TBMM Başkanı Kurtulmuş: Suriye yönetiminin içerisinde olmaları beklentimizdir
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Avukat Osman Ataman”ın 138.”sini düzenlediği Bab-ı Ali Toplantıları kapsamında İstanbul”da bir otelde düzenlenen “Yeni Küresel Sistem Arayışı ve Türkiye”nin Rolü” başlıklı programda yaptığı konuşmada, dünyanın her dönemde önemli küresel sorunlarla karşı karşıya kaldığını söyledi.Savaşlardan, işgallerden, açlık ve kuraklıktan kaynaklanan küresel göç hareketlerinin tüm dünyayı etkilediğini belirten Kurtulmuş, “Bizim gibi göç hareketlerine karşı mütehammil olan milletlerin gösterdiği reaksiyonlar başka, özellikle Avrupa ülkeleri gibi birkaç bin tane göçmen geldiği zaman ayakları titreyen ülkelerin gösterdiği reaksiyonlar başkadır. Ne tür reaksiyon verilirse verilsin, göç meselesinin çözülmesi gereken önemli bir küresel sorun olduğunu hepimiz biliyoruz.” ifadelerini kullandı.Kurtulmuş, önemli meselelerden birinin de iç savaşlar olduğunu, bu konuya Suriye”nin son 13 yıllık geçmişinin örnek olarak verilebileceğini anlattı.İnsan hakları meselesinin önemine dikkati çeken Kurtulmuş, “Maalesef özellikle son yıllarda ve Gazze”deki gelişmeler, insani değerlerin, insan haklarına ve onuruna dayalı insani öğretinin iflas ettiğini ortaya koymuştur. Ağızlarını her açtıklarında, herkese insan hakları dersi verenlerin, herkese insan hakları konusunda vaaz edenlerin konu Filistinli insanlar, Müslümanlar, Orta Doğu”nun insanları ya da Afrika”nın masum insanları olduğu zaman nasıl bu öğretinin birkaç asır gerisine gittiklerini hep beraber gördük.” değerlendirmesinde bulundu.Küresel gelir eşitsizliği meselesinin, dünyanın en büyük felaketi olduğunu dile getiren Kurtulmuş, dünyanın yüzde birlik nüfusunun, toplam servetin yüzde 50″sinden fazlasına hakim olduğunu söyledi.- “TÜRKİYE ÖNLENEMEZ BİR YÜKSELİŞİN BAŞLANGICINDADIR”Kurtulmuş, teknolojinin güçlü ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasındaki makası yakınlaştıran bir çarpan etkisi sağlayabileceğini ancak yeni medya uygulamalarındaki gelişmelerle kapitalizmin yeni bir boyuta eriştiğini aktardı.Dünyada çok farklı bir döneme girildiğini kaydeden Kurtulmuş, bu yeni dönemde çok merkezliliğinin hakim olduğu bir dünya sitemi kurulacağını belirtti.Kurtulmuş, yeni dönemde yıldızı parlayan ülkelerden birinin Türkiye olacağını vurgulayarak, “Türkiye bu çerçevede önlenemez bir yükselişin başlangıcındadır. Ümit ediyorum ki bu çok kutuplu dünya sistemi içerisinde adından çok bahsedilen, kendilerine birçok yerde ihtiyaç duyulan en önemli ülkelerden birisi olacaktır.” şeklinde konuştu.İsrail”in Gazze”deki soykırımına değinen Kurtulmuş, “İsrail ve siyonist rejim dokunulamaz bir devlet, dokunulamaz bir rejimdi ama İsrail”e, Netanyahu ve yakın çetesine yakın dönemde iki kere dokunuldu. Birisi Uluslararası Adalet Divanı”nda verilen karardı. Bir diğeri ise Uluslararası Ceza Mahkemesinin verdiği karardır. Bu kararlar çıktıktan sonra bunları değerlendirmek kolaydır ama bu kararların ne kadar zor şartlar içerisinde verildiğini hepimiz biliyoruz.” ifadelerini kullandı.- “DOKUNULAMAZ ZANNEDİLEN İSRAİL”E DOKUNULDU”Numan Kurtulmuş, Gazze”deki insanlık dramı için dünyanın pek çok yerinde düzenlenen gösterileri hatırlatarak, şunları söyledi:”İnsanlık cephesinin yaptığı her gösteri ve “Filistin”e özgürlük” diyerek bağırdıkları her slogan, Uluslararası Adalet Divanını ve Uluslararası Ceza Mahkemesini etkiledi. Dokunulamaz zannedilen İsrail”e dokunuldu. Sizi temin ederek söylerim ki Netanyahu ve çetesinin getirdiği siyonist rejimin bu halleri, iyi halleridir, iyi günleridir. Önümüzdeki dönem dünya sisteminin değişmesi bakımından tarihi öneme sahip olan İsrail”e daha çok dokunulacaktır. Birçok uluslararası alanda hesap verecekler ve bu yaptıkları yanlarında kar kalmayacaktır. Bu söylediğim sadece bir hükümete karşı değil, çökmüş, ayaklar altına serilmiş olan uluslararası sistemin yeniden dirilmesine vesile olacak önemli adımdır.”Dünyada keskin hatlarla gelişen çelişki ve çatışma dönemi olacağını aktaran Kurtulmuş, “Bir tarafta adaleti savunanlar, diğer taraftaysa zulmü savunanlar arasında bir mücadele, çelişki olacaktır. İnsanlık cephesi, bu konuda adaleti savunanların bir araya gelebileceğinin çok somut örneğini oluşturmuştur. Filistin”in nerede olduğunu bile bilmeyen insanların kalkıp Filistin davasına sahip çıkmaları ancak adalet duygusunun çok yüksek olmasıyla izah edilebilir.” diye konuştu.- “TECRÜBEMİZİ SURİYELİ KARDEŞLERİMİZE AKTARMAK BOYNUMUZUN BORCUDUR”TBMM Başkanı Kurtulmuş, yönetimde kapsayıcılık ilkesinin önemine değinerek, yeni Suriye yönetiminin büyük sınav vereceği alanlardan birisinin bu ilke olduğunun altını çizdi.Yeni Suriye yönetiminden kapsayıcı ve demokrat olmaları, toplumun bütün farklı kesimlerinin temsil edilebileceği bir Suriye”yi inşa etmelerini beklediklerini ifade eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:”Türkiye olarak bir komşuluk vazifesi, bir kardeşlik vazifesi olarak üzerimize düşen, Suriye”nin yeni yönetiminde ve Suriye halkına demokratik rehberlik yapabilmektir. Bu büyük tecrübemizi Suriyeli kardeşlerimize aktarmak boynumuzun borcudur. Suriye”de hangi dini kökenden, hangi etnik kökenden, hangi kültürel farklılığa sahip olursa olsun, bütün toplum kesimlerinin Suriye yönetiminin içerisinde olması ve onların da temsil edildiği bir sistemin kurulması beklentimizdir. Suriye”nin yeni yönetiminden bir diğer beklentimiz de terör örgütlerinin bütünüyle Suriye topraklarının dışına çıkmasının temin edilmesi ve Suriye”nin toprak bütünlüğünün sağlanmasıdır.”Osman AtamanProgramda konuşan Bab-ı Ali Toplantıları Düzenleme Kurulu Başkanı Osman Ataman ise etkinliğe ilişkin dair bilgiler verdi.
Source: Www.star.com.tr
Fadime Özkan yazdı: Eve, aileye, çocuğa güçlü destek
Aile ve kadın, kuruluşundan itibaren AK Parti”nin en hassas olduğu konuların başında geliyor. Refah Partisi çizgisinden başlayarak bu siyasi damarın güçlenmesinde kadın siyasetçilerin büyük emeği vardır. Star gazetesinin çok değerli kalemlerinden yazar Sibel Eraslan”ın Refah Partisi İstanbul İl Kadın Kolları Başkanlığı hala “efsanevi bir dönem” diye anlatılır. AK Parti”ye de aynı şekilde “kadın partisi” deniyor.Bu başarıda ve sahiplenmede Erdoğan”ın tutumu kritik öneme sahip. Erdoğan kadınlara siyasette alan açarken konuya toplumsal ve bireysel düzlemde “hak temelli” yaklaştı. Verilen zorlu mücadelelerin ardından kadınlar despotik laikçilerce gasp edilmiş hak ve özgürlüklerine kavuşmuş, kendilerini ev dışında da var edebilmiş durumdalar.KADIN GÜÇLENDİNDİKÇE…2002″de kızların okullaşma oranı yüzde 39 iken şimdi yüzde 95″lerde. Yükseköğretimde oran 2002″de yüzde 11 iken şimdi 52 civarı.Eğitim oranları, farklı alanlarda uzmanlaşma ve istihdam, sivil toplum faaliyetlerinde yer alma gibi konularda eskiden var olan ve kapanmaz görünen cinsiyetler arası uçurum artık kapanmak üzere. Hatta mesela akademide kadınlar erkeklerden önde.Bu amaçla İş Kanunu kadınlar lehine defalarca elden geçirildi. Kadınların hukuki açıdan güçlendirilmesi için ihtisas mahkemeleri olan Aile Mahkemeleri ta 2003″te kuruldu.Kadına yönelik şiddeti önleme konusunda ise sıfır toleransla yola çıkıldı. 2004″te ve 2010″da Anayasada değişiklikler yapıldı. TCK”da da öyle. Hem mevzuatı hem zihniyeti değiştirmek için büyük çaba gösterildi yani.AİLE DEĞERLERİNE ATIFÖte yandan kadınlarla beraber ailenin güçlenmesine de o derece önem verildi.Aile içi rollerde yükün sadece kadının omzuna yüklenmemesi, sorumluluğun paylaşılması için siyasi söylemler geliştirildi. Bazılarının feminist söylemlere hapsetmeye çalıştığı sorun alanlarına daha eşitlikçi ve aile bağlamında baktı AK Parti.Peygamber Efendimizin hayatından örnekler vererek, eşi Hz. Hatice”den, Hz. Ayşe”den, kızı Hz. Fatıma ile ilişkilerinden hareketle kadınlara cesaret aşıladı. Hak teslimini, adaleti ve merhameti, dayanışmayı, kadim değerleri hiç ötelemedi. Kadınlar profesyonel iş hayatında var olurken aile bağlarının güçlü tutulması önemsendi.MEVZUAT ELDEN GEÇİRİLDİMevzuatı da buna göre değiştirdi AK Parti hükümetleri. Anayasasının 41. maddesindeki “Aile Türk toplumunun temelidir” ifadesi “Aile Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır” hükmü AK Parti sayesinde değiştirildi.2004″te ise Anayasanın “kanun önünde eşitlik” başlıklı 10. maddesinin 2. fıkrasına “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür” ibaresini ekledi.2011″de Başbakanlığa bağlı Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı kaldırıldı yerine “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı” adıyla bakanlık kuruldu.Liste uzar gider ama burada keseyim.AİLE GÜÇLENDİRİLİRKEN KADININ HAKKIBu uzun girizgâhı da şunu demek için kendime dayanak yaptım:AK Parti aileyi güçlendirirken kadının hakkını yemedi. Yenmiş haklarının, yok sayılmış adının üstüne yatmadı. Kadınları giyimine, hayat biçimine göre ayrıştırmadı. Yok saymadı, bilakis var kıldı.Belli kesimler farklı gerekçelerle aileyi, çocuğu ya da erkeği öne çıkarıp kadının hakkını o kadar kolay yiyebiliyor ki AK Parti”nin buradaki adaletli tutumunu kayda geçirmek istedim.Aileyi iki kanadıyla uçan bir kuş gibi, iki kefesiyle dengesini bulan bir terazi gibi kadın ve erkek ile kabul etti iktidar partisi. Bu açıdan mesela annenin doğum iznini uzatırken babaya da bebeğiyle zaman geçirmesi ve eşine yardımcı olması için Türkiye”de ilk kez uygulanmak üzere doğum izni çıkardı.AİLE YILININ MÜJDELERİBütün bu arka plan üzerinden değerlendirdim ben Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın dün aileyi güçlendirmek için açıkladığı yeni destekleri. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş da yirmi gün önce buluştuğumuzda etraflıca anlatmıştı yapılanları ve hazırlıkları. Star gazetesinde yayınlamıştık.Cumhurbaşkanı Erdoğan 2025″i neden Aile Yılı ilan ettiklerine dair sağlam bir çerçeve çizdi dün.Türk toplumundaki değişim, düşen doğum oranları, artan boşanmalar, ilerleyen evlilik yaşları gibi usul usul ilerlerken fark edilmeyen ve daha çok “kişisel tercihler” bağlamında görülen ama on yıllık dilimlere baktığınızda ise değişimin hızını gösteren, toplumsal soruna dönüşen konulara dair doğru tespitleri oldu Erdoğan”ın. Çözümlerini de sundu.GÜÇLÜ, CİDDİ, RASYONELSorunları çözmek, evliliği özendirmek, kolaylaştırmak, en az üç çocuk konusunda ailelere destek olmak için açıklanan müjdelerin her birini güçlü, ciddi ve rasyonel buldum doğrusu.Zengin veya geçim sıkıntısı olmayan toplumsal kesimlerde çocuk sayısı zaten çok azdır. Bir, iki. Daha çok sayıda çocuğu olan ve olmasını isteyen kesimler ise daha yoksul ya da dar gelirli ailelerdir.Bu açıdan Erdoğan”ın duyurduğu ilk kez evlenen gençlere faizsiz 150 bin TL kredi desteğinin, doğacak çocuklara her ay yapılacak düzenli ödemelerin nasıl teşvik edici olduğunu ilk on yılda bile görürüz diye düşünüyorum.Zira ilk çocuğa 5 bin TL, ikinci çocuğa her ay 1500, üç ve sonrasında ise her ay 5 bin TL destek ödemesi yapılması dar gelirli ailelerin işini gerçekten kolaylaştıracaktır.Kadınlar ve erkekler için uzaktan esnek çalışma modellerinin geliştirilmesi, kolay konut edinme, kreş ve bakım evi kolaylığı gibi diğer kalemler de epeydir üzerine çalışılan politikalar.LGBT konusuna tekrar girmeyelim ama malum, iktidarın bu konudaki bilinçli ve dirençli tutumunda bir değişik yok. Cumhurbaşkanı doğru ve fıtri olanı yüceltip destekleyerek sapkın ve hastalıklı olanı “aile dışında” tutarak zayıflatıyor aslında.
Source: Fadime Özkan
Vahdettin İnce yazdı: Adı konmamış süreç
Malumunuz insanın dünya hayatı isim koymakla başlamış. Yüce Allah, Adem”e ilk olarak varlıkların isimlerini, diğer bir ifadeyle varlıklara isim koymayı öğretmiş. Nitekim bu doğamızın gereği, bir çocuk dünyaya geldiği zaman ilk olarak ona bir isim vermek aklımıza gelir. Hatta bazı tez canlı aileler, çocuk daha dünyaya gelmeden ona bir isim bulma telaşına girerler. Ebeveynler, yakın akrabalar arasında isim tartışması bile yaşanır çocuk henüz doğmamışken. Acele tarafından da olsa eşyanın tabiatına uygun bir davranıştır bu. Yaratılışımızdan kaynaklanan bu özellik, hayatın her alanında kendini gösterir. Mesela bir mucitsek eğer, icadı tamamladıktan sonra ona bir isim veririz ilk olarak. İsimsiz süreçler de yürümez bildiğiniz gibi. Gerçi bizim ülkemizde adı daha ilk adımda konulmuş süreçler de pek yürümüyor, mevzuat namüsait olduğu için.Geçenlerde katıldığım bir TV kanalında sunucu, “MHP lideri Devlet Bahçeli”nin çağrısı üzerine Türkiye”de bir süreç başladı. Bu süreç kapsamında DEM Parti heyeti, önce İmralı adasına gidip orada tutuklu bulunan Abdullah Öcalan”la görüşüp ondan bir mesaj getirdi. Ardından başta Meclis başkanı olmak üzere bazı partilerle görüşmeler gerçekleştirdi. Lehte ve aleyhte açıklamalar yapılıyor, talepler, endişeler dile getiriliyor. Beklentiler yükseltiliyor. Uyarılar yapılıyor. Hatta başlamış olan veya devam etme ihtimali bulunan sürece yönelik tehditler havada uçuşuyor. Herkes gardını almış gidişatı gözlemliyor. Ama bu sürecin bir adı yok! Adı konmamış bir süreç işliyor gibi” dedi.”Bana da tuhaf geliyor ama bu durum toplumumuzun karakterine de hepten aykırı değil. Her şey olup bittikten sonra ona bir isim vermek de bu toplumun kültüründe var. Malum olduğu üzere eski Türk destanlarında kahraman, iyice serpilip gürbüzleşmedikçe, mesela bir kahramanlık yapmadıkça ona bir isim verilmediği anlatılmaktadır. Dede Korkut masallarında Boğaç Han, delikanlılık çağında, o da bir azgın boğayı yendikten sonra ancak bir isme kavuşabiliyor. Eh Kürtlerde de durum pek farklı değil. Van”dan İstanbul”a otobüsle seyahat ederken yan yana oturan, daha önce birbirlerini tanımayan iki Kürdün, yolculuk boyunca kendileriyle ilgili hemen hemen her şeyi konuştukları halde yekdiğerinin adını sormayı ancak yolculuğun sonunda akıl ettikleri sıkça rastlanan bir durumdur. Dolayısıyla bu sürecin adı belki de sonunda verilecek” diye ekledim.Mevcut sürece bir isim verilmemiş olmasının, sözünü ettiğim kültürel gerekçelerden kaynaklanıyor olması muhtemeldir. Ama bir diğer etken de daha önce başarısızlıkla sonuçlanmış süreçlerin akıbetinin tekrarlanması endişesi de olabilir. Nitekim Kürt sorunu bağlamında on sene kadar önce yaşadığımız sürece önce “Kürt açılımı”, ardından “Demokratikleşme süreci” ve en sonunda “milli birlik ve kardeşlik süreci” isimleri verilmişti. Hatırlıyorum, o günlerde konuyla ilgili olarak çağırıldığım televizyon programlarında süreçle ilgili hangi ismi kullanacağımı bazen şaşırabiliyordum. Hatta ufak çaplı krizler de yaşanabiliyordu. Mesela “demokratikleşme süreci”ne geçiş aşamasındayken “Kürt açılımı” dediğim zaman sunucu tarafından nazikçe uyarılırdım. Anlayacağınız o günlerde isimler hususunda bir tedirginlik hakimdi. Sürecin aktörlerinin “bu sürece bir isim vermese miydik acaba?” diye içlerinden geçirmiş olmaları da kuvvetle muhtemeldir. Bugünkü temkinli gidişin bir sebebi de geçmişte yaşanan bu tedirginlik olabilir nitekim. Bugünkü adımı atanlar geçmişteki sürecin de aktörleri ne de olsa. Ağızları sütten yandığı için yoğurdu üfleyerek yiyorlar gibi bir durum söz konusudur.O yüzden “hele süreç suhuletle encamına varsın, şiddet bitsin, silahlar sussun, varsın bir ismi de olmasın.
Source: Vahdettin İnce
Bir tıkla hayatı karardı! Ev hanımının 6 milyon TL”si buhar oldu: Çıkmaya çalıştıkça battı
İnternette ünlülerin isimlerin fotoğraflarını kullanarak sahte yatırım reklamları hazırlayanların tuzağına Gaziantepli ev hanımı düştü. Sabah”ta yer alan habere göre D.Ö. geçen yıl sosyal medyada ünlülerin resimlerinin de olduğu yatırım reklamının yer aldığı internet sitesini ziyaret etmesinin ardından telefonla arandı.Kendisini arayan kişi büyük bir yatırım şirketi olduklarını, ünlü isimlerin de kendileriyle çalıştıklarını söyledi. Önce birikim yaptığı döviz ve altınları yatırdığını belirten D.Ö. “Bir süre sonra sistemden çıkmak istedim. Ancak “100 bin doların altında çıkışa müsaade etmiyoruz” dediler. “Paranı yüz bin dolara tamamlaman halinde devletin verdiği teşvikleri de alabilirsin” yanıtı aldım.” dedi.Babasından alan arsa ve arabayı da satan kadın bir de kredi çekti. Parasının Avrupa Merkez Bankası”nda olduğunu ve bankaya polis baskını olduğunu söyleyen dolandırıcılar D.Ö.”yü 6 milyon lira dolandırdı. D.Ö. şu ifadeleri kullandı: Senin paranı e-döviz olarak göndereyim” dedi. 2 bin dolar istedi. Gönderdim ama 15-20 gün geçmesine rağmen hiçbir şey gelmedi. Sonra 4 bin dolar avukat parası istedi. Onu da gönderdim. Bir daha da kendisine ulaşamadı
Source: Internet Haber
MEB”den özel okullara yönelik önemli değişiklik
MİLLİ Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından özel okullara yönelik yönetmelikte yapılan değişiklikle, şehit ve gazi çocukları ile koruma altındaki çocukların, özel okullardaki tüm hizmetlerden ücretsiz yararlanmasının önü açıldı.MEB tarafından hazırlanan “Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”, 3 Ocak”ta Resmi Gazete”de yayımlandı. Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre; yönetmelikle, özel öğretim kurumlarına yönelik hükümlerde değişiklik yapıldı. Bu kapsamda, 2025-2026 eğitim öğretim yılından itibaren şehit ve gazi çocukları ile devlet koruması altındaki çocuklar, özel okullarda eğitim ücretinin yanı sıra yemek, pansiyon, kitap-kırtasiye, kıyafet, etüt, uluslararası diploma ve sertifika programı gibi okulda sunulan tüm hizmetlerden ücretsiz yararlanabilecek.TEMMUZDA KILAVUZ YAYIMLANACAKÖzel okullarda gelecek yıldan itibaren ücretsiz okuyacak öğrencilere yönelik yeni düzenlemeler, bakanlık tarafından temmuz ayında yayımlanacak “Ücretsiz Okutulacak Öğrenci/Kursiyer Yerleştirme Kılavuzu”na yansıtılacak. Bu kapsamda ücretsiz kontenjan için takvim ilan edilecek ve başvurular, yaz döneminde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından elektronik sistem üzerinden alınacak. Kılavuz doğrultusunda öğrenciler, okumak istedikleri özel okul tercihlerini ağustos ayından itibaren yapabilecek. Özel okul dışındaki özel öğretim kurslarının, ücretsiz kontenjanları için başvurular ise valilikler tarafından alınacak.Özel okulları da kapsayan özel öğretim kurumlarının, öğrenci sayısının en az yüzde 3″ü kadar ücretsiz öğrenci okutmakla yükümlülüklerine ilişkin hükümler, 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu”nun 13″üncü maddesinde yer alıyor. Ücretsiz öğrenci okutma uygulamasında, Kanun”da belirtilen şehit ve gazi çocukları ile haklarında korunma, bakım veya barınma kararı alınmış çocuklara öncelik veriliyor.
Source: Haberler
Yusuf Erdoğan”dan olay itiraf! “Hakem benden özür diledi”
Trendyol Süper Lig”in 19. haftasında Fenerbahçe, deplasmanda TÜMOSAN Konyaspor”u 3-2 yendi. Karşılaşmanın ardından Konyasporlu futbolcu Yusuf Erdoğan çarpıcı açıklamalar yaptı.Direnç Tonusluoğlu”nun kararlarını eleştiren Yusuf, hakem ile maç içerisinde yaşadığı bir diyaloğu şu sözlerle anlattı:”Hakemlerin vücut dilleri beni çok rahatsız ediyor. İki pozisyon var. Hakem bana “Özür dilerim çalamadım, kaçırdım pozisyonu” diyor.”Bana bu cümleyi kurduktan sonra ben sahanın içinde inancımı kaybediyorum bazı şeylere.””Bugün Fenerbahçe kaybetseydi, ulusal basına malzeme olacaktı. Ama biz kaybettiğimiz için çok fazla konuşulacağını düşünmüyorum. Adalet herkese lazım.
Source: Www.star.com.tr
Erdoğan”ın verdiği müjdelerden kimler faydalanabilecek? Detaylar netleşti
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2025 Aile Yılı dolayısıyla düzenlenen tanıtım programında nüfustaki azalmayı önlemeye yönelik uygulamaya konulacak teşvikleri açıkladı. Erdoğan”ın açıkladığı ilk teşvike göre, yeni evlenecek gençlere iki yılı ödemesiz dört yıl vadeli 150 bin lira faizsiz kredi desteği sağlanacak.İkinci teşvik ise çocuk başına verilen doğum yardımlarının artırılması olacak. İlk çocuk için tek seferlik 5.000 TL doğum yardımı yapılacak. İkinci çocuğu doğan ailelere her ay 1.500 TL, üçüncü çocuğu doğan ailelere ise her ay 5.000 TL doğum yardımı yapılacak. DEPREM BÖLGESİNDE BAŞLATILDI Habertürk”te yer alan habere göre; Gençleri evliliğe teşvik etmek amacıyla devreye sokulan Evlenecek Gençlerin Desteklenmesi Projesinin pilot uygulaması, geçen yıl nisan ayında depremden etkilenen Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya ile Gaziantep”in Nurdağı ve İslahiye ilçelerinde başlatıldı.İki yılı ödemesiz dört yıl vadeli faizsiz 150 bin lira evlenme kredisi desteğinden yararlanabilmek için gerekli şartlar şöyle:Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak.Başvuru tarihi itibarıyla 18 – 29 yaş arasında olmak (30 yaşından gün almamış olmak)Çiftlerin son 6 aylık gelir toplamı ortalaması ve son aya ait gelirleri toplamının 2 asgari ücretten fazla olmaması…Başvuru tarihi itibarıyla resmi nikah tarihine en az 2 ay, en fazla 6 ay kalmış olmak.Bakanlığın evlilik öncesi ve sonrasında sunacağı eğitim ve danışmanlık hizmetlerinden yararlanmayı taahhüt etmek.Affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine, anayasal düzene karşı suçlar ile cinsel suçlardan, uyuşturucu satışı veya kullanımından kesinleşmiş mahkumiyet kararı olmaması gerekiyor. BAŞVURU NASIL YAPILACAK? Evlenme kredi desteği için başvurular e-Devlet üzerinden yapılabilecek. Deprem illeri dışındaki illerde koşulları sağlayan gençler bugünden itibaren başvuru yapabilecekler. İçinde bulunduğumuz ocak ayında 150 bin lira kredi kullanan gençler, ilk ödemeyi 2027 yılı ocak ayında yapacaklar. Her ay 6.250 TL ödeyecekler. Evlenme kredisi desteğinin 29 yaşla sınırlandırılması günümüz için yetersiz görülüyor. Yaş sınırının artırılması desteğin daha iyi amacına ulaşmasına katkıda bulunabilir. DOĞUM YARDIMININ ŞARTLARI Doğum yardımı 2015 yılından beri uygulanıyor. Bir defaya mahsus olmak üzere ilk çocuk için 300 TL, ikinci çocukta 400 TL, üçüncü ve sonraki çocukta ise 600 TL doğum yardımı yapılıyor. Mevcut doğum yardımından yararlanmak için annenin veya babanın Türk vatandaşı olması, çocuğun canlı doğması yeterli bulunuyor. Ailenin gelir durumuna bakılmıyor. Sonradan izinle Türk vatandaşlığından çıkarılan mavi kartlılar da doğum yardımından yararlanabiliyorlar.Doğum yardımı için kanun çıkartılması gerekecek. Yeni doğan ilk çocuk için tek seferlik 5000 lira doğum yardımı yapılacak. Bir ailenin ikinci çocuğu doğduğunda annenin hesabına her ay 1500 lira yatırılacak. Üçüncü ve sonraki çocuk doğumunda ise her ay 5.000 lira yardım yapılacak. Örneğin halihazırda iki çocuğu olan bir aile üçüncü çocukları doğduğunda her ay 5000 lira yardım alacaklar. İşçi, memur hangi statüde olursa olsun kamuda çalışanlar doğum yardımı için çalıştıkları kuruma başvuru yapacaklar. Kamuda çalışmayanlar ise doğum yardımı başvurusunu e-Devlet üzerinden yapabilecekler.
Source: Haberler
SON DAKİKA | Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş açıkladı: Esnek çalışma modeli geliyor!
Son dakika… Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, sağlıklı nüfus yapısı için çalışmaların hayata geçirileceğini kaydetti. Bakan Göktaş, esnek çalışma modelinin gündemde olduğunu söyleyerek, “Önümüzdeki günlerde kamuoyuyla paylaşacağız” dedi. AİLEYE YÖNELİK 3 BÜYÜK TEHDİT! Göktaş, “Biliyorsunuz aile aslında bizim medeniyetimizin yapı taşı. Kadim bir yapı ve yerine hiçbir şeyi koyamayız. Ancak günümüzde aile kurumu gerçekten çok büyük tehditler altında. 3 büyük tehditten bahsetmek istiyorum. Öncelikle aileye yönelik ciddi bir itibarsızlaştırma söz konusu. Küresel tehditler, ayrıca bazı dayatmalarla birlikte cinsiyetsizleştirme propagandaları, diğer yandan nüfus odaklı da bazı riskler var biliyorsunuz. Ülkemizde de benzer türlü çalışmalar söz konusu. Özellikle demografik yapımıza yönelik, nüfus yapımıza yönelik önemli tehditler de var. Tabii tüm bunları ele aldığımızda aslında aileyi merkeze alan bir çalışma ihtiyacı doğdu.” diye konuştu. Bakan Göktaş, konuşmasına şöyle devam etti: Biliyorsunuz 78. Genel Kurul”da Cumhurbaşkanımız Birleşmiş Milletler kürsüsünde ailemiz istikbalimiz diyerek aileyi ailenin önemine tüm dünyaya haykıran tek lider oldu ve onu yansıttı. Aile küçük bir toplumdur. Toplumda büyük bir ailedir dedi. Şimdi baktığımız zaman gerçekten aslında benzer kaygılar dünyada da var. Şimdi aile bizim toplumumuzun temel yapısı. Fakat belli tehditlerle de olduğunu görünce ailelerimize yönelik önemli adımlar atmamız gerektiğini biz biliyoruz. Cumhurbaşkanımızın o söyleminden sonra biz de 8. Aile Şuramızı gerçekleştirdik 2013 yılında. Akabinde sivil toplum kuruluşlarıyla, bütün kamuoyuyla birlikte farklı çalışmalar yürüttük. Ailelerin ihtiyaçları nelerdir? Toplumdan beklentileri nelerdir? Doğurganlıkla ilgili riskleri de göz önünde alarak aileleri nasıl destek olabiliriz diye farklı çalışmalar yürüttük ve 14 Mayıs”ta 15 Mayıs Uluslararası aile gününde biz ailenin güçlendirilmesi eylem planımızı kamuoyuyla paylaştık. Akabinde tabii ki biz bu çalışmalarımızı tek başımıza yürütemeyeceğimizi biliyoruz. Eğer bir eylem planınız yoksa tabii bu planı hayata geçirecek de bir ortak bir irade gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz başkanlığında pekçok bakan, kamu kurumlarıyla birlikte geçtiğimiz perşembe günü de Nüfus Politikaları Kurulu kuruldu. 9 Ocak”ta da ilk toplantımızı gerçekleştirdi. Önümüzdeki yıllarda aileyi güçlendirecek, ailelerin gerçek ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir kurul. SAĞLIKLI NÜFUS YAPIMIZI DESTEKLEYECEK ÇALIŞMALAR HAYATA GEÇİRECEĞİZ Diğer yandan hem ailelerimizi hem doğurganlık hem genç ve dinamik nüfus yapımızı destekleyecek sağlıklı nüfus yapımızı destekleyecek bazı çalışmalar hayata geçireceğiz. Bunu icra kurulunda Nüfus Politikaları Kurulunda icra edeceğiz. Geçtiğimiz perşembe günü, Cumhurbaşkanımızın ilan ettiği müjdeleri de kurulda bir karara bağladık farklı bakanlıklarla istişare ederek. Sayın Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle 2025 yılı Aile Yılı olarak da bu kapsamda ele alındı. Aile yılının inşallah 81 ilimizde gerçek manada icra edileceği bir yıl olmasını temenni ediyorum. EVLENECEK GENÇLERE DESTEK PROJESİNDE DETAYLAR Aile ve Gençlik Fonu kapsamında evlilik kredisi gençlere 150 bin liralık ve 4 yıl vadeli 2 yıl geri ödemesiz bir krediden bahsediyoruz. Geçtiğimiz yıl bunu deprem bölgesinde yani depremden en çok etkilenen illerden başlatmıştık. Akabinde biz bunu Bartın, Zonguldak, Karabük, Osmaniye doğurganlığın en düşük olan illeri ikinci pilot bölge olarak eylül ayında kapsam içine almıştık. Sayın Cumhurbaşkanımız da dün müjdelediği gibi 81 ilimizde bütün gençlerimize bu desteği sunacağız. Amacımız gençlerimiz yuva kurarken onlara destek olmak, onların yanında bulunmak. Gençlerimizden çok yoğun talepler vardı. Özellikle bizim ilimizde bu destekler ne zaman gelecek? Çok yoğun bekliyorlar evlenmek için. Dün katılan bir çiftimiz hamile eşiyle birlikte katılmışlardı ve bu evlilik süreçlerinde onların hayatına nasıl dokunduğumuzu ifade ediyorlar. Biz bu mutluluğu onların bu mutluluk yolculukları, bu yuva kurma süreçlerinde onların yanında olmak bizleri gerçekten çok mutlu ediyor. Bu çok kıymetli bir destek. Özellikle 81 ile yaygınlaştırılması çok kıymetli. Dün de zaten başvurular Cumhurbaşkanımızın ilanıyla beraber başladı. Dijital platformdan e-Devlet üzerinden de başvurabiliyorlar. 4 saat içerisinde 4 bin 311 sayısına ulaşmıştık.
Source: Sabah
Bakan Göktaş”tan “doğum yardımı” açıklaması: 1 Ocak sonrasını kapsayacak
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, TRT Haber”de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.Bakan Göktaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın 2025 yılını Aile Yılı ilan ettiğini hatırlatarak başladığı konuşmasında, “Gerçekten dün bizler için çok önemli bir gündü. Bu kapsamda hem ailelerimizi hem gençlerimizi destekleyecek çok önemli adımlar atıyoruz. Cumhurbaşkanımız da dün bazı müjdeleri kamuoyuyla paylaştı. Hakikaten hem ailelerden hem kamuoyundan çok ciddi destekler gördük.” ifadelerini kullandı.Göktaş, “Biliyorsunuz aile aslında bizim medeniyetimizin yapı taşı. Geçmişten bugüne hala sürdürülen bir aslında çok önemli bir yapı. Kadim bir yapı ve yerine hiçbir şeyi koyamayacağımız çok önemli bir yapı. Ancak günümüzde aile kurumu gerçekten çok büyük tehditler altında. 3 büyük tehditten bahsetmek istiyorum. Öncelikle aileye yönelik ciddi bir itibarsızlaştırma söz konusu. Küresel tehditler, ayrıca bazı dayatmalarla birlikte cinsiyetsizleştirme propagandaları, diğer yandan nüfus odaklı da bazı riskler var biliyorsunuz. Ülkemizde de benzer türlü çalışmalar söz konusu. Özellikle demografik yapımıza yönelik, nüfus yapımıza yönelik önemli tehditler de var. Tabii tüm bunları ele aldığımızda aslında aileyi merkeze alan bir çalışma ihtiyacı doğdu.” diye konuştu.Bakan Göktaş, konuşmasına şöyle devam etti;Biliyorsunuz 78. Genel Kurul”da Cumhurbaşkanımız Birleşmiş Milletler kürsüsünde ailemiz istikbalimiz diyerek aileyi ailenin önemine tüm dünyaya haykıran tek lider oldu ve onu yansıttı. Aile küçük bir toplumdur. Toplumda büyük bir ailedir dedi. Şimdi baktığımız zaman gerçekten aslında benzer kaygılar dünyada da var. Şimdi aile bizim toplumumuzun temel yapısı. Fakat belli tehditlerle de olduğunu görünce ailelerimize yönelik önemli adımlar atmamız gerektiğini biz biliyoruz. Cumhurbaşkanımızın o söyleminden sonra biz de 8. Aile Şuramızı gerçekleştirdik 2013 yılında. Akabinde sivil toplum kuruluşlarıyla, bütün kamuoyuyla birlikte farklı çalışmalar yürüttük. Ailelerin ihtiyaçları nelerdir? Toplumdan beklentileri nelerdir? Doğurganlıkla ilgili riskleri de göz önünde alarak aileleri nasıl destek olabiliriz diye farklı çalışmalar yürüttük ve 14 Mayıs”ta, 15 Mayıs Uluslararası aile gününde biz ailenin güçlendirilmesi eylem planımızı kamuoyuyla paylaştık. Akabinde tabii ki biz bu çalışmalarımızı tek başımıza yürütemeyeceğimizi biliyoruz. Eğer bir eylem planınız yoksa tabii bu planı hayata geçirecek de bir ortak bir irade gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz başkanlığında pek çok bakan, kamu kurumlarıyla birlikte geçtiğimiz perşembe günü de Nüfus Politikaları Kurulu kuruldu. 9 Ocak”ta da ilk toplantımızı gerçekleştirdi. Önümüzdeki yıllarda aileyi güçlendirecek, ailelerin gerçek ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir kurul. Diğer yandan hem ailelerimizi hem doğurganlık hem genç ve dinamik nüfus yapımızı destekleyecek sağlıklı nüfus yapımızı destekleyecek bazı çalışmalar hayata geçireceğiz. Bunu icra kurulunda Nüfus Politikaları Kurulunda icra edeceğiz. Geçtiğimiz perşembe günü, Cumhurbaşkanımızın ilan ettiği müjdeleri de kurulda bir karara bağladık farklı bakanlıklarla istişare ederek. Sayın Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle 2025 yılı Aile Yılı olarak da bu kapsamda ele alındı. Aile yılının inşallah 81 ilimizde gerçek manada icra edileceği bir yıl olmasını temenni ediyorum.Aile ve Gençlik Fonu kapsamında evlilik kredisi gençlere 150 bin liralık ve 4 yıl vadeli 2 yıl geri ödemesiz bir krediden bahsediyoruz. Geçtiğimiz yıl bunu deprem bölgesinde yani depremden en çok etkilenen illerden başlatmıştık. Akabinde biz bunu Bartın, Zonguldak, Karabük, Osmaniye doğurganlığın en düşük olan illeri ikinci pilot bölge olarak eylül ayında kapsam içine almıştık. Sayın Cumhurbaşkanımız da dün müjdelediği gibi 81 ilimizde bütün gençlerimize bu desteği sunacağız. Amacımız gençlerimiz yuva kurarken onlara destek olmak, onların yanında bulunmak.Gençlerimizden çok yoğun talepler vardı. Özellikle bizim ilimizde bu destekler ne zaman gelecek? Çok yoğun bekliyorlar evlenmek için. Dün katılan bir çiftimiz hamile eşiyle birlikte katılmışlardı ve bu evlilik süreçlerinde onların hayatına nasıl dokunduğumuzu ifade ediyorlar. Biz bu mutluluğu onların bu mutluluk yolculukları, bu yuva kurma süreçlerinde onların yanında olmak bizleri gerçekten çok mutlu ediyor. Bu çok kıymetli bir destek. Özellikle 81 ile yaygınlaştırılması çok kıymetli. Dün de zaten başvurular Cumhurbaşkanımızın ilanıyla beraber başladı. Dijital platformdan e-Devlet üzerinden de başvurabiliyorlar. 4 saat içerisinde 4 bin 311 sayısına ulaşmıştık. Cumhurbaşkanı Erdoğan müjdeleri peş peşe sıraladı: Türkiye geneline yayacağızBakan Göktaş: Yıkıcı oyunların aile kurumumuza zarar vermesine göz yummayacağızBakan Göktaş: Kadınların temsiliyeti artıyor
Source: Www.star.com.tr
Bahçeli”yi küplere bindiren iddia: Yunanistan”ın yaptığının sonuçları ağır olur
Verdiği müjdelerden kimler nasıl faydalanacak? Detaylar netleşti
Bu 3 gruba dahil olanlar özel okullarda ücretsiz eğitim alabilecek
Hurdasını getiren bu 12 araç modelini vergisiz satın alabilecek
Los Angeles yangınıyla ilgili en büyük komplo teorisi
Ayrıntılar geliyor…
Erdem Aksoy
Haberler.com – Politika
Sosyal medyaya düşen liste Erdoğan”ı küplere bindirdi
15 yaşındaki çocuk doğurduğu bebeği klozete attı
Los Angeles yangınıyla ilgili en büyük komplo teorisi
Haberler.com”da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com”un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
Yaprak Dökümü dizisinin efsane oyuncusu hayatını kaybetti
Menzil Cemaati”nde büyük kavga! Taşlar sopalar havada uçuştu
En acı veda! El sallarken gözyaşları sel oldu
İstanbul”u karıştıran taksici yakalandı! İfadesi olaydan daha beter
Bu kareye tepki yağıyor
Sosyal medyaya düşen liste Erdoğan”ı küplere bindirdi
Son Dakika Haberleri
ÖĞRETMEN MAZERETE BAĞLI ATAMA | 2025 Öğretmen mazeret atamaları ne zaman açıklanacak? Vergisiz alınabilecek 12 araç modeli! ÖTV muafiyeti olan araçlar hangileri? Vergisiz alınabilecek 12 araç modeli nedir? Dolar kaç TL, 1 Dolar ne kadar? 14 Ocak döviz kuru ve bugün döviz fiyatlarında son durum ne? GÜLERMAK HALKA ARZ | Gülermak ne zaman işlem görecek? GLRMK kaç lot verdi? Mert Demir ne dedi? Serenay Sarıkaya ile Mert Demir reklam ilişkisi mi? Bedia Ener evli mi, çocuğu var mı? Bedia Ener Öztep 70 yaşında hayatını kaybetti! 14 OCAK BİM KATALOĞU 2025 | BİM AKTÜEL kataloğunda neler var? Bugün BİM”de hangi ürünler olacak? Kadınları bayıltıp taciz eden taksi sürücüsü kimdir? Taksici tutuklandı mı, olay ne? Yaprak Dökümü oyuncularından kim öldü? ATV MÜGE ANLI CANLI İZLE | Müge Anlı”da son bölüm ne oldu? Köprü geçiş ücretleri ne kadar oldu? 2025 zamlı köprü geçiş ücretleri!
Gelişmelerden Anında Haberdar Olun!
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Source: Erdem Aksoy
MHP Genel Başkanı Bahçeli: Atina yönetimi ayağını denk alsın
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli”nin açıklamalarından satır başları şöyle: *Türkiye çok güçlü bir devlettir. Siyasi düşüncelerimizi kendimize saklayıp detaylar konusunda belirsiz davranmıyoruz. İki yüzlü bir tavrın kıyısında dolaşmıyoruz. Kapalı devre siyasetin labirentlerine sıkışıp kalmıyoruz. Ne söylediysek arkasında mertçe duruyoruz. Çevremize yığınak yapan kara emperyalizmin senaryolarına karşı tahkimatı yoğunlaştırıyoruz. Maşeri vicdanlar çözümü tetikleyecek. *12 ada Türk milletinden ayak oyunlarıyla çalınmıştır. Atina yönetiminin ayağını denk almasını tavsiye ediyorum. Barışla kazanmak için savaşmak gerekiyorsa o da bizim için düğün bayramdır diyoruz. Zaman Türk milleti zamanıdır. Zemin Misak-ı Milli”nin son sınır hattıdır. Türkiye “Mavi Vatan”dan vazgeçmez. *Terörsüz bir yüzyılın çatısını gönüllerin birleşmesiyle örmenin amacındayız. Temkinli ve ihtiyatlı iyimserlikle devletimizin kutlu varlığına hiçbir halel getirmeyecek hakkaniyetli mücadelede inşallah çıta yükselteceğiz. “Biz gelişmiş güçlenmiş Türkiye”nin hedefindeyiz” *Fedakarlık ise istenen yerine getireceğiz. Biliyoruz ki değişimsiz gelişim olmaz fakat kafasını değiştirmeyenler hiçbir şeyini değiştiremez. Biz gelişmiş güçlenmiş Türkiye”nin hedefindeyiz. *MHP ile Kürtleri düşman göstermek amacıyla hain propagandayı körüklediler. Ne yaptıysak kendimizi bir türlü anklatamadık. Belli ki hürmetimizi layık olduğu veçile gösteremedik. Kürt kardeşlerimize hiçbir zaman şaşı bakmadık onları hiçbir zaman öteki görmedik. Hep birklikte Türkiye olduğunu yüreklice savunduk.”
Source: Dünya Gazetesi
Görme engelliler “ulaşım ve erişimde” daha görünür olmak istiyor
Milyonlarca kişinin yaşadığı dev metropol İstanbul”da, yaya yollarındaki ve toplu taşıma sistemlerindeki olumsuzluklar, görme engelli bireylerin günlük yaşamlarını daha da zorlaştırıyor.
Beyaz bastonlarıyla adeta şehrin haritasını ezberleyen görme engelliler, kaldırımlardan yollara, toplu taşıma duraklarından toplu ulaşım araçlarına kadar birçok alanda engellerle karşılaşıyor.
İstanbul”da görme engellilerin hayatını zorlaştıran ulaşım sorunlarının başında, otobüslerin sesli yönlendirme sistemlerindeki eksiklikler, metro ve metrobüs duraklarındaki asansörlerin yetersizliği, çeşitli arızalar ve düzensiz park edilmiş araçlar geliyor.
Çekmeköy”deki Sultan Çiftliği Ortaokulu”nda memur olarak görev yapan 38 yaşındaki görme engelli Burak Başak, her gün yaşadığı zorluklara rağmen, İstanbul”un ulaşım ağındaki sorunlarla beyaz bastonunun rehberliğinde mücadele ediyor.
Doğuştan görme engelli olan ve 20 yıldır kamuda çalışan Başak, AA muhabirine, görme engellilerin en büyük sorununun güvenli ulaşım olduğunu, düzensiz ve bozuk yollara, sesli uyarı sistemlerinin azlığına, asansör yetersizliğine ve toplu taşıma içindeki farkındalık eksikliğine dikkati çekti.
Görme engelli bireylerin iş hayatında çeşitli görevlerde bulunabileceklerini belirten Başak, “Tabii ki bir görme engelli olarak hayatta zorluklarımız var. Evden işe giderken, işten sosyal hayatınıza giderken sıkıntılarımız var. Ben şanslı olan insanlardanım. Görme engelliler genelde telefon, kütüphane, evrak getir götür konusunda çok rahat işleri yapabilecek düzeydeler. Tabii ki çok ince detay temizlik ve benzeri o işleri yapamıyorlar.” dedi.
“Herkesin farkında olmasını sağlamamız gerekiyor”
Başak, bir yerden bir yere giderken çeşitli zorluklarla mücadele ettiğini vurgulayarak, “Görme engelli olarak her sabah evden işe giderken yolun üstündeki kaldırımlar ya da fiziksel durumlar beni zorluyor. Çünkü her kaldırım ve yol görme engelliler için hatta bir engelli için fiziksel şartları karşılamıyor. Bazı kaldırımların ucu yok bazı kaldırımlarda direkler var ya da oradaki esnafın sandalye koyması gibi benzeri şeyler, bizim yola inmemize neden oluyor.” ifadelerini kullandı.
Vatandaşların görme engellilere karşı duyarlı olduğunu, yolda ilerlediği esnada birden koluna giren insanların onu kaldırıma çıkardığını söyleyen Başak, kaldırımda birçok fiziksel engel olması nedeniyle yolların görme engelliler için daha güvenli bir alan olduğunu belirtti.
Başak, engelli bireylerin hayatını kolaylaştırmak adına bir adım atılacağı zaman, projenin fikir aşamasının engelli bireylere danışılarak yürütülmesi gerektiğini ifade ederek, “Herkesin farkında olmasını sağlamamız gerekiyor. Kendi kendilerine değil, engelli sivil toplum kuruluşlarına bunun sorulması lazım. Ne oluyor, kendi başına bir iş yapıldığı zaman o iş engelliye yaramıyor. Bir çok proje var ve iyi niyetle yapıldığını biliyoruz ancak sağını solunu takip etmemiz ve çözüm üretmemiz lazım. Benim derdimi en iyi ben anlarım.” diye konuştu.
Alışveriş yaparken “gören” göze ihtiyaç duyuyorlar
Burak Başak, alışveriş yaparken istedikleri ürünü bulmakta ve fiyat etiketi okumakta zorlandıklarını, bu nedenle bir “gören” ya da personel bulmak zorunda olduklarını söyledi.
Alışveriş sırasında olumsuz durumlarla karşılaşabildiklerini ya da yanlışlıkla farklı ürün satın aldıklarını belirten Başak, görme engellilerin faydalanması için ürün etiketlerine QR kod ya da kabartma yapılabileceğini dile getirdi.
Başak, “Aslında bu durumda her şey, sokağa yeni çıkan bir görme engelli için yapılmalı. Bağımsızlığını, memurluğunu kazanmış, sosyal hayatın içinde olan bir engelli her türlü işini halledebilir ama sokağa yeni çıkan bir görme engelli zorluklar yaşayabilir ve tekrar eve kapanabilir. O yüzden biz diyoruz ki herkes dışarı çıksın.” ifadesini kullandı.
Vatandaşların ya da toplu ulaşım araçlarında görevli şoförlerin, otobüslerdeki sesli uyarı sisteminden rahatsız olabildiklerine dikkati çeken Başak, “Otobüs durağına gittiğiniz zaman otobüs soruyorsunuz “Bu kaç numara.” diye. Yeni olan otobüsler geldiğinde numarasını söylüyor ama Türkiye”de bu oran yüzde 20″lerde. Çünkü şoförler ya da vatandaşlar otobüsün sesini rahatsız olup kıstırıyor. Bu bizim için çok önemli.” şeklinde konuştu.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Şarkıcı Nez: Müzik camiasında dayanışma yok
Menajer Ayşe Barım ve oyuncu Serenay Sarıkaya’ya yönelik iddialar üzerine bazı oyuncular “kadın dayanışması” gerektiği yönünde açıklamalar yapınca, Nez sosyal medyada bir video yayınlayarak görüşlerini dile getirdi: “Bir dayanışma olayı daha. Keşke her sektörde böyle olsa. Ama ben müzik camiasında bir dayanışmanın olduğunu asla düşünmüyorum. En çok alkışladığınız popüler isimlerin kaç kişinin başını kestiklerini, kaç kişinin kariyerini yok ettiklerini size anlatsam, çok şaşırırsınız. İsim verdiğim takdirde ‘Gündeme gelmek istiyor’ dersiniz. Gerçekten dayanışma içinde olan isimler çok azdır. Kafanızı birazcık üste çıkarmaya çalışın, hemen vururlar. Alkışladığınız çoğu isim, genelde kafaya vuran isimlerdir.”
Source: Hurriyet.com.tr
Milli golbolcü Şeydanur engellilere örnek oluyor
Denizli”nin Merkezefendi ilçesinde yaşayan doğuştan görme engelli Şeydanur, ortaokulda beden öğretmeninin tavsiyesiyle golbol ile tanıştı.
Genç oyuncu, Denizli Görme Engelliler Spor Kulübü formasıyla başarılar elde etti ve performansı sayesinde dikkati çekerek 17 yaşında milli takıma seçildi.
Milli takımdaki ilk yılında 2017″de Finlandiya”da Avrupa Golbol Şampiyonası”na sonraki yıl da İsveç”te Golbol Dünya Şampiyonası”na katılan Şeydanur, iki organizasyonda da gümüş madalya alma başarısı yaşadı.
Şeydanur Kaplan, Tokyo 2020 Paralimpik Oyunları ile Paris 2024 Paralimpik Oyunları”nda altın madalyayı Türkiye”ye getiren takımda yer aldı.
Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü 4. sınıf öğrencisi Şeydanur Kaplan, Avrupa ve dünya şampiyonaları ile 2028 yılında ABD”de yapılacak Los Angeles Paralimpik Oyunları”nda mücadele edebilmek için çalışmalarını azimle sürdürüyor.
“Çok şanslı hissediyorum”
Şeydanur Kaplan, AA muhabirine golbolle tanıştıktan 5 sene sonra milli formayı giydiğini ifade etti.
Milli takımla Avrupa, dünya ve olimpiyat şampiyonlukları yaşadıklarını anlatan Şeydanur, “Bunlar çok büyük gururlar. Hiçbir şeyle satın alamayacağınız, eş tutamayacağınız başarılar, çok büyük gururlar. Bunları yaşadığım için kendimi çok şanslı hissediyorum ve çok gururlu hissediyorum.” diye konuştu.
Sporla farkındalık düzeyinin arttığını dile getiren milli sporcu, şöyle devam etti:
“Engelli birey olarak toplumda bu şekilde başarılarla var olmak, prestij kazanmak, toplumun üst basamaklarında yer almak çok gurur verici. Ben engellilerin eve kapanmaması gerektiği fikriyle büyüdüm. Çocukken hiç evde durmadım, evde değildim. Yaşıtlarımın yapabileceği aktiviteleri hatta daha fazlasıyla yapmışımdır. Hep ne yapabiliyorsam sınırlarımı da aşarak bir şekilde var olmaya çalıştım. Spor aslında benim kendimi ifade edebilmem için bir yoldu sadece. Spor çok güzel var oldu hayatımda. Spor aslında benim hayatım oldu.”
Şeydanur, ailelerin. engelli çocuklarına desteğinin önemine değinerek “Bence en büyük görev ailelere düşüyor. Çocuklarının ne yapabilecekleri konusunda her zaman tetikte olsunlar ve araştırsınlar. Aile desteklediği zaman çocuk kendine de inanıyor.” dedi.
“Zirveye ulaşmaktan ziyade orada kalabilmek”
Milli takımın en büyük başarıları elde ettiğini aktaran Şeydanur Kaplan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Sporun zirvesi olimpiyatlardır. Biz bunu iki kez hatta takım olarak üç kez başardık. Neredeyse dünya tarihinde böyle bir başarı yok. Aslında zirveyi gördük diyebilirim. Önemli olan zirveye ulaşmaktan ziyade orada kalabilmek, o istikrarı korumaktır. Bizim de amacımız katılacağımız bütün turnuvalarda aynı başarıyı koruyup sürdürebilmek. Buralara nasıl geldiğimi unutmadan bu yolda devam edebilmek benim amacım. “
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Nevzat Bahtiyar”ın avukatı Ali Eryılmaz: Yüksel “Salim yaptı” dedi!
Diyarbakır ın merkez Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi nde, 21 Ağustos ta kaybolan 8 Eylül de Eğertutmaz Deresi nde cansız bedenine ulaşılan Narin Güran cinayetine ilişkin belirsizlik sürüyor. 3 KİŞİ AĞIR MÜEBBET ALMIŞTI Davanın son duruşmasında, Diyarbakır 8 Ağır Ceza Mahkemesi anne Yüksel Güran, amca Salim Güran ve ağabey Enes Güran a iştirak halinde kasten öldürmekten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Cesedi dere yatağına saklayan Nevzat Bahtiyar ise 4 yıl 6 ay hapis cezası aldı. NEVZAT IN AVUKATINDAN YÜKSEL GÜRAN İDDİASI Nevzat Bahtiyar ın avukatı Ali Eryılmaz dan dikkat çeken bir açıklamada bulundu. Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Eryılmaz, anne Yüksel Güran ın suçlamada bulunduğunu öne sürdü ve Az kaldı, görünen o ki ya bir itiraf gelecek ya da birbirlerini suçlamaya başlayacaklar. İlk suçlama da geldi. Yüksel Salim yaptı dedi. Hadi bakalım, söz sırası Salim de dedi. CEZAEVİ ZİYARET TRAFİĞİNİ İZLESENİZ ANLAYACAKSINIZ Bu paylaşımının ardından bir paylaşım daha yapan Eryılmaz, Sadece izleyin, istinaftan önce neler değişecek. Bunları daha çok duyacaksınız. Cezaevi ziyaret trafiğini izleseniz anlayacaksınız ifadelerini kullandı. Eryılmaz son paylaşımında ise mahkeme heyetinin kararını istinafa taşıyacaklarını belirtti.
Source: Habertürk
Almanya seçimlerine dış müdahale: “Yeni Amerika” yeni bir Almanya istiyor
Anadolu Ajansı Stratejik Analiz Müdürü Zeliha Eliaçık, yeni dönemde ABD siyasetinde önemli rol oynayacak Elon Musk”ın Almanya seçimlerine müdahil olma girişimlerini, nedenlerini ve olası etkilerini AA Analiz için kaleme aldı.
Almanya’nın iç istihbarat kurumu Anayasayı Koruma Teşkilatı (Verfassungsschutz) geçtiğimiz günlerde Alman seçimlerine dış müdahale riskini ele alan bir rapor yayımladı.[1] Raporda Alman kurumları, 23 Şubat’ta yapılacak seçimlere dış müdahale, siber saldırılar, kurumların ve belli kişilerin itibarsızlaştırılması ile dezenformasyon şeklindeki seçim sonuçlarını etkilemeye yönelik saldırılara karşı hazırlık yapmaları için uyarıldı. İlginçtir ki istihbarat raporunda Rusya seçimlerde olası dış müdahalelerin gizli kaynağı olarak gösterilse de en cüretkar ve net müdahale “dost” ve hami bir ülkeden, Amerika Birleşik Devletleri”nden (ABD) geldi.
Trump döneminde hükümet harcamaları ve verimliliği alanında görev alması beklenen Elon Musk, Alman seçimleri yaklaştıkça X platformu üzerinden Alman siyasetine yönelik ardı ardına açıklamalar yapmaya başladı. Almanya için Alternatif Partisi”ni (AfD) Almanya’nın son umudu olarak nitelendiren Musk, “Almanya’yı sadece AfD kurtarabilir.” dedi. Bu çağrılar, Almanya’yı kurtarılması gereken hasta adam, ABD’yi de onu kurtaran süper güç olarak resmederek 2. Dünya Savaşı”nın sonuna benzer bir dejavu yaşatsa da, geçmişten farklı olarak içerde bölünmelere neden olan aşırı sağı tek çözüm olarak sunuyor. Tam da Alman istihbaratının uyardığı gibi Musk, Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’a “antidemokratik bir zorba”, Şansölye Olaf Schulz’a ise “aptal” diye hakaret ederek ana akım siyasetin liderlerini ve kurumlarını da hedef aldı.[2]
Dış müdahale tartışmaları ve tepkiler
En son 9 Ocak’ta X platformunda yayınlanan Elon Musk-Alice Weidel konuşmasının, AfD lideri tutuk ve hazırlıksız konuşarak kendinden beklenen performansı gösteremediği için, AfD’nin büyüsünü bozduğuna inananlar olduğu gibi, yayını AfD’ye propaganda imkanı sunduğu için eleştirenler de oldu. Alman merkez siyasetinin bu girişimlere cevabı ise yerli hukuki inceleme başlatmaktan AfD’yi yasaklamaya kadar varan bir dizi önlemi tartışmaya açması oldu.
Musk ve AfD Almanya ana akımından gelen dış müdahale eleştirilerine “Soros müdahale ederken neden sorun olmadı.” diye karşı çıkarken, Almanya’nın Donald Trump’ın yeniden seçilme sürecindeki açıklamaları ve Romanya gibi ülkelere yönelik müdahaleleri de “Siz de aynısını yaptınız” şeklinde gündeme getiriliyor. Bu noktada Almanya’nın Batılı değerler mazeretiyle Türk siyasetini dizayn etme çabalarını da hatırlamak gerekiyor. Alman siyasetinin Avrupa Birliği”nin (AB) gücünü de kullanarak geçmişte başka ülkelere müdahale denemelerinde bulunması, “Almanya’yı kimin yöneteceğine Almanlar karar verir” haklı itirazının inandırıcılığını zedeliyor.
Bilindiği üzere Almanlar sosyal medya kullanırken X’den ziyade Facebook’u tercih ediyor. Konvansiyonel medyada sansüre maruz kaldıklarını söyleyen AfD taraftarları ise daha çok X’i kullanıyor. Alman liderlerin takipçi sayıları da bu gerçeği yansıtıyor. Gelecek seçimlerde şansölye olması beklenen Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) lideri Friedrich Merz’in sadece 367 bin takipçisi varken AfD lideri Weidel’ın 878 bin takipçisi bulunuyor. Ancak yeni Amerika’nın yeni ve belki de en etkili yönetici elitlerinden Musk’ın Alman seçimlerine etkisini X platformunun az kullanılması üzerinden küçümsemek doğru olmaz.
Musk’ın AfD’ye verdiği sosyal medya desteğinin ötesinde esas üzerinde durulması gereken iki nokta var. Bunlar, AfD’nin toplumsal karşılığı ve Musk’ın Alman siyasetine dair yaptığı seçimlerin Almanya için uzun vadede ne anlama geleceğidir. Burada esas dikkat edilmesi gereken husus, AfD liderliğindeki yeni aşırı sağın artık radikal bir oluşum değil, toplumda karşılık bulan tepkisel bir siyasi ve toplumsal harekete dönüşmüş olmasıdır. Nitekim son anketlerde AfD Musk yayınından sonra 2 puan daha kazanarak yüzde 22 ile CDU’nun ardından ikinci parti olurken, en güçlü şansölye adayı anketlerinde de Alice Weidel en üst sıralarda yer aldı.[3] Ayrıca Almanya’da sistem karşıtı hareketlerin başta AfD olmak üzere, sadece sokaktaki antisosyal radikal grupların değil, profesörlerin ve gazetecilerin dahil olduğu entelektüel grupların desteğini de kazandığını unutmamak gerekiyor. Almanya’da AfD’li olmak eskiden olduğu gibi artık utanç verici değil, hatta ABD’nin desteği bu eski utancı bir gurura bile çevirmiş olabilir.
Pragmatik bir uzlaşı: AfD ve Musk ittifakı
Nitekim Musk’ın AfD desteğini bir imaj düzeltme çalışması gibi değerlendirmek mümkün. X yayınında AfD, hem Alman kamuoyuna hem de dünya sahnelerine antisemitizm karşıtı, İsrail dostu ve yeni dünya sistemine entegre olmaya hazır liberal bir parti şeklinde “paketlenerek” yeniden sunulmuş oldu. Örneğin Musk’ın İsrail savaşına yönelik sorusuna “bir çözümü bulunmadığını” söyleyen Weidel, Musk’ın zorlamasıyla İsrail’in varlık hakkını desteklediğini ve Almanya’da Yahudileri koruyacak tek partinin de AfD olduğunu ifade etti.
Ancak AfD liderinin, İsrail sorunu için “Çok karışık bir konu, bir çözümüm yok” demesi ve Musk’ın sunduğu çözüm önerilerini itirazsız bir şekilde kabul etmesi, Weidel’ın şişirilmiş bir figür olup olmadığı noktasındaki soru işaretlerine alan açtı. Uluslararası sistemin dönüşüm geçirdiği ve rollerin yeniden dağıtıldığı bir vasatta, AfD ve Weidel”ın Almanya için gerçekten bir kurtarıcı mı, yoksa sadece kullanışlı bir araç mı olduğu sorusu akılda tutulması gereken ihtimaller arasında yerini aldı. Zaten Weidel’in hayatına bakıldığında Sri Lankalı bir kadınla evli olması ve uzun süre Almanya’da değil İsviçre’de üstelik de sol-LGBT çevrelerinin ağırlıkta olduğu bir mahallede yaşaması, partisinin ideal olarak sunduğu muhafazakar ve yerli vizyondan çok farklı bir yerde durduğunu gösteriyor.[4] Weidel’in politik söylemleriyle özel hayatı arasındaki bu çelişkiler, onun gerçek amacı, düşünceleri ve sahiciliğinin sorgulanmasına da yol açıyor.
Musk, sadece hakim devlet yapıları ve kurumlarıyla değil, Avrupa’nın tüm değerleriyle kavgalı olduğu için, AfD’nin radikal kanatlarının aksine bir siyasetçi pragmatizmi taşıyan bu aktöre destek veriyor. Nitekim Weidel, partisini muhafazakar-liberal bir parti olarak yeniden çerçevelemekle kalmayarak, parti kurultayında Alman istihbaratı tarafından radikal bir yapılanma olarak gösterilen parti gençlik örgütünü de feshederek sisteme uyum noktasında pragmatik tutumunu yeniden göstermiş oldu.
“Dış müdahale” AfD’nin iktidar şansını arttırdı mı?
Şu ana kadar tüm Alman ana akım siyasi partileri AfD ile bir koalisyon yapmayacaklarını ifade ettiler. Ancak AfD’nin, ana muhalefet olarak siyasette pişeceği 5 yılın ardından, 2029 seçimlerinde iktidara yaklaşma şansı artabilir. Oy oranları da bu süreçte belirleyici olacaktır, çünkü AfD’nin yüksek oy aldığı bir ortamda yok sayılması halkın iradesinin yok sayılmasına yol açarak demokratik sisteme olan güvensizliği derinleştirecektir.
Şubat seçimlerinde ana muhalefet olarak çıkması beklenen AfD’nin, henüz iktidar olmadan siyasi ajandayı dönüştürerek şimdiden Almanya’nın dönüşümünü hızlandırdığı açıktır. Bu, AfD’nin taban kazandığı konularda, CDU başta olmak üzere diğer partilerin söylemlerini keskinleştirerek, özellikle göçmen ve İslam politikalarında neredeyse aynı tonu taşıyan siyasetleri benimsemesinden anlaşılıyor. Ulus devlet-sermaye ve toplum ilişkilerinin yeniden dizayn edilmeye çalışıldığı bir dönemin eşiğinde, eski aktörleri tasfiyeye çalışan bu “yeni” oyuncuların, eski düzenden devraldığı düşman ise yine değişmedi. Musk ve AfD’nin söylemlerinde keskin, merkez parti söylemlerinde daha yumuşak olan göçmen karşıtlığı ve İslam düşmanlığı, bütün partilerin siyasi söylemlerinin de odağını oluşturuyor. CDU geriye göçü kolaylaştıran yasalar çıkarmayı vaat ederken, Yeşiller ve Sosyal Demokrat Parti (SPD) de belli şartlarda göçmenlerin ülkelerine geri gönderilmeleri noktasında hemfikir. Alman siyasetinin merkezine göçmen ve İslam karşıtlığının oturtulması AfD’nin, henüz iktidara gelmeden, fikirlerinin çoktan iktidarda olduğunu ortaya koyuyor.
“Yeni Amerika” yeni bir Almanya istiyor
Elon Musk’ın müdahaleleri Almanya’yı etkiler mi tartışması 2. Dünya Savaşı”ndan beri güvenlik ve dış politikada Amerikan etkisinde olan bir ülke için çok da anlamlı olmasa gerek. Mesele Musk’ın sosyal medya gücünü kullanmasının ötesinde yeni Amerikan yönetiminin bir parçası olarak Alman siyasetine taraf oluşudur. Esasında bütün mesele “yeni Amerika”nın planları için Avrupa’nın rolünü yeniden konumlandırma çabasıdır. Trump’ın görevi devralmasından sonra gerçekleşecek Almanya seçiminin sonuçları ve koalisyon müzakereleri de Avrupa’yı ve Almanya’yı yeniden konumlandıracak olan yeni dönem Amerikan siyasetinden elbette etkilenecektir.
Merkezinde enerji darboğazına bağlı endüstrileşme sorunu bulunan bu liberal ekonomik krizin refah sorunuyla başladığını ve giderek siyaseti ve devlet kurumlarını da içine alarak bir sistem krizine dönüştüğünü söylemek gerekiyor. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra siyasi ve askeri gücü baskılanan Almanya tek güçlü olduğu alan olan ekonomide ağır darbelerle boğuşuyor. Önceden refahın üstünü örttüğü tüm sorunlar, ekonominin bozulmasıyla birlikte su yüzüne çıkarak Almanya’da toplumsal birliği sarsıyor. Krizin kapsamı Musk’ın müdahaleleriyle birlikte giderek bir meşruiyet krizine dönüşüyor.
Öyle görünüyor ki ABD ve Avrupa için başlayan yeni dönemin ve sistem dönüşümünün tüm bedeli, kurban olarak seçilen yabancılara ve icat edilen “Müslüman sorunu” eliyle Müslümanlara ödettirilecek. Nasıl ki eski aşırı sağın Nazi döneminde bir “Yahudi sorunu” var idiyse, yeni düzen kurulurken de yeni aşırı sağın mücadele edeceği bir “Müslüman sorunu” icat edildi. Ancak tüm bu hesaplar yapılırken göz ardı edilen şey Alman halkının gerçek çıkarlarıyla uyuşmayan bu siyasetin Alman toplumuna da maliyetinin çok yüksek olacağıdır.
Almanya için aşılmaz denen tüm eşikler aşıldı. Cin bir kere şişeden çıktı. Cini şişeye geri sokmak artık imkansız. Almanya’yı orta ve uzun gelecekte çok ciddi ve riskli meydan okumalar bekliyor. Kriz durumlarında her millet kendi karakter özelliklerine göre tepki verir ve Almanya tarihi bu konuda endişelere yol açan işaretler ve olaylarla dolu.
[1] https://www.verfassungsschutz.de/SharedDocs/hintergruende/DE/spionage-und-proliferationsabwehr/gefaehrdung-der-bundestagswahl-2025-durch-unzulaessige-auslaendische-einflussnahme.html#doc2014594bodyText1
[2] https://www.fr.de/politik/elon-musk-beleidigt-steinmeier-und-verhunzt-scholz-namen-93492746.html
[3] https://www.handelsblatt.com/politik/deutschland/forsa-umfrage-afd-legt-in-umfrage-bundesweit-auf-22-prozent-zu/100002363.html
[4] https://www.spiegel.de/spiegel/alice-weidel-die-afd-spitzenkandidatin-erstaunt-fruehere-weggefaehrten-a-1167859.html
[Zeliha Eliaçık, Anadolu Ajansı Stratejik Analiz Müdürüdür.]
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Kadın Destek Uygulaması 7 milyon 830 bin kez indirildi
İçişleri Bakanlığı’nın proje sahibi olduğu, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün hayata geçirdiği KADES uygulaması ile akıllı telefonlarda konum özelliği açılarak, tek bir tuşla ihbarda bulunulabiliyor. KADES uygulaması üzerinden yapılan ihbarlara 112 ve devriye ekipler tarafından kısa sürede cevap veriliyor. Asayiş Daire Başkanlığı Aile içi ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Şube Müdürlüğü”nde görevli Komiser Yardımcısı Vesile Kaplan, KADES uygulamasının İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü”nün teknik imkan ve kapasitesi kullanılarak geliştirildiğini hatırlatarak, 24 Mart 2018 tarihinde hayata geçirilen KADES uygulamasının amacı şiddete uğrayan ya da uğrama ihtimali bulunan kadınların yalnızca tek bir tuşa dokunarak kolluk kuvvetlerinden yardım alabilmelerini sağlamak ve uygulamaya gelen tüm ihbarlara ortalama 5 dakika içerisinde en yakın ekip ve devriyenin sevk edilerek, müdahale edilmesini sağlamaktır dedi.”BİLİNÇLİ OLARAK ASILSIZ İHBARDA BULUNMAYALIM”Kaplan, uygulamanın hem indirim aşaması, hem de kullanma aşamasının oldukça basit olduğunu, yabancı uyruklu kadınların da pasaport numaraları ya da ülkeye giriş yaptıkları belgenin seri numarasını girdikten sonra kendilerine gelen aktivasyon koduyla uygulamayı aktif hale getirebildiklerini söyledi. Kaplan, KADES uygulamasını bugüne kadar yaklaşık olarak 7 milyon 830 bin kadının indirdiğini söyleyerek, Bugüne kadar 1 milyon 480 bin kadın ihbarda bulunmuştur. Yapılan ihbarlardan 920 bin tanesinin asıllı ihbar olduğu tespit edilmiştir. Bazen sosyal medyada ya da haberlerde görebiliyoruz. Vatandaşlarımız uygulamayı test etmek amacıyla asılsız ihbarda bulunup, “gerçekten ekipler gelecek mi” diye bekliyorlar. Evet ekiplerimiz gerçekten geliyorlar. Ve gelen tüm ihbarlara aynı hassasiyet ve özen gösteriliyor. O yüzden vatandaşlarımızdan ricamız bilinçli olarak asılsız ihbarda bulunmayalım. O anda gerçekten ihtiyacı olabilecek bir şiddet mağdurunun kolluk kuvvetlerinden yardım alabilmelerini engellememiş oluruz diye konuştu.”ŞİDDET BEKLEMEDİĞİMİZ BİR ANDA GELEBİLİR”Kaplan, KADES uygulamasını tüm kadınların telefonlarına indirmesini isteyerek, Benim eşim, sevgilim ya da akrabalarım asla bana şiddet göstermez” diye düşünüp, “Benim bu uygulamaya ihtiyacım yok” diye uygulamayı indirmeyen vatandaşlarımız olabiliyor. Elbette uygulamayı hiçbir kadın vatandaşımız kullanmak zorunda kalmasın. Bizim de tüm amacımız tüm gayemiz bu yönde zaten. Ama bazen şiddet hiç beklemediğimiz bir anda, beklemediğimiz birinden gelebiliyor. Ayrıca sadece şiddete uğrayan kişi biz değil bir yakınımız olabilir, yan komşunuz olabilir, durakta beklerken hiç tanımadığımız bir kadın şiddete maruz kalabilir. Bir kadının dahi hayatına dokunup olası bir şiddet olayını engellemek bizim için çok önemli ve kıymetli. KADES uygulamasını kullanarak, başka birinin hayatı dahi olsa olası bir şiddet olayının önüne geçilebilir. O yüzden lütfen tüm kadın vatandaşlarımız telefonlarına KADES uygulamasını indirsinler dedi.İŞİTME ENGELLİLER İÇİN GÜNCELLEMEKaplan, KADES uygulamasının 11 dile çeviri yapılarak kullanıma sunulduğunu, ihtiyaç olması halinde de güncelleme çalışmalarının sürdüğünü kaydetti. Kaplan, işitme engelli bireylere daha etkin hizmet sunmak amacıyla uygulamada güncelleme yapıldığını söyleyerek, Uygulamaya ihtiyaç duyulduğu anda gerekli güncellemeler yapılıyor. Çünkü KADES uygulaması durağan bir uygulama değil ve sürekli yeni güncellemeler ve geliştirmeler yapılıyor. İşitme engellilerin uygulamayı daha etkin ve verimli kullanabilmesi amacıyla uygulamaya kayıt aşamasında bir buton eklendi. İşitme engelliler bu butonu seçtiklerinde hem ihbarı alan hem de ihbara intikal edecek kolluk görevlileri bunu bilerek gidiyorlar. Ve daha etkin bir sonuç alınabiliyor diye konuştu. (DHA)
Source: Hurriyet.com.tr
Bakan Göktaş açıkladı: Esnek çalışma modeli geliyor
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, sağlıklı nüfus yapısı için çalışmaların hayata geçirileceğini kaydetti. Bakan Göktaş, esnek çalışma modelinin gündemde olduğunu söyleyerek, “Önümüzdeki günlerde kamuoyuyla paylaşacağız” dedi. Ev hanımları ile çalışan kadınların doğurganlık oranlarında çarpıcı bir fark olmadığına vurgu yapan Bakan Göktaş, “Yaptığımız çalışmalarda mesela ev hanımlarının doğurganlık hızı 1,72, çalışan kadınların oranı 1,38. Yani arada aslında çok çarpıcı bir fark yok. Yalnız buna rağmen esnek çalışma modellerini gündemimize getiriyoruz. Bu konuda da çalışmalarımız var. Önümüzdeki dönemde bununla ilgili gelişmeleri de kamuoyuyla paylaşacağız. Diğer yandan kreş yardımları çok kıymetli. Kadınların ve ailelerin ev ve iş yaşam dengesine destek olabilecek tedbirler almayı önemsiyoruz. Zaten bakanlığımızın halihazırda mevcut kreşleri vardı. Bunu tüm Türkiye”ye yaygınlaştıracağız. Amacımız burada aileleri hem anneleri, hem babaları desteklemek, evlilik süreçlerinde desteklemek, anne baba olduklarından sonra da desteklemek ve onlara iş ve yaşam döngüsü arasında bir tercih yapmak zorunda bırakmadan onlara her türlü desteği sağlamak, onların yanında bulunmak, çocuk desteklerimiz, kreş desteklerimiz, esnek çalışma modellerimiz, farklı çalışmalarımızda önümüzdeki aylarda inşallah kamuoyuyla paylaşacağız” şeklinde konuştu. 4 saatte 4 bin 311 başvuru yapıldı TRT Haber”e konuşan Bakan Göktaş, aile yılı desteklerinin ayrıntılarına ilişkin de konuştu. Evlilik kredisi kapsamında gençlere 150 bin liralık ve 4 yıl vadeli 2 yıl geri ödemesiz kredi verildiğini belirten Göktaş, “Evlenecek çiftlerimizin 18-29 yaş arası olması gerekiyor. İki çiftimizin tabii ki bu sürece dahil olması gerekiyor. 2,3 asgari ücreti geçmemeleri gerekiyor. Dolayısıyla belli başlı kriterler var” dedi. Başvuruların e-Devlet üzerinden de yapıldığını aktaran Göktaş, sadece 4 saatte 4 bin 311 başvuru yapıldığını açıkladı. Doğum yardımları güncellendi Doğum yardımlarını güncellediklerini söyleyen Göktaş, 1 Ocak 2025 itibarıyla geçerli olmak üzere ilk doğumda 5 bin liralık tek seferlik nakdi yarım yapılacağını belirtti. İkinci çocuk için bin 500 lira, üçüncü çocuk itibarıyla 5 bin liralık desteğin her ay annenin hesabına yatırılacağını ifade etti. Göktaş, 3 ve sonrası içinde 5″er bin lira olarak desteğin devam edeceğini belirterek, çocuk yardımlarının 5 yaşına kadar süreceğini aktardı.
Source: Dünya Gazetesi