İran dersleri!
İsrail’in saldırısı ile başlayan İran-İsrail savaşı beşinci gününü doldurdu. ABD ve yelpazesi tarafsız bir şekilde İsrail’i tutuyor. Arap dünyasında sürpriz yok; h-Arap dünyası desek abartmış olmayız. İran’dan önce Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) çerçevesinde dönüştürülen Irak ve Suriye de dönüşümün nasıl olduğunu gösterdi. Irak, “Sayın ABD, senden bir istirhamım var, lütfen İsrail benim hava sahamı daha fazla kullanmasın” dedi. Suriye yönetimi de ülkesinin ve bölgenin güvenlik sorunlarından çok plajlarda kadınların ve erkeklerin kapalı giyinmesini sağlamakla meşgul! Sıcak gelişmelerin yaşandığı olaylarda ufuk turu bakışla bütün boyutları bir yazıya sığdırmak olanaksız. Bugün sütunu İran zeminine oturtalım. Binlerce yıllık devlet geleneği olan İran’ın bugün geldiği nokta derslerle dolu. Tabii almak isteyene! *** 1- İran’da iki ordu var. Biri sınır güvenliğini sağlıyor öteki rejimin güvenliğini! İkinci ordu rejimi kendi halkından “koruyor” . Bu yapının, ülkeyi ileriye götürmek dışında her yere götüreceği yaşanarak görülüyor. 2- İran’daki son cumhurbaşkanı seçimi Haziran 2024’te yapıldı. Katılım resmi açıklamaya göre yüzde 40! Gerçekte ise yüzde 20-25’lerde olduğu tahmin ediliyor. Katılımın çok az olacağı hissedilince din adına sandığa gidilmesi istendi, bu da yetmedi! 3- Molla rejimi, kendini korumakla ülkeyi korumak ikilemini önünde buldu. Anayasanın ilk 10 maddesi içinde “devrimi ihraç etmek” var. İran, 1980’li yıllardan itibaren tüm İslam aleminin molla anlayışı etrafında birlik olacağı inancını yürütmeye çalıştı. Salt bu amaçla Kudüs Kuvvetleri’ni kurdu. Bütün bunlar bir yana şimdi rejim kendini korumak için ülkenin yanmasını ikincil görme noktasında! 4- İran’da Şah rejimini mollalarla birlikte sosyal demokratlar, sosyalistler, liberaller, tüm muhalefet hareketleri birlikte devirdi. Sonra mollalar öteki muhalif grupların tümünü tasfiye etti. O süreçte idam edilenlerin sayısı 2 milyon olarak tahmin ediliyor. Mollayla demokrasi molla iktidara gelinceye kadar! 5- 1982’de üniversitelerde molla rejimine karşı eyleme girişilince Humeyni ’nin buna yanıtı şu oldu: Üniversiteleri 2 yıl kapatıyoruz. “Temizlik” tamamlandıktan sonra üniversiteler açıldı. Buna karşın İran’ın tarihsel, kültürel birikimini küçümsememek gerekiyor. Dünyadaki ilk 500 üniversiteden 5’i İran’da. 6- İran’da bugün de muhalefet hareketlerinin zemini var. Netanyahu onları cesaretlendirmek istiyor. Neden? Bu hareket muhalefetin “İsrail uşağı” damgası yemesine neden olur. İsrail’in bunu bilmemesi mümkün mü? Değil. O zaman, İran’daki değişim özlemini emperyalizm adına çalmak mı istiyor, rejim değişecekse pusulası bize dönük olsun mu diyor? 7- İran 40 yıldır, uluslararası dengeleri kullanarak krizlerden çıkıyor. ABD, Rusya, Çin hatlarını çıkarları için kullanıyor. Bugün de benzer durum var ama bu Osmanlı’nın çöküş dönemini anımsatıyor. *** İran’dan çıkarılacak dersler gerçekleri görmek isteyene tez, gözünü kapatmak isteyene bez olur. Bir ülke rejim ihracından kendi yurttaşına rejim dayatmasına gelmişse ya değişecek ya değiştirilecektir! Çevremizde hangi ülkeye ne olduysa devamındaki tartışma şu oldu: – Sıra Türkiye’de mi? İran, Cezayir, Balkanlar, Irak, Suriye… Tümünde bu tartışma yapıldı. Biz de her seferinde, inatla, inançla, “Sıra Türkiye’ye gelmeyecek” dedik. Türkiye’nin bu coğrafyalardan en büyük farkı, Atatürk farkı! Atatürk sadece devlet kurmadı, devrimlerle aynı zamanda millet kurdu!
Source: Mustafa Balbay
Roma askerinin maaşı bile neden tuzla ödenirdi?
Bugün sofralarımızdan eksik etmediğimiz tuz, geçmişte milletlerin kaderini belirleyen stratejik bir hazineydi. Osmanlı’dan Roma’ya, tuzun hikâyesi yalnızca bir baharat değil; aynı zamanda güç, ekonomi ve kültürün kesişme noktasıydı. Gelin birlikte keşfedelim! TUZUN TEMEL ÖZELLİKLERİ Tuz, yeryüzünde bol bulunan bir mineraldir. Kolaylıkla bulunabilir, çıkarılabilir ve rafine edilebilir. Bu özellikleri, günlük hayatta kullanımı yaygın olsa da değerli bir meta haline gelmesini sağlamıştı. Zamanla tuz yalnızca lezzet verici bir bileşen olmaktan çıkıp ekonomik sistemlerin yapı taşı oldu. TARİHİN BELLEĞİ: ROMA’DA TUZLA MAAŞ Antik Roma’da askerlerin maaşı bazen tuzla ödenirdi. Bu uygulama “salarium” olarak bilinir ve sal (tuz) kelimesinden türemiştir. Asker için tuz, hem gıdalarını koruma hem de gelir olarak önemliydi. Bu sistem, tuzun altınla yarışan değerini çok net ifade eder. TUZUN MALİ DEĞER JERARŞİSİ Tuz, zamanla altınla benzer öneme ve değere kavuştu. Örneğin bazı dönemlerde tuzun fiyatı, özellikle talebin arttığı bölgelerde altına yaklaşmış hatta zaman zaman geçmiş. Bu durum, insanlık tarihinin ekonomik dönüşümlerinin tuzla paralel seyrettiğini gösteriyor. EKONOMİK DÖNÜŞÜM VE TUZ TİCARETİ Sanayi öncesi dönemde, tuz hem günlük ihtiyaç hem de zenginlik göstergesiydi. Kışın yiyeceklerin korunması, savaş ve seferler sırasında stratejik avantaj sağlıyordu. Avrupa, Asya ve Afrika’daki tuz yolları, antik çağ ticaret hatları kadar önemli hale geldi. MODERN ZAMANDA TÜZ Günümüzde tuz bolca üretiliyor ve birçok endüstride farklı amaçlarla kullanılıyor. Ancak, eskisi gibi stratejik değeri kalmadı. Fiyatı altınla kıyaslandığında artık çok düşük. Bugün tuz, tarih sahnesinde bıraktığı derin izlerle hatırlanan “beyaz altın” olma özelliğini sürdürüyor.
Source: Habertürk