Tebliğciler, Taksim Meydanı”nda bildiri dağıttı
Taksim Meydanı”nda, “Tebliğciler” olarak bilinen bir grup yeni yıl kutlamaları öncesinde üzerinde “Ey Müslüman Kardeşim” yazılı olan bildirileri dağıttı. Yılbaşı gecesinde yoğun kalabalığın arasında tebliğcilerle karşılaşanlar, kısa süreli şaşkınlık yaşadı. “KESİNLİKLE UYMAYALIM” Bildiri dağıtan Bilal Demir, “Müslümanlar olarak ölebilmemiz için Müslümanca yaşamamız lazım. Müslümanca yaşayalım, Müslüman gibi ölelim. Müslüman olarak ölmek için de Müslümanca yaşamaya gayret gösterelim. Bizim diyeceğimiz bu kadar. İnşallah bu gece, iğne tepesi kadar bir değişiklik yapmayalım. Bu gece ve gününde bir kimse bir yumurta hediye etse, bugüne hürmeten, yılbaşına hürmeten Allah muhafaza küfre düşmesinden, yani kafir olmasından korkulur. Dolayısıyla kardeşlerim bunlar kafir adetleridir. Kesinlikle uymayalım” dedi. TEBLİĞCİLER PAVYONDA DA İKNA ETMEYE ÇALIŞTI Geçtiğimiz günlerde Aydın”da da bir pavyona giden tebliğci, eğlenmeye gelenlere nasihat vererek, “Düşünsenize masada hesap geliyor 100-200 bin lira. Ödemesi ne kadar zor değil mi? 3-5 saatlik bir eğlencenin hesabı böyle pahalıysa ya 70 senelik bir hayatın hesabı nasıl olur?” demişti.
Source: Haberler
İsrail katliamına karşı Filistin”e destek yürüyüşü
7 Ekim 2023 ten bu yana İsrail zulmü altındaki Gazze için tüm dünya susarken, vicdanın sesini haykıran Türkiye, 2025 in ilk gününde, Filistinli kardeşleri için yine meydana çıkıyor. Geçen yıl 250 bin kişinin katıldığı Gazze buluşması, bu yıl yine Galata Köprüsü nde düzenleniyor. 308 STK EYLEME DESTEK VERDİ Milli İrade Platformu nun organize ettiği eylem için, Tarihi Yarımada da bulunan camilerde sabah namazının kılınmasının ardından küçük gruplar halinde insanlar bir araya gelmeye başladı. DÜNYAYI UYANDIRIYORUZ Türkiye deki 308 sivil toplum kuruluşunun bir araya gelmesiyle oluşturduğu Milli İrade Platformu, Dünyayı uyandırıyoruz , Dün Ayasofya, Bugün Emevi, yarın Aksa ve Bir güneş doğuyor sloganlarıyla eyleme katılım için ortak çağrıda bulunmuştu. BİLAL ERDOĞAN: ZALİMİN ZULMÜNÜ HAYKIRACAĞIZ İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı ve TÜGVA Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bilal Erdoğan, 1 Ocak sabahından itibaren sabah namazlarımızı kılıp hep birlikte Galata Köprüsü nde zalimin zulmünü haykırmaya, mazlumun hakkını savunmaya devam edeceğiz açıklamasında bulunmuştu.
Source: Habertürk
Aramızda Baas Baas bağıran Şebbiha terlikleri!
Selamlar güzel insanlar yeni şiir kitabım “Hüzün Namlulu Silah” için bir süre yazmaya ara vermiştim döndük hamdolsun.. Buruk bir dönüş yada bir Hu Dönüşü bu.. Yıl bitti mazlumları yıldıran bir yıldan diğer bir yıla geçiş çok mu eğlenceli asla değil en azından benim için değil. Hiçbir yeni yıl hüzün acı eskitmiyor bu yüzden manası da yok, gerisi kuru temenni, teferruatlı planlar ve uygulanmayacak yeni kararların yığıldığı defterleri dürüşümüzün ilk günü.Her şey çok fazla aslında, fazlaca alıp yiyemediğimiz tabaklarda biriken kabak tadı veren havuç gibi bir yıl. Hiç sıcak tutmayacak donuk yüzlere zorumuz varmış gibi öylesine eriyişimiz, dev projeler arasında cüce hırslar, organik pazarlarda tarhana arayan bekarlıktan mezun annece seyirler, çok konuşkan sessizliklere hayranlığımız, telefon rehberinde insan debisinin yükselişi, ortalığı götüren yapmacıklık seli… bölünen uykular, çalı çırpım tablosuna dönen bulaşık hesaplarımız.. aman bee deyişlerde beklenen artışlar.. derdimiz dert değil, sevincimiz boz bulanık..Yahu sus be! İçimiz şeytana kiralanmış vesvese ofisi gibi vızır vızır.. Sus.Sednaya Hapishanesinin kırılan kilidine üzülen İngiliz anahtarları susun!Salya birikintisinde şapırdayan Şebbiha terliği ağızlarınızı kapatın..O duvarlara Esed”in kurtlu aile pozlarını yapıştırıp, orada hayat var diyen Sednaya otostopçuları, şerefe haysiyete açlıktan ruhlarınız kokuyor, nefesli cesetlerinizin hayranlık kustuğu Esedinizle kendi aranızda övünün!Altı yaşında gökyüzü görmeyen çocuklara görünmeyin ki sizin gibi cellatların kaba etini baş tacı etmişleri tanımıyor oluşlarına sevinsinler!Orada preslenen insanların yokluğunuSizin leş varlığınızdan daha çok konuştukça kuduruyorsunuz!Uydurduğunuz yalanların hayatta kalma süresi kadar adamlığınız!Size ne Suriye”den!Size ne Gazze”den!Ahırdan bozma stüdyolarınızda yoga minderlerinde hımmlamaya,Sezon sonu nefretinizi türlü hınçlarınızla kombinlemeye devam edin!EğleninEğlemeyin!
Source: Esra Elönü
Fadime Özkan yazdı: Dil yarası iyileşti, Kürtçe serbest çünkü…
CHP idaresinde geçen Tek Parti döneminde Kürtlerin varlığına diline dindarlığına yönelik ağır yasakların uygulandığını ciddi tarihçiler yazıyor, toplumsal hafıza biliyor.1980 darbe döneminde Diyarbakır Cezaevinde yapılanları anlatmaya yürek dayanmaz.Keza 90″larda terörle mücadelede ederken JİTEM eliyle yapılan yanlışlar…Bunlar vardı, gerçekti, can yaktı, kalp kırdı ve PKK tarafından da teröre sebep gösterildi.Sonrası kardeşi kardeşe düşürmeye, Türkiye”yi bölmeye yönelik emperyalist bir proje zaten.TÜRK-KÜRT KARDEŞTİR, AYIRMAYA KALKAN KALLEŞTİR!Ama çok şükür o proje tutmadı. Kardeş kardeşe düşmedi.Bilakis bugün Türk-Kürt evliliğinden doğan milyonlarca vatandaşımız var.Kürtlerin yoğun yaşadığı illerin başında Batı illeri geliyor. İstanbul en büyük Kürt şehri…Herkes istediği yerde yaşıyor, istediği gibi okuyor, iş kuruyor, evleniyor, ne bir ayrımcılık ne öteleme.Bırakın asimilasyonu, entegrasyon bile büyük bir hakarettir kardeşliğimize.Öylesine biriz beraberiz.KÜRTÇE SEÇMELİ DERS AMA PEK SEÇEN YOKÖte yandan Kürt sorunu diye kodlanan sorunlar dizgesinin en başında Kürtçe oldu her zaman. Hatta Kürt sorunu üzerine yaptığım röportajlardan oluşan bir kitabıma “Dil Yarası” adını verdim ben de.On yıllar boyunca yasaklanması, cezalandırılması sorunu büyütmüş kangrenleştirmiş.Lakin o da aşıldı. Yasaklar kalktı. Her alana serbestiyet geldi ve yaralar iyileşti.İlk kez 2004 yılında -yasada yapılan değişiklikle- MEB izinli Kürtçe dil kursları açıldı.2014 yılında ise Kürtçe seçmeli ders olarak okullarda okutulmaya başlandı.Bugün ortaokullarda 5. 6. 7. ve 8. sınıflarda öğrenciler Kürtçeyi Kurmancî ve Zazakî lehçeleriyle haftada iki ders alarak öğrenebiliyorlar.TALEP 5 MİLYON ÖĞRENCİDE 30 BİN CİVARIPeki, talep nasıl diye sorduğumuzda durum şudur:2024-2025 eğitim öğretim yılı itibarıyla tüm Türkiye”de ortaöğretimde toplam 5 milyon 181 bin 386 çocuğumuz var.Milli Eğitim Bakanlığı”ndan aldığım verilere göre devlet okullarında 27 bin 186 çocuğumuz Kurmancî lehçesinde, 3 bin 503 çocuğumuz ise Zazaca lehçesinde Kürtçe öğrenmekteler. Ders veren öğretmen sayımız ise 133.Özel okullarda da seçmeli ders alınabiliyor. Bingöl”de 92, Diyarbakır”da 128, Van”da 90 çocuğumuz seçmeli ders olarak Kürtçe öğreniyor halihazırda. Toplam sayı 310.Peki ya özel Kürtçe dil kurslarında talep nasıl, olur ya orada bir talep patlaması var mı diye merak ediyorsanız durum şöyle:Şu anda Kürtçe kurs programı uygulayan Ankara”da 1, Antalya”da 1, Muş”ta 2, Van”da 1 olmak üzere toplam 5 Kürtçe kursu var. Daha önce Kürtçe kurs açıp sonrasında (öğrenci yokluğundan) kapatan kurs sayısı ise 8.Velhasıl ideolojik siyasi söylemlerin ötesinde gündelik hayat nereden akıyor, vatandaş ne talep ediyor diye baktığımızda durum budur arkadaşlar.Vatandaş talep etmiş, devlet imkan sağlamış; katılım bu kadar olmuş…Buraya MEB bünyesinde “Yaşayan Diller ve Lehçeler” başlığıyla verilen diğer seçmeli derslere ait bilgileri de ekleyeyim de tam olsun.
Source: Fadime Özkan
TÜRK-İŞ Genel Başkanı Atalay”dan asgari ücret açıklaması
TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, yeni yıla Sakarya”da temizlik işçileriyle girdi. “Ben maden, belediye, enerji, demiryolu işçisiyim.” diyen Atalay, “Türk-İş”in 1 milyon 400 bin üyesi var, en zor koşullarda çalışan madendeki arkadaşlarımızla sizlersiniz. Şu an ülkenin belli bölümünde lapa lapa kar yağıyor, o dozerleri, greyderleri, makineleri karayollarındaki arkadaşlarımız kullanıyor zor şartlarda. Şu anda ülkede asker, polis görevde, bir de onun dışında belediye, temizlik, karayolları, demiryolları işçileri, iletişim işçileri görevde.” diye konuştu. Atalay, işçilerin rızık için mücadele ettiğini dile getirerek, “Zor şartlarda görev yaparken ekonomik sıkıntı olduğu zaman dünyanın her yerinde bedeli çalışanlar, emekliler, dar ve sabit gelirliler ödüyor. Bu ülke, vatan hepimizin. Türkiye yoksa, vatanın yoksa ne parti, ne dernek, ne oda, ne de sendika var, hiçbir şey yok. Onun için bu ülkede beraber yaşamak mecburiyetindeyiz.” şeklinde konuştu. Asgari ücret Asgari ücretin esas özel sektörü ilgilendirdiğini belirten Atalay, “Bundan 10 sene önce ülkenin yüzde 10″ydu asgari ücretli, şu anda neredeyse ülkenin yarısı asgari ücretle çalışıyor, geçim ücreti oldu. “Bir daha burada yokuz.” dedim çünkü orada bir yetkin, sayın yok. İşverenle hükümet oturuyor, istediği rakamı açıklıyor. Bu sene oraya katılmadık. Bizim rakamla arasında uçurum var.” ifadesini kullandı. “Para cezasından bunlar anlamazlar” Atalay, Kovid-19″dan beri stokçuluk yapan, çocuk bezini, suyu saklayan esnafların bulunduğunu kaydederek, “Geçmişte alışveriş merkezleri kasiyer, deposunda çalışacak, vitrin düzeltecek işçi alırdı. Şimdi etiket düzeltecek işçi alıyorlar yani haftada bir etiket yapıyorlar. Bu merhametli bir iş değil. Para cezasından bunlar anlamazlar, bunlara hapis cezası vermediğin müddetçe bunlar bu yanlış, kötü işleri yapmaya devam ederler.” diye konuştu. Atalay, kamu işçisi, asgari ücretli, emekli, dar ve sabit gelirlinin memnun olmadığını ifade ederek, bir an evvel insanlara nefes aldıracak yeni bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğunu sözlerine ekledi.
Source: Internet Haber
Evsiz sanılan adamın sahip oldukları şaşırttı
Isparta”nın Yalvaç ilçesinde sokakta yaşadığı düşünülerek yardım edilen 65 yaşındaki adamın aslında iki dairesi olduğu ve birinden kira geliri elde ettiği ortaya çıktı. İKİ DAİRESİ OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI Isparta”nın Yalvaç ilçesinde sosyal medyada “evsiz” olarak gündeme gelen Hamdi Vural”ın (65) hikâyesi duyanları hayrete düşürdü. Yalvaç Belediyesi”ne ait Kültür Merkezi İş Hanı”nda yere serdiği kartonlar üzerinde yaşayan Vural”ın aslında Kaşyukarı Mahallesi”nde iki dairesinin olduğu ortaya çıktı. BERBERE GÖTÜRÜLDÜ Kültür Merkezi İş Hanı”nda kalan Vural”ı gören Kaşyukarı Mahallesi Muhtarı Aziz Altıparmak ve Yalvaç Belediyesi ekipleri, Vural”a önce yemek ikramında bulundu. Ardından belediye hamamında temizlenip berbere götürülen Vural, yeni kıyafetler giydirilerek ilçe merkezindeki bir otele yerleştirildi. Ancak gerçek durum, yapılan inceleme ile ortaya çıktı. BELEDİYEDEN YARDIM İSTENDİ Kaşyukarı Mahallesi”nde bir apartmanda zemin kat dairesi ve Boncuk Sokak”taki kira gelirli dairesi olan Vural”ın kendi evini çöp ev haline getirdiği belirlendi. Zemin kattaki dairenin kapısına kadar çöp yığan Vural”ın evinin adeta bir çöplüğe dönüştüğü görüldü. Bunun üzerine mahalle muhtarı Aziz Altıparmak, daha önce iki kez boşaltılan evin tekrar temizlenmesi için belediyeden yardım istedi. 13 KİŞİLİK EKİP TEMİZLİK YAPTI Polis ekiplerinin güvenlik önlemleri eşliğinde sokak trafiğe kapatılarak başlatılan temizlik çalışmasında, Yalvaç Belediyesi bir kepçe, bir kamyon ve 13 kişilik ekiple hummalı bir temizlik yaptı. Çöp yığınlarının oluşturduğu yoğun kokudan etkilenerek maskelerle çalışmak zorunda kalan ekibe muhtar Altıparmak ayran ikram etti. Muhtar Altıparmak, Vural”ın psikolojik sorunları nedeniyle bu duruma düştüğünü belirterek, yetkililerden bu sorunun bir daha tekrar etmemesi için kalıcı çözümler üretilmesini talep etti. KIZLARI YURT DIŞINDA 3 kız babası olan Hamdi Vural”ın kızlarının yurt dışında yaşadığı öğrenildi.
Source: Haberler
Avusturyalı pedagog, çocukların korunması için sosyal medya şirketlerine yükümlülükler getirilmesi gerektiği görüşünde
“Dijital platformlarda çocuklar” başlıklı dosya haberin 11. ve son bölümünde, Safer Internet Derneği Müdürü pedagog Buchegger, Avusturya”da çocuklar için sosyal medya platformlarıyla ilgili yasal süreçler, siyasetçilerin konuya ilişkin yaklaşımları, dernek olarak bu alanda yaptıkları çalışmalar ve çocukların zararlı içeriklerden korunması için sosyal medya firmalarından talep edilmesi gereken hususları, AA muhabirine anlattı.
Asya Pasifik ülkeleri sosyal medyanın çocuklara verdiği zararlara karşı önlemler alıyorAP milletvekili Arimont’a göre kesin çözüm, yaş sınırlaması ve kimliklendirmeİsviçre, çocukların sosyal medyanın etkilerinden korunması konusunda ebeveynlere sorumluluk yüklüyorFransa”da 15 yaşından küçüklerin sosyal medyaya kaydolması veli iznine bağlıİtalya”da 16 yaşına kadar sosyal medya kullanılmamasına yönelik kampanyaZorbalık karşıtı İngiliz vakıf, gerçek dünyayı tanıyana kadar sosyal medyanın yasaklanmasını savunduAlmanya, çocukların korunması konusunda sosyal medya şirketlerine sorumluluk yüklüyorİspanya, çocukları dijital tehditlerden korumak için uzmanlardan 107 maddelik tavsiye aldıAB”de 13 yaş sınırını “dijital kimlik”le korumak mümkünAvrupa”da çocukları korumak için kısıtlayıcı politikalar ivme kazanıyor
Avusturya”da dijital platformların kullanımı ve olumsuz yönlerine ilişkin çalışmalarıyla tanınan Buchegger, Avusturya”da, Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin tamamında geçerli olan ve 14 yaş altı çocukların sosyal medya uygulamaları ve dijital cihazlar kullanmalarını yasaklayan bir düzenlemenin olduğunu ancak bu düzenlemenin uygulanmasında sorun yaşandığını çünkü yasa kapsamında anne babanın çocuklarına dijital platformları ya da cihazları kullanma izni vermesi durumunda yasağın ortadan kalktığını söyledi.
Ebeveynlerin, çocuklarına dijital platform ve cihazları kullanma izni vermesiyle bu yasanın esasında bir tür yok hükmünde olduğuna işaret eden Buchegger, okul müfredatlarında “dijital temel eğitim” adı verilen 10-14 yaşlarındaki çocuklar için dijital platformların kullanımına yönelik bilinçlendirme amacıyla derslerin olduğunu ancak bunun uygulanmasının da eğitmenden eğitmene değişkenlik gösterdiğini ifade etti.
Buchegger, söz konusu derslerde eğitmenlerin dijital platformların tehlike ve sınamalarından ziyade dijital cihazların nasıl çalıştığına yöneldiğini ve müfredatta yer alan dijital tehlike ve sınamalara karşı bir bilgi aktarımının yapılmadığını dile getirdi.
Bu hususta ailelere sorumluluk yükleyen bir yasal düzenlemenin de olmadığını belirten Buchegger, medya eğitiminin esasında, okul, aile ve toplum üçgeninin oluşturacağı işbirliğiyle yapılması gerektiğini ancak mevcut koşullarda bunun istenilen düzeyde ilerlemediğini kaydetti.
İşlevsiz yasal düzenleme vurgusu
Pedagog Buchegger, “Bir tür yasal düzenlememiz var ama okul ya da ailenin bunu uygulaması tamamen şansa kalmış bir durum. Bu yapıda çocukların bir eğitim almaları ya da mevcut imkanlardan faydalanmaları tamamen tesadüfe kalmış bir durum.” görüşünü paylaştı.
İdarecilerin konuya ilişkin yaklaşımının da farklılık gösterdiğini ifade eden Buchegger, bu alanda 20 yılı aşkın süredir çalışmalarıyla tanınan Alman Nörobilim uzmanı Manfred Spitzer”in dijital platform ve cihazların en azından 16 yaşına kadar tamamen yasaklanması önerisine bazı siyasetçilerin çok sıcak baktığını, bununla beraber tamamen yasaklama yerine çocukların çeşitli eğitimlerle bilinçlendirilmesini savunanların oranının da düşük olmadığını söyledi.
Buchegger, dijital cihazların belirli bir sınıftan sonra okullarda da kullanılmaya başlandığını, bu nedenle tamamen yasak yerine dijital dünyanın zarar ve faydalarına yönelik eğitimler vermek suretiyle farkındalık oluşturmanın kendileri için de daha verimli bir yöntem olduğunu dile getirdi.
“Sosyal medya şirketleri tamamen para endeksli hareket ediyor”
Dijital platformlar ve sosyal medya kullanımının yol açtığı sorunlarla baş etmede söz konusu platformların belirli yükümlülükler üstlenmesi gerektiğini vurgulayan Buchegger, “Sosyal medya şirketleri, çocuk ya da yetişkin fark etmeksizin hepimizi bir altın kaynağı olarak görüyor. Buradaki işleyiş tamamen insanların ruhsal durumlarını kullanmak suretiyle daha fazla para kazanma odaklı. Şu an, şirketlerin nazarında insanın değil paranın önemsendiği bir durumdayız. Yetişkinler için de durum çok farklı değil, yanlış bilgi (fakenews), oluşturulan algoritmalar yetişkinlerde de etkili oluyor ve onlar da sosyal medya kullanımını sınırlandıramıyorlar.” değerlendirmesinde bulundu.
Buchegger, “Sosyal medya şirketleri genel olarak daha insani kullanımlar sunmaya zorlanmalı. Her ne pahasına olursa olsun para kazanma odaklı olmamalı.” dedi.
Akıl sağlığının yalnız çocuk ve gençleri ilgilendiren bir konu olmadığına dikkati çeken Buchegger, “Ama tabii ki çocuk ve gençler özellikle korunması gereken gruba aitler. Doğal olarak da çocuk ve gençlerin, yetişkinlere oranla çok daha farklı değerlendirilmesi gerekiyor. Çünkü çocuk ve gençler, yeterince dürtü kontrolüne ya da tahmin yeteneğine sahip olmadıkları için izledikleri şeyin anlamsız olduğuna karar verip, sonlandırma becerisine sahip değiller. Bu nedenle şirketler, kullanıcının yaşını doğrulayıcı unsurlar kullanmaya zorlanmalıdır.” ifadelerini kullandı.
Buchegger, Başbakanlık Ofisi ve Milli Eğitim Bakanlığı ile yakın temas halinde çalışan derneklerinin başta okullar olmak üzere eğitimci ve ebeveynlere yönelik yaptığı seminer ve atölyelere de değindi.
Ebeveynlerle yapılan çalışmaların önemine işaret eden Buchegger, özellikle 9-10 yaşlarındaki ilkokul çocuklarının katıldığı atölye ve benzeri sunumların birçok açıdan faydalı olduğunu anlattı.
Buchegger, geçmişte çocukların sosyal medyada karşılaştıkları bir sorunun üstesinden gelmek için anne babalarına konuyu sormadıklarını çünkü ebeveynlerin de konuya hakim olmadığını, bugün ise çocukların yaşadıkları sorunları geçmişe oranla çok daha az anne-babaya aktardıklarını çünkü ebeveynlerin söz konusu sorunu çözmek için doğrudan yasağa başvurduğunu, çocukların da bu korkudan ötürü yaşadıkları sorunlara çözümü farklı mecralarda aradığına dikkati çekti.
“Bir çocuk, “Bir şey seyrettim ve bu beni korkuttu” dediği zaman. İlkokul son sınıf, bu yaşlarda sıklıkla karşı karşıya kalınan bir durum korkunun yaşanması ve yıl boyu inişli çıkışlı bu korku durumunun devam etmesi. Bu nedenle 9-10 yaşları belirleyici yaşlar. Anne-babalar kızarak ya da yasaklayarak buna tepki gösterdiklerinde, bu, korkunun üstesinden gelmeye yardımcı olmuyor.” şeklinde konuşan Buchegger, ama bunun yerine ebeveynlerin destekleyici bir tutum sergilemesi gerektiğini, korkunun kaynağını tanımlayıp, dijital platformda gördüğünün gerçek dışı olduğu gibi bilgilendirmelerle çocuğun daha sağlıklı yaklaşımlar sergilemesine yardımcı olabileceklerini dile getirdi.
Buchegger, çocukların sosyal medyada karşılaştıkları sorunlarla ilgili anne-babalarına daha az müracaat etmelerinin ebeveynlerin de sosyal medya bağımlısı olmasından kaynaklandığını belirterek, çocuklarına yeterince zaman ayırmayan anne-babaların kötü örnek teşkil ettiğini söyledi.
Yıllık 3 bin 500″ün üzerinde dijital platformların kullanımına yönelik atölye ve seminerler düzenlediklerini ifade eden Buchegger, bu çalışmalar kapsamında edindiği gözlemleri de paylaştı.
Buchegger, bazı çocukların mavi ekran ya da dijital platformlar dışında nasıl zaman geçirileceğine ilişkin deneyimlerinin olmadığını, bu nedenle alternatif üretmekte yetersiz kaldıklarını kaydetti.
Ciddi oranda bir göçmen nüfusuna sahip Avusturya”da çocukların etnik kökenlerinden ziyade ailedeki eğitim durumunun dijital platformların kullanımında daha belirleyici olduğunu aktaran Buchegger, bilinçli ve iyi eğitimli ailelere mensup çocuklarla, eğitim seviyesi düşük ve sosyal medyanın yol açtığı sorunları bilmeyen ya da bunların farkında olmayan ailelere mensup çocuklar arasında gözle görülür bir fark olduğunu anlattı.
Pedagog Buchegger, ailelerin aşırı tepki ve yasaklayıcı bir tutumdan ziyade, kuşatıcı ve destekleyici yaklaşımlar sergilemesinin sorunun daha kronik bir hal almadan çözüme kavuşturulmasında önemli olduğunu sözlerine ekledi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Akkiraz”dan “Nesimi Türbesi” provokasyonu! Yalanı ortaya çıkınca özür dilemek zorunda kaldı
CHP”nin eski İstanbul Milletvekili Sabahat Akkiraz, geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından Halep”teki Nesimi Türbesi”nin yok edildiğini iddia ederek mezhep siyasetine soyunmuştu.Mezhep üzerinden ayrımcılığı kışkırtmaya çalışan Akkiraz”ın paylaşımlarının yalan olduğu ortaya çıkmıştı.Yayınlanan görüntülerde bölgedeki çatışmalardan sivil yapıların zarar görmesine rağmen Nesimi Türbesi”nin sapasağlam ve ayakta olduğu tespit edildi.İddiası yalan olduğu ortaya çıkınca özür mesajı yayımlayan Akkiraz, “Nesimi türbesi yıkılmamış. Özür dilerim yanlış bilgi için” dedi. Özrüne rağmen yalana devam eden Akkiraz, Nesimi Türbesi”nin korumasına ilişkin yapılan çalışmalarının kendi sayesinde yapıldığını ileri sürdü.
Source: Www.star.com.tr