Tarım Günlüğü – 2025 Hedefleri ve Süt İhracatı Artışı

TARSİM tarafından 2025″te teminat altına alınacak ürün ve riskler belirlendi

Konuya ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı, Resmi Gazete”de yayımlandı.

Buna göre, Çiftçi Kayıt Sistemi”ne kayıtlı üreticiler için TARSİM kapsamında uygulanan dolu paketine ek olarak, açık alanda yetiştirilen meyveler, yağ gülü ve enginar için don riski, meyve bahçeleriyle bağlarda dolu ağı ve örtü sistemleriyle bu sistemlerin altında bulunan ürünler için dolu ağırlığı riski ile kiraz, incir ve üzümde yağmur riski teminat altına alındı.

Meyve ağaçları, çay ve asmalarla bu ürünlerin fidanlarında paket halinde, dolu, fırtına, hortum, yangın, heyelan, deprem, taşıt çarpması, kar ağırlığı, sel ve su baskını riskleriyle yaban domuzu ve geyik zararı riskinin sadece fidanlara verdiği zararlar da sigorta kapsamına dahil edildi.

Köy bazlı verim sigortası ile kuru tarım alanlarında yetiştirilen buğday, arpa, çavdar, yulaf, tritikale, nohut, kırmızı mercimek, yeşil mercimek ve ayçiçeği ürünlerinden, dolu paketi dışındaki kuraklık, don, sıcak rüzgar, soğuk hava dalgası, aşırı nem, aşırı yağış risklerinden kaynaklı verim düşüşleri de teminata dahil edildi.

Seralar için de dolu ana riskiyle fırtına, hortum, yangın, heyelan, deprem, sel ve su baskınıyla taşıt çarpması, kar ve dolu ağırlığı ek riskleri paket halinde sigortalanabilmesi hükme bağlandı.

Büyükbaş ve küçükbaşta hırsızlık da teminat kapsamında

Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılıkta ölüm riski ve ek olarak isteğe bağlı olarak hırsızlık, terör, grev, lokavt, kargaşa ve halk hareketleri riskleri, kapalı sistemde üretim yapılan, biyogüvenlik ve hijyen tedbirleri alınmış tesislerde yetiştirilen kümes hayvanlarının ölüm riski ve açık ve yarı açık sistemde yetiştirilen kümes hayvanlarının ölüm riski ve ek olarak isteğe bağlı olmak üzere terör, grev, lokavt, kargaşa ve halk hareketi riskleri de TARSİM tarafından teminat kapsamına alındı.

Denizlerde ve iç sularda yetiştirilen su ürünleri için hastalık, yetiştiricinin kontrolü dışındaki kirlenme ve zehirlenmeler, fırtına, hortum deprem, sel ve su baskını, kazalar, predatörler, alg patlaması nedeniyle meydana gelen ölüm riski ile kafes ve ağlar için kazalar, predatör saldırısı, fırtına, hortum, deprem, sel ve su baskını riskleri, Arıcılık Kayıt Sistemi”ne kayıtlı aktif ve plakalı kovanlar için fırtına, hortum, yangın, heyelan, deprem, sel ve su baskını, taşıt çarpması, nakliye ile vahşi hayvan saldırısı riskleri teminata dahil edildi.

– Prim desteği

Ürünlerle ilgili belirlenen riskler için 2025″te sigorta priminin yüzde 50″si oranındaki prim desteği TARSİM”e Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesinin ilgili tedbirinden aktarılarak karşılanacak.

Açık alanda yetiştirilen meyveler, yağ gülü, enginar, şekerpancarı, çerezlik kabak, domates, biber, patlıcan, karpuz, kavun, patates ürünleri ile meyve ve bağ fidanlarında belirtilen orana ek olarak sadece don riski primine üçte bir oranında ek prim desteği sağlanacak.

Sigorta priminin köy bazlı verim sigortasında yüzde 70″i, büyükbaş dar kapsamlı sigorta tarifesinde ise yüzde 60″ı oranında prim desteği aktarılacak.

Karar, 1 Ocak 2025″ten itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe girdi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Çiğ süt sektörü gelecek yıl ihracatı artırmaya odaklandı

Can, AA muhabirine, küçükbaş hayvancılık sektöründe 2024″te meydana gelen gelişmeler ve gelecek yıl beklentilerine ilişkin değerlendirmede bulundu.

Sektörün 2024 yılında büyüme kaydettiğine dikkati çeken Can, “Resmi rakamlara göre sektörümüzün 2024 yılının 10 ayında yüzde 10 büyüdüğünü görüyoruz. Süt sanayisi tarafından üretilen içme sütü, yoğurt, ayran, peynir ve tereyağı gibi tüm ürünlerde üretimimiz arttı.” ifadelerini kullandı.

Can, süt üretiminin yıl içerisinde dalgalı seyir izlediğine işaret ederek, “Çiğ sütün arzında yıl içerisinde mevsimsel dalgalanmalar yaşanması çok normaldir. Ancak bu yıl çiğ süt arzının azalması beklenen aylarda düşüş görmedik. Ülke olarak sütümüzün bol olması iyi bir durumdur. Sektör olarak daha kaliteli süt üretebilmemiz, kaliteyi önceleyen bir sistemin inşa edilmesini teşvik edilebilmemiz için sütümüzün artması gerekiyor. Ancak arzın arttığı noktada maalesef fiyatlar gerileyebiliyor. İşte tam bu noktada üreticimizi korumak, üretimde sürdürülebilirliği sağlamak için doğru bir fiyatın tayin edilmesi gerekiyor.” diye konuştu.

Ülke olarak süt ürünleri ihracatının istenilen seviyede olmadığına işaret eden Can, bu yıl uluslararası fiyatların düşmesiyle ülke fiyatlarının yüksek kaldığını ve bu durumun ihracatı olumsuz etkilediğini söyledi.

Can, sektör olarak gelecek yıldan umutlu olduklarını belirterek, sözlerini söyle sürdürdü:

“Çiğ süt arzı anlamında ülkemizin bir sorunu yok, bu durumun 2025 yılında da devam etmesini bekliyoruz. Çiğ süt arzı karşısında yeterli talep olmadığı zaman Et ve Süt Kurumunun gereken noktada piyasayı regüle etmesi oldukça önemli. Uluslararası piyasalardaki emtia fiyatlarının elverdiği ölçüde yeni yılda da ihracatımızı artırmak için çalışmalarımıza devam edeceğiz.”

“Üreticinin refah payını gözettik”

USK”nin 1 Ocak 2025″ten itibaren geçerli olmak üzere çiğ süt tavsiye satış fiyatına yüzde 17 artış yaptığını aktaran Can, şunları kaydetti:

“Son olarak 1 Mayıs 2024 tarihinden geçerli olmak üzere çiğ inek sütü tavsiye satış fiyatı 14,65 lira olarak belirlenmişti. Daha önce aldığımız karar gereği çiğ süt tavsiye fiyatını üçer aylık dönemler halinde değerlendirip gerekli olduğu durumda fiyatı güncelleyeceğiz. Özellikle geçtiğimiz son iki ayda yem fiyatlarındaki yukarı yönlü harekete bağlı olarak üreticilerimizin maliyetleri arttı. Biz de buradaki maliyet farkını ve üreticilerimizin refah payını gözeterek litre başına çiğ süt tavsiye fiyatını üreticinin eline net 17,15 lira geçecek şekilde güncelledik. Süt üreticilerimizin maliyet baskısı altında ezilmemesi için elimizden geleni her zaman yapmaya hazırız.”

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Suriye petrolü Türkiye hattına bağlanabilir: 7 milyar varilli ispatlanmış rezerv var

Suriye”de yeni dönemde enerji, öncelikli ihtiyaç olarak öne çıkarken ambargoların kalkması ve petrol kaynaklarının değerlendirilmesi önemli konular arasında yer alıyor.Suriye”deki 61 yıllık Baas rejiminin devrilmesinin ardından ülkede 2011″den bu yana ciddi hasar gören enerji sektörünün yeniden canlandırılması önem taşıyor. Ülkede hayatın normalleşmeye başlamasıyla birlikte ilk ihtiyaç elektrik ve yakıt olarak göze çarpıyor.ABD Enerji İdaresi verilerine göre, 2012″de yaklaşık 9 bin megavat düzeyinde bulunan elektrik kapasitesi iç savaşta büyük zarara uğradı.Ülkede yaklaşık 13 yıl süren iç savaş boyunca 39 enerji tesisinden 15″i tamamen tahrip olurken, 10″u ise kısmen zarar gördü. Elektrik altyapısı ve iletim hatlarının yarıdan fazlası devre dışı kaldı. Elektrik sektörünün doğrudan 40 milyar dolar, dolaylı olarak ise 80 milyar dolar tutarında zarara uğradığı hesaplanıyor.Elektrik üretimi de kaynak yetersizliği bakımından önemli bir sorun olarak öne çıkıyor. Ülkede yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı için 2021″de çıkarılan kanunla güneş ve rüzgar potansiyelinin değerlendirilmesi amaçlandı ancak 100 megavatlık kurulu güneş enerjisi kapasitesi devreye alınabildi.Ülkenin güneş enerjisi potansiyeline yönelik kapsamlı bir çalışma bulunmasa da Suriye, bulunduğu coğrafi konum itibarıyla yüksek güneş ışınımına sahip ve ülkenin yıllık güneşli gün sayısı 300″ü buluyor.Dünyanın önde gelen teknik sağlayıcıları platformlarından ScienceDirect”in yaptığı çalışmaya göre, Suriye”nin 80 bin megavatlık rüzgar enerjisi potansiyeli bulunuyor.- SURİYE”DE PETROL REZERVİ 7 MİLYAR VARİL DÜZEYİNDESuriye”nin ispatlanmış petrol rezervlerinin yaklaşık 7 milyar varil seviyesinde olduğu hesaplanıyor.Türkiye Enerji Stratejileri ve Politikaları Araştırma Merkezi (TESPAM) raporuna göre, ülkenin petrol ve gaz kuşağı, keşfedilmiş sahalar ışığında Suriye”nin kuzeydoğusundan başlayarak, güneybatısına doğru devam ediyor. Petrol rezervleri ve potansiyeli açısından en çok dikkat çeken Haseke, Deyrizor vilayetleri olurken, Rakka”da da nispeten küçük olmakla birlikte keşfedilmiş petrol ve gaz sahaları bulunuyor.Türkiye dengeleri değiştirecekHalep ve batısında ise sondaj neticesinde petrol emaresine rastlanmış kuyular bulunuyor. Suriye”nin gaz üretiminin önemli bir kısmını sağlayan Humus da en büyük gaz kaynaklarına sahip olan bölge olarak dikkati çekiyor.Rapora göre, Haseke civarında 4″ü kondensat-gaz sahası olmak üzere toplam petrol eşdeğeri rezervi 1,3 milyar varile ulaşan 12 saha bulunuyor. Kamışlı-Malikiye arasında ise biri kondensat-gaz olmak üzere 25 sahada yaklaşık 4,5 milyar varil petrol eşdeğeri rezerv olduğu tahmin ediliyor. Deyrizor bölgesinde ise toplamda 12 sahada 1,1 milyar varil petrol eşdeğeri rezerv olduğu hesaplanıyor.Ülkede günlük petrol üretimi ise ABD Enerji İdaresinin raporlarına göre, iç savaş öncesi dönemde 2008-2010 yıllarında ortalama 400 bin varile ulaşan günlük petrol üretimi 2015″te 25 bin varile kadar geriledi.Suriye”de gaz ve petrol kaynakları bakımından kendine yeterli olsa da petrol kaynaklarının çoğunluğu terör örgütlerinin elindeki bölgelerde bulunuyor.- SURİYE 5 YILDA GÜNLÜK 1 MİLYON VARİL PETROL ÜRETİMİNE ULAŞABİLİRTESPAM Başkanı Oğuzhan Akyener, AA muhabirine, ülkenin petrol potansiyelinin değerlendirilmesi için sahaların yüzde 80″ini elinde bulunduran terör örgütlerinin bölgeden temizlenmesi gerektiğini söyledi.Akyener, “Bu gerçekleştirildikten sonra, devlet kurma sürecinde petrolle alakalı mevzuatlar, lisanslama süreçleri, üretim süreçleri, bunların hepsinin planlanması gerekiyor. Bu planlamalar yapıldıktan sonra bölgede ruhsatların belli şirketlerle paylaşılarak, o şirketlerin operatörlüğünde üretime alınması gerekiyor. ” ifadelerini kullandı.Bu süreç sonrasında ihracat rotalarının Türkiye üzerinden yürütülmesi durumunda büyük yatırımlara ihtiyaç duymadan günlük petrol üretiminin 150-200 bin varile ulaşabileceğini aktaran Akyener, şunları kaydetti:”Yeni sahaların üretime alınmasıyla önümüzdeki 5 yıl içinde Suriye”nin 1 milyon varil günlük üretim potansiyeline erişebileceğini tahmin ediyoruz. Bunun için mevcut sahaların rehabilitasyonunu yapılması, üretime alınmayan sahaların üretime alınması, yatırım yapılması, boru hatlarının döşenmesi gibi süreçlerin arka arkaya izlenmesi gerekiyor.”Akyener, Avrupa Birliği ve ABD”nin Esed rejimi döneminde Suriye”nin başta petrol endüstrisi olmak üzere enerji sektörünü hedef alan yaptırımlarına değinerek, şöyle devam etti:”Suriye”deki yeni hükümetle birçok batılı devlet temas kurmaya başladı. Ambargolar zaten kalkacaktır ama ambargolar kalmasa da Türkiye her şekilde bunun satışıyla ilgili bir fırsat oluşturabilecektir. Bu fırsatın oluşturulması, Suriye”deki petrolün değerlendirilmesi noktasında en önemli husus, bu işin Türkiye ile birlikte sürdürülmesi. Petrolü nereden nereye, nasıl taşıyacaksınız? Türkiye, bölgedeki en önemli pazar aynı zamanda. Lazkiye”ye doğru uzanan bir petrol boru hattı söz konusu olabilir ama en mantıklı olan ve süreci en hızlı ilerletilebilmenin yolu bu petrolün Türkiye”ye getirilmesi, Türkiye”deki rafinelerde işlenmesi, bir kısmının ürüne dönüştürülmesi, Suriye”nin enerji açlığının ivedi şekilde giderilmesi. Suriye”de dizel ve benzin bulmak bile zor. Bunları yaptıktan sonra adım adım belki Türkiye”ye sistemin bağlanarak Ceyhan”a indirilmesi, buradan petrol naklinin değerlendirilmesi daha hızlı ve daha pratik bir opsiyon olacaktır.”Suriye”nin petrol gelirlerine ilişkin hesaplamaları aktaran Akyener, ülkenin günlük petrol üretiminin gelecek 5 yılda 1 milyon varile çıkması durumunda yaklaşık yarısının yatırım maliyetine gideceğini, yıllık 21-22 milyar milyar dolar gelir elde edebileceğini hesapladıklarını ifade etti.Akyener, “Bu da küresel oyuncuların iştahını kabartmayacak kadar küçük ama orada devleti yeniden inşa edecek kadar büyük bir rakamdır. Bu süreçte başından sonuna kadar her türlü ince detayı Türk firmaları Suriye”de yürütebilir, Suriye”ye katkı sağlayabilir.” değerlendirmesinde bulundu.

Source: Www.star.com.tr


USK Başkanı Hamit Can yılı değerlendirdi ve sektörün 2025 hedefini açıkladı

Küçükbaş hayvancılık sektöründe 2024″te meydana gelen gelişmeleri değerlendiren USK Başkanı Hamit Can, sektörün bu yıl ilk 10 ayda yüzde 10 büyüdüğünü belirtti ve süt üretiminin yıl içerisinde dalgalı seyir izlediğine işaret etti: “Bu yıl çiğ süt arzının azalması beklenen aylarda düşüş görmedik. Sektör olarak daha kaliteli süt üretebilmemiz, kaliteyi önceleyen bir sistemin inşa edilmesini teşvik edilebilmemiz için sütümüzün artması gerekiyor. Ancak arzın arttığı noktada maalesef fiyatlar gerileyebiliyor. İşte tam bu noktada üreticimizi korumak, üretimde sürdürülebilirliği sağlamak için doğru bir fiyatın tayin edilmesi gerekiyor.” Et ve Süt Kurumu”nun gerektiğinde piyasayı regüle etmesi önemli Sektörün 2025 hedefini “Uluslararası piyasalardaki emtia fiyatlarının elverdiği ölçüde yeni yılda da ihracatımızı artırmak için çalışmalarımıza devam edeceğiz” sözleriyle özetleyen Can, AA”ya yaptığı açıklamada “Çiğ süt arzı karşısında yeterli talep olmadığı zaman Et ve Süt Kurumu”nun gereken noktada piyasayı regüle etmesi oldukça önemli” dedi. Çiğ süt tavsiye satış fiyatına yüzde 17″lik artış oldu çünkü… USK”nin 1 Ocak 2025″ten itibaren geçerli olmak üzere çiğ süt tavsiye satış fiyatına yüzde 17 artış yaptığını aktaran Can, “Son olarak 1 Mayıs 2024 tarihinden geçerli olmak üzere çiğ inek sütü tavsiye satış fiyatı 14,65 lira olarak belirlenmişti… Son iki ayda ise yem fiyatlarındaki yukarı yönlü harekete bağlı olarak üreticilerimizin maliyetleri arttı. Buradaki maliyet farkını ve üreticilerin refah payını gözeterek litre başına çiğ süt tavsiye fiyatını üreticinin eline 17,15 lira geçecek şekilde güncelledik. Süt üreticilerimizin maliyet baskısı altında ezilmemesi için elimizden geleni yapmaya hazırız” dedi.

Source: Dünya Gazetesi