“Toplumsal Gelişmeler – Bandırma’dan NBA Yıldızlarına, Ekonomik Desteklerden Eğitime”

Başkan Mirza Bandırma’yı açık artırmaya çıkardı

Balıkesir”in Bandırma Belediyesi”nin gerçekleştirdiği 110 milyon 963 bin liralık satış, kamuoyunda büyük yankı uyandırmaya devam ediyor. Özellikle Doğa Mahallesi”nde bulunan tarlaların satışı, bölge halkının sert tepkilerine neden olurken, AK Parti Balıkesir Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Mehmet Doğan da bu durumu sert sözlerle eleştirdi. Mehmet Doğan, yapılan satışları Bandırma halkının geleceğini yok etmek olarak değerlendirdi. Belediye Başkanı Dursun Mirza ve yönetimini ağır şekilde eleştiren Doğan, “Başkan Mirza, tarım arazilerini adeta pazarlık masasına yatırmış durumda. Köylülerin emekleriyle satın aldığı, yıllardır tarım ve hayvancılık yapılan bu değerli toprakları nasıl olur da gözünü kırpmadan satabiliyor. Bu karar, Bandırma”nın geleceğini hiçe saymak değil midir” diyerek tepki gösterdi. Özellikle Doğa Mahallesi”ndeki satışlar hakkında konuşan Doğan, “Bandırma”nın öz değerleri, Dursun Mirza”nın günü kurtarma politikalarına kurban ediliyor. 87 milyon 763 bin lira karşılığında elden çıkarılan bu tarlalar, köylülerin yıllardır alın teriyle işlediği ve kendilerinin satın aldıkları topraklardı” ifadelerini kullandı. Satışların devam etmesi halinde Bandırma”nın kimliğini kaybedeceğini belirten Doğan, “Bu gidişle Bandırma”yı tamamen açık artırmaya çıkarmaya hazırlanıyorlar. Dursun Mirza yönetimi, halkın çıkarlarını değil, belediye kasasını doldurmayı öncelik haline getirmiş durumda. Halkın malı olan topraklar, birer birer elden çıkarılıyor. Bandırma halkı bu yapılanları unutmayacak ve hesabını mutlaka soracaktır” dedi. Doğan, açıklamalarının sonunda Bandırma halkına çağrıda bulunarak, “Bu kentin değerlerine sahip çıkmalıyız. Tarım arazilerimizin, mahallelerimizin ve geleceğimizin birer birer satılmasına izin vermemeliyiz. Bandırma Belediyesi, halkın yanında olmalı, arazileri satmak yerine üretimi destekleyecek projeler üretmelidir. Dursun Mirza”nın izlediği bu yanlış politika, Bandırma”nın geleceğini karanlığa sürüklüyor” diye konuştu.

Source: Gökhan Dağli


Alperen Şengün, NBA”de All-Star 2025″e seçildi

Amerikan Ulusal Basketbol Ligi’nde (NBA) Houston Rockets forması giyen 22 yaşındaki milli yıldız All-Star’a seçildi. Alperen Şengün, 2007’de bu başarıya ulaşan Mehmet Okur’dan sonra All-Star’a seçilen ikinci milli basketbolcu oldu.
Şengün bu sezon NBA’de 19,1 sayı, 10,4 ribaund ve 5.0 asist ortalamalarıyla oynuyor. “18 yıllık hasret bitti” Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, sosyal medya hesabı üzerinden milli sporcuyu tebrik ederek şu notu paylaştı: “Gecenin bu saatinde gelen güzel habere bakın, Alperen Şengün NBA”da, 18 yıllık hasret bitti, NBAAllStar tarihindeki ikinci Türk”

Source: Dünya Gazetesi


Yapı Kredi, 2024″te ekonomiye 1,8 trilyon liralık kaynak sağladı

Yapı Kredi, 2024 yılında kuruluşunun 80. yılını kutlarken ülke ekonomisine 1,8 trilyon lirayı aşan kaynak sağlayarak güçlü finansal performansıyla dikkat çekti. Bankanın toplam nakdi kredi hacmi, 2023 yıl sonuna kıyasla yüzde 39 artışla 1,2 trilyon liraya ulaşırken, aktif büyüklüğü ise yüzde 37 artarak 2,6 trilyon lirayı buldu. Toplam müşteri mevduat hacmi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 25 artışla 1,3 trilyon liraya çıktı. Yapı Kredi”nin sermaye yeterlilik rasyosu yasal düzenlemeler dışarıda bırakıldığında yüzde 15,2 olarak gerçekleşti. Yapı Kredi CEO’su Gökhan Erün, bankanın küresel belirsizliklere rağmen ülke ekonomisine katkı sağlama konusundaki kararlılığını vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: “Her türlü ekonomik koşulda müşterilerimizin yanında yer alarak, 2024 yılında ekonomimize 1,8 trilyon lirayı aşan kaynak sağladık. Uluslararası piyasalardan 7 milyar doları aşan finansman temin ederek ülke ekonomisine katkı sunmanın gururunu yaşıyoruz.”
Erün, ayrıca ticari ve KOBİ bankacılığı kapsamında uluslararası piyasalardan sağlanan 3,5 milyar liralık kaynak ile firmalara finansal destek sunduklarını belirtti. Kadın girişimcilerin ihracata başlamalarına olanak sağlayan “Sınırları Kaldıran Kadınlar” programıyla e-ihracat eğitimleri verildiğini ve yüzlerce kadının ülkemizi uluslararası arenada temsil etmesinin desteklendiğini ifade etti. Dijital bankacılıkta liderlik Yapı Kredi Mobil uygulaması, 2024 yılında da bankacılık sektöründe öne çıktı. Uygulama, her 10 müşteriden 9’u tarafından aktif olarak kullanıldı ve 1000’den fazla işlemi bünyesinde barındıran Benim Dünyam platformu 8 milyon kullanıcı tarafından deneyimlendi. Ayrıca, dijital ödeme sistemlerinde 50 milyon işleme ulaşıldı. Toplumsal katkı ve sürdürülebilirlik çalışmaları Yapı Kredi, ana faaliyet alanı finansın ötesinde, eğitim ve toplumsal kalkınma projelerine de katkıda bulunmaya devam etti. Banka, 2024 yılında “Yarınlara Kartopu” projesini deprem bölgelerinden başlayarak tüm ülkeye yaygınlaştırdı. Ayrıca, Teknolojide Fırsat Eşitliği programı kapsamında 2026 yılına kadar 80 bin kadına teknoloji alanında eğitim verilmesi hedefleniyor.
Yapı Kredi”nin 31 Aralık 2024 tarihi itibarıyla öne çıkan finansal göstergeleri ise şu şekilde: * Toplam aktifler: 2,6 trilyon TL* Temel bankacılık gelirleri: 104,8 milyar TL* Toplam nakdi krediler: 1,2 trilyon TL* Net kâr: 29 milyar TL* Toplam müşteri mevduatı: 1,3 trilyon TL

Source: Dünya Gazetesi


Al-Shabab Teknik Direktörü Fatih Terim”in tercihi “Gece atlayışı” oldu

Fatih Terim, AA muhabirleri ile foto muhabirlerinin yurt içi ve dışında 2024 yılı boyunca çektiği, “Roketsan, Turkcell Lifebox ve Sony” katkılarıyla hazırlanan “Haber”, “Günlük Hayat”, “Doğal Yaşam ve Çevre”, “Spor” ile bu yıla özel eklenen “Özgür Suriye” kategorilerindeki fotoğrafları inceledi.

Fotoğrafları dikkatle inceleyen deneyimli teknik adam, her sene olduğu gibi bu sene de birçok güzel fotoğraf olduğunun altını çizdi.

“Spor” kategorisinde Samir Jordamovic”in çektiği, Bosna Hersek”teki Mostar Köprüsü”nün yeniden inşasının 20. yılı dolayısıyla köprünün çevresinde düzenlenen etkinliklerde meşalelerle yapılan atlayışın bulunduğu “Gece atlayışı” fotoğrafını çok beğendiğini belirten Terim, “Bu köprü yeniden inşa edildi. 90″lı yıllarda yıkılana kadar 4 ayrı yüzyıl boyunca ulusları birbirine bağlayan bir sembol olarak anıldı.” ifadelerini kullandı.

Terim, Mostar Köprüsü”nün yer aldığı fotoğrafı seçmesindeki etkenleri de şöyle aktardı:

“Hem futbol oynadığım dönemde hem de sosyal yaşantımda Bosnalı birçok arkadaşım oldu. Kendimi de onlara hep yakın hissettim. Mostar”ın eskiden olduğu gibi dokusuna bağlı kalarak tekrar inşa edilmesi bir anlamda da savaşın ne kadar anlamsız olduğunu simgeliyor. O açıdan da çok önemli. Köprünün bugünkü durumu “Eninde sonunda bu anlamsız savaş zaten bitecek.” anlamını da taşıyor. Tekrar eski güzelliğine kavuşmuş gibi görünüyor. Birkaç kez de gittiğim için kendimi çok yakın hissediyorum. O karedeki tüm kültürel unsurlarla beraber bu fotoğrafın beni etkilediğini söyleyebilirim. O yüzden seçimim Mostar Köprüsü.”

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


İstanbul”da öğretmenler, AA”nın “Yılın Kareleri” oylamasına katıldı

Öğretmenler, AA muhabirleri ile foto muhabirlerinin yurt içinde ve dışında çektiği, Roketsan, Lifebox ve Sony”nin katkılarıyla hazırlanan “Haber”, “Doğal Yaşam ve Çevre”, “Spor”, “Günlük Hayat” ile bu yıla özel eklenen “Özgür Suriye” kategorilerindeki fotoğrafları inceledi.

Fen Bilgisi Öğretmeni Damla Yıldırır Sezgün, “Özgür Suriye” kategorisinde Emin Sansar”ın “Kutlamalar”, “Doğal Yaşam ve Çevre”de Şebnem Coşkun”un “Buzun üstünde, suyun altında”, “Günlük Hayat”ta İsmail Aslandağ”ın “Sevginin gücü”, “Spor”da ise Gökhan Balcı”nın “Şükür” fotoğrafına oy verdi.

“Haber”de Yunus Türkyılmaz”ın “Ay ve uydusu” fotoğrafına oyunu kullanan Sezgün, Milli Eğitim bünyesinde yürütülen “Köklerden Göklere” projesinin de Milli Uzay Programı kapsamında öğrenciler yetiştirilmesi, havaya, uzaya ilgi ve merakın artırılması amacıyla yapılan çalışmalarla örtüştüğünü, bu yönde eğitimlere devam edeceklerini söyledi.

Grafik Tasarım Öğretmeni Recai Özçelik, “Özgür Suriye”de Murat Şengül”ün “Halkın gücü”, “Haber”de Özkan Bilgin”in “Gece nöbeti”, “Günlük Hayat”ta Halil Sağırkaya”nın “Yaprak Yolu”, “Spor”da Halil Sağırkaya”nın “Abluka” fotoğrafını seçti.

“Doğal Yaşam ve Çevre”de Ali İhsan Öztürk”ün “Av peşinde” karesini beğenen Özçelik, av ve avcı hikayelerinin ilgisini çektiğini belirterek, güzel pozu yakalayan Öztürk”ü tebrik etti.

Grafik ve Fotoğraf alan öğretmeni Büşra Karalı ise “Özgür Suriye”de Emin Sansar”ın “Katliamın izleri”, “Doğal Yaşam ve Çevre”de Samır Jordamovıc”ın “Ağa takılanlar”, “Haber”de Murat Şengül”ün “Hayat devam edecek”, “Spor”da Filip Stevanovic”in “Iska” fotoğrafını oyladı.

“Günlük Hayat”ta Mustafa Kılıç”ın “Hüzme” fotoğrafına oy veren Karalı, köylerde insanların zeytini kırarken günlük teknikleri kullanarak yaptığı işlem sırasında ışığın geliş açısı ve arka bölümdeki karanlık kısmın yer aldığı karenin güzel hikaye oluşturduğunu söyledi.

İl Milli Eğitim Müdürlüğü Strateji Birimi”nde görevli Müzik Öğretmeni Zeynep Çakıp Özalp ise “Özgür Suriye”de Emin Sansar”ın “Halk, bayrak, özgürlük”, “Doğal Yaşam ve Çevre”de Klebher Vasquez”in “Kim kimi izliyor?”, “Haber”de Ali Atmaca”nın “Her yer Filistin”, “Spor”da Ahmet İzgi”nin “Azimle gelen” karelerine oy kullandı.

“Günlük Hayat”ta Esra Hacioğlu Karakaya”nın “Müzik geçidi” fotoğrafına oy veren Özalp, karenin kendisine bando takımını hatırlattığını belirterek, “Orada küçük ışık hüzmesi var. Yol boş, böyle sanki onlar için hazırlanmış ortam gibi. Yüzlerindeki o mutluluk ifadesi aslında şu resimdeki hallerinden o kadar mutlu olduklarını ortaya çıkarıyor ki; “Biz müzik yapmayı seviyoruz, müzikle iç içeyiz…” Müzik gerçekten ruhun gıdası. Onun bir göstergesi bu resim de.” ifadelerini kullandı.

Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Cevdet Durukan ise “Haber”de Ali Atmaca”nın “Her yer Filistin”, “Özgür Suriye”de Emin Sansar”ın “Kutlamalar”, “Doğal Yaşam ve Çevre”de Lukas Kabon”un “Kurtarılan can”, “Günlük Hayat”ta İsa Terli”nin “7 tepe, 5 minare, 1 kule” karelerine oy verdi.

“Spor”da ise Ahmet İzgi”nin “Azimle gelen” fotoğrafına oyunu veren Durukan, Anadolu Ajansı muhabirlerine emekleri için teşekkür etti.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Bakan Göktaş: 6 bin 320 yaşlımıza eğitim veriliyor

Bakan Göktaş, dünya genelinde olduğu gibi Türkiye”de de yaşlı nüfusun arttığına, bugün yüzde 10,2 olan 65 yaş ve üzeri nüfus oranının 2030″da yüzde 12,9, 2040″ta ise yüzde 16,3 olmasının beklendiğine dikkati çekerek, “Bu tabloyu göz önünde bulundurarak yaşlı bireylerin yaşa bağlı farklılaşan ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak hazırladığımız Yaşlanma Vizyon Belgesi ve bunun doğrultusunda hayata geçirilecek faaliyetleri içeren Yaşlı Hakları Ulusal Eylem Planı çerçevesinde çalışmalarımızı yürütüyoruz.” ifadelerini kullandı. Bakanlığın Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğünün aktif ve sağlıklı yaşlanma perspektifiyle hayat boyu öğrenme kapsamında yürüttüğü temel çalışmalardan biri olan ve uluslararası alanda üçüncü yaş üniversitesi olarak bilinen “60+ Tazelenme Üniversitesi Projesi” ile yaşlıların aktif, sağlıklı yaşlanmasını desteklediklerini bildiren Göktaş, “Proje kapsamında bu yıl itibarıyla 17 Tazelenme Üniversitesinde 6 bin 320 yaşlımıza eğitim veriliyor. Protokol imzaladığımız 9 üniversite ise 2025-2026 öğretim yılı için hazırlıklarını sürdürüyor. Böylece 26 üniversitemizde yaşlılarımız üniversite sıralarında eğitim alabilecek” dedi. 60 YAŞINI DOLDURAN HER BİREY BAŞVURABİLİYORGönüllülük esasına dayanan sosyal sorumluluk projesi olarak başlatılan tazelenme üniversitelerinde ücretsiz hizmet verildiğini ve 60 yaşını dolduran her bireyin 60+ Tazelenme Üniversitesine başvurabildiğini belirten Göktaş, üniversitedeki eğitimlere ilişkin şunları kaydetti: “Tazelenme üniversiteleri ile ileri yaştaki bireyler, yaşlılık dönemiyle gelen biyolojik, sosyolojik ve psikolojik değişim süreçlerine hazırlanıyor. Uygulama, kampüslerin belirlediği çerçevede teorik, uygulamalı dersler, laboratuvar çalışmaları, seminer, atölye çalışması gibi derslerden oluşan 4 yıllık bir yetişkin eğitim modelinden oluşuyor. Dersler ise ağırlıklı olarak sağlık ve temel bilimler yanında bilişim teknolojileri, ekonomi, hukuk ve kişisel gelişime yönelik branşlardan oluşuyor. Ayrıca erken saatte alanında uzman öğretim elemanlarının gözetiminde fiziksel aktiviteler yapılıyor.” Tazelenme Üniversitelerini Türkiye genelindeki tüm üniversitelerde yaygınlaştırmayı amaçladıklarını söyleyen Göktaş, “Çünkü inanıyoruz ki her yaşta öğrenme ve öğretme süreci, merak duygusunu canlı tutarak her bireyin hayatına değer katar. Öğrenmenin yaşı olmadığını kanıtlayan bu projede, üniversite kampüslerinde gençler ve 60+ Tazelenme Üniversitesi öğrencilerinin bir araya gelmesi, sadece bilgi ve deneyim paylaşımını değil, aynı zamanda kuşaklar arasında güçlü bağlar kurarak toplumsal bir dayanışma örgüsü oluşturuyor” diye konuştu. TAZELENME ÜNİVERSİTELERİ2024-2025 öğretim döneminde Akdeniz Üniversitesi, İstanbul Nişantaşı Üniversitesi, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Kıbrıs Girne Üniversitesi, Malatya Turgut Özal Üniversitesi, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi, Yozgat Bozok Üniversitesi, Mersin Üniversitesi, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi, Batman Üniversitesi, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesinde bakanlıkla iş birliği halinde eğitimler devam ediyor. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Yüksek İhtisas Üniversitesi, Balıkesir Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Erzurum Teknik Üniversitesi, Şırnak Üniversitesi, İstanbul Gelişim Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi ise 2025-2026 öğretim yılı içerisinde eğitime başlamak üzere hazırlıklarını sürdürüyor.

Source: Www.star.com.tr


Farklı hikayelere sahip binlerce insanın 130 yıllık yuvası

Sultan İkinci Abdülhamit tarafından 1895″te kurulan, Osmanlı”nın son dönemlerinde, özellikle ihtiyaç sahipleri, yaşlılar ve engelliler için bir koruma ve bakım merkezi olarak tasarlanan mekan aynı zamanda toplumsal huzuru sağlaması için de önemli işlev gördü.

İstanbul dışından gelenlere de kapılarını sonuna kadar açan Darülaceze, sakinlerine yıllar boyunca hizmet veriyor.

Yaklaşık 18 yıldır Darülaceze”de kalan 62 yaşındaki Havva Balcan, AA muhabirine, gençliğinde Darülaceze”nin önünden geçtiğini ve kurumun ne konuda hizmet verdiğini anlamadığını söyledi.

Balcan, o dönem “Burası neresi?” diye sorduğunu aktararak, “Eniştem ile beyimin açtığı dükkan battı. Ben de düşüne düşüne beyin kanaması geçirdim. 29 gün Numune Hastanesi”nde komada kaldım. Ondan sonra uyandığımda ne ağzım tutuyor konuşuyordum ne de bacaklarım tutuyor yürüyordum. İki sene annemlerde kaldım, baba üveydi. Bir daha beyin kanaması geçirdim. Ondan sonra kocamdan ayrıldım, buraya geldim.” diye konuştu.

Bir kızı ve bir oğlu olduğunu anlatan Balcan, “Kızım hemşireydi, kocası da mühendis. Bir oğlu bir kızı oldu. Oğlu 8 yaşında, kız 10 aylıktı. Hemşire kızım kendini öldürdü.” ifadelerini kullandı.

Balcan, kendisini ziyaret eden annesi ile üvey babasının da vefat ettiğini dile getirdi.

“Biz bir varız, bir yokuz. 100 sene ömür var mı? Niye insanları kıracaksın?” ifadelerini kullanan Balcan, Darülaceze”de şiirler yazarak vaktini geçirdiğini anlattı.

Balcan, “Burası olmasa ben nereye giderdim? Annem öldü, üvey babam öldü, kimsesiz kaldım.” dedi.

Aile mesleğini Darülaceze”de devam ettirdi

Darülaceze”ye gelmeden önce berberlik ve emlakçılık gibi işler yaptığını anlatan 70 yaşındaki Zekai Öztürk, eşinden ayrıldığını, 3 kızı ve 3 oğluyla görüşmediğini ve hayatın onu Darülaceze”ye kadar getirdiğini kaydetti.

Darülaceze”nin kendisi için bir nimet olduğunu, kurulduğundan beri onca depreme rağmen tek bir taşının dahi yıkılmadığını ifade eden Öztürk, “İstanbul”da, her tarafta deprem olmasına rağmen bir tane taşı düşmemiş, yıllarca ayakta duruyor. Ben de işte bu bina gibi her şeye rağmen yıkılmadım, ayaktayım. Hayata tutunmaya çalışıyorum.” dedi.

Ailesinin memlekette kilimci olduğunu, kendisinin de çocukluğunda ipliklerle, dokuma tahtalarıyla oynadığını dile getiren Öztürk, şunları kaydetti:

“Şimdi Darülaceze”deki hobi atölyesinde kilim dokuyorum. İslam diyor ki “Alçak gönüllü ol ama alçak olma, başın dik olsun ama dik başlı olma.” Burası gerçekten şükredebiliyorsan bir nimettir. Kıymetini bilmek lazım. Ailem kilim dokurdu, bize de yumak dolattırıyorlardı. O zaman akide şekeri vardı. Bize şeker veriyorlardı, lokum veriyorlardı, kilim dokuyorlardı. Bana da 70 yaşında nasip oldu. Ben de şimdi burada öğreniyorum, öğrenmenin yaşı yoktur. Türkmen çocuğuyum, köylü çocuğuyum. Bir türlü şehre uyum sağlayamadım.”

“Gençler devletine sahip çıksınlar”

Darülaceze”de 12 yıldır misafir edilen 69 yaşındaki Recep Taşyürek de kaza sonucu görme yetisini kaybettiğini, bu nedenle iş bulamadığını söyledi.

Taşyürek, gençliğinde Darülaceze”nin önünden geçtiğini ve kurumu askeriye zannettiğini anlatarak, “Allah devletimize zeval vermesin. Burada benim gibi kimler var ki dışarıda üç gün yaşayamaz. Devletimiz bakıyor, işin gerçeği bu. Gençler devletine sahip çıksınlar.” diye konuştu.

Darülaceze”nin 6 yıllık sakini Basri Değer de 82 yaşında olduğunu belirtti.

Değer, “Bana “Abdülhamit nur içinde yatsın.” demek düşer. Öyle bir yer yapmış ki kilisesi var, havrası var, camisi var. Ben hiçbir millette böyle bir şey olacağını tahmin etmiyorum. Mekanı cennet olsun.” ifadelerini kullandı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Kamu malına zarar verenlere tepki gösterdi: Bu vicdansızlığı kabul etmiyoruz

Büyükkılıç, sosyal medya hesabından, “Kamu malı hepimize emanet” başlığıyla paylaşımda bulundu.Tramvaya binen bazı kişilerin yolculuk esnasında ulaşım aracına zarar vermesine tepki gösteren Büyükkılıç, “Tramvaylarımızdaki tutamakları kesen, imdat çekici ile araç içine saldıran, halkın ortak malına zarar veren bu vicdansızlığı kabul etmiyor, bu üzücü görüntüleri sizlerle paylaşıyoruz, bu araçlar hepimizin.” paylaşımında bulundu.Başkan Büyükkılıç”ın, zarar verilen anlara ilişkin paylaştığı görüntülerde, tramvayda yolculuk yapan bazı kişilerin tutamakları kesmesi, tutamaklara tutunarak sallanması, imdat çekici ile aracın farklı noktalarına zarar vermesi, bir kişinin tramvay içindeki cama kafa atıp kırması ve tramvay koltuk kılıflarının kesilmesi yer alıyor.Ayrıca, Büyükşehir Belediyesine bağlı Ulaşım AŞ yetkililerinin zarar verilen tutamakları ve koltukları yenileriyle değiştirdiği anlar da paylaşıldı.

Source: Www.star.com.tr


Bir asır sonra gelen hak

Tarih 26 Ağustos 1922. Türk ordusu, Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk”ün komutasında sabaha karşı 05.30″da Büyük Taarruz”a başladı. Sis nedeniyle bir saat geciken saldırı, yoğun topçu ateşiyle başladı ve Yunan mevzilerini yerle bir etti. Bozguna uğrayan düşman, yakıp yıkarak geri çekilirken, 14 gün süren mücadele sonunda şanlı Türk ordusu, Yunan”ı İzmir”de denize döktü. Bu büyük zaferin kahramanlarından biri de Erzurum”un Pasinler ilçesine bağlı Çöğender köyünden Bayram oğlu Kurban”dı. 5″inci Tümen, 10″uncu Kafkas Alayı, 2″nci Tabur, 8″inci Bölük”te makineli tüfek neferi olarak görev yapan Kurban Yılmaz, savaşın sonlarına doğru yaralandı ve gazi olarak köyüne döndü. Madalyasına kavuşamadan öldü Soyadı Kanunu çıktığında “Yılmaz” soyadını alan Kurban Yılmaz, Türk ordusunun yılmaz neferlerinden biri olarak 1959 yılında hayata veda etti. Ancak büyük fedakârlıkla kazandığı İstiklal Madalyası”na kavuşamadan bu dünyadan göçtü. Milli Mücadele Madalyası, torununa teslim edildi Aradan tam 102 yıl geçti. Gazi Kurban Yılmaz”ın mirasçıları, Millî Savunma Bakanlığı”na başvurarak onun hak ettiği madalyanın teslim edilmesini talep etti. Yapılan incelemeler sonucunda, madalya hakkının halen geçerli olduğu tespit edildi. Gazi Kurban Yılmaz”ın en büyük oğlu Arif Yılmaz”ın vefat etmiş olması nedeniyle, madalya ve berat Balıkesir”de yaşayan torunu Metin Yılmaz”a teslim edildi. İstiklal Madalyası Kanunu”na göre, savaşta hayatını kaybeden şehitler ile madalya almadan vefat eden gazilerin mirasçılarının yazılı başvurusu halinde madalya teslim edilebiliyor. “Bu onuru gururla taşıyacağız” Gazi Kurban Yılmaz”ın torunu Metin Yılmaz, aldığı haberle büyük heyecan yaşadığını belirterek şunları söyledi: “Millî Savunma Bakanlığı”na başvurduktan sonra gerekli incelemeler yapıldı ve dedemin askerlik kayıtlarına ulaşıldı. Madalya hakkımız olduğunu öğrendiğimde büyük bir heyecan ve gurur duydum. Ailemizle birlikte bu onuru yaşamak bizim için tarifi zor bir mutluluk oldu. Beş erkek kardeşiz ve hepimiz için büyük bir gurur kaynağı.” Ailesinde kahramanlık geleneğinin sürdüğünü vurgulayan Metin Yılmaz, kendisinin de terörle mücadele gazisi ve emekli Emniyet Teşkilatı mensubu olduğunu belirtti. Yılmaz, “Aile olarak 2 Kıbrıs Gaziliği ve madalyası, 1 Terörle Mücadele Gaziliği ve madalyası, şimdi de 1 İstiklal Madalyamız var. Ne büyük bir onur anlatamam. Dedem Kurban Yılmaz, Türkiye”nin kurtuluşu için savaşmış bir kahramandı. Onun onur madalyasını ailemiz adına şerefle taşıyacağım. Vatanımızın bağımsızlığı için canlarını ortaya koyan tüm şehitlerimizi ve başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum” dedi. Bir asırlık hak yerini buldu Türk tarihine altın harflerle yazılan Kurtuluş Savaşı”nda büyük kahramanlık gösteren Gazi Kurban Yılmaz, 102 yıl sonra hak ettiği madalyasına kavuştu. Ailesi için büyük bir gurur kaynağı olan bu madalya, vatan uğruna canlarını hiçe sayan tüm kahramanların hatırasını yaşatmaya devam edecek.

Source: Ayşe Nur Erdoğdu