Siyasilerden bayram mesajı: Bahçeli”nin ifadeleri dikkat çekti
Siyasiler, Ramazan Bayramı”nı sosyal medya hesaplarından yaptıkları paylaşımlarla kutladı. Siyasilerin mesajları şöyle:
Devlet Bahçeli: Etnik kökeni, mezhebi, yöresi ve anasının dili ne olursa olsun her kardeşimi selamlıyorum
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Bayram; barış, bağlanış, buluşma ve dargın gönüllerin bahar ve vuslat mevsimidir… Hayatın çilesini omuzlarına almış vatan ve millet evlatlarını; etnik kökeni, mezhebi, yöresi ve anasının dili ne olursa olsun her kardeşimi, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızı selamların en güzeliyle selamlıyor, Ramazan Bayramlarını tebrik ediyorum. Gönül ve kültür coğrafyalarında yaşayan soydaşlarımıza, din kardeşlerimize hayırlı bayramlar diliyorum. Mübarek Ramazan Bayramımız kutlu olsun diyorum” ifadelerini kullandı.
DEM Parti: Türkiye”nin en büyük bayramı barışın sağlanacağı gün olacaktır
DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan”ın Ramazan Bayramı mesajında, “Bayramlar, dayanışma ve kardeşliğin en güçlü şekilde hissedildiği, ortak duygularda buluştuğumuz özel günlerdir. Bu bayramın, ortak acılarımızı dayanışmayla aşmamıza, umudu büyütmemize ve yeni bir başlangıç yapmamıza vesile olmasını temenni ediyoruz. Ramazan Bayramı’nın başta yoksulluğun, adaletsizliğin ve eşitsizliklerin sona erdiği; herkesin huzur içinde yaşam sürdüğü bir döneme kapı açmasını diliyoruz.
Bugün, ülkemizin içinde bulunduğu siyasi ve toplumsal gerilimleri diyalog, demokratik uzlaşı ve müzakere yoluyla aşmak hepimizin ortak sorumluluğudur. Bayramların uzlaştırıcı duygusunu her an hissetmemiz ve yaşatmamız gereken bir dönemden geçiyoruz. Toplumun iradesini hiçe sayan anlayış yerine halkın tercihine saygı duyan, demokratik ilkeleri esas alan ve diyalogdan kaçınmayan bir yaklaşımla tüm sorunlarımızı çözebiliriz.
Bu bayram vesilesiyle, Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın hayata geçmesini diliyoruz. Türkiye’nin en büyük bayramı barışın sağlanacağı gün olacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle; Ramazan Bayramı’nın 85 milyon yurttaşımıza huzur ve demokrasi, cezaevindeki tüm siyasi tutsaklara ise özgürlük getirmesini diliyor, herkesin bayramını en içten dileklerimizle kutluyoruz” ifadeleri yer aldı.
Mahmut Arıkan: Küskünlükleri barışa dönüştürme zamanlarıdır
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Gazze”de yaşanan soykırım ve Türkiye”de yaşananlardan dolayı buruk bir süreç geçirildiğini ifade etti. Arıkan, paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
“Aziz vatandaşlarım, değerli kardeşlerim, 11 ayın sultanı Ramazan-ı Şerif”i geride bırakmanın, burukluğu ve bayrama ulaşmanın mutluluğunu bir arada yaşıyoruz. Bu yıl bir yandan Ramazan”ın manevi isimiyle gönüllerimiz huzurla dolarken, bir yandan Gazze”de ülkemizde yaşananlar nedeniyle kalplerimiz hüzünlüydü. Hem ülkemizde hem de bölgemizde kardeşliği, birlikteliği yeniden keşfetmemiz gerekliliği apaçık ortadadır.
Unutmayalım ki bayramlar kardeşliğimizi güçlendirme, kırgınlıkları giderme, küskünlükleri barışa dönüştürme zamanlarıdır. Bu Ramazan Bayramı”nın ülkemizin ve İslam aleminin birlik, beraberlik ve huzur içinde yaşamasına vesile olmasını diliyorum. Ramazan Bayramımızın ülkemize, milletimize, İslam alemine ve tüm insanlığa barış, huzur ve esenlik getirmesini Cenabı Allah”tan niyaz ediyorum. Bayramınız mübarek olsun.”
Ahmet Davutoğlu: Bayramlar o eski bayramlar değil ama ümitsiz olmayacağız
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, “Bayramlar o eski bayramlar değil ama ümitsiz olmayacağız. Ramazan Bayramımızın ülkemize, mazlum milletlere ve İslam alemine sağlık, barış, huzur ve esenlik getirmesini diliyorum” ifadelerini kullandı.
Gültekin Uysal: Demokrasi ve adalet diliyorum
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal”ın mesajında “Koca bir ülkeyi bu rahmet ayında adalete, demokrasiye, hakka aç hale getiren, milletin alınteri ile oruca niyet edip, milletin hakkını yiyerek oruç bozan, oy aldığı kimseler de dahil memleket açken kendileri gırtlağına kadar tok yatıp yine de doymayan bu iktidara biraz vicdan, bir miktar utanma duygusu diliyor, maalesef artık bir usulü yerine getirmekten öte olmayan şekilde aziz milletimize iyi bayramlar diliyoruz.
Yıllardır her bir bayramı, dini ve resmi her bir özel günü layıkıyla kutlayamayan vatandaşlarımıza, hakkı yenen, umudu törpülenen, hayallerinden edilen milletimize, Erdoğan”ın huzuru bozulmasın diye ana babasından ayrı, evlatlarından ayrı cezaevinde tutulan herkese hakkıyla kutlayacakları bayramlar, işlediği zaman muktedirleri yerinden, rahatından edecek demokrasi ve adalet diliyorum” ifadeleri yer aldı.
AKP: Kültürü, gelenekleri, yüreğimizdeki sıcaklığıyla hepimizin bu memleket
AKP”nin sosyal medya hesabından, “Kültürü, gelenekleri, yüreğimizdeki sıcaklığıyla hepimizin bu memleket. Hepimizin bu bayram. Ramazan Bayramımız mübarek olsun” mesajı paylaşılırken, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Herkesin Ramazan bayramı mübarek olsun. Birliğimiz ve dirliğimiz daim olsun” paylaşımında bulundu.
Source: Anka
Ramazan Bayramı Hutbesi yayınlandı! İşte 30 Mart 2025 Ramazan Bayramı Hutbesi konusu ve tam metni
Bugün bayram namazı için camiye gidemeyen vatandaşlar 30 Mart 2025 Ramazan Bayramı Hutbesi konusu ne sorusuyla hutbenin tam metni hakkında araştırma yapıyor. Ramazan Bayramı Hutbesi Diyanet tarafından yayınlandı. İşte detaylar… RAMAZAN BAYRAMI: SEVİNÇ VE KARDEŞLİK GÜNLERİ Muhterem Müslümanlar! Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennem azabından kurtuluş olan Ramazan-ı şerifi idrak ederek bayram sabahına kavuştuk elhamdülillah. Bizleri, Ramazan Bayramı”na ulaştıran Yüce Rabbimize sonsuz şükürler olsun. İslam”ın şeâiri olan bayramların kıymetini öğreten Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)”e, ehl-i beytine ve ashabına salat ve selam olsun. Ramazan Bayramımız mübarek olsun. Aziz Müminler! Bugün bayramdır. Neşe, sevinç ve mutluluk günüdür. Peygamber Efendimiz (s.a.s)”in, “Birbirinize haset etmeyin. Birbirinize sırtınızı dönmeyin. Birbirinize kin ve nefret beslemeyin. Ey Allah”ın kulları! Kardeş olun!”[1] uyarısına kulak vererek, gönlümüzü birbirimize samimiyetle açma, ayrılık ve gayrılığı kalbimizden söküp atma günüdür. Bugün bayramdır. Bayramlar, yüce dinimiz İslam”ı, Peygamber Efendimiz (s.a.s)”in güzel ahlakını, Kur”an ve sünnetten beslenen örf ve kültürümüzü nesillerimize aktarma günüdür. Bizi biz yapan, bizi millet kılan milli ve manevi değerlerimizi yaşama ve yaşatma günüdür. Kıymetli Müslümanlar! Bugün bayramdır. Bayramlar, anne ve babamızdan, akraba ve dostlarımızdan, ihtiyaç sahibi kardeşlerimizden uzaklaştığımız günler değildir. Bilakis bayramlar; varlık sebebimiz olan anne babamızın varsa ihtiyaçlarını giderme, ellerini öpüp hayır dualarını alma günleridir. Hayatın yükünü birlikte omuzladığımız eşimize tatlı dil ve güler yüzümüzü; göz nuru evlatlarımıza ilgi ve şefkatimizi sunma günleridir. Allah Resûlü (s.a.s)”in, “Ey insanlar! Selâmı aranızda yayın, yemek yedirin, akrabalık bağlarınızı gözetin, insanlar uyurken namaz kılın ki selâmetle cennete giresiniz.”[2] müjdesine nail olmak için sıla-i rahme tutunduğumuz, akraba ve komşularımızı ziyaret edip hatırlarını sorduğumuz huzur ve mutluluk günleridir. Muhtaçların, hasta ve yaşlıların kapısını çaldığımız, yetim ve öksüzlerin başlarını okşadığımız, ihtiyaçlarını giderdiğimiz, bayramın coşkusunu onların da yüreklerinde yaşattığımız yardımlaşma ve paylaşma günleridir. Aziz şehitlerimizin, ahirete göç eden kahraman gazilerimizin ve ebediyete irtihal eden geçmişlerimizin kabirlerini ziyaret ettiğimiz, onları hayırla yâd ettiğimiz rahmet ve dua günleridir. Değerli Müminler! Bugün bayramdır. Yüce Rabbimizin, “Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah”a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.”[3] emri gereğince yüreklerimizi ağırlaştıran dargınlıkları ve küskünlükleri bir kenara bıraktığımız; el ele, gönül gönüle verdiğimiz muhabbet günüdür. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)”in, “Müminler, birbirini sevmede, birbirine merhamet ve şefkatte, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da bu acıyı paylaşan bir beden gibidir.”[4] hadisi gereğince birbirimize karşı şefkat ve merhamet gösterdiğimiz hoşgörü ve dayanışma günüdür. Cenâb-ı Hakk”ın وَاَط۪يعُوا اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ ر۪يحُكُمْ “Allah”a ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz, gücünüz elden gider…”[5] emrine uyarak, birbirimize tutunduğumuz, birbirimizin hak ve hukukunu gözettiğimiz kardeşlik günüdür. Aziz Müslümanlar! Bu mübarek bayram sabahının sevinç ve huzuru yüreklerimizi doldururken; maalesef, Gazze”de kardeşlerimiz, bayramın neşe ve coşkusundan çok uzaklar. Zalim siyonistler; kadın-erkek, çocuk-yaşlı demeden masum insanları katletmeye devam ediyorlar. Kardeşlerimize hiçbir şekilde hayat hakkı tanımıyorlar. Onların en temel ihtiyaçlarını dahi karşılamalarına, bir lokma ekmeğe, bir yudum suya ulaşmalarına engel oluyorlar. Şu husus asla unutulmamalıdır ki, zulüm ebedi değildir. Zalimler mutlaka mağlup olacaklardır. وَاللّٰهُ مُتِمُّ نُورِه۪ وَلَوْ كَرِهَ الْـكَافِرُونَ “Kâfirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır.”[6] Kardeşlerimizin sevinç, huzur ve güven içinde bayram yapacağı günler gelecektir. Bize düşen, kardeşlerimize verdiğimiz maddi ve manevi her türlü desteğimizi devam ettirmektir. Yüreğimiz yanıyor ve gönül dilimiz şöyle feryat ediyor: Ey Müslümanlar! Gazze”de bir toplum yok ediliyor. Güçlerimizi birleştirip zalimlerin zulmüne son vermek için daha ne kadar bekleyeceğiz? Ey İnsanlar! Gazze”de insanlık ölüyor. İnsanlığımızı kurtarmak için daha ne kadar çocuğun, kadının, masumun katledilmesi gerekiyor? Bu bayram sabahında gönülden yapacağımız dualarımızın ve dilimizden dökülen âminlerimizin; ümmet bilincimizin ve din kardeşliğimizin güçlenmesine, Gazze”de akan kanın ve gözyaşının dinmesine vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum. Başta aziz milletimiz olmak üzere bütün İslam âleminin Ramazan Bayramı”nı tebrik ediyorum. [1] Buhârî, Edeb, 57. [2] Tirmizî, Sıfatü”l-kıyâme, 42. [3] Hucurât, 49/10. [4] Müslim, Birr, 66. [5] Enfâl, 8/46. [6] Saff, 61/8.
Source: Sabah
Gençler estetik kurbanı
İnsanoğlu güzel görünmek için tarih boyunca birbirinden ilginç yollara başvurmaktan hiç çekinmedi. Hatta bu uğurda ölümü göze alanlar bile oldu. Örneğin stiletto ayakkabı giymek için ayak parmaklarını kestirenler var. Ya da 19″uncu yüzyılda kadınların balolarda giydiği çemberli iç eteklerin şöminelerde tutuşması nedeniyle çok sayıda kadın hayatını kaybetmişti. Aynı dönemlerde korseler nedeniyle nefes sorunu yaşayan kadınların sayısı da çok fazlaydı. Detayları çoğaltmak mümkün; Asya”da doğal yollarla yüz gerdirmek için tokatlama seansları uygulanıyordu… KAŞ YAPALIM DERKEN GÖZ ÇIKARMAK Günümüzde estetik ameliyatları nedeniyle ölümler yaşanabiliyor. Hafta içerisinde İngiliz basınında ise bu konu hakkında ilginç bir haber yayınlandı. Daily Mail gazetesinin haberi daha güzel görünmek bıçak altına yatan kadınlarla ilgiliydi. Ancak olaya farklı bir açıdan yaklaşıldı. Buna göre Z Kuşağı yani 1995 yılından sonra dünyaya gelen kadınların büyük bir kısmı geçmişteki yaşıtlarına göre daha yaşlı gözüküyor. Bu iddiayı ortaya atarken de şimdilerin ünlülerinin fotoğrafları ile daha ileriki yaştaki ünlülerin geçmişteki fotoğrafları karşılaştırıldı. Biraz daha açalım: Örneğin Michelle Pfeiffer”in 25 yaşındaki fotoğrafı ile halihazırda 25 yaşında olan günümüz ünlüsü Sabrina Carpenter”ın fotoğrafı yan yana getirildi. Bir dönem Hollywood efsanelerinden olan ABD”li oyuncu Michelle Pfeiffer şu an 66 yaşında. ABD”li şarkıcı Sabrina Carpenter ise 1999 doğumlu yani 25 yaşında. Ancak iki ismin 25″indeki halleri kıyaslandığında Michelle Pfeiffer”in çok daha genç göründüğü açıkça görülüyor. Yani Michelle Pfeiffer 25″indeyken yaşını gösterirken, Sabrina Carpenter 25 yaşında olmasına rağmen 10 yaş daha yaşlı gösteriyor. ORTALIK “YASTIK YÜZ” DOLDU Haberde sadece Sabrina Carpenter gibi 20″lerinde olan Kylie Jenner, Bella Thorne ve Olivia Rodrigo gibi diğer ünlüler de örnek olarak gösterildi. Bu ünlülerin halleri de Natalie Portman, Jennifer Lopez gibi isimlerin gençlik yılları ile kıyaslandı. Daily Mail”in haberinde konu hakkında uzman isimlerin görüşlerine yer verildi. Ortak görüşe göre bu durumun arkasında birçok neden yatıyor, ama en belirgin faktörün başında botoks ve dolgu gibi cilde enjekte edilen ürünlerin aşırı oranda kullanılması gösterildi. Rutgers Üniversitesi”nden yaşlanma alanındaki uzman Prof Auriel Willette, “Günümüzde kadınlar, çok erken yaşta estetik ile tanışıyor. Neredeyse ergenlik dönemlerine botoks ve diğer dolgu işlemleri başlıyor. Bu tarz enjeksiyonların aşırı kullanımı da bir süre sonra yastık yüze neden oluyor” diyor. Yastık yüz tanımı yüksek seviyede enjeksiyon sonucu yüz hatlarının aşırı oranda şişerek doğal hatları kaybolan kişiler için kullanılıyor. Los Angeles merkezli estetik cerrahı olan Dr. Mary Ghere de Willette ile aynı fikirde olduğunu belirterek “Enjekte edilebilen maddelerin yüksek oranda kullanılmasının cildi aşırı gerdiği ve bu durumun da gençliği korumak için daha az kolajen üretimi anlamına geldiği bilinmeli” diyor. Yani uzmanlara göre erken yaşta başlayan ve aşırı seviyelere çıkan dolgular yaşlanmayı hızlandırıyor. Botoks ve kimyasal nörotoksin geçici olarak kasları felç ediyor ve yüzün belirli bölgelerinin bir süre sonra olduğundan daha yaşlı gözükmesine neden oluyor. Natalie Portman, Jennifer Lopez, Mila Kunis veya Michelle Pfeiffer gibi ünlülerin 20″li yaşlarında olması gerektiği gibi genç görünmelerinin nedeni olarak da o dönemlerde dolgu operasyonlarının çok yaygın olmaması gösteriliyor. ERKEKLER NEDEN GENÇ GÖZÜKÜYOR? Daily Mail”in aynı haberinde günümüzün genç erkek ünlüleri ile daha ileri yaştaki ünlü erkeklerin fotoğrafları da kıyaslandı. Bu noktada da ilginç bir sonuç ortaya çıktı. Z Kuşağı erkekleri ise 20″lerindeki kadınlara göre çok daha genç gösteriyor. Hatta Z Kuşağı olan ünlü bir isim, şimdilerde ileri yaşta olan bir ünlünün kendisiyle aynı yaştaki halinden daha genç gözüküyor. Şöyle ki Tom Holland ile John Travolta”yı ele alalım. İngiliz oyuncu Tom Holland 28 yaşında. ABD”li aktör John Travolta 71″inde. İkisinin de 28 yaşındaki haline bakıldığında Tom Holland”ın çok daha genç göründüğü görülüyor. Bunun nedeni olarak da uzmanlar şöyle diyor; “Bundan 20 yıl 30 yıl önce özellikle erkeklerin hayat alışkanlıkları çok daha kötü ve kontrolsüzdü. Alkol ve sigara tüketimi çok yüksek seviyelerdeydi. Egzersiz, düzenli uyku, sağlıklı beslenme gibi bilinç yüksek değildi. Günümüzde ise erkekler artık daha sağlıklı olmak açısından çok daha bilinçli oluyorlar. Sigaraalkol gibi kötü alışkanlıklardan da uzak duruyorlar. Bu nedenle de Z Kuşağı erkekler yaşlarından çok daha genç duruyor.” KADIN HORMONLARI Haberde ayrıca Robert De Niro”nun 48 yaşındaki hali ile bugün aynı yaşta olan Cillian Murphy de kıyaslandı. Oscarlı oyuncu Murphy”nin efsane isim De Niro”ya göre çok daha genç halde olduğu açıkça görvüldü. Uzmanlara göre ayrıca şimdilerde erkekler çok fazla kadın hormonlarına mazur kalıyor. Yediklerimiz, içtiklerimiz hatta giydiklerimizdeki kimyasallar nedeniyle erkeklerin vücuduna östrojenler giriyor ve bu da daha genç gözükmelerine sebep oluyor. ÜLKELER NÜFUSLARINI ARTIRMAK İÇİN HAREKETE GEÇİYOR DOĞUM YAPAN LİSELİLERE PARA ÖDÜLÜ Dünya nüfusu 8 milyarı geçti. Aşırı kalabalıklar nedeniyle özellikle büyükşehirlerde hayat her geçen gün daha da zorlaşıyor. Ancak aynı zamanda birçok ülkede ciddi bir nüfus problemi yaşanıyor. Bebek doğumları azalırken, genç nüfuslar eriyor ve yaşlıların oranı da giderek artıyor. Bu duruma çözüm olarak da ülkeler vatandaşlarına yeni öneriler getiriyor. Hafta içinde Rusya”da yapılan bir açıklama ise anında dünya medyasında da yankı buldu. Rus basınına göre, ülkenin Oryol bölgesinde yeni bir uygulamaya geçildi. Bölge Valisi Andrey Klıçkov”un imzaladığı kararnameyi imzaladığı açıklandı. Yönetmelik 2025 – 2027 arasında geçerli olacak. Buna göre lise öğrencilerine hamile kalıp doğum yapmaları durumunda 100 bin ruble ödeme yapılacak. Amaç belli doğum oranlarını artırmak. TARTIŞMALI YOLLARDAN KORUMAK İÇİN Rusya”da halihazırda üniversite ve meslek yüksekokulu öğrencilerine hamilelik desteği sağlanıyordu. Bu uygulamada yaş oranının liseye düşürülmesi tartışmaları da beraberinde getirdi. Bir grup kızların eğitimlerinin aksayacağını dile getirerek yönetmeliği eleştirdi. Rus yetkililer ise “Genç kızlar lise çağında hamile kalabiliyor. Bu durumla baş etmek için de hem kendi sağlıklarını hem de bebeğin sağlığını riske atacak tartışmalı yollara başvurabiliyorlar. Bu ödeme bir seferlik olacak. Amaç gençleri yasadışı işlerden korumak. Doğum yaptıktan sonra eğitimlerine devam edebilecekler” diyor. Rusya ciddi bir nüfus kriziyle karşı karşıya. 2024″te doğan bebek sayısı 1 milyon 222 bine gerileyerek 1999″dan bu yana en düşük seviyeye indi. İŞTE ÜLKELERİN ALDIĞI BAZI ÖNLEMLER Son yıllarda birçok ülke azalan nüfusuna karşı sıra dışı tedbirlere başvuruyor. Rusya: Bebek sahibi olunmamasını özendirenlere para cezasının verilsin. Güney Kore: Dünyada doğurganlık oranının en düşük olduğu ülke. Tüp bebek tedavilerini artık devlet karşılıyor, çocuk yapacak çiftler yurt dışına tatile gönderiliyor Yunanistan: Evliliğe teşvik için gençlere ucuz konut sağlanıyor. Japonya: Nüfus sorunu öyle bir hal aldı ki ülkedeki belediyelerin yüzde 40″ı yok olabilir. Bu duruma durdurabilmek için devlet flört uygulaması bile başlattı. Bulgaristan: Doğum sonrası anne 1 yıl ücretli izne çıkıyor. Singapur: Yeni doğan çocuklar ömür boyu ücretsiz eğitim hakkı kazanıyor.
Source: Selçuk Eren
Soykırımın gölgesınde üçüncü bayram
Siyonist İsrail rejiminin her türlü barbarlığı yaptığı Gazze Şeridi”nde yaklaşık 2 milyon Filistinli üçüncü kez soykırım gölgesinde bir bayram daha yaşıyor. Katil İsrail ordusu, bayram arifesinde de Gazze Şeridi”ne düzenlediği saldırılarda aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 13 Filistinliyi katletti. Bombaların altında açlık ve hastalıklarla mücadele eden Filistinliler, zor şartlar altındaki hayatta kalmaya çalışıyor. Çocuklar, bayram neşesinden çok uzak buruk bir bayram daha yaşıyor. Bu Ramazan Bayramı da ölüm, yıkım ve yokluk içinde geçiyor. İnsani kriz ise her geçen gün daha da derinleşiyor. Çocuklar ve yaşlılar bombalardan kaçmak için kilometrelerce yürümek zorunda kalıyor. İnsanlar yiyecek bulmakta zorlanıyor. Öte yandan Filistin Kızılayı, İsrail”in Refah”taki Tel Sultan bölgesinde kaybolan 9 sağlık çalışanına ulaşılmasını bilinçli olarak engellediğini duyurdu. 7 gündür kendilerinden haber alınamayan sağlık çalışanlarının İsrail güçleri tarafından kuşatılarak doğrudan hedef alındığı belirtilerek, İsrail”in kurtarma ekiplerinin bölgeye girişine izin vermediği ifade edildi. Ayrıca, uluslararası topluma İsrail”e baskı çağrısı yapıldı. İsrail”in 7 Ekim 2023″ten bu yana düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı son 24 saatte 26 artarak 50 bin 277″ye yükseldi.
Source: Sabah
Cumhurbaşkanı Erdoğan”dan bayram mesajı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mesajında Ramazan ayının ardından bayrama erişmenin mutluluğunu yaşadıklarını belirterek, “Ramazan Bayramı’nın; ülkemiz, milletimiz, İslam dünyası ve tüm insanlık için huzura, felaha, esenliğe ve kardeşliğe vesile olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ramazan Bayramı mesajı şöyle:
Aziz Milletim, Değerli kardeşlerim, Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle, saygıyla selamlıyorum.
Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da azaptan kurtuluş olan bir Ramazan ayını daha tamamlayarak kavuştuğumuz mübarek Ramazan Bayramı”nızı canıgönülden tebrik ediyorum. Ramazan Bayramı”nın; ülkemiz, milletimiz, İslam dünyası ve tüm insanlık için huzura, felaha, esenliğe, kardeşliğe vesile olmasını diliyorum. Rabbime, bizleri sağlık ve afiyet içerisinde bir Ramazan Bayramı’na daha eriştirdiği için hamdüsenalar ediyorum.
Maalesef, bu Ramazan ayını da gönül coğrafyamızın farklı köşelerinde yaşanan zulümler, katliamlar, acılar sebebiyle yine buruk geçirdik. Bilhassa Gazze’de yaşanan soykırım, bir parça vicdanı, ahlakı, izanı olan herkesin yüreğini parçalayacak görüntülerle, sürekli daha vahim bir boyuta ulaşıyor. Türkiye olarak, bu vahşete karşı duruşumuzu net bir şekilde ifade ediyor, yardımlarımızla kardeşlerimizin yaralarını sarmaya çalışıyoruz. Ancak, Batılı ülkeler başta olmak üzere, dünya bu zulme karşı fiilen harekete geçmedikçe, zalimlerin cesareti ve cüreti artmakta, mazlumların feryatları arşa ulaşmaktadır. İnşallah önümüzdeki dönem, bu konuda tüm dünyada bir uyanışa vesile olur. Diğer yandan komşumuz Suriye’de yaşanan bizi de yakından ilgilendiren gelişmeleri anbean takip ediyor, gerekli tedbirleri alıyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğü ve milli birliği çerçevesinde atılan adımları sabote ederek, güney sınırlarımızdaki istikrarsızlığı sürdürmek isteyenlerin farkındayız ve inşallah hiçbirine müsaade etmeyeceğiz. Aynı şekilde, “Terörsüz Türkiye” hedefimiz doğrultusunda başlattığımız çalışmaları, yol haritamıza uygun şekilde sürdürüyoruz. Devletimiz, çağrı yapılmasını sağlayarak üzerine düşeni yapmıştır. Şimdi sıra, örgütün çağrıya amasız fakatsız uymasına gelmiştir. Bu konuda da sınırsız bir vakte ve tahammüle sahip değiliz. Daha fazla oyalanılmadan, örgütün kendini feshetmesini ve silahlarını tamamen bırakmasını bekliyoruz. Küresel, bölgesel ve iç dinamiklerimiz bize, böyle bir sürecin başarıyla neticelenmesine, hiç olmadığı kadar uygun bir zemin sunmaktadır. Bunu hep birlikte başardığımızda, ülkemizi 40 yıllık kanlı ve zorlu bir musibetten, inşallah tamamen kurtarmış olacağız. Aziz Milletim… Son iki yıldır gündemimizin ilk sırasından asla düşürmediğimiz bir diğer meselemiz de deprem bölgesinin ayağa kaldırılmasıdır. Depremin ikinci yıl dönümü vesilesiyle, 201 bin konutumuzun anahtarlarını hak sahiplerine teslim ettik. Yıl sonuna kadar bu rakamı, konut ve iş yeri olarak 453 bine çıkartmayı hedefliyoruz. Böylece, milletimize verdiğimiz sözleri harfiyen yerine getirerek, depremin fiziki yıkımını tümüyle telafi ediyoruz. Her birini rahmetle yâd ettiğimiz kayıplarımızın hatırası, elbette ebediyen yüreklerimizde yaşayacaktır. Şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırarak, bu büyük felaketle hayatları altüst olan vatandaşlarımıza yeni bir ufuk, yeni bir fırsat sunacağız. Rabbim ülkemizi ve milletimizi bu tür felaketlerden muhafaza eylesin, diyoruz. Tabii, deprem tehdidi, Marmara bölgemiz başta olmak üzere, ülkemizin pek çok yerinde hala en önemli meselemiz olmaya devam ediyor. Hükümet olarak biz tüm planlamalarımızı ve hazırlıklarımızı yaptığımız halde, belediyelerin umursamazlığı sebebiyle arzu ettiğimiz hızda bir dönüşüm gerçekleştiremiyoruz. Önümüzdeki dönemde, gerekirse bu sorunu aşacak ilave tedbirlerle, İstanbul’u depreme hazırlama hususunda daha etkin adımlar atacağız. Emniyet ve yargı güçlerimiz tarafından son dönemde yapılan operasyonlar, belediyelerden kaynaklanan gecikmelerin sebebini daha iyi anlamamıza vesile olmuştur. Altyapısı ve üstyapısıyla İstanbul’a hizmet için tahsis edilen kaynakların şahsi ikbal hırsları ve kişisel ticari çıkarlar uğruna yağmalanması, bu şehrin halkına yapılmış en büyük ihanettir. Elbette her İstanbullunun kendisinin ve evlatlarının geleceğini, hayatını, güvenliğini, huzurunu çalanlardan hesap sorma hakkı vardır. Batı ülkelerinde ortaya çıktığında “demokrasinin, hukuk devletinin, ahlaklı siyasetin ve ilkeli yönetimin gereği” olarak alkışlanan yargı süreçlerinin, ülkemizde politize edilerek sulandırılmasına kimse itibar etmemelidir. Yolsuzluk ve rüşvet çarkının üzerini örtmek için, kamu güvenliğini ve ekonomimizi hedef alacak kadar şuurunu kaybedenleri; “Türkiye’yi çökertirsek, iktidarı da çökertmiş oluruz” anlayışıyla hareket edenleri, aziz milletimizin ferasetine havale ediyoruz. Yargı sürecinde ortaya çıkacak yeni gelişmeleri de dikkate alarak, bu hususta gerçekçi, adil ve vicdanlı bir tavırla hayatına ve şehrine sahip çıkacak her bir İstanbullu kardeşime şükranlarımı sunuyorum. Cumhurbaşkanı ve hükümet olarak, Türkiye Yüzyılı vizyonumuz doğrultusunda ülkemizi her alanda hak ettiği seviyelere çıkarmak için kararlılıkla çalışmayı ve mücadele etmeyi sürdüreceğiz. Bu vesileyle, idari izinle 9 güne çıkardığımız bayram tatilinde yollara çıkan tüm vatandaşlarımdan, trafik kurallarına riayet etmelerini bekliyorum. Bir kez daha Ramazan Bayramı”nın gönüllerimize sekinet, kalplerimize sevgi, ülkemize huzur, mazlum coğrafyalara barış getirmesini diliyorum. Vatandaşlarımın her birini tekrar muhabbetle selamlıyorum. Bayramınız mübarek olsun.
Source: Dünya Gazetesi
Eski komşulukları özlüyorum, şimdi kimse kimseyi tanımıyor
◊ Öncelikle iyi bayramlar dilerim. Bayramlarınız nasıl geçer? – Perihan Savaş: Bayramlarda ya hep birlikte şehir dışına gidiyoruz ya da İstanbul’da birlikte yemek yiyoruz. Bazen de çocuklar bir yere gidiyor, ben bir yere gidiyorum, telefonlaşıyoruz. Bir gelinim, bir de damadım var. Onlar da artık kızım ve oğlum oldu. O nedenle hep “İki oğlum, iki kızım var” derim. Torunlar da var. Mümkün olduğu kadar hep bir aradayız. Biz bayram olmasa da birlikteyiz zaten.Ama artık pek çok insanın bayram heyecanı kalmadı. Çünkü bir anne çocuğuna ayakkabı alamıyorsa ve bu zor şartlar altında geçinmeye çalışıyorsa onlar için bayram olmuyor.Ben çocukluğumda hatırlıyorum; bayramın gelmesini beklerdim. Fatih’te çok meşhur bir ayakkabıcı vardı. Mutlaka her bayram oraya gidilir, ya kırmızı ya siyah rugan ayakkabı alınırdı bana. – Melis Ketenci: Ben her zaman bayramdan önce bayramlığımı alırım. Savaş’a da benimle uyumlu bir kombin yaparım. Sabahın erken saatlerinde başlarız ziyaretlere. Perihan Anne çok güzel domatesli, sarımsaklı pilav yapar mesela. Bayramlar hep beraber güzel oluyor.- Savaş Zafer: Eskiden dedemlere giderdik. Onlar vefat etti. Şu anda ailede herhalde en büyük sensin anne.- Perihan Savaş: Yok Melis’in anneannesi var.- Savaş Zafer: Doğru… Yani İstanbul’da her zaman herkes artık müsait olmuyor. O yüzden fırsat buldukça toplanıyoruz. Fotoğraflar: Murat ŞAKA◊ Unutamadığınız bir bayram anınız var mı?- Perihan Savaş: Benim dedem çarşıdan bir mavi, bir de pembe kenarlı mendiller alırdı. İki katlı ahşap bir evi vardı. Kapısının önünde otururdu. Mendillerin içine şeker ve beş kuruş koyardı. Erkeklere mavi, kızlara da pembe mendil dağıtırdı. Ben param bittikçe gider dedemin elini öperdim. Beş-altı seferden sonra artık bana mendil vermezdi, direkt para verirdi. O anları hiç unutamıyorum. Dedem keşke yaşasaydı da ondan gidip harçlık alsaydım.- Savaş Zafer: Ben öyle çarpıcı bir anı söyleyemiyorum ama bizim ailede her bayram güzel oluyordu.İNSANLARIN BİRBİRİNE OLAN SAYGILARINI ÖZLÜYORUM◊ Üçünüz bir araya geldiğinizde en çok nelerden sohbet edersiniz? – Melis Ketenci: Perihan Anne’nin anılarından… O kadar güzel anlatıyor ki, eski Türkiye, eski filmler, eski sanatçılar… Hikâye dinler gibi dinliyoruz.- Perihan Savaş: Sadece ailem değil, beraber çalıştığım diğer genç arkadaşlar da “Yeşilçam gecesi yapalım, ne olur bize anlat” diyorlar. Arada bir sette de onlara anlatıyorum.◊ Perihan Hanım, eskiye dair en çok neyi özlüyorsunuz? – Perihan Savaş: Eski komşulukları, insanların birbirine olan saygılarını, sevgilerini özlüyorum. Artık ne yazık ki karşı komşumuzu tanımıyoruz. Eskiden üç sokak arkadaki mahalledeki komşuyu bile bilirdik. Akşam olduğu zaman “Hadi bakalım herkes mahallesine” derlerdi. Şimdi kimse kimseyi tanımıyor.- Savaş Zafer: Tahammül yok. Kalabalıklaştı her yer. Herkesin çok fazla telaşı var. Geçim sıkıntısı var. Bence o yüzden.- Perihan Savaş: Evet ama yine de bunu kaybetmememiz lazım. Biz böyle bir toplum değiliz. Biz sevecen, hoşgörülü, saygılı, yardımsever bir toplumuz. Sokakta birisine bir şey olduğu zaman bin kişi birden koşarız. Böyle insanlar da yine var ama artık o kadar azaldı ki… ÇOCUKLARIMLA ARKADAŞ GİBİYİM◊ Çocuklarınıızla ilişkiniz nasıl? – Perihan Savaş: Ben onlarla arkadaş gibiyimdir. Bazen anneliğim tutar. Yanlış bir şey olduğu zaman orada birazcık dişimi gösteririm ama onun dışında mesela çocuklarıma hep şunu söylemişimdir: Başınıza ne gelirse gelsin, lütfen gelin bana anlatın. Başkasına anlatmayın. Yani arkadaşınıza tabii ki anlatabilirsiniz ama arkadaşınız sizi doğru yönlendiremez. Anneyim ben çünkü, ben en doğru şekilde sizi yönlendiririm. Yanlış bir şey olduğu zaman da hep suratlarına söylerim zaten. Hem arkadaş hem anne hem de baba oldum tabii.- Savaş Zafer: Ben küçüklüğümden beri hep annemleydim. Aile büyüklerimizi zaman içinde kaybettik. Bir tek annem kaldı. Dolayısıyla da her şeyi anlattığım tek kişiydi her zaman.◊ Melis Hanım, Perihan Hanım’la tanıştığınız günü anlatır mısınız?- Melis Ketenci: Savaş’ın yeğeni Ali’nin doğum gününde tanıştık. Çok heyecanlıydı benim için. Şu anda bile düşününce heyecanlanıyorum. Ama Perihan Anne inanılmaz samimi, insanı rahatlatan biri. İlk gördüğümde çok tedirgindim. Kendisi halden de anladığı için ona göre davranıyor, insanın içini yumuşacık yapıyor. Sonrasında her şey çok güzel ilerledi.- Perihan Savaş: Ben ilişkilerini biliyordum. İlk gördüğümde de bir baktım çok güzel bir kız, çok kibar, çok heyecanlı. Bayağı uzun bir arkadaşlıkları oldu. 6 sene sürdü. Oğluma “Artık evlen” dedim. Sonuçta o da bir anne babanın evladı. Hiçbir zaman onun da üzülmesini veya kırılmasını istemem. Aralarında ne geçer onu bilemem. Ama oğlum haksızsa oğluma söylenirim. O haksızsa ona da söylenirim. Karışmam da çok fazla. Kızım da Melis’i çok seviyor. Görümce gibi değil, kardeş gibi görüyor.DIŞARIDA “PERİHAN SAVAŞ’IN OĞLUYUM” DEMEM◊ Perihan Hanım 120’den fazla yapımda rol aldınız. Peki şu an hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?- Perihan Savaş: Ben çalışmayı çok seven bir insanım. Hatta oturduğum zaman çok sıkılırım. Şu sıralar eskiye nazaran sakin bir dönemimdeyim. Çünkü eskiden 1 ayda üç film çekiyorduk. Bir ara tiyatroya döndüm. Şu anda sakin geçiyor.◊ Savaş Bey, siz tanınmış bir çiftin çocuğu olarak doğdunuz. Hiç bunun dezavantajını yaşadınız mı?- Savaş Zafer: Avantajlarından ziyade galiba ben daha çok dezavantajlarını yaşadım. Çünkü topluma mâl olmuş isimlerin çocuğu olmak çok kolay değil. Daha göz önünde oluyoruz. Öyle olduğu için de yaptığımız hareketler sadece bizi değil, anne ve babamızı da temsil ediyor. Bu anlamda ben hep çok dikkat etmeye çalıştım. Kendimi çok kısıtladım.- Perihan Savaş: Bir de “Ben Perihan Savaş’ın oğluyum” demez hiçbir yerde. Sorarlar “Annen kim?” diye, “Ev kadını” der, geçiştirir. Yemin töreninde de komutanlar beni görünce şoka girdi.◊ Askerlikte nasıl anladılar Perihan Savaş’ın oğlu olduğunuzu?- Melis Ketenci: Ben oraya ziyarete gittiğimde bir paylaşım yaptım, Savaş’ı etiketledim. Oradan komutanlara kadar bilgisi gitmiş, “Perihan Savaş’ın oğlu bu bölükte” diye.- Savaş Zafer: Beni çağırdılar, “Neden söylemedin?” dediler. Ne diyecektim ki!- Perihan Savaş: Sonra bana da teşekkür ettiler. “Öyle güzel bir çocuk yetiştirmişsiniz ki” diye. OYUNCU OLMAK İSTİYORDUM◊ Magazin programlarında da hiç rastlamıyoruz size. – Savaş Zafer: Evet, beni tanımazlar.◊ Bu bilinçli tercihiniz mi?- Savaş Zafer: Bilinçli tercihim. Ben bunun bir ayrıcalık gibi görünmesini sevmiyorum. Bir de benim de sonuçta şahsi bir ismim var. Yolda geçerken “Perihan Savaş’ın oğlu” diye çekilmek çok hoşuma gitmiyor.- Perihan Savaş: Benim kızım da öyle. O da hep kendini soyutlar. Annesinin, babasının kim olduğunu hiç söylemez.- Savaş Zafer: Ablam kamerayı hiç sevmiyor. Benim öyle bir şeyim yok. Ben aksine oyuncu olmayı istiyordum. Annem “Elinde bir mesleğin olsun. Oyunculuk yapmak istiyorsan her zaman yaparsın. Oyunculuk için bir okul bitirmene gerek yok” dedi. Çünkü ben konservatuvar okumayı düşünüyordum.- Perihan Savaş: “Yeteneğin varsa yaparsın” dedim. Yeteneğin yoksa 10 tane konservatuvar da bitirsen hiçbir şey olmaz.- Savaş Zafer: Bir dizide rol aldım. Hatta oynadığım dizide üçüncü, dördüncü bölüme kadar yine Perihan Savaş’ın oğlu olduğumu bilmiyorlardı. O dizi deneyiminden sonra oyunculuk okuluna gittim. Sertifika falan aldım Darülbedayi’den. Annem “yeteneğin varsa olursun” dediği için o bende böyle bir mekanizma oluşturmuş. Biraz da o anlamda negatif şeyler hissedince kendimde alakalı, çok oraya yönelmedim.◊ İçinizde ukde kaldı mı? – Savaş Zafer: Ukde yok. Olursa çok butik bir şey, yaparım. Oyuncu olmayı planlamıyorum artık bu saatten sonra.- Perihan Savaş: Aslında yeteneği var. Ama bir anda çekti kendini. Üstüne gitmedim.KIZIMIZ VE TORUNLARIMIZ İÇİN İBRAHİM BEY’LE BİR ARAYA GELİYORUZ◊ Geçenlerde İbrahim Tatlıses ve kızınız Melek Zübeyde Hanım’la bir araya gelmiştiniz. Tatlıses’le fotoğrafınız birçok kişiyi şaşırttı… – Perihan Savaş: İnsanlar niye şaşırıyor, onu bilmiyorum. Evet, biz İbrahim Bey’le zamanında hoş şeyler yaşamadık. Üzerinden 40 sene geçti. Şu anda torunlarımız var. Torunlarımız zaman zaman tabii ki bizi bir arada görmek istiyor. Ayrıca bir kızımız var. Kahvaltıda veya iftar yemeğinde bir araya geliyoruz. Çünkü çocuklar ve torunlar bunu istiyor. Burada düşman olmanın, “Aman kesinlikle görüşmem” demenin bir anlamı yok. Evet, yanlış yaptı mı yaptı. Zaten o da bunun dersini almış, yaptıklarının farkında olan bir insan. Onun için şaşırılmasına bir anlam veremiyorum. YILMAZ ZAFER’İN HAYATI FİLM OLACAK◊ Bir gün belki birlikte bir projede yer alırsınız…- Perihan Savaş: Öyle bir şey olur mu bilmiyorum ama benim düşündüğüm bir şey var. Babasının (Yılmaz Zafer) hayatını film yapmak istiyorum. Belki orada onun gençliğini oynayabilir. Çünkü babasına benziyor.◊ Film projesiyle ilgili var mı attığınız adımlar? – Perihan Savaş: Aslında o proje benim kafamda. Ama doğru zamanı bulmam, bir senaristle beraber çalışmam gerekiyor. Ama ne zaman gerçekleştiririm bilmiyorum. Yılmaz’ın yetişkinlik dönemini Engin Akyürek oynasın çok isterim. Çünkü benziyor.◊ Sizi kim canlandırsın istersiniz peki?- Perihan Savaş: O aklımda yok. Bakacağım beni kim canlandırır diye.◊ Tüm kadroyu siz mi oluşturmayı düşünüyorsunuz?- Perihan Savaş: Evet. İçime sinen bir şekilde olsun. Onun sinemaya başlangıç dönemi, tiyatroya başlangıcı, okuldaki dönemlerimiz… Ortaokulda birlikte okuduk. O dönemlerimiz ve hastalığını da kapsayan bir film olacak. Biz o yıllarda çok zorluklar yaşadık. Sanatçı olmanın zorluklarını… Bu dönemleri de aktarmak istiyorum. Sanatçılar neler yaşıyor, o perdenin arkasında neler var, bunları bence insanların bilmesi gerekiyor.◊ Eskiden çok daha zormuş değil mi? – Perihan Savaş: Çok daha zordu. Şu anda daha konforlu. Genç oyuncular iyi bütçeler alıyorlar. Çok iyi şartlarda çalışıyorlar. Karavanlar, kuaförler… Biz kendi saçımızı, makyajımızı kendimiz yapardık. Evden kostümleri kendimiz taşırdık. Ama işimizi çok seviyorduk. Sadece para kazanmak adına yapmadık bu işi.◊ Geçmişe dönüp baktığınızda sizi en zorlayan ne oldu? “Şimdi olsa yapmazdım” dediğiniz ne var mesela?- Perihan Savaş: Öyle şunu yapmam, bunu yapmam diye bir yaklaşımım olmadı. Bir dönem sinemada seks furyası başladı, biz kenarda kaldık. Çünkü o filmler bize göre değildi. Annem de her çekimde izbandut gibi başımda dururdu. Ama ben her zaman rolüm ne gerektiriyorsa onu yaptım.KENDİMİ PERİHAN ANNE’YE BENZETİYORUM◊ Melis Hanım siz ünlü bir aileye gelin geldiniz. Bu durum üzerinizde bir sorumluluk oluşturdu mu? – Melis Ketenci: Zorluğunu yaşamadım ama Perihan Anne çok ağırbaşlı, inanılmaz güzel bir duruşu olan bir kadın. Ona layık olabilecek miyim diye düşündüm.- Perihan Savaş: Bu arada ikimiz de İkizler burcuyuz.◊ Benziyor mu huylarınız?- Perihan Savaş: Benziyor.- Melis Ketenci: Ben kendimi Perihan Anne’ye çok benzetiyorum.◊ Savaş Bey gastronomi eğitimi aldınız, Safderun adında bir restoranınız da var. Evde yemek yapıyor musunuz?- Savaş Zafer: Ben evde yemek yapmayı sevmiyorum. Çünkü endüstriyel mutfaklarda alışmış olduğunuz düzenle evde kurulan düzen aynı olmuyor.◊ Bir bayram masası hazırlasanız olmazsa olmazınız ne olurdu?- Savaş Zafer: Risotto yapmayı çok seviyorum. Onun üstünde belki daha protein ağırlıklı bir şey servis ederim. Yanında zeytinyağlılarla birlikte destekleyebileceğim bir şey. Finalde de ufak bir tatlı.◊ En sevdiğiniz anne yemeği ne? – Savaş Zafer: Nohutlu işkembe. Yaprak dolmasını da güzel yapar annem.HERKESE MUTLU BAYRAMLAR◊ Bayram mesajlarınızı da alalım…- Perihan Savaş: Sadece ramazanda ve bayramda değil her zaman birbirlerine karşı saygı ve sevgi içinde, hoşgörülü olmalarını isterim. – Savaş Zafer: Bayramların bizi bütünleştirmesini temenni ediyorum. Çünkü kendi şahsi yaşamlarımızda çok bireyselleştik. Duygularımızı yansıtırken bencilleştik. Bu bayram, daha sağduyulu olmaya vesile olur inşallah.- Melis Ketenci: Herkese mutlu bayramlar dilerim.
Source: Cansu Topçu
Kendi etti kendi buldu… Artık karısı da derdine derman değil… Para için çocuklarımı kullanma!
Gelin ise Amerikalı bir oyuncu olan Meghan Markle”dı. Rol aldığı Suits dizisiyle tanınan Markle, Harry uğruna mesleğini ve ülkesini bırakıp yeni bir hayata adım atmıştı.Düğün günü başta gelin ve damat olmak üzere herkesin yüzü gülüyordu. İngiliz kraliyet ailesine yeni bir soluk geliyordu.O zamana kadar ağabeyi Prens William ve yengesi Kate Middleton ile birlikte ailenin genç yüzünü temsil eden Harry”nin de artık bir eşi olacaktı.Böylece bu dörtlü, sempatisi giderek azalan aileye yeniden gücünü kazandıracaktı. “MUHTEŞEM DÖRTLÜ” PARAMPARÇA OLDUHarry ve Meghan evlendikten sonra ilk dönem gerçekten de iki kardeşin, eşlerinin ve tabii ki ailenin sempatisi giderek arttı. Muhteşem Dörtlü ailenin yeni kuşaklarını kurtarmıştı.Ama olaylar öyle yürümedi.2020 yılında Meghan ile Harry, ailedeki görevlerini bırakma kararını açıkladılar. Sonra da tası tarağı toplayıp önce Kanada”ya sonra ABD”ye gittiler.Tabii ki bu kadarla kalmadı, aynı yılın mart ayından başlayarak İngiliz kraliyet ailesine çok ağır eleştiriler yönelttiler.Başta babası Charles ve büyük kardeşi William olmak üzere Harry”nin ailesiyle arasındaki uçurum giderek açıldı. Gözden Kaçmasın Buldular kurallara uyan sessiz gelini… Kral baban ölmeden bu işi çöz! Haberi görüntüle MEGHAN YİNE EN İYİ BİLDİĞİ İŞİ YAPIYORSonuç olarak Meghan Markle, Prens Harry, iki çocukları Archie ve Lilibet ile yeni bir hayat kurdu kendilerine… Önce bir TV programı sonra Harry”nin Spare (Yedek) adlı kitabı derken hem isimlerini unutturmamaya çalıştılar hem de para kazanmaya.Meghan ile Harry, dünyanın en çok dikkat çeken kişileri arasında yer aldıkları için bu özelliklerini kullanıp gelir kapısı elde etmeye çalışıyorlar şimdi. Zaten bu, oyuncu olan Markle”ın en iyi bildiği iş. Ülkesindeyken hep ağabeyinin gerisinde kalmak zorunda bırakılan Harry için genel durum çok da değişmedi.Karısı Meghan, dijital platform için programlar yapıyor, sosyal medya sayfasından da ticarete atıldı. Diğer yandan kurduğu yaşam tarzı markasını yürütmeye çalışıyor. Gözden Kaçmasın Giydiği kıyafeti gördü sinirlerine hakim olamadı: Annemin hatırasını rahat bırak! Haberi görüntüle OLAN HARRY”YE OLDUAma bu arada olan Harry”ye oldu görünüşe ve uzmanların yorumuna göre… Harry bu kez de karısının yedeği oldu.Sonuç olarak Meghan yıllardır alışkın olduğu kameralar karşısında ekmek parasını kazanmaya çalışıyor. Ama Harry”nin belirli bir işi yok.İşte tam da bu noktada kraliyet ailesinde görevliyken kullandıkları Sussex Dükü ve Sussex Düşesi unvanlarını da ellerinden bırakmayan çift hakkında pek iyi olmayan söylentiler dolaşıyor ortada.Meghan Markle ve Prens Harry”yi izleyen uzmanlara göre çiftin evliliğinin yürümesi hiç mümkün görünmüyor.Hatta bazı yorumlara göre Meghan Markle ile Harry çoktandır ayrı hayatlar yaşıyorlar zaten. Gerektiği zaman kamera karşısında bir araya geliyorlar. Gözden Kaçmasın Ağabeyinin yedeği olduğu için dertleniyordu… Ne yaptıysa kaderini değiştiremedi… O artık karısının yedeği! Haberi görüntüle EVLİLİKLERİ O KADAR DA İYİ GİTMİYORBunu savunan uzmanlar bir süre önce Markle”ın asistanlarının ünlü bir yayınevine gidip boşanma sonrası bir kitapla ilgili ticari araştırma yapmasını da kanıt olarak sunuyor.Diğer yandan bu iddiaları ortaya atanlar bir dijital yayın platformunun çiftle bağlantılarını koparmamak için çabalamasını da Harry ve Meghan”ın evliliğinin sallantıda olmasına bağlıyor.Onlara göre çiftin boşanma aşaması da çok izlenebilecek bir programa dönüşebilir çünkü.Meghan Markle”ın mutfakta yemek tarifleri verdiği, ev idaresiyle ilgili bazı püf noktalarını anlattığı With Love Meghan adlı programı sırasında Harry kamera karşısına çıkmadı.O sırada da güneş Meghanın üzerinde doğru da orada battı. Sadece programın final bölümünde Harry yardımcı oyuncu olarak karısının yanında yer aldı.Meghan Markle, spot ışıkları altında çalışmaktan gayet memnun… Bu yüzden de elinden gelen her şeyi yapıyor. Gözden Kaçmasın Onları en iyi tanıyan kişi anlattı: Karısı beğenmeseydi o sakal orada duramazdı! Haberi görüntüle ÇOCUKLARINI GÖZ ÖNÜNE ÇIKARDIĞI İÇİN KARISINA KIZIYORHatta İngiltere”den ayrılırken Özel hayatımızın gizliliğine önem veriyoruz ve bunu korumak için görevimizi bırakıyoruz tarzı açıklamalar yapsalar da Meghan son dönemde bunun tam tersi davranışlar sergiliyor.Bugüne kadar herkesten sakladığı çocuklarının yüzlerini hala göstermese de sosyal medya sayfasında ve TV programında onları giderek daha fazla ön plana çıkarmaya çalışıyor.Harry ise spot ışıklarının altında olmaktan karısı kadar hoşlanmıyor. Hatta iki çocuğu Archie ve Lilibet”in karısı Meghan tarafından para kazanmak amacıyla ön plana çıkarılmasına da sıcak bakmıyor.Meghan Markle, son dönemde beş yaşındaki oğlu Archie ile üç yaşındaki kızı Lilibet”in görüntülerine sık sık yer vermeye başladı.Söylentilere göre bu durum da Harry”yi çileden çıkarıyor. Gözden Kaçmasın Bir adımıyla dünyayı şaşkınlığa sürüklemişti… Dersini çok iyi almış, tek kusur etmedi Haberi görüntüle BABASININ HASTANEYE KALDIRILDIĞINI BİLE SÖYLEYEN OLMADIPrens Harry son günlerde bir zamanlar onu neşeli gülüşleriyle, katıldığı partilerdeki eğlenceli tavırlarıyla hatırlayanların yüreklerini sızlatan bir tablo çiziyor…İngiliz ve ABD basınındaki bazı haberlere göre Harry, karısının gölgesi haline gelmiş yalnız ve kaybolmuş bir adam..Öyle ki babasın Kral Charles”ın kanser tedavisinin yan etkileri yüzünden hastanede tedavi görmek zorunda kaldığı bile kendisine bildirilmedi. O da bu durumu bütün dünya gibi TV ve gazetelerdeki haberlerden öğrendi.Bu üzüntüyle evinden dışarı çıkmak bile istemiyor artık.Bir arkadaşının ileri sürdüğüne göre Harry aslında İngiltere”deki ailesini özlüyor. Ama onların hiçbiri de Prens ile konuşmak istemiyor. Üstelik ABD”de de karısı Meghan Markle”ın arkadaşlarının kocaları dışında doğru dürüst dostu bile yok. Gözden Kaçmasın Barakadan bozma bir evde büyümüştü… Dünyanın en zenginiyle evleniyor… Öyle bir düğün olacak ki Diana görse kıskanırdı! Haberi görüntüle Uzun süredir Prens Harry ile Meghan Markle”ın evliliklerinin iyi gitmediği ileri sürülüyor. İşin ilginci Sussex çifti de her zaman olduğu gibi her yerde aşk tablosu sergiliyor.
Source: Hurriyet.com.tr
Suriye’de yeni geçici kabine belli oldu
Yeni Suriye hükümeti Cumhurbaşkanı Colani (Ahmet el Şara) tarafından açıklandı. 22 kişiden oluşan kabinede Şara, Cumhurbaşkanı ve başbakanlık görevlerini üstlenirken mevcut geçici hükümetten Dışişleri Bakanı Esad Şeybani ve Savunma Bakanı Murhaf Ebu Qasra görevlerini korudu. Kabinede Kürt, Dürzi, Alevi ve Hıristiyan toplumlarının temsilcilerine yer verilmemesi bu kesimlerden Şam yönetimine tepkiyi arttırdı. Ülkede ikinci etnik grubu oluşturan Kürtleri temsil eden PYD ve ENKS, açıklanan kabineye tepki göstererek, Şam’ı boykotu tartışmaya başladı.
“Profesyonel ve güçlü bir ordu kuracağız”
Şam’da geçici yönetimin açıklayacağı yeni Şam hükümetinin ilanı gün içinde iki defa ertelendi. Gece saat 23.00’den sonra Şam’daki Halk Sarayı’nda düzenlenen kapsamlı bir törle kürsüye çıkan Cumhurbaşkanı Ahmet el Şara, yeni Suriye hükümetinin kuruluşunu duyurdu. Konuşmasına, “Yeni bir dönemin doğuşuna tanıklık ediyoruz” diyerek başlayan Şara,”Bugün yeni hükümetin kurulması, ortak irademizin bir göstergesi olup, yeni bir devlet inşa etme kararlılığımızın ilanıdır” dedi.
Şara”nın konuşmasında öne çıkan satır başları şöyle:
Eğitim ve Sağlık: Bu hükümet, eğitim ve sağlık alanlarında yeni ufuklar açmaya çalışacak ve yolsuzluğun kurumlarımıza sızmasına asla izin vermeyecektir.
Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik: Geleceği birlikte inşa etmek için adım adım yanınızda olacağım. Devlet kurumlarını şeffaflık ve hesap verebilirlik temelinde yeniden yapılandıracağız.
İnsan Kaynakları ve Beyin Göçü: Gelecek planımız, insan kaynaklarının korunması ve geliştirilmesine dayanacaktır. Yurtdışındaki Suriyeli yetenekleri ülkemize çekmek için çalışacağız.
Enerji ve Tarım: Enerji sektörünü reforme ederek sürdürülebilirliği sağlayacak ve elektriği kesintisiz hale getireceğiz. Çiftçilerimizi destekleyerek üretimi güvence altına alacak ve gıda güvenliğini koruyacağız.
Sanayi, Yatırım ve Para Politikası: Sanayi sektörünü güçlendirecek, yerli üretimi koruyacak ve tüm sektörlerde yatırım için teşvik edici bir ortam oluşturacağız. Para birimimizi güçlendirmek ve manipülasyonu önlemek amacıyla mali reformları hayata geçireceğiz.
Gençlik ve Spor Bakanlığı: Gençliğin rolüne olan inancımız doğrultusunda, spor ve gençlik işlerinden sorumlu özel bir bakanlık kurduk.
Acil Durum ve Afet Yönetimi Bakanlığı: Bu zorlu dönemde, halkımızın karşılaşabileceği her türlü olayla başa çıkmak için çabalarımızı iki katına çıkaracağız. Bu nedenle, her türlü kriz ve felakete karşı hızlı ve etkili bir müdahale sistemi oluşturmak amacıyla Acil Durum ve Afet Bakanlığı’nı kurduk.
Teknoloji ve Yapay Zekâ: Teknolojik gelişmeleri, yapay zeka projelerini ve dijital dönüşümü yakından takip edeceğiz. Bu hedefe ulaşmak için gerekli altyapıyı inşa edecek, uzmanları ve araştırma merkezlerini teşvik ederek dijital pazarın gelişmesini sağlayacağız.
Profesyonel ve Güçlü Bir Ordu: Suriye’nin egemenliği ve güvenliği için her türlü fedakârlığı yapacak, profesyonel bir ulusal ordu inşa edeceğiz.
Dış Politika ve İstikrar: Dış ilişkilerde istikrarı sağlayarak, Suriye ve dostları için sürdürülebilir çıkarları güvence altına alacağız.
Değişim ve Gelecek Vizyonu: Bu hükümet, değişim ve kalkınma hükümetidir. Halkın umutlarını ve beklentilerini omuzlarında taşıyan bir hükümettir. Biliyoruz ki, samimi ve özverili çalışma ile tüm halkımızın işbirliği, bu hedefleri gerçekleştirmenin anahtarı olacaktır.
Zorluklara Karşı Kararlılık: Zor bir dönemde yolculuğumuza başladık, ancak tüm zorlukları aşacak irade ve azme sahibiz. Hükümet ve halk olarak birlikte güçlü ve refah içinde bir vatan inşa edeceğiz. Birliğimiz, gücümüzü yansıtacak ve tüm engellere rağmen elde ettiğimiz ilerlemeleri kutlayacağız.
Birlik ve Gelecek Vizyonu: Hep birlikte el ele verelim ve hak ettiğimiz Suriye’yi inşa edelim. Suriye her zaman Arap dünyasının kalbi ve aydınlık yüzü olmaya devam edecektir. Destekleriniz ve güveniniz için teşekkür ediyorum. Bu büyük vatana hizmet etmeye her zaman hazırız.
Kabinede bir Kürt isme de yer verildi
Kabinede Yükseköğretim Bakanı olarak görev alan Mervan El-Halebi’nin Kürt olduğu ve Esad rejimi döneminde de kabinede yer aldığı belirtildi. Suriye’de Araplardan sonra ikinci büyük topluluk olan Kürtlere Kabinede siyasi olarak temsil hakkı verilmemesi Kuzeydoğu Suriye’de tepki ile karşılandı.
Suriye Geçici Cumhurbaşkanı Ahmet el Şara ile DSG Genel Komutanı Mazlum Abdi’nin, DSG”nin Suriye ordusuna entegrasyonu konusunda 8 maddeden oluşan anlaşmayı imzalamaları sonrası yeni hükümet kabinesinde Kürtlere de yer verileceği beklentisi yaratmıştı.
Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS), Demokratik Birlik Partisi (PYD) ve diğer Kürt siyasi partileri, yeni kabinede Kürtlere yer verilmemesi halinde Şam yönetimini boykot edeceklerini açıklamışlardı. Yeni kabinenin açıklanması başta Kürtler olmak üzere ülkede yaşayan diğer etnik gruplar arasında hayal kırıklığı yaratırken Kürtler, Şam yönetimine yönelik nasıl bir boykot kararını tartışmaya başladı.
Dün Kürt medyasına açıklama yapan ENKS Yerel Meclisler Başkanı Neşet Zaza, yeni hükümet ile herhangi bir temaslarının olmadığını vurgulayarak, “Suriye’deki Kürt halkı, ülkenin en büyük ikinci oluşumudur. Ancak yeni hükümette yer almayacağız, çünkü halkımızın hakları resmi olarak tanınmıyor ve yeni anayasa da bunu garanti altına almıyor” diye konuşmuştu.
Suriye”nin yeni hükümetinde yer alan bakanlar şu isimlerden oluştu:
Dışişleri Bakanı: Es”ad Şeybani
Savunma Bakanı: Marhaf Ebu Kasra
İçişleri Bakanı: Enes Hattab
Adalet Bakanı: Mazhar el-Veys
Vakıflar Bakanı: Muhammed Ebu”l-Hayr Şükri
Yükseköğretim Bakanı: Mervan el-Halebi
Sosyal İşler Bakanı: Hind Kabavat
Enerji Bakanı: Muhammed el-Beşir
Maliye Bakanı: Muhammed Yesr Birniye
Ekonomi Bakanı: Muhammed Nidal eş-Şiar
Sağlık Bakanı: Musab Nizal el-Ali
KAYNAK: T24 – NAMIK DURUKAN
Source: emre_aktifhaber
Ekrem İmamoğlu’nun babası gözyaşlarını tutamadı: İlk kez deyip açıkladı
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP”nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu”nun tutuklanmasının ardından Ramazan Bayramı”nın ilk gününde İmamoğlu”nun memleketi Trabzon”da, İmamoğlu ailesi ile bir araya geldi.
İmamoğlu”nun köyü Cevizli Köyü”nde İmamoğlu”nun babası Hasan İmamoğlu, oğulları Mehmet Selim ve Semih ile bayram namazı kılan Özel, İmamoğlu”na “”Özgürlük ve Erken Seçim”” talebiyle imza kampanyası başlattı.
Ekrem İmamoğlu”nun babası Hasan İmamoğlu, bayram namazının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, buruk bir bayram geçirdiklerini belirterek, “Kendi daha neşeli bir bayram olsun isterdi” dediği sırada, gözyaşlarını tutamadı.
İlk kez bir bayramı oğlundan ayrı geçirdiğini söyleyen ve konuşmakta zorlanan Hasan İmamoğlu, “Yazık, suçlamalara yazık, biz buna layık olmadık” dedi.
Silivri’de Ekrem İmamoğlu’na yaptığı ziyaret sorulan Hasan İmamoğlu, “Çok metin, gayet iyi, çok moralli. Hak edilmeyen bir ceza, gasp, intikam duygusu…” dedi.
Source: Anka
Erdoğan, “Devletimiz, çağrı yapılmasını sağlayarak üzerine düşeni yapmıştır” dedi, PKK’ya seslendi: Sınırsız vakte ve tahammüle sahip değiliz
Cumhurbaşkanı ve AKP genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ramazan Bayramı dolayısıyla paylaştığı mesajında, MHP lideri Devlet Bahçeli”nin çağrısıyla başlayan İmralı süreci hakkında mesajlar verdi. “Devletimiz, çağrı yapılmasını sağlayarak üzerine düşeni yapmıştır” diyen Erdoğan, “Şimdi sıra, örgütün çağrıya amasız, fakatsız uymasına gelmiştir. Bu konuda da sınırsız bir vakte ve tahammüle sahip değiliz. Daha fazla oyalanılmadan, örgütün kendini feshetmesini ve silahlarını tamamen bırakmasını bekliyoruz” dedi.
Öte yandan Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi”ne yönelik soruşturmalar kapsamında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve çok sayıda siyasetçi de dahil yapılan tutuklamalara karşı başlayan protesto eylemlerini hedef aldı. Yargı sürecinin politize edildiğini söyleyen Erdoğan, yargı süreciyle ilgili olarak da “İstanbul’a hizmet için tahsis edilen kaynakların şahsi ikbal hırsları ve kişisel ticari çıkarlar uğruna yağmalanması, bu şehrin halkına yapılmış en büyük ihanettir” dedi.
Erdoğan”ın yayınladığı mesaj şöyle:
“Aziz Milletim, Değerli kardeşlerim, Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle, saygıyla selamlıyorum. Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da azaptan kurtuluş olan bir Ramazan ayını daha tamamlayarak kavuştuğumuz mübarek Ramazan Bayramınızı can-ı gönülden tebrik ediyorum. Ramazan Bayramının; ülkemiz, milletimiz, İslam dünyası ve tüm insanlık için huzura, felaha, esenliğe, kardeşliğe vesile olmasını diliyorum. Rabbime, bizleri sağlık ve afiyet içerisinde bir Ramazan Bayramı’na daha eriştirdiği için hamd-ü senalar ediyorum.
“Gazze”de yaşanan soykırım daha vahim bir boyuta ulaşıyor”
Maalesef, bu Ramazan ayını da, gönül coğrafyamızın farklı köşelerinde yaşanan zulümler, katliamlar, acılar sebebiyle yine buruk geçirdik. Bilhassa Gazze’de yaşanan soykırım, bir parça vicdanı, ahlakı, izanı olan herkesin yüreğini parçalayacak görüntülerle, sürekli daha vahim bir boyuta ulaşıyor. Türkiye olarak, bu vahşete karşı duruşumuzu net bir şekilde ifade ediyor, yardımlarımızla kardeşlerimizin yaralarını sarmaya çalışıyoruz. Ancak, Batılı ülkeler başta olmak üzere, dünya bu zulme karşı fiilen harekete geçmedikçe, zalimlerin cesareti ve cüreti artmakta, mazlumların feryatları arşa ulaşmaktadır. İnşallah önümüzdeki dönem, bu konuda tüm dünyada bir uyanışa vesile olur.
“Suriye”de yaşanan gelişmeleri yakından takip ediyoruz”
Diğer yandan komşumuz Suriye’de yaşanan bizi de yakından ilgilendiren gelişmeleri anbean takip ediyor, gerekli tedbirleri alıyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğü ve milli birliği çerçevesinde atılan adımları sabote ederek, güney sınırlarımızdaki istikrarsızlığı sürdürmek isteyenlerin farkındayız ve inşallah hiçbirine müsaade etmeyeceğiz.
“Daha fazla oyalanılmadan örgütün kendini feshetmesini bekliyoruz”
Aynı şekilde, “Terörsüz Türkiye” hedefimiz doğrultusunda başlattığımız çalışmaları, yol haritamıza uygun şekilde sürdürüyoruz. Devletimiz, çağrı yapılmasını sağlayarak üzerine düşeni yapmıştır. Şimdi sıra, örgütün çağrıya amasız, fakatsız uymasına gelmiştir. Bu konuda da sınırsız bir vakte ve tahammüle sahip değiliz. Daha fazla oyalanılmadan, örgütün kendini feshetmesini ve silahlarını tamamen bırakmasını bekliyoruz. Küresel, bölgesel ve iç dinamiklerimiz bize, böyle bir sürecin başarıyla neticelenmesine, hiç olmadığı kadar uygun bir zemin sunmaktadır. Bunu hep birlikte başardığımızda, ülkemizi 40 yıllık kanlı ve zorlu bir musibetten, inşallah tamamen kurtarmış olacağız.
“İstanbul”u depreme hazırlama konusunda daha etkin adımlar atacağız”
Aziz Milletim… Son iki yıldır gündemimizin ilk sırasından asla düşürmediğimiz bir diğer meselemiz de, deprem bölgesinin ayağa kaldırılmasıdır. Depremin ikinci yıldönümü vesilesiyle, 201 bin konutumuzun anahtarlarını hak sahiplerine teslim ettik. Yıl sonuna kadar bu rakamı, konut ve işyeri olarak 453 bine çıkartmayı hedefliyoruz. Böylece, milletimize verdiğimiz sözleri harfiyen yerine getirerek, depremin fiziki yıkımını tümüyle telafi ediyoruz. Her birini rahmetle yad ettiğimiz kayıplarımızın hatırası, elbette ebediyen yüreklerimizde yaşayacaktır. Şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırarak, bu büyük felaketle hayatları alt üst olan vatandaşlarımıza yeni bir ufuk, yeni bir fırsat sunacağız. Rabbim ülkemizi ve milletimizi bu tür felaketlerden muhafaza eylesin, diyoruz. Tabii, deprem tehdidi, Marmara bölgemiz başta olmak üzere, ülkemizin pek çok yerinde hala en önemli meselemiz olmaya devam ediyor. Hükümet olarak biz tüm planlamalarımızı ve hazırlıklarımızı yaptığımız halde, belediyelerin umursamazlığı sebebiyle arzu ettiğimiz hızda bir dönüşüm gerçekleştiremiyoruz. Önümüzdeki dönemde, gerekirse bu sorunu aşacak ilave tedbirlerle, İstanbul’u depreme hazırlama hususunda daha etkin adımlar atacağız
“Yargı süreçlerinin, ülkemizde politize edilerek sulandırılmasına kimse itibar etmemelidir”
Emniyet ve yargı güçlerimiz tarafından son dönemde yapılan operasyonlar, belediyelerden kaynaklanan gecikmelerin sebebini daha iyi anlamamıza vesile olmuştur. Altyapısı ve üstyapısıyla İstanbul’a hizmet için tahsis edilen kaynakların şahsi ikbal hırsları ve kişisel ticari çıkarlar uğruna yağmalanması, bu şehrin halkına yapılmış en büyük ihanettir. Elbette her İstanbullunun kendisinin ve evlatlarının geleceğini, hayatını, güvenliğini, huzurunu çalanlardan hesap sorma hakkı vardır. Batı ülkelerinde ortaya çıktığında “demokrasinin, hukuk devletinin, ahlaklı siyasetin ve ilkeli yönetimin gereği” olarak alkışlanan yargı süreçlerinin, ülkemizde politize edilerek sulandırılmasına kimse itibar etmemelidir. Yolsuzluk ve rüşvet çarkının üzerini örtmek için, kamu güvenliğini ve ekonomimizi hedef alacak kadar şuurunu kaybedenleri; “Türkiye’yi çökertirsek, iktidarı da çökertmiş oluruz” anlayışıyla hareket edenleri, aziz milletimizin ferasetine havale ediyoruz. Yargı sürecinde ortaya çıkacak yeni gelişmeleri de dikkate alarak, bu hususta gerçekçi, adil ve vicdanlı bir tavırla hayatına ve şehrine sahip çıkacak her bir İstanbullu kardeşime şükranlarımı sunuyorum.
Cumhurbaşkanı ve hükümet olarak, Türkiye Yüzyılı vizyonumuz doğrultusunda ülkemizi her alanda hak ettiği seviyelere çıkarmak için kararlılıkla çalışmayı ve mücadele etmeyi sürdüreceğiz. Bu vesileyle, idari izinle 9 güne çıkardığımız bayram tatilinde yollara çıkan tüm vatandaşlarımdan, trafik kurallarına riayet etmelerini bekliyorum. Bir kez daha Ramazan Bayramının gönüllerimize sekinet, kalplerimize sevgi, ülkemize huzur, mazlum coğrafyalara barış getirmesini diliyorum.
Vatandaşlarımın her birini tekrar muhabbetle selamlıyorum. Bayramınız mübarek olsun.”
Source: emre_aktifhaber
Sibel Eraslan yazdı: Bayram Gülbang”ı…
Bugün Ramazan Bayramı, bir aylık oruç, Kur”an, teravih ve çeşitli sakınmalara riayet ederek geçiverdi mübarek Ramazan-ı şerif. Bayramınızı tebrik ederim…Dünyada ve ülkemizde fokurdayan pek çok mesele var, endişeler çoğalmış, kaygılar artmış halde, insan kendine yabancılığı artarken, nefsine ve şeytana aldanarak dağılmanın zirvesine koşmakta… Zulüm ve adaletsizlikler, dünya vicdanını kanatmakta… Sevgisizlik, merhametsizlik, düşüncesizlik had safhada…Gazze, Doğu Türkistan, Arakan başta olmak üzere, İslam ümmeti, zulüm, adaletsizlik, yoksulluk ve afetlerle ağır imtihanlara uğramakta… Lakin tüm bu acılara, tüm bu noksanlıklara rağmen, burasının dünya olduğunun ve her şeyin yarım kalacağının, hiçbir hazzın ve talebin kamilen tamam olmayacağının da farkındayız… Burası dünya, yorgun insanlarla azgın insanların dünyası, kuzularla kurtların dünyası, kötülerle iyilerin dünyası… Tüm bu karmaşanın ortasında her şeye rağmen, bir Ramazan ayı daha geçirdik, bayrama eriştik, hamdolsun…Bizim büyüklerimiz hamd edecekleri zaman çok güzel sözler söylerler, hep birlikte gür seslerle “amin, amin, amin” derlerdi. Bir yağmur seli gibi inlerdi yer gök aminlerle… O şükürleri, o aminleri, o tevbe ve hamd sellerini insan yeniden yaşamak istiyor. O yağmurun ortasında, kalıp, arınmak istiyor insan…”Vakt-i şerîf hayrola, hayırlar fethola, şerler defola, Allahü azîmüşşân ism-i zâtının nûru ile kalbimizi pür-nûr eyleye. Demler safâlar ziyâde ola. Rabbimiz bizleri affeyleye. Milletimizi bahtiyar ede, devletimizi daim ve de kaim eyleye, ülkemizin semalarından ezan-ı Muhammedi”yi eksik eylemeye, gencimize büyüğümüze güzel ahlak vere, gönüller şad ola, mübarek Fıtra Bayramımız hep birlikte kutlu ve de mutlu ola!”Amin amin aminlerle, Allah Allah Allah tekbirleriyle, kristal bir dönenceyle göklere uzanan bir dalgalanmanın sanki içinde, sanki eşsiz benzersiz bir aşk okyanusunun sırrına doğru koşar halde, duanın kalbine gitmek… Ne güzeldir o dua ve münacaat seslerinin içinde coşmak…Gülbang kelimesini, çoğu kişi Farsça bir terim olarak “gül sesi, gül gibi hoş ses” anlamında tarif ederler. Üstad Abdülbaki Gölpınarlı ise, bunu “bülbül sesi” olarak nakletmiştir medeni lügatimize…İslam ansiklopedisinde, gülbang teriminin farklı kullanımlarından bahseder:Türk edebiyatında faklı kullanımları olan gülbang, Nef”î”nin şiirlerinde “zafer havaları vuran kös sesi, zafer nârası” anlamındadır sözgelimi. Sururi”nin beyitlerinde ise, gülbang kelimesi tekbir ve tehlîl yerine kullanılmıştır. Yahya Kemal”in mehter marşı olarak da bestelenen “Yeniçeriye Gazel” adlı şiirinde yer alan, “Vur pençe-î Alî”deki şemşîr aşkına / Gülbangi âsumânı tutan pîr aşkına” beytinde ise “dua ve zikir” anlamındadır. Şeyh Galib”in şiirlerinde ise; Hz. Peygamber”in (sav) adının arş ve semada yankılanması gülbang kelimesiyle ifade edilmiştir. Fars ve Türk edebiyatlarında ezan için de “gülbang-i Muhammedî” ve “gülbang-i müselmânî” tamlamaları kullanılmıştır.Hasılı gülbang; dua, selatı selam, niyet, arz, zikir anlamlarına gelmiştir halk arasında da…Osmanlı sosyal yaşamında gülbang okuma adetinin yayılmasında kuşkusuz tasavvuf ehlinin rolleri büyüktü. Doğum, isim koyma, sünnet olma, mektebe başlama, meslek erbabı olmaya giriş, evlenme gibi törenlerde hatta cenazelerde, gülbang okunurdu…Keşke bu adet, toplumumuzda devam etse, ettirilse… Gülbang geleneğini sürdüren dini cemaatler, gruplar, evet halen var… Ama hepimizin de iştirak edebileceği, toplumsal bir silkiniş, toplumsal bir beraberlik, aidiyet amacını yerine getiren bir şekilde ihya edebilsek bu geleneğimizi…
Source: Sibel Eraslan
AB-ABD”nin istediği Rusya”dan, ABD-Rusya”nın İstediği AB”ye
Avrupa medyas�nda, ABD”nin kendilerini terk etmesi ve daha ziyade Rusya”ya kazand�ran bir konum almas� i�leniyor. Trump a�a��land�k�a a�a��lan�yor, att��� hemen her ad�m Putin”e hizmetle tavsif ve alay ediliyor. Evet, Trump”�n g�rmek istedi�i Avrupa”n�n, Putin”in g�rmek istedi�i Avrupa”ya benzer oldu�u rahatl�kla s�ylenebilir. Elbette ayn� de�il. Fakat benzer.
�mer Ekrem Ke�eci/ Yazar
Trump geldi geleli ald��� kararlarla Avrupa medyas�nda, ABD”nin kendilerini terk etmesi ve daha ziyade Rusya”ya kazand�ran bir konum almas� i�leniyor. Bu y�zden Trump a�a��land�k�a a�a��lan�yor, att��� hemen her ad�m Putin”e hizmetle tavsif ve alay ediliyor. Rusya”ya ekonomik yapt�r�m tehdidi dillendirdi�inde bile, Times Radio”ya kat�lan eski ulusal g�venlik dan��man� John Bolton, bunun “bo� tehdit” oldu�unu ve hi�bir etki olu�turmayaca��n� savundu. As�l derdininse 2009″da Obama Nobel Bar�� �d�l� ald��� i�in, “ben de almal�y�m” tak�nt�s�yla bu �d�l oldu�unu iddia etti.
Son ate�kes g�r��meleri �zerine National Review”dan Jim Geraghty de �unu yazd�: “Rusya”ya kar�� politikam�z t�m havu�lar ve s�f�r sopa; Ukrayna”ya kar�� politikam�zsa t�m sopalar ve s�f�r havu�.” Ona g�re yap�lan teklifse bir ate�kes de�il, Putin”e “tam teslimiyet.”
Trump”la Putin”de ideolojik yak�nl�k
Esasen Trump”�n bir kabine toplant�s�nda “AB, ABD”yi kaz�klamak i�in kuruldu” demesi ve en b�y�k d��man� hep i�erideki d��man olarak tan�mlay�p ideolojik zeminde a��klamas� onun s�z konusu Avrupa olunca durdu�u yeri �nemli �l��de a��kl�yor. Onun i�in hem Avrupa ile ABD aras�ndaki ili�kinin y�r�d��� sistem hem de Avrupa”daki mevcut h�k�metlerin tamam�na yak�n�, Rusya”dan daha ciddi bir problem. Kendi halk�n� ifsat etti�ini d���nd��� anlay��lar�n temsilcileri veya mensuplar� olmalar� hasebiyle onlar�n g��l� kalmas� ve s�zlerinin ge�mesinin Amerika”y� i�eriden ��r�ten, de�erlerini yozla�t�ran ve menfaatine m�nafibir hatt-� hareketi daha do�ru telakki eden insanlar�n �lkeye y�n vermelerine yol a�ma tehdidi te�kil ettiklerine inan�yor. Ukrayna sava��n�n ba��ndan beri en ba�ta Biden y�netimini su�lamas� da bu anlay��tan m�tevellit. Dolay�s�yla Biden ve politikas�yla beraber olan Avrupal�lar� da Ruslardan ziyade sorumlu tuttu�u a�ik�r.
Haliyle ���nc� cihan harbinin e�i�ine getirmekle su�lad��� zihniyete mensup g�rd��� Avrupa”daki y�netimler yerine daha muhafazak�r idareler istiyor. Geldi�inden beri �zellikle Elon Musk”�n bu ba�lamda �ngiltere”den ba�lay�p Almanya ve hatta Romanya”ya kadar uzanan gayreti mevcut. T�m de�i�im istedi�i �lkelerde, destekledikleri siyaset�iler, ayn� zamanda Ukrayna meselesinde Avrupa”n�n tutumunu ele�tiren ve Trump”a daha yak�n duran kimseler. Binaenaleyh Putin”in durdu�u yere de daha yak�n kimseler. Dolay�s�yla Trump”�n g�rmek istedi�i Avrupa”n�n, Putin”in g�rmek istedi�i Avrupa”ya benzer oldu�u rahatl�kla s�ylenebilir. Elbette ayn� de�il. Fakat benzer.
20 Mart”ta New York Times”ta ��kan bir analizde, Ruslar�n Trump”�n ger�ekten Rusya”ya bask� yapmayaca��n� ve Avrupa”ya yeniden g�venmeyece�ini d���nd�kleri nakledildi. Bu d���nce sadece Trump”�n �imdiye kadarki politikas�ndan de�il, ayn� zamanda ve daha da �nemlisi yukar�da h�lasa edilen fikirlerdeki mutabakattan inta� ediyor.
Alexander Dugin: �deolojik yak�nl���n i�leyicisi?
D���ncelerdeki benzerlik meselesini ele al�nca temas etmemiz gereken bir isim mevcut. 19 �ubat”taki Times”ta, “Washington”daki G�r��leri �ekillendiren Rus �deolog” serlevhal� pek enteresan bir yaz� yaz�ld�. Bahsedilen ki�i Alexander Dugin”di. Bir�ok vesileyle T�rkiye”deki haber ve analizlere de konu olan Dugin”in ABD”deki muhafazak�rlara uzanmak i�in y�llard�r �aba g�sterdi�i belirtiliyor. K�resel d�zenin gelece�inden g��men meselesine kadar pek �ok g�r���n�n ABD”li �st d�zey yetkililerin ifadelerine yans�mas� dikkat �ekiyor.
JD Vance M�nih”te Avrupal�lar� tenkit ettikten sonra Dugin Rus devlet medyas�na �u c�mleyi kurmu�tu: “�imdi[ABD”de]her �ey de�i�ti; ideoloji de�i�ti ve (Trump”�n) ideolojisi dikkat �ekici bi�imde bizimkiyle uyumlu.”
Ayr�ca Dugin”in kitaplar� ve makalelerinin de Amerikan sa��nda giderek pop�larite kazand��� belirtiliyor. Yak�nlardaki bir makalesinde, “liberalizm ile Bat�l� politik modernitenin ikiz hastal�klar” oldu�unu ifade etmi� ve Trump”�n “woke” k�lt�r�n�n bo�ucu dokuna�lar� ile sava��n� methetmi�ti. Dahas� o, “Putin Rusya”s�n�n yeni B�y�k Amerika i�in bir rol model” olabilece�inden dem vuruyordu.
Dugin”in Trump�� b�y�k hayranlar�ndan birisi Jack Posobiecolup ABD Savunma Bakan� Pete Hegseth taraf�ndan �ubat ay�nda Avrupa gezisine �zel davet alm��t�. Posobiec, ABD Hazine Bakan� Scott Bessent ile Ukrayna”ya da gitti. Posobiec, Dugin”in 1997 tarihli ve bir d�nem Rus Genelkurmay Akademisi”nde okutuldu�u kaydedilen “Jeopoliti�in Temelleri” adl� eserinin reklam�n� sosyal medyadan takip�ilerine yapmas�yla biliniyor. Kitapta Rusya”n�n, Sovyetlerin ��k��� sonras� n�fuzunu ittifaklar ve ilhaklar yoluyla ikame etmesi ve ABD”deki izolasyonist e�ilimleri Kremlin”in �zel servisleri arac�l���yla desteklemesi �a�r�s� bulunuyor.
Dugin 2018″de Trump”�n ilk ba�kanl��� s�ras�ndaki ba� stratejist ve ideologlar�ndan Steve Bannon”la da g�r��m��t�. Haber edildi�ine g�re Bannon, Dugin”i ultra muhafazak�r de�erler �zerine kurulu bir Rus-Bat� ittihad�na te�vik etmi�ti. Dugin”le ge�en y�l Trump”�n medyadaki en me�hur destek�ilerinden Tucker Carlson da bir araya gelmi�ti.
Almanya”daki se�im d�neminde hem Dugin hem Elon Musk”�n kat”i bi�imde a��r� sa�c� AfD”yi desteklemeleri de calib-i dikkattir. Se�im �ncesi Dugin X”te �unu yazm��t�: “AfD”ye oy verin yoksa Almanya”y� bir kez daha i�gal edece�iz ve onu Rusya ile ABD aras�nda payla�aca��z.”
Uzun y�llard�r Ukrayna”n�n tamamen Rusya”ya ilhak�n� savundu�u, kar�� ��kan Ukraynal�lar�n katledilmesini istedi�i de bir ger�ek. Muhtemelen bu sebeple 2022″de tek k�z� ara� bombalama hadisesiyle ortadan kald�r�lm��t�. Sald�r�y� Ukraynal�lar�n ger�ekle�tirdi�i ��phesi mevcut.
Dugin”in direkt mevcut ABD y�netimini etkiledi�ini y�zde 100 olarak s�yleyemeyiz. Ancak t�m bu bilgilere bakt���m�zda, Putin-Trump ili�kisinde g�z �n�ne almaya de�er birisi olarak kar��m�za ��k�yor.
G�� fakt�r�
��te Avrupa”daki h�k�metlerden ziyade Rus y�netiminde kar��l���n� bulan ideolojik mevzubahis yak�nl���n, bir de Ruslar taraf�ndan etkili bir siyasetle kullan�ld��� belirtiliyor. Carnegie Rusya Avrasya Merkezi Direkt�r� olan Alexander Gabuev, Ruslar�n Trump”� “�ok, �ok, �ok iyi okuduklar�n�” belirtip �unu ifade etti: “Zay�f noktalar nerede biliyorlar, egosuna nas�l hitap edeceklerini biliyorlar. Bana g�re �u an Rus tak�m� kazan�yor.”
�te yandan Financial Times”a Bill Clinton”�n Nato el�isi olan Robert E. Hunter”�n yazd�klar� da ilgin�ti, ki haftal�k The Week dergisi de hususen al�nt�lad�. Hunter”a g�re Trump”�n Putin”le irtibat kurmas� bir hediye falan de�il, Rusya”n�n “ka��n�lmaz �ekilde yeniden b�y�k bir g�� olaca��ndan” kaynakl�d�r. Hunter, kendisi Nato”da �al���rken, Rusya”n�n gelecekteki ka��n�lmaz g�c�n� ink�r etmeyen herkesin de bunu anlad���n� belirtti. Yani Trump”�n hareketlerinin fikr� saikten ziyade mecbur� vaziyetten tevell�t etti�ini savundu�u belirtilebilir. Buna mukabil Rusya”y� �talya”dan bile k���k ve ancak 11. s�rada oldu�u belirtilen ekonomisiyle �ncelikli tehdit falan g�rmedi�ini, hele ki sahada y�llard�r ya�ad��� zorluk ve bir�ok ba�ar�s�zl�ktan dolay� zaten asla g�rmemesi gerekti�ini m�dafaa eden bir�ok etkili ve yetkili Avrupal� da mevcut. Daha 18 Mart”ta Obama y�netiminden Jim Townsend Times Radio yay�n�nda, Putin”in zay�f noktas�n�n ekonomi oldu�unu ve Trump”�n burada kullanabilece�i kartlar bulundu�unu savundu. K�sacas� bu konuda eski ve Demokrat Amerikan ba�kanlar�n�n ekibindeki isimler aras�nda dahi belli derecede bir d���nce karma�as� bulunuyor. Ancak Trump”la Putin”in ideolojik yak�nl��� noktas� �ok da tart��maya a��k de�il.
Times Radio”ya ayn� 18 Mart”ta konu�an tarih�i Mark Galeottide Trump”�n politikas�yla al�kal� enteresan ifadeler kulland�. Galeotti”ye g�re; Trump”�n Xi, Putin ve Erdo�an gibi “g��l� adamlara” ve “otoriter liderlere” hayranl��� var. D�nyay� da neredeyse XIX. y�zy�ldaym�� gibi g�r�yor; yani bir avu� �lke ger�ekten �nem arz ediyor, geri kalanlara ise ne yapmalar� gerekti�i s�ylenecek. Tart���l�r yanlar� mevcutsa da Trump”�n Kanada, Gr�nland, Gazze gibi meselelerdeki tavr� bu yoruma uygun d���yor.
Bask�lar�n Avrupal� �lkeler i�erisinde �e�itli de�i�ikliklere gitmeleri a��s�ndan yans�malar� da oluyor. �zellikle �ngiltere”de Starmer”�n Trump”� memnun edebilmek i�in �lke i�inde att��� ad�mlar bir bakan�n�n istifas�na ve parti i�inde onlarca milletvekilinin itiraz�na kadar yol a�t�. Ancak bunun, Putin”le Trump”�n H�ristiyanl�k vurgulu birbirine benzer muhafazak�r zeminlerinden birine Avrupa”y� tam olarak kayd�rmas� kolay g�r�nm�yor. Belki �srail ter�r devleti hi� bulunmasayd� bu b�y�k �l��de ger�ekle�ebilirdi. Ancak h�lihaz�rda Avrupa”da bu e�ilimler, uzun y�llard�r konu�uldu�u gibi, y�kseli� temay�l� g�sterseler de, yine ge�en uzun y�llardan anla��ld��� �zere, ciddi ekseriyet te�kil edecek bir hitap kitlesi bulam�yorlar ve nice yorumcu y�kseldiklerini zannederken �e�itli yerlerdeki yenilgilerine �ahit olup afall�yorlar.
A��r� bask�c� ve zalim anlay��lar bu partilerde en net yans�malar�n� buldu�u i�in Trump taraf�n�n tam m�n�s�yla �ekillendirme yapmas� pek m�mk�n g�r�nm�yor. �stelik Rusya �zelinde bir�ok Avrupal� �lkenin tarihten g�n�m�ze uzanan yo�un bir husumeti mevcut ve Putin d�neminin de bunu beslemeye devam etti�i a�ik�r. Dolay�s�yla Trump”la Putin”in Avrupa”da ciddi d�n���m ger�ekle�tirmesi hayli zor. Fakat Avrupa”n�n, ABD”yle m��terek bask� yap�p Rusya”da nisb� de�i�im tahayy�l ederken, o nisb� de�i�im ihtimaliyle daha ziyade kendisinin y�zle�meye ba�lad��� bir ger�ek. Bug�nk� y�neticileri en az�ndan biraz ak�ll� ve etkili politikalar tatbik edemezlerse, k�sm� d�n���mle y�zle�meleri de gayet muhtemel.
Source:
Bayram: Deliye her gün, yurtta iki kez, gurbette hiçbir zaman mı?
Evet, b�t�n ya�ama sevincimizi, bayram duygular�m�z� elimizden al�p g�t�ren �ok a��r g�nlerden ge�iyoruz. Gazze”de, Arakan”da, Do�u T�rkistan”da ya�ananlara g�zlerimiz bakamaz hale geldi�i, g�n�llerimizin yoruldu�u bir d�nemde zaman zaman insanl���m�zdan utan�r hale geliyoruz. Ama unutmamak gerekir ki hayat bir iman ve cehttir.
Kudret B�lb�l/ Yazar
Yoklu�u �ok �ey ifade etmeyen �eylerin varl��� da pek bir �ey ifade etmiyordur. Ama varl��� pek bir �ey ifade etmeyen �eylerin yoklu�u �ok �ey ifade ediyor olabilir. �nsan �o�u kez haz�r bulduklar�n�n de�erini idrak etmez. Oysa bir �eyin de�eri, varl���yla de�il, yoklu�uyla �ok daha iyi anla��labilir.
S�z� bayrama getirmeye �al���yorum.
Bayramlar�n de�eri belki en fazla bayrams�zl�kta hissedilir. Hayat�n�z ola�an rutininde, b�t�n g�zellikler yerli yerince �evrenizde ak�p gidiyorsa bayram yapsak da olur, yapmasak da diye d���nebilirsiniz.
Siz hi� bayrams�z kald�n�z m�?
Peki �yle midir ger�ekten?
Siz hi� bayrams�z kald�n�z m�? Bayrams�zl��� tatt�n�z m�?
Siz hi� gurbette bayram ya�ad�n�z m�? Gurbet ve bayram.. Ne kadar tezat iki kelime. Bayram esasen gurbetsizlik, s�las�zl�kya da anti gurbet, anti-s�la demektir..
Bo�una Karacao�lan y�zy�llar �nce yazd��� “bir yi�it gurbete gitse” �iiriyle y�re�imizi bam telinden, s�la s�z�s�n� en derinden yakalamam��..
Bir yi�it gurbete gitse
G�r ba��na neler gelir
Garip s�lay� and�k�a
Ya�, g�z�ne dolar gelir
Ba�r�ma basar�m ta�lar
Ak�tt�m g�z�mden ya�lar
Yavrusun ald�ran ku�lar
Yuvas�na d�ner gelir”
Siz hi�bir bayram g�n�, gurbette Londra”da �al��mak zorunda kal�p ak�ama kadar kar��la�t���n�z bir tek ki�iye bile “bayram�n�z kutlu olsun” diyemedi�iniz ya da bir tek ki�inin bile size “bayram�n�z m�barek olsun” diyemedi�i bir g�n ya�ad�n�z m�?
Sizin hi�bir bayram �ncesi Amerika”da T�rk �ay�, simit ve sucuk bulabilmek i�in 200 km yol gitmi�li�iniz oldu mu?
Ya da gurbette;
All� turnam, bizim ele var�rsan
All� turnam, bizim ele var�rsan
�eker s�yle, kaymak s�yle, bal s�yle
Ah g�l�m g�l�m, k�r�ld� kolum
Tutmuyor elim, turnalar hey” diye kendi kendinize i�ten i�e �zlemle yanarken ya da sevdiklerinizle, turnalar �zerinden bayramla��rken, dilinize, s�la �zleminize, aile hasretinize yabanc� �evrenizdeki insanlar�n size bayrams�z bayrams�z bakt���?
Hayat biraz b�yledir, �ok kolay elde edilenlerin, eri�ilebilir olanlar�n, bol bulunanlar�n de�eri pek bilinmez.
Biteviye hep �yle olaca�� san�l�r..
Hava gibi su gibi, simit gibi, sevgi gibi..
Sizi sevenlerin ve sevdiklerinizin �epe�evre etraf�n�z� sard��� ortamlar�n hep �yle var olaca��n� sanman�z gibi..
�ocukluk an�lar�n�z�n ge�ti�i, ilk gen�lik y�llar�n�za �ahitlik eden, g�nl�n�ze ilk sevda t�rk�leri d��t��� yerleri kolayl�kla ziyaret edebilmenizin k�ymetsizli�i gibi..
Hen�z ac�s�n� tatmad���n�z, sevdiklerinizle ge�irmekte oldu�unuz nice bayramlar gibi..
Ama b�t�n bunlar, bir g�n apans�z bir insan ba��na gelmeye g�rs�n..
��te o zaman anlar insan, neredeyse sonsuzluk deryas� kadar sahip oldu�u onca nimetin, sevginin, varl���n de�erini..
“Bayramsa, bayram�n�z m�barek olsun” ifadesindeki yoklu�un, yoksunlu�un, h�zn�n, �zlemin, ac�n�n yans�mas�n�..
Evet, b�t�n ya�ama sevincimizi, bayram duygular�m�z� elimizden al�p g�t�ren �ok a��r g�nlerden ge�iyoruz.
Gazze”de, Arakan”da, Do�u T�rkistan”da ya�ananlara g�zlerimiz bakamaz hale geldi�i, g�n�llerimizin yoruldu�u bir d�nemde zaman zaman insanl���m�zdan utan�r hale geliyoruz. Ama unutmamak gerekir ki hayat bir iman ve cehttir.
�nsan kalabilmenin ad�
Bayram ve bayramla�mak yery�z�n� saran b�t�n k�t�l�klere ra�men, insan kalabilmenin di�er ad�d�r. ��nk� bayram hat�rla/n/ma, ar�nma, payla�ma, bar��ma, kayna�ma gibi t�m insani ve evrensel de�erleri b�nyesinde bar�nd�r�r.
Bakmay�n �yle o atas�z�m�ze.
“Deliye her g�n bayram” s�z�, herhalde bir ak�ll�n�n i�i olmasa gerek.
�evresinde onca g�zellikler varken, en sevdiklerinizle her durumda hemhalken, sevdiklerini ve sevildiklerini hat�rlamak i�in y�l�n iki zaman�n� g�zleyen, onu da �st�n k�r� yapan insanlara acaba deliler nas�l bak�yorlard�r ki?
Sevdikleriniz sa� ise, �stelik birlikte iseniz, �evrenizde el �pecekleriniz ve elinizi �pecekler varsa, s�radan bir a��z tad�n�z i�in 200 km gitmiyorsan�z, k�lt�r, sanat, edebiyat, gelenek ya da yemek ad�na her �ey elinizi uzatacak kadar size yak�nsa, vars�n deli desinler, size de�ilse kimedir bayram?
Bayrams�zl���n buruklu�unu hi� hissetmeden, sevdiklerinizle,her g�n� bayram tad�nda, sa�l�k, s�hhat ve afiyet dolu g�nler diliyorum.
Source:
Cephede bayram sabahı…
1915 yılının Ramazan Bayramı, bir ölüm-kalım savaşının tam ortasına rast gelmişti.
Dünya Harbinin değirmen gibi insan öğüttüğü günlerdi.
Düşman kuvvetler, gemileriyle geçemediği Çanakkale Boğazına karadan çıkartma yapmıştı. Anadolu’nun savaş yorgunu çocukları dünyanın en güçlü, en donanımlı ordularına karşı etten duvar örmüş, bombaların hallaç pamuğu gibi savurduğu Gelibolu sırtlarında canlarını dişlerine takıp vatan savunmasına durmuştu. Gökten ateş yağıyor, yerden ölüm fışkırıyordu.
Üstelik zor bir Ramazan geçirilmişti.
Mübarek ay, yazın en sıcak günlerinin yaşandığı Temmuz ayının ortalarında başlamış, kavurucu sıcakların altında meşakkatli oruçlar tutulmuş, iftarlar siperlerde açılmıştı.
Şeyhülislam Ürgüplü Hayri Efendi, savaşan askerlerin oruçla mükellef olmadıklarına dair bir fetva yayınlayıp vatan savunmasıyla en büyük dini vecibenin yerine getirildiğini söylese de çoğu asker orucunu tutmuştu.
Bu askerlerden biri, siperde açtığı iftarı, kızına yazdığı mektubunda şöyle anlatmıştı:
“Benim güzel kızım,
Bugün Ramazan’ın ikinci günü… Şeyhülislam Efendi oruç tutmayabilirsiniz diye fetva yayınlamış. Yine de içim rahat etmedi. Oruca niyetlendim. Gündüz yeni siperler kazdık. Hiç susamadım. Yoğun bombardıman oldu. Kafamızı çıkaramadık. Akşam olunca bir asker ezan okudu. Siperin içinde matara elden ele dolaştı. Herkes orucunu açtı. Ben zannettim ki sadece ben oruçluyum. Meğer bölüğün hepsi oruçluymuş. Matara en son bana geldi. O gün oruç haliyle şehit olan Erzurumlu, Darendeli ve Yeniceli’nin hakkını nasıl öderim diye gözyaşı döktüm.”
Takvimler 12 Ağustos Perşembeyi gösteriyordu…
Tanyeri salalarla ağarırken tepeleri, vadileri uhrevi bir hava sarmış, siperler derin bir sükûta gömülmüştü.
O gün Ramazan bayramının ilk günüydü.
Birçokları için hayatın son günü olsa da bayramdı…
Kıyafetlerin tozları silkelendi, imkânlar dâhilinde tıraşlar olundu, boy abdestleri alındı.
Ocaklar çoktan çatılmış, kazanlar kaynamaya başlamıştı. Cephede ilk kez etli bir yemek yapılıyordu. Yemeğin yanında safrani ismi verilen bir tatlı, kuru incir ve kuru üzüm ikram edilecekti. Birçok birlikte bayram namazları kılınıp zafer duaları edildi. Hutbeler kısa tutulmuş, askerlerin önemli bir bölümü siperlerde bırakılıp ani bir saldırıya karşı hazırda bekletilmişti.
Birkaç gündür yoğunlaşan hava keşifleri ve yığınaklardaki hareketlilik yeni bir taarruzun başlayacağını gösteriyordu.
Bayram yemeğinden sonra 57. Alay Kumandanı Yarbay Avni Bey, gözetleme kulesine doğru yürüyordu. Mahzun bakışlarını denize doğru dikmişti. Yanı başındaki yavere, kısık bir sesle şöyle dedi:
“Evimden bir mektup geldi. Çocuklarım bu savaşın daha ne kadar süreceğini soruyorlar. Geçen yıl bayramı birlikte geçirmiştik, bu yıl da bayramda babalarının yanlarında olmasını istediklerini, bensiz ne kadar mükedder olduklarını yazmışlar…”
Ardından yoğun bir bombardıman başladı.
“Silindir ateşi” denilen bombardımanlar yedi-sekiz saat sürerdi. O gün de öyle oldu. Siperlere zeminlikler ve duvarlar kazılıp “mahfuz mahal” denilen topraktan kovuklar yapılmıştı. Bombalar ıslık çalarak üstlerinden geçiyor, siperler sarsılıyor, her tarafa toprak yağıyordu.
İhtiyat zabiti Münim Mustafa, harpten sonra yayınlanan hatıralarında o günü şöyle yazacaktı:
“İngilizler her nedense pek sinirliydiler. Bizim dini bayramımızı bildikleri için güya maneviyatımızı sarsmak için büyük taarruz gününde yaptıkları topçu ateşine benzer bir bombardımana başladılar. Bunlara alışık olduğumuz için pek aldırış etmiyorduk. Bir aralık ateş hafiflemişti. Herkes birbiriyle bayramlaşmaya başladı. Eller sıkılarak tebrikler yapılırken muhayyilemizde ailelerimizle geçirdiğimiz eski bayramların hayali vardı. İstanbul’dan bayram paketleri gönderilmiş. Bir aralık bu paketler siperlerimize atıldı. Muhtelif renkte kutular içerisinde çikolatalar, şekerlemeler, pasta ve bisküviler ortalığa saçıldı. O an adeta bir çocuk neşesi hissettim. Kendimi küçülmüş, babamın yanında oynadığım zamanlara dönmüş zannettim.”
Bir diğer zabitimiz Behzat Kerim Efendi de aynı günün akşamı kendisiyle görüşen Harp Mecmuası muhabirine hislerini dile getirdi:
“İstanbul’dan çok uzaktayım. Hiç görmediğim sevgili anacığımın Merkez Efendi’deki asude mezarını düşünüyorum. Babamın ayrılık anında gizleye gizleye nurlu çehresinden akıttığı mebzul yaşları, Nebîha’nın kadınca coşkunluklarını, hatta sevgili yavrumun veda selamı yollar gibi ağzından dökülen hüzünlü sözleri… Gelecek bayram yanlarında olur muyum?”
O yılın Ramazan bayramı, cephelerin olduğu gibi cephe gerisinin de ateşle ve yoklukla sınandığı günlerdi. Seferberliğin ağır şartları, Anadolu’nun her ocağına, Osmanlı coğrafyasının her köşesine sinmiş, hüzünlü bir bayram yaşanmıştı. Herkesin gözü kulağı cepheden gelecek haberdeydi. Siperlerde her evden bir can vardı.
Hilal-i Ahmer Cemiyeti, bayramın birinci gününü çiçek günü ilan etmişti. Cephedeki askerlerin ihtiyaçları ve geride kalan eşleri ve çocuklarına yardım amacıyla çiçek şeklinde rozetler yaparak satışa sunmuştu.
Cemiyetin yayın organında bununla ilgili şöyle bir açıklama yayınlanmıştı:
“Vatandaşlar! Gittik, gördük. Bütün Gelibolu yarımadası bir fedakârlık vatanı olmuş. Borcumuzu ödemek sırası gelinceye kadar, vatanın büyük aşkıyla yanan göğüslerimizi Hilal-i Ahmer çiçekleriyle süsleyelim.
Bu bayram günü, Hilal-i Ahmer’in çiçek günüdür. Hilal-i Ahmer çiçeğinin neye delalet ve muavenet ettiğini bilmeyecek, bu çiçeği göğsünde hürmet ve muhabbetle taşımayacak bir Osmanlı yoktur.
Beyaz sinelerimizde bir hilal gibi taşıyacağımız bu çiçekler sargı olacak, ilaç olacak, gıda olacak. İstanbul kapılarını bekleyen yaralı askerlerimiz bunlarla şifa bulacak. Eğer göğsünün üstünde bu şefkat baharının mübarek çiçeğini taşımaya tahammül edemeyecek varsa; büyük Fatih’in türbesi gayz ve gazabıyla yerinden fırlasın!”
Bayram sabahını çocuklarından gelen mektubun hüznüyle karşılayan 57. Alay Kumandanı Yarbay Avni Bey, bayramın ikinci günü şehit oldu.
İhtiyat Zabiti Münim Mustafa, bir sonraki Ramazan Bayramında Kafkas Cephesindeki Muş Harekâtındaydı.
Behzat Kerim Efendi bir daha ailesini göremedi… Merkez Efendide yatan annesinin yanına şehit olarak döndü…
Göğüslerine Hilal-i Ahmer çiçeği asmış insanlar, sokakları sessiz bir gururla dolaşmaya sonraki bayramlarda da devam ettiler.
…………
Bugünkü bayramlar için kendi bayramlarını feda edenlere bin rahmet…
Bayramınız bayram olsun.
Mübarek olsun…
Zekeriya Yıldız / Haber7
Source: Zekeriya Y
Sessizliğini bozdu: Sezen Aksu’dan yetkililere aklıselim çağrısı
Türk müziğinin önde gelen isimlerinden Sezen Aksu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlunun diplomasının iptal edilmesinin ardından gözaltına alınıp tutuklanmasıyla başlayan protestolar devam ederken, yazılı bir açıklama yaparak devlet yetkililerini aklıselime davet etti.Aksunun açıklamasında şu ifadeler yer aldı:Aklıselime çağrımdır!Hepimize ait olan biricik vatanımızın içine düşürüldüğü bu durumdan dolayı fiziki acıdan çok daha derin, sancılı ve büyük bir üzüntü içindeyim.Beni dinlemeyeceklerini hissetsem de sorumlulara seslenmeyi bir görev biliyorum.Bu kadar insanın sesine kulak vermek, onları anlamak, tüm uygulamalarınızı hukuka uygun gerçekleştirmek, insan haklarını asla ihlal etmemek ve özellikle geleceğimiz olan gençlerimizi gözünüz gibi korumak, ayrım gözetmeksizin tüm vatandaşlara karşı adil davranmak sizin en önemli görevinizdir.Bu çağrımı makuliyet çerçevesinde değerlendirmeniz umuduyla…
Source: Haber Merkezi
Adalet Bakanı Tunç: Bu bayram Terörsüz Türkiye”ye adım attığımız bir bayram olsun
Bakan Tunç, bayram namazını İstanbul”daki Pendik Çarşı Camisi”nde kıldıktan sonra vatandaşlarla bayramlaştı.Tunç, bayramlaşma sonrasında gazetecilere yaptığı açıklamada, vatandaşların Ramazan Bayramı”nı tebrik ettiğini söyledi.Ramazan-ı Şerif”in sonunda bayrama kavuşmanın heyecanını yaşadıklarını anlatan Tunç, “Tabii ramazan ayını, yoğun bir şekilde birlik, beraberlik ve kardeşlik içerisinde, dayanışma duygularının doruğa çıktığı günler olarak idrak ettik. Ülkemizin değişik illerinde, ilçelerinde vatandaşlarımızla iftar sofralarını, sahur sofralarını paylaştık ve sonunda bayrama eriştik.” diye konuştu.Bayramların, sevginin, saygının, dayanışmanın ve kardeşliğin doruğa çıktığı, kırgınlıkların ise son erdirildiği günler olduğunu dile getiren Tunç, şunları kaydetti:”İnşallah bu bayram ülkemizin birliğine, beraberliğine, dirliğine vesile olur. Tabii yaklaşık 500 güne yakın bir zamandır Filistin”de, Gazze”de devam eden bir soykırım var. Bu nedenle buruk bir bayram geçiriyoruz. Maalesef soykırımcı İsrail Gazze”deki soykırımını, şiddetini, oradaki zulmünü ramazan ayında da devam ettirdi. Kadın, çocuk demeden oradaki katliamları maalesef dünyanın gözü önünde sürdürmeye devam etti. 500 günden bu yana yaklaşık 60 bin insan orada şehit oldu, sırf Müslüman oldukları için. Yerinden, yurdundan edilen milyonlar var. Şehirler yerle bir edildi Gazze”de. Maalesef dünyanın gözü önünde bu gerçekleşti. Bu 60 bin insanın, yüzde 80″i kadın ve çocuklardan oluşuyor.”Tunç, bu nedenle İslam aleminin buruk bir bayram yaşadığına belirterek, “Orada bombalar altında can veren çocuklar olduktan sonra bizim burada bayramı hakkıyla yaşayabilmemiz mümkün değil. Maalesef uluslararası kuruluşlar, uluslararası hukuk, oradaki zulmü durdurmaya yetmedi ve yetmiyor da. Türkiye olarak, Sayın Cumhurbaşkanı”mızın liderliğinde hep Filistin davasını savunduk. Oradaki zulmün sona ermesi için Sayın Cumhurbaşkanı”mız her platformda dünyaya seslendi, seslenmeye devam ediyor ve insani yardımlar noktasında da Türkiye her zaman Filistinli kardeşlerimizin yanında olmaya devam ediyor.” ifadelerini kullandı.İsrail zulmünü durdurmak için uluslararası hukukun devreye girmeye çalıştığını, Uluslararası Adalet Divanı”nda devam eden bir yargılama sürecinde tedbir kararları alındığını ama maalesef bu tedbir kararlarının icrasının mümkün olamadığına dikkati çeken Tunç, Uluslararası Ceza Mahkemesi”nin soykırımcılarla ilgili yakalama kararları çıkardığını ama bu yakalama kararlarının da tatbik edilemediğini belirtti.Bakan Tunç, “Uluslararası sistem, uluslararası hukuk insanlığın problemlerine çare olabilecek bir yapıda değil. Bunu zaten Sayın Cumhurbaşkanı”mız, “Dünya 5″ten büyüktür.”, “Daha adil bir dünya mümkündür.” derken buna işaret ediyor. Dünyada da insan hakları mücadelesi gerçekleştiriyor. Türkiye olarak mazlumların hakkını, hukukunu savunmaya devam edeceğiz.” dedi.- “TERÖRSÜZ TÜRKİYE”YLE, TÜRKİYE YÜZYILI”NA BAŞLAYALIM”Türkiye”deki birliğin ve beraberliğin daha da kuvvetlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Tunç, “Dünyada hakkı, adaleti, hakkaniyeti daha güçlü savunabilmemiz için Türkiye”nin daha güçlü olması lazım. Bu anlamda özellikle iç cephemizi güçlendirmemiz lazım. Birlik bütünlüğümüzü daha da kuvvetlendirmemiz lazım. Bu konuda özellikle Türkiye”yi 40 yıldan bu yana gelişmesinin, kalkınmasının önünde çok büyük engel olan terör belasından kurtulma mücadelemiz var. Binlerce insanımızı, askerimizi, polisimizi, sağlık görevlilerimizi, öğretmenlerimizi teröre şehit verdik. Artık bundan sonra bu ülkede huzur olsun, çocuklarımız, gençlerimiz huzurlu bir geleceğe adım atsın.” diye konuştu.Tunç, özellikle son yıllarda terörle mücadelede yerli ve milli savunma sistemleri sayesinde büyük bir başarı elde ettiklerini kaydederek, şunları söyledi:”Tamamen terörün sonlandırılmasıyla ilgili bir çalışma var, bir mücadele var şu anda. Sayın Bahçeli”nin ekim ayındaki konuşmasının, çağrısının ardından Sayın Cumhurbaşkanı”mızın da ortaya koyduğu iradeyle beraber başlayan bir süreç var. Bu sürecin nihayete ererek terör örgütünün kendini feshedip silahları bırakıp ve Türkiye”nin 40 yıllık bu beladan kurtulmasının da inşallah eşiğindeyiz. Bu bayram Terörsüz Türkiye”ye adım attığımız bir bayram olsun. İsrail”deki zulmün sona erdiği bir bayram olsun. Bundan sonraki bayramları sevinç içerisinde yaşayalım. Birlik, beraberliğimizi daha da kuvvetlendirerek yaşayalım. Terörsüz Türkiye”yle, Türkiye Yüzyılı”na başlayalım. Çocuklarımız, gençlerimiz, bütün milletimiz huzur içerisinde geleceğe güvenle baksın. Bütün mücadelemiz bu. Milletimizin birlik ve beraberliğinin daim olmasını buradan diliyoruz.”
Source: Www.star.com.tr
Binlerce kişi Netanyahu”nun istifasını istedi
Gösterilerin odağındaki başkent Tel Aviv de Begin Caddesi, Habima Meydanı nda on binlerce protestocu meydan ve sokakları doldurdu. On binlerce İsrailli protestocuya hitap eden Gazze deki İsrailli esirlerden Matan ın annesi Einav Zangauker, Netanyahu hükümetini, oğlunu geri getirmek yerine ateşkes ve esir takası anlaşmasını bozarak ona hedefli suikast düzenlemekle suçladı.Tel Aviv Belediye Başkanı ndan, Netanyahu ya karşı grev iması İsrailli esir Matan ın annesi Einav Zangauker in ardından kürsüye gelerek on binlere hitap eden Tel Aviv Belediye Başkanı Ron Huldai, İsrail halkının savaşta olduğunu ancak bunun ateşkes anlaşmasını bozarak, esirleri kaderine terk ederek , Gazze ye tekrar başlatılan saldırılar olmadığının altını çizdi.İsrail, siyasi gerilimin gölgesinde 18 Mart ta da ateşkesi bozarak Gazze Şeridi ne saldırıları yeniden başlatmıştı. İsrail, ateşkesi bozarak Gazze ye yeniden saldırı başlatmıştı Netanyahu hükümetinin 19 Ocak ta sağlanan ateşkesi bozarak saldırılarla Gazze deki İsrailli esirleri kurtarmayı amaçladığını iddia etmesi, İsrailli esir yakınları tarafından aldatmaca diye tepki çekmişti. İsrail ordusunun saldırıları yeniden başlatmasından itibaren çoğunluğu yaşlı, kadın ve çocuk olmak üzere 921 den fazla Filistinli hayatını kaybetti, yaklaşık 2 bin 54 ü aşkın kişi yaralandı. İsrail in Gazze Şeridi ne 7 Ekim 2023 ten bu yana düzenlediği saldırılarda ise yaşamını yitiren Filistinlilerin sayısı 50 bin 277 ye, yaralıların sayısı ise 114 bin 95 e yükseldi.
Source: Habertürk
Erdoğan imzaladı, düzenleme yürürlükte! Annelere aylık 5 bin lira yardım yapılacak
2025″i Aile Yılı ilan eden hükümet, Türkiye”deki düşen genç nüfusu artırmak için önemli bir hamle yapmıştı. Bu kapsamda yeni doğan çocuklar için annelere doğum yardımı kararı alınmıştı. Söz konusu yardımın miktarı ise çocuk sayısına göre değişmekte. DOĞUM YARDIMI NE KADAR? Doğum yapan annelere yapılacak doğum yardımı tutarları şöyle: Birinci çocuk için tek seferlik 5 bin TL verilecek. İkinci çocuk için 5 yaşını tamamlayana kadar aylık 1.500 TL Üçüncü ve sonraki çocuk için 5 yaşını tamamlayana kadar aylık 5 bin TL. Resmi Gazete”de yayımlanan kararın detayları şöyle: Tutarları artırmaya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yetkili olacak. Ödemeler Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan yapılacak. Doğum yardımı, hiçbir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın ödenir ve haczedilemeyecek. Doğum yardımından yararlananların gerçek dışı beyanda bulunmaları nedeniyle yersiz ödemeye sebebiyet verilmesi hâlinde, bu ödemelerin, bir ay içinde ödemenin yapıldığı tarihten tahsil edildiği tarihe kadar geçen süre dikkate alınarak 6183 sayılı Kanunun 51″inci maddesinde belirtilen gecikme zammı oranında hesaplanacak faiz ile birlikte iade edilmesi, haksız yararlanana ödeme yapan kurum tarafından bir yazı ile bildirilecek. Bu süre içinde ödeme yapılmaması hâlinde bu alacakların ilgili vergi dairesine bildirilmesi üzerine anılan Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilecek. DOĞUM YARDIMI BAŞVURUSU NASIL YAPILIR? Doğum Yardımı başvurusu, canlı doğumun gerçekleşmesinin ardından ilgili nüfus müdürlüğünde çocuğun Kimlik Paylaşım Sisteminde (KPS) kayıt işlemi yapıldıktan sonra “Doğum Yardımı Başvuru Dilekçesinin” eksiksiz olarak doldurulması ve imzalanmasının ardından şahsen, iadeli taahhütlü posta veya kargo yoluyla yapılır. Başvurular, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlükleri ya da Sosyal Hizmet Merkezlerine yapılır. Her ne statüde olursa olsun (hizmet alımı yoluyla istihdam edilenler dâhil) kamu kurum ve kuruluşlarınca istihdam edilen personel çalıştığı kuruma başvurur. Yurtdışında yaşayanların başvuruları ise Büyükelçilik ve Konsolosluklarca alınır. Yurtdışında yaşayanların Türkiye’de bulunmaları halinde ise herhangi bir Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ya da Sosyal Hizmet Merkezine başvurmaları mümkündür.
Source: Mesut Şahin
Emine Erdoğan”dan “Uluslararası Sıfır Atık Günü” için mesaj: “El ele verelim, atık kirliliğini hep birlikte yenelim”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın eşi Emine Erdoğan, “30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü” dolayısıyla yapılan özel etkinliklere video mesaj gönderdi. DOĞADAN SİLİNMİYOR Emine Erdoğan, video mesajında şu ifadelere yer verdi: Her 1 saniyede, 1 çöp kamyonu dolusu giysi yakılıyor ya da dünyanın atık depolama sahalarına gönderiliyor. Üzerimizden kolayca çıkarıp attığımız kıyafetleri, doğa üzerinden çıkarıp atamıyor. Çiçeklerle kaplanması gereken yeryüzü, atık kıyafetlerle kaplanıyor. Tekstil sektörü, her yıl 215 trilyon litre su kullanıyor. Sırf rengini beğenmediğimiz için attığımız kıyafetlerle, litrelerce suyu maalesef boşa harcıyoruz. Su kıtlığıyla mücadele eden milyonların hayatı, bu yüzden her gün biraz daha zorlaşıyor. NESİLLER ARASI YOLCULUKLARA ÇIKARALIM O halde, onları atık olmaktan kurtaralım. Bir eşyayı, en kullanılamaz olduğu noktada, yeni bir amaçla buluşturmak, ona ömür katar. İleri dönüşüm, işte tam olarak budur. Eskiden olduğu gibi kıyafetlerimizi nesiller arası yolculuklara çıkaralım. Sevdiklerimiz arasında el değiştiren kıyafetler, anıların taşıyıcısı olsun, değerlerine değer katılsın. Bir kıyafetin giyilme süresini sadece iki katına çıkararak bile sera gazı emisyonlarını yüzde 44 azaltabiliriz. Yani, çözüm biziz. Şunu hiç unutmayalım, moda, insanın kendine yakışanı giymesiyse insana en çok iyilik yakışır. BU BAŞARI HEPİMİZİN Bu sayede kesilmeyen 498 milyon ağaç, dünyaya oksijen vermeye devam ediyor. Önlenen 5,9 milyon ton sera gazı emisyonu, sürdürülebilir bir gelecek umudunu güçlendiriyor. Boşa harcanmayan 819 milyon metreküp su, adil kaynak kullanımına hizmet ediyor. Bu başarı hepimizin. Gelin, siz de Sıfır Atık Hareketi”ne gönül vermiş milyonların arasına katılın. El ele verelim, atık kirliliğini hep birlikte yenelim. Gelecek nesillere, insanlığın en güzel başarı hikayesini bırakalım. Uluslararası Sıfır Atık Günü”nü bir kez daha kutluyor, kaynaklarımızın hiç tükenmediği, adil, sağlıklı ve huzurlu bir dünya diliyorum.
Source: Muhammed Uzun
Amasya”da “İmamoğlu” protestosu: “Meydanlar durmayacak!”
Amasya’da halk, İBB Başkanı ve CHP Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlunun tutuklanmasını protesto etmek, demokrasi ve adalet taleplerini dile getirmek için meydanlara ve sokaklara akın etti. CHP Amasya İl Başkanı İlker Küp, şuları söyledi:Ekrem İmamoğlu Silivri’den çıkana kadar bizlere durmak yok. Bizlere korku yok, bizler meydanlarda olmaya devam edeceğiz. Bizler sokaklarda olmaya devam edeceğiz. Biz sizden korkmuyoruz, siz milletten korkacaksınız, sokaktan korkacaksınız. O kirli siyaset aklı, İstanbul’un kirli siyaset aklı Amasya’ya da gelmiş. Amasya’ya demiş ki, bu sokağa çıkan millete ağıza alınmayacak laflar diyor. Sen sosyal medya siyasetini bırak da gel milletin içinde siyaset yap. Sokağa ve meydana çık. Yüreğin yetiyorsa meydana gel. Buradan kaçış yok, sandığı getireceksiniz. O büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ne dedi; egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Milletten kaçış yok. Silivri’den Ekrem İmamoğlu’nu bırakmadığınız sürece o sokaklar, o meydanlar durmayacak.Toplanan kalabalıkta Amasya Belediye Başkanı Turgay Sevindi ve ilçe belediye başkanları da vardı. Kalabalık sık sık Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz sloganını attı.
Source: Anka
Yunanistan”dan skandal karar: EOKA terör örgütü okullarda anılacak
DIŞ HABERLER—Yunanistan Milli Eğitim Bakanlığı, Kıbrıs Türklerine yönelik katliamlarıyla tanınan
Alınan karar Yunanistan Milli Eğitim Bakanı Sofya Zacharaki tarafından onaylandı ve Rum hükümeti tarafından “tarihi” olarak nitelendirildi.
RUM YETKİLİLERDEN KÜSTAH AÇIKLAMA!
Rum Meclis Başkanı Annita Demetriou, Kıbrıslı Türklere yönelik kanlı saldırılarıyla bilinen EOKA terör örgütünün faaliyetlerini “kahramanca bir mücadele” olarak tanımlayarak, bu süreci ulusal onurun ve Yunanistan-Kıbrıs arasındaki ortak tarihin simgesi olarak değerlendirdi.
Rum Milli Eğitim Bakanı Athina Michaelidou ise bu günü, terör örgütü EOKA”nın özgürlük için verdiği kahramanca mücadeleyi simgeleyen tarihi bir gün olarak tanımladı. Rum Hükümet Sözcüsü de kararın, derin tarihi öneme sahip olduğunu ve Kıbrıs ile Yunanistan”ı birleştiren tarihi sürekliliğin bir mührü olduğunu ifade etti.
TÜRKİYE”DEN TEPKİLER
Yunanistan’ın aldığı kararı sert sözlerle eleştirdi. Karahasan, “Rumlar, Yunanistan’ı aslında manipüle ediyor. Türkiye-Yunanistan yakınlaşmasına karşılar. Ayrıca Türkiye’nin AB içerisindeki artan etkinliği de Rum-Yunan lobisini ciddi rahatsız ediyor. Bu gibi durumlarla gerilim siyaseti izliyorlar” ifadelerini kullandı.
EOKA”NIN KANLI GEÇMİŞİ
EOKA, 1955-1959 yılları arasında Kıbrıs”ta faaliyet gösteren ve adayı Yunanistan”a bağlamayı amaçlayan silahlı bir örgüttü. Bu süreçte, örgüt özellikle Kıbrıs Türklerine yönelik birçok saldırı ve katliam gerçekleştirdi. Yunanistan”ın bu kararı, geçmişte yaşanan acıların hatırlanmasına ve iki ülke arasındaki ilişkilerin gerilmesine neden olabileceği yönünde endişelere yol açtı.
ULUSLARARASI TEPKİLER BEKLENİYOR
Yunanistan”ın bu adımının, uluslararası toplumda nasıl bir yankı uyandıracağı merak konusu. Özellikle Türkiye”nin ve Kıbrıs Türklerinin bu karara nasıl tepki vereceği, önümüzdeki günlerde netlik kazanacak.
Source: Muzeyyen Bıyık
Erbaş”tan Ramazan Bayramı mesajı
Ramazan Bayramı dolayısıyla mesaj yayımlayan Erbaş, ramazan vesilesiyle yeniden canlanan kulluk şuurunun daim ve diri olmasını temenni etti.Erbaş, “Bayramlar, İslam”ın inanç, ibadet ve ahlak ölçülerine sadakatle ortaya konan sarsılmaz bir dirayetin ve bir yönüyle nefis terbiyesinden kazançlı olarak çıkabilmenin karşılığında Allah”ın müminlere latif bir armağanıdır. Aynı inanç ve medeniyet mensuplarının müşterek sevinç ve coşku günleri olan bayramlar, sevgi ve kardeşlik bağlarımızı güçlendiren, yüreklerimizi bütünleştiren, birlik ve beraberliğimizi pekiştiren özel zamanlardır. İnsanı diğerkamlıktan uzaklaştıran ve bencilliğe sürükleyen hayat tarzları karşısında sıla-i rahim, dayanışma, yardımlaşma ve paylaşma gibi asli değerlerin yaşatıldığı müstesna günlerdir.” ifadelerini kullandı.Gerek bireysel gerekse sosyal bağların giderek zayıfladığı bir dönemde yaşanıldığını aktaran Erbaş, şöyle devam etti:”Dünyevi menfaatlerin hayatı bütün yönleriyle etkisi altına aldığı böyle bir dönemde bayramlarımız, tatil fırsatının ötesinde birliğe, sevgi, saygı, paylaşma ve sorumluluğa dayalı bir ilişkinin yeniden geliştirildiği ve büyütüldüğü fırsat günlerine dönüştürülmelidir. Zira bayramlar, hep beraber yaşandığında gerçek manasını bulmaktadır. Bu sebeple Ramazan Bayramı”nı dargınlıklarımızı gidermeye vesile kılarak birbirimize olan bağlılığımızı, sevgimizi ve muhabbetimizi yeniden tesis edelim. Anne ve babamızın rızasını kazanmak ve onların dualarını almak için bu müstesna vakitleri birer fırsat olarak görelim. Aile büyüklerimizle akraba ve yakınlarımızla bayramlaşalım, hal ve hatırlarını soralım, gönüllerini alalım.”Erbaş, Türk milletinin dünyanın neresinde olursa olsun mahzun yetimlerin, mahcup yoksulların, yaralı gönüllerin ve bitap düşmüş yüreklerin umudu olduğunu belirterek, Ramazan Bayramı”nda da mazlumların, gariplerin, muhtaçların, yetimlerin yanında olunması, onların bayram sevincini yaşamalarına katkıda bulunulması gerektiğini söyledi.- “YÜREKLERİMİZİ DAĞLAYAN GÖRÜNTÜLER BAYRAM SEVİNÇLERİNİ KEDERE BOĞMAKTADIR”Özellikle çocukların bugünün heyecanını en güzel şekilde yaşamalarının sağlanması, ahirete irtihal edenlerin unutulmayıp hayır-hasenat ve dualarla yad edilmesi gerektiğini vurgulayan Erbaş, şunları dile getirdi:”Ramazan Bayramı”nın bereketli iklimine girdiğimiz bu günlerde İslam coğrafyası ne yazık ki zor günler geçirmeye devam etmektedir. Her gün şahit olduğumuz ve yüreklerimizi dağlayan görüntüler bayram sevinçlerini hüzne ve kedere boğmaktadır. Filistin”de uzun süredir uygulanan sistematik katliam, işkence ve soykırım girişimleri, bayramlarda dahi devam etmektedir. Yaşanan acıların son bulması için yüce Mevla”ya niyazda bulunalım. Bizlerden yardım bekleyen, umudunu bize bağlayan kardeşlerimizin, gariplerin, kimsesizlerin, yetimlerin, öksüzlerin imdadına koşalım.”Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, bayramın bereketini, yokluk ve yoksulluk içinde hayatta kalma mücadelesi veren, haksızlığa, merhametsizliğe ve zulme uğrayanlarla paylaşmak gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:”Aziz milletimizin ve tüm İslam aleminin Ramazan Bayramı”nı en kalbi duygularımla tebrik ediyorum. Bizlere bu güzel ülkenin bayrağı altında özgürce bayram sevinci yaşattığı için Cenab-ı Mevla”ya sonsuz hamdediyor, bu toprakları bizlere vatan kılan tüm şehitlerimizi minnetle ve rahmetle yad ediyorum. Ramazan Bayramı”nı başta Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa olmak üzere dünyanın farklı yerlerindeki mazlumların, mahzunların kurtuluşuna vesile kılmasını ve bizleri sağlık, afiyet ve güven içerisinde nice bayramlara eriştirmesini Yüce Allah”tan niyaz ediyorum.”
Source: Www.star.com.tr
MHP”li Özdemir”den “İmamoğlu” soruları: Devrimciler sermayenin peşine mi takıldı?
İstanbul Büyükşehir Belediyesine yapılan operasyonlar ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlunun tutuklanmasına karşı gösterilen tepkilere ilişkin Cumhur İttifakının ortağı MHPden ilginç bir eleştiri geldi.MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir tarafından yapılan eleştirilerde, solcuların İmamoğluna sahip çıkmasının emek ve sınıf kavramları açısından çelişki oluşturduğu öne sürülerek Bir dönem emek ve emekçi hakkını savunduğunu iddia eden devrimci anlayışın şimdi yolsuzlukları savunmaya koyulması, üstelik bunu yaparken yabancı çevrelerden destek dilenmesi kendileri adına sadece yozlaşmayla açıklanamaz denildi.Özdemirin açıklamasının devamı şöyle:Bir yanda toplumu sınıf ayrımına tabi tutup, öbür yanda rüşveti, yolsuzluğu ve bu kaynaklarla sürdürülen lüks yaşamı savunan bir savrulma bu ideolojiye sahip olanların ne derece büyük bir çelişki yaşadığını da gösteriyor.Devrimcilerin geçmişte öne sürdüğü savların mı içi boştu yoksa bugün durdukları yer mi yanlış? Öne sürdükleri emek kavramından mı vazgeçtiler yoksa sermayenin ve liberalizmin peşine mi takıldılar?Mülkiyeti neredeyse hırsızlık sayan bir zihniyetin, bugün hırsızlıkla edinilmiş imkanları savunması muhataplarınca nasıl açıklanabilir?Bu sorulara aklı başında olan malum ideolojiye sahip birinin verebildiği herhangi bir yanıt yok.Sol’un içerisine düştüğü tutarsızlık ve saplantılı hal belli ki kendilerinde var olduğunu iddia ettikleri ahlaki ölçü ve ilkeleri de tamamen silmiş.ANAP KÖKENLİ BİR İSMİN SAVUNULMASI…İmamoğlunun geldiği siyasi geleneğe de dikkat çeken Özdemir, sözlerini şöyle tamamladı:Daha tirajikomik olanı ise Anavatan Partisi kökenli, her yanı şaibe, rüşvet ve yolsuzluk kokan bir ismi yılların devrimcilerinin savunmaya koyulmasıdır.Üstelik aynı ismin neler yaptığını en iyi kendilerinin bilmesine rağmen…Hayatın gerçeklerinden uzak olarak son dönemlerde yapılan boykot çağrısı ise aynı cenahın ve siyasi temsilcisi olduğunu iddia eden CHP’nin vasat siyasetinin gerileyerek düştüğü alçak seviyenin tezahürüdür.Sadece milletten kopmakla kalmayıp, Türkiye’nin ve zamanın gerçeklerinden de uzaklaşan bir anlayışın kendisini tamamen tüketmesi kaçınılmaz bir gerçekliktir.
Source: Haber Merkezi
Hollanda”da Müslümanlar camileri doldurdu
Müslümanlar, bayram namazı için kentteki camileri doldurdu.Schiedam kentindeki yüzlerce Müslüman, İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları Güney Hollanda Bölgesi”ne (IGMG GH) bağlı Yıldız İslam Merkezi”nde bayram namazını kılmak için bir araya geldi.Cami imamı Yasir Altıok, namaz sonrasında okuduğu hutbede, huzur, neşe, sevinç, birlik ve dayanışma günleri olan bayrama kavuşmanın sevincini yaşamanın yanı sıra Gazze”de ve dünyanın farklı bölgelerinde zulüm gören Müslümanların acısıyla hüzünlü olduklarını söyledi.Altıok, “Dünyanın birçok yerinde özelikle Gazze”deki Müslüman kardeşlerimiz sadece bayram sevincinden mahrum olmakla kalmıyor, aynı zamanda dünyanın gözü önünde en ağır silahlarla yapılan katliamların gölgesinde, açlıkla, susuzlukla ve her türlü yoklukla hayata tutunmanın mücadelesini veriyor.” diye konuştu.Gazze”deki anne ve babaların bombalara maruz kalan çocukların acısıyla feryat ettiklerine dikkati çeken Altıok, “Bize düşen mazlumların ve masumların acılarını el birliğiyle dindirmek ve umutlarını diri tutmak için gayret göstermektir. Zalimlerin karşısında, mazlum ve mağdurların yanında yer almaya ve her türlü kötülükle mücadele etmeye gayret etmeliyiz.” ifadesini kullandı.Altıok, “Bu bayram, cana kıyanların, kan akıtanların ve korku salanların değil, huzur bahşedenlerin ve yaşatmaya gayret edenlerin bayramıdır.” dedi.Bayram namazı için saf tutan Müslümanlar, daha sonra bayramlaştı.
Source: Www.star.com.tr