Ordu’da karadeniz fıkrası gibi olay: AKP’li belediye camiyi çaldığı gibi malzemeden de çalmış
CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel, 2022 yılında, Ordu”nun Gürgentepe ilçesinde bulunan ve yaklaşık 200 yıllık olduğu ileri sürülen tarihi Eskiköy Ahşap Camisi’nin ‘kaybolduğunu ve çalındığını’ gündeme getirdi. Ordu Büyükşehir Belediye (OBB) Başkanı AKP’li Mehmet Hilmi Güler ise, Adıgüzel’in ortaya koyduğu bilgiyi hedef alarak caminin ibadete açık olduğunu, kayıp caminin bulunduğunu söyledi. Adıgüzel’in çalınan camiye ilişkin verdiği soru önergesini yanıtlayan Kültür ve Turizm Bakanlığı, Adıgüzel’i haklı, Güler’in söylemlerini ise boşa çıkardı. Adıgüzel, “Camiyi çalmışlar demiştim. Meğer sadece camiyi çalmamışlar, malzemeden de çalmışlar” dedi. CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel, 2022 yılında, Ordu”nun Gürgentepe ilçesinde bulunan ve yaklaşık 200 yıllık olduğu ileri sürülen tarihi Eskiköy Ahşap Camisi’nin ‘kaybolduğunu ve çalındığını’ gündeme getirdi. Adıgüzel, AKP’li Büyükşehir Belediyesi (OBB) tarafından restore edilmesi için ihale edildiğini, ihaleyi alan şirketin caminin tahtalarını söküp, restorasyonu yarıda bıraktığını belirtti. 2021 yılında restorasyonu sona ermesi gereken caminin bulunduğu yeri ziyaret eden Adıgüzel, bomboş bir iskeletle karşılaşıp o anları fotoğraflarla belgeledi. AKP’Lİ BAŞKANDAN ‘ŞAKA GİBİ’ SAVUNMA AKP yönetimindeki Ordu Büyükşehir Belediyesi ise, camide “kapsamlı bir çalışma” yapılacağını ileri sürdü. Adıgüzel, sözde restorasyonu 2024 yılının sonlarında tamamlanan camiye ilişkin Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Adıgüzel, önergeyle kayıp ya da alıkonulan orjinal parçaların nerede olduğu, çürüyen-zarar gören bölümlerle ilgili firmaya kamu zararı açısından bir tazminat çıkarılıp çıkarılmadığı, neden hâlâ daha bu haliyle dahi bitirilemediği, OBB içinde ihmali ve dahli olanların soruşturulması gibi maddelerle sürecin tüm yönleri ile araştırılmasını istedi. AKP’li Başkan Mehmet Hilmi Güler ise, haziran ayı belediye meclis toplantısında camiye ilişkin yaptığı konuşmasında CHP’li Adıgüzel’in ifadelerini hedef aldı. Güler, “Size bir espri yapayım; Önemli bir siyasi arkadaşımız ‘bu camii çalındı’ dedi. Şu anda cami ibadete açık. Çalınan camii bulundu” dedi. BAKANLIK GERÇEKLERİ ORTAYA ÇIKARDI Adıgüzel’in öngergesine karşılık Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan gelen yanıt, Ordu Büyükşehir Belediyesi’nin cami restorasyonundaki hatalarını ortaya koydu. Güler’in söylemlerini ise boşa çıkardı. Önergeye 8 Temmuz’da verilen yanıtta şu ifadelere yer verildi: “Uygulamaların onaylı projeleri doğrultusunda yapılıp yapılmadığına veya Cami”nin onarım sürecinin tamamlandığına dair uygulama ve denetleme yetkilisi olan Ordu Büyükşehir Belediyesi Koruma Uygulama ve Denetim Bürosu (KUDEB) ile proje müellifi raporunun Kurul Müdürlüğüne iletilmemiş olması sebebiyle söz konusu Cami”de Kurul Müdürlüğü uzmanlarınca yerinde inceleme yapılmış olup yapılan incelemeler Koruma Bölge Kurulunda değerlendirilerek karara bağlanmıştır. Kurulun 26.03.2025 tarihli bahse konu kararı ile; ‘tescilli ahşap Cami”nin devam eden esaslı onarım uygulamasında onaylı restorasyon projesine kısmen aykırı olarak imalatlar yapıldığı görüldüğünden uygulamayı yapan ve yaptıranların uyarılmasına, uygulamaların onaylı restorasyon projesinde verilen detaylara uygun olarak 6 ay içerisinde, proje müellifinin sorumluluğunda, Ordu Büyükşehir Belediyesi KUDEB denetiminde düzeltilmesine, uygulamanın verilen süre sonunda düzeltildiğine/düzeltilmediğine dair raporların Kurula iletilmesinden sonra projeye aykırı imalatların yasal boyutunun değerlendirilmesi gerektiği’ hükmüne varılmıştır.” ‘GÜLER’İN BENDEN ÖZÜR DİLEMESİ GEREK’ CHP’li Adıgüzel, konuya ilişkin Cumhuriyet’e konuştu. Adıgüzel, “Ne diyorsak o.. Bir Karadeniz fıkrası vardı ‘Ha şimdi ne oldi’ diye. Aynen o hesap. Camiyi çalmışlar demiştim. Meğer sadece camiyi çalmamışlar, malzemeden de çalmışlar. Ben belgesiz, bilgisiz konuşmam, benimle polemiğe girecek arkadaşların da bunu böyle bilmesi, ona göre konuşması lazım. İşte böyle utanırsınız. Şimdi Hilmi Güler”in aynı belediye meclisinde çıkıp benden özür dilemesi gerek. Sadece kendisi de değil para ile tuttuğu ‘Troll sürüsü’ var, bu konuda aleyhimde yazarak hep beraber aynı telden çalmışlardı. Şimdi topyekün düzeltme yayınlasınlar, haydi geri bas” dedi.
Source: Emirhan Çoban
KESK’ten toplu iş sözleşmesi değerlendirmesi: “İktidar, yandaş konfederasyon ve 4688 ile haklarımız korunamaz”
KESK, ağustos ayında gerçekleştirilecek ve 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci öncesinde kamu emekçilerinin haklarını ve taleplerini dile getirmek amacıyla 30 ilde sahaya ineceğini açıkladı. İlk durak dün Van oldu. Taleplerini 1 Ağustos 2025 tarihinde ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde kuracağı alternatif TİS masasında kamuoyuyla paylaşacak olan KESK, bu süreç öncesinde ise bir değerlendirme raporu hazırladı. Raporda 2025’in Türkiye’sinde kamu emekçilerinin yüzde 90’ının yoksulluk sınırının yarısına denk gelen bir gelirle yaşam mücadelesi vermekte olduğu belirtildi. Dünyanın en yüksek kira ve eğitim enflasyonun da yine Türkiye’de yaşandığı vurgulandı. ‘KİRA MAAŞTAN FAZLA ARTACAK’ TÜİK’in 12 aylık ortalama enflasyonu yüzde 43,23 olarak açıkladığının anımsatıldığı raporda, “Bu oran özellikle kiracılar için çok önemli. Çünkü kontrat süresi dolanların kira bedeli temmuz ayından itibaren bu oranda artacak. Buna göre haziran itibari ile 45 bin TL maaş alıp bunun 22 bin 500 TL’sini kiraya veren bir kamu emekçisinin temmuz ayı maaşı 7 bin 6 TL artacak. Ama kirası yüzde 9 bin 726 TL artacaktır. Yani yeni kirasını karşılayabilmek için maaş zammının üzerine 2 bin 720 TL daha koymak zorunda kalacaktır” ifadeleri kullanıldı. ‘KADROLU PERSONEL SAYISI YÜZDE 0.15 ARTTI’ Gelir vergisi dilimi adaletsizliği tüm hızıyla sürmekte olduğunun ifade edildiği raporda, “Maaşlarımız daha cebimize girmeden gelir vergisine gitmektedir. Sadece gelir vergisi değil KDV’den ÖTV’ye her adımda ödenen tüm dolaylı verilerin yükü de emekçi kesimlerin sırtına yıkılmıştır” denildi. Kamuda güvencesiz istihdam sorununun derinleştiğinin vurgulandığı raporda, son iki yıldır kamuya kadrolu alımın neredeyse tamamen durduğu açıklandı. Strateji ve Bütçe Başkanlığı verilerine göre; Haziran 2023 itibari ile 3 milyon 470 bin 727 olan kadrolu personel sayısının 2 yılda 5 bin 168 kişi artırıldığı, buna karşın 270 bin 568 olan sözleşmeli personel sayısının 199 bin 704 kişi artarak 424 bin 447 kişiye ulaştığı belirtildi. Yani son iki yılda kadrolu personel sayısı sadece yüzde 0,15 artarken, sözleşmeli personel sayısının yüzde 74 arttığı saptandı. Raporda; kamu emekçilerinin maaşlarına giydirilen pek çok ödeme kaleminin taban aylığına yansıtılmaması, emekli maaşı ve ikramiyesi hesaplamalarına hiç dahil edilmemesi sonucunda, kamu emekçilerinin fiilen kayıt dışı çalıştırıldığı ifade edildi. KESK’in raporunda “Siyasi iktidar, yandaş konfederasyon ve 4688 Sayılı Yasa ile ülkemizde kamu emekçilerinin mali, sosyal, özlük, demokratik, kültürel haklarının korunması ve geliştirilmesi mümkün değildir” mesajı verildi. ‘HAFTALIK ÇALIŞMA 35 SAATE DÜŞÜRÜLMELİ’ “Kamu emekçilerinin ve kamu emeklilerinin ortak ekonomik, sosyal, demokratik, özlük ve mesleki hak ve çıkarlarını temel alan, İktidarın hem işveren olarak tarafı hem hakem olmadığı, her sendikanın, konfederasyonun kendi üyeleri adına masaya oturabildiği, kadın kamu emekçilerinin kendi talepleri ile masada temsil edildiği, Başta ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) sözleşmeleri olmak üzere uluslararası sözleşmelerle, evrensel sendikal hak ve özgürlüklerle uyumlu, grev hakkı ile tamamlanmış gerçek bir toplu sözleşme” talebinin dile getirildiği raporda, ayrıca en düşük kamu emekçisinin maaşının yoksulluk sınırı üzerine çıkarılması, emeklilere insan onuruna yaraşır maaş artışının yapılması, haftalık çalışma süresinin 35 saate düşürülmesi, mülakatın kaldırılması, özelleştirmelere son verilmesi, kamu yatırımlarının artırılması ve kamuda istihdamın yeterli hale getirilmesi gibi talepler de yer aldı. Raporun sonunda ise şu ifadelere yer verildi: “KESK olarak yıllardır yürüttüğümüz fiili meşru mücadele sonucunda kurulan masanın kamu emekçilerinin ve emeklilerin yok sayıldığı, iktidarın ve yetkili olarak oturttuğu yapının bir oyun sahnesine dönüştürülmesine seyirci kalmadık, kalmayacağız. Mücadelemizi yükselterek sürdürmeye devam edeceğiz.”
Source: Taylan Gülkanat
AKP’li başkan mavi ladine 2.6 milyon ödeyecek
Geçim derdiyle boğuşan yurttaş temel ihtiyaçlarını karşılayamazken, AKP’li Mehmet Sekmen yönetimindeki Erzurum Büyükşehir Belediyesi, yaklaşık maliyeti 2,6 milyon TL olan ladin ağacı alımını, tek bir firmaya davet usulüyle verdi.
Mehmet Sekmen
Sekmen’in yönettiği belediye, kamu ihale sisteminde tartışmalı olan 21/f maddesi uyarınca dikkat çeken bir alıma imza attı. Belediye, 2 Haziran’da gerçekleştirdiği mavi ladin ağacı alımı ihalesine yalnızca bir firmayı davet etti. Yaklaşık maliyeti 2 milyon 640 bin TL olarak belirlenen ihale, 2 milyon 590 bin TL bedelle sonuçlandı.
BAŞKA FİRMA YOK
İhaleye sadece Erzurum Çevre Temizlik Ağaç Peyzaj ve Enerji Şirketi çağrıldı. İhalenin, “doğal afet, salgın hastalık, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen durumlarda” kullanılmak üzere mevzuata eklenen ancak sıklıkla suistimal edildiği iddia edilen 21/f pazarlık usulüyle yapılması dikkat çekti. Söz konusu ihalenin sözleşmesi 23 Haziran’da imzalanırken, ihale süreci boyunca başka hiçbir firmanın teklif vermemiş olması da kamuoyunun tepkisini çekti.
Source: Evren Demi̇rdaş
Son dakika: Sudaki gizli tehlike! Uzman isim uyardı: İstanbul”un ölüm sahilleri…
Sıcak havadan bunalan vatandaşların yaz aylarında sahillere akın etmesiyle birlikte boğulma vakalarında da artış gözlemlendi. Boğulma vakalarının nedenlerinden biri de genelde fark edilmeyen ve “Rip” olarak adlandırılan “Çeken Akıntı” dan kaynaklanıyor. İstanbul”da boğulma vakalarının en çok yaşandığı yerler ise Karadeniz kıyıları. Yer Bilimci Prof. Dr. Şükrü Ersoy rip akıntısının tehlikelerine dikkat çekerek SABAH”a önemli açıklamalarda bulundu. “YÜZME BİLSELER DAHİ BUNA KARŞI KOYMALARI MÜMKÜN DEĞİL” Çeken akıntının genelde rüzgarlı havalarda oluştuğunun altını çizen Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “Rüzgarlı havalarda denizdeki dalgaların boyu kısalır, yükseklikleri artar. Bu da kıyıdaki kumların açığa alınmasına neden olur. Dalgalar içten gelir, kırıldıktan sonra köpürür ve sahile doğru gelir. Geri dönerken ise suyun altından kumu daha açığa taşır. Dalga geri dönemediği zaman arada sıkışır. O sırada da suyun içindeki kıyıya paralel olan kum tepesini yarar ve rip oluşur. Rip”i sahilden taramak kolaydır. Sahilden bakıldığı zaman köpüklü olan yerlerin arasında hiç köpüklü olmayan, daha derin, suyun renginin de farklı olduğu aralıklar vardır. Bunlar kıyıya dik, 20-30 metrelik kanallardır. Burası dalgasız, sakin ve yüzülebilir görülür ama bu yanıltıcıdır. Köpüklü ve dalgaların kırıldığı yerler oralara göre daha güvenlidir. Bu tehlikeli akıntı, vakum etkisi yaratarak insanları sahilden açığa doğru çeker. Yüzme bilseler dahi buna karşı koymaları mümkün değildir.” şeklinde konuştu. “PANİKLEMEYİN VE KIYIYA PARALEL YÜZÜN” Rip akıntısıyla nasıl başa çıkılacağını anlatan Ersoy, “Açığa sürüklendiğinizi hissettiğinizde, ayağınızdan kum ve çakıllar çekilmeye başladığında kıyıya paralel olarak nefesinizi tutup paniklemeden yüzmeniz gerekiyor. Aksi halde, çeken akıntıya karşı kıyıya dik bir şekilde yüzmek mümkün değildir. Bu akıntı aklı çeler ve sakin göründüğüne bakmayın, orada mutlaka rip vardır. Özellikle Karadeniz kıyıları yazın bile rüzgarlı olduğu için tehlikelidir. Kısırkaya, Kilyos, Şile gibi genellikle yarım ay biçimli sahillerde oluşur. Burunların ve mendireklerin yanında bu tür çeken akıntıların oluşması mümkündür. Bu akıntıyı yurtdışında boya dökerek tespit ediyorlar ve tespit ettikten sonra kırmızı duba çekilerek sahile girişler yasaklanıyor. Ülkemizde de bu tür uygulamanın yapılması gerekiyor.” ifadelerini kullandı. “HAFTADA BİR BOĞULMA VAKALARI YAŞANIYOR” Boğulma vakalarının sık sık yaşandığı Kısırkaya Plajı”nda çalışan Cankurtaran Ömer Faruk Yatkın (25), “Suya taşlıklardan girenler boğulma tehlikesi yaşıyor ve bu sürekli oluyor. Burada haftada bir boğulma vakaları yaşanıyor. Ayrıca buradaki su, karadan denize kum taşıyor ve bu kumlar açıkta bir tümsek yaptı. Vatandaşlar ayaklarının yere değdiğine güvenerek daha açıkta yüzmek istiyor ama bir süre sonra ayakları yerden kesilince geri gelemiyorlar. Ayaklarının değdiği yer kum ve deniz o kumu daha açığa taşıyor. Vatandaşlarımızın can güvenliği bizim için çok önemli, lütfen canlarını tehlikeye atmasınlar ve dubaları geçmesinler” diye konuştu.
Source: Batuhan Altinbaş
Emine Erdoğan’ın gözyaşları bize ne söylüyor?
AK Parti”nin Kızılcahamam”da düzenlediği 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açış konuşmasının yankıları sürüyor ve uzun süre de devam edeceğe benziyor.
Türkiye’yi merkeze alan ve bununla birlikte içinde bulunduğumuz coğrafyanın geleceğine dair hayati tespitlerin yer aldığı bu tarihi konuşma, salonda bulunanlar tarafından uzun süre ayakta alkışlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Terörsüz Türkiye” söylemi, “Birlik-Beraberlik-Kardeşlik” vurgusu ve “Türkiye Yüzyılı Kapılarının Ardına Kadar Aralandığı” müjdesi ise sadece salonda değil ülke sathında duygu dolu anlar yaşanmasına vesile oldu. Tarihe not düşen ve siyasi, tarihi, toplumsal, psikolojik açıdan oldukça güçlü mesajlar içeren bu çarpıcı konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 47 yıllık terör belasının sona erme sürecine girdiğini belirtmesinin ardından duygusallık had safhaya ulaştı ve gözler buğulanmaya başladı.
Böyle bir atmosferde salondaki hazirun ile ekran başındaki dinleyicilerin duygusuna ise Emine Erdoğan tercüman oldu. Hanımefendi, bu ezber bozan konuşma süresince gözyaşlarına hâkim olamadığı gibi hitabının ardından sahneden inen eşine yaslanarak uzun süre omzunda ağladı.
Emine Erdoğan Hanımefendi’nin gözyaşları bize ne anlatıyor?
Emine Erdoğan Hanımefendi bu toprakların olanca zarafetini yüklenmiş bir Anadolu bilgesi olmanın yanında aynı zamanda bir Anadolu aşığı da. Üstelik Hanımefendi, Güzel Anadolu’muzu sadece bir kültür ve medeniyet beşiği olarak görmez, buna ilave olarak bu bereketli toprakların kadim reçetelerin diyarı ve insanlığın anavatanı olduğunu da kabul eder. O yüzden Anadolu’da yeşeren her sevinç ve mutluluk onun müstesna yüreğinde dallanıp budaklandığı gibi bu topraklarda yaşanan her acı ve hüzün de onun kalbindeki hikmet denizini biteviye dalgalandırır.
Bir ilçe başkanı, il başkanı, belediye başkanı, başbakan ve nihayet cumhurbaşkanı eşi olarak terörle mücadele esnasında şehadet şerbeti içen pek çok vatan evladının ailesini ziyaret eden ve onların acılarına şahit olan bir hanımefendinin “Terörsüz Türkiye” idealine yönelik atılan böylesine güçlü adımlardan etkilenmemesi ve bu durumdan dolayı gözyaşı dökmemesi mümkün mü acaba?
Terörsüz Türkiye, Erdoğan’ın en büyük hayallerinden biriydi.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bundan 20 yıl önce Diyarbakır”da terör için “bu benim sorunum ve çözeceğim” sözünü verdiğinde onun en yakınında Emine Erdoğan Hanımefendi vardı. Geçen yıllar içinde Erdoğan’ın bu sözün ağırlığı altında neler çektiğini en iyi bilen de oydu. Yine Erdoğan’ın 47 yıldan beri ülkemizin başına bir karabulut misali çöken bu hain yapının bertaraf edilmesi uğruna verdiği amansız mücadeleler esnasında yüreğine sığınak yaptığı ve yanında huzur bulduğu kişi de bu asil hanımefendiden başkası değildi.
Şimdi böyle tarihi bir günde eşinin yıllar önce verdiği sözün arkasında dağ gibi durduğunu ve terör örgütü PKK”nın silahları yakmaya başlamasıyla birlikte bunu başarmanın arifesine geldiğini gören duyarlı bir hanımefendinin böyle bir ortamda eşine dağ gibi yaslanmaması ve gözyaşlarına hâkim olabilmesi mümkün mü?
“Terörsüz Türkiye” söylemi ülke sınırlarını aşan ve bütün bölgeyi ilgilendiren güçlü bir hamledir.
Terörsüz Türkiye sadece ülkemizin terör ve teröristten arındırılmasını kapsamıyor elbette. Terörsüz Türkiye demek aynı zamanda terörsüz Suriye, terörsüz Irak, Libya, Lübnan, Ürdün ve terörsüz Ortadoğu demektir. Bu coğrafya yüz yıl önce suni olarak ekilen terör bataklıklarından arındığında buralarda yeniden barış filizleri tomurcuklanacak, huzur yeşerecek, dostluk ve kardeşlik meyveye duracak. Bu yüzden “Terörsüz Türkiye” söylemi sadece Türkiye ile sınırlı değildir ve bünyesinde barındırdığı büyük potansiyel dolayısıyla devasa tehditlere de oldukça açıktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın terörün belini kırmak adına daha önce attığı adımların sabote edilişinde çektiği sıkıntılara en yakından şahit olmuş bir hanımefendinin bu beladan ilanihaye kurtulma adına gelinen böyle sevindirici bir noktada eşinin göğsüne yaslanmaması ve mutluluk gözyaşı dökmemesi mümkün mü?
Emine Erdoğan’ın ne gösterişe ihtiyacı var ne de yapmacıklığa.
Yurt içi ve yurt dışında yoğun bir insani yardım çalışması yürüten ve nerede bir mazlum görse yüreği oraya akan asalet ve nezaket timsali bilge bir hanımefendiden söz ediyorum. Örneğin ülkemizde yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından başta bebek ve çocuklar olmak üzere bütün vatandaşların ihtiyaçlarının karşılanması için seferber olan o olduğu gibi Rusya Ukrayna savaşında ülkemize sığınan çaresizlerin dertleriyle hemhal olan ve Filistinli anne ve çocuklar için yüreği paramparça olan da odur.
Başta “Sıfır Atık” olmak üzere yurt içinde ve dünya ölçeğinde pek çok sosyal sorumluluk projesini himaye eden, katıldığı toplantılarda yaptığı duyarlı ve içli konuşmalarla insanlığın kaybolmaya yüz tutan değerlerine yeniden hayat aşılayan ve BM Genel Kuruluna hitap eden ilk Türk lider eşi olan Emine Erdoğan Hanımefendi’nin gösteriş ve yapmacıklıkla ne alakası olabilir ki?
Bu yüzden Emine Erdoğan Hanımefendi hep konuşsun biz dinleyelim ve hep sevinç gözyaşları döksün biz yorumlayalım…
Kalın sağlıcakla efendim.
Mürsel Gündoğdu/Haber7
Source: M Yazilari
En sıcak günde bile serin: Zore Kanyonu doğaseverleri çağırıyor
Diyarbakır ve Mardin’den, Batman-Diyarbakır sınırında yer alan ve doğal güzellikleriyle adından söz ettiren Zore Kanyonu’na gelen 32 doğasever, vadide yürüyüş gerçekleştirdi, şelale mevkisinde serinlemek amacıyla yüzdü.
Mardin Dağcılık Doğa Arama ve Kurtarma Spor Kulübü Başkan Yardımcısı Mazlum Doğan Barık, Mardin’den 16 kişilik bir ekiple geldiklerini söyledi.
Ziyaretçiler çok beğendi
Bölge illerinin bu süreçte çok sıcak olduğunu belirten Barık, “Zore Kanyonu’nda serin bir gün geçirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Serin suda yüzüp, kanyonda yürüyüş yapmak çok keyifli geçiyor. Kanyona tekrar geleceğiz.” ifadelerini kullandı.
Ekip üyesi Neşet Sert, kanyonun bölgede serinleyebilecekleri ve kamp kurabilecekleri nadir bir yer olduğunu belirterek, kulüp olarak yaptıkları etkinlikten çok keyif aldığını aktardı. Lazgin Lazginoğlu ise özellikle Mardin’in sıcak havasından serin bir yere gelmenin mutluluğunu yaşadığını ve buranın mutlaka tanıtılması gerektiğini dile getirdi.
Dicle Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü Başkanı Mazlum Akman da 16 kişilik ekiple Diyarbakır’dan geldiklerini dile getirdi. Kanyondaki şelaleye 2 saatlik bir yürüyüşle vardıklarını anlatan Akman, “Bu doğa harikasını herkesin görmesi gerekiyor.” dedi.
Source: Ahmet Yavuz
Ünlü patronun acı sonu
İzmir”in en meşhur bölgelerinden Kordon”da ünlü “Baryum Fasıl” mekanını işleten Fezair Taşçı, henüz bilinmeyen bir nedenle restoranında intihar etti. Ege”de Son Söz”de yer alan habere göre, dün sabah saatlerinde işyerine gelen çalışanlar, Taşçı’nın cansız bedeniyle karşılaştı. Taşçı’nın ölümü, Kordon esnafını derinden üzdü.SORUŞTURMA BAŞLATILDI
Polis, olayla ilgili soruşturma başlattı.
Kordon İşadamları Derneği Başkanı Ömür Şanlı, Fezair Taşçı’nın çok sevilen, sayılan bir işletmeci olduğunu, çok kıymetli bir meslektaşlarını kaybetmenin üzüntüsü içinde olduklarını söyledi.
Source: Haber Merkezi
Cemil Tugay”dan yangın şehidine ziyaret
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay ile eşi Öznur Tugay, İzmir’de 3 Temmuz’da Ödemiş’in Tosunlar Mahallesi”nde çıkan yangına müdahale ederken hayatını kaybeden kepçe operatörü İbrahim Demir”in, Konya’daki ailesini ziyaret etti. Şehidin eşi Hatice Demir ile ailesine başsağlığı dileyen Tugay çifti, İbrahim Demir’in kızları Ayşe (17), Ahsen (13) ve Elif’le (6) yakından ilgilendi. İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanı Yaşar Korkmaz’ın da katıldığı taziye ziyaretinde, Başkan Tugay şehit Demir’in en küçük kızı Elif’e sarılarak, kendisinden bir isteğinin olup olmadığını sordu. Demir ailesinin acısını paylaşan Başkan Tugay, her zaman yanlarında olduğunu söyledi. DEMİR’İN MEZARINA DA GİTTİ İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, eşi Öznur Tugay ve İtfaiye Dairesi Başkanı Yaşar Korkmaz, taziye ziyaretinin ardından orman işçisi İbrahim Demir’in Ilgın ilçesinde bulunan şehitlikteki mezarına geldi. Okunan duaların ardından, mezara karanfil bırakıldı. İbrahim Demir, 2008″den bu yana Ilgın Orman İşletme Şefliğinde dozer operatörü olarak görev yapıyordu. AKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANINA ZİYARET Başkan Tugay şehit orman işçisi İbrahim Demir’in ailesinin ardından Akşehir Belediye Başkanı Dr. Ahmet Nuri Köksal ile de bir araya geldi. Başkan Köksal’ın makamında gerçekleşen ziyarette, İzmir ve Akşehir arasındaki bağa dikkat çekildi. Başkan Tugay, Başkan Köksal’ın önümüzdeki sene düzenlenecek 67. Uluslararası Akşehir Nasreddin Hoca Şenliği davetine de olumlu yanıt verdi.
Source: İzmi̇r / Cumhuriyet
Kahramanmaraş’ın telefon kodu kaç? Kahramanmaraş’ın alan kodu kaç?
Türkiye”deki belli başlı bazı şehirler üzerinden telefon ile İletişim daha yoğun şekilde gerçekleşir. Bu bağlamda Kahramanmaraş önemli şehirler içerisinde yer almaktadır. Kahramanmaraş”dan alan kodunu öğrenmek suretiyle sabit hatlara rahatlıkla ulaşım sağlayabilir ve ilgili bölge ile iletişim kurabilirsiniz. Peki, Kahramanmaraş’ın telefon kodu kaç? Kahramanmaraş’ın alan kodu kaç? KAHRAMANMARAŞ”IN TELEFON KODU KAÇ? Kahramanmaraş iline bağlı sabit hatlarla iletişim kurmak isteyenlerin kullanması gereken alan kodu 0344’dür. Türkiye’nin telefon sisteminde şehirler özel alan kodlarıyla tanımlanır ve Kahramanmaraş için bu kod 344 olarak belirlenmiştir. KAHRAMANMARAŞ”IN TELEFON KODU NERELERDE KULLANILIR? Ev telefonları İş yerleri sabit hatları Kamu kurumları ve resmi daireler Cep telefonlarında ise alan kodu kullanılmaz, sadece operatör numaraları geçerlidir.
Source: Haber Merkezi
Korku filmlerini andıran görüntü! Aniden yola fırladılar, sürücü geri manevra yaparak kurtuldu
Bangladeş”te ellerinde kılıç ve bıçaklarla yolu kapatan bir grup haydut, seyir halindeki bir aracı durdurmak istedi. Ancak sürücünün soğukkanlılığı sayesinde olası bir facia önlendi. Geri manevra yaparak kurtulan sürücünün o anları araç kamerası tarafından saniye saniye kaydedildi. “KORKU FİLMLERİNE TAŞ ÇIKARTIR” Kısa sürede gündem olan görüntünün altına “Korku filmlerine taş çıkartır”, “Ben olsam o esnada donup kalırdım”, “Sürücüyü ayakta alkışlıyorum” şeklinde yorumlar yapıldı.
Source: Haberler
Bakan Tekin duyurdu: 29 kişi hakkında LGS soruşturması
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamında bazı soruların sınav bitmeden önce paylaşıldığı iddialarına ilişkin yürütülen soruşturmanın ayrıntılarını paylaştı. Tekin, soruşturma kapsamında bir okul yöneticisinin de aralarında olduğu 29 kişi hakkında hem adli hem idari işlem başlatıldığını duyurdu.TRT Haber”e konuşan Bakan Tekin, “Okuldaki 29 kişiyle ilgili soruşturma açıldı. Ama dediğim gibi nihayetinde soruşturma süreci devam ediyor. Biz idari soruşturma yaparız. İdari soruşturma neticesinde ilgiliye disiplin cezası uygulayabiliriz. Disiplin cezası ve idari soruşturmanın sonucunda da eğer ceza davası açılmasını gerektiren bir durum varsa ceza davası da açılır ve ilgililer en ağır şekilde cezalandırılır” diye konuştu.”Paylaşılan PDF bize ait değil”Sınav sorularının çalındığı iddialarını kesin bir dille yalanlayan Bakan Tekin, teknik incelemeler sonucu paylaşılan PDF”nin Milli Eğitim Bakanlığı’na ait olmadığının tespit edildiğini söyledi:“Araştırmamızı yaptık. 10.45″te biten sözel oturumu soruları hakkında soruşturma açılan bir idarecimiz tarafından fotoğraflanmış, PDF’ye dönüştürülmüş ve 11.57’de paylaşılmış. Biz teknik arkadaşlarımızla bu PDF materyalini inceledik. Bir kere bizim PDF materyalimiz değil. Yani soruların çalındığı iddiası külliyen yalan.”Şaibeli olduğu iddia edilen 719 birincilik iddiaları hakkında konuştuLGS 2024 sonuçlarında 719 öğrencinin tüm soruları doğru yanıtlayarak birinci olması sosyal medyada çeşitli spekülasyonlara yol açmıştı. Bu iddialara da açıklık getiren Tekin, çıkan soruların doğrudan müfredatla örtüştüğünü belirterek, “Ek kaynak olmadan hazırlanılabilecek bir sınav yaptık. Bu nedenle 719 öğrencinin tam puan alması şaşırtıcı değil” dedi.
Source: Dünya Gazetesi
Ankara Büyükşehir Belediyesinden çölyak hastalarına özel Glütensiz Kafe
Ankara Büyükşehir Belediyesi Halk Ekmek Fabrikası, çölyak hastaları ve gıda intoleransı olan Başkentlilerin glütensiz gıdaya erişimini kolaylaştırmak amacıyla Bahçelievler semtinde bulunan Gökkuşağı Kamu Pazarı içerisinde Glütensiz Kafe’yi hizmete açtı. Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın Dünya Çölyak Gününde düzenlenen kahvaltıda kendisine iletilen talepler üzerine sürede hizmete açılan Glütensiz Kafe”den başta çölyak hastası ve glüten intoleransı olanlar olmak üzere tüm Başkentliler faydalanabilecek. Kafede üretim yelpazesine yeni katılan karabuğday unlu glütensiz ekmeğin yanı sıra, ekmek, simit, kurabiye, glütensiz un, üretici kooperatiflerinin keçiboynuzu unu, ezme çeşitleri, yaş pasta, baklava, börek, kakaolu çerez, kahvaltılık gevrek, poğaça gibi 25 çeşit ürün bulunuyor. GLÜTENSİZ KAFE’MİZİ HİZMETE AÇMANIN GURURUNU YAŞIYORUZ Glütensiz Kafe’nin açılışını Halk Ekmek Yönetim Kurulu Başkanı Ulaş Altun ile birlikte gerçekleştiren Halk Ekmek Fabrikası Genel Müdür Yardımcısı Şahin Top, Hacıkadın Mesire Alanı’nda düzenlediğimiz Dünya Çölyak Günü Farkındalık Etkinliği’nde Başkanımız Sayın Mansur Yavaş çölyak hastaları için glütensiz kafe sözü vermişti. Ankara Halk Ekmek Fabrikası olarak biz de Başkanımızın verdiği sözü en kısa sürede yerine getirerek, Gökkuşağı Kamu Satış Pazarı’nda Glütensiz Kafe’mizi hizmete açmanın gururunu yaşıyoruz dedi. BURADAKİ İNSANLARIN MUTLULUĞUNU GÖREBİLİYORSUNUZ Açılışa katılan çölyak hastası vatandaşlar ise taleplerinin hemen çözüme kavuşmasından duydukları memnuniyeti dile getirdi. Ankara Çölyak Derneği Başkanı Mehmet Tanrıseven, Bizim için tarihi bir gün. Bu kafe sayesinde glütensiz beslenen çölyak hastaları kaliteli, güvenli ve uygun fiyatlı ürünlere ulaşma fırsatını buldu. Başkanımız Mansur Yavaş’a ve tüm çalışanlara çok teşekkür ediyoruz dedi. Çölyak Dernek Başkanı Şebnem Ercebeci Çınar ise teşebbüsü sevinçle karşıladıklarını belirterek, Ankara’daki 24 bin çölyak hastasının glütensiz gıdaya çok fazla ihtiyaç duyduklarını ifade etti. Kafenin açılış töreninin ardından katılımcılara, çölyak hastalarına özel üretilen aşure dağıtıldı.
Source: Anka
Tomorrowland”in ana sahnesi yandı: Oyuncu Serhan Onat’tan açıklama
Her yıl temmuz ayında Belçika”nın Boom kasabasında düzenlenen ve dünyanın en büyük elektronik müzik festivallerinden biri olan Tomorrowland, bu yıl talihsiz bir olayla gündeme geldi. Festivalin ana sahnesi, açılışa günler kala çıkan yangında küle döndü. ANA SAHNE KULLANILAMAZ HALE GELDİ 18-20 Temmuz ve 25-27 Temmuz tarihleri arasında yapılması planlanan festivalin ana sahnesinde çıkan yangın sonucu büyük çapta maddi zarar meydana geldi. Festival yetkilileri, sahnenin kullanılamaz hale geldiğini doğruladı. FESTİVAL ALANI PLANLANDIĞI GİBİ AÇILACAK Yangına rağmen organizasyon komitesi, festival alanının planlandığı şekilde yarın açılacağını duyurarak katılımcıları rahatlattı. SERHAN ONAT’TAN AÇIKLAMA: “İYİYİZ” Festivalde bulunmak üzere Belçika’ya giden isimlerden biri de oyuncu Serhan Onat oldu. Nişanlısı Merve Küsmenoğlu ile festivalde bulunan Onat, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı: “Herkes sormuş, biz festival alanında değildik. İyiyiz. Ölümlü bir kaza değil gibi duruyor.” Yetkililer yangının çıkış sebebine dair incelemelerin sürdüğünü belirtti.
Source: Haber Merkezi
Afyonkarahisar”da beldede açılan tekstil fabrikası kadınlara ekmek kapısı oldu
Belde belediyesi tarafından yaptırılan ve işletmeye verilen fabrikada, ünlü markalara kadın pantolonu üretiliyor.
Taşoluk Belediye Başkanı Bilgin Özen, AA muhabirine, beldeye ilk kez istihdam amaçlı bu çaplı büyük bir bina yapıldığını söyledi.
Özen, “Fabrikada şu anda 50″si kadın 65 işçi istihdam ediliyor. Beldeden de 25 kişi çalışıyor. Bir taraftan öğreniyorlar bir taraftan işlerine devam ediyorlar.” diye konuştu.
Tekstil fabrikasını işleten Ahmet Yıldız da kadınlara önce işi öğrettiklerini belirterek, “Burada hem işi öğreniyor hem de para kazanarak aile bütçelerine destek oluyorlar. Ünlü markalara bayan pantolonu yapıyoruz. Şu an Türkiye içine satıyoruz. Yurt dışına da açılmayı düşünüyoruz. İşimizi büyüterek daha çok kadın istihdamı sağlayacağız. Hedefimiz 300 işçi çalıştırmak.” dedi.
“Fabrikaların beldelere taşınması güzel bir şey”
Fabrikada çalışan 38 yaşındaki Nurdane Gül, daha önce farklı tekstil fabrikalarında deneyimi olduğunu, 2,5 yıldır bu sektörde çalıştığını dile getirdi.
İşini severek yaptığını anlatan Gül, “Fabrikaların beldelere taşınması güzel bir şey. Dışarıda çalışmaktansa beldede olması çok güzel. Çok memnunuz. Sıfırdan öğrendim bu işi. İnsan yaptığı işin güzel şekilde ortaya çıkmasıyla mutlu oluyor.” ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Arap turistin Karadenizli esnafa yaptığına tepki yağıyor: Utanç verici
Karadeniz bölgesinde yaşanan bir olay, sosyal medyada infial yarattı. Esnaf bir kadınla karşılaşan Arap turistin davranışı, kullanıcılar tarafından “saygısızlık” ve “alaycılık” olarak nitelendirildi. BİR TOMAR PARA SAYIP 200 TL VERDİ Tepki çeken görüntülerde Arap turistin cebinden bir tomar para çıkararak kadına verecekmiş gibi saydığı görülüyor. Kadın esnafın umutla izlediği bu anların ardından Arap turistin kadına yalnızca 200 TL vermesi dikkat çekti. “ÇOK KÖTÜ GÖRÜNTÜ” O anları kahkaha atarak kayda aldıran Arap turistin görüntüsünün altına “Karadeniz Arap kaynıyor. Çok üzücü çok”, “Utanç”, “Korkarım bunlar iyi günlerimiz”, “İki resim var burada: birincisi görgüsüzlük, ikincisi tamahkarlık”, “Çok kötü görüntü”, “Arap turistin yaptığı terbiyesizlik” şeklinde yorumlar yapıldı.
Source: Haberler