Turizm alarm veriyor

Turizm alarm veriyor

CHP’nin başına gelenler ve İsrail-İran savaşı nedeniyle konuşmaya fırsat kalmıyor ama, turizm sezonu açıldı.

Türkiye’de turizm sezonunun nasıl açıldığını bizim medyamız yazmıyor ama, Yunan medyası cayır cayır yazıyor… 35 metrelik yatıyla Bodrum’dan denize açılan bir Türk işadamı, Yunan adası Mikonos’a gitti, adanın limanına demir attı, gecenin ilerleyen saatlerinde yatın güvertesinde eşini dövmeye başladı, -Kadınları Türkiye’de dövdüğümüz yetmedi, götürüp Yunan adalarında dövüyoruz-, kadın kurtulmak için denize atladı, yüze yüze adaya çıktı, Yunan polisine sığındı, hadi bakalım Yunan sahil güvenlik botu kadının dövüldüğü yatı bastı, dayakçı işadamını gözaltına aldı, kimlik kontrolü yaptılar, meğer bu dayakçı işadamının aslında turizmci olduğu ortaya çıktı, meğer İzmir’de oteli varmış, Yunan polisi biraz daha kurcaladı, İnterpol’den sorguladılar, meğer bu turizmci işadamımızın İzmir’de lüks otomobiller satılan bir galerisi olduğu, dolandırıcılıktan kırmızı bültenle arandığı ortaya çıktı, e tutukladılar tabii, mahkemeye çıkardılar, harss diye iki yıl hapis cezasını giydirdiler, Yunan kanunları gereğince 30 günü hapiste geçirecek, sonra denetimli serbestlikle bırakılacak ama, Yunanistan’dan ayrılamayacak, ayda bir kez karakola gidip imza atacak, Türkiye mecburen devreye girdi, iadesi için görüşülüyor.

Dünya medyasında Türkiye’nin turizm sezonu böyle açıldı!

Çeşme’de de şahane şekilde açıldı turizm sezonu… Alaçatı Yat Limanı’nın işletmecisi olan işadamını, Alaçatı’nın göbeğinde, Alaçatı’nın en kalabalık sokağı Hacı Memiş’te, herkesin gözünün önünde, takır takır ateş ederek, ayağından vurdular. Belli ki uyarı mahiyetinde ayağından vurdular. Turizm sezonu böyle açıldı Çeşme’de.

Bodrum’da da muhteşem şekilde açıldı turizm sezonu… İki grup arasında çatışma çıktı, alacak verecek meselesinden aralarında husumet varmış, Umurca mahallesinde cayır cayır çatışmaya başladılar, altı yedi kişi, herkes birbirine sıktı, bazıları yaralandı, sonra bir grup sağa sola ateş ederek kaçmaya çalıştı, kovalamaca başladı, Bodrum’da başlayan çatışma Milas’a kadar devam etti, Milas’ta çatışırlarken nihayet polis tarafından yakalandılar. Nasıl söylüyordu Mazhar Fuat Özkan, Bodrum Bodrum, biraz deniz biraz uyku, bütün isteğim buydu… Bodrum’da turizm sezonu böyle açıldı.

Marmaris’te de fevkalade şekilde açıldı turizm sezonu… Barlarda, tur teknelerinde tuhaf ötesi sapkınlıklar yaşanıyor, kültür erozyonunu yansıtan abuk sabuk figürlerle masaların üstünde dans ettiğini zanneden çomarlar, eğlence adı altında yabancı turistlere cinsel tacizde bulunuyor, peruklu erkek garsonların sutyen ve jartiyer taktığı seks partisi görüntüleri sokaklara taşıyor, belediye ekipleri polis ekipleriyle birlikte müdahale etmeye çalışıyor, daha şimdiden vurdulu kırdılı arbede yaşanıyor, turizm vizyonumuzu yansıtan (!) bu utanç verici ilkellik görüntülerini yayınlayan özellikle İngiliz medyası daha şimdiden “yanlışlıkla buralara gitmeyin” diye uyarılarda bulunuyor.

(Türkiye’de turizmin taşıyıcı kolonu, Alman turistlerdi. Her yıl en az altı milyon Alman turist geliyordu. Liyakatsizlik ve giderek artan pespayelik yüzünden, ciddi rahatsızlık hissediyorlardı, şikayet ediyorlardı ama, güneşimiz ve denizimiz eşsiz olduğu için, gelmeye devam ediyorlardı. Her şey dahil saçmalığımızla, adeta kendi ayağımıza sıktık, gelsinler de kim gelirse gelsin diyerek, Rus turistlere kapılarımızı açtık, özellikle Antalya’da, Alman turistlerin ağırlıklı olarak geldiği beş yıldızlı otellere, biraz daha fazla fiyat çekerek, Rus turistleri kabul etmeye başladık. Ayağımıza sıktık diyorum ama, aslında intihardan farksızdı. Çünkü, Rus turistler, tıpkı Arap turistler gibi, yemekte-plajda-saunada, hatta odalarında ölçüsüzdürler, aynı tesiste kalan diğer insanları rahatsız ederler, turizm realitesidir bu, Alman turistler Rus turistlerin kaldığı tesislere gelmezler. Yunan adalarında dikkat edin mesela… Avrupa’nın her milletinden turist yağar ama, tek tük hariç, Rus turist göremezsiniz, Yunan turizm bakanlığı çaktırmadan Rus turistlere defans uygular, adalara Rus turist gelmesin diye ince ince zorluk çıkarır, Rus turisti hissettirmeden Türkiye’ye yöneltir. Biz ise tam tersini yaptık, Rus turisti kazıklıyoruz diye hoşumuza gitti, Avrupalı turisti kaybettik, Alman turist olmazsa turizm murizm olmaz, bu acı gerçeği unuttuk.)

(Üstelik… 2017 yılıydı, sayın hükümetimiz Türkiye’deki referandum için, Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarının oyunu kapabilmek için, Almanya’da seçim mitingleri düzenlemek istiyordu, Alman hükümeti izin vermiyordu, asrın liderimiz öfkelendi, “eyyy Almanya, nazilerden farkınız yok, nazisiniz” dedi… Bu “nazi” lafı yüzünden, dünyanın en büyük turizm fuarı olan Berlin Turizm Fuarı’nda -tarihte ilk kez- Türkiye’ye boykot uygulandı, Alman turizm acenteleri “No Turkey” kampanyası başlattı, Alman turist bıçak gibi kesildi, Avrupa turizminin en ucuz ülkesi olmamıza rağmen, 2017 yılında doluluk oranımız anca yüzde 40’ta kaldı, yetmedi, kalıcı hasar yarattı, Almanya’da kamuoyu araştırma anketi yapıldı, Alman vatandaşlarının yüzde 50’si “bundan böyle hiçbir zaman Türkiye’ye gitmeyeceğim” dedi. Netice… Türkiye’ye her yıl altı milyon turist geliyordu, bugün artık bir milyon Alman turist gelirse, öp başına koy.)

(Alman turistlerin ayağı kesilince ne oldu… Kapasiteyi doldurabilmek için, ucuzladıkça ucuzladık, gene dolmayınca biraz daha ucuzladıkça ucuzladık, bugün artık Türkiye’ye turist diye gele gele “yoksul” seviyesinde turist geliyor. Para harcayan, Türkiye’ye para bırakan değil, bakkaldan ekmek alıp, bütün gününü onunla geçiren turist geliyor. Kendi ülkesinde devletten aldığı sosyal yardımla geçiniyor, bildiğin gariban, turist diye bize geliyor. 75 yaşını geçmiş teyzeler, on pound versem acaba benimle yatacak birini bulabilir miyim diye, çomarların dans ettiği izbe barlara, seks turizmi umuduyla geliyor.)

Kuşadası böyle, Ayvalık böyle, Fethiye böyle, turist diye gelip, parkta yatan var… Urla’da turizm sezonu cinayetle açıldı mesela, turist adı altında getirilen yabancı uyruklu kadınların çalıştırıldığı, eğlence merkezi denilen bir yerde, silahlar çekildi, biri kadın üç kişi öldürüldü, turizme bak… Alanya’da sahilde 19 yaşında bir çocuğu tabancayla vurarak öldürdüler.

Sadece sayfiye beldelerimiz değil, şehir merkezlerimizdeki turizm sezonu da böyle açıldı, İstanbul Caddebostan’da halk plajları var, daha bismillah açılır açılmaz hıyarto grupları geldi, niye yan baktın filan, 50-60 kişi birbirlerine girdiler, şezlonglar şemsiyeler havalarda uçuştu, çevik kuvvet ekibi geldi plaja, turizm sezonuna bak!

Uyuşturucu zaten gırla… Bodrum’da mesela, her yıl aynı sansasyonel haber yapılıyor, lahmacun şu kadar lira oldu diye habire manşet yapılıyor, halbuki aynı Bodrum’da metamfetamin kaç para, ondan kimse bahsetmiyor.

Lahmacun vesilesiyle Bodrum’u örnek verdim ama, her yer böyle, alenen narko turizm var, narko turizm… Yatlarla kokain taşıyorlar, herkes biliyor.

Skunk adı verilen esrar türevi var, esrardan çok daha güçlü, memlekette yerli tohumla üretilen domates salatalık kalmadı, yerli tohumla esrar üretiliyor. Daha on gün önce, narkotik polisimiz Çeşme’de, limanda, 100 kilogram Skunk ele geçirdi, turizme bak!

Aslına bakarsanız uzman olmaya bile gerek yok, bu Skunk denilen uyuşturucu madde kokusundan bile fark ediliyor, bulunduğunuz ortamda içiliyorsa acayip kokusunu fark etmemiz mümkün değil, her yer bununla doldu, hâlâ lahmacun konuşuluyor.

Sahte içki desen, zaten turizm beldelerimizin normali hali geldi.

Burnumuzun dibindeki Yunan adalarında mesela, sahte içki sattığı tespit edilen mekan, anında mühürleniyor, çok ağır para cezasına çarptırılıyor. Yunan adalarında, farzedelim bir müşteri geldi, bir şişe viski veya bir şişe şarap açtırdı, yarısını içti hesabını ödedi gitti, o kalan şişeyi dökmeyip, o kalan yarısını shot olarak başka müşteriye verirsen, senin mekanını anında mühürlüyorlar. Elalemde turizm işte böyle yapılıyor.

Hapisten sokağa salınan herkes sayfiye beldelerimize doluşmuş vaziyette… Elbette namusuyla çalışan herkes çalışacak, şüphesiz, ama, işe alınırken en ufak bir güvenlik kontrolü yapılmıyor, trafikte herkesi durdurup GBT kontrolü yapıyorlar, bagaja filan bakıyorlar, turistik mekanlarda işe girenlere kimse kimlik bile sormuyor. Herif seri cinayetten yatmış, garsonum diye gelmiş çalışıyor, gasptan yatmış, valelik yapıyor.

Hangi ülkeden geldiği belirsiz, Suriyeli midir, Afgan mıdır, Türkçe bilmeyen garsonlar, bulaşıkçılar var. Etnik köken gettoları oluşmaya başladı, bizden olmayan burada mekan açamaz diye tehditler savurup, boydan boya sokaklara çökmeye çalışanlar var, Türkçe bildikleri halde -hır çıkarmak için- özellikle Türkçe konuşmayanlar var.

Belediyecilerin rüşvet şehvetinden ve yetki sahibi olanların korkaklığından faydalanan irili ufaklı mafya türevi zonta, inşaatçılık ayağıyla, müteahhidim dümeniyle, sahillere indi. Yazlıkçıların, çocuklu ailelerin düzenli olarak gittiği restoranlar, kafeler, plajlar, belindeki silahı gösteren parmak arası terlikli tiplerle doldu. Neredeyse mayoya tabanca sokup gezecekler, o derece.

Lafı hiç eğip bükmeden, uyarıyorum…

Kış turizmi sezonumuz otel yangını faciasıyla başlamıştı.

Yaz turizmi sezonumuz da bangır bangır alarm vererek açıldı.

Source: Yılmaz Özdil