Toprağı yeniden keşfetmek
Dünyanın önde gelen mimarlık etkinliklerinden İtalya’daki Venedik Bienali Uluslararası Mimarlık Sergisi bu yıl 10 Mayıs’ta başlıyor. Koordinasyonunu İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) üstlendiği Türkiye Pavyonu’nda ‘Yerebasan’ başlıklı proje yer alıyor.
Proje, toprağın duyusal ve döngüsel yapısından ilham alarak, sürdürülebilir ve çevreyle uyumlu yaşam biçimlerini mimarlığın odağına taşıyor. Küratörler Ceren Erdem ve Bilge Kalfa, ziyaretçilerini insanın doğayla olan ilişkisini yeniden düşünmeye davet ediyor.
Yerebasan; medeniyetleri, ekosistemleri ve sürdürülebilir yaşamın özünü anlamamız için hayati bir öneme sahip.
Hüseyin Aksoy, Michael Akstaller, E. Füsun Alioğlu & Senem Akçay, Ali Mahmut Demirel, Sinem Dişli, Yelda Gin, Ali Miharbi, Özgül Öztürk, Serkan Taycan ve Orkan Telhan’ın katkı sunduğu sergi, toprağın medeniyetler, ekosistemler ve sürdürülebilir bir yaşam için taşıdığı önemi vurguluyor.
Gulle Games-Sinem Dişli
DOĞAYA SAYGI
Ziyaretçileri toprakla daha derin bir bağ kurmaya davet eden ‘Yerebasan’ toprağın hissedilip duyumsanabileceği, etkileşimli bir sergi olarak da dikkat çekiyor. Küratörler bu sergiyle sürdürülebilir, dayanıklı ve çevreyle uyumlu inşa ve yaşam biçimleri tasavvur ederken toprağın öğretebileceklerine kulak vermeyi, geleceğin toplumları için toprağı ortak bir zemin olarak değerlendirmeyi öneriyor. Doğaya ve kültüre saygılı, yerebasan bir mimarinin mümkün ve uygulanabilir olduğunun altını çiziyor.
23 Kasım’a kadar sürecek bienalin iki ana mekanından biri olan Arsenale’deki Türkiye Pavyonu, İKSV’nin koordinasyonunda, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla ve T.C. Dışişleri Bakanlığı’nın himayesinde düzenleniyor.
CAW – Fulya Özsel Akipek / Tuğrul Yazar
SERGİNİN KİTABI
Yerebasan sergisine eşlik eden aynı başlıklı kitap ise, “Mimar mısınız? Bugüne dek ne kadar toprağı şekillendirdiğinizi ya da yerinden oynattığınızı hiç düşündünüz mü? Acaba etkileşime geçtiğiniz katmanlar, yeryüzü ile daha ahenkli bir ilişkinin anahtarını bünyesinde barındırıyor olabilir mi?” sorularıyla açılıyor.
Sergiye bağımsız bir düşünsel zemin oluşturan kitap boyunca küratörler Ceren Erdem ve Bilge Kalfa’nın ele aldığı temalar farklı mesleklerden yazarlar tarafından, farklı bakış açılarıyla derinleştiriliyor. Hem Türkçe hem de İngilizce basımı bulunan kitabın Türkçesi, YEM Yayın’ın ortaklığında, serginin ön açılışının yapılacağı 8 Mayıs’tan itibaren satışa sunulacak.
Kitabın İngilizcesi ise ListLab ortaklığıyla yayımlanarak Venedik Bienali kitapçılarından ve uluslararası dağıtımcılar aracılığıyla edinilebilecek.
Cosmic Core- Zeynep Akşin
Source: Nazan Doğaner Halici
Rıfat Ilgaz yılı
Rıfat Ilgaz yakından tanıdığım, kitaplarını okuduğum, saygı duyduğum bir yazardır.Altın Kitaplar Yayınevi’nden çıkan ‘Sarı Yazma’nın da önsözünü ben yazdım.İyi yazarların anılmaları, yeniden okuma gündemine getirilmeleri desteklediğim bir çabadır. Her yeni kuşak eski kuşağın ustalarını tanımalıdır.‘Sarı Yazma’ dışında ‘Karartma Geceleri’ni de mutlaka okuma listenize koyun.Zaten yıl içinde çeşitli tanıtımlar, konuşmalar yapılacaktır.Rıfat Ilgaz denince benim takdimcilik yaptığım geceyi anımsarım; ilk ve tek sunuculuğumdur.Şan Sineması’nda düzenlenen geceyi yazacağım. Çünkü hayatımda silinmez bir yeri vardır.Şan Sineması’nın salonu dışında merdivenler de dolmuştu; genç kuşak da dışarda oturmuş hoparlörden geceyi dinliyordu.Sahneye çıktım, Rıfat Ilgaz’la birlikte geceyi oluşturacağımızı söyledim.Programın ilk etkinliği bir açık oturumdu; açık oturumu benim yönetmemi istemişlerdi.Kimler katılmıştı:-Leylâ Erbil-Şükran Kurdakul-İlhan SelçukAçık oturumdan sonra başka konuşmalar da yapıldı, geceyi Rıfat Ilgaz’la ben el ele bitirdik.Elbet edebiyatla birlikte katılımcılar başka düşüncelerini de ilettiler.Bir babaya gösterdiği saygı, sevgi için Aydın Ilgaz’ı da anmak isterim.Dilerim bu yıl kitapları okunsun, oyunu sahnelensin ve yeniden gündeme gelsin.
Source: Doğan Hizlan
En güzel ve resimli Cuma mesajları
Cuma mesajları ve Cuma günü tebrik sözleri bu mübarek günü kutlamak isteyenler tarafından büyük ilgi görüyor. Müslümanların bayramı olarak kabul edilen Cuma gününde müminler camilerde bir araya gelerek cuma namazı kılar ve okunan hutbeleri dinlerler. Birbirlerine bu mübarek güne özel uzun, kısa, farklı ve yeni Cuma mesajları gönderirler. Biz de sevdiklerine Hayırlı Cumalar ve Cumanız Mübarek Olsun dileklerini iletmek isteyenler için dualı, ayetli ve hadisli Cuma gecesi mesajları ve sözlerini derledik. İşte en güzel, anlamlı, değişik, hiç duyulmamış, resimli Cuma günü kutlama mesajları 2025…EN GÜZEL CUMA MESAJLARI 2025 Dualarınızın kabul olduğu, sevdiklerinizle bir araya gelip bereketi paylaştığınız bir Cuma günü geçirmeniz dileğiyle. Hayırlı Cumalar! Bu mübarek günün feyziyle dolu olan Cuma gününde, sevdiklerimizle bir araya gelerek birlik ve beraberliğimizi pekiştirelim, dualarımızı eksik etmeyelim ve Rabbimize olan şükranımızı ifade edelim. Rabbimiz, dualarımızı kabul eylesin.Cuma günü, imanın, sevginin ve bağışlamanın günüdür. Bu mübarek gün, Rabbimize yönelip O na sığınmamız ve O na yaklaşmamız için bir fırsattır. Rabbimiz, kalbimizden geçen tüm dualarımızı kabul etsin, Cumanız mübarek olsun. Ya Rabbim! Sen anne babalarımızı ve tüm inananları sonsuz rahmetinle bağışla ve cumamızı hayırlı, nurlu ve bereketli eyle, Amin! Selam ve dua ile hayırlı cumalar.Kalbimiz iman ile gönlümüz İslam ile dilimiz Kur an ile kulağımız ezan ile gözümüz nur ile dolsun. Evimiz huzurlu ve neşeli olsun. Hayırlı cumalar. Gül sevginin tacıdır, her bahar gül taçlanır. O gül ki Muhammed i hatırlatır. Onu hatırlayana gül koklatır. Gül kokulu, sevgi dolu nice Cumalara. Selam ve dua ile hayırlı cumalar.ANLAMLI VE KISA CUMA MESAJLARI 2025 Allah ım, ümidimi kaybettiğimde senin yazdığın kaderin hayallerimden daha güzel olduğunu hatırlat. Hayırlı cumalar. Allah ım! Senden bu günün ve yarının bildiğim ve bilmediğim ne kadar hayır varsa hepsinden isterim. Senden cenneti ve cennete yaklaştıracak söz ve amelleri isterim. Cumanız mübarek olsun.Dünya, ne kadar kararsız, ne kadar geçici. Göğün altına ne yağsa, toprak kabul etmiyor. Hangi dert, hangi sıkıntı, Allah ın rahmetinden kaçabilir mi? Dualarımız, O nun yanında asla işitilmez mi? Rabbimizin kullarına olan rahmeti, sonsuz değil mi? Bugün, Rabbimize yönelip, O nun kudretine sığınıp, dualarımızı yükseltelim. Hayırlı Cumalar. Esirgeyen ve Bağışlayan Allah ın adıyla Her türlü hamd ve övgü, kuluna Kitab ı indiren ve onda hiçbir yanlışlığa yer vermeyen Allah a mahsustur. (Kehf, 18/1) Dualarınızın kabul olması dileğiyle.En küçük iyiliği unutan, en büyüğünü de unutur. Rabbim bizi vefalı insanlarla karşılaştırsın (Amin) Hayırlı cumalar. Cumanız mübarek olsun! Rabbimizin rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Yüce Allah dualarımızı kabul etsin, Hayırlı Cumalar!Allah ım, Cuma gününde bize rahmetini ve lütfunu göster. Kalplerimizi Sana yaklaştır, günahlarımızı affet. Cumanın bereketiyle bizi nimetlerinle kuşat. Cuma gününe şükürle girelim, dualarımızı kabul eyle. Cuma günü, bağışlanmanın, affın ve merhameti temsil eder. Rabbimizin rahmeti Cuma günü üzerimize yağar, dualarımızı kabul buyurur. O nun lütfuyla günahlarımızı affettirir ve kalplerimizi temizler. Müminler için bir rahmet vesilesi olan Cuma gününüz mübarek olsun.HADİSLİ, DUALI, AYETLİ CUMA MESAJLARI 2025 Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Fakirleri kollayıp gözetiniz. Aranızdaki zayıflar sâyesinde Allah dan yardım görüp ve rızıklandığınızdan şüpheniz olmasın. (Ebû Dâvûd, Cihâd 70) Gökten yağan her damla, toprağın kucaklayamadığı bir lütuf. Toprağa ektiğimiz her tohum, Rabbimizin bize olan ikramının bir parçası. Bu geçici dünyada, Allah ın huzurunda ne varsa, O nun lütfuyla oluşmuş. Dualarımızı O na yükseltelim, çünkü O herşeyi işitir ve her şeyi bilir. Cumanız Mübarek Olsun.Ettiğin her dua derdine deva, sağlığına şifa, gözüne nur, gönlüne huzur, ailene ve sevdiklerine huzur getirsin. Hayırlı cumalar dilerim. Rabbim birliğimizi, dirliğimizi ve beraberliğimizi daim eylesin (Amin) Hayırlı cumalar.Cuma günü, Rabbimize olan sevgimizi, saygımızı ve bağlılığımızı dile getirmek için bir fırsattır. O nun rahmeti ve lütfu bu mübarek günü kaplar. Dualarımızı içtenlikle yapalım, Rabbimiz bizi affetsin, hidayetini üzerimize göndersin. Cumanız mübarek olsun. Ey Allah ım! Aklımızı senin yolunda, nefsimize ve şeytana mağlup etme… Kalplerimizi islam nuruyla bertaraf et ve günahlarımızı bağışla. (Amin) Hayırlı cumalar.Allah ın nuruyla, ümmetini selamlayan gül yüzlü nur Peygamberin (s.a.v) şefaati üzerimize olsun. Hayırlı cumalar. Cuma, Rabbimizin bize hediye ettiği bir müjdedir. Bu mübarek gün, birlikte namaz kılarak, dua ederek ve Rabbimize yönelerek manevi gücümüzü yenilememizi sağlar. Cuma günü dualarımızı kabul eden, dualarımıza icabet eden Rabbimize şükürler olsun. Tüm İslam aleminin Cuma günü mübarek olsun.CUMANIZ MÜBAREK OLSUN VE HAYIRLI CUMALAR MESAJLARI Cuma, birlikte toplandığımız, Rabbimize dua ettiğimiz ve O na yönelerek güçlendiğimiz bir gündür. Bu mübarek gün, Rabbimizin rahmetini ve mağfiretini umut ettiğimiz bir vesiledir. Dualarımızı samimiyetle yapalım, Rabbimiz bizi affetsin ve hidayete erdirdiği kullarından eylesin. Cumanız mübarek olsun. Rabbimizin rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Rabbimizin lütfu ve inayeti size daim olsun. Cumanız mübarek olsun!İnkâr edenlere gelince; onların amelleri ıssız bir çöldeki serap gibidir. (Nur,39) Hayırlı Cumalar. Dünyada bir olan sende bin olsun, kainatta damla olan sende okyanus olsun. El açıp dua etiğin her şey bugün kabul olsun, amin! Hayırlı Cumalar dilerim.Gül sevginin tacıdır, her bahar gül taçlanır. O Gül ki Muhammed i hatırlatır. Onu hatırlayana gül koklatır. Gül kokulu, sevgi dolu nice Cumalara. Selam ve Dua ile Hayırlı Cumalar. Bir gül kurur, kalpteki sevgi kurumaz. Yağan yağmur durur, gönüldeki fırtına durmaz. Her şey unutulur ama sevilen insanlar unutulmaz. Cumanız mübarek olsun.Gökten rahmetini, yerden bereketini, gönlümüzden merhametini eksik etme Allah ım (cc). Cuma gününüz mübarek olsun. Sağanak sağanak rahmet yağsın yuvanıza, her gün Resulullah (sav) girsin rüyanıza, melekler amin desin dualarınıza! Hayırlı cumalar. Bu güzel cuma gecesinde, rahmetin gök yüzünden yağarken, sana açılan elleri ve çekilen salavat şerifleri boş çevirme Allah ım (cc). Hayırlı Cumalar dilerim.Elleriniz açık, kalbiniz sevgi dolu olsun gözlerinizde iki damla yaş olsun sağanak sağanak yağan rahmet dergahından bir damla da size nasip olsun. Kardeşliğin en güzeli duadır kardeşler dualarınız kardeşleriniz için olsun… Cumanız gibi bütün günleriniz rahmet olsun… Dualarla başlayan bu güzel Cuma gününün, huzurun, bereketin ve mutluluğun getirmesini dilerim. Cumanız mübarek olsun.
Source: Habertürk
Mustafa Sabri Beşer yazdı: Her yerde görülüp hiçbir yerde fark edilmeyen şeyin adı neydi?
Yıl 2006. Hollanda Kültür Bakanlığı”nın davetlisi olarak gittiğimiz bir kültür organizasyonu sonrası, dönüş saatlerinde, Hollandalı Bakan Yardımcısıyla yapılan kısa bir sohbet, yıllardır içimde yankılanan bir zihinsel işgal alarmı gibidir.Bize döndü, “Türkiye”nin nüfusu 76 milyon (2006). Ortalama kitap okuma oranınızı biliyor musunuz?” diye sordu.Sustuk.Bilmiyorduk.Devam etti, “Hollanda nüfusu 17 milyon. Ortalama bir Hollandalı yılda 16 kitap okur. Ve biz kitap okuma oranını artırmak adına her fırsatta kamu politikası yürütüyoruz. Siz, Türkler… 6 yılda 1 kitap…”O an, biz sadece sayılarla değil; o adamın yüzüne yerleşmiş istihzayla tuş olduk.Utandık.Ama bu utancı ne yazık ki kolektif bir bilinç hâline getiremedik.O gün bugündür anlatmaya çalıştım bu vakıayı.Tehlike rakamda değil, okumama hâlinin toplumda bir mesele sayılmamasıydı.Ve dahi ne okunduğuna kimsenin karışmamasıydı!Geçtiğimiz gün World Population Review ve CEO World Magazine”in 2024 verileri yayınlandı.ABD, Hindistan, İngiltere, Fransa gibi ülkeler kitap okumaya yılda ortalama 357 saat ayırıyor.Türkiye…Haftada 5 saat 54 dakika.Bir kahve molası kadar.Bir “story” izlenme süresi kadar.Veri çalışmalarına göre “Harry Potter” ve “Yüzüklerin Efendisi”, Türkiye”de en çok okunan kitaplar.Çocuklarımız kitap okuyorlar!Ama büyüyle yoğrulmuş, cinsiyetsizlikle harmanlanmış, batının ahlak dışı kodlarıyla işlenmiş metinleri okuyorlar.Kendi kültürel kodlarına, tarihî hafızasına, hakikatle bağ kurmasına yarayacak kitaplarıysa okumuyorlar.Çünkü o kitaplar ya yazılmıyor ya da engelleniyor.Bu infialle bir kitap yazdım: 7 Renkli Gezegen.Fantastik bir çocuk romanıydı ama öyle bildiğiniz fantastiklerden değil.Karanlık lordlar yoktu; iç muhasebe vardı.Cinsiyetsiz karakterler yoktu; şahsiyetli çocuklar vardı.Batının büyülü karanlığına değil, tefekkür aydınlığına çağırmaktı amacım.Bir karşı anlatı inşa etmekti.Bir direniş romanı yazmaktı.Telif almadım.Yayınevine “Bila Bedel” imza attım.D&R başta olmak üzere hiçbir zincir mağaza satışı kabul etmedi.Ret cevabı verdiler.Harry Potter”ları vitrinlerine dize dize bitiremeyen mağazalar; raflarına virüs bulaşır endişesiyle bu kitaba yaklaştı!Dışlanmak, sansürlenmek, yok sayılmak…Bitmedi.Bir sponsor yordamıyla İstanbul”un metro istasyonlarında ve tramvay duraklarında 7 gün sürecek bir kampanyayla reklam panolarına girdik.Üç saat sonra, bizzat İBB eliyle afişler kaldırıldı.Gerekçe sunulmadı.Çünkü “büyü” yoktu, “LGBT” yoktu!Çünkü çocuklara “sihirli sopa” değil, “düşünme cesareti” veriliyordu.Ve en acısı, bizim mahalle de sustu.YouTube”da yüzbinlerce takipçisi olan muhafazakâr fenomenler, fahiş fiyatlarla “ücretli tanıtım” talep etti.Bazıları hiç cevap vermedi.Çünkü kitap algoritmaya değil, vicdana hitap ediyordu.Çünkü pazarlanabilir bir büyü değil, hakikat yüklüydü.LGBT sapkınlığına çağrı olduğu için değil, tam aksine, hakikate çağırdığı için yasaklı muamelesi görüyor.Acaba bu verilerden sonra, bizim zannettiğimiz fenomenler, bizim zannettiğimiz kitapçılar, başlarını ellerinin arasına alır mı?Zannetmem.Çünkü bu başlar çoktan vitrin planlarına, satış hedeflerine, reklam algoritmalarına teslim edilmiş.Düşünmezler.Düşünmek maliyetlidir.Düşünmek yalnızlaştırır.Düşünmek, sistemin dışına çıkmayı gerektirir.Ama ben o sistemin dışında kalmaya razıyım.Ben bir çağrı yaptım.Ben bir direniş duvarına ilk taşı koydum.Acuzeler gibi üç maymunu oynadıkça hiçbir kayıp geri gelmeyecek, hiçbir saldırı püskürtülemeyecek…Allah”a iş vermeyi bırakalım, el ense yapmayı bırakalım, sızlanmayı bırakalım; adamlaşalım, adam olalım!Çocuklar yakılıyor, haberdar mısınız?Takva taklaları atan fenomen güvercinlerimizden çok daha fazla çalışıyor, en şedit İslam düşmanları.Ne uyandıracak bizi?Her şeyi elde ettik, bütün kalelere yürüdük; en önde gidenlerin ardında iz süren yok.Hançeremiz yırtılana kadar haykırdık: Aile dedik, çocuk dedik, yaradılış dedik…Gözlerimizin oyulması mı, beyinlerimizin patlatılması mı gerekiyor uyanmamız için?Defalarca söyledik, yine söyleyelim:Vatan, harita değil; çocuklarımızdır. Neslimizdir.Ve eğer bu vatan kayarsa, sadece toprak değil; inanç da gider, izzet de geçmiş de gelecek de…O zaman bunca çile, bunca mücadele, bunca umut, boşlukta çürür.Ve biz sadece kaybetmeyiz;Kendimizi de inkâr ederiz.
Source: Mustafa Sabri̇ Beşer
Gazze için 6 dilde tek yürek: 220 imam hatip öğrencisinden anlamlı konser
Bursa İmam Hatipliler Derneği (BİHMED) öncülüğünde 220 öğrenciden oluşan orkestra ve koro, 6 dilde vereceği konserle İsrail”in işgali altında bulunan Gazze”ye “ses” olacak.
Kentteki bazı imam hatip okullarındaki öğrenciler arasından gönüllü olanlar tarafından oluşturulan koroda, 130 korist ve 90 müzisyen bulunuyor.
6 DİLDE GAZZE İÇİN TEK YÜREK
Öğrenciler; Türkçe, Arapça, İngilizce, Tatarca, Azerice ve Farsça olmak üzere 6 dildeki şarkılarını Gazze”de yaşananlara dikkati çekebilmek için seslendirecek.
KONSER 4 MAYIS”TA VERİLECEK
Piyano, bağlama, gitar, ney, yan flüt, keman, bateri, elektro gitar, kalimba, ksilafon, akordiyon, metalafon ve ukulele gibi çalgı aletlerinin bulunduğu orkestra, 8 farklı okuldan 220 öğrenciyle 4 Mayıs”ta saat 18.30″da Bursa Uludağ Üniversitesi Mete Cengiz Kültür Merkezi”nde vereceği konser için müzik öğretmenleri eşliğinde hazırlıklarını sürdürüyor.
Kültür merkezinin fuaye alanında saat 11.00 itibarıyla öğrencilerin el emeği ürünlerinin bulunduğu hayır çarşısı, boyama atölyeleri gibi etkinlikler de yapılacak.
GELİR İHTİYAÇ SAHİPLERİNE ULAŞTIRILACAK
Konser sayesinde Gazze için toplanacak bağışlar, bu coğrafyadaki ihtiyaç sahiplerine ulaştırılacak.
“MAZLUMUN YANINDA OLMANIN VERDİĞİ ŞEVKLE ÇALIŞMALARA DEVAM EDİYORLAR”
Nilüfer Anadolu İmam Hatip Lisesi Müzik Öğretmeni Mustafa Akan, etkinliğin BİHMED öncülüğünde yapıldığını, Gazze için bir şeyler yapmak adına bu konseri organize ettiklerini vurguladı.
Öğrencilerin Gazze”ye duyarsız kalmadığını dile getiren Akan, şöyle konuştu:
“Yaşadığımız zor ve üzüntülü süreçlerde “Ne yapabiliriz?” çaresizliğinde kalmaktansa Gazze için mazlum coğrafyalardaki topluluklar için bir şeyler yapmak istedik. Bu da en iyi bildiğimiz müzikle oldu. İyi bir şey olsun istedik, çok heyecanlıyız. Aylardır bu etkinlik için çalışıyoruz. Herkesi bizimle birlikte “ses” olmaya çağırıyoruz. Gerçekten velilerimizle, öğrencilerimizle çok ciddi fedakarlık sonucu olan bir çalışma. Çoğu öğrencimiz 8. sınıf. LGS sürecini aynı zamanda yönetiyorlar. Uzak ilçelerden gelen öğrencilerimiz var. Hiç görev bilincini aksatmadan mücadele ruhuyla, mazlumların yanında olmanın verdiği şevkle çalışmalara devam ediyorlar. Bu anlamda tüm velilerimi ve öğrencilerimi takdir ediyorum. Yapılan çalışmanın öneminin farkındalar ve var güçleriyle çalışıyorlar.”
Akan, konser içeriğine de değinerek, “Orkestramız çok sesli bir orkestra, tek sesli değil. O anlamda çok önemli. Baterimiz, kemanımız, flütümüz, neyzenlerimiz, bağlamacılarımız bizimle beraber. Onun dışında farklı etnik çalgılar da var. Bir dünya mozaiği gibi orkestramız, 6 eser seslendireceğiz.” dedi.
“BİZ GAZZE”Yİ BİR AN UNUTMADIK ÇOK ŞÜKÜR”
Ticaret Borsası İmam Hatip Ortaokulu 8. sınıf öğrencisi Mehlika Hanne Uysal da bu konserin yanı sıra başka etkinlikler de yaptıklarını anlattı.
İmam hatipli arkadaşlarıyla Gazze için birçok hayır çarşısı, eylem, atölye ve proje gerçekleştirdiklerini belirten Uysal, “Düzenli olarak İsrail”i boykotu anlattık. Biz Gazze”yi bir an unutmadık çok şükür. Tüm arkadaşlarımı ve büyüklerimi, derdi olan, kardeşleriyle bir araya gelmeye, pasif kalmamaya, bir şeyler yapmaya davet ediyorum.” şeklinde konuştu.
“ALLAH”IN İZNİYLE BU ZULÜM BİTENE DEK BU YOLDAYIZ”
Özlüce Nurettin Topçu Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi 11. sınıf öğrencisi Zeynep Enfal Birinci ise Gazze”de yaşananlara dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“7 Ekim 2023 sonrası Gazze”de yaşatılan soykırımın hissettirdiği çaresizlik, yetersizlik duygusunu elbette ki bizler de yaşadık. BİHMED Sitare Topluluğu olarak bu süreci faydalı, verimli duyarlılığa dönüştürmek için hem bize rahmet, hem de Gazze”mize bir bereket olması için arkadaşlarımızla, ailelerimizle mazlumların sesi olma niyetiyle bu yola çıktık. Allah”ın izniyle de zulüm bitene dek bu yoldayız. Niyetimiz enstrümanlarımızla, müziğimizle mazlum kardeşlerimizin sesi olabilmek ve bu soykırıma alışmamak için bir araya gelmek. Kısacası birbirimize hakkı ve sabrı tavsiye etmek.”
Source:
6 asırlık han ve hamam ihya ediliyor
Osmanlı sancak beylerinden Mezit Bey tarafından 15. yüzyılda inşa ettirilen han ve hamamın ihyasına geçen yıl şubat ayında başlandı.
Restorasyon ekipleri ilk olarak han ve hamamın dış duvarlarındaki beton kaplamaları tarihi yapılardan arındırdı. Yapıların duvarları aslına uygun şekilde restore edilirken han çatısının hasarlı bölümleri onarıldı.
Handaki bazı dükkanların restorasyonları bitirilirken kalan dükkanlar ile hamamdaki çalışmalar devam ediyor. Tarihi yapıların ihya çalışmalarının kısa sürede tamamlanması öngörülüyor.
Çalışmaların sonunda turizme kazandırılacak
Edirne Valisi Yunus Sezer, han ve hamamda devam eden restorasyon çalışmalarını inceledi. Tarihi yapıları gezen ve bölge esnafıyla sohbet eden Vali Sezer, restorasyon firması yetkililerinden çalışmalar hakkında bilgi aldı.
Çalışmaların titizlikle yürütüldüğünü belirten Sezer, yapılardaki dış cephe çalışmalarının tamamlanarak turizme kazandırılacağını ifade etti. Sezer’e ziyaretinde, Vali Yardımcısı ve İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Eyyüp Batuhan Ciğerci ile Edirne Vakıflar Bölge Müdürü Ahmet Saraç da eşlik etti.
Source: Ahmet Yavuz
İHA”nın haberi sonrası telefonu susmuyor, sipariş yağıyor: Hayatım değişti
Eskişehir “in Odunpazarı ilçesi 71 Evler Mahallesi”nde ikamet eden İnci Bozayla, 2018 yılından beri alzheimer hastası annesi Zeynep Bozayla”ya bakıyor. ANNESİNE BAKMA İÇİN İŞİNİ BIRAKTI Gaziantep Büyükşehir Belediyesi”ndeki görevini bırakan Bozayla, annesinin bakımından arta kalan zamanlarda diktiği tokaları satarak, geçimini sağlamaya çalışıyor. Bozayla Ailesi”nden haberdar olan yardımsever vatandaşlar, azimli kadından toka sipariş ediyor. Telefonları susmayan İnci Bozayla, sesini duyuran İhlas Haber Ajansı”na teşekkür etti. “ÇOK ÇALIŞACAĞIM” İnci Bozayla, “Haberden sonra telefonlarım çalmaya başladı. Toka siparişleri aldım, bir tanesini yarın gelip alacaklar. Çok daha güzel şeyler olacak. Şu an ev taşıyorum. Evimi taşır taşımaz haftaya tekrar toka dikmemi söylediler. Yani önümüzdeki hafta daha çok çalışacağımı düşünüyorum. İyi olacak, güzel olacak” dedi. “İŞLERİM AÇILDI” Hayatının değştiğini belirten Bozayla, “Şu anda sizlere diyecek kelime bulamıyorum. Allah”ın bir hediyesi oldu bana Ramazan”da. Buna vesile olan, emeği geçen herkesten Allah binlerce kez razı olsun. Maddi manevi hayatım değişti, ruhum değişti, güneşe bakışım değişti. Sabah elimi yüzümü yıkarken kendime bir farklı bakıyorum. İhlas Haber Ajansı”na çok çok teşekkür ediyorum. Şu anda işlerim açıldı, telefonlarım susmuyor. Size ne kadar teşekkür etsem azdır. İyi ki varsınız, iyi ki sizleri Allah bana denk getirdi. Çok seviyorum, çok sağ olun. Sizlere çok dua ediyorum” ifadelerini kullandı.
Source: Gökhan Karataş
Çamura şekil veren çanak ustası, geleneği rölyef eserlerle yaşatıyor
İlçede Hititler döneminden bu yana sürdürülen çanakçılık, ustaların özverili çalışmalara ve turizmin gelişmesiyle birlikte son yıllarda klasik ile modern tarzların buluştuğu, nadide eserlerin ortaya çıkarıldığı bir sektör haline geldi.
İlçede 12 yaşında başladığı mesleğinde ustalık eserlerini ortaya çıkaran 43 yaşındaki Erdem, atölyesindeki çıkrıklı tezgahta yöreye özgü çamurdan yaptığı ürünleri heykeltıraş gibi işleyip kabartmalarla süslüyor.
Geleneksel sanata kendi tarzını katarak üç boyutlu eserlere imza atan Erdem, diğer çanak ürünlere göre daha yoğun gelen taleplere yetişmeye çalışıyor.
Ferit Erdem, AA muhabirine, ilkokul çağlarında çırak olarak çalıştığı atölyelerde buluştuğu çamura, yıllar içinde aşkla bağlandığını söyledi.
İlçede geçmişte her çocuğun çanak ustası olma hayalini kurduğu dönemde çamurla tanıştığını ifade eden Erdem, “Avanos”ta binlerce yıldır bu sanat babadan oğula, ustadan çırağa aktarılıyor. Bu, bir gelenektir, her çocuk bu işe başlar, büyüyünceye kadar ustalığını eline alır ve bir sonraki nesle devretmek için yeni çıraklar bulur. Ben de çamura aşıktım.” diye konuştu.
Değişen dünyada, geçmişte yaptıkları çanak ürünlerin genellikle kullanım malzemesi olmaktan çıkıp dekoratif malzemelere dönüştüğünü dile getiren Erdem, bu kapsamda sanatını yeni bakış açısıyla sürdürdüğünü belirtti.
Erdem, 12 yıldır çanağı rölyefle taçlandırdığını, turistlerin uğrak yeri el sanatı eserlerinin sergilendiği mağazalarda ilgi çektiğini söyledi.
“Çamurla ne kadar uğraşsam o kadar beni içine çekiyordu”
Erdem, çamuru her seferinde başka bir şekle bürümek için tezgaha oturduğunu, ortaya çıkan ürüne hayalindeki şekli verdiği çeşitli aşamalarda sonra 950 derece ısıdaki fırında pişirdiğini anlattı.
Çamura dokundukça daha çok sevmeye başladığını vurgulayan Erdem, şunları kaydetti:
“Çamurla ne kadar uğraşsam o kadar beni içine çekiyordu. Yumuşak bir malzeme olduğu için oynayınca kimi zaman güzel bir peribacası, kimi zaman heykele dönüşebiliyor. Tabii ki içimizdeki aşkı ortaya çıkarıyor. Bunları yapmak için özel bir program, proje yok. Tamamen içimden geldiği gibi yapıyorum. Bir Kapadokya çalışmasını bir yere bakarak değil de kafamdan tasarlıyorum. Bu bir süreç, bir anda öğrenilmiyor. Zaman içinde bir bakmışsınız sanata farklı bir boyut katmışsınız. İlk rölyefe başladığımda da yaptıklarımı seviyordum ama eski fotolara bakınca bugünkü farkı görüyorum. Çamuru elime aldığımda ilk günkü heyecanla acaba bu kez nasıl bir şey çıkacak, sonucunda nasıl yorum alacağım heyecanıyla şekil veriyorum. Çamura dokundukça bir ruha dokunur gibi hissediyorum. Çayımı dolduruyorum, ilk yudumu sıcak içiyorum, ikinci yudumu buz gibi oluyor. Bu, saatlerce bırakmadan, sıkılmadan çalıştığımızı gösteriyor.”
Atölyede çalışmaktan büyük keyif aldığını aktaran Erdem, eserlerinin çok beğeni aldığını ve siparişleri yetiştirebilmek için yoğun çaba harcadığını sözlerine ekledi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Lahana sarması nasıl pişirilir?
Kokusuyla kışa, tadıyla geçmişe götüren yemeklerden biri: Lahana sarması. Basit gibi görünse de, her adımında dikkat isteyen bir tariftir. Ne zaman haşlanmalı, ne kadar pişmeli, içine ne konmalı gibi sorularla her pişirme denemesi, küçük bir sınava dönüşür. Tam kıvamında, dağılmadan pişmiş lahana sarmasının tüm inceliklerini sizler için hazırladığımız yazımızda bulabilirsiniz. LAHANA SARMASI NASIL PİŞİRİLİR? Lahana sarması, doğru pişirme yöntemi uygulandığında hem görüntüsüyle hem de lezzetiyle sofraların baş tacı olur. Pişirme işlemine geçmeden önce, lahana yapraklarının yeterince haşlanmış ve yumuşak olduğundan emin olunmalıdır. Sarmaların tencereye sıkı sıkıya ama ezilmeyecek şekilde dizilmesi, iç malzemenin dağılmaması için önemlidir. Üzerine mutlaka bir tabak ya da ağır bir kapak kapatılarak pişirme sırasında sarmaların açılması önlenir. Kısık ateşte, sabırla pişirilmesi gereken bir yemektir. Lahana sarması genellikle sıcak servis edilir, ancak bazı yörelerde soğuk da tüketilebilir. Sos olarak limon suyu, salçalı su ya da tereyağı sosu tercih edilebilir. LAHANA SARMASI PİŞİRME TEKNİĞİ Lahana sarmasında en önemli aşamalardan biri doğru pişirme tekniğidir. Tencerenin dibine birkaç lahana yaprağı veya dilimlenmiş domates/patates konarak sarmaların doğrudan tencereye temas etmesi önlenir. Bu katman, hem yapışmayı engeller hem de alt sıralardaki sarmaların yanmasını önler. Sarmalar sıkı sıkıya ve yatay olarak dizilir. Üzerine sos döküldükten sonra, ağırlık yapması için tabak kapatılır. Kısık ateşte, kontrollü şekilde, ortalama 35-45 dakika pişirilir. Pişirme süresince su miktarına dikkat edilmeli, çok fazla su eklemek sarmaların dağılmasına neden olabilir. LAHANA SARMASI TARİFİ Malzemeler: 1 orta boy lahana 2 su bardağı pirinç 1 adet büyük soğan 2 yemek kaşığı domates salçası 1 yemek kaşığı biber salçası 1 çay bardağı zeytinyağı 1 tatlı kaşığı tuz 1 çay kaşığı karabiber 1 çay kaşığı pul biber 1 çay kaşığı kuru nane 1 tatlı kaşığı sumak 1 su bardağı sıcak su Limon suyu Yapılışı: Lahananın yapraklarını dikkatlice ayırın. Kalın damarlarını bıçak yardımıyla inceltin. Kaynar tuzlu suda lahanaları yumuşayana kadar haşlayın. Bu işlem yaprakların kolay sarılmasını sağlar. İç harç için; yemeklik doğranmış soğanı zeytinyağında soteleyin. Ardından salçaları ekleyin ve kavurun. Yıkanmış pirinci ekleyip birkaç dakika daha kavurun. Baharatları ve sıcak suyu da ekleyerek 5 dakika kadar iç harcı pişirin. Soğumaya bırakın. Haşlanmış yaprakların içine iç harçtan bir miktar koyarak sarın. Ne çok sıkı ne de çok gevşek sarılmalı. Tencerenin dibine yaprak ya da domates dilimi yerleştirin. Üzerine sarmaları dizin. En üst kata limon dilimleri veya isteğe bağlı olarak sos dökün. Ağırlık olması için üzerine tabak kapatın. Üzerini geçmeyecek kadar sıcak su ekleyin ve kısık ateşte 35-45 dakika pişirin. LAHANA SARMASI PİŞİRMENİN PÜF NOKTASI Lahana sarmasının tam kıvamında ve lezzetli olması için bazı püf noktalarına dikkat edilmesi gerekir. İşte, lahana pişirme tekniği hakkında dikkat edilmesi gerekenler: Lahananın orta sertlikte, ince damarlı ve orta boy olmasına dikkat edilmelidir. Çok sert yapraklar kolay haşlanmaz ve sararken kırılabilir. Yapraklar ne çok diri ne de çok yumuşak kalmalıdır. Rengini kaybetmeden yumuşamalı. İç harç, yapraklara konmadan önce mutlaka ılımış olmalı. Aksi halde yaprakları yırtabilir. Sarmalar ne çok sıkı ne de gevşek sarılmalı. Tencereye yerleştirirken açılmayacak şekilde sıkı dizilmeli. Pişirme sırasında açılmaların önüne geçmek için ağırlık yapacak bir tabak mutlaka kullanılmalı. En önemli noktalardan biri, sarmaların aceleye getirilmeden, kısık ateşte yavaş yavaş pişirilmesidir. Yüksek ateşte pişirilen lahanaların iç harçları çiğ kalabilir. Lahana yaprağında da sertlik olabilir. Lezzet katmak için pişirme suyuna limon suyu veya birkaç dilim limon eklenebilir. Zeytinyağlı yapılıyorsa, pişirme sonunda zeytinyağı gezdirilerek parlaklık verilir.
Source: Habertürk
İktisadi Bağımsızlık Müzesi 6 yaşında
Nisan ayında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne “Ankara: Modern Bir Cumhuriyet Başkentinin Planlanması ve İnşası” başlığıyla miras alanı olarak kaydedilen Ulus Meydanı’nın simge yapılarından biri olan Türkiye İş Bankası İktisadi Bağımsızlık Müzesi binası, İtalyan mimar Giulio Mongeri tarafından 1929 yılında inşa edildi. Türkiye İş Bankası’nın 3. Genel Müdürlük binası olarak uzun yıllar hizmet veren tarihi bina, 2 Mayıs 2019’da İktisadi Bağımsızlık Müzesi olarak ziyaretçilere kapılarını açtı. Bugüne kadar altı yüz bine yakın kişinin ziyaret ettiği müze, her yaş grubundan öğrencilere yönelik ücretsiz atölyeler düzenlemeyi ve rehberli turlarda okul gruplarını ağırlamayı sürdürüyor. Kalıcı ve süreli sergiler yoğun ilgi görüyor. Türkiye İş Bankası’nın ve ülkemizin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün anısına bir saygı duruşu niteliğindeki İktisadi Bağımsızlık Müzesi’ne ismini veren kalıcı sergi, milli mücadelenin ardından tam bağımsızlığa erişme yolunda atılan adımlara belge, fotoğraf, film ve objelerle ışık tutarak, ziyaretçilerini yüz yıllık bir tarih yolculuğuna davet ediyor. Atatürk’ün 22 Ekim 1929 tarihinde binayı ziyaretinde fotoğrafının çekildiği, ilk İdare Meclisi olan Mavi Salon, bugün de İş Bankası’nın Yönetim Kurulu toplantılarına ev sahipliği yapan Büyük Toplantı Salonu ile bankanın ilk Genel Müdürü Celal Bayar’ın makam odası gibi tarihî dokusu korunmuş alanlar müzenin birinci katında yer alıyor. Müzenin ikinci katında ise “İstikbalinizin Emniyeti-Türkiye’nin Bankasıyla Bir Asır” sergisi ziyaretçilerini ağırlıyor. Ağustos 2024’te açılan sergi, Atatürk’ün işaret ettiği gibi, Cumhuriyet tarihinde “ekonomi bakımından başlı başına yer alacak” İş Bankası’nın, ülkenin küllerinden doğuş ve topyekûn kalkınma mücadelesine bir asır boyunca sağladığı katkıların samimi hikâyesini anlatıyor. Müzenin üçüncü katında yer alan ve Ankara’nın kültür sanat hayatında katılan Ankara Sanat Galerisi’nde İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu’ndan eserlerin yer aldığı “İstanbul’un Resmi” sergisi izlenebilir. İş Bankası’nın kuruluşunun 100. Yıldönümü olan 26 Ağustos 2024’te açılan ve büyük ilgi gören Atatürk Kütüphanesi ise İktisadi Bağımsızlık Müzesi’nin dördüncü katında hizmet veriyor. İlk 8 ayda on yedi bine yakın öğrenci ve araştırmacıyı ağırlayan kütüphanenin koleksiyonunda Milli Mücadele, Cumhuriyet Tarihi ve İktisat Tarihi alanındaki kaynaklarla birlikte 6 bini aşkın eser bulunuyor. Ortak kullanıma açık bilgisayarların yanı sıra ücretsiz internet bağlantısı ile kişisel bilgisayarlardan dijital kaynaklara ulaşılabilen kütüphanede; 29 binin üzerinde e-kitap, Türkçe ve yabancı dillerde 7 binin üzerinde süreli yayın, 2 bin 500 akademik dergi ve Osmanlıca yayınların da dâhil olduğu 45 bin belgelik arşiv içeren muhtelif veri tabanı kullanıcılara sunuluyor. İktisadi Bağımsızlık Müzesi’nde rehberli turlar ve atölyeler dahil olmak üzere tüm etkinlikler ücretsiz olarak sunuluyor. Müze, pazartesi hariç her gün 10.00-18.00 arasında ziyaret edilebilir.
Source: Habertürk
Dünyanın gözü bu bacadan çıkacak dumanda! Papa seçiminde Konklav süreci başlıyor
Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus”un 21 Nisan”da hayatını kaybetmesinin ardından Katolik Kilisesi”nde gözler, 267″nci Papa”nın kim olacağına çevrildi.Yeni papalık seçiminin yani Roma”da bulunan kardinalle, Konklav”ın 7 Mayıs Çarşamba günü Vatikan”daki Sistine Şapeli”nde başlamasını kararlaştırmıştı. Bu kapsamda Vatikan itfaiyecileri yaklaşan Konklav için Sistine Şapeli”nin tepesine baca kurdu. DÜNYANIN GÖZÜ BU BACADAN ÇIKACAK DUMANDA Yeni papa seçilene kadar sürecek olan bu toplantılar sırasında çeşitli oylama turları gerçekleştirilecek. Oylamaların sonucuna göre Sistine Şapeli”nin çatısına yerleştirilen bacadan siyah ya da beyaz duman yükselecek. Siyah duman, henüz uzlaşma sağlanamadığını; beyaz duman ise yeni papanın seçildiğini simgeleyecek. İŞTE EN GÜÇLÜ PAPA ADAYLARI İşte Papa Francesco”nun potansiyel halefi olarak anılan isimlerden bazıları: Pietro Parolin Uyruk: İtalyanYaş: 70Luis Antonio Gokim TagleUyruk: FilipinlerYaş: 67Fridolin Ambongo BesunguUyruk: Demokratik Kongo CumhuriyetiYaş: 65Peter Kodwo Appiah TurksonUyruk: GanalıAge: 76 PAPA SEÇİMİNDE (KONKLAV) SÜREÇ NASIL İŞLİYOR? Papalık makamının boş olduğu anlamına gelen sede vacante döneminde Vatikan”ın idari işlerini Camerlengo (baş mabeyinci) Kardinal ABD”li Kevin Farrell yürütecek.İstisnai bir durum olmaması halinde, sede vacante dönemine girilmesinden sonraki 15-20 gün içinde, ritüelleri, gizemli atmosferi ve entrikalarıyla romanlara, filmlere ilham veren papa seçimi (konklav) başlayacak. Konklav terimi, Latince”de anahtarla kilitlenmiş anlamına gelen cum ve clave sözcüklerinden geliyor. Papa seçimi gerçekten de Vatikan”daki Sistine Şapeli”ne seçici kardinallerin anahtarla kilitlenmesiyle yapılıyor. SEÇİCİ KARDİNALLERİN DIŞ DÜNYAYLA İLETİŞİMLERİ KESİLECEK Konklav döneminde Casa Santa Marta”da olağanüstü güvenlik önlemleri ve dış dünyayla iletişimin önlenmesi amaçlı tedbirler alınacak. Seçici kardinallerin seçim süresince etki altına girmesini önlemek amacıyla dış dünyayla iletişimleri kesilecek. TARİHTEKİ EN UZUN PAPA SEÇİMİ 1006 GÜN SÜRDÜ Seçici kardinaller dualar, ilahiler eşliğinde Sistine Şapeli”ne girdikten sonra ayin yöneticisi Latince “extra omnes” (herkes dışarı) anonsu yapacak. Bu andan itibaren kardinaller Sistine Şapeli”ne kilitlenerek oy vermeye başlayacak. Son yüz yılda en kısa konklav iki günde üç oylamayla biten 1939 seçimiydi. En uzunu ise dört günde 11 oylama yapılan 1958 yılındaydı. Tarihin en uzun papa seçimi ise 1006 gün süren ve 1271 yılında sonuçlanan seçimdi. ÜÇTE İKİ OY ARANIYOR Konklav”da 80 yaş altındaki kardinaller oy kullanacak. Halen oy kullanma hakkına sahip kardinal sayısı 136 ile rekor seviyede yüksek. Papa seçimi için seçici kardinallerin üçte ikisinin oyu gerekiyor. Ancak ilk 34 oylama sonrası hala bir papa seçilememişse son turda en fazla oyu alan iki aday arasında oylama yapılıyor. BEKAR ERKEK VE KATOLİK OLMAK DIŞINDA ŞART YOK Papalık seçiminde resmi olarak adaylar bulunmuyor. Teknik olarak papa seçilmek için bekar erkek ve Katolik olmak dışında bir şart bulunmasa da papalar geleneksel olarak seçime katılan kardinaller arasından seçiliyor. Bu geleneğin dışındaki bir örnek, 13. yüzyılda yaklaşık iki yıl boyunca bir papa seçilememesi üzerine kardinallerin, rahip seviyesindeki keşiş Pietro da Morrone”yi papa ilan etmesiydi. 5. Celestino adını alan bu papayı istisnai kılan bir diğer özelliği de birkaç ay sonra istifa etmesiydi. SİYAH DUMAN-BEYAZ DUMAN RİTÜELİ 2013″teki son konklav, 12 Mart”ta 17.33″te “extra omnes” anonsuyla başlamış, ilk siyah duman aynı gün 19.41″de görülmüştü. 13 Mart”ta saat 19.06″da ise beyaz duman çıkmasıyla yeni papa seçildiğinin haberi verilmişti. Siyah duman-beyaz duman ritüeli, seçim sonucunu Vatikan”daki San Pietro Meydanı”nda ya da ekranları başında bekleyenlere yeni papanın seçilip seçilmediğini gösteren ilk işaret. Sistine Şapeli”nin çatısındaki bacadan siyah duman çıkması gerekli çoğunluğun sağlanamadığı, beyaz duman ise yeni papanın seçildiği anlamına geliyor.Bacadan beyaz duman çıkması, seçici kardinallerin bir aday üzerinde gerekli oy çoğunluğuna ulaştığı ve bu adayın da papalık görevini kabul ettiği anlamına geliyor. Yeni papaya hemen ardından, bu görevde kullanmak istediği isim soruluyor. YENİ PAPA BAĞLILIK YEMİNİ VE DUANIN ARDINDAN HALKA TAKDİM EDİLECEK Ardından yeni papa, 3 farklı ölçüde beyaz papa kıyafetlerinin bulunduğu odaya götürülüp giydiriliyor. Bu odaya, papalık kıyafetleriyle özdeşleşen makamın ağırlığının yarattığı duygusal yükten dolayı “ağlama odası” da deniliyor. Yeni Papa kardinallerin bağlılık yemini ve duanın ardından San Pietro Bazilikası”nın merkez locasının balkonundan halka takdim ediliyor. “Habemus Papam” (bir papamız var) anonsuyla yeni papanın kimliği duyuruluyor. Ve 1.3 milyar Katolik”e ruhani liderlik edecek yeni papa balkondan ilk “Urbi et orbi” (şehre ve dünyaya) konuşmasıyla sesleniyor.
Source: Haberler
ABD”li şarkıcı Jill Sobule evinde çıkan yangında hayatını kaybetti
Sobule’ün menajeri John Porter, sanatçının Perşembe sabahı erken saatlerde Minnesotanın Woodbury kentindeki evinde çıkan yangında yaşamını yitirdiğini açıkladı. “Jill Sobule, doğa gibi güçlü bir insandı; insan hakları savunucusuydu ve müziği kültürümüzün bir parçası hâline gelmişti,” diyen Porter mesajında, “Onunla çalışmak çok keyifliydi. Bugün sadece bir müşterimi değil, bir arkadaşımı da kaybettim. Müziğinin, anısının ve mirasının yaşamaya ve başkalarına ilham vermeye devam etmesini umuyorum,” ifadelerini kullandı.BİLLBOARD MODERN ROCK LİSTESİNE GİRDİRolling Stone dergisinde çıkan habere göre, Sobule’ün 1995 tarihli “I Kissed a Girl” adlı parçası, Billboardun Modern Rock listesinde ilk 20ye giren ilk açık eşcinsel temalı şarkı olarak müzik tarihinde bir dönüm noktası olmuştu (şarkı aynı zamanda Billboard Hot 100 listesinde 67. sıraya kadar yükselmişti). Hayatı boyunca bu şarkının dönemine dair önemine sıkça değinen Sobule, 2021 yılında verdiği bir röportajda, “‘Kissed a Girl’ çıktığında, albüme bile giremeyeceğini sanıyordum ama çıktı ve insanlar bunu sıradan eğlenceli bir şarkı olarak gördü. Oysa ben o şarkıyı yayımlamak istedim çünkü gençken böyle bir şarkıyı duymayı çok isterdim dedi.Sobule’ün diğer dikkat çeken teklisi “Supermodel”, Alicia Silverstone ve Paul Rudd’ın başrollerinde yer aldığı 1990’ların kült filmi Clueless’ın (Türkçeye Fikri Yok ve Acemi Prenses olarak çevrilmişti) soundtrack albümünde yer alarak popülerlik kazandı. Sobule, bu şarkının kendisine ait olmadığını, ancak kendine özgü bir dokunuş kattığını belirterek, “O şarkı bana ait değildi ama benimsedim. Ona biraz garip, Dadaist bir derinlik kazandırmam gerekiyordu,” demişti.TOPLUMSAL KONULARA DEĞİNDİKariyeri boyunca 12 albüm çıkaran Sobule, müziğinde anoreksiya (kişinin kilo alma korkusuyla aşırı derecede yemek yemekten kaçınması ve ciddi kilo kaybına yol açan yeme bozukluğu), üreme hakları ve hoşgörüsüzlük gibi toplumsal konulara da değindi. Son olarak 2022 yılında, kendi hayatından yola çıkarak yazdığı Fuck 7th Grade adlı otobiyografik bir müzikalde sahne aldı. Üç yıl boyunca dört kez sahnelenen müzikalin orijinal kadro kaydı 6 Haziran’da yayımlanacak. Aynı gün, Sobule’ün 1995 tarihli kendi adını taşıyan albümünün “I Kissed a Girl” ve “Supermodel” şarkılarını da içeren 30. yıl özel baskısı da plak formatında piyasaya sürülecek.
Source: Dış Haberler Servisi
Cumhurbaşkanı Erdoğan ziyaret etmişti: Fatih Mescidi ibadete açıldı
Fatih Belediyesi, 150 kişinin aynı anda ibadet edebildiği Fatih Mescidi’nin restorasyonun 1 yıl sürdüğü açıkladı.
Osmanlı’nın izlerini taşıyan camide yürütülen çalışmaları, daha önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da yerinde incelemişti.
Fatih Sultan Mehmed’in emaneti olan Yedikule Hisarı’ndaki Fatih Mescidi, özgün yapısına uygun bir şekilde restore edilerek tarihî kimliğiyle yeniden İstanbul’un kültürel ve manevi hayatına dahil edildi. Mescidin restorasyon süreci, bilimsel raporlar ve tarihî kaynaklar ışığında yürütüldü. Taşıyıcı sistemden cephe detaylarına, iç mekandaki düzenlemelerden çevre alanlarının iyileştirilmesine kadar her aşamada titiz bir yaklaşım benimsendi. Yapının çevresiyle ele alınması Yedikule Hisarı’nın tarihî dokusuna da katkı sundu.
Restorasyonun sadece bir fiziksel yenileme olmadığını, aynı zamanda geçmişle kurulan güçlü bir bağ olduğunu belirten Fatih Belediye Başkanı M. Ergün Turan, “Bu mirası ihya etmek yalnızca tarihimize değil, aynı zamanda geleceğimize de ışık tutmaktır” dedi.
Turan, fethin ardından İstanbul’da kılınan ilk cuma namazına ev sahipliği yapan bu mescidin yalnızca bir ibadet mekanı değil, aynı zamanda bu topraklarda kurulan yeni medeniyetin sembol yapılarından biri olduğunu ifade etti. Turan, “Uzun yıllar boyunca ihmal edilmiş ve zamanla harap hale gelen yapının özgün kimliği korunarak yeniden ihyası için büyük bir hassasiyetle çalıştık” diye konuştu.
Fatih Belediyesi olarak hayırsever bir hemşerinin desteğiyle restorasyonunu üstlendiklerini belirten Turan, bu süreci ‘geçmişe vefa, geleceğe miras‘ anlayışıyla yürüttüklerini söyledi. “Yedikule Hisarı’nın kalbinde yer alan bu kıymetli eseri yeniden ayağa kaldırmanın gururunu yaşıyoruz” diyen Turan, yapılan çalışmanın yalnızca bir fiziksel onarım değil, aynı zamanda tarihî belleğe gösterilen bir sadakat olduğunu dile getirdi.
Source: Ahmet Yavuz