“Türk Kültüründe Renkli Anlar: Lavanta Tarlaları ve Geleneksel Ziyaretler”

Dış kapının önüne pet şişe koymak bakın ne işe yarıyor: Eskiden büyüklerimiz hep yaparlardı

Gelişen teknolojiyle birlikte geçmiş yıllara ilişkin çok sayıda gelenek terk edilirken, yaşlı insanların yıllar önce uyguladığı bazı alışkanlıklar günümüzde yeniden popülerleşmeye başladı. Yazlık yerleri ziyaret eden turistler, son yıllarda sık sık evlerin önüne birkaç su dolu pet şişenin bırakıldığına şahit olabilir. Bu davranış, arkasında yatan nedeni bilmeyenler için saçma geliyor olsa da, kapıların önüne bırakılan şişeler oldukça mantıklı bir amaca hizmet ediyor.

KEDİLERİN VE KÖPEKLERİN İDRARINI UZAK TUTUYOR Kapıların önüne bırakılan şeffaf şişeler, içlerinin suyla doldurulması halinde yaz sıcaklarında gün boyunca güneş ışıklarını yansıtıyor. Bu durum özellikle sıcaklarda popülasyonu artan kedi ve köpeklerin, evlerin kapısına idrarını bırakmasına engel olmakta. Sabah saatlerinden akşama kadar güneşten şişelere yansıyan ışık, hayvanları rahatsız ediyor veya korkmalarına neden oluyor. Bu yüzden kediler veya köpekler, şişelerin bulunduğu alana idrar yapmıyor.

İstanbul gibi kedi ve köpek sayısının yoğun olduğu şehirlerde şeffaf şişe yöntemi özellikle 1960 ve 1970″li yıllarda oldukça yaygın olarak uygulanmaktaydı.

Source: Haber Merkezi


Tekirdağ”da hasat vakti değil ziyaret vakti geldi! Kurban Bayramı”nda ziyaretçi akını

Kent genelinde 1500 dekarlık alanda üretimi yapılan ve kentin turizmine katkı sağlayan lavanta tarlaları, bayramda çok sayıda yerli ve yabancı turisti misafir etti.Ziyaretçiler, göz alıcı mor ve eflatun renkleriyle dikkati çeken lavanta tarlalarında oluşturulan dekorlar önünde en güzel fotoğraf karesini yakalamaya çalıştı.Vatandaşlar, doğal stüdyo olarak kullanılan lavanta tarlalarında doğa ile iç içe zaman geçirdi.İl Kültür ve Turizm Müdürü Ömer Faruk Karaküçük, AA muhabirine, ziyaretçilere renkli bir rota sunan lavanta tarlalarının bayramda vatandaşların uğrak noktası olduğunu söyledi.Mor tarlalarda çekilen fotoğraflarla insanların güzel anılar biriktirdiğini belirten Karaküçük, Tekirdağ her mevsim ayrı bir güzelliğe bürünüyor. Bayramla birlikte lavanta sezonu başladı. Birbirinden güzel mor tarlalar bayramda insanları kendine çekti. İnsanlar lavanta tarlalarında keyifli vakit geçirerek buradan çok mutlu ayrıldı. Kente gelen tatilciler lavanta tarlalarına uğramadan geçmedi. Lavanta tarlaları kentin turizmine de katkı sağlamaya devam ediyor. diye konuştu.Tarla sahibi Fatih Özgül de bayramda çok sayıda misafir ağırladıklarını dile getirdi.Herkesin lavanta tarlasında vakit geçirmekten keyif aldığını ifade eden Özgül, Lavanta sezonuna çok yoğun bir şekilde giriş yaptık. Buraya gelenler güzel fotoğraflar çekip, güzel anılarla buradan ayrıldı. Bayramdan sonra da sezonumuz devam ediyor. 15 Temmuz”a kadar tarlamız ziyarete açık olacak. Misafirlerimizi bekliyoruz. dedi.

Source: Gazetevatan.com


Küba”dan geldi Adana”ya yerleşti! Eşiyle gezerken keşfetti

Kübalı Odyolog Ines Maria Fernandes Matanzas (41), aslen Mersinli olan Türk eşi elektrik mühendisi Abdülkerim Güllü (41) ile 8 yıl önce tanışarak evlendi. Çiftin bu evlilikten şu anda 7 yaşında olan kızları Velena Fernandes (7) dünyaya geldi. Küba”dan bu sene kesin dönüş yaptıktan sonra Antalya”da çalışmaya başlayan Abdülkerim Güllü”nün eşi, kızı ve 73 yaşındaki kayınvalidesi Maria Terasa Garcia”yla gezerken doğasına hayran oldukları Adana”nın Kozan ilçesine yerleşti. Kübalı aile burada hayranı olduğu Türkçeyi öğrenmek için Halk Eğitim Merkezinde eğitim almaya başladı. AKICI TÜRKÇE KONUŞMAK İSTİYORLAR Halk Eğitim Merkezi”nde açılan kursa katılan aile, Türkçeyi akıcı konuşabilmek için her gün 1,5 saatlik eğitime aksatmadan katılıyor. Kurslara büyük bir istekle katıldıklarını belirten Ines Maria, Eşim Mersinli. Türkiye”ye dönüş yaptıktan sonra Kozan”ın doğasını, insanlarını ve kültürel dokusunu çok sevdik. Kızım Türk yemeklerine bayılıyor, özellikle Adana kebabı. Eşim Antalya”da görev yapmakta. Ben Küba”da odyoloji uzmanı olarak görev yapmaktaydım. Eşimle gezerken Kozan”ı keşfettik ve yerleşme kararı aldık. Ben, annem ve çocuklarımla birlikte Türkçe öğrenmek için kursa geliyorum. Türkiye”yi ve Türkçeyi çok sevdik. Özellikle kızımda Adananın kebabını çok sevdi. Kozan”ın doğası, çevresi çok güzel ve biz bunun için Kozan”da yaşama kararı aldık dedi. 73 YAŞINDA KÜBALI ANNE DE TÜRKÇE ÖĞRENİYOR Ailenin en yaş almış bireyi 73 yaşındaki Maria Terasa Garcia da Türkçeyi öğrenmek için kızı ile birlikte kursa geldiğini söyledi. Garcia, Türkiye”ye gelmeden önce Türk insanı, doğası ve mutfağı hakkında çok fazla kitap okudum. Türk kültürü kitaplarda tam anlatılmasa da insanlar çok sıcakkanlı. Türk mutfağı ise eşsiz. Artık ben de Türk yemeklerini öğrenmek istiyorum ifadelerini kullandı.Kozan Halk Eğitim Müdür Yardımcısı Ahmet Ürger ise, Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü politikaları çerçevesinde, farklı ihtiyaç gruplarına yönelik eğitimler veriyoruz. Yabancı uyruklu bireylerin Türkçeyi öğrenmeleri için de yoğun çaba sarf ediyoruz. Kurslarımıza olan ilgi oldukça yüksek şeklinde konuştu.Türkçe ve diksiyon eğitmeni Rabia Sağlam da, İlk başta zorlanırız diye düşündük ama evrensel beden diliyle iletişimimiz kolaylaştı. Kübalı misafirlerimiz oldukça azimli. Velena oyunlarla öğreniyor, annesi ise derslere büyük bir hevesle katılıyor. 1,5 saatlik dersler su gibi akıp geçiyor diye konuştu.

Source: Hurriyet.com.tr


Estetiğin ve maneviyatın buluşma noktası: Tarihi yarımadanın 4 asırlık incisi

Osmanlı mimarisinin ilk 6 minareli camisi olma özelliği taşıyan görkemli yapı, genç yaşta tahta çıkan Sultan I. Ahmed’in derin bağlılığının bir nişanesi olarak inşa edildi. Yapımı 1609’da başlayan ve dönemin usta mimarı Sedefkar Mehmet Ağa’nın nezaretinde yaklaşık 7 yıl 5 ay süren cami, Türk-İslam medeniyetinin en zarif eserleri arasında yer alıyor.

Detaylar ve çiniler göz kamaştırıyor

Sultanahmet Camii, Osmanlı ve Bizans mimarisi sentezinin zirvesini temsil ediyor. Klasik dönemin son büyük camisi olarak kabul edilen yapının 6 minaresi, dönemin mimari anlayışına getirdiği bir yenilikti. Caminin ana mekanı, 43 metre yüksekliğinde ve 23,5 metre çapındaki etkileyici kubbesiyle dikkat çekiyor. Dört fil ayağı üzerine oturan bu ana kubbe, Osmanlı cami mimarisinde ulaşılan zirve noktalardan biri.

Caminin iç süslemeleri, Osmanlı sanatının en parlak örneklerinden. İznik ve Kütahya atölyelerinde üretilen 21 binden fazla çini, iç yüzeylere adeta nakış gibi işlenerek camiye “Blue Mosque” (Mavi Cami) adını kazandırmıştır. Klasik Osmanlı motiflerini barındıran bu çiniler, özellikle mihrap çevresindeki detaylar ve altın yaldızlı işlemelerle dönemin estetik zevkini gözler önüne seriyor. İç mekanı aydınlatan 260’a yakın pencereden süzülen ışık, çiniler üzerinde kırılırken büyüleyici bir renk cümbüşü sunuyor. Caminin hat yazıları ise devrin hat üstatlarından Diyarbakırlı Seyyid Kasım Gübari’ye ait.

İbadethaneden çok ötede

Sultanahmet Camii, sadece bir ibadet yeri olmanın ötesinde, döneminin en büyük külliyelerinden biriydi. İçerisinde medreseler, hünkar kasrı, arasta, dükkanlar, hamam, çeşme, sebiller, türbe, darüşşifa (hastane), sıbyan mektebi ve imarethane gibi birçok yapıyı barındırıyordu. Bu külliye, dönemin şehircilik anlayışını ve toplumsal yaşamın merkezini oluşturuyordu. Ne yazık ki bu yapılardan bazıları günümüze ulaşamadı.

1985 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen Sultanahmet Camii, sadece İslam dünyası için değil, dünya kültürel mirası açısından da büyük bir değere sahip. Yaklaşık 12 bin kişinin aynı anda ibadet edebildiği camiyi yaz aylarında günlük ortalama 20 bin, kış aylarında ise günlük ortalama 10 bin kişi ziyaret ediyor. Bahar aylarında lalelerle çevrelenen avlusu, Osmanlı zarafetini günümüze taşıyor.

Kapsamlı bir restorasyon geçirdi

Tarihi boyunca 6 kez restorasyondan geçirilen Sultanahmet Camii, 2018 yılında tarihinin en kapsamlı restorasyonuna girdi. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen bu “Sultanahmet Camii Koruma ve Restorasyon Çalışmaları” projesi, yaklaşık 5 yıl sürdü. Bu süreçte sadece 5 ay ibadete ve ziyarete kapalı kalan camide, kubbelerden minarelere, çinilerden halılara ve aydınlatma sistemine kadar birçok ayrıntı titizlikle yenilendi.

Restorasyon çalışmaları kapsamında, cami içerisine kurulan 38 metre yüksekliğindeki iskele ile kubbedeki kuşak yazıları ve derz temizliği yapıldı. Pencerelerdeki kapaklar değiştirildi, 3 minare sökülerek numaralandırılan taşları iyileştirildikten sonra yeniden yerlerine konuldu. Kubbelerdeki yapısal sorunlar giderilerek kurşunlar yenilendi ve alemler onarıldı. Avlu döşemesindeki deformasyonlar giderilirken, su birikmesini önlemek için su kanalları düzenlendi. Sedefli ve kündekari cümle kapıları ile diğer ahşap kısımların konservasyonu cami içinde kurulan atölyede gerçekleştirildi. Caminin bezemeleri ve kalem işleri de özgün renklerine uygun olarak yenilendi. Ayrıca, caminin özgün mimarisine yapılan müdahaleler tespit edilerek ilk haline uygun şekilde ortadan kaldırıldı.

Beş yıl süren bu kapsamlı restorasyonun ardından Sultanahmet Camii, 21 Nisan 2023’te, Ramazan Bayramı’nın ilk günü kılınan cuma namazının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı törenle yeniden ibadete açıldı.

Yüzyıllardır hem ibadet edenlerin hem de İstanbul’a yolu düşenlerin uğrak noktası olan Sultanahmet Camii, İstanbul’un silüetini süslemeye ve ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor.

Source: Ahmet Yavuz


Kars”ın yüksek kesimleri rengarenk çiçeklerle kaplandı

İlçedeki 2 bin 700 rakımlı Soğanlı ve Kızılçubuk yaylaları ile Hançerli Düzü mevkisi, sağanak sonrası papatya, sarı ve kırmızı laleler, gelincik ve birçok çiçek türüyle rengarenk oldu.

Farklı renklerdeki kelebeklerin de ortaya çıktığı bölgede, güzel manzaralar oluştu.

Hamamlı Düzü”ndeki göletlerde ise angutlar görüntülendi.

Bölgeye giden doğa fotoğrafçıları da çiçekleri ve kelebek türlerini karelerine yansıtmaya çalıştı.

Doğa fotoğrafçısı Can Akar, AA muhabirine, doğada fotoğraf çekmenin tam zamanı olduğunu belirterek, “Sarıkamış muazzam doğasını sergilemeye başladı diyebiliriz. Biz de amatör fotoğrafçılar olarak doğada bulunan kelebekler, börtü böceklerin yakından detay çekimlerini yapıyoruz. Fotoğrafçılara tavsiyemiz bu anları kaçırmasınlar.” diye konuştu.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


AKM”de vicdanları ateşleyecek oyun! Batı”nın gözüyle Filistin”in çarpıcı hikayesi

HABER7 İstanbul’un Beyoğlu ilçesindeki Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Tiyatro Salonu, 3 Haziran Cuma akşamı saat 20:00’de Filistin hususunda derin vicdan muhasebesini perdeye yansıtacak “Bir Taşın Hafızası” adlı tiyatro oyununa ev sahipliği yapacak.İNGİLTERE’DEN FİLİSTİN’EHakan Hüseyin Gül’ün kaleme aldığı ve yönettiği Bir Taşın Hafızası eseri, İngiliz gazeteci David’in Filistin topraklarında yaşadığı dönüşümün ve ardından gelen içsel yolculuğunun katmanlı hikayesini gözler önüne seriyor.Oyunun merkezinde, gençlik yıllarında haber yapmak üzere Filistin’e giden ve bu topraklarda yaşadığı büyük bir dönüşümle Müslüman olup adını Yusuf olarak değiştiren David karakteri bulunuyor.Yıllar sonra yeniden Filistin’e dönme arzusuyla yanıp tutuşan Yusuf”un bu kararı, oğlu John tarafından sorgulanıyor. Bu sorgulama süreci, Yusuf”un geçmişine, Filistin”de şahit olduklarına ve kendi içsel arayışına dair bir keşfe dönüşüyor. Sahne, baba ile oğul arasındaki çatışma üzerinden, gazetecilik etiği, vicdanın sınırları ve insanlığın ortak hafızası gibi evrensel temaları işleyecek.Oyun boyunca Yusuf’un Müslüman oluşu, Filistin halkıyla kurduğu derin ve sarsılmaz bağ, gazetecilik mesleğinin kısıtlamaları ile şahsi vicdanı arasında gidip gelmesi detaylıca işleniyor.Karakterler, gerçekle yüzleşme cesaretini sergilerken, zulmün karşısında dimdik duruşlarıyla hem Filistin’in hem de bütün insanlığın sesi olmaya çalışıyorlar.İÇ HESAPLAŞMA VE GERÇEKLİKLE YÜZLEŞME”Bir Taşın Hafızası”, Yusuf’un kişisel arayışını evrensel bir vicdan çağrısına dönüştürerek, seyirciyi kendi iç dünyasında bir hesaplaşmaya davet edecek.Özellikle oğul John”un, babasını Filistin topraklarına gönderme konusundaki isteksizliği ve bu süreçte yıllardır görmezden geldiği gerçekliklerle yüzleşmesi, oyunun en çarpıcı anlarından biri olacak. Hakan Hüseyin Gül”ün yazdığı ve yönettiği bu dramatik eser, sahneye taşıyacağı hassas konu ve derinlikli karakter analizleriyle dikkat çekiyor. Yardımcı yönetmenliğini Samet Demir’in üstlendiği oyunun, dekor tasarım ve kostümleri Numan Noyan Küçük imzası taşıyor. HAFIZA, DÖNÜŞÜM VE VİCDAN70 dakika sürecek ve 7 yaş üzeri bütün izleyicilere hitap edecek “Bir Taşın Hafızası” eseri, tiyatro sanatının güçlü ifade imkanların kullanarak, hafızanın, dönüşümün ve vicdanın ne kadar derinlemesine işlenebileceğini bir kez daha delillendirecek.

Source: Faruk Arslan


Bayramda rekor geldi! Bakan Ersoy listeyi paylaştı!

Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı müze ve ören yerleri, Kurban Bayramı tatilinde vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılaştı. Arefe günüyle birlikte bayram iznini kapsayan 5 günlük süreçte, toplam 633 bin 527 kişi Türkiye’nin dört bir yanındaki müze ve ören yerlerini ziyaret etti.Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da söz konusu ziyaretçi sayılarını sosyal medya hesabından kamuoyuyla paylaştı.Bakan Ersoy’un paylaşımı şöyle:“Bayramda Kültüre Akın! Arefe günüyle birlikte bayram tatilinde, Türkiye’nin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine uzanan 200’e yakın müze ve ören yerimizde toplam 633.527 ziyaretçiyi ağırladık. Güneşin doğuşunu Nemrut”ta karşılayanlardan, gün batımını Efes”te uğurlayanlara kadar… Her adımda kültürle buluştuk, her adımda tarih canlandı.En çok ilgi gören ören yerlerimiz:Efes (İzmir): 56.423 kişiHierapolis – Pamukkale (Denizli): 53.363 kişiGöreme (Nevşehir): 24.483 kişiGöbeklitepe (Şanlıurfa): 23.176 kişiPaşabağlar (Nevşehir): 20.187 kişiTeşekkürler Türkiye! Kültürle yoğrulmuş nice bayramlarda buluşmak dileğiyle…”İzmir Efes ve Denizli Pamukkale ZirvedeBakanlık verilerine göre, ziyaretçi sayısında ilk sırayı İzmir Efes Ören Yeri aldı. 5 günlük süreçte Efes’i toplam 56 bin 423 kişi gezdi. Denizli’deki Hierapolis (Pamukkale) Ören Yeri ise 53 bin 363 ziyaretçiyle ikinci sırada yer aldı. Nevşehir Göreme 24 bin 483, Şanlıurfa Göbeklitepe 23 bin 176, Paşabağlar ise 20 bin 187 ziyaretçiyle tatil süresince en çok ilgi gören ören yerleri arasında öne çıktı.İlk 15 sırada yer alan ören yeri ve müzeler arasında ayrıca Antalya’daki Olympos, Phaselis ve Patara ören yerleri; İstanbul’daki Galata Kulesi ve Arkeoloji Müzesi; Trabzon Sümela Manastırı, Aksaray’daki Ihlara Vadisi, Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi, Nevşehir’deki Kaymaklı ve Derinkuyu Yeraltı Şehirleri de dikkat çekti.

Source: Mehmet Küçükkahveci


İHH, Kurban Bayramı’nda milyonlarca ihtiyaç sahibine ulaştı

Bu yılki faaliyet sloganını “Kurban Kardeşliğe Çağrı” olarak belirleyen İHH, Türkiye dâhil 60 ülkede faaliyet gerçekleştirdi. Vekâletini aldığı 112 bin 207 hisse kurbanın kesimini yapan vakıf, 4 kıtada ihtiyaç sahiplerine dağıttı.Türkiye’de de dağıtımlar gerçekleştirildiİHH, Türkiye’de 3 bin 544 hisselik kurban kesti ve payları ihtiyaç sahiplerine ulaştırdı. Dağıtımlardan toplamda 142 bine yakın kişi istifade etti. Vakıf ayrıca, Türkiye’de 8 bin 801 çocuğa da bayramlık elbise hediye etti.Dağıtımlar tamamlandığında ulaşılan kişi sayısı 4,5 milyonu aşacakVakıf, Filistin ve Gazze’ye ulaştırılmak üzere vekâletini aldığı 54 bin 232 hisselik kurban kesti. Apertheid rejimi İsrail’in işgal ve katliamları sebebiyle oluşan zor şartlardan dolayı büyük bölümü Filistin dışında kesilen kurbanların etleri konservelenerek Gazze’ye ulaştırılacak. Gazze’de planlanan dağıtımlarla birlikte vakıf, 2025 yılı Kurban Bayramı çalışmaları kapsamında 4 buçuk milyonu aşkın kişiye kurban eti ulaştırmış olacak.Savaş ve kriz bölgelerinde ihtiyaç sahiplerine ulaşıldıYemen, Arakan ve Sudan da İHH’nın kurban çalışmalarında bulunduğu ülkeler arasında yer aldı. Vakıf, Sudan’da 4 bin 46, Yemen’de 2 bin 770, Arakan’da ise 2 bin 625 hisse kurban kesti. Yapılan pay dağıtımlarından 370 binden fazla kişi istifade etti.

Source: Mehmet Küçükkahveci


Uganda”nın Ankara Büyükelçisi Tiperu, kültürel kimliğin parçası haline gelen Afrika modasını anlattı

Giyim tarzının büyük çeşitlilik gösterdiği Afrika kıtası, renkli kumaşları, desenleri ve el emeğiyle işlenmiş tasarımlarıyla dikkati çekiyor.

Her bölgede kendine özgü dokuma tekniklerinin bulunduğu kıtada, renkli kumaşlar ve geleneksel motifler ön plana çıkıyor. Kumaşlar ve motifler, toplumsal statüye ve etnik kimliğe göre özel anlamlar taşıyor.

Afrika kıtasında kullanılan kumaşlar sadece estetik değil, aynı zamanda kültürel kimliği, sosyal durumu ve hatta bireyin yaşadığı coğrafyayı temsil ediyor.

Afrikalı Büyükelçi ve Misyon Şefleri Eşleri Derneğinin (ASHOM) 10. kuruluş yıl dönümü vesilesiyle Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi Konferans Salonu”nda düzenlenen sergi ve defilede, Afrika kıtasına ait dans ve kıyafetler tanıtıldı.

Etkinliğe katılan Büyükelçi Tiperu, AA muhabirine, kültürel kimliğin parçası haline gelen Afrika modasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Kumaşlar ve desenler çeşitlilik gösteriyor

Büyükelçi Tiperu, Afrika kıtasının kültürel çeşitliliğinin bir parçası olan yerel kıyafetlerin, sadece bir giyim tarzı değil, aynı zamanda Afrika halklarının kimliğini, sosyal yapısını ve değerlerini yansıtan önemli bir unsur olduğunu vurgulayarak “Afrika”da moda ve giyim tarzı, mensup olduğu ülkenin kültürü, yaşayışı ve davranış biçiminden izler taşıyor.” diye konuştu.

Afrika”daki her ülkenin farklı giyim şekli olduğuna işaret eden Tiperu, buna bağlı olarak farklı desen, motif ve kumaşların kullanıldığını belirtti.

Afrikalıların kıyafet tercihinin ortama ve etkinliğin niteliğine göre değiştiğini söyleyen Tiperu, geleneksel bir törende giyilen kıyafetlerin, bir düğün için tercih edilen kıyafetlerden farklılık gösterdiğini ifade etti.

Tiperu, bu nedenle genç jenerasyonun küreselleşen moda trendlerine rağmen geleneksel kıyafetleri kullanmayı sürdürdüğünü kaydetti.

Kendi ülkesi Uganda”dan örnekler veren Tiperu, giyim tarzına bağlı olarak davranışların ve hatta kişinin yürüyüş şeklinin dahi değiştiğini, bazı kıyafetlerin daha hızlı yürümeyi gerektirdiğini, bazılarının ise kültürel bir simge olarak zarafetle ve ölçülü adımlarla hareket etmeyi zorunlu kıldığını aktardı.

“Kabuk bezi ve kikoi”

Tiperu, Uganda”da giyim kültürünün önde gelen örneklerinden “kabuk bezi” kumaşını da anlattı.

“Mutuba” ağacının kabuklarından elde edilen bu özel kumaşa değinen Tiperu, kabukların geleneksel yöntemlerle yumuşatılıp renklendirildiğini ve bu işlemlerin ardından kumaşın kullanıma hazır hale getirildiğini belirtti.

Tiperu, kendine has yapım şekli nedeniyle Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras Listeleri”ne dahil edilen kabuk bezi kumaşının cenaze törenleri başta olmak üzere çok farklı etkinlikte kullanıldığını dile getirdi.

Büyükelçi Tiperu, Afrika giyim kültürünün önde gelen örneklerinden olan ve kendi üzerine de giymiş olduğu “kikoi” isimli kıyafetin de pamuklu kumaş üzerine şerit halinde renkli boyamalarla yapıldığı ve özellikle düğün gibi özel günlerde tercih edildiği bilgisini verdi.

Geleneksel dansçıların da bu kumaşı tercih ettiğini aktaran Tiperu, bu malzemenin her türlü kıyafetin yapımında kullanılabileceğini söyledi.

Afrikalı kadınların başlarını bağlama tekniği

Kendi başını da Afrika”ya özgü bir örtüyle saran Tiperu, Afrika kültüründe kadınların başlarını bağlamasının hem yaygın hem de köklü bir gelenek olduğunu ifade etti.

Tiperu, Afrikalı kadınların üzerlerine giydikleri kıyafetlerin kumaşından bir parça kullanarak başlarını örttüğünü belirtti.

Her ülkenin kadınlarının kendine özgü tarzda başını örttüğüne işaret eden Tiperu, “Bir tevazu göstergesi olarak başımızı örtmeyi tercih ederiz.” dedi.

Kıyafetlerdeki çeşitliliğin, kültürün önemli bir parçası olan dansta da yer edindiğine, dansların da kıyafetler gibi bölgeden bölgeye değişiklik gösterdiğine işaret eden Tiperu, kişinin dans şekline bağlı olarak hangi bölgeden geldiğinin anlaşılacağını kaydetti.

“Pek çok Afrikalı Türkiye”den alışveriş yapıyor”

Tiperu, “Türk kültürünü öğrenmeye devam ediyorum ama gördüğüm kadarıyla pek çok Afrikalı Türkiye”ye gelip alışveriş yapıyor. Bu, sizin kıyafetlerinizi sevdiğimiz anlamına geliyor.” ifadelerini kullandı.

Büyükelçi, benzer şekilde Türklerin de Afrika ülkelerinden gelen giyim tarzına ve kıyafetlerine ilgi duyduğunu sözlerine ekledi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Tatilcilerin bayram tercihi kültürel gezi oldu

Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı müze ve ören yerleri, Kurban Bayramı tatilinde vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılaştı. Arife günüyle birlikte bayram iznini kapsayan 5 günlük süreçte, toplam 633 bin 527 kişi Türkiye’nin dört bir yanındaki müze ve ören yerlerini ziyaret etti.En çok İzmir Efes Ören Yeri ziyaret edildiKültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da söz konusu ziyaretçi sayılarını sosyal medya hesabından kamuoyuyla paylaştı. Bakan Ersoy, paylaşımında şu ifadelere yer verdi:”Bayramda Kültüre Akın! Arefe günüyle birlikte bayram tatilinde, Türkiye’nin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine uzanan 200’e yakın müze ve ören yerimizde toplam 633 bin 527 ziyaretçiyi ağırladık. Güneşin doğuşunu Nemrut”ta karşılayanlardan, gün batımını Efes”te uğurlayanlara kadar Her adımda kültürle buluştuk, her adımda tarih canlandı.”Bakanlık verilerine göre, ziyaretçi sayısında ilk sırayı İzmir Efes Ören Yeri aldı. 5 günlük süreçte Efes’i toplam 56 bin 423 kişi gezdi. Denizli’deki Hierapolis (Pamukkale) Ören Yeri ise 53 bin 363 ziyaretçiyle ikinci sırada yer aldı. Nevşehir Göreme 24 bin 483, Şanlıurfa Göbeklitepe 23 bin 176, Paşabağlar ise 20 bin 187 ziyaretçiyle tatil süresince en çok ilgi gören ören yerleri arasında öne çıktı.İlk 15 sırada yer alan ören yeri ve müzeler arasında ayrıca Antalya’daki Olympos, Phaselis ve Patara ören yerleri; İstanbul’daki Galata Kulesi ve Arkeoloji Müzesi; Trabzon Sümela Manastırı, Aksaray’daki Ihlara Vadisi, Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi, Nevşehir’deki Kaymaklı ve Derinkuyu Yeraltı Şehirleri de dikkat çekti.Bayramda Kültüre Akın! 🏛️Arefe günüyle birlikte bayram tatilinde, Türkiye’nin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine uzanan 200’e yakın müze ve ören yerimizde toplam 633.527 ziyaretçiyi ağırladık. 👏Güneşin doğuşunu Nemrut”ta karşılayanlardan, gün batımını Efes”te… pic.twitter.com/e4PgaTI0Z2— Mehmet Nuri Ersoy (@MehmetNuriErsoy) June 11, 2025

Source: Dünya Gazetesi