“Tıbbi Araştırmalar: Sağlık Sırları ve Yenilikçi Çözümler”

4 yıl her yediğini kustu, 41 kiloya düştü! Hastaneye gidince şoke oldu

İzmir”de yaşayan Sabiha Demirden, yaklaşık 4 yıl boyunca bulantı, mide yanması ve kusma şikayetiyle defalarca hastanelere başvurdu. Önce mide tümörü teşhisiyle ameliyata alınan, şikayetleri devam edince bu kez rahim ameliyatı yapılan Sabiha Demirden, sağlığına kavuşamayınca akciğer enfeksiyonu nedeniyle de tedavi gördü. “İyileştin” denilerek taburcu edilen ancak durumu gittikçe kötüleşen Sabiha Demirden, bu kez dışkı içerikli kusmaya başladı ve 70″ten 41 kiloya kadar düştü.Son olarak Alanya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Tuğrul Çakır”a başvuran Sabiha Demirden, tüm şikayetlerinin nedeninin kalın bağırsağındaki darlıktan kaynaklandığını öğrenince şoke oldu. Demirden, Prof. Dr. Çakır”ın gerçekleştirdiği 2,5 saatlik ameliyatın sonunda sağlığına kavuştu.”AŞIRI DERECEDE DIŞKI İÇERİKLİ KUSMALARI VARDI”Prof. Dr. Tuğrul Çakır, Sabiha Demirden”in kendisine başvurduğunda irtibat dahi kuramadığını belirterek, “Aşırı derecede dışkı içerikli kusmaları vardı. Sürekli lavaboya gitme ihtiyacından dolayı yanımızdan uzaklaşması gerekiyordu” dedi. Karnı ileri derecede şiş ve çok sert durumda olan hastanın vakit kaybetmeden tahlil ve tetkiklerini incelediğini kaydeden Prof. Dr. Çakır, ince bağırsağın özellikle kalın bağırsakla birleşim noktasında ileri derecede daralma belirlendiğini ifade etti.”E-NABZINI İNCELEMEKTEN YORULMUŞTUM”Bağırsaktaki daralmanın bazen kitle, bazen yoğun iltihaptan kaynaklanabildiğini aktaran Prof. Dr. Çakır, şöyle konuştu:”Hasta bana başvurmadan önce çok sıkıntılı bir süreç geçirmiş. Hem İzmir hem Antalya”da defalarca hastane başvuruları olmuş. Ben e-nabzını incelemekten yorulmuştum. Her hastamızda olduğu gibi bu hastada da geçmişini e-nabız üzerinden incelerken eski dönemde yapılan ameliyatlarını, o ameliyatlara girilmeden önce çekilen filmleri tek tek inceledik. Çünkü karna girdiğimizde sadece bu etken değil, içeride başka herhangi bir sorun var mı yok mu bunu da iyi bilmemiz gerekiyordu. Ameliyat raporunda midenin çıkış kısmında bir kitle olduğu, bu kitle dolayısıyla geçişin tamamen zorlaştığı ve kitlenin çevre damarlarla ilişkili olduğu yazıyordu. Bunun için gastrik baypas cerrahisi yapılmıştı. Ancak eski ameliyat notunda her ne kadar böyle yazsa da biz hastanın durumunu bir kitle varlığı olarak yorumlamamıştık.””ÖNCEKİ AMELİYAT BÖLGESİNDE TÜMÖR GÖRMEDİK”Ameliyat esnasında sorunlu bölgeye müdahale ettikten sonra gastrik baypas ameliyatının yapıldığı bölgeyi de kontrol ettiğini vurgulayan Prof. Dr. Çakır, o bölgede herhangi bir kitle olmadığını gördüğünü söyledi. Prof. Dr. Çakır, “Muhtemelen hastanın geçirdiği ülsere bağlı o bölgelerde bir sertlik olmuş olabilir. Hastada tümör tanısı olmadığını da kesin bir şekilde netleştirmiş olduk. Ameliyatta, ince bağırsakla kalın bağırsağın birleşim noktasında geçişin tamamen durduğunu gördük. Ameliyatta kalın bağırsağın özellikle sağ taraf, dar olan kısmını çıkarmak zorunda kaldık. Kalan kalın bağırsağı devam eden ince bağırsağına birleştirdik” dedi.AMELİYATTAN 3 AY SONRA 54 KİLOYA ÇIKTIHastanın bütün klinik şikayetlerinin yaklaşık 72 saat sonra tamamen gerilediğini, beslenmesinin normale döndüğünü vurgulayan Prof. Dr. Çakır, dışkılama fonksiyonlarının da düzeldiğini söyledi. Hastayı ameliyata aldığında 41 kilo civarında olduğunu, ameliyattan 3 ay sonra 54 kiloya ulaştığını belirten Prof. Dr. Çakır, “Ameliyata girerken çok zayıf bir hasta vardı. Şimdiyse herhalde bir diyetisyen tedavisi gerekecek. Çünkü hasta yemek yemeyi durduramadığını, iştahının aşırı derecede arttığını söylüyor” diye konuştu. Hastasının sağlığına kavuştuğunu görmenin kendisini çok mutlu ettiğini söyleyen Prof. Dr. Çakır, “Şu noktaya geldiğimizde hakikaten ne kadar güzel bir iş yaptığımızı görmüş olduk” dedi.”ŞİKAYETLERİM HİÇ GEÇMEDİ”Sabiha Demirden, şikayetlerinin 2021 yılında başladığını belirterek, “Gastrik baypas ameliyatından sonra kusmalar, bulantılar bitmedi sadece hafiflemişti. Kadın doğuma yönlendirildiğimde, onlar da “ameliyat” dediler. Rahim alındı ama benim bulantı ve kusmalarım devam etti. Tekrar hastaneye başvurduğumda bu kez “akciğer enfeksiyonu var, şikayetler ondan oluyor” dendi. 10 gün hastanede yatarak akciğer enfeksiyonu tedavisi gördüm. Ancak taburcu olduğumda şikayetlerim devam ediyordu. Eve çıktığımda fenalaşınca yine acil servise başvurdum. Orada 24 saat müşahede altında kaldım. Sonra bir doktor, bana Prof. Dr. Tuğrul Çakır”ın adını verdi. Yaşadığım sıkıntılar Prof. Dr. Çakır”ın gerçekleştirdiği bağırsak ameliyatıyla son buldu. Ona minnettarım. Şikayetlerim başlamadan önce 70 kiloydum, ameliyata girerken 41 kiloya düştüm. 3 ay önce ameliyat oldum ve hızla kilo almaya başladım. Şu an 54,5 kilo oldum, çok şükür” diye konuştu.”İKİ LOKMA ALIP, KALKIP GİDİP ÇIKARMA GEREĞİ DUYUYORDUM””İnsan gibi yemek yemeyi çok özlemişim” diyen Sabiha Demirden, hastalığı döneminde iki kaşık çorba bile içse hemen kustuğunu anlattı. Ailesiyle beraber aynı sofraya bile oturamadığını anlatan Demirden, “Çünkü iki lokma alıp, kalkıp gidip çıkarma gereği duyuyordum. Bunun için de hiçbir şey yiyip içmiyordum. Şu anda önüme ne konursa yiyorum. Kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyorum” dedi. Yaşadığı sıkıntılı süreçte artık dünyadan gitmek üzere olduğunu düşündüğünü söyleyen Demirden, geçirdiği ameliyatın ardından yeniden sağlığına kavuştuğunu, hayatının normale döndüğünü belirtti.”ANNEM BİR GÜN BENDEN GİDECEK DİYORDUM”Annesinin hastalığı boyunca çok zor günler yaşadıklarını anlatan Yağmur Demirden (23) ise o dönemde hep “Annem ölecek mi?” diye düşündüğünü söyledi. “Korkularım vardı. Annem bir gün benden gidecek diyordum” diyen Yağmur Demirden, 2021 yılından bu yana hep annesinin yanında olduğunu, bu dönemde üniversite sınavlarını da ertelediğini aktardı.Prof. Dr. Çakır”a annesini sağlığına kavuşturduğu için teşekkür eden Demirden, “Hocamızdan Allah razı olsun. Onun sayesinde anneme kavuştum diyebiliriz. Çok teşekkür ederim” diye konuştu.

Source: Muhammet Binici


Göbekle gelen düşüş

Aşırı kilo testosteronu nasıl düşürür?

Vücutta yağlanma arttıkça östrojen seviyesi yükselir, testosteron seviyesi düşer. Erkeklerin karın bölgesinde biriken yağ, hormonların dengesini bozar. Özellikle “viseral yağ” denilen iç yağlar, karaciğer ve bağırsak çevresinde birikir. Bunlar, testosteronu parçalayan enzimleri tetikler. (Kaynak: Obesity Reviews, 2020)

Düşük kalorili diyetler: Ters etki yapar mı?

Çok düşük kalorili diyetler (günlük 1000 kalorinin altı) testosteronu da baskılayabilir. Çünkü vücut “kıtılık” sinyali algılar ve hormon üretimini azaltabilir. Kilo verirken, dengeli protein ve yağ alımı ihmal edilmemeli.

Verilen her kilonun hormonal etkisi

Fazla yağ dokusu, vücutta östrojen benzeri etkiler yaratarak testosteron üretimini baskılar. Kilo verdikçe bu baskı azalır, vücut yeniden dengeye gelir.

– Vücut kitle indeksindeki her 5 puanlık düşüş, testosteron seviyesini ortalama % 10–15 artırır.(Kaynak: International Journal of Obesity, 2019)

– 10 kilo zayıflayan erkeklerde, serbest testosteron seviyesi 100 ng/dl artabiliyor.(Kaynak: Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism, 2017)

– Yağ kütlesinin % 10’unun kaybı, testosteron düzeyinde yaklaşık % 13’lük artış sağlayabiliyor.(Kaynak: Obesity Reviews, 2021)

– Özellikle iç organları saran yağlar (visseral yağ) tehlikelidir. Bu bölgeden 1 kg yağ kaybı, testosteronu % 8 oranında artırabiliyor.(Kaynak: Diabetes & Metabolism Journal, 2020)

Bu nedenle, hızlı ve geçici değil; sürdürülebilir ve hedefli kilo kontrolü esastır. Vücut kompozisyonu değiştikçe hormon dengesi de düzelir. Verilen her kilo, sadece bedenin değil, hormonların da nefes alması anlamına gelir.

İnsülin direnci ve testosteron ilişkisi

Fazla kilo, insülin hormonuna karşı direnci artırır. Bu da testosteron üretimini baskılar. Ayrıca insülin direnci, karaciğerde SHBG (seks hormon bağlayıcı protein) üretimini azaltarak aktif testosteronu da düşürür. (Kaynak: Diabetes & Metabolism Journal, 2021)

Karın yağları neden daha tehlikeli?

Çok düşük kalorili diyetler (günlük 1000 kalorinin altı) testosteronu da baskılayabilir. Çünkü vücut “kıtılık” sinyali algılar ve hormon üretimini azaltabilir. Kilo verirken, dengeli protein ve yağ alımı ihmal edilmemeli.(Kaynak: Nutrition & Hormones, 2020)

Ne yemeli ne yememeli?

Testosteronu destekleyen besinler:

– Yumurta (sıkı haşlanıp günde 1–2 adet)- Yağlı balıklar (somon, sardalya, uskumru)- Kırmızı et (haftada 2–3 defa, yağsız)- Badem, ceviz, fındık (her gün bir avuç)- Kabak çekirdeği, susam (salatalara ya da yoğurda eklenebilir)- Zeytinyağı (günlük 2 yemek kaşığı kadar)- Brokoli, roka, lahana, ıspanak (her öğünde bir tabak)- Kefir, yoğur, ev turşusu (probiyotik destek)- Avokado (haftada 2–3 kez)- Nar suyu (haftada 2 kez, taze sıkılmış) (Kaynak: European Journal of Clinical Nutrition – Testosterone and diet review)

Uzak durulması gerekenler

– Hazır tatlılar (pasta, kek, kurabiye)- Beyaz un ve beyaz şeker içeren gıdalar- Gazlı içecekler ve meyve aromalı içecekler- Aşırı bira (içeriğindeki bitkiler östrojen benzeri etki yapar)- Trans yağ içeren gıdalar (margarin, cips, paketli hamur işleri)- Aşırı alkol (karaciğeri baskılayarak testosteronu düşürür)- Soya ve tofu gibi fitoöstrojen içeren gıdalar (aşırı tüketilmemeli)- İşlenmiş etler (salam, sucuk, sosis) (Kaynak: Endocrine Society–Nutrition and male hormones, 2023)

Kilo vermek sadece görsel bir değişim değil, hormonal bir yatırımdır. Doğru beslenme ve dengeli kilo kontrolü, testosteron seviyenizi doğal yoldan yükseltmenin en güvenilir yoludur.

– Uyku, depresyon ve hareketsizlik testosteronu ne kadar etkiler?- Takviye olarak D vitamini ya da tribulus almak işe yarar mı?- Testosteron iğnesi ya da jel kullanmak kimler için uygun?- Yan etkileri, doğru zamanlaması ve doktor kontrolü neden şart?

Source: Haber Merkezi


Hastasının çıplak fotoğraflarını paylaştı, doktorluktan men edildi

1 Mart 2024 tarihinde İstanbul Eyüpsultan”da kullandığı lüks otomobili ile Oğuz Murat Aci”nin ölümüne yol açan Timur Cihantimur, daha sonrasında annesi Eylem Tok ile birlikte önce Mısır”a ardından da ABD”ye kaçmıştı. ABD”de yargılanan ve Türkiye”ye iadelerine hükmedilen iki isim için süreç devam ederken, geçtiğimiz aylarda baba Bülent Cihantimur, hayatını kaybeden Oğuz Murat Aci”nin eşi Şükriye Aci”ye kan parası ödemiş ve Aci tarafından aileye yönelik şikayet geri çekilmişti.

HASTASINI ÇIPLAK PAYLAŞTI, MESLEKTEN MEN EDİLDİ Türkiye”nin en ünlü estetik cerrahları arasında yer alan Bülent Cihantimur ise 2018 yılında ameliyat ettiği bir hastaya ilişkin mahrem görüntüleri izin almaksızın paylaştığı gerekçesiyle 1 ay süreyle doktorluktan men edildi. Cihantimur tarafından ameliyat edilen hastanın, kendisine ait görüntüleri görmesinin ardından İstanbul Tabip Odası”na yaptığı şikayet, 7 yıllık sürecin ardından sonuca vardı.

Olayı inceleyen heyet, şikayetçi kadını haklı buldu ve Bülent Cihantimur”un önceden almış olduğu disiplin cezalarını da gözeterek 1 ay boyunca meslekten men edildiğini bildirdi.

Source: Haber Merkezi


Tatile giderken adet geciktirici kullanmak güvenli mi?

Tatil planları yapılırken birçok kadının aklına o ortak soru takılıyor: “Adet geciktirici ilaçlar güvenli mi?” Bu yaygın endişeye, Medipol Koşuyolu Üniversite Hastanesi”nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Evrim Bostancı Ergen son noktayı koyuyor. Prof. Dr. Ergen, bu ilaçların kısa süreli kullanımlarda güvenli olduğunu belirterek, “Sürekli kullanım doğru değil ancak adet düzeni ve doğurganlık üzerinde kalıcı bir etkileri yok” diye ekliyor. TATİLE ÇIKMADAN ÖNCE DOKTORA DANIŞILMALI Kadınların özellikle yaz döneminde tatil planlarına göre adet dönemini ertelemek istemesi sık karşılaşılan bir durum. Ancak bu ilaçların her kadına uygun olmadığını belirten Prof. Dr.Ergen, “Kısa süreli, geçici kullanımda bu ilaçlar güvenlidir. Fakat mutlaka bir hekim kontrolünde alınmalı. Gelişi güzel, dost tavsiyesiyle ya da internetten edinilen bilgilerle kullanılmamalıdır” diye uyarıyor. Bu ilaçların, vücudun doğal hormonlarına benzer içeriklere sahip olduğunu aktaran Prof. Dr. Ergen, adet döngüsünü sadece geçici olarak etkilediklerini söyledi. “Doğurganlık üzerinde kalıcı bir etkileri yok. Ancak sık ve kontrolsüz kullanım, hormon dengesinde geçici bozulmalara yol açabilir” dedi. SÜREKLİ KULLANIM YERİNE KİŞİYE ÖZEL PLANLAMA Adet geciktirici ilaçların sürekli kullanımı önerilmediğini vurgulayan Prof. Dr. Ergen, bu yöntemin yalnızca özel durumlar için değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Prof. Dr. Ergen“Eğer kişi ağrılı, yoğun ve yaşam kalitesini düşüren adet dönemleri yaşıyorsa, bu durumda altta yatan neden araştırılmalı ve kişiye özel uzun vadeli bir tedavi planı yapılmalıdır” dedi. Sıklıkla başvurulan bu yöntemin geçici rahatlık sağladığını ancak uzun vadeli çözüm getirmediğini belirten Ergen, her kadının adet düzeni ve hormonal yapısının farklı olduğuna dikkat çekti. Bu yüzden özellikle doğurganlık çağındaki kadınların gelişigüzel ilaç kullanımından kaçınması gerektiğini söyledi. “DEVAMLI DEĞİL, KISITLI DÖNEMLER İÇİN ÖNERİYORUZ” Zor durumlarda sürekli olmamak şartıyla bu ilaçların kullanılabileceğini belirten Prof. Dr. Ergen, “Biz de zaman zaman bu ilaçları öneriyoruz ama bu, her yaz tatilinde alışkanlık haline gelmemeli. Gerektiğinde kısa dönemlerde, örneğin 7 ile 10 gün gibi, geçici süreyle kullanılabilir. Önemli olan, bunu düzenli hale getirmemek” dedi. Adet geciktirici ilaçların, hekim kontrolünde ve doğru zamanlamayla kullanıldığında kadınların yaşam kalitesine katkı sağladığını söyleyen Prof. Dr. Ergen, “Kadınlar her zaman hormonlarına ve vücutlarına kulak vermeli. Bilinçli kullanıldığında bu ilaçlar güvenli ve faydalıdır. Ancak ‘nasıl olsa bir şey olmuyor’ diyerek her tatilde başvurmak uzun vadede istenmeyen sonuçlara yol açabilir” diyerek uyarılarını yineledi.

Source: Internet Haber