Sosyal Güvenlik Sistemi’nde ilaç bedelleri sıkıntı yaratıyor
Kara, bir yandan tedbirler alınırken, nüfusumuzun mevcut sağlık durumunun karşı karşıya olduğu tehlikelerin yeterince gündeme getirilmediğini dile getirdi. Kara özetle şu vurgulamalarda bulundu:“- Türkiye de yaşlanma eğilimine giren nüfusu ve kendisine özgü başka şartlar nedeniyle, bu tartışmaların dışında kalamadı.- Sözgelimi doğum oranındaki düşüş, iktidarı, içinde bulunduğumuz yılı ‘Aile Yılı’ ilan etmeye mecbur bıraktı; faydasının ve işlevinin ne olacağı konusunda pek de umutlu olmadığımız bir Nüfus Politikaları Kurulu ve Aile Enstitüsü kurmaya sevk etti.- Bir tarafta kanser artışı bir tarafta da bütçe denkliği uğruna ödün verilmesi kabul edilecek bir konu değildir.- SGK’nın ilaç ve tedavi bedellerin ödememesini eleştiren ve yurttaşların primleriyle oluşturulan kamu kaynaklarının kullanımında, ‘kapsanan’ ve ‘kapsanmayan’ tedaviler ve ilaçlar gibi yapay bir ayrım yapılıyor. Bazı kanser ilaçlarının karşılanmaması nedeniyle yargıya gidiliyor. Mahkeme, SGK’nın ilacın bedelini karşılaması gerektiğine hükmediyor. Kurumun buna karşı açtığı nihai davada ise ancak ‘korkunç’ diye niteleyebildiğimiz bir gerekçe hazırlanıyor: Mahkeme, ‘ilaç bedeli karşılanmadığı takdirde yaşamsal risk oluşabileceği düşünülse de tedbir kararı ile ilaç bedeli karşılansa dahi davacının kesin olarak iyileşeceğinin belli olmadığını’ söylüyor ve hastanın talebini reddediyor. Bir hastaya ‘Sen zaten öleceksin’ denilerek ilacının karşılanmamasının cinayet işlemekten ne farkı var? SGK, bir hastayı, açıkça, ölüme terk ediyor çünkü hastanın, harcama yapılmaya değmediğini ima ediyor; ‘Sen zaten öleceksin, ilacını karşılayamam’ diyor. Böyle bir hesap yapmayı akıl edebilmek bile büyük bir sorundur.Kalan ‘sağlar bizimdir’ anlayışı olur mu? SGK alelade bir vergi toplayıcısı mıdır?- SGK’nın finansman yaşlanma, doğum oranındaki düşüş konuları nedeniyle ‘Aile Yılı’, Nüfus Politikaları Kurulu ve Aile Enstitüsü gibi kurumlar yeterince gündeme getirilmiyor. Rakamların denkleşmesi dışında hiçbir hedefi olmayan bir anlayış hakim. Bütçe denkliği uğruna halk sağlığından ödün verilmemelidir. Böyle indirgemeci bir yaklaşımı kabul edemeyiz.”GÜNÜN SÖZÜ“Liderlere lokum yerine TOGG hediye etmemizin ülkemizdeki muhalefeti rahatsız ettiği görülüyor. Öyle bir ruh halindeler ki, Türkiye’nin dünyadaki rolüne dair övgü dolu sözlere itiraz rakiplerimizden önce muhalefetten geliyor.” Cumhurbaşkanı ErdoğanMESAJ PANOSU- İNSAN Hakları İnceleme Komisyonu, Hükümlü ve Tutuklu Hakları İnceleme Alt Komisyonu toplantısında; cezaevlerindeki kişisel verilerin korunmasıyla ilgili şikayetleri, Silivri’de tutuklu bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın yaşadığı mağduriyet üzerine sorguladık. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevfik Evleri Genel Müdürlüğüne sorduk. Peki cevap aldık mı? Evet aldık. Genel Müdür böyle bir şikâyetin henüz kendilerine ulaşmadığını beyan etti, hepsi bu kadar! Yüksel Selçuk TÜRKOĞLUCHP’NİN ‘SEÇİM’ İŞİ KOLAY DEĞİL İKİ BAŞLILIK OLUR MU CHP’de tartışmalar bitmiyor, birçok görüşle karşılaşıyoruz. Okurlar diyor ki: Yeni üyeler oy kullanacak. Ama CHP Tüzüğüne göre bir yıl üyelikten sonra üyeler oy kullanabiliyor. Ayrıca yasaya ve tüzüğe göre cumhurbaşkanı adayını belirleme yetkisi meclis grubunda. Bu alınan karar aynı zamanda meclis grubunun iradesinin gasp etme veya meclis grubunun iradesine ipotek koyma değil mi?Peki yarın meclis grubu bu adaya oy vermezse başka bir adaya oy verirse ne olacak?Yasal olarak tek yetkili organ meclis grubu o zaman ne yapılacak?Seçimler hâkim nezaretinde olmadığı için hiçbir yasal bağlayıcılığı olmayan bir karar için niye ısrar ediliyor. Görünen o ki Ekrem İmamoğlu tek başına bu seçimin ‘başrol’ oyuncusu olacak. Peki sonra ne olacak? Bu durum CHP’de iki başlılığa neden olmayacak mı?CHP’de iki ayrı irade iki ayrı merkez mi olacak? Bu konuyu sürdüreceğiz.KAZANOĞLU VE SAĞ DAVAYI BOŞUNA KAZANDILARZİKİRLE FİKİRCHP eski Büyükşehir Meclis üyeleri, imar rantına karşı vermiş oldukları mücadeleleri ile tanınan Av. Taner Kazanoğlu ve Hüseyin Sağ Bakırköy’de bulunan ‘Marmara Forum AVM’ ile ilgili 2015 yılından beri imar rantına karşı vermiş oldukları mücadeleyi ikinci kere kazandılar.18.07.2024-887 meclis kararı ile onanan yeni plan 6. İdare Mahkemesinin 25.10.2024 kararı ile iptal edildi. Muhalefetteyken aynı plan değişikliğine ret oyu kullanan CHP İBB Grubu, bir önceki plan değişikliğine şerh yazan, 16 yıldır İmar Komisyonu üyesi, Küçükçekmece Belediyesi Başkan Yardımcısı, İmar Komisyonu Başkanı Mahmut Sedat Özkan dahil Ekrem İmamoğlu Başkan olduktan sonra ‘evet’ oyu kullandılar. İmamoğlu’nun makam odası dahil, İBB Hizmet binaları kaçak hale geldi, örnek bir yönetim kaçak binaları boşaltır ve yıkar değil mi? Ancak ne yapıldı! İmamoğlu tarafından, 6. İdare Mahkemesinin, Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğinde yer alan, belediye hizmet alanı plan notu ile kamusal alana ilişkin fonksiyona ticari fonksiyon getirildiği bu durumun meri mevzuata aykırı olduğu görülmekle dava konusu plan değişikliğinde anılan plan notu yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmış, kamu yararına uygun bulunmadığı için iptal ettiği karara Bölge İdare Mahkemesi’ne itiraz ederek kararın bozulmasını istedi. Parti politikalarında devamlılık diye bir şey vardır. Daha önce bir CHP’li belediye başkanının CHP’li meclis üyelerinin imar rantına karşı kazandığı davaya karşı itiraz ettiği görülmemiştir.BELEDİYELERİN HİZMET YÜKÜNE BAKAR MISINIZSİLİVRİ’de Kılıçdaroğlu’nun da katıldığı ‘STK Buluşması’nda, bunların fikirleriyle ve desteğiyle Silivri’yi daha ileri taşıyacaklarını ifade eden Silivri Belediye Başkanı Bora Balcıoğlu, bir araştırmanın sonuçlarını şöyle anlattı: “İnsanlara ‘Nerelisiniz?’ diye sorduğumuzda, ankete katılanların yüzde 80’i ‘Silivriliyim’ diyor. Yani Tokatlısı da Karslısı da Trabzonlusu da Sivaslısı da ‘Ben Silivriliyim’ diyor. Çünkü biz artık burada ortak bir hayat kurduk, ortak bir geleceğe yürüyoruz. Bunu bir adım daha ileriye taşıyarak, Önümüzdeki yıllarda ‘Yöre Dernekleri Festivali’ düzenlemeyi planlıyoruz.”Bu festivallerde halkla daha kaynaşılacağını vurgulayan Balcıoğlu, böylece ortak aklın yönetime doğrudan katıldığı bir belediyecilik anlayışının yaşatıldığını vurguladı. Silivri Anadolu İl Dernekleri Federasyon Başkanı İrfan Yıldırım, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun dernekleri yalnızca birer gönüllü oluşum olarak değil, toplumsal dayanışmanın ve yerel yönetimlerin önemli bir paydaşı olarak gören yaklaşımının kendilerine güç kattığını belirtti. Yıldırım, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na sunduğu destekler ve sağladığı katkılar için teşekkür etti.
Source: Yalçın Bayer
Eşi ‘Türkiye’ deyince Frankowski imzayı bastı
Galatasaray”ın yeni transferi Przemysław Frankowski, Çaykur Rizespor maçında yaptığı asist ile sarı-kırmızılı taraftarların ilgi odağı haline geldi. Transfer sürecinde gelip gelmeyeceği merak konusu olan Frankowski”nun durumu bir ara yaşanan pürüzler nedeniyle belirsizliğe girmişti. Takımı Lens”ten ayrılmayacağına inanılan ve “Türkiye”ye hayatta gelmez!” denilen Frankowski, sonunda Galatasaray”a imza atarak dünya basınında adından söz ettirdi. İşte bu transfer sürecinden en önemli rolü oynayan kişinin Frankowski”nin eşi Aleksandra Frankowska olduğu ortaya çıktı. Çiftin, Türkiye”yi çok sevdiğini her zaman belirttikleri, Antalya ve İstanbul”da vakit geçirmekten keyif aldıkları öğrenildi. Yakın arkadaşlarıyla da son dört yıldır tatillerini Antalya”daki bir otelde geçiren Aleksandra”nın “Türkiye”ye çok seviyorum, ailece İstanbul”da mutlu olacağımıza inanıyorum” sözlerinin ardından Polonyalı yıldızın imzayı attığı öğrenildi. YENGE HEP TRİBÜNDE Polonyalı futbolcu Przemysław Frankowski”nin eşi Aleksandra, küçük yaşlardan itibaren futbolun içinde… Sadece eşi değil, iki kardeşi de profesyonel futbolcu olarak kariyer yapıyor. Przemysław Frankowski ile 2022 yılında evlendi. Çiftin iki oğulları bulunuyor. Aleksandra Frankowska eşini birçok maçta tribünden destekliyor. Lens ve Polonya Milli Takımı”nda oynadığı dönemlerde de tribünlerde yer alarak tam destek veren Aleksandra, Galatasaray maçlarında da tribündeki yerini almak için sabırsızlanıyor. MERAKLA BEKLENİYOR Ocak ayında Diyarbakır”ın Silvan ilçesine bağlı Dar Köprü Köyü”nde çekimlerine başlanan “Albaş” filmi merakla beklenen filmler arasında yer alıyor. Film, Erkan”ın Kırmızı Başlıklı Kız masalında kendi kimliğini bulma çabasını işlerken, toplumun dayattığı rollerin gölgesinde kimliğini bastırma temalarını derinlemesine ele alıyor. Merve Yıldız”ın yönetmenliğini ve senaristliğini üstlendiği “Albaş”, sanatsal bir bakış açısıyla dikkat çekiyor. Başrollerini Yasin Erbey ve Murat Toprak”ın paylaştığı filmde, diğer ana cast üyeleri arasında Kudret Erbey, Sercan Can, Ahmet Emir Yıldız ve Dafne Beri yer alıyor. Filmin ana yapımcısı Rıdvan Hijazi, yapım ortağı ise Osama Hijazi ve Merve Yıldız… Film, ünlü bir insanın hayatına odaklanacak ve bu projenin konusu şimdiden büyük bir merak uyandırıyor. CUMARTESİLER CÜNEYT”İN! Kardeşlerim”de Orhan rolüyle hafızalara kazınan Cüneyt Mete, atv”de Can Borcu”nda “Yaşar” rolüyle izleyici karşısına çıkıyor. Ünlü oyuncunun son 5 yıldır atv ekranlarında rol aldığı dizilerin cumartesi akşamları ekrana gelmesi üzerine yakın çevresi arasında büyük bir espri konusu olmuş. Cüneyt Mete”nin yakın çevresi son beş yıldır en çok kullandığı cümlenin “Cumartesi akşamı atv”de görüşmek üzere” olduğunu söyledi. YURDUN HER KÖŞESİNDE ENGELLERİ KALDIRIYOR Sanatta engelleri kaldırarak sanatçı ile sanatseveri bir araya getirmeyi amaçlayan Sanatta Engel Yok Vakfı, geçtiğimiz gün düzenlediği “Sevgide Buluşalım” sergisiyle büyük bir buluşmaya ev sahipliği yaptı. Vakfın Başkanı Yasemin Gülderen Zanbak”ın ev sahipliğinde ve küratörlüğünü Ülkü Cılızoğlu”nun yaptığı sergide, 23 sanatçının eserleri sanatseverlerle buluştu.
Source: Ömer Karahan
İkonik kuleye Türk ve Mısır bayrakları yansıtıldı
Mısır”ın ve Afrika kıtasının 394 metre uzunluğuyla en yüksek binası olduğu belirtilen ikonik kuleye iki ülke bayraklarının yansıtılması etkinliğine, Türkiye”nin Mısır Büyükelçisi Salih Mutlu Şen de katıldı.Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Temim Hallaf, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Mısır ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 100. yıl dönümü dolayısıyla başkentteki ikonik kuleye iki ülke bayrağının yansıtıldığını belirterek, etkinliğe ilişkin görselleri paylaştı.Hallaf, “İki dost ülke arasındaki karşılıklı takdiri, geniş tarihi bağları, ortak işbirliğine dayalı diplomatik ilişkileri ve Mısır ile Türk halklarının çıkarlarının gözetildiğini teyit eden yüzyılın yıl dönümü.” ifadelerini kullandı.
Source: Www.star.com.tr
Eminevim’in sözleşme hacmi 168,8 milyar TL’ye ulaştı
Tasarruf finansman sektöründe faaliyet gösteren Eminevim, 2024 yılına ilişkin finansal verilerini açıkladı. Şirketin aktif sözleşme büyüklüğü 168,8 milyar TL’ye ulaşırken, yıl içinde toplam aktif büyüklüğünü 47,7 milyar TL’ye çıkardığı belirtildi.
İstanbul’da düzenlenen “Liderler Sahnede, Gücümüz Zirvede” etkinliğinde, şirket yöneticileri ve satış ekipleri bir araya geldi. Etkinlikte, şirketin büyüme rakamları değerlendirilirken, başarılı çalışanlara çeşitli ödüller verildi.
SEKTÖRDEKİ BÜYÜME RAKAMLARI
Şirket verilerine göre, Eminevim’in yeni sözleşme büyüklüğü 2024’te %252, aktif sözleşme büyüklüğü ise %193 oranında arttı. 2022’de 7,9 milyar TL olan aktif büyüklüğün, 2023’te 18,6 milyar TL’ye, 2024’te ise 47,7 milyar TL’ye yükseldiği kaydedildi.
Şirketin faizsiz finansman modeliyle sunduğu tasarruf çözümleri kapsamında konut, araç ve iş yeri teslimatlarında toplam 300 bin rakamının aşıldığı belirtilirken, 2025 yılı için de 300 bin yeni müşteri hedeflendiği açıklandı.
ÇALIŞANLARA ÖDÜLLER VERİLDİ
Etkinlik kapsamında, şirket bünyesinde yıl boyunca yüksek performans gösteren çalışanlara ödüller verildi. Başarı gösteren satış temsilcilerine Türkiye’nin yerli otomobili TOGG’un hediye edildiği duyuruldu.
Eminevim, önümüzdeki dönemde tasarruf finansman modelleriyle yeni müşterilere ulaşmayı hedeflerken, sektördeki gelişmelere yönelik çalışmalarını sürdüreceğini belirtti.
Source: Haber Merkezi
TMV, Belçika”ya göçün 60. yılı geride kalırken çok dillilik ve kültürel zenginliğin önemini vurguladı
Brüksel”deki TOBB ofisinde düzenlenen sempozyuma, Türkiye”nin Brüksel Büyükelçisi Bekir Uysal, dil terapistleri İsmigül Assenov ve Melanie Delaunay, Klinik Psikolog Neslihan Akyol, Çok dillilik uzmanı Laura Schenus, Liege Üniversitesi Dil Terapisi Bölüm Başkanı Prof. Comblain Annick ve Brüksel Çok Dillilik Konseyi Başkanı Prof. Dr. Philippe Van Parijs katıldı.
TMV Belçika Temsilcisi Büşra Doğan, açılış konuşmasında, TMV”nin Belçika”da Türk çocuklara hem eğitim aldıkları diller ve okuldaki branş derslerinde hem de ana dillerinin gelişimi konusunda destek sağladığını anlattı.
“Kurduğumuz güçlü ekiple yarının öğretmenlerini, avukatlarını belki de bizlerin yerini alacak temsilcilerini sağlam adımlarla geleceğe hazırlıyoruz” diyen Doğan, Türk çocukların kimliklerinden uzaklaşmadan yaşadıkları topluma faydalı bireyler olmaları anlayışını derslere ve etkinliklere de yansıttıklarını belirtti.
TMV Mütevelli Heyeti Üyesi ve eski Brüksel Büyükelçisi Doç. Dr. Hasan Ulusoy da TMV”nin 55 ülkede faaliyet gösterdiğini anımsatarak, “Avrupa özeline baktığımızda temel belirleyicilerinden biri göçmen topluluklardan olarak Türklerin mevcudiyeti. TMV, Belçika Türk toplumunun gençleri ve ülkenin bir anlamda geleceği olan çocuklarımızın, Türk vatandaşlarımızın ana dil eğitimine katkı sağlamak için çalışmalarda bulunuyor.” diye konuştu.
Göçmen toplulukların tam olarak entegre olmaları için çok dilliliğin önemli olduğuna dikkati çeken Ulusoy, hem ana dil hem de yaşanılan ülkede konuşulan dillere hakim olunması gerektiğinin altını çizdi.
Ulusoy, ana dile hakim olunduğu takdirde başka dillerin öğrenilmesi sürecinin de kolaylaşacağına dikkati çekerek, sempozyumdan çıkacak fikirlerin Belçika”daki uygulamalara yol gösterici nitelikte olmasını umduğunu dile getirdi.
“Türkler, Belçika toplumunu zenginleştirdi” vurgusu
Türkiye”nin Brüksel Büyükelçisi Uysal da sempozyumda Türk vatandaşlarının Belçika”ya gelişinin “60. yıl dönümünün” çok dillilik odaklı bir yaklaşımla ele alınacağını söyledi.
Uysal, iş gücü göçünün yalnızca ekonomik bir hareketlilik değil, aynı zamanda toplumsal dönüşüm sürecinin kendine özgü deviniminin başlangıcı anlamına geldiğini ifade ederek, şu görüşleri paylaştı:
“1960”lardan itibaren Türkiye”den Belçika”ya gelen vatandaşlarımız sadece kendi yaşam koşullarını iyileştirmekle kalmamış, Belçika toplumunu sosyal, kültürel ve ekonomik manada zenginleştirmişlerdir. Sanattan siyasete başarılı bireylerin varlığı bunun en güzel kanıtıdır. İki toplumun iç içe geçmesiyle ortaya çıkan çok dillilik ve kültürel çeşitlilik iki ülke için de önemlidir.”
Uzmanlar, ana dilin önemine işaret etti
Psikolog Akyol ise ana dil temelleri atılmamış bireylerin başka dilleri nasıl öğreneceğine dair bilgiye de sahip olamayacağını vurgularken, Delaunay da Brüksel”de 104 dilin konuşulduğunu, göçmen ailelerin çocuklarında konuşma problemlerinin öğrenilmesi istenen dile yeterince maruz kalmamaktan kaynaklandığı mesajlarını verdi.
Assenov ise göçmen ailelerin çocuklarına ana dil yerine toplum dilini öğretmeye çalıştığını ancak bu yaklaşımın doğru olmadığını ifade ederek, ülkede konuşulan dilin zaman içerisinde öğrenileceğinin, ancak çocuğun aileden ana dilinin temelini alması gerektiğinin altını çizdi.
Schenus da dil öğreniminde “his filtresi” engeline değinerek, çocuklarda dille ilgili olumlu hisler uyandırılması için çalışmalar yapılması gerektiğine işaret ederken, Prof. Dr. Annick ise bir çocuğun birden fazla dili aynı anda öğrenebileceğini ve dillerin birbirini tamamladığını aktardı.
Annick, Belçika”da ana dilin önemine uygun müfredatların uygulanmadığını belirterek, “Dil bilimciler için hiyerarşi yoktur. Tüm diller eşittir.” dedi.
Prof. Dr. Van Parijs de Belçika”nın kendi içerisinde iki resmi dili olduğunu anımsatarak, bu dillerden birine hakim olanların diğerine yeterince hakim olmaması sorununa değindi.
Van Parijs, “çok dillilik haftası” etkinliği önerisinde bulunarak, ana dilin öneminin vurgulanması gerektiğini, ancak çocuklara ana dilini öğretmede ilk sorumluluğun ebeveynlere ait olduğunu kaydetti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Ramazan kolisinin fiyatı ne kadar oldu?
Ramazan kolileri her sene market raflarında yerini alıyor ve oldukça fazla ilgi görüyor. Temel ihtiyaçların yer aldığı koliler özellikle ihtiyaç sahipleri için iyi bir seçenek oluyor. Genellikle kolilerin içerisinde, makarna, un, pirinç ve yağ gibi temel gıda ürünleri bulunuyor.
Bu ürünler, hem ramazan boyunca beslenme ihtiyaçlarını karşılamak hem de yardımlar aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak amacıyla kolilere yerleştiriliyor.
FİYATLAR GEÇEN SENEYE GÖRE ARTTI
Bu yıl Ramazan kolilerinin fiyatları, geçen yıla oranla ortalama yüzde 32 ile 35 arasında artmış durumda. Uygun fiyatlı ürünlerden oluşan kolilerin fiyatı 630 TL civarına ulaşırken, bazı marketlerde ve markalarda fiyatlar bin TL’yi aşabiliyor. Yükselen fiyatlar, hem bağış yapmayı isteyenler hem de yardım alacaklar için önemli bir konu haline geldi.
SON TÜKETİM TARİHLERİNE DİKKAT EDİN
Uzmanlar, Ramazan kolisi alacak bağışçıları son tüketim tarihlerini kontrol etmeleri konusunda uyarıyor. Yardımların ihtiyaç sahiplerine sağlıklı ve güvenli bir şekilde ulaşabilmesi için ürünlerin son kullanma tarihleri oldukça önem taşıyor.
Tüketiciler, Ramazan kolilerinin fiyatlarının arttığını ve bu fiyatların bir hayli yüksek olduğunu belirtiyor. Yardım için alınan paketlerin fiyatlarının pahalı bulunması, bazı kişilerin bağış yapma kararını etkileyebiliyor.
Source: Derleyen: Merve Kapan
Karlı havada motokuryeyi şoke eden istek
Türkiye genelinde etkili olan kar yağışı, hayatı olumsuz etkilerken motokuryenin çalışırken çektiği bir video sosyal medyada geniş yankı uyandırdı. Karlı havada sipariş teslimatı yapan motokurye, bir müşterisinin “Ağabey yemeğim sıcak gelir mi?” sorusuna verdiği cevapla gündem oldu. “BU HAVADA SICAK GELMEYECEK, NE ZAMAN GELECEK?” Müşterisinin sorusuna çektiği videoyla yanıt veren motokurye esprili bir şekilde, “Gelir tabii kardeşim. Bu havada sıcak gelmeyecek de ne zaman gelecek?” dedi. Videonun hızla yayılmasıyla, sosyal medya kullanıcıları ikiye bölündü. KULLANICILAR İKİYE BÖLÜNDÜ Motorkuyenin videosu sosyal medyayı ikiye böldü. Bazı kullanıcılar, motokurye mesleğinin amacının bu olduğunu ve bu şekilde para kazandıklarını savunurken bazı kullanıcılar ise durumun insani boyutuna dikkat çekti. Kullanıcılardan bazıları, karlı havada çalışan motokuryelere saygı gösterilmesi gerektiğini, olumsuz hava koşullarında sipariş verilmemesi gerektiği görüşünü dile getirdi.
Source: Çağla Taşçı