Kolezyum”da Göbeklitepe”ye “6 milyon”luk ilgi
İnsanlık tarihinin izlerini Kolezyum’a taşıyan Göbeklitepe: Kutsal Bir Yerin Gizemi” sergisi Roma’ya veda ediyor. Antik taşların binlerce yıllık sırlarını fısıldadığı büyülü bir buluşmaya dönüşen sergi, kapılarını 6 milyonu aşkın ziyaretçiyle kapatacak. habericionecikanlar#100#left# İki bin yıllık tarihiyle Roma’nın simgesi olan Kolezyum’da 6 ay önce ziyaretçileriyle buluşan sergi artık son misafirlerini ağırlıyor. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, 21 Nisan’da son bulacak olan serginin Kolezyum’da düzenlenen kapanış töreninde yaptığı konuşmada, Göbeklitepe’nin yalnızca bir arkeolojik yapı değil; geçmişi bugüne bağlayan yollarla geleceğin yönünü belirleyen bir medeniyet mirası olduğunu söyledi. GÖBEKLİTEPE NİN TANITIMINI ÖNEMSİYORUZ UNESCO Dünya Mirası olan Göbeklitepe’yi bütün hikâyesiyle açığa çıkarmaya, korumaya ve tüm dünyada tanıtmaya verdikleri önemi dile getiren Ersoy, “UNESCO Dünya Mirası olan Göbeklitepe’yi bütün hikâyesiyle açığa çıkarmayı, korumayı ve tüm dünyada tanıtmayı bu yüzden önemsiyoruz” dedi. Türk ve dünya arkeoloji tarihinin en kapsamlı girişimlerinden biri olan “Geleceğe Miras” projesi kapsamında Göbeklitepe ve Şanlıurfa’daki diğer Neolitik yerleşimlerin dünya Neolitik Çağ araştırmalarının merkezi haline getirildiğini vurgulayan Ersoy, “İnsanlığın ortak mirasına birlikte sahip çıkılması gerektiğine de inanıyoruz” ifadelerini kullandı. ŞANLIURFA DAN ROMA YA UZANAN BİR MEDENİYET KÖPRÜSÜ 2021 yılında başlatılan “Taş Tepeler: Büyük Dönüşümün Coğrafyası” çatısı altındaki Şanlıurfa Neolitik Çağ Araştırmaları Projesi kapsamında Karahantepe, Sayburç, Sefertepe, Çakmaktepe gibi alanların arkeoloji dünyasına kazandırıldığını belirten Bakan Ersoy, projenin önemli bir bileşeni olan ve bir ilk niteliği taşıyan “Dünya Neolitik Kongresi”nin 2024 yılı Kasım ayında Şanlıurfa’da, 63 ülkeden binden fazla bilim insanının katılımıyla gerçekleştiğini hatırlattı. “Göbeklitepe: Kutsal Bir Yerin Gizemi” sergisi de Taş Tepeler: Büyük Dönüşümün Coğrafyası Projesi nin bir ayağıydı” diyen Ersoy, serginin 6 milyonu aşkın kişi tarafından ziyaret edilmesini, Türk ve İtalyan bilim insanlarının ortak çalışmasının kıymetli bir göstergesi olarak değerlendirdi. YENİ PROJELER YOLDA Konuşmasının sonunda İtalya ile kültürel iş birliğine verdikleri öneme değinen Ersoy, “Türkiye ve İtalya; dünyanın en görkemli imparatorluklarının varisleri, insanlık medeniyetinin sayısız mirasının emanetçisi olarak önemli sorumluluklar omuzlamaktadır” dedi. Ersoy, bu kapsamda, Haziran ayında Kolezyum Arkeolojik Parkı Direktörlüğü tarafından düzenlenecek “Magna Mater” sergisinde Türk müzelerinden eserlerin yer alacağını ve Roma’da Troya temalı bir sergi için İtalyan makamlarıyla çalışmalara başlandığını duyurdu. Bakan Ersoy, konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Bu vedanın yeni buluşmalara vesile olmasını diliyor, sizleri bir kez daha saygıyla selamlıyorum.”
Source: Habertürk
Cumhuriyetin “sessiz tanığı” Ankara Palas 97 yaşında
Yalnızca bir mimari eser değil, aynı zamanda Türkiye”nin diplomasi, kültür ve sosyal hayatında önemli bir durak olarak tarihe geçen Ankara Palas kuruluşundan bu yana başkentte pek çok tarihi ana tanıklık etti.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk”ün isteğiyle 1924″de yapımına başlanan Ankara Palas, yabancı diplomatik misafirlerin, bürokratların ve aydınların konaklaması, uluslararası görüşmelerin ve kutlamaların yapılması amacıyla tasarlandı.
Çankaya Köşkü ve TBMM binasının da mimarı olan Vedat Tek”in tasarımıyla başlayan inşa süreci, Mimar Kemalettin Bey”in planlarda çeşitli değişikliklere gitmesiyle 17 Nisan 1928″de tamamlandı.
Ankara Palas, Osmanlı ve Selçuklu mimarisinden esinlenen süslemeleri ve simetrik yapısıyla bilinen Birinci Ulusal Mimarlık Akımının önemli örneklerinden biri olma özelliği taşıyor.
Bodrumu ile 3 kattan oluşan binanın giriş kısmı, klasik Türk mimarisine özgü taç kapı formunda tasarlanmış, Kütahya çinileriyle süslenmiş bir kapıdan oluşuyor.
Dört cephesinde sivri kemerli girişler bulunan balo salonu, büyük bir avize ve cephelerdeki kare açıklıkların üzerine yerleştirilen cam tavanlarla aydınlatılıyor.
Cumhuriyet balolarından, yasa tasarılarına birçok anıya şahitlik etti
Ankara Palas, İkinci Meclis binasının tam karşısında yer alması sebebiyle, milletvekilleri, sanatçılar ve gazeteciler için doğal bir buluşma noktası haline geldi. Cumhuriyet baloları, resmi davetler ve diplomatik resepsiyonlar bu binada düzenlenirken, Mustafa Kemal Atatürk”ün manevi kızı Nebile Hanım”ın düğünü ve Atatürk”ün bu düğünde yaptığı dans, Ankara Palas tarihinin unutulmaz anıları arasında yer aldı.
1930″lu yıllarda Ankara Palas, günlük siyasi tartışmaların yapıldığı ve bazı yasa tasarılarının hazırlandığı bir mekan haline geldi.
Yunanistan Başbakanı Elefterios Venizelos”un onuruna düzenlenen Cumhuriyet Balosu, dönemin diplomatik ve toplumsal hayatında büyük yankı uyandırdı. Atatürk”ün de sık sık ziyaret ettiği Ankara Palas, zamanla başkentin sosyal yaşamının kalbi haline geldi. 1933″te Cumhuriyet”in 10. yılı kutlamaları kapsamında düzenlenen balo ise görkemiyle hafızalara kazındı.
1975 yılına kadar otel olarak işletilen yapı, bu tarihten sonra çeşitli kurumlar tarafından farklı amaçlarla kullanıldı. 1982 yılında Dışişleri Bakanlığı tarafından kapsamlı bir restorasyon geçiren Ankara Palas, 1983 yılında Devlet Konukevi olarak yeniden hizmete açıldı.
Afganistan Kralı Emmanullah Han, İran Şahı Rıza Pehlevi, Irak Kralı Faysal, Ürdün Kralı Abdullah ve Yunanistan Başbakanı E. Venizelos, Ankara Palas”ta konuk edilen önemli isimler arasında yer aldı.
Tarihi yapı müze olarak ziyarete açıldı
2018 yılında, Cumhurbaşkanlığına bağlı Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı”na devredilen Ankara Palas, kapsamlı bir restorasyon sürecinin ardından 21 Şubat 2024″te müze olarak kapılarını açtı.
Bin metrekarelik sergi alanına sahip Ankara Palas Müzesi, beş ana bölümde yaklaşık 1200 objeyi ziyaretçilerle buluşturuyor. Osmanlı”dan Cumhuriyet”e uzanan tarihsel süreci yansıtan koleksiyonlar arasında Yıldız Çini Fabrika-i Hümayunu ve Hereke Fabrika-i Hümayunu”ndan seçkiler dikkati çekiyor.
Ziyaretçilere geniş bir arşiv sunan müzede, yazma ve matbu eserler koleksiyonu, saray arşivine ait belgeler, Halife Abdülmecid Efendi Kütüphanesi Koleksiyonu ve hazine koleksiyonu yer alıyor. Tablo, saat, silah, mühür, sikke koleksiyonlarının yanı sıra Beykoz cam sanatı örnekleri ile Atatürk”e ait bazı kişisel eşyalar da sergileniyor.
Açıldığı yıl içinde 210 bine yakın ziyaretçi ağırlayan müze, pazartesi günleri hariç her gün 09.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Hollanda”da dünyanın en büyük lale bahçelerinden Keukenhof, 76″ncı kez ziyarete açıldı
Lalenin hemen hemen her türünün bulunduğu Keukenhof bahçesi, mart-mayıs döneminde olmak üzere 8 hafta dünyanın dört bir yanından gelenleri ağırlıyor.
Hazırlıkların aylarca sürdüğü bahçede, laleler en güzel şeklini nisan ortasında alıyor.
Keukenhof Bahçesi İletişim ve Halkla İlişkiler Sorumlusu Nova Mesman, AA muhabirine, Keukenhof”un, çiçekçiliğin vitrini ve dünyanın en güzel bahçesi olduğunu söyledi.
Bahçenin büyüklüğünün 32 hektar olduğunu belirten Mesman, “Bahçeye her yıl 40 bahçıvan tarafından 7 milyon lale soğanı ekiliyor.” dedi.
Mesman, her yıl yaklaşık 1 milyon 400 bin kişinin Keukenhof”u ziyaret ettiğini anlatarak, “Bu yıl bahçe 20 Mart ila 11 Mayıs”ta 08.00 – 19.00″ saatlerinde her gün açık. Bahçede bu süre zarfında farklı etkinlikler de düzenleniyor.” ifadesini kullandı.
“Kendimi sanki bir resmin içindeymişim gibi hissediyorum”
Ziyaretçilerden Rus Asia Mironovich, Keukenhof”u ilk defa ziyaret ettiğini ve çok etkilendiğini ifade ederek, “Çok fazla çeşit çiçek var. Aslında laleler en sevdiğim çiçekler. Bu yüzden bugün kendimi cennetteymiş gibi hissediyorum.” diye konuştu.
Mironovich, “Herkesin bir fırsat bulup buraya gelerek doğanın güzelliğini ve insanların bizim için sunduklarının tadını çıkarması gerek.” dedi.
Fransa”nın Paris kentinden erkek arkadaşı ile Keukenhof”u ziyarete gelen Irene Picco da “Çok büyüleyici. Çiçeklerin kokularını seviyorum ve renkleri harika. Kendimi sanki bir resmin içindeymişim gibi hissediyorum. Çiçekleri ve renkleri çok seviyorum.” ifadesini kullandı.
Picco, nisan ayında bahçeyi ziyaret etmenin tam zamanı olduğuna dikkati çekerek, lale bahçesini tekrar ziyaret etmek istediğini dile getirdi.
Filipinlerden Hollanda”ya tatil için gelen Kristine Burgos da lale bahçesinin çok büyük olduğunu söyledi.
Burgos, “Çok çeşitli çiçekler var. Farklı çiçek türlerini, renklerini görmekten ve kokularını duymaktan hoşlanıyoruz. Çok doğal. Doğanın içinde ve kuş seslerini duymak çok güzel.” diye konuştu.
Hollanda”da yılda 4 milyardan fazla lale soğanı üretiliyor
Keukenhof”un resmi verilerine göre, ziyaretçiler arasında Hollandalılardan sonra Almanlar, Fransızlar, İngilizler, Çinliler ve ABD”liler ilk sıralarda yer alıyor. Parkın ziyaretçilerinin yüzde 80″i yabancı turistlerden oluşuyor.
1950″de kurulan Keukenhof”u ilk yıl 236 bin kişi ziyaret etmişti.
Keukenhof”un, aynı zamanda Hollandalı lale soğanı ve çiçek üreticilerinin ürünlerini sergilediği uluslararası platform özelliği de bulunuyor.
Ana vatanı Türkiye olmasına karşın Hollanda ile özdeşleşen lale, ülkenin ekonomisinde önemli yere sahip. Yılda 4 milyardan fazla lale soğanı üreten Hollandalılar, bunların yarıya yakınını ihraç ediyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source: