“Toplumsal Sorunlar Gündemi: Çocuk İşçiliği, Yoksulluk ve Sosyal Uyarılar”

‘Kurban etini kurutan var’ dedi, Audi’sine binip gitti

2025 Yılı Vekalet Yoluyla Kurban Kesim Programı Tanıtım Toplantısı’nda konuşan Diyanet İşleri Bakanı Ali Erbaş milyonların derin yoksulluğuna dikkat çekti. Erbaş, “Almış olduğu 2 kiloluk kurban etini kurutup, toz haline getiren ve aylarca onun tozunu yemeklerine katan milyonlarca insan var. Bunu görmezden gelmek bize yakışmaz” dedi.

Erbaş’ın makam aracı olarak Audi marka lüks araç kullanması tepki çekmişti. Tartışmaların ardından Diyanet’in merkezinde bulunan ve ‘ihtiyaç durumunda’ başkanlık makamının kullanımına sunulan iki adet Mercedes, bir adet zırhlı Mercedes, bir adet Mercedes Vito ve bir adet kırmızı TOGG bulunduğu ortaya çıkmıştı.

Source: Haber Merkezi


Türkiye’de yoksulluğun görünmeyen bir yüzü daha var: Çocuklarda giyim güvensizliği

Mustafa Kemal Atatürk’ünbir bayram armağanederek ne kadar önemliolduklarını gösterdiği çocuklarne yazık ki artık yoksulluğun enderinini yaşıyor.Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)2024 verilerine göre yalnızcabeslenme ya da barınma değil,giyinme hakkına da sahip değil.15 yaş altı çocukların yüzde 9.2’simaddi yetersizlik nedeniyle yenigiysiye sahip olamıyor. Düzgün ikiçift ayakkabıya sahip olamayançocukların oranı ise yüzde 9.4.Türkiye Ekonomi PolitikalarıAraştırma Vakfı’nın (TEPAV)raporuna göre ülkedeki yoksulçocuk sayısı 9 milyon 590 bineulaştı. Türkiye OECD ülkeleriarasında ise çocuk yoksulluğundaikinci sırada.Derin Yoksulluk Ağı (DYA),TÜİK’in verilerini sahadaanlamlandırmak için destekverdiği çoğu asgari ücretle çalışan,güvencesiz işlerde istihdam edilenya da sosyal yardımlarla yaşamayaçalışan bireylerden oluşan 90hanede, 0-18 yaş arası 234 çocukladetaylı bir araştırma yaptı. DYA’nınmaddi yetersizlikler nedeniyleçocukların giysiye erişememesorununa ilişkin araştırmasındanşu sonuçlar çıktı:İSTATİSTİK ÇOCUKLARIN GÖZYAŞI234 çocuktan 129 çocuk yeterliiç çamaşırına sahip değil, 158çocuk pantolon, 148 çocuk tişört,192 çocuk ayakkabı ihtiyacınıkarşılayamıyor. Araştırmanındeğerlendirmesinde çocuklarınyalnızca giysi eksikliğiyle değil,aynı zamanda eğitimden kopma,sosyal dışlanma, çocuk işçiliğive erken evlilik gibi risklerlede mücadele ettiği belirtildi.Araştırmada bu yoksulluğunyalnızca bir kuşak meselesiolmadığını, nesilden nesileaktarılan bir kısır döngü halinegeldiğini vurguladı.Derin Yoksulluk Ağı KurucusuHacer Foggo, sorunun boyutlarınınçok ciddi olduğunu belirterek dünbir annenin 23 Nisan etkinliğinekatılacak çocuğu için beyazgömlek alamadığını söyledi. Foggo,“Çocukların maddi nedenlerle okuletkinliklerine katılamama oranıyüzde 18.7. İşte bu rakamlardanbiri bu çocuk. Rakamlar, giysisiolmayan çocukların gözyaşlarıdır”dedi.OKULA GİTMEK İSTEMİYORLARAraştırmada hem çocuklar hemde ailelerle görüşüldü. Araştırma,kıyafet eksikliğinin yalnızca fizikseldeğil, duygusal ve sosyal bir travmayada neden olduğunu ortaya koyuyor.Çocuklar utandıkları için okuldanuzaklaşıyor, sosyal etkinliklerekatılmıyor. Bu da eğitim yaşamlarınıve özgüvenlerini doğrudan etkiliyor.Katılan annelerden biri “İkikız çocuğum var, kiradayım, tekbaşıma mücadele ediyorum. Gündesadece ne yemek koyabiliriz diyedüşünüyoruz. Kıyafet gerçekten lüksoldu” diyor. Bir çocuk “Ayakkabımyoktu, ablamın kadın terliğini giyipçıktım. Mahallede utanıyorum artık”derken bir başka anne, “Çocuklarımınbeden ya da ayakkabı numarasınıbilmiyorum. Çünkü yıllardıryeni kıyafet almadım. Giysilerigenellikle çöpten, bağışlardan veyabelediyelerden sağlıyoruz” yorumunuyapıyor. Bir başka anne ise “Kızımergenlik çağında, sırf kıyafeti yokdiye okula gitmek istemiyor bazen.Her şey çok pahalı . Ve çevrelerindegörüyorlar. Pazara gidiyorum ikinciel bulabilirsem bütçeme yetiyorsaalmaya çalışıyorum” diyor.

Source: Cumhuriyet/ekonomi Servisi


23 Nisan’da, üzücü bazı çocuk sayıları

TÜİK: 967 bin çocuk işçi var

2017’de 678 bin olan 15-17 yaş çocuk işçi sayısı 2024’te yüzde 42.63 artışla 967 bine ulaştı. Aynı yıllarda çocuk nüfusu ise 3 milyon 849 binden günümüze sadece 41 bin kişi (yüzde 1) arttı.

519’u iş kazasında öldü

Çalışan Çocuklar Bilim ve Eğitim Merkezi Vakfı (FİŞEK) yöneticisi Taner Akpınar’ın verdiği bilgiye göre 2017’den bugüne 519 çocuk iş kazasında hayatını kaybetti. Resmi rakamlara göre çocuk işçi sayısı katlanarak 1 milyona ulaştı.

Suça karışan çocuklar artıyor

Adalet Bakanlığı’nın istatistiklerine göre 2010’da 83 bin, 2016’da 148 bin, 2024’te ise 284 bin çocuk suça sürüklendi. Yani 14 yıldaki artış oranı yüzde 242.

Uyuşturucu batağı

Çeteler çocuk kullanıyor. Sadece Barış Boyun suç örgütü iddianamesinde 16 çocuk suçlanıyor. Bakanlığın açıkladığı en büyük uyuşturucu operasyonunda yakalanan 600 şüpheliden 110’u çocuktu.

Source: Hazar Dost


Çocuk işçi sayısı artıyor

“Gazi Meclis” sıfatının hakkını ziyadesiyle veren Türkiye Büyük Millet Meclisi 105 yıl önce bugün açıldı. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun. Çocuk Bayramı dolayısıyla Türkiye’nin çocuk işçilerine mercek tuttuk. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, 2015 yılında 15 – 17 yaş grubundaki çocuk nüfus 3,96 milyon iken bunların 716 bini istihdamda yer aldı. Çocuk işçi sayısı 2016 yılından itibaren düşmeye başladı ve 2020 yılında 501 bine geriledi. Ancak, çocuk işçi sayısı 2021 yılından sonra tekrar artmaya başladı. 2021’de 520 bin olan çocuk işçi sayısı 2022’de 619 bin, 2023’te 853 bin, 2024 yılında ise 869 bin oldu. 2021 yılından sonra ülke ekonomisinde yaşanan türbülanstan çocuklar da büyük ölçüde etkilenmiş bulunuyor. SORULARINIZ İÇİN: akivanc@haberturk.com 2024 yılındaki çocuk işçilerin 710 bini erkek, 259 bini kızlardan oluşuyor. İşgücüne katılma oranı erkek çocuklar için yüzde 35,6, kız çocuklar için yüzde 13,7 olarak gerçekleşti. 2024 yılındaki 15 – 17 yaş grubu çocuk sayısı 3,89 milyona ulaşıyor. Bunların 970 bini (yüzde 24,9’u) çalışmak istediği halde 869 bini iş bulabilirken, 101 bini işsiz görünüyor. TÜİK 15 – 17 yaş grubundaki çocuk işçilerin sayısını her yıl yayımlıyor. Ancak çocuk işçilerimizin sayısı bunlarla sınırlı değil. TÜİK’in en son 2019 yılı verileriyle yayımladığı Çalışan Çocuk İstatistikleri’ne göre, o tarihte 5 – 17 yaş grubundaki çocuk işçi sayısı 720 bin oldu. Bunların yüzde 80’i 15 – 17 yaş, yüzde 16’sı 12 – 14 yaş ve yüzde 4’ü ise 5 – 11 yaş grubundaki çocuklardan oluştu. Yani 2019 yılında 5 – 14 yaş grubunda 144 bin çocuk işçi bulunuyordu. Umalım ki bu yaş grubundaki çocuk işçi sayısı azalmış olsun. UNICEF VE ILO’DAN ORTAK ÇAĞRI ILO ve UNICEF Türkiye temsilcilerinin geçen yıl Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Türkiye’ye çağrıda bulunuldu. Türkiye’de son birkaç on yılda çocuk işçiliğinin azaltılmasında önemli ilerlemeler elde edildiği kayda geçirilen açıklamada, Türkiye’nin geçmişte bu alanda sağladığı başarılar ve daha fazlası için bulunduğu taahhütler sebebiyle “rehber ülke” olarak tanındığına dikkat çekildi. Ancak ortak açıklamada son duruma ilişkin Türkiye’ye yapılan çağrıda şöyle denildi: “UNICEF ve ILO, çocukları ekonomik sömürüden ve çocuk işçiliğinden korumak için sürdürülebilir eylemlerin hayata geçirilmesi çağrısında bulunmaktadır. Çocuk işçiliğinde olası bir artışın kaçınılmaz olmadığını ve ulusal stratejilerin her zamanki gibi kritik öneme sahip olduğunu belirtmek önemlidir. Türkiye’de çocuk işçiliğine dahil olan 700.000’den (2023 yılı verisi) fazla çocuk varken, UNICEF ve ILO, hükümeti, sosyal tarafları, sivil toplum kuruluşlarını, uluslararası kuruluşları ve özel sektörü ulusal çabaları sürdürmeye ve her çocuğun güvenliğini ve iyi olma halini sağlamaya çağırmaktadır.” ÇOCUK İŞÇİ YASAĞI KONUSUNDA KANUNLAR ARASINDAKİ ÇELİŞKİ DEVAM EDİYOR Türkiye’de çocuk işçi çalıştırma yasağı konusunda birbiriyle çelişen iki ayrı kanun yürürlükte bulunuyor. İş Kanunu’na göre 15 yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasak. 14 yaşını doldurmuş ve zorunlu ilköğretim çağını tamamlamış çocuklar ise bedensel, zihinsel, sosyal ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak sanat, kültür ve reklam faaliyetlerinde yazılı sözleşme yapmak ve her bir faaliyet için ayrı izin almak şartıyla çalıştırılabilirler. Zorunlu ilköğretim çağını tamamlamış ve örgün eğitime devam etmeyen çocukların çalışma saatleri günde 7 ve haftada 35 saatten fazla olamaz. Bu süre 15 yaşını tamamlamış çocuklar için günde 8 ve haftada 40 saate kadar artırılabilir. Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’na göre ise 12 yaşından aşağı çocukların fabrika ve imalathane gibi her türlü sanat müesseseleriyle maden işlerinde amele ve çırak olarak çalıştırılması yasak. Buna göre, 12 yaşını doldurmuş çocuklar fabrika ve imalathaneler ile maden işlerinde amele ve çırak olarak çalıştırılabilirler. 12 – 16 yaş arasında bulunan kız ve erkek çocuklar ise günde azami 8 saate kadar çalıştırılabilir. İş Kanunu’nda 14 yaşını tamamlamış 15 yaşını tamamlamamış çocuklar için dahi hafif işlerde çalıştırma izni yer alırken, Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda 12 – 14 yaş arasındaki çocukların fabrika, imalathane ve maden işlerinde bile çalışmasına zımnen izin veriliyor. Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Programı (2017-2023) Eylem Planı’nda iki kanun arasındaki çelişkinin ortadan kaldırılması öngörüldü ancak hala hayata geçirilemedi.

Source: Habertürk


Son dakika: Bakanlık “önemli uyarı” deyip duyurdu!

Son dakika haberi… Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, vatandaşları dolandırıcılara karşı uyararak, doğum yardımı başvurularının sadece e-Devlet üzerinden yapıldığını bildirdi.Bakanlıktan yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:”Dolandırıcılık girişimlerine karşı dikkatli olalım. Doğum yardımına başvurular sadece e-Devlet üzerinden yapılmaktadır. Lütfen kişisel bilgilerinizi koruyun, dolandırıcılara karşı dikkatli olun. Başvurular için sadece e-Devlet platformunu kullanın.”️Dolandırıcılık girişimlerine karşı dikkatli olalım.Doğum yardımına başvurular sadece e-Devlet üzerinden yapılmaktadır.️ Lütfen kişisel bilgilerinizi koruyun, dolandırıcılara karşı dikkatli olun.Başvurular için sadece e-Devlet platformunu kullanın:… pic.twitter.com/I1S0x2B6t3— T.C. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (@tcailesosyal) April 22, 2025

Source: Bahadır Alemdar


Bakanlık “önemli uyarı” deyip duyurdu: Doğum yardımı başvuruları sadece e-Devlet”te

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, vatandaşları dolandırıcılara karşı uyararak, doğum yardımı başvurularının sadece e-Devlet üzerinden yapıldığını bildirdi.Bakanlıktan yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:”Dolandırıcılık girişimlerine karşı dikkatli olalım. Doğum yardımına başvurular sadece e-Devlet üzerinden yapılmaktadır. Lütfen kişisel bilgilerinizi koruyun, dolandırıcılara karşı dikkatli olun. Başvurular için sadece e-Devlet platformunu kullanın.” DOĞUM YARDIMININ DETAYLARI Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından hayata geçirilen doğum yardımı ilk ödeme tarihi belli oldu. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, ödeme tutarı ve süresi çocuk sayısına göre değişen doğum yardımının hesaplara yatacağı tarihi duyurdu. Yardım kapsamında 1 Ocak itibarıyla doğan ilk çocuğa tek seferlik 5 bin TL, ikinci çocuğa aylık 1500 TL, üçüncü çocuğa aylık 5 bin TL destek verilecek. DOĞUM YARDIMI NE ZAMAN YATACAK? Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, doğum yardımı ödemelerinin hesaplara yatacağı tarihi açıkladı. Bakan Göktaş, “Doğum Destek Sistemi kapsamındaki ilk ödemeleri Mayıs ayında annelerin hesaplarına yatıracağız.” ifadelerini kullandı. Ödemeler, annenin hesabına, çocuk beş yaşını tamamlayana kadar, kesinti olmadan yatırılacak. DOĞUM YARDIMI NE KADAR? Doğum yardımı 1 Ocak 2025 ve sonrasında doğan çocukları kapsayacak. 1. çocuk için tek seferlik 5.000 TL, 2. çocuk için başvurunun yapıldığı ay itibarıyla 5 yaşını tamamlayana kadar aylık 1.500 TL, 3. ve sonraki çocuklar için 5 yaşını tamamlayana kadar aylık 5.000 TL destek ödemesi yapılacak. “EN ÇOK BAŞVURU İLK ÇOCUK İÇİN” Bakan Göktaş, başvuruları 8 Nisan”dan itibaren e-Devlet üzerinden alınmaya başlayan doğum yardımına yaklaşık 170 bin başvuru aldıklarını açıkladı. Bakan Göktaş, “Birinci çocuk için başvuru oranı yüzde 43. 73 bin 317 aile birinci çocuğu için başvurmuş. İkinci çocuk oranı yüzde 30 civarında, başvuru sayımız ise 51 bin 128 oldu.” diye konuştu.3″üncü çocuk başvuru oranının da yüzde 18 olduğunu ve 29 bin 879 ailenin başvurduğunu dile getiren Bakan Göktaş, “3 artı çocuk için başvuru oranı da yüzde 9 civarında. 15 bin 597 ailemiz bu yıl itibarıyla dünyaya gelen her bir çocuğu için bu destekten faydalanacak. En çok başvuru İstanbul”dan, ikincisi Ankara, üçüncüsü Şanlıurfa”dan.” bilgisini verdi. DOĞUM YARDIMI BAŞVURUSU NASIL YAPILIR? Doğum yardımı başvuruları, e-Devlet sistemi üzerinden yapılıyor. e-Devlet üzerinden başvuru yapamayan vatandaşlar Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüklerinden başvuru konusunda destek alabilirler. DOĞUM YARDIMI BAŞVURU ŞARTLARI NELERDİR? Doğum yardımı için herhangi bir ön koşul aranmıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, doğum yardımlarının herhangi kriter gözetmeksizin yapılacağını açıklamıştı.

Source: Haberler


“Sezercik” yine mahkemelik oldu!

Daha önce 2 ay uzaklaştırma kararı aldırdığı Yılmaz”ın sosyal medyadan kendisine hakaretlerde bulunduğunu ve sohbet odalarında sürekli aleyhine konuştuğunu öne süren İnanoğlu, eski eşinin gece vakti bile kapısına dayandığını belirterek korunma talep etti.Aile Mahkemesi, Yılmaz hakkındaki uzaklaştırma kararını 1 ay daha uzattı; eski eşi hakkında konuşmasını yasakladı.Yılmaz ise iftiraya uğradığını savundu; karara itiraz etti. Adı defalarca dava haberleriyle gündeme gelen Sezer İnanoğlu, polisle silahlı çatışmaya girdiği için tutuklanmıştı.

Source: Bahadır Alemdar


Skandallar zinciri görevine gölge düşürdü… Papa”nın tartışmalı geçmişi!

Papa Francis’in vefatının ardından yapılan övgü dolu yorumların yanı sıra, mağdurlardan gelen tepkiler dikkat çekti.SUİSTİMALLER RESMEN ÖRTBAS EDİLDİ!Papa’nın, suistimalleri örtbas eden yapıyı kökten değiştiremediğini belirten mağdurlar, bu durumun “papalığının trajedisi” olduğunu dile getirdi.2002 yılında Boston Globe gazetesinin yaptığı haberlerle ortaya çıkan sistematik istismar vakaları, yıllar içinde Vatikan’ın kapısına kadar ulaştı.Papa Francis, 2013 yılında göreve geldiğinde, Kilise içindeki istismar suçları hâlâ güncelliğini koruyordu.Ancak Papa, konunun sistematik boyutunu kavramakta geç kaldı ve failler ile onları koruyanlara karşı net bir tutum sergilemekte yetersiz bulundu.SKANDALLAR ZİNCİRİPapa Francis’in papalığının ilk yıllarında yaşanan bazı gelişmeler kamuoyunun tepkisini çekti. ABD’nin Pennsylvania eyaletinde binlerce çocuğun din görevlileri tarafından istismar edildiği ortaya çıkmış, Washington Başpiskoposu Theodore McCarrick’in istismar suçlamaları sonrası görevden alınması ve daha sonra kardinalliğinin düşürülmesi süreci yaşanmıştı.Şili’deki Katolik Kilisesi merkezine yapılan polis baskını ve Avustralya’da bir başpiskoposun istismarı örtbas etmekten mahkûm edilmesi de gündeme oturmuştu.2018 yılında ise Papa’nın yakın çevresinden Kardinal George Pell, çocuk istismarı suçlamasıyla hüküm giyen en üst düzey Katolik yetkili oldu.Pell’in mahkûmiyeti daha sonra bozuldu, ancak olay kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.Francis, Şili’de istismarla suçlanan Piskopos Juan Barros’u uzun süre savunmuş, ancak 2018’deki Şili ziyaretinin ardından tutumunu değiştirmiş ve ülkedeki tüm piskoposların istifasını almıştı.REFORM GİRİŞİMLERİ YETERSİZ KALDIPapa Francis, istismar vakalarına karşı Kilise içi reformları hayata geçirmeye çalıştı. 2019 yılında tüm din görevlilerine cinsel istismar ve üstünün örtülmesini kilise yetkililerine bildirme zorunluluğu getiren bir kararname yayımladı.Ancak bu düzenleme, yetkililerin hukuki makamlara bildirimde bulunmalarını zorunlu kılmıyor, sadece kilise içi mekanizmaları öne çıkarıyordu.Mağdur temsilcileri, bu adımları yetersiz buldu. Ending Clergy Abuse (ECA) adlı kuruluş, Francis’in papalığını “kararlı bir mücadele verilmediği” gerekçesiyle eleştirdi. SNAP (Din Adamları Tarafından İstismara Uğrayanlar Ağı) da “çocuklar ve savunmasız yetişkinlerin korunmasında başarısızlık” vurgusu yaptı.YENİ PAPA NE YAPMALI?Papa Francis’in vefatının ardından toplanacak kardinaller meclisi, yeni papa seçimine hazırlanırken, gözler bu süreçte de mağdurların beklentilerine çevrildi.ECA, yeni papanın “sıfır tolerans politikası” uygulaması, istismarın üstünü örten kişilerin görevden alınması ve kamuoyuna açık hesap verilmesini sağlayacak adımlar atması gerektiğini belirtti.SNAP Başkanı Shaun Dougherty ise “Bir sonraki papa, verilen sözlerin yerine getirileceği bir dönemin kapılarını açmalıdır” dedi.Katolik Kilisesi’nde çocuklara yönelik istismar skandallarının oluşturduğu travma hâlâ etkisini sürdürürken, Papa Francis’in ardından göreve gelecek yeni liderin bu sorunla nasıl mücadele edeceği merakla bekleniyor.

Source: Fatih Yoncalık


Sibel Eraslan yazdı: Yapay zeka çağında coşku tek başına yeterli mi?

Tüm üniversitelerimizde, kamu kurumlarında, özel sektörün özellikle üretim kısımlarında ciddi şekilde ele alınan bir konu: Yapay zeka! Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde bir komisyonu bile kuruldu, gelecekle ilgili öngörülerin hepsinde yapay zeka çağı mevcut…Günlük kullanımımızda ve pek çok işimizi kolaylaştırmakta olan yapay zekanın, “”insanın yerine geçmesi”” konusu asıl tartışılması gereken kısmı, nasıl geçecek, sınırları ne olacak, küresel normatif bir sistem kurulacak mı? Tüm bu sorular cevap bekleyedursun, dünya yapay zeka fikrini 1980 sonrasından itibaren satın almış, hatta tüketmek durumunda…Yapay zeka ile ilgili çalışmaları bulunan otoritelerin genel kanısı; yakın bir zaman içinde farklı sektörlerde çalışan orta kademlerin (gerçek insanların) peyderpey yok olacağıyla ilgili… Yapay zekanın insan emeği üzerine bu genel ve yok sayıcı etkisi, geçen yüzyılın en kudretli ekonomi-politik görüşlerinden Marksist teoriye göre kıyasıya eleştirilen emekçi-ürün yabancılaşmasının fevkalade üstünde bir emek sömürüsü ve yabancılaşma demek, hatta emekçiyi tamamen ortadan kaldıran yeni bir dönem demek!Bu konuda en önemli eleştirilerden birisi, oluşacak yeni sınıfsal sistemle ilgilidir. Yapay zekanın çok güçlü bir teknoloji imkanı olarak parasal anlamda seçkin bir zümrenin eliyle yönetilmesi konusu ciddi bir handikaptır. Bu adeta bir teknolojik vassallık sistemi kurulması anlamındadır. Özellikle savaş sanayi, küresel sağlık sınırlamaları ve genetik çalışmalarda bu yüksek teknolojiyi elinde bulunduranlar, bulundurmayanlara karşı adaletsiz bir üstünlük sahibi olacaklardır… Nitekim dünyaca ünlü bazı özel şirketlerin (Elon Musk ve Tesla gibi) müthiş bir gücün sahibi oldukları ortada. Sosyal medyadan takip ettiğim Boston Dynamics adlı kuruluşun her gün biraz daha gelişen askeri robotları, en kısa zamanda tüyler ürpertici birer ölüm makinası olarak iş görebilir pekala…Yapay zeka etiği üzerinde zihin yoranların diğer üzerinde durduğu konu ise, karar alma süreçlerinden dışlanacak insan meselesidir… İnsanı yeryüzünde diğer varlıklardan üstün kılan özelliği irade sahibi olmasıdır, karar verme yetisiyle hareket etme kabiliyetine sahip olmasıdır. Fakat yapay zeka o kadar profesyonel bir çalışma ağı kurabilir ki; burada insana gerek bile kalmayabilir. İstişare, müzakere, farklı fikirlerin çatışması/ yarışması gibi çoğulcu üretkenlikler ortadan kalkabilir… Hatta meta-verse (sanal evren) düzeyinde söyleyecek olursak, burada makinalar tarafından yeni bir gerçeklik düzeyi üretilirken, insanın kurucu manada devre dışı bırakılması söz konusu dahi olacaktır, kendimizi “Matrix” filminin içinde dahi bulabiliriz ki bunun en feci sonucu; insanın özne olmaktan çıkıp nesneleşmesidir.Yapay zeka çağında iş imkanını kaybedecekler arasında sadece orta kademe çalışanlar yok! Muhasebecilerin, bankacıların, istatistikçilerin, mühendislerin, sayı ile ilgili olarak uğraş verenlerin işleri evet buharlaşacak ama uzmanların dediğine göre; öğretmenler, psikologlar, yargıçlar, avukatlar, hatta sanatçılar bile yapay zeka tehdidi altında olacak gelecekte…Öyle gözüküyor ki, yapay zekanın hayatımızda daha fazla yer alışıyla birlikte başka bir hiyerarşi ve kariyer sistemi kurulacak.Tabii tüm bu köklü değişimlerin içinde, bilim felsefesi yapanların dediklerine göre; en büyük darbeyi emek ve emeğin değeri alacak. Dikkat ederseniz, emeğin değeri son yüzyıldır giderek azalmaktadır, daralmaktadır… Bilgi, güç, kapital bu son yüzyıllık süreçte emeğe nazaran çok daha fazla öne geçtiler. Emeğin daha da değersizleşeceği günleri de getireceğe benziyor yapay zeka çağı!Bir başka mesele de pandemi döneminde küresel olarak tecrübe ettiğimiz dispozitif düzeydir. Yani insanların gönüllü olarak kabullendiği sınırlanmalardır bunlar. Pandemide nasıl ki pasaportlarımız, biletlerimiz, kapılardan geçişlerimiz, sokağa çıkma yasakları, aşı kontrollerine bağlandıysa ve biz bunu nasıl da kısa sürede normalleştirmiş isek, yapay zekanın otoritesini de bir dispozitif olarak kabullenen ve hatta normalleştiren yeni nesiller gelecektir… Dispozitif, otoriteryen bir rejimdir ve yöresel değildir, kısmi değildir, geneldir, küreseldir, bunu kabul etmeyen de ya hastadır, ya delidir, ya düşmandır!Peki ne yapalım? Elimizdeki telefonlardan başlayarak atıp yok mu farz edelim yapay zekayı? Çağ dönüşümlerinin önünde durmanın imkanı yoktur. Ve fakat çağın yeni dinamiklerinin hukuk ve etik (ahlak) sisteme dayalı olarak kurgulanması gerekir. İnsanların insan olma ayrıcalığını, değerini fark edebilmesi gerekir. İnsanın kendine ve diğer insana saygıyı öğrenmesi gerekir.

Source: Sibel Eraslan


“Yere yatıp ağladım”

2019 da grafik sanatçısı Kuntay Tarık Evren ile nikâh masasına oturan, 2022 de oğlu Milan ı kucağına alan Fulya Zenginer, sosyal medya hesabından yayımladığı bir mesajla takipçilerine içini döktü. ELİMDEN GİDENLER TOKAT GİBİ ÇARPTI YÜZÜME Mental çöküş yaşadığını açıklayan Fulya Zenginer; Gündelik dertler, gelecek kaygıları, toplumsal olaylar hepsi birbirine girdi. Sabah, Wendy de (Köpeği) kötüleşince psikolojim temiz bir çöktü. Yere yatıp şöyle hüngür hüngür ağladım sonra bir anne olarak bir köşede mental çökmesi yaşayabilmenin bile ne kadar büyük bir lüks olduğunu fark ettim. Kısa bir Instagram a baktım bir kadın olarak, birey olarak elimden gidenler yine tokat gibi çarptı yüzüme… Yorulduk… ifadelerini kullandı.

Source: Habertürk


Meşhur atıştırmalık piyasadan kaldırılıyor! Yan etkileri şoke etti

Federal Gıda Zinciri Güvenliği Ajansı (FAVV), “Hot Chip” markasına ait “Hot Nut Challenge” isimli ürünün içerdiği yüksek capsaïcinoïdes oranı nedeniyle insan sağlığı açısından tehlikeli olabileceğini açıkladı.Bu madde, aşırı acılığıyla bilinirken, bazı bireylerde solunum problemleri ve cilt reaksiyonlarına yol açabiliyor.MEŞHUR ATIŞTIRMALIK RAFLARDAN KALDIRILIYOR!FAVV’nin yaptığı duyuruda, ürünle temas eden kişilerin gözlerini ovuşturmaktan kaçınmaları, ürünü koklamamaları ve kesinlikle tüketmemeleri gerektiği belirtildi. Tüketicilere, ürünü satın aldıkları yerlere geri götürmeleri çağrısında bulunuldu.Bu uyarıların ardından, ürünü piyasaya süren “My American Shop” firması, ürünü tamamen piyasadan çektiğini ve resmi bir geri çağırma süreci başlattığını duyurdu.Söz konusu ürünün 6 Ocak 2025 ile 17 Nisan 2025 tarihleri arasında satışta olduğu bildirildi. Yetkililer, özellikle sosyal medyada gençler arasında yaygınlaşan “acıya meydan okuma” temalı ürünler konusunda dikkatli olunması gerektiğinin altını çizdi.TOPLATILAN ÜRÜNÜN BİLGİLERİ- Ürün: Hot Nut Challenge- Miktar: 24 gram- Marka: Hot Chip- Son Tüketim Tarihi: 19.02.2026

Source: Kübra Yılmaz


Cumhur İttifakı’na fitne salmak isteyenin nasibine “küçük akıllılık” ve “çürüklük” düştü

“Cumhur İttifakı’nın içine “fitne” salarak, intikam almak isteyen oyun kuruyor farkında mısınız” başlıklı dünkü yazımız, ziyadesiyle ses getirdi.

Dahası, öğleden sonra yazımıza konu olan “fitneci” için MHP lideri Devlet Bahçeli isim vermeden “küçük akıllı” ifadesini kullandı.

Fitne ateşini Cumhur İttifakı’nın içine salmaya heveslenen ise, “üzerime alınmıyorum” diyen pişkin bir açıklama yaptı.

RİKKATLİ OLUNMASI GEREKEN ZAMANLARDAN GEÇİYORUZ

Zor günlerden…

İhtimam gösterilmesi gereken zamanlardan…

Bin düşünüp, bir konuşma yapılacak anlardan…

Yazarken, konuşurken dikkat edilecek günlerden…

Rikkatli olmak zorunda olduğumuz zamanlardan geçiyoruz.

OYUN KURANIN OYUNUNU BOZMAK BOYNUMUZUN BORCU; ÇÜNKÜ…

Fakat bazıları var ki “Oyun kurup” o oyunun peşinden gitmemizi murad ediyor!

İşte onların kurduğu oyunları bozmak da boynumuzun borcu oluyor…

Çünkü, 40 yılı aşkın mücadele ettiğimiz terör belasından kurtulmak istiyoruz.

Çünkü, hem içeride hem dışarıda oluşan iklim bizi zorunlu olarak bir “irade koymaya” itiyor.

Çünkü, Sırrı Süreyya Önder’in ifadesiyle, “Şu an çözersek, iki tarafla çözezeceğiz. Çözemezsek 72 taraf müdahil olacak!”

Çünkü, 100 yılın sonunda, “birlikteliğimizi eşit, adil ve onurlu bir şekilde” inşa etmek zorundayız.

FAKAT; OYUN KURUP, İKLİMİ VURMAK İSTEYENLER VAR

Evet fakat, “Olur ya barış iklimi oluşursa elimizdeki koz yok olur” diyenler var.

Ve fakat, “Bu iş Erdoğan ve Cumhur İttifakı’nın işine yarar” diyen politik hesap peşinde koşanlar var.

Evet fakat, “terörden” terörün finansmanından ziyadesiyle faydalananlar var.

Ve fakat, barışmayalım, kardeşlik hukukunu pekiştirmeyelim, hep birlikte kocaman bir ulus olmayalım isteyenler var.

Ama, evet…!

Evet ama..!

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin açtığı “Umut kapısı”ndan girmek için çaba sarf eden DEM’in önemli aktörleri var.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Terör örgütünün silah bırakma süreci akamete uğramayacak” dediği güçül iradesi var.

PKK ele başı Öcalan’ın, “PKK kongresini toplasın silahları bıraksın” çağrısının arkasında durduğunu gösteren emareler var.

CHP lideri Özel’in bazen kekremsileşse de “Sürece destek vereceğiz” sözü var.

DEM Eş Başkanı Tuncer Bakırhan’ın, “Demokratik ulus mutabakatı” önerisi var.

Şam yönetiminin, “Ülkemizde silahlı terör örgütlerine müsaade etmeyeceğiz” çıkışı var.

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in, “Elinde silahı olan herkes meşru hedefimizdir” tutumu var!

Havada bir iki hafta içerisinde çok önemli gelişmelerin olacağına ilişkin işaretler var.

BAHÇELİ, “ERKEN SEÇİM YOK, SİLAHLAR BIRAKILMALI, TERÖRSÜZ TÜRKİYE PROJESİ HER KESİMDEN DESTEK GÖRDÜ”

Dün Sayın Bahçeli, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle yaptığı uzun paylaşımının ilk bölümde, Cumhur İttifakı’na fitne ateşi atmak isteyen Mümtaz-er Türköne’ye isim vermeden “küçük akıllı” dedi ve ekledi, “Erken seçim yalan ve yaygarasıyla partimizi tartışmaya yeltenen, küçücük akıllarıyla niyet okuyuculuğuna teşebbüs eden çürüklerin hevesleri boşunadır.”

Bahçeli, Türköne’ye sadece “küçük akıllı” demedi.

Aynı zamanda “çürük” ifadesini de kullandı.

Çünkü, Türköne kurduğu oyunla, Cumhur İttifakı’nın sahiplendiği “Terörsüz Türkiye” projesinin doğrudan Sayın Erdoğan tarafından sabote edileceğini… Bu yüzden de Sayın Bahçeli’nin “Erken seçim” kararı alacağını iddia etti.

NASİBİNE, “ÇÜRÜKLÜK” VE “KÜÇÜK AKILLILIK” DÜŞTÜ

Türköne’nin hem yazdığı hem T24’ten Cansu Çamlıbel’e verdiği röportaj ile kurduğu oyun ya da attığı fitne tohumu Sayın Bahçeli tarafından püskürtüldü.

“Çürük” ve “küçük akıllı” olarak anılmaksa Türköne’nin nasibine düştü!

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun. Ceddimize rahmet olsun.

Hasan Öztürk / Haber7

Source: M Yazilari


CHP”li belediye halk plajını satışa çıkarıyor

İzmir’de CHP’li belediyeler, mali darboğazı aşmak için taşınmaz satışlarına yöneliyor. Son örnek Foça’dan geldi. CHP’li Foça Belediyesi, ilçenin en gözde alanlarından biri olan ve halkın ücretsiz olarak kullandığı Kumburnu Plajı Sosyal Tesis Alanı’nı, prim borçlarına karşılık SGK’ya devretti.HALKIN ÜCRETSİZ PLAJI SATILIYORYıllardır Foçalıların ve yazlıkçıların serinlemek için tercih ettiği Kumburnu Plajı”nın devredilmesi, ilçede tepkilere neden oldu. Belediyenin bu adımı, “kamusal alanların özelleştirilmesi” tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı.İHALE 30 NİSAN’DA YAPILACAKSosyal Güvenlik Kurumu’na devredilen Kumburnu Sosyal Tesisi, 30 Nisan 2025 tarihinde satışa çıkarılacak. İhalenin, İzmir Buca’daki Sosyal Güvenlik Merkezi’nde yapılacağı açıklandı. Plajın kime, hangi şartlarda verileceği merak konusu olurken, sivil toplum kuruluşları ve bazı yurttaşlar ihalenin iptali için çağrıda bulundu.

Source: Özgür Gündüz