Eğitim ışığı:Yusuf Ziya Bahadınlı – Mustafa Gazalcı
19 Mayıs 2025’te Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutladığımız gün Eğit-Der’in danışma kurulu toplantısı vardı. Toplantıdaki öğretmenlerden biri, “Yusuf Ziya Bahadınlı’yı yitirdik, yarın İstanbul’da toprağa verilecek, ben bu akşam gideceğim” dedi. Pazarören Köy Enstitüsü 1944 mezunu, yazar, milletvekili Yusuf Ziya Bahadınlı’nın kaybını öğrenince büyük bir acı duydum. Çektiği çileler, ona yaşatılan sürgünler, savaşımları, kitapları, birlikte katıldığımız söyleşiler, insanın içini ısıtan gülümsemesi geldi aklıma. ÇOBANLIKTAN MİLLLETVEKİLLİĞİNE 9 Eylül’de 1927’de Yozgat Sorgun Bahadınlı’da doğan Yusuf Ziya, 20 Mayıs 2025’te Şişli Tiyatrosu’nda anma programından sonra Karacaahmet Mezarlığı’nda ailesi ve sevenleri tarafından toprağa verildi. Bahadınlı, 1940’ta kendi köyünde ilkokulu bitirdikten sonra yaşamını değiştiren Kayseri Pazarören Köy Enstitüsü’ne girdi. Yıllar sonra Türkiye İşçi Partisi Yozgat milletvekili olarak TBMM’de 19 Şubat 1966’ta yaptığı konuşmada, yoksul köy çocuklarını yetiştiren Köy Enstitülerine minnetini şöyle belirtti: “Yozgat’ın Bahadınlı köyünde ayağımda çarık, bacağımda şalvar mal güderken elimden tutup beni memleketimin geleceği üzerine söz sahibi eden Köy Enstitülerine şükranlarımı sunarak sözlerime başlıyorum.” Yalnız o değil, binlerce yoksul köy çocuğu Köy Enstitülerinin canlandırıcı, üretici eğitiminden geçerek ülke yönetimine katıldı. Öğretmen, yazar, milletvekili, bilim insanı oldu. Yusuf Ziya Bahadınlı, Köy Enstitüleri ile ilgili hazırladığım kitap için soruları yanıtlarken kitap sevgisiyle ilgili şunları söylemişti: “Pazarören Köy Enstitüsü’nde kitaplıkta o yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayımladığı dünya klasiklerinin yanı sıra Türk edebiyatının bütün yapıtları da vardı. Kitaplığın kapısını açıp da karşımda içi dolu kitaplar gördüğümde büyük heyecan duydum. Sırayla bütün kitapları okumaya başladım. Benim en büyük öğretmenim kitap oldu.” 1964″te “İtin Olayım Ağam” ilk öykü kitabını, 1965″te Gülliceli Kâzım adlı ilk romanını yazdı. Ardından anı, inceleme, deneme, öykü, roman alanında 30’dan fazla kitap yayımladı. Bahadınlı, 1944’te Pazarören Köy Enstitüsü’nü bitirdikten sonra 1947’ye değin köyünde ilkokul öğretmenliği yaptı. 1947- 1951 arasında Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’ne girdi, o okul kapanınca Balıkesir Eğitim Enstitüsü’ne gitti, ardından Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü’nü bitirdi. Daha sonra çeşitli okullarda Türkçe ve edebiyat öğretmenliği yaptı. Büyük uğraşlardan sonra Bahadınlı”da kendi adını taşıyan bir kültür evi açtı. DÜŞÜNCELERİNDEN ÖDÜN VERMEDİ 1979’da çağrılı olarak gittiği Almanya’da bir yıl kalıp dönecekken 12 Eylül 1980 darbesi sonucunda yapılan yargılamada 33 yıl mahkûmiyetle karşı karşıya kalınca, Almanya’da ve Fransa’da 11 yıl süren bir sürgün yaşadı. 1991’de ülkeye döndü. Yayınevi kurdu, dergi çıkardı. Düşüncelerinden dolayı TBMM’de, örgütlenme için dolaştığı yerlerde haksız yere suçlandı, saldırıya uğradı. Ancak o ilkelerinden, düşüncelerinden hiç ödün vermedi, insanı, barışı savunmayı sürdürdü. Son zamanlar hastaydı, evinden pek çıkmıyordu. Ara ara telefonla konuşuyorduk. IŞIKTAN KORKANLAR Söyleşimizde Köy Enstitülerini, kimler, niçin kapattı soruma şu yanıtı vermişti: “Köyün, köylünün kalkınmasından çıkarı bozulan toprak ağaları siyasilere baskı yaparak kapattılar. Köy Enstitülerini ışıktan korkanlar kapattı. Kapatılmaları ülkemiz için çok büyük bir kayıptır. 1951 yılında, ABD Florida Üniversitesi’nden Köy Enstitüsünü incelemek üzere gelen Prof. Wafferd bana, Beşikdüzü Köy Enstitüsü’nde bir sohbet sırasında aynen şöyle demişti, ‘Öğretmen yetiştirmek üzere sizin hükümetiniz, yeni akademi ve üniversiteler açacağına Köy Enstitülerine dört elle sarılmalıdır.’” (21 Köy Enstitüsü – Çınarlar Anlatıyor, 2021) ABD’li Prof. Wafferd’in yıllar önce Bahadınlı’ya söylediği sözler, önce Diyanet Akademisi’ni, sonra Öğretmen Akademisi’ni açan AKP için söylenmiş gibi. Işıklar içinde uyu sevgili Yusuf Ziya Bahadınlı. MUSTAFA GAZALCI 16. VE 22. DÖNEM DENİZLİ MV. / EĞİTİMCİ
Source: Olaylar Ve Görüşler
Sezon sonu
Ali Koç , Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı olarak Aziz Yıldırım ’dan devraldığı bayrağı yaptığı yatırımlarla dalgalandırmaya çalışırken Sarı-Lacivertliler Euroleague’de ikinci kez Avrupa şampiyonu oldu. Bu büyük başarı asla küçümsenmemeli. Zaferde aslan payının başantrenör Sarunas Jasikevicius ’a ait olduğu unutulmamalıdır. Taraftarlarla arası açık olan Ali Koç’a kongre öncesi bu durum olumlu dönse de unutulmamalıdır ki futbolda yaptığı yatırımların karşılığını alamadığından dolayı ve Fenerbahçe büyüklük hüviyetinde bir mücadele göstermediği için Euroleague zaferi yönetimin uzun vadeli olumsuz performansını gölgelememelidir. Futbolda son bir şans talebiyle kongreye gidecek olan Ali Koç’un planı bir önceki kongreyi kazanmasını sağlayan hamleyle getirdiği Jose Mourinho ’yla devam etmek gibi görünüyor. Sezon başında transferde geç kalan, yanlış oyuncu tercihleri yapan Mourinho, önümüzdeki yıl daha cesur ve net hamlelerde bulunarak çıkışa geçecek takımı yaratma arzusunda olmalı. Her zaman belirttiğim gibi futbolu oyuncular oynar. Antrenör değil! Antrenör değiştirmek çözüm olmayacağı gibi aynı hataların yapılmasına sebep olabilmektedir. Beşiktaş ise Immobile gibi yaşı ve dönemi geçmiş futbolcularla oynamak yerine kendi genç isimlerine önem vermeli. Siyah-Beyazlılar, hem altyapısından hem de Türkiye’deki diğer kulüplerden genç oyunculara yatırım yaparak onlara forma şansı tanımalı. Unutulmamalıdır ki Beşiktaş büyük kulüp olma kimliğini bu şekilde kazanmıştır. Geçmişte olduğu gibi çağdaş eğitime önem vererek genç ve yerli oyuncuların daha çok forma şansı bulmasını teşvik etmeliyiz. Galatasaray bu ortamda rakiplerinden Okan Buruk ve yönetimle bir adım önde kalmayı başararak şampiyonluk ipini bu sezonda da göğüsledi. Ancak önemli olan Sarı-Kırmızılıların Avrupa kupalarında da özlediğimiz Galatasaray ve Türk futbolu ruhunu yabancı takımlara karşı da sahaya yansıtmasıdır.
Source: Adnan Dinçer
Oya Başak’a mektup
Sevgili Oya ’cığım, biliyorum, birazdan arayıp: “Bu hafta beni hangi konserlere götürüyorsun” diye soracaksın. Bugünlerde İstanbul operasıyla, balesiyle ve konserleriyle öyle zengin ki! Bir yanda İstanbul Opera ve Bale Festivali sürüyor: Geçen hafta Richard Strauss ’ın “Elektra” operasını izledik. Sofya Operası tarafından sahnelendi. Görsel ve işitsel sanatta mitolojik konuların işlenmesi çağlar boyu etkili olmuştur. Ne yazık ki buna seninle gidemedik! 31 Mayıs’ta senin de çok sevdiğin Cemal Reşit Rey Salonu’nda, CRR Senfoni Orkestrası’nı karizmatik şef Nil Venditti yönetecek. Keman sanatçısı F. Dego , Sibelius ’un Keman Konçertosu’nu çalacak. Merak etme, ikinci yarıda Mendelssohn yok! Nedense o besteciyi sana bir türlü sevdiremedim! Ama de Falla ’nın “El sombre de tres pieces” yapıtında seni tutamam diye korkuyorum, belki sahneye fırlayıp dans etmeye başlarsın! Sonra 11 Haziran’da 53. İstanbul Festivali başlıyor. Albert Long Hall sahnesinde 23 yıl düzenlediğimiz konserlerde birkaç kez konuğumuz olan çellist Gautier Capuçon, Beethoven, Messiaen ve Franck yapıtlarını çalacak. Perde arkasına tebrike gidince senin o davudi sesinle kutlamanı hemen hatırlayacaktır. Hele Camerata Salzburg üyeleri, eminim ki teker teker boynumuza sarılacaklar. Biliyorsun, onlarla aile gibi olmuştuk. NDR Elbphilharmonie’nin iki konserine de yer istersin herhalde! Caravaggio ’nun ünlü tablolarını, Monteverdi, Gagliana, Schütz, Ferrari gibi erken barok bestecilerini mutlaka istiyorum diye tutturacaksın, eminim. Robert Kolej’deki sınıf arkadaşların senin için “Sınıfın en küçüğüydü. İyi bir öğrenci ve iyi bir tiyatrocuydu” diyorlar. Sen zaman içinde yüzlerce öğrenci yetiştirdin. Öğrencilerinden birçoğu da şimdi profesör oldu. Artık kıdemli bir profesör olduğunu unutup küçük bir çocuk gibi tutturmalarına bayılırım. İsim unutman da pek ünlüdür. Bazen o kişiye kendin bir isim takıverirsin ve karşındaki kaç kez düzeltse de sen öylece devam edersin. Bir kez çıplak başlı göbekli yaşlıca bir adam konser arasında sana yaklaşıp “Beni hatırladınız mı?” demişti. Sen de tabii, öğrencimdin, deyiverdin. Meğer öğrencinin babasıymış! Derste “Ters Yüz Olan Dünya” ile komediyi anlatırken gidip sınıfın çöp sepetini başına geçirerek “İşte dünya tersyüz oldu” demeni o öğrenciler hâlâ unutamıyor. Sabah 09.00 derslerine bütün öğrenciler uyuklayarak girer, sen ise sınıfın kapısından döne döne dans edip şarkı söyleyerek girerdin. Albert Long Hall’de birlikte başlattığımız ve 23 yıl devam eden konserlerimizde sen hem dinleyicilere hem de konuk sanatçılara ev sahipliği yaptın. Onlarla Kennedy Lodge’da yemeğe giderdik. Ülkelerine döndükten sonra yazdıkları teşekkür mektuplarında mutlaka senin adını anarlardı. Bir sonraki yıl yine gelmek istediklerinde senin payın büyüktü. Prof. Dr. Üstün Ergüder , Albert Long Hall’deki orgumuzu tamir ettirip ortaya çıkarmıştı. Sen İngilizce olarak yaptığın sunumda “Rektörün orgu, nihayet tamir oldu” deyince bütün salon yerlere yatmıştı gülmekten. Ne çok insanın yaşamına renk kattın. Esprili ve bir o kadar da ilkeliydin. Ta Amerikan Kız Koleji’nden başlayan tiyatroculuğun, yaşamının bir parçası olmuştu. Kurulduğu günden beri Boğaziçi Üniversitesi’ne katkıların saymakla bitmez. Yüzlerce öğrenci yetiştirdin, onların hayatında yalnız bir hoca değil, bazen bir arkadaş olarak da yer aldın. Batı dilleri ve edebiyatı bölümünün 20 yıldan fazla bölüm başkanıydın. Son yıllarda üniversitenin ilke ve değerlerinin yok sayılmasına karşı rektörlüğe sırtını dönerek protesto edenlerden birisi olarak, Boğaziçi Üniversitesi Direniş Gurubu’na katıldığın için artık okulun kapısından içeri girmen yasaklandı. Biliyor musun hâlâ yasak! Ne yapalım sevgili Oya’cığımız, bu da varmış yazgımızda!
Source: Evin İlyasoğlu
Gazeteci-yazar Akif Emre, Eyüpsultan”da yad edildi
Emre”nin Edirnekapı Şehitliği”ndeki kabri başında dualar ve Kur”an-ı Kerim tilavetiyle başlayan etkinlik, Yeni Dünya Vakfının Eyüpsultan”daki binasında söyleşiyle devam etti.Toplantıyı yöneten gazeteci yazar Mehmet Nuri Yardım, “İslam coğrafyasının yorulmaz gezgini” olarak ifade ettiği gazeteci, düşünür, yazar Akif Emre”yi rahmetle yad ettiklerini söyledi.Emre”nin hayatına ve eserlerine ilişkin bilgi veren Yardım, “Adeta sürekli dolaşan bir seyyahtı. Bir bakıyorsunuz Bosna”da, bir bakıyorsunuz Doğu Türkistan”da, Kerkük”te, KKT”de, Kırım”da yani nerede Müslüman ve Türk varsa adeta oraya koşan bir akıncı beyi. Hakikaten akıncı beyi tabiri tam yakışıyor ona. Sürekli hizmet eden, koşturan biriydi. Allah rahmet eylesin.” dedi.Büyüyenay Yayınlarının Akif Emre”nin 13 eserini yayımladığını dile getiren Yardım, “İki kitabı daha yayına hazırlanıyor. Böylece Emre”nin 15 kitabı gün ışığına çıkmış olacak. Bize düşen görev bu kitapları almak, okumak, çocuklarımıza okutmak. Yeni Akif Emrelerin yetişmesi için bunu yapmaya mecburuz.” değerlendirmesinde bulundu.”Dünya Müslümanlarının dertleriyle ilgiliydi”İnsan ve Medeniyet Hareketi (İMH) Kültür Komisyonu Başkanı Mehmet Bulayır, birkaç gün önce Akif Emre ile ilgili Genç Hareket”te gençlere konuşma yaptığını belirterek, “Onlara konuşmak biraz daha kolaydı. Burada benimle aynı yaş kuşağından arkadaşlarımızın hepsi, eminim Akif Emre”yi en az benim kadar biliyordur.” dedi.Bulayır, Emre ile öğrencilik döneminde aynı evde kaldıklarını anlatarak, şu bilgileri verdi:”Yurttan öğrenci evine taşındım. O öğrenci evindeyken ben birinci sınıftaydım, Akif Emre ağabey son sınıftaydı. Benim pek mühendislikle işim olmadı. Daha sonra birkaç arkadaşla birlikte Asır Ajansını, Asır Kitap Kulübünü kurduk. Mühendislik okudum ama yine bir ajans işi kurduk. İsmet Özel”in Kendi Sesinden Şiirler, Necip Fazıl”ın Kendi Sesinden Şiirler gibi kasetler çıkardık. Önemli işlerdi onlar.”Akif Emre ile ilgili hatıralarını anlatan Bulayır, “O zamanlar çeşitli kitap kulüpleri vardı. “Biz de bir kitap kulübü kuralım, kendi camiamıza, kendi mahallemize kitapları ulaştıralım.” dedik. Kurduk ve yayıncılarla görüştük, istişare ettik. Yayıncıların hepsi bize çok güzel gaz verdi. Akif Emre ağabeye gittik, “Ya gençler iyi düşünmüşsünüz ama hesap, fizibilite yaptınız mı? Tamam, kitabı yaymak güzel, önemli bir şey ama bu işin bir de hesap-kitap, mali boyutu var.” dedi. Eleştirel bakan biriydi. Biz onu dinlemedik ve işimiz battı çünkü hesapsız yola çıkarsanız olmaz. “Kervan yoldayken düzülür.” diye meşhur bir söz var. Halbuki kervan yoldayken düzülmez. Kervanın nasıl düzüldüğüne karar vermek lazım yani hangi yoldan gidecek, o yolda ne tür zorluklar var? Bu tür şeylere hazır olarak yola çıkmak gerekir. Biz pek öyle yapmayız.” görüşünü paylaştı.Mehmet Bulayır, Emre”nin övgüyü, hamaseti sevmediğini, bu nedenle onun hakkında konuşmanın zor olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:”Bir anma programında, “Biz insanları hep böyle masallaştırıyoruz. Sanki hiç günahsız, hiç hata yapmadı, muhteşem bir insan gibi anlatıyoruz. Dolayısıyla öyle bir insan profili çiziyoruz ki gençler bakıyor, “Bu masal kahramanı, bizim böyle bir şey yapmamıza imkan yok.” diyorlar. Bu, gerçek bir şey değil. Kişinin ne yaptığını anlamaya çalışalım. Onun derdi neydi? Yani hayatı, üstünlüğü, derdi, neydi? Niçin çalışıyordu? Hedefi neydi? Ona bakalım.” demişti. Ayrıca Akif Emre, editöryal bağımsızlığa çok inanırdı. Birçok gazetede, basın kuruluşunda çalıştı. Kendisine bir şey dikte edilmesinden asla hoşlanmazdı. Bağımsız bir gazeteciydi. Dünya Bülteni”nde bir haber yapmıştı. Bir telefon geldi. Ben yanındayım Akif Emre”nin, beraber oturuyoruz. “O haberi kaldırsınlar.” denilince Akif Emre, son derece öfkelendi. “Burayı, Dünya Bülteni”ni ben idare ediyorum. Mümkün değil böyle bir şeye müsaade etmem. Eğer bunu yayımlamayacaksanız ben istifa edeyim. Başka bir arkadaş gelsin, Dünya Bülteni”ni devam ettirsin.” dedi.O arkadaş geri çekildi ve o haber çıktı. Akif Emre, dünya Müslümanlarının dertleriyle ilgiliydi. Sudan”dan Doğu Türkistan”a, Pakistan”dan Afganistan”a, Bosna”dan Arnavutluk”a onun temas etmediği hiçbir düşünce adamı yoktur. Mutlaka onlardan birisiyle görüşmüştür ve onlarla ilgili bir yazı yazmıştır.””Birçok akademisyeni cebinden çıkaracak çalışmalar yaptı”Yazar Kemal Kahraman da Akif Emre”nin hayatını, fikirlerini, ideallerini ve eserlerini anlattı.Akif Emre”nin çok yönlü, çok değişik ilgi alanlarının ve farklı çevrelerinin olduğunu dile getiren Kahraman, “Ben onu İslam Dergisi ve İlim Sanat Dergisi çevresinde tanımaya başladım. Daha önceden de ismini biliyordum ama orada bizzat mülaki olma imkanı bulduk. İlim Sanat Dergisi”ne çok katkıları oldu zamanında. Kendisi akademik olarak bir çalışma yapmadı ama birçok akademisyeni cebinden çıkaracak çalışmalar yaptı. Bunu rahatlıkla söyleyebiliriz. İslam Dergisi ortamında çok yazıları oldu.” dedi.Kahraman, Emre”nin o yıllarda imzası olan ve olmayan çok sayıda yazı kaleme aldığını belirterek, “Bugünkü gibi sosyal medyanın çok yaygın olmadığı bir dönemdi. Türkiye ile, özellikle de İslam dünyasıyla ilgili haberler, yorumlar, gelişmeler, bunlarla ilgili aktarımlar, dergiler yoluyla o zaman yapılabiliyordu. Radyo, televizyon tabii daha sınırlıydı.” ifadelerini kullandı.Akademik olarak “İlim ve Sanat” ile “İslam” dergilerinin o dönemde güncel politika anlamında hem Türkiye hem de dünya çapında önemli bir misyon yüklendiğin ifade eden Kahraman, “Sürekli projelerin ortaya konulduğu, kitap yayın projesi, dergi projesi ortaya konulan aktif bir ortam vardı orada. En son Akif Emre, orada İslam Ülkeleri Ansiklopedisi üzerine çalışıyordu. Bu çalışmalar öyle masa üzerinde yapılıyordu tabii ama çok kuvvetli bağlantılarla yapılıyordu. Mesela Amerika”da İslam konusu olacak. O dönem Amerika”da bu konuda en fazla uzman olan kim varsa onunla bağlantı sağlanıyordu ve yazılar da ondan alınıyordu, alınabiliyordu yani böyle bir diyalog ortamı vardı.” şeklinde konuştu.”Biz daha düşünürken o zaten orada oluyordu”Kemal Kahraman, Emre”nin nevi şahsına münhasır, kararlarını kendisi veren, dolduruşa gelmeyen, işaret taşı gibi biri olduğunu, çevresindeki insanların onun duruşunu, vereceği kararı beklemek mecburiyetinde hissettiklerini söyledi.”Sadece kendi çalışmaları vardı. Kendisi dışında bir devletten, makam veya kuruluştan destek arama gibi bir yönü olmayan bir arkadaştı.” diyen Kahraman, şöyle konuştu:”Mütevazı bir hayat sürdü. Bir şeyleri biriktirdi ama o herkesin biriktirdiği şeyler değildi. Hem kütüphane biriktirdi hem de kendi kişiliğini oluşturdu. Sonunda sağ olsun, vefakar arkadaşlarının bugünlerde sürekli kitaplarını çıkardığını görüyoruz. Bir şeyler birikmiş yani hatta o kadar yapacağı işe odaklanmış ki onların sunulmasını bile ihmal etmiş diyebiliriz. Bakın sunulması bile arkadaşlarına kalmış. Hayatında yayımlayamadığı pek çok kitap daha sonra ortaya çıkmış oldu. Bir kenarda sürekli böyle bir ağ örer gibi çok da göze batmadan sürekli yazılarını yazdı. Medyanın hep içinde oldu ama kendisi medyatik değildi, öyle bir beklentisi de yoktu yani hazırladığı şeylerin bile tanıtımı bana göre eksik kalmıştır. Balkanlar”la, Kudüs”le ilgili güzel belgeseller yaptı. Kudüs belgeseli çok önemlidir. Hele bugünlerde daha da büyük bir önem taşıyor. Bence bu belgeselin en önemli kanallarda gösterilmesi gerekir.”Akif Emre”nin aklında hep İslam coğrafyasının olduğunun altını çizen Kahraman, “Bu anlamda Sezai Karakoç ile karşılaştırılabilir. O kadar kuşatıcı bir şekilde bakmaya çalışan bir arkadaşımızdı ki bu yönüyle herkesi de memnun edemiyordu.” görüşünü paylaştı.Kemal Kahraman, birkaç sene Londra”da da yaşayan Akif Emre”nin İslam dünyasına İngiltere”den bakma imkanı bulduğunu ve orada önemli kazanımlar elde ettiğini söyledi.Emre”nin Müslümanların nerede bir problemi varsa orayı birtakım kaynaklardan öğrenmek yerine gidip görmeyi tercih ettiğini vurgulayan Kahraman, “Bizzat orada bulunmak mecburiyetinde hissediyordu. Böyle bir yapısı vardı. Biz o anlamda ne onun kadar cesuruz ne de aktifiz hatta biz biraz sorunlu olan bir yere gitmek için sorunların yatışmasını bekleriz. Onda öyle bir şey yoktu. Özellikle sorunların yaşandığı dönemde orada bulunma mecburiyetinde hissediyordu kendisini. Bir aydın tavrı, genellikle gözlemci bir tavırdır. Akif”te aktivist bir ruh da vardı. İçimizde bu anlamda en cesur olan o idi bana göre çünkü biz daha düşünürken bir bakıyoruz o zaten orada oluyordu.” diye konuştu.Katılımcıların Emre ile ilgili sorularının da cevaplandığı toplantıda katılımcılara Akif Emre”nin kitapları hediye edildi.
Source: Muhammet Binici
Bakan Tekin’den anadil vurgusu
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, “Bu ülkenin kültürel değerlerine, bu ülkenin kurucu felsefesine sahip çıkacak çocuklarımızın önce anadil konusunda eksikliklerinin olmaması gerekiyor” dedi. Anadil becerileri gelişmiş bir şekilde yetiştirilmeyen çocukların, toplumsal ve akademik hayatın hiçbir alanında başarılı olamayacaklarını vurgulayan Tekin, “Çocuklarımızın anadil okuryazarlık becerilerinin gelişmesi sadece bu kültür aktarımı için bir unsur değildir. Bu aynı zamanda çocuklarımızın akademik becerilerinin gelişmesi için de önemlidir”” diye konuştu. 200-300 KELİMEYLE KONUŞUYORLAR Önceki gün Mogan Turizm Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Uygulama Oteli”nde düzenlenen “Öğrencilerin Söz Varlığının Tespiti, Geliştirilmesi ve İzlenmesi Projesi Tanıtımı””nda konuşan Bakan Tekin, “Çok trajik bir örnek ama anadili gelişmeyen öğrencilerin yabancı dil becerileri bile gelişmez. Hep şu soruyu soruyoruz: “Niye çocuklarımız OECD ortalamasının yaklaşık 2 katı kadar süre yabancı dil için zaman ayırdıkları halde yabancı dil becerileri istediğimiz düzeyde değil” eleştirisini hep yapıyoruz. Ben de diyorum ki anadilinde kendisini gündelik hayatta 200-300 kelimeyle ifade eden bir çocuğun, yabancı bir dilde kendisini 500, 600, 1000 kelimeyle ifade etmesini nasıl bekleyeceğiz? O yüzden önce anadil becerilerini geliştirmemiz gerekiyor. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli odağına da bunu yerleştirdik. Bu birbirini tamamlayan bütünsellik içerisinde çalışmalarımızı yürütmeye devam edeceğiz” dedi.
Source: Ankara
Gazze”de insanlık dışı görüntüler! Netanyahu cevap veremedi
Yedioth Ahronoth gazetesinin haberine göre, Netanyahu, İsrail Dışişleri Bakanlığı tarafından Batı Kudüs”te düzenlenen Uluslararası Antisemitizmle Mücadele Konferansı”nda konuştu.Başbakan Netanyahu, konferansta, BM ve uluslararası yardım kuruluşlarının fotoğraf, video görüntüleri ve raporlarını görmezden gelerek Gazze”de açlık politikası uygulamadıklarını iddia etti.Yardım dağıtımı sırasında yaşananları “geçici bir kontrol kaybı” olarak nitelendiren Netanyahu, aç bıraktıkları Filistinliler”e yönelik dün basına yansıyan insanlık dışı görüntüleri geçiştirmeye çalıştı.Netanyahu, Hamas”ın yardım paketlerini çalmaya çalıştığını da iddia etti.Muhalefetteki İsrail Evimiz (Yisrael Beiteinu) Partisi”nin lideri Avigdor Lieberman ise sosyal paylaşım platformu X”e yaptığı açıklamada, Gazze”deki insani yardım dağıtım merkezinde yaşanan kaosun, “başarısız hükümetin doğrudan sonucu” olduğunu dile getirdi.Gazze İnsani Yardım Vakfı, dün yaptığı açıklamada, Gazze sakinlerinin yardım dağıtım noktasına ulaşmada saatlerce gecikmelerle karşılaştığını iddia ederek, bunun Hamas”ın kurduğu engeller nedeniyle yaşandığını ve ekibin düzenli ve planlı bir şekilde geri çekilerek, küçük bir grubun yardım almasına olanak sağladığını ileri sürmüştü.Ancak Gazze”deki hükümetin medya ofisinin Telegram üzerinden yaptığı açıklamada, “Vakfın açıklamalarında yer alan asılsız iddialar karşısında derin şaşkınlığımızı ifade ediyoruz.” denildi.İddiaların, “Filistinli direniş gruplarının sözde güvenli dağıtım alanlarına erişimi engellediği suçlamasıyla ilgili” olduğu aktarılan açıklamada, “Direnişin engeller oluşturarak vatandaşların yardıma erişimini engellediği iddiası, gerçeklikle hiçbir ilgisi olmayan tamamen uydurmadır ve insani tarafsızlık iddiasında bulunan bir kurumun söyleminde tehlikeli bir sapma teşkil etmektedir.” ifadesine yer verildi.Medya ofisinin açıklamasında, saha raporları ve bizzat İsrail medyasının da belgelediği gerçeğin yardım dağıtım sürecinde yaşanan gecikme ve çöküşün gerçek nedeninin trajik kaos olduğu vurgulandı.Kaosun, İsrail yönetimine bağlı aynı şirketin tampon bölgeleri kötü yönetmesi ve bunun sonucunda kuşatma ve açlık baskısı altında hayatta kalma mücadelesi veren binlerce aç insanın akınına uğraması nedeniyle yaşandığı kaydedilen açıklamada, devam eden soykırımı örtbas etmekten, ahlaki ve yasal olarak Gazze İnsani Yardım Vakfı ve İsrail sorumlu tutuldu.İsrail yönetiminin desteklediği ve dün faaliyetlerine başladığı duyurulan Gazze Şeridi”nin güneyindeki “Gazze İnsani Yardım Vakfı”nın kontrolündeki dağıtım noktasında ABD”li görevlilerin, yardım almak için alana giren binlerce Filistinliyi dağıtmak için havaya ateş açtığı bildirilmişti.Yerel basında yer alan haberde, binlerce Filistinlinin yardım almak için Gazze”nin güneyindeki Refah”ta kurulan dağıtım merkezine akın ettiği belirtilmişti.İsrail”in yardım girişlerini engellemesi nedeniyle açlıkla mücadele eden binlerce Filistinlinin engelleri aşarak topluca dağıtım noktasına girdiği ifade edilmişti.Binlerce Filistinlinin alana girmesi sonrası ABD”li çalışanların yardım dağıtım noktasında kontrolü kaybettiği aktarılmıştı.ABD”li görevlilerin bir koli yardım almak için kilometrelerce yol yürüyen Filistinlileri dağıtmak amacıyla havaya ateş açtığı kaydedilmişti.İsrail ordusu gözetiminde olan ve ABD”li özel şirketlerin yürüttüğü “Gazze İnsani Yardım Vakfı”nın dün bölgede 2 noktada faaliyetlerine başladığı duyurulmuştu.- ELEŞTİRİLERİN HEDEFİNDEBu yılın şubat ayında İsviçre”nin Cenevre kentinde “kar amacı gütmeyen bir sivil toplum örgütü” olarak kurulduğu söylenen “Gazze İnsani Yardım Vakfı”nın arkasında ABD ve İsrail basınında yer alan haberlere göre Tel Aviv ve Washington yönetimleri bulunuyor.Birleşmiş Milletler Yakın Doğu”daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) ve Gazze”deki Filistin hükümeti bu vakfın Tel Aviv yönetiminin amaçları doğrultusunda çalıştığını ifade ediyor.Uluslararası basında çıkan haberlere göre, bu vakıf sayesinde Gazze”ye yardımlar konusunda BM ve diğer bağımsız yardım kuruluşlarının saf dışı edilmesi amaçlanıyor.İsviçre”nin Cenevre şehrinde kurulan vakıf, ABD tarafından “bağımsız” olarak değerlendirilmesine rağmen, kuruluşun İcra Direktörü Jake Wood, açılış töreninden bir gün önce istifa ettiğini duyurmuştu.Wood, yardım planını hayata geçirmenin “insani ilkelerle bağdaşmadığını” ve “tarafsızlık, insanlık ve bağımsızlık gibi temel prensiplerden taviz verilemeyeceğini” ifade etmişti.06.46 Gazze”deki hükümet, İsrail ordusunun Gazze Şeridi”nin güneyindeki Refah kentinde yer alan bir yardım dağıtım merkezine düzenlediği saldırıda 3 Filistinlinin hayatını kaybettiğini, 46 kişinin ise yaralandığını bildirdi.05.01 İsrailli 1200 yedek subay, Tel Aviv yönetiminin Gazze Şeridi”ne yönelik sürdürdüğü soykırım savaşının derhal durdurulması çağrısında bulundu.04.09 İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD ve İsrail destekli “Gazze İnsani Yardım Vakfı”nın Gazze Şeridi”nde insani yardım dağıtımındaki başarısızlığını “geçici bir kontrol kaybı” olarak nitelendirerek, aç bıraktıkları Filistinlilere yönelik dün basına yansıyan insanlık dışı görüntüleri geçiştirmeye çalıştı.03.15 İsrail”in Dakar Büyükelçisi Yuval Waks, bir konferans için davet edildiği Cheikh Anta Diop Üniversitesinde (UCAD) öğrenciler tarafından yuhalandı.02.23 Gazze”deki aşiretler, Gazze Şeridi”nde İsrail-ABD yardım dağıtım mekanizmasının başarısızlığa uğramasının uluslararası insani yardım kuruluşlarının dışlanması ve yerlerine güvenlik şirketlerinin getirilmesinden kaynaklandığını bildirdi.00.48 Filistin Kızılayı, Dünya Sağlık Örgütü işbirliğiyle, Gazze Şeridi”nin kuzeyinde İsrail”in yoğun bombardımanına maruz kalan El-Avde ve Endonezya hastanelerinden 7 yaralı, 54 sağlık personeli ve refakatçinin tahliye edildiğini duyurdu.00.30 Birleşmiş Milletler (BM) Konut Hakkı Özel Raportörü Balakrishnan Rajagopal, Gazze”de insani yardımın dağıtılış şeklini “sadistçe” şeklinde nitelendirerek eleştirdi.00.15 Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, İsrail”in bombardıman ve tahliyelere devam ettiği Gazze”de bulunan yardım noktalarındaki durumun “yürek parçalayıcı olduğunu” belirtti.00.00 İsrail yönetiminin desteklediği “Gazze İnsani Yardım Vakfı”nın kontrolündeki dağıtım noktasından gelen görüntüler, sosyal medya kullanıcıları tarafından Nazi toplama kamplarında çekilen sembol bir fotoğrafa benzetildi.- ATEŞKESİ BOZAN İSRAİL ORDUSU, GAZZE”YE ŞİDDETLİ SALDIRILARI YENİDEN BAŞLATTIİsrail ordusu, Gazze Şeridi”nde 19 Ocak”ta yürürlüğe giren ateşkesin ardından 18 Mart sabahı şiddetli saldırılarına yeniden başladı.İsrail ordusunun saldırıları yeniden başlatmasından itibaren çoğunluğu yaşlı, kadın ve çocuk olmak üzere 3 bin 193 Filistinli hayatını kaybetti, 8 bin 993 kişi yaralandı.İsrail”in Gazze Şeridi”ne 7 Ekim 2023″ten bu yana düzenlediği saldırılarda ise yaşamını yitiren Filistinlilerin sayısı 53 bin 339″a, yaralıların sayısı da 121 bin 34″e yükseldi.Ateşkesi bozan İsrail, yeni ateşkes tekliflerini reddettiği gerekçesiyle Hamas”a karşı “gittikçe artan askeri güçle” hareket edeceğini duyurdu.Hamas ise “İsrail”in verdiği sözlere uymadığını ve ateşkese arabulucu ülkelerin gözü önünde sorumluluklarını yerine getirmeyerek Gazze Şeridi”nde Filistin halkına karşı soykırımı yeniden başlattığını” açıkladı.
Source: Www.star.com.tr
Tam 9 ay peşinden koşturdu! 3 aylıkken kaçan buzağı Kurban Bayramı”na yakın yakalandı
Diyarbakır”ın Sur ilçesinde yaşayan 85 yaşındaki Sıdıka Kut” ait buzağı geçen yıl eylül ayında kapısı açık unutulan ahırdan kaçtı. Sahipleri tarafından aranan buzağı bu süreçte mahallenin çevresindeki tarım arazilerinde ve Dicle Nehri kıyısında görülmesine rağmen yabanileştiği için yakalanamadı. 9 AY SONRA AHIRA DÖNDÜ Buzağının yaklaşık 9 ay sonra 5 kilometre uzaklıktaki kırsal Güzelköy Mahallesi”nde bir sürüye karışarak ahıra girdiği görüldü. Hayvanları arasındaki buzağıyı fark eden besicinin haber vermesi üzerine belirtilen mahalleye giden Erimli Mahallesi sakinleri iğneyle uyuşturdukları buzağıyı pikap ile getirerek sahibine teslim etti. “KİM YANINA YAKLAŞIRSA KAÇIYOR” Sıdıka Kut”un yeğeni Şaban Kut, uğraşlarına rağmen yabanileşen buzağıyı bugüne kadar yakalayamadıklarını söyledi. Kut, “Buzağı, insanlardan ve diğer hayvanlardan kaçıyor. Kim yanına yaklaşırsa kaçıyor. Yanına kimseyi yaklaştırmıyor ” dedi. Mahalle sakinlerinden Ramazan Kaya da yabanileştiği için buzağıyı yakalamakta zorlandıklarını belirtti. Kaya, “Güzelköy Mahallesi”ne kaçmış. Oradaki hayvanlarla ahıra giriyor. Söylediler, gidip getirdik. Uyuşturarak getirdik, kolay olmadı. Hayvan şu anda yem yemiyor. Sahibi dahil kimseyi yanına yaklaştırmıyor.” diye konuştu.
Source: Çağla Çağlar
Cengiz Safi”nin oğlu Said Safi evlendi
Holdingden yapılan açıklamaya göre, liman işletmeciliği, deniz hizmetleri ve armatörlük, çimento üretimi gibi sektörlerde faaliyet gösteren grup şirketlerinden Safi Holding”in ortaklarından Cengiz Safi”nin oğlu Said Safi, Betül Berran Ortanç ile evlendi.
Davetliler listesinde yaklaşık 1000 kişinin yer aldığı Tersane İstanbul”da gerçekleşen düğün törenine iş, siyaset ve sanat dünyasının önde gelen isimleri ilgi gösterdi.
ÜNLÜ İSİMLER KATILDI
Ataşehir Belediye Başkanı Onursal Adıgüzel”in kıydığı nikaha, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, TBMM Başkan Vekili Celal Adan, İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, Kocaeli Valisi İlhami Aktaş, Vakıfbank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, iş insanı Ali Ağaoğlu, iş insanı ve aile dostu Alexei Dyupin, Said Safi”nin kız kardeşi ve Rita Clinic”in kurucu ortaklarından Cansu Safi ve Safi Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Safi katıldı.
Source:
Melih Mahmutoğlu”ndan şampiyonluk kutlamalarında Galatasaray”a gönderme
THY EuroLeague şampiyonu olan Fenerbahçe Beko, bu başarısını taraftarıyla birlikte kutladı. Sarı-lacivertli ekip, kutlama için hazırlanan üstü açık otobüsle Ülker Spor ve Etkinlik Salonu”ndan hareket etti. Konvoy eşliğinde Bağdat Caddesi”ne ulaşan otobüsü, sarı-lacivertli taraftarlar coşkuyla karşıladı. Başantrenör Sarunas Jasikevicius ile oyunculara sevgi gösterisinde bulunan taraftarlar, marşlar ve tezahüratlar eşliğinde şampiyonluk sevincini yaşadı. Jasikevicius ve sarı-lacivertli basketbolcular, tezahüratlara eşlik ederek şampiyonluk coşkusuna ortak oldu. Litvanyalı başantrenör, meşale yakarak Avrupa Ligi zaferini kutladı. “Şampiyonluk böyle kutlanır” Kutlamalar esnasında kaptan Melih Mahmutoğlu, sosyal medyada dikkat çeken bir gönderme yaptı. Melih Mahmutoğlu yaptığı paylaşımda, “Şampiyonluk Böyle Kutlanır…İzleyin..” ifadelerini kullandı.
Source: Internet Haber
9 ay boyunca kaçtı, Kurban Bayramı öncesi yakalandı
İlçenin kırsal Erimli Mahallesi”nde Sıdıka Kut”a (85) ait 3 aylık buzağı, geçen yıl eylül ayında kapısı açık unutulan ahırdan kaçtı.
Sahipleri tarafından aranan buzağı bu süreçte mahallenin çevresindeki tarım arazilerinde ve Dicle Nehri kıyısında görülmesine rağmen yabanileştiği için yakalanamadı.
Buzağının yaklaşık 9 ay sonra 5 kilometre uzaklıktaki kırsal Güzelköy Mahallesi”nde bir sürüye karışarak ahıra girdiği görüldü.
Hayvanları arasındaki buzağıyı fark eden besicinin haber vermesi üzerine belirtilen mahalleye giden Erimli Mahallesi sakinleri iğneyle uyuşturdukları buzağıyı pikap ile getirerek sahibine teslim etti.
Sıdıka Kut”un yeğeni Şaban Kut, gazetecilere, buzağının ahırdan kaçtığını belirterek, uğraşlarına rağmen yabanileşen buzağıyı bugüne kadar yakalayamadıklarını söyledi.
Kut, “Buzağı, insanlardan ve diğer hayvanlardan kaçıyor. Kim yanına yaklaşırsa kaçıyor. Yanına kimseyi yaklaştırmıyor.” dedi.
Mahalle sakinlerinden Ramazan Kaya da yabanileştiği için buzağıyı yakalamakta zorlandıklarını belirtti.
Kaya, “Güzelköy Mahallesi”ne kaçmış. Oradaki hayvanlarla ahıra giriyor. Söylediler, gidip getirdik. Uyuşturarak getirdik, kolay olmadı. Hayvan şu anda yem yemiyor. Sahibi dahil kimseyi yanına yaklaştırmıyor.” diye konuştu.
Source:
Bağdat Caddesi”nde dev kutlama! Fenerbahçe taraftarı kupayla buluştu
THY EuroLeague finalinde Monaco”yu 81-70 mağlup eden Sarı-Lacivertliler, kupayı 2. kez müzesine götürerek tarih yazdı. Fenerbahçe, finalin oynandığı Abu Dabi”de başlayan kutlamaları taraftarıyla birlikte devam ettirdi. Saat 18.00″de Ülker Spor ve Etkinlik Salonu”ndan üstü açık otobüs ile hareket eden şampiyon takım, Bağdat Caddesi boyunca ilerledi. Binlerce taraftar, araba ve motosikletleriyle birlikte konvoya dahil oldu. Tarihi başarıya ikinci kez şahitlik eden Fenerbahçe taraftarı, marşlar ve meşalelerle birlikte caddeyi karnaval alanına çevirdi.PARKA ÖZEL PLATFORM KURULDUÜstü açık otobüsten taraftarını selamlayan ve alnının teriyle kazandığı kupayla gövde gösterisi yapan Fenerbahçeli oyuncular, marşlara eşlik etti. Otobüs, taraftarların yoğun ilgisi sebebiyle ilerlemekte zorlansa da Göztepe Parkı”na ulaştı. Kurulan özel platformda Fenerbahçe Beko”nun teknik heyeti ve oyuncuları, şampiyonluk kupasını sergiledi. Binlerce kişinin katıldığı zafer şölenine, F.Bahçelilerin yanı sıra başka takım taraftarları da katıldı. Kazanılan Avrupa zaferi, hep birlikte doyasıya kutlandı.JASİKEVİCİUS TARAFTARI COŞTURDUKutlamalar, “En büyük Fener!” tezahüratlarıyla inledi. Şampiyon kadro da söylenen marşlara coşkuyla eşlik etti. Platformda yapılan görsel şovlar ve müzikler, alanı adeta konser havasına soktu. Fenerbahçe Başantrenörü Sarunas Jasikevicius”un kupayı kaldırdığı anlarda ise taraftarlar hocayı tezahürat yağmuruna tuttu. Sarı-lacivertli taraftarlar, dörtlü finalin MVP”si (en iyi oyuncu) seçilen Nigel Hayes-Davis”i ise sevgi yağmuruna tuttu. Bazı taraftarlar ise gece geç saate kadar alanı terk etmedi, 8 sene sonra gelen başarıyı kutlamaya devam etti.
Source: Www.star.com.tr