Çankırı’da üç gün
Çankırı denilince Ankara’da aklıma iki isim gelir… Birisi Türkiye Diyanet Vakfı Kurumsal İletişim Birimi’nden kıymetli meslektaşım Osman Akdoğan diğeri de yine değerli bir meslektaşım Medya Ankara Genel Yayın Yönetmeni Bayram Polat. İkisi de Çankırı’nın başkentteki fahri gönüllüleri. Özleri de sözleri de her zaman Çankırı…*Ankara’nın yanı başındaki Çankırı’ya hiç yolum düşmemişti. Gezip gördükten sonra kendim için eksiklik kabul ettiğim bir durumdu.*Türkiye İnternet Gazeteciliği Derneği’nin (TİGAD) Çankırı’da düzenlediği “Yeni Nesil Gazetecilik Çalıştayı”na Bayram Polat’ın davetiyle katılma imkânım oldu.*21-23 Şubat tarihleri arasında düzenlendi etkinlik.*Türkiye ve dünyanın farklı noktalarından gelen 110 gazeteci ile beraber çalıştaydaki konuşmacı meslektaşlarımla mesleğimizi konuştuk. Hem dertleştik hem de mesleğimizin geleceğine dair her şeye rağmen umutlu olduğumuzu vurguladık.*Çankırı Valisi Mustafa Fırat Taşolar, samimi ve sıcakkanlı bir yapıya sahip. Şehre de şehir sakinlerine de misafirlere de devlet adamlığının sıcak yönünü yansıtıyor. Makam arabasını kendi kullanan otelde konuk heyeti ziyaretinde kuyruğa girip kahvaltısını alacak kadar da mütevazi.*Çalıştay sonrası Çankırı’da dolu dolu bir “gezelim görelim” turu yaptık.*Çankırı kent merkezine ilk geldiğinizde bozkır bir görüntü var. “Nerede bu ağaçlar” dediğinizde bunun toprağının tuzlu olmasından kaynaklandığını anlıyorsunuz.Vali Mustafa Fırat Taşolar’ın verdiği bilgiye göre Çankırı Türkiye’de en temiz havaya sahip şehirlerden biri. Burada bir kürekle toprağı kazdığınızda hemen tuza ulaşabiliyormuşsunuz. Tuz ve güneş ışığının etkisiyle havada doğal bir temizleyici sistem oluşuyor ve bu da Çankırı’nın havasını çok daha temiz hale getiriyormuş.*Ciddi bir fabrikalaşma ve sanayi atılımı var, işsizlik gibi bir problem neredeyse yokmuş.*Çankırı’da beni en çok etkileyen yer Hititler döneminden Kaya Tuzu Mağarası oldu. Şehir merkezine 18 kilometre mesafede ve yerin 150 metre altında. Yaklaşık 7 milyon yıl önce deniz suyunun bu bölgeden çekilmesiyle oluşan tuz yataklarından meydana gelen mağaraya girdiğinizde dışarıdaki soğuk havaya rağmen sıcak bir hava karşılıyor.İçerideki düşük nem oranı astım ve solunum yolu rahatsızlığı olanlar için şifa kaynağı gibi. Zaten sağlık turizmine de açılmış. Yolunuz düşerse uğramadan dönmeyin.*Çankırı, tuzu sadece yemeği tatlandıran bir madde görmüyor her yönüyle kullanmayı amaçlıyor. Öyle ki Çankırı Karatekin Üniversitesi de bilimsel projelerle ileri seviyeye taşıyor. Tuzdan klor alkali, radyasyon kalkanları ve lityum gibi stratejik bileşenler üretecek olan üniversite bunun yanı sıra düşük sodyum içeren, yüksek magnezyum oranına sahip kardiyolojik sağlık ürünleri geliştirmeyi amaçlıyor.*Çankırı’da, şehit ve gazilerin anısını yaşatan Türkiye’de Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı tek şehit ve gazi müzesi olan Çankırı Şehitler Müzesi, Taşmescit, Çankırı Müzesi, Çivitçioğlu Medresesi, Buğday Pazarı Medresesi, Ferit Akalın Radyo ve İletişim Müzesi, İmaret Uzunyol Caddesi, Hazımiye Gazozcusu, İmaret Kahvecisi, Ulu Cami, Tuzcular Arastası… Çankırı merkeze geldiğinizde gezeceğiniz yer çok.*Ferit Akalın Radyo ve İletişim Müzesi’nde ilginç bir iddiayı da öğrendik. Yılmaz Erdoğan’ın izlenme rekorları kıran Vizontele filmine ilham olan kişinin Çankırı’da “Radyocu Ferit” olarak bilinen Ferit Akalın olduğu öne sürülüyor. Çankırılar, Çankırı’ya ilk radyo ve ilk televizyonu getiren ve kuran kişinin Ferit Akalın olduğunu ve o dönem Çankırı Lisesinde okuyan Yılmaz Erdoğan’ın yıllar sonra Ferit Akalın’ın televizyonu kurarken yaşadığı tüm öyküleri doğuda başka bir ilde yaşanmış gibi Vizontele ismiyle sinemaya taşıdığını iddia ediyor. Bu arada müzede askerliğini Çankırı’da yapan Zeki Müren’in burada verdiği konserde kullandığı mikrofon ve Çankırı hatırası fotoğrafı da sergileniyor.*Gezinin en eğlenceli yeri Şabanözü’ndeki Türkiye’nin en büyük Türkmen Çadırı ve Yaren Evi’nde “Gürpınar Yaren Meclisi”ydi. “Kız anadan öğrenir sofra düzmeyi, oğlan babadan öğrenir sohbet gezmeyi” sözüyle bildiğim Yaren Meclisi’ne bu kez konuk olduk. Normalde kadınlar alınmıyor bize bir torpil geçip o güne özel kadın misafirleri de aldılar. Bize çadırda Çankırı protokolü de eşlik etti.*Başağa Fatih Tezcan… Kendisini Ankara’dan tanırım. Başarılı bir bürokrattır. Hem o hem de diğer yarenler çok güzel bir ev sahipliği gösterdiler. Yaren Meclisi’ndeki oyun ve eğlencelere o kadar güldük ki gözümüzden yaş geldi. Hem güldük hem eğlendik. Siz bizi güldürdünüz Allah da sizi güldürsün. Akşam yemeğini de yer sofrasında yedik.*Ankara’da babamın dükkânı ve evimiz Çankırı Çerkeşlilerin yoğunlukta olduğu bir yerdeydi. Hiç gitmesem de Çerkeş’e ve kültürüne de aşinaydım. Bu gezi sayesinde Çerkeş’i de gezme görme fırsatım oldu. Hava buz gibiydi ama Çerkeş’in misafirperverliği sıcacıktı. Kadın kooperatifi sayesinde yöresel lezzetleri tattık.Çerkeş Kaymakamı Emir Osman Bulgurlu ve Çerkeş Belediye Başkanı Hasan Sopacı tarafından ağırlandık. Başkan Hasan Sopacı, Çerkeş’e gerçekten de tam bir değişim yaşatmış.*Gezideki son durağımız, “Ilgaz Anadolunun Sen Yüce Bir Dağısın” türküsüyle bildiğimiz Ilgaz oldu. Yıldıztepe Kayak Merkezi’nde keyifli bir gün geçirdik. Kar üstünde halay çektik, sucuk ekmek keyfi yaptık. Kar topu savaşı yaparak da eğlendik. Programın finalini Çankırı Dernekler Federasyonu Başkanı Adem Can’ın katılımı ile Ilgaz Yıldıztepe’deki Nolana Otel’de akşam yemeği ile yaptık.*Dediğim gibi Çankırı yazısı gecikse de Çankırı gezisini unutamadık… Ankara’da olup da halen gitmeyenler varsa çok şey kaybeder. Pas geçmeyin, gidin, gezin, görün…*Gezide bize eşlik de eden başta TİGAD Genel Başkanı Okan Geçgel’e, Medya Ankara Genel Yayın Yönetmeni ve TİGAD Genel Başkan Yardımcısı Bayram Polat’a, TİGAD Çankırı İl Temsilcisi Sedat Öztürk’e çok teşekkür ediyorum.
Source: Murat Yılmaz
Sessizliğe büründü
Mert Demir ile Serenay Sarıkaya hakkında daha önce reklam aşkı yaşadıkları iddia edilmişti. Serenay Sarıkaya ile Mert Demir, tüm bu iddiaların ardından dinlenmek için yurt dışına çıktı. Sarıkaya ile Demir yurda döndü. Habertürk ten Eren Gürel in haberine göre; Serenay Sarıkaya, Etiler de bir spor salonundan çıkarken objektiflere yansıdı. Basın mensuplarını karşısında görünce şaşıran Serenay Sarıkaya, Kolay gelsin dedi. Sarıkaya, gazetecilerin sorularını yanıtsız bırakarak oradan ayrıldı.
Source: Habertürk
“Bugün biraz fazla bastık”
SHOW TV nin sevilen dizisi Sandık Kokusu nda Kıvanç karakterine hayat veren Serkay Tütüncü ile şarkıcı Zeynep Bastık, tatil yapmak için Endonezya nın ünlü turizm bölgelerinden Bali Adası na gitti. Tatilde rutinlerini bozmayıp egzersiz yapmak için spor salonuna giden çiftten Zeynep Bastık, esprili bir paylaşımda bulundu. Sevgilisinin kollarını kendi kollarıymış gibi gösteren Bastık, Bugün biraz fazla bastık. Şaka için özür… ifadelerini kullandı.
Source: Habertürk
40 milyon yıllık tarihi olan gizli mağara: Kayanın altında sır saklayan köşe
Dağlar ve ıssız çayırlar arasında, sisin eski efsaneleri fısıldadığı bir noktada, zamanın ötesine geçen bir yer bulunuyor: Arpea Mağarası.
Sadece bir mağara değil, dünyayı ikiye ayıran bir izlenim veren eğimli ve katmanlı duvarlarıyla, 40 milyon yıllık bir jeolojik tanıklık sunuyor. Bu eşsiz oluşum, doğanın tarihine dair önemli bir sır taşıyor.
Ancak bu mağara, sadece jeolojik geçmişiyle değil, aynı zamanda gizemli atmosferiyle de dikkat çekiyor. Günümüzde hâlâ varlığını sürdüren mitolojik hikayelere ilham kaynağı olmuştur. Bilim ve efsanenin iç içe geçtiği bir keşif arayanlar için Arpea Mağarası, tam da aradıkları yer.
Görünmeyen bir güç dağı ikiye bölmüş
Ancak en dikkat çekici özellik, dağın kendine has yapısıdır. Sanki görünmeyen bir güç tarafından ikiye bölünmüş gibi duran bu yapı, tarih öncesi çağlardan itibaren bir sığınak işlevi görmüş doğal bir barınak sunuyor. Mağara, derin olmasa da çobanlar, gezginler ve bazı rivayetlere göre Bask mitolojisindeki yaratıklar için güvenli bir sığınak olmuştur.
Arpea Mağarası, sadece jeolojik bir harika değil, aynı zamanda derin bir gizeme sahip bir mekan olarak dikkat çekiyor. Garip silüeti ve ıssız konumu, nesilden nesile aktarılan sayısız efsanenin doğmasına sebep olmuştur. Mağara içinde, insanların yerleşiminden önce bu topraklarda yaşamış olan Bask mitolojisindeki devlerin, jentilakların izlerinin bulunduğu anlatılır. Diğer efsaneler ise gizli güçlerden, rüzgarın taşıdığı fısıltılardan ve mağaranın açıklanamayan bir enerjiyle titreştiği gecelerden bahseder.
Gerçek ne olursa olsun, bu bölgeye adım attığınızda zamanın ötesinde bir yerde olduğunuz hissi kaçınılmaz bir şekilde sizi sarar.
Bir kilometreden biraz daha uzun olan patika, Arpea Mağarası”na doğru yavaşça inerken, dağ iç kısmını gözler önüne seren tiyatrovari bir biçimde açılır. Herkesin rahatça katılabileceği bu yürüyüş yolu, yağışlı dönemlerde kayganlaşabilen zemin nedeniyle dikkat gerektirebilir.
Arpea Mağarası”nda keşif, sadece mağara ile sınırlı kalmaz. Gezginler, birkaç dakika uzaklıkta, zamanın izlerini taşıyan ve işlevleri hala tam olarak çözülemeyen megalitik yapılar olan Azpegui ve Organbide kromlehlerini keşfetme fırsatına sahiptir. Bu taş çemberler, ata ritüellerinde kullanılmış ve geçmişin hâlâ yaşadığı bir toprakta olduğunuz hissini pekiştiriyor.
Tarih, gizem ve doğanın iç içe geçtiği bu bölge, farklı bir macera arayanlar için Arpea Mağarası”nı bilinmezliğe açılan bir kapı haline getiriyor. Jeoloji ve folklorun birleştiği bu nokta, adeta antik bir masaldan fırlamış gibi bir atmosfere sahip.
Source: Haber Merkezi