“Toplum Etkinlikleri – Umre İndirimleri, Anmalar ve Dayanışma Faaliyetleri”

Yeni evlilere indirimli Umre

Şimdi de yeni evli çiftler Umre’ye götürülecek. Diyanet’in kurduğu Uluslararası Müslüman Topluluklarla Dayanışma Vakfı (MÜSDAV) 1 Haziran 2024’ten sonra evlenmiş 500 genç çiftin Umre gezisi ücretinin yarısını ödeyecek.

Diyanet’e bağlı MÜSDAV yönetim ve denetim kurulundaki üyeler, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndaki yöneticilerden oluşuyor. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın danışmanı Haydar Bekiroğlu da MÜSDAV Yönetim Kurulu üyesi ve başkanvekili görevinde bulunuyor. MÜSDAV’ın gelirleri halkın bağışları ve vakıf faaliyetlerinden karşılanıyor.

Source: Deniz Ayhan


Mehmet Üstünkaya kabri başında anıldı

Siyah-beyazlılardan yapılan açıklamaya göre, Üstünkaya, Aşiyan Mezarlığı”ndaki kabri başında düzenlenen törenle anıldı. Anma töreninde Beşiktaş yönetim kurulu üyeleri ile Üstünkaya”nın yakınları yer aldı.

Source: Fotomaç


CHP’li belediyeler işlevsiz buldukları Türk Dünyası Belediyeler Birliği’nden ayrılıyor: ‘Yarardan çok zarar’

İktidarın CHP’ye belediyeler üzerinden yönelttiği baskılar sürerken gündeme gelen son gelişmelerden biri de CHP’li belediyelerin Türk Dünyası Belediyeler Birliği’nden (TDBB) ayrılma kararı oldu. Son olarak Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin (ABB) hazırladığı teklifle birlikte son haftalarda dokuz CHP’li belediye (Ankara, Denizli, Bilecik, Kastamonu, Denizli Pamukkale, İstanbul Büyükçekmece, Üsküdar, Eskişehir Odunpazarı ve Edirne Keşan) 2003’te kurulan TDBB’den ayrılma kararı aldı. “PROJE GELİŞTİRİLMEDİ” Belediyelerin söz konusu kararının nedeni kamuoyunda merak uyandırırken CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, TDBB’nin, iktidarın belediyelere yönelik baskısının arttığı bir dönemde belediyelere yarardan çok zarara sebep olduğunu belirtti. Zeybek, “Belediyelerin TDBB üyeliği süresince herhangi bir toplantı dahi yapılmadı, yeni projeler geliştirilemedi. Üyelik, yalnızca düzenli aidat ödemeleriyle sınırlı kalarak belediyelerimize somut bir katkı veya fayda sağlayamadı. Bu nedenle belediyeler TDBB üyeliğinden ayrılma kararı aldı” dedi. YÖNETİM AKP”Lİ TDBB’nin yönetim kadrolarının tamamının AKP’li belediyeler ve yöneticilerden seçilmesi dikkat çekti. TDBB’nin yürütme kurulundaki 11 ismin Konya, Malatya ve Rize belediye başkanlarıyla beraber İstanbul ve çeşitli illerde görev yapan AKP’li ilçe belediye başkanlarından olduğu görüldü. TDBB’nin 3 kişilik denetim kurulunda ise Konya Meram, Kocaeli Kandıra ve Afyon Sandıklı’nın AKP’li belediye başkanları yer aldı. Üsküdar Belediye meclisinde de önceki gün birlikten çıkma konusu tartışma yarattı. GÖZALTINDAKİ BAŞKAN KKTC DERSİ VERMİŞTİ Edinilen bilgiye göre, CHP’li belediyelerin TDBB’den ayrılma kararını etkileyen durumlardan biri de Kıbrıs’ta devam eden “meşruiyet sorunu” oldu. 5 Mayıs’ta yapılan belediye meclisi toplantısında alınan kararla TDBB’den ayrılan ve son operasyonda gözaltına alınan İstanbul Büyükçekmece Belediyesi’nin başkanı Hasan Akgün de konuşmasında söz konusu duruma dikkat çekti. 30 farklı ülkeden 1200’e yakın üye belediyesi olan TDBB’nin üyelerinden Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) art arda büyükelçi ataması yaptığını ancak bir Türk devleti olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) tanıma iradesi ortaya koymadıklarını belirten Akgün, duruma tepki göstermek için birlikten ayrıldıklarını söyledi. Akgün, “Asla oradaki insanlarla sorunumuz yok. Bunları yönetenlerle sorunumuz var. Bu nedenle Türkiye’yi terörist, işgalci ülke gösteren ve KKTC’yi yok sayıp, dökülen kanları yok sayıp, gidip Güney Kıbrıs’ı tanıyan bu dört ülkenin siyasetçileri bu kararlarından geri dönünceye kadar onlarla her türlü bu tip bağlantılarımızı askıya alıyoruz” ifadelerini kullandı.

Source: Engin Deniz İpek


Kızılay’a kurban bağışıyla destek yağdı! Ünlü isimler de dahil oldu

Türk Kızılay”ın vekaletle kurban kesim kampanyasına toplumun sevilen isimlerinden de destek geliyor. Ünlü şefler Mehmet Yalçınkaya ve Somer Sivrioğlu ile Yalçınkaya”nın oğlu Utkan Yalçınkaya, 2025 yılı Kurban Bayramı kapsamında kurban vekaletlerini Türk Kızılay”a verdi. Yalçınkaya, “Kızılay”a yaptığınız yardımlar her zaman yerine ulaşacaktır. Biz “Herkes gider, Kızılay kalır” diyoruz. Onun için de kurban bağışımı Kızılay”a yapıyorum” dedi.

Source: Sabah


Konser geliri ‘Kırmızı Okul’a

Yunanistan’ın popüler sanatçılarından Konstantinos Argiros, Türkiye’deki ilk konseriyle 9 Temmuz’da Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda müzikseverlerle buluşmaya hazırlanıyor!“First Time in Türkiye!” sloganıyla duyurulan bu özel konser, Argiros’un milyonlara ulaşan hit şarkılarını canlı dinleme fırsatını sunarken, izleyicilere İstanbul’un kalbinde, yıldızlar altında unutulmaz bir yaz akşamı vadediyor.Konserin en anlamlı yanlarından biri ise sosyal sorumluluk boyutu… Elde edilecek gelir, Balat’taki tarihi Fener Rum Ortaokulu ve Lisesi’nin restorasyonu için bağışlanacak.‘Haliç’in Kızıl Tacı’ ya da ‘Kırmızı Okul’ olarak bilinen tarihi okul, muhteşem mimarisiyle dünyanın her yerinden turist çekiyor. Konstantinos Argiros konser gelirini restoran için bağışlarken, sanatseverler de sadece müziğe değil, kültürel mirasa da katkı sunmuş olacak.Cemiyetin mezuniyet coşkusuYılın bu döneminde sosyal medyada en çok paylaşılan kareler yine mezuniyet törenlerinden geldi. Cemiyet hayatının tanınmış isimleri, çocuklarının dünyanın prestijli üniversitelerinden mezuniyet heyecanını yaşadı.Sitare Kalyoncuoğlu, kızı Aslı’nın Boston University mezuniyet töreninde duygu dolu anlar yaşarken, Mine Kalpakçıoğlu ise oğlu Kaan’ı Georgetown University’de diplomayla uğurladı.Özlem Mutlu Çetin, oğlu Derin’in Imperial College London mezuniyet töreninden paylaştığı karelerle büyük gurur yaşarken, Serdar Uzel de “my principessa” notuyla kızı Aleyna’nın mezuniyet sevincini paylaştı.Çeşme festivale hazır!Klasik otomobil ve motosiklet tutkunlarını buluşturan Filoğlu 8 OldenFest’in basın lansmanı, 30 Mayıs’ta Çeşme Marin Alaçatı Otel’de düzenlenen davette yapıldı. Çeşme Belediye Başkan Yardımcısı Emre Can Durmaz, yaptığı konuşmada “OldenFest, Çeşme’nin kültürel çeşitliliğine katkı sunuyor. Bu festivaller Çeşme’nin ruhunu yaşatıyor” derken, festivalin organizatörü Berkem Bozdağ da etkinliğin 27-28-29 Haziran’da Çeşme Marin Alaçatı’da gerçekleşeceğini söyledi. Hey! Douglas, Çelik, Yonca Evcimik, Doğukan Manço gibi isimlerin konser vereceği etkinlikte drift gösterileri, söyleşiler ve deneyim alanları da yer alacak. Berkem Bozdağ – Fatih Fil – Kerem Ünsal – Deniz Şahin

Source: Mehmet Üstündağ


Zeki erkeklere âşık oluyorum

Rus model, Real Housewives of Orange County şovunun eski yıldızı, boşanma koçu ve yazar Keni’nin ilişkiyi Hadid’in güzellik anlaşması şartını kabul ettiği için yürüttüğü ve aldığı 65 bin doları güzellik ve bakım masraflarında kullandığı iddia ediliyor. Açıkçası inanmadım.Geçen sene Sony Stüdyoları’nda düzenlediğimiz Hollywood Türk Film ve Drama Günleri etkinliğine Mohamed Hadid ve Keni Silva da katılmıştı.Etkinliğin başından sonuna kadar bizimleydiler. Muhabbet ettik. Oscar aday adayı filmimizi izledik.Hatta Mohamed Hadid film sonrası yanıma gelerek filmin başrol oyuncusu Miray Daner’i özellikle sordu.Gece boyunca el eleydiler. Aralarında yapmacık olmayan, doğal bir enerji vardı. Sahte bir birliktelik değil gibiydi.Zaten Keni’nin geçmişinde de kendisinden 30 yaş büyük biriyle evli olduğunu biliyoruz.Kendini eleştirenlere lafını esirgemeyen bir kadın olan Keni Silva şöyle diyor:“Küçüklüğümden beri erkek arkadaşlarım benden büyük olurdu, çünkü ben çok olgun bir kadınım. İki güzel ruh gerçekten iletişim kurabiliyorsa, yaşın hiçbir önemi yok. Zeki erkeklere âşık oluyorum. Benim aşk dilim, karşımdaki insandan bir şeyler öğrenebilmek.”Yeşilin 128 TonuGeçen hafta Doğu Karadeniz turuna çıktım. Öyle bir yeşil ki tarif edemem. Sonsuz bir örtü.Sular şırıl şırıl, hırçın.Her köşe tablo gibi.Deniyor ki Karadeniz’de yeşilin 128 tonu var.Ben daha fazlasını gördüm sanki.Hepsi başka bir yeşil, hepsi başka bir ruh hali. Bir hafta boyunca doğanın kalbinde yaşadım. O kadar iyi geldi ki…Ruhum temizlendi, gözüm dinlendi.Karadenize gitmek isteyenler ertelemeyin.Çünkü orada da gördüm hızla yükselen beton duvarları.Yeşili yok eden her yapı içimi acıttı.20 sene sonrayı düşünmek istemedim.Kalifornia Türk FestivaliGüney Kaliforniya’da yaşayan Türkler ve Türk kültürüne ilgi duyan herkes, 1 Haziran Pazar günü Long Beach’te düzenlenen 4. Geleneksel California Turkish Fest’te bir araya geldi.Her yaştan katılımcıya hitap eden festivali Güney Kaliforniya Türk Amerikan Derneği’nin ev sahipliğinde gerçekleşiyor.Geçen sene 3 bin kişinin ziyaret ettiği festivalde Türk lezzetleri, geleneksel halk dansları, performanslar, Türk kahvesi ikramı ve el sanatları ziyaretçilerle buluştu.

Source: Elif Zorlu Tapan


Cemil Tugay: Maruz kaldığım pazarlıktan çok rahatsızım

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay “1 Temmuz’dan geçerli olmak üzere yüzde 19 artış verdik. Artık maruz kaldığım pazarlıktan çok rahatsızım” dedi.

Belediyeye bağlı iştiraklerde yaklaşık 23 bin çalışanı ilgilendiren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinden sonuç alınamamış, işçiler greve çıkmıştı. Tugay ve belediyeden birçok kişi biriken çöpleri toplamaya kalkmış, grevdeki işçiler ve sendika Tugay’ı grev kırıcılıkla suçlamıştı.

İzmir’de grev yedinci gününde. Şehirde çöpler toplanmıyor, toplu taşıma araçları seferlerine güçlükle devam ediyor.

Belediye başkanı Tugay sendika temsilcileriyle anlaşmanın sağlanamadığını belirterek şunları söyledi:

“”İlk altı için yüzde 30, ikinci altı ay yani 1 Temmuz’dan itibaren geçerli yüzde 19 artış oranı verdik. İkinci altı ay için enflasyon oranını yüzde 17 tahmin ediyoruz ve üzerine iki puan koyduk. Yan haklarda da işe devam primi ve rapor primi dışında diğer yan haklar geliştirilerek korundu.

Maruz kaldığım pazarlıktan çok rahatsızım. Çünkü günlerdir belediyenin içinde bulduğu, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik şartları durumumuzu anlatmaya bir şeyi izah etmeye çalışıyorum.

İzmir halkı “Belediyeyi sıkıntıya sokacak anlaşmaya imza atma” diyor. DİSK Ege Bölge Temsilcisi, sendika yöneticileri, hatta DİSK’in ve Genel-İş’in en üst düzey yöneticileri siyaset kokan laflar ediyorlar. Bu konu siyasete malzeme edilmeye çalışıyorlar.

Biz zaten zorlayabileceğimiz kadar zorladık. Bu konuştuğumuz rakamlar ödeme açısında bize zorluk çıkarabilecek rakamlar. 1000 lira artış yapsak 23 bin kişi için aylık 23 milyon, yıllık 276 milyon lira.

Sadece anlaşmak için sorun bitsin diye üzerimizde düşeni yaptık. Ben görüşmeye devam etmek isterim ama benim açımdan bu kişilerle görüşme yolu kapanmıştır. Bu anlayışla görüşmemiz mümkün değil.

Source: aktifhabercom


Acil durum ve afet yönetimi bölümü

Afetler her zaman haber bültenlerinin merkezinde yer bulur; ancak perde arkasında çalışan uzmanların rolü çoğu zaman görünmez kalır. Oysa kriz anlarında doğru planlama, koordinasyon ve müdahale süreçleri, eğitilmiş profesyoneller sayesinde işler. Peki, bu tür durumlarda hayati bir önem taşıyan Acil Durum ve Afet Yönetimi bölümünün mezunlarını neler bekliyor? Bu bölümü okuyanlar ne iş yapar ve nerelerde çalışabilir. ACİL DURUM VE AFET YÖNETİMİ BÖLÜMÜ NEDİR? Acil Durum ve Afet Yönetimi bölümü, doğa ya da insan kaynaklı felaketlerde can ve mal kaybını en aza indirmeyi amaçlayan, afet öncesi hazırlık, afet anı müdahale ve afet sonrası iyileştirme süreçlerini yöneten uzmanlar yetiştirmeyi hedefleyen bir akademik disiplindir. Bu bölümde, sadece kriz anında değil, aynı zamanda riskleri önceden analiz edebilen, kamu ve özel sektörle koordinasyon kurabilen, toplumun direncini artıracak stratejiler geliştirebilen bireyler yetiştirilir. Eğitim, teori ile pratiği harmanlayarak; planlama, organizasyon, lojistik ve saha uygulamaları gibi çok yönlü bir yapıda ilerler. Bölümün temel amacı, afetleri beklenen olaylar olarak ele alıp, bu olaylara karşı en etkili ve sürdürülebilir yönetim yaklaşımlarını uygulayabilecek nitelikte profesyoneller yetiştirmektir. ACİL DURUM VE AFET YÖNETİMİ BÖLÜMÜ EĞİTİM SÜRESİ KAÇ YIL? Acil Durum ve Afet Yönetimi bölümü, Türkiye deki üniversitelerde genellikle 4 yıllık lisans programı olarak sunulur. Ancak bazı üniversitelerde 2 yıllık ön lisans programı şeklinde de bulunabilir. 4 yıllık lisans programında öğrenciler temel mühendislik bilgileriyle birlikte afet bilimi, ilk yardım, kriz yönetimi, risk analizi ve kamu güvenliği gibi çok sayıda alanda kapsamlı eğitim alır. Eğitim süresince hem teorik hem de uygulamalı derslere yer verilir. ACİL DURUM VE AFET YÖNETİMİ MEZUNLARI NE İŞ YAPAR? Bu bölümden mezun olan bireyler, kriz anlarında soğukkanlı kalabilen, hızlı karar alabilen ve çeşitli kurumlarla koordineli çalışabilen kişiler olarak afet yönetiminin tüm aşamalarında görev alırlar. Mezunlar, risk analizleri yaparak potansiyel tehlikeleri haritalandırabilir, acil müdahale planlarını hazırlayabilir, tahliye senaryoları oluşturabilir ve saha operasyonlarını organize edebilir. Bir afet gerçekleştiğinde, olay yerine ilk ulaşan profesyoneller arasında yer alırlar. Arama-kurtarma ekipleriyle koordinasyon içinde çalışır, yardım dağıtım süreçlerini denetler, geçici barınma alanlarının kurulmasına destek verir ve kriz sonrası psikososyal destek mekanizmalarının devreye alınmasında görev alabilirler. ACİL DURUM VE AFET YÖNETİMİ MEZUNLARI İŞ OLANAKLARI NELERDİR? Acil Durum ve Afet Yönetimi mezunları, kamu sektöründen özel sektöre, ulusal kuruluşlardan uluslararası yardım örgütlerine kadar geniş bir yelpazede istihdam olanağına sahiptir. Özellikle iklim değişikliği, şehirleşme ve artan nüfus gibi küresel tehditlerin etkisiyle, bu alandaki uzmanlara olan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Belediyelerin afet birimleri, valilik ve kaymakamlıkların kriz merkezleri, itfaiye teşkilatları, hastanelerin acil planlama ekipleri, havalimanlarının güvenlik ve tahliye ekipleri gibi alanlar doğrudan iş sahasıdır. Özel sektörde ise büyük firmaların iş sağlığı ve güvenliği, acil durum planlama ve risk yönetimi departmanlarında görev alabilirler. Ayrıca Birleşmiş Milletler, Kızılay, AFAD gibi kurumların ulusal ve uluslararası projelerinde danışman ya da saha çalışanı olarak yer alma imkânına da sahip olabilirler. ACİL DURUM VE AFET YÖNETİMİ MEZUNLARI NEREDE ÇALIŞIR? Bu alandan mezun olanlar çok farklı kurum ve kuruluşlarda çalışabilir. Türk Kızılayı, belediyeler, emniyet müdürlüklerinin kriz koordinasyon birimleri, sivil savunma müdürlükleri, sağlık kuruluşları ve kamu kurumlarının güvenlik birimleri mezunlar için istihdam alanı yaratır. Ayrıca, enerji, inşaat ve üretim sektöründe faaliyet gösteren büyük firmalar da afet risklerini en aza indirmek ve olası krizlerde iş sürekliliğini sağlamak için bu alanda uzman istihdam etmektedir. ACİL DURUM VE AFET YÖNETİMİ BÖLÜMÜ DERSLERİ NELERDİR? Acil Durum ve Afet Yönetimi bölümü ders programı, öğrencileri teorik bilgiyle donatmakla kalmaz, aynı zamanda onları sahaya hazırlayacak uygulamalı içeriklerle destekler. İşte bu bölümde okutulan temel dersler: Afet Bilinci ve Toplum Güvenliği Afet ve Kriz Psikolojisi Afetlerde İlk Yardım ve Sağlık Hizmetleri Yangın Güvenliği ve Müdahale Teknikleri Risk Analizi ve Afet Haritalaması Arama ve Kurtarma Teknikleri Kriz Yönetimi ve Karar Verme Süreçleri Acil Durum Planlama ve Lojistik Yönetimi Kamu Yönetimi ve Hukuki Düzenlemeler İletişim ve Halkla İlişkiler Çevre Bilimi ve İklim Değişikliği Ulusal ve Uluslararası Afet Politikaları Staj ve Saha Uygulamaları

Source: Habertürk


İzmir”de işçilerinin grevi 7″nci gününde

İzmir de, Genel-İş Sendikası ile Büyükşehir Belediyesi arasındaki toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin tıkanmasının ardından işçilerin başlattığı grev, 7 nci gününe girdi. Otobüs seferlerindeki aksaklık nedeniyle vatandaşlar duraklarda yoğunluk oluşturuyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Genel-İş sendikası arasındaki toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde sonuç çıkmayınca işçilerin başlattığı grev sürüyor. 23 bin işçinin grevi bugün 7’nci gününe girerken, kentte otobüs seferlerindeki aksaklık nedeniyle duraklarda yoğunluk yaşandı. Vatandaşlar, otobüslere binebilmek için kuyruklar oluşturdu.

Source: Habertürk


Tek kişilik hizmet ordusu! Manisalı imam yaptıklarıyla taktir topluyor

51 yaşında ve 3 çocuk babası olan Kasım Toprak, 14 yıl önce Diyanet İşleri Başkanlığı”nda imam hatip olarak göreve başladı. 10 yıl önce Selendi ilçesi Eskin Mahallesi Karaçağıl Sokak”taki camiye atanan Toprak, göreve başladığı günden bu yana caminin bakım ve onarım işlerini de üstlenerek örnek bir tutum sergiledi.Namaz vakitlerinde imamlık görevini yerine getiren Toprak, vakit dışında ise eline aldığı inşaat malzemeleriyle caminin eksiklerini gidermeye çalışıyor. Caminin duvarlarını örüp sıva yapan, çim biçme makinesiyle cami çevresindeki otları temizleyen, basınçlı su makinesiyle cami halılarını yıkayan Toprak, boya ve peyzaj işlerini de kendisi yürütüyor.Toprak”ın en dikkat çeken çalışmalardan biri ise minaresi bulunmayan camiye mahalle halkının da desteğiyle minare kazandırması oldu. Mahalle halkının takdirini kazanan Toprak, verilen her işi sahiplenerek gönüllü olarak çalışmalara katılırken, Bize verilen ücretin karşılığını helal olarak vermeye çalışıyoruz. Rabbim bizlere sağlık verdiği sürece görev yaptığımız yerlerde eksiklerimizi gidermeye devam edeceğiz. dedi.

Source: Gazetevatan.com


Bayramlık – İHH

Etrafımızdaki onlarca çocuk heyecandan yerinde duramıyordu. O sırada gözlüklerine bakan Nevin dikkatimi çekti ve yanına gittim. Konuşarak anlaşamadık ama gözünü yeni hediye ettiğimiz gözlüklerinden alamıyordu. Nevin’e, yıllar boyu unutamayacağı hediyesini ulaştırmak beni de çok duygulandırdı. O da hemen gözlüğünü takıp arkadaşlarına gösterdi. Birkaç dakika sonra da yeni elbiselerini giyip geldi. Bayramın en mutlu çocuğunun fotoğrafı böyle ortaya çıktı.

Source: Türkiye Gazetesi


Ağır suçlama

Oyuncu Elçin Sangu, Beykoz’daki villasının tadilatı nedeniyle iki yıl önce anlaşma yaptığı firmayla ödeme krizi yaşamıştı. Sangu nun, 2023 te yaklaşık 400 bin TL tutarındaki yenileme çalışmasının 170 bin TL sini ödemediği iddia edilmişti. O dönem, tadilatı üstlenen firmanın sahibi Abdullah Celal Erol, yazılı sözleşme yapılmadığını, süreç boyunca sürekli ek talepler geldiğini ve ödemelerin geciktiğini belirterek önce icra takibi başlatmış, ardından da İstanbul Anadolu 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde alacak davası açmıştı. Elçin Sangu cephesinden ise uzlaşma adımı gelmişti. Oyuncunun avukatları, anlaşmazlığı çözmek amacıyla firmaya ödeme teklifinde bulunmuştu. Yaşananlarla ilgili konuşan Yunus Özdiken ise sert açıklamalarda bulunarak; Evimize faydadan çok zarar verdiler. Üstelik bizi; basına veririz diyerek tehdit ettiler. Bu nedenle koruma kararı aldık. Manipülasyon yapıyorlar. Prensip sahibi insanlarız, kimsenin hakkını bizde bırakmayız. demişti. Abdullah Celal Erol sosyal medyadan Elçin Sangu’yu hedef alan ağır ithamlarda bulundu. Erol, 19 Mayıs ta yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı; Kameralar önünde sosyal demokrat, iyi niyet elçisi gibi görünüyorsunuz ama çalışan işçilerin içtiği bir bardak çayı bile sorun eden birisiniz Elçin Sangu. Abdullah Celal Erol, daha sonra Elçin Sangu tarafından sosyal medyada engellendiğini belirterek; Artık adalet önünde hesaplaşacağız dedi. Abdullah Celal Erol, son olarak Elçin Sangu nun reklam filminde rol aldığı markayı etiketleyerek şu paylaşımda bulundu; Dolandırıcılığı adeta meslek edinmiş biriyle yapılan bu reklam bizi hayal kırıklığına uğrattı. Umarız bir sonraki reklam yüzünüzü seçerken daha dikkatli olursunuz. ifadelerini kullandı.

Source: Habertürk


ABD ve Avusturalya”dan gelip Kars”ta iz sürdüler!

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı nda Çarlık Rusya döneminde silahlanmaya karşı çıkıp savaşmadıkları için Kafkasya’ya ve kısmen Anadolu ya sürgün edilen Malakanların torunları, atalarının yaşadıkları topraklar üzerinde incelemelerde bulunmak için çalışma başlattı. ABD’de yaşayan Malakan tarihçisi Andrei Conovaloff ve Vasili Kobzev ile Avusturalya da yaşayan Jerry Bogdanoff, atalarının doğup büyüdüğü topraklara, Kars a geldi. Kars Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Vedat Akçayöz ün rehberliğinde merkez Çakmak köyünde Malakan Mezarlığı’nı ziyaret eden Conovaloff, Kobzev ile Bogdanoff, Malakan Kültür Evi nde incelemelerde bulundu. Konukların Kars ve çevresindeki Rus köylerini, Malakan mezarlarını ve su değirmenlerini incelediklerini söyleyen Vedat Akçayöz, Çakmak köyünde bulunan Malakan Mezarlarını ziyaret ettiklerini belirtti. Akçayöz, Bu süreç içerisindeki en büyük amaçları kendilerinin dünya çapında bir web sayfaları var. Bu web sayfaları üzerinden Kars bölgesinde yaşayan bu bölgeden göçen Malakanların, bu bölgeyle kültür ve turizm üzerinden tekrar entegre edebilmek için Amerika, Rusya, Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan da bulunan Malakanların iletişimlerini sağlamak, Kars ekonomisine ve turizmine katkı yapmak amacıyla buraya geldiler. Bizim Kültür Bakanlığı desteğiyle yapmış olduğumuz Malakan Evi nin restorasyonu ile ilgilendiler. Bu bölgeyi benim arzum ve amacım; Çakmak köyündeki bu Malakan Evi’ni restore ettirdikten sonra Kültür Bakanlığı nın da desteğiyle burada bir Malakan Müzesi ni yapabilmektir diye konuştu. 93 harbi olarak bilinen 1878 ve sonrasında bu bölgeye getirilen Malakanlar ve Dukoborlar diğer sektantlarla beraber yani yaklaşık 30 un üzerinde sektant var bu bölgede diyen Akçayöz, Bunlarla beraber bu bölgeye kültürleriyle beraber geldiler. Malakanların en önemli özelliği barışı sağlayan, barış üzerinden silahlarını eline almayan bir toplumdur. Savaşmamak için barışı eyleyen. Ateşe dönen bu dünyada şu anki günümüzde bizim için de insanlığın içinde çok ulvi bir değerleri olan bir yaklaşım tarzıdır bu. Dukoborlar ise ikisi arasındaki farkı şöyle anlatabiliriz; savaşmamak için ellerindeki silahları yakan insanlardı. Dünyada ilk kez 1895 yılında yaktıktan sonra bu bölgeden 1899 yılı üzerinde tüm Malakanların, Dukoborların bir kısmı Kanada ya, bir kısmı Amerika Birleşik Devletleri ne gitti. Bizim amacımız bu bölge doğumlu, bu bölge ataları olan Malakanların Kars ın kültürünü, sanatını, turizm üzerinden canlandırıp Kars a katkı yapmaktır dedi. Dünyadaki Malakanlarla kontağı sağlamak istediklerini söyleyen Malakan tarihçisi Andrei Conovaloff ise Bizim görevimiz kontağı sağlayabilmek. Web sayfası üzerinden bilhassa da o ülkelere gidebilmek, o ülkelerdeki Malakanlılar ve Dukoborlarla angaje olup onları bir yerde turizm, kültür turizmine adapte edebilmek. Barış amacıyla bu bölgeye geldiler. Yüzbinlerce Malakan ve Dukobor bu bölgeden ayrıldı, 1912-62 süreci içerisinde. Önemli olan onların kontaklarını sağlayabilmektir diye konuştu.

Source: Habertürk


Teşvik sistemi sil baştan!

Değerli Okurlarım!

Bir ülke düşünün… Büyümek istiyor, kalkınmak istiyor. Sanayisiyle, teknolojisiyle, ihracatıyla güçlü olmak istiyor.
Peki devlet bu hedeflere nasıl katkı sağlar?
Cevap basit: Teşvik sistemiyle.

Peki biz teşvik sistemini yalnızca vergi indirimi ve istisnalardan mı ibaret görmeliyiz?
Yoksa aslında bu sistem, bir kalkınma vizyonunun, üretim odaklı bir stratejinin sahaya yansıması mı olmalı?

YATIRIM TEŞVİK SİSTEMİNİN DÜNÜ VE BUGÜNÜ

Türkiye”de yatırımlara yönelik ilk ciddi teşvik politikaları 1980’li yıllarda başladı diyebiliriz. Ancak sistematik bir yapı 2009’da ve ardından 2012’de kuruldu.

Öncelikle bölge bazlı teşvik sistemi tanımlandı. Ülke, gelişmişlik düzeyine göre 6 bölgeye ayrıldı.
Amaç basitti:
Gelişmiş bölgelerdeki yatırım cazibesini Anadolu’ya yaymak.

Yıllar içinde bu sistem, yüzlerce istisna ve özel uygulamayla karmaşık bir yapıya dönüştü.
Ve nihayet yıllar sonra köklü bir reform geldi:
Yeni Yatırım Teşvik Sistemi.

BÖLGESEL TEŞVİK SİSTEMİ NEYDİ, NEYE DÖNÜŞTÜ?

Türkiye, 2012 yılında yürürlüğe giren sistemle yatırımları 6 bölgeye ayırmıştı.

1. Bölge; İstanbul, Ankara, İzmir gibi gelişmiş illerden oluşuyordu. Bunlara en düşük destek sağlanıyordu.

6. Bölge ise Ağrı, Hakkâri, Şırnak gibi kalkınmada öncelikli illerden oluşmaktaydı. Bu illere de en yüksek desteklerin verilmesi öngörülüyordu.

Teşvikler; SGK primi desteği, vergi indirimi, yatırım yeri tahsisi gibi araçlarla bölgelere göre kademelendirilmişti.

Ancak zaman içinde yatırımların niteliğinin değişmesi ve ihtiyaçlar, yalnızca bölgesel destekle yetinilmeyeceğini hepimize gösterdi.

İleri teknoloji yatırımları, stratejik üretim alanları, cari açık azaltıcı projeler gibi başlıklarda yatırımın nerede yapıldığından çok neyin üretildiği öne çıktı.

İşte bu noktada sistem dönüşmeye başladı.

BÖLGELER VAR AMA ARTIK YETERLİ DEĞİL: PROJE VE STRATEJİK ODAK

2016 yılında yürürlüğe giren Proje Bazlı Teşvik Sistemi, bu dönüşümün ilk işaretiydi.

Artık sadece Doğu’da değil, gelişmiş illerde de bir yatırım “stratejik” ise devletten büyük destek alabiliyordu.

Mesela, Kocaeli’nde kurulan çip üretim fabrikası veya ASELSAN’ın Ankara’daki Hava Savunma Sistemleri Üretim Tesisi Yatırımı…

Bunlar, bölgesinden bağımsız olarak stratejik teşvik kapsamına alınmış durumda.

Yani, verilen destekler, sadece bölgeye göre değil, yatırımın niteliğine göre de verilmeye başlandı.

YENİ SİSTEMDE BU MANTIĞIN DEVAMI VE HATTA FAZLASI VAR

Geçtiğimiz hafta açıklanan yeni teşvik sistemi, yatırımın yapıldığı coğrafyayı önemsemeye devam ediyor ama artık tek kriter bu değil.

Yatırımın içeriği, teknolojik seviyesi, yerlilik oranı ve dışa bağımlılığı azaltma potansiyeli çok daha belirleyici hale geldi.

Bu dönüşümün kurumsal adı ise Türkiye Yüzyılı Kalkınma Hamlesi.

Sistem artık üç ana başlıkta çalışıyor:

Teknoloji Hamlesi Programı – Yüksek teknoloji ve dijital dönüşüm yatırımları
Yerel Kalkınma Hamlesi Programı – Her il için özgün yatırım öncelikleri
Stratejik Hamle Programı – Dışa bağımlılığı azaltan büyük ölçekli yatırımlar

BU PROGRAMLAR NE VAAD EDİYOR?

Teknoloji Hamlesi Programı; Orta-yüksek ve yüksek teknoloji ürünlerine %50 yatırıma katkı oranı ve %60’a varan vergi indirimi içeriyor. Ayrıca 240 milyon liraya kadar faiz veya makine desteği de sağlanıyor.

Amaç açık: Montaj değil, üretim yapan, teknolojisini geliştiren bir Türkiye!

Yerel Kalkınma Hamlesi Programında ise; her il için özel belirlenen 4 öncelikli yatırım konusu destekleniyor. Örneğin bir ilde entegre et tesisi, bir başkasında meyve-sebze kurutma fabrikası desteklenecek.

Burada yatırımın “yerelleşmesi” amaçlanıyor. Yani ilin potansiyeli hangi alandaysa, o alandaki yatırım konuları seçilerek desteklenecek.

Stratejik Hamle Programı ise; yarı iletken, ileri teknoloji makine, ilaç etken maddesi gibi alanlarının desteklenmesini içeriyor. Bu yatırımlar 100–200 milyon TL bareminde başlıyor. Amaç; katma değeri yüksek, ülkemizin kritik ihtiyaçlarını karşılayacak, arz güvenliğini sağlayacak, dışa bağımlılığını azaltacak yatırımları desteklemek.

Vergi teşviklerinin yanında, 180 milyon liraya kadar faiz desteği de verilecek.

İstanbul’da bile olsanız, yatırımınız stratejikse destek alabileceksiniz.

Örneğin, Samsun’da dijital tarım otomasyonu tesisi, veya Kayseri’de yerli rüzgar türbini üretim tesisi nerede olduğuna bakılmaksızın ciddi destekler alabilecek!

Bu yaklaşım, eski sistemdeki “1. bölgede yatırım yapıyorsan teşvik yok, 6. bölgede yaparsan destek var” mantığını aşıyor.

Bugün bu yaklaşım yerini şu slogana bırakıyor:

“Bölge önemli ama yetmez.”

Asıl bakmamız gereken: Neyi, nasıl üretiyorsun?” Memleketin hangi ihtiyacını gideriyorsun?

TÜRKİYE YÜZYILI VİZYONUNUN YANINDA, SEKTÖREL VE BÖLGESEL TEŞVİK YAPISI DA SÜRÜYOR

Yeni sistemin stratejik sacayağının yanında, daha klasik ama hâlâ önemli olan bir yapı da korunuyor: Sektörel ve Bölgesel Teşvik Sistemi.

Bu sistemde yatırımlar ikiye ayrılıyor:

1. Öncelikli Yatırımlar

Bunlar arasında yeşil dönüşüm, dijitalleşme, lisanssız elektrik üretimi ve yüksek teknolojili üretim yer alıyor.
Bu tür yatırımlara %30 yatırıma katkı oranı sağlanıyor ve yatırımcılara 24 milyon TL’ye kadar faiz desteği veriliyor.

2. Hedef Yatırımlar

Bu gruba ise daha genel üretim alanları; seracılık, lojistik, imalat gibi yatırımlar giriyor.
Burada destek oranı %20’ye, faiz katkısı ise 12 milyon TL’ye kadar çıkabiliyor.
Ancak dikkat: İstanbul gibi gelişmiş illerde bazı yatırım konuları bu kapsamdan çıkarılmış durumda.

Sistem, kaynakları daha planlı ve seçici şekilde yönlendirmek istiyor.

YATIRIMCIYA SUNULAN TEŞVİK UNSURLARI NELER?

Yeni sistemin sunduğu teşvik unsurları ise bir hayli çeşitli ve güçlü:

KDV İstisnası
Gümrük Vergisi Muafiyeti
Kurumlar Vergisi İndirimi (%20 ila %60 arasında)
SGK Primi Desteği (1. bölgede sıfır, 6. bölgede 12 yıla kadar)
Faiz veya Kâr Payı Desteği (12 milyon TL’den başlayıp 240 milyon TL’ye kadar çıkabiliyor)
Makine Desteği (Yatırım tutarının %15’i kadar; minimum 2 milyon TL birim fiyatla)
Yatırım Yeri Tahsisi (OSB içi yatırımlar için uygun fiyatlı arazi avantajı)

Bu yapı, yalnızca sermayeyi değil; doğru teknolojiye, doğru yere ve doğru zamanda yönelmeyi de hedefliyor.

Ve nihayetinde hedef şu:
İstihdamı büyütmek, ihracatı artırmak, üretimi yerlileştirmek ve Türkiye’yi sadece pazar değil üretici ülke haline getirmek.

DİĞER UYGULAMALAR

Deprem Bölgesine Artırımlı Destek

Normalde, Malatya 4. Bölge, Kahramanmaraş ve Hatay 5. Bölge kapsamında değerlendiriliyor. Ancak deprem bölgesi illeri yeni sistemde 6. bölge desteklerinden yararlanabilecek.

Örneğin 4. Bölgede yer alan Afyonkarahisar Sigorta Primi İşveren Hissesi Desteğinden 4 yıl süreyle yararlanırken, aynı bölgede yer alan Malatya deprem ili olması sebebiyle bu destekten 12 yıl yararlanabilecek!

Dijital ve Yeşil Dönüşüm
Asgari 50 milyon TL”lik yatırımlar stratejik hamle kapsamında değerlendiriliyor.
Veri merkezleri, bulut altyapısı, karbon ayak izi düşük üretim hedefte.

Ekosistem Geliştirme Planı
Büyük yatırımcılar için Ar-Ge, eğitim, toplumsal katkı şartı getirildi. Yatırımın %2’si bu alanlara ayrılacak.

DÜNYADAN BİRKAÇ DERS

Güney Kore, 1990’larda “teşvik + eğitim + Ar-Ge” üçlüsüyle yarı iletken sektörünü inşa etti. Devlet, özel sektöre uzun vadeli kredi sağladı, stratejik sektörleri vergi teşvikleriyle destekledi. Aynı dönemde mühendislik ve teknik eğitim alanında büyük atılımlar yapıldı. Üniversite-sanayi iş birlikleri ile Ar-Ge kapasitesi büyütüldü.

Bugün Samsung ve SK Hynix gibi devlerle, Güney Kore dünyada yarı iletken üretiminde ABD’ye kafa tutan nadir ülkelerden biri.
Özellikle gelişmiş bellek ve 3 nanometre üretiminde, Tayvanlı TSMC ile aynı ligde rekabet ediyor.

Bu model gösteriyor ki; doğru teşvik, planlı eğitim ve kararlı Ar-Ge politikaları, bir ülkeyi birkaç on yılda teknoloji devi haline getirebilir.

Çin ise “Made in China 2025” stratejisiyle yalnızca vergi teşvikleri sunmakla kalmadı; teknoloji üretiminin önündeki tüm bürokratik engelleri kaldırdı.

Ülke genelinde yüzlerce teknoloji geliştirme bölgesi, özel ekonomik alan ve inovasyon üssü kuruldu.

Bu dönüşüm, yalnızca altyapıyla sınırlı değildi. Ar-Ge harcamaları kamudan özel sektöre yönlendirildi, üniversite-sanayi iş birlikleri teşvik edildi, üretim lisansları ve ithalat süreçleri sadeleştirildi.

Peki sonuç ne oldu?

Çin, belirlediği 10 stratejik sektörde -çipten robotik sistemlere kadar- dünyanın en büyük üreticilerinden biri haline geldi.
Bu başarı, sadece parayla değil, engel kaldırarak ve odaklanarak sağlandı.

SON SÖZLERİM

Yeni teşvik sistemi memlekete hayırlı olsun!
Ama unutmayalım:
Teşvik bir amaç değil, araçtır.

Eğer doğru projelere yönelir, etkili kullanılırsa;
kamu eliyle ekonomi çok boyutlu şekilde gelişir.
İstihdam artar, ihracat güçlenir, yatırımın coğrafyası genişler.

Ve Türkiye sadece ürün değil, teknoloji ihraç eden bir ülkeye dönüşür.

Temennimiz, bu sistemin hedefine ulaşması;
ve ülkenin her bölgesinde üretimin ve istihdamın güç kazanmasıdır.

İsmail Vefa AK – Haber7

Twitter: @Ismail_Vefa_AK

Source: Vefa Ak


4 boynuzlu koç kurban pazarının gözdesi oldu

Bursa Hayvan Pazarı”nda yaklaşan Kurban Bayramı öncesi hareketlilik artarken, 4 boynuzlu koç görenlerin ilgisini çekti. Kurbanlık almak için pazara gelenler dört boynuzlu koçu görünce hayrete düştü. Ortalama bir kurbanlık koç 25 ila 35 bin lira arasında alıcı bulurken, dört boynuzlu koçun sahibi her boynuz için 10 bin lira istiyor. “HER BOYNUZUNA 10 BİN TL İSTİYORUZ” Gören vatandaşların hayrete düştüğünü belirten koç sahibi, “Koçumuzun her boynuzuna 10 bin lira istiyoruz. Bunun özelliği olduğu için o parayı istiyoruz. Diğer hayvanlarımız 25-35 bin lira arasında. Gören vatandaşlar “Bu ne böyle ilk defa gördüm” diyor” şeklinde konuştu. GÖREN TELEFONA SARILDI 4 boynuzlu koçu gören vatandaşlar hemen telefona sarılıp fotoğraf çekti. Koç sıra dışı görüntüsüyle kurban pazarının gözdesi oldu. SICAK HAVA KURBANLIKLARI TERLETTİ Öte yandan çadır altında bekleyen koçlar sıcak hava sebebiyle terlerken, yetiştiriciler ise hayvanların serinlemesi için farklı yöntemlere başvuruyor. Hayvan sahipleri, özellikle ayaklarda pişik ve sıcak çarpması riskine karşılık, kurbanlık koçların ayaklarına hortumla su tutarak serinletmeye çalışıyor.

Source: Haberler


Acun Ilıcalı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şampiyonluk için verdiği tavsiyeyi açıkladı

Fenerbahçe Asbaşkanı Acun Ilıcalı, Ekol TV”de katıldığı bir yayında Fenerbahçe”nin imza ve transfer gündemi dahil olmak üzere birçok konuda açıklamalarda bulundu. Ilıcalı, Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın kendisine verdiği bir tavsiyeden de bahsederek, Erdoğan”ın, “Öyle bir kadro kuracaksınız ki hakemi de yeneceksiniz” dediğini belirtti. “ONU DA YENECEKSİNİZ” Ilıcalı “Sayın Cumhurbaşkanımızla Ekim ayında baş başa sohbet etme imkanım oldu. 3 kişiydik hatta. Cumhurbaşkanı Erdoğan”a lig ile alakalı biraz sitem etmiştim. Bana “Öyle bir takım kuracaksınız ki, gerekiyorsa onu da yeneceksiniz. Engel var mı? Onu da yeneceksiniz” dedi. Cumhurbaşkanına şimdi sonuna kadar hak veriyorum. Bizim o dönem haksızlığa uğradığımız dönemdi. Biz Fenerbahçe”nin ekonomik olarak iyi bir noktaya geldik, biz bu sene kadroyu daha da yukarı taşıyacağız. Fenerbahçe için o parayı harcayacak yiğitler var. Kadroyu bu sene daha da yukarıya taşıyacağız.” ifadelerini kullandı. “İMZA TOPLANMASINI DOĞRU BULMUYORUM” Eylül ayında yapılması planlanan Olağanüstü Seçim”in daha erken yapılması için toplanan imzalar hakkında “Saygı duyuyorum. İmza toplamak demokratik bir hak” yorumunda bulunan Ilıcalı, “Ama ben bu yolla gitmenin doğru olduğunu düşünmüyorum” diye de ekledi.Acun Ilıcalı, “Yaşadıklarımızı şaşkınlıkla seyrediyorum. Bu ara ne kadar iftira atarsak o kadar etkileşim alırız diye günde yaklaşık 15 iftira ile yaşıyoruz Fenerbahçe yönetimi olarak, başkanımız başta olmak üzere. Bu Türkiye”de normal. Ama onun her istediğini getirdikten sonra ne yapmamız gerekiyordu? Sorumluluk bizimdir, onu da kabul ediliyorum. İnsanların biraz da elini vicdanına koyması lazım. Ne yapacaktık da yapmadık diye sorarlar adama” ifadeleriyle sözlerini sürdürdü. “YAPI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM” Sözlerine devam eden Ilıcalı, “Futbolda yapı olduğunu düşünüyorum. Ama yabancı hakemler geldikten sonra bu infialin azaldığını söyledim. Sıradışı şeyler hep yaşandı. Yabancı hakem geldikten sonraki dönemde dış etkenler olduğunu düşünmüyorum. Ligin ikinci yarısında çok bariz bir fark oluştu. Yabancı VAR geldikten sonra ofsaytımsılar yok.” dedi.

Source: Alper Kızıltepe