Haluk Levent, 30. sanat yılını Harbiye”de kutladı
Zirve Müzik”in organize ettiği konser öncesi basın mensuplarıyla bir araya gelen sanatçı, sanat hayatının 30. yılının geçtiğini ancak sembolik olsun diye konserin ismini bu şekilde belirlediklerini söyledi.Sosyal medya aracılığıyla çocukların da kendisini sevdiğini ve konserlerine geldiğini belirten Levent, konserin beklenilenin üstünde ilgi gördüğünü ve 10 gün önceden biletlerin tükendiğini dile getirdi.Levent, son dönemde orman yangınlarına dair de çalışmalar yürüttüklerini de dile getirerek, “Ahbaplarla konserden bir saat önce yangın muhabbeti yaptık. Bilecik”ten, İzmir”e her yere kadar koordine olduk. Elimizden ne geliyorsa yapacağız. Konser versem de çocuklarımız orada çalışıyor. Ona göre bir çalışmalar başladı” ifadelerini kullandı.Yaz boyunca yoğun bir şekilde çalışacağını ve yeni bir şarkı çıkaracağını da sözlerine ekleyen Haluk Levent, yeni parçasının cover bir parça olacağını, 10-15 gün içinde klip çekeceklerini ifade etti.Levent, konserde hayranlarından birinin evlilik teklifinde bulunmasıyla “Anlasana” parçasını çift için seslendirdi.Geçmişten bugüne unutulmayan şarkılarını konserde dinleyicilerle birlikte seslendiren ünlü sanatçı, sahnede 30. yıl sebebiyle getirilen pastayı keserken “Nice 30 yıllara” diyerek kesti, programı düzenleyenlere teşekkür etti.
Source: Dünya Gazetesi
‘Bir kalıba sığmam’
Sosyal medyada dans videolarıyla dikkat çekti, sonra müzikle kendi sesini buldu. Berrin Keklikler, sadece enerjisiyle değil çok yönlü üretimiyle de son dönemin en merak edilen isimlerinden. Yeni şarkısı “LUV”da Murda ile yaptığı işbirliğiyle gündemde olan Keklikler, sahnenin yanı sıra ekranın da tanıdığı bir yüz. Almanya’nın çok kültürlü atmosferinden Türkiye’nin ritmine uzanan yolculuğunda, müzikten dansa, stile kadar pek çok alanda kendi dilini yaratmış bir isim o. Kendisiyle çocukluk hayallerinden müzikal kimliğine, dijital dünyayla ilişkilenme biçiminden kıyafet seçimlerine kadar her şeyi konuştuk. – Son şarkınız “LUV” için Murda ile işbirliği yaptınız. Şarkı nasıl ortaya çıktı? Klasik, bir gün stüdyoya girdik. Spanker bize efsane bir altyapı dinletti. O an enerji çok yüksekti, hiç düşünmeden birkaç saat içinde şarkıyı ortaya çıkardık. Her şey çok doğal ve akışındaydı. – Oldukça başarılı bir müzik kariyeriniz var. Aynı zamanda birçok farklı alanda da yer alıyorsunuz. Müzik sizin için nasıl öncelikli hale geldi? Aslında müzik benim için hep öncelikliydi ama bunu kendi içimde biraz geç fark ettim. Doğuştan beri müzik benim içimdeydi diyebilirim. Özellikle pandemi döneminde kendi özümle yeniden buluştum, içime döndüm. Ve bu dönüş, müziğin hayatımdaki yerini daha da netleştirdi. O günden beri müzik benim için sadece bir meslek değil, bir ifade biçimi oldu. – Almanya’da doğduğunuz şehir olan Gelsenkirchen, Türk nüfusunun yoğun olduğu bir yer. Orada büyümek size kültürel anlamda neler kattı? Bugünkü müzik yaklaşımınızı nasıl etkiledi? Kesinlikle çok etkisi oldu. Birden fazla dili konuşmak, birçok kültürü doğal olarak öğrenmek mümkün oluyor böyle bir ortamda. Bu da benim müziğe daha açık, daha vizyoner bir yerden yaklaşmamı sağladı. Aynı zamanda yoğun Türk nüfusu sayesinde kendi kültürüme de bağlı kaldım, ondan hiç uzaklaşmadım. Bu denge bana çok şey kattı. Tam anlamıyla “multi-culti” diyebilirim. Güzel bir karışım benim için. – Dans yeteneğiniz de çok konuşuluyor. Bu yönünüzü nasıl keşfettiniz? Küçüklüğümden beri kanımda vardı diyebilirim. Müzik başladığı anda vücudum otomatik olarak hareket ederdi. Hiç özel bir an yok aslında, içgüdüsel olarak hep içimdeydi. Kendiliğinden gelişti, zamanla daha da şekillendi. – Müzikal yaklaşımınızın kökenleri nereden geliyor? Çocukken kimleri dinliyordunuz? Tarzınızı “arabesk-rap” olarak tanımlayanlar var. Bu tanıma katılıyor musunuz yoksa daha geniş bir çerçevede mi değerlendirilmeyi tercih edersiniz? Çocukken çok çeşitli şeyler dinlerdim. İsmail YK da vardı listemde, Sezen Aksu da Michael Jackson da… Ama benim kendi “Roman Empire”ım Chris Brown’dur mesela. Arabesk-rap denmesine takılmıyorum ama evet daha geniş bir çerçevede değerlendirilmek isterim. Kendimi tek bir kalıba sokmak istemem. Bir ya da iki müzik türüne sıkışmak bana göre değil. – Beş yıl içinde kendinizi nerede görüyorsunuz? Beş yıl içinde müziği sadece keyif almak için yapmak istiyorum. Daha özgür, daha spontan üretimler… O aşamada olmak bana huzur verir. – Sosyal medyada viral olan videolarınızın altına bazen çok sert yorumlar yazılıyor. Bu eleştirilerle başa çıkmak için nasıl bir yönteminiz var? Bu, benim için çok değişken bir durum. Kendi içimde farklı şekillerde tepki verebiliyorum ama dışarıya karşı genellikle daha rahat ve mizahi bir tavırla yaklaşmaya çalışıyorum. Bazen de tamamen uzak durmayı tercih ediyorum. – Giyim tarzınız da oldukça dikkat çekiyor. Giysilerinizi nasıl seçiyorsunuz? İnanmayacaksınız ama son iki yıldır gerçekten elime ne geçerse onu giyiyorum. (Gülüyor) Ama tabii çocukluğumdan beri çok fazla tarz denemişimdir. Bir dönem bir gece önceden ne giyeceğimi hazırlardım. Şimdi biraz daha özgür ve rahatım ama stilimin temelinde geçmişten gelen o deneysel ruh var. – 2013 yılındaki Berrin’e bir mesaj verme şansınız olsa ona ne söylerdiniz? 2013’teki o saf, güzel Berrin’ime şöyle derdim: “Herkese hemen inanma. Herkesi kendin gibi sanma. Çok düşünme, eğlenmene bak. Hissediyorsan, karar ver ve o yolda yürü. Kendi yolunu çizmekten korkma.”
Source: Melodi Yapıcı
Yeni yüzler yeni müzikler
Konser izlemek müzikseverler için başlı başına heyecan verici bir deneyim. Bazen aylar öncesinden alınan biletler, bazen bilet bulma çabaları, bulunamazsa hayal kırıklıkları, bulunduğunda da konser günü yaklaştıkça büyüyen heyecan, hepsi bu deneyimin içinde. Tabii bu durum çok sevdiğiniz, ülkenize ya da şehrinize gelmesini beklediğiniz sanatçılar için geçerli. Ancak konser izlemenin heyecanı sadece bildiğiniz ve beklediğiniz sanatçılara yönelik olmak zorunda değil. Yeni keşfettiğiniz ya da henüz keşfetmediğiniz müzisyenler de pekala size keyifli bir konser deneyimi yaşatabilir, hatta ilk dinleyenlerden olduğunuz için unutulmaz hale bile gelebilir. İlk olarak 2022’de düzenlenen Sound of Europe festivali üç şehirde aynı günlerde birbirinden farklı yerli ve yabancı sanatçıları, yeni sesler duymak isteyen müzikseverlerle buluşturuyor. Gelecek yıllarda belki de izlemek istediğinizde yüzlerce lira vermek zorunda kalacağınız isimler ücretsiz olarak üç büyük şehre geliyor. Festival 4, 5, 6 Temmuz tarihlerinde İzmir’de Bostanlı Seyir Terası, Ankara’da Kuğulu Park, İstanbul’da ise Kalamış Atatürk Parkı’nda düzenlenecek. Festival Avrupa Birliği Yaratıcı Avrupa Programı tarafından desteklenen Avrupa ağlarından EUNIC’in (Avrupa Birliği Ulusal Kültür Enstitüleri) İstanbul ve Ankara kümelerinin girişimi ve Kadıköy Belediyesi, Çankaya Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin işbirliği ile hayata geçiriliyor. Gelin hep birlikte bu yılki festivalde yer alacak ilgi çekici genç ve yetenekli isimleri beraber tanıyalım. SODL: Avusturyalı SODL (Anja Sodnikar), 2003 doğumlu bir şarkı ve söz yazarı. Genç yaşta piyano, akordeon ve gitar çalmayı öğrenmiş. Alice Phoebe Lou, Phoebe Bridgers ve Fiona Apple hayranı olduğu sanatçılar, esintileri de hissediliyor. Hafif hırıltılı sesi ve müziğinin doğallığı dikkat çekiyor. “I am Woman” en çok dinlenen şarkılarından, “Mary, the Anarchist” ve “Sage Cigarettes” de dinlenebilir. SODL, 5 Temmuz’da İstanbul’da, 6 Temmuz’da Ankara’da konser verecek. WIES: Hollanda’dan gelecek grup, aynı zamanda dijital medyadaki verilere göre festivalde en popüler gruplardan birisi. Milyondan fazla dinlenen birkaç şarkıları var. Indie pop”un, geleneksel Hollanda halk şarkılarının ve rock ve elektronik müziğin ara sokaklarında gezinen WIES, tamamen kendine özgü bir yol izliyor. Müziklerinde punk ve elektronik ögeler de fark ediliyor. Hareketli müzikleriyle dans ettirecekleri kesin. WIES 4 Temmuz’da İzmir, 5 Temmuz’da İstanbul, 6 Temmuz’da Ankara’da olacak. Adiós Amores: Iman Amar ve Ana Valladares ve Guille Briales”in bir araya gelerek oluşturduğu Adiós Amores, 2019″dan bu yana zamansız, klasik melodiler konusundaki yetenekleriyle herkesi şaşırttı. Sesleri bizi 60″lı ve 70″li yıllara, Jeanette, France Gall ve Françoise Hardy”ye götürüyor. İkili 2024″te Cannes Film Festivali’nde ödül alan İspanyol film yapımcısı Jonás Trueba”nın yeni filmi “Volveréis”in film müziklerine de imza attı. Özellikle “Charlotte” en çok dinlenen şarkılarından biri. Accordi Disaccordi: İtalya’dan gelecek üçlü, haliyle bize tanıdık Akdeniz tınılarıyla kulakların pasını silecek. Gypsy jazz’ı, Akdeniz melodileri, Latin ritimleri ve rock”ın ham enerjisiyle bir araya getiren İtalyan üçlüsü, 2012’de kuruldu. Hikaye anlatımları, virtüözite ve seyirciyle etkileşimleriyle sürükleyici bir deneyim yaratan ekip, her konserlerini izleyiciler için unutulmaz bir tecrübeye dönüştürüyor. Hareketli ve sözsüz, muhtemelen konserdeki doğaçlamalarıyla dinleyicileri yerlerinde sabit durdurmayacakları kesin. “Beauty” ve “Waltz for Django” dijital platformlarda en çok dinlenen şarkılar arasında. Topluluk 5 Temmuz’da İstanbul’da 6 Temmuz Ankara’da konser verecek. Josh Island: Festivalde popüler müzik tınıları da kendine yer buluyor. Hollandalı şarkıcı söz yazarı Josh Island, Avrupa çapında istikrarlı büyüyen sadık bir hayran kitlesine sahip. Henüz 15 yaşındayken müziğe atılan ve Lüksemburg”da yerel barlarda çalmaya başlayan sanatçı, o zamandan bu yana James Morrison ve Passenger gibi sanatçı ve grupların önünde konser açılışları yaptı, uluslararası turnelere çıktı, iki EP ve bir albüm yayımladı. Island, 5 Temmuz’da Ankara’da olacak. Oriane Lacaille: Creole müziğinin ender bulunur mirasçılarından Oriane Lacaille, bazen tekerlemelerden bazen de perküsyonun gücünden faydalanarak büyüleyici besteler ve sözler yazıyor. Derin söz yazımı yeteneğiyle dinleyenlerine kadınlığı, anneliği, göçü, köleliği ama hepsinden önemlisi aşkı anlatıyor. Lacaille, üçlüsüyle birlikte 4 Temmuz’da İzmir, 5 Temmuz’da Ankara, 6 Temmuz’da ise İstanbul’da dinleyicilerle buluşacak. Ekin Alkan: Ankaralı besteci ve müzisyen Ekin Alkan, 2021 yılından bu yana özgün müziğiyle dikkat çekiyor. Bugüne kadar dört şarkısı yayımlandı. Sahne performanslarıyla da dikkat çeken Ekin Alkan, Ankara ve İstanbul”da bir çok büyük festivalde sahne aldı. 2024 yılında 21. Radyo Boğaziçi Müzik Ödülleri”nde En İyi Çıkış kategorisinde ödül kazandı. Alkan, 5 Temmuz’da Ankara’da olacak. Görkem Açıkalın Project: 2023’te Ankara’da Görkem Açıkalın’ın önayak olarak kurduğu Görkem Açıkalın Project, repertuarında Türkçe ve yabancı pop/rock parçalar ve gruba ait özgün bestelerden oluşuyor. Konser 6 Temmuz’da Ankara’da. *alân: Etno-caz, elektronik müzik ve makamsal melodileri harmanlayan yeni nesil bir caz füzyon grubu olan alân, Van ve İstanbul’da aldığı müzik eğitimiyle kültürel çeşitliliği müzikal zenginlikle bir araya getiren multienstrümantalist ve besteci Ahmet Alân’ın öncülüğünde kuruldu. Grup daha önce 31. İstanbul Caz Festivali ve Boğaziçi Caz Festivali gibi etkinliklerde sahne alarak ulusal caz sahnesinde kendine yer edinmeye başladı. Grup, 6 Temmuz’da İstanbul’da. Sound of Europe Festivali Yapımcısı ve Direktörü Ada Burçak Kıral, bu yılki festivalle ilgili şunları söylüyor: “Her yıl olduğu gibi, yine Avrupa’dan genç ve yetenekli müzisyenleri ağırlıyor; farklı tarzlara, seslere ve hikâyelere kulak veriyoruz. Bu festival, sadece müzik dinlemek değil, yeni sesler keşfetmek ve sınırların ötesine geçmek isteyenler için bir buluşma noktası. Henüz yolun başındayız ama kısa sürede güçlü bir topluluk oluştu etrafımızda. Gittikçe büyüyen bir dinleyici kitlesiyle, müzik kültürlerinin buluştuğu samimi ve ilham verici bir alan yaratmaya çalışıyoruz. Sound of Europe olarak, müziğin evrensel dilini birlikte paylaşmaktan ve bu dili hep birlikte kutlamaktan büyük mutluluk duyuyoruz.
Source: Orhun Atmış