“Tarihsel Yansımalar – Fetih, Devrim ve İstikbal Hatipleri”

Selahaddin E. Çakırgil yazdı: “Fetih” anlayışına 50 yıl sonra yeni bir saldırı vesilesiyle…

Dertlerimize “deva” olmak niyetiyle bir siyasi parti kurup, onun lideri olan kişi, Suriye”deki son gelişmeleri “fetih” olarak niteleyenler konusunda, ilkesi nedir bilmediğimiz bir ekranda, “Fetih Psikolojisi kendisini besleyen yanlışları da beraberinde getirebilir..” buyurmuş; geçen hafta..Bu kişi, “Fetih psikolojinin başkalarınca çarpıtılabileceğini” filan söyleseydi, yerinde bir ikaz olarak görülebilirdi. Ama o kişi, öyle demiyor; “Fetih psikolojisi”nin, kendisini besleyen yanlışları da beraberinde getirebileceği”nden söz ediyor.”Fetih psikolojisini besleyen yanlışlar” lafı, fetih anlayışı konusunda yapılmış ağır bir bühtandır.Kaldı ki, Başkan Erdoğan da, Suriye”deki son gelişmeleri değerlendirirken, “Fetih” Suresi”nden, “innâ fetehnâ leke fethen mubînâ..” ayetini okuyordu; Suriyeli milyonlarca Müslümanlarla hem-sedâ olarak ..*Başka bazı çevrelerse, bu “fetih” sözünü, askeri işgal ile aynı göstermeye çalışıyorlar..İslam”da fetih, memleketler, şehirler ele geçirmek için değil, “İlâ”y-ı kelimetullah” dâvası, yani, Allah”ın dininin, Allah”ın arzının her tarafına hâkim kılınması niyetiyle yapılan bir mücadeledir.Ama, bizim siyasî hayatımızda “fetih, fatih” gibi terimler etrafında her zaman tartışmalar olmuştur; hele de son 50 yılda..Konuyu anlatabilmek için, son 50 yıllık geçmişe de bir bakmakta fayda olsa gerek..*14 Ekim 1973″de yapılan seçimde, 450 sandalyeli Meclis”te Ecevit”in CHP”si 185, Demirel”in AP”si ise 149, Erbakan”ın MSP”si 48, Demirel”den ayrılanların kurduğu Demokratik Parti ise 45 milletvekili çıkarmıştı..Bu tabloya bakan Demirel, CHP ile “büyük koalisyon” kurmayacağı gibi, MSP ve DP ile 3″lü bir “ortak hükümet”e de, “Millet bize muhalefet vazifesi verdi..” diyerek, kesin bir “Hayır!” çekiyordu.*Seçimin asıl sürprizini 48 milletvekili çıkaran Erbakan”ın MSP”si yapmıştı; ve o olmadan bir hükümet kurulamayacağı anlaşılmış; ve önceleri hiç olmayacakmış gibi bakılan “CHP+MSP ortak hükümeti, niye olmasın?” sorusu, bir an önce “hükümet” olmak isteyen kesimlerce daha bir mantıklıca görülmeye ve konuşulmaya başlanmış ve Ecevit, “Halkın bir kısmının ülkenin yönetiminden dışlanmasının “tarihi bir yanılgı olduğu”nu söylemeye başlamıştı. Keza, 1923 sonrasında ve üstelik zorla dayatılan “şapka ve diğer kıyafet değişiklikleri”nden başka bir özelliği olmayan “sosyal üst yapı” dayatmalarının “devrim” diye takdim edilmesinin yanlışlığından söz ediyor, onların komikliği için “gardırop devrimi” diyordu.Bunlar o zamana kadar sıkboğaz edilen kitleleri umutlandırıyordu.*Bu satırların sahibi de, “Bâb-ı Âli”de SABAH” isimli gazetede, 1972 sonlarında başladığı günlük yazılarında ve halkın büyük kesimlerinin, inanç ve kültür değerlerine resmî ideoloji hassasiyetiyle hışımla bakılmasının “tarihi bir yanılgı” olarak görülmesini desteklemekteydi. Ama, Ecevit”in, bu gibi sözlerinin samimi olup olmadığı konusuna da dikkati çekmekteydi.*O sıralarda bir hastanede yatmakta olan Mustafa İsmet İnönü ise, MSP”nin ortak olacağı bir hükümetin kurulmasına kesinlikle karşı idi ve “laik rejimin saf dışı ettiği bir sosyal kesimin 50 yıl sonra rejimin içine girmesinin son derece zararlı olacağını” söylüyordu.(Bu arada belirtelim ki, İsmet İnönü, 25 Aralık 1973 günü, 89 yaşında vefat etmişti. Yani, 2 gün önce, 51. Ölüm Yıldönümü idi.70 yıla yakın bir süre siyaset sahnesinde olan ve sevenleri de, sevmeyenleri de bulunan bir kişi, hakkında bir özel “koruma kanunu” da olmadığı halde, hakaretlerle anılmadı, onu putlaştıran da olmadı.)*Biz yine dönelim, siyasi sahnede İslami kimliğiyle açıkça yer alan Erbakan”ın temsil ettiği hareketin 1923″den sonraki 50 yıllık dönemde ilk kez bir hükümet içinde yer alması etrafındaki tartışmalara..O sırada bu satırların sahibi de, “O karma hükümetin bize ne faydasının olacağını” düşünerek o konuya sıcak bakmıyordu. Erbakan Hoca, “Bu kardeşimiz niye karşı çıkıyor? Getirin, onu şifalandıralım..” demiş..İstanbul”da olduğu bir sırada, gidip görüşmüştüm..Erbakan Hoca, yarım saati bulan izahlardan sonra.. “Muhterem kardeşim, biz, herkesçe bilinen İslami kimliğimizi gizlemeden, 1923-1973 arasında, yarım asırdır dışlandığımız bir sistemin içine giriyoruz, elbette her şey bir anda düzelecek değil; ama, biz bu yola ilk olarak çıkmış olacağız.” diyordu. İkna olmuş, ya da, “şifalandırılmış”tım.. Ve, hükümet de kurulmuştu..*Evet, bir “tarihi yanılgı” reddedilerek kurulan o ortak hükümet zamanında, 1974-Kıbrıs Çıkarması” başta olmak üzere, bir çok büyük işler yapıldı..Ama, 50 yıl önce, Eylül -1974 idi.. Yaklaşık 9 aydır hükümette olan “Ecevit-Erbakan ortaklığı” çatırdamaya başlamıştı.. Çünkü, Ecevit”in destekçileri ve alkışçıları, onun, “Kıbrıs Fatihi Karaoğlan” yazılı miğferli posterlerini ve flâmalarını her tarafta öylesine sergiliyorlardı ki, toplum, Ecevit propagandasıyla doymuşluğun zirvesine ulaşmıştı.Erbakan da, Kıbrıs Çıkarması”nı “fetih hareketi” olarak niteleyip, bunu Allah”ın izniyle başka fetihlerin de takip edeceğini söylüyor ve bu da, “taife-i laicus”u çok rahatsız ediyordu. Halbuki onlar da Ecevit”i, “Kıbrıs Fatihi” olarak anıyorlardıVe Ecevit”e, “At başından şu Erbakan”ı, kurtar ülkeyi.. Seçime git, kesinlikle kazanıp, tek başına iktidara gelirsin..” telkininde bulunan taraftarları sonuç almışlar, onu ikna etmişlerdi. Ecevit, “Biz, Kıbrıs”a fetih niyetiyle gitmedik..” sözünü devamlı tekrar ediyor ve bu konuya son noktayı koymak üzere bir “basın toplantısı” yapacağını açıklıyordu..*Ecevit, o basın toplantısında, 9 ay öncelerde Erbakan”la hükümet kurarken, geçmişteki 50 yıl boyunca takip edilen siyasetteki “tarihi yanılgı” nitelemesini, şimdi, Erbakan”la kurduğu “ortak hükümet” için de tekrarlıyor ve “Bu, bir tarihi yanılgıydı.” diyordu. Erbakan”ın özellikle de Kıbrıs Harekâtı konusunda “fetih” terimini kullanmasına karşı çıkıyor ve medyadaki geniş taraftarları onu çılgınca alkışlıyorlardı, rahatlamışlardı.Programın sonunda sorular da vardı ve bu satırların sahibinin de yazılı olarak verdiği 5 -6 soru, okunurken, Ecevit, bu soruları geçiştirmeye çalışıyordu.. Ama, “Siz, sık sık “Biz Kıbrıs”a fetih niyetiyle gitmedik..” demektesiniz. Fetih, kötü bir şey midir ki bunu ısrarla vurgulamaktasınız.Bu soruya cevap verirken, şu anda üzerinde yaşadığınız İstanbul”da da bir fethin neticesinde bulunduğunuz gerçeğine göre cevap vermeniz umulur..” şeklindeki sonuncu soruyu dinleyen Ecevit, “Bu, çağdışı bir sorudur. Cevap vermeyeceğim..” dedi ve alkışçılarınca uzun uzun alkışlandı.*Evet, birilerinin dün ve bugün, “çağdışı” zannettikleri “fetih” hareketlerinin özünde “İlâ”y-ı kelimetullah” dâvası vardır; aksi halde, kullanılan o silahlar ve mücadeleler geri döner, sahibinin sinesine saplanır.

Source: Selahaddin E. Çakirgi̇l


Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanlığı Müzesi kapılarını AA”ya açtı

Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanlığı içerisinde bulunan müzede, Alayın tarihçesinin yanı sıra bugüne kadar görev yapan Cumhurbaşkanlarının hediye ettiği şahsi eşyalar sergileniyor.

“Cumhurbaşkanlarımız”, “Kuruluş ve Anılar”, “Dünden Bugüne”, “Muhafız Gücü Spor Kulübü” isimli dört ayrı bölümden oluşan müzede 65 şahsi eşya, teçhizat, üniformalar, tüfekler ve kılıçların yanı sıra 460 kupa bulunuyor.

Alaya 1927 yılında takdim edilen ve 1953 yılına kadar kullanılan ilk sancağın da sergilendiği müze kapılarını Anadolu Ajansına (AA) açtı.

Müzede, Mustafa Kemal Atatürk”ün çizmeleri ve halen çalışır durumda olan masa saati, İsmet İnönü”nün hatıra notları, Süleyman Demirel”in fötr şapkaları, Turgut Özal”ın ikonik gözlükleri ve Ahmet Necdet Sezer”in Anayasa kitapçığının yanı sıra birçok şahsi eşya yer alıyor.

Kuruluş ve Anılar

Müzenin “Kuruluş ve Anılar” isimli bölümünde, Muhafız Alayı”na emir komuta etmiş olan komutanlara ait anı ve hatıralar ile alayın tarihçesi, tarihi gelişim sürecini anlatan fotoğraflar bulunuyor.

Yurt dışından Türkiye”yi ziyaret eden devlet büyüklerinin armağanlarının da sergilendiği bu bölümün en önemli objesi olarak Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı”nın ilk sancağı ön plana çıkıyor.

Dünden Bugüne

Müzenin, “Dünden Bugüne” adlı bölümünde ise Muhafız Alayı”nın aydınlatılabilmiş geçmişinden bugüne kadar icra edilen tören ve diğer faaliyetlerde kuşanmış oldukları teçhizat ve üniformalar sergileniyor.

Bu bölümde 19″uncu yüzyıldan kalma iğneli Rus tüfekleri, kılıç ve yatağan ise öne çıkan objeler olarak göze çarpıyor.

Muhafız Gücü Spor Kulübü

“Muhafız Gücü Spor Kulübü” bölümünde Muhafız Alayı bünyesinde 1923 yılında kurulup 1982 yılına kadar faaliyet gösteren kulübe ait başarı kupaları, madalyalar ve fotoğraflar sergileniyor.

Polo, rugby, eskrim, su topu, atlı binicilik, futbol gibi branşların da yer aldığı birçok spor dalının gelişmesine öncülük eden Muhafız Gücü Spor Kulübü”ne ait bölümün en dikkat çeken objesi ise “Girit Kupası” olarak öne çıkıyor.

Girit Kupası”nın tarihçesine ilişkin müzedeki bilgi notunda, şu ifadeler yer alıyor:

“Girit Türkleri, 1926″da futbol müsabakası maksadıyla Girit”e giden Galatasaray ve Fenerbahçe takımlarına hediye etmek için İskenderiye”de bir kupa yaptırır. Ancak, “Galatasaray”a versek Fenerbahçe”ye, Fenerbahçe”ye versek Galatasaray”a ayıp olur. Nasıl olsa Türkiye şampiyonu bu iki takımdan birisi olacak ve bu kupa yerine ulaşacaktır.” şeklinde düşünürler ve kupanın üzerine, “Girit Türklerinin Türkiye Futbol Şampiyonu”na yadigarıdır” yazdırarak Türkiye”ye gönderirler. Ancak o yıl Türkiye Futbol Şampiyonu, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Cemal Tural”ın da yer aldığı Muhafız Gücü takımı olur ve kupayı alır.”

Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanlığı içerisinde bulunan müzede sadece tarihi eserler değil birçok fotoğraf ve hatırat da sergileniyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Böyle başladı böyle bitti! Devrimin kıvılcımını ateşleyen gençler son noktayı koydu

Suriye”nin Dera ilinde 2011″de okullarının duvarına “Ey doktor (Beşşar Esed) şimdi sıra sende” yazarak halk hareketlerinin fitili ateşleyen gençler, yaklaşık 14 yıl sonra aynı duvara “Doktor kaçtı” yazarak, tarihe geçen hikayelerini tamamladı.Deralı gençler, Şubat 2011″de okullarının duvarına “Ey doktor (Beşşar Esed) şimdi sıra sende” yazarak, yaklaşık 14 yıl sürecek halk devriminin kıvılcımını ateşleyen isimler oldu.O dönem çocuk yaşta 1,5 ay rejimin güvenlik birimlerinde tutulan gençlerin salıverilmemesinin ardından başlayan rejim karşıtı gösteriler, kısa sürede ülke geneline yayıldı.Hapisten çıkan gençler iç savaşta, çöken Esed rejimi güçlerinin yoğun saldırıları nedeniyle İdlib”e göç etmek zorunda kaldı.8 Aralık”ta Baas rejiminin devrilmesinin ardından evlerine dönen Deralı gençler, “Ey doktor şimdi sıra sende” yazdıkları okulun duvarına bu kez “Doktor kaçtı.. 8/12/2024” yazarak, Beşşar Esed”in kaçışını tarihe kazıdı.AA ekibi o anları görüntüleyerek gençlerle konuştu.- “REJİM GÜVENLİĞİ “ÇOCUKLARINIZI UNUTUN, UNUTMAZSANIZ KADINLARINIZI BİZE GETİRİN” DEDİ”28 yaşındaki Muaviye Sayasna, Dera”da duvarına “Ey doktor şimdi sıra sende” yazdıkları okulun önünde yaklaşık 14 yıl önce yaşananları anlattı.Sayasna, “Suriye devriminin fitilini ateşleyen çocuklardan birisiyim. Ben, Semir Sayasna ve Ahmet…. ile okulun duvarına (Mart 2011″de) “Ey doktor sıra sende” yazdık. Bunu yazmadan önce, rejim her sokağa bir polis kulübesi yerleştirmişti. Giriş ve çıkışları tutuyorlardı, bize baskı yapıyorlardı. Semir ve Ahmet ile bu ibareleri yazdık ve ertesi gün Siyasi Güvenlik Şubesi öğrendi ve çocukları alıkoymaya başladılar.” dedi.Olaydan bir gün sonra arkadaşlarıyla rejimin güvenlik güçlerince alıkonulduklarını belirten Sayasna, “Siyasi Güvenlik Şubesi”nde 45 gün kaldık. Gördüğümüz işkence yöntemleri anlatılabilir gibi değildi. Elektrik, duvara asma, falaka, yani birden fazla yöntemleri vardı.” ifadesini kullandı.Sayasna, ailelerinin o dönem serbest bırakılmaları için büyük çaba sarf ettiğini ancak çok iğrenç sözlere maruz kaldıklarını aktararak, “Ailelere “çocuklarınızı unutun, eğer unutmazsanız kadınlarınızı bize getirin çocuk nasıl getirilir size öğretilim” demişler.” diye konuştu.Bu hadise üzerine Dera”da gösterilerin başladığını vurgulayan Sayasna, “Hapisten çıktık, herkes çocukları bekliyordu. Sonrasında biz de gösterilere katıldık. İnsanlar gösterilerde zeytin dalı taşıyordu. İnsanlara ateş açtılar.” dedi.- “ASLA PİŞMAN DEĞİLİZ, KATİL BİR REJİMİ BİTİRDİK”Çöken rejim güçlerinin gösteriler sırasında çok sayıda kişiyi alıkoyduğunu ifade eden Sayasna, “Şehitlerimiz oldu. Sonrasında ordu Dera”ya girdi. Özgür Suriye Ordusu kuruldu ancak sayıları azdı. Gösterilere devam ettik.” diye konuştu.Esed rejimi ve destekçilerinin yoğun saldırıları sonrası Dera”yı terk etmek zorunda kaldıklarını dile getiren Sayasna, “Aradan 14 yıl geçti, katil rejim düştü. Eskiden insanlar “Duvarların kulağı var” diyerek siyaset konuşamazdı. Biz ne yaptıysak bununla iftihar ediyoruz, asla pişman değiliz, katil bir rejimi bitirdik.” ifadelerini kullandı.- “HALEN AİLELER ÇOCUKLARININ CESETLERİNİ ARIYOR”Baas rejiminin yıkılmasının ardından Sednaya Hapishanesi”ndeki yaşananlara değinen Sayasna, şunları kaydetti:”Binlerce tutsak nerede? Kimseyi bulamadık. Hepsi kesilip üzerine asfalt dökülüyordu. Halen aileler çocuklarının cesetlerini arıyor. Rejim katil, asit pres makinesi kullanmış. Vatandaşlarımız nerede? Sednaya”daki 70 bin kişi nerede? Hepsini kesti, katil bir rejim. Biz yaptığımızdan gurur duyuyoruz, ailelerimiz de zamanında aynısını yapmalıydı. Çocuktuk biz, dayak yedik, işkenceler gördük.”Sayasna, “Allah”a çok şükürler olsun, yaklaşık 14 yıl sonra kazandık. Yaptığımızla gurur duyuyoruz. Suriye”yi inşallah yeniden imar edeceğiz. Katil rejimin o günlerinden daha iyi olacak inşallah. Suriye tüm Suriyelilerin. Suriye özgürdür.” ifadelerini kullandı.Özgürlük için büyük bedel ödendiğini vurgulayan Sayasna, “İnsanlar çok korkuyordu, zaferin bedelini kanlarımızla ödedik. Çok sayıda kişiyi kaybettik ama rejim düşene kadar pes etmedik.” şeklinde konuştu.- “2011”DE SORGUYA ALINDIĞIM OFİSTE ŞİMDİ ÖZGÜRCE OTURDUĞUMA İNANAMIYORUM”Devrim fitilini ateşleyen gençlerden Semir Sayasna ise Askeri Güvenlik Şubesi”nde ilk kez Mart 2011″de sorguya alındığı odada AA”nın sorularını yanıtladı.29 yaşındaki Sayasna, “”Ey doktor sıra sende” ifadesini yazan çocuklardan birisiyim. Biz o yazıyı 15 Şubat 2011″de yazdık. Ertesi günü bizi tutukladılar. Sabah 06.30″da bizi bu güvenlik birimine getirdiler. Burası getirildiğimiz ilk güvenlik şubesiydi.” dedi.Röportajın yapıldığı odada, yıllar önceki sorguda gördüğü işkenceleri anlatan Sayasna, “Askeri Güvenlik Şubesi”ndeki işkenceler anlatılmazdı. Buraya ilk geldiğimizde fotoğrafımızı çektiler. Bize bir numara verdiler. Sonrasında sorguya aldılar. Şu an bulunduğumuz ofiste sorguya alınırdık. Masada güvenlik yetkilisi otururdu, yanında da işkenceci unsurlar vardı.” şeklinde konuştu.Sayasna, sorgu sırasında kendilerine “Neden duvara yazdınız? Size bunu kim yazdırdı? Kime bağlısınız?” soruları yöneltildiğini ancak kendilerinin bunu öylesine yazdıklarını söylediklerini aktardı.Serbest kaldıktan sonra halk ayaklanmasında yer aldığını kaydeden Sayasna, “Barışçıl gösterilerdi, zeytin dallarıyla yer alırdık. Sonrasında göstericileri korumak için 10-15 kişilik gruplar oluşturuldu. 2012″de yaralandım Ürdün”de tedavi gördüm.” ifadesini kullandı.Sayasna, “2011”de sorguya alındığım ofiste şimdi özgürce oturduğuma inanamıyorum. 15 Şubat”ta 2011″de Beşşar için, “Ey doktor sıra sende”, 8 Aralık”ta ise “Doktor kaçtı” yazdık. Biz ona “Sıra sana geldi” dediğimizde şaka sandı, inanmadı. Allah”a şükürler olsun kazandık. Suriye”nin kuzeyine göç ettirildik. Şu an çocuklarımla geri döndük.” ifadeleriyle sevincini dile getirdi.Esed”in yalancı tanıklığa zorladığı doktorda korkunç açıklamalarDevrik rejim güçlerine operasyonHalep için “Cerablus modeli” önerisi! Raporlar bakanlıklara gönderildi

Source: Www.star.com.tr


Zor zamanda gelmiş bir istikbâl hatibi

Mehmed �kif, ikbal g�ne�inin bat�p her alanda ��k���n dayan�lmaz a��rl��� alt�nda ya�anan ahl�k� yozla�ma, ruh� bulan�kl�k, tembellik ve kimlik bunal�mlar�n�n ya�and��� bir d�nemde g�r�len bir rehberdir. Uyar�c� bir iman adam� olarak milletin inan�lar�na, de�erlerine, ahl�k k�klerine d�nmesi ve silkinerek yeniden k�yama durmas� gerekti�ini tembih eden bir istikb�l hatibidir.

S. Burhanettin Kapusuzo�lu/ Yazar

T�rk d���nce tarihini in�a eden pek �ok d���n�r, alim, arif, sanatk�r ve �air yeti�mi�tir. Fikir burcunda ufuklar� g�zleyen bu b�y�k isimler, yazd�klar� eserlerle tarihe not d��m��ler ve talihe a��k�a baht olmu�lard�r. Ancak bu kurucu isimlerden baz�lar�, millet vicdan�nda iz b�rakarak ya�ad�klar� zamana de�er katm��lar ve zamanlar�ndaki h�kim ruhun kudretli ��rihleri olmu�lard�r.

��bu ilim ve irfan meydan�nda en sayg�n isimlerden biri olan Mehmed �kif Ersoy, ifade kudreti a��k olan nesirleri ve �iirleri ile oldu�u kadar, ahl�k�, y�ksek karakteri, fikr� duru�u ve �nderli�iyle de milletimizin h�f�zas�nda hakl� bir yer edinmi� mehabetli bir isimdir.

Mehmed �kif, bu topra��n has evl�d�d�r, bizdir, hepimizdir. Babas� Kosoval� bir Arnavut, annesi Buharal� bir T�rk olarak baht �ehir �stanbul”da hayata do�an bir ak�nc� beyi olarak fikir meydan�nda ak�ndan ak�na ko�mu�tur.

�kif Bey, sadece g��l� �ekilde icra etti�i sanat� ile de�il, ayn� zamanda d���nceleriyle de sorunlar yuma�� olan en a��r devre damgas�n� vurmu�tur. T�rk d���nce k�lliyat�nda; inanm��, s�rekli okuyan, d���nen, sanatk�r, akleden kalp sahibi, zaman�n�n fark�nda, ahl�k� g�zeten, rehavete raz� olmayan, cehalete amans�z d��man, tembelli�e has�m, s�rekli �al��may�, �retmeyi, birli�i, dirli�i ve karde�lik hukukuna riayeti �nceleyen bir zat olarak hakl� ve sayg�n bir yer edinmi�tir.

Uyar�c� bir iman adam�

�kif Bey, ikbal g�ne�inin bat�p her alanda ��k���n dayan�lmaz a��rl��� alt�nda ya�anan ahl�k� yozla�ma, ruh� bulan�kl�k, tembellik ve kimlik bunal�mlar�n�n ya�and��� bir d�nemde g�r�len bir rehberdir. Uyar�c� bir iman adam� olarak milletin inan�lar�na, de�erlerine, ahl�k k�klerine d�nmesi gerekti�ini ve silkinerek yeniden k�yama durmas�n� tembih eden istikb�l hatibidir.

�kif Bey ve ems�lleri, fevkal�de zor zamana denk geldiler. Balkan bozgunun ve Birinci Cihan Harbi”nin be�er takatini a�an fel�ketleri kar��s�nda yeniden umut ye�ertmeye �al��t�lar. As�rlarca canh�ra� bir m�cadele ile kar�� kar��ya geldi�imiz Bat� d�nyas�, Sanayi Devrimi”ni yap�p, �retim ara�lar�n� kuvvetli bir �ekilde artt�rmas�n� ve ezici modernle�me s�recini s�m�rgele�me ve s�m�r� ile dayatmas�n� iyi biliyordu. Devlet ve ayd�nlar ise bu �a��n fark�nda idiler. Fakat her t�rl� gayrete ve tedbire ra�men ��k��e set �ekecek hamleler tabii ki yetmiyordu. Bu heng�mda Bat�”n�n bilimsel ve teknolojik ilerlemesine k�r kalmadan al�nmas� gerekenin al�nmas�n�n gereklili�ini s�ylemi�tir. Bunun yan�nda modernle�me ile gelen Bat� medeniyetinin k�lt�rel yabanc�la�maya yol a�an y�nlerine y�nelik ele�tirileri ile �kif Bey bilhassa dikkat �ekmi�tir.

�artlar�n kendine �zg� bir d���nce in�a etmesine zemin haz�rlad��� �kif Bey, Bat�”y� mutlak bir �yk�nme nesnesi olarak g�rmemi�, insan�, ahl�k� ve manev� de�erlerin insan� insan yapan unsurlar oldu�unu il�n etmi�tir. Bu nedenle onun fikirleri, yaln�zca kendi d�neminin de�il, ayn� zamanda bug�n�n de ��z�m bekleyen meselelerine ���k tutmaktad�r.

�kif Bey”in T�rk d���ncesindeki yeri ve �nemini g�r�p anlamak i�in �iirleri, makaleleri, vaazlar� ve hat�ralardaki cihan de�er ayr�nt�lara �g�h olarak bir yolculu�a ��kmak gerekmektedir. Ancak b�yle bir ilim ve fikir imk�n� sayesinde, onun ya�ad��� d�nyay� ve d���nce k�lliyat�n� derinlemesine ele al�p anlamak onu tan�mam�z� temin edecektir.

T�rk toplumunun k�lt�r, ilim, irfan ve ahl�k yap�s�n� anlamada �kif Bey”in sundu�u perspektifler, yeni ke�iflere yol a�acak bir k�lavuz olarak kendine �a��rmaktad�r.

Onu, bug�n�n ideolojik tasnif ve kampla�t�rmalar�na g�re tarif edecek olursak, ona T�rk �stanbul”un �sl�mc�s� diyebiliriz. Esasen ya�ad��� Me�rutiyet devrinin T�rk��leri fikirleri bak�m�ndan �sl�mc�”d�r da. So�uk Sava� d�neminin kurgulanm��l�klar� aras�nda konumlan�p �kif Bey”e bakman�n sa�l�kl� olmad��� ortadad�r.

�kif, T�rk”� �sl�m”s�z d���nemez. Mesele sadece T�rk olmaksa kim ondan daha T�rk”t�r acaba? Gayet nettir: O; “T�rk”e hi�bir kavmin horoz olmas�na tahamm�l edemem!” diyen bir ezel bahtl�s�d�r… Onun idraki, milleti iman� ve kimli�i ile harmanlayan, ahl�k� dirili�e �a�r�s�n� s�rekli yapan ve �zg�n bir entelekt�el d���nce ortaya koyan miras�, bizlere yaln�zca ge�mi�e d�n�k de�il, ayn� zamanda gelece�e y�nelik bir fikr� yol haritas� sunmaktad�r.

�kif”in toplumu ayd�nlatma yolunda verdi�i emeklerin, bug�n de toplumun akl�na ve g�nl�ne ���klar sald���n� g�rmekteyiz. Onun felsefesinin ve edeb� miras�n�n k�klerine inmek i�in okuduk�a, okuduklar�m�z�n ilham� ile millet rehberi m�tefekkir �airin kar��s�nda sadece ihtiramla durabiliriz.

�stanbul kadar geni� bir ufuk

�kif Bey”in, T�rk d���nce ve edebiyat�nda derin izler b�rakan bir �air, yazar ve d���n�r oldu�u ��phesizdir. Varl�k yokluk m�cadelesinin verildi�i Seferberlik y�llar�nda ve bilhassa Mill� M�cadele u�runda ba��nda oldu�u Sebil�rre�ad Dergisi, makaleleri ve camilerde verdi�i vaazlar�n�n muazzam etki g�c� sayesinde, istikl�l duvar�na konan harc�n en b�y�k emektarlar�ndan biri yap��t�r onu. Mill� mutabakat metni h�km�ndeki �stiklal Mar��”n�n �airi olmakla bahtlanan �kif Bey, kurtulu� m�cadelesine y�nelik inanc�n�, ahl�k� de�erleri ve sosyal meseleleri ele alarak bilincin a��lmas�na b�y�k katk�s� olan m�rebbi bir isimdir.

�kif Bey, ilmiye mensubu bir baban�n o�lu olarak iyi e�itim alm��, �zel derslerle ilmini ve irfan�n� tahkim etmi� bir �stanbulludur. �ok iyi derecede Arap�a, Fars�a ve Frans�zca bilmektedir. T�rk edebiyat�na hakimiyeti �a��rt�c� derecede g��l�d�r. E�itim hayat� boyunca Do�u k�lt�r�n� ve Bat� fikir ak�mlar�n� okumu� ve iyi anlam��t�r. Bir yandan fel�ketler �a��nda ya�aman�n h�zn�ne yenik d��meden, Osmanl� Devleti”nin ��k���ne �ahitlik ederken, di�er yandan da cehaletin ve emperyalist i�galin alt�ndaki �sl�m d�nyas�n�n Bat� kar��s�nda ya�ad��� sorunlara kar�� d���ncelerini il�n etmi�tir. Bu s�re�te, k�kl�/gelenekli ve modern bir M�sl�man olarak �slam”�n modern d�nyaya kar�� nas�l anla��l�p anlat�lmas� gerekti�ini ve M�sl�manlar�n cehalet girdab�ndan s�yr�larak hurafelerden nas�l ar�nmas� gerekti�i konusunu etrafl�ca sorgulam��t�r. Bunu yaparken de T�rkistan”�, Kazan �evresini, M�s�r”� ve Hint k�tas�n� yak�ndan takip etmi�tir.

�mparatorlu�un yabanc� etki merkezlerinin politikalar�na kar�� devletin takip etti�i politikalardan biri olarak M�sl�man unsurlar�n etnik tuzaklara d��memesi i�in verdi�i m�cadelede �kif Bey, dikkat �ekici bir mevkidedir. �ngiliz, Frans�z, Rus ve �talyan s�m�rgesi olmak zilletine d��m�� M�sl�man topluluklar�n ya�ad�klar� her yerde bu politika, m�stevlileri hayli rahats�z ve tedirgin etmi�tir.

�kif Bey, M�sl�manlar�n �sl�m”�n mukaddesleri aras�nda vazge�ilemeyeceklerinden olan inan� birli�inden kaynaklanan karde�lik ve birlik ilkesini �srarla dile getirmi�tir. Tabii ki romantik de�ildir asla, ayaklar� yere basmaktad�r.

�kif Bey nazar�nda, ilim ve ahl�kla donan�p cehaleti terslemeleri ile beraber, M�sl�man milletlerin dayan��mas� ve �sl�m”�n birle�tirici ve dirile�tirici g�c�, toplumsal sorunlar�n ��z�m�nde kritik bir rol oynamaktad�r. Bu ba�lamda, yery�z�ndeki M�sl�man unsurlara hitap ederken, ayn� zamanda mill� bilinci ayakta tutmay� ve k�k kimli�in korunmas�n� da bilhassa �nemsemi�tir. Milletin ba��ms�zl���n�n, ahl�k ilkeleri ve manev� de�erlerle desteklenmesi ile g��l� �ekilde sa�lanabilece�ini ve s�rd�r�lebilece�ini ve bu �er�evede bir “manev� dirili�” sayesinde var olunabilece�ini ifade etmi�tir. Bu h�kme kani olmak i�in sadece �stikl�l Mar��”n�n ilim, tarih, irfan ve hikmet zaviyesinden �erhi yeterlidir.

�kif Bey, fel�ketin e�i�indeki d�nemin ahl�k� ��k�nt�s�ne ve ruh� f�rt�nalar�na dair sert ele�tirilerde bulunmu�tur. Toplumdaki yozla�may�, manev� de�erlerden uzakla�may� ve Bat�”ya temelsiz ve �uursuz bir �zenti i�inde debelenen kesimlerdeki k�lt�rel yabanc�la�may� �ok sert ele�tirir. �� �lemde bir ar�nma ve ahl�k� bir dirili� �a�r�s� yapar. Bat�/Avrupa medeniyetine bak���nda, “hikmeti m�”minin yiti�i g�rd��� ve her nerede g�r�rse g�rs�n almas� gerekti�i” i�in, bir yandan teknolojik ve bilimsel ilerlemeyi takip ederken, di�er yandan fikirdeki y�neli�lerin derin etkisi sonucu ya�anan yozla�maya dikkat �eker. Bat�”n�n bilim ve teknoloji alan�ndaki ilerlemelerini �rnek almak gerekti�ini, ancak de�erler d�nyas�na ait unsurlarda k�klere ba�l� kal�nmas�n�n daha sa�l�kl� ve isabetli bir yakla��m oldu�una vurgu yapar. ��phesiz bu �srar, �kif Bey”in �slam medeniyetinin yeniden canland�r�lmas�na y�nelik bir �a�r�s� niteli�indedir.

�iir, �air ve �uur

�kif Bey”in �nemli eseri Safahat, fikir d�nyas�n�n sanat�n �hengi ile berrak bir �ekilde yans�d��� m�stahkem bir hisard�r. Me�rutiyet devrinde kendine has bak��� ile dikkat �eken �kif Bey, �iirlerinde sanat�n estetik k�vam� ile somutla�m��; “bel�gat kas�rgas�” eseri Safahat”�nda, halk�n dertlerine, umutlar�na ve ac�lar�na terc�man olmu�tur. Onun, toplumun yeniden dirili�i ve ahl�k� tahkimat� ad�na sundu�u ele�tiriler, gen� nesiller i�in bir uyan�� vesilesi olmu� ve �s�m”�n �ahs�nda esasl� bir rol modeli mill� irfana takdim etmi�tir. �kif Bey”in ele�tirileri, asl�nda toplumun kendine d�nme �a�r�s�, mill� ve manev� de�erlere s�rt�n� dayayarak gelece�e g�venle bakabilme arzusudur.

Esasen o, �iirini; Ha�l� Seferleri ve Mo�ol �stilas�na eklemlenen t�m zamanlar�n en �etin dura��nda s�ylemi�tir. �artlar, sadece sanat endi�esi ile b�t�n�yle naif s�yleyi�lere mani olmu�tur. Halbuki onda Fuz�l� ve �eyh G�lib”in ard� s�ra �ok g��l� �iirlere hayat verecek kudretli bir �iir kuma��n�n oldu�u �ok belirgindir. Safahat, madd� ve manev� hayat�n her haletine denk d��en konularla ve hisli s�yleyi�lerle doludur.

Hele ki �stiklal Mar��, T�rk milletinin varolu� m�cadelesini, vatan sevgisini anlatt��� ve kendi g�kkubbemiz alt�nda bir bayram saati hazz� ile �m�rler s�r�lmesinin birlik ilkesine ba�l� olu�unu ve ard�nca dirlik ikram�n� gayet beli� bir �ekilde dile getirdi�i mill� mutabakat metnidir. Hakikatli bir ak�nc� beyi olarak “Kahraman Ordumuza” ithaf etti�i Mill� Mar�, milletin mill�=manev� bir rehberi olma niteli�indedir.

�kif Bey, T�rk d���nce tarihinde �nemli bir yere sahiptir. �airdir, hatiptir/vaizdir, m�tefekkir bir yazard�r, yay�nc�d�r, m�s�k�ye v�k�f bir neyzendir, “Cen�b-� Mevl�n�” diye ihtiramla hitap etti�i Hazreti Mevl�n�”n�n Mesnev�”sini okuyan bir ���kt�r ve ahl�k abidesi bir alimdir. Onun d���nceleri, �mparatorlu�un hazan�nda M�sl�man bir T�rk”�n mill� ve manev� alana mahsus fikirleri k�milen harmanlayan, daima ahl�k� de�erleri merkeze alan ve Bat� medeniyetine ele�tirel bir bak��la yakla�an felsef� �er�eve sunar.

�kif Bey, Osmanl�”n�n son d�nemlerinde do�an, Cumhuriyet”in ilk y�llar�na �ahitlik eden ve gurbette de �ile dolduran bir d���n�r olarak, milletinin ait oldu�u inan� ve k�lt�r d�nyas�na ait k�ymet h�k�mlerini m�dafaa eden bir sima olarak dikkate �ayand�r. Tabii ki yaln�z de�ildi. Emsalleri, arkada�lar� ile beraber ba�yazar� oldu�u dergi ile geni� bir co�rafyaya hitap eden, bunu yaparken de toplumun t�m katmanlar�na n�fuz eden bir de�erler b�t�n�n� hem ya��yor hem de m�dafaa ediyordu. Bu anlay���, onun eserlerinde belirgin bir �ekilde kendini g�stermektedir ve g�n�m�zde de hak edilmi� etkisini s�rd�rmektedir.

�kif Bey, Bat�”y� g�rm�� bir ayd�n s�fat�yla, duru�unu, Bat�”ya kar�� k�r� k�r�ne bir reddedi� ya da hayranl�kla de�il, se�ici bir tav�rla �ekillendirmi�tir. Bat�”n�n bilim ve teknolojik geli�melerini s�k� takip edip mutlaka almak gerekti�ini s�rekli ihtar etmi�, k�lt�rel farktan dolay� Bat�l� de�erlere olan ele�tirisini muhafaza etmi�tir. Bu y�n�yle, onun d���nceleri bug�n de �slam toplumlar� i�in bir rehber niteli�i ta��maktad�r.

T�rk toplumunun modernle�me s�recinde kar��la�t��� zorluklar kar��s�ndaki durumuna y�nelik getirdi�i ele�tiriler, g�n�m�zde de ge�erlili�ini korumaktad�r. G�ne�in gur�b etti�i �te��n zaman�n toplumuna ayna tutan �iirleri ve d���nceleri, �lkede k�lt�rel ve ahl�k� bir d�n���m�n yap� ta�lar� olarak kabul edilebilir. Dolay�s�yla, onun fikirleri, T�rk d���ncesinde hem mill� hem de manev� bir rehber olarak b�y�k bir �nem arz etmektedir.

�kif Bey”in se�ici modernle�me anlay���, Bat�”n�n de�erlerini taklit etmeden, �sl�m”�n inan� ilkelerinden do�an s�biteleri ve k�lt�rel kimlik icab� vazge�ilmez unsurlar� koruyarak yeniliklere a��k olma �eklinde �zetlenebilir. Bunu kendisi kalarak yenilenme, de�i�me ve geli�me �eklinde ifade edebiliriz.

�kif Bey”in, �s�m”�n �ahs�nda yeni nesillere s�ylediklerini, zamana uygun bir dille yeniden ifade edilmesi, �imdiki zaman�n rehberlerinin ka��n�lmaz g�revidir. H�zl� de�i�im s�recinin, de�erlerden uzakla�ma e�iliminin, dijital d�nyada bireysel hazlar�n ve anl�k tatminlerin pe�inde… gen� nesillerin yorulup t�kenmesine raz� olacak yoktur.

Duru ve dimdik ahl�k� duru�

�nanm�� bir hakikat adam� olarak T�rk d���nce d�nyas�nda derin izler b�rakan �kif Bey, sadece bir �air ve yazar olarak de�il, ayn� zamanda bir ahl�k�� d���n�rd�r. Bu bak�mdan ihtiram� hak eden ender �ahsiyetlerden biridir.

�kif Bey, Mill� M�cadele”nin fikir �nderlerinden bir bahtl�d�r. Milletin ba��ms�zl�k m�cadelesine duydu�u derin inan�la toplumu dirili�e �a��ran d���nceleri ile milletin istikbaline himmet eden aziz bir m�n� mimar� haline gelmi�tir. T�rkiye”nin k�lt�r ve d���nce miras�nda yeri kal�c�d�r.

�kif Bey, ahl�k ve adalet aray���nda T�rk toplumuna bir model sunarak, �sl�m”�n �z�yle uyumlu bir modernle�me fikrini savunmu�tur. Gelenek�i de�il, geleneklidir. Zaman�n gerisine d��memek ve oyun d���nda kalmamak i�in ilim ve fikir miras�n�n bug�n�n meselelerine ���k tutacak �ekilde yeniden s�ylenmesi noktas�nda �srarc�d�r.

�kif Bey”in, yobazl���n ve softal���n her t�rl�s�ne kap�s� kapal�d�r. Bat�”n�n ilim ve teknolojisindeki geli�mesini takip ederken, kendi toplumunun k�k de�erlerine s�k� s�k�ya ba�l� kalan bir d���n�r olarak, “medeniyet” kavram�n� yeniden yorumlam��t�r. Bu haliyle T�rk milletine ve ebed� karde�leri b�t�n M�sl�man unsurlara, manev� ve ahl�k� de�erleriyle bar���k bir geli�im yolunu i�aret etmi�tir.

T�rk d���ncesinde �kif Bey”in yeri, onun saf, duru ve dimdik ahl�k� duru�u ve vatan sevgisiyle �ekillenir. Eserlerini ve fikirlerini incelerken, T�rk toplumunun ge�mi�ine dokunan, g�n�n meselelerine te�his koyan ve yar�n�n ufkunu ayd�nlatan anlaml� bir mirasa sahip oldu�umuzu g�r�r�z. D���nce d�nyas�n� derinlemesine kavrarken, onun miras�n�n, hayat� anlama ve de�erli ya�ama �abam�zda rehber olarak nefes ald�rd���na �ahitlikle rahatlar�z. Dirili�i, kimlik aray���n� ve mill� ruhu yeniden ihya etme �abas�n� ve bir gelecek rehberi oldu�unu fark ederiz; farkl�l���m�z belirginle�sin ve arts�n diye…

Son olarak �u kadar�n� s�ylemek z�it addedilmese gerek:

�kif Bey merhum; “Allah, bir daha bu millete �stikl�l Mar�� yazd�rmas�n!” diye dua etmi�tir. Hayf�ki, bu duaya ald�r�� etmeden �stikl�l Mar��”m�z� de�i�tirme te�ebb�sleri c�mlenin malumudur. Fakat tecell� �yle mehabetli olmu�tur ki, �kif Bey”in duas� yenmi�tir niyet ve gayret sahiplerinin alay�n�. Onun i�in, Safahat”� elimizden d���rmeden, a�k ile; “Bu du�ya c�mlemiz diyelim; �min! �min! �min!”

Source: