“Tarihsel Dönüm Noktaları – İstanbul’un Fethi ve Osmanlı Mirası”

Çağ açıp çağ kapatan fethin 572. yılı

İstanbul”un fethinin üzerinden tam 572 yıl geçti. 5 Nisan 1453″te Fatih Sultan Mehmed”in ordusuyla birlikte İstanbul önlerine gelmesiyle başlayan kuşatmanın seyri, Osmanlı donanmasının 21 Nisan”ı 22 Nisan”a bağlayan gece 72 parça kadırganın karadan yürütülerek Haliç”e indirilmesiyle değişti. Sultan 2. Mehmed, 29 Mayıs”ta büyük taarruz için emir verdi. 572 yıl önce bugün, günün ilk ışıkları ile başlayan taarruzla surlar aşıldı ve İstanbul”un kapıları Türklere açıldı. Peygamber Efendimizin hadisine mazhar olmak isteyen Türk ordusunun, Fatih Sultan Mehmed Han”ın liderliğinde Bizans”ın aşılmaz denilen surlarını aşarak gerçekleştirdiği şanlı fethin üzerinden asırlar geçse de politik ve kültürel etkileri halen sürüyor. Ortaçağ”ın kapandığı ve yeni bir çağın kapılarının ardına kadar açıldığı kutlu fetih, aynı zamanda hilalin haça karşı kurduğu üstünlüğünün de sembolü olarak görülüyor. BATILI TARİHÇİLER BİLE ÖVDÜ İstanbul”un fethinden sadece Türk ve Müslüman tarihçiler değil, Batılı önemli tarihçiler de övgüyle bahsediyor. Batılı tarihçilerin fetih ile ilgili kullandığı ifadeler, 21 yaşındaki bir hükümdarın başardığı işin Hıristiyan dünyasında oluşturduğu travmayı gözler önüne seriyor. İşte onlardan bazıları. ● STEVEN RUNCIMAN: İstanbul”un düşüşü, Bizans İmparatorluğu”nun sonunu ve Osmanlı İmparatorluğu”nun yükselişini işaret etti. İstanbul”un düşüşü, dünya tarihinde bir dönüm noktasıydı. ● FRANZ BABINGER: Fatih Sultan Mehmed”in kendi halkının ve Batı dünyasının tarihinde oynadığı rolü nasıl değerlendirirsek değerlendirelim, Ortaçağ”ın önde gelen figürlerinden biri olduğu inkâr edilemez bir gerçektir. ● EDWARD GIBBON: Genç hükümdar hiçbir engel tanımayan kararlılıkla İstanbul”u fethetme arzusunu gerçekleştirdi. ● RENE GROUSSET: Osmanlıların bilimsel gücü ve sağlamlığı, kurumlarının mükemmelliği ve ardışık fetihler peşinde koşan yapılarının olması, Türkleri iki kat avantajlı kıldı ve üstünlüklerini sağladı. PEYGAMBER EFENDİMİZİN MÜJDESİ Roma, Bizans ve Osmanlı olmak üzere üç imparatorluğa başkentlik yapan İstanbul, “İkinci Roma”, “Yeni Roma”, “Byzantion”, “Konstantinopolis” ve “Konstantiniyye” isimleriyle adlandırıldı. Hazreti Muhammed”in “İstanbul (Konstantiniyye) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutandır. Onu fetheden ordu ne güzel ordudur” hadisinin ardından İslam dünyası için de fethedilmesi gereken önemli bir şehir olarak görüldü. SURLARI SADECE FATİH AŞTI İstanbul, 1453″ten önce farklı kavim ve medeniyetler tarafından onlarca kez kuşatıldı. Milattan önce Makedonya Kralı Phillippe, Roma İmparatoru Septim Severus, milattan sonra İran Hükümdarı Keyhüsrev, Avar Türkleri, Emeviler, Abbasiler, I. ve II. Bulgar İmparatorluğu, Ruslar, Kiev Knezliği, Haçlılar, İznik İmparatorluğu, Venedikliler, Cenevizliler ve Osmanlılar şehri kuşattı. Takvim yaprakları 29 Mayıs 1453″ü gösterdiğinde Osmanlı ordusu şehrin mutlak hâkimi oldu.

Source: Harun Sekmen


Hüseyin Gülerce yazdı: Menderes”e yaptığınızı yapamayacaksınız…

Önceki gün 27 Mayıs 1960 darbesinin 65″inci yıl dönümüydü.Adnan Menderes”in lideri olduğu Demokrat Parti 1950, 1954 ve 1957 seçimlerinde üst üste CHP karşısında üstünlük sağlayarak iktidara geldi.Tek parti döneminin despot idaresinden kurtulan seçmen gösterdi ki, CHP zihniyetine, bir daha sandıktan iktidar çıkmayacaktı.Başbakan Menderes”in yaptıkları, kendisine duyulan kin ve düşmanlığın sebebini de açıklıyordu. Ezanı aslına çevirmiş, milletin inancına vurulan prangaları sökmeye başlamıştı.Cumhurbaşkanı Erdoğan güzel bir ifadeyi hatırlattı; mütegallibe…Üstünlük taslayarak zorbalıkla, zulümle, ezerek, perişan ederek, insan onurunu çiğneyerek, hak hukuk tanımadan hüküm sürmeye kalkanlar…Tam da bunların hepsi; kendilerini bu milletten üstün gören, Türkiye”nin asıl sahibi olduklarına inanan CHP zihniyetinin karakterini oluşturuyor.Cumhurbaşkanı Erdoğan tek kelime ile tarif etmiş oldu.27 Mayıs darbesi, Batı Haçlı/Siyonist ittifakının, tarih sahnesinden silmek istediği devletimize, aziz milletimize karşı yapıldı.Türk milletinin önünü kesmek için darbeler dönemini başlattılar.12 Mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, 28 Şubat 1997 post modern müdahalesi, 27 Nisan 2007 e-muhtırası, 2013 Gezi kalkışması, 17/25 Aralık 2013 emniyet-yargı darbe teşebbüsü, son olarak 15 Temmuz 2016 FETÖ ihaneti…Hepsinin arkasında fiili olarak ABD vardı.İçerdeki işbirlikçiler de kısaca VESAYET AĞALARI dediğimiz mütegallibe eşkıyası…Siyasetteki koçbaşı CHP…Asker içinde gözünü ihtiras bürümüş kökü NATO içindeki cuntacılar, masonluk kontrolündeki basın/medya, yüksek yargı organları ve üniversite yönetimleri, beynelmilel sermayeye göbekten bağlı iş dünyası, sokaklara dökülen ideolojik terörist gençlik yapılanmaları, sözde sendikalar, sivil toplum kuruluşları…15 Temmuz 2016, darbe zihniyetine karşı bir milletin Çanakkale ruhu ile şahlanışıdır.Milletimizi sindirenler, milletimizin kendi mana kökleri üzerinde yükselmesini engellemek isteyenler; liderini bulan milletimizin yiğitçe yazdığı destanla karşılaştılar.27 Mayıs darbesinin en zalim, en aşağılık, en zorba mesajı, Menderes ve iki bakanın idam edilmesidir.CHP bugüne kadar bu idamları bir dik duruşla lanetlemedi.Çünkü biliyorlar ki, İsmet İnönü isteseydi bu idamları durdurabilirdi.Tam tersine İnönü darbecileri tahrik etti, cesaretlendirdi.Bakınız damadı Metin Toker, “Demokrasimizin İsmet Paşalı Yılları” kitabında ne diyor:”Menderes”e karşı doğan bu karşı koyma hudayinabit midir? Kendiliğinden doğmuş, kendiliğinden mi gelişmiştir? Hayır. Onu CHP organize etmiş, kanalize etmiş, beslemiş, sloganlarını vermiş, her hareketin çekirdeğini oluşturmuştur; bir beyin rolü oynamıştır. İhtilale yeşil ışığı onun yaktığı bir gerçektir.”Özgür Özel, hala İsmet İnönü”ye toz kondurmuyor. Damat Metin Toker”den daha mı iyi biliyor!?)Mütegallibe, sıraladığımız bütün darbelerde seçilmiş iktidarlara şu mesajı verdi: Sandıktan çıkmanız bir şey ifade etmez. Türkiye”nin sahibi biziz. Sandıktan çıkanları nasıl idam ettiğimizi unutmayın. Sizin sonunuz da darağacı olur.Nitekim bu mütegallibenin medya ayağındaki kiralık kalemler, Cumhurbaşkanı Erdoğan dâhil vesayete direnenlere Menderes”in akıbetini hatırlattılar.15 Temmuz ihaneti engellenmeseydi, -bunu telaffuz da ettiler- 1 milyon millet evladını öldüreceklerdi.Menderes ve iki arkadaşının idam edilmesinin anlattığı gerçeği net görelim.Mütegallibe dediğimiz zorbalar/hainler; milletimize, değerlerimize, milletimizin sevdiği yöneticilere kin ve nefret dolu.Bugün da Özgür Özel”in kışkırtmalarına bıkın. Akıl almaz bir Erdoğan düşmanlığı var.Hiç şüpheniz olmasın, bu nefret, kin ve düşmanlıkla insanlığını kaybetmiş zorbalar, ellerine fırsat geçse Menderes”e yaptıklarını; bugün hedef gösterdikleri siyasetçilere, komutanlara, yargı mensuplarına, emniyet mensuplarına misli ile yaparlar.Bu öfke ve kini anlamak için idamdan önce Menderes”e hücresinde dayak atan, tekmeleyen subayları unutmayın.

Source: Hüseyin Gülerce


İstanbul”un fethi Edirne”den başlar

Fotoğraf Sanatçısı ve Araştırmacı Cemil Şahin”in, Haber7 için kaleme aldığı, “İstanbul”un fethi Edirne”den başlar” başlıklı yazısı şöyle:Bir cihan padişahının hayalini gerçeğe dönüştüren yolculuk…“İmkanın sınırını görmek için imkansızı denemek lazım”Fatih Sultan Mehmed”Zaferin sırrı Hz. Peygamber’in (SAV) izini takip etmektir.”Fatih Sultan Mehmed1361 yılında Osmanlı tarafından fethedilen Edirne, 1363 yılında devletin yeni başkenti oldu. Anadolu ile Rumeli arasında bir köprü, Balkanlar’a açılan bir kapı ve Balkanlar’a yapılan seferlerde yeni fetihler için önemli üs olması; Osmanlı’nın siyasi, askeri ve kültürel merkezi olması; devlet yönetiminin buradan yürütülüyor olması; Osmanlı Devleti’nin Avrupa’ya açılmasında kritik bir merkez haline gelmesi dolayısıyla Osmanlı Devleti’nin “Beyni” Edirne…Edirne, Osmanlı Devleti’ne aralıksız 92 yıl başkentlik yapmış kadim şehrimizdir. 1363’ten 1453’e kadar Osmanlı’ya yön veren başkent olarak görev yapmıştır.Osmanlı tarihinin dönüm noktalarından en önemlisi, hiç kuşkusuz 29 Mayıs 1453’te İstanbul’un fethidir. Bu büyük zafer sadece Bizans İmparatorluğu’nun sonunu getirmemiş, aynı zamanda Orta Çağ’ın kapanıp Yeni Çağ’ın başlamasını da müjdelemiştir. Ancak bu destansı zaferin temelleri, fetihten çok önce atılmıştır. II. Mehmed’in aklında, zihninde tahayyül ettiği şekilde adım adım ilerlemiştir.Fetih öncesi Osmanlı Devleti’nin beyni Edirne’de neler yaşandı ve nasıl hareket edildi, Osmanlı Devleti’nin yedinci padişahı II. Mehmed nelerle uğraştı kısaca bir bakalım.İstanbul’un fetih süreci, ilk kez 1444’te (henüz 12 yaşındayken) ve ikinci kez 1451’de (19 yaşında) tahta çıkan II. Mehmed ile başlayacaktır. Önce 1444-1446 yılları arasında, daha sonra ise 1451-1481 yılları arasında olmak üzere iki defa tahta çıkmıştır. İkinci saltanat döneminde Osmanlı’yı bir imparatorluk haline getirecek ve İstanbul’un fethi sonrası “FATİH” ünvanını alacaktır.Gerçekte bu büyük kutlu yürüyüş, İstanbul’dan başlamamıştır. Tüm hazırlıklar Edirne’den başlar. Vizyoner bir padişah olan II. Mehmed’in hayalinde ve zihninde çocukluktan beri İstanbul’un fethi yatmaktadır. Fethe giden bu kutlu yolda tüm hazırlıklar başkent Edirne’de başlar. “Cihannüma Kasrı’nın kubbealtı ışıkları hiç sönmemiştir” der Bizanslı tarihçiler. Cihannüma Kasrı en büyük devlet kararlarının alındığı ve hayata geçirildiği yerdir. Edirne, dönemin bilim ve eğitim merkezlerinden biriydi. II. Mehmed burada, dönemin en önemli alimlerinden dersler almış; stratejik, matematiksel ve felsefi birikimini burada geliştirmiştir. Cihannüma Kasrı o sebeple Edirne için çok önemli bir merkezdir.İMPARATORLUĞUN BEYNİ EDİRNEEdirne, o dönemde Osmanlı Devleti’nin başkentidir. II. Mehmed burada büyür, burada öğrenir, burada düşler kurar. İlk kez 1444’te (henüz 12 yaşındayken), ikinci kez 1451’de (19 yaşında) tahta çıkmıştı.Henüz 12 yaşında tahta çıktığında dahi İstanbul’un fethi onun hep gündemindedir. Ama ilk denemesi başarıyla sonuçlanmaz. Tahttan indirilip, 19 yaşında tahta tekrar oturduğunda artık sadece bir hükümdar değil, planları yıllardır yoğrulmuş bir stratejist ve deha sahibi bir mühendistir.Edirne, bu fetih için bir mühendislik ve lojistik üssüne dönüşür. Büyük topların döküldüğü ve askerî planların yapıldığı yer, Edirne’dir. Askerî birlikler, surların şifrelerini çözecek stratejiler, kuşatma düzenleri ve donanma planları hep Edirne’de planlanır.II. Mehmed yalnızca silah gücüne değil, ilme ve akla da önem verir. Edirne Sarayı’nda dönemin en seçkin âlimlerinden dersler alır. Matematik, coğrafya, dil ve savaş sanatı üzerine çalışır. Onun zihninde İstanbul’un fethi bir güç gösterisi değil, ilahi bir görevdir. Peygamber Efendimiz’in (SAV) “İstanbul elbet fethedilecektir…” hadisi, onun bu yolda en büyük motivasyonudur.Abbâsîler’den Emevîler’e, Selçuklular’dan Osmanlılar’a kadar pek çok İslam devleti, İstanbul’u fethederek bu hadis-i şerifin müjdesine nail olmak için çalıştı.İstanbul’un fethi, sadece bir askeri zafer değil, aynı zamanda medeniyetin yeniden inşasıdır. Fatih Sultan Mehmet Han, bir dünya şehri yaratmak için kolları sıvar. Fakat bu büyük vizyonun ilk adımları, Edirne sokaklarında, Edirne Sarayı’nın duvarlarında, o şehrin medreselerinde atılmıştır.Bugün bile Edirne’ye baktığınızda, yalnızca tarihi bir başkent değil, bir çağın kapılarını aralayan büyük bir hazırlığın sessiz tanığıyla karşılaşırsınız. Çünkü İstanbul’un fethi, gerçekten de Edirne’den başlar.Osmanlı Devleti’nin İstanbul’u fethederek dünya tarihine yön verdiği 1453 yılı, sadece bir askeri zaferin değil, uzun soluklu bir hazırlığın ve stratejik planlamanın da ürünüdür. Bu sürecin merkezinde yer alan şehir ise Osmanlı’nın o dönemdeki başkenti olan Edirne’dir. İstanbul’un fethine giden kutlu yol, Edirne’de başlar ve burada şekillenir.Fetih öncesi dönemde Edirne, Osmanlı’nın başkenti olarak devletin yönetim ve karar merkeziydi. II. Mehmed (Fatih Sultan Mehmet) fetih planlarını burada hazırlamış, devlet erkânı ve askeri komutanlarla bu şehirde istişarelerde bulunmuştur. Edirne, bu açıdan fetih kararının alındığı ve uygulama aşamasına geçildiği, imparatorluğun beyni olan şehirdir.ŞAHİ TOPLARININ ÖNEMİİstanbul’un surlarını yıkacak güce sahip olan dev toplar, özellikle meşhur Şahi topları Edirne’de döküldü. Macar asıllı top döküm ustası Urban, II. Mehmed’in davetiyle Edirne’ye getirilmiş ve burada Osmanlı tarihinin en güçlü toplarını üretmiştir. Bu toplar, fetihte belirleyici bir rol oynamıştır. Fatih Sultan Mehmed, tahta ikinci kez çıktığında İstanbul’un fethini kafasını koymuştu.O planların hepsi II. Mehmed önderliğinde İmparatorluğun beyni Edirne’de yapıldı. Top dökümhaneleri burada kuruldu. Macar top ustası Urban, Edirne’de devasa toplar döktü. Osmanlı ordusu burada eğitildi. Lojistik hatlar buradan yönetildi. Şahi topların ehemmiyeti ve stratejik önemi, fetih esnasında anlaşılmıştır hiç kuşkusuz. Edirne, dönemin bilim insanları ve mühendisleri için bir laboratuvara dönmüştü adeta. Fatih, Edirne Sarayı’nda sadece askeri değil, teknolojik bir devrim de başlattı. İstanbul surlarını aşacak güçte topların tasarımı, Edirne’de mühendislik tarihine altın harflerle yazıldı.İstanbul’un fethi sadece kılıç gücüyle değil, aynı zamanda bilgiyle mümkün olmuştur. Bu bilgeliğin temelleri Edirne’de atılmıştır.Fetih öncesinde Balkanlar’daki beylikler ve Avrupa devletleriyle olan diplomatik ilişkiler de Edirne’de yürütülmüştür. Bu sayede II. Mehmed, İstanbul kuşatması sırasında arkasını güvenceye almış, kuşatmayı kesintisiz sürdürebilmiştir.Edirne sadece bir Osmanlı başkenti değil, İstanbul’un fethine giden yolun hem başlangıcı hem de hazırlık noktasıdır.En önemlisi Edirne olmadan, ne Şahi topları olurdu, ne de disiplinli bir Osmanlı ordusu. Bu sebeple, Edirne’nin İstanbul’un fethindeki stratejik ve tarihî rolü asla ve kat’a unutulmamalıdır.Edirne, sadece askeri ve siyasi hazırlıkların değil, fetih ruhunun da filizlendiği yerdi. Camilerde İstanbul’un fethi için dualar edildi. Ordunun moral kaynağı, halkın duası, Sultan’ın kararlılığı… Hepsi Edirne’nin sokaklarında yankılandı.Fatih, yola çıktığında arkasında sadece bir ordu değil, bir şehrin duasını taşıyordu. Tımarlı sipahiler, yeniçeriler, azaplar, humbaracılar gibi farklı birlikler bu şehirde organize edilmiş; erzak, mühimmat, silah ve teçhizat burada toplanmıştır. Edirne, fetih ordusunun kalkış noktası ve lojistik üssüdür. 1453 yılının Nisan ayında ordusunu Edirne’den yola çıkarır. Her adımda bir imparatorluğun kaderini değiştirecek olan yürüyüş devam eder. 70 bin kişilik Osmanlı ordusu, sayısız mühimmat ve dev toplarla İstanbul önlerine geldiğinde artık fetih kaçınılmazdır. 29 Mayıs 1453 sabahı İstanbul surlarına Osmanlı sancağı dikildiğinde zafer yalnızca Haliç kıyılarında kazanılmadı. Bu zaferin temel taşları Edirne’de döşendi.Edirne, bir başkentten fazlasını taşımıştır. Edirne bir fethin kalbiydi, ruhuydu, beyniydi… Hiçbir şehir bu kadar hizmet etmemişti Osmanlı’ya.EDİRNELİ II. MEHMED…Edirne onun her şeyiydi. Ve Ay Yıldız sonunda salibe galip gelmişti. Hilal’in Haç’a galibiyetinin sembolü Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi islam sancağı olmuştur. Bugün Ayasofya-i Kebir Camii’nde ezan okunuyor ve namaz kılınıyorsa öncelikle 571 yılına Resullullah Efendimize (SAV); sonra 1071 Malazgirt’e ve Sultan Alpaslan’a; daha sonra 1299 Osmanlı Devleti’nin temellerini atan Ertuğrul Gazi, Osman Gazi, Orhan Gazi ve tüm Osmanlı Padişahlarına; ruhumuzu titreten 1451-1453 Fatih Sultan Mehmed Han’a ve İmparatorluğun kalbi Osmanlı’nın başkenti Edirne’ye; son olarak da tekrar camiiye çeviren Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi’ye borçluyuz. Edirne olmasaydı belki de fetih olmayacaktı.II. Mehmed işte bu noktadan sonra “FATİH” ünvanını almıştır. 1453 yılında İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet Han, bu hadisin işaret ettiği “ne güzel komutan” sıfatına erişmiş kişidir.ASIL MESELE“İstanbul fethi Edirne’den başlar”Başlığıyla bu özel güne istinaden Edirne tarihinde ilk defa çok özel Fetih kutlamalarına öncülük yaptı. Bizler de bu fetih gösterilerine şahit olduk.Edirne’miz öncülüğünde İstanbul’un fethinin 572. yıldönümünün heyecanını milletimize ve şehirlerin sultanı, sultanların şehri, II. Mehmed’in şehri kadim Edirne’mize ilk defa video mapping eşliğinde yaşatan ve hayata geçiren öncelikle Cumhurbaşkanımıza ve İletişim Başkanlığı’na, İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığı’na, Edirne’miz için her şeyini ortaya koyan Valimiz Sayın Yunus Sezer Beyefendi’ye, aynı şekilde özverili ve var gücüyle çalışan Edirne Kültür ve Turizm İl Müdürümüz Sayın Kemal Soytürk Beyefendi’ye, bu kutlamalarda emeği geçen tüm hemşehrilerimize ve bu anları ölümsüzleştiren tüm fotoğraf dostlarımıza Fatih’in şehri Edirne’miz adına en kalbi teşekkürlerimizi iletiriz..Edirne, Edirne olalı böyle bir kutlamaya daha önce ev sahipliği yapmamıştı. 572. yılına özel yapılan kutlamalara hepimiz büyük bir coşkuyla şahit olduk.Fatih Sultan Mehmet Han bizler için ne kadar özel ve önemli ise, bizler için Edirne de aynı şekilde çok özel ve önemlidir. Her Edirne’ye gelişimizde Fatih’i görür gibi heyecanla hizmet etmeyi kendimize borç biliyoruz.Ve tarihte ilk kez Edirne fethin öncülüğünde muhteşem kutlamalara damgasını vurdu. O muhteşem atmosfer içinde o gösterileri çekerken duyduğumuz heyecanı izah etmemiz çok zor. İman varsa imkan da vardır sözünün tasdiki ve ispatı, bize önderlik yapan Fatih’tir.Fethin 572. yılında Edirne’li Mehmed’i, fetih sonrası Fatih Sultan Mehmed Han’ı en büyük sevgi, saygı ve minnetle yad ediyorum.Ne mutlu ki bu ümmete, ne mutlu ki kutlu komutana ve askerlerine…572 yıl sonra aynı ruhla, aynı heyecanla ve aynı coşkuyla Fatih’in izinden yürüyen gençlerimize ve Edirne’mize şükranlarımızla…Nasıl sahip çıktılar şehirlerine,nasıl duygu yüklüydü Edirne halkı. Bu fetih gösrerisi bir kez daha Edirne halkı,Edirne’nin önemine damga vurdu. Edirne halkına ve tüm Türkiye’mize bunları sevdiren şehrin emini Valimiz Yunus Sezer beyefendi ve Edirne İl Kültür Turizm Müdürü Sayın Kemal Soytürk beyefendi en büyük takdirleri topladı. Fethin o ulaşılmaz ruhunu bizlere fazlasıyla yaşattılar.Edirne’nin taş sokaklarında yankılanan fetih adımları,İstanbul’un taş sokaklarında ayak seslerinin yankılarıyla fetih son bulur. 29 Mayıs sabahı gökyüzü ezanla titrer,top sesleri tarihe mühür olur. İstanbul,artık bir hayalin gerçeğe döndüğü yerdir. Fethin sonu değil,bir medeniyetin başlangıcı olmuştur.II. Mehmed’in ileri görüşlü liderliği,askeri dehası ve kararlığıyla fethin baş mimarı olmuş ve ‘’FATİH’’ Ünvanını almış,Osmanlı devletini İmparatorluk haline getirmiştir.Edirne’nin fethin beyni,hazırlık üssü olarak büyük rolü ve Sultan Mehmed’in liderliği buluşunca büyük zafer kazanılmıştır.Edirne Sultan II. Mehmed’in kakarlılıkla yola çıktığı ve tarihe yön verdiği başlangıç noktası olmuştur. Edirne II. Mehmed’in doğup büyüdüğü bu kadim şehre borcun vefasını eşsiz bir hikmetle vermiştir. Edirne onun her şeyiydi.Fatih Sultan Mehmet Han bizlerin her daim kalbimizdeki yeri apayrı bir noktada,bize aziz İstanbul’umuzu emanet etti bugün buralarda onun açmış olduğu kapıdan ilelebet bu aziz şehre bizlerde sahip çıkacağız. En derin sevgi,saygı ve minnetle……..İSTANBUL’UN FETHİ EDİRNE’DEN BAŞLAR;İSTANBUL’DA ORTAÇAĞIN KAPANIP YENİ BİR ÇAĞIN AÇILMASIYLA BİTER.

Source: İbrahim Can


İstanbul”un fethinin 572. yıl dönümü

Asya ile Avrupa arasında bir köprü konumunda olan İstanbul, yüzlerce yıl Bizans hakimiyeti altında kaldı. Daha önce Emeviler ve Abbasiler tarafından da kuşatılan Kostantinopolis şehrinin fethi, henüz 21 yaşındaki Fatih Sultan Mehmet’e nasip oldu. 2. Mehmet, küçüklüğünden itibaren bu amaçla yetişmişti. İstanbul’un fethine giden süreç, birkaç ay, birkaç seneden ibaret değil, bilakis asırları aşan bir alt yapıya sahipti. Bir başka deyişle, Büyük Selçukluların 1071’de Malazgirt Zaferi, Anadolu’nun kapılarının Müslüman Türklere açılması, 1176’da Miryakefalon’da Anadolu Selçuklularının kazandığı zaferle, Anadolu’nun sonsuza dek Türk yurdu olduğunun tescili Osmanlı’nın Anadolu’daki fetihleri İstanbul’un fethinin zemini hazırlamıştı. Ve nihayet İstanbul’un fethiyle sonuçlanacak 53 günlük kuşatma 6 Nisan günü başlamıştır. Henüz 19 yaşında babasının vefatıyla tahta geçen Sultan 2. Mehmet’in otağı İstanbul’u görecek şekilde bir tepeye kuruldu. Osmanlı’nın ayak seslerinden korkan Bizans İmparatoru, Haliç’teki tedbirlerin arttırılması yönünde talimat verdi. İlerleyen günlerde Marmara Sahili’nden Haliç’ e toplar yerleştirildi. 12 Nisan günü Osmanlı Donanması, Anadolu yakasına doğru ilerledi. Sonra top atışları başladı.İlerleyen günlerde, 2. Mehmet, surların altından tünel açma fikri üzerine yoğunlaştı ancak açılan tüneller Bizanslılar tarafından fark edilince başarısızlıkla sonuçlandı. Bu durum Osmanlı askerlerinde moral bozukluğuna sebep olsa dahi, Hocası Akşemseddin tarafından Sultan 2. Mehmet’e yazılan ve saldırıların devam etmesinin öneminin anlatıldığı mektup, Osmanlı ordusunu motive etti. Nisan’ın sonuna doğru 2. Mehmet, önüne çıkan engelleri aşmak için gemileri Haliç’e indirme fikrini gerçekleştirme kararını verdi.29 MAYIS 1453, ÖĞLE VAKTİ… Bugün İstanbul’un fethi denilince ilk akla gelen sahnelerden birisi olan gemilerin karadan yürütülmesi, işte bugünlerde gerçekleşti. Böylece İstanbul hem karadan hem denizden kuşatılmış oldu. 29 Mayıs 1453 günü öğle vakti Fatih Sultan Mehmet atının üzerinde bütün devlet erkanı ve vezirleri peşinde atlarıyla Pempton Kapısı’ndan şehre girdi, Ayasofya’nın etrafını dolaştı. Fatih Sultan Mehmet, böyle eşsiz bir şehri kendisine bağışladığı için Allah’a şükretti.OSMANLI”NIN YENİ BAŞKENTİ OLDUİstanbul’un fethi ile 1058 yıllık Bizans İmparatorluğu sona erdi, Orta Çağ kapandı ve Yeni Çağ başladı. İstanbul, Osmanlı Devleti’nin yeni başkenti oldu. FETHİN SEMBOLÜ: AYASOFYAOsmanlı İmparatorluğu”nun 7. padişahı Fatih Sultan Mehmet”in 29 Mayıs 1453″te İstanbul”u fethiyle birlikte camiye çevrilen ve yüzyıllarca cami olarak hizmet veren Ayasofya, fethin günümüze ulaşan en önemli sembollerinden biri olarak ön plana çıkıyor.Sanat ve mimarlık tarihi bakımından dünyanın önde gelen yapılarından olan Ayasofya, en çok ziyaret edilen müzeler arasında yer alıyor.Tarihçiler tarafından “Dünyanın 8. Harikası” olarak nitelendirilen yapı, 916 yıl kilise olarak kullanılırken, 1453″te Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul”un fethiyle camiye çevrilerek 482 yıl cami olarak hizmet verdi.Özellikle Osmanlı döneminde yapılan çalışmalarla ve Mimar Sinan”ın eklediği minarelerle güçlendirilen Ayasofya, günümüze kadar varlığını sürdürebildi.Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi (FSMVÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Fahameddin Başar, İstanbul”un Müslümanlar tarafından fethedilmesinin önemine işaret ederek, Hz. Muhammed”in de şehrin fethini müjdelediğini anımsattı.İstanbul”un onlarca defa kuşatıldığını ancak fethin 21 yaşındaki genç Türk hükümdarı 2. Mehmet”e nasip olduğunu ve fetihle birlikte Sultan Mehmet”in “Fatih” unvanıyla anılmaya başladığını aktaran Başar, şunları anlatmıştı:”İstanbul 565 yıl önce fethedildi. Fatih Sultan Mehmet, Peygamberimizin müjdesine nail olmuştu. 29 Mayıs günü Fatih Sultan Mehmet şehirde sükunet sağlanınca şehre girdi ve doğruca Hristiyan inancının doğudaki merkezi durumunda olan Ayasofya”nın bulunduğu mevkiye geldi. Kaynakların aktardığı bilgiye göre, Fatih, Ayasofya”yı görünce çok etkilenmiş, hatta kubbelerine kadar çıkarak hem Ayasofya”yı hem de şehri incelemiş ve hemen yanında bulunan birisine ezan okumasını söyleyerek burada şükür namazı kılmıştı.””İSTANBUL”DAKİ İLK CUMA NAMAZI AYASOFYA”DA KILINDI”Prof. Dr. Fahameddin Başar, Fatih Sultan Mehmet”in fetihten sonraki ilk cuma olan 1 Haziran 1453″te Ayasofya”nın hazırlanmasını istediğini belirterek, “Fatih, şehri aldıktan sonra ilk cuma namazını Ayasofya”da kılmış ve Akşemsettin hutbeyi okumuştu.” dedi.Başar, İstanbul”un fethiyle dünyada birçok dengenin değiştiğini vurgulayarak, “İstanbul”un fethi ve Ayasofya”nın camiye dönüştürülmesiyle birlikte Osmanlı Devleti, İslam dünyasının lideri olduğu gibi Batı dünyasında da fark edilen büyük bir devlet oldu, Batı Hristiyan alemi bu fetihten sonra büyük hayal kırıklığına uğradı, Batı böyle bir fethi hiç beklemiyordu. Fetih haberi Papa”ya ulaştığında, Papa bütün Hristiyan dünyasını Haçlı Seferi için davet etti ancak bu davet hiçbir zaman karşılık bulmadı. Ayasofya”ya ve İstanbul”a tekrar sahip olmak, hakim olmak ve Osmanlıları çıkarmak için daima planlar yaptılar.” diye konuştu.Ayasofya”nın Fatih Sultan Mehmet tarafından kendi vakfı olarak ilan edildiğini kaydeden Başar, Ayasofya”nın cami olarak hizmet etmesi için Osmanlı Devleti içerisinde bulunan çok sayıda işletmenin kirasının buraya aktarıldığını belirtti.

Source: İbrahim Can


Hangi padişah nasıl vefat etti? İşte Fatih Sultan Mehmet”in ölümündeki sır…

Kanuni Sultan Süleyman’ın kokması nasıl önlendi?

Yıl 1566 Kanuni iyice yaşlanmış durumda.

Yine sefere çıkmaya hazırlanıyor. Kanuni Sultan Süleyman”da atalarından kalma gut hastalığı vardı. İstanbul”dan Sigetvar”a tam üç ayda geldi.

Source: