“Toplumsal Gelişmeler – 1 Mayıs Kutlamaları ve Yerel Etkinlikler”

DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, İstanbul’daki kutlamalar için yarın vali ile görüşecek: 1 Mayıs’ta ‘demokrasi’ vurgusu

Türk-İş 1 Mayıs’ı merkezi olarak İstanbul Kartal’da kutlama kararını kamuoyuna duyurdu. Diğer kentlerde de kutlamalar yapılacak. Alınan bilgiye göre, Türk-İş ve DİSK arasında merkezi düzeyde “ortak kutlama” için bir dizi görüşme gerçekleştirildi. Ancak bir sonuç alınamadı. Türk-İş içindeki bazı sendikalar ortak kutlamaya sıcak bakmadı. Bunun üzerine de Türk-İş, 1 Mayıs’ı tek başına merkezi düzeyde İstanbul Kartal’da kutlama kararı aldı. Türk-İş’in İstanbul’da kutlama kararında geçen yıl alınan karar da etkili oldu. Geçen yıl, 2025 kutlamalarının İstanbul’da yapılması yönünde Türk-İş içerisinde görüş birliğine varılmıştı. Türk-İş’in tek başına kutlama kararı sonrası, DİSK, KESK, TMMOB ve TTB de ayrı kutlama programı yapacak. Bu kapsamda DİSK, KESK, TMMOB ve TTB heyetinin yarın İstanbul Valisi ile görüşecekleri öğrenildi. Edinilen bilgiye göre, DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, İstanbul’daki kutlamaların Taksim’de yapılmasını istiyor. Ancak son karar görüşmelerin ardından verilecek. Kutlama yeri konusunda nihai kararın salı, çarşamba gibi belli olacağı bildirildi. DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, Türkiye’nin her yerinde en geniş katılımlarla 1 Mayıs’ı kutlamak istiyor. Emeğin sorunları, talepleri, vergide-gelirde adelet, hak ihlalleri, çalışma yaşamındaki sorunlar, “iş cinayetleri” de alanlardaki kutlamalarda dile getirilecek. Bu yılki kutlamalarda ayrıca “demokrasi” vurgusu da yapılacak. “Demokrasinin bütün gereği, kurallarıyla yeniden hakim olması” talepleri dile getirilecek.

Source: Mustafa Çakır


Su kesintisi okulları tatil ettirdi

İngiltere’de Londra’ya bir taş atımı mesafesindeki küçük kasabamızda ilk kez başımıza geliyordu, yoksa alışkındık kesintilere. Su olsun kesilen, haklar, özgürlükler olmasın da!Elbet akar birkaç saate diye düşündük, çevresi denizle çevrili koca adada su sıkıntısı olur mu, olurmuş meğer!Oğlum okuluna gitti, ben de bulaşıkları akşam yıkadığıma sevindim, çaydanlıktaki su sabah çayıma yetti. Birkaç saat sonra okuldan gelen eposta “Su kesintisi nedeniyle okulun tatil edildiğini, öğrencilerin eve erken gönderileceğini” bildiriyordu! İşte o zaman kesintinin ciddi boyutta olabileceğini anladım, bir taraftan da “Bu nasıl iş Ankara da olsa belediyeden bir gün önceden mesaj gelirdi” diye söylendim.İngiltere’de suyu musluktan içtiğimiz, her şeyde de musluk suyu kullandığımız için evde içebileceğimiz bir damla bile su yoktu, hemen markete çıktım. Sokakta denk geldiğim arkadaşım Mendy, “Su almaya gidiyorsan, çok geç marketlerde kalmadı” dedi.Eyvah, yine de şansımı denemek için en yakın markete girdim, abartmıyordu su bitmişti resmen. Bir şişe su, birkaç maden suyu buldum eve döndüm. Borular halen boştu. O sırada kızımdan gelen mesaj olayı aydınlattı. Su faturası onun üstüne olduğu için mesaj ona gelmişti: “Aniden ortaya çıkan arıza nedeniyle plansız su kesintisi için özür dileniyor ve arızanın giderilmesi için çalışmaların devam ettiğini” bildiriyordu. Akşamın eli kulağında, hava kışın erkenden kararıyor, gözümüz kulağımız telefonda ve borulardaydı.KÖYDE ÇEŞMEYE GİDER GİBİTam o anda gelen mesaj, kasabada su istasyonu açıldığını ve su dağıtımına başlandığını müjdeledi. Bahsedilen yer bize biraz uzaktı, araba da yok. Kafamda su istasyonunu canlandırmaya çalışıyordum… Bir tanker arıtılmış su, sıraya girip şişeleri dolduracağız, eskiden köylerde çeşmeye gider gibi!İngiltere de her yerde içilebilir musluk suyu ücretsiz, lokanta kafelerde, musluk suyu ikram edilir, bizde lokantalardaki ekmek ikramı gibi. Yine de şişe suyu isteyene o da mevcut. Havaalanında su sebillerinden şişenizi doldurmak da olanaklı.Uzun lafı kısası evdeki birkaç boş şişeyi hazırladım ve genç arkadaşımız Derya’ya su almaya onların arabasıyla gidebilir miyiz diye sordum. İki yaşındaki çocuklarıyla suya daha çok ihtiyaçları vardı. Biraz sonra eşi Soner’le gittiğimiz su dağıtım istasyonunda kafamda canlandırdığımdan çok başka bir görüntüyle karşılaştık. Yanımıza aldığımız boş şişeler için kendimize güldük!Her şey son derece organize altışarlı paketlerde 2 litrelik su dağıtılıyordu, arabayla gidenlerin bagajına konuluyordu, payımıza düşeni aldık.O akşamı verilen şişelerle rahat atlattık ama “Taşıma su ile değirmen dönmüyor.” Hele de içme suyunu tuvalette kullanmak insanın içini sızlatıyor!TATİLE DEVAM MI, TAMAM MI?Ertesi sabah suya kavuşacağımızı umut ederek uyuduk ancak nafile, ertesi gün de arıza giderilemedi, okullar tatili uzattı. Kar buz, sel, fırtınadan okul tatiline tanık olmuştuk da su kesintisinden ilk kez yaşıyorduk. Okul sabahın erken saatlerinde su durumuna göre güncelleme yapıyordu; tatile devam mı, tamam mı?Su kesintisinin ikinci günü kasabanın milletvekili araya girdi. Muhafazakâr Parti’nin eski başbakanı Rishi Sunak’tan sonra parti başkanlığına adı geçen Tom Tugendhat, hem kendi web sitesine üye olanlara yolladığı mektupla hem de sosyal medyasından “İki gündür sıkıntı veren, düş kırıklığı yaratan kabul edilemez su kesintisiyle bizzat ilgilendiğini, en kısa zamanda çözüm bulunacağını” yazmıştı.İkinci gün de su dağıtımına devam edildi. Bizde su, ikinci günün akşamı çamur gibi akmaya başladı ama arkadaşların ve okulunki üçüncü günde geldi. Okuldan üçüncü günün sabahında gelen mesaj, öğrencilerin saat 11 gibi okula giriş yapabileceğini aktarıyordu.Çocuklara Necati Cumalı’nın aynı adlı romanından uyarlanan filmi izlemeyi önererek iyi ki “Susuz Bir Yaz” geçirmek zorunda kalmadık, kalmayız dedim.

Source: Gülseren Tozkoparan Jordan


Çocuk bayramında kahve festivali yapılacak

Türkiye’nin gelir seviyesi en düşük illerinden birisi Batman. İktidar CHP’li belediyelerin hesaplarını didik didik incelerken, kayyum yönetimindeki Batman Belediyesi kahve ve çikolata için kesenin ağzını sonuna kadar açtı. Batman’ın kayyum belediye başkanı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlamak yerine “Kahve ve Çikolata” festivali planladı. Üstelik dört gün sürecek festival için 4.4 milyon lira harcanacak. 2024 yerel seçimlerinde DEM Parti’nin kazandığı belediye 3 milyar TL borç açıklamıştı. 2024 yılının Kasım ayında Vali Ekrem Canalp, belediyeye kayyum olarak atandı. Kayyumun düzenlediği kahve festivali 19-23 Nisan 2025 tarihlerinde yapılacak. Tam da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na denk gelmesi manidar. Festivalin maliyeti 4 milyon 483 bin 51 lira olacak. Festivalde “Survivor ve DJ Performansı” yarışması da yapılacak.2024 yerel seçimlerinde DEM Parti’nin kazandığı ancak 2024 yılının Kasım ayında kayyum olarak Vali Ekrem Canalp’ın atandığı Batman Belediyesi yüksek maliyetli bir harcama ile gündeme geldi.

GÜNLÜĞÜ 1 MİLYON TL

Belediye, “Kahve ve Çikolata Festivali” için hizmet alımı ihalesine çıktı. HBS Organizasyon isimli şirketle 4 milyon 483 bin 51 TL’lik sözleşme imzalandı. Festivalin 1 günlük maliyeti belediyeye 1 milyon 120 bin TL olacak. Belediye festivalin tanıtımında, “Kahve ve çikolatanın en özel lezzetleri, rengârenk stantlar, keyifli atölyeler, konserler, tadım etkinlikleri ve daha fazlası bu festivalde sizleri bekliyor. Batman’ın güzellikleriyle harmanlanan bu eşsiz deneyimi kaçırmayın” ifadesini kullandı.

OSMANLI MACUNU

Festivalde stantlar kurulacak, konser, çocuk etkinlikleri ve DJ performansının yanı sıra ikramlar da yapılacak. Çocuklara mısır, Osmanlı macunu, pamuk şeker, sosis balon verilecek. Festivalde survivor parkuru da yer alacak.

Source: Deniz Ayhan


Şehirlerimizi sanki ihmal ediyoruz

Yakın zamana kadar bu tatiller denizden de istifade edilebilecek mevsimlere denk geliyordu.Buna rağmen insanlarımız sahil beldelerine akın ettiler.Ancak, “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” deyiminde olduğu gibi soğuk ve yağışlı bir hava hiç yakamızı bırakmadı.Esasında tatilin kötüsü yoktur, hepimize iyi gelir.Toplumun büyük çoğunluğunun tatil harcaması yapabilecek gücü olmadığı aşikâr.Ama evde de kalınsa, İzmir ve Ege, yakın çevremiz dahilinde pek çok hafifletici hoşluklara imkân sağlıyor.Dikili, Çandarlı, Ayvalık, Selçuk, Kuşadası, Gümüldür, Ürkmez, Urla, Çeşme, Alaçatı, Balıklıova, Mordoğan, Karaburun, Kemalpaşa, Bergama, Ödemiş, Tire ve daha pek çok yer 1,5 saatlik dairenin içinde, ulaşılabilir uzaklıkta.Trenden, otobüse bu yerlerin çoğuna toplu ulaşımla da gidilebilir.Hani bir cumartesi Ödemiş pazarına gitmek, bir Ödemiş köftesi ile hesaplı bir şekilde günü geçirmek hayat rengini bir günlüğüne de olsa değiştirmez mi?Koçarlı ya da Yenipazar’da, Şafak ve Sümer Pide vesile kılınarak, zihinler dağıtılamaz mı?Cunda’da Ayvalık tostunu sınırlı bütçeler bile tolere edemez mi?Hadi bunlardan vazgeçtik, şehir içinde Kemeraltı’nın o büyüleyici karmaşası, nasıl da insanı rahatlatır.Karşıyaka sahilinde yürüyüş yapmak, Bostanlı pazarının renkli hengamesinde kaybolmak çok mu zordur?Tamam, hayat pahalılığı bir realite.Ancak “tembellik ve meraksızlığımız mazeretlerimizin gizli sebebidir.”Böyle bakınca kendi yöremizde, mahallemizde, şehrimizde… İhmal ettiğimiz onlarca güzellik var.Ama nedense “gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüz” muamelesine tabi tutarız.“Komşunun tavuğu” misali nedense haldır haldır kendimizi uzaklara atmaya çalışırız. *** Lipsos ve Akbıyık İZMİR lezzet dünyasından birkaç öneri paylaşmak isterim.Çoğu kişinin Karaburun kasabasından da öte Yeni Liman mevkinde Ata’nın yeri, Lipsos’a yolu düşmemiştir.Bir münzevi adamın, şahane bir deniz kıyısında, pansiyonu ve restoranı ile yarattığı bir gizli cennettir Lipsos.Ermeni, Rum ve unutulmuş Anadolu lezzetleri ve deniz ürünleriyle Ata Bey’in kişiliğinden gelen Sosyalist atmosferde, bir “kayıp ülke” mutluluğu yaşanır.Diğer bir mekân da her gidişimizde hayranlığımızı katmerleştirdiğimiz Çamdibi’nde Akbıyık Lokantası’dır.Çamdibi, bilenler bilir, bir Boşnak Cumhuriyetidir.Akbıyık’ta o kültürün insanlarının sıcaklığını hissedersiniz.Akbıyık, etin her türü üzerinden size bir lezzet senfonisi sunar.İçki yoktur ama mesela “üzüm şırası” vardır.Toplumun her kesimini kucaklayıcı bir mekandır.Daha onlarca lezzet vahamız var.Yeri geldikçe anlatmaya devam edeceğiz.

Source: Sıtkı Şükürer


Gölgenin ardındaki güneş

Sanatçı, 2024 yılında gerçekleştirdiği “Gel Zaman Git Zaman” sergisinde, yaratıcılığın hiyerarşik bir alan olmadığı görüşünü açıklamış ve halk sanatlarını küçümseyen, insanı sanatın ve kültürün gerçek üreticisi olarak görmeyen pazar odaklı bakış açısını tartışmaya açmıştı. Aynı sergide, Baksı Müzesi koleksiyonuna kazandırılan hapishane işleri üzerine yoğunlaşan Koçan, hapislik, zaman ve boncuk arasındaki anlamlı yolu keşfederek bu işleri “Bitmeyen Zaman Saatleri” olarak adlandırmıştı.Prof. Hüsamettin Koçan, Piyalepaşa’daki Galeri Merkür’de açtığı “Gölgenin Arkasındaki” adlı yeni sergisinde yolculuğuna Bayburtlu kadınlarla birlikte devam ediyor. Koçan, onların boncuk örgü tekniğini çağdaş bir yorumla yeniden ele alıyor. Sanatçı tığ işlerin yerleştiği saçları, Anadolu’da ekmek ve yemek pişirilen bu formu hem kadınların ekmek ve yemek yaptıkları, hem de bu tığ örgüler vasıtasıyla ekmeklerini kazandıkları bir form olarak yeniden yorumluyor. Bu nedenle malzeme herhangi bir müdahale yapılmadan olduğu gibi kullanılıyor. Bayburtlu kadınların kendi arzuları doğrultusunda boncuk örgülerinden “güneş” motifleri yaratmak istemesiyle, ortaya rengârenk ve ışıldayan bir güneş senfonisi çıkardıklarını vurguluyor. Koçan, bu üretimleri kadının kendini doğrudan ortaya koymadan ifade ediş biçimi olarak okuyor ve kendi sanat diliyle birleştirerek “Gölgenin Arkasındaki” adını veriyor.Serginin kavramsal çerçevesinde gölge, kadının mahremiyetini; arkasındaki ise bu mahremiyetin iç dünyaya yansıyan izdüşümlerini simgeliyor. Bayburt’ta kurduğu Baksı Müzesi’nde her zaman yerel kadın gücüne ve yaratıcılığına alan açan Hüsamettin Koçan, bu sergide de kadın dünyasına bir erkek eli olarak katkıda bulunuyor ve boncuk işçiliğinin bir sabır yolculuğu olduğunu vurgulayarak bu anlayıştan yola çıkan bir sergi ortaya koyuyor.GÜNEŞİN ANLATICILARI SANATSEVERLERLE BULUŞTU“Gölgenin Arkasındaki” sergisi için güneşi anlatan Bayburtlu kadınlar serginin yarattığı heyecanlı ortamı paylaşmak için geçen hafta İstanbul’a geldiler. Katılımcılar, kendi eserlerini tek tek izlerken, tığla fırça arasındaki barış ortamıyla karşılaştılar ve bu deneyimlerin ardından düşüncelerini paylaştılar. Ziyaretin ardından gelecekteki projelerine odaklanmak için Baksı Kültür Sanat Vakfı Hüsame Köklü Kadın Eğitim Merkezi’nin Bayburt’taki atölyelerine geri döndüler. Ziyaret sırasında, Baksı Kültür ve Sanat Vakfı Başkanı Oya Koçan, katılımcılara teşekkür plaketleri sundu.Ziyarete Katılan Bayburtlu Kadın Zanaatkarlar:- Mintaha Kardeş- Şeyma Özbek- Ayşenur Karadeniz- Serpil Yanık- Elif Gül Öztürk- Gönül Ayengin- Leyla Yanık- Mine Yanık(Sergi 19 Nisan tarihine kadar Galeri Merkür’de görülebilir.Adres: İstiklâl Mahallesi Piyalepaşa Bulvarı No:32 D Beyoğlu/İstanbul.)

Source: Doğan Hizlan


Beylikdüzü”nü haraca bağlamışlar! “Ben o eski Adem değilim”

Eski İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında tutuklanan Adem Soytekin ve Fatih Keleş”in Beylikdüzü”ndeki inşaat işlerine adeta çöktüğü ortaya çıktı. İş insanı Metin Gül, İmamoğlu”nun Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde ekibiyle birlikte kurduğu rüşvet sistemini detaylarıyla anlattı. Yeni Şafak”ın haberine göre, Gül, Beylikdüzü”ndeki Avenue, Kubist, BeyCity ve Kale Kent projelerinde iki isme bugünün parasıyla yaklaşık 200 milyon lira verdi. Anlaşmazlık çıkınca ise Soytekin daha önce yanında kalfa olarak çalıştığı Gül”ü, “Ben eski bildiğiniz o Adem değilim” diyerek tehdit etti.PARAYI ALDI KÖPRÜYÜ YAPMADIGül, Beylikdüzü”nde Avenue isimli projenin ticari değerini artırmak için yüksek maliyetli iki köprü yaparak İBB”ye bağışlamak istediklerini ancak bunun için bir türlü izin alamadıklarını ifade etti. O süreçte Adem Soytekin”in “Bu köprüleri ben yaparsam izin alırım” dediğini belirten Gül, “Soytekin öncesinde hem bizim inşaatlarımızın hem de Ekrem İmamoğlu”nun inşaatlarında kalfalık yapmış birisidir. Buranın maliyetinin 11-12 milyon olarak söylememe rağmen kendisi 17 milyondan aşağı bu işi yapamayacağını söyledi. Daha sonra Adem, Fatih Keleş”ten izinleri alacağını, bu izinler karşılığında ise 2 milyon TL vereceğini, maliyetin 19 milyona çıktığını söyledi ve Soytekin”e ait ASOY İnşaat ile kerhen de olsa bu sözleşmeyi imzalamak zorunda kaldım” diye konuştu.ELİNİZDEN GELENİ YAPIN!Gül, sözleşme gereği 3 ayda bitirilmesi gereken küçük köprünün 1 yılda tamamlandığını, büyük köprünün ise hiç yapılmadığını anlattı. Gül, “Biz de hesap yaparak şu ana kadar yaptığı için maliyetini düşerek, yapmadığı ve verdiğimiz 5 milyon TL”yi bize iade etmesini istedik. Adem bize haber göndererek, “O sözleşmeyi ben imzalamadım. Sahte bir sözleşme, ben eski bildiğiniz Adem değilim, elinizden ne geliyorsa yapın” diyerek bizi tehdit etti. O dönem işler aksar endişesiyle dava bile açamadık” ifadelerini kullandı.İSKANI ALIRIM AMA BEDELİ VARGürpınar”daki Kubist projesine iskan almak için birkaç kez İmamoğlu ile görüştüklerini kaydeden Gül, “2014”ün ortalarına doğru Adem Soytekin bana gelip “İşi hallederim ama bedeli var” dedi. 5 milyon TL (2 milyon dolardan fazla) istedi. Pazarlıkla 3 milyon TL”ye anlaştık. Bu 3 milyonu bir daire ve 2,5 milyon TL para aldılar. Toplam 3 daire aldılar. Hem parayı hem de daireleri iskanı getirdikten sonra kendilerine verdim. Tapuları Soytekin, parayı ise Keleş elden aldı. Adem ve Fatih bu menfaatleri elde ederken yukarıdan geldiklerini birçok kez ima ettiler” diye anlattı.YİNE AYNI İKİLİ SAHNEDEBeyCity Projesi”nde de aynı isimlerin devreye girerek rüşvet karşılığında iskan sürecini tamamladığını anlatan Gül, ortaklı projede 3 milyon TL rüşvetin dağıtıldığını, kendisinin de 750 bin TL ödediğini belirtti. Kale Kent Projesi”nde de benzer bir düzenin işlediğini belirten Metin Gül, “Projede 11 dönüm sosyal tesis alanı kaldı. İmamoğlu, “burayı belediyeye terk edin” şeklinde haber gönderdi. Soytekin ve Keleş “Burayı belediyeye terk etmekten kurtarabiliriz” dedi. İki isme 5 milyon lira verdim” dedi.İMAMOĞLU”NUN 4 KASASI VARİmamoğlu, 1 numarası olduğu suç örgütünün birinci halkasındaki 5 kişiyi doğrudan sevk ve idare ediyordu. Örgütün birinci halkasında 5 kişi bulunuyor. Bunlar; Medya A.Ş. Genel Müdürü Murat Ongun, İBB Spor Başkanı Fatih Keleş, İBB İştirakler Başkanı Ertan Yıldız, İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü Tuncay Yılmaz ve Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık. Örgütün kasası olarak da ilk halkayla bağlantılı 4 kişi öne çıkıyor. Örgütün gizli kasaları olarak faaliyet gösteren Adem Soytekin ve Ali Nuhoğlu”nun Fatih Keleş ile, Hüseyin Köksal ve Emrah Bağdatlı”nın ise Murat Ongun ile birlikte hareket ettikleri, ancak 4 ismin de İmamoğlu ile doğrudan irtibat halinde oldukları tespit edildi.Özgür Özel”den İBB”ye kayyumİmamoğlu herkese mavi boncuk dağıttı”Ağzı süt kokan çocuklar” bunlar mı?

Source: Www.star.com.tr


Mattia Ahmet Minguzzi”nin annesi Yasemin Minguzzi: “Gözlerinin içine bakarak onları rahatsız etmek istedim”

İtalyan şef Andrea Minguzzi ve çellist Yasemin Akıncılar”ın 15 yaşındaki oğlu Mattia Ahmet Minguzzi, İstanbul Kadıköy”de pazar yerinde bıçak saldırıya maruz kalmış ve olay sonrası hayatını kaybetmişti.

Mattia Ahmet, arkadaşlarıyla birlikte kaykay ekipmanı almak amacıyla ziyaret ettiği bu pazarda, hiçbir olay olmaksızın saldırıya uğradı.

Yaklaşık 2 hafta yoğun bakımda kalan Ahmet, yaşam mücadelesini kaybetti.

Davanın görüldüğü adliye binasına, Türkiye”nin dört bir yanından insanlar, Minguzzi ailesine moral ve destek vermek amacıyla toplandı. Mahkeme öncesi Mattia Ahmet”in mezarının tahrip edildiği görüldü. Mezar, ekiplerce kısa sürede eski haline getirildi.

Mahkeme ise 8 Mayıs tarihine ertelendi.

Anne Yasemin Minguzzi, katıldığı bir programda mahkeme salonunda yaşananları anlattı.

GÖZLERİNİN İÇİNE BAKTI

Katillerin gözlerinin içine bakarak onları rahatsız etmek istediğini söyleyen Yasemin Minguzzi, sanıklardan birinin sürekli kendisine baktığını, diğerinin hiç bakamadığını anlattı.

Source: Haber Merkezi


Taksiciler, buldukları küçük çocuğu ailesine ulaştırdı

Düzce Valiliği’nin yanında bulunan taksi durağında çalışan şoförler, sokakta 3 yaşında bir çocuğun tek başına gezdiğini fark etti. Taksiciler, üzerindeki kıyafetleri çamurlu ve ıslak olan küçük çocuğu durağa getirdi.Burada küçük çocuğu ısıtıcıyla ısıtan ve yemek alan taksici esnafı, ardından ona yenif kıyafetler alıp, giydirdi. Taksicilerin ihbarı üzerine Düzce İl Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğü ekipleri gelerek küçük çocuğun kimliğini tespit edip, kısa sürede ailesine ulaştı. Ekipler, tarafından alınan çocuk, ailesine teslim edildi.Taksi şoförlerinden Halil İlhan, “Çocuk gidiyordu. Sahipsiz ve kayıp olduğu belliydi. Arkadaşlarımız biraz takip ettiler. Yanında annesi veya babası var mı diye baktılar. Bulamayınca biz çocuğu alıp, durağımıza getirdik. Üstü, başı perişandı. Hemen yeni kıyafetler aldık. Bir de karnının aç olduğunu düşündük. Isıtıcıyı da yaktık. Sonra polisler geldi ve hemen ailesini buldular. Ailesine teslime ettik” dedi.

Source: Bahadır Alemdar