�tuhat, vak�flar�n oynad��� Anadolu”nun �slamla�mas� ve T�rkle�mesindeki m�him g�revlerle kesin bir kal�c�l��a d�n��m��t�r. B�y�k fetihten itibaren Osmanl� Devleti”nin kurulu� zamanlar�na kadar al�nan �ehirlerde, devlet adamlar� ve zenginler marifetiyle derhal l�z�m olan hay�r eserlerin in�as�na ba�lanm��t�r.

Bir isk�n ve kolonizasyon metodu olarak vak�flar�n bir kurumu olan zaviyeler, �ss�z yerlerde ve ge�it b�lgelerinde kurularak yol ve �evre g�venli�inde s�reklilik temin edilmi�tir. Kurulan vak�f zaviyeler, �ehirlerde yeni mahallelerin, civarda ise yeni k�ylerin kurulmas�n� temin ederken, XII. ve XV. y�zy�llar aras�nda Anadolu”nun isk�n� ve �slamla�mas�nda �ok �nemli �l��de rol oynam��lard�r.

Vak�f eserlerinin tamiri, bak�m� ve hizmet amac�n� yerine getirebilmeleri i�in g�revlilerin �cretleri ba�ta olmak �zere, gelip ge�enlerin madd� ve manev� her t�rl� ihtiyac�n�n kar��lanmas� vak�flar yoluyla temin edilmi�tir. Anadolu vatan olurken, k���k beldelerden b�y�k �ehirlere kadar; camiler, medreseler, kervansaraylar, k�pr�ler, hamamlar, yollar, imaretler, zaviyeler, hastaneler/�ifahaneler yapt�r�lm�� ve etraf ayd�nlat�lm��t�r. Kalabal�k topluluklar gelip yerle�irken, geli�en �ehirler s�ratle �evreyi de�i�tirmi�tir. Sa�lanan emniyet ve huzur ortam� sayesinde, hem �ehirlerin fiziki �evresi h�zla d�zenlenmi�, hem de artan T�rk n�fusu ile T�rkle�me ve �slamla�ma sa�lanm��t�r.

�skan politikas�

Vak�flar, isk�n politikalar� ile yak�ndan ilgilenmi�tir. Ordu birliklerinin g�rd��� i�lerin ard�ndan yer arayan baz� a�iret ve oymaklar, kendiliklerinden gelip bo� yerlere yerle�mi�tir. �eyhler ve dervi�ler, �o�u zaman asker� ak�nlardan �nce birer �nc� olarak stratejik �nemi haiz baz� b�lgelerde tekkeler/zaviyeler kurarak bilhassa gayr-i M�slim halk�n g�n�llerine girmi�lerdir. Fetihlerde ilerleme kaydedildik�e tarikat g�n�ll�leri, faaliyetlerini Bat�”ya do�ru kayd�rm��, te�kilatlar� sayesinde sa�lam bir zemin olu�turulmu�tur. �sk�n problemi, yetkin tarikat z�mrelerinin �abalar� sonucu a��labilmi�tir. Tekkeler/zaviyeler, Osmanl� isk�n siyasetini kolayla�t�rm��t�r. Her t�rl� masraf� vak�flar arac�l��� ile kar��lanan bu ocaklar adeta birer m�n� kararg�h� olarak hizmet g�rm��lerdir.

Esnaf�n ve meslek erbab�n�n istikametine bilhassa dikkat eden Ah� te�kil�t� da, �stlendikleri misyon �����nda, devletin g�tt��� siyaset �er�evesinde yer alm�� ve paran�n vah�ile�mesinin �n�ne ge�mi�tir. �ncitmeden gerekli telkini yapabilen bu topluluk, yeri gelince bizzat gaz�ya da kat�lm�� ve eli silah tutan ahalinin kat�l�m�n� te�vikten geri durmam��t�r. Ah�lerin Sel�uklu T�rkiyesi”nin �te��n d�nyas�nda g�sterdikleri muazzam faaliyetlerin Osmanl� Devlet ��nar�n�n dikilmesi s�ras�nda da hizmet ve himmetleri ile m�lk�n her taraf�n� tuttuklar�na tarih �ahittir.

Devlet, b�y�k �l��de, h�lini ve silsilesini bilip halk�n sevgi ve sayg�s�n� kazanm�� Anadolu Erenlerinin tekkelerine/zaviyelerine geni� araziler vakfederek bu merkez �ahsiyetlerin etraflar�nda geli�en geni� bir yelpazeyi de kontrolde tutmu�tur. Mesel� Sel�uklu ve Osmanl� devirlerini ku�atan Mevl�n� Cel�leddin-i Rum�, Hac� Bekt��-� Vel�, Hac� Bayram-� Vel�, Seyyid Burhaneddin-i Vel�, Emirce Sultan-� Vel�, �eyh Ali ��r ve tekkelerinin ve g��l� vak�flar�n�n bulunduklar� b�lgelerin en ba�ta huzur ve emniyetine hizmet ettikleri c�mlenin malumudur.

M�lkiyeti devlete ait fakat i�letme hakk� ahaliye verilen arazilerin hay�r i�lerine tahsisi, beraberinde baz� imtiyazlar�n sa�lanmas�, isk�na te�vik etmi� ve o civarda birli�i ve dirli�i sa�layan ana unsur olmu�tur. Bo� duran topraklar bu sayede de�erlendirilmi�, tar�ma dayal� �retimin devaml�l��� sa�lanm�� ve b�ylelikle ekonomik bir canl�l�k elde edilmi�tir. Arazilerin i�letilmelerinin s�rekli olarak temin edilebilmesi i�in k�kle�tirilen t�mar ve vak�f sistemi ile pek �ok mahsur ortadan kald�r�lm��, i�ler belli bir nizam �er�evesinde h�l yoluna konmu�tur. Arazilerin kullan�m haklar� ulemaya, �eyhlere, devlete yararl�l��� dokunanlara, pa�alara, beylere, harplerde b�y�k faydas� g�r�lenlere ve devlet b�rokrasinde ba�ar�l� olanlara verilmi�tir. Pek tabi� ki bu z�mre de arazileri vakfetmekten geri durmam��t�r.

Ku�at�c� bir d�nya

�nanc�n filizlendirip ye�ertti�i vak�f m�essesesi, sosyal ve ekonomik �artlara g�re her dem yeni yollar a�m��, hizmeti halka amas�z fakats�z ula�t�rmada ve ay�rmadan el uzatmada fevkal�de i� g�rm��t�r. Toplumun fakir fukaras�n� g�zetmek, i�size i� a�s�za a� vermek, fitnenin ve ifsad�n �n�ne ge�mek, e�itim ve sa�l�k kurumlar� a�mak, ibadet mahalleri in�a etmek ve her t�rl� toplumsal ihtiyaca k�fi gelmek gibi ne l�z�msa vak�f �uurunun m�cessem h�li olan v�k�flar�n gayretleri sonucu yap�lm��t�r.

S�ze bir mim �ekecek olursak:

Hayat�n her kademesinde belirleyici etkisi olan vak�flar sayesinde insan; vak�f evde do�ar, vak�f be�ikte uyur, vak�f mallardan yer i�er, vak�f evde ya�ar, vak�f mektepte/medresede okur, vak�ftan burs al�r, vak�f kitaplardan dersini yap�p e�itimini ilerletir, vak�f k�t�phanede ara�t�rma yapar, vak�f mektepte/medresede hocal�k yapar, vak�f �e�meden su i�er, vak�f kald�r�mda y�r�r, vak�f k�pr�den ge�er, vak�f hastanede derdine �ifa arar, vak�f tekkede g�nl�n� ar�nd�r�r, vak�ftan para/kredi al�p i� kurar ya da i�ini b�y�t�r, vak�f �ar��dan al��-veri� yapar, vak�f i�te �al���p maa� al�r, vefat edince vak�f tabuta konur, vak�f camide namaz� k�l�n�r ve vak�f bir kabristanda s�rlan�r.

��te, bu kadar ku�at�c� bir d�nya olan vak�f, kendi g�k kubbemiz alt�nda hayat�n her alan�na hitap eden sahih bir s�z olarak, mahl�kata �efkat nazar�yla bakabilmenin en naif has�las�d�r.

Source:


Türkiye’ye gelmek için İngiliz Savunma Bakanlığı’nı dolandırdı! Estetik vurgunu mahkemede ortaya çıktı

İngiltere Savunma Bakanlığı”nda görevli eski bir onbaşı, Türkiye’de saç ekimi, diş estetiği ve karın kası operasyonları gibi işlemler için kamu bütçesinden yaklaşık 1 milyon sterlin çaldı. “TÜRK DİŞİ” İÇİN DOLANDIRDI, CHRİSTİAN LOUBOUTİN GİYDİ 34 yaşındaki eski onbaşı Aaron Stelmach-Purdie, Londra”daki Regent”s Park Kışlası’nda çalışırken, Savunma Bakanlığı’nın idari sistemine sahte harcama talepleri yükleyerek vergi mükelleflerini tam 911 bin 677 sterlin dolandırdı. Dolandırıcılıkla elde ettiği paranın 557 bin sterlinlik kısmını kendine ayıran Stelmach-Purdie, bu parayı Türkiye’de saç ekimi, diş beyazlatma ve karın kası (six pack) estetiği için harcadı. Ayrıca, lüks markalara da merak salan subayın evinde yapılan aramada dokuz çift Christian Louboutin ayakkabı, Louis Vuitton valizler ve sahte Patek Philippe saatler ele geçirildi. DOLANDIRICILIĞI YALNIZ YAPMADI: 5 ASKERİ PERSONEL DAHA YARGILANIYOR Southwark Kraliyet Mahkemesi”nde görülen davada, Stelmach-Purdie’nin bu sistemi beş askeri personelin yardımıyla yıllarca işlettiği belirtildi. Savcı Domonic Connolly, sanıkların Savunma Bakanlığı”nın online sistemine, olmayan harcamalara dair talepler girerek kamu fonlarını zimmetlerine geçirdiklerini aktardı. Eski askerlerin isimleri şöyle açıklandı: Roger Clerice (28), Allan O’Neil (48), Lee Richards (41), Anthony Sharwood (38), Peter Wilson (55). Sanıklardan bazıları suçlamaları kabul ederken, toplam zarar yaklaşık 1 milyon sterlin olarak hesaplandı. TÜRKİYE DETAYI DİKKAT ÇEKTİ Stelmach-Purdie’nin özellikle Türkiye’ye yönelik estetik seyahatleri, İngiliz medyasının manşetlerine “Türk dişi, Türk saç ekimi, Türk six pack’i için kamu bütçesi hortumlandı” ifadeleriyle yansıdı. Estetik turizm bağlamında Türkiye’nin adının geçmesi, sosyal medyada da geniş yankı buldu.

Source: Muzeyyen Bıyık


Cumhurbaşkanı Erdoğan”dan Hüseyin Avni Reyhan”ın ailesine taziye telefonu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hayatını kaybeden Erzincan”ın manevi önderlerinden Hüseyin Avni Reyhan”ın ailesini telefonla arayarak taziyelerini iletti.Alınan bilgiye göre, Erdoğan vefat eden Reyhan”ın oğlu Hüseyin Reyhan ile telefonla görüşerek, başsağlığı dileğinde bulundu.

Source: Kadriye Ebrar Etirli


Fanatik Yahudilerin Hamursuz Bayramı”nda Mescid-i Aksa”ya baskınları sürüyor

Kudüs İslami Vakıflar İdaresinden isminin gizli kalmasını isteyen bir yetkilinin açıklamasına göre, sabah ve öğlen saatlerinde İsrail polisinin koruması altında 1220 fanatik Yahudi, Aksa”ya baskın yaptı.

Yahudilik inancına göre kutsal sayılan Hamursuz Bayramı”nın üçüncü gününde, Mescid-i Aksa”ya baskın düzenleyen fanatik Yahudilerin sayısı 2 bin 863″e ulaştı.

Fanatik Yahudilerin, bugün de Aksa”da sadece Müslümanların ibadet edebileceği diğer dinlerden kişilerin ise yalnızca ziyarette bulunabileceği yönündeki statükoyu hiçe sayarak İsrail polisi korumasında Harem-i Şerif”te ayinler gerçekleştirdiği görüntüler sosyal medyaya yansıdı.

Baskınlar sırasında İsrail polisi, Mescid-i Aksa ve Eski Şehir genelinde yoğun şekilde konuşlandı.

İsrail”de 12 Nisan akşamı başlayan ve 20 Nisan”a kadar devam edecek Hamursuz Bayramı (Pesah) dolayısıyla fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa”ya baskınlarının devam etmesi bekleniyor.

Fanatik Yahudilerin Harem-i Şerif”e düzenlediği bu tür baskınlar bölgede gerginliğin tırmanmasına neden oluyor.

Yahudilerin 7 bayramında Mescid-i Aksa”ya baskınlar yoğunlaşıyor

Yahudilerin diğer 6 bayramında olduğu gibi Hamursuz (Pesah) Bayramı”nda da fanatik grupların Mescid-i Aksa”ya düzenlediği baskınlar artıyor.

Mescid-i Aksa, İsrail ile Ürdün arasında 26 Ekim 1994″te imzalanan barış antlaşmasına göre Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.

Yahudiler, 2003″ten bu yana İdarenin izni olmadan İsrail”in tek taraflı kararıyla polis eşliğinde kutsal mabede giriyor. Bu girişleri baskın olarak nitelendiren Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Müslümanların egemenliğinin ihlal edildiğini vurguluyor.

İsrailliler, içinde Kıble Mescidi ile Kubbetu”s Sahra Camisi”nin yanı sıra müze, medreseler ve büyük avlunun yer aldığı Mescid-i Aksa Külliyesi altında, “Süleyman Mabedi kalıntılarının bulunduğu” iddiasıyla kazı çalışmaları yapıyor.

İsrail yönetimi, Mescid-i Aksa”da “sadece Müslümanların ibadet edebildiği diğer dinlerin mensuplarınınsa yalnızca ziyaret edebileceği” yönündeki tarihi statükonun korunduğunu savunuyor.

Ancak fanatik Yahudilerin İsrail polisi korumasında Aksa”ya düzenledikleri baskınlarda dua etmeleri ve dini ritüelleri yerine getirmeleri sıkça kameralara yansıyor.

İsrail içinde Ultra Ortodoks Yahudi din adamlarının çoğunluğu ise Yahudilerin Mescid-i Aksa”ya girmesinin dinen yasak olduğunu vurguluyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Okullarda işlenmiş hamur ürünleri yasaklandı! İspanya çocuklar için harekete geçti

İspanya’da azınlık sol koalisyon hükümeti, okul kantinlerinde sağlıksız gıdaların tüketimini durdurmak için harekete geçti. Şeker, tuz, kızartmalar ve işlenmiş hamur ürünlerine ciddi sınırlamalar getirilirken, her gün taze meyve ve sebze sunumu zorunlu hale geliyor. Karar, tüm kamu, özel ve devlet destekli okulları kapsayacak. HER GÜN MEYVE VE SEBZE, AYDA EN AZ İKİ ÖĞÜN ORGANİK YEMEK Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası konuşan Sosyal Haklar, Tüketim ve 2030 Ajandası Bakanı Pablo Bustinduy, üniversiteler dışındaki tüm eğitim kurumlarında öğrenci menülerine yönelik yeni düzenlemeleri açıkladı. Buna göre, her gün taze meyve ve sebze servis edilecek, bunların en az yüzde 45’i mevsimlik ürünlerden oluşacak. Ayrıca ayda en az iki öğün organik yemek sunulacak ve toplam gıdaların en az yüzde 5’i organik olacak. İŞLENMİŞ HAMUR ÜRÜNLERİ TAMAMEN KALDIRILIYOR Yeni düzenleme, özellikle çocukların sağlıklı beslenmesi için tasarlandı. Kızartmalar, aşırı tuz ve şeker içeren yiyecekler okul menülerinden büyük ölçüde çıkarılacak. Otomat makinelerinde ise önceden pişirilmiş hamur işleri satışı tamamen yasaklanacak. Bustinduy, dört bakanlığın (Eğitim, Tarım, Sağlık, Gençlik) ortak çalışmasıyla yürütülen bu planın yalnızca beslenme değil, sosyal adalet ve çevre açısından da önemli olduğunu belirtti. “Daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir model ortaya koymak istiyoruz” diyen İspanyol Bakan, uygulamanın aynı zamanda yerel üreticilere destek olacağını ifade etti. DAR GELİRLİ ÇOCUKLAR İÇİN ALARM VERİLDİ Aladino Derneği tarafından yayımlanan bir araştırmayı da paylaşan Bustinduy, yıllık geliri 18 bin avronun altında olan ailelerin çocuklarında obezite oranının yüzde 47’ye ulaştığını vurguladı. Taze gıdaya erişemeyen ve tam kahvaltı yapamayan bu çocuklar için yeni düzenlemenin hayati önem taşıdığını söyledi.

Source: Muzeyyen Bıyık


AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala: Cuntacılık, CHP”nin öz geçmişidir

AK Parti”li Efkan Ala, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, CHP Genel Başkanı Özgür Özel tek parti dönemine ait zihinsel kodları deşifre eden söz ve davranışlarına devam ediyor. AK Parti ve Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bu ülkede darbelere karşı durmuş ve meşruiyetini her zaman milletten almış bir siyaset ve devlet adamıdır. Bu ülkede cuntalarla, müdahalelerle, darbelerle mücadele ederek içinde bulunduğumuz demokratik ortamı tesis eden, vesayeti tasfiye eden AK Parti ve Sayın Cumhurbaşkanımız olmuştur. Cuntacılık, CHP”nin öz geçmişidir ve Özgür Özel bu açık gerçeği bize saldırarak kapatamayacağını bilmelidir. Zira milletimiz CHP”yi maşeri vicdanında çoktan hapsetmiştir dedi. (DHA)

Source: Hurriyet.com.tr


Netanyahu, Filistin”i tanıyabileceklerini duyuran Macron ile telefonda görüştü

İsrail Başbakanlık Ofisinden yapılan açıklamaya göre, Başbakan Netanyahu, görüşmede Macron”un Filistin devletini tanıyabileceklerini duyurmasına tepki göstererek Filistin”in kurulmasına şiddetle karşı çıktıklarını söyledi.

Netanyahu, oğlu Yair”in Macron”a hakaret etmesi ve kendi yaptığı sosyal medya paylaşımıyla gerilen sürecin ardından yaptığı telefon görüşmesinde, İsraillilerin büyük ölçüde Filistin devletine karşı çıktığını öne sürerek bunun kendisinin de uzun süredir izlediği bir politika olduğunu aktardı.

Macron”dan, Gazze”ye geçişlerin insani yardıma açılması çağrısı

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, yaptığı görüşmeye ilişkin yaptığı X paylaşımında, “Gazze”deki sivillerin yaşadığı çilenin sona ermesi” gerektiğini Netanyahu’ya ilettiğini belirtti.

Netanyahu”ya İsrail”in ve İsraillilerin güvenliğini desteklediklerini söylediğini belirten Macron, “Tıpkı esirlerin tamamının serbest bırakılması gibi Hamas”ın silahsızlanması önemli bir öncelik.” görüşünü paylaştı.

Macron, insani yardım için Gazze Şeridi”ne tüm geçiş noktalarının açılmasının Gazzeli siviller için hayati önem taşıdığına işaret ederek, “Umarım önümüzdeki saatler böyle bir çözüme ve daha fazla esirin serbest bırakılmasına olanak tanır.” ifadesini kullandı.

Macron”dan Filistin devletini tanıyabilecekleri mesajı

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Mısır”a yaptığı 2 günlük ziyaretin ardından France 5 kanalına verdiği röportajda, “(Filistin”i) Tanımaya doğru ilerlemeliyiz ve önümüzdeki aylarda buna varabiliriz.” ifadelerini kullanmıştı.

Macron, Filistin”i tanıma meselesini Suudi Arabistan ile eş başkanlığını yapacakları iki devletli çözüme ilişkin uluslararası konferansta nihayete erdirmeyi amaçladıklarını belirtmişti.

İsrail”in 7 Ekim 2023″te Gazze Şeridi”ne saldırılar başlatmasının ardından İspanya, Norveç, İrlanda, Slovenya, Ermenistan, Bahamalar, Trinidad ve Tobago, Jamaika ile Barbados gibi ülkelerin aldığı kararlarla Filistin”i tanıyan ülke sayısı 146 olmuştu.

Yair Netanyahu, Macron”a hakaret etmişti

İsrail Başbakanı”nın oğlu Yair Netanyahu, X hesabından, Filistin devletini tanıyabileceklerini duyuran Macron”a, “Canın cehenneme!” ifadeleriyle hakaret etmişti.

Yair, Fransa Cumhurbaşkanı”na hakaret ettiği paylaşımında, “Yeni Kaledonya”nın bağımsızlığına evet! Fransız Polinezyası”nın bağımsızlığına evet! Korsika”nın bağımsızlığına evet! Bask Ülkesi”nin bağımsızlığına evet! Fransız Ginesi”nin bağımsızlığına evet!” ifadelerine de yer vermişti.

Başbakan Netanyahu ise X hesabından yaptığı paylaşımda, oğlu Yair Netanyahu”nun Macron”a hakaret etmesinin “kabul edilemez” olduğunu ifade etse de oğlunun “ülkesinin geleceğini önemseyen gerçek bir Siyonist” olduğunu belirtmişti.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Başörtüsüne savaş açtılar! KKTC”de sendikalardan skandal karar

Başta Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) ve Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) olmak üzere başörtüsü yasağının tekrar getirilmesini isteyen bazı sendika, birlik, dernek ve siyasi partilerin katılımıyla Cumhuriyet Meclisi önünde başlayan gösterilerin, hafta boyunca birçok kamu binası önünde devam edeceği öğrenildi.Sendikaların başörtüsü yasağının tekrar gelmesini isteyen gösterilere, ana muhalefet Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP), Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP), Yeni Kıbrıs Partisi (YKP), Bağımsızlık Yolu ile Halkın Partisi”nin de tam destek verdiği bildirildi.Başta KTOEÖS ve KTÖS olmak üzere eyleme destek veren siyasi partiler ile örgütler, ülke genelinde liselerde başörtüsünün “siyasi simge” olduğu iddiasıyla yasaklanmasını talep ediyor.TÜRKİYE VE BÜYÜKELÇİLİĞİ HEDEF ALAN SÖYLEMLERDE BULUNDULAR Geçen hafta Türkiye”nin Lefkoşa Büyükelçiliği önünde gösteri yapan gruplardan KTÖS Başkanı Selma Eylem, Türkiye ve Büyükelçiliği hedef alan söylemlerde bulunmuştu.KKTC”de İrsen Küçük Ortaokulu”nda bir kız öğrencinin başı kapalı okula gelmesini istemeyen okul yönetimi öğrenciyi engellemiş, bunun üzerine Bakanlar Kurulu, ortaokul ve lisede isteyen öğrencilerin bone ve bandana takabileceklerine dair Disiplin Tüzüğü”nde değişiklik yapmıştı.Sendikaların tepkileri üzerine uzlaşma amacıyla geri çekilen tüzük değişikliği, sendika ve örgütlerin uzlaşmak istememeleri üzerine bu kez liselerde başörtüsünü serbest bırakacak, ortaokullarda ise okul idaresinin tasarrufuna bırakılacak şekilde Bakanlar Kurulu tarafından tekrar değiştirilerek yürürlüğe girdi.Yeni değişiklikle birlikte hem kararı protesto eden hem de başörtüsü takmak isteyen öğrencilerle karşılaşmak istemeyen birçok öğretmen, okullarda derslere girmeme kararı aldı.BAKAN ÇAVUŞOĞLU SENDİKALARA TEPKİ GÖSTERDİCumhuriyet Meclisi Genel Kurulu”nda Disiplin Tüzüğü hakkında konuşan Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, “Sendikalar hala diyalog kurmaya hazırsa biz de hazırız ama kimse bize tüzüğü değiştirmek için süre veremez.” ifadesini kullandı. Tüzük değişikliğinin hukuki açıdan hiçbir sakıncası olmadığına dikkati çeken Çavuşoğlu, “İfade özgürlüğü olduğu gibi inanç özgürlüğü de var. Biz bir gecede tüzük değiştirmedik. Bizi bu tüzüğü yeniden yazmaya sendikalar zorladı. “Sen daha laik, ben daha Atatürkçü, sen daha dinci” tartışmalarıyla sorun çözülmez. Bu tartışmaların kimseye faydası yoktur. Sendikalar inanç özgürlüğünü engellemeseydi böyle bir düzenleme olmayacaktı.” dedi. Sendika eylemlerinde Türk Büyükelçiliğini hedef alan sözleri de eleştiren Bakan Çavuşoğlu, “Kimse ana yurdun temsilcilerine, “Go home.” diyemez. İnançları, hukuku hiçe saymak gibi davranışlara kapılırlarsa buna cevap vermek görevimizdir.” diye konuştu.

Source: Www.star.com.tr


İngiltere”deki mezarlıkta çoğu Müslüman çocuklara ait 85 mezar levhası tahrip edildi

Moor Park ve Eastbury Belediye Meclis Üyesi Abbas Merali, Instagram hesabından yaptığı paylaşımda, Carpenders Park Lawn Mezarlığı”nda Müslümanlara ait mezarların utanç verici vandalizm eylemlerine maruz kaldığını, Müslüman çocuklara ait mezar levhalarının tahrip edildiğini bildirdi.

Hertfordshire Polisinden yapılan açıklamada da olayla ilgili soruşturma başlatıldığı belirtilerek, zarar gören mezarların çoğunun bebek ve küçük çocuklara ait olduğu ifade edildi.

Açıklamada, polisin bölgede ek devriyeler yapacağı aktarılarak, tanıkların ve bilgi sahiplerinin olayla ilgili ihbarda bulunması istendi.

Hertfordshire Polisinden müfettiş Insp Will Rogers-Overy, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Yerel topluluk liderleriyle yakın işbirliği yapıyoruz ve etkilenen aile üyeleriyle irtibat kurmayı hedefliyoruz.” dedi.

Bölgedeki Müslüman cenaze bakım hizmeti Wadi Funeral Care de yaptığı açıklamada, bu tür olayların gelecekte yaşanmaması için mezarlığın bakım ve yönetiminden sorumlu Brent Belediyesinden kapsamlı soruşturma yapılmasını talep etti.

“Sadece vandalizm değil, İslamofobik saldırı olarak kayıtlara geçmeli”

Brent Belediyesi Başkanı Muhammed Butt, yaptığı açıklamada, saldırıyı “İslamofobik nefret saldırısı” olarak tanımlayarak, “Tahrip edilen mezarları onaracağız ve mezarlığı eski haline getireceğiz.” ifadesini kullandı.

Ülkedeki Müslüman karşıtı (İslamofobik) saldırılara ve ayrımcılığa karşı toplumsal duyarlılığı artırmaya çalışan “An-Nisa Society” adlı grup da olayın sadece vandalizm vakası olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayarak bunun, İslamofobik saldırı olarak kayıtlara geçmesi gerektiğini vurguladı.

Eski Britanya Müslüman Konseyi (MCB) Genel Sekreteri Zara Mohammed de X”ten yaptığı paylaşımda, saldırıyı “rahatsız edici” ve “İslamofobik” olarak nitelendirerek faillerin hızla bulunup adalet önüne çıkarılmasını umduğunu belirtti.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Okul Bahçesinde Korkunç Cinayet: 14 Yaşındaki Kız, Arkadaşı Tarafından Katledildi

Edirne”de Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi bahçesinde aynı yaştaki E.A tarafından bıçaklanarak öldürülen 14 yaşındaki G.C.”nin ablası Nurhan Alüzrek, tv100″de yaşananları anlattı. Alüzrek, “Sanki kendilerine bir kurban arıyorlar” gibi geliyor bana. Çünkü kardeşimin onunla hiçbir bağlantısı yok. Kardeşimi okula çağırıyor “son kez konuşalım diyor” dedi.Olay, 5 Nisan akşamı, Edirne Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi bahçesinde 14 yaşındaki G.C.”nin cansız bedeni bulundu. G.C.”nin bıçaklanarak öldürüldüğü belirlendi. Olayın ardından başlatılan incelemede, cinayet şüphelisi E.A. (15) gözaltına alınıp tutuklandı. G.C.”nin acılı ablası Nurhan Alüzrek, G.C.”nin yaşanılanları tv100″de anlattı. “KATİLİ SAVUNAN İNSANLAR OLUYOR” “Öncelikle bütün samimiyetimle söylüyorum, programınıza davet ettiğiniz için, kardeşimin sesini duyurmama vesile olduğunuz için çok teşekkür ederim. Bu katil zaten bunu planlamış. Bazı dedikodular duyuyoruz, uyuşturucu etkisinde ya da bir an ki o canilikle yaptı vesaire, cinnet geçirdi bu gibi sözler duyuyoruz ve katili savunan insanlar oluyor maalesef” “TAMAMEN KASITLI…” “Olay günün 2-3 gün önce gruptaki arkadaşlarına hangi cezaevine gireceğine kadar bilip, arkadaşlarından bana don, atlet alın getirin vesaire… Arkadaşlarının ona söylemi, paran var mı? oyun var mı bunun var mı? diye sorması. Tamamen kasıtlı bir şekilde saplantılı bir şekilde yapması…” “ARKADAŞ GİBİYDİM” “Kardeşimin sevgilisi kesinlikle değil. Tanışmalarına bir kız arkadaşı vesile olmuş. Görüşüyorlar fakat kardeşim bunun nasıl bir insan olduğunu duyunca, anlayınca tamamen uzaklaşıyor. Nasıl bir insan olduğunu fark ettiğinde bana bahsetti. Ben kardeşimle abla kardeş gibi değil arkadaş gibiydim. Her şeyini bana anlatır.” “PSİKOPAT OLDUĞUNU VURGULADI” “Tamamen psikopat olduğunu vurguladı. Konuşma şeklinin davranışlarının çok farklı olduğunu söyledi bana. Ben elimi ayağımı tamamen kestim. Bunu bana kendisi söyledi. Bende kardeşime uzaklaşmasını söyledim.” “SAPLANTI HALİNE GETİRMİŞ” “1,5 sene içerisinde bunlar ne bir görüşme, ne bir konuşma hiçbir şekilde bağlantılıları yok. Kardeşimi saplantı haline getiriyor. Sosyal medyada garip söylemlerle paylaşmış ama bizim haberimiz yok” “G.C. 30″DAN FAZLA DARBEYLE KATLEDİLİYOR” “Sanki kendilerine bir kurban arıyorlar” gibi geliyor bana. Çünkü kardeşimin onunla hiçbir bağlantısı yok. Kardeşimi okula çağırıyor “son kez konuşalım diyor.

Source: Haberler


Türk Devletleri”nden 12 milyon avroluk KKTC kararı: Uzman isimler değerlendirdi

HABER7-ÖZEL Avrupa Birliği Komisyon Başkanı Von Der Leyen”in Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Tacikistan ve Özbekistan iş birliği stratejik ortaklık kapsamında 12 milyar avroluk anlaşma imzalamış, yayınladıkları ortak bildiride ise BM’nin 4. Maddesi kapsamında 541 ve 550 sayılı kararlarına “güçlü taahhütlümüzü yineliyoruz” diyerek Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) “Kıbrıs’ın tek meşru hükümeti” olarak ilan edilmesine destek vermişlerdi. 5 ülke BM”de yer alan maddeyi onaylayarak Türkiye’nin adadaki askeri ve siyasi varlığına karşı çıkılmasını kabul ederek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni doğrudan ilgilendiren maddelere karşı Türk dünyasında yankı uyandırarak Türkiye’yi Kıbrıs’ta “işgalci güç” olarak resmen tanıma kararı aldı.Konuya ilişkin ise Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, Türk DGS Birliği Başkanı ve Tümamiral Cihat Yaycı, Prof. Dr. Zakir Avşar, Akşam Gazetesi Yazarı Murat Özer Haber7’ye özel değerlendirmelerde bulundu.YAYCI: KIBRIS CUMHURİYETİ SIFATIYLA ATAMA YAPMALARI MANİDARTürk DGS Birliği Başkanı ve Tümamiral Cihat Yaycı ise Güney Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne 5 Orta Asya ülkesinin büyükelçi atamasını manidar bulduğunu belirterek 35 yıl sonra Kıbrıs Cumhuriyeti sıfatıyla atamanın gerçekleştirildiğini ifade ederek, “Bu Türk Devletler Teşkilatı”nın üye dört devlet ve yine akraba bir ülke olan Tacikistan”ın beşinin Güney Kıbrıs Cumhuriyeti”ne büyükelçi atamaları çok manidardır. Bu devletler Sovyetler Birliği”nin dağılmasından sonra bağımsızlıklarını kazanmış olan devletler olup 35 yıl sonra ilk defa Güney Kıbrıs”ın yönetimine büyükelçi atamışlardır hem de Kıbrıs Cumhuriyeti sıfatıyla” dedi.”TÜRKİYE”Yİ İŞGALCİ SAYIYORLAR”Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığını tanımayan ve büyükelçilik atamayan 5 ülkeye dair açıklamalarda bulunan Yaycı, “Şimdi 35 yıl boyunca her ne kadar bu devletler Kuzey Kıbrıs, Türk Cumhuriyeti”ni tanımamış olsalar da, Türk diplomasisinin büyük başarısıyla bu devletler Güney Kıbrıs”ın yönetimini de aslen, fiilen tanımamışlardır. Çünkü büyükelçi atamamışlardır. Ama ne olduysa, Türk Devletler Teşkilatı”na Kuzey Kıbrıs, Türk Cumhuriyeti gözlemci üye iken bu devletler bir anda 12 milyar euro bir anlaşma da yaparak kendileri Güney Kıbrıs”a büyükelçi atadılar. Bu atama aslında Kıbrıs Cumhuriyeti sıfatıyla yapıldığı için, orayı Kıbrıs Cumhuriyeti olarak gördükleri için, Güney Kıbrıs”ı Kıbrıs”ın tamamındaki, tamamını temsil eden tek devlet olarak görüyorlar Türkiye”yi işgalci Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti”nde yok sayıyorlar. Bu hem Türk Devletler Teşkilatı açısından bir kırılma, hem de Türk dış politikasının birinci önceliği olan Kıbrıs meselesi hususunda da çok önemli bir kayıptır” dedi.”BU ADIM YUNANİSTAN”IN ADIMIDIR”Yaycı Türk Devletler Teşkilatı’nın geleceğinin tartışma konusu olduğunu belirterek atılan bu adımın Avrupa Birliği veya Amerika’nın hamlesi olmadığı Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin adımı olduğunu ifade etti.Yaycı; “Şimdi bu noktadan sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti”nin Türk Devletler Teşkilatı”ndaki geleceği hakikaten bir tartışma konusu. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, tanıtacağız derken, Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadeleriyle tanıtma kararı alınmışken, hem de Türk Devletler Teşkilatı üyesi devletlerin böyle bir tavra, 35 yıl sonra ilk defa böyle bir tavır göstermeleri çok manidardır.Bu hamle Avrupa Birliği”nin hamlesi değildir. Güney Kıbrıs”a büyükelçi atamaları Avrupa Birliği”nin hamlesi değildir. Avrupa Birliği ve Amerika”yı kullanan Güney Kıbrıs Rum yönetimi ve Yunanistan”ın hamleleridir. Onlar Avrupa Birliği”ni ve Amerika Birleşik Devletleri”ni birer tetikçi olarak kullanmaktadırlar.Kıbrıs meselesinde Rum Yönetimi Türkiye’nin kadim müttefiklerine ve kardeş devletlerini meseleye alet ettiğini ve düşünülmesi gereken bir hamle olduğunu savunan Yaycı, “Aslında bütün bu olanların arkasında Güney Kıbrıs Rum yönetimi ve Yunanistan diplomasisi ve politikaları yatmaktadır. Hem Türk Devletler Teşkilatı”na Kıbrıs meselesiyle ilgili nifak sokmuşlar, hem de Kıbrıs meselesine Türkiye”nin kadim müttefikleri, kardeş devletleri olan devletlerin Kıbrıs meselesine Türkiye”nin aleyhinde dahil olmalarını sağlamışlardır. Bu durum hakikaten çok üzerinde düşünülmesi, tartışılması ve kendimize ve kendilerine bir tekince verilmesi zamanının geldiğini göstermektedir” ifadelerini kullandı.AVŞAR: DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI DEĞERLENDİRİYORProf. Dr. Zakir Avşar ise durumun Dışişleri Bakanlığı tarafından değerlendirildiğini belirterek, ani kararlar sonrasında Türk Devletleri ile ilişkilerin bozulmaması için emin adımlarla sürecin takip edilmesi gerektiğini belirtti.Avşar, “Bu konudaki tutumlar Dışişleri bakanlığımız tarafından değerlendiriliyor. Bu değerlendirmeleri fevkalade önemli. Öncelikle biz elbette ki kardeşiz. Kardeş olmaktan mütevellitte ilişkilerimizi ona göre tesis ediyoruz. Ani hareketler yaparak bir anda fevri şeylerle ilişkileri kuşkusuz ki bozamayız. Çok aklı başında değerlendirmeler içerisinde olmak lazım. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile ilgili veyahut Türkiye”yi işgalci görmek gibi plan bir değerlendirme içine girdikleri gibi hususlar birbirini kabul edemeyiz” ifadelerini kullandı.ÖZER: TÜRK DÜNYASI BAĞIMSIZ HAREKET EDEMİYORAkşam Gazetesi Yazarı Murat Özer ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığını Orta Asya’daki Türk Devletleri arasında tanıyan herhangi bir devlet olmadığını belirterek, “Kuzey Kıbrıs”taki Türk varlığını Türkiye Cumhuriyeti Devleti”nin dışında tanıyan hiçbir ülke yok. Çünkü Birleşmiş Milletler”e göre de Türkiye o arada bir işgalci. İslam dünyası ve Türk dünyası bağımsız hareket edilme salahiyetine sahip olmadığı için eğer olabilseydi zaten Gazze”deki soykırımı durdurmaya gücü yeterdi” ifadelerini kullandı.Özer, Karabağ’daki işgal sorununda Kırgızistan, Kazakistan ve Türkmenistan’ın takındığı tavrı hatırlatarak, “O sebeple bu karar Birleşmiş Milletlerin ve Avrupa Birliği”nin şu andaki kurulu düzenin bir parçası olan tüm ülkelerin yapabilecekleri şeylerdi. Karabağ”daki işgal konusunda da Kırgızistan”ın, Türkmenistan”ın ya da Kazakistan”ın çok farklı bir tutumu olmamıştı. Türklerin soykırıma tabi tutulması karşısında Orta Asya”daki Türk Cumhuriyetlerinin bağımsız bir politika ortaya koyma konusundaki İslam dünyasının geneline yayılan vakamızla, gerçeğimizle ilgili olarak değerlendirmek durumundayız. Zaten bugün yaşadığımız temel sorun da bu” dedi.”TAVIR KOYABİLEN ÜLKE YOK”İslam dünyası ve Türk devletlerinin kendi içlerinde bağımsız kararlar alamadığının altını çizen Özer, “Ne yazık ki hem Türk hem de İslam dünyasında Türkiye”den başka bağımsız karar alabilen ve Birleşmiş Milletler”deki bu vaziyete açılışa tavır koyabilen dünyada hiçbir ülke yok. Her zaman olduğu gibi Türkiye olarak son 200 yılın içerisinde de böyle değerli bir yalnızlığa sahibiz.” İfadelerini kullandı.”KKTC”Yİ TANIYORUZ” DEME İHTİMALLERİ YOK”İslam dünyasında da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığını tanıyacak herhangi bir ülke olmadığının altını çizen Özer “Türk Devletleri Teşkilatı içerisinde Kıbrıs”ı gözlemci statüde bulunması için Türkiye”de gayret etmişti. Kıbrıs”taki Türk varlığını herhangi bir ülke tanımadığı için bugüne kadar Türk dünyasından da bu konuda bir şey beklemenin sonuç alıcı bir şey olmadığı kanaatindeyim. Bu bizim gücümüzle alakalı bir şeydir. Bugün meselemiz gücümüzle alakalı bir şeydir. Ne yazık ki İslam dünyasında bu konuda çok zayıf. Türk dünyasından da bu konuyla alakalı Kıbrıs”taki Türk varlığını tanıyoruz, Kıbrıs”taki Türk devletini tanıyoruz şeklindeki bir yaklaşımı gelme ihtimali neredeyse yok” ifade etti.ÖZÜLKER: İNANARAK KABUL ETTİKLERİNİ DÜŞÜNMÜYORUMEmekli Büyükelçi Uluç Özülker, artık Orta Asya’da Nazarbayev’in olmadığını Avrupa Birliği’nin bölgede yeni bir program yürüttüğünü belirterek, “Avrupa Birliği yeni bir program yürürlüğe koydu. Bu program oradaki Türk devletlerine hem parasal yardım yapmak hem de yardım derken bir borç verdi. Avrupa Birliği ise bu ilişkiyi kurduğu andan itibaren Güney Kıbrıs”ın veto ettiği takdirde Türk devletleri 12 milyar avro alabilirdi. İnanarak yaptıklarını ben düşünmüyorum. Ama Avrupa Birliği”ni de reddedemediler. O reddetmemenin bedeli Güney Kıbrıs”ı başka bir şekilde kollama noktasına gelmek oldu” dedi.Özülker meselenin Türkiye ile ilgili değil Orta Asya Devletleri’nin Avrupa’ya açılmak için adım atmış olabileceğini belirterek, “Bu durum düzelmez çünkü de burada bir Türkiye meselesi değil bu. Karşıya bulundukları birçok ekonomik sorunu Avrupa Birliği”nin bu açılımı ile ve bu arada bir de Rusya”nın oradaki nüfus bölgesi olarak kullanımını da Avrupa Birliği”nin bu yardımlarıyla biraz oraya da kaydırmak suretiyle geçmeyi zannediyorum” ifadelerini kullandı.”KENDİ ÇIKARLARI ÖN PLANA ÇIKTI”Türk Devletleri’nin Ankara’ya karşı aldıkları bir karar olmadığı, Avrupa ile yakınlaşmak için atılan bir adım olduğunu belirterek, “Türk Devletleri Ankara”ya sırtını dönmüş veya şu veya bu şekilde sorun yaratmak için bunu yapmış değiller. Avrupa Birliği”nin sunmuş olduğu imkânlarla birlikte kendi çıkarları daha ön plana çıktığı için bunu yaptılar. Şimdi bu durumda Türkiye gidip de onlara “yahu nasıl yapıyorsunuz” vs. bunu söylediği takdirde öbür tarafta kendi menfaatlerinden bir hayli fedakarlık etmek zorunda kalırlar ki bunu yaparlar mı? Geçmişe baktığımız zaman geçmişte de buna benzer başka olaylarla da karşı karşıya kaldık. Mesela İslam İşbirliği Örgütü”nde Kıbrıs”a oradan bir karar tasarısını kabul ettirmeye gidene kadar döktüğümüz terin uğraşımızın haddi hesabı da yoktur” dedi.Özülker Büyükelçilikler gereken adımı atmış olabileceklerini belirterek, “Büyükelçiler gidip orada gerekli görüşmeleri yapmıştır. Bizim birlikteliğimize pek uymayan bir davranış gibisinden girişimde bulunmuşlardır. Ama 12 milyar doları ve oradaki ileriye dönük olarak da o yatırım politikaları ve ihtimallerini de bir kenara iterek bir yere gidemiyorsunuz. Artık yeni bir Nazarbayev de yok” dedi.

Source: Kübra Beyazoğlu


AK Parti”den Özgür Özel”in açıklamalarına sert tepki

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, CHP lideri Özgür Özel”in bugün grup toplantısında yaptığı açıklamalara sosyal medya hesabından tepki gösterdi. Çelik, “CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in söyledikleri, “seçilmiş hükümeti” hedef alan vesayet ideolojisinin son sürümünden başka bir şey değildir. Bu siyasi muhalefet değil, sadece marjinal bir siyasettir. “Normalleşme” diye başlayan bir siyasi hikaye, vesayet zihniyetine park etmiştir.” ifadelerini kullandı. https://x.com/omerrcelik/status/1912146097071444020 ÖZEL NE DEDİ? TBMM”de partisinin grup toplantısında konuşan Özel, çeşitli iddialarda bulunarak “Vallahi her darbenin başında bir cunta vardır, o cuntanın da bir başkanı vardır. Son genel seçimlerde aldığı oylarla, YSK’nın onayıyla, verilen mazbata ile gelip Meclis’te ettiği yeminle, içtiği antla ‘Cumhurbaşkanı’ unvanını alan Recep Tayyip Erdoğan, 19 Mart’tan sonra ‘cunta başkanı’ unvanını almıştır; cuntanın başıdır” dedi.

Source: Gözde Nur Bayar


“Normal doğum” pankartı üzerine Sivassporlu Rey Manaj”dan açıklama: Tüm kadınlardan özür dilerim

Sivassporlu futbolcular, Fenerbahçe maçında Sağlık Bakanlığı’nın “Doğal Olan Normal Doğum kapsamındaki pankartını taşıdı.Tıbbi olarak zorunlu olmadığı sürece sezaryen doğal olarak değildir ifadesi de yer alan pankart, başta kadın örgütleri olmak üzere kamuoyunda yoğun tepkiye neden oldu. Tepkiler üzerine Sivassporun yıldız ismi Rey Manaj sosyal medyadan bir özür açıklaması yaptı.Arnavut futbolcu, Birkaç gündür birçok kadın takipçimden mesaj aldım, maç öncesi taşıdığımız pankarttan dolayı ve ne yazıldığı hakkında bir bilgim yoktu. Kendi adıma bütün kadınlardan özür dilerim, sizin bedeniniz ve sizin kararınız ifadelerini kullandı.

Source: Haber Merkezi


Ömer Çelik”ten Özgür Özel”e: “Vesayet ideolojisinin son sürümü”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel”in grup toplantısındaki, “Her darbenin başında bir cunta vardır. Bu cuntanın merkezi Beştepe’dir.” sözlerine ilişkin AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. Çelik, “CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in söyledikleri, “seçilmiş hükümeti” hedef alan vesayet ideolojisinin son sürümünden başka bir şey değildir. Bu siyasi muhalefet değil, sadece marjinal bir siyasettir.” ifadelerini kullandı. “BU SİYASİ MUHALEFET DEĞİL, SADECE MARJİNAL BİR SİYASETTİR” Ömer Çelik sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in söyledikleri, “seçilmiş hükümeti” hedef alan vesayet ideolojisinin son sürümünden başka bir şey değildir. Bu siyasi muhalefet değil, sadece marjinal bir siyasettir. “Normalleşme” diye başlayan bir siyasi hikaye, vesayet zihniyetine park etmiştir.” ÖZGÜR ÖZEL NE DEDİ? Özgür Özel, Cumhuriyet Halk Partisi”nin Türkiye Büyük Millet Meclisi”ndeki (TBMM) grup toplantısında açıklamalarda bulundu. “Yolsuzluk” soruşturması kapsamında tutuklanan Ekrem İmamoğlu”nu savunmak için hadsiz ifadeler kullanan Özel, “Her darbenin başında bir cunta vardır. Bu cuntanın merkezi Beştepe’dir. Milli iradeyi hiçe sayan bir avuç cuntacıya karşı direnen ve darbeyi püskürten milyonlara teşekkür ediyorum” demişti.

Source: Internet Haber


CHP’li Adıgüzel’den Bakan Yumaklı’ya sert çıkış: ‘Don yemiş fındığı getirip bakanlığın önüne dökerim’

CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel, Meclis’te yaptığı konuşmada, Türkiye’deki çiftçilerin tarımda yaşadığı sorunlara dikkat çekti. Adıgüzel, son günlerde gündeme oturan tarım ürünlerindeki don olayına dikkat çekerek “Bakan çıkmış zirai don var diyor, sayıyor sebze meyve ama, fındığı ağzına almıyor. Çünkü don olunca fındık fiyatı arttı ya, daha da artmasın diye bilerek fındık demiyor. Yine aynı anda, yabancı kartel istedi diye, TMO 30 lira aşağıdan piyasaya fındık satarak fiyatı düşürmeye çalışıyor” dedi. ‘BİBER GAZINI ÇOCUKLARA DEĞİL KOKARCAYA SIKIN’Tarık ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ya seslenen Adıgüzel, “Kendi bakanı fındığa operasyon çekiyor. Kokarca kıyıdan vuruyor, zirai don yükseklerden, bu bakan ve şürekâsı da Ankara’dan vuruyor. Fındık fiyatı artsın da ülke döviz kazansın istemiyor. Sen nerenin bakanısın İtalya’nın mı” ifadelerini kullandı. Bakan Yumaklı’nın “Stratejik ürünlerde zarar yok” açıklamasını eleştiren Adıgüzel, “Fındık demiyor da, stratejik ürünlerde zarar yok diyor. Gel ben sana göstereyim zarar var mı yok mu. Kokarcaya gel dedim gelmedin. Ben sana getirdim. Şimdi don yemiş fındığı da çalı, çürük, kamyonla getirip bakanlığın önüne döktüreksin bana. Kokarca demişken zaten ona da bir şey yaptığınız yok. Biber gazını gençlere sıkacağınıza gidin kokarcaya sıkın . Hem çocuklar kurtulur. Hem de belki kokarcada bir işe yarar veya en azından bir şey denedik dersiniz” diye konuştu.

Source: Ankara / Cumhuriyet


İngiltere”deki mezarlıkta çirkin saldırı: Çoğu Müslüman çocuklara ait

İngiltere”deki mezarlıkta çoğu Müslüman çocuklara ait 85 mezar levhası tahrip edildi.Moor Park ve Eastbury Belediye Meclis Üyesi Abbas Merali, Instagram hesabından yaptığı paylaşımda, Carpenders Park Lawn Mezarlığı”nda Müslümanlara ait mezarların utanç verici vandalizm eylemlerine maruz kaldığını, Müslüman çocuklara ait mezar levhalarının tahrip edildiğini bildirdi.Hertfordshire Polisinden yapılan açıklamada da olayla ilgili soruşturma başlatıldığı belirtilerek, zarar gören mezarların çoğunun bebek ve küçük çocuklara ait olduğu ifade edildi.Açıklamada, polisin bölgede ek devriyeler yapacağı aktarılarak, tanıkların ve bilgi sahiplerinin olayla ilgili ihbarda bulunması istendi.Hertfordshire Polisinden müfettiş Insp Will Rogers-Overy, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Yerel topluluk liderleriyle yakın işbirliği yapıyoruz ve etkilenen aile üyeleriyle irtibat kurmayı hedefliyoruz. dedi.Bölgedeki Müslüman cenaze bakım hizmeti Wadi Funeral Care de yaptığı açıklamada, bu tür olayların gelecekte yaşanmaması için mezarlığın bakım ve yönetiminden sorumlu Brent Belediyesinden kapsamlı soruşturma yapılmasını talep etti. SADECE VANDALİZM DEĞİL, İSLAMOFOBİK SALDIRI OLARAK KAYITLARA GEÇMELİ Brent Belediyesi Başkanı Muhammed Butt, yaptığı açıklamada, saldırıyı İslamofobik nefret saldırısı olarak tanımlayarak, Tahrip edilen mezarları onaracağız ve mezarlığı eski haline getireceğiz. ifadesini kullandı.Ülkedeki Müslüman karşıtı (İslamofobik) saldırılara ve ayrımcılığa karşı toplumsal duyarlılığı artırmaya çalışan An-Nisa Society adlı grup da olayın sadece vandalizm vakası olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayarak bunun, İslamofobik saldırı olarak kayıtlara geçmesi gerektiğini vurguladı.Eski Britanya Müslüman Konseyi (MCB) Genel Sekreteri Zara Mohammed de X”ten yaptığı paylaşımda, saldırıyı rahatsız edici ve İslamofobik olarak nitelendirerek faillerin hızla bulunup adalet önüne çıkarılmasını umduğunu belirtti.

Source: Hurriyet.com.tr


Batı Trakya Türklerİ, Yunanistan”a tepki gösterdi: “Bizler Türk”üz”

Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) tarafından yayımlanan açıklamada, İskeçe Türk Birliği”nin (İTB) 98. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığının yaptığı sosyal medya paylaşımına karşılık, Yunanistan Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan yazılı açıklamaya tepki gösterildi.Açıklamada, Yunanistan”ın Lozan Antlaşması”nı kendi yorumuna göre değerlendirdiği ve Batı Trakya Türk toplumu ile doğrudan bir diyalog kurmaktan ısrarla kaçındığı ifade edildi. Batı Trakya Türkleri, 2023 yılında eğitim haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle eylem düzenlemişti.BİR DERNEK, ADINDA “TÜRK” SÖZCÜĞÜ GEÇTİĞİ İÇİN KAPATILDIABTTF, buna karşılık, Batı Trakya”da isminde Türk kelimesi geçtiği gerekçesiyle bölgedeki en eski derneklerden birinin kapatıldığını ve bu derneğin yıl dönümünün kutlanmasından dahi rahatsızlık duyulduğunu vurguladı.ABTTF açıklamasında, İstanbul, Gökçeada ve Bozcaada”da yaşayan Hristiyanlar ne kadar Rum kökenliyse, Batı Trakya”da yüzyıllardır yaşayan bizler de o kadar Türk”üz ifadelerine yer verilirken, 2013 yılında Gökçeada”da yalnızca 3 çocuk için özel Rum ilkokulu açılmasına izin verildiği belirtildi.Açıklamada ayrıca, AİHM”in aralarında İTB”nin de bulunduğu derneklerle ilgili olarak Yunanistan aleyhine verdiği kararların 17 yıldır uygulanmadığı hatırlatılarak, ülkede örgütlenme özgürlüğünün açık şekilde ihlal edildiği kaydedildi.

Source: Hurriyet.com.tr


Sosyal medyayı sallayan video! Müdürden öğrenciye küstah sözler

Türkiye”nin önde gelen liselerindeki öğretmenlerin sürgün denecek bir kararla görevlerinden uzaklaştırılmasının ardından başlayan protestolar sürüyor.

Öğrencilerin tepkilerini protesto eylemleri ile gösterdiği süreçte Okul idareleri ise sürgün kararına sessiz kaldı. Bazı okul idarecileri ise protesto haklarını kullanan öğrencilere hakaretler etti.

“BU OKUL SANA ACIDI”

Onlardan bir tanesi de Beşiktaş Anadolu Lisesinde müdür yardımcılığı yapan bir şahıs oldu.

BirGün”ün haberine göre, bir eğitimciye yakışmayacak ifadeler kullanan şahıs, eylem sırasında bir öğrencinin yanına giderek “Kalk bakayım kalk. Bu okul sana acıdı biliyorsun değil mi? Bu okul sana acıdığı için sen hâlâ bu okuldasın, sokakta kalma diye biliyorsun değil mi? Bu okulun idaresi sana acıyor” kullandı.

Source: Haber Merkezi


Oğlu ödev yapmayınca 112″yi aradı: Polise aktar da bir kızsın

112 Acil Çağrı Merkezi”ni gereksiz yere meşgul edenlere bir yenisi eklendi. Son olarak bir vatandaşın acil çağrı merkezini arama gerekçesi pes dedirtti. “OĞLUMA ÖDEV YAPTIRAMIYORUM” Oğluna ödev yaptıramayan vatandaş, 112 Acil Çağrı Merkezi”ni arayarak yardım istedi. Vatandaş, “Ablacığım rahatsız ediyorum kusura bakmayın. Ben bu oğluma ödev yaptıramıyorum. Bir telefonu versem de buna bir kızsan.” dedi. “POLİSE AKTAR DA BARİ BİR KIZSIN” Hattın ucundaki 112 görevlisi, “Beyefendi bu konuda lütfen hattımızı meşgul etmeyelim. Bu bir acil durum değil. Hattımızı meşgul ediyorsunuz şu an.” diyerek vatandaşı uyardı. Vatandaş ise, “Polis yok mu? Bir polise aktar da bari bir kızsın.” sözleriyle ısrarını sürdürdü.

Source: Haberler


Bungalovda gizli kamera skandalı: İşletme sahibi gözaltına alındı, tesis mühürlendi

Sakarya’nın Sapanca ilçesinde Ramazan Bayramı arifesinde meydana gelen gizli kamera skandalında yeni gelişmeler yaşandı. İlçede bir bungalov kiralayan ailenin, odanın çeşitli noktalarını gören bir ampul içine yerleştirilmiş gizli kamerayı fark etmesiyle ortaya çıkan skandal sonrası başlatılan soruşturma derinleşiyor. İstanbul’dan tatil için Sapanca’ya gelen M.K. isimli vatandaş ve ailesi, kaldıkları bungalovda gizli kamera olduğunu fark edince durumu emniyete bildirdi. İhbar üzerine harekete geçen polis ekipleri, bungalovda bulunan tüm elektronik cihazlara el koyarak teknik inceleme başlattı. İŞLETME SAHİBİNE GÖZALTI, BUNGALOV SÜRESİZ MÜHÜRLENDİ Olayla ilgili sosyal medya hesabından açıklama yapan M.K., “Evinizde oturun ve güvenilir yerlerde olun. Lütfen benim düştüğüm duruma düşmeyin… Bu işin peşini bırakmayacağım” ifadelerini kullanırken, yaşadıkları durumu gözyaşları içinde anlatmış ve özellikle 7 yaşındaki kızının olaydan psikolojik olarak etkilendiğini belirtmişti. Soruşturma kapsamında bungalovun işletme sahibi H.K. (31) ve bir çalışan polis ekiplerince gözaltına alındı. H.K.’nin emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildiği öğrenildi. Sapanca Belediyesi ise skandalın yaşandığı bungalovu süresiz olarak mühürledi. Yetkililer, özel hayatın gizliliğini ihlal eden bu tür olaylara karşı denetimlerin artırılacağını ve sorumluların en ağır şekilde cezalandırılacağını belirtti.

Source: Cüneyt Akçatepe


Minguzzi”nin mezarını tahrip eden şahıs: Kimseden talimat veya para almadım

İstanbul”un Kadıköy ilçesinde uğradığı bıçaklı saldırı sonucu hayatını kaybeden 15 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi”nin Bahçelievler”deki mezarı tahrip edilip, çevresine zarar verildi. Kabristandaki mezarın talan edilmesi ile ilgili re”sen başlatılan soruşturma devam ederken, faillerin yakalanması için İstanbul Emniyet Müdürlüğü”nde özel ekip oluşturuldu. MİNGUZZİ”NİN MEZARINI TAHRİP EDEN ŞAHIS TUTUKLANDI Polis ekipleri tarafından Mattia Ahmet Minguzzi”nin mezarını tahrip eden Duran Aydın adlı şüpheli yakalandı. Şüpheli Duran Aydın Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı”na verdiği ifadenin ardından tutuklama talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hakimliği tarafından “ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme” suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Şüpheli Duran Aydın”ın Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı”nda verdiği ifade ortaya çıktı. “O ANKİ SİNİRLE KENDİMİ KAYBETTİM” Şüpheli Duran Aydın ifadesinde, “Ben mezarlığın yakınında bulunan Nurettin Bayraktar köprüsünün alt tarafında çimlerin üzerinde sokakta kalmaktayım. Kaldığım yer ölen şahsın mezarına yakındır. Ben içecek kutusu toplayarak ve hurdacılık yaparak geçimimi sağlıyorum. Olay günü de mezarlık içerisine kutu toplamak amacı ile girdim. Gece vaktiydi. Saatin kaç olduğunu hatırlamıyorum. Ölen şahsın mezarının orada olduğunu gazeteden ve haberlerden öğrendim. Mezara bakmak istedim. Bunun üzerine mezar yerine gittim. Ardından küçük bir çocuğun öldürülme olayına sinirlendim. O anki sinirle kendimi kaybettim. Ardından mezardaki çiçekleri yoldum. Çitleri kaldırarak attım. Bu olayın neden yaptığımı bilmiyorum. O anki sinirle eylemleri gerçekleştirdim. Zaten konuya dair de çok fazla hatırladığım bir şey yoktur” dedi. “KİMSEDEN TALİMAT VEYA PARA ALMADIM” Şüpheli Duran Aydın ifadesinin devamında, “Bu olayı gerçekleştirmek için kimseden talimat veya para almadım. Yine müteveffayı öldüren şahısları da tanımam” şeklinde konuştu. Zanlı, “Olayı gerçekleştirdiğiniz gün müteveffanın öldürülmesine ilişkin davanın görüleceği hakkında bilginiz var mıydı?” sorusuna ise, “Davanın görüleceğinden haberim yoktu. Ben sadece gazete haberlerinden müteveffanın öldürüldüğünü ve mezarının orada olduğunu biliyorum. Başka bir bilgim yoktur” şeklinde cevap verdi.

Source: Haberler


Büyük tartışma yaratan İklim Kanunu tasarısı komisyona geri çekildi

CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, sosyal medya hesabından açıklamada bulundu. Büyük tartışmalara neden olan İklim Kanunu tasarısına değinen Emir, şu ifadeleri kullandı;

“TBMM Genel Kurulunda görüşülmekte olan İklim Kanunu, muhalefet partilerinin ve sivil toplum örgütlerinin etkili direnci sonucunda tekrar görüşülmek üzere komisyona çekiliyor. Umarız bu kez AKP grubu eleştirilere kulak veren ve bilimsel verileri önceleyen bir tutum sergiler ve ülkemiz hak ettiği bir iklim kanununa kavuşur.”

GRUP BAŞKANVEKİLLERİNDEN DEĞERLENDİRME

TBMM Genel Kurulu”nda grup başkanvekilleri don felaketi ve geri çekilen iklim kanunu teklifine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, şunları söyledi:

“Önemli bir don felaketi yaşadık. Bunun çok ağır sonuçları olacak. Öncelikle gıda enflasyonuna çok büyük bir etkisi olacak. Zaten Türkiye sürekli gıda enflasyonunda rekor kırıyor bu don felaketi ile birlikte de bunun artacağına yönelik endişelerimiz var. Öte yandan meyve sebze ihracatımıza da olumsuz etkileri olacak. Bundan etkilenen çiftçilerimizin hem bu yıl hem de önümüzdeki yıllarda üretimle ilgili yaşayacakları sıkıntıları da öngörmek mümkün. Devletin çok ciddi tedbirler alması ve bununla ilgili ivedi bir şekilde adım atması da oldukça önemlidir. Yüzde 30″dan fazla zarar gören illerin afet bölgesi ilan edilmesi için bir önerimiz var.

İklim yasası tekfinin geri çekileceği ve önümüzdeki aylarda komisyonda eksik ve yanlışlarıyla ele alınacağı konusunda iktidar vekilleri bize teminat verdi. Onun için de kamuoyunun bu süreci titizlikle takip edeceğinin altını çizmek istiyorum.”

“BÜTÜN BU İLLER TARIMSAL AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMELİDİR”

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit şunları söyledi:

*Don olayları nedeniyle büyük bir tarımsal kriz ile karşı karşıya olduğumuz açık ve net. 36 il don olaylarından etkilendi. Bunun uzun vadede çok fazla etkisi olacağını iyi biliyoruz. Özellikle artan enflasyon nedeniyle dar gelirlilerin yaşadığı gıda yoksunluğunu daha da derinleştireceğini, gıda enflasyonunu tetikleyeceğini de öngörmemiz gerekiyor.

*Burada yapılması gerekenlerin en başında da özellikle çiftçinin desteklenmesi ve bütün don olayları karşısında zararların karşılanması gerekir. Bütün bu illerin tarımsal afet bölgesi ilan edilmesi, hızlı bir şekilde bilimsel ölçütlerle zararın tespit edilmesi gibi öncelikli adımların atılması gerekiyor.

*En öncelikli olarak yapılması gerekenler arasında Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifine olan çiftçi borçlarının faizsiz bir şekilde en az bir yıl ertelenmesi ve TARSİM kapsamı dışındaki çiftçilerin de zararların karşılanacağı bir mekanizmanın devreye girmesi gibi ilk elden adımlar atılması gerekiyor.

*Dünyada bir iklim krizi yaşanıyor biz de bir iklim kanununu görüşüyorduk ve yasanın ne kadar sorunlu olduğunu defalarca dile getirdik. Bugün tarımsal don olarak yaşadığımız şeyin tam da doğayı gözetmeyen, insanı gözetmeyen ticari saiklerle hazırlanmış sermayeyi gözeten yasal düzenlemelerin bir sonucu olarak böyle süreçlerle karşı karşıya kaldığımızın görülmesi gerekiyor.

*Bu nedenle iklim yasasının geri çekilmesi bunu olumlu bulmakla beraber yeniden aynı yasanın geri getirilmesini değil tam da hem muhalefetin hem iklim aktivistlerinin bütün önerilerini gözetecek bir şekilde doğayı koruyan bir yasanın yapılması gerekiyor.

“BAKANIN DAHA CİDDİ VE GERÇEKÇİ OLMASINI BEKLERDİK”

CHP Grup Başkanvekili Murat Emir ise şunları söyledi:

*Geçen hafta Genel Kurul”da görüşmeleri başlanan iklim yasası hem muhalif partilerin hem sivil toplumun etkili direnci ile bugün teklifin yeniden komisyona çekilmesini olumlu buluyoruz. Bir yanlıştan dönmek erdemdir ama burada yapılması gereken ortak aklı çalıştırmak, sözü olan herkesin sözünü dinlemek ve gerçekten de Türkiye”nin hakettiği bir iklim yasasını yaşama geçirmektir.

*Bu yönüyle de komisyon çalışmalarından başlayarak yeniden elde edilen bu fırsatın etkili bir şekilde değerlendirilmesini ümit ediyorum. Çünkü bugün yaşadığımız don olayı da iklim krizi de onun arkasındaki tarımsal kriz de birbirine son derece bağlı durumlardır.

*Bugün bütün partilerin ortak tutumu ile don hadisesinin Meclis”teki tüm partilerin ortak olarak vereceği önerge ile araştırma komisyonu kurulması kararı da doğrudur ve borç batağı altında kalan çiftçiye bir ses verilmesi açısından da oldukça kıymetlidir.

*Sayın Bakan tespitler yapılmadan bu don sonucunda ne kadar tarımsal ürün kaybettiğimiz bile henüz belli değilken arz açığı olmayacak gibi bir yaklaşımda bulundu. Bu bilimsel değil, doğru değil dolayısıyla bir Bakanın böylesine büyük bir afet söz konusuyken daha ciddi ve gerçekçi olmasını beklerdik.

“GENÇLERİMİZE DAYATMA PEŞİNDE”

Emir, proje okullara ilişkin ise şunları söyledi:

“Milli Eğitim Bakanı proje okulları üzerinden kadrolaşma ve hiçbir kritere bağlı kalmaksızın “proje okul” diye adlandırdığı 2 binin üzerindeki köklü ve geleneği olan okullarda kadro kıyımına gidiyor ve AKP teşkilatında hazırlanan isimleri bu okullara atayarak öğretmenleri de norm fazlası gerekçesi ile açığa alıyor. Bu hem bu okullardaki eğitim kalitesini düşürmesi açısından hem de okullardaki siyasi kadrolaşmanın önünü açması bakımından son derece tehlikelidir. Türkiye”de Milli Eğitimi çökertmekten sorumlu olan bakan dönüp kendi alanıyla ilgili sorulara cevap veremeyince CHP”ye sataşacak kadar fütursuzdur. Kendisi neden okullara giden çocuklarımıza bir öğün bile yemek verilmediğini, aç okula gidip gelmek zorunda kaldıklarını, bir milyon öğretmen atanamadığını söylemek yerine kendi çağ dışı kafasına uygun gerici bir akılla eğitim sistemini gençlerimize dayatma peşinde.”

AKP Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta ise, “Bugün kurulacak komisyonun ardından oradan gelecek katkıların da eklenmesi ve toplumda birtakım konuların yanlış anlaşılması üzerine daha çok tartışılması, hepimizin ortak görüşleri kapsamında yeniden görüşülmesine karar verdik bu yüzden ileri bir tarihe bıraktık. Bu doğru bir karar ama iklim kanunun olması bir şart. Bu don afeti ile birlikte de iklim kanununa ihtiyacımız olduğu kesin” dedi.

Source: Anka


Cumhurbaşkanı Erdoğan”dan önemli açıklamalar

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın açıklamalarından öne çıkan satır başları:ANTALYA DİPLOMASİ FORUMUEğilmeden, bükülmeden, zorbalıklar karşısında asla geri adım atmadan, milletimizin hakkını ve hukukunu en güçlü biçimde savunuyoruz. Düzenlenen dördüncü Antalya Diplomasi Forum’u, Türk dış politikasının gücünü görmemiz açısından yeni bir fırsat teşkil etti. Foruma toplam 155 ülkeden 6 bini aşkın katılımcı iştirak etti. Pek çok konu yetkin isimler tarafından ele alındı. Gazze ve Suriye’ye dair oturumlar ülkemizin zülüm karşısındaki vicdanlı duruşunun sergilenmesi noktasında fevkalade önemliydi. Biz de açılış hitabımızda, Türkiye’nin Suriye ve Gazze başta olmak üzere bölgesel meselelere dair net tavrını ortaya koyduk. İnsanlığın beşten büyük olduğunun altını bir kez daha çizdik. Filistin halkının yanında olduğumuzu tüm dünyaya ilan ettik. Suriye’deki çıkarlarımızı koruma noktasında tereddüt göstermeyeceğimizi tekrar teyit ettik. Avrupa birliği ile ilişkilerimizi geliştirmeye hazır olduğumuzu ifade ettik. Rusya Ukrayna arasındaki savaşın bir an önce son bulması için elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğimizi vurguladık. Ayrıca Forum kapsamında 15 ikili görüşme gerçekleştirdik, böylece dünyanın 155 ülkesinden 6 binin üzerinde katılımcının iştirak ettiği bir uluslararası etkinliği daha hamdolsun başarıyla icra ettik. Aylar süren titiz bir hazırlık ve emek neticesinde bizlere bu gururu yaşatan Dışişleri Bakanlığımız ve Forum’a destek veren tüm kuruluşlarımızı bir kez daha yürekten tebrik ediyorum. Yeni krizlerin baş gösterdiği bir dönemde, Türkiye olarak adaleti Barışı diplomasiyi öncellemeye devam edeceğiz.YOLSUZLUĞU ÖRTMEK İÇİN BATIYA YALVARIYORLARForum‘dan bir gün önce 10 Nisan tarihinde Endonezya cumhurbaşkanı ve heyetini ülkemizde misafir ettik. Sağlık ve enerjiden gıda sektörüne kuracağımız yeni ortaklıklarla inşallah bu hedefe ulaşacağız. Orta Doğu‘daki her gelişme, her kriz ve her sorun doğrudan doğruya bizi ülkemizi milletimizi, ekonomimizi, güvenliğimizi ilgilendirmektedir. Girişimci proaktif ve cesur bir anlayışla hadiseleri okumak politikalarımızı da buna göre güncellemek mecburiyetindeyiz. Türkiye olarak bu mücadelede güçlü kurumlara sahibiz. Türkiye’nin sert güç ve yumuşak güç unsurları daha önce hiç olmadığı kadar dış politikamızda etkin rol oynuyor. Sabırla, soğukkanlılıkla ve stratejik akılla mücehhez bir bakış açısıyla dış politikadaki hedeflerimizi gerçeğe dönüştürmenin mücadelesini veriyoruz. Muhalefet, yolsuzluk soruşturmalarının üstünü örtmek için batıya ve batılı medya kuruluşlarına yalvarırken, biz Türkiye’nin itibarını küresel ölçekte artırmaya çalışıyoruz.TÜRKİYE SINIRLARI ZORLANACAK BİR ÜLKEDE DEĞİLDİRMandacılık hastalığından kendini kurtaramayan ana muhalefetin bizim bu ufkumuzu, bizim vizyonumuzu, dik duruşumuzu ve Türkiye’yi 23 yılda nereden nereye getirdiğimizi anlaması zaten mümkün değildir. Onlar bırakın dünyayı okumayı, burunlarının dibini bile görmekten acizler. Ülkemizde son 23 yılda nasıl büyük bir değişim yaşandığını kavrayacak böyle bir donanıma bilgiye kavrayışa da sahip değiller. Gerçeği herkes görüyor ve kabul ediyor Türkiye çok kutuplu dünyada bir kutup başı olarak ağırlığını daha fazla hissettirmektedir. Yeniden şekillenen küresel sistemde, Türkiye inşallah hak ettiği yeri bu sefer mutlaka alacaktır. Türkiye her komşusunun, her dostunun, her kardeşinin kendisinden emin olduğu bir ülkedir böyle bir devlettir ama aynı zamanda Türkiye sınırları zorlanacak, dostluğu veya düşmanlığı test edilecek bir ülkede değildir. SURİYE”NİN BÖLÜNMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZSuriye’nin kalıcı huzura ve istikrara kavuşmasına kim engel olursa, açık söylüyorum karşısında Suriye hükümeti ile birlikte bizi de bulacaktır. Terör koridoruyla Suriye’nin parçalanmasına nasıl müsaade etmediysek, başka koridorlarla bu ülkenin bölünmesine de aynı şekilde izin vermeyiz. Suriye’de 8 Aralık öncesine geri dönüş diye bir ihtimal ortadan kalkmıştır. 8 Aralık devrimi ile birlikte bu ülkede artık yeni bir dönem başlamıştır. Suriye toparlandıkça, istikrara ve huzura kavuştukça bunun kazananı tüm bölgemiz olacak bölgedeki tüm halklar olacaktır.GIDA ARZINDA SORUN YOKİklim değişikliğinin olumsuz etkilerine giderek daha fazla maruz kalıyoruz. İnsanlık olarak bizden öncekilerden devraldığımız ve çocuklarımızın bize emaneti olan tabiatı, havayı, suyu ve toprağı hoyratça kullanmanın faturasına daha çok muhatap olduğumuz bir dönemin içindeyiz. İklim değişikliği, bazen kuraklık bazen de dolu ve zirai don gibi meteorolojik olaylarla kendisini belli ediyor. Hava şartlarına bağlı olan tarımsal üretim de iklim değişikliğinde en çok etkilenen alanların başında geliyor. Hava sıcaklıklarındaki ani düşüşler sebebiyle ülkemizin belli bölgelerinde don, kar yağışı ve dolu olaylarıyla karşı karşıya kaldık. Tüm üreticilerimiz çiftçilerimize geçmiş olsun diyorum. Tarım ve orman Bakanlığımız ilk günden beri süreci yakından takip etti. Gıda arz güvenliğimizin tehlikede olduğundan tutunda, yurtdışına bağımlı olacağımıza bütün bunlara kadar bir sürü ortalığa borca ettiler. Tarım Bakanlığımız dün yaptığı açıklamayla karşı karşıya olduğumuz ilk tabloyu ortaya koydu. Başta hububat, baklagiller ve tohumlar olmak üzere stratejik öneme sahip tarım ürünlerinde yurtiçi gıda arzını olumsuz yönde etkileyecek risk yok. Belli bölgelerde bazı meyve çeşitlerinde sıkıntı söz konusu. İlk tespitlerimiz kayısı, elma, şeftali, nektarin gibi meyve gruplarında farklı derecelerde hasar meydana geldiğine işaret ediyor.Üretimin devamlılığını ve arz güvenliğini sağlamak üzere Tarım ve Orman Bakanlığımız gerekli adımları atmaktadır. Bu olay bizlere TARSİM”in önemini tekrar hatırlatmıştır. Sel, kuraklık gibi durumlardan etkilenmemek için prim bedelinin % 70’i kadarının devletimizce ödendiği tarım sigortasının yaptırılması ve çiftçi kayıt sistemine kayıt olunması büyük önem taşıyor. Bugünkü kabine toplantımızda, üreticilerimizin zararını tazmin konusunda neler yapabiliriz bunu enine boyuna değerlendirdik. Çiftçi kayıt sistemine kayıtlı ve zirai don sigortası olmayan çiftçilerimizin zarar gören mahsullerinin üretimi için yaptıkları harcamalarının hasar oranına göre karşılanması için tarım Bakanlığımız çalışmalarına başladı. Tarım bakanımız konuyu çiftçilerimizle yakın istişare halinde yürütmesi için gereken talimatları verdik. Şahsen biz de yapılan bu çalışmaları büyük bir hassasiyetle takip edeceğiz.

Source: Gazetevatan.com


Kabine Toplantısı kararları açıklandı!

Tüm Türkiye nin merakla beklediği Kabine Toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde düzenlendi. Toplantıda ekonomi, sosyal politikalar ve dış ilişkiler başta olmak üzere pek çok konuda önemli kararlar alındı. Peki, 15 Nisan 2025 Kabine Toplantısı kararları ne oldu? İşte son dakika Kabine Toplantısı kararları ve sonuçları…KABİNE TOPLANTISI KARARLARI VE SONUÇLARI AÇIKLANDI! Cumhurbaşkanı Erdoğan ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle: ANTALYA DİPLOMASİ FORUMU Kabine olarak içeride ve dışarıda yoğun bir gündemle ülkemize hizmet mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Eğilmeden, bükülmeden, zorbalıklar karşısında asla geri adım atmadan milletimizin hakkını ve hukukunu en güçlü bir şekilde savunuyoruz. 11-13 Nisan tarihlerinde düzenlenen 4. Antalya Diplomasi Forumu, Türk dış politikasının gücünü görmemiz açısından yeni bir fırsat teşkil etti. Foruma 21 i devlet ve hükümet başkanı olmak üzere toplam 155 ülkeden 6 bini aşkın katılımcı iştirak etti. Forum süresince gerçekleştirilen 50 oturumda eğitim, iklim krizi, çok kutupluluğa pekçok konu yetkin isimler tarafından ele alındı. Ülkemizin zulüm karşısında vicdanlı duruşunun sergilenmesi konusu fevkalade önemliydi. Türkiye nin Suriye ve Gazze başta olmak üzere bölgesel meselelere dair net tavrını ortaya koyduk. Filistin halkının yanında olduğumuzu tüm dünyaya ilan ettik. Suriye deki çıkarlarımızı koruma noktasında tereddüt göstermeyeceğimizi tekrar teyit ettik. Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın bir an önce son bulması için elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğimizi vurguladık. ORTADOĞU DAKİ HER KRİZ ÜLKEMİZİ İLGİLENDİRİYOR Ortadoğu daki her gelişme, kriz, sorun doğrudan doğruya bizi, ülkemizi, milletimizi, ekonomimizi, güvenliğimizi ilgilendirmektedir. Girişimci, proaktif ve cesur anlayışla hadiseleri okumak, politikalarımızı güncellemek mecburiyetindeyiz. Bu mücadelede güçlü kurumlara sahibiz. Hariciye teşkilatımız bugün 260 ı aşkın temsilciliğiyle dünyanın en geniş 5 diplomatik ağı arasında yer alıyor. TİKA, AFAD, Kızılay, THY, Yurtdışı Türkler Başkanlığı, Türkiye Maarif Vakfımız birbirinden önemli projelere imza atıyor. Askeri mevcudiyetimiz genişlerken savunma sanayi ürünlerimiz birçok ülke tarafından kullanılır hale geldi. Türkiye nin sert güç ve yumuşak güç unsurları daha önce hiç olmadığı kadar dış politikamızda etkin rol oynuyor. Cumhurbaşkanlığı sisteminin avantajları kullanarak bölgedeki değişimin olumlu yönde seyretmesi için yoğun gayret gösteriyoruz. MUHALEFET MANDACILIKTAN KOPAMIYOR Muhalefet yolsuzluk soruşturmalarının üstünü örtmek için Batı ya ve Batılı medya kuruluşlarına yalvarırken biz Türkiye nin itibarını küresel ölçekte artırmaya çalışıyoruz. Mandacılık hastalığından kurtulamayan ana muhalefetin bizim bu duruşumuzu, Türkiye yi nereden nereye getirdiğimizi anlaması zaten mümkün değil. Onlar bırakın dünyayı okumayı burunların dibini bile görmekten acizler. Ülkemizde nasıl bir değişim yaşandığı kavrayışa sahip değiller. Batı karşısında mahçup ve mağlup kendi devletine karşı mağrur ve müfsid bir karakterle adeta zihnen mefluç olmuş durumdalar. MUHALEFET GÖRMESE DE TÜRKİYE ÇOK KUTUPLU DÜNYADA KUTUP BAŞI OLARAK AĞIRLIĞINI HİSSETTİRMEKTEDİR Türkiye çok kutuplu dünyada bir kutup başı olarak ağırlığını daha fazla hissettirmektedir. Yeniden şekillenen küresel sistemde Türkiye inşallah hak ettiği yeri bu sefer mutlaka alacaktır. Türkiye her halükârda sulhu sükunun tarafındadır. Her komşusunun, her dostunun, her kardeşinin kendisinden emin olduğu bir ülkedir. Aynı zamanda Türkiye sınırları zorlanacak, dostluğu ya da düşmanlığı test edilecek bir ülke de değildir. İstiklal ve istikbalimiz uğrunda gerekirse baş veririz ama asla zalime baş eğmeyiz. SURİYE DE YENİ BİR DÖNEM BAŞLADI Kışkırtmalar karşısındaki serinkanlı tavrımız asla zaafiyet olarak algılanmamalıdır. Suriye konusunda Türkiye nin sabrını sınamak yerine örgüt gibi değil devlet gibi hareket etmelidir. Suriye nin kalıcı huzura ve istikrara kavuşmasına kim engel olursa açık söylüyorum karşısında Suriye hükümeti ile birlikte bizi de bulacaktır. Terör koridoru ile Suriye nin parçalanmasına nasıl müsaade etmediysek bu ülkenin bölünmesine asla izin vermeyiz. Suriye de 8 Aralık öncesine geri dönüş gibi bir ihtimal ortadan kalkmıştır. 8 Aralık devrimiyle bu ülkede artık yeni dönem başlamıştır. Suriye huzura ve istikrara kavuştukça bunun kazananı bölgedeki tüm halklar olacaktır. Türkiye bu sürecin başarıya ulaşması için elinden geleni yapacaktır. Gazze deki kardeşlerimizin kendi yurtlarında özgürce yaşamaları için her desteği vereceğiz. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE ZİRAİ DON İklim değişikliğinin olumsuz etkilerine giderek daha fazla maruz kalıyoruz. Son ağaç kesildiğinde, son nehir kirlendiğinde, son balık öldüğünde o zaman paranın yenmediğini anlayacaksınız . Evet insanlık olarak bizden öncekilerden devraldığımız, çocuklarımızın bize emaneti olan tabiat, hava, su, toprağı hoyratça kullanmanın faturasına daha çok muhatap olduğumuz dönemin içindeyiz. Bazen kuraklık bazen sel, dolu ve zirai don gibi meteorolojik olaylarla iklim değişikliği kendini belli ediyor. Tarımsal üretim iklim değişikliğinden en çok etkilenen alanların başında geliyor. Hava sıcaklığındaki ani düşüşler sebebiyle ülkemizin belli bölgelerinde don, kar yağışı, dolu olaylarıyla karşı karşıya kaldık Kimi yerlerde termometreler eksi 17 dereceyi gösterdi. Bu vesile ile bir kez daha tüm üreticilerimize, çiftçilerimize geçmiş olsun diyorum Tarım ve Orman Bakanlığımız ilk günden beri süreci yakından takip etti. Her felaketi fırsata dönüştürmek isteyen habis zihniyet burada da boş durmadı. Hasar tespit çalışmaları tamamlanmadan millete korku salmada her türlü manipülasyona başvurdular. Yurt dışına bağlı olacağımıza kadar her türlü tezviratı ortalığa boca ettiler. Tarım Bakanlığımız karşı karşıya olduğumuz ilk tabloyu ortaya koydu. Başta hububat, baklagiller, yağlı tohumlar olmak üzere stratejik öneme sahip tarım ürünlerinde yurt içinde gıda arzını olumsuz bir risk yok elhamdülillah yok. Sıcaklıklardan dolayı bazı meyve çeşitlerinde sıkıntı sözkonusu. Kayısı, üzüm, elma, şeftali, nektarin gibi meyve gruplarında farklı derecelerde hasar meydana geldiğine işaret ediyor. Hasar tespit çalışmalarından sonra durum daha net ortaya çıkacaktır. Tarım ve Orman Bakanlığımız gerekli adımları atmaktadır. Bu olay bizlere Tarsim in önemini tekrar hatırlatmıştır.

Source: Habertürk


Vazneciler Gazi Kız Yurdu”nda öğrenciler sokağa atılıyor: 4 gün süre verildi

Berat Karaaslan / SÖZCÜ Özel

İstanbul Vezneciler Gazi Kız Yurdu yönetimi 14 Nisan 2025 günü açıkladıkları ani kararla 4 gün içerisinde yurdun boşaltılacağını bildirdi. Yurtta yaşayan öğrenciler aniden gelen karar karşısında mağdur duruma düştüler. Yurdun boşaltılacağı kararı WhatsApp grubuna yazılan metinle duyuruldu. Yönetim ayrıca öğrencilerin mağdur edilmemesi için çeşitli yurtlara geçiş yapılacağını söylese de henüz bu konuda bir netlik olmadığı da öğrenildi.

“KAYIT YAPTIRIRKEN DEPREME DAYANIKLI DEMİŞLERDİ”

Yurtta kalan öğrenciler yurda kayıt olurken yönetimin kendilerine binanın dayanıklılığına dair tadilatlar yapıldığını söyledi.

“Yurda kayıt esnasında ben de dahil pek çok arkadaşım ve aileleri deprem için dayanıklı olup olmadığını sorduğunda yaz tatilinde büyük bir tadilat olduğunu ve deprem için dayanıklı hale geldiğini belirtmişlerdi”

“SÜREKLİ SORUN YAŞIYORDUK”

Mağdur öğrenciler son zamanlarda yurdun eksiklerinin hayli arttığını ve bina duvarlarında çatlaklar olduğunu ifade etti:

“Yemekhanede kahvaltı için gerekli malzemeler eksikti, çalışanlar pek görünmüyor ve oda temizliği yapılmıyordu. Zaten yurtta sürekli tesisat anlamında olsun, dış cephenin durumu olsun sürekli sorunlar yaşıyorduk. Odalarda boruların patlayıp yağmur yağdığı zamanlar sıkıntı çeken çok arkadaşımız oldu. Bazı odalarda rutubet var.. bazı odalarda camlardan su akıyor.”

Yurt oda duvarlarında çatlaklar ve rutubet izleri görülüyor

YURT YÖNETİMİ DETAYLI BİLGİ VERMİYOR

Yurt yönetiminin sessizliğini koruduğunu ve tahliye kararının dayanağı olan belgeleri paylaşmadığını aktaran öğrenciler, “’Bakanlıktan geldi’ denilen yazıyı görmemize dahi izin verilmiyor. Yurt sahibine ulaşmamız da engelleniyor.

Depreme dayanıksız olduğu ileri sürülen yurtta aylarca barındırıldıklarını vurgulayan öğrenciler, şimdi ise herhangi bir çözüm sunulmadan birkaç gün içinde eşyalarıyla birlikte ortada bırakıldıklarını ifade etti.

Yurt ödemelerine ilişkin yönetimle öğrencilerin yaptığı görüşmede bu ayki ödemelerin yarısının geri iade edileceği, sözleşme başında topyekun ödeme yapanlara para iadesi yapılacağı öğrenildi. Mağdur öğrenciler yurda karşı dava açacaklarını söyledi.

Source: Berat Karaaslan


Opet çalışanı Atatürk”e hakaret etti, şirketten açıklama geldi

Sosyal medya Opet petrol firmasının bir bayisinde çalışan şahsın bir sosyal medya platformunda açtığı canlı yayında kullandığı ifadelerle çalkalandı.

Açtığı yayında Atatürk”e küfreden kullanıcı yüzbinlerce kullanıcı tarafından tepkiyle karşılandı.

OPET”TEN AÇIKLAMA GELDİ

Tepkilerin odağında yer alan şahsın çalıştığı Opet resmi X hesabından bir açıklama yayınladı. Şirketin yaptığı açıklamada şu ifadeler yer aldı

Source: Haber Merkezi


Taciz şüphelisini rezil etti!

Resmi İlanlar

Tüm Haberler

Haberler Gündem İstanbul Taciz şüphelisini rezil etti! – Güncel haberler | Son dakika haberleri

Taciz şüphelisini rezil etti!

Olay, İstanbul”da meydana geldi. Sultangazi”de sabah işine giden genç kadın iddiaya göre sözlü tacize uğradı. Ancak o utanmazlığı sineye çekip gitmek yerine adamı takip etti. Sonunda da yakalattı. O anlarda cadde genç kadının isyan haykırışları ile inledi.

Giriş: 15.04.2025 – 19:50 Güncelleme: 15.04.2025 – 19:50

Sesli Dinle

0:00 / 0:00

Olay, İstanbul”da meydana geldi.

Sultangazi”de sabah işine giden genç kadın iddiaya göre sözlü tacize uğradı.

Ancak o utanmazlığı sineye çekip gitmek yerine adamı takip etti. Sonunda da yakalattı.

O anlarda cadde genç kadının isyan haykırışları ile inledi.

ÖNERİLEN VİDEO

#istanbul haber

#yerel haber

Şurada Paylaş!

Yazı Boyutu

Yazı Boyutu

GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan”dan açıklamalar

Temizlikçiyi öldürüp parçalamıştı! Müebbet hapis

Zirai don vurdu! Soğuklara veda

Mezarı tahrip eden zanlı tutuklandı!

Bungalovdaki kameraya soruşturma!

Dörtlüye dönüş Osayi-Samuel”i parlattı!

Trump”tan Harvard”a “ültimatom”

Gizli kamera nasıl tespit edilir?

Yüksek faize karşı elini çabuk tuttu

Kaan Kahriman Avrupa şampiyonu!

15 Nisan 2025: Bugün ne oldu?

Katy Perry”li uzay yolculuğunda Türk izi

CHP kurultayı soruşturmasında ifadeler alınmaya başlandı

İstanbul”un en pahalı caddesi

Mehmet Ali Erbil”in cezası açıklandı

“Doğal akvaryum” incelemeye alındı

Kolon kanserini düşündüren 3 alarm belirtisi

“Ticaret savaşlarında durum bize avantajlı olabilir”

Fenerbahçe”de kiralıklar ne yaptı?

Yusuf Tekin: “Kimsenin başına silah dayamıyoruz, aksine proje okul sayısını azaltmaya çalışıyoruz”

REKLAM advertisement3ndparty

Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Detaylı bilgi almak için ‘Çerez Politikasını’ ve ‘Aydınlatma Metnini’ inceleyebilirsiniz.

Sosyal hesap ile giriş yap

Şifre yenileme bağlantısı

Şifreniz eposta@email.com adresine başarıyla gönderildi.

Lütfen gelen kutunuzu veya spam (önemsiz) klasörünü kontrol edin.

Sosyal hesap ile üye ol

Kişisel verileriniz, Aydınlatma Metni kapsamında işlenmektedir. “Üye ol” veya “Sosyal Hesap” butonlarından birine basarak Üyelik Sözleşmesi’ni, Rıza Metni’ni, Çerez Politikası’nı okuduğunuzu ve kabul ettiğinizi onaylıyorsunuz.

Source: Habertürk


Yasak aşk skandalında yeni gelişme! Kayınvalide ve damat canlı yayında gözaltına alındı

Esra Erol”da programında tüm Türkiye”yi şaşkına çeviren bir olay yaşanmıştı. 25 yaşındaki zihinsel engelli Dilek, nişanlısı 21 yaşındaki Cuma”nın, 47 yaşındaki annesi Güldane ile birlikte kaçtığını iddia ederek programa başvurmuştu.

3 AYLIK HAMİLE
Dilek, nişanlısı ve annesinin fazla samimi olduğunu, sürekli birlikte vakit geçirdiklerini ve kendisine şiddet uyguladıklarını söylemişti. Programa bağlanan bir izleyici ise Güldane’nin Cuma’dan 3 aylık hamile olduğunu ileri sürmüştü.

CANLI YAYINDA GÖZALTI
Tepki yağan skandal olayın ardından yeni bir gelişme yaşandı. Yayın ihbar kabul edildi ve Esra Erol”un programı sırasında stüdyoya polis ekipleri geldi.

Damat Cuma Doğan ile nişanlısının annesi olan Güldane Şahin canlı yayında gözaltına alındı.

ASKER FİRARİSİ OLDUĞU DA ORTAYA ÇIKTI
İkili, Dilek’e tehdit ve şiddet uyguladıkları iddiasıyla emniyete götürüldü. Diğer yandan Cuma Doğan’ın asker firarisi olduğu da ortaya çıktı.

RTÜK DE HAREKETE GEÇTİ
İğrenç olaya dair tepkiler sürerken RTÜK de harekete geçti. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin programa dair inceleme başladıklarını şu sözlerle açıkladı:
“ATV’de yayınlanan “Esra Erol’da” programına ilişkin kamuoyunda gündeme gelen yayın hakkında inceleme başlatılmış olup, gerekli işlemler ivedilikle gerçekleştirilecektir. Yayıncı kuruluşlarımızın özellikle aile yapısı, çocukların korunması ve toplumsal değerler konusunda daha hassas ve sorumlu davranmaları gerektiğini, bu tür programlar ile ilgili almış olduğumuz “İlke Kararları”nı bir kez daha önemle hatırlatırız.”

Source: Begüm Özkaynak


Yasak aşk skandalında damat ile kaynana canlı yayında gözaltına alındı

Türkiye damat ve kayınvalide arasında yaşanan yasak aşkı konuşuyor. 21 yaşındaki Cuma Doğan, engelli raporu bulunan Dilek Şahin”le nişanlandı. Nişanın ardından skandal patlak verdi. Esra Erol”a başvuran Dilek Şahin, nişanlısı ile 47 yaşındaki annesinin Güldane Şahin”in kaçtığını iddia etti. Doğan”ın kayınvalidesiyle yasak ilişki yaşadığı, kadının bu ilişkiden hamile kaldığı ortaya çıktı. DAMAT İLE KAYNANA CANLI YAYINDA GÖZALTINA ALINDI Tepki yağan olayın ardından polis ekipleri stüdyoya geldi. Yayını ihbar kabul eden polis, Cuma Doğan ile Güldane Şahin”i canlı yayında gözaltına aldı. İkili, Dilek”e tehdit ve şiddet uyguladıkları iddiasıyla emniyete götürüldü. Öte yandan Cuma Doğan”ın asker firarisi olduğu öğrenildi. HAMİLE KALDIĞI ORTAYA ÇIKTI Skandal olaydaki detaylar mide bulandırdı. Programa katılan Dilek, nişanlısı Cuma ile kayınvalidesi Güldane”yi birlikte gördüğünü, ancak bu durumu babasına anlatması halinde hayatıyla tehdit edildiğini açıkladı. Engelli raporu da bulunan talihsiz genç kız, babası Turan Şahin ile birlikte çıktığı programda annesi Güldane Şahin”in nişanlısı Cuma Şahin”i kaçırdığı söyledi. GENÇ KIZ GÖZYAŞLARI İÇİNDE ANLATTI Gözyaşları içinde yaşadıklarını anlatan Dilek, “Nişanlım çok acımasız biri, ondan gerçekten korkuyorum” dedi. Programda ayrıca Güldane”nin Cuma”dan 3 aylık hamile olduğu da öğrenildi. RAHAT TAVIRLARI ÇILDIRTTI Programda ayrıca Güldane”nin Cuma”dan 3 aylık hamile olduğu da öğrenilirken Esra Erol”un programına katılan damat Cuma Doğan”ın rahat tavırları dikkat çekti. Esra Erol”un “Sizi yan yana bulmamızın sebebi nedir?, “Siz Güldane Hanım”la neden kaçtınız?” sorusuna damat, “Evlenmek için kaçtık” dedi. Erol”un “Güldane Hanım sizin neyiniz oluyor?” sorusuna damat “Kaynaman oluyordu” cevabını verdi. “Yani nişanlınızın annesi, hiç utanmıyor musun oğlum kendinden?” diyen Esra Erol”a damat Cuma Doğan, “Yok ablacım” yanıtını verdi. Damat ve kayın validenin canlı yayında rahat tavırları izleyenleri çıldırttı. AMAT VE KAYINVALİDENİN OLAY GÖRÜNTÜLERİ ORTAYA ÇIKTI Tepkilerin odağındaki yasak aşkla ilgili yeni detaylar ortaya çıktı. Sosyal medyaya yansıyan görüntülerde damat ile kayınvalidenin samimi görüntüleri ortaya saçıldı. Görüntülerde damat ve kayınvalidenin sınırları aşan bir şekilde şakalaştığı görüldü.

Source: Haberler


Minguzzi”nin ailesini tehdit eden şahıs tutuklandı

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, şüpheli Ç.D”nin aileye yönelik sosyal medyadan tehdit içerikli paylaşımlarda bulunduğu belirlendi.Ankara”da polis ekiplerince gözaltına alınarak İstanbul”a getirilen zanlı, çıkarıldığı nöbetçi sulh ceza hakimliğince “birden fazla kişi ile tehdit” suçundan tutuklandı.Sosyal medyadan tehdit içerikli paylaşımlara ilişkin soruşturmada daha önce İstanbul”da 6 ve Kahramanmaraş”ta 1 şüpheli tutuklanmıştı. Böylece bu soruşturma kapsamında tutuklu şüpheli sayısı 8″e yükselmiş oldu.NE OLMUŞTU?Arkadaşlarıyla 24 Ocak”ta kaykay malzemesi almak için Hasanpaşa Mahallesi”ndeki pazara giden Mattia Ahmet Minguzzi ile B.B. ve U.B. arasında tartışma yaşanmış, pazardan ayrılmak isterken B.B”nin bıçakladığı Minguzzi, U.B. tarafından yerde tekmelenmişti.Ağır yaralanan Minguzzi hastaneye kaldırılırken, kaçan 2 şüpheli yakalanarak tutuklanmıştı.Hastanede 9 Şubat”ta hayatını kaybeden Minguzzi”nin Bahçelievler”deki mezarına da zarar verilmiş, 67 yaşındaki şüpheli D.A”nın “ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme” suçundan tutuklanması kararlaştırılmıştı.Cinayete ilişkin tutuklanan 2 çocuk şüphelinin 24″er yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı dava ise 8 Mayıs”a ertelenmişti.67 yaşındaki şahıs tutuklandıMezarı tahrip edilmişti.. Alperen Ocakları Minguzzi ailesine destek verdi

Source: Www.star.com.tr


İstanbul Valisi”nden öğrencilere tehdit gibi paylaşım: “Keşke dememek için…”

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) proje okul uygulaması kapsamında yaptığı son atamalar, gündemin merkezine oturdu.

Norm fazlası ilan edilerek görevden alınan öğretmenler bardağı taşırdı.

Lise öğrencileri dersleri boykot etti, mezunlar ve veliler okul kapılarında nöbete başladı. Protestolara katılan öğrenciler okul ve MEB yetkilileri tarafından tehdit edildi.

“SİYASAL GRUPLARA MESAFELİ DURUN”

Tüm bunlarla beraber, anayasal haklarını kullanan öğrencilere İstanbul Valisi Davut Gül”den bir ‘gözdağı ’geldi.

İstanbul Valisi Davut Gül, öğrencilere ‘Keşke dememek için dikkatli olun’ ifadelerini kullandı.

Gül’ün paylaşımı şu şekilde:

“Güvenliğiniz ve geleceğiniz her şeyden önemlidir. Bazı provokatörler, sizi yasa dışı eylemlere sürükleyerek polisle karşı karşıya getirmeyi ve hayallerinizi çalmayı amaçlamaktadır. Bu tür provokasyonlara karşı dikkatli olun. Yüreğimiz, bir gencin eğitim yerine sokakta tehlikeye atılmasına asla razı olmaz. Sizi korumak bizim sorumluluğumuzdur.

Lütfen sizi kışkırtan siyasal ve sosyal gruplara mesafeli durun. Unutmayın, bu tür gruplar kendi menfaatleri için sizi kullanmak isteyebilirler. Keşke dememek için dikkatli olun.”

Source: Haber Merkezi


İstanbul Valisi Gül gençleri provokasyonlara karşı uyardı: “Lütfen sizi kışkırtan siyasal ve sosyal gruplara mesafeli durun”

İstanbul Valisi Davut Gül, sosyal medya hesabından bir paylaşım yaparak gençlere uyarılarda bulundu. Vali Gül paylaşımında, “Sevgili Öğrencilerimiz, Güvenliğiniz ve geleceğiniz her şeyden önemlidir. Bazı provokatörler, sizi yasa dışı eylemlere sürükleyerek polisle karşı karşıya getirmeyi ve hayallerinizi çalmayı amaçlamaktadır.” şeklinde konuştu. “KEŞKE DEMEMEK İÇİN DİKKATLİ OLUN” Vali Gül açıklamasının devamında, “Bu tür provokasyonlara karşı dikkatli olun. Yüreğimiz, bir gencin eğitim yerine sokakta tehlikeye atılmasına asla razı olmaz. Sizi korumak bizim sorumluluğumuzdur. Lütfen sizi kışkırtan siyasal ve sosyal gruplara mesafeli durun. Unutmayın, bu tür gruplar kendi menfaatleri için sizi kullanmak isteyebilirler. Keşke dememek için dikkatli olun” ifadelerini kullandı

Source: Sabah


CHP’nin öğrencilere bir öğün ücretsiz yemek verilmesine ilişkin kanun teklifi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi

CHP İstanbul Milletvekili Ali Gökçek, öğrencilere bir öğün ücretsiz yemek ile ilgili sunduğu kanun teklifine ilişkin TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, okullardaki yemek sorununa ve yoksulluğa işaret etti.Yarının Türkiyesini inşa edecek 10 milyona yakın çocuğumuz yoksulluk içinde diyen Ali Gökçek, şöyle devam etti:Her üç çocuktan biri okuldan önce kahvaltı yapamıyor. Yaklaşık her dört aileden biri gün içerisinde en az bir öğün et, balık veya tavuk yiyemiyor. Bunu bu kürsüden söylemekten utanç duyuyorum ancak sağlıklı beslenmek çocuklar için bir lüks değil temel ihtiyaçtır. Bu ülkede milyonlarca insan açlık sınırının altındaki ücretlerle hayatta kalma mücadelesi veriyor. Asgari ücretli, emekli pazarda tane hesabı yapıp ay sonunu getirmeye çalışıyor. Çocuklar okula boş beslenme çantası ile gidiyor. Bugün bir okul kantininde bir tost yeseniz bir su bir ayran içseniz yüz lira ediyor. Bu hesabı da zul sayarım, hepimiz o yaşlarda olduk. Bir kuru tostla doyan lise öğrencisi gördünüz mü hiç? “MALİYETİ 4.8 MİLYAR DOLAR”Saray, yoksullukla mücadele etmek yerine kreş açarak, yurt açarak, kent lokantaları açarak sizin kurduğunuz düzende vatandaşlar bir nebze nefes alsın diye çalışan Ekrem İmamoğlu ile mücadele ediyor. Ama size bir kötü haberim var; kalbinizdeki, zihninizdeki bütün kötülükleri onun önüne yığsanız da bu ülkenin 13üncü Cumhurbaşkanı Ekrem İmamoğlu olacak. Ekrem İmamoğluna yaptığınız operasyonun maliyeti 45 milyar dolar. Anaokulundan liseye kadar her öğrenciye bir öğün ücretsiz yemek vermenin maliyeti 4,8 milyar dolar. Siz Ekrem İmamoğlunu içeriye atmak için kullandığınız paranın onda birini bu çocukların karnı bir öğün doysun diye vermediniz. Bu gençlerden ne istiyorsunuz? Aç bırakıyorsunuz, öğretmenlerini elinden alıyorsunuz yetmiyor zindanlara atıyorsunuz bu çocuklar size ne yapıyor? Sizin bu iktidarınızı Atatürkün kurduğu bu cumhuriyetin gençleri yıkacak.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın Seçimlerden önce 1,8 milyon öğrenciye ücretsiz yemek uygulamamızı 5 milyona çıkartacağız vaadinde bulunduğunu söyleyen Gökçek, Seçim beyannamenize de yazdınız ya işte size o vaadi yerine getirme fırsatı sunuyorum. Ben ve grup arkadaşlarım burada oturanları teker teker ezberleyeceğiz ve sokak sokak gezerek çocukların karnı doysun istemeyenler işte bunlardır diyeceğiz dedi.

Source: Anka


Yılmaz Özdil”den Bahçeli”nin İmamoğlu açıklamasına bomba yorum: Bu iş bize patlayacak diyor

SÖZCÜ TV ekranlarında her hafta Salı günü ekranlara gelen İpek Özbey”in sunduğu Kırmızı Beyaz programında Türkiye”nin gündemi tartışılmaya devam ediyor.

Sözcü Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, MHP lideri Devlet Bahçeli”nin yaptığı açıklamaları yorumladı.

“İMAMOĞLU ALEYHİNE OLSA MANŞET OLURDU”

“- Yandaş medyaya bakacaksın bu tür durumlarda. Eğer bu açıklama İmamoğlu aleyhine olsaydı yandaş medyada manşet olurdu. Fakat yandaş medyada bu haber yok. Bir tanesi koymuş onlar da MHP”nin yayın organı Türkgün”ün manşeti ile yapmışlar haberi. Belli ki Bahçeli ne dedi şimdi kavrayamamışlar açıp Türkgün”e sormuşlar. Öbürleri görmemiş.”

“BAHÇELİ “İŞ BİZE PATLAYACAK” DİYOR”

“- Dolayısıyla Bahçeli”nin bu açıklaması aslında bu dosyanın içi boş kardeşim bunu eksiksiz hale getirin yoksa bu iş bize patlayacak diyor. Oy kaybediyor diyor. AKP”ye göre MHP daha fazla oy kaybediyor. Zafer Partisi”nin oy kazandığını görüyoruz.

“BAHÇELİ”NİN KAFASINDAKİ DEVLET ALGISINA HİZMET EDİYOR”

“- Bahçeli aslında bunu söylüyor. Bahçeli aslında demokrasi ile ilgili bir adam değil aslında. AYM”yi kapatın diyen bir adam sonuçta ya da İmamoğlu”ndan bahsederken Ümit Özdağ”dan bahsetmiyor. Öcalan”a bile özgürlük istersen Demirtaş”ın adını anmıyor. Bahçeli”nin genel olarak açıklamalarının demokrasi ile hukukla tarif edilecek bir şey yok. Kafasında bir devlet algısı var o algı çerçevesinde konuşuyor. Sarayın yanında durarak devleti koruduğunu düşünüyor. Yandaş medyanın bu açıklamayı görmemesi ilginç. Sıkıntı var denemez ama demek ki oturup birbirlerini ikna etmemiş.”

Source: Haber Merkezi


Bungalovdaki gizli kamera skandalında yeni gelişme! Suçlular belli oldu

Sakarya”nın Sapanca ilçesinde tatile giden bir aile tarafından tespite dilen ve tüm Türkiye”de gündem olan bungalovdaki gizli kamera skandalında yeni bir gelişme yaşandı.TATİLE GİDEN AİLE YATAK ODASINDA GİZLİ KAMERA TESPİT ETMİŞTİRamazan Bayramı arifesinde meydana gelen olayda, İstanbul”dan Sapanca ilçesinde bungalov kiralayan aile iddiaya göre, yapının yatak odası ve jakuzi bölümünün tamamını gören ampul içine saklanmış gizli kamerayı fark etti.Aile emniyet müdürlüğüne giderek şikayette bulundu. Yapılan ihbar sonrasında konuya ilişkin çalışma başlatan ekipler, bungalovda bulunan tüm elektronik cihazlara el koyarak inceleme başlattı.İŞLETME SAHİBİ VE BİR KİŞİ TUTUKLANDIOlaya ilişkin işletme süresiz olarak mühürlenirken, işletme sahibi H.K. (31) ve T.S. polis ekiplerince gözaltına alınarak adliyeye sevk edildi. Burada hakim karşısına çıkarılan 2 şüpheli tutuklanarak cezaevine gönderildi.Bungalovda gizli kamera tuzağı! Tatile giden aile kabusu yaşadı! Polis harekete geçti

Source: Muhammet Arif Güreli


Bakan Tekin yine hedefte! Eğitimcilerden algı operasyonuna sert tepki

Haber7 – ÖZEL Son dönemlerde Milli Eğitim Bakanlığı”na ve özellikle Bakan Yusuf Tekin’e yönelik artan eleştiriler dikkat çekiyor. Eğitim camiasında kriz havası estirmeye çalışan çevrelerin, gerçek dışı verilerle algı operasyonları yürüttüğü görülüyor.KALKAN: YOĞUN BİR İTİBARSIZLAŞTIRMA VAREğitimci-Yazar Adnan Kalkan, bu konuda yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:”Son zamanlarda Milli Eğitim Bakanlığı ve özellikle Bakan Yusuf Tekin’e yönelik yoğun bir itibarsızlaştırma çabası dikkat çekiyor. Gerçeklere dayanmayan iddialarla yürütülen bu algı operasyonlarının temel amacı, kamuoyunda bakanlığa ve onun yöneticilerine karşı olumsuz bir kanaat oluşturmaktır.””200 BİN DEĞİL, 6 BİN ÖĞRETMENİN GÖREVLENDİRMESİ YENİLENMEDİ”Kalkan, öğretmenlere yönelik “200 bin kişi mağdur edildi” algısının tamamen çarpıtılmış olduğunu şu sözlerle dile getirdi:”Bu yıl görev süresi dolan öğretmen sayısı yaklaşık 38 bin civarındayken, yeniden ataması yapılmayan öğretmen sayısı ise 6 bin dolayındadır. Üstelik bu öğretmenlerin tamamı, geçici görevle nitelikli okullara atandıklarını ve sürenin sonunda yeniden değerlendirme yapılabileceğini bilerek bu pozisyonlara başvurmuştur.””MAĞDURİYET HİKAYESİ OLUŞTURMAK AHLAKİ DEĞİL”Öğretmenlere bu yıl tercihlerine göre başvuru imkânı da tanındığını kaydeden Kalkan, “Konuyu çarpıtarak bir mağduriyet hikayesi üretmek ve bu yolla kamuoyunda Bakanlık karşıtı bir duygu oluşturmak, ahlaki değerlerle bağdaşmamaktadır. Toplumun en hassas alanlarından biri olan eğitim üzerinden yürütülen bu tür karalama kampanyaları, sadece Bakanlığı değil, eğitimin kendisini de yıpratmaktadır. İnsanımız dikkatli olmalıdır.” diye konuştu.ULAŞ: ROTASYON UYGULAMASI BİLİMSEL BİR GEREKLİLİKProf. Dr. A. Halim Ulaş da rotasyon uygulamasının sadece idari bir tedbir değil, aynı zamanda bilimsel bir gereklilik olduğunu vurguladı. Ulaş, açıklamasında farklı ülkelerdeki uygulamalara da dikkat çekti:”Japonya’da öğretmenler 3 ila 6 yılda bir zorunlu olarak farklı okullara atanırken, bu uygulama öğretmenlerin farklı deneyimler kazanmasını ve okul kültürleri arasında bilgi transferini sağlıyor. Singapur’da ise öğretmenler sadece okul değil, aynı zamanda görev düzeyinde de rotasyona tabi tutularak liderlik ve uzmanlık rollerinde dönüşümlü olarak gelişiyor.””ROTASYON, DEZAVANTAJLI BÖLGELERE DENEYİMLİ ÖĞRETMENLERİN ULAŞMASINI SAĞLAR””Finlandiya gibi bazı ülkelerde rotasyon yerine öğretmenlere yüksek düzeyde özerklik ve mesleki gelişim imkanları tanınarak içsel yenilenme teşvik ediliyor. Tüm bu uygulamalar, öğretmenin durağanlaşmasını önleyerek öğrenme topluluklarını canlı ve üretken tutmayı hedefliyor. Eğitim psikolojisine göre bireyler belli sürelerde çevresel değişime ihtiyaç duyar ve bu değişim, öğrenme motivasyonunu da artırır. Ayrıca rotasyon sayesinde dezavantajlı bölgelerdeki öğrencilerin de deneyimli öğretmenlere ulaşma şansı artar.”BAŞARILI EĞİTİM SİSTEMLERİ ÖĞRETMENLERİN GELİŞİMİYLE PARALELDİR””Eğitimde fırsat eşitliği, kalite devinimi ve okul ekosistemlerinin gelişimi açısından öğretmen rotasyonu artık sadece bir yönetim politikası değil, ilmi ve insani bir zorunluluk haline geliyor. Dünya genelindeki başarılı eğitim sistemlerinin ortak noktası, öğretmenlerin gelişimiyle paralel ilerleyen esnek ve vizyoner bir yönetişim anlayışıdır.”KAVLAK: SÜRESİ DOLAN ÖĞRETMENİN GÖREV YERİ DEĞİŞMESİ SİYASİ GÜNDEM HALİNE GETİRİLDİProje okullarında görev süresi dolan öğretmenlerin yer değiştirmesi süreci üzerinden yürütülen tartışmaları değerlendiren Doç. Dr. Ahmet Kavlak ise durumu şu sözlerle yorumladı:”Proje okullarında görevlendirilme süresi olan 4 yılın bitimiyle birlikte, -müdür talebi olmazsa- başka okullarda görev yapma mecburiyetine bağlı olarak yer değişikliği yapılması şartıyla proje okullarına atanan öğretmenlerin, bu sürenin dolmasıyla başka okullara, asli vazifeleri olan her yerde eğitimi gerçekleştirme görevine dönmeleri üzerine yapılan spekülasyonlarla, meselenin tespitini yapmak yerine, bu durumun standart bir durum olduğunu bildikleri halde, mutlaka bir siyasi kararın etkisi olduğunu ilan ederek ortalığı velveleye vermek, her meseleden bir siyasi rant devşirme mantığıyla hareket etmek, her zamanki gibi, tabi olduğu ve şartlı olarak atandığı kurumda şartın bitmesiyle normal olarak yapılması gerekenin olmasına itiraz etme alışkanlığı, hakikaten bizim particilik kültürümüzün en saçma yönlerinden biri olarak her daim sergilenmektedir. “

Source: Nurullah Alpay


İngiltere”de temizlik çalışanlarının grevi ülke geneline yayılabilir

Çöp toplayıcılarını temsil eden “Unite” sendikasının Genel Sekreteri Sharon Graham, BBC”ye yaptığı açıklamada, temizlik çalışanlarının Birmingham Belediyesindeki bazı pozisyonların kaldırılması ve maaşlardaki kesintiler nedeniyle başlattığı greve ilişkin konuştu.

Graham, söz konusu grevin ülke geneline yayılabileceği uyarısında bulunarak, “Eğer diğer belediyeler, düşük ücretli çalışanları, kendilerinin almadığı kötü kararların bedelini ödemeye zorlarlarsa, elbette biz de o bölgelerde harekete geçmek zorunda kalırız.” dedi.

Sendikanın ulusal yetkilisi Onay Kasab da belediyelerin bu tür maliyet azaltma politikalarından vazgeçmesi gerektiğinin altını çizdi. Kasab, “Eğer diğer yerel yönetimler de bu tür kesintiler yaparsa grev eylemlerinin yayılması olasılığı doğar.” uyarısı yaptı.

Peterborough kentinde de GMB sendikası, atık toplama, sokak temizliği ve park bakımında çalışanların düşük maaşlarıyla ilgili belediyeye karşı hukuki girişimlerde bulundu.

Devon”da ise GMB sendikasının protestoları sonucu, 800″den fazla belediye çalışanı için sözleşmelerin yeniden düzenlendiği bildirildi.

Birmingham sokaklarında binlerce ton çöp birikti

Sendika yetkililerinin uyarısı, Birmingham”daki temizlik çalışanlarının, bazı pozisyonların kaldırılması ve maaşlardaki kesintileri gerekçe göstererek greve gitmesi sonrası artan halk sağlığı endişelerinin ardından geldi.

Belediye çalışanlarının bir ayı aşkın süredir devam eden süresiz grevi, sokaklarda binlerce ton çöpün birikmesine, farelerin artmasına ve sanitasyon sorunlarına yol açıyor.

Birmingham Belediye Konseyi, eşit ücret taleplerine dair gelecekteki yükümlülüklerden kaçınmak amacıyla çöp kamyonu ekiplerinden bir pozisyonu kaldırma kararı almış ve bu karar çalışanları greve sevk etmişti. Öte yandan, belediyenin 2023″te fiilen iflas ettiği açıklanmıştı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Olayları büyütme potansiyeli en yüksek 5 burç: Bu burçlar en küçük durumu dahi abartmadan duramıyor…

Astrolojiye göre bazı burçlar vardır ki en küçük detaydan bile bir dram çıkarabilirler. Bir bakış, yanlış anlaşılmış bir kelime ya da unutulmuş bir mesaj… Bunlar onlar için yeterlidir. Hemen zihinsel senaryolar yazılır, duygular tavan yapar ve olaylar, olduğundan çok daha büyük bir hale gelir. Peki, en küçük durumu dahi abartmadan duramayan kişiler hangi burçlardan çıkıyor? İşte, olayları büyütme potansiyeli en yüksek 5 burç…1. AKREP BURCUAkrep burcu, duygularını kolay kolay belli etmez ama içten içe yaşadığı fırtınalar devrimseldir. Ufak bir kırgınlık bile onun için derin bir meseleye dönüşebilir. Sorgular, detayları kurcalar ve sonunda kafasında büyük bir tablo çizer. Olayı büyütmeden çözme ihtimali düşüktür çünkü onun iç dünyası çok derindir. Bir kırılma, geçmişteki tüm kırgınlıkları da beraberinde getirir.2. YENGEÇ BURCUYengeç burcu, duygularla yaşar. En küçük söz, onun kalbinde yankılanabilir. Özellikle sevdiği insanlardan gelen tepkiler ya da eleştiriler, onda büyük duygusal patlamalara yol açabilir. “Benim için önemliydi” deyip konuyu saatlerce açabilir. Duygusal hafızası çok güçlü olduğu için, geçmişte yaşanmış minik bir olay bile yıllar sonra tekrar gündeme gelebilir.3. ASLAN BURCUAslan burcu sahneyi sever. Bu sadece ilgi görmekle ilgili değil, duygusal olaylarda da geçerli. Gururuna dokunulduğunda, değersiz hissettiğinde ya da göz ardı edildiğini düşündüğünde olay büyük bir krize dönüşebilir. Ona göre hak ettiği ilgi gösterilmemişse, bu mutlaka konuşulmalı, hatta bazen tüm dünyaya duyurulmalıdır.4. İKİZLER BURCUİkizler burcu zeki ve konuşkandır. Ama işin içine duygular girdiğinde kafasında birden fazla senaryo yazabilir. Bir mesajın gecikmesi bile “acaba”larla dolu iç monologlara dönüşebilir. Birini suçlamak yerine, konuyu kendi içinde büyütür, büyütür ve sonunda patlar. Aniden konu açılır ve geçmişte unutuldu sanılan olaylar tekrar masaya yatırılır.5. BALIK BURCUBalık burcu, duygularının en saf ve yoğun haliyle yaşar. Ona göre en küçük hayal kırıklığı bile bir romanın konusu olabilir. Bir yanlış anlamadan bile kendini dışlanmış, kırılmış ve üzgün hissedebilir. Duygusal olarak çok etkilenir ve bu etkilenmeyi dışa vurduğunda çevresindeki herkes olayın boyutundan şaşırabilir.

Source: Haber Merkezi


Zirai don felaketi için Meclis”te komisyon kurulacak

TBMM”de grubu bulunan bütün partiler, zirai donun araştırılması için komisyon kurulması amacıyla önerge verdi. Önergenin Genel Kurul”da bütün partilerin uzlaşısı ile kabul edilmesi ile “zirai don araştırma komisyonu” kuruldu. 22 üyeden oluşacak komisyon, üç ay boyunca zirai don felaketini bütün yönleri ile inceleyerek gerekli yasal düzenlemelerin yapılması için öneriler sunacak.

CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, TBMM Genel Kurulu’nda elinde zarar görmüş kayısı dallarıyla kürsüye çıkan Ağbaba, “2025 üretim sezonu başlamadan bitti” diyerek Tarım Bakanlığı’na sert eleştiriler yöneltti.

“Tarım Bakanlığı Masal Okumayı Bırakmalı”

Ağbaba, 6 Şubat depremlerinin ardından ikinci bir felaketle yüzleşen Malatya’nın, tarım temelli ekonomisiyle büyük bir çöküşün eşiğinde olduğunu belirtti. “Bu sadece bu yılın değil, gelecek yılların da kaybı demektir. Ağaçlar kurudu, meyve vermeyecek hale geldi. Malatya”da yaklaşık 550 bin kişinin bu felaketten etkileneceğini öngörüyoruz” diyen Ağbaba, Tarım Bakanlığı’nın gerçekçi ve kalıcı çözümler üretmesi gerektiğini vurguladı.

“Tüketici de Etkilenecek: Domates, Kayısı, Elma Bulamayacağız”

Zarar gören ürünlerin sadece kayısıyla sınırlı olmadığını dile getiren Ağbaba, “Kirazlar, bademler, elmalar, erikler, armutlar da yandı. Önümüzdeki dönemde pazarda ne domates ne elma ne de kayısı bulabileceğiz” diyerek bu krizden yalnızca üreticilerin değil, tüketicilerin de derinden etkileneceğini ifade etti.

“Çiftçiye Destek Yok, Yandaşlara Var”

Ağbaba, Anayasa gereği çiftçilere verilmesi gereken desteklerin yetersiz olduğunu da belirtti. “2025 yılı için çiftçiye verilmesi gereken destek 615 milyar lira, ancak sadece 135 milyar lira ayrılmış. Bu halkın hakkı yandaşlara peşkeş çekiliyor. Tarımı hor görenler, yarını zor görür” dedi.

“TARSİM Primleri Yüksek, Destek Herkese Verilmeli”

Sigorta sistemi TARSİM’e de değinen Ağbaba, Malatya’daki çiftçilerin ancak yüzde 15’inin sigorta yaptırabildiğini belirterek, “TARSİM olsun olmasın, zarara uğrayan her çiftçiye destek verilmelidir. Ayrıca sulama birliklerinin yaptığı su zamları geri alınmalı, bu dönemde su ve elektrik parası alınmamalıdır” dedi.

“Çiftçinin Evine İcra Götürmeyin!”

Konuşmasının en sert bölümlerinden birinde Ağbaba, “Bir tane çiftçinin evinin önüne icra götürürseniz iki elimiz yakanızda olur. Bizim örfümüzde cenaze çıkan eve icra gönderilmez” diyerek, hükümeti sosyal ve ekonomik duyarlılık içinde hareket etmeye çağırdı.

Source: Anka


Proje okullarına kriter getirilsin! Eğitim Sendikaları MEB’e çağrıda bulundu

MAHMUT ÖZAY – Proje okullarında görev süresi dolan 6 bin öğretmen norm fazlası oldu. Bazı kesimler öğretmen “sürgün edildiler, işten atıldılar” diyerek öğrencileri kışkırttı. Birçok lisede eylem yapıldı. Eğitimciler ve sendikalar, proje okulları nın her atama döneminde benzer sıkıntılar yaşandığını ifade ederek “Alım yöntemi değişirse sorun ortadan kalkar” dedi. İşte sendikaların yaptığı açıklamalar: PROJE SAYISI AZALTILMALI >> Türk Eğitim Sen Başkanı Geylan: Bu durumu düzeltmediğimiz sürece de siyasi ve ideolojik heveslerin öğretmenlerimizin, öğrencilerimizin ve okullarımızın tepesinde tepinmesine zemin oluşturmaya devam edeceğiz. Yapılacak olan bellidir. Gerçekten özel program ve proje uygulayan kurumlarımız kapsam içerisinde bırakılarak, proje okullarının sayısı azaltılmalı. Bu okullarımızın idareci atamaları MEB Yönetici Atama Yönetmeliği’ne tabi olmalı. ATAMA SINAVLA YAPILSIN >> Hürriyetçi Eğitim Sen Genel Başkanı Levent Kuruoğlu: Doğru olan; geçmişte olduğu gibi, sınavla öğrenci alan nitelikli okullara, yine objektif kriterlerle ve sınavla öğretmen atanmasıdır. Mevcut uygulamayla birlikte, her gelen iktidar ve her gelen Millî Eğitim Bakanı, bu okullara tamamen keyfî bir şekilde öğretmen atayabiliyor. Bu durum, sürekliliği olmayan, liyakatsizliğin ve belirsizliğin hâkim olduğu bir sistem oluşturuyor. UCUZ SİYASİ HESAP PEŞİNDELER >> Eğitim-Bir-Sen: Lise öğrencilerinin, proje okullarına yönelik yönetici ve öğretmen atamaları bahane edilerek tıpkı Gezi Parkı kalkışması sürecinde olduğu gibi sokağa dökülmek istenmesi ve ucuz siyasi hesapların aracı hâline getirilmeye çalışılması son derece yanlış ve kabul edilemez bir durumdur. Somut bir gerekçe ortaya konulmadan atama ve görevlendirme taleplerinin yerine getirilmemesi bir hak ihlali. Akademisyen Tuncay Tunç ise “Sadece MEB’in proje okulları değil bütün okullarda rotasyon olmalı. Bu, sisteme dinamizm getirir. Sadece MEB değil üniversitelerde de kriterler gözetilerek rotasyon olmalı. Hatta daha ileri giidiyorum. Bütün kurumlarda ortalama 10 yılda bir rotasyon olmalı” dedi.

Source: Baki Sancak


‘Don felaketinin hasarı şimdiden fiyatlara yansıdı’

Meyve sebze enflasyonunun oldukça yüksek seyrettiği, çiftçilerin maliyetlerden dert yandığı ülkemizde don felaketi bardağı taşıran son damla oldu. 36 ilde üreticiler ‘afet hali’ ilan edilmemesine tepki gösterdi. “Devlet desteği gelmezse fiyatlar patlar” diye haykırdı. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Murat Kapıkıran, İstanbul don felaketinden doğrudan etkilenmese de talebin yoğun olması nedeniyle bir nakliye noktası olduğunu hatırlattı.

Kapıkıran, “Hasat döneminde rekolte farklı ürünlerde yüzde 30 ile yüzde 90 arasında düşecek. En çok hasar kayısıda görülüyor. Elmanın raftaki fiyatı şimdiden 100 lirayı aştı. Talebin aynı kalacağı düşünüldüğünde neredeyse rekolte düşüşü kadar zam, ürün fiyatlarına yansıyacaktır. İthalat desteği alınan ürünlerde ise kur etkisi de hissedilecektir” ifadelerini kullandı.

1 SENEDE 2. DON

TMMOB Adana Şube Başkanı Ahencen Tayakası, “Zaten 21-25 Şubat’ta da çok ciddi bir geç ilkbahar don olayı yaşamıştık. Narenciye ve kışlık sebzelerde çok ciddi hasarlar oluştu. İhracat için olan ürün depodan çıktı, iç piyasaya sürüldü” diye konuştu. Bursa Osmangazi Ziraat Odası Başkanı Sayın İsmail Altınkaya ise “Sıcaklık arttıkça olayın vehameti daha çok gün yüzüne çıkacak ama hemen her yerde ciddi zarar var” dedi.

Çiftçinin borcu ertelenmeli

“Tarımsal afet ilan edilmeli” diyen Murat Kapıkıran konuşmasını şöyle sürdürdü: “İklim değişikliğinin etkisi bu sene tam çiçeklenme dönemindeyken ürünü yakaladı. Meteoroloji zirai don uyarısı yapmış olsa da çiftçi için böyle bir felakette alacak önlemler kısıtlı. Dondan etkilenen bölgelerde faaliyet gösteren çiftçilerin borçlarının ertelenmesi gerek. Yoksa aynı bölgelerde üretime devam edebilmek güç hale gelir.”

Source: Haber Merkezi


Mattia Ahmet Minguzzi’nin katilini kınadı diye darp ettiler! Organize kötülük sınır tanımıyor

İnfiale neden olan 15 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi cinayetinden sonra gelişen akılalmaz olayların ardı arkası gelmiyor. Önce duruşmadan önce Minguzzi ailesi tehdit edilmiş ardından duruşma günü çocuğun mezarı tahrip edilmişti. Tuhaf olaylar zincirinin son halkası ise artık pes dedirtti. KATİL KINAYAN YORUMA TEHDİT İddiaya göre 16 yaşındaki lise öğrencisi U.A.Y., Ahmet Minguzzi ile ilgili bir haber gördü. Sosyal medya üzerinden gördüğü haberin altına katili kınayan bir yorum yaptı. Ne olduysa bundan sonra oldu. Sabah”ın haberine göre bu yorumu gören bir grup önce lise öğrencisi U.A.Y”yi sosyal medya üzerinde tehdit etmeye başladı. Ardından cep telefonu numarasını bulup tehdit mesajları atmaya başladılar. PARKA ÇAĞIRIP DARP ETTİLER Çete geçtiğimiz cumartesi günü liseli genci arayıp Sancaktepe”deki evinin yakınında bulunan bir parka çağırdı. Parka giden U.A.T. neye uğradığını şaşırdı. Bir grup üzerine çullanıp onu darp etti. İhbar üzerine olay yerine giden sağlık ekiplerince hastaneye kaldırılan U.A.Y.”nin sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. YAŞADIKLARINI ANLATTI Ailesinin şikayeti üzerine çalışma başlatan polis ekipleri 16 yaşındaki gencin ifadesine başvurdu. U.A.Y. ifadesinde Minguzzi”nin öldürülmesi konusu ile alakalı TikTok üzerinden yaptığı yorumdan dolayı tehdit edildiğini ve bir numara üzerinden kendisine ulaşıldığını akşam saatlerinde darp edildiğini söyledi. 7 KİŞİ TUTUKLANDI Yapılan çalışmalar sonucu olaya karıştığı tespit edilen 7 şüpheli gözaltına alındı. Hepsinin de 18 yaşından küçük olduğu öğrenilen 7 şüpheli çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Source: Çağla Çağlar


Türkiye bu “yasak aşk”ı konuşuyor… Canlı yayında gözaltına alındılar

ATV ekranlarında yayınlanan Esra Erol’da programında tüm Türkiye’yi şaşkına çeviren bir olay yaşandı.

25 yaşındaki zihinsel engelli Dilek, 21 yaşındaki nişanlısı Cuma’nın, 47 yaşındaki annesi Güldane ile birlikte kaçtığını iddia ederek programa başvurdu.

3 AYLIK HAMİLE

Dilek, nişanlısı ve annesinin fazlasıyla samimi olduklarını, sürekli birlikte vakit geçirdiklerini ve kendisine şiddet uyguladıklarını ifade etti.

Programa telefonla bağlanan bir izleyici ise Güldane’nin, oğlu Cuma’dan 3 aylık hamile olduğunu ileri sürdü.

CANLI YAYINDA GÖZALTI

Tepki yağan skandal olayın ardından dikkat çeken bir gelişme yaşandı.

Yayın ihbar kabul edildi ve Esra Erol’un programı sırasında stüdyoya polis ekipleri geldi.

Damat Cuma Doğan ile nişanlısının annesi Güldane Şahin, dün Erol’un programında canlı yayında gözaltına alındı.

ASKER FİRARİSİ OLDUĞU DA ORTAYA ÇIKTI

İkili, Dilek’e tehdit ve şiddet uyguladıkları iddiasıyla emniyete götürüldü. Öte yandan, damat Cuma Doğan’ın asker firarisi olduğu da ortaya çıktı.

Source: Haber Merkezi


Okul bahçesinde katledilmişti: Gülden Coni”nin ablasının anlattıkları ağzınızı açıkta bırakacak! “Katil her şeyi planladı”

Edirne”deki vahşet geçtiğimiz haftalarda yaşandı. 14 yaşındaki Gülden Coni aynı yaştaki E.A. tarafından okul bahçesinde bıçaklanarak katledildi. Gülden ablası katıldığı televizyon programında olayın perde arkasını anlattı. Abla Nurhan Alüzrek, katili savunanların olduğunu öne sürüp şunları söyledi: “Bu katil zaten bunu planlamış. Bazı dedikodular duyuyoruz, uyuşturucu etkisinde ya da bir an ki o canilikle yaptı vesaire, cinnet geçirdi bu gibi sözler duyuyoruz ve katili savunan insanlar oluyor maalesef” ifadelerini kullandı. Geçtiğimiz haftalarda Gülden Coni için kalabalık bir grup yürüyüş düzenledi. “ARKADAŞLARINDAN DON, ATLET İSTEMİŞ” Abla Alüzrek “Olay günün 2-3 gün önce gruptaki arkadaşlarına hangi cezaevine gireceğine kadar bilip, arkadaşlarından bana don, atlet alın getirin vesaire… Arkadaşlarının ona söylemi, paran var mı? Oyun var mı bunun var mı? diye sorması. Tamamen kasıtlı bir şekilde saplantılı bir şekilde yapması” şeklinde konuştu. GÜLDEN”İ SAPLANTI HALİNE GETİRMİŞ ” Kardeşimin sevgilisi kesinlikle değil” diyen acılı abla şu ifadeleri kullandı: “Tanışmalarına bir kız arkadaşı vesile olmuş. Görüşüyorlar fakat kardeşim bunun nasıl bir insan olduğunu duyunca, anlayınca tamamen uzaklaşıyor. Nasıl bir insan olduğunu fark ettiğinde bana bahsetti. Ben kardeşimle abla kardeş gibi değil arkadaş gibiydim. Her şeyini bana anlatır. Katil E.A. Tamamen psikopat olduğunu vurguladı. Konuşma şeklinin davranışlarının çok farklı olduğunu söyledi bana. Ben elimi ayağımı tamamen kestim. Bunu bana kendisi söyledi. Bende kardeşime uzaklaşmasını söyledim. 1,5 sene içerisinde bunlar ne bir görüşme, ne bir konuşma hiçbir şekilde bağlantılıları yok. Kardeşimi saplantı haline getiriyor. Sosyal medyada garip söylemlerle paylaşmış ama bizim haberimiz yok. “Sanki kendilerine bir kurban arıyorlar” gibi geliyor bana. Çünkü kardeşimin onunla hiçbir bağlantısı yok. Kardeşimi okula çağırıyor “son kez konuşalım diyor.”

Source: Çağla Çağlar


Hödük!

Çoğu kadın arkadaşım; “sen de bu konuyu yaz” diye uyarı gönderdi. Şairden cümleler eklemişler. Şair diyor ki: “Doğuran su, doğuran ateş, doğuran ağaç, doğuran toprak. Ve doğuran kadın, ne muazzam varlıktır. Sokakta, insanlar arasında kayıtsız ve şartsız gururla gezme hakkına yalnız gebe kadınlar sahiptir”

Hödük Adam!

Anlayışı kıt.

Kaba ve korkak olduğu için bez afişe “kadınlara doğum bekçiliği öğüdü” yazıp stadyumda gündem yarattı.

Kim akıl etti?

Niçin şu sıra?

Neyi amaçlıyor?

Çoğunlukla yüzde 70’i bekar genç erkeklerin doldurduğu stadyumunda; futbolcuların eline “Doğal olan normal doğum” yazılı bez afişi tutuşturmak, hödükçe bilgiçlik taslamak değilse nedir?

Sivasspor, 58 yıldır profesyonel futbol oynuyor. 58 yılda 43 ülkeden ve en çok da Brezilya’dan 100’den fazla yabancı futbolcu transfer etti. Son maçta; doğum şekli dayatma bilgiçliği yazılı bez afişi taşıyan futbolcuların çoğu yabancıydı. Muhtemelen taşıdıkları yazının ne anlatmak istediğini bile bilmiyorlardı.

Sağlık Bakanlığı, istedi. Federasyon izin verdi. Sivasspor Yönetimi de kabul etti. Hödüklük elinde bez afiş tam kadro sahaya çıktı. En güzel kadın, doğum yapan kadındır. Kadının bebeğini nasıl doğuracağına kendisi, eşi ve doktoru birlikte karar verir. İster evde, ister hastanede, ister suda, karada, mecbur kalırsan havada, sezaryenle…… Bütün doğumlar normal. Doğuma anormal demek kabalık, görgüsüzlük, bilgisizlik, kıt akıl, hödüklük.

Türkiye, 38 OECD ülkesi içinde yüzde 62.8 sezaryen doğumla niçin birinci sıraya geldi? Bizim ülkemizin kadınları ve onların doktorları niçin sezaryen tercihini seçmekteler? Kadını ve doktorunu korkutan nedir? Bu korkuyu yaratan koşulların sorumlusu kimdir? Sağlık Bakanlığı, Aile Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı, bu sorunun cevabını bulmak ve çözüme oradan başlamak yerine futbol sahasında futbolcunun eline hödükçe bez afişi tutuşturdular.

Matruşka akıl!

İç içe geçmiş. Aynı göz. Aynı kaş. Aynı yüz. Aynı baş. Matruşka bebek gibi; büyüğünü açıyorsun içinden “tıpa tıp aynısı” çıkıyor. Tekrar açıyorsun yine aynı Matruşka.

Tek tip erkek.

Tek tip kadın.

Tek tip öğrenci.

Tek tip kafa.

Tek tip yasa.

Tek tip toplum.

Tek tip doğum.

Matruşka kafa!

15 yıl önce iktidar partisinin sözcüleri açıkça; “matruşka benzeri tek tip toplum yaratma hedefine resmen yürüyeceklerini” açıklamışlardı. Kadınlardan başlamışlardı; devlet kadrolarına kadın çalışan alırken “türban takanlara” öncelik verip ayrımcılık yapmışlardı. O günlerin Ticaret Bakanı, “Bakanlığımız kadrolarında türbanlı memur alımını bir süredir zaten yapmaktayız. Bu işler aheste, aheste olsun… Bugün memurlar… Yarın hakimler ve savcılar…” demişti.

Kadınları cinayetten koruma amacı taşıyan İstanbul Sözleşmesi’nin iptaline de bu kafayla gelindi. Kadın cinayetleri artış gösterdi. Kadınlar kendilerini devletin yalnız bıraktığı duygusuna kapıldılar. Tek tipçi kafa bugün; yabancı futbolcunun elinde bez afiş, erkek taraftara “kadınların nasıl doğurması gerektiğini” anlatmaya soyundu. Önce kadına, kaç çocuk doğurması gerektiğini buyurdular. Şimdi nasıl doğurması gerektiğini stadyumda bez afişe yazıyorlar.

Ayını kafa!

Kadın malımızdır.

İstersek severiz.

İstersek döveriz.

İstersek ezeriz.

Gidişleri kadın eliyle olacak!

Ben size tahminimi yazayım: İktidara gelişleri kadınlar sayesinde olmuştu; seçim sandığı halkın önüne konulsun; gidişleri de kadın eliyle olacak. Kadınlar, iktidar partisi ile onun destekçisi partiyi sandığa gömmeye karar verdiler. Çünkü derinleşerek yaşanmakta olan yoksullaştırıcı ekonomik krizin ve ahlaksızca adam kayırma ile adaletsizliğin en büyük acısını ailede kadınlar çekiyor. 6 milyon çocuk yoksul. 5.5 milyon çocuğa sosyal yardım yapılıyor. 20 milyon kişi yardıma muhtaç, yarısından fazlası kadın. Bir çocuğun bakımı 2 asgari ücret maaşına yaklaştı. Kadını ezen şiddetli geçimsizlik yüzünden boşanmalar zirve yaptı. 2023 yılında 171.881 çift; “şiddetli geçimsizlik” nedeniyle boşandı.

Source: Necati Doğru


Damat-kayınvalide yasak aşkında bir skandal daha: Oğlum sapıktır

Türkiye damat ve kayınvalide arasında yaşanan yasak aşkı konuşuyor. 21 yaşındaki Cuma Doğan, engelli raporu bulunan Dilek Şahin”le nişanlandı. Nişanın ardından skandal patlak verdi. Esra Erol”a başvuran Dilek Şahin, nişanlısı ile 47 yaşındaki annesinin Güldane Şahin”in kaçtığını iddia etti. Doğan”ın kayınvalidesiyle yasak ilişki yaşadığı, kadının bu ilişkiden hamile kaldığı ortaya çıktı. RAHAT TAVIRLARI ÇILDIRTTI Programda ayrıca Güldane”nin Cuma”dan 3 aylık hamile olduğu da öğrenilirken Esra Erol”un programına katılan damat Cuma Doğan”ın rahat tavırları dikkat çekti. Esra Erol”un “Sizi yan yana bulmamızın sebebi nedir?, “Siz Güldane Hanım”la neden kaçtınız?” sorusuna damat, “Evlenmek için kaçtık” dedi. Erol”un “Güldane Hanım sizin neyiniz oluyor?” sorusuna damat “Kaynaman oluyordu” cevabını verdi. “Yani nişanlınızın annesi, hiç utanmıyor musun oğlum kendinden?” diyen Esra Erol”a damat Cuma Doğan, “Yok ablacım” yanıtını verdi. Damat ve kayın validenin canlı yayında rahat tavırları izleyenleri çıldırttı. DAMAT VE KAYINVALİDENİN OLAY GÖRÜNTÜLERİ ORTAYA ÇIKTI Tepkilerin odağındaki yasak aşkla ilgili yeni detaylar ortaya çıktı. Sosyal medyaya yansıyan görüntülerde damat ile kayınvalidenin samimi görüntüleri ortaya saçıldı. Görüntülerde damat ve kayınvalidenin sınırları aşan bir şekilde şakalaştığı görüldü. DAMAT İLE KAYNANA CANLI YAYINDA GÖZALTINA ALINDI Tepki yağan olayın ardından polis ekipleri stüdyoya geldi. Yayını ihbar kabul eden polis, Cuma Doğan ile Güldane Şahin”i canlı yayında gözaltına aldı. İkili, Dilek”e tehdit ve şiddet uyguladıkları iddiasıyla emniyete götürüldü. Öte yandan Cuma Doğan”ın asker firarisi olduğu öğrenildi. BABASI “OĞLUM SAPIKTIR” DİYE UYARMIŞ Damat Cuma”nın babası Sahil yayına bağlanarak, ikilinin dini nikahlarını kabul ettiğini söyledi. Baba, “Oğlum kızın engelli olduğunu sonradan fark etmiş. Oğlum istiyorsa kabul ediyorum kayınvalidesi ile evlenmesini. Hamileliği kabul etmiyorum.” sözlerini kullandı. Babanın, köy imamının yaşananları bildiğini söylemesi üzerine Esra Erol sinirlenerek, “Allah sizi çarpsın” dedi.Baba Salih, daha önce Dilek”in babası Turan”ı arayarak “Oğlum sapıktır, evinde yatırma.” dediğini açıkladı. Bunun üzerine Turan da damadını evden gönderdi. Baba Salih yeniden eve aldığı için Turan”ı suçladı.

Source: Haberler


Müslüman kadını hedef alıp zorla başörtüsünü çıkardılar

İmsak 10:32

38,122100.1

43,611701.32

50,787600.64

4036,830002.06

9.366,00-0.3

83.535,64-2.33

Foto Galeri

Nöbetçi Eczaneler
Hava Durumu
Namaz Vakitleri
Trafik Durumu
Süper Lig Puan Durumu ve Fikstür
Tüm Manşetler
Son Dakika Haberleri

Kültür-Sanat

Yurt Haberleri

Künye / İletişim
Bize Ulaşın
RSS Bağlantıları
Üyelik Girişi

Video Galeri

Müslüman kadını hedef alıp zorla başörtüsünü çıkardılar

Müslümanlara yönelik saldırılar ve yıldırıcı politikalarla anılan Hindistan”da bir kadının başörtüsü saldırgan bir grup tarafından zorla çıkarıldı.

Eda Koyuncu

16.04.2025 – 09:13

Haber Merkezi

Öne Çıkan Videolar

Müslüman kadını hedef alıp zorla başörtüsünü çıkardılar

HÜRKUŞ yeni tasarımıyla “Gök Vatan”da

Teröristler önce su borusunu tahrip etti sonra tamir ekibini hedef aldı

Siyonist gruplar Mescid-i Aksa baskın düzenlemeye başladı

Özel Espressolab’ı neden boykot ettiklerini bilmiyormuş

Özgürlük için “başörtülü kızlar okula girmesin” eylemi yaptılar

Trend Haberler

Türkşeker 1685 İşçi Alımı 2025: Başvuru Detayları Neler?

Ahmet Minguzzi Kimdir? Neden Öldürüldü?

Hileli gıdalar listesi güncellendi! 42 ürün daha eklendi

8 BUDO seferleri iptal edildi

İlham Aliyev Antalya”ya geldi

Aliyev Türkiye”ye müttefik İsrail”e dost dedi

Yükleniyor…

Son Haberler

Afyonkarahisar

Kahramanmaraş

İmsak vaktine kalan

Süper Lig Puan Durumu

Süper Lig Puan Durumu ve Fikstür

TFF 1.Lig Puan Durumu ve Fikstür

TFF 2.Lig Beyaz Grup Puan Durumu ve Fikstür

TFF 2.Lig Kırmızı Grup Puan Durumu ve Fikstür

TFF 3.Lig 1.Grup Puan Durumu ve Fikstür

TFF 3.Lig 2.Grup Puan Durumu ve Fikstür

TFF 3.Lig 3.Grup Puan Durumu ve Fikstür

TFF 3.Lig 4.Grup Puan Durumu ve Fikstür

Almanya Bundesliga Puan Durumu ve Fikstür

İngiltere Premier Lig Puan Durumu ve Fikstür

İspanya La Liga Puan Durumu ve Fikstür

İtalya Serie A Puan Durumu ve Fikstür

Fransa Ligue 1 Puan Durumu ve Fikstür

Şampiyonlar Ligi Puan Durumu ve Fikstür

Avrupa Ligi Puan Durumu ve Fikstür

Konferans Ligi Puan Durumu ve Fikstür

Galatasaray

Gaziantep FK

Antalyaspor

Trabzonspor

Detaylar için tıklayın

Süper Lig Fikstür

18 Nisan, Cuma

Galatasaray – BB Bodrumspor

Hatayspor – Konyaspor

19 Nisan, Cumartesi

Kasımpaşa – Sivasspor

Adana Demirspor – Trabzonspor

Göztepe – Beşiktaş

20 Nisan, Pazar

Başakşehir – Gaziantep FK

Rizespor – Eyüpspor

Fenerbahçe – Kayserispor

21 Nisan, Pazartesi

Alanyaspor – Samsunspor

Nöbetçi Eczaneler

Hava Durumu

Namaz Vakitleri

Trafik Durumu

Süper Lig Puan Durumu ve Fikstür

Tüm Manşetler

Son Dakika Haberleri

Haber Arşivi

Copyright © 2025. Her hakkı saklıdır.

Haber Yazılımı: TE Bilişim

Kategoriler

Kültür-Sanat

Yurt Haberleri

Foto Galeri

Nöbetçi Eczaneler

Hava Durumu

Namaz Vakitleri

Trafik Durumu

Süper Lig Puan Durumu ve Fikstür

Tüm Manşetler

Son Dakika Haberleri

Haber Arşivi

Web sitemizden ayrılıyorsunuz

Bu bağlantı sizi https://www.milatgazetesi.com dışındaki bir siteye yönlendiriyor.

Sayfada Kal

Source: Eda Koyuncu


İsrail’in vahşi saldırıları ve Antalya diplomasi forumu

Gazze’de yaptığı vahşeti anlatacak kelime bulamıyoruz.

Hiçbir kural tanımadan saldırıyor bombalıyor taş üstünde taş bırakmamacasına yıkıyor, hiçbir canlı kalmamacasına öldürüyor.

Tüm dünya da bu olup bitenleri

Normal bir şeymiş gibi seyrediyor.

HİÇ BİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK

Olabilecek bu tür saldırılar için BM gibi zamanında kurulmuş olan güvenlik kurum ve kuruluşlar var.

Bu tür kuruluşlar

Ya bir savaşın çıkmasını önleyecek veya çıkmış olan savaşın ‘savaş hukuku’na göre olmasını sağlamaktı görevleri…

Hastane, okul, cami gibi ibadet yerleri.. gazeteci ve masum çocuklar hedef alınamaz.

Ama bu vahşeti İsrail yapınca

Mezkûr kurum ve kuruluşlardan ses seda çıkmıyor.

Dünyanın çivisi çıkıp

İsrail için tüm kurallar çiğnenince,

Dünyaya nizam verecek yeni oluşumların hayata geçirilmesi kaçınılmaz oldu.

Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde toplanan ADF bunun için atılmış ilk adımdır.

İsrail nasıl oldu da böyle pervasız davranabileceği bu günlere gelebildi?

İSRAİL’İN ETRAFINDA ‘TAYYİP’LER OLSAYDI

İsrail’in etrafındaki ülkelerin başında

Cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğan gibi liderler olsaydı, İsrail böyle bir vahşeti yapabilir miydi?

Hayır! Kesinlikle hayır…

Çünkü İsrail

Arap-İslam coğrafyasının ortasında kalmış küçük bir ada mesabesindedir.

Binaenaleyh

Eğer İsrail’i çembere almış olan devletlerin başındaki liderler gerçek lider olsaydı,

İsrail değil böyle bir vahşeti yapması

Nefes almak için bile komşularından izin almak zorunda kalırdı.

İSRAİL BUGÜNE NASIL GELDİ

6 GÜN SAVAŞI

… Ama zamanında

Suriye’den Şükri El-Kuvvetli’yi uzaklaştırılıp Baas rejiminin önünü açtılar

Mısır’da General Necip’i uzaklaştırıp Cemal Abdünnasır’ı getirdiler

Ürdün’de babaları Şerif Hüseyin’i sürgüne göndererek çocuklarına (Kral Abdullah daha sonra Kral Hüseyin ve şimdi de torun Kral Abdullah’a) İsrail’e karşı uslu durmadıkları takdirde başlarına nelerin gelebileceğini gösterdiler.

Lübnan’da da bir sürü oyun neticesinde Müslüman bir ülkenin başına Maruni bir Hristiyan getirmişlerdi.

MASA BAŞINDA VERMEYE CESARET EDEMEDİKLERİNİ

SAVAŞARAK VERDİLER

Çevre ülkelerin başına mezkur liderleri geçirip ortam ‘tamam’ olunca.. İsrail adı ‘savaş’ olan bir askeri tatbikata girişti

Ve ülke sınırlarını 6 günde 4 katına çıkardı.

1967’de yapılan savaş bir muvazaa savaşıdır

Topraklarını genişletmek için talep ettiği yerleri o zamanki Arap liderleri koltuklarını sağlama almak şartı ile “yenilmiş” gibi göstererek o toprakları hibe ettiler.

Böylece İsrail

Mısır’dan Gazze ve Sina’yı (Sina daha sonra anlaşma ile geri alındı)

Suriye’den Golan Tepeleri’ni

Ürdün’den de Doğu Kudüs ve Batı Şeria’yı alarak

Topraklarını 4 katına çıkarmıştı.

Siyonist medya o yıllarda

İsrail’in Arap ittifakına karşı (savaşa girmeyen diğer Arap devletleri de asker ve malzeme göndermişti) büyük bir zafer kazandığını.. İsrail’in yenilmez olduğunu falan yazıp durmuşlardı

Ama bugün bakıyoruz ki,

Güya 6 günde Suudi Arabistan’dan Fas’a kadar olan geniş bir ittifaka karşı kesin zafer kazanan İsrail 1,5 yıldır avuç içi kadar bir yerde.. hem de kendi topraklarında HAMAS’ı yenemiyor.

NE HAMAS BAAS’TIR

NE HENİYE BEŞŞAR’DIR

NE SİNVAR MAHMUT ABBAS’TIR

NE DE ‘TAYYİP’ C. ABDÜNNASIR’DIR

İslam dünyası ile birlikte Arap dünyası da uyanıyor ve zincirlerini kırıp atıyor.

Evet, çok zayiat verildi.. çok çile çekildi

İlk zincir Suriye’de kırıldı bir kere.

Mısır’da Mursi iktidarda olsaydı bugün İsrail değil bu vahşeti yapmak Gazze’ye bir kurşun bile atamazdı.

Suriye devrimi diğer ülkelerde de olur diye İsrail’i korku sarmış vaziyette.

Bundan dolayı

Vahşice saldırıyor Filistin direnişini kırmaya çalışıyor. Askeri tesisleri bombalayarak Suriye’yi de toparlanmadan çökertmek istiyor

Ama nafile…

Taşlar yerine oturduktan sonra İsrail nefes bile alamayacak.

Suriye.. Libya.. Sudan.. derken

Rahmetli Erdem Beyazıt’ın deyimiyle “dallar meyveye durdu” ve durmaya devam ediyor.

ANTALYA DİPLOMASİ FORUMU

Dalların meyveye durmaya başladığı bir demde

ADF gerçekleşti.

Türkiye’nin öncülüğünde yapılan silah savunma sanayi tüm dünyanın dikkatini çekmiş, bundan dolayı ADF’ye olağanüstü katılım sağlanmıştır.

Demir ortaya çıktı bir kere…

İsrail’in kaçacak delik araması yakındır.

Source: Emin Batur


Siyasette ‘ishâl-i fem’ salgını

Birtakım siyasetçiler var. Ruh ve sinir hastalıkları uzmanı ve ülkemizin ilk modern ruh sağlığı hastanesini kuran merhum Doktor Mazhar Osman Usman’ın tarifiyle “ishâl-i fem” yani “ağız ishali”ne yakalanmış gibi…

“Çene ishali” de denilen bu hâl, mecazî bir marazı anlatmak için kullanılır; tıbbî bir terim değildir. Gereksiz yere çok fazla konuşan, ne konuştuğunu bilmeyen, sözünün nereye varacağını kestiremeyen kişileri anlatmak için kullanılır.

“İshâl-i fem” tamlamasına günümüz dilinde pek rastlanmıyor.

Arapça “fem” kelimesi “ağız” anlamına geliyor; ishal ise malum…

Ağır, ağdalı, süslü ve esprili bir dille gereksiz yere çok fazla konuşan kişilerle dalga geçmek, bazen de aşağılamak için başvurulan bu deyim, edebiyatta da kullanılır:

“Zât-ı âlinizde öyle bir ishâl-i fem hâli mevcut ki, lâfı sükûta getirmek ne mümkün!”

Bu deyime benzer bazı tamlamalar da var:

Çenesi düşük bunlardan biri…

Diline vurmak…

Çene çalmak…

Ağzı laf yapmak…

Geveze olmak…

Dili pabuç gibi olmak…

Ama bunların hiçbiri ne ironi ne de anlam bakımından “ishâl-i fem”in yerini dolduracak güçte değil.

Bu hastalık sahibine zarar vermez bilakis muhataplarını hasta eder!

Bulaşıcı değildir…

Bu kavram sadece bizde yok. Yunanca “logos” (laf veya kelime) ve “rhö” (akıntı) kelimelerinin izdivacıyla “logorhö”ye dönüşmüş ve “lâf ishali” halini almıştır. Yani bizdeki karşılığı ile hemen hemen aynı…

Bu hastalığa yakalanmış kişiler kontrollerini kaybetmiştir. Yeter ki lâf olsun, torba dolsun!

Eskiden daha çok ununu elemiş siyasetçiler bu hastalığa düçâr olurdu: “Ben var ya ben… Bir zamanlar makamda iken…”

Anlatır da anlatırlardı.

Türk siyaseti, başlangıç dönemlerinde dört kelimeden bir cümle kuramayan, örneğin, merhum Mesut Yılmaz gibi bir siyasetçi ile tanıştı. Her kelime arasına reklam alınacak sakinlikte konuşan Yılmaz, sonraları “ishâl-i fem” pençesine düşmemiş idi ancak politik hayatının son demlerinde seriye bağlamıştı üslubunu…

“Lâf-ı fem” veya “logorhö”…

Hangi tabiri kullanırsak kullanalım…

Dimağı dumura uğratan, iradeyi zayıflatan, muhatabını felç eden bir haldir.

Nerden mi geldim bu meseleye?

İzah edeyim:

CHP lideri Özgür Özel, partisinin Samsun’da düzenlediği “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinginde bir konuşma yaptı.

Dedi ki: “Bundan tam 106 yıl önce 19 Mayıs’ta, tam da burada, Samsun’daki Tütün İskelesi açıklarına bir vapur demirledi. İstanbul’dan yola çıkan o vapur dört gün boyunca Karadeniz’in dalgaları ile çırpınarak, boğuşarak Samsun’a gelmişti. O vapuru Anadolu adına, Samsun adına ilk karşılayan, yanaşan, vapurun üzerine çıkan ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, ‘Hoş geldin, emrindeyim’ diyen kişi Binbaşı Mahmut Ekrem’di. O gün Gazi Paşa’yı Kurtuluş Savaşı için karşılayan Ekrem’di. Kurtuluşumuzun yürüyüşünü başlatacağımız, ilk adımı atacağımız bugün de Ekrem Başkan’ı yüz binler karşılıyor Samsun’da, yüz binler.”

Bu ilk değil ki!

Partisinin grup toplantısında (22 Ekim 2024), MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “açılım” çağrısını eleştirmeye çalışırken şu cümleleri kurmuştu:

“Devlet Bey el yükseltti. El yükseltiyorum Devlet Bey, ben de Kürtlere bir devlet teklif ediyorum. Tam olarak kendilerini ait hissetmeyen bütün Kürtlere Türkiye Cumhuriyeti devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum. Varsanız hep beraber bunu yapalım. Hodri meydan.”

Hatırlayalım…

Hakkındaki iddialar nedeniyle tutuklanan Ekrem İmamoğlu, İBB Başkanı seçildiği aylarda, tıpkı bugünkü liderine benziyordu. Merhum Topbaş tarafından projesi onaylanan ve ihalesi tamamlanan bir tesis için “temel atmama” töreni düzenlemiş ve gazetecilerin ve katılımcıların şaşkın bakışları arasında projeyi iptal etmişti. Kendisini alkışla(ya)mayanlara dönüp, “Yanlış anlamayın, sizden öyle bir talebim yok. Bu ağaçların yaprakları beni çılgınca alkışlıyor” demişti.

Hiç farkları yok, değil mi?

Hep aynı hâl!..

Bu görkemli saçmalama hâlleri bana Fransız şair Comte De Lautréamont’un, “Yeterince hırsızlık yaparsan, çaldığın paralarla seni aziz ilan edecek bir kitle satın alabilirsin” sözünü hatırlattı.

Yanlış anlaşılmasın…

Sadece bir durum analizi yapmak için bu sözü aktardım. Yoksa hukuka inanan herkes gibi ben de masumiyet karinesine sonuna kadar bağlıyım.

Ama ey kârî…

Nasıl konuşulursa konuşulsun…

Ne anlatılırsa anlatılsın…

Hangi coşku seline kapılınırsa kapılınsın…

Mızrakla çuvalın boyu aynı değil; mızrak çuvala sığmıyor.

Mevzu daha çok su götürür…

Milletçe dua edelim:

“Allah’ım! Her nerede lâf-ı fem hastalığının pençesine düşmüş bir kulun var ise ona trismus (çene kilitlenmesi) mucizesi ihsan eyle. Şayet fayda etmiyorsa, sözlerini hayırlı kıl, dinleyenlerinin kalbine tesirli olmasını sağla. Onu doğru yola ilet, lisanını aç, gönlünü ferahlat, diline vefa, kalbine huzur ver. Âmin…”

Source: M Yazilari


Milyonlarca işçinin gözü bu toplantıda: Zam pazarlığında ilk teklif masaya geliyor

Milyonlarca kamu işçisinin maaşlarına yapılacak zam için yürütülen pazarlıklarda kritik gün geldi. HAK-İŞ ve TÜRK-İŞ”in ortak hazırladığı teklifin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na sunulmasının ardından, işveren kanadı TÜHİS bugün masaya ilk kez somut öneriyle oturacak. Saat 14.00″te yapılacak toplantıda gözler TÜHİS’in vereceği teklife çevrildi.

İŞÇİLER NE İSTİYOR?

Kamu işçileri adına yapılan ortak teklifte, günlük brüt ücretin en az bin 800 TL’ye çıkarılması talep edildi. Bunun üzerine 2025 yılının ilk 6 ayı için yüzde 50 oranında zam isteniyor. İşçi tarafı, izleyen 6 aylık dönemler içinse yüzde 25 zam ve yüzde 10 refah payı talep ediyor.

TÜHİS İLK KEZ TEKLİF SUNACAK

HAK-İŞ ve TÜRK-İŞ”in 25 Şubat”ta sunduğu ortak teklifin ardından, gözler işveren temsilcisi olan Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası”na (TÜHİS) çevrilmişti. TÜHİS”in bugün saat 14.00’teki toplantıda ilk resmi teklifini işçi konfederasyonlarına sunması bekleniyor.

GÖRÜŞMELERE BAKANLIK EV SAHİPLİĞİ YAPIYOR

Toplantı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ev sahipliğinde gerçekleştirilecek. Sürecin nasıl ilerleyeceği ve kamu işçisinin ücret artışında nasıl bir orta yol bulunacağı, TÜHİS’in sunacağı teklifle birlikte netleşmeye başlayacak.

Source: Derleyen: Leyla Aydoğan


CHP”nin İmamoğlu projesi

Çünkü Özgür Özel ve beraberindekiler krizi düzgün yönetemiyor. Hatta CHP yönetimi, bir krizin varlığının farkında mı o bile tartışılır!

Demokratik sistemde bir siyasi partinin belediyeleri hakkında bunca yolsuzluk ve terör iddiası gündeme geliyorsa bu bir krizdir. Üstelik bunların arasında en büyük şehri yöneten belediye başkanı da var. Son yirmi yıllık siyasetini “onlar çalıyor, biz çalmayacağız” üzerine kuran ana muhalefet partisi için bundan daha ağır bir kriz ne olabilir ki?

Peki CHP’nin kriz karşısındaki farkındalığının sıfır olduğunu nereden anlıyoruz?

CHP, şüpheli belediye başkanının üzerine gelen yolsuzluk ve terör soruşturmasından kendini korumak için hiçbir hamle yapmıyor. Aksine, adeta taşa kafa atıyor, savcıların Türkiye’nin en büyük mali suç dosyasında çete başı olmakla suçladığı adamı Cumhurbaşkanı adayı ilan ediyor.

Üstelik gerek şart olan üniversite diploması bile yokken!

Oysa kurumsal itibarını ve siyasi ağırlığını korumak isteyen bir parti, -her ihtimali göz önünde bulundurarak- şaibe bulaşan tipler ile arasına mesafe koyar. O tipleri savunsa bile onlarla özdeşleştirilmemeye dikkat eder, yapacağı savunmanın siyasi alanı kirletmemesine özen gösterir.

CHP ise İmamoğlu gözaltına alındığı günden beri tam aksini yapıyor. Kendini İmamoğlu ile özdeşleştiriyor, olası suçun kendisine de bulaşması için elinden geleni yapıyor.

İmamoğlu’nun göz göre göre, sırf cezadan kaçmak için, garabet bir şekilde Cumhurbaşkanı adayı olarak açıklanması da benze bir sorumsuzluğa denk düşüyor.

Bakın İmamoğlu projesinin aslı nasıl:

Şehri kötü yönetiyor

Seçimlere üç yıl var.

Diploma yok.

Kamuoyu araştırmalarında birinci isim olarak çıkamıyor, rakibinden fark yiyor.

Şimdi bir de üstüne bir çuval yolsuzluk, hırsızlık, çete ve terör iddiası geldi….

Böyle bir şahıs neden ısrarla cumhurbaşkanı adayı yapılmak istenir?

Çünkü CHP’nin derdi, seçim kazanmak, iktidara gelmek, bu yolla halka hizmet etmek değil…

Konunun, -hep olduğu gibi- CHP’nin bir iç kavgası, içerideki iktidara yönelik bir mücadele olduğu anlaşılıyor….

CHP’nin krizinin kökeni siyasi değil, adli ve kriminal. Yani, İmamoğlu hakkındaki davalar başka şey, onların siyasete yansıması başka…

Ancak CHP kurmayları, kriminal temeli görmezden geliyor, konuyu baştan sona politikleştiriyor. Oysa suç davaları, sokaklarda veya sosyal medyada değil mahkemede kazanılır.

Bu kadar angaje olduğu için riskler en çok CHP’yi etkiliyor. Yarın İmamoğlu iddiaların birinden bile suçlu bulunursa, ilk açığa düşmüş olan CHP olacak. Ya sonuna kadar inkar edecek veya eriyip gidecek.

Öte yandan CHP’nin yöntemleri de bir bütün olarak çok sorunlu.

Meşruiyeti sorunlu sokak çağrıları,, karşılık bulmayan boykot ilanları, gerçeklikten uzak inkar siyaseti ve en vahimi yabancılara Türkiye’yi şikayet…

Özgür Özel, Londra tefecileri ile Türkiye’deki sokak lümpenleri arasında bir bağ tesis etmeye çalışıyor. Başarılı olabilir mi? Ne kadar başarılı olabilir bugünden bilemeyiz… Ama muhtemel bir başarının CHP’ye değil, tefecilere ve lümpenlere yarayacağı açık.

Source: Gaffar Yak


Meram Belediyesinden Sahipsiz Köpek Sorununa İnsani ve Vicdani Çözüm

Meram Belediyesi Sahipsiz Hayvan Doğal Yaşam Alanı”Meram Belediyesi Sahipsiz Hayvan Doğal Yaşam Alanı ile; Meram”da Yeni Bir Dönem Başkan Kavuş; “Meram”ın Geleceğine, İnsanımızın Güvenliğine ve Hayvanların Yaşam Hakkına Mührümüzü Vuruyoruz”Meram Belediyesi, sahipsiz sokak hayvanları sorununu kökten çözecek projesi “Sahipsiz Hayvan Doğal Yaşam Alanı”nı hayata geçirdi. Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş, ilçe genelinde toplanan sahipsiz köpeklerin, Sefaköy Mevkisinde kurulan 70 bin metrekarelik alanda hayatlarını sürdürmelerini sağlayacak projeyi basın ve kamuoyuyla paylaştı. Tesisin, şehir yaşamını tehdit eden sahipsiz sokak hayvanları sorununu büyük oranda çözeceğini söyleyen Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş, “Meram sokakları artık çok daha güvenli, sağlıklı ve huzur dolu olacak.” şeklinde konuştu.Meram Belediyesi, zaman zaman hem şehir yaşamını tehdit eden sahipsiz sokak hayvanı sorununa çözüm üretmek hem de bu hayvanlara insani, doğal ve güvenli bir yaşam alanı sunmak adına örnek bir projeye imza attı. “Sahipsiz Hayvan Doğal Yaşam Alanı” adıyla hayata geçirilen bu özel tesis, modern altyapısı, doğaya uygun tasarımı ve şefkatli yaklaşımıyla Türkiye”ye örnek olacak. Başkan Kavuş; “Bu Tesis İnsanımız İçin Huzur, Sağlık, Güvenlik ve Mutluluk Demek” Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş, ilçe genelinde toplanan köpeklerin, Sefaköy Mevkisi”nde hazırlanan 70 bin metrekarelik alanda en iyi şekilde hayatlarını sürdürmelerini sağlayacak projeyi basına ve kamuoyuna tanıttı. Projenin tanıtım programına yerel ve ulusal basının temsilcileri katıldı. Programda yaptığı açıklamada, 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu”nunda yapılan değişiklik sonrasında hızlı bir şekilde harekete geçtiklerini kaydeden Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş, “Bu projeyi, hem insanlarımızın güvenliği ve yaşam kalitesi hem de sahipsiz hayvanlarımızın daha sağlıklı koşullarda, doğal bir ortamda yaşayabilmeleri için hayata geçirdik. Meram sokakları artık eskisinden çok daha fazla güvenli olacak inşallah.” diye konuştu. Başkan Kavuş; “Sahipsiz Sokak Köpekleri Burada Rahat Bir Hayat Sürecek””Sahipsiz Hayvan Doğal Yaşam Alanı”nın 7.000 köpek kapasiteli bir yaşam alanı olduğunu belirten Başkan Mustafa Kavuş, tesisin detayları hakkında da şu bilgileri verdi; “Tesis, 6.500 köpek için yaşam alanı, 250 köpek kapasiteli karantina ve tedavi bölümü, ayrıca anne ve yavrulara özel 250 köpek kapasiteli bir alandan oluşuyor. İdari bina, veteriner personeli bölümü, dinlenme alanları, yem ve su depoları ile donatılmış bu tesis, köpeklerin hem fizyolojik hem de psikolojik sağlığını koruyacak şekilde planlandı. Yemlik ve suluklar, uzun ömürlü krom malzemelerden, kulübeler mevsim şartlarına dayanıklı polietilen malzemeden üretildi. Ağaçlara yerleştirilen kuş yuvaları sayesinde hem ekosistem desteklendi, hem de köpekler için sakinleştirici bir çevre oluşturuldu. Bu alan ve bu tesis, ilçenin sahipsiz sokak hayvanları sorununu büyük oranda insani, vicdani ve modern bir anlayışla çözecek. Biz bu proje ile sadece yasal sorumluluğumuzu yerine getirmekle kalmıyor; sosyal sorumluluk bilinciyle hayvanlara sağlıklı ve doğal bir yaşam alanı sağlıyoruz.”Başkan Kavuş: “Bu Alan Bir Barınak Değil, Yaşam Alanı”Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş, projeyle ilgili yaptığı açıklamada ayrıca şu ifadelere yer verdi: “Bu alan bir barınak değil; sahipsiz hayvanların doğayla bütünleştiği, rehabilite edildiği ve yaşamlarını sağlıklı sürdürebileceği bir ortam. İnsanlarımızın güvenliğini sağlarken, hayvanların da yaşam hakkına saygı duyuyoruz. İnşallah bu yaklaşım, ülkemizdeki benzer sorunların çözümüne de örnek olacaktır. 3 Şubat 2025″te faaliyete geçen merkezde bugüne kadar üç binin üzerinde sahipsiz köpek sağlık kontrolünden geçirildi, kısırlaştırma durumları tespit edildi, cinsiyet ayrımları yapılarak uygun yaşam alanlarına yerleştirildi. Süreç, tamamen hayvan refahını temel alan bir yaklaşımla yürütüldü. Sokak hayvanları konusu doğru şekilde yönetilmesi gereken bir sorumluluktur. Bu projeyle hem hayvanların zarar görmesini engelliyoruz hem de insanlarımızın kaygılarını ortadan kaldırıyoruz. “Başkan Kavuş; “Artık Yakala, Rehabilite Et, Yaşam Alanında Tut Dönemi Başladı”İlgili kanunda yapılan yeni düzenleme ile birlikte geçmişte uygulanan “yakala, kısırlaştır ve bırak” modeli yerine daha sürdürülebilir ve insani bir yaklaşımın benimsendiğine işaret eden Başkan Mustafa Kavuş, “Meram Belediyesi olarak kurduğumuz sistemle, sahipsiz hayvanların kontrollü bir şekilde rehabilite edilmesini ve sağlıklı bir ortamda barınmasını sağlıyoruz. Artık “yakala, rehabilite et, yaşam alanında tut” dönemi başladı.” şeklinde konuştu. Başkan Kavuş açıklamasında, Sahipsiz Hayvan Doğal Yaşam Alanı”nın hem insan hem de hayvan hakları açısından çok önemli bir adım olduğunu vurgulayarak, projenin detaylarına dair ayrıca şu açıklamalarda bulundu: “Vatandaşlarımızın sahipsiz sokak hayvanlarıyla ilgili endişeleri ve şikayetleri vardıç Bu tesis inşallah bu şikayetlerin ortadan tamamen kalkma sürecini başlatmış olduk. Hemşehrilerimizin çocuklarını okula götürürken, sabah işe giderken ya da akşam yürüyüş yaparken huzurlu ve güvende olduklarını hissetmelerini istiyoruz. Bu güveni yakın zamanda tamamen hissedecekler.”Başkan Kavuş; “Bu Yaşam Alanı ile Sokaklar Güvenli, Doğa Dengeli, Vicdanlar Rahat Olacak” Doğal yaşam alanı ile sokak hayvanlarının doğayla iç içe bir ortamda, stres altında kalmadan yaşamlarını sürdürebilmeleri için her detayı düşündüklerini belirten Başkan Kavuş, süreç hakkında da şu bilgileri verdi; “Bu alanın bir diğer özelliği de anneler ve yavrular için özel bölümlerimizin olması. Onların güvenliğini ve gelişimini ön planda tutuyoruz. Ayrıca tedavi ve karantina bölümlerimizle, bulaşıcı hastalıkların yayılmasını da önlemiş oluyoruz. Amacımız sadece hayvanları bir araya toplamak değil. Burada ilerleyen zamanda sahiplendirme süreçlerine de destek olacağız. Tesisi sadece bugünü değil, geleceği de düşünerek projelendirdik.Hayvanlarımızın yaşam hakkınının yanında, insanlarımızın huzurunu önemsiyoruz. Bu alan sayesinde sokaklar daha güvenli, doğa daha dengeli, vicdanlar daha rahat olacak. Şehrimize ve ilçemize hayırlı olsun.” Başkan Mustafa Kavuş, teknik gezi ve basın bilgilendirme toplantısının sonunda basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Source: Haberler


CHP’nin altı okundan biri daha yok

Sizi bilemem ama şu sıralarda benim en çok zoruma giden nedir biliyor musunuz?

Hayır, hayır akıllarını bulandırdıkları, istikballeri ile oynayarak sokaklara döktükleri gencecik çocuklar için üzülmüyorum.

O çocuklar nasıl olsa ayılacak.

Ortalıktaki bulanıklık dağılıp, gerçekler görülünce uyanacaklar.

İmamoğlu’nun başından beri Batılı elçilerin akıllarıyla hareket ederek Türkiye’yi yönetme hedefi konusunda kaynak biriktirdiğini, İstanbul’un bütçesini kendi çıkarları için kullandığını, bu hedef için ekip kurduğunu anlayacaklar.

Bu kirli hedefin hemen hemen tamamı da vicdanlarını, ruhlarını ve akıllarını Batılılara satmamış CHP’liler tarafından ortaya çıkarılacak.

Zaten çıkarılıyor da.

Yakında bütün bu gençlerle birlikte hepimiz bu gerçeği göreceğiz.

İnsanlarımızı sokaklara çağırmalarına da ne kadar kızarsam kızayım üzülmüyorum, zoruma gitmiyor.

Özgür Özel’in meydanlardaki nutuklarında kullandığı kirli ve bel altı siyaset dilini de gözü dönmüşlüklerine veriyorum.

Peki nedir benim bunca zoruma giden biliyor musunuz?

CHP gibi köklü bir partinin bu topraklara olan aidiyetini tamamen kaybetmesi.

Bu süreç Tanzimatla birlikte başladı ve Cumhuriyet döneminde de İsmet İnönü, zamanın şartlarına uyarak, hem mevcut halk çoğunluğunun mütedeyyin yapısından, hem de dışarıdan korkarak, çekinerek de olsa yabancılarla iş birliği yapmıştı.

CHP MİLLİLİK SİMGESİNİ KAYBETTİ

Ondan sonrakiler, özellikle Ecevit ve Baykal dönemi yerlidir.

Fakat CHP, Deniz Baykal’ın yönetiminden sonra, yeniden İnönü çizgisine dönerek, hatta o çizgiyi de iyice aşarak millilik özelliğini kaybetti.

Hele hele Kılıçdaroğlu ve onun yönetimi; tamamen dış kaynaklı aklın rehberliğinde, seküler ve ırkçı Kürt marjinal yapısı ile iktidara gelebilme uğruna CHP’nin altı okundan biri olan “Milliyetçilik” idealini bitirdi.

İsterseniz hatırlayalım: CHP’nin altı oku; cumhuriyetçilik, halkçılık, milliyetçilik, laiklik, devletçilik ve inkılapçılık idi.

Bana kalırsa zaten altı ok içinde en önemli simge de milliyetçilik simgesiydi.

CHP’nin kurucu ilkelerini temsil eden altı simgenin diğer bazıları da tartışılabilir mesela, bana kalırsa halkçılık ve devletçilik de tarihe karışmıştır.

Ama her fırsatta Kemalizm”in öncülüğü ile, M. Kemal’in liderliği ile öğünen bir kuruluşun en temel sembollerinden birini, milliyetçilik ilkesini kaybetmesi CHP’yi bitirmiştir.

Şu Batı medyasına bakar mısınız?

Bu sufleyi onlara kim veriyor sanıyorsunuz?

Elbette yerli ve millilik özelliğini tamamen yitiren CHP veriyor.

Çıkan yorumlar ve haberlerin hemen hepsi Türkiye”ye üstten bakıyor, Başkan”ımızı ya da en olmadı bir bakanımızı hedef alacak şekilde ukalaca eleştiriyor, alay ediyor, aşağılıyorlar.

Halbuki Türkiye medyasından; Müslüman’ ı, sağcısı, solcusu, liberali ile hiçbir kesimden, Batılı ya da ABD”li bir lideri sürekli hedef alan, sürekli karalayan, sürekli iktidardan gitmesini isteyen yazı ya da yorumlara rastlamadım.

Hiç olmadı/olmuyor demiyorum.

Fakat onların yaptığı gibi, yapışkanca ve süreklice olmuyor, diyorum.

Batı medyasının bazı mecraları, son yıllarda, bu karalamaları bir alışkanlık haline getirdiler. Önlerine bir hedef tahtası koymuşlar, o tahtaya bizim yöneticilerimizi -özellikle- Cumhurbaşkanımızı yerleştirmişler, mütemadiyen karalıyor ve bir an önce gitmesini istiyorlar.

Bunun bir had bilmezlik, bir ukalalık, bir üstten bakış olduğunu bilmiyor değilim fakat adamlar bu işi öylesine tabii haklarıymış gibi yapıyorlar ki hem şaşıp kalıyorsunuz hem de zorunuza gidiyor.

ELEŞTİRİ YAPMIYORLAR ÜSTTEN BAKIP BİZİ AŞAĞILIYORLAR

Bu ukalalar sanki benim yan komşum, sizin karşı komşunuz Ahmet Bey, Mehmet Bey gibi bir eda ve tavırla yazıp konuşuyorlar.

Siz de la havle çekip, kızıyorsunuz.

Kızıyorsunuz da arkasından başka bir hamle daha, bir hamle daha gelince dönüp tarihe ve medeniyete bakma gereği duyuyorsunuz.

O zaman kem sözlerinizin geriye kalanını kendi içinize yöneltmek zorunda kalıyorsunuz.

Çünkü, bu adamları böylesine şımartan, pervasızlaştıran, ukala ve hatta terbiyesizleştirenlerin kendi içimizden çıktığını görüyorsunuz.

Tarihimize ve medeniyetimize yabancılaşmış, milli duygularını kaybetmiş olan içimizdeki şahsiyetsizler, Batı”yı gözlerinde o kadar büyütmüşler, Batı”yı öylesine yüceltmişler ki, bu yüceltme ve büyütme sonucunda kayıtsız şartsız kendilerini de onlara teslim etmişler.

Bu konuda öylesine ileri gitmişler ki, Batılıların bir parça ilgisiz davranmaları karşısında; “Kendimizi terk edilmiş hissettik” diyebiliyorlar.

Bu zavallıların kendilerine ait hiçbir özellik kalmamış, içlerini tamamen boşaltmış, Batılıları ve onların değerlerini yerleştirmişler içlerine.

Böyle olunca Batılılar da Türkiye”ye bakınca onları görüyorlar.

Onların verdiği bilgi, belge ve yalan haberlerden hareketle yönetenlerimizi karalıyor ve hatta bizi, içimizden biriymiş gibi eleştirip, o yöneticiyi değil de bu yöneticiyi Türkiye için daha uygun buluyorlar.

Adamlar, mevcut Cumhurbaşkanımızı Türkiye için uygun bulmuyorlar.

Kendileri için bunu bir hak olarak görüyor ve sanki Donald Trump’a yönelttikleri gibi eleştiriler yöneltiyorlar.

Eleştiri de değil; üstten bakma, karalama ve hatta bir an önce Türkiye”nin bu liderden kurtulması gerektiğine dair ukalaca öneriler ileri sürüyorlar.

Bu Cumhurbaşkanı onların ve içimizde onlar gibi olanların kalıplarına, anlayışlarına, dünya görüşlerine, hedeflerine, medeniyet tasavvurlarına uymuyormuş.

Uymayınca da çıldırıyorlar, çirkefleşiyorlar.

Gemi azıya aldılar.

Pervasızca mahkemelerimizi, verilen yargı kararlarımızı yerden yere vuruyorlar.

Kendileri hukuk devleti oluyor, oralarda alınan yargı kararları eleştirilmiyor ama onlara göre bizim yargımız siyasallaşmış oluyor!

Doğu’ya, Güneydoğu”ya gidip veya bir takım düşünce kuruluşlarında akıllarınca ülkemize dair karalayıcı görüşler ileri sürüyorlar.

ONLARA BU CESARETİ VEREN İÇİMİZDEKİ KÖKSÜZLERDİR

Kendi koydukları uluslararası normları ve kuralları, biz ve bizim gibi ülkeler söz konusu olunca çiğniyorlar.

Peki bu cesareti nereden alıyorlar?

Hiç şüpheniz olmasın ki; onlara bu cesareti veren içimizdeki köksüzlerdir.

İçimizdeki yerliliğini, milliliğini, bu topraklara olan aidiyetini kaybetmiş şahıslardan ve kurumlardan alıyorlar.

İçimizdeki gizli-açık ihanet odaklarıyla kol kola girip, medya üzerinden Türkiye”yi küçümsüyor, hatta parmak sallıyorlar.

Aslında, onlara söyleyecek çok sözüm var da, öncelik, içimizde yaşayıp kimliğini, kişiliğini kaybetmiş, bu coğrafyaya ve bu medeniyete olan aidiyetini yitirmiş olanlaradır.

Evet bu cenah, ruhunu Batı”ya satmış.

Bu cenah, utanma ve arlanma duygularını kaybetmiş.

Bu cenah fikir, düşünce ve duygu olarak da Batı”nın Hıristiyan uygarlığına teslim olmuş.

Bu cenah, düştüğü yabancılaşma çukurunda debelenirken, ellerini tutuyor sandıkları Batılılar Türkiye”yi Iraklaştırmak, Suriyeleştirmek için el ovuşturuyorlar.

Türkiye”ye ait, Türkiye”ye dair hiçbir şeyleri kalmadı bunların. Türkiye”ye gelen Suriyeli bir muhacir bile bunlardan daha fazla Türkiyeli hissediyor kendini.

Bu cenahın ilk ortaya çıktığı somut tarihi süreç olan Tanzimat sürecinde bile içeridekiler de dışarıdakiler de bu kadar kendilerini kaybetmiş, ileri gitmiş değillerdi.

Tanzimat yanlısı önemli Paşalar arasında dahi, birbirlerine karşı çok ciddi eleştiriler yöneltiliyor, Batı uygarlığına kayıtsız teslimiyet yerden yere vuruluyordu.

Tanzimat”ın uygulamaları Batı basınında, özellikle Fransız basınında manşetlere çekilip, övülmeye başladığında, Osmanlı”nın Muasır Medeniyetin yoluna girdiğine dair övücü yazı ve haberler yer alınca, Tanzimat”ı da savunmuş Paşalardan biri olan Ziya Paşa, Ali Paşa”yı yerden yere vurmuş ve şöyle demişti:

“Hristiyanlardan paşalar, ulalar, balalar, yaptın.

Bunlardan Şura-yı Devlet, Divan-ı Ahkâm Adliye yaptın.

Bunlara Hıristiyanlardan nice azalar koydun.”

Bir de şimdikilere bakın, bu topraklara mahsus hiçbir aidiyet, hiçbir duyguları kalmamış, tamamen yabancılaşmışlar ve yabancılarla birlikte hareket ediyor, onlara hizmet ediyorlar.

İster Kürt olsun, ister Türk olsun, ister Acem ne olursa olsun fark etmiyor.

Demek ki Tanzimat”la ortaya çıkan bu ihanet ve yabancılaşma, çok ciddi bir mesafe aldı ve yabancı dediğimiz kimselerden daha ileri boyutta yabancılaşıp, onlardan daha fazla bu ülkeye zarar verir oldular.

Meclis”te olmuş, üniversitede olmuş, medyada olmuş, şurada olmuş, burada olmuş, nerede olursa olsunlar bunları iyi tanımak lazım.

Çünkü, bu ülke için yapılacak önemli hedefler ortaya konulurken, iyi bilelim ki, bu cenah, yabancılarla el ele tutuşup bizi arkadan vurmak için fırsat kolluyor olacaktır.

Bizden söylemesi.

Ferman Karaçam

YouTube : youtube.com/c/Ferman Karaçam

Twitter : twitter.com/fermankaracam

Instagram : instagram.com/fermankaracam

Facebook : facebook.com/karacamferman

E-mail : fermankaracam@gmail.com

Web Sitesi : fermankaracam.com

Source: Ferman Kara


Köpek saldırısı sonrası sokağa çıkmaz hale geldi!

Arsuz ilçesi Şarkonak Mahallesi”nde yaşayan 45 yaşındaki Zekiye Atmış, 11 Nisan günü akşam saatlerinde işten eve dönerken köpeklerin saldırısına uğradı. Çevredeki vatandaşların yardımıyla köpeklerin saldırısından kurtulan kadın, bacağından yaralandı. Hastanedeki tedavinin ardından evine gelen Atmış, sokağa çıkmaya korkusundan evinin balkonundan dışarıyı izliyor. Köpeklerin saldırısından yaralanan Atmış”ın yaşadığı korku dolu anlar ve köpek sürüsüyse güvenlik kamerasına yansıdı. Köpek saldırısı sonrası korkudan evden çıkamadığını belirten Zekiye Atmış, Doğu Park Sitesi”nden çıkarken, saat 18.00″de iş çıkışında yolda yürürken hiç görmediğim bir şekilde 3 köpeğin saldırısına uğradım. Onları görmedim ve nerede olduklarının bile farkında olmadan hemen iki bacağıma saldırdılar. Köpekler pantolonumu paramparça yaptılar ve yere düşürdüler beni. Ben de canımı kurtarabilmek için bağırdım ve insanların sayesinde canımdan olmadım. Baldırımdan ve dizüstünden ısırdı. Bu saldırıdan dolayı sokağa çıkamıyorum ve balkondan dışarıyı izliyorum. Yarın bir gün işe başlayacağım zaman nasıl gideceğimi şimdiden düşünüyorum. Pantolonumu hemen üstümden çıkarttılar onu görmemem için çöpe attılar. Ben de bir yan etki yaptığı için şimdiye kadar toparlanamıyorum, uykularımda bile o korkuyu hissediyorum. İki omuzdan ve dün 2 tane de bacağımdan serum yedim, tedaviler devam ediyor dedi.

Source: Gazetevatan.com


Bakan Göktaş duyurdu: SED ödemeleri hesaplara yattı

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, çocukların sosyal açıdan desteklenmesi ve eğitim giderlerinin karşılanması için nisan ayına yönelik 1 milyar 231 milyon lira tutarındaki Sosyal ve Ekonomik Destek (SED) ödemesinin hesaplara yatırıldığını bildirdi.AİLE ODAKLI HİZMET MODELLERİBakan Göktaş, yaptığı yazılı açıklamada, çocuklara yönelik hizmetlere özel önem verdiklerini ve çocukların farklı ihtiyaçlarını gözeterek hizmetleri çeşitlendirdiklerini belirtti.Bu doğrultuda SED ile çocukları, ailelerinin yanında ve sosyal çevresi içerisinde desteklediklerini ifade eden Göktaş, çocukların milli değerlere sahip, kendine güvenen, eğitimli ve sağlıklı birer fert olarak yetişmeleri için tüm gayretleriyle çalıştıklarını vurguladı.Aile odaklı sosyal hizmet modelleri ile çocukların öncelikli olarak aile şefkati ve sıcaklığı ile yetişebilmeleri için gayret gösterdiklerini aktaran Göktaş, “Çocukların sosyal açıdan desteklenmesi ve eğitim giderlerinin karşılanması için nisan ayına yönelik 1 milyar 231 milyon lira tutarındaki Sosyal ve Ekonomik Destek ödemesini hesaplara yatırdık.” ifadelerini kullandı.Sosyal Ekonomik Destek sayesinde, ailelerin ve çocukların psikososyal destek hizmeti ile güçlenmesi sağlanarak, çocuklara yönelik sportif, kültürel, akademik ve sosyal etkinlikler hayata geçiriliyor.

Source: Özgür Gündüz