Bu dolunay 9 yılda bir görünüyor: “Ay Yanılsaması” oluşacak
2025 yazının ilk dolunayı, gökyüzüne gözünü dikenler için unutulmaz bir deneyim sunacak. Yalnızca 19 yılda bir bu kadar etkileyici biçimde görülebilen bu olağanüstü gökyüzü olayı, “Ay Yanılsaması” (Moon Illusion) fenomenini her zamankinden çok daha çarpıcı kılacak.
Ufukta Devleşen ve Turunculaşan Ay
Bu özel dolunay, gece göğünde belirdiğinde hem boyutuyla hem de rengindeki yoğun turunculukla dikkat çekecek. Ancak işin sırrı, Ay’ın büyümesinde değil; insan beyninin algısında gizli. Ufuk çizgisine yakınken görülen Ay, aslında optik bir illüzyonla normalden çok daha büyükmüş gibi görünür. “Ay Yanılsaması” olarak bilinen bu doğa harikası, gökyüzüne yakın olduğunda değil, göz hizasındayken etkileyiciliğini zirveye taşır.
18.6 Yıllık Döngü: Gecenin Mimarı
Bu yılki dolunayı ayrıcalıklı kılan bir diğer etken ise, Ay’ın yörüngesindeki yaklaşık 18.6 yıllık döngüsel eğim değişimi. Ay’ın Dünya çevresindeki hareketinde meydana gelen bu nadir açı farkı, hem Ay’ın konumunu hem de ışığı yansıtma biçimini değiştirerek, Ay Yanılsaması etkisini olağanüstü bir düzeye çıkarıyor.
Fotoğrafçılar İçin Altın Fırsat
Doğa ve gökyüzü fotoğrafçıları için bu dolunay adeta altın değerinde! Gökyüzünün en estetik anlarından biri olan bu dolunay, fotoğraf karelerine büyülü bir atmosfer katacak. Bu görsel şöleni kaçırmak istemeyenler şimdiden hazırlıklarını yapmalı.
Gecenin Büyüsü: Ay Sadece Gökyüzünü Değil, Zihinleri de Aydınlatacak
Bu yazın en parlak ve etkileyici gecesi yaklaşırken, gökyüzüne bakmayı unutmayanlar, 19 yılda bir gelen bu nadir doğa olayına tanıklık etmenin ayrıcalığını yaşayacak. Ay bu kez sadece gecenin değil, hayal gücünün de başrol oyuncusu olacak.
Source: Haber Merkezi
Trabzon”un cenneti tüm çabalara rağmen kurtarılamıyor!
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turan Özdemir, gölün iki temel sorunla karşı karşıya olduğunu belirterek, Bataklık hale gelmesinden korkuyoruz. O yolda halen daha devam ediyoruz. Islah çalışmaları yapılır, fosfor ve azot girişi engellenirse en geç 5 yıl içerisinde o göl kendi kendini tamir eder ve çok güzel bir göl haline gelir dedi. Trabzon”un Akçaabat ilçesinde yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası Sera Gölü, günümüzde ciddi çevre kirliliği tehdidiyle karşı karşıya kaldı. Doğal oluşumuyla bölgenin simgelerinden biri haline gelen göl, kirlilik nedeniyle alarm vermeye başladı. Çevresel sorunların artarak devam ettiği göl, uzmanlara göre özellikle tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan fosfor ve azot içerikli kimyasalların etkisiyle kirleniyor. Bu maddelerin göle ulaşması, yaz aylarında su yüzeyinde yoğun alg oluşumuna neden oluyor. Alg patlamaları gölün rengini değiştirerek estetik görünümünü bozuyor. Bölgedeki yoğun yağışlar da gölün dolma riskini artırıyor. Yağmurla birlikte vadilerden gelen erozyon kaynaklı toprak ve moloz göle taşınarak, su seviyesini yükseltiyor. Özellikle yerleşim alanlarından dere yataklarına atılan atıklar bu süreci hızlandırıyor. 1950 yılında Derecik Vadisi yamaçlarından kopan kayaçların vadiyi tıkamasıyla oluşan Sera Gölü, yıllardır çamur, balçık ve çevresel atıklarla mücadele ediyor. Devlet Su İşleri, 2024 Ekim ayında başlattığı ve 8 ay süren dev temizlik çalışmasıyla göl tabanından yaklaşık 200 bin metreküp rüsûbat çıkardı. Çalışma kapsamında ayrıca göle yaklaşık 500 metre mesafede bir çökeltim havuzu inşa edilerek, derelerden gelen alüvyon ve kirliliğin göle ulaşmadan tutulması amaçlandı. Göl çevresinde ve içinde yürütülen temizlik çalışmaları, uzun vadeli çözüm olarak değerlendirildi. Ancak 5 Haziran 2025 tarihinde Trabzon genelinde etkili olan şiddetli yağışların ardından Sera Gölü tekrar balçık, odun parçaları ve çamurla doldu. Gölün yüzeyi yeniden kahverengiye dönerken, bölgeyi ziyaret eden turistler gördükleri manzara karşısında hayal kırıklığı yaşadı. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim üyesi Prof. Dr. Turan Özdemir, Sera Gölü”nde iki tane önemli problemin olduğunu dile getirerek, çözüm yollarına dikkat çekti. Özdemir, Birincisi gölün kirlenmesi, diğeri gölün dolması. Kirlenmesi çözülebilir bir olay. Göle giren özellikle göller için besleyeci dediğimiz fosfor ve azot birleşiklerinin göle girmesini engellemek. Bunlar tarım faaliyetlerinde kullanılan gübreler, mutfaklardaki atıklardan tutun birçok kimyasal madde ile oluyor. Biz bunları gölün girişinde engellersek gölün özellikle yaz aylarında simsiyah görülmesini engelleyebiliriz. O simsiyah olan küçük bitkicikler, su yosunları dediğimiz algler. Bu algler özellikle su çıkışı çok olmayan durgun göllerde aniden o besinle birlikte fotosentez sonucunda çoğalarak gölü tamamen kaplıyor. Hangi renk ise o rengi alıyor. Bu kirleticilerin göle girmesini engelleyerek yapabiliriz şeklinde konuştu. Vadide ıslah çalışmaları yapılması gerektiğini vurgulayan Özdemir, Haziran aylarında bölgemizde çok yağış görülüyor. Bunun engellemek için dinlenme havuzu yapıldı bu bir çözümdür. Ama o dinlenme havuzuna gelecek maddenin azaltılması gerekiyor. Yapılması gereken en önemli iş o vadideki ırmakların ishal edilmesi. Bu çok önemli. Bölgede yerleşim alanları var. Atıklar ırmaklara atılıyor, ağaçların kesilmesi sonucu erozyonlar meydana geliyor. Küçük bir yağmurda toprak kayıp dereye giriyor. Bu sıkıntı dinlenme havuzları ile giderilemez. Bu mümkün değil. Dere ıslahları yapılmadan, halk bilinçlendirilmeden bunun önüne geçmemiz mümkün değil. Bu çok zor değil. 2 yılda bir yapılan molozun temizlenmesi olayında harcanan para belki bir defalığına ırmakların ıslahı için harcanabilir. Bu her şeyi ile kurtulduk anlamına gelmez. Olağanüstü yağmurlardan sonra oluşan taşkınları önlemek çok kolay değil. Daha önce yapılan boşaltma işleminin yağmurdan sonra boşa gittiğini görmüş olduk. Ülkemiz adına ekonomik anlamda çok üzücü. Gölümüz akan bir dere görünümde değil. Giren ve çıkan su belli. Bu durgun suda yosunların olması çok normal. Atalarımızın bir sözü vardır; “Akan su yosun tutmaz” diye. Atmıyorsa tutuyor işte. Bunu önlemek mümkün olabilir diye konuştu. Sera Gölü”ne fosfor ve azot girişinin engellemesi gerektiğini kaydeden Özdemir, Göl için bir tehlike kesinlikle var. Son yıllarda Arap turizminin gelişmesiyle birlikte canlanma meydana geldi. Kahverengi ve kirli bir gölde bulunmak istemezler. Biz bu gölümüzü koruyamadığımız zaman turizm açısından ciddi sıkıntılar yaşayabileceğimizi düşünüyorum. Problemlerin çözümü aslında kolay. Alg patlaması dediğimiz kirlilik çözülebilir bir mesele. Azot ve fosfor girişini engelleyeceğiz. Gölü kendisine bıraktığımız zaman çözünebilir maddeleri kendisi içerisinde çözüp bertaraf edebiliyor. Ağır metaller var, bunlar çözülemez. Bunlar gölde biriktiği zaman kirliliğe sebep oluyor. Bunların hepsi ıslah çalışmaları ile mümkün olabilir. Göl baş tarafındaki molozların toplanması, belki gölün geçici de olsa dolmasını engelliyor. Peş peşe yoğun yağmurların ardından gölün dolmasını engellemek mümkün hale gelmeyecektir. Çok daha büyük sıkıntıların ortaya çıkabileceğini düşünüyoruz. Bataklık hale gelmesinden korkuyoruz. O yolda halen daha devam ediyoruz. Islah çalışmaları yapılır, fosfor ve azot girişi engellenirse en geç 5 yıl içerisinde o göl kendi kendini tamir eder ve çok güzel bir göl haline gelir ifadelerini kullandı.
Source: Gazetevatan.com
“İnsanların kalbine dokunacağız”
Habertürk ten Onur Aydın ın haberine göre; Boğaç Aksoy, yol arkadaşı HappyTuncay (Tuncay Sancak) ile İstanbul dan karavanla yola çıkarak şimdiye dek 15 şehir gezdi. İkilinin hedefi ise Türkiye nin 81 ilini dolaşmak. Aksoy, otizm, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ile kanserle yaşam konularında farkındalık oluşturmak amacıyla yolculuğa çıktıklarını belirtti. İNSANLARIN KALBİNE DOKUNACAĞIZ Hayat zor olabilir ama birlikte yürüyünce her yol güzelleşir diyen Boğaç Aksoy, bu projeyle hem insanların kalbine dokunmayı hem de Türkiye’nin kültürel zenginliğini dünyaya tanıtmayı amaçladıklarını söyledi. Projeyi büyüterek sürdürmek istediğini söyleyen Boğaç Aksoy; Kanseri yenmenin, otizm ve DEHB nin bir engel değil, beynin farklı çalışmasına dair bir farkındalık olduğunu anlatmanın, zorlukların aşılabileceğini göstermenin ve mutlu olmanın sırlarını paylaşmak için bu yoldayız. Ve daha yolun başındayız dedi.
Source: Habertürk
Zonguldak”ta sıcaklardan bunalanlar için serin bir kaçış noktası: Yaz aylarında herkes oraya akın ediyor!
Kentte 1976 yılında keşfedilen, 2001 yılında İl Özel İdaresi”nce turizme kazandırılan mağara, 2021 yılında hayata geçirilen Zonguldak Mağaraları Ziyaretçi Merkezi projesiyle birlikte daha da fazla ilgi görmeye başladı. 350 milyon yıllık jeolojik yapısıyla dikkat çeken Gökgöl Mağarası, hem yerli hem yabancı turistlerin uğrak noktalarından biri haline geldi. Fosil Giriş, Astım Salonu ve Harikalar Salonu gibi bölümlerle ayrıştırılan mağara; engelli dostu yapısıyla da öne çıkıyor. Yapılan restorasyon çalışmalarıyla yürüyüş parkurları, mağara içinden geçen dere, dere üzerine kurulan köprüler ve ahşap merdivenlerle donatılan Gökgöl Mağarası, her yaştan ziyaretçiye hitap ediyor. Ziyaretçiler, mağaranın doğal serinliğinde hem tarihi keşfe çıkıyor hem de sıcak havalardan kısa bir kaçış imkanı buluyor.
Source: Gazetevatan.com
Önce yürüyüş sonra deniz gezmesi
Habertürk ten Çetin Kan ın haberine göre; oyuncu – şarkıcı Gamze Topuz, şef Demir Demirhisar ile birlikte Aşiyan Sahili’nde görüntülendi. El ele yolun karşısına geçen ikili, ardından kiraladıkları tekneye binerek kısa bir Boğaz turuna çıktı. Çiftin oldukça keyifli oldukları görülürken daha sonra arkadaş gruplarıyla birlikte kiraladıkları tekneyle denize açıldı.
Source: Habertürk