“Toplumsal Sorunlar Gündemi – Yoksulluk, Gıda Güvenliği ve Sosyal Adalet”

Narin”in ardından…

Ona sadece Narin diyelim, Güran soyadını ona verenlerin katlettiği Narin… Zira Narin”e kıyanlar, Güran soyadının bile Narin”in canından daha kıymetli olduğunu düşündüren bir savunma yaptılar…21 Ağustos”ta kaybolmuş, 8 Eylül”de köyünün yakınındaki Eğertutmaz Deresi”nde cansız bedenine ulaşılmıştı.Yürütülen soruşturma kapsamında anne Yüksel, ağabey Enes, amca Salim Güran ve komşuları Nevzat Bahtiyar”la birlikte 12 kişi tutuklanmıştı.Yüksel, Enes, Salim Güran ve Nevzat Bahtiyar hakkında “iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle hazırlanan iddianame, 7 Kasım”da başlayan ve 3 gün süren ilk duruşmanın ardından 26 Aralık”a ertelendi. Karar duruşması da üç gün sürdü ve tüm Türkiye”nin takip ettiği mahkeme sonunda suçlular cezalarını buldu. Anne, amca ve ağabeye ağırlaştırılmış müebbet cezası verildi. Bu Türk Ceza Kanunu”ndaki en ağır ceza. Başından beri cinayet hakkında konuşan tek kişi diyebileceğimiz komşu Nevzat Bahtiyar ise delilleri karartma suçundan 4 yıl 6 aya mahkum edildi.Baktığınızda evet en ağır cezaları aldılar. 30 yıla yakın tek başlarına hücre tipi bir yerde kalacaklar. Kararın bozulması da öyle söylendiği gibi mümkün değil. Ancak somut veriler ışığında suçu içlerinden birinin nasıl, ne, neden yaptığını itiraf etmesi gerekiyor. Çünkü cinayetin işlendiği sırada alınan HTS kayıtları anne, amca ve ağabeyin evde olduğunu ıspatlıyor.Evet Narin”in kanı yerde kalmadı ama açıklanamayan sorularla…Cinayetin ortaya çıktığı ilk andan itibaren toplum teyakkuza geçti. Bir ara medyanın olaya ilgisi etik sınırları aşan boyutlara ulaştı. Toplumdaki merak medyanın iştahını kabarttı. RTÜK”ün uyarılarına rağmen bu devam etti. Şairin “başkasının ölümü çeker bizi” dizesindeki gibi Narin”in ölümüne çekildik. Narin bizi adeta karanlık yönlerimizle yüzleştirdi.Narin üzerinden siyasi istismarcılık dahi yapıldı.Cinayete yönelik zaman zaman arsızlaşan bu ilgi, günün sonunda edep sınırlarına yaklaştı. Herkes biraz kendine geldi.Soruşturma ve mahkeme safahati de dikkat çekiciydi. İddianameye, sanıklara sorulan sorulara ve ifadelere bakınca yüz akı bir iş çıkarıldığını söylemek mümkün. Mahkeme aileyi çözebilmek için adeta çırpındı. Hakim zaman zaman sanıkların yanına geçti, cübbesini çıkardı, “hakim olarak değil baba olarak soruyorum” dedi… Lakin Narin”i tam olarak kimin ve neden öldürdüğünü öğrenmek mümkün olmadı.Günün sonunda şunu öğrendik; bir evladın canından daha kıymetli sayılan bir şey adına anne, ağabey ve amca, Narin”i bir kez de mahkemede iştirak halinde öldürdü.Narin davası bizi bir evladın canından daha kıymetli bir “sistemin” varolduğu gerçeğiyle yüzleştirdi.Cinayetin hiçbir yerinde olmayan baba bile başından beri Nevzat Bahtiyar”ı suçladı.Belki de cinayetten hemen sonra Nevzat”ın çağırılması ve her tarafta kameralar olduğunu bilen muhtar tarafından Narin”in cansız bedenini saklaması için dereye yönlendirilmesi cinayeti onun üzerine yıkmak içindi.Nevzat hapse girecek, tüm aile ağıtlar yakacak, taziye çadırları kurulacak ve Yüksel, Enes ve Salim Güran ömür boyu Narin”in sırrıyla yaşayabileceklerdi.Cinayetin kendisi kadar korkutucu bir soğukkanlılık….Mahmekenin karar vermek için “neden” sorusunu cevaplamaya ihtiyacı yoktu ama toplumda açtığı yara en çok da bu sorunun cevapsız kalmış olmasıyla ilgili.Bir çocuğun en güvende hissetmesi gereken yerde, ailesinin içinde, birinci derece yakınları tarafından iştirakle öldürülmesi…Ya da biri tarafından öldürülmesi ama kimin ve neden öldürdüğünün ortaya çıkmaması adına, artık mahkemenin vereceği karar ortaya çıkmışken dahi, son sözleri sorulduğunda bile gerçeğin gizlenmesi…Büyüklerin günahlarına kurban edilen bir kız çocuğu.Bir anneyi susturan şey ne olabilir? Kız evladının canından daha kıymetli ne olabilir? Suçlu da olsa bir erkek evlat mı? Yoksa “iffetsizliğin” faş edilmesi mi?

Source: Halime Kökce


Bakan Tekin”den İBB”ye zehirli kumanya tepkisi: Önce protokol yapın sonra gıda dağıtın

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, İstanbul”da gazetecilerle bir araya geldi. Eğitim gündemiyle ilgili önemli açıklamalar yaptı.Çocuklarını özel okula gönderen velilerin 2025″teki zamlar konusundaki kaygılarını hatırlatılan Bakan Tekin, birkaç yıldır yemek, kıyafet, servis ve kitap ücretlerine yüzde 100″lere varan zamların yapıldığını hatırlattı. Tekin, “Bu konuda yönetmelik çalışmamız var. Yeni yılın başında yürürlüğe girmiş olur. Bedava dağıttığımız kitap seti için 50 bin ila 60 bin lira isteyen özel okullar vardı. Bu ücretleri özel okulların sisteme girmesini istiyoruz ve ödeme süreçlerini takip ediyoruz” dedi.BU YIL KPSS YOK, AGS VARÖğretmen adayları için 2025 yılında KPSS sınavı olmayacağını belirten Bakan Tekin, “2025 yılında ÖSYM ile yaptığımız protokolle “Akademi Giriş Sınavı” adıyla bir sınavı organize ettik. Bu yıl ilk defa 13 Temmuz”da yapılacak. Bu sınav sonuçlarına göre atamalarımızı, Milli Eğitim Akademisi”ne giriş sürecini başlatacağız” diye konuştu.MAARİF MODELİNE REVİZYONTürkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile ilgili güncellemelerin devam ettiğini belirten Bakan Tekin, “Öğretmen arkadaşlarımız sistemle ilgili gördükleri ufak tefek eksikleri bildiriyor, öneri sunuyor. Biz zaten dinamik bir süreç olacağını söylemiştik. Müfredat bu tür önerilerle revize edilecek süreç içerisinde” ifadesini kullandı.YERLİ VE MİLLİ ZEKA TESTİBİLSEM sınavında 2025″te önemli bir değişim yaşanacağını belirten Milli Eğitim Bakanı, yerli ve milli zeka testi müjdesi verdi: “Daha henüz lansmanını yapmadığımız bir zeka testi uygulaması var. BİLSEM”deki sınavları artık o uygulamayla yapacağız.”SINAVLAR İÇİN EBA”YA ODAKLANINBakan Tekin, YKS ve LGS gibi sınavların içeriğinin müfredata uyumlu olacağını belirterek şöyle konuştu: “5 ve 9. sınıftaki öğrenci velilere tavsiyem; çocuklarının sadece ve sadece müfredat, okulda öğretmenlerinin kendileriyle paylaştığı şeyler ve bizim EBA üzerinden ulaştırdığımız materyallere odaklansınlar. 8 ve 12. sınıfl ardaki sınavın içeriği de bu materyale ve bu programa uygun olacak. Sınavın içeriği de bu formata dönecek. Yani programla uyumlu hale gelecek”TEKİN”DEN İBB”YE ZEHİRLİ KUMANYA TEPKİSİ Bakan Tekin, Şile”de 56 öğrencinin zehirlenmesine neden olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi”nin (İBB) kumanyasına da değindi. Okullarda başına buyruk gıda dağıtımı yapılamayacağını dile getiren Tekin, şöyle devam etti: “Gıda dağıtmak istiyorsa biz diyoruz ki eşitlik, adalet, hukuk devleti sınırları içerisinde ne yapmak istiyorsanız protokole yazın. Biz protokolü bu sınırlar içerisine getirelim. Ondan sonra götürün ne dağıtacaksanız. Bizim hem hijyen açısından hem gıda güvenliği açısından hem de adalet açısından ilkelerimizi koyalım, gereğini yapın. “İstediğimi dağıtacağım” demek olmaz. Bu hukuk devleti ilkesiyle de çelişir. Çocuklarımızın güvenliği açısından da sorunlar üretebilir. O yüzden karşıyız buna” dedi.

Source: Www.star.com.tr


Altınlarım silah zoruyla çalındı dedi! Gerçek başka çıktı: Valilik: Yalan beyanda bulundu

Olay, Belen ilçesi Sarımazı Mahallesi Göktürk Sokak”ta meydana geldi. Maskeli 2 kişi, depremde evleri yıkılan Hanifi (69) ve Ayhan Kıdır çiftinin oturduğu müstakil eve girdi. Şüpheliler, evdeki Ayhan Kıdır”ı silahla tehdit edip, dövdükten sonra kolundaki 2 altın bileziği alarak kaçtı. Ayhan Kıdır, durumu önce eşine, ardından da polise bildirdi. Adrese giden polis ekipleri, Ayhan Kıdır”ın ifadesine başvurup çevredeki güvenlik kamera kayıtlarını inceleyerek şüphelilerin yakalanması için çalışma başlattı. Ayhan Kıdır, mutfaktayken karşılaştığı 2 şüphelinin ağızını kapatıp, kolundaki 2 burma bileziği aldıklarını söyledi. Kıdır, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023″teki depremlerde evlerinin yıkıldığını ve kirada oturduklarını belirterek, “Çalınan altınlar biriktirdiğimiz ev parasıydı. Salı günü müteahhitte para verecektik. Ama maalesef altınlarımın hepsi gitti. Yetkililerden yardım bekliyorum. Ben de bir depremzedeyim. Eşim kanser hastası, ben de hastayım. İkimiz birden mahvolduk. Güvencem kalmadı. Devletimizden yardım bekliyorum” dedi. Evlerini yaptırmak için 2 yıldır para biriktirip altın aldıklarını anlatan Hanifi Kıdır ise mağdur olduklarını ifade ederek yetkililerden yardım istedi. OĞLUNA PARA VERMEK İÇİN YALAN BEYANDA BULUNMUŞHatay Valiliği, Belen ilçesindeki evine giren maskeli 2 kişinin kendisini darbedip, kolundaki iki altın bileziği gasbettiklerini iddia eden Ayhan Kıdır”ın, oğluna para vermek için yalan beyanda bulunduğunu açıkladı. Valilik tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:”28.12.2024 günü, saat 11.45 sıralarında Sarımazı Mahallesi Göktürk Sokak, No:51 sayılı yerde konutta silahlı yağma konusu ile alakalı yapılan çalışmalarda; A.K. isimli bayan şahıs ile yapılan görüşmede, öz oğlu M.K.”nın bunalımda olduğunu kumar oynadığı için paraya ihtiyacı olduğunu, yaklaşık iki ay önce oğluna bileziklerini verdiğini, oğluna para vermek için yalan beyanda bulunduğunu, silahlı yağma olayının gerçekleşmediğini beyan etmiştir.

Source: Www.star.com.tr


Kritik gün için geri sayım… Memur ve emekli maaşlarında zam oranı ne olacak?

Asgari ücret maratonu sürpriz bir kararla erkenden tamamlandı. 7 milyon asgari ücretlinin 2025 maaşı 22 bin 104 lira olarak gerçekleşti. Yüzde 30 artış pek çok kesim tarafından yetersiz görülürken maratonunun tamamlanmasıyla birlikte milyonlarca işçi, memur, çiftçi ve esnaf emeklisi yeni yıl zamlarını heyecanla beklemeye başladı.
20 milyon emekli 3 Ocak”ı bekliyor
Yaklaşık 20 milyon emekli ve memur, 2025 yılı için maaş artış oranlarını, 3 Ocak tarihinde açıklanacak altı aylık enflasyon verileriyle birlikte öğrenecek. 2024 yılında 12 bin 500 lira olarak belirlenen en düşük emekli maaşı da enflasyon oranına göre yeniden düzenlenecek. Bu maaşlara ilişkin yasal düzenleme ise Meclis’in 7 Ocak’ta çalışmaya başlamasının ardından ele alınacak.

Emeklilere yapılacak zam farkı, yasal düzenleme sonrası hesaplara yansıtılacak ve kök maaşlar yeniden belirlenecek. En düşük emekli aylığı için 14 bin ila 15 bin lira arasında tahminler öne çıkıyor.
Meclis’in çalışma takvimi
Bütçe görüşmelerini tamamlayan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), 7 Ocak’a kadar tatile girdi. Meclis yeniden çalışmaya başladığında, öncelikli olarak iki önemli düzenlemenin yasalaştırılması bekleniyor. Bunlardan biri, asgari ücret desteğinin artırılmasına yönelik düzenleme. 2024 yılı için yüzde 30 oranında artırılarak 22 bin 104 lira (brüt 26 bin 5 lira) olarak belirlenen asgari ücretin yanı sıra, 700 lira olan asgari ücret desteği 1000 liraya çıkarıldı. Bu desteğin yürürlüğe girmesi için yasal bir düzenleme gerekiyor. Diğer bir öncelik ise en düşük emekli maaşına yapılacak artış olacak.
Emekli ve memurlar için zam beklentileri
Yaklaşık 20 milyon emekli ve memurun zam oranlarını netleştirecek enflasyon verilerinin cuma günü açıklanması bekleniyor. Asgari ücretin 22 bin 104 lira olarak belirlenmesi, emekli ve memur maaşlarına yönelik zam beklentilerinde de düşüşe yol açtı. Türkiye İstatistik Kurumu”nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre, temmuz-kasım dönemi toplam enflasyon oranı yüzde 14,57 olarak hesaplandı.
6 aylık enflasyon oranı yüzde 16,48 seviyesinde
Altı aylık enflasyon oranı beklentilere göre yüzde 16,48 seviyesinde hesaplanıyor. Enflasyonun yüzde 2 olması durumunda bu oran yüzde 16,86’ya yükselecek. Memur ve emekli maaşlarına yapılacak zamda belirleyici olan enflasyon farkı ise yüzde 6,24 olarak öngörülüyor.
Memur maaşları ve zam senaryoları
2024 yılı temmuz ayında 39 bin 177 liraya yükselen en düşük memur maaşı, 2025’te yüzde 12 zamla 43 bin 878 liraya, yüzde 13 zamla ise 44 bin 270 liraya çıkabilecek. Memur emekli maaşlarında ise yüzde 12’lik zamla 17 bin 587 liradan 19 bin 697 liraya, yüzde 13 zamla ise 19 bin 873 liraya yükselmesi bekleniyor.
Hazine desteği ile kök aylıklar yeniden düzenleniyor
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, en düşük emekli maaşı düzenlemesinin mutlaka yapılacağını belirtti. Temmuz itibarıyla 12 bin 500 lira olan en düşük emekli maaşı, altı aylık enflasyon oranına göre kök maaşa uygulanacak. Örneğin, en düşük maaşın 14 bin liraya çıkması durumunda, kök maaşı 10 bin lira olan emekli, ek olarak 4 bin lira daha alacak. Bu fark Hazine tarafından karşılanacak.
Zamlı maaşlar ve ödeme takvimi
2025 yılındaki ek zamlar, 1 Ocak’tan itibaren geçerli olacak. SSK emeklileri 17-25 Ocak, Bağ-Kur emeklileri ise 25-28 Ocak tarihleri arasında maaşlarını alacak. Eğer yasal düzenleme tamamlanamazsa, maaşlar önce mevcut haliyle yatacak ve zam farkları daha sonra yatırılacak.

“Memur zammı refah payı ile yükselebilir”
Asgari ücret rakamında tahminleri doğru çıkan Sosyal Güvenlik Uzmanı Özgür Erdursun, memur ve memur emeklisine yüzde 12, SSK ve Bağ-Kur emeklilerine yüzde 17 zam yapılacağını öngördü. Memur zamlarında bu oranların refah payı da yükseltilerek yüzde 25″e çıkacağını söyleyen Erdursun, SSK ve Bağ-Kur emeklisinin de temmuz ayında 6 aylık enflasyon farkı alacağını onun da yüzde 10 civarında çıkacağını belirtti.
“Emekliye de yüzde 10-15”
Enflasyon Araştırma Grubu”nun (ENAG) Başkanı Prof. Dr. Veysel Ulusoy ise sosyal medya hesabından memur, emekli ve işçi için zam tahminini paylaştı. Asgari ücretteki yüzde 30″luk artış sonrası Ulusoy, “Memur, işçi ve emekliye de yüzde 10-15 verecekler” dedi.

Source: Dünya Gazetesi


Son dakika: Yoksulluk oranı belli oldu

Toplumun genel düzeyine göre belirli bir sınırın altında gelire sahip olan bireyler göreli anlamda yoksul sayılmaktadır. Buna göre, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50″si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına ilişkin yoksulluk oranı 2024 yılında 0,1 puan artarak yüzde 13,6 oldu. Medyan gelirin yüzde 60″ı dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre hesaplanan yoksulluk oranı ise son yılda 0,1 puan azalarak yüzde 21,2 olarak gerçekleşti.
2024″te yoksul sayısı arttı
Medyan gelirin yüzde 60’ına göre yapılan hesaplamaya ilişkin yoksul sayısı 17 milyon 821 bin kişi oldu. Geçen yıl bu rakamlar sırasıyla 11 milyon 303 ile 17 milyon 873 idi.

En düşük yoksulluk oranı tek kişilik hanelerde
Hanehalkı tipine göre eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50″si dikkate alınarak hesaplanan yoksulluk oranlarına bakıldığında; tek kişilik hanehalklarında yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 0,8 puan azalarak yüzde 6,5, çekirdek aile bulunmayan birden fazla kişiden oluşan hanehalklarında ise 3,1 puan artarak yüzde 10,8 olmuştur. En az bir çekirdek aile ve diğer kişilerden oluşan hanehalklarının yoksulluk oranı 0,9 puan artarak yüzde 17,9, tek çekirdek aileden oluşan hanehalklarının yoksulluk oranı ise 0,1 puan artarak yüzde 13,4 oldu.

En yüksek yoksulluk oranı bir okul bitirmeyenlerde
Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50″si dikkate alınarak hesaplanan yoksulluk oranına göre; bir okul bitirmeyenlerin yüzde 24,7″si, lise altı eğitimlilerin yüzde 13,6″sı, lise ve dengi okul mezunlarının ise yüzde 7,4″ü yoksul olarak hesaplandı. Yükseköğretim mezunları ise yüzde 2,7 ile en düşük yoksulluk oranına sahip grup oldu.
Maddi ve sosyal yoksunluk oranı yüzde 13,3
Maddi ve sosyal yoksunluk oranı hesabında hane düzeyinde sorgulanan değişkenler; otomobil sahipliği, ekonomik olarak beklenmedik harcamaları yapabilme, evden uzakta bir haftalık tatil masrafını karşılayabilme, kira, konut kredisi ve faizli borçları ödeyebilme, iki günde bir et, tavuk, balık içeren yemek yiyebilme, evin ısınma ihtiyacını karşılayabilme ve mobilyaları eskidiğinde değiştirebilme durumudur.
Bu oran için fert düzeyinde toplanan değişkenler ise; eskimiş giysileri yerine yenisini alabilme, düzgün iki çift ayakkabıya sahip olabilme, ayda en az bir kez tanıdıkları ile toplanabilme, ücretli boş zaman faaliyetlerine katılabilme, kendini iyi hissetmek için bir miktar para harcayabilme ve kişisel amaçlı kullanım için internet sahipliği olarak belirlenmiştir.

Yukarıda belirtilen on üç maddenin en az yedisini karşılayamayanların oranı olarak tanımlanan maddi ve sosyal yoksunluk oranı; 2023 yılında yüzde 14,4 iken 2024 yılı sonuçlarında 1,1 puan azalarak yüzde 13,3 olarak tahmin edildi.
Sürekli yoksulluk oranı yüzde 13,7
Dört yıllık panel veri kullanılarak hesaplanan sürekli yoksulluk oranı, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 60″ına göre son yılda ve aynı zamanda önceki üç yıldan en az ikisinde de yoksul olan fertleri kapsamaktadır. Buna göre, 2024 yılı sonuçlarına göre sürekli yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 0,7 puan artarak yüzde 13,7 oldu.
Ayrıntılar geliyor…

Source: Dünya Gazetesi


Son dakika: Türkiye”deki yoksul sayısı belli oldu!

Toplumun genel düzeyine göre belirli bir sınırın altında gelire sahip olan bireyler göreli anlamda yoksul sayılmaktadır. Buna göre, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50″si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına ilişkin yoksulluk oranı 2024 yılında 0,1 puan artarak yüzde 13,6 oldu. Medyan gelirin yüzde 60″ı dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre hesaplanan yoksulluk oranı ise son yılda 0,1 puan azalarak yüzde 21,2 olarak gerçekleşti.
2024″te yoksul sayısı arttı
Satınalma Gücü Paritesi (SGP) kullanılarak hesaplanan gelire dayalı göreli yoksulluk sınırına göre yoksul sayıları ise şöyle:
Meydan gelirin yüzde 50’sine göre 10 milyon 379 bin, medyan gelirin yüzde 60’ına göre ise 16 milyon 739 bin kişi.

En düşük yoksulluk oranı tek kişilik hanelerde
Hanehalkı tipine göre eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50″si dikkate alınarak hesaplanan yoksulluk oranlarına bakıldığında; tek kişilik hanehalklarında yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 0,8 puan azalarak yüzde 6,5, çekirdek aile bulunmayan birden fazla kişiden oluşan hanehalklarında ise 3,1 puan artarak yüzde 10,8 olmuştur.
En az bir çekirdek aile ve diğer kişilerden oluşan hanehalklarının yoksulluk oranı 0,9 puan artarak yüzde 17,9, tek çekirdek aileden oluşan hanehalklarının yoksulluk oranı ise 0,1 puan artarak yüzde 13,4 oldu.

En yüksek yoksulluk oranı bir okul bitirmeyenlerde
Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50″si dikkate alınarak hesaplanan yoksulluk oranına göre; bir okul bitirmeyenlerin yüzde 24,7″si, lise altı eğitimlilerin yüzde 13,6″sı, lise ve dengi okul mezunlarının ise yüzde 7,4″ü yoksul olarak hesaplandı. Yükseköğretim mezunları ise yüzde 2,7 ile en düşük yoksulluk oranına sahip grup oldu.
Maddi ve sosyal yoksunluk oranı yüzde 13,3
Maddi ve sosyal yoksunluk oranı hesabında hane düzeyinde sorgulanan değişkenler; otomobil sahipliği, ekonomik olarak beklenmedik harcamaları yapabilme, evden uzakta bir haftalık tatil masrafını karşılayabilme, kira, konut kredisi ve faizli borçları ödeyebilme, iki günde bir et, tavuk, balık içeren yemek yiyebilme, evin ısınma ihtiyacını karşılayabilme ve mobilyaları eskidiğinde değiştirebilme durumudur.
Bu oran için fert düzeyinde toplanan değişkenler ise; eskimiş giysileri yerine yenisini alabilme, düzgün iki çift ayakkabıya sahip olabilme, ayda en az bir kez tanıdıkları ile toplanabilme, ücretli boş zaman faaliyetlerine katılabilme, kendini iyi hissetmek için bir miktar para harcayabilme ve kişisel amaçlı kullanım için internet sahipliği olarak belirlenmiştir.

Yukarıda belirtilen on üç maddenin en az yedisini karşılayamayanların oranı olarak tanımlanan maddi ve sosyal yoksunluk oranı; 2023 yılında yüzde 14,4 iken 2024 yılı sonuçlarında 1,1 puan azalarak yüzde 13,3 olarak tahmin edildi.
Sürekli yoksulluk oranı yüzde 13,7
Dört yıllık panel veri kullanılarak hesaplanan sürekli yoksulluk oranı, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 60″ına göre son yılda ve aynı zamanda önceki üç yıldan en az ikisinde de yoksul olan fertleri kapsamaktadır. Buna göre, 2024 yılı sonuçlarına göre sürekli yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 0,7 puan artarak yüzde 13,7 oldu.
Yoksulluk oranı en düşük Gaziantep, Adıyaman ve Kilis”de
İBBS 2. Düzey bölgelerinin her biri için eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50″sine göre hesaplanan yoksulluk sınırına göre, gelire dayalı göreli yoksulluk oranının en yüksek olduğu şehirler; yüzde 14,6 ile Kırıkkale, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Kırşehir, yüzde 12,3 ile Kastamonu, Çankırı, Sinop oldu.
Göreli yoksulluk oranı en düşük olan şehirler ise yüzde 4,7 ile Gaziantep, Adıyaman, Kilis, yüzde 6,4 ile Şanlıurfa, Diyarbakır oldu.

Yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında olanların oranı yüzde 29,3
Yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olanlar; göreli yoksulluk, maddi ve sosyal yoksunluk ve düşük iş yoğunluğu göstergelerinin en az birinden yoksun olanları ifade etmektedir. Son yıl sonuçlarına göre fertlerin yüzde 29,3″ü yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında kaldı. Bu oran yaş gruplarına göre incelendiğinde; 0-17 yaş grubunda yüzde 38,9, 18-64 yaş grubunda yüzde 26,3, 65 ve üstü yaş grubunda ise yüzde 23,3 olarak tahmin edildi.
Nüfusun yüzde 4,3″ü dört yıl boyunca yoksulluktan çıkamadı
Dört yıllık panel veri kullanılarak medyan gelirin yüzde 50″sine göre hesaplanan yoksullukta kalma süresi incelendiğinde, fertlerin yüzde 10,1″i dört yıl içinde bir yıl, yüzde 6,5″i iki yıl, yüzde 4,3″ü üç yıl, yüzde 4,3″ü ise dört yıl boyunca (panel süresince) yoksullukta kaldı. Nüfusun yüzde 74,8″i ise dört yıl boyunca hiç yoksulluk sınırının altında kalmadı.
Nüfusun yüzde 31,3″ü sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürük pencere ile yaşadı
Kurumsal olmayan nüfusun yüzde 31,3″ü sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçeveleri vb. problemler yaşarken yüzde 30,2″si konutunda izolasyondan dolayı ısınma sorunu, yüzde 21,7″si trafik veya endüstrinin neden olduğu hava kirliliği, çevre kirliliği veya diğer çevresel sorunlarla karşılaştı.
Taksit ödemesi veya borcu olanların oranı yüzde 56,8
Geçen yıla göre konut alımı ve konut masrafları dışında borç veya taksit ödemesi olanların oranı 1,2 puan azalarak yüzde 56,8 oldu. Nüfusun yüzde 5,2″sine bu ödemeler yük getirmezken yüzde 39,1″ine biraz yük getirdi, yüzde 12,5″ine ise çok yük getirdi. Konut masraflarının çok yük getirdiği hanelerin oranı 3,9 puan azalarak yüzde 13,6 olurken, bu masrafların biraz yük getirdiği hanelerin oranı 4,7 puan artarak yüzde 71,2 oldu. Konut masraflarının yük getirmediğini belirten hanelerin oranı geçen yıla göre 0,7 puan azalış ile yüzde 15,2 olarak hesaplandı.
Fertlerin yüzde 57,5″i evden uzakta bir haftalık tatil masraflarını, yüzde 39,3″ü iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek masrafını, yüzde 26,8″i beklenmedik harcamaları, yüzde 15,1″i evin ısınma ihtiyacını, yüzde 59,6″sı ise eskimiş mobilyaların yenilenmesini ekonomik olarak karşılayamadığını beyan etti.
Kendilerine ait bir konutta yaşayanların oranı yüzde 56,1
Oturulan konuta sahip olanların oranı geçen yıla göre 0,1 puan azalarak 2024 yılında yüzde 56,1 olarak hesaplanırken, kirada oturanların oranı yüzde 28,0, lojmanda oturanların oranı yüzde 0,9, kendi konutunda oturmayıp kira ödemeyenlerin oranı ise yüzde 15,0 oldu.
Ayrıntılar geliyor…

Source: Dünya Gazetesi


Yılbaşında İstanbul”da 55 bin polis görev yapacak

İstanbul Emniyet Müdürlüğü, suçla mücadele ve vatandaşların güvenliğini sağlama amacıyla Eyüpsultan ve Gaziosmanpaşa ilçelerinde geniş çaplı bir genel güvenlik ve asayiş uygulaması gerçekleştirdi. Saat 20.00’de başlatılan uygulama, Organize Suçlarla Mücadele ve Narkotik Suçlarla Mücadele şube müdürlükleri koordinesinde, dedektör köpeklerin de katılımıyla yapıldı. 392 EKİP VE 784 PERSONEL GÖREV BAŞINDA Uygulamaya, ilgili şube müdürlükleri ve ilçe emniyet birimlerinden 392 ekip ve 784 personel katıldı. İstanbul Emniyet Müdürü Selami Yıldız, Eyüpsultan Meydanı’ndaki denetim noktasına gelerek operasyonu bizzat denetledi. Gazetecilere açıklamalarda bulunan Yıldız, “İstanbul’un huzuru, Türkiye’nin huzuru” anlayışıyla hareket ettiklerini vurgulayarak, “Her ilçenin kendine özgü koşullarına ve suç oranlarına göre uygulamalarımızı planlıyoruz. Bugün de Eyüpsultan ve Gaziosmanpaşa’da yeni yıl öncesi huzur ve güven uygulamalarımızı başlattık,” dedi. YENİ YILDA 55 BİN POLİS SAHADA OLACAK Yeni yıl öncesi ve sırasında halkın güvenliğini sağlamak için gerekli tüm tedbirlerin alındığını belirten Yıldız, 6 büyük ilçede güvenlik önlemlerinin yoğunlaştırıldığını, diğer 39 ilçede ise kesintisiz denetimlerin devam edeceğini söyledi. “Yeni yılda 55 bin polis ve güvenlik görevlisi sahada olacak. Vatandaşlarımızın huzur ve güven içinde yeni yıla girmesi için 7/24 görev başındayız,” diye konuştu.

Source: Internet Haber


TÜİK açıkladı: Türkiye”de iki günde bir et yiyemeyenlerin oranı belli oldu

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Yoksulluk ve Yaşam Koşulları istatistiklerini açıkladı. Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50″si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre, yoksulluk oranı 2024 yılında 0,1 puan artarak yüzde 13,6 oldu. Satınalma Gücü Paritesi (SGP) kullanılarak hesaplanan gelire dayalı göreli yoksulluk sınırına göre yoksul sayıları şöyle: Meydan gelirin yüzde 50’sine göre 10 milyon 379 bin, medyan gelirin yüzde 60’ına göre ise 16 milyon 739 bin kişi. Türkiye”nin yüzde 39,3″ü iki günde bir et yiyemiyor Fertlerin yüzde 13,6’sı için konut masrafları çok yük getiriyor, yüzde 71,2’si için biraz yük getiriyor. Konut masraflarının yük getirmediğini söyleyenlerin oranı yüde 15,2 oldu. Fertlerin yüzde 12,5’i için konut alımı ve konut masrafları dışında borç ve taksit ödemeleri çok yük getiriyor. Borç ve taksit ödemeleri yüzde 39,1 için ise biraz yük getiriyor. Borç ve taksitin yük getirmediğini söyleyenlerin oranı yüzde 5,2 oldu. Fertlerin borç ve taksiti olmayan kesimi ise yüzde 43,3 olarak belirlendi. Türkiye”nin yüzde 39,3″ü iki günde bir et yiyemiyor Fertlerin yüzde 39,3″ü iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek masrafını karşılayamadığını söyledi. Medyan gelirin yüzde 60’ının altında olanlar için ise bu oran yüzde 68,4’e yükseliyor. Fertlerin yüzde 57,5″i evden uzakta bir haftalık tatil masraflarını, yüzde 26,8″i beklenmedik harcamaları, yüzde 15,1″i evin ısınma ihtiyacını, yüzde 59,6″sı ise eskimiş mobilyaların yenilenmesini ekonomik olarak karşılayamadığını bildirdi.

Source: Dünya Gazetesi


Kemal Kılıçdaroğlu”ndan 6 maddelik “Suriye” mesajı!

Suriye”de 61 yıl süren Baas rejimi sona erdi. Beşar Esad”ın Rusya”ya kaçması ile ülkede başa geçen yeni yönetim inşa için kolları sıvadı. Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Suriye”nin geleceğine ilişkin açıklama yaptı. Kılıçdaroğlu, mesajını hem Türkçe hem de Arapça olarak paylaştı. Kılıçdaroğlu”nun paylaşımı şöyle: Düğmeyi yanlış iliklemeyin. Suriye”nin yeniden kuruluşunda ülkedeki bütün etnik ve inanç yapılarını hesaba katmalı,muhatap almalı ve herkesin kendini güvende hissedeceği bir yeni yönetime destek vermeliyiz. Bu bağlamda, 1.​Suriye’nin toprak bütünlüğü korunmalı ve başta İsrail olmak üzere uluslararası hukukun gereklerine tüm ülkeler uymalıdır. 2.​Suriye Cumhuriyeti; demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak yeniden yapılanmalıdır. 3.​Tüm kimlikler ve inançlar yeni Suriye Cumhuriyeti Devleti’nin güvencesi altında olmalı, yurttaşlar açısından eşitlik yaşamın her alanında uygulanmalıdır. 4.​Devlet, tüm kimliklere ve inançlara eşit davranmalı, uygulamada ayrıcalıklı bir anlayışa asla izin vermemelidir. 5.​Çoklu yapıların oluşturduğu kültürel zenginlikler korunmalı ve bu zenginliğe saygı duyulmalıdır. 6.​Bu bağlamda Türkiye üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmeli,ülkemizin ve bölge coğrafyasının geleceği için laik ve demokratik bir Suriye’nin inşaasına katkı sunmalıdır.

Source: Internet Haber


Kim Jong-un, boşanan çiftleri çalışma kamplarına gönderme emri verdi

Diktatör Kim Jong-un, boşanan çiftlerin “suçlarının kefaretini ödemeleri” için çalışma kamplarına gönderilmelerini emretti.Kuzey Koreli lider, boşanmanın “sosyalizm karşıtı” bir eylem olarak görülmesi nedeniyle, boşanan çiftlerin altı aya kadar kampta çalışmalarını istiyor. Ülkedeki bir kaynağın açıklamasına göre, yakın zamana kadar sadece boşanma talebinde bulunan eş cezalandırılıyordu ve bu, fiziksel şiddete maruz kalan eşler için bile geçerliydi.Ancak yeni uygulamayla, boşanma kararı kesinleştikten sonra her iki eş de hapis cezasıyla karşı karşıya kalacak.Kuzey Kore”nin kuzeyindeki Ryanggang eyaletinden bir vatandaş RFA haber sitesine yaptığı açıklamada, “Kimjongsuk İlçe Halk Mahkemesi”ne gittiğimde 12 kişiye boşanma kararı verildiğini gördüm. Karar açıklanır açıklanmaz, hepsi ilçe çalışma eğitim kampına gönderildi” dedi.Aynı kaynak, 2020″den bu yana boşanmaların hızla arttığını belirtti.COVID-19 salgınının başlamasıyla birlikte ülke tamamen karantinaya alınmış ve çoğu aile geçimini sağlamakta büyük zorluklar yaşamıştı. Kötüleşen ekonomik koşullar birçok evliliğin sonlanmasına neden oldu.Hükümet, bu çalkantılı dönemde evli çiftlerin ayrılmasını önlemek için boşananları cezalandırmaya başladı.Geçen yıl ise devlet, özellikle kadınların boşanmasını engellemek amacıyla bir eğitim kampanyası başlattı.

Source: Abdullah Teymur


Bölgelere göre yoksulluk sınırı: İstanbul”da yoksulluk sınırı 105 bin 822 TL!

TÜİK, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine göre bölgesel yoksul sayıları ve yoksulluk oranlarını açıkladı.
Türkiye”de 2024 yılında medyan gelirin yüzde 60″ına göre yoksulluk sınırı 81 bin 742 TL oldu. Yoksulluk sayısı 17 milyon 821 bin kişi olarak açıklanırken, yoksulluk oranı yüzde 21,2 oldu.
3 büyük ilde yoksulluk sınırı ve oranları
İstanbul”da medyan gelirin yüzde 60″ına göre, yoksulluk sınırı 105 bin 822 TL olarak açıklandı. Şehirde yoksul sayısı 2 milyon 756 bin kişi olurken, yoksulluk oranı yüzde 17,6″ya ulaştı.
İzmir de ise medyan gelirin yüzde 60″ına göre, 91 bin 118 TL olurken, yoksul sayısı 764 bin olarak açıklandı. Yoksulluk oranı da yüzde 17,3 oldu.
Ankara”da medyan gelirin yüzde 60″ına göre, yoksulluk sınırı 105 bin 447 olarak açıklandı. Yoksul sayısı 1 milyon 121 bin olurken, yoksulluk oranı yüzde 19,7 olarak açıklandı.
Medyan gelirin yüzde 50″sine göre rakamlar
Medyan gelirin yüzde 50″sine göre ise, İstanbul”da yoksulluk sınırı 88 bin 185 TL olurken, yoksul sayısı 1 milyon 567 kişi oldu. Yoksulluk oranı da yüzde 10,0 olarak açıklandı.
İzmir”de medyan gelirin yüzde 50″sine göre, yoksulluk sınırı 75 bin 931 olarak açıklanırken, yoksul sayısı 446 bin kişi oldu. Yoksulluk oranı da yüzde 10,1 olarak açıklandı.
Ankara”da medyan gelirin yüzde 50″sine göre, yoksulluk sınırı 87 bin 872 olarak açıklandı. Yoksul sayısı 634 bin kişi olurken, yoksulluk oranı yüzde 11,1 olarak açıklandı.
Yoksulluk sınırı en yüksek bölge Konya, Karaman
İBBS 2. Düzey bölgelerinin eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine göre bölgesel yoksul sayıları ve yoksulluk oranlarına göre, (medyan gelirin yüzde 60″ına göre), yüzde 21,3 ile TR52 (Konya, Karaman) yoksulluk oranının en yüksek olduğu bölge oldu. Onu, yüzde 20,4″le TR71 (Kırıkkale, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Kırşehir) takip etti.
En düşük olduğu İBBS 2. Düzey bölgeleri ise, yüzde 9,7″yle TRC1 (Gaziantep, Adıyaman, Kilis) yüzde 12,9″la TRC2 (Şanlıurfa, Diyarbakır) oldu.

Source: Dünya Gazetesi


Ekonomi yönetimi gündeme ilişkin soruları yanıtladı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, burada yaptığı konuşmada, Suriye”de son dönemde meydana gelen gelişmelerin ardından detay konuşmak için erken olduğunu, hızlı bir devrimin gerçekleştiğini ve burada yepyeni bir dönem başladığını söyledi.

Türkiye”nin de yeni yönetime katkı sağladığını belirten Yılmaz, “İnşallah en kısa sürede istikrar ve güven ortamı oluşur. Suriye”de yeniden yapılanma, güvenlik ortamının iyileşmesi, istikrarın güçlenmesi, refahın artması Türkiye için de şüphesiz faydalı sonuçlar doğuracaktır. Suriye”den Türkiye”ye yönelik terör tehditlerinin ortadan kalkması başlı başına büyük bir fayda. Suriye istikrar kazandıkça, zenginleştikçe, refahı arttıkça turizmden ticarete her türlü alanda ekonomik olarak da Türkiye”ye önemli katkıları olacak. Yeniden inşa sürecinde en yakın komşu olarak Türkiye”nin şüphesiz daha fazla katkısı olacak.” diye konuştu.

“Suriye”deki provokatif hadiselere ihtiyatlı bakılmalı”

Suriye konusundaki tavırlarının çok açık ve net olduğunu vurgulayan Yılmaz, bu ülkede yaşayanların huzur içinde olacağı siyasi ortamın oluşmasını temenni ettiklerini dile getirdi. Yılmaz, Suriye”deki düzeni bozmaya yönelik “provokatif hadiselere” ihtiyatla bakılması gerektiğine dikkati çekerek, “Suriye”de farklı amaçlarla istikrarı bozmak isteyecek güçler her zaman olabilir. Bunların sosyal medyadan ülkemizdeki birtakım kesimler üzerinden de algılar oluşturmaya çalışarak oradaki istikrarı bozmaya çalışıcı eylemleri olabilir. Bunlara karşı hepimizin çok uyanık olması lazım.” değerlendirmesinde bulundu.

Suriye”de ortam iyileştikçe gönüllü ve güvenli geri dönüşün de artmasını beklediklerine işaret eden Yılmaz, Türkiye”de yaşayan Suriyelilerin burada geliştirdikleri ilişkilerin yeni dönemde köprü vazifesi göreceğini bildirdi.

Suriye”ye yönelik yaptırımlara değinen Yılmaz, bunların Batı”nın yaptırımları olduğunu, bir önceki rejime yönelik ortaya konulduğunu ve yeniden değerlendirilmesi gerektiğini anlattı. Yılmaz, “Yıllardır Esed rejimi altında sıkıntı çeken halkın rahatlaması bakımından da bu yaptırımların kalkması gerekiyor ama daha sürecin çok başlarındayız.” ifadesini kullandı.

“Terörün varlığı demokratik siyaseti zehirliyor”

Yılmaz, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli”nin açıklamaları ve DEM Parti heyetinin İmralı Adası”nda terör örgütü PKK”nın elebaşı Abdullah Öcalan ile görüşmesinin sorulması üzerine şunları kaydetti:

“Sayın Bahçeli”nin perspektifi çok açık. Terörsüz ve huzurlu bir Türkiye. Sayın Cumhurbaşkanı”mızın ortaya koyduğu vizyonu da biliyorsunuz. En önemli unsurlarından biri “Türkiye Yüzyılı, huzurun yüzyılı olacaktır” başlığı. Bütün vatandaşlarımızın eşit, onurlu olarak demokratik ülkede kendilerini en rahat hissettikleri şekilde yaşamalarından yanayız. Terörün varlığı demokratik siyaseti zehirliyor. Terörün başladığı yerde demokratik siyaset bitiyor. Terörün gölgesi siyasi partiler üzerinde olduğu sürece gerçek anlamda demokratik siyasetten bahsetmeniz mümkün değil. Terörün gölgesinde olmayan demokrasi arzu ediyoruz. Türkiye”nin de bunu hak ettiğine inanıyoruz. Türkiye, içinde yaşattığı zenginliklerle birlikte kapsayıcı millet anlayışıyla bütün bu farklılıkları kuşatan millet anlayışı içinde yoluna devam edecek. Hiçbir zaman kendi ülkemizin güvenliğini başkalarının kontrolüne bırakacak bir yaklaşıma da sahip değiliz. Türkiye Cumhuriyeti kararlı bir şekilde, kesintisiz bir şekilde terörle mücadelesini her şekilde sürdürecektir, ondan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Elbette gönül arzu eder ki karşımızda bir terör örgütü kalmasın, bununla mücadele etmek ihtiyacı da ortadan kalksın, bunu da elbette kim istemez? Önümüzdeki süreçlerde gelişmeleri hep birlikte takip edeceğiz.”

Her zaman demokrasiden ve kalkınmadan yana olduklarını belirten Yılmaz, terörün demokrasinin de kalkınmanın da düşmanı olduğunu söyledi. Yılmaz, “Terörün ortadan kalktığı ortam hem ülkemiz için hem Doğu ve Güneydoğu Anadolu için demokrasi bakımından da kalkınma bakımından da çok daha olumlu bir ortam oluşturacak.” dedi.

“Sapma beklemiyoruz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın “Enflasyonda çok ciddi sapma olması durumunda asgari ücreti değerlendiririz” açıklamalarının hatırlatılması üzerine Yılmaz, şöyle konuştu:

“Biz bir sapma beklemiyoruz. 2025″te çok daha güçlü şekilde dezenflasyon sürecini devam ettireceğiz. Bu süreç zaten başlamıştı, 2025’te de devam edecek. Enflasyonun düştüğü bir ortamda insanımızın satın alma gücü yükselecek. Önemli olan satın alma gücüdür. Kalıcı sosyal refahın özü budur. Bugün bir artış yaparsınız, yarın ondan daha yüksek enflasyon olur, hiçbir anlamı kalmaz. Gönül ister ki daha fazla olsun. Hep altını çiziyoruz, bu asgari ücret. Asgari ücretli sayısıyla ilgili yanlış yorumlar yapılıyor, yüzde 50″si gibi şeyler söyleniyor. 33 milyon çalışan içinde 6,7 milyon kişi. Bunun da bir kısmı eksik kayıtlılık yani daha az prim ödemek için daha az gösterilir. Vergiden, primden kaçınmak için gösterilebiliyor. Dolayısıyla bu istatistiklere bakıp herkes bu kadar alıyor diye düşünmek doğru değil.”

Yılmaz, Nüfus Politikaları Kurulunun önemine de değinerek, ilk toplantıyı ocak ayının ilk yarısında gerçekleştirmeyi planladıklarını açıkladı. Ardından yol haritası çıkaracakları bilgisini veren Yılmaz, uzun vadede en temel meselelerden birinin nüfus olduğunu, bu konuya Türkiye”nin daha sistematik ve daha kapsamlı politikalarla yaklaşmasının hayırlı bir karar olduğunu kaydetti.

Bakan Şimşek: Finansmana erişim bütün kesimler için daha da iyileşecek

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise enflasyonu düşürmede kararlı olduklarını, enflasyonun 2022″de yüzde 64, 2023″te yüzde 65 seviyesinde gerçekleştiğini anımsatarak, “Yılı yüzde 44-45 aralığında kapatacağız diye Merkez Bankamızın bir tahmini var. Dolayısıyla enflasyon düşüyor.” diye konuştu.

Şimşek, 2025″te de enflasyonun düşmeye devam edeceğini vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu:

“Para politikası, gecikmeli etkide buluyor. Para politikasının dezenflasyonist sürece katkı vermesi bundan sonraki süreçte de devam edecek. Gecikmeli etki, 18 ay boyunca söz konusu olacak. 2025″te bütçe açığını yaklaşık yüzde 5″ten yüzde 3 civarına düşürmeyi hedefliyoruz. Dolayısıyla bütçe açığındaki azalmanın dezenflasyonist etkisi de çok net bir şekilde görülecek. Yönetilen/yönlendirilen fiyatlar konusunda da aslında maksimum hassasiyeti gösteriyoruz. Örneğin 2024″te doğal gaz, elektrik fiyat artışları yüzde 38 civarı oldu. Yani Merkez Bankasının orijinal hedefine paralel gitti. 2025″te de benzer yaklaşım içinde olacağız. Burada önemli olan birkaç faktör var, yani elektrik ve doğal gazı bir kenara bırakacak olursak, akaryakıt ÖTV”si ve tütün ürünlerinin ÖTV”si… Bu iki konuda da enflasyon hedefini tehlikeye atmayacak bir yaklaşım içerisinde olacağız. Son 6 aylık yurt içi ÜFE oranında normal şartlar altında ÖTV”de bir artış söz konusu olacak iken, ki bu oran oldukça düşük, yani enflasyon yıl sonu açıklanmadığı için tam bir rakam vermem doğru olmaz ama göreceksiniz ki 2025 enflasyonu tehlikeye atmayacak şekilde olacak.”

Şimşek, akaryakıt konusunda değerlendirmeye gidebileceklerini bildirdi. Yeniden değerleme oranıyla artan birçok harç ve ücretin zaten enflasyon sepetinde olmadığını ifade eden Şimşek, bunların hane halkının, ihtiyacına binaen, dönemsel olarak aldığı hizmetler olduğunu söyledi.

Enerji alanında fiyat ayarlamalarının çok kritik olduğunu dile getiren Şimşek, “Yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda, akaryakıt ÖTV”si önemli, bir de tütün ürünlerindeki ÖTV. Diğerlerinin enflasyon üzerindeki etkisi olmadığı veya çok sınırlı olduğu için onları ayrı bir çerçevede değerlendiriyoruz.” ifadelerini kullandı.

Şimşek, yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) 2025 hedefini ciddi bir şekilde dikkate alacaklarını kaydetti.

Önceliklerinin gıda arzını artırmak olduğunu belirten Şimşek, Tarım ve Orman Bakanlığına sulama, toplulaştırma, gıda lojistiği, gıda ihtisas bölgelerinin kurulması gibi hususlarda destek vermeye devam edeceklerini bildirdi.

Şimşek, bütçede gıda arzını önceliklendireceklerine de işaret ederek, bunun arz yönlü dezenflasyon için önemli bir adım olduğunu vurguladı.

Sosyal konut arzının artırılmasının da arz yönlü politikaların önemli bileşeni olduğunun altını çizen Şimşek, şu değerlendirmede bulundu:

“Enerjide dönüşüm, o da çok kritik. Çünkü cari açık üzerinden dolaylı olarak dezenflasyonu destekleyecek. Son 21 yıla Türkiye”nin enerji ithalatı, cari açığının 1,5 katı yani 948 milyar dolar. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın yaptığı güzel çalışmalar sayesinde enerjide dışa bağımlılık azaldıkça cari açık üzerinden, kur üzerinden enflasyonist baskılar da daha yönetilebilir olacak. Yani hem gıda arzı hem enerji arzı hem sosyal konut arzı dolayısıyla bütün bunlar etkili olacak. Sanayi Teknoloji Bakanlığımızın aldığı çok önemli inisiyatifler var. Özellikle üretimin, yatırımların artırılmasına yönelik, cari açığın azaltılmasına yönelik… Bütün bunlar aslında orta-uzun vade dezenflasyonu destekliyor. o nedenle zaten Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi (YTAK) üzerinden bu alanlar destekleniyor.”

“Küresel entegrasyonu dezenflasyonist sürecin parçası olarak görüyoruz”

Şimşek, sektörel ya da ürün bazında tekelleşmeye izin verilmemesinin önemine dikkati çekti.

Bütün ürünlerde, sektörlerde piyasaya girişin-çıkışın kolaylaştırılması ve küresel entegrasyonun güçlü bir şekilde devam ettirilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Şimşek, şunları kaydetti:

“Çünkü rekabetin olduğu ortamda verimlilik, inovasyon vardır. Bu da tabii ki dezenflasyonisttir. Bu nedenle Avrupa Birliği (AB) ile Gümrük Birliği”nin güncellenmesi değerli. Oraya özellikle tarımın, hizmetlerin, kamu alımlarının eklenmesi önemli. Kamu alımları demişken, kamu ihale reformu da bu bağlamda önemli bir reform. Biz küresel entegrasyonu da aslında bir anlamda dezenflasyonist sürecin bir parçası olarak görüyoruz.”

Şimşek, para politikasının gecikmeli etkisi, özellikle maliye politikasındaki 2025″e ilişkin öngörüler, yönetilen/yönlendirilen fiyatlar ve yapısal dönüşüm ve yapısal reformların dezenflasyonu kalıcı olarak destekleyeceğini söyledi.

TCMB”nin dezenflasyon için para politikasında gerekli çerçeveyi oluşturduğunu anlatan Şimşek, bu çerçevenin güçlü bir şekilde devam edeceğini dile getirdi.

“KKM”yi daha da az cazip hale getirecek adımları atmaya devam edeceğiz”

Şimşek, Kur Korumalı Mevduat (KKM) konusuna da değinerek, piyasaları bozmadan KKM”den çıkış sürecinin devam edeceğini bildirdi.

Bakan Şimşek, şu ifadeleri kullandı:

“Şu ana kadar bu süreç çok iyi yönetildi. Yani geçen sene ağustosta 144 milyar dolarla zirveye çıkan KKM bakiyesi şu anda 30-35 milyar dolar aralığına inmiş durumda. Bunun yaklaşık 3″te biri tüzel kişilere ait, geriye kalanı şahıslara ait mevduatlardan oluşuyor. Biz, zaten, tüzel kişilerin kurumlar vergisi istisnasını kaldırmıştık, daha az cazip hale getirdik. Bireylere ilişkin de stopaj getirdik, dolayısıyla önümüzdeki dönemde KKM”yi daha da az cazip hale getirecek adımları atmaya devam edeceğiz. Nitekim Merkez Bankamız zaten yakın dönemde bir iki düzenleme yaptı.”

“Tüketici kredilerini sübvanse etmiyoruz, etmeyeceğiz.”

Kredilere ilişkin soruyu yanıtlayan Şimşek, “Bizim tarım, ihracat, yatırım, esnaf gibi alanlarda bir kredi sınırlamamız yok hatta bu alanlarda bizim bütçe üzerinden faiz sübvansiyonumuz var.” dedi.

Şimşek, ihracatta reeskont kredisi verdiklerini anımsatarak, bu alanda son bir yıldaki kredi miktarının 531 milyar lira olduğunu bildirdi.

Bu alandaki diğer destek ve kalemlerle ilave olarak 150-160 milyar liranın daha söz konusu olduğunu anlatan Şimşek, şu değerlendirmede bulundu:

“Yine çiftçimize gelecek sene için faiz sübvansiyonu olarak 160 milyar lira destek vereceğiz. Benzer şekilde esnafımıza, yani esnaflarımızın kullandığı kredilerin faizinin yüzde 50″sini devlet olarak karşılamaya devam edeceğiz. Tarımda, ihracatta, esnaf kredilerinde zaten biz sübvansiyon sağlıyoruz. Yatırımlarda da YTAK üzerinden, bir de verilen teşviklerdeki faiz desteği üzerinden yatırımlara da ciddi bir faiz desteğimiz var. Yeni teşvik sistemiyle de bu çok daha net bir şekilde ortaya konulacak ama biz tüketici kredilerini sübvanse etmiyoruz, etmeyeceğiz.”

Şimşek, enflasyonun düştüğünü belirterek, “Önümüzdeki dönemde muhtemelen finansmana erişim bütün kesimler için daha da iyileşecek, koşullar daha elverişli hale gelecek. Nitekim küresel koşullar da daha destekleyici hale geliyor.” dedi.

Bakan Işıkhan: En düşük emekli aylığının arttırılması noktasında bir çalışma içerisinde bulunabiliriz

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan da asgari ücrete ilişkin soru üzerine, asgari ücretin, makroekonomik dengeleri, istihdam piyasasını ve enflasyonun dinamiklerini doğrudan etkileyen çok kritik bir mekanizma olduğunu belirtti.

Toplantıların ardından 24 Aralık”ta asgari ücretin 2025 yılı için net 22 bin 104 lira olarak belirlendiğini hatırlatan Işıkhan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Asgari ücret desteğini 700 liradan 1000 liraya çıkarmıştık. Maliyetini düşündüğümüzde de 70 ile 82 milyar lira arasında işverenlerimiz aracılığıyla işçilerimize asgari ücret desteğini vermiş olacağız. Burada tabii ki asgari ücretin yıllar boyu gelişimine de değinmemizde çok büyük yarar var. Bu çerçevede özellikle 2002 yılında asgari ücret bildiğiniz gibi 184 liraydı. 2025 yılında nominal olarak 119 katına, reel olarak ise 4 katına çıkmıştı. Dolar ve avro bazında değerlendirdiğimizde, asgari ücret 2002″de 127 dolar iken, 2025″te 630 dolara yükselmiş. 2002″de 144 avro iken, bugün 605″e avroya yükselmiş. Ayrıca esas mesele asgari ücretin buradaki nominal seviyesi değil satın alma gücüdür. Bu satın alma gücünü ve refahı kalıcı hale getirmemiz çok önemli. Özetle Orta Vadeli Program hedeflerimizle uyumlu bir politika izleyeceğiz. Zaten dezenflasyon sürecine de girmiş bulunmaktayız.”

Bakan Işıkhan, emekli aylıklarına ilişkin soru üzerine, emekli aylıklarının arttırılmasının yasal bir düzenleme doğrultusunda gerçekleştirildiğini söyledi.

Kanuna göre SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin maaş artışlarının Ocak ve Temmuz ayında 6 aylık TÜFE oranında, memur emeklilerinin ise enflasyon farkına ilaveten toplu sözleşmelerinde belirtilen rakamlarla belirlendiğini dile getiren Işıkhan, şu ifadeleri kullandı:

“En düşük emekli aylığı bildiğiniz gibi 10 bin liraydı temmuz ayında, en son 12 bin 500 liraya çıkardık. Tabii burada kök aylığın artışı şöyle; kısa süreli ve az prim ödediği için düşük aylık alan emeklilerimizi biz 12 bin 500″e tamamlıyoruz ve aradaki fark da Hazine ve Maliye Bakanlığımız tarafından ödeniyor. Ocak ayında, enflasyon oranları belli olduktan sonra Ekonomi Koordinasyon Kurulu”nda en düşük emekli aylığının arttırılması noktasında bir çalışma içerisinde bulunabileceğimizi ifade etmek isterim.”

Belediyelerin prim borçları

Bakan Işıkhan, belediyelerin Sosyal Güvenlik Kurumuna prim borçlarına ilişkin soru üzerine, 31 Mart seçimlerinden bugüne kadar, 96 milyar lira olan belediyelerin SGK borçlarının şu an 160 milyara ulaştığını dile getirdi.

Ödenmeyen sigorta primleri için her gün faiz işlediğine dikkati çeken Işıkhan, şu bilgileri verdi:

“Tüm belediyelerimize eşit bir şekilde yaklaşıyoruz, hiçbir şekilde parti ayrımı gözetmeksizin SGK”nın prim tahsilatını gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Küçükçekmece Belediyesinin 1 milyar 65 milyon liralık borcuna karşılık gayrimenkul teklifini biz kabul ettik ve tahsilatımızı gerçekleştirdik. Burada o belediye, şu belediye diye biz bakmıyoruz. Ben 85 milyonun bakanıyım. Benim en önemli amaçlarımdan bir tanesi belediyelerimizin SGK”ya olan prim borçlarının ödenmesidir. İlk 10 belediyeyi, 1 milyar küsur borcu olan belediyeleri açıklamıştık. Tabii ki burada haciz getirme sürecini de gerçekleştirdik. Ancak daha önce attığımız adımları da değerlendirmemiz gerekiyor.

İletişime geçtik, ödeme emirlerini verdik ve 81 ildeki SGK il müdürlerimiz bu belediyelerle birebir iletişime geçmelerine rağmen hala borcunu ödemeyen belediyelerimiz söz konusuydu. Özellikle Adana ve Mersin Büyükşehir Belediyelerimiz, banka mevduat hesaplarına haciz koyarak ve diğer yöntemleri yasanın bize vermiş olduğu, mevzuatın bize verdiği yetkiye dayanarak da biz haciz işlemlerini gerçekleştirdik. Bunun ötesinde Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayınlandı bildiğiniz gibi. Artık belediyelerin prim borçlarını, iştiraklerinin, ilgili kuruluşlarının prim borçlarını kaynağından tahsil edeceğiz. Kaynağından tahsil edeceğimiz için de artık hiç böyle bir sürece girmenize de gerek kalmayacaktır. Bunu özellikle belirtmek isterim.”​​​​​​​

Bakan Bayraktar: Günlük petrol üretimimiz 70 bin varilin üzerine çıkmış durumda

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ise yapısal reformlar konusunda özellikle rüzgar ve güneş enerjisi santrallerinin bir an önce devreye alınmasına yönelik çalışmalarda sona yaklaşıldığını ifade ederek, şunları kaydetti:

“Nihai bir değerlendirme yapmak için Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızın başkanlığında bir toplantıya ihtiyaç var. Bu toplantıda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız ile Kültür ve Turizm Bakanımızın da bulunduğu bir ortamda konuyu nihai hale getirerek, ardından ilk çeyrekte Meclis gündemine taşımayı planlıyoruz. Çünkü iddialı yenilenebilir enerji hedeflerimiz var ve Cumhurbaşkanı”mız bu hedefleri COP”ta ilan etti. Şu anda hedefimizdeki enerjinin tamamını rüzgar ve güneşten karşılıyoruz, bu çok önemli bir şey. Ama gideceğimiz yol çok daha uzun. 120 bin megavata 11 yıl içerisinde gitmemiz lazım, onun için de bu izin süreçlerini mutlaka hızlandırmamız gerekiyor.”

Türkiye”nin yer altı kaynaklarının ekonomiye kazandırılmasının önemine değinen Bayraktar, bu adımın cari açığı azaltma ve istihdama katkı sağlama açısından kritik olduğunu dile getirdi.

Bayraktar, madencilik sektöründe de yapısal reformlara odaklandıklarını vurgulayarak, 2025″e kadar enerji sektöründe izin süreçlerini hızlandırmanın en önemli reform alanlarından biri olacağını söyledi.

Enerji tüketimiyle ilgili yeni düzenlemeler üzerinde çalıştıklarına dikkati çeken Bayraktar, şöyle konuştu:

“Dolayısıyla en önemli yapısal reform kalemlerimiz 2025″te enerji tarafında bu izinlerle ilgili olacak. Onun dışında gerek yeni fiyat ve desteklerimizin yine Orta Vadeli Program”da olduğu şekilde verimli hale gelmesi, destek programının o anlamda etkinliğini artırmayla alakalı fiyatlamada yapacağımız düzenlemeler söz konusu. Bunu aslında uzun süredir basınımız da takip ediyor. Belli tüketim seviyelerinin üzerindeki tüketimlerin enerjinin gerçek maliyetleriyle karşılanması konusu, ki abonelerin aslında sadece yüzde 3″ünü etkileyen, ama tüketimin yüzde 17″sini etkileyecek bir düzenleme.”

GAP Bölgesi”nde petrol üretimi artıyor

Bayraktar, GAP bölgesinde enerji yatırımlarının önemine işaret ederek, “Şırnak, özellikle enerji ve petrol üretimi açısından önemli bir il haline geldi. Günlük petrol üretimimiz bugün itibarıyla 70 bin varilin üzerine çıkmış durumda ve bu üretim ekonomiye yaklaşık 2 milyar dolar direkt katkı sağlıyor.” dedi.

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) özelinde diğer enerji teşebbüslerinin kurumsal yapılarının güçlendirilmesine yönelik düzenlemeler yapılacağını da açıklayan Bayraktar, bu düzenlemelerin kuruluşların insan ve yapısal kapasitesini artırmayı hedeflediğini ve 2025 yılı içinde hayata geçirilmesinin planlandığını bildirdi.

Suriye”de enerji işbirliği gündemde

Suriye”ye yönelik enerji ve elektrik hizmetleri konusunda da değerlendirmede bulunan Bayraktar, Türkiye”den bir ekibin Şam”a ulaştığını ve enerji altyapısının değerlendirilmesi için çalışma yaptıklarını söyledi.

Bayraktar, Suriye”de şu anda elektrik ve enerji hizmetlerinin Türkiye üzerinden sağlandığı yerler olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“Özellikle harekat bölgeleri, İdlib, Afrin, diğer bölgeler. Ama ötesinde, Halep ve daha güneyde ilk tespitlerimiz şöyle: 8 bin 500 megavat savaş öncesi kurulu güce sahip Suriye, bunun yaklaşık 5 bin megavatını kaybetmiş durumda. Şu anda 3 bin 500 megavatlık bir kurulu gücü var. İnsanların büyük çoğunluğu jeneratörlerle elektrik ihtiyaçlarını karşılıyor. Dolayısıyla çok ciddi bir elektrik ihtiyacı var.”

Suriye ve Lübnan”ın elektrik ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ilk etapta Türkiye”den elektrik ihracatı yapılabileceğini dile getiren Bayraktar, “Tabii iletim şebekesindeki durumu gördükten sonra tabloyu biraz daha net görebiliriz.Türkiye”den Suriyeli insanların ülkelerine dönüşle alakalı ciddi bir talepleri ve hedefleri var, ama bunların bir kısmı Suriye”deki durum biraz daha açıklığa kavuşup oradaki şartlar iyileştiğinde dönmeyi hedefliyor. Dolayısıyla bizim oradaki çalışmalarımızın böyle bir yansıması da olacak.” diye konuştu.

Bayraktar, Suriye”nin enerji kaynaklarının ekonomiye kazandırılması konusuna ilişkin, “Heyetimizin içerisinde bu anlamda petrol ve doğal gazla ilgili yapılabilecekleri görmek üzere bir temsilci grubumuz da var. Onlar da 2011 öncesinde 350 bin varillere ulaşan günlük petrol üretimi olan Suriye bugün neler yapabilir, onunla ilgili ilk çalışmaları yapmış olacaklar.” değerlendirmesinde bulundu.

İran”da devam eden enerji krizine ilişkin soruyu da yanıtlayan Bayraktar, şu ifadeleri kullandı:

“İran”da enerji krizi gündemde, özellikle elektrik ve doğal gazda. İran, şu an itibarıyla mevcuttaki yükümlülüğünü tam olarak yerine getiremiyor, yani doğal gaz sözleşmemizin yaklaşık yüzde 60″ı, yüzde 50″si civarında bir akış var. Türkiye”de kış döneminde herhangi bir sıkıntı öngörmüyoruz, bu anlamda gerekli tedbirleri almış durumdayız. İran”da söz konusu kriz maalesef derinleşerek devam ediyor.”

Bakan Kacır: Yeni teşvik sistemine ilişkin süreci tamamladık

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır da GAP Eylem Planı”nı çok geniş bir paydaş ağıyla hazırladıklarını ve pek çok projenin büyük ölçüde, Tarım ve Orman, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Kültür ve Turizm bakanlıkları gibi paydaşlarca gerçekleştirildiğini söyledi.

Planda AK Parti iktidarlarına yakışır bir perspektifle iddialı hedefler koyduklarını vurgulayan Kacır, “Bölgeye, AK Parti iktidarları döneminde 1 trilyon 40 milyar liralık kamu yatırımı yapıldı. Plan kapsamında 2028″e kadar 198 projeye, 496 milyar lira daha yatırım yapmayı öngörüyoruz. Böylelikle 49 bin lira yani yaklaşık 1350 dolar kişi başına gelir artışı ve özellikle tarımda 570 bin ilave istihdam sağlanması hedeflerimiz var.” dedi.

Kacır, programla, buraya ayrılacak kaynakların 3″te 2″sini, programın 5 ana projesine aktaracaklarını ifade etti.

Bunların başında bölgede sulama projeleri geldiğine dikkati çeken Kacır, şöyle devam etti:

“Büyük ölçekli sulamalar konusunda çok ciddi mesafe katettik. Silvan Barajı başta olmak üzere birkaç önemli yatırım önümüzdeki dönemde bitmiş olacak. Sulama programına 2028″e kadar 214 milyar lira kaynak aktarılacak. Tarımda hassas dönüşüm programına 64 milyar lira ayırdık ki orada da özellikle akıllı tarım uygulamalarının, tarımda dijitalleşmenin yaygınlaştırılmasını hedefleyen projeler var. Farklı toplum kesimlerinin, kooperatiflerin, kadın girişimcilerin, genç girişimcilerin kalkınmaya entegrasyonunu hedefleyen GAP Entegre 2.0 Projesi, turizm odaklı ekonomik dönüşüm projesi, emek yoğun sektörlerde dönüşüm projesi de programın diğer ana sütunları.”

Genç nüfus bölgede istihdam edilecek

Kacır, bölgede bazı şehirlerde yaş ortalamasının 23-24″e kadar indiğini belirterek, planla Türkiye”nin ortalama kalkınma seviyesine hızla yaklaşması, bölgedeki genç nüfusun bölgede istihdam edilmesi ve yaşamına burada devam etmesinin amaçlandığını dile getirdi.

Bu anlayışla AK Parti iktidarları döneminde bölgedeki 9 şehirde 20 organize sanayi bölgesi (OSB) kurduklarını ve buralarda 360 binden fazla ilave istihdam oluşturdukları bilgisini veren Kacır, şu değerlendirmede bulundu:

“Bu bölgeye 6. Bölge dediğimiz Türkiye”de en ileri yatırım teşviklerini veriyoruz. 6. kademedeki şehirlerimizde yeni yatırımlardan 12 yıl sigorta primi işveren, 10 yıl sigorta primi işçi hissesi almıyoruz. Bu, yeni asgari ücretle birlikte her bir çalışan için aylık 7 bin 750 liralık bir destek demek. Son dönemde 15 binden fazla yatırım için düzenlediğimiz teşvik belgeleriyle 1 trilyonun üzerinde yatırımı teşvik ettik ve 710 bin istihdamın önünü açtık. Program hedeflerine ulaştıkça, bölgenin sadece Türkiye”nin değil, geniş bir coğrafyanın bir kalkınma lokomotifi olması sürecini hep birlikte müşahede edeceğiz.”

KOBİ”ler şubatta istihdam ödemesini alacak

Kacır, hazır giyim, tekstil, deri, ayakkabı, mobilya sektörlerinde halihazırda 1 milyon 200 binden fazla kişinin istihdam edildiğini ve bunların 37 milyar dolara yakın ihracat yaparak Türkiye”yi sanayileşme sürecinde bugünlere getiren önemli sektörler arasında olduğunu ifade etti.

Bu sektörlerin rekabet gücünü ve üretimini korumayı hedeflediklerini vurgulayan Kacır, şöyle konuştu:

“Bunun için KOSGEB eliyle çalışan başına 2 bin 500 liraya kadar destek sunacağız. Bu çok yalın bir program olacak, teferruatlı bir program öngörmüyoruz. Ana unsur, KOBİ”lerimizin 2024″ün son aylarındaki istihdam seviyesini koruması. Bu taahhüdü yerine getiren KOBİ”lerimize her bir çalışan için bu 4 sektörde aylık ödemeler yaparak 2 bin 500 liraya kadar destek vereceğiz. Ümit ediyorum programla, sektörlerde markalaşma, tasarım ve AR-GE kabiliyetleri gelişirken istihdam da korunacak. KOBİ”lerimiz, ocakta istihdamını korumuşsa, şubatta destek ödemesini alacak.”

Yeni teşvik sistemi yolda

Kacır, 2025 ajandalarında 2 önemli iş olduğuna dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu:

“Biri teşvik sistemi. Bununla ilgili süreci Strateji ve Bütçe Başkanlığı ve Hazine ve Maliye Bakanlığı ile tamamladık. İnşallah önümüzdeki haftalarda ilan edeceğiz. Yeni teşvik sisteminin ana yaklaşımı da bir yandan mevcut teşvik sisteminde ciddi etkinliği olduğunu gözlemlediğimiz emek yoğun sektörlerin genç nüfusa sahip illerde güçlü şekilde yoluna devam etmesini sağlarken bir yandan da il-sektör eşleşmesini kuvvetlendirmek olacak. Yerel Kalkınma Hamlesi Programı ile her bir ilin sahip olduğu ekonomik potansiyeli değere dönüştürecek yatırımlara Türkiye”de en ileri destekler, teşvikler verilecek. Bir yandan da özellikle son yıllarda hızlandırdığımız Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi, HIT-30 gibi yüksek teknoloji yüksek katma değer odaklı programları yeni teşvik sistemimizde daha etkin destekleyeceğiz.”

Hedeflerinin, Türkiye”nin yatırım, istihdam, üretim, ihracat parolasıyla kalkınma yolcuğuna daha güçlü katkı sunacak bir teşvik sistemini inşa etmek olduğunu vurgulayan Kacır, “Bir diğer önemli yapısal reform adımı da OSB”ler. OSB”lerde, yatırım yerlerinin sanayicilerle buluşmasını hızlandıracak tedbirler aldık. Hedefimiz, Sanayi Alanları Master Planı”nı kamuoyuyla paylaşmak. Mevcuttaki planlı sanayi alanlarımızın Türkiye”nin toplam yüz ölçümündeki payı yüzde 0,2 düzeyinde. Tüm sanayi yatırımlarının ve sahip oldukları sanayi alanlarının toplam yüz ölçümümüzdeki payının da yüzde 0,4″ün altında olduğunu gözlemliyoruz. Bunu hızla büyütmemiz lazım.” diye konuştu.

Kacır, OSB”lerin ve endüstri bölgelerinin kuruluş süreçlerini ve yatırımcılarla yatırım yerlerinin buluşmasını hızlandırmayı hedeflediklerini söyledi.

Şehre özel istihdam teşvikleri sunulacak

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Tarım ve Orman bakanlıkları ile tüm paydaşlardan çok kapsamlı veri setleri alarak Türkiye”nin gelecek 30 yıllık sanayi alanları yaklaşımını somutlaştırmaya çalıştıklarını belirten Kacır, Samsun-Adana-Mersin hattı için de bunu yakında ilan edeceklerini bildirdi.

Burada en önemli hedeflerden birinin de raylı sistemlerle entegre OSB”ler kurmak olduğunu vurgulayan Kacır, şunları kaydetti:

“Bu hem rekabet gücümüz hem de Avrupa Birliği”nin sınırda karbon düzenlemesi açısından bizim için temel bir öncelik. Mevcut sistemde özellikle 6. Bölge”de istihdam teşvikleri çok etkin çalışıyor ama önümüzdeki dönemde bu sektör-şehir eşleşmesini daha güçlü kılarak, her şehirde kendi taşıdığı potansiyele yönelik daha güçlü istihdam teşvikleri de sunacağız. Böylelikle hiç kimsenin dezavantajlı olmadığı, herkesin kendi değerini bir şekilde kıymetlendirebildiği bir sistemi şehirlerimize, ülkemize kazandırmış olacağız.”

Bakan Yumaklı: Fahiş fiyat artışlarının takibi için sahadayız

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ise Suriye”de Bakanlığının faaliyetlerine ilişkin bilgi vererek, bakan yardımcısı ve uzmanlardan oluşan heyetin Suriye”den döndüğünü söyledi.

Yumaklı, “Şartlar olgunlaştığında oraya gidecek tarım ataşesi atama konusunda da hazırlığımız var.” dedi.

Orada yapılan temaslar ve tespitlerle rapor hazırlandığı bilgisini veren Yumaklı, ilk tespitlere göre tarımsal altyapıda 3″te 2 oranında hasar oluştuğuna dair gözlemleri olduğunu bildirdi.

Yumaklı, bunun saha tespitleriyle teyit edilmesi gerektiğine işaret ederek, özellikle savaş dönemi boyunca makine ve ekipman yenilemesi olmadığı için bu konuda geride olduklarını kaydetti.

Suriye”de su konusunda yaşanan sorunlara değinen Yumaklı, sınır aşan sular hususunda Dışişleri Bakanlığının koordinasyonunda, ilgili bakanlık ve kurumların çalıştığını dile getirdi.

Yumaklı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz”ın Irak”ta da temaslar gerçekleştirildiğine ilişkin açıklamasını anımsatarak, “Suriye ile ilgili de hayati konularda zaten ilgili arkadaşlarımız tespitlerini yapmış olacak. Süreç sonunda birlikte çalışma imkanı ve ortamı oluşacaktır. Buradaki ana husus iki ülkenin de menfaatleri.” değerlendirmesinde bulundu.

“Bakanlık olarak gereğini yapacağız”

Enflasyonla mücadele konusunda Ticaret Bakanlığı ile ortak süreçleri olduğuna dikkati çeken Yumaklı, fahiş fiyat olarak nitelendirilen fiyat artışlarının hiçbirinin arzla alakalı olmadığını vurguladı.

Yumaklı, bu konuda asgari ücretin belirlenmesinin ardından iki bakanlık olarak açıklama yaptıklarını anımsatarak, şunları kaydetti:

“Sanki maliyetlerin tamamı işçilik ücreti. Bundan vazgeçilmesi gerekir. Biz hem kendi denetim personelimiz hem de Ticaret Bakanlığının ilgili personeliyle sahadayız. Tespit ettiklerimize gerekli yaptırımı uyguluyoruz. Ticaret Bakanlığımız ile ilgili hususları da Bakanlığa bildiriyoruz. Ben inanıyorum bu davranış bozukluğu bir süre sonra bitecek, büyük oranda da çözümlendiğini göreceğiz. En son kırmızı etle alakalı bir durum oldu. Aslında ortada hiçbir şey yokken herhangi bir artış yokken sanki artış olacakmış gibi hava, algı oluşturmaya çalışıldı. Yarım gün sürdü ama bunu denemekten vazgeçmeyecekler. Biz de iki bakanlık olarak gereğini yapacağız.”

Yapısal değişimlerle alakalı bütün bakanlıkların eylem planı olduğuna işaret eden Yumaklı, gelecek yıl, özellikle üretim planlaması ve bütün yapısal dönüşümlerin etkisini hızlıca almak için faaliyetlerinin devam edeceğini bildirdi.

Yumaklı, su ve sulama projelerinin bölge için önemine dikkati çekerek, “Amacımız tarımsal üretimimizi verimli bir şekilde artırarak, kendimize yeterliliğimiz ve gıda arz güvenliğimiz konusunu güvence altına alıp, fazlasını da ülke ekonomisine katkı olacak şekilde ihracata dönüştürmek.” diye konuştu.

Bakan Bolat: Bizim bakış açımız, serbest ticaret anlaşmasının devam etmesi

Ticaret Bakanı Ömer Bolat ise Bakanlığın gelecek yılda öncelik vereceği alanlara değinerek, “Önceliğimiz, Suriye ile ticaretin yeni şartlara göre düzenlenmesi, ticaretin, yatırımların arttırılması, Suriye”deki yeni dönemin istikrarlı, güçlü ve Türkiye açısından da güney sınırlarımızda güven veren komşumuzun varlığının ortaya çıkmasıdır.” diye konuştu.

Gümrükleri yenileme ve geliştirmeye başladıklarını dile getiren Bolat, bu kapsamda Ceylanpınar Gümrük Müdürlüğünü yenilediklerini, Akçakale Gümrük Müdürlüğünün de genişletme çalışmalarının hızlandırıldığını bildirdi.

Bolat, Suriye ile 2007″de imzalanan ve yarım kalan bir serbest ticaret anlaşması olduğuna işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu:

“Onu yeni yönetim, hükümet ve bakanlar tam olarak belli olduktan ve idareyi tamamıyla devraldıklarından sonra ele alacağız. Bizim bakış açımız, serbest ticaret anlaşmasının devam etmesi. Bizim açımızdan hukuken devam ediyordu, fiilen durdurulmuştu. Bunu inşallah yoluna koyacağız. Ticaret şu ana kadar bazı genelgelerle yürütülüyordu. O, normal düzene konulacak.”

Dış ticaret alanında mal ve hizmetler ihracatındaki artış eğilimini devam ettirmenin de gelecek yıldaki öncelikleri arasında yer aldığını dile getiren Bolat, zorunlu ithalatı yapabilecek döviz yeterliliğine sahip olmanın yanında haksız ve sanayicilere zarar veren uluslararası ticaret kurallarına aykırı uygulamaları engellemenin de öncelikleri arasında bulunduğunu söyledi.

Bolat, 2024 yılı dış ticaret ve cari işlemler açığının çok büyük oranda azalmasıyla bu konuda çok olumlu bir gelişme yaşandığını belirterek, para ve döviz piyasalarında sağladıkları istikrarlı süreçte bu gelişmenin önemli katkısı olduğunu ifade etti.

Döviz rezervlerinin iyi durumda olduğuna ve daha da yükseleceğine dikkati çeken Bolat, “Bu, içeride ve dışarıda ekonomi aktörlerine güven verecek, öngörülebilirliği sağlayacak bir gelişmedir.” diye konuştu.

“İngiltere ile STA”nın genişletilmesi müzakereleri devam edecek”

Bolat, Avrupa Birliği (AB) ile mevcut Gümrük Birliği”nin bazı sıkıntılı konularının çözüme kavuşturulması için müzakerelere devam edileceğine dikkati çeken Bolat, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Suriye”deki gelişmelerden sonra gerek ABD, gerekse AB”den ülkemize yönelik yoğun ziyaretler ve olumlu açıklamalar, Türkiye”nin, başta AB, İngiltere ve ABD olmak üzere hem siyasi, hem ekonomik ilişkilerine olumlu yansıyacağını ümit ediyoruz. İngiltere ile serbest ticaret anlaşmasının hizmetler sektörlerine genişletilmesi müzakereleri devam edecek.”

Körfez İşbirliği Konseyi ile mal ve hizmetleri kapsayan STA müzakereleri hızlandıracaklarını bildiren Bolat, Türk Devletleri Teşkilatı, Rusya ve Ukrayna ile ilişkiler, Afrika ülkeleriyle yatırım ve ticaret ilişkilerinin artırılması, uzak ülkeler stratejisinde Güney Amerika”dan Asya”ya olan eksende ihracatı artırma çabalarının devam edeceğini söyledi.

Bolat, AB”nin yeşil dönüşümüne uyum konusuna da değinerek, Sınırda Karbon Vergisi uygulamasının 1 Ocak 2026″da yürürlüğe gireceğini, ilgili kuruluşlar ve sektörlerle koordinasyon içinde, yeşil dönüşüme uyum çalışmalarını hızlandıracaklarını dile getirdi.

“Kabinemiz canla başla mücadele ediyor”

Kovid-19 salgını ile Rusya-Ukrayna Savaşı, İsrail”in Gazze”ye yönelik saldırıları ve Kahramanmaraş merkezli depremlerin etkileriyle çalkantılı dönemi geride bıraktıkları belirten Bolat, “Sayın Cumhurbaşkanı”mızın liderliğinde, gerek 2018-2023 yıllarındaki kabinemiz, gerekse 3 Haziran 2023″te görevi devralan kabinemiz bu çalkantılı süreci sona erdirip istikrarlı, piyasaların oturduğu ve enflasyonun düşürüldüğü sürecin ilerleme noktasında canla başla mücadele ediyor.” diye konuştu.

“Bu yıl 50″ye yakın sektörel düzenleme yaptık”

Otomotivden emlak sektörüne, tüketici sözleşmelerinden evden eve satış ve birçok alanda taksitlerin belirlenmesine kadar bu yıl 50″ye yakın sektörel düzenleme yaptıklarını ifade eden Bolat, ayrıca TBMM”de kabul edilen, fahiş fiyatla, stokçulukla mücadele adına cezaların oldukça yüksek oranlarda artırıldığı kanuni düzenlemenin bu açıdan etkisine de dikkati çekti.

Bolat, tüketicilerin korunması ve piyasa gözetimi alanında da yeni düzenlemeler yapıldığını belirterek, bunları da çok etkin bir şekilde uyguladıklarını dile getirdi.

Tarım ve Orman Bakanlığı ekipleri, Hazine ve Maliye ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlıklarının kurmaylarıyla koordinasyon içinde olduklarını bildiren Bolat, “Özelikle tekelci uygulamalar ya da fahiş fiyat için tamahkarca eylemler, uygulamalar içinde olanlara karşı kanunların bakanlıklara verdiği bütün yetkileri sonuna kadar kullanmakta kararlıyız.” dedi.

Enflasyondaki gerilemeye dikkati çeken Bolat, enflasyon konusunda yılı aralık itibarıyla yüzde 44-45 ile kapatacaklarını, gelecek yılın aynı döneminde enflasyonun yüzde 20″li sayılara düştüğü noktada bu konuların daha az konuşulacağını ifade etti.

“Denetimler aksatılmadan devam edecek”

Bolat, asgari ücretin belli olmasının ardından ürün fiyatlarında artış yapanlara yönelik denetimlerin yoğunlaştırıldığını bildirerek, bu konuda satıcıları uyardıklarına dikkati çekti.

Girdi maliyetlerindeki artışın normal, döviz piyasaları ve enerji fiyatlarının istikrarlı olduğunu anlatan Bolat, şunları kaydetti:

“Böyle bir süreçte fiyatları artırmak için tek kullanılabilecek argüman emek maliyetlerindeki artış bahane edilebilir. Ama burada da işçilik ücretindeki artış oranını sanki bütün maliyetin artış oranı gibi yansıtarak fiyatı aynı oranda artırmaya çalışmak fahiş fiyat artışıdır, haksız fiyat artışıdır. Bunlara müsaade etmeyeceğimizi müteaddit defalar söylemiştik ve denetimleri sıklaştırmıştık.”

Bakan Bolat, asgari ücretin açıklanmasıyla ülke genelinde 4 bin 378 marketi denetlediklerine işaret ederek, denetimlere ilişkin şu bilgileri paylaştı:

“400 bine yakın ürün denetlemeleri yapıldı. Bunun sonunda 10 milyon lira civarında bir cezai işlem uygulandı. 2 bin 668 market Haksız Fiyat Değerlendirme Kuruluna sevk edildi, bu ikinci bir cezai durumu. Burada da en ağır, kanunun verdiği yetki çerçevesindeki cezalar uygulanacak. Meclis”ten geçen kanun değişikliğinde fahiş fiyat için 1 milyon liraya, stokçuluk için 12 milyon liraya kadar maksimum para cezası uygulanabiliyor ve 1 Ocak”tan itibaren de yeniden değerlendirme oranında bu cezalar artırılacak. Fahiş fiyatta 1 milyon 440 bin liraya, stokçulukta da 17 milyon liraya kadar bu ağır para cezaları uygulanacak. Denetimler aksatılmadan devam edecek. Bütün ilgili bakanlıklar olarak piyasaların üzerindeyiz, piyasalarımızdan elimizi asla çekmiyoruz. Yanlış uygulamalar noktasında bize gelen şikayetleri de dikkatlice ele alıp gereğini yapıyoruz.”

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Cevdet Yılmaz”dan İmralı mesajı: Gelişmeleri takip edeceğiz

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, DEM Parti heyetinin İmralı ziyaretine ilişkin, Terörün varlığı demokratik siyaseti zehirliyor, terörün gölgesinde olmayan demokrasi arzu ediyoruz. dedi. Ekonomi yönetimi, Yeni GAP Eylem Planı İstişare ve bu yılın son Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantılarının ardından gazetecilerle bir araya gelerek, gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Yılmaz, burada yaptığı konuşmada, Suriye de son dönemde meydana gelen gelişmelerin ardından detay konuşmak için erken olduğunu, hızlı bir devrimin gerçekleştiğini ve burada yepyeni bir dönem başladığını söyledi. Türkiye nin de yeni yönetime katkı sağladığını belirten Yılmaz, İnşallah en kısa sürede istikrar ve güven ortamı oluşur. Suriye de yeniden yapılanma, güvenlik ortamının iyileşmesi, istikrarın güçlenmesi, refahın artması Türkiye için de şüphesiz faydalı sonuçlar doğuracaktır. Suriye den Türkiye ye yönelik terör tehditlerinin ortadan kalkması başlı başına büyük bir fayda. Suriye istikrar kazandıkça, zenginleştikçe, refahı arttıkça turizmden ticarete her türlü alanda ekonomik olarak da Türkiye ye önemli katkıları olacak. Yeniden inşa sürecinde en yakın komşu olarak Türkiye nin şüphesiz daha fazla katkısı olacak. diye konuştu. SURİYE DEKİ PROVOKATİF HADİSELERE İHTİYATLI BAKILMALI Suriye konusundaki tavırlarının çok açık ve net olduğunu vurgulayan Yılmaz, bu ülkede yaşayanların huzur içinde olacağı siyasi ortamın oluşmasını temenni ettiklerini dile getirdi. Yılmaz, Suriye deki düzeni bozmaya yönelik provokatif hadiselere ihtiyatla bakılması gerektiğine dikkati çekerek, Suriye de farklı amaçlarla istikrarı bozmak isteyecek güçler her zaman olabilir. Bunların sosyal medyadan ülkemizdeki birtakım kesimler üzerinden de algılar oluşturmaya çalışarak oradaki istikrarı bozmaya çalışıcı eylemleri olabilir. Bunlara karşı hepimizin çok uyanık olması lazım. değerlendirmesinde bulundu. Suriye de ortam iyileştikçe gönüllü ve güvenli geri dönüşün de artmasını beklediklerine işaret eden Yılmaz, Türkiye de yaşayan Suriyelilerin burada geliştirdikleri ilişkilerin yeni dönemde köprü vazifesi göreceğini bildirdi. Suriye ye yönelik yaptırımlara değinen Yılmaz, bunların Batı nın yaptırımları olduğunu, bir önceki rejime yönelik ortaya konulduğunu ve yeniden değerlendirilmesi gerektiğini anlattı. Yılmaz, Yıllardır Esed rejimi altında sıkıntı çeken halkın rahatlaması bakımından da bu yaptırımların kalkması gerekiyor ama daha sürecin çok başlarındayız. ifadesini kullandı. TERÖRÜN VARLIĞI DEMOKRATİK SİYASETİ ZEHİRLİYOR Yılmaz, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli nin açıklamaları ve DEM Parti heyetinin İmralı Adası nda terör örgütü PKK nın elebaşı Abdullah Öcalan ile görüşmesinin sorulması üzerine şunları kaydetti: Sayın Bahçeli nin perspektifi çok açık. Terörsüz ve huzurlu bir Türkiye. Sayın Cumhurbaşkanı mızın ortaya koyduğu vizyonu da biliyorsunuz. En önemli unsurlarından biri Türkiye Yüzyılı, huzurun yüzyılı olacaktır başlığı. Bütün vatandaşlarımızın eşit, onurlu olarak demokratik ülkede kendilerini en rahat hissettikleri şekilde yaşamalarından yanayız. Terörün varlığı demokratik siyaseti zehirliyor. Terörün başladığı yerde demokratik siyaset bitiyor. Terörün gölgesi siyasi partiler üzerinde olduğu sürece gerçek anlamda demokratik siyasetten bahsetmeniz mümkün değil. Terörün gölgesinde olmayan demokrasi arzu ediyoruz. Türkiye nin de bunu hak ettiğine inanıyoruz. Türkiye, içinde yaşattığı zenginliklerle birlikte kapsayıcı millet anlayışıyla bütün bu farklılıkları kuşatan millet anlayışı içinde yoluna devam edecek. Hiçbir zaman kendi ülkemizin güvenliğini başkalarının kontrolüne bırakacak bir yaklaşıma da sahip değiliz. Türkiye Cumhuriyeti kararlı bir şekilde, kesintisiz bir şekilde terörle mücadelesini her şekilde sürdürecektir, ondan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Elbette gönül arzu eder ki karşımızda bir terör örgütü kalmasın, bununla mücadele etmek ihtiyacı da ortadan kalksın, bunu da elbette kim istemez? Önümüzdeki süreçlerde gelişmeleri hep birlikte takip edeceğiz. Her zaman demokrasiden ve kalkınmadan yana olduklarını belirten Yılmaz, terörün demokrasinin de kalkınmanın da düşmanı olduğunu söyledi. Yılmaz, Terörün ortadan kalktığı ortam hem ülkemiz için hem Doğu ve Güneydoğu Anadolu için demokrasi bakımından da kalkınma bakımından da çok daha olumlu bir ortam oluşturacak. dedi.

Source: Habertürk


En başta Türkiye”ye teşekkür etti: “Kardeş ve dost” ülkelerin önemli bir rolü oldu

Hartum Valisi Ahmed Osman Hamza, Sudan halkının, silahlı kuvvetlerin arkasında durduğunu söyledi.Doğu Afrika ülkesi Sudan”da ordu ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmalar, 15 Nisan 2023″ten beri başkent Hartum”da başlayarak ülkenin birçok eyaletine yayıldı.Ordu ile bir zamanlar ona bağlı olan HDK arasındaki askeri reform ve entegrasyon gibi konulardaki anlaşmazlıklar nedeniyle devam eden çatışmaların sona ermesi için başlatılan tüm çözüm girişimleri başarısız oldu.Birleşmiş Milletlere (BM) göre, çatışmalar sonucu 20 binden fazla kişi hayatını kaybetti, ülkeden ayrılanların sayısı 3 milyonu geçti, 9 milyona yakın kişi ülke içinde yerinden edildi. 25 milyondan fazla kişi ise insani yardıma muhtaç durumda.Vali Hamza, AA muhabirine, savaşın 15 Nisan 2023″te Hartum”da başladığını, “milislerin” (HDK) çatışma öncesi devletin içerisinde yer aldığını ve stratejik yerlere yerleştiğini belirtti.- “HDK MİLİSLERİ İLK KURŞUNU ATAN TARAF”Hamza, şunları söyledi:”HDK milisleri ilk kurşunu atan taraf. Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Abdulfettah el-Burhan”ın konutuna saldırarak korumalarının bir kısmını öldürdü. O günden bu yana bir savaşa girdik ve savaş giderek genişledi. Milisler, devleti ele geçirip planlarını uygulayacaklarına inanıyorlardı. Bu inanç, çok sayıda kuvvet ve teçhizatın yanı sıra aldıkları destekten kaynaklanıyordu. HDK liderinin bir danışmanı, iktidarı ele geçirdiklerine dair ilk bildiriyi okumak için bu darbe gününün erken saatlerinde devletin resmi televizyon binasındaydı.”Silahlı kuvvetler, federal hükümet ve eyalet hükümetinin, ilk şoku atlatmayı başardığını dile getiren Hamza, “Bu zorlu saatlerin ardından hükümet, yeniden dengeye kavuşarak meseleyi destekli bir isyan olarak gördü ve askeri direniş dışında bir çözüm yoktu. Milislerin devlet kurumlarını kuşatmasına rağmen silahlı kuvvetler ve sivil kurumlar görevlerini yerine getirmeye çalıştı.” dedi.- “ÇOCUKLAR VE YAŞLILAR BİLE ONLARIN ZULMÜNDEN KURTULMADI”Hamza, şöyle devam etti:”Milislerin devleti ele geçirme planının başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından vatandaşlardan evlerini boşaltmasını, devlet kurumlarını çalışmayı durdurmaya zorladı. Yıkım, yağma ve işgale yöneldi. Su, elektrik ve sağlık gibi hayati sektörleri hedef alarak, bu alanlarda çalışanların işlerini yapmasını engelledi. Bu kurumları hedef aldı, büyük bir kısmını işgal etti, büyük bir kısmını da yok etti. HDK mensupları ve işbirlikçileri, çarşıları, kamu kurumlarını, bankaları yağmaladılar, geride yağmalamadıkları hiçbir yer bırakmadılar. Vatandaşların evlerine gittiler, onları kovdular, yerlerinden ettiler. Bu da Sudan”ın modern tarihinde tanık olmadığı kadar büyük bir yerinden edilme krizine yol açtı. Evlerinden çıkmak istemeyen vatandaşlar ise ölüm, terörizm veya zorla çıkarmayla karşı karşıya kaldı. Çocuklar ve yaşlılar bile onların zulmünden kurtulmadı.”HDK”nin şehir savaşına hazır olduğunu, yüksek binalara mevzilendiğini, keskin nişancılarını konuşlandırdığını, siperlerini kurduğunu ve silahlı kuvvetlerin onlara saldırmasını engellemek için köprüleri de kapattığını aktaran Hamza, bu nedenle savaşın uzadığını ancak silahlı kuvvetlerin saflarını yeniden düzenlediğini ve bu gerçekle başa çıkmak için planlar yaptığını anlattı.Hamza, Mayıs 2023″te Cidde görüşmeleri kapsamında “milislerin” vatandaşların evlerinden çekilmesi ve yeni yerleri ele geçirmemesi için koşulları belirleyen bir ilkeler bildirgesi üzerinde anlaşmaya varıldığını hatırlatarak, HDK”nin bu anlaşmanın şartlarını yerine getirmediğini belirtti.- “MİLİSLER, BU ATEŞKESİ SİLAH TEDARİKİ SAĞLAMAK İÇİN SUİSTİMAL ETTİ”Hükümetin 3 kez ateşkes ilan ettiğini vurgulayan Hamza, “Milisler, bu ateşkesi saflarını düzenlemek, liderlerini kaçırmak ve silah tedariki sağlamak için suistimal etti. Savaşın başladığı eyalet olan ve ülkenin başkenti Hartum”da milisler, az önce bahsettiğim ihlalleri yaptı. Biz de eyalet hükümeti olarak işimizi yaparken büyük zorluklar yaşadık. Evlerinde kalmayı tercih eden vatandaşlar vardı ve biz de onlara karşı görevimizi yapmak zorundaydık. Ordunun elde ettiği zaferlerle birlikte insanlar, (Hartum”un batısındaki Umdurman Bölgesi) Kereri Mahallesine gelip yerleştiler. Sayıları her geçen gün artıyor.” ifadelerini kullandı.Silahlı kuvvetlerin Umdurman Bölgesinin büyük kısmını kurtardığını aktaran Hamza, ordunun Bahri bölgesinde ilerlemeler kaydettiğini ve askeri operasyonların oradan devam ettiğini söyledi.Hamza, ordunun kontrolünü sağladığı bölgelerde cesetlerin kaldırılması, su, elektrik gibi hizmetlerin yeniden sağlanması ve vatandaşların geri dönüşüne yönelik ortamın hazırlanması için çalışmalara başladıklarını dile getirdi.- “SUDAN VATANDAŞLARININ TEK DÜŞMANI HDK”DİR”Bu çabaların HDK tarafından beğenilmediğine işaret eden Hamza, şunları kaydetti:”HDK, insanları geri getirmek, hayatı normalleştirmek için ayarladığımız güvenli alanları hedef almaya başladı ve her gün top kullanarak buraları bombalıyorlar. Sudan vatandaşlarının tek düşmanı HDK”dir. Bu eylemler, halkın silahlı kuvvetlerin arkasında durma güvenini ve kararlılığını artırdı. Yaşadıkları ihlaller ve gördükleri onları direnişe ve ordunun yanında yer almaya yönlendirdi. Şimdi herkesin sloganı “tek ordu, tek halk.” Vatandaşlar, evlerini ve iş yerlerini kaybetti ama şimdi silahlı kuvvetlerin arkasında duruyor, onlarla ülkeyi savunuyor. Halkın, silahlı kuvvetlerin arkasında bu şekilde durması, savaş dengesini değiştirdi. Milislerin ve destekçilerinin hesaplarını karıştırdı. Ayrıca uluslararası toplum Sudan hükümetinin sesini duymaya başladı.”Hamza, federal hükümetin savaştan etkilenenlere insani yardım konusunda destek verdiğini belirterek, Sudan toplumunun dayanışmasıyla yerinden edilmiş insanların yeme, içme ve sağlık hizmeti ihtiyaçlarının karşılanmaya çalışıldığını bildirdi.Başta Türkiye olmak üzere Sudan”a destek veren “kardeş ve dost” ülkelere teşekkür eden Hamza, medyanın gerçekleri aktarma ve uluslararası kamuoyunu bilgilendirme konusunda önemli bir rolü olduğunu vurguladı.

Source: Www.star.com.tr


Kocasını ve 3 çocuğunu bırakıp pastacıya kaçtı! Gerekçesi olaydan daha enteresan

Son dönemlerde Müge Anlı”nın programında yaşanan ilginç olaylara bir yenisi daha eklendi. Bu kez olayın başrolünde kocasını ve 3 çocuğunu bırakıp pastacıya kaçan Cemile isimli kadın var. TERK ETME GEREKÇESİ: HAMSİ Stüdyoya konuk olan kadın, pastacı Tacettin”e kaçma gerekçesini ise kocasının tek oturuşta 3 kilo hamsi yemesine bağladı. O anlara ilişkin görüntü kısa sürede viral oldu.

Source: Haberler


İlk sıradaki il değişti! İşte Türkiye”nin en yoksul şehirleri

Türkiye”de görülen yüksek enflasyon, milyonlarca vatandaşın geçim sıkıntısı yaşamasına ve sürekli yoksulluk oranının her geçen yıl daha fazla artmasına neden oluyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), bugün paylaştığı “Yoksulluk ve Yaşam Koşulları İstatistikleri” raporunda sürekli yoksulluk oranının 0,7 puan artarak yüzde 13,7″ye yükseldiğini belirtti. TÜRKİYE”NİN EN YOKSUL İLLERİ Raporun en dikkat çeken bölümü ise, Türkiye”nin en yoksul şehirleri oldu. Raporda, gelire dayalı göreli yoksulluk oranının en yüksek olduğu bölgeler; %14,6 ile Kırıkkale, Aksaray, Niğde, Nevşehir ve Kırşehir bölgeleri oldu. Geçtiğimiz yıl yayınlanan raporda Türkiye”nin en yoksul şehirleri Kastamonu, Çankırı ve Sinop illerini içeren TR82 bölgesi olmuştu. YOKSULLUĞUN EN AZ OLDUĞU İLLER Raporda yoksulluk oranının en az olduğu şehirlere de yer verildi. Göreli yoksulluk oranının en düşük olduğu bölgeler %4,7 ile TRC1 (Gaziantep, Adıyaman, Kilis), %6,4 ile TRC2 (Şanlıurfa, Diyarbakır) oldu. NÜFUSUN YÜZDE 31,3″Ü SIZDIRAN ÇATI, NEMLİ DUVARLAR, ÇÜRÜMÜŞ PENCERE ÇERÇEVESİ PROBLEMLERİ YAŞIYOR Kurumsal olmayan nüfusun yüzde 31,3″ü sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçeveleri vb. problemler yaşarken yüzde 30,2″si konutunda izolasyondan dolayı ısınma sorunu, yüzde 21,7″si trafik veya endüstrinin neden olduğu hava kirliliği, çevre kirliliği veya diğer çevresel sorunlarla karşılaştı. TAKSİT ÖDEMESİ VEYA BORCU OLANLARIN ORANI YÜZDE 56,8 OLDU Geçen yıla göre konut alımı ve konut masrafları dışında borç veya taksit ödemesi olanların oranı 1,2 puan azalarak yüzde 56,8 oldu. Nüfusun yüzde 5,2″sine bu ödemeler yük getirmezken yüzde 39,1″ine biraz yük getirdi, yüzde 12,5″ine ise çok yük getirdi. Konut masraflarının çok yük getirdiği hanelerin oranı 3,9 puan azalarak yüzde 13,6 olurken, bu masrafların biraz yük getirdiği hanelerin oranı 4,7 puan artarak yüzde 71,2 oldu. Konut masraflarının yük getirmediğini belirten hanelerin oranı geçen yıla göre 0,7 puan azalış ile yüzde 15,2 olarak hesaplandı.Fertlerin yüzde 57,5″i evden uzakta bir haftalık tatil masraflarını, yüzde 39,3″ü iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek masrafını, yüzde 26,8″i beklenmedik harcamaları, yüzde 15,1″i evin ısınma ihtiyacını, yüzde 59,6″sı ise eskimiş mobilyaların yenilenmesini ekonomik olarak karşılayamadığını beyan etti. KENDİLERİNE AİT BİR KONUTTA YAŞAYANLARIN ORANI YÜZDE 56,1 OLDU Oturulan konuta sahip olanların oranı geçen yıla göre 0,1 puan azalarak 2024 yılında yüzde 56,1 olarak hesaplanırken, kirada oturanların oranı yüzde 28,0, lojmanda oturanların oranı yüzde 0,9, kendi konutunda oturmayıp kira ödemeyenlerin oranı ise yüzde 15,0 oldu.

Source: Haberler


İsrail saldırıları altında ikinci kışa giren Gazzeliler, derme çatma çadırlarda yaşam mücadelesi veriyor

Yaklaşık 2,3 milyon nüfusa sahip Gazze Şeridi”nde İsrail soykırımı 15 ayı aşkın süredir devam ediyor.

Gazze Şeridi”nde son bir haftada donarak ölenlerin sayısı 6″sı bebek 7″ye yükseldi

Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, İsrail saldırıları nedeniyle Gazze”de her 10 kişiden 9″u yerinden edildi.

Gazze”de yerinden edilen Filistinlilerin büyük kısmı, İsrail saldırılarında oluşan ağır yıkım nedeniyle derme çatma çadırlarda ikamet etmek zorunda kalıyor.

Havaların soğumasıyla Gazze”deki Filistinlilerin yaşam koşulları daha da zorlaştı.

Kış mevsiminin beraberinde getirdiği dondurucu soğuklarla beraber, 2 milyon yerinden edilmiş Filistinli, insani bir felaketle karşı karşıya.

Filistinliler, her türlü imkansızlığın oluşturulduğu bölgede kıyafet, yatak ve battaniye gibi temel yaşam gereksinimlerine ulaşamıyor.

Aileleriyle derme çatma çadırlarda kalan bebeklerin bedenleri ise soğuk havaya yenik düşüyor.

İsrail”in 7 Ekim 2023″ten bu yana saldırılarını sürdürdüğü ve nüfusunun neredeyse tamamını yerinden ettiği Gazze Şeridi”nde son 1 haftada dondurucu soğuk nedeniyle 6″sı bebek 7 kişi hayatını kaybetti.

Gidecek yerleri kalmayan Filistinliler, sığındıkları El-Mevasi”de açlık, susuzluk ve dondurucu soğuk altında yaşam savaşı veriyor.

Defalarca yerlerinden edilen siviller, dondurucu soğuk altında saldırılar altında yırtık, sökük ve artık kullanılamaz hale gelen kumaş ve naylon çadırlarda hayata tutunmaya çalışıyor.

Yağmur ve soğuğu geçiren bu çadırlarda ikinci kız mevsimini geçiren Filistinliler, soğuktan kaynaklı çeşitli hastalıklarla boğuşuyor.

Kötü hava koşullarıyla mücadele eden kadın, çocuk ve yaşlıların da kaldığı çadırlar, yağmur nedeniyle sık sık sular altında kalıyor.

Mevasi bölgesi

Sığınmacıların büyük bir kısmı Gazze Şeridi”nin merkezindeki Deyr el-Belah kentinden güneydeki Refah kentine kadar Akdeniz sahili boyunca uzanan Mevasi bölgesinde yaşıyor.

Uluslararası yardım kuruluşu Oxfam”ın yayımladığı verilere, Gazze”ye yönelik saldırıları başladığı 7 Ekim 2023″ten bu yana 1 milyon 700 bin kişi bu bölgeye sığınmak zorunda kaldı.

Çadırların yüzde 81″i yıpranmış bir halde

Gazze”deki hükümetin Medya Ofisinden yapılan yazılı açıklamada, “Gazze Şeridi”nde yerinden edilen sivillerin kaldığı çadırların yüzde 81″i tamamen yıprandı. 135 bin çadırdan yaklaşık 110 bini kullanılamaz halde.” ifadesine yer verildi.

Kış aylarının girmesi ve dondurucu soğukların başlamasıyla yerinden edilenlerin şartlarının zorlaştığına dikkat çekilen açıklamada, “İsrail bir kere daha, binlerce sığınmacının hayatını tehdit eden yeni bir insanlık trajedisine neden oluyor.” denildi.

Açıklamada, İsrail”in evlerini yerle bir etmesi sonucu sokaklarda kalan sığınmacıların zor koşullarda hayatta kaldığı ifade edilerek, son günlerce aralarında bebeklerin de olduğu bazı sığınmacıların soğuklara dayanamayarak hayatını kaybettiği hatırlatıldı.

“Yaklaşık bir milyon yerinden edilmiş insan, bir yılı aşkın bir süredir, artık kullanılamaz hale gelen kumaştan yapılmış çadırlarda yaşıyor.” ifadesi kullanılan açıklamada, binlerce evi yerle bir eden ve Filistinlileri evsiz bırakarak onları elverişsiz çadırlarda yaşamaya mecbur bırakan İsrail güçlerinin işlediği soykırım nedeniyle bölgede insani bir felaket yaşandığı kaydedildi.

Hava sıcaklıklarının daha da düşmesi bekleniyor

Uluslararası topluma derhal harekete geçmesi ve İsrail”in işlediği soykırım suçunu durdurması için etkili ve acil adım atması çağrısında bulunulan açıklamada, her Filistinli aileye bir sığınak temin edilmesi talebinde bulunuldu.

Açıklamada ayrıca Arap ve İslam ülkelerine ve tüm insani ve uluslararası kuruluşlara, “Gazze Şeridi”ndeki sivillerin kurtarılması ve onlara temel barınma, yiyecek ve ilaç ihtiyaçlarının güvence altına alınacak şekilde sağlanması için acil eylem gerekliliği” çağrısında bulunuldu.

Gazze Şeridi”ndeki Filistin Sivil Savunması, yerinden edilmiş kişilerin, özellikle çadırlara ve barınak merkezlerine girerken özellikle çocuklar, hastalar ve yaşlılar için “aşırı soğuk” tehlikelerinden kaçınmaları için talimatlar yayınladı.

Gazze”deki Sivil Savunma Müdürlüğü de açıklamasında Filistin ve Gazze”de hava sıcaklıklarında bir düşüş beklentisi olduğu belirtilerek, yerinden edilmiş kişilere, “el ve ayak gibi vücut uzuvlarına sıcak bandajlar yerleştirmeleri, zaman zaman bunları birbirine sürtmeleri ve çocukların vücut sıcaklıklarını sürekli izlemeleri” çağrısında bulunuldu.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


CHP”den İmralı mesajı: Çözüm yeri TBMM

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Deniz Yücel, DEM Parti heyetinin İmralı Adası na yaptığı ziyarete ilişkin, Başından beri çözüm yerinin TBMM olması gerektiğini, sürecin şeffaf yürütülmesi gerektiğini savunuyoruz. Şehitlerimizin kemiklerini sızlatacak, şehit ailelerimiz ve gazilerimizi rahatsız edecek bir iş yapılmaması gerektiğini düşünüyoruz. dedi. Yücel, CHP Genel Merkezi nde düzenlediği basın toplantısında, 2024 ün Türkiye için zor geçtiğini, ekonomik kriz ve gelir dağılımında adaletsizlik yaşandığını, iktidarın ise bunlara kayıtsız kaldığını savundu. 2024 yılını milli eğitim açısından kara bir yıl olarak nitelendiren Yücel, iktidarın yargı bağımsızlığına ve tarafsızlığına gölge düşüren siyasi müdahalelerde bulunduğunu ileri sürdü. Yücel, belediyelere yapılan görevlendirmelere ilişkin, 21 inci yüzyılda kayyum uygulaması bir demokrasi ayıbıdır. Üstelik iktidar, CHP li belediyelere sadece kayyum atamakla yetinmemiş, belediyelerimize haciz göndererek, hesaplarına bloke koyarak, kreşleri kapatmakla tehdit ederek 31 Mart seçimlerinin hazımsızlığını devam ettirmiştir. değerlendirmesinde bulundu. ASGARİ ÜCRET GÖRÜŞMELERİ, İŞÇİNİN, EMEKÇİNİN KABUSU HALİNE GELMİŞTİR Enflasyonun yüzde 48 olduğu bir ülkede asgari ücretin yüzde 30 oranında arttırılmasına ilişkin eleştirilerde bulunan Yücel, CHP Genel Başkanı Özgür Özel in, genel merkez düzeyinde işçi sendikaları ile başlattığı süreci, yerelde de tüm sendikalar ve sivil toplum kuruluşları ile 2025 te de devam ettireceklerini vurguladı. Yücel, ocak ayının ilk yarısından itibaren işçilerin yoğun olduğu şehirler öncelikli olmak üzere Geçinemiyoruz, geçim yoksa seçim var sloganıyla bir kampanya başlatacaklarını dile getirdi. Asgari ücretin aslında en büyük toplu sözleşme olduğunu belirten Yücel, Oysa bizim ülkemizde asgari ücret görüşmeleri, işçinin, emekçinin kabusu haline gelmiştir. diye konuştu. Yücel, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen in 17 Aralık ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ı ziyaret ettiğini anımsatarak, AB nin Türkiye ye, geçici koruma statüsündeki Suriyeli sığınmacılar için ilave 1 milyar avro hibe vereceğini ama Suriyelilerin Türkiye ye maliyetinin en az 200 milyar dolar olduğunu savundu. Yücel, Suriye de yapılacak altyapı yatırımları için AB nin ve Birleşmiş Milletler in elini taşın altına koymasının zamanının geldiğini söyledi. ÇÖZÜM YERİNİN TBMM OLMASI GEREKTİĞİNİ SAVUNUYORUZ DEM Parti heyetinin İmralı Adası na yaptığı ziyaret, dün ziyarete ilişkin yapılan yazılı açıklama ve heyette yer alan DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan ın yılbaşından sonra siyasi partilerden randevu isteyeceklerini açıklamasına ilişkin soru üzerine Yücel, şu ifadeleri kullandı: Sayın Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder in açıklamalarını takip ettik. Kendileri, bizden de randevu isteyeceklerini belirttiler. Biz, prensip olarak tüm siyasi partilerle diyalog zeminindeyiz. Tüm siyasi partilerle uzun yıllardır görüşebilen tek siyasi partiyiz. Dolayısıyla iletişim kanallarımız açık. Başından beri çözüm yerinin TBMM olması gerektiğini, sürecin şeffaf yürütülmesi gerektiğini savunuyoruz. Şehitlerimizin kemiklerini sızlatacak, şehit ailelerimiz ve gazilerimizi rahatsız edecek bir iş yapılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Ziyaret yapıldığı taktirde, daha detaylı bir görüşme olursa, bunu partimizin yetkili kurullarında görüşüp kamuoyuna tavrımızı detaylı bir şekilde açıklarız.

Source: Habertürk


Gümrükçüoğlu 24 TV Arafta Sorular”da anlattı: Kadınların cinsiyetlerinden ötürü uğradıkları mobing, suistimal ve başka hikâyeleri var

KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu, 24 TV Arafta Sorular programında Star Gazetesi Yazarı Esra Elönü”nün sorularını cevapladı. Gümrükçüoğlu kadınların toplum içindeki uğradığı mobinge dikkat çekti. “KADINLARIN CİNSİYETLERİNDEN ÖTÜRÜ UĞRADIKLARI MOBİNG, SUİSTİMAL VE BAŞKA HİKÂYELERİ VAR.”Suriye”deki kadınların yaşadığı zulme değinen Gümrükçüoğlu, “Kadın tabii ki daha fazla mobinge uğruyor. Bununla alakalı pek çok şikâyet ve dava konusu var. Şüphesiz hukukçulara da geliyor. Kadınların cinsiyetlerinden ötürü uğradıkları mobing, suistimal ve başka hikâyeleri var. Sadece mobbing ile alakalı bir çalışmamız olmuştu bizim. Gerçekten önemli bir konu. Her yerde olabilir ama iş dünyasında terfiinize varıncaya kadar etkiliyor. Şöyle düşünün, iki kişi düşünün ikisi de eğitimini onur derecesiyle bitirmiş ve belli kazanımları var, ikisi de belki yurt dışında eğitim almış. Ama bir iş yerine geldiği zaman ya da seçim esnasında eşit düzeyde bakılıyor mu? Kayıtlı bir şey yok. Ben size yazılı olmayan şeylerden bahsediyorum. Algıdan, önyargıdan bahsediyorum. Yazılı olarak hiçbir şirket bu haksızlığı yapmaz, yazılı olarak yapmaz. Ama içerideki o mobbingi pek çok şirkette görebiliyorsunuz. Kıyafeti yüzünden de bu böyle. 28 Şubat”ta yaşadığımız şimdi de hala gizli gizli, örtülü bir şekilde ifade ediliyor, bazen ifade edilmeden fiile yansıyan pek çok önyargı yine var. Yani yok diyemeyiz buna. Her yerde bu sorun kalktı diyebiliyor musunuz? Biz akademide rahatız çok şükür. Akademisyenlik ve hocalığa her gün bin şükürle gidiyorum. Öğrencilerimi de çok seviyorum. Her alan akademi kadar rahat değil onu da biliyorum. 10. Kadın Dayanışmaları Kongresi”nde kadının efsanelerdeki durumunu biraz konuşacağız. Antik dönemden bugüne kadınla alakalı imgeleri, kadının eski toplumlarda nerede durduğu, gravürlerde nerede, resimde nerede, sanatta nerede durduğunu konuşacağız. Çok güzel tebliğler geldi bu alanda. Şimdi arkadaşlarla bunları çalışıyoruz. 10 Nisan”da. Geçen Birleşmiş Milletlerde Gazze”yi konuştuk. Bu sene hem kadın iş gücünü konuşacağız, hem biraz da Suriye”yi konuşmak istiyoruz. Suriye”de yaşanan bu zulmü, kadınların yaşadıklarını, insan hakları bağlamında bakacağız. Yine kadının sesi olmaya devam edeceğiz.” dedi. “Kürtlerin en çok çektiği terör örgütü PKK”dır”Provokasyonlara geçit vermediBu şarkıma olumsuz tepki verenler içimizdeki İsraillilerdir

Source: Www.star.com.tr


Gazze Belediyesi: Yağmur ve fırtına nedeniyle çadırlarda kalan siviller zor günler geçiriyor

Gazze Belediyesinden yapılan yazılı açıklamada, Gazze”de yerinden edilen sivillerin, dondurucu soğuk altında trajik koşullarda yaşam mücadelesi verdiği kaydedildi.

Soğuk havanın derme çatma çadırlarda kalan siviller için bir tehdit oluşturduğuna işaret edilen açıklamada, “İsrail saldırıları nedeniyle kanalizasyon sisteminin zarar gördüğü, cadde ve sokaklarda yağmur ve kanalizasyon sularının biriktiği” ifade edildi.

Açıklamada, uluslararası örgütlerden, zor şartlar altında yaşayan Gazze halkına yardım edilmesi ve temel hizmetlerinin sağlanması istendi.

Yaklaşık 2,3 milyon nüfusa sahip Gazze Şeridi”nde İsrail soykırımı 15 ayı aşkın süredir devam ediyor.

Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, İsrail saldırıları nedeniyle Gazze”de her 10 kişiden 9″u yerinden edildi.

Gazze”de yerinden edilen Filistinlilerin büyük kısmı, İsrail saldırılarında oluşan ağır yıkım nedeniyle derme çatma çadırlarda ikamet etmek zorunda kalıyor.

Havaların soğumasıyla Gazze”deki Filistinlilerin yaşam koşulları daha da zorlaştı.

Kış mevsiminin beraberinde getirdiği dondurucu soğuklarla beraber, 2 milyon yerinden edilmiş Filistinli, insani bir felaketle karşı karşıya.

Filistinliler, her türlü imkansızlığın oluşturulduğu bölgede kıyafet, yatak ve battaniye gibi temel yaşam gereksinimlerine ulaşamıyor.

Aileleriyle derme çatma çadırlarda kalan bebeklerin bedenleri ise soğuk havaya yenik düşüyor.

İsrail”in 7 Ekim 2023″ten bu yana saldırılarını sürdürdüğü ve nüfusunun neredeyse tamamını yerinden ettiği Gazze Şeridi”nde son 1 haftada dondurucu soğuk nedeniyle 6″sı bebek 7 kişi hayatını kaybetmişti.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Bennu Gerede”den çok konuşulacak sözler: Hayalim sevişirken ölmek

Mustafa Kemal Atatürk”ün yaveri Hüsrev Gerede”nin torunu ünlü fotoğraf sanatçısı Bennu Gerede, katıldığı bir YouTube programında özel hayatına ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. “HAYALİM SEVİŞİRKEN ÖLMEK” 4 çocuk annesi Gerede, “Mutsuz, gergin, sinirli bir kadın gördüğüm zaman, “Bunun sevişmesi gerekiyor” diye düşünüyorum. Hayalim sevişirken ölmek. Yanlış anlaşılmasın cinsellik bağımlısı değilim. Sarılmak ve cinsel birliktelik, şiddeti ortadan kaldırır. Benim her zaman cinsel hayatım çok iyi oldu ve oluyor” ifadelerini kullandı. “BABAMDAN VE İKİ SEVGİLİMDEN ŞİDDET GÖRDÜM” Zamanında babasından ve sevgililerinden şiddet gördüğünü ifade eden Gerede, “Babamdan ve iki eski sevgilimden fiziksel şiddet gördüm. Babamdan ilk dayağımı 14 yaşımda flörtümle telefonda konuşurken yedim. Birkaç kez dibe vurdum ama Anka kuşları gibi küllerimden doğdum. Hücrelerimle konuşuyorum. Her yeni ayda bir şeyler yazar, sonra onları toprağa gömerim. Dolunayda da çıkartıp yakarım” şeklinde konuştu. BİTKİSEL KARIŞIMLA HAYATI DEĞİŞTİ Peru”da kaldığı dönemde bitkisel bir içecek içtiğini ve hayatının değiştiğini aktaran Gerede, şöyle devam etti: “Peru”da bir hafta kaldım. Hayatımın en zor dönemiydi. Işık yok, sıcak su yok. Bitkisel bir iksir içtim; 6 saat boyunca başka bir dünyaya geçtim. Hayatım değişti. Psikiyatristlerin 30 yılda yapamadığını o Şaman içeceği bir günde yaptı.”

Source: Haberler


Bakan Göktaş: Vatandaşımızın olumsuz şartlara maruz kalmasını asla kabul edemeyiz

Bakan Göktaş, Niğde Valiliğini ziyaret ederek Vali Cahit Çelik ile görüştü. Ziyaretin ardından açıklamalarda bulunan Göktaş, Niğde”de kuruluş müdürleriyle bir araya geleceklerini, 81 ilde ve Niğde”de engelli, yaşlı ve çocuk kuruluşlarıyla hizmet verdiklerini söyledi.Bütün illerde olduğu gibi Niğde”de de bakım kuruluşlarında denetim ve inceleme faaliyetlerini özenle yürüttüklerini dile getiren Göktaş, “Son dönemde buradaki bazı kuruluşlarda yaşanan olumsuzluklarla ilgili tespitlerde bulunuldu. Bunlarla ilgili ivedilikle harekete geçtik. Gerekli tüm adli ve idari işlemleri yerine getirdik. Bakım altında bulunan hiçbir vatandaşımızın olumsuz şartlara maruz kalmasını asla kabul edemeyiz. Bu tür durumlarda ivedilikle gerekeni yaptık. Bütün sorumluların en ağır cezaları alması için de olayı yargıya taşıdık. Biz bu tür olumsuzlukların bir daha gerçekleşmemesi için de bütün önlemlerimizi alıyoruz. Kuruluşlarımıza yönelik her iddiayı titizlikle takip ediyoruz. Gereken neyse yerine getiriyoruz.” diye konuştu.Sosyal devlet anlayışını güçlendirmek için çalıştıklarına değinen Göktaş, şunları kaydetti:”Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde insanı merkeze alan bir hizmet anlayışı yürütüyoruz. Vatandaşlarımızın önceliklerini dikkate alıyoruz. Niğde”de pek çok hizmete imza attık. Toplam 90 milyar 738 milyon liralık yatırım gerçekleştirdik. Bakanlık olarak yatırım ve desteklerimiz 5 milyar 62 milyon lirayı aşmış durumda. Tüm vatandaşlarımıza yediden yetmişe hizmet veriyoruz. İki sosyal hizmet merkezimizde Niğde”de vatandaşlarımıza hizmet veriyoruz. ASDEP personelimizle beraber 2017″den bu yana 46 bin 592 haneyi yerinde ziyaret ettik. Eğitim ve danışmanlık programları yürütüyoruz çeşitli alanlarda. Evlilik öncesi eğitim programı, aile eğitim programı, ayrıca bağımlılıkla mücadele eğitim programlarımızdan da Niğdeli vatandaşlarımıza hizmet sunuyoruz.”Bakan Göktaş, 6 Şubat”taki depremlerde Niğde”nin çok büyük misafirperverlik örneği gösterdiğine işaret ederek, bu minvalde 2 bin 458 depremzedeye de hizmet götürdüklerini aktardı.Çocukların sağlıklı, güvenli ve şefkatli aile ortamlarında büyümelerini önemsediklerini vurgulayan Göktaş, şöyle devam etti:”Bu minvalde, Niğde”de bir çocuk evleri sitesinde 80 çocuğumuz, 5 çocuk evinde 37 çocuğumuz, bir ihtisaslaştırılmış çocuk evleri sitesinde 41 çocuğumuz, 58 koruyucu aile yanında da 73 çocuğumuz bulunmakta. Ayrıca evlat edindirilen çocuk sayımız 20″dir. Bir ihtisaslaşmış çocuk evleri sitesinde de 41 çocuğumuz hizmet görmekte. 2012″den bu yana Türkiye”nin genelinde sosyoekonomik destek hizmet modelini sunuyoruz. Ailesinin yanında desteklenen çocuklar modelimizle beraber Niğde”de 134,4 milyon liralık bir kaynak aktardık. Ayrıca 6 kadın kooperatifiyle beraber kadınlara destek oluyoruz. 2018″den bu yana finansal okuryazarlık hizmetlerimizle 627 kişiye hizmetler sunduk. ŞÖNİM”den faydalanan toplamda 11 bin 969 kişi bulunuyor. Bir kadın konuk evinden 1955 kişi bugüne kadar hizmet almış. Bakanlığa bağlı 3 yatılı bakım ve rehabilitasyon merkezinde 152 engelli vatandaşımız, 2 özel engelli bakım merkezinde de 393 engelli vatandaşımıza hizmet veriyoruz. Bir huzurevi ve yaşlı bakım rehabilitasyon merkezinde kalan 105 vatandaşımız bulunuyor. Bununla beraber Niğde”de toplamda 18 kuruluşumuzda hizmet vermiş bulunmaktayız. Niğde”ye huzurevi kazandırmaya yönelik çalışmalarımız da başladı.”Konuşmasının ardından Niğde Belediyesi Kadın Emek Pazarı”nı gezen ve ürünlerle ilgili bilgi alan Göktaş, daha sonra Niğde Belediye Başkanı Emrah Özdemir, AK Parti İl Başkanı Mustafa Özdemir ve MHP İl Başkanı Aytekin Tükenmez”e ziyarette bulundu.

Source: Www.star.com.tr


HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan: 2025″te emekli olacaklar, imkanları varsa bu yıl emekli olsun

HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, HAK-İŞ Niğde İl Başkanlığı”nda düzenlediği basın toplantısında, 3 ilde gerçekleştirdikleri mitinglerde çalışanlar için vergi adaletsizliğini ortadan kaldırmaya yönelik mesaj verdiklerini söyledi. Vergi sistemindeki çarpıklıktan dolayı işçinin aldığı maaşın eridiğini belirten Arslan, işçilerin yıllık maaşlarının 2 ayını vergi olarak ödediğini öne sürdü. Arslan, sendikalı ve sendikasız tüm çalışanların ortak sorununun vergi konusu olduğunu savunarak, bu konuya dikkati çekmek için HAK-İŞ Akademi”nin hazırladığı raporu kamuoyuyla paylaştıklarını aktardı. Üç konfederasyon olarak TBMM”de grubu bulunan tüm siyasi partilere taleplerini ilettiklerini anımsatan Arslan, şöyle konuştu: “Burada çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınması konusundaki ısrarımızı devam ettiriyoruz. 1999 ve 2008″de çıkan kanun ve bugünkü uygulamalar maalesef emekli olanların maaş bağlama katsayılarında ciddi bir değişiklik ve sıkıntı oluşturmakta. 2024″te emekli olacak bir arkadaşımız 2025″te emekli olmaya karar verirse bu arkadaşımızın emekli maaşı yüzde 35 düşüyor. Düşünebiliyor musunuz? Bir yıl daha fazla prim ödüyor ama emeklilikte maaş bağlama katsayısından kaynaklı olarak 2025″e kalırsa emekli maaşı yüzde 35 düşüyor. 2023″te enflasyon yüzde 86, 2024″te yüzde 45 civarında olacak. Dolayısıyla ödediğiniz pirimler aynı zamanda büyümeden kaynaklı maaşlarda düşük oluyor. Bütün üyelerimize, başta Hazine ve Maliye Bakanımız olmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımızla yaptığımız bütün görüşmeler sonunda bu yılın sonuna kadar beklemelerini, eğer bir düzenleme yapılmazsa 2025″te emekli olacakların imkanları varsa bu yıl emekli olmalarının altını çiziyoruz.”

Source: Dünya Gazetesi