Türk Tarımsal Diplomasi Grubu neden kuruldu?

Türk Tarımsal Diplomasi Grubu neden kuruldu?

TARIM VE ORMAN ŞURASIİşte; çok kısaca ifade etmeye çalıştığım konularda, başka ifadeyle bütün bu konuları çok geniş bir çerçeve içinde ele almaya ve değerlendirmeye yönelik bir proje olarak ocakta başlayıp nisan sonunda tamamlanan Tarım ve Orman Şurası kapsamında yer alan Tarımsal Diplomasi Grubu yeniden yapılanarak çalışmalarına devam etme kararı aldı. Bu çok yeni bir gelişme ve çok somut, ümit verici bir sektörel girişim. Tarım, gıda ve ormancılık alanında 80 sektörel temsilcinin bir araya gelerek Türk Tarımsal Diplomasi Grubu (TTDG) adıyla ve tamamen gönüllü olarak yenilikçi bir vizyon ortaya koyması büyük ilgiyle karşılandı.“Derdimiz Türkiye’miz” diyerek yola çıkan TTDG, kuruluş amacını şu şekilde tanımlıyor: “Türk tarım, gıda ve ormancılık sektörlerinin dış tanıtımının ve uluslararası düzeyde temsil gücünün artırılması ve küresel iş birliklerinin güçlendirilmesi amacıyla çalışmalar yürütmek; bu alandaki farkındalığı artırmak, dünya ile entegre olmuş bir tarımsal diplomasi anlayışı geliştirmek, lobi faaliyetleri gerçekleştirmek ve tüm süreci sektörel bir seferberlik ruhuyla ele almak.”Önümüzdeki günlerde sizlere TTDG ile ilgili yeni bilgileri aktarmaya devam edeceğim. ZEYTİNİME DOKUNMAULUSAL Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mustafa Tan, “Zeytinime dokunma” diyor ve haykırıyor: “25 yıldır bizler, milyonlarca zeytinci, Zeytincilik Kanunu’muzu ve Anadolu’nun binlerce yıllık kutsal mirası milyonlarca zeytin ağacımızı korumak için adı farklı ama özü aynı olan zeytinlik alanlarda madenciliğe izin veren yasa, yönetmelik değişiklikleri vb. gibi hemen her bir 2 yılda bir tekrarlanan girişimlerin hep karşısında durmak zorunda kaldık ve haklı mücadelemizde hep başarılı olduk. Madencilerin dur durak bilmeyen bu istemlerinden sonuncusu olan ve 2022’de Gazi Meclis’imizin reddettiği yasa değişiklik teklifi bir kez daha ısıtılıp 13 Haziran 2025 tarihinde yine hukuka aykırı bir istemle zeytincilik sektörünün karşı duruşuna ve zeytin ağaçlarının feryadına rağmen adeta bir dayatma şeklinde yeni bir teklifle TBMM’ye getirildi. Anlaşılan, madenci lobiler bu inatlarından ve adeta kan davasına dönüşen bu istemlerinden asla vazgeçmeyecekler. Bizler de bir kez daha ve daha güçlü bir sesle haykırıyoruz: ‘Milyonlarca zeytin üreticisinin ve kutsal zeytin ağaçlarının gazabına uğramadan, öncekiler gibi elinizi kutsalımızdan derhal çekin.’ Bunun için TBMM’nin sağduyulu değerli milletvekillerine talebimizi yineliyoruz: 13 Haziran 2025 tarihli ek yeni yasa değişiklik teklifi Taslağından zeytincilikle ilgili maddenin acilen geri çekilmesini, milyonlarca kişiden oluşan ülkemiz zeytincilik sektörünün çatı kuruluşu Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Yönetim Kurulumuz adına talep ediyorum.” SEBZE-MEYVE TİCARETİNDE YENİ DÜZENLEMEADANA Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru, çok iyi bir tarım entelektüelidir. Helva demeyi de halva demeyi de bilir, masanın iki tarafını da bilir. Bana gönderdiği yazıda, “Sebze ve meyve ticaretinde yeni düzenleme yapılırken cevaplamamız gereken sorular” başlığıyla çok somut sorular soruyor.“Hale bildirim mecburiyetinin ne faydası oldu? Üretim veya ticareti yapılan meyve-sebze hakkında bize doğru bilgi verebildi mi? Hal kayıt sistemindeki rakamlar ne kadar doğru? Meyve-sebze ticaretinde hale girme mecburiyeti üretici ve tüketiciye bir fayda sağladı mı? Market ve pazarlarda satılan meyve-sebzeye etiket koyma mecburiyeti var. Peki, hallerde durum nasıl? Ürünlerin üzerine etiket konuluyor mu? Hallere gelen alıcıların satılan ürünlerin hangi no’lu dükkânda ne kadara satıldığını ve ürün miktarını gösteren bir borsa salonu var mı? Türkiye’de kaç halde soğuk hava deposu var? En son yapılan değişikliğe göre üretici birliklerine haldeki dükkân sayısının yüzde 20’si tahsis edilecekti. Türkiye’de kaç üretici birliğinin halde yeri var? Türkiye’de hallerde kesilen hal ve rüsum vergileri toplamı yıllık ne kadar? Bu gelirlerin ne kadarı halleri iyileştirmek için kullanılıyor? Hallerde dükkân veya deposu olan marketler var mı? Bunlar üretici ya da tüketiciye nasıl bir fayda sağlıyor? Belediyelerin, halleri denetimi ve verdikleri hizmet yeterli mi? Üretilen yaş meyve-sebzenin yaklaşık yüzde 20’si fire olarak çöpe gidiyor. Ambalaj, nakliye ve depolama şartları yeterli mi? Belirlenen standartlar uygulanıyor mu? Haldeki alım satımlar tam olarak kayıt altında mı? Hallerde üreticiden tahsil edilen hamaliye ve aktarma gibi işçilik bedellerini kim belirliyor? Bunlarla ilgili resmi kayıt ve belge var mı?”Bu stratejik soruları özellikle Ticaret Bakanlığı yetkililerinin dikkatine sunmak isterim.

Source: İsmail Uğural