Spor yazarları Fenerbahçe-İkas Eyüpspor maçını değerlendirdi

Spor yazarları Fenerbahçe-İkas Eyüpspor maçını değerlendirdi

GÜRCAN BİLGİÇ – ÖFKEYİ CEBİNİZE KOYUN Kendi kaosu içinde, kendi seyircisine karşı oynadı Fenerbahçe takımı. Taraftar olanlar maça gelmemişti zaten. Sezonun hayal kırıklığı içinde, Kadıköy'de beklediklerini vermeyen takıma karşı tavırlarını net koydular. Bu performansın sahipleri için daha küçük düşürücü bir durum zaten olamazdı. Ama gelenler “seyirci” tarafı. Tribüne gelmenin tek nedeni vardı; tuttuğun takımı destekleyip, kazandığını görmek-sevince ortak olmak. Ama gol atan futbolcusunu ıslıklayıp, protesto edenler vardı. Nasıl ki gelmeyenler mesajlarını net ortaya koyduysa, gelip de golü kutlamayanlar kendilerini “küçük düşürmeyi” başardılar. Elbette hesap soracaklar. Daha iyisini isteyecekler. Tepkilerini de ortaya koyacaklar. Ama saha ter dökeni, maç devam ederken hedefe koymak, “müşteri” profiline yakışandır. Öyle de yaptılar. Bu sıkışmışlık içinde, öz eleştiri yapması gerekenler de olmalı. Szymanski kendine sormalı mesela. Ya da Jose… “Futbolcularımı suçlamam, hiç suçlamadım” dedi maç öncesinde. Yani; “Sorun bende değil, onlarda” dedi aslında. Bir de çıkanı sarılıp, teskin edip oturtuyor. Tablonun-öfkenin nedeni kendisinin yapamadıkları değilmiş gibi. Fenerbahçe camiası artık kendine gelmeli, hesaplaşmayı sürece bırakmalı. Kongreye gidiyor Ali Koç Yönetimi. Tek nedeni bugün “istifa” diye bağıranların dediğini yapması, Mourinho'yu getirmesi. Fenerbahçe'nin çocuğunu beğenmeyenlerin aklına uyması. Artık kaçınılmaz bir süreç var. Herkes öfkesini cebine koymalı, sandığı beklemeli, takımı rahat bırakmalı. EMRE BOL – İMZA REZALETİ Hem Fenerbahçe-Eyüp hem de Galatasaray-Kayseri maçlarını aynı anda izledim. Tribünleri görünce kimin şampiyonluğu hak ettiği net bir şekilde görülüyor. Gol atılıyor ne tribünde ne de takımda sevinen dahi kalmamış! Oyuncu transferi yapılırken sadece meziyetlerine değil, karakterine de bakmak gerekiyor. Gazı kaçmış gazoz gibi bir Fenerbahçe izledik. O yüzden maçı değil biraz imza kampanyasını değerlendirmek istiyorum. Bakın dostlar beni bilirsiniz. Ocu bucu olmadım hiçbir zaman… Başkan Ali Koç sportif anlamda başarı kazanamamış olabilir. Lakin ekonomik anlamda kulübe çağ atlattı. Tam bu güzel ekonominin ekmeğini yiyeceği dönem, 'Sen git, başkası gelsin' demek en hafif tabiriyle ayıptır. Hele imza marifetiyle başkan göndermek Fenerbahçe camiasında hiç görülmemiş bir rezalettir. Bu yüzden imza kampanyası rezaleti bir an evvel durdurulmalıdır. Bırakın yönetim hocayla imzalasın. Yeni transferlerle imzalasın. Bankalar Birliği borcundan kurtulmak için gerekli imzaları atsın. Ama siz imzalamayın! Yoksa Fenerbahçe'nin bir yılı daha boşa gidecek. İmza toplanıp olağanüstü genel kurula gidip seçim yapılması en erken Ağustos ayını bulacak. Bu arada yapılması gereken transferleri kim yapacak? Bu yüzden Ali beyin işaret ettiği Eylül ayındaki seçim en doğru seçenek gibi görünüyor. Fenerbahçe başkanı imzayla gönderilmez. Tamam şampiyonluk gitti bu sezon ama seneyi de kaybetmeyelim. Eylül ayında yapılacak seçimde gereken yapılır. Seçimle gelen seçimle gider. İmzayla değil! Bu imza işleri gelenek haline gelirse Fenerbahçe kaostan hiçbir zaman kurtulamaz. Benden söylemesi…

Source: Fotomaç