İYİ Parti’den SÖZCÜ TV’ye destek ziyareti
RTÜK tarihinin en ağır cezalarından birini geçtiğimiz günlerde SÖZCÜ TV”ye verdi.
CHP”nin Cumhurbaşkanı adayı, tutuklanan Türkiye Belediyeler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu”na yönelik soruşturma sırasındaki yayınlar gerekçe gösterilerek verilen 10 günlük yayın durdurma cezasına Türkiye isyan etti.
RTÜK kararına tepkiler aralıksız devam ederken SÖZCÜ”ye destek ziyaretleri de devam ediyor. Son olarak İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, RTÜK’ün 10 gün kapatma kararı aldığı SÖZCÜ TV’ye dün destek ziyaretinde bulundu. Dervişoğlu, beraberindeki İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Cihan Paçacı ve Grup Başkan Vekili Buğra Kavuncu ile SÖZCÜ TV’de Genel Yayın Yönetmeni Özgür Çakmakçı ile görüştü.
Silivri Hapishanesi Bastille gibi yıkılacak
Öte yandan İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ı ziyaret etti. Dervişoğlu, şöyle konuştu:
“Bayram günleri küçükler büyükleri ziyarete giderlerdi. Ama öyle bir durumla karşı karşıyayız ki şimdi aile büyükleri evlatlarını cezaevinde ziyaret etmek mecburiyetinde bırakıldı. Ekrem Bey’i ziyaret ettim. Açık ve net olarak söylüyorum, sadece siyasi gerekçelerle planlanmış operasyonların kurbanı olarak içeride yatıyor.”
OTOKRASİ TEMSİLİ
Silivri Cezaevi’ni Fransız İhtilali dönemindeki Bastille Hapishanesi’ne benzeten Dervişoğlu şöyle devam etti: “Bastille Hapishanesi’nin baskını Fransız İhtilali döneminde yaşanmıştır. Bastille’in işgali ve baskını hukuk ve demokrasi tarihine monarşinin yıkılışının öncüsü olarak geçer. Bugün Silivri’de inşa edilmiş düzeni Bastille Hapishanesi’ne benzetiyorum. Bastille’de nasıl o zamanlar monarşinin sembolüyse bugün de Silivri tek adamlığın ve otokrasinin sembolü haline dönüşmüştür. Bastille Hapishanesi nasıl monarşiyi temsil ediyor ve de yıkıldıysa adınız gibi emin olabilirsiniz ki otokrasi ve tek adamlığı temsil eden bu yapılar da mutlak suretle yıkılacaklardır.”
BastIlle Hapishanesi
Paris’te Fransız Devrimi’nin başladığı nokta olarak bilinir. 18 yüzyıl sonlarında hapishane taşları yerinden sökülerek yıkılmıştır. Bu taşlar daha sonra Concorde Köprüsü yapımında kullanılmıştır.
Source: Haber Merkezi
Vatana ve millete adanmış bir ömür
Türk dünyasının “Başbuğ”u olarak anılan MHP Kurucu Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş, 80 yıllık ömrünün tamamını, hakikat davasının yılmaz savunucusu olarak geçirdi. Türkiye”yi öz benliğinden uzaklaştırmak ve İslam”ı Anadolu topraklarından silmek isteyen mihraklara karşı Müslüman Anadolu gençliğini bilinçlendiren Türkeş, her zaman milletten yana tavır aldı. ÖNEMLİ KURUMLARI KURDU Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü gibi, günümüzde de önemini koruyan müesseseler Türkeş”in Başbakanlık Müsteşarı olduğu dönemde hayata geçirildi. “Bölünme kabul etmez, kutsal bir bütün halinde büyük Türkiye”yi yeniden inşa edeceğiz”, “Cesaret, yüreklilik, atılganlık olmayan hiçbir dava başarıya ulaşamaz”, “Türk töresi, Türk ülküsünün ayrılmaz parçasıdır” sözlerinin sahibi Türkeş”in en büyük mirası MHP, bugün de kurucu genel başkanının çizgisinde mücadelesini sürdürüyor. Türkeş, 3 Mayıs 1944″te “Türkçülük-Turancılık” davasında yargılandı. O dönem üsteğmen olan Türkeş, 1 yıl hücre hapsi yattı. Haksız yere yargılandığı davada ise beraat etti. Milli Birlik Komitesi üyeleriyle anlaşmazlık yaşayan Türkeş, 1960 yılında Hindistan”a sürgüne gönderildi. 1963″te yurda döndü. 1965″te Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi”ne (CKMP) katıldı ve genel başkanı oldu. 1975-1977 dönemlerinde kurulan koalisyon hükümetlerinde başbakan yardımcılığı ve devlet bakanlığı yapan Türkeş, Sovyetler”in etkisine karşı büyük mücadele verdi. CUMHURİYET DÖNEMİNE DAMGA VURDU Milliyetçiler tarafından “Başbuğ” olarak anılan Türkeş, doğal lider olarak kabul gördü. 12 Eylül 1980″de gerçekleştirilen askeri darbe sonrası tutuklandı. Türkeş, 4 Nisan 1997 Cuma günü geçirdiği kalp krizi sonucu Ankara”da hayata veda etti. 80 yaşındaki Türkeş, o zaman 74 yıllık olan Cumhuriyet tarihinin son 55 yılındaki önemli dönemeçlerine damgasını vurdu.
Source: Harun Sekmen
Koreli fotoğrafçının, 75 yıllık vefası! Türkiye”de 60 şehri gezip, gazilerin ve ailelerinin 35 bin fotoğrafını çekti
Kore Savaşı”nın 75. Yılı nedeniyle, ülkesi için savaşan gazileri gelecek nesillere tanıtmak ve onlara karşı vefa borcunu ödemek için kitap projesine başlatan Lee Byung-Yong, “23 yıldır Türk gazileriyle ilgili çalışmalar yapıyorum. 2002 Dünya Kupası”nda ise Türk gazilerini tanıma fırsatı buldum. Güney Koreli fotoğrafçı Lee Byung-Yong, bundan 75 yıl önce ülkelerine savaşmaya gelen gazileri gelecek nesillere tanıtmak ve onlara karşı vefa borcunu ödemek için kitap projesine başladı. Türk ve Etiyopyalı gazileri sık sık ziyaret eden Lee Byung-Yong, Türk gazileri de minnet duyduğunu söyledi. Lee Byung-Yong, “2002 yılında Kore Savaşı”na ilgi duymaya ve savaşla ilgili materyaller toplamaya başladım. 2006″da hazırlanmaya başladım. 2007″de Etiyopya”dan başlayarak onlara minnettarlığımı ifade etmek için Kore Savaşı”na katılan 22 BM ülkesinden gazilerin yer aldığı bir fotoğraf projesi yürütüyorum. 2008 ve 2010 yıllarında 7 ay boyunca Türkiye”de 60 şehri gezdim ve gazilerin ve ailelerinin yaklaşık 35 bin adet fotoğrafını çektim. Türkiye”de bir fotoğraf sergisi düzenlemek ve onlara çerçeveli fotoğraflar ile bir fotoğraf kitabı hediye etmek istiyorum. Bu onlara verebileceğim son hediye. Türkiye”deki fotoğraf sergisi için hazırlık yaparken, Türkiye”deki aileleri ve ilgili arkadaşlarıyla iletişim kurmaya devam ediyorum. Umarım son dileğim gerçekleşir” dedi. “ONLARI ONURLANDIRMAMIZ GEREKİYOR” 2002 Dünya Kupası sırasında Türkiye”ye karşı ilgi duyduğunu anlatan Lee Byung-Yong, “Dünya Kupası”ndan önce Türkiye”ye karşı hiç ilgim yoktu. Türk milli takımını ve gazileri görünce bende büyük bir hayranlık başladı. Onların anılarını dinlemek ve fotoğraflarını çekmeyi çok istedim. Onların fotoğrafları ile güzel anılarını bırakabileceğini düşünüyorum. Kore Savaşı”nın başlamasından bu yana 75 yıl geçti ve çoğu 90 yaşın üzerinde. Sadece o günü anmanın ve resmi etkinlikler düzenlemenin bir anlamı yok. Onları nasıl hatırlayacağımızı ve miraslarını gelecekte nasıl sürdüreceğimizi derinlemesine düşünmemiz gerekiyor. Fotoğraflarımın, onlar öldükten sonra anlamlı bir rol oynayabileceğini umuyorum. Bu yüzden bu işi yaptım. Zamanla birçok şey değişiyor ancak onların başarılarını onurlandırıp hatırlamamızı, asil ruhlarını hatırlamamızı ve onları asla unutmamamızı veya değişmememizi umuyorum” diye konuştu. “TORUNLARIMIZDA ONLARI MİNNETLE HATIRLAYACAK” Türkiye ile Güney Kore”nin kardeş ülke olduklarını da ifade eden Lee Byung-Yong, “Türkiye zor bir dönemden geçtiğinde ülkemiz yardım etmek için güçlerini birleştirdi ve buda kardeş bir ülke olarak aramızda güçlü bir bağ oluşmasını sağladı. O zamandan beri Türkiye”ye seyahat eden kişi sayısı arttı ve birçok alanda alışverişler başladı. İnsanlar gazilerle tanışmak için ülkeyi ziyaret etmeye başladı. Şimdi, başımız sıkıştığında bize yardım eden minnettar bir ülke algısı güçlü kalmaya devam ediyor. Gazilerin fotoğrafları aracılığıyla bu tür ilişkilerin gelişimine katkıda bulunmanın yollarını arıyorum. Bunu yapmak için gazilerin Türkiye”sinde bir fotoğraf sergisi düzenlemek önemli. Türkiye”ye minnettarlığımı bir kez daha ifade etmek istiyorum. Onlar birinin çocuğu, birinin ebeveyni ve birinin komşusu. Bu işi, onların benim ebeveynlerim ve çocuklarım olduğu düşüncesiyle yapıyorum. Mümkün olduğunca çok insanla tanışmak ve onların görüntülerini bırakmak istiyorum. Bu şekilde torunlarımız onları hatırlayabilir ve minnettarlıklarını ifade edebilir. Kore”yi korumak için fedakarlık yapan ve kendilerini adayanları onurlandırmanın doğal bir şey olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı. BİZİM İÇİN YAPILAN FEDAKARLIKLAR UNUTULMAMALI Türkiye”de duygusal anlar yaşadığını da dile getiren Lee Byung-Yong, “Antalya”da tanıştığım bacağı kesilen yaralı gazinin hikayesi hala kulaklarımda. “Kore”nin birleşmesini istiyorum, bacağımı değil hayatımı feda etmek anlamına gelse bile” dedi. Fotoğrafçılığım üzerinde çalışırken tanıştığım birçok kişi bana “Eve sağ salim döndüğüm için mutluyum ama birleşmeyi görmeden eve döndüğüm için kızgınlık ve büyük pişmanlık duydum” dedi. Duyduğum hikayeler, hissettiğimiz duygularla aynıydı. “Bacağımı kaybettim ama keşke Kore”nin birleştiğini görebilseydim” diyenler çok oldu. Bu fedakarlıkları asla unutmamalıyız ve unutturmamalıyız” dedi.
Source: Tolga Yanik